Kahramanmaraş Merkezli Depremlerin Maliyeti 58 Milyar Dolar

11 ilde büyük yıkıma neden olan Kahramanmaraş Pazarcık ve Elbistan merkezli 7,7 ve 7,6 şiddetindeki depremlerin ülke ekonomisine maliyetinin 58 milyar dolar olacağı öne sürüldü.

Ekonomist Ercan Türkan’ın afet bölgesi ilan edilen 11 ilin başlıca göstergelerini ele alarak yaptığı hesaplamaya göre, bu maliyetin 31 milyar dolarını kamu sektörü, 27 milyar dolarını hane halkı ve firmalar üstlenecek.

Ekonomim yazarı Alaattin Aktaş, “Depremin maliyeti 58 milyar dolar” başlıklı yazısında, maliyetleri “akım maliyetleri” ve “birikim maliyetleri” olarak iki kalemde ele alan Türkan’ın hesaplamalarını şöyle aktardı:

“Akım maliyetler 10.8 milyar dolar düzeyinde. Bir de birikim kayıpları var, onun tutarı da 47.4 milyar dolar.

Böylece toplam maliyet 58.2 milyar dolara ulaşıyor. Ercan Türkan depremzedelere yapılan yardımları 1.2 milyar dolar olarak tahmin ediyor. Bu tutar düşüldükten sonra toplam maliyet 57 milyar dolar düzeyinde oluşuyor.

İktisatçı Türkan hangi kalemden ne kadar bir maliyet geleceğini hesaplarken kullandığı varsayımları da tek tek açıklıyor.

Akım maliyetler neler?

Ercan Türkan akım maliyetleri katma değer ve işgücü kayıpları ile birlikte, felaketin sonuçlarını hafifletmek ve acil ihtiyaçları gidermek amacıyla yapılan yardım ve alınan mali önlemlerin maliyeti olarak tanımlıyor.

Bu grup içinde en büyük maliyet kalemi yaklaşık 6 milyar dolarla beş aylık GSYH kaybı. Depremzedelere yapılmakta olan nakdi destek ödemeleri, taşınma yardımı, vefat edenlerin yakınlarına yapılan yardım, SGK’nın prim kaybı ile vergi ve vergi erteleme ve silinmesi de diğer akım maliyet kalemleri.

Birikim kaybı çok büyük

İktisatçı Ercan Türkan, sermaye birikimi kaybında bina stokunun, şehirlerin altyapısının ve kamusal binaların hasar görmesinden kaynaklanan kayıpların başta geldiğini vurguluyor.

Yapılarda oluşan orta ve az hasarların onarılarak bu yapıların tekrar kullanılabilir hale getirilmesi için yapılacak onarım giderlerini de bu kapsamda sınıflandıran Türkan, motorlu kara taşıtlarında, hayvan varlığında, beyaz eşya ve mobilyada yaşanan kayıpları da bu maliyet başlığı altında topluyor.

Birikim kayıpları başlığı altında yer alan bu kayıplar içinde en büyük tutar hiç kuşku yok ki yıkım ve ağır hasar nedeniyle yapı stokunda ortaya çıkan kayıp. Ercan Türkan bu kalemdeki kaybın büyüklüğünü 26.2 milyar dolar olarak hesaplıyor. Bu tutarın 2.1 milyar dolarının DASK tarafından karşılanacağı varsayılıyor.

Ercan Türkan, tamamen yenilenmesi gereken binaların altyapısının 6.5 milyar, şehir altyapısı ve kamusal binaların onarımının 2.8 milyar, az hasarlı binaların onarımının 2 milyar, otomobil hasarının da 4.2 milyar dolar kayba yol açacağını hesaplıyor.

Bu maliyeti kim üstlenecek?

İktisatçı Ercan Türkan, deprem felaketinin maliyetini ortaya koyan bu çalışmasında ayrıca bu maliyeti hangi kesimlerin ödeyeceği üzerinde de duruyor. Türkan çalışmasında bu konuda şu görüşleri dile getiriyor:

‘Maliyetlerin toplam boyutunu bilmek kadar, bu maliyetin hangi kesimler tarafından üstlenildiğini bilmek de önemlidir. Birincil dağılım esas alındığında kamunun 31 milyar dolar, hanehalkı ve firmaların ise 27 milyar dolarlık bir maliyetle karşı karşıya kaldığını ifade etmek mümkündür.’

(…)

Burada toplumun tamamı tarafından cevaplandırılması gereken soru, ‘Biz bu maliyeti bugün tek taksitte ödemek yerine, Marmara depreminden bu yana geçmiş yıllara yayarak bugüne kadar ödeyebilseydik, organizasyonel yapımızı dinamik ve kendiliğinden işleyen bir hale getirebilseydik, bu üzüntü ve hasarın ne kadarını telafi edebilirdik’ sorusu olmalıdır.”

Paylaşın

Kahramanmaraş Merkezli Depremler: 25 Gazeteci Hayatını Kaybetti

11 ilde büyük yıkıma neden olan Kahramanmaraş Pazarcık ve Elbistan merkezli depremlerde 25 gazetecinin hayatını kaybettiği açıklandı. Depremlerden sonra gazetecilere yönelik 14 saldırı gerçekleştiği de bildirildi.

Adıyaman 11 kişi ile en fazla gazeteci kaybının gerçekleştiği il oldu. Hatay’da dokuz, Kahramanmaraş’ta üç, Adana ve Gaziantep’te birer gazeteci depremde yaşamını yitirdi.

Merkezi Diyarbakır’da bulunan Dicle Fırat Gazeteciler Derneği (DFG) Kahramanmaraş merkezli depremlerden sonra gazetecilere yönelik meydana gelen hak ihlallerini bir raporda topladı. Derneğin internet sitesinde yayınlanan rapora göre depremde 25 gazeteci yaşamını yitirdi.

Adıyaman 11 kişi ile en fazla gazeteci kaybının gerçekleştiği il oldu. Hatay’da dokuz, Kahramanmaraş’ta üç, Adana ve Gaziantep’te birer gazeteci depremde yaşamını yitirdi. DFG, 25 gazetecinin “kurtarma çalışmalarının geç başlaması” nedeniyle yaşamlarını yitirdiğini savundu. Raporda gazetecilerin arşiv ve büro malzemelerini kaybettikleri de vurgulandı.

Depremle ilgili gelişmelerin izleyen gazetecilerin engellendiğine dikkat çekilen raporda, şu görüşlere yer verildi: “OHAL ile birlikte de ilk iş olarak sahada, enkaz başlarında yaşananları görüntüleyen gazeteciler engellendi. Yapılan itirazlar üzerine ise gazetecilerin ya iktidar yandaşları dışında kimseye verilemeyen ‘turkuaz kart’ taşımaları istendi ya da valiliklerden izin almaları istendi. Gözaltına alınan gazeteciler ‘sahtecilikle’ ya da haber kaynaklarının kullandığı ve henüz yayınlanmayan ifadeleri nedeniyle ‘yanlış bilgi yaymak’ iddiasıyla suçlandı.”

Raporda yer alan diğer bilgilere göre, Şubat ayında 14 gazeteci saldırıya uğradı, 4’ü gözaltına alındı, 5’i kötü muameleye maruz kaldı, 19’u haber takibi sırasında fiili olarak engellendi ve 6’sına soruşturma açıldı.

“Toplumun mücadelesine ihtiyaç var”

Raporu VOA Türkçe’den Mahmut Bozarslan değerlendiren DFG Eş Başkanı Dicle Müftüoğlu, ihlallerin OHAL ile arttığını savundu. Depremde yaşananların insanlara ulaşmasının iktidar tarafından engellendiğini öne süren Müftüoğlu, bunun önüne geçilmesi için OHAL’in ve kamuoyunda sansür yasası olarak bilinen Dezenformasyon yasasının kaldırılması gerektiğini söyledi.

Sadece meslek örgütlerinin mücadelesinin yetmediğini vurgulayan Müftüoğlu, “Toplumun bir bütün olarak mücadele etmesine ihtiyacımız var. Toplumun haber alma hakkını savunmak adına hem sansür yasası hem OHAL noktasında gazetecilere yönelik gelişen engellemelere birlikte ses çıkarması lazım. Seçimler yaklaşıyor ve biz biliyoruz ki depremde bu kadar sıkışan iktidar, bu baskılarını bir şekilde daha da arttıracak ve seçime doğru giderken gerçeği manipüle etmeye çalışacak” dedi.

“Deprem yerel medyada yıkıcı bir etki yarattı”

Güneydoğu Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Mücahit Ceylan, depremin yerel medyada yıkıcı bir etki yarattığını söyledi. Ceylan, ekonomik olarak zaten zor bir süreci yaşayan yerel yayın kuruluşlarının tamamıyla yok olduğunu söyledi.

Bu yayın kuruluşlarının yeniden ayağa kaldırılması gerektiğine dikkat çeken Ceylan şunları söyledi:

“Kendi imkanlarıyla bunu yapacak güçleri yok. Bu nedenle İletişim Başkanlığı, Basın İlan Kurumu ve Radyo Televizyon Üst Kurulu’nun yerel medyadaki kayıpları tespit ederek araç, gereç ve ekipman sağlaması olmazsa olmazdır.

Ekipman temininin yanı sıra ekonomik destek sağlanması da gerekiyor. Meslek örgütlerinin imkanları sınırlı olduğu için yeteri kadar destek sağlanamıyor, ancak düzenlenecek bağış kampanyalarıyla katkı sunulabilir. Deprem bölgesinde çaresiz kalan yerel medyayı yeniden işlevsel hale getirmek sorumluluğunu herkes üstlenmelidir.”

Paylaşın

AFAD Açıkladı: Depremlerde Can Kaybı 44 Bin 218’e Yükseldi

Kahramanmaraş, Gaziantep, Şanlıurfa, Diyarbakır, Adana, Adıyaman, Osmaniye, Hatay, Kilis, Malatya ve Elazığ’da büyük yıkıma neden olan Kahramanmaraş Pazarcık ve Elbistan merkezli 7,7 ve 7,6 merkezli depremlerde can kaybı 44 bin 218’e yükseldi.

Haber Merkezi / İçişleri Bakanlığı’na bağlı Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı (AFAD), depremlere ilişkin son bilgileri paylaştı. AFAD tarafından yapılan açıklama şöyle:

“06.02.2023 tarihinde Kahramanmaraş ili Pazarcık merkezli 7.7 büyüklüğünde ve Elbistan Merkezli 7.6 büyüklüğünde iki deprem meydana gelmiştir. Depremlerin ardından 9.136 artçı deprem meydana gelmiştir.

Alınan son bilgilere göre Kahramanmaraş, Gaziantep, Şanlıurfa, Diyarbakır, Adana, Adıyaman, Osmaniye, Hatay, Kilis, Malatya ve Elazığ illerinde toplam 44.218 vatandaşımız hayatını kaybetmiştir.

Kahramanmaraş, Gaziantep, Şanlıurfa, Diyarbakır, Adana, Adıyaman, Osmaniye, Hatay, Kilis, Malatya ve Elazığ’dan toplam 528.146 vatandaşımız tahliye edilmiştir.

Bölgede AFAD, PAK, JAK, JÖAK, DİSAK, Sahil Güvenlik, DAK, Güven, İtfaiye, Tahlisiye, MEB, STK’lar ve uluslararası arama kurtarma personelinden oluşan toplam 11.424 arama kurtarma personeli görev yapmaktadır.

Ayrıca AFAD, Emniyet, Jandarma, MSB, UMKE, Ambulans Ekipleri, Yerel Güvenlik, Yerel Destek Ekipleri ve 3.455 gönüllü dahil olmak üzere, sahada görevlendirilen saha personel sayısı ile birlikte bölgede görev yapan toplam personel sayısı 239.977’dir.

Afet bölgesine başta ekskavatör, çekici, vinç, dozer, kamyon, arazöz, treyler, greyder, vidanjör vb. iş makineleri olmak üzere toplam 13.224 aracın görevi devam etmektedir.

Afet bölgelerine 38 Vali, 160 Mülki İdare Amiri, 19 AFAD üst yöneticisi ile 68 il müdürü görevlendirilmiştir. Ayrıca, uluslararası yardımların koordinasyonu için 29 Dışişleri Bakanlığı personeli bölgede görevlendirilmiştir.

Bölgeye, personel ve malzeme sevkiyatı için hava köprüsü kurulmuştur. Hava Kuvvetleri, Kara Kuvvetleri, Deniz Kuvvetleri, Sahil Güvenlik Komutanlığı, Jandarma Genel Komutanlığı, Emniyet Genel Müdürlüğü, Sağlık Bakanlığı ve Orman Genel Müdürlüğü’ne bağlı 116 helikopter ve 78 uçak görev yapmaktadır. Bugüne kadar 13.177 sorti yapılmıştır.

Bölgeye personel, malzeme sevkiyatı ve tahliye amacıyla Milli Savunma Bakanlığı ve Sahil Güvenlik Komutanlığı tarafından toplam 38 gemi görev yapmaktadır.

Afet Barınma Grubu

Bakanlıklar, ilgili kurum ve kuruluşlar ile uluslararası ülke ve kuruluşlar tarafından sevk dilen 335.382 çadırın kurulumu gerçekleştirilmiştir. 10 il ve 130 noktada konteyner kent kurulumları devam etmektedir.

Afet bölgesinde ve afet bölgesi dışında; çadır, konteyner, GSB yurtları, oteller, kamu misafirhaneleri, MEB tesisleri ve diğer tesislerde barınma hizmeti sunulan kişi sayısı 1.914.292’dir

Afet Beslenme Grubu

Türk Kızılay, AFAD, MSB, Jandarma ve Sivil Toplum Kuruluşlarından bölgeye toplam 370 mobil mutfak bölgeye sevk edilmiştir.

Afet bölgesinde 72.665.488 sıcak yemek, 11.117.619 çorba, 14.359.253 kumanya ve paketli gıda, 30.769.431 su, 79.428.296 ekmek, 4.183.160 içecek dağıtımı yapılmıştır.

Afet Psikososyal Destek Grubu

4 Mobil Sosyal Hizmet merkezi, Kahramanmaraş, Hatay, Osmaniye ve Malatya illerine gönderilmiştir. Bölgeye deprem bölgesine sevk edilen personel sayısı 3.410, deprem bölgesi dışında 3.585 personel ve 1.565 araç sevk edilmiştir.

Deprem bölgesinde 614.993, deprem bölgesi dışında 296.949 olmak üzere toplam 911.942 kişiye psikososyal destek verilmiştir.”

Paylaşın

Kahramanmaraş Depremlerinin Jeopolitik Sonuçları Ne Olur?

Türkiye’nin güneyinde yer alan 11 ilde ve Suriye’nin kuzey bölümünde büyük yıkıma neden olan Kahramanmaraş Pazarcık ve Elbistan merkezli 7,7 ve 7,6 şiddetindeki depremlerin ardından Türkiye ve Suriye yaralarını sarmaya çalışıyor.

Türkiye’de 40 binden fazla Suriye’de 5 binden fazla can kaybına sebep olan afetlerin uzun vadeli olası sonuçlarının ne olacağı konusu yavaş yavaş siyasilerin, siyaset bilimcilerin gündemine giriyor.

“Seçim arifesindeki Türkiye’nin yaşadığı ağır deprem felaketi, iç siyaseti nasıl etkileyecek? Türkiye ve Suriye’de meydana gelen depremler, bölgenin “jeopolitik fay hattını” daha kırılgan hale getirecek mi? Deprem sonrası yaşanan uluslararası dayanışma ve dostluk devam edecek mi? Yoksa yaraların hafiflemeye başlamasıyla, jeopolitik dengeler de yeniden eski haline dönecek mi? Bu enkazdan, uluslararası düzeyde olumlu bir tablo çıkması olasılığı var mı?” gibi sorular depremin Türkiye için jeopolitik sonuçlarına odaklanıyor.

Tüm dünyanın depremzedeler için seferber olması, kurtarma ekiplerinin hızla bölgeye ulaşması, dünya çapında yardım kampanyalarının başlaması, Yunanistan Dışişleri Bakanı Nikos Dendias ile Ermenistan Dışişleri Bakanı Ararat Mirzoyan’ın bizzat geçmiş olsun ziyareti için Türkiye’ye gitmesi, Türkiye’nin aylardır NATO üyeliğini veto ettiği İsveç’in dönem başkanı olduğu AB yönetiminin Türkiye’nin yardımına tüm kurumlardan önce koşması ve uluslararası bağış kampanyası açması, NATO Genel Sekreteri, ABD Dışişleri Bakanı, AB komiserlerinin deprem bölgesine ziyaretleri de yaraların sarılması için desteği ortaya koydu. Peki ortaya konulan bu destek uzun soluklu hale gelip jeopolitik fay hatlarını sağlamlaştıracak bir zemin oluşturacak mı?

Fransa’nın önemli araştırmacı yazarlarından, Ortadoğu ve Akdeniz Kürsüsü Başkanı Gilles Kepel, Le Figaro gazetesine yaptığı analizinde, Suriye ve Türkiye’deki depremlerin korkunç can kayıplarının yanısıra, ciddi jeopolitik yansımaları olacağını öne sürüyor.

Kepel, depremlerin Türkiye ve Suriye’de büyük bir travma, Avrupa Birliği’nde ise “korku yarattığını” dile getirerek, “bu depremin Türkiye’deki seçim kampanyasını etkileyeceğini” savunuyor.

İslamolog Kepel, “Binaların iskambil kağıtları gibi yerle bir olması ve yardım faaliyetlerinin göze batan eksikleri nedeniyle deprem kurbanlarının dondurucu soğuklarda donarak ölmesinin, hükümete sırtını dönme riski taşıdığını” belirtiyor.

Kepel depremin, “İsveç ve Yunanistan ile derin çatışma yaşayan ve yabancı düşmanı ifadeleri seçim kampanyasını merkezine koymaya hazırlanan Cumhurbaşkanı (Recep Tayyip) Erdoğan’ın, 14 Mayıs seçimleri öncesi bu ifadelere son vermesine yol açacağını” dile getiriyor.

Suriye’yi de vuran depremin, Suriye rejimi açısından da riskler taşıdığını belirten Kepel, ”İnsani felaketin yeniden gerilim ve şiddete yol açmasının beklendiği bir ortamda, IŞİD mahkumlarının hapishane binalarının yıkılmasından yararlanarak ya da Kürt bölgelerinde bulunan kamplarından kaçması nedeniyle Avrupa kırmızı alarmda. Çünkü şiddet ve güvensizlik riski otomatik olarak Avrupa’ya giden mülteci akışında bir artışa dönüşüyor ve bu durum AB’nin doğu sınırlarına yeni bir baskı ortaya koyuyor” ifadelerini kullanıyor.

Gilles Kepel, hem Türkiye’de hem de Suriye’de meydana gelen bu depremlerin, Filistin-İsrail geriliminin de arttığı bir dönemde, milyonlarca Yahudi ve Müslüman’ın yaşadığı Avrupa’da yankısı olacağını belirtiyor ve bu nedenle gelişmelerin AB tarafından dikkatle izlendiğini belirtiyor.

“Deprem diplomasisi orta vadede etki yaratmaz”

Fransa Uluslararası İlişkiler ve Strateji Enstitüsü (IRIS) Başkan Yardımcısı, Türkiye uzmanı Didier Billion, VOA Türkçe’ye yaptığı değerlendirmede, depremin ilk başlardaki dayanışma ve yardımlaşmayı öne çıkaran duygusal bölümüne “deprem diplomasisi” adını veriyor ve bunun jeopolitik güç dengelerini değiştirmeye yeterli olmayacağını savunuyor.

Deprem felaketinin, boyutu ve yarattığı acı çok derin olsa da yaşanan depremin gerçekleri değiştirmeyeceğini dile getiren Billion, “Bir yakınlaşma ve dayanışma var, bu açık. Ermenistan, Yunanistan Dışişleri bakanları Türkiye’ye gidiyor. Ermenistan ile Türkiye arasındaki sınır 30 yıl sonra yardım için açılıyor. Bütün bunların kısa vadede elbette olumlu etkisi olacaktır. Ancak orta vadede çok önemli bir değişim yaratmaz” diyor.

Billion, 1999’daki deprem sonrasında yaşanan yakınlaşmanın yerini, çok kısa süre içinde jeopolitik çatışmaların aldığını hatırlatarak, “Elbette karamsar olmaya gerek yok, ancak duygusal diplomasinin çok uzun sürmediği bilinir. Belki bir süre, birkaç yıl olumlu, dostane adımlar göreceğiz. Ancak bu deprem, bir kaç gündür iddia edildiği gibi Suriye’nin kurumsal olarak uluslararası topluma entegre olmasını sağlamayacak; Avrupa Birliği Türkiye ya da Suriye ilişkilerindeki gerçeklere geri dönülecek. Çünkü temel konular değişmedi. Deprem Türkiye’de seçim arefesinde kartları yeniden dağıttı ama hangi yönde dağıttı henüz bilinmiyor. O bölgede sorunların çözümü için bu duygusal yaklaşımın çok ötesinde adımlar atılması gerekiyor” yorumunda bulunuyor.

“Jeopolitik olarak oynanabilecek tek kart yakınlaşma”

Strazburg Üniversitesi Öğretim Üyesi tarihçi ve siyaset bilimci Prof. Dr. Samim Akgönül de, depremde yaşanan uluslararası dayanışmanın önemli olduğunu savunuyor. Akgönül, daha olumlu bir analiz yaparak, “Türkiye’nin gerilimi çok severek arttırdığı İsrail, Yunanistan, İsveç, Ukrayna ve Rusya yardım gönderdi. Gerçek bir uluslararası dayanışma yaşandı. Ermenistan ile 30 yıldır ilk kez sınırlar açıldı. Seçime giderken Türkiye’nin iç politikası için dış düşman olarak tanımlanmaya hazırlanılan ülkeler bunlar… 1999 depremi olduğu zaman, Türkiye-Yunanistan ilişkileri en kötü dönemini yaşıyordu. O zaman bir kırılma oldu, sivil toplum örgütleri daha görülür oldu. Aynı kırılma bu deprem sonrasında da yaşanabilir” diyor.

VOA Türkçe’den Arzu Çakır’a konuşan Samim Akgönül, “Özetle, birinci sonuç olarak, Adalet ve Kalkınma Partisi’nin dış politikayı, iç politikaya yem etme eğilimi var. Deprem sonrası yaşanan dayanışmanın bunu zorlaştıracağını düşünüyorum. İkinci önemli sonuç, Suriye’deki depremzedelere Türkiye’dekiler kadar yardım gitmiyor. Suriye’nin kuzey batısı çerçevelenmiş bir yer. Arada izole kalmış bir nokta. Bence burada Türkiye’nin oynayacağı bir rol var. Türkiye elbette kendi yaralarını sararken, sınır komşusunun yaralarına da el atması çok önemli bir jest olur. Başar Esad ile bir yeniden konuşma süreci başlatılabilir” görüşünü savunuyor.

Bu depremin üçüncü olumlu jeopolitik değişiminin ise AB ve Avrupa Konseyi ile ilişkilerde yaratılabileceğine dikkat çeken Prof. Akgönül, ilişkilerin yeniden canlandırılması için bu felaketin olumlu bir gelişmeye evrilebileceğine vurgu yaparak, “İsveç, Almanya, Avusturya, Fransa, gerçekten çok etkin ve başarılı şekilde davrandılar. Çok etkin rol alıp, hayat kurtararak önemli yardımlar yaptılar. Şu anda tabi duygusal, derin acıların yaşandığı zor bir dönemden geçiyoruz. Devletin halkıyla kurduğu ilişkilerde, yardım organizasyonunda büyük hatalar var. Bunun da etkileri olacaktır. Ama bana göre eğer bu depremden sonra biraz kuyruğu dik tutma fırsatı varsa o da jeopolitik alanda yatıyor. Suriye ile İsrail ile, ‘bir gece ansızın gelebiliriz’ dedikleri Yunanistan ile, Ermenistan’ın Karabağ meselesinde önemli ilerleme var. Rusya’nın da katkılarıyla, belki bunu da fırsat görerek Ermenistan ile tekrar yakınlaşma olabilir. AB ile İsveç ile, Finlandiya ile yeniden iletişim kurulabilir. Bana göre şu ortamda jeopolitik olarak oynanabilecek tek kart budur” dedi.

Paylaşın

Kahramanmaraş Merkezli Depremler: 1,5 Milyon Kişi Evsiz Kaldı

11 ilde büyük yıkıma neden olan Kahramanmaraş Pazarcık ve Elbistan Merkezli 7,7 ve 7,6 şiddetindeki depremler sonrası 1,5 milyon kişinin evsiz kaldığı belirtildi. Yıkım karşısında barınma ihtiyacının karşılanabilmesi için en az 500 bin yeni konutun inşa edilmesi gerektiği kaydedildi.

Son resmi verilere göre, şu ana kadar hasar tespit çalışması tamamlanan 830 bin 783 binadan 105 bin 794’ünde, toplamda “384 bin 545 bağımsız birimin acil yıkılması gereken, ağır hasarlı ve yıkık olduğu” tespit edildi.

Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı (UNDP) uzmanları, depremlerin ardından Türkiye’de 1,5 milyon kişinin evsiz kaldığını belirtti. UNDP uzmanları ayrıca, karşılaşılan yıkım karşısında barınma ihtiyacının karşılanabilmesi için en az 500 bin yeni konut inşa edilmesi gerektiğini kaydetti.

Kahramanmaraş merkezli 6 Şubat depremleri Türkiye’de 10 ilde büyük yıkıma neden oldu. Can kaybının 42 bini aştığı afette Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı tarafından açıklanan son resmi verilere göre, şu ana kadar hasar tespit çalışması tamamlanan 830 bin 783 binadan 105 bin 794’ünde, toplamda “384 bin 545 bağımsız birimin acil yıkılması gereken, ağır hasarlı ve yıkık olduğu” tespit edildi.

Hatay’da 20 Şubat akşamı meydana gelen ve 6 kişinin hayatını kaybetmesine, 18’i ağır durumda yaklaşık 300 kişinin yaralanmasına neden olan 6,4 büyüklüğündeki deprem ve birkaç dakika sonra yaşanan şiddetli onlarca artçı sarsıntı da önceki depremlerde hasar gören bazı binaların yıkılmasına neden oldu.

Sınır komşusu Suriye’nin yanısıra Mısır ve Lübnan’da da hissedilen şiddetli depremlerin Türkiye’nin güney ve güneydoğusunda yarattığı hasarın boyutuna dikkat çeken UNDP Türkiye Temsilcisi Louisa Vinton, deprem bölgelerinden 116 ila 210 milyon ton enkaz çıkarılması gerektiğinin altını çizdi.

Vinton, dün yaptığı açıklamada, 17 binin üzerinde can kaybı yaşanan 1999 depremini hatırlatarak, Kahramanmaraş depremlerinin yarattığı yıkımın 1999’da yaşanan kayıp ve yıkımların çok daha ötesine ulaştığına, bu nedenle de yeniden inşa sürecinde zorlukların yaşanabileceğine vurgu yaptı.

UNDP’nin geçmişte Nepal, Haiti, Lübnan ve Ukrayna’da doğal afet ve savaşların ardından da enkaz kaldırma çalışmalarına destek sağladığını hatırlatan Vinton, enkaz parçalarının “geri dönüşüm ve ayrıca kısa vadede gelir kaynağı sağlamak için” kullanılabileceğini de söyledi.

(Kaynak: VOA Türkçe)

Paylaşın

Bakan Soylu Açıkladı: Depremlerde Can Kaybı 43 Bin 556’ya Yükseldi

Kahramanmaraş, Gaziantep, Şanlıurfa, Diyarbakır, Adana, Adıyaman, Osmaniye, Hatay, Kilis, Malatya ve Elazığ’da büyük yıkıma neden olan Kahramanmaraş Pazarcık ve Elbistan merkezli 7,7 ve 7,6 şiddetindeki depremlerde can kaybı  43 bin 556’ya yükseldi. 

İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, TRT Haber’de merkez üssü Kahramanmaraş olan depremlerle ilgili açıklamalarda bulundu. Soylu’nun açıklamalarından öne çıkan bölümler şöyle:

“Sabah 04.19 veya 20’ydi AFAD Başkanı aradı ve Maraş-Osmaniye hattında deprem olduğunu söyledi. Tabi 7’nin üzerinde bir deprem olduğu bilgisi gelince elbette ülkemiz açısından ciddi bir sonuca yol açacağı hissi kapladı. Alanın bu kadar yaygın olabileceğini düşünmedim. Sonra da Cumhurbaşkanımızı aradım, bilgi verdim. Genel tabloyu alınca epey bir yaygın hale döndü.

İnsanlarımız hayatını kaybettiler, bir taraftan da medeniyetimizin en önemli sütunları devrildi ve yerle yeksan oldu. Deprem olarak değerlendirmek örtüşmüyor zihnimde. Hatay ters dönmüş. Özellikle Hatay’ın içerisinde gezerken binaların birbirine girdiğini gördüm. Bizim neslimiz bunu gördü, bundan sonraki nesiller görmesin.

Burada bir devletin milletiyle bir bütünlük içinde olduğunu gördük. Depremin o günkü şartlarında yollar kapalı, havalimanları kapalı, telefonlar, elektrik, su hiçbir şey söz konusu değil. Arama kurtarmaya odaklandık. 11 il ve 26 bin enkaz, yıkılmış bina ve bunun her birinde aynı anda arama kurtarma çalışması yapılması lazım.

17. günde geldiğimiz nokta şurası: Sadece Hatay’da 2 bina var, altında cenaze olduğunu düşündüğümüz, değerlendirdiğimiz. Bir ihbar sonucu çalışmaya başladık. Diğer tarafların tamamında arama kurtarma çalışmaları sona erdi. Yaklaşık 313 bin çadır bütün bölgeye dağıtıldı, çadır kentler kuruldu, konteynerler kurulmaya başlandı.

Konteynerlerin altyapısının bir kısmı oluşturuldu, bir kısmı oluşturuluyor. Bütün hastaneler işlevselliğini devam ettiriyor. Kamunun bütün gücü sahada. Bütün bunların yanı sıra da köylere kadar ulaşıldı. Birinci, ikinci ve üçüncü gün gidilemeyen köylerin tamamına helikopterlerle sortiler yapıldı, off-road araçları geldi onlar yönlendirildi. Her tarafa mümkün olduğu ölçüler içerisinde herkese ve her şeyle ulaşıldı.

Bu depremde, son vefat sayımız 43 bin 556. Bu az bir rakam değil. Her bir insanımızın kendine ait bir değeri, yaşanmışlığı vardır. Ve biz bu insanlara, vefat eden vatandaşlarımıza karşı da sorumluyuz. Bu travma ancak büyük bir birlik ve beraberlikle atlatılır. Bu işin içinde daha güçlü bir şekilde çıkacağız.

Bakan Kurum: 156 bin bina yıkık, acil yıkılacak ya da ağır hasarlı

Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum, Kahramanmaraş merkezli depremlerin ardından 156 bin binanın yıkık, acil yıkılacak ve ağır hasarlı olduğunun tespit edildiğini bildirdi.

“Bakanlık olarak; 200 bin konutumuzun, tüm mikro- bölgeleme, jeolojik ve zemin etütlerini tamamladığımız ve buna göre yer seçimini yaptığımız alanlarda, ilk konutlarımızın sözleşmelerimizi imzaladık” diyen Bakan Kurum, şu bilgileri verdi:

“Bu kapsamda; Gaziantep Nurdağı’nda 456, İslahiye’de 399, Adıyaman Kâhta’da 297, Kilis Merkez’de 645 olmak üzere toplam 1797 yeni yuvamızın sözleşmelerini imzaladık, inşa sürecine başladık.”

Depremde yıkılan binalar nedeniyle tutuklananların sayısı 160’a yükseldi

Anadolu Ajansı, Kahramanmaraş merkezli depremlerin ardından açılan soruşturmalarda tutuklananların sayısının 160’a yükseldiğini yazdı. AA muhabirinin edindiği bilgiye göre soruşturmalarda 564 şüpheli bulunuyor.

Bunların 175’i adli kontrolle serbest bırakılırken 18 kişi hâlâ gözaltında. 62 şüpheli gözaltı işleminin ardından serbest bırakılırken altı zanlının da yurt dışında olduğu tespit edildi. AA, hırsızlıklara dair açılan soruşturmalarda ise 282 şüpheliden 181’inin tutuklandığını aktardı.

Bakan Yanık: Sitemizde refakatsiz çocuklar için yeni sorgu ekranı açtık

Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Derya Yanık, deprem sonrası aileleri tespit edilemeyen ve refakatçisi olmayan çocuklara dair, bakanlığın internet sitesinde yeni bir sorgu ekranı açtıklarını duyurdu.

Yazılı bir açıklama yapan Yanık, TÜBİTAK’ın da yüz tanıma ve eşleştirme sistemiyle çocukların kimliğini tespit etmeye yardımcı olduğunu, DerinGÖRÜ adı verilen uygulama sayesinde 206 çocuğun eşleştirmesinin yapıldığını ve 105 çocuğun ailelerinin tespit edildiğini belirtti.

Yanık deprem bölgesinde refakatçisi olmayan bir şekilde bulunan 1.858 çocuktan 1.314’ünün ailelerine teslim edildiğini, geri kalan 451 çocuğun hastanelerde, 93 çocuğun ise bakanlığa bağlı çocuk kuruluşlarında bulunduğunu ekledi.

Bakan Koca hasar alan ve tahliye edilen hastaneler hakkında bilgi paylaştı

Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, depremden etkilenen bölgelerdeki hastanelere dair son bilgileri paylaştı.

“Reyhanlı, İskenderun B Bloğu, Kırıkhan Devlet Hastaneleri yapılan taramada hafif hasarlı ve kullanılabilir durumdadır. Buna rağmen tahliye edilmiştir” diyen Koca, bu hastanelerdeki 95 yoğun bakım hastasının Ankara, Adana ve Dörtyol hastanelerine tahliye edildiğini söyledi.

Koca “Adana Çukurova Üniversitesi Balcalı Hastanesi’nde orta düzeyli hasar tespit edilmiştir. Vakit kaybetmeden hastaları diğer hastanelere gönderdik” dedi.

Bölgeye kurulan sahra hastanelerinde tomografi cihazı dahil her türlü ekipmanın olduğunu vurgulayan Koca, “Bu ülkenin işinde en iyi doktorları, hastanın dilinden en iyi hemşireleri burada. Bugüne kadar 212 bin 45 muayene yaptık. Sağlık hizmetimiz ihtiyaçlara cevap verecek şekilde devam ediyor” ifadelerini kullandı.

Paylaşın

HDP’li Paylan’dan Bakanlara Tek Soruluk Önerge: Neden İstifa Etmiyorsunuz?

HDP Milletvekili Garo Paylan,  İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum, Ulaştırma Bakanı Adil Karaismailoğlu ve Enerji Bakanı Fatih Dönmez’e “Neden istifa etmiyorsunuz?” diye sordu.

Halkların Demokratik Partisi (HDP) Diyarbakır Milletvekili Garo Paylan, bakanların yanıtlaması istemiyle tek soruluk önerge verdi: Neden istifa etmiyorsunuz?

6 Şubat’ta meydana gelen Maraş merkezli depremlerin felakete dönüşmesinde sorumluluğu olduğunu belirterek; İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum, Ulaştırma Bakanı Adil Karaismailoğlu ve Enerji Bakanı Fatih Dönmez’e “Neden istifa etmiyorsunuz?” diye sordu.

Paylan, İçişleri Bakanı’nı AFAD’ın arama-kurtarma çalışmalarını çok geç ve yanlış yürütmesinden, Şehircilik Bakanı’nı yıkılan şehirlerden, Ulaştırma Bakanı’nı çöken iletişim sisteminden, Enerji Bakanı’nı deprem bölgesini elektriksiz bırakmasından dolayı istifaya çağırdı.

Süleyman Soylu için gerekçe:

“6 Şubat 2023 tarihinde gerçekleşen depremlerin ardından bakanlığınıza bağlı AFAD, arama-kurtarma çalışmalarını çok geç ve yanlış yürüterek kurtarılması mümkün çok sayıda yurttaşımızın ölümüne neden oldu. AFAD, aynı zamanda çadır gibi temel ihtiyaçları zamanında ulaştırmayarak depremzede milyonlarca yurttaşımızı perişan etti. AFAD’dan sorumlu bakan olarak; 1. Neden istifa etmiyorsunuz?”

Adil Karaismailoğlu için gerekçe:

“6 Şubat 2023 tarihinde gerçekleşen depremlerin ardından, en kritik ilk yedi günde bölgedeki iletişim altyapısı tamamen çöktü ve bugüne kadar tam anlamıyla işler hale getirilemedi. Bu durum, arama-kurtarma çalışmalarına sekte vurdu ve enkaz altında yardım çağrısında bulunmaya çalışan yurttaşlarımızın ölümlerine varan sonuçlara neden oldu. Ayrıca, bölgedeki yurttaşlarımızın en önemli iletişim kaynağı ve yardım çağrılarının yaygınlaştırıldığı ana mecra olan Twitter’a erişimin, Bakanlığınıza bağlı Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu tarafından 8 Şubat 2023 günü kısıtlanması can kaybı dahil olmak üzere önemli sonuçlar doğurmuştur. Depremzede yurttaşlarımızın iletişimini sağlayamadınız. Neden istifa etmiyorsunuz?”

Murat Kurum için gerekçe:

“6 Şubat 2023 tarihinde gerçekleşen depremlerde çöken binalarda on binlerce yurttaşımız öldü ve yaralandı. Bakanlığınızın esas görevi olan, yurttaşlarımızın güvenli evlerde yaşaması sorumluluğunu yerine getiremediniz. Neden istifa etmiyorsunuz?”

Fatih Dönmez için gerekçe:

“6 Şubat 2023 tarihinde gerçekleşen depremlerin ardından bölgedeki enerji altyapısı tamamen çöktü. Deprem bölgesine günlerce sağlanamayan enerji sebebiyle yurttaşlarımız ısınma gibi en temel yaşamsal ihtiyaçlarını karşılayamadı. Depremzede yurttaşlarımıza elektrik ulaştıramadınız. Neden istifa etmiyorsunuz?”

Paylaşın

Depremlerden Etkilenen Kentlerde İşten Çıkarma Yasağı

Kahramanmaraş Pazarcık ve Elbistan merkezli 7,7 ve 7,6 şiddetindeki depremlerden den etkilenen ve Olağanüstü Hal (OHAL) kapsamında bulunan kentlerde Kovid 19 salgını döneminde olduğu gibi işten çıkarma yasaklandı.

Deprem bölgelerinde kısa çalışma ödeneği üç aya kadar sürecek. Gerekirse bu süre Cumhurbaşkanı kararı ile uzatılabilecek.

Ayrıca deprem bölgesindeki işyerlerinde Sendika Kanunu kapsamındaki yetki tespiti, toplu sözleşmelerin yapılması, uyuşmazlıkların çözümü, grev ve lokavt süreleri de OHAL süresi boyunca uzatıldı.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın imzasını taşıyan “OHAL Kapsamında Çalışma ve Sosyal Güvenlik Alanına İlişkin Alınan Tedbirlere Dair Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi” bugün Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girdi.

Kararnameye göre depremden etkilenen ve OHAL kapsamında bulunan kentlerde pandemi döneminde olduğu gibi işten çıkarma yasaklandı.

Buna göre işveren İş Kanunu’ndaki ‘ahlak ve iyi niyet kurallarına uymamak’, ‘işyerinin kapanması ve faaliyetinin sona ermesi’, ‘belirli süreli iş veya hizmet sözleşmelerinde sürenin sona ermesi’, ‘her türlü hizmet alımları ile yapım işlerinin sona ermesi’ gibi sebepler dışında çalışanını işten çıkaramayacak.

Bu hükme aykırı hareket eden işveren veya işveren vekiline, sözleşmesi feshedilen her işçi için, fiilin işlendiği tarihteki aylık brüt asgari ücret tutarında idari para cezası uygulanacak.

Kısa çalışma ödeneği

İşverenler de işyerlerinin ağır ya da orta hasarlı olduğunu belgelemeleri durumunda, ‘uygunluk tespiti’ beklenmeksizin kısa çalışma ödeneğinden yararlanacak.

Kısa çalışma veya işsizlik ödeneğinden yararlanmayan ve işsiz kalanlar için de OHAL süresini aşmamak kaydıyla İşsizlik Sigortası Fonu’ndan günlük 133,44 TL destek ödemesi yapılacak ve Genel Sağlık Sigortası kapsamında sayılacak.

Toplu sözleşme, grev ve lokavt süreleri de uzatıldı

Deprem bölgesindeki işyerlerinde Sendika Kanunu kapsamındaki yetki tespiti, toplu sözleşmelerin yapılması, uyuşmazlıkların çözümü, grev ve lokavt süreleri de OHAL süresi boyunca uzatıldı.

Paylaşın

Deprem Bölgesinde Yaşayanlar En Çok Hangi Kentlere Göç Etti?

Kahramanmaraş Pazarcık ve Elbistan merkezli depremler, Kahramanmaraş, Gaziantep, Şanlıurfa, Diyarbakır, Adana, Adıyaman, Osmaniye, Hatay, Kilis, Malatya ve Elazığ’da büyük yıkıma neden olmuştu.

Deprem bölgesinde yaşayanların göçmek için en çok Ankara, İstanbul, İzmir’i ve afet bölgelerine yakın şehirleri tercih ettiği ortaya çıktı.

Kahramanmaraş’ta meydana gelen depremlerin ardından yüzbinlerce insan evsiz kalmış, çok sayıda insan büyükşehirler ile çevre kentlere göç etmeye başlamıştı.

Halihazırda gelire göre kiralar yüksekken, bazı ev sahipleri göçten faydalanarak kiraları neredeyse 2 katına çıkarmıştı.

İstanbul ve Ankara’da gibi şehirlerde hem yeni hem de az katlı binalardaki dairelerin kiraları daha da artmıştı.

Milliyet’ten Duygu Erdoğan’ın haberine göre EVA Gayrimenkul Değerleme Genel Müdürü Cansel Turgut Yazıcı, gayrimenkule bağlı önlemlerin hızla artırılması ve gayrimenkul piyasaları kurulu kurulmasının gerektiğine dikkat çekti.

Yazıcı, şunları söyledi. “Ancak kira giderleri o kadar yüksek ki bu konuda bir eylemde bulunamayan yüzbinler var. Acilen önlemler alınması gerekli. Diğer yandan kira artışlarına sınırlama getirildi ancak uyan yok, taciz usulü artış kavgaları devam ediyor. Artık bu sorunların hızla çözümlenmesi gerekli, bu nedenle gayrimenkul ihtisas mahkemeleri kurulmalı ve kira davalarının çözümleme süreleri acilen kısaltılmalı.”

Hangi kent nereye gitti?

Enuygun.com, 6-20 Şubat verilerini derleyerek deprem göçlerinin rotasını çıkardı. Deprem bölgesindeki illerden en çok Ankara, İstanbul, İzmir’e ve afet bölgelerine yakın şehirlere yönelme var.

İl il veriler şöyle:

Malatya: İstanbul, Ankara, İzmir

Gaziantep: Ankara, İstanbul, Mersin

Hatay: İstanbul, Adana, Ankara

Adana: Ankara, Antalya, İstanbul

Adıyaman: İstanbul, Ankara, Adana

Diyarbakır: Van, Ankara, Erzurum

Elazığ: Ankara, İstanbul, Diyarbakır

Kahramanmaraş: Ankara, İstanbul, Kayseri

Kilis: Ankara, İstanbul, Mersin

Osmaniye: Ankara, İzmir, İstanbul

Şanlıurfa: İstanbul, Ankara, Antalya

Paylaşın

16 Günde 7 Bin 145 Deprem Oldu

Kahramanmaraş, Gaziantep, Şanlıurfa, Diyarbakır, Adana, Adıyaman, Osmaniye, Hatay, Kilis, Malatya ve Elazığ’da büyük yıkıma neden olan Kahramanmaraş Pazarcık ve Elbistan merkezli depremler sonrası, bölgede 7 bin 145 deprem çözümü yapıldığı açıklandı.

Haber Merkezi / Son resmi kayıtlara göre 42 bin 310 can kaybının meydana geldiği Kahramanmaraş Pazarcık ve Elbistan merkezli 7.7 ve 7.6 büyüklüğündeki depremlerin üzerinden iki haftadan fazla süre geçmesine rağmen artçı sarsıntılar sürüyor.

Boğaziçi Üniversitesi Kandilli Rasathanesi ve Deprem Araştırma Enstitüsü Müdürü Prof. Dr. Haluk Özener, 10 kentte büyük yıkıma sebep olan depremlerin meydana geldiği 6 Şubat’tan, 21 Şubat saat 20.30’a kadar bölgede 7 bin 145 sarsıntı kaydettiklerini duyurdu.

Özener, sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımda bu depremlere ilişkin grafikler de yayınladı. Özener’in paylaşımı şu şekilde:

“6 Şubat 2023 saat 04:17’de Sofalaca- Şehitkamil-Gaziantep ve 13:24’de Ekinözü-Kahramanmaraş’da meydana gelen depremlerin ardından, 21 Şubat 2023 saat 20:30 itibarıyla bölgede toplam 7145 adet deprem çözümü yapılmıştır.”

“İstanbul’da 7 yıl içinde deprem olasılığı yüzde 64”

Öte yandan Kandilli Rasathanesi Deprem Araştırma Enstitüsü Müdürü Prof. Dr. Doğan Kalafat yaptığı açıklamada, “7 sene içerisinde yüzde 64 olasılıkla İstanbul’da 7’nin üzerinde bir deprem olacak” ifadelerini kullandı.

Haber Global’e konuşan, Doğan Kalafat’ın İstanbul depremi ile ilgili açıklaması şöyle:

“Kuzey Anadolu Fay Hattı’nın orta kesiminde de bir deprem olabilir. Ancak Marmara Denizi kaynaklı bir olacaktır. Bunun tehlikesi bellidir. Marmara’da fay oradan geçti buradan geçti konuşmamıza gerek yok. Marmara Denizi’nin içerisinde geçen bir kol.

Bu kol 7’nin üzerinde bir deprem üretecektir. Bunun yeri bellidir ama zamanını söyleyebilmemiz mümkün değil. Yalnızca yapabileceğimiz istatiksel çalışmalardır. Bu da işte 2030’a kadar yüzde 64 olasılık, 2050’ye kadar yüzde 75 olasılık 2090 kadar yüzde 95 olasılıkla bu deprem olacaktır.”

Paylaşın