Diyarbakır: Kuşdili Köşkü

Kuşdili Köşkü; Diyarbakır’ın Yenişehir İlçesi, Şehitlik Mahallesi, Ovabağ Diyarbakır Yolu üzerinde yer almaktadır. Şehir içi ulaşım araçlarıyla ulaşım mümkündür.

Üzerindeki yazıttan 1904 yılında yapıldığı anlaşılmaktadır fakat kimin yaptırdığına dair bilgi bulunamamaktadır. Köşk, Gazi Köşkünden sonra Dicle nehrine hâkim bir tepede konumlanmıştır. Yapı L plan tipinde iki katlı ve dikdörtgen planlıdır.

Yapının zemin katında iki eyvan yer almaktadır. Batı tarafında bulunan eyvanın iki kemeri vardır. Kırık kemerli bu eyvanın daha önceleri soğukluk olarak kullanılan, şimdilerde ise su deposu olan, kaynak suyu mevcuttur. Bu eyvanda dikdörtgen bir havuz bulunmaktadır.

Dikdörtgen havuzda bulunan su, bir kanalı izleyerek bahçedeki büyük havuza dökülmektedir. Üst katta yer alan odalar tepe pencereleri ve nişleriyle hem fonksiyonel hem de görsel bir bütünlük oluşturur. Yapı aynı zamanda bazalt taşla çevrili duvar yüzeyinde kullanılan ve “cıs” adı verilen alçı bezeme ve kemerli pencereleriyle zengin bir cepheye sahiptir.

Paylaşın

Diyarbakır: Pamuk Köşkü

Pamuk Köşkü; Diyarbakır’ın Yenişehir İlçesi, Köşkler Mahallesi, Eski Mardin Yolu üzerinde yer almaktadır. Şehir içi ulaşım araçlarıyla ulaşım mümkündür.

Plan ve mimari özelliklerine bakıldığında 19.yy sonu 20.yy başında yapılmış olabileceği tahmin edilmektedir. Gazi köşküne yakın bir yamaçta yer almaktadır. Köşk geniş ve etrafı çiçeklerle çevrili bir bahçe içerisinde bulunmaktadır.

Kuzey güney doğrultusunda dikdörtgen planlı ve tek katlıdır. Köşkün sadece iki sivri kemerli, içinde selsebili bulunan bir eyvanı ve kare planlı havuzu günümüze ulaşabilmiştir. Yapı şu anda mevcut durumuyla halka açık oturma ve dinlenme amaçlı kullanılmaktadır.

Paylaşın

Diyarbakır: Surp Giragos Ermeni Kilisesi

Surp Giragos Ermeni Kilisesi; Diyarbakır’ın Sur İlçesi, Fatih Paşa Mahallesi, Özdemir Sokak arasında yer almaktadır. Şehir içi ulaşım araçlarıyla ulaşım mümkündür.

Tapu Kayıtlarına göre Ortodoks Ermenilerin kullandığı bir kilisedir. Kilisenin hangi tarihte yapıldığı kesin olarak bilinmemektedir. Bu kilisenin adına ilk kez 1610-1615 tarihleri arasında Polonyalı Simeon’un Seyahatnamesinde rastlanmıştır. Ermeni mimari tarihinin önemli eserlerindenbirisi olan Surp Giragos Kilisesi Ortadoğu’daki en büyük Ermeni kilisesidir.

Ermeni Patriği Bedros Vartabet tarafından 1722 yılında restore edilmiş daha sonra 1729 yılında Ermeni mimarlar Şahin, Saruhan ve Yarem tarafından daha da büyütülerek tekrar inşa edilmiştir.10 Haziran 1881 yılındaki büyük yangında tamamen harap olmuşsa da 1883 yılında tekrar inşa edilmiştir. Bu tarihi bilgilere kilise duvarlarına yerleştirilen 9 adet taş kitabelerden günümüze ulaşmıştır.

Kilise 1960 yılına kadar askeri depo olarak değişik amaçlarla kullanıldıktansonra Diyarbakır Ermeni Cemaatince devralınmıştır. Yapı üzerinde kısmi onarımlar yapılarakasıl işlevine kavuşturulmuştur. Heybetli bir görüntüye sahip olan kilise, doğu batı doğrultusunda uzanmaktadır. Yapıya giriş batı yönünden sağlanmaktadır. Kilise narteks, naos, kadınlar mahfili, apsit, günümüzde mevcut olmayan çan kulesi ve müştemilatlarından oluşmaktadır.

Kilisenin soğan başlı ilk çan kulesi yıldırım çarpması sonucunda yıkılınca yerine bir Ermeni taş ustası tarafından eskisinden daha görkemli, 29 metre yüksekliğinde yenisi inşa edilmiştir. Bu yeni kuleye meşhur Zilciyan’ların döktüğü çan takılmıştır. En üstüne 3 metrelik 24 ayar altın haç yerleştirilmiş, 1914 yılında top ateşiyle yıkılmıştır. 1915 yılından zarar görenkilise 1.

Dünya Savaşı sırasında Alman subaylar tarafından karargah olarak kullanılmıştır. Savaş sonrası bezdeposu olarak kullanılmaya başlanmıştır. Günümüzde toprak olan tavanı çökmüştür. Sütunları, kemerleri ve apsislerinden beşi ayakta kalabilmiştir. Diyarbakır Büyükşehir Belediye’si tarafından 2011 yılı sonu itibariyle kilisenin restorasyonunu bitirilip ibadete açılmıştır.

Paylaşın

Diyarbakır: Ulu Camii

Ulu Camii; Diyarbakır’ın Sur İlçesi, Cami Kebir Mahallesi, Pirinçler Sokak üzerinde yer almaktadır. Şehir içi ulaşım araçlarıyla ulaşım mümkündür.

Yapım tarihi kesin olarak bilinmemektedir. MS 639 yılında Müslümanlar tarafından Diyarbakır feth edilmiş ve kentin en büyük kilisesi olan Mar Toma Kilisesi’nin camiye çevrilmiştir. Anadolu’nun en eski camilerindendir.

Müslümanlar tarafından 5. Harem-i Şerif (Mukaddes Mabed) olarak bilinir. 1091 yılında esaslı bir onarım geçirmiştir. Plan itibariyle Şam Emeviye Cami’nin Anadolu’ya yansıması olarak yorumlanır. Camiye Diyarbakır’da hüküm sürmüş bütün devletler büyük önem vermiş ve onarmışlardır.

Büyük Selçuklu Hükümdarı Melikşah, İnal ve Nisanoğulları, Anadolu Selçuklu Hükümdarı Gıyaseddin Keyhüsrev, Artuklular, Akkoyunlu Hükümdarı Uzun Hasan ve Osmanlı Padişahlarından bir çoğuna ait kitabe ve fermanlar Camiinin muhtelif yerlerinde görülmektedir.

Paylaşın

Diyarbakır: Cahit Sıtkı Tarancı Müzesi

Cahit Sıtkı Tarancı Müzesi; Diyarbakır’ın Sur İlçesi, Camii Kebir Mahallesi, Cahit Sıtkı Tarancı sokak üzerinde yer almaktadır. Şehir içi ulaşım araçlarıyla ulaşım mümkündür.

Ünlü şairimiz Cahit Sıtkı Tarancı’nın doğduğu ve çocukluk yıllarını geçirdiği ev, 1733 yılında inşa edilmiştir. Diyarbakır’ın geleneksel konut mimarisinin tüm özelliklerini taşıyan, merkezi bir avlu etrafında sıralanmış dört kanattan oluşan ev zemin artı bir katlı olarak tamamen bazalt taş kullanılarak inşa edilmiştir.

Bina iklim şartlarına uygun olarak yazlık (kuzeyde), kışlık (güneyde), ilkbahar (doğuda) ve sonbaharlık bölümden (batıda) oluşmaktadır. Mutfak kuzey doğu köşede eyvan şeklinde düzenlenmiş, güneybatı köşede de hamam yapısı bulunmaktadır. Binada büyüklü küçüklü toplam 14 oda, mutfak, kiler ve tuvalet bulunmaktadır. Binanın en önemli yeri iki katlı olan yazlık kısmıdır.

Bu bölümün ikinci katında önünde çift kemer açıklıklı eyvanı ile baş oda ya da mabeyn odası olarak adlandırılan büyük bir oda bulunmaktadır. Cahit Sıtkı Tarancı 2 Ekim 1910 yılında bu odada dünyaya gelmiştir. 1973 yılında Kültür Bakanlığınca Tarancı ailesinden alınarak kamulaştırılan ev, 1974 yılında restore edilerek Cahit Sıtkı Tarancı Kültür Müzesi olarak ziyarete açılmıştır.

Paylaşın

Diyarbakır: Ziya Gökalp Müzesi

Ziya Gökalp Müzesi; Diyarbakır’ın Sur İlçesi, Ziya Gökalp Mahallesi, Melik Ahmet Caddesi, Artıklar Sokak üzerinde yer almaktadır.

Müzeye, şehir içi ulaşım araçlarıyla ulaşım mümkündür.

Diyarbakırlı yazar Ziya Gokalp’ın doğup buyuduğu bu ev 1956 yılında muze haline getirilmiştir. Diyarbakır’daki sivil mimari orneklerinden biri olan yapı bazalt taştan iki katlı olarak 1806 yılında inşa edilmiştir.

Haremlik ve selamlık olmak uzere iki bolum halinde Diyarbakır ev mimarisine uygun bir şekilde duzenlenmiştir.

Sus oğesi olarak; mahalli tabirle ’ciz’ veya ’kehal’ adı verilen beyaz renkli bezemeler dikkati cekmektedir. Muzede Ziya Gokalp’ın ozel eşyaları, fotoğrafları, kutuphanesindeki kitapları ile yoresel etnografik eserler sergilenmektedir.

Paylaşın

Diyarbakır: Melik Ahmet Paşa Camii

Melik Ahmet Paşa Camii; Diyarbakır’ın Sur İlçesi, Melik Ahmet Mahallesi, Melik Ahmet Paşa Caddesi üzerinde yer almaktadır. Şehir içi ulaşım araçlarıyla ulaşım mümkündür.

Mimar Sinan eseri olan caminin güneyde ve batıda olmak üzere iki giriş kapısı bulunmaktadır. Güneyde yer alan giriş kapısı, dışa taşkın dikdörtgen planlı olup dilimli kemerinin içi, mukarnas bezemelidir. Kapının iki yanında, mukarnas bezemeli derin nişler yer almaktadır. Kapıdan uzun bir hole, ardından kuzey kısımda yer alan avluya geçilmektedir.

Batı yönde yarım kemer üzerine oturan kesme bazalt taştan basamaklarla, caminin ana portaline geçiş sağlanmaktadır. Cephesinde, kemer kavsara içine alınmış pencere açıklıkları yer almaktadır. Caminin harim mekanı sağ ve solda bulunan iki ayakla yanlara açılmaktadır. Yan mekanlar da iki kat şeklinde düzenlenmiş ve iki yanda ikinci kat mahfil görevi yapmaktadır.

Alt katlar çarpaz tonozla örtülü, üst katlar ise kubbe ile örtülmüştür. Giriş kapısının üst kısmında, ahşap mahfil yer almaktadır. Orta mekan, tromplu bir kubbeyle örtülmüştür. Kubbe oldukça yüksek sekizgen bir kasnağa oturmaktadır. Kasnakta, sivri kemerli dört adet pencere açılmıştır. Harim duvarları, yerden 1 m. yüksekliğe kadar, mihrap ise tamamen çinilerle bezelidir.

Kubbesi kalem işi bezemelerle süslenmiştir. Caminin kuzey köşesinin önünde yer alan ve camiden bağımsız olarak yapılmış minare, kare kaide üzerinde yükselen silindirik formlu ve tek şerefelidir. Minarenin kaide ve papuç kısmı geometrik motiflerle bezenmiştir. Bu motiflerin içi çinilerle doldurulmuş, ancak çinilerin çoğunluğu bugün sökülmüş durumdadır. Kaide ve papuç kısmında geometrik bezemeler yer almaktadır.

Paylaşın

Diyarbakır: Hilar Mağaraları

Hilar Mağaraları; Diyarbakır’ın Ergani İlçesine bağlı Sesverenpınar Köyü sınırları içerisinde yer almaktadır. Şehir içi ulaşım araçlarıyla ulaşım mümkündür.

Yapılan kazılarda M.Ö. 7500 ile 5500 yılları arasındaki döneme ait kalıntı ve buluntularla bölgede buğday, nohut, mercimek gibi bitkilerin ekilerek, koyun ve keçilerin de evcilleştirilerek avcılıktan yerleşik hayata geçildiği belirtilen Hilar Mağaraları, tarihi ihtişamıyla görenleri cezbediyor.

1. derece arkeolojik ve doğal sit alanı olarak tescillen Hilar Mağaraları ve yaklaşık 500 metre kuzeyindeki Çayönü tarihi dokusu ve günümüz uygarlığındaki yeri bakımından eşsiz bir değere sahip.

Mağaralar, göçebelikten yerleşik köy yaşantısına, avcılık ve toplayıcılıktan besin üretimine geçilen önemli bir tarihsel döneme şahitlik ediyor. Paleolitik çağa ait eserlerin ortaya çıkarıldığı Hilar Mağaraları, ilk kez toprağı ekip-biçerek tarımsal alanda bir milat oluşturduğu belirtiliyor.

Kemikten yaptıkları kaşık ve çatal görevi gören aletlerin günümüze kadar geldiği bu bölgede, kaya mezarları ve kabartmalar dikkat çekiyor. Kaya mezarlarının bazılarının ön yüzlerinde kabartmalar yer alırken, kabartmaların bazıları üçlü gruplar halindedir.

Bazılarının dış cephelerinde Roma Eyalet üslubunda kabartmalar yer alırken, kabartmalarda görülen giysilerin İran üslubunda olması, yazılarda Kuzey Suriye Sami yazısı bulunması dikkat çekiyor.

10 bin yıllık geçmişi bulunan Hilar Mağaralarının, eskisi kadar olmasa da ziyaretçileri eksik olmuyor. Özellikle hafta sonu ziyaretçi akınına uğrayan mağaralar, Diyarbakır ve çevre illerden gelen ziyaretçilere ev sahipliği yapıyor.

Paylaşın

Diyarbakır: Nebi Camii

Nebi Camii; Diyarbakır’ın Sur İlçesi, Cami Nebi Mahallesi, Gazi Caddesi üzerinde yer almaktadır. Şehir içi ulaşım araçlarıyla ulaşım mümkündür.

Akkoyunlu eseri olup, 15. Yüzyıldan kalma taşla örtülü tek kubbeli bir camiidir. Minaresinde ve caminin değişik yerlerinde Peygamber Efendimizin hadislerinin çokluğundan dolayı Nebi veya Peygamber Camii adıyla anılmaktadır. Kaynaklara göre yapı ilk yapıldığı dönemlerde çok geniş bir alan üzerine yayılmış bir halde üç bina şeklinde Şafiler kısmı, Hanefiler kısmı ve medrese olarak inşa edilmiştir.

Günümüzde ise Şafiler bölümü ve medresenin bir kısmı mevcuttur. Hanefiler kısmı Şafiiler bölümünün doğusunda yer almakta ve enine dikdörtgen planlı, dört sahınlı, ayaklı ve kemerli bir plan şemasına sahipken 1927 yılında çökmeye başlamıştır. Birinci dünya savaşında askeri işgal altında tahrip edilen Hanefiler kısmı 1955 yılında Gazi Caddesi batı yönde genişletilirken üzerinden yol geçmesi için belediye tarafından minaresiyle birlikte yıktırılmıştır.

Şafiler kısmı plan ve mimari açıdan enine dikdörtgen planlı ve kubbeyle örtülmüştür. Caminin mihrabı zengin çinilerle bezenmiş, beyaz taştan yapılmış ve çiniler üzerinde geometrik bordürler bulunmaktadır. Caminin minaresi dört köşe ve süslü kitabelerle çevrilidir. 1530 yılında Hacı Hüseyin adlı bir kasap tarafından yaptırılan minaresi 1960 yılında Vakıflar Genel Müdürlüğü’nce yeri değiştirilerek onarılmıştır.

Paylaşın

Diyarbakır: Saınt George Kilisesi

Saınt George Kilisesi; Diyarbakır’ın Sur İlçesi, Cevat Paşa Mahallesi, Üniversite Bulvarı, İçkale Sokak üzerinde yer almaktadır.

Kiliseye, şehir içi ulaşım araçlarıyla ulaşım mümkündür.

Mimari tarzı ve yapıda kullanılan malzemeden dolayı Roma dönemine ait olduğu düşünülen kilise, Artuklular döneminde batı tarafına eklenen kubbeli bölüm ile yapı hamam haline getirilmiştir. Diyarbakır Arkeoloji Müzesi Müdürlüğü’nce hazırlanmış envanter fişleinde yapı 3. yy. ile tarihlendirilmiştir.

Kaynaklara göre özgün yapının bir roma yapısı olduğunu, daha sonra kiliseye çevrildiği ileri sürülmektedir. Üç nefli, bazilika planlı kilise doğu yönünde sur duvarlarıyla birleşerek Dicle vadisine bakar. Orta nefin üzeri elips bir kubbeyle örtülmüştür.

Paylaşın