DSÖ: Maymun Çiçeğinin Pandemiye Dönüşme Olasılığı Düşük

Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ), Afrika kıtası dışında ortaya çıkan maymun çiçeği virüsü vakalarının pandemiye dönüşeceğini düşünmediklerini, virüsle enfekte olan ancak belirti göstermeyen kişilerin hastalığı bulaştırıp bulaştırmadığının net olmadığını bildirdi.

Yakın temasla bulaşan, grip benzeri belirtilere ve deri üzerinde iltihaplı kabarıklıklara neden olan maymun çiçeği virüsü, çoğu Avrupa ülkelerinde olmak üzere 300’den fazla doğrulanmış ve şüpheli vakaya yol açtı.

DSÖ, maymun virüsü salgınının “uluslararası kaygı yaratan olası halk sağlığı acil durumu” olarak değerlendirilmesi gerektiğini bildirdi. Kovid 19 ve Ebola için de kullanılan bu statü, hastalığın kontrol altına alınması için araştırma ve fonların hızlandırılmasını sağlamayı amaçlıyor.

DSÖ Sağlık Acil Durum Programı’nın maymun çiçeği teknik sorumlusu Rosemund Lewis, salgının olası bir pandemiye dönüşme riski olup olmadığı konusunda, “Bilmiyoruz ama sanmıyoruz. Şu anda küresel bir pandemi kaygımız yok” yanıtını verdi.

Maymun çiçeği virüsünün bulaşmasından sonra deri üzerindeki kabarıklıkların belirmesi ve yaraların kabuk bağlayarak dökülmesine kadar olan süreç, bulaşıcı dönem olarak kabul ediliyor. Ancak DSÖ yetkilisi Lewis, enfekte olsa da belirti göstermeyen kişilerin virüsü yayıp yaymadığının bilinmediğini kaydetti.

Lewis, “Belirti göstermeyen kişilerin maymun virüsünü bulaştırıp bulaştırmadığını henüz bilmiyoruz. Geçmişteki göstergeler bunun önemli bir özellik olmadığına işaret ediyor, ancak bunun belirlenmesi gerekiyor” dedi.

Mevcut salgına yol açan virüs türünün enfekte olan kişiler arasında az sayıda ölüme neden olduğu sanılıyor. Şimdiye kadar ise mevcut enfeksiyon vakaları içinde can kaybı kayda geçmedi. Vakaların çoğu, virüsün endemik olarak görüldüğü Orta ve Batı Afrika ülkeleri yerine Avrupa’da, Afrika’ya seyahatle bağlantılı olmadan ortaya çıktı.

Uzmanlar bu nedenle son dönemde ortaya çıkan olağandışı vakaların sebebini araştırıyor. Halk sağlığı yetkilileri, toplum için bulaşma olduğundan şüpheleniyor. Bazı ülkeler, doğrulanmış vakalarla yakın temas içinde olan kişilere aşı seçeneği sunmaya başladı.

Paylaşın

‘Gizemli Hepatit’te Ölü Sayısı 9’a Yükseldi

Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ), İngiltere’de ortaya çıkan ve daha sonra çok sayıda ülkede görülen nedeni belirsiz hepatit virüsünün bulaştığı çocuk sayısının en az 650’ye çıktığını, 9 çocuğun virüs nedeniyle öldüğünü açıkladı.

AA’nın  haberine göre, DSÖ’den yapılan yazılı açıklamada, 5 Nisan’dan 26 Mayıs’a kadar merkeze raporlanan vakaların incelenmesi sonucunda 33 ülkeden 650 vakanın tespit edildiğini ifade etti.

Vakaların çoğunluğuna DSÖ’nün Avrupa Bölgesi ülkelerinde rastlandığı ve sadece İngiltere’de 222 vakanın görüldüğü belirtildi.

Vakaların yüzde 75’i beş yaş altı

Virüsün bulaştığı 650 çocuktan 38’inin karaciğer iflası geçirdiği ve karaciğer nakli ameliyatına alındığı ifade edildi. Açıklamaya göre, vakaların yüzde 75,4’ü 5 yaş altında ve yaş ortalaması 1 ay ile 16 yaş arasında değişiyor.

Gizemli hepatite adenovirüsün sebep olabileceği varsayımının güçlü olmasına rağmen virüsün etiyolojisinin henüz tespit edilemediği vurgulandı. Vakalardan 181’inde adenovirüs, 188’inde de korona virüsü (Kovid 19) bulunduğu aktarıldı.

Hijyene dikkat

Virüsün yayılmasına karşı çocuklara basit hijyen kurallarını sıkça uygulama, kalabalık yerlerden uzak durma, öksürük ve hapşırıklarda ağız ve burnu kapatma ve temiz su içme tavsiyelerinde bulunuldu.

Nedeni bilinmeyen virüs, 1 ay ile 16 yaş arasındaki çocuklarda görülüyor.

Belirtiler nelerdir?

Virüsün tespit edildiği çocuklarda sarılık, ishal, kusma ve karın ağrısı gibi belirtilerin görüldüğü, bazı vakaların ise ağır karaciğer iltihabı geçirerek karaciğer nakliyle tedavi edildiği ifade edilmişti.

Nerelerde görüldü?

Bugüne kadar İngiltere’de 114, İspanya’da 13, İsrail’de 12, ABD’de 9, Danimarka’da 6, İrlanda’da 2, Hollanda ve İtalya’da 4’er, Norveç ile Fransa’da 2’şer ve Belçika’da 1 kişiye virüs bulaştı.

Paylaşın

DSÖ Duyurdu: Maymun Çiçeği Vaka Sayısı 200’e Ulaştı

Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ), alışılmadık bir şekilde patlak veren maymun çiçeği hastalığının dünyada Afrika dışında 20’yi aşkın ülkede yaklaşık 200 kişide görüldüğünü bildirdi. Şüpheli vakalarla birlikte sayının 300’e ulaştığı kaydedildi.

DSÖ yetkilisi Sylvie Briand, şu an alarma geçmeyi gerektirecek bir durum bulunmadığını belirterek “Bu, genel halkın endişe etmesini gerektirecek bir hastalık değil. Covid gibi değil” dedi. Doğru önlemlerin zamanında alınması durumunda hastalığın yayılmasının kolayca önlenebileceğini kaydeden Briand, önlemler arasında erken teşhis, vakaların izolasyonu ve temas takibinin önemine işaret etti.

Briand, çiçek aşılarının maymun çiçeğine karşı da etkili olacağını belirterek üye ülkelerin ellerindeki ilk nesil çiçek aşısı stoklarına dair bilgi paylaşımı yapması gerektiğini kaydetti. DSÖ yetkilisi, “Dünyada kullanıma hazır dozların sayısını tam olarak bilmiyoruz. Bu nedenle ülkeleri DSÖ’ye başvurup ellerindeki stoklarla ilgili bilgilendirmeye davet ediyoruz” dedi.

Yayılmanın nedeni hala bilinmiyor

Normalde Afrika’nın batı ve orta kesimlerinde görülen hafif bir viral enfeksiyon olan maymun çiçeği, Mayıs başından itibaren Avrupa, ABD ve diğer bölgelerde de ortaya çıkmıştı. Ağırlıklı olarak yakın temas yoluyla bulaşan hastalığa daha önce Afrika dışında ender rastlanıyordu. Hastalığın dünyanın diğer bölgelerine ne şekilde yayıldığı ise hâlâ açıklığa kavuşturulamadı. DSÖ yetkilileri, virüsün genetik değişikliğe uğradığına dair elde herhangi bir veri bulunmadığını belirtiyor.

Yetkililer vakaların büyük bölümünün hafif geçmesini öngörse de hamile kadınlar, çocuklar ve zayıf bağışıklık sistemine sahip kişilerde ağır enfeksiyon riskinin arttığına işaret ediyor. DSÖ yetkilileri şu aşamada kitlesel aşı kampanyalarına gerek bulunmadığını belirterek bunun yerine hastalarla yakın temasta bulunmuş kişilere aşı uygulanmasını tavsiye ediyor.

Maymun çiçeği hastalığı nedir?

Maymun çiçeği, 1980’li yıllarda tamamen ortadan kalkan çiçek hastalığının daha az bulaşıcı, daha hafif semptomlara neden olan ve daha az ölümcül hastalığa yol açan bir çeşit akraba virüsü.

Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ/WHO) verileri, bu virüsün ilk Orta ve Batı Afrika’daki tropik yağmur ormanlarında ortaya çıktığını ortaya koyuyor.

Birleşik Krallık Sağlık Güvenliği Ajansı’na (UKHSA) göre, maymun çiçeği insanlar arasında kolayca yayılmayan nadir bir viral enfeksiyon.

DSÖ, bulaşmanın, enfekte hayvanların kan, vücut sıvıları veya deri veya mukoza lezyonları ile doğrudan temas yoluyla gerçekleşebileceği görüşünde.

İlk nerede görüldü?

ABD Hastalık Kontrol ve Korunma Merkezi’ne (CDC) göre, hastalık 1958’de maymun kolonilerinde keşfedildi. İnsana bulaşan ilk vaka 1970 yılında Demokratik Kongo Cumhuriyeti’nde (DRC) rapor edildi.

O tarihten bu yana Benin, Kamerun, Orta Afrika Cumhuriyeti, Demokratik Kongo Cumhuriyeti, Gabon, Fildişi Sahili, Liberya, Nijerya, Kongo Cumhuriyeti, Sierra Leone ve Güney Sudan’ın da içinde bulunduğu 11 Afrika ülkesinde bu virüs görüldü.

CDC’ye göre, Afrika dışında bildirilen ilk maymun çiçeği salgını, 2003 yılında ABD’de enfekte bir memeli hayvanın ithalatı sonucu ortaya çıktı.

Avrupa Hastalık Önleme ve Kontrol Merkezi (ECDC) verilerine göre, 2018 ve 2019’da, tümü Nijerya’da yolculuk yapmış ikisi Britanya, biri İsrail’den ve biri Singapur’dan yolcuya maymun çiçeği teşhisi kondu.

Belirtileri ne?

Ateş, döküntü, şiddetli baş ağrısı, sırt ağrısı, kas ağrıları, halsizlik ve şişmiş lenf düğümleri, maymun çiçeği ile ilişkili en yaygın belirtiler olarak biliniyor.

Dünya Sağlık Örgütü’ne göre, maymun çiçeği olan hastalarda ateşin başlamasından sonraki 1 ila 3 gün içinde deri döküntüleri görülüyor. Döküntüler daha çok yüzde yoğunlaşırken, yüze ilave olarak, avuç içi ve ayak tabanları, ağız mukozasını, cinsel organları da etkiliyor.

Maymun çiçeğinin kuluçka süresi genellikle 6 ila 13 gün olarak bilinse de DSÖ’ye göre bu süre 5 ila 21 gün arasında değişebiliyor.

Tedavisi var mı?

DSÖ’ye göre, şu anda maymun çiçeği için önerilen özel bir tedavi yok.

Çiçek hastalığına karşı aşılamanın hastalığı önlemede yaklaşık yüzde 85 oranında etkili olduğu tespit edildi. Bu nedenle, ciddi semptomları önlemek için çiçek aşısı yapılmasını öneriliyor.

Maymun çiçeği virüsünün doğal konağı kemirgenlerin yanı sıra ip sincapları, ağaç sincapları, primatlar.

Maymun çiçeği virüsü taşıyan kişilerin çoğu hastalığı hafif atlatıyor. 2003 yılında ABD’de yaşanan yayılmada, 47 kişi hayatını kaybetmişti.

Nasıl bulaşıyor?

Maymun çiçeğinin doğal nedeni henüz tespit edilmedi, ancak kemirgenler en olası kaynak olmasına rağmen, enfekte hayvanlardan az pişmiş et ve diğer hayvansal ürünleri yemenin olası bir risk faktörü olacağı tahmin ediliyor.

DSÖ, bulaşmanın, enfekte hayvanların kan, vücut sıvıları veya deri veya mukoza lezyonları ile doğrudan temas yoluyla gerçekleşebileceği görüşünde.

Dünya Sağlık Örgütü yetkilisi Dr. İbrahim Soce Fall, virüsün endemik olduğu ülkelerde dahi henüz nasıl bulaştığının tam olarak anlaşılamadığını, bulaşma dinamikleri açısından hâlen birçok bilinmez olduğunu açıkladı.

Maymun çiçeği virüsü taşıyan kişilerin çoğu hastalığı hafif atlatsa bile DSÖ’ye göre, bu virüsten ölüm oranı yüzde 11 civarında. Çocuklar ve gençlerde ölüm oranı daha fazla olabiliyor.

Paylaşın

Maymun Çiçeği Virüsü Yayılıyor: 11 Ülkede 80 Vaka

Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) Avrupa Bölgesel Direktörü Hans Kluge, maymun çiçeği (monkey pox) virüsü ile ilgili dün (20 Mayıs) bir açıklama yaparak 11 ülkede yaklaşık 80 vakanın doğrulandığını duyurdu.

Buna göre, 50 vaka da doğrulanmayı bekliyor. Vaka görülen ülkeler şu şekilde: Belçika, Fransa, Almanya, İtalya, Portekiz, İspanya, İsveç, İngiltere, Kanada, Amerika Birleşik Devletleri (ABD) ve İsrail. Kluge’nin açıklamasının ardından Avustralya’da da vaka görüldüğü açıklandı.

Maymun çiçeğinin yeni tip koronavirüsten (Kovid 19) farklı şekilde yayıldığını ifade eden DSÖ, insanları hastalık ile ilgili olarak “ulusal sağlık yetkilileri gibi güvenilir kaynaklardan bilgi edinmeye” çağırdı.

Hans Kluge’ye göre, maymun çiçeği virüsü vakaları üç sebep dolayısıyla “tipik olmayan” vaka kategorisinde değerlendiriliyor.

“Vakaların salgının bulunduğu ülkelere seyahat ile bağlantılı olmadığını” ifade eden Kluge, vakalar Avrupa ve ötesine yayıldığından virüsün bir süredir yayıldığı ihtimali üzerinde durduklarını söyledi.

Vakaları “atipik” kılan üçüncü bir nokta ise “vakaların çoğunun hafif semptomlar gösteriyor olması.”

Maymun çiçeğinin çoğu zaman “kendi kendini sınırlandıran” bir hastalık olduğunu ve “enfekte olanların çoğunun tedavi olmadan birkaç hafta içinde iyileşeceğini” kaydeden DSÖ Avrupa Direktörü, hastalığın özellikle küçük çocuklarda, hamilelerde ve bağışıklık sistemi baskılanmış kişilerde daha ciddi seyredebileceği uyarısında bulundu.
Son 24 saat içinde maymun çiçeği vakasına rastlanan ülkeler şöyle…

İsrail

İsrail Sağlık Bakanlığı dün bir yazılı açıklama yaparak ülkede ilk maymun çiçeği virüsünün saplandığını duyurdu.

Adı açıklanmayan otuz yaşlarında bir erkekte virüs belirtilerinin ortaya çıkması üzerine hasta Tel Aviv’deki Ichilov Hastanesine nakledildi.

Açıklamada hastanın, “ülke dışında maymun çiçeği bulaşmış başka bir kişiyle temasta bulunduğu, sağlık durumunun iyi olduğu belirtildi.

Belçika

Belçika Sağlık Bakanı Frank Vandenbroucke, ülkedeki maymun çiçeği vakalarına ilişkin açıklamasında vaka sayısının üçe çıktığını duyurdu.

Antwerp Tropik Sağlık Enstitüsü dün ülkede ilk vakayı duyurmuş, kısa süre içinde ilk hastayla temaslı ikinci vakanın da teyit edileceğini bildirmişti.

Buna göre, Belçika’da maymun çiçeği virüsünün Antwerp kentinde düzenlenen Darklands isimli “fetiş festivalinden” yayıldığı belirlendi.

Kanada

Maymun çiçeği vakaları Avrupa dışında da yayılıyor.

Kanada Halk Sağlığı Ajansından dün akşam saatlerinde yapılan açıklamada, ülkenin Quebec eyaletinde iki kişide maymun çiçeği virüsü saptandığı, 20 şüpheli vaka üzerinde de çalışıldığı bildirildi.

Ajans, özetle şu açıklamayı yaptı:

“Bunlar Kanada’da teyit edilen ilk iki vaka. Maymun çiçeği daha önce Kanada’da hiç görülmedi. Son uluslararası vakalarda da bireylerin maymun çiçeği virüsüne nasıl maruz kaldığı henüz belli değil.

Maymun çiçeğinin kişiden kişiye yayılması nadirdir. Bununla birlikte insanlar arasında vücut sıvıları, solunum damlacıkları, maymun çiçeği yaraları ile doğrudan temas, daha önce giyilen giysiler, yatak takımları veya ortak eşyaların paylaşılması gibi enfekte bir kişiyle yakın temas sonucu yayılabilir.

İnsanlar, yakın temas yoluyla bulaşan diğer birçok hastalıkta olduğu gibi, fiziksel mesafeyi koruyarak, maskeleme dahil sık el ve solunum hijyeni sağlayarak risklerini azaltabilirler.

Maymun çiçeğinin semptomları tipik olarak ateş, baş ağrısı, kas ağrıları, yorgunluk ve şişmiş lenf düğümleridir. Bu semptomların gelişmesinden birkaç gün sonra ortaya deri döküntüleri çıkabilir.”

Almanya ve Avustralya

Almanya’da ilk maymun çiçeği vakası ise ülkenin güneyindeki Bavyera eyaletinde tespit edildi. Alman Ordusunun Münih’teki Mikrobiyoloji Enstitüsünden yapılan açıklamada, 19 Mayıs’ta Almanya’da ilk kez bir kişide maymun çiçeği virüsünün kesin olarak tespit edildiği belirtildi.

Avrupa’da ve ABD’de yayılan maymun çiçeği virüsünün Avustralya’daki ilk vakası ise Victoria eyaletinde tespit edildi.

Eyaletin Sağlık Bakanlığının açıklamasında, 30 yaşındaki kişinin 16 Mayıs’ta Melbourne’e dönmeden önce hafif semptomlar geçirdiği ve tıbbi yardım istediği bildirildi. Hasta, testinin pozitif çıkması üzerine izole edildi.

Paylaşın

Dünya Sağlık Örgütü’nden Acil Maymun Çiçeği Toplantısı

Dünya Sağlık Örgütü (WHO), Batı ve Orta Afrika’da rastlanan maymun çiçeği virüsü enfeksiyonunun Avrupa’daki doğrulanmış ya da şüpheli vaka sayısının 100’ü aşması üzerine acil toplanma kararı aldı.

Maymun çiçeği vakaları Avrupa’da Belçika, Fransa, Almanya, İtalya, Portekiz, İspanya, İsveç ve İngiltere’yle Amerika, Kanada ve Avustralya’da görüldü.

İlk kez maymunlarda tespit edilen maymun çiçeği virüsü, yakın temasla bulaşıyor. Ancak Afrika kıtası dışına daha önce çok nadiren çıkan virüsün yayılması, kaygı yaratıyor.

Ancak uzmanlar, maymun çiçeği salgınının Kovid 19 benzeri bir pandemiye dönüşmesini beklemiyor çünkü maymun çiçeği virüsü, Kovid 19’a neden olan Koronavirüsü kadar kolay yayılmıyor.

Genellikle hafif atlatılan virütik bir hastalık olan maymun çiçeği, genellikle yüksek ateşe ve deri üzerinde kabarıklıklara yol açıyor.

Almanya’da silahlı kuvvetlerin sağlık hizmetlerinden yapılan açıklamada “İngiltere, İspanya ve Portekiz’de doğrulanan vakalarla birlikte maymun çiçeğinin Avrupa’da görülen en büyük ve yaygın salgını yaşanıyor” denildi. Ülkede ilk vaka Cuma günü tespit edildi.

WHO bünyesinde bulunan ve küresel sağlığa yönelik tehdit oluşturan enfeksiyon riskleri hakkında tavsiyelerde bulunan, Pandemi ve Epidemi Olasılığı İçeren Enfeksiyon Tehlikeleri Teknik Tavsiye Grubu, Cuma günü acil toplantı kararı aldı.

Bu grup, maymun çiçeğinin, WHO’nun en yüksek alarm seviyesi olarak kabul edilen ve şu anda Kovid 19 pandemisi için geçerli olan “uluslararası seviyede kaygı verici halk sağlığı acil durumu” statüsüyle tanımlanmasından sorumlu olan kurum değil.

Toplum içinde bulaşma

Alman Robert Koch Enstitüsü’nden Fabian Leendertz, maymun çiçeği salgınını epidemi olarak nitelendirdi.

Ancak Leendertz, “Bu epideminin uzun sürme olasılığı çok düşük. Vakalar, temaslı takibi sayesinde tecrit edildi. Gerektiği takdirde kullanılabilecek ilaçlar ve etkili aşılar var” dedi.

Ancak WHO’nun Avrupa şubesi başkanı, insanların yaklaşan yaz aylarında parti ve festival gibi etkinlikler için daha sık biraraya gelmesinin enfeksiyon vakalarının yayılmasını hızlandırmasından korkuyor.

Maymun çiçeği virüsünün aşısı yok. Ancak WHO’ya göre veriler, çiçek hastalığının kökünü kurutmak için kullanılan aşıların maymun çiçeğine karşı da yüzde 85 oranında etkili olduğunu gösteriyor.

İngiliz yetkililer, Perşembe günü yaptıkları açıklamada, bazı sağlık çalışanlarına ve maymun çiçeğine maruz kalmış olabilecek kişilere, çiçek aşısı olmaları önerisinde bulunduklarını bildirdi.

1970 yılından bu yana 11 Afrika ülkesinde maymun çiçeği vakaları tespit edildi. Nijerya’da 2017’den sonra büyük bir salgın oldu. Ülkede şimdiye kadarsa 46 şüpheli vaka tespit edildi. Bunların 15’i doğrulandı.

Avrupa’daki ilk vakaysa 7 Mayıs’ta, Nijerya’dan İngiltere’ye dönen bir yolcuda tespit edildi.

Oxford Üniversitesi’nden bir akademisyene göre, 7 Mayıs’tan bu yana Afrika kıtası dışında, 100’den fazla maymun çiçeği vakası tespit edildi.

Vakaların çoğu, Afrika kıtasına seyahatle ilişkili değil. Bu nedenle bu salgının nedeni netlik kazanmadı. Sağlık yetkilileri, toplum içinde bulaşma olasılığının bulunduğunu söylüyor.

Cinsel sağlık klinikleri

WHO, ilk vakaların üç sebep yüzünden sıradışı olduğunu kaydediyor. Bunlardan ilki, bir vaka dışında diğer tüm vakaların maymun çiçeğinin endemik olduğu bölgelere yapılan seyahatle bağlantılı olmaması; ikincisi, cinsel sağlık hizmeti veren kliniklerin vakaları tespit etmesi ve vakaların büyük çoğunluğunun hemcinsleriyle cinsel ilişkiye giren erkeklerde görülmesi; üçüncüsü, vakaların Avrupa’da ve ötesinde geniş bir coğrafi alana yayılmasının bulaşmanın bir süredir devam ettiğine işaret etmesi.

İngiltere Sağlık Güvenliği Dairesi, İngiltere’de 20 vakanın doğrulandığını bildirdi. Vakaların çoğu kendilerini eşcinsel ya da biseksüel olarak tanımlayan ya da hemcinsleriyle cinsel ilişkiye giren erkekler arasında tespit edildi.

Portekiz’de tespit edilen 14 vakanın hepsi, 20 ila 40 yaş arasında olan, kendilerini eşcinsel ya da biseksüel olarak tanımlayan ya da hemcinsleriyle cinsel ilişkiye giren ve cinsel sağlık kliniklerine başvuran erkekler.

İspanya’daki sağlık yetkilileriyse Cuma günü çoğu Madrid ve civarında, 23 yeni vakanın saptandığını açıkladı. Vakaların bir saunayla bağlantılı olduğu tespit edildi.

İtalya’nın Lazio bölgesinden sağlık yetkilisi Alessio D’Amato, hastalığın cinsel yolla bulaşan bir hastalık haline dönüştüğünü söylemek için çok erken olduğunu kaydetti. İtalya’da şimdiye kadar üç vaka ortaya çıktı.

Londra’daki Kings College’dan viroloji profesörü Stuart Neil, cinsel temasın, yakın temas olduğunu söylüyor.

Profesör Neil, “Maymun çiçeğinin cinsel yolla bulaştığı fikri biraz abartılı” diyor. Vakalar arasında bağlantı olup olmadığını anlamak için farklı vakalardan alınan virüslerin haritasının çıkarıldığını bildiren WHO’nun kısa süre içinde konuya ilişkin verileri güncellemesi bekleniyor.

Paylaşın

Dünya Sağlık Örgütü, Ukrayna’da Savaş Suçu Kanıtı Arıyor

Dünya Sağlık Örgütü (WHO), Rusya’nın Ukrayna’daki sağlık tesislerine saldırılarını belgelediğini ve olası bir savaş suçları soruşturması için kanıt topladığını açıkladı. Rusya, savaş suçlarıyla ilgili suçlamaları bugüne kadar reddetti. 

WHO Başkanı Tedros Adhanom Ghebreyesus ve Acil Durum Programı Direktörü Mike Ryan, Kiev’e önceden duyurulmayan bir ziyaret gerçekleştirdi.

Mike Ryan Kiev’de düzenlenen basın toplantısında, sağlık tesislerine saldırmaktan kaçınmanın savaşan tarafların açık sorumluluğu olduğunu, ancak WHO’nun ülkedeki hastanelere ve kliniklere yapılan 200 saldırıyı belgelediğini söyledi.

Mike Ryan, “Sağlık tesislerine kasıtlı saldırılar, uluslararası insancıl hukukun ihlalidir ve bu nedenle, her durumda savaş suçlarını temsil eder” dedi.

Ryan, “Bu saldırılara tanık olmayı ve onları belgelemeyi sürdürüyoruz. Birlemiş Milletler sisteminin, Uluslararası Ceza Mahkemesi’nin ve diğer kurumların bu saldırıların ardındaki suç niyetini değerlendirmek için gerekli soruşturmaları yapacağına güveniyoruz” diye konuştu.

Ryan, 200 vakanın Ukrayna sağlık tesislerine yönelik saldırıların tamamı olmadığını, yalnızca WHO’nun doğrulayabildiği saldırılar olduğuna dikkat çekti. Kiev, Rusya’nın 24 Şubat’ta Ukrayna’yı işgale başlamasından bu yana bu tür yaklaşık 400 saldırı olduğunu savunuyor.

Ukrayna Cumhurbaşkanı Volodimir Zelenski, 5 Mayıs’ta yaptığı açıklamada, Rus birliklerinin Ukrayna’da yaklaşık 400 sağlık kurumunu yıkıma uğrattığını veya zarar verdiğini söyledi.

Rusya, Ukrayna ve Batılı ulusların olası savaş suçlarıyla ilgili suçlamalarını bugüne kadar reddetti ve savaşta sivilleri hedef almadığını savundu.

WHO Başkanı Tedros da Kiev’deki basın toplantısında, “Tüm Ukrayna halkına mesajım şudur; DSÖ yanınızda. Rusya Federasyonu’na bu savaşı durdurması için çağrıda bulunmayı sürdürüyoruz” ifadelerini kullandı.

Reuters haber ajansının 5 Mayıs’ta ele geçirdiği bir belgeye göre, WHO üye ülkeleri, 10 Mayıs’ta Moskova’daki büyük bir bölge ofisinin olası kapatılmasını içeren Rusya karşıtı bir kararı değerlendirecek.

Üç diplomatik ve siyasi kaynak, karar taslağının Rusya’nın Birleşmiş Milletler’e bağlı WHO’nun yönetim kurulu üyeliğini askıya alma ve oy haklarının geçici olarak dondurulması gibi daha sert yaptırımları ise içermediğini söyledi.

Büyük ölçüde AB diplomatlarınca hazırlanan ve bu hafta WHO’nun Avrupa bölge ofisine sunulan taslak, Ukrayna’nın Türkiye, Fransa ve Almanya dahil en az 38 üye tarafından imzalanan talebinin peşinden geldi.

Paylaşın

Kovid 19 Salgınında Yaklaşık 15 Milyon Kişi Hayatını Kaybetti

Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) Kovid 19 hastalığına yol açan koronavirüsten ya da salgın nedeniyle yoğun baskı altında kalan sağlık sistemleri nedeniyle son iki yılda yaşanan can kaybının 15 milyona yakın olduğunu açıkladı.

Bu rakam 6 milyon olarak açıklanan resmi can kaybı sayısının iki katından fazla. Ölümler en fazla Güneydoğu Asya, Avrupa ve Amerika kıtalarında yaşandı.

Birleşmiş Milletler’e bağlı bir kurum olan DSÖ’nün son yayımladığı raporu kmuoyuyla paylaşan Genel Direktör Dr. Tedros Adhanom Ghebreyesus, bu rakamın gelecekteki acil sağlık durumlarının önüne geçilebilmesi için kapasitelerini geliştirmek üzere yatırıma yönlendirilmek için ülkelerin “aklını başına getrirmesi” gerektiğini belirtti.

DSÖ’nün Kovid 19 kaynaklı asıl can kaybı sayısını hesaplamakla görevlendirdiği bilim insanları, Ocak 2020 ile 2021 yılı sonuna kadarlık sürede 13, 3 milyon ila 16,6 milyon kişinin yaşamını yitirdiği tahmininde bulunuyor.

Bu ölümlerin ya koronavirüsten ya da örneğin kanserli hastaların Kovid hastalarıyla dolu hastanelerde tedaviye erişim güçlüğü yaşaması gibi salgının sağlık sistemi üzerinde yarattığı etkilerden dolayı yaşandığı bildiriliyor.

Bu rakamlar ülkelerin rapor ettiği veriler ve istatistik modellemelerinden elde edildi. DSÖ henüz bu rakamın kaçının doğrudan koronavirüs kaynaklı, kaçının ise pandeminin etkisinden dolayı olduğuna dair ayrıntılı döküm yapmadı.

Güney Kore örneği

Amerika Birleşik Devletleri’ndek Yale Halk Sağlığı Okulu’ndan bulaçıcı hastalıklar uzmanı Albert Ko “Bu çalışma fasulye saymaya benziyor ama DSÖ’nün bu rakamları elde etmesi pandemiyi anlamak ve bu salgınla mücadeleyi sürdürürken gelecekteki pandemilerle savaşmak için çok kritik önem taşıyor” değerlendirmesinde bulundu.

DSÖ’nün çalışmasında yer almayan Ko, örnek olarak Güney Kore’deki halk sağlığına yoğun yatırım yapılması kararının MERS salgınından ağır şekilde etkilenmesi üzerine aldığını belirtti.

Ko’ya göre Güney Kore bu sayede Kovid 19’u kişi başına ölüm oranında ABD’den 20 kat az şekilde etkilenerek atlattı.

Kesin rakam hiç hesalanamayabilir

Pandemi devam ederken Kovid 19 kaynaklı ölümlere ait kesin rakamların hesaplanmasından bazı zorluklar yaşandı.

Örneğin test kapasitesinin sınırlı olması ve ülkelerin Kovid 19 kaynaklı ölümleri farklı hesaplamasından kaynaklanan sebeplerle rakamlar virüsün yaratığı yıkımın yalnızca bir bölümünü gösterdi.

DSÖ’ye bildirilen ve John Hopkins Üniversitesi tarafından ayrı şekilde sayılan resmi hükümet verilerine göre bugüne kadar  6 milyondan fazla koronavirüsten dolayı can kaybı yaşandı.

Öte yandan Washington Üniversitesi’ndeki Sağlıık Ölçüm ve Değerlendirme Enstitüsü’nden bilim insanları  Ocak 2020-Aralık 2021 aralığındaki Kovid 19 ölümlerinin 18 milyonun üzerinde olduğunu hesapladı. Kanadalı araştırmacıların öncülüğünde yürütülen ve Lancet bilimsel dergisinde yayımlanan çalışmaya göre sadece Hindistan’da sayılmayan koronavirüs ölümleri 3 milyondan fazla.

Hindistan ise ölü sayısının resmi açıklanandan daha fazla olduğu iddialarını reddederek DSÖ’nün Kovid 19 ölümlerini sayma metodunu tartışmaya açtı.

Hint hükümetinin bu hafta başında açıkladığı yeni veriler 2020’de bir önceki yıla kıyasla 474 bin daha fazla ölüm yaşandığını gösterdi, ancak hükümet bu durumun salgınla bağlantılı olmadığını belirtti. Hindistan bulaşıcılık derecesi yüksek delta varyantı ülkeyi kasıp kavurduğu ve binlerce kişinin ölümüne neden olduğu dönemde 2021 için hiç bir ölü sayısı tahmini açıklamamıştı.

Yale Üniversitesi’nden Albert Ko, DSÖ’nün çalışmasının pandemiye dair örneği Afrika’nın düşük aşılanma oranına rağmen virüsten en az etkilenen kıta olması gibi bazı gizemleri açıklayabilmek için daha iyi verilere ihtiyaç olduğu görüşünde.

Ko ayrıca İngiltere ve ABD gibi zengin ülkelerde yaşanan yüksek ölümlerin pandemiyle mücadelede kaynağa sahip olmanın tek başına yetmeyeceğini de açığa çıkardı.

İngiltere’deki Exeter Üniversitesi’nden halk sağlığı uzmanı Dr Bharat Pankhania ise Kovid 19’dan kaynaklı gerçek can kaybı sayısının belki de hiç bilinemeyecğine dikkat çekti.

Dr Pankhania “Böylesine büyük bir salgında insanlar oksijensizlikten sokaklarda ölürken, cesetler terkedilirken ya da kültürel inanışlara göre derhal yakılır veya gömülürken kaçkişinin öldüğünü hiç öğrenemeyebiliriz” değerlendirmesinde bulundu.

İspanyol gribiyle kıyaslama

1918’de patlak veren İspanyol gribinde can kaybının 100 milyonu bulduğunu tahmin ediyor. Bu salgınla kıyasla Kovid 19 kaynaklı ölümler az görünse de Dr Pankhania modern tıp ve özellikle aşıların son derece hızla geliştirildiği bir çağda bu kadar çok ölümün utanç verici olduğu görüşünde.

İspanyol gribiyle bir diğer kıyaslamanın uzun Kovid olduğuna dikkat çeken uzman “İspanyol gribinde grip vardı ve bazı akciğer hastalıkları yaşanıyordu ama bu kadardı. Oysa Kovid 19’da halen dirençli bir bağışıklık sorunu ile karşı karşıyayız” uyarısında bulundu.

“Uzun Covid’in insanları hangi ölçüde etkilediğinin tam bilinmediğinin altını çizen Dr Pankhania bu kişilerin tekrar eden enfeksiyonlar durumunda ömürlerinin kısalabileceği ya da başka problemlerle karşılacabileceğinin de altını çizdi.

(Kaynak: Euronews Türkçe)

Paylaşın

Nedeni Belirsiz Hepatit Vakaları 228’e Yükseldi

Dünya Sağlık Örgütü (WHO-DSÖ), İngiltere’de ortaya çıkan ve daha sonra birçok ülkede tespit edilen nedeni belirsiz hepatit görülen çocuk sayısının dünyada en az 228’e yükseldiğini açıkladı.

DSÖ’nün Küresel HIV, Hepatit ve Cinsel Yolla Bulaşan Enfeksiyonlar Programı Araştırmacısı Dr. Philippa Easterbrook, örgütün Cenevre merkezindeki basın toplantısında gazetecilerin hepatit vakalarına dair sorularını cevapladı.

Şimdiye kadar 20 ülkeden en az 228 hepatit vakasının doğrulandığını aktaran Easterbrook, merkeze raporlanan 50 vakanın ise araştırıldığını bildirdi.

Easterbrook, nedeni belirsiz hepatit kaynaklı 1 can kaybı bulunduğunu yineleyerek, ülkelerden gelen hepatit kaynaklı can kaybı iddialarının incelendiğini vurguladı.

Endonezya Sağlık Bakanlığı ise 2 Mayıs’ta, nedeni belirsiz hepatit virüsü saptanan 3 çocuğun hastanede hayatını kaybettiğini açıklamıştı.

Şimdiye kadar virüsün görüldüğü 18 çocuğun karaciğer iflasına uğradığı ve karaciğer nakli yaptırdığı bilgisini paylaşan Easterbrook, “Virüsün kaynağına dair bulaşıcı veya bulaşıcı olmayan bütün sebepleri araştırıyoruz. Şimdiye kadar bu virüsün herhangi bir bölge, gıda veya zehirden kaynaklandığına dair bulgu elde edilmedi” dedi.

Easterbrook, vakaların hiçbirisinde yaygın hepatit virüsleri olan Hepatit A, B, C, D ile E’ye rastlanmadığını ve Kovid 19 aşılamasının virüsle alakası olduğuna dair tezlerin doğru olmadığını yineledi.

DSÖ, 16 Nisan’da yaptığı yazılı açıklamada, İngiltere’de 74 çocukta sebebi belirsiz hepatit virüsü tespit edildiğini duyurmuştu. Nisanın sonlarına doğru hepatit virüsü İspanya, Almanya, Polonya, Danimarka, Japonya, ABD, Kanada ve İsrail’de de görülmüştü.

Virüsün tespit edildiği çocuklarda son bir aydır sarılık, ishal, kusma ve karın ağrısı gibi belirtilerin görüldüğü, bazı vakaların ağır karaciğer iltihabı geçirmeleri nedeniyle karaciğer nakli yapılarak tedavi edildiği bildirilmişti.

(Kaynak: Bianet)

Paylaşın

Üç Çocuk Açıklanamayan Karaciğer Sorunu Nedeniyle Öldü!

Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ), şu ana kadar 16 ülkede görülen nedeni belirsiz hepatit virüsünün belirtileriyle ilgili uyarılarını yinelerken, Endonezya’da 3 çocuğun nisan ayında açıklanamayan karaciğer sorunu yüzünden öldüğü açıklandı.

Euronews Türkçe’de yer alan habere göre, Endonezya Bağlık Bakanlığı’nın, pazartesi günü yaptığı açıklamayla dünyada gizemli hepatitten ölen çocuk sayısı Avrupa’daki vakayla birlikte 4’e çıktı.

Endonezya Sağlık Bakanlığı’ndan yapılan açıklamada, Jakarta’da hayatını kaybeden çocukların hastaneye kaldırıldığında mide bulantısı, ateş, kusma, sarılık, ishal, bilinç kaybı gibi belirtiler gösterdiğini aktardı.

Karaciğer iltihaplanması ve ciddi hepatit sorunlarının küçük yaşta çocuklarda çok fazla görülmemesi, sağlık yetkililerini bu konuda endişelendiren konuların başında geliyor.

DSÖ’ye göre, gizemli hepatit salgını yüzünden şu ana kadar 16 yaş altı 17 hastaya karaciğer nakli yapıldı. DSÖ, bir başka açıklamasında çocuklarda görülen ve nedeni açıklanamayan hepatit vakalarının sayısının 200’e çıktığını duyurdu.

Avrupa Hastalıkları Önleme Merkezi Direktörü Andrea Ammon, İngiltere’de gizemli hepatit yüzünden hastalanan çocuk sayısının 111’e çıktığını açıkladı. AB ülkeleri içindeyse 55 vaka şu ana kadar kayıtlara geçerken, ABD ve İsrail de gizemli hepatit vakası örülen ülkeler içinde yer alıyor.

DSÖ, İngiltere’de ortaya çıkan ve daha sonra 16 ülkede görülen nedeni belirsiz hepatit virüsünün belirtilerini taşıyanlar için standart hijyen kurallarını uygulama tavsiyesinde bulunuyor.

DSÖ Araştırmacısı Dr. Philippa Easterbrook, Birleşmiş Milletler (BM) Cenevre Ofisinin basın toplantısında, virüs bulaşan çok az çocuğun Kovid 19 aşısı yaptırdığı bilgisini paylaşarak, vakaların Kovid 19 aşılamalarıyla bir bağlantısı olmadığını vurgulamıştı.

Hastalığın “gizemli” veya “nedeni belirsiz” olarak tanımlanması, akıllara Kovid 19 virüsünü getirirken, yeni bir “küresel salgın” ihtimalini de gündeme taşıdı. Kovid 19, henüz adı konulmadan önce “gizemli bir akciğer rahatsızlığı” olarak tanımlanıyordu.

Paylaşın

Kızamık Vakalarında Yüzde 80’lik Artış

Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ), 2022’nin ilk iki ayında küresel çapta kızamık vakalarının, geçen yılın aynı dönemine oranla yaklaşık yüzde 80 arttığını bildirdi. Birleşmiş Milletler’e (BM) bağlı DSÖ‘nün, bir başka BM örgütü olan UNICEF (Birleşmiş Milletler Çocuklara Yardım Fonu) ile Cenevre’de yaptığı ortak açıklamada, bu yıl Ocak ve Şubat aylarında 17 bin 338 kızamık vakasının tespit edildiği, geçen senenin ilk iki ayında ise bu rakamın 9 bin 665 olduğu duyuruldu.

Yetkililer, kızamık vakalarının daha da artabileceğini ve koronavirüs pandemisinin bu olumsuz gidişatı tetiklediğini dile getirdi. Çok sayıda ülkede koronavirüsle mücadele öncelendiği için kızamığa karşı aşılamaların iptal edildiği ifade edilirken, pandeminin gücünü yitimeye başlamasıyla beraber sosyal temasların arttığı ve bu durumun da kızamık ve benzeri hastalıkların daha hızlı yayılmasına olanak sağladığı vurgulandı.

Şiddet olayları da kızamığın yayılmasında etkili

DSÖ ve UNICEF yetkilileri, Ukrayna, Etiyopya, Somali ve Afganistan gibi ülkelerde yaşanan şiddet, çatışma ve tehcir olaylarının da kızamığın yayılmasına uygun bir ortam oluşturduğunu belirtti. Ayrıca temiz suya ulaşma sıkıntısı ile asgari hijyen standartlarında banyo/tuvalet ve benzeri sıhhi mekanların eksikliğinin de hastalıkla mücadeleyi zorlaştırdığı kaydedildi.

Özellikle çocukların kızamığa yakalanma riskinin çok daha yüksek olduğunu belirten DSÖ, son 20 yılda bu hastalıktan hayatını kaybedenlerin sayısının ise büyük oranda düştüğünü, bunun da aşılamalar sayesinde başarıldığını bildirdi. Buna göre 2000 senesinde dünya çapında bir milyondan fazla insan kızamıktan yaşamını yitirirken, bu rakam 2020’de 60 bin 700 olarak kayıtlara geçti.

Bir yılda 21 kızamık salgını

DSÖ ile UNICEF’in açıklamasına göre 2021 yılının Nisan ayından bugüne dek geçen bir yılda, dünya üzerinde 21 büyük kızamık salgını yaşandı. Bunların büyük bölümünün Afrika ve Doğu Akdeniz ülkelerinde görüldüğü kaydedilirken, tespit edilen rakamların, söz konusu ülkelerdeki iletişim sistemlerinin zaman zaman kesintiye uğraması nedeniyle bilinenden çok daha yüksek olabileceği vurgulandı.

Gerekli hijyen koşullarının olmadığı ortamlarda süratle yayılabilen kızamık hapşırma, öksürme ve konuşma esnasında ağızdan çıkan damlacıklarla bulaşıyor. Hastalığa yakalananlarda önce grip hastalığına benzer semptomlar görülürken, daha sonra ciltteki tipik döküntüler ve artan ateş, kızamığın başlıca belirtileri olarak biliniyor. Orta kulak ve akciğer iltihabına yol açabilen kızamık, nadir durumlarda beyin iltihaplanmasına da neden olabiliyor.

(Kaynak: DW Türkçe)

Paylaşın