Anayasa Mahkemesi, ‘Dezenformasyon Yasasının’ İptal Talebini Reddetti

Anayasa Mahkemesi (AYM), Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) tarafından yapılan “Halkı yanıltıcı bilgiyi alenen yayma” suçunun iptali talebini oy çokluğuyla reddetti. Karar 6’ya karşılık 8 oyla alındı.

Haber Merkezi / Anayasa Mahkemesi (AYM), Türk Ceza Kanunu’nun (TCK) 217A maddesinde düzenlenen “halkı yanıltıcı bilgiyi alenen yayma” suçunun iptali talebini bugün görüştü. AYM, “Halkı yanıltıcı bilgiyi alenen yayma” suçunun iptali talebini oy çokluğuyla reddetti.

Karar 6’ya karşılık 8 oyla alınırken, Anayasa Mahkemesi (AYM) de “halkı yanıltıcı bilgiyi alenen yayma” suçu maddesinin iptali yönünde rapor hazırlamıştı.

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP), ilgili yasa için Türk Ceza Kanunu’na (TCK) eklenen maddenin iptali ve yürürlüğünün durdurulması istemiyle Anayasa Mahkemesi’ne başvurmuştu.

Basın Konseyi, Çağdaş Gazeteciler Derneği (ÇGD), Gazeteciler Cemiyeti, Türkiye Gazeteciler Sendikası (TGS), Haber Sen’den oluşan basın meslek örgütleri de gazetecilerin keyfi olarak suçlanmasına, tutuklanmasına neden olan söz konusu maddenin iptali için AYM’nin karşısındaki alanda bugün “Sansüre ve tutuklamalara karşı basın nöbeti’ başlatmıştı.

Kamuoyunda dezenformasyonla mücadele olarak bilinen 7418 Sayılı Basın Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanunu’nun 29’uncu maddesiyle TCK’nın 217/A maddesine ekleme yapılarak, “halkı yanıltıcı bilgiyi alenen yayma” suçu ihdas edilmiş, bu suçu işleyenlerin 1 yıldan 3 yıla kadar hapis cezasıyla cezalandırılması öngörülmüştü.

TCK’ya eklenen 217/A maddesi şöyle: Halkı yanıltıcı bilgiyi alenen yayma: (1) Sırf halk arasında endişe, korku veya panik yaratmak saikiyle, ülkenin iç ve dış güvenliği, kamu düzeni ve genel sağlığı ile ilgili gerçeğe aykırı bir bilgiyi, kamu barışını bozmaya elverişli şekilde alenen yayan kimse, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezasıyla cezalandırılır. (2) Fail, suçu gerçek kimliğini gizleyerek veya bir örgütün faaliyeti çerçevesinde işlemesi halinde, birinci fıkraya göre verilen ceza yarı oranında artırılır.

Gazeteciler, karar açıklanmadan önce dezenformasyon yasasını Anayasa Mahkemesi önünde protesto etti.

Basın Konseyi, Çağdaş Gazeteciler Derneği (ÇGD), Gazeteciler Cemiyeti, Türkiye Gazeteciler Sendikası (TGS) ve Haber Sen ortak bir açıklama yayınlayarak, “Bir yıldır onlarca gazetecinin soruşturulmasına, gözaltına alınmasına ve tutuklanmasına neden olan ‘halkı yanıltıcı bilgi yayma’ maddesinin keyfi suçlamalara yol açtığını artık tüm ülke biliyor, görüyor.

Bu hafta sadece üç günde üç gözaltı, dört soruşturma, bir tutuklama ile karşı karşıya kalan gazeteciler bu yasa maddesinin iptal kararını Anayasa Mahkemesi önündeki ‘Sansüre ve tutuklamalara karşı basın nöbeti’ ile karşılayacak” ifadeleri ile yasaya tepki gösterdi.

Paylaşın

AYM’den ‘Dezenformasyon Yasası’ Kararı: Esastan Görüşecek

CHP, muhalefetin ve basın meslek örgütlerinin “sansür yasası” olarak adlandırdığı “Basın Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanunun” hapis cezası öngören 29. Maddesinin yürürlüğünün durdurulması talebi ile Anayasa Mahkemesi’ne (AYM) başvurmuştu.

Haber Merkezi / Anayasa Mahkemesi (AYM) Genel Kurulu, bugünkü gündem toplantısında başvurunun ilk incelemesini yaptı. Başvuruda eksiklik tespit etmeyen Anayasa Mahkemesi Genel Kurulu, iptal istemini daha sonra belirlenecek bir günde esastan görüşerek karara bağlayacak.

Düzenlemenin yürürlüğünün durdurulması istemine de esas inceleme aşamasında karar verilecek.

Yasanın 29. maddesi şöyle:

“Halk arasında endişe, korku veya panik yaratmak saikiyle ülkenin iç ve dış güvenliği, kamu düzeni ve genel sağlığı ile ilgili gerçeğe aykırı bir bilgiyi, kamu barışını bozmaya elverişli şekilde alenen yayan kimse 1 yıldan 3 yıla kadar hapis cezasıyla cezalandırılacak. Failin, suçu gerçek kimliğini gizleyerek veya bir örgütün faaliyeti çerçevesinde işlemesi halinde söz konusu ceza yarı oranında artırılacak.”

CHP Grup Başkanvekili Engin Altay, iktidarın dezenformasyonla mücadele yasası olarak nitelendirdiği yasayı “Bu bir Stalin yasasıdır,” sözleriyle eleştirmiş ve şu ifadeleri kullanmıştı:

“Bu bir Stalin yasasıdır. Bu yasa muhalefeti, medyayı, basını, sosyal medyayı susturmaktır. Kendi yalanlarını gerçek gibi sunmak, gerçekleri yalan diye nitelemek yasasıdır ve kabulü mümkün değildir. Yüksek mahkemenin kararı var. 153’e ve kararın bağlayıcılığına aykırı.

29. Madde ile ilgili başvuruyu bekletmeksizin yürürlüğün durması bakımından bir an önce ele alınmasını yüce mahkemeden talep ediyorum. Bu kanun Türkiye’de demokrasiyi tahrip etmekle kalmaz, Türkiye’yi dünya milletler ailesi içinde demokrasi liginden düşürür, kategori dışında tutar.”

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’da partisinin TBMM’deki grup konuşmasında konuya ilişkin yasayı AYM’ye götüreceklerini söyleyerek şu ifadeleri kullanmıştı:

“Meclis’ten sansür yasası geçirdiler. Bu konuda altı aydır mücadele veriyoruz. Bazıları tv’lere çıkıp CHP ne yapıyor Meclis’te diye soruyorlar. CHP parlamentoda demokrasinin bir numaralı aktörüdür. Sansür düzenlemelerine de karşıdır.

Sansür yasası kabul edildi. 29. Maddeyi yürütmeyi durdurma talebiyle AYM’ye gideceğiz, ardından da yasanın tamamı ile ilgili AYM’ye gideceğiz. Bu kanun çıksa da çıkmasa da Türkiye bir otoriter yönetimle karşı karşıyadır. Ya Anayasa kararını uygulamıyorum diyor. Daha ne yapacaksınız. Geçmişte AKP ve MHP’ye oy veren kardeşlerime sesleniyorum, dur demeyecek misiniz, adalet istemeyecek misiniz?”

Paylaşın

Uluslararası Af Örgütü’nden Türkiye’ye Çağrı: Uluslararası Hukuka Uygun Davran

Merkezi Londra’da bulunan Uluslararası Af Örgütü, muhalefetin ve basın meslek örgütlerinin “sansür yasası” iktidarın ise ‘dezenformasyon yasası’ olarak nitelendirdiği yasayla ilgili dikkat çeken bir rapor yayımladı.

Raporda, yasanın yurttaşların ulusal güvenliği, kamu düzenini veya genel sağlığı ilgilendiren konularda mahkemelerin “gerçeğe aykırı veya panik yaratmaya yönelik” addettiği bilgileri retweet ettiği, beğendiği veya paylaştığı gerekçesiyle üç yıla kadar hapis cezasına mahkum edilmesine zemin hazırlayabileceğinden kaygı duyulduğu belirtildi.

Af Örgütü ayrıca 2023’te yapılması planlanan milletvekili ve cumhurbaşkanlığı seçimleri bağlamında yasanın kamusal istişare alanını açıkça daraltacak yeni bir tehdit oluşturduğundan bahsetti.

bianet’in ve Sınır Tanımayan Gazeteciler’nin (RSF) raporlarından alıntı yapan Af Örgütü, Türkiye’nin halihazırda ulusal basının yüzde 90’ını kontrol ettiğini ve eleştirel medya kuruluşlarının gereksiz mali ve yargısal baskılarla karşı karşıya kaldığını hatırlattı.

“Türkiye hükümeti dezenformasyonla mücadele etmek için insanları suçlu haline getirmek veya başka bir şekilde susturmak yerine, güvenilir, muteber, nesnel ve erişilebilir bilginin herkese ulaşmasını sağlama çabalarını artırmalıdır.” dedi.

Sansür, otosansür ve diğer kısıtlamalar

Af Örgütü’nün yasayla ilgili çıkarımları şöyle:

“Yasa aynı zamanda sosyal medya platformlarını, kullanıcıları tarafından paylaşılan içeriklerden sorumlu tutmak yoluyla hedef alarak, insanların fikir ve düşüncelerini özgürce ifade etme alanını da daraltmaktadır.

Yasada yapılan değişiklikler, yetkililere içeriklere erişimi engellemek ve sosyal medya şirketlerine para cezası kesmek konusunda daha fazla yetki tanıyarak, hükümetin medya üzerindeki denetimini de potansiyel olarak artırmaktadır.

Uluslararası insan hakları hukuku ve standartları uyarınca, ifade özgürlüğüne üzerinde, “gerçeğe aykırı bilgi” veya “panik” gibi muğlak ve belirsiz kavramlara dayalı olanlar da dahil olmak üzere bilginin yayılmasına genel yasaklar getiren kısıtlamalara izin verilemez.

Yasanın öngördüğü sert cezalar kamuoyu ve basın üzerinde caydırıcı bir etki yaratarak, misilleme kaygısıyla otosansüre yol açma riski taşıyor.

Bu nedenle Türkiye’yi, söz konusu mevzuatı yürürlükten kaldırmaya ve dezenformasyonla mücadele amacı taşıyan yasalar dahil olmak üzere ifade özgürlüğü hakkını düzenleyen tüm yasaların Türkiye’nin uluslararası hukuk kapsamındaki yükümlülüklerine uygun hale getirilmesini sağlamaya çağırıyoruz.”

(Kaynak: Bianet)

Paylaşın

WP’den Çarpıcı Yazı: Türkiye’de Konuşma Özgürlüğü Kalkıyor, Demokrasi De

Amerika Birleşik Devletleri’nin (ABD) önde gelen gazetelerinden Washington Post, muhalefetin ve basın örgütlerinin ‘sansür yasası’ iktidarın ise ‘dezenformasyon yasası’ olarak nitelendirdiği yasaya ilişkin çarpıcı bir yazı yayınladı: Türkiye’de konuşma özgürlüğü kalkıyor, demokrasi de öyle…

Yasanın, Türkiye’yi daha da karanlığa sürüklediğine değinen Washington Post, “Erdoğan’ın bir zamanlar canlı olan özgür basını boyun eğmeye zorladı” dedi. Gazete yayınlanan başyazıda, Erdoğan’ın son yıllarda gazetecileri hapse attığını, kendisine yakın isimlere ait şirketler ile medyayı kontrol altına aldığını belirtti.

Washington Post, kamuoyunda “sansür yasası” ve “dezenformasyon yasası” olarak nitelendirilen yasa değişikliğini baş yazısına taşıdı. Gazete “Türkiye’de konuşma özgürlüğü kalkıyor, demokrasi de öyle” başlıklı yazısında, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun yasaya ilişkin sözlerine ve CHP Milletvekili Erbay’ın Meclis kürsüsünde telefon kırmasına da yer verildi.

Cumhuriyet’in haberine göre; Washington Post’un, ‘sansür yasası’nın detayları hakkında bilgi verdiği yazıda, “Savcıların, gazetecilerin korku veya panik yaratma suçlamasıyla hapse atılmasında serbestlik sağlayacak” denildi.

Yasanın, Türkiye’yi daha da karanlığa süreklediğine değinen Washington Post, “Erdoğan’ın bir zamanlar canlı olan özgür basını boyun eğmeye zorladı” dedi. Gazete yayınlanan başyazıda, Erdoğan’ın son yıllarda gazetecileri hapse attığını, kendisine yakın isimlere ait şirketler ile medyayı kontrol altına aldığını belirtti.

Washington Post, Türkiye’de bazı bağımsız gazetecilerin yayınladıkları podcastler ve videolar ile hayatta kaldığını ifade etti. Sosyal medya platformlarının da yasadan etkileneceğini, yayınlanan içeriklerin hükümet tarafından engellenebileceğini veya yayından kaldırılabileceğini aktardı.

CHP milletvekili Burak Erbay’ın meclis kürsüsünde cep telefonunu kırdığı eylemi de yazısına taşıyan gazete, CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun sözlerini de paylaştı.

Kılıçdaroğlu’nun ABD ziyaretinde Washington Post gazetesiyle görüşme gerçekleştirdiğini bilgisine yer verilen başyazıda, Kılıçdaroğlu, “Ülke gazetecilerini hapse atarsademokrasiden söz edemeyiz. Kimse düşünceleri yüzünden hapse girmemeli” dedi.

Washington Post’un yazısı Kılıçdaroğlu’nun “Aykırı sesleri kilit altına alarak gelişen bir ulus inşa edemezsiniz. Bu yeni yasa, Türkiye için geriye atılmış bir adımdır” sözleriyle son buldu.

Paylaşın

CHP, ‘Dezenformasyon Yasası’nı Anayasa Mahkemesi’ne Taşıdı

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP), muhalefetin ve basın meslek örgütlerinin “sansür yasası” olarak adlandırdığı “Basın Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanunun” hapis cezası öngören 29. Maddesinin yürürlüğünün durdurulması talebi ile Anayasa Mahkemesi’ne (AYM) başvurdu.

CHP Grup Başkanvekili Engin Altay, iktidarın dezenformasyonla mücadele yasası olarak nitelendirdiği yasayı “Bu bir Stalin yasasıdır,” sözleriyle eleştirdi. Altay şöyle konuştu:

“Bu bir Stalin yasasıdır. Bu yasa muhalefeti, medyayı, basını, sosyal medyayı susturmaktır. Kendi yalanlarını gerçek gibi sunmak, gerçekleri yalan diye nitelemek yasasıdır ve kabulü mümkün değildir. Yüksek mahkemenin kararı var. 153’e ve kararın bağlayıcılığına aykırı.

29. Madde ile ilgili başvuruyu bekletmeksizin yürürlüğün durması bakımından bir an önce ele alınmasını yüce mahkemeden talep ediyorum. Bu kanun Türkiye’de demokrasiyi tahrip etmekle kalmaz, Türkiye’yi dünya milletler ailesi içinde demokrasi liginden düşürür, kategori dışında tutar.”

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’da partisinin TBMM’deki grup konuşmasında konuya ilişkin yasayı AYM’ye götüreceklerini söyleyerek şu ifadeleri kullanmıştı:

“Meclis’ten sansür yasası geçirdiler. Bu konuda altı aydır mücadele veriyoruz. Bazıları tv’lere çıkıp CHP ne yapıyor Meclis’te diye soruyorlar. CHP parlamentoda demokrasinin bir numaralı aktörüdür. Sansür düzenlemelerine de karşıdır.

Sansür yasası kabul edildi. 29. Maddeyi yürütmeyi durdurma talebiyle AYM’ye gideceğiz, ardından da yasanın tamamı ile ilgili AYM’ye gideceğiz. Bu kanun çıksa da çıkmasa da Türkiye bir otoriter yönetimle karşı karşıyadır. Ya Anayasa kararını uygulamıyorum diyor. Daha ne yapacaksınız. Geçmişte AKP ve MHP’ye oy veren kardeşlerime sesleniyorum, dur demeyecek misiniz, adalet istemeyecek misiniz?”

Paylaşın

Dikkat Çeken Yazı: İktidar Tarihi Bir Hata Yaptı

Muhalefetin “Sansür yasası”, iktidar bloğundaki partilerin ise “Dezenformasyonla mücadele yasası” olarak adlandırdığı ve TBMM’de kabul edilen yasaya ilişkin tartışmalar gündemdeki yerini koruyor.

İnternet haber siteleri ve sosyal medyaya yeni yaptırımlar öngören düzenleme, bugün Karar gazetesi yazarı Ahmet Taşgetiren’in gündemindeydi.

İktidara yakın medyanın muhalefet liderleriyle ilgili yaptığı yayınların takip edilmeyeceğini söyleyen Taşgetiren, “Çünkü onların hiçbiri ‘iç – dış güvenlik, kamu düzeni , genel sağlık’ kapsamına girmez! Hatta onları yalan – yanlış iddialarla dahi olsa halkın gözünden düşürmenin ‘iç – dış güvenlik, kamu düzeni , genel sağlık’ kriterlerine uygun, ülke yararına olduğu bile düşünülebilir” dedi; ardından şunları kaydetti:

“Müthiş mantık! Peki bu yasa işler mi? ‘Birilerine işler, diğerleri de ondan korkar’ gibi düşünülmüş olabilir. Oto sansür yani. Ama, bence yanlış hesap yapılıyor. Bu tür baskılar, tepkilerini de beraberinde getirir. Bunlar iktidarın totaliter karakterine bir kara boya daha sürer, ayrıca bu çağda her türlü haber büyük kitlelere ulaşmanın mecrasını bulur.

‘Bu işler öyle olmuyor’

Bu konunun bir başka boyutu, bu tür düzenlemelerin bumerang niteliği kazanmasının kaçınılmaz olmasıdır. İktidar zaten yargı konusunda böyle bir hesap biriktiriyor. Muhtemel ki, ‘yargı bütün kademelerde avucumuzun içinde, her türlü muhalefeti kıskıvrak yakalayacağız’ gibi hesaplar yapılmıştır. Bu işler öyle olmuyor. Ülkedeki siyasi iklim değişmeye başladığında herkes yeniden konum belirleme arayışına giriyor.

Bumerang o zaman bumerang oluyor. Bence iktidar tarihi bir hata yaptı.”

Yazının tamamı için TIKLAYIN

Paylaşın

BM’den Türkiye’ye ‘Dezenformasyon Yasası’ Çağrısı

Birleşmiş Milletler (BM), muhalefetin “Sansür yasası”, iktidar bloğundaki partiler ise “Dezenformasyonla mücadele yasası” olarak adlandırdığı ve TBMM’de kabul edilen yasaya ilişin endişe duyduğunu bildirdi.

Cenevre merkezli BM İnsan Hakları Komiserliği, yasanın önemli ölçüde subjektif yorumlara ve istismara açık olduğunu belirterek Ankara’ya “ifade özgürlüğüne tam saygı gösterilmesini sağlama” çağrısında bulundu.

Uzmanlar ve bazı sivil toplum kuruluşları yeni düzenleme ile genel seçimlere sekiz ay kala hükümetin medya üzerindeki halihazırda var olan sıkı kontrolünü daha da sıkılaştıracağına dikkat çekiyor.

BM İnsan Hakları Yüksek Komiserliği Sözcüsü Marta Hurtado konuyla ilgili yaptığı açıklamada “Türkiye’de ifade özgürlüğünü ciddi şekilde kısıtlama riski taşıyan çeşitli kanunlarda değişiklik öngören paketin TBMM’de kabul edilmesinden endişe duyuyoruz.” ifadesini kullandı.

“Uluslararası insan hakları hukuku kapsamında, ifade özgürlüğü ‘doğru’ bilgiyle sınırlı olmayıp, hem çevrimiçi hem de çevrimdışı ‘her türlü bilgi ve fikir’ için geçerlidir.” diyen Hurtado, “Bu değişiklik keyfi, öznel yorumlara ve suiistimallere önemli ölçüde yer açmaktadır.” şeklinde konuştu.

Ayrıca Hurtado, “Zaten son derece kısıtlayıcı bir bağlamda, yeni yasaların, Türkiye’nin de taraf olduğu Medeni ve Siyasi Haklara İlişkin Uluslararası Sözleşme ile güvence altına alınan, insanların bilgi alma, arama ve paylaşma haklarını daha da kısıtlama riski taşıdığı” değerlendirmesinde bulundu.

Hurtado sözlerini şöyle sürdürdü:

“Son değişiklikler aynı zamanda uluslararası hukuk kapsamında izin verilen ifadenin bastırılması için yeni yollar açma riski taşımaktadır. Yasaların sivil toplum ve medya temsilcileriyle bir istişare yapılmadan hazırlanıp kabul edilmiş olmasından üzüntü duyuyoruz. İfade özgürlüğü ve bilgiye erişim, insanların kamusal ve siyasi hayata etkin katılımı için gereklidir ve her demokraside esastır. Türkiye’yi, uluslararası hukuk tarafından güvence altına alınan ifade özgürlüğüne tam saygı gösterilmesini sağlamaya çağırıyoruz.”

Türkiye, Sınır Tanımayan Gazeteciler (RSF) örgütünün yıllık medya özgürlüğü endeksinde 180 ülke arasında 149. sırada yer alıyor.

Dezenformasyon yasası

Söz konusu yasayı muhalefet “Sansür yasası”, iktidar bloğundaki partiler ise “Dezenformasyonla mücadele yasası” olarak adlandırıyor.

“Halkı yanıltıcı bilgiyi alenen yayma suçu”nu düzenleyen 29’uncu madde, AK Parti ve MHP’nin oylarıyla değişiklik yapılmaksızın önceki gün Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde kabul edilmişti.

Buna göre “halk arasında endişe, korku veya panik yaratmak saikiyle, ülkenin iç ve dış güvenliği, kamu düzeni ve genel sağlığı ile ilgili gerçeğe aykırı bir bilgiyi, kamu barışını bozmaya elverişli şekilde alenen yayan kimse” 1 yıldan 3 yıla kadar hapis cezasıyla cezalandırılabilecek.

Paylaşın

‘Dezenformasyon Yasası’ AK Parti Ve MHP Oylarıyla Meclis’ten Geçti

Muhalefetin ve basın meslek örgütlerinin “sansür yasası” olarak nitelendirdiği,  iktidar bloğundaki partilerin “Dezenformasyonla mücadele yasası” olarak adlandırdığı “Basın Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi” tasarısı meclisten geçti.

Haber Merkezi / Muhalefetin, yasa metninden çıkarılması veya öngörülen cezanın indirilmesi, sanıkların tutuksuz yargılanması yönündeki uzlaşma çağrılarına  karşın, “halkı yanıltıcı bilgiyi alenen yayma suçunu” düzenleyen 29’uncu madde,  değişiklik yapılmaksızın geçti.

Buna göre “halk arasında endişe, korku veya panik yaratmak saikiyle, ülkenin iç ve dış güvenliği, kamu düzeni ve genel sağlığı ile ilgili gerçeğe aykırı bir bilgiyi, kamu barışını bozmaya elverişli şekilde alenen yayan kimse” 1 yıldan 3 yıla kadar hapis cezasıyla cezalandırılabilecek.

Yasaya göre, internet haber siteleri de süreli yayın tanımı kapsamına alınacak. Tüm haber siteleri, yayınladıkları içerikleri saklamak zorunda olacak.

İnternet haber sitesinin yasadaki hükme uymaması halinde Cumhuriyet Başsavcılığı 2 hafta içinde eksikliğin giderilmesini veya gerçeğe aykırı bilgilerin düzeltilmesini internet haber sitesinden isteyecek. İstemin 2 hafta içinde yerine getirilmemesi durumunda Cumhuriyet başsavcılığı internet haber sitesi vasfının kazanılmadığının tespiti amacıyla asliye ceza mahkemesine başvuracak. Mahkeme en geç 2 hafta içinde kararını verecek.

Başvurunun kabul edilmesi halinde internet haber siteleri için sağlanabilecek resmi ilan ve reklam ile çalışanlarının basın kartına ilişkin hakları ortadan kalkacak.

Düzeltme ve cevap metni, yayının yapıldığı internet haber sitesinde ilk 24 saati ana sayfasında olmak üzere 1 hafta süreyle yayımlanacak.

CHP, yasanın Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından onaylanması halinde AYM’ye gideceğini duyurmuştu.

Basın kartı türleri

Yasa ile basın kartı türleri de şöyle tanımlandı:

  • Göreve bağlı basın kartı: Bir medya kuruluşuna bağlı olarak çalışan Türk vatandaşı medya mensuplarına ve enformasyon görevlilerine verilen basın kartını,
  • Süreli basın kartı: Görev alanı Türkiye’yi kapsayan yabancı medya mensuplarına verilen basın kartını,
  • Geçici basın kartı: Görev alanı Türkiye’yi kapsamamakla beraber geçici bir süreyle Türkiye’ye haber amaçlı gelen yabancı medya mensuplarına verilen basın kartını,
  • Serbest basın kartı: Geçici bir süreyle çalışmayan veya yurt dışında serbest gazetecilik yapan medya mensuplarına verilen basın kartını,
  • Sürekli basın kartı: En az 18 yıl mesleki hizmeti bulunan medya mensupları ve enformasyon görevlilerine ömür boyu verilen basın kartını ifade edecek.
Paylaşın

“Dezenformasyon Yasası” Meclis’te İpleri Gerdi

“Dezenformasyon Yasası” yasasının görüşüldüğü Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) Genel Kurulu’nda gerginlik yaşandı. Erdoğan’ın “yolsuzluk ve rüşvet” sözlerini hatırlatan CHP’ye AK Parti ve MHP’den tepki geldi, Meclis’te ipler gerildi.

TBMM Genel Kurulunda, gündem dışı konuşmaların ardından, grup başkanvekilleri yerlerinden söz alarak gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu.

İleri Haber’in aktardığına göre, CHP Grup Başkanvekili Engin Altay, Radyo ve Televizyon Üst Kurulu (RTÜK) üyeliğinde siyasi partilere dağılım hesabı olduğunu ileri sürdü.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın bir konuşmasındaki “Yolsuzlukların olmadığı, rüşvetin olmadığı, yoksulluğun olmayacağı bir Türkiye’yi biz hallederiz. Şu an itibarıyla onun hazırlığı içindeyiz.” ifadelerini aktaran Altay, sözlerini şöyle sürdürdü;

“Sansür yasasını görüşüyoruz. Gördüğüm kadarıyla Cumhur İttifakı çok kararlı. Çözdüm ben meseleyi. Tayyip Bey’in 3 gün önce söylediğini şöyle okuyalım; ‘yolsuzlukların konuşulmadığı, rüşvetin konuşulmadığı, yoksulluğun konuşulmayacağı bir Türkiye’yi biz hallederiz.’ İşte o hazırlık bu yasa. Hodri meydan. TBMM İçtüzüğünün bize verdiği bütün hakları kullanacağız. Kimse kusura bakmasın.”

MHP’den tepki geldi

Altay’ın konuşmasını eleştiren MHP İstanbul Milletvekili Fethi Yıldız ile Altay arasında kısa süreli bir tartışma yaşandı.

AK Parti’den açıklama

AKP Grup Başkanvekili Mahir Ünal, Meclis’te kullanılan üslubu eleştirerek, şunları kaydetti:

Kendileri hukuktan, hukuk devletinden, anayasal düzenden bahsederken kendilerine uygun olmayan hiçbir hukuki yapıyı, anayasal düzenlemeyi ve yasayı geçerli ve gerçek görmeyen, istedikleri gibi her konuyu kendilerine göre yontan bir dile karşı söyleyebileceğim tek bir şey var: Jung diyor ki ‘Hiç kimse bir başkasını yargılayacak kadar mükemmel değildir, kendisinde bu hakkı görecek kadar hadsizdir sadece.’

Dolayısıyla bizim yaptığımız bir yasal düzenlemeden yola çıkarak kullandığı ifadeleri Sayın Altay’a iade ediyorum. En ufak bir tepkiyle karşılaştığınızda karşınızdaki insana ‘Terbiyesizlik yapma’ diye bağıramazsınız.

Alınan kararlar kendileriyle ilgili olumlu çıktığında alkışlayan, olumsuz çıktığında hakaret eden, aşağılayan bir dille karşı karşıyayız. Bu dil kaybedecek. Kazanamayacaklar.

Paylaşın

AGİT’ten ‘Dezenformasyon Yasası’ Uyarısı: Tekrar Gözden Geçirin

Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı (AGİT), Türkiye’nin AGİT’in medya özgürlüğü taahhütlerine tam olarak uyum sağlaması için, ilk 14 maddesi TBMM’de kabul edilen, yeni dezenformasyon yasa tasarısını tekrar gözden geçirmesi için uyarıda bulundu.

AGİT Medya Özgürlüğü Temsilcisi Teresa Ribeiro’dan, iktidarın ‘dezenformasyon yasası’ olarak adlandırdığı, kamuoyunda ise ‘sansür yasası’ olarak bilinen 40 maddelik kanun teklifiyle ilgili açıklama geldi.

Bianet’in aktardığına göre, Ribeiro’dan ilk 14 maddesi kabul edilen ve bugün TBMM’de görüşülmeye devam edilecek olan tasarıyla ilgili endişelerini dile getirdi ve tasarının tekrar gözden geçirilmesini istedi.

Yasanın çevrimiçi alanda dezenformasyonu üç yıla kadar hapisle cezalandıracağını hatırlatan Rebeiro şöyle konuştu:

“Günümüzün hızla büyüyen dijital ortamında dezenformasyonun toplumlarımız için ciddi zorluklar oluşturduğunun farkındayım. Ancak yasanın belirsiz tanımları ve geniş kapsamı, ifade özgürlüğü ve medya çoğulculuğuna karşı keyfi ve siyasi olarak motive edilmiş eylemlere yol açabilir. ”

AGİT taahhütlerini hatırlattı

Ribeiro ayrıca, ifade özgürlüğünü potansiyel olarak sınırlayan herhangi bir mevzuatın, uluslararası standartlar ve AGİT taahhütlerine aykırı olduğunu ekledi.

İfade özgürlüğüne saygı gösterilmesi isteyen Ribeiro, temel hakların gereksiz yere engellememesi gerektiğini söyledi.  Ribeiro şöyle devam etti:

“Dezenformasyona karşı koymanın en etkili yolu, bilgiye zamanında erişimi sağlamak, medya çoğulluğunu, medya ve bilgi okuryazarlığını daha geniş kesimler arasında teşvik etmenin yanı sıra bağımsız ve şeffaf teyittir.

“Milletvekillerini, bağımsız gazetecilik ve ifade özgürlüğünün ilgili uluslararası hukuk ilkeleri ve Türkiye’nin yerine getirmeyi taahhüt ettiği AGİT taahhütleri doğrultusunda güvence altına almak için tasarının hükümlerini dikkatle değerlendirmeye ve gözden geçirmeye çağırıyorum.”

Paylaşın