Menopoz cildi ve saçı nasıl etkiler?

Menopoza boşuna “değişim” demiyorlar. Bir kadının son adet döneminden 12 ay sonra başlayan bu yaşam dönemi, vücuttaki değişiklikleri tetikler. Bu değişikliklerden bazılarını memnuniyetle karşılayabilirsiniz ama diğerleri o kadar eğlenceli olmayabilir.

Haber Merkezi / Örneğin, menopozdan sonra cilt ve saçınızdaki değişimi ele alalım. Makalemizde menopoz, dönemleriniz bittikten sonra cildinizin ve saçınızın nasıl farklı görünebileceğini ve bu konuda neler yapabileceğinizi ele aldık.

Östrojen saçı ve cildi nasıl etkiler?

Menopoz sonrası saçınızda ve cildinizde değişiklikler görüyorsanız, bu durum genellikle östrojen hormonunun hızla düşmesinden kaynaklanmaktadır.

Östrojen ciltte su tutulmasını ve dolgunluğu destekler. Östrojen düştüğünde, cildin nemli kalmasına yardımcı olan bazı molekülleri kaybedersiniz. Östrojen ayrıca saç büyümesine ve dolgunluğuna da katkıda bulunur. Onsuz, saçlarınız daha ince hale gelebilir.

Yaygın menopoz cilt ve saç değişiklikleri;

Menopoz sonrası insanların ciltlerinde ve saçlarında bekleyebilecekleri en yaygın değişiklikler şunlardır?

Cildin gençliğini kaybetmesi;

Kolajen, vücudun dokularını bir arada tutan bir proteindir. Östrojen düştüğünde cildinizin kolajen üretimi de azalır. Kollajen kaybı, cildin gençliğini kaybetmesi anlamına gelir.

Bu sorunla mücadele etmek için birçok insan kolajen takviyeleri alır veya kemik suyu gibi yüksek kolajenli gıdalar tüketir.

Evde basit bir yüz masajı ile kolajen kaybıyla savaşmaya yardımcı olabilirsiniz. En sevdiğiniz nemlendiriciyi veya yüz yağınızı almanızı ve her gece kendinize yüz masajı yapmanızı öneririz. Masaj hareketi cildinizin kolajen üretimini uyadırır.

Kuruluk, pul pul dökülme ve kaşıntı;

Menopoz sonrası cilt kuruluğunu evde bakım rutini ile giderebilirsiniz;

  • Cildi nazikçe temizleyin; Cildiniz kuru olsa bile, makyajı ve günlük kiri çıkarmak için cildinizi her gün temizleyin. Ancak yüzünüz yağlı değilse köpüren temizleyici kullanmayın. Hassas ciltler için tasarlanmış, köpürmeyen, nazik bir temizleyici kullanın.
  • Cildinizi günlük nemlendirin; Menopoz sonrası birçok kadın cildinin nemini yükseltmesi gerekir. Hyaluronik asit içeren nemlendiriciler cildi nemli tutmakta daha iyidir. Antioksidan içeren kremler de yardımcı olabilir.
  • Tahriş edici maddelerden kaçının; Cildinizi kötüleştiren maddelerle cilt sorunlarını daha da kötüleştirmek istemezsiniz. Koku, renk ve alkol içeren ürünlerden kaçının.
  • Sıcak değil, ılık duş alın; Duşunuzu kısa ılık suyla yapın. Sıcak suyla duş olmak cildinizi doğal yağlarından arındırır ve kurumasına neden olur. Duştan çıktıktan sonra hafif kurulanın ve hemen sonra nemlendirici kullanın.

Kızarıklık görürseniz, doktorunuza görünün. Bir dermatolog, egzama, rosacea veya alerjik reaksiyonlar gibi sorunları ekarte edebilir ve bir çözüm bulmanıza yardımcı olabilir.

Lekeler;

Bazen yaşlılık lekeleri olarak adlandırılan bu sinir bozucu koyu lekeler genellikle menopozdan sonra ortaya çıkar ve evde tedavi edilmesi zordur. Lekeleri gidermek için bir doktora görünmelisiniz.

İstenmeyen tüyler;

Hormonlar değiştikçe, üst dudakta veya çenede kıl fark edebilirsiniz. Cımbız, ağda, tüy dökücü kremler tekrar büyüyene kadar sizi kurtulacaktır.

Elektroliz kalıcı bir epilasyon çözümüdür. Kıl köklerindeki büyüme hücrelerini yok eder, böylece kıllar tekrar büyüyemezler.

Lazer epilasyon yüzdeki istenmeyen tüylerden sizi kurtulabilir; ancak bir uyarı; istenmeyen tüyleriniz hafifse lazer işe yaramaz.

Menopoz sonrası sivilceler;

Ne yazık ki menopoz sivilcelerin bittiği anlamına gelmiyor. Bazı kadınlar hayatları boyunca sivilce yaşarken, diğerleri menopozdan sonra östrojen seviyeleri düştüğünde daha fazla sivilce sorunu yaşarlar. Sorunun çözümü için doktorunuza başvurabilirsiniz.

Saç dökülmesi ve incelmesi;

Östrojen saç büyümesini, yoğunluğunu ve dolgunluğunu destekler. Menopoz sırasında insanlar saçlarının inceldiğini, daha az dolduğunu veya daha fazla döküldüğünü fark edebilir.

Saç büyümesi için saç deriniz kuruysa, nazik, nemlendirici şampuanlar kullanın ve daha az sıklıkta yıkayın. Ancak saç deriniz yağlıysa, her gün şampuanla yıkamak isteyebilirsiniz. Bu kişiden kişiye değişir.

Son olarak, bu belirtilerden herhangi birini fark ederseniz doktorunuza başvurun;

  • Kafa derisinde belirgin daire şeklinde kel noktalar
  • Kaşıntı, yanma veya ağrı ile ortaya çıkan saç dökülmesi
  • Saç çizgisinde sivilce benzeri şişlikler
  • Saçlar kümeler halinde çıkıyorsa
  • Döküntü

Güneşten korunma şart;

Ne olursa olsun, güneş kremi arkadaşınızdır. Tüm yıl boyunca her gün sürmeye çalışın. Güneşten korunma yaşlanma belirtilerini önleyebilir ve cilt kanserini önleyebilir. SPF 30 veya daha yüksek geniş spektrumlu bir güneş kremi kullanın. Beğendiğiniz birini seçin, böylece her sabah uygulamanız daha olası olacaktır.

Kendinize iyi bakın;

Zaman ve hormon değişiklikleri cildimize ve saçımıza yaptıklarından hoşlanmayabiliriz. Ancak yaşam düzeyini en üst düzeye çıkarma gücünüz var. Sağlıklı beslenin, düzenli egzersiz yapın, sigara içmeyin ve düzenli olarak doktorunuza görünün.

Paylaşın

Dermatit ve Egzama nedir? Belirtileri, Tedavisi

Kronik bir cilt hastalığı olan Egzama (Atopik Dermatit), birçok nedenden dolayı ortaya çıkabilmektedir. Egzama her yaş ve cinsiyette insanı etkileyebilir. Egzama vakalarının çoğu çocukluk döneminde başlar, ancak yetişkinlerde de egzama gelişmesi mümkündür.

Egzama (Atopik Dermatit) gibi deri hastalıkları, neden olduğu rahatsızlığın yanı sıra estetik açıdan da olumsuzluklara yol açtığı için insanların yaşamlarını olumsuz etkiler.

Nedenleri;

Egzemanın kesin olarak nedeni bilinmemektedir, ancak genetik ve çevresel faktörlerin bir kombinasyonundan kaynaklandığı düşünülmektedir. Vücudun içinden veya dışından bir madde bağışıklık sistemini tetiklediğinde aşırı reaksiyona girer ve iltihap oluşturur. Cildin kırmızı, kuru ve kaşıntılı olmasına neden olan şey bu iltihaptır.

Ayrıca araştırmalar egzama olan bazı insanların, filaggrin oluşturmaktan sorumlu genlerin mutasyona uğramış olduğunu göstermiştir. Filaggrin, insan vücudunun cildin en üst katmanında sağlıklı ve koruyucu bir bariyer tutmasına yardımcı olan bir proteindir. Güçlü bir cilt koruması için vücutta yeterince filaggrin bulunması gereklidir. Aksi durumlarda cilde gerekli olan nem vücutta tutulamaz ve cilt bakteri ve virüsler için açık hedef haline gelir. Bu yüzden atopik olan birçok insanın çok kuru ve enfeksiyonlara yatkın bir cildi vardır. Atopik dermatitin ebeveynlerde görülmesi halinde çocuklarda da gelişme riskinin yüksek olduğu bilinmektedir. Ancak bunun kesin nedeni hala kanıtlanmış değildir. Bu ebeveynlerde astım ve saman nezlesi var ise çocuklarda bu tür hastalıkların gelişme olasılığı %50’dir. Eğer hem anne hem de babada bu hastalıklardan herhangi birisi varsa bu oran daha da artar.

Dünyadaki insanların %10’luk bir kısmı yaşamlarında bir dönem atopik dermatitten etkilenir. Durum kentsel alanlarda ve gelişmiş oralarda daha yüksektir.

Belirtileri; 

Egzamanın belirtileri kişiden kişiye değişmekle beraber, bebekler ve küçük çocuklarda lezyonlar genellikle dirsek, diz, kafa derisi ve yüz bölgelerinde görülür.

Daha büyük çocuklar ve yetişkinlerde ise genellikle eller, ayaklar, kol içleri ve dizlerin arkası lezyonların daha sık görüldüğü bölgelerdir. Semptomlar şunları içerebilir;

  • Kuru, pullu lezyonlar
  • Kuru bir cilt
  • Ciltte kalınlaşma
  • Deride su toplanması
  • Ciltte kızarma ve şişlik
  • Cilt renginde değişiklikler
  • Duyarlılık ve hassasiyet
  • Kaşıma esnasında ciltte olan yaralanmalar

Bulaşıcı mıdır?

Atopik dermatitin herhangi bir bulaşıcılığı yoktur. Dokunmayla veya diğer başka bir durumla başka bir bireye bulaşması söz konusu değildir. Ayrıca kozmetik ürünler, parfüm, deodorant, deterjan, temizleyici, kimyasallar ve bazı bitkilerin cildi kuruttuğundan dolayı alerjik egzama riskini arttırdığı da söz konusudur.

Teşhisi;

Dermatolog tarafından muayene bulguları ve ciltteki belirtilerden yola çıkarak egzama teşhisi koyabilir. Bunun yanı sıra, egzamalı kişilerde sık görülen bir takım alerjik durumları tespit etmek için Deri Prick Testi ve kan testi gibi bir takım alerji testleri istenebilir.

Tedavisi;

Atopik dermatitin kronik olma olasılığı çok yüksektir. Böyle durumlarda aylar veya yıllar boyu süren çeşitli tedavilerin denenmesi gerekir. Tedavilerin başarılı olması halinde bile hastalık yeniden ortaya çıkabilir. Her hastalıkta olduğu gibi bu hastalıkta da erken tanı ve tedavi önemlidir. Düzenli cilt nemlendirmesi ve cildin kurumasına neden olan maddelerden kaçınmak tedavi için yardımcı olabilir.

Bunun dışında doktor tarafından kaşıntıları kontrol altına alan ve cildi onarmaya yardımcı olan kremler tavsiye edilir. Bu kremler kortikosteroid içeriklidir ve dozunda kullanmak önemlidir. Doz aşımı olduğu durumlarda cildin aşırı derecede incelmesine neden olur ve başka reaksiyonlara yol açar.

Takrolimus ve pimekrolimus gibi kalsinörin inhibitörleri içeren bazı kremler de bağışıklık sistemini güçlendirmesi için önerilir. Ciltte meydana gelen reaksiyonları önlemek ve kontrol altına almak için 2 yaşından büyük bütün bireylerde kullanıma uygundur. Bu tür kremler kullanıldıktan sonra güneşten korunmak gerekir. Bunun yanında ciltte herhangi bir enfeksiyon meydana gelmişse antibiyotik tedavisi de gerekir. Bu enfeksiyonu tedavi etmek için kısa süreli antibiyotik kullanımı gerekebilir.

Bireysel olarak uygulanabilecek en etkili yöntem ise cildin yeterince nemlendirilerek, cildi kurutan maddelerden kaçınılmasıdır. Cildin nemli olması alerjik egzamanın önüne geçecek, hali hazırda hasta olan bireylerde ise rahatlamayı sağlayacaktır.

Paylaşın