DMÖ’den ‘Üç Ana Sera Gazı Salınımı Rekor Seviyeye Ulaştı’ Uyarısı

Birleşmiş Milletler (BM) bünyesinde faaliyet gösteren Dünya Meteoroloji Örgütü (DMÖ), atmosfere yayılan üç ana sera gazı karbon dioksit, metan ve azot oksit miktarının geçen yıl rekor seviyelere ulaştığı uyarısında bulundu.

DMÖ düzenli yayımlanan Sera Gazı Bülteni son sayısında özellikle atmosfere yayılan metan miktarındaki önemli artışa dikkat çekti.

Mısır’ın Şarm El-Şeyh kentinde düzenlenecek olan COP27 toplantısı öncesinde yapılan açıklamada, son gelişmelerin küresel ısınma için ciddi tehdit oluşturduğu uyarısında bulunuldu.

Açıklamada, DMÖ Genel Sekreteri General Petteri Taalas’ın, “metan seviyelerindeki rekor yükseliş dahil, ana ısı tutucu gazların konsantrasyonlarında devam eden artış, bize yanlış yöne gittiğimizi gösteriyor.” şeklindeki açıklamasına yer verildi.

Metan, ısıyı yakalamada karbondioksitten daha güçlü bir gaz olarak biliniyor. Bununla birlikte atmosferde karbondioksit kadar uzun süre kalamıyor. Havada metandan 200 kat daha fazla karbondioksit bulunuyor.

Küresel ısınma konusunda düzenlenen hükümetlerarası bir panelde, atmosfere yayılan metandaki hızlı artışa işaret edilerek, 20 yıllık bir zaman dilimi içinde bir metan molekülünün, bir karbondioksit molekülüne oranla yaklaşık 81 kat daha fazla ısı yakalayacağı ancak, bir yüzyıldan fazla bir süre sonra, molekül başına karbondioksitten 28 kat daha fazla ısıyı hapsedeceği uyarısında bulunulmuştu.

DMÖ verilerine göre, 1750 olarak bilinen sanayi dönemi öncesi zamandan bu yana havadaki karbondioksit konsantrasyonlarının yaklaşık yüzde 50 artarak, milyonda 415,7 parçaya yükseldi.

Metan salınımının yüzde 162 artarak milyarda 1.908 parçaya yükseldiğine dikkat çeken DMÖ, endüstriyel işlemler, gübre kullanımı ile insan yapımı kaynakları ile biokütle yakma sonucu atmosfere yayılan azot oksit miktarının yaklaşık dörtte bir artarak milyonda 334,5 parçaya yükseldiğini aktardı.

Atmosfere yayılan emisyonların önemli bir bölümünden ABD, Çin ve Avrupa’nın sorumlu olduğu biliniyor.

Sera gazı salınımı düşmediği takdirde ne olacak?

Bu arada Dünya Kaynakları Enstitüsü tarafından BM adına hazırlanan ve sabah saatlerinde açıklanan raporda, sera gazı emisyonunda büyük kesintiler yapılmazsa, gezegenimizin sanayi öncesi dönemle karşılaştırıldığında 2100 yılında ortalama 2,1 ila 2,8 derece ısınacağı uyarısında bulunulmuştu.

Bu sıcaklık, 2015 Paris Anlaşması’nda kabul edilen mevcut 1,5 derecelik artışın çok çok üzerinde ve bilim insanlarının yıkıcı iklim etkileri ihtimalini belirgin şekilde yükselten eşiği de aşıyor.

Dünya Kaynakları Enstitüsü’nün 2022 İklim Eylem Durumu adlı raporu, ulusların mevcut taahhütlerinin küresel sera gazı emisyonunu 2019 seviyesinden yüzde 7 düşürülmesini sağlayabileceğini kaydetti.

Küresel ısınma sınırının 1,5 derece ile sınırlı kalması için ise sera gazı emisyonu bu oranın altı katı daha fazla yani yüzde 43 oranında azaltılması gerekiyor.

(Kaynak: VOA Türkçe)

Paylaşın

Geçtiğimiz Ay “En Sıcak Üçüncü Temmuz Ayı” Olarak Kayıtlara Geçti

Birleşmiş Milletler’e (BM) bağlı Dünya Meteoroloji Örgütü (WMO), aşırı sıcaklar, kuraklık ve orman yangınlarının etkili olduğu Temmuz 2022’de dünyanın pek çok bölgesinin şimdiye kadar kayıtlara geçmiş en sıcak üç Temmuz ayından birini yaşadığını açıkladı.

WMO, dün (9 Ağustos) yaptığı açıklamada, Temmuz ayında Avrupa kıtasındaki sıcaklıkların 1991-2020 yılları arasındaki sıcaklık ortalamasından yaklaşık 0,4 santigrat derece daha yüksek olduğunu kaydetti.

Temmuz ayında şiddetli bir sıcak hava dalgası ve orman yangınları ile karşı karşıya kalan güneybatı ve batı Avrupa’da ise Temmuz ayında hava sıcaklığının ortalamanın en fazla üstüne çıktığı yerler oldu.

“Tüm bunlar, soğutucu bir etkisi olması gereken La Niña olayına rağmen gerçekleşti” diyen WMO Sözcüsü Clare Nullis, “Bunu bazı yerlerde görsek de dünyanın her yerinde durum bu değildi” dedi.

Nullis’in açıklamasına göre, Temmuz 2022, Temmuz 2019 ve ondan daha sıcak olan Temmuz 2016’dan sadece biraz daha serindi.

Avrupa’da en sıcak 6. Temmuz

WMO’nun da hatırlattığı üzere, Portekiz, Fransa’nın batısı ve İrlanda’da hava sıcaklıkları Temmuz ayında rekor seviyelere ulaşmış, İngiltere’de hava sıcaklığı ise ilk defa 40 derecenin üzerini görmüştü. Galler ve İskoçya’da da günlük hava sıcaklığı rekorları kırılmıştı.

Temmuz ayında ortalama hava sıcaklığının 25,6 derece olduğu İspanya’da bu yıl en sıcak Temmuz ayını yaşadı. 8-26 Temmuz 2022 arasında etkili olan sıcak hava dalgası ise ülkenin şimdiye kadar yaşadığı en şiddetli ve uzun süreli sıcak hava dalgası olarak kayıtlara geçti.

Avrupa Komisyonu’nun Copernicus İklim Değişikliği Hizmetleri’nin verilerini kullanan WMO, Avrupa’nın en sıcak 6. Temmuz’unu yaşadığını doğruladı.

WMO’nun açıklamasına göre, önce güneyde etkili olan sıcak hava, ardından kıtanın kuzeyine doğru ilerleyerek Almanya ve İskandinavya’nın bazı bölgelerinde de sıcaklıkları yükseltmiş, İsveç’te pek çok bölgede şimdiye kadar görülen en yüksek sıcaklıklar kayıtlara geçmişti.

Buzullar eriyor

Somali Yarımadası’ndan güney Hindistan’a, Orta Asya ve Avustralya’nın pek çok bölgesinde ise sıcaklıklar Temmuz ayında ortalamanın altında seyretti. Gürcistan ve Türkiye de WMO’ya göre genelde daha düşük Temmuz sıcaklıklarının etkili olduğu ülkeler arasındaydı.

WMO’ya göre, Temmuz 2022, Antarktika Deniz buzulunun şimdiye kadar en düşük seviyede olduğu Temmuz ayı oldu. Ortalama seviyeler ile karşılaştırıldığında, buz kütlesi yüzde 7 daha düşüktü.

Kutup Denizi buzulu seviyesi de ortalamaya göre yüzde 4 daha düşüktü. Uydu görüntülerine göre, Temmuz 2022’de kaydedilen buzul seviyesi şimdiye kadar görülen en düşük 12’nci Temmuz buzul seviyesiydi.

Nullis, buzulların “öldürücü bir yaz” yaşadığını söyledi. Alperler’deki buzulların da düşük seviyelerde olduğunu kaydeden Nullis, art arda gelen sıcak hava dalgalarının Avrupa’daki buzullar için kötü haber olduğunu kaydetti.

Paylaşın

DMÖ: Küresel Isınmada 1,5 Derece Eşiğini Aşma Olasılığı Yarı Yarıya

Dünya Meteoroloji Örgütü’nün (DMÖ) hazırladığı son iklim raporunda yaşanan küresel ısınmanın geri dönülmez sınırın eşiğinde olduğu bildirildi. Uzmanlar ortalama küresel sıcaklıkların geçici olarak sanayileşme öncesi seviyenin 1 buçuk derece üzerine çıkma olasılığının çok yükseldiği değerlendirmesinde bulundu. 

Buna göre gezegenimiz önümüzdeki beş yıl içinde yüzde 50 ihtimalle 1 buçuk dereceden fazla ısınabilir. Uzmanlar bu artışın geçici olduğunu belirtiyor, ancak sıcaklıkların artış eğiliminin endişe verici olduğunu vurguluyor. Bu eşiğe ulaşma ihtimali ve bu sebeple iklim bağlantılı felaketlerin çoğalması olasılığı da zaman geçtikçe artıyor.

Uluslararası kabul gören iklim bilimcilerin uzman görüşleri ve dünyanın en iyi tahmin sistemleri kullanılarak hazırlanan raporda, 2022 – 2026 yılları arasında yüzde 93 gibi çok yüksek bir ihtimalle bugüne kadar kaydedilen en sıcak yılın yaşanacağı bildirildi. Bugüne kadar yaşanan en sıcak yıl 2016 olarak kayda girmişti.

“1,5 derece gelişigüzel bir istatistik değil”

DMÖ Genel Sekreteri Prof. Petteri Taalas yüksek bilimsel beceriyle hazırlanan bu çalışmanın Paris İklim Değişikliği Anlaşması’nda belirlenen en düşük hedefe geçici olarak varma ihtimalinin giderek yaklaştığının belirtti.

“1,5 derece gelişigüzel bir istatistik değil” diyen Taalas bu rakamın iklimin etkilerinin insanlar ve bütün gezegen için zararlı hale gelmeye başladığı noktaya işaret ettiğinin altını çizdi.

1,5 derece neden eşik olarak kabul ediliyor

Ortalama küresel sıcaklıkların 2021 yılında sanayileşme öncesine göre yaklaşık 1,1 derece üzerine çıktığı sanılıyor. İnsanlar ve doğa açısından iklim bağlantılı felaketler sıcaklıkların 1,5 derecenin üzerine çıkmasıyla giderek daha riskli hale geliyor.

Ancak 1,5 derecenin yol açabileceği iklim bağlantılı riskler 2,0 derecenin üzerine çıkılmasının yaratacağı risklere göre daha düşük. Bu nedenle Paris İklim Değişikliği Anlaşması’nda 1,5 derece alt hedef olarak belirlendi.

Uzmanlar henüz küresel ısınmayı tehlikeli seviyelerden aşağıda tutmayı başaramasak da daha ucuz yenilenebilir enerji, kirletici sanayillere karşı atılan adımlar ve diğer iklim taahhütleri ile iklim değişikliğinin en kötü senaryolarından kaçınmanın hala mümkün olabileceği vurguluyor.

Ancak Prof. Taalis, “Sera gazı emisyonuna devam ettiğimiz sürece sıcaklıklar artmaya devam edecek” diyerek uyarıyor.

(Kaynak: Euronews Türkçe)

Paylaşın