Diyanet’ten ‘Kiralık Takı’ Fetvası: Ahlaki Değil

Diyanet,“Düğünlerde bir süre takıp sonra geri vermek üzere kolye, bilezik gibi altının kiraya verilmesi caiz midir” sorusuna, “Maddi imkânı olmayan kişilerin toplum nezdinde kendilerini varlıklı gibi gösterme temayülünde olması ve gerçekte olmayanı varmış gibi göstermesi ahlaki açıdan doğru bir davranış değil” yanıtını verdi.

Ekonomik kriz yurttaşın yaşamını etkisi altına aldıkça, Diyanet İşleri Başkanlığı’nın (DİB) dini konulardaki en yüksek karar ve danışma organı olan Din İşleri Yüksek Kurulu’na sorulan sorular ve verilen fetvalardaki ekonomi içerikleri de artıyor. Kurul, bu kez “kiralık takı”lar için bir soruya yanıt verdi.

Cumhuriyet’ten Sefa Uyar’ın haberine göre, Kurul, internet sitesinden, “Düğünlerde bir süre takıp sonra geri vermek üzere kolye, bilezik gibi altının kiraya verilmesi caiz midir” sorusunu yanıtladı.

Fetvada, “Altın kolye, bilezik gibi ziynetin (süs eşyasının), bozdurulmadan bizzat kendisini (aynını) geri vermek şartıyla düğün gibi münasebetlerde kullanmak için kiralanması caizdir. Çünkü burada altın bozdurulmadan iade edileceğinden, verilen bedel süs eşyasının (aynının) karşılığında değil, bu eşyanın kullanılmasıyla elde edilecek menfaatin karşılığındadır” denildi.

‘Varlıklı gösterir’

Ancak fetvaya, “Maddi imkânı olmayan kişilerin toplum nezdinde kendilerini varlıklı gibi gösterme temayülünde olması ve gerçekte olmayanı varmış gibi göstermesi ahlaki açıdan doğru bir davranış değil” notunun düşülmesi de dikkat çekti.

Paylaşın

Diyanet’ten ‘Vadesiz Hesap’ Fetvası: Dinen Uygun Değil

Diyanet İşleri Başkanlığı (DİB), “Bankaların vadesiz mevduat hesaplarına para yatırmanın dini hükmü nedir” sorusuna “Zorunluluk olmadıkça paranın vadesiz bir hesapta tutulması dinen uygun değildir” yanıtını verdi.

Cumhuriyet’ten Sefa Uyar’ın haberine göre; Din İşleri Yüksek Kurulu’nun (DİYK) internet sitesinde, istenildiğinde çekilmek üzere para yatırılan ve herhangi bir faiz getirisi olmayan banka hesapları olan vadesiz mevduat hesaplarına yönelik verilen fetva yer aldı.

“Bankaların vadesiz mevduat hesaplarına para yatırmanın dini hükmü nedir” sorusuna verilen yanıtta, şöyle denildi:

“Herhangi bir faiz getirisi olmayan vadesiz mevduat hesapları, faize dayalı açılan vadeli mevduat hesaplarıyla aynı kapsamda değerlendirilemez. Bununla birlikte vadesiz mevduat hesabına yatırılan paranın faiz gibi dinen meşru olmayan işlemlerde kullanılması da söz konusu olabileceğinden, bu hususta meşru seçenekler olduğu sürece, zorunluluk olmadıkça paranın böyle bir hesapta tutulması dinen uygun değildir.”

Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş’ın talimatı ve ısrarıyla maaş promosyon anlaşmasını katılım bankalarıyla yapan Diyanet, 2 bin 880 liralık anlaşma nedeniyle kurum personeliyle karşı karşıya gelmişti. 16 bin liraya kadar çıkan ve tüm bankaların katıldığı ihaleler, iptal edilmişti.

Paylaşın

Tek Dertleri Kadınlar;: Diyanet ‘Tayt’ Ve Pantolan’a Taktı

Diyanet İşleri Başkanlığı (DİB) Din İşleri Yüksek Kurulu üyesi İdris Bozkurt, Diyanet TV’de katıldığı bir programda, tayt giyen kadınları hedef alarak, “Örtünmek bir kuraldır. Son zamanlarda tayt şeklindeki pantolonları tasvip etmek doğru değil. Dini kuralların ihlalidir. Bu pantolon üzerine geniş bir giysi örtülebilir. Tesettür sağlanmış olur. Her toplumda, sosyal çevrede giysinin adı farklı oluyor. Esas olan örtülmesi gereken yerlerin örtülmesi.” dedi.

Hilafet çağrısı ve çeşitli vaazları ile tepki çeken imam Halil Konakcı, kadınları giyimleri üzerinden hedef alırken erkeklere seslenerek “Kadın-erkek eşitliği tamamen yalan. Namazını kıldırt hanımına, başını örttür. Bak sokaklar ne hale geldi? Kasap dükkânı gibi. Et görmekten içimiz dışımıza çıkıyor. Bu kadınların başında yok mu adamları, abileri, babaları, kocaları?” demişti. Konakcı, bu sözleriyle tepki çekerken destek ise Diyanet’ten geldi.

Konuyla ilgili Cumhuriyet’ten Sefa Uyar’a konuşan ilahiyatçı ve felsefeci Prof. Dr. Şahin Filiz, tesettürün Kuran’da olmadığını belirtti.

“Doğru tesettür”  öğrettiler!

Diyanet İşleri Başkanlığı’nın kanalı olan Diyanet TV, Konakcı’nın sözlerinin gündeme gelmesinden kısa süre sonra 13 Ağustos’ta, “Doğru tesettür nasıl olmalı” sorusunu kanaldaki bir programa taşıdı. Programın konuğu olan Din İşleri Yüksek Kurulu üyesi İdris Bozkurt, söz konusu soruya verdiği yanıtla Konakcı’ya “kalkan” oldu. “Tesettür dediğimiz şey örtünmektir” diyen Bozkurt, “Bir kadının; yabancılara yani kendisine nikâh düşen yabancı kişilere karşı el, yüz ve ayak dışındaki yerlerini kapatması gerekiyor. Örtünmek dini bir vecibe. Allah’ın bir emri” dedi.

“Söz konusu yerlerin vücut hatlarını belli etmeyecek ve teni göstermeyecek şekilde kapatılması” gerektiğini söyleyen Bozkurt, pantolonu da hedef aldı. Bozkurt, “Hepimiz kabul edelim, pantolon dediğimiz şeyler, daracık şeyler oluyor. Hele hele kadınlarımızda… Son zamanlarda da tayt şeklinde pantolonları tasvip etmek, toplumun huzuruna onunla çıkmak tasvip edilir şeyler değil. Dini kuralların ihlalidir” diye konuştu.

“İslamda ve Kuran’da tesettür yok”

Tesettür tartışmasının dinci politikara alet edildiğini, kadınlar üzerinde cehennem korkusu ile baskı kurmanın aracı haline getirildiğini söyleyen İlahiyatçı ve felsefeci Prof. Dr. Şahin Filiz, “el, yüz ve ayak dışındaki yerler” tanımına, Hazreti Muhammed’in yaşamını inceleyen İbn İshak’ın siyerinde ve diğer siyeri nebi kitaplarında dahi rastlanmadığını vurgulayarak “Nur Suresi 31. ayette ve Ahzap Suresi’nde geçen örtünme de göğüslerin örtünmesi konusundadır” ifadelerini kullandı. Filiz, “Kadını salt güvenlikçi ve himayeci tedbirlerin nesnesine dönüştürmek, onu kapitalizmden daha beter araçsallaştırmak demektir. Örtünmek için dindar; örtünmemek için dinsiz olmak gerekmez. Konuk, Diyanet TV’deki konuşmasıyla kadınları aşağılayan ve toplumsal ayrımlaşmaları körükleyen cahil imamın cehaletini meşrulaştırmaya ve o hakaretleri resmi bir dini otorite tarafından onaylamaya çalışmıştır. İslam’da olmayan bir hükmü, sırf politik ve ekonomik nedenlerle varmış gibi vaaz etmek; bu yanlışa dayanarak tesettür ve iman konularında keyfi tanımlar yapmak, sizi dinden; kurumunuzu da Cumhuriyet dairesinden çıkarır” dedi.

“Allah ile aldatma”

İlahiyatçı ve felsefeci Prof. Dr. Şahin Filiz, “Kimin hangi ayda nasıl giyineceğine dair hiç bir nass yoktur. Giyim-kuşam örfe, toplumsal kurallara ve kişilerin tercihlerine göre ortaya çıkar. Tesettür kavramı Kuran’da geçmiyor, kadınların nasıl örtüneceği konusunda açık ve belirgin bir hüküm bulunmuyor. ‘Allah ile aldatma’ aşaması kadınlarımızı, Kuran’da olmayan ‘tesettür’ uydurmasıyla baskı altına almakla başladı” tepkisini gösterdi.

Paylaşın

2021 yılı fitre miktarı ne kadar? Diyanet İşleri Başkanlığı açıkladı

Diyanet İşleri Başkanlığı (DİB) Din İşleri Yüksek Kurulu Başkanlığı, 2021 yılı fitre miktarını açıkladı. Açıklamada, “2021 yılı Ramazan ayının başlangıcından 2022 yılı Ramazan ayının başlangıcına kadar olan süre için fitre miktarı 28 TL olarak belirlendi” ifadeleri yer aldı.

Haber Kaos / Diyanet İşleri Başkanlığı (DİB) Din İşleri Yüksek Kurulu Başkanlığı tarafından 2021 yılı fitre miktarı açıklandı.

“2021 yılı Ramazan ayının başlangıcından 2022 yılı Ramazan ayının başlangıcına kadar olan süre için fitre miktarı 28 TL olarak belirlendi” ifadelerinin yer aldığı açıklama şöyle;

“Din İşleri Yüksek Kurulu, Prof. Dr. Abdurrahman Haçkalı başkanlığında yaptığı toplantı sonrasında aldığı kararla, 2021 yılı Ramazan ayının başlangıcından 2022 yılı Ramazan ayının başlangıcına kadar olan süre için fitre miktarının 28 TL olarak belirlendiğini açıkladı.

Din İşleri Yüksek Kurulu tarafından karar sonrasında yapılan açıklamada şu ifadelere yer verildi:

“Din İşleri Yüksek Kurulumuzca, 2021 yılı Ramazan ayının başlangıcından 2022 yılı Ramazan ayının başlangıcına kadar olan süre için Fitre miktarı 28 TL olarak belirlenmiştir.

Fitre miktarının belirlenmesinde, İslam dininin temel kaynaklarında zikredilen deliller ve günümüz şartlarında bir kişinin günlük gıda ihtiyacının ortalaması esas alınmıştır.

Belirtilen meblağ, nakdî olarak verilebileceği gibi gıda vb. maddelerden aynî olarak da verilebilir.

Belirlenen bu miktar aynı zamanda, günlük fidye miktarıdır.

Bununla birlikte her bir mükellef (fitre veren kişi) bir günlük kendi gıda harcamasına denk düşecek meblağı ya da daha fazlasını fitre/fidye olarak da verebilir.”

Paylaşın