MHP Lideri Bahçeli’den Küfür Eden Celal Adan’a Destek

Partisinin grup toplantısında konuşan Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Genel Başkanı Devlet Bahçeli, HEDEP Ağrı Milletvekili Sırrı Sakık’ın konuşmasının ardından “p.venkler” dediği duyulan MHP’li Meclis Başkanvekili Celal Adan’a destek verdi:

Haber Merkezi / MHP Lideri Bahçeli, “İsabetli sözleri bizim sözümüzdür. Sayın Adan sahipsiz değildir yalnız değildir, saldırılar istifa çağrıları ve hakaretler ayaklarımızın altındadır ve hükümsüzdür. Meclis kürsüsüne gelip arkasına aldığı birtakım zırvalarla bize cesaret temsili olanlar aklını başına alsın, akıllarını alırım onların!” ifadelerini kullandı.

Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Genel Başkanı Devlet Bahçeli, partisinin grup toplantısında konuştu. Bahçeli’nin konuşmasından öne çıkan bölümler şöyle:

“Bugün Cumhuriyetimizin ikinci yüzyılının ilk grup toplantısını gerçekleştirme bahtiyarlığı içerisindeyiz. 3 yıl 2 ay 22 gün süren milli mücadelenin nihai sonucu tam bağımsız Türkiye devletidir. 29 Ekim 1923’e kolay gelinmemiştir. İlk Meclis binasında mekteplerden sıralar getirilmiş odun sobası kurulmuştu.

Dönemin mebusları 25 kişilik odalarla kalıyordu. Meclis tutanakları dilekçe kağıtlarının arkasına yazılıyordu. Türk tarihinin yeni bir eşiğindeyiz. Türk milleti Cumhuriyet’le bütünleşmiştir. Türk ve Türkiye Yüzyılı başlamıştır. Yeni yüzyılda zaman ve mekanda üstünlük Türkiye’ye geçecektir. Türk milleti yeni yüzyıla mührünü vuracaktır.

Demokrasinin en iyi uygulanabileceği sistem Cumhuriyet’tir. Muhalefet cenahında aynı anda demokrasi sorgulaması işitilmiştir. Eğer bu zevata alayına kulak verirseniz buram buram sahte Cumhuriyet sevdası duyarsınız. Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu hafta sonu yaptığı bir konuşmasında, yine çürük tahtaya çivi çakmanın gayretkeşliğine sürüklenerek demiş ki ‘Görevimiz Cumhuriyet’i, demokrasiyle taçlandırmaktır. İddiasını ispat edecek bir siyaset ve hayat gerçeğinden bahsetmek mümkün değildir.

Cumhuriyet, demokrasi olmadan nasıl ayakta duracaktır? Kılıçdaroğlu söylesin de öğrenelim. Halk egemenliğine dayanan Cumhuriyet’in demokrasiden mahrumiyeti hangi akla ve mantığa sığabilecek bir ifade sefaletidir? Kılıçdaroğlu açıklamalarıyla çelişkiler içinde bocalamıştır. İYİ Parti Genel Başkanı da ülkemizin demokrasi krizinde olduğunu söylemiştir. Kriz Cumhuriyet’te değil, kimlik kaybına uğramış partilerdedir.

Geçtiğimiz hafta TBMM’de haince konuşma yapan tescilli bir bölücüye yüreklice yanıt veren TBMM Başkanvekili Sayın Adan sahipsiz değildir, yalnız değildir. Saldırılar, istifa çağrıları ve hakaretler ayaklarımızın altındadır ve hükümsüzdür. Meclis kürsüsüne gelip arkasına aldığı zırvalarla bize cesaret temsili olan aklını başına alsın, onların aklını alırım. Türkiye Cumhuriyeti’nin sınırları içinde Kürdistan diye bir yer yoktur. Var diyen alçakların doğrudan karşılarında bulacakları kudret büyük Türk milletidir ve onun sevdalısı olan Milliyetçi Hareket Partisi’dir.

Türkiye Cumhuriyeti’nin 100’üncü yılında bölücülük ve terör sorunundan çok çektik. Bu kanlı ve hain emperyalist kurgunun badirelerine defalarca katlandık. Artık yeni yüzyıl bölücülüğün kökünü kurutma yüzyılıdır. Terörle mücadele devletin meşru güçlerinin bütün imkanları ile etkili ve amansız bir biçimde yürütülecektir. Başarı ise kesinlikle alınacaktır.”

Paylaşın

Bahçeli’den “24 saat” Açıklaması: Bizde Geri Adım Yoktur

“İsrail saldırıları 24 saat içinde bitmezse Türkiye gereğini yapmalıdır” açıklamasının arkasında olduğunu söyleyen MHP Lideri Bahçeli, “24 saat dolmuştur. Türkiye Cumhuriyeti insanlık nam ve hesabına, barış ve çözüm iklimini yeşertmek, garantörlük mekanizmasını kurmak adına her türlü müdahale ve mücadeleye hazır ve kararlı olmalıdır. Bizde geri adım yoktur” dedi ve ekledi:

Haber Merkezi / “Birleşmiş Milletler etkisizdir. Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Refah Sınır Kapısı’nda boy göstermekten başka bir şey yapamamıştır. İslam İşbirliği Teşkilatı’ndan umut yoktur. “Gazze için Kahire Barış Zirvesi”nden bir sonuç çıkmamıştır. İslam ülkeleri atıl ve aciz şekilde Gazze’nin bombalanmasını izlemektedir. O halde Gazze’yi koruma ve kollama misyonu Türk milletinin üzerindedir.”

Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Genel Başkanı Devlet Bahçeli, partisinin TBMM’deki grup toplantısında açıklamalarda bulundu. Bahçeli, konuşmasında Filistin – İsrail savaşına değinerek şunları söyled:

“Bugün Gazze’de yaşanan felaketler bir insanlık suçudur. Kadim devlet aklımız ve irademizle devrede olmazsak, siyasi ve diplomatik temaslarımızı askeri caydırıcılıkla desteklemezsek, günü geldiğinde Gazze’deki dramların bir benzerine, Allah muhafaza ama, Anadolu’da da mahkum olmamız kaçınılmazdır.

Bu düşüncemin muhatapları zeka özürlüsü işbirlikçiler değildir. Bu düşüncemin muhatapları iç ihanet ve işgal cephesinde birleşen ciğeri beş para etmez soysuzlar hiç değildir.

21 Ekim 2023 akşamı sosyal medyadan yaptığım açıklamalar milletine, devletine, insanlık onuruna ve gelecek nesillere duymuş olduğum tartışılmaz sorumluluğun tanımı ve tavzihidir. O günden bugüne destek mesajları kadar haksız eleştiriler de tarafımca takip edilmiştir. Hatırlarsanız dediklerim şuydu:

‘Milliyetçi Hareket Partisi olarak çağrımız şudur: Eğer bugünden itibaren 24 saat içinde ateşkes sağlanamazsa, saldırılar durmazsa, mazlumların üzerine bombalar bırakılmaya ısrarla devam ederse, milletimle açık açık paylaşıyorum ki, Türkiye süratle devreye girmeli, tarihi, insani ve inanç sorumluluğunun gereği her neyse yapmalıdır. Gazze’yi koruma ve kollama misyonunu üstlenmek bize ecdadımızın mirasıdır.’

Bazıları şahsıma yönelik “önden siz buyurun” diye alaycı bir üslupla karalama kampanyasına alet oldular. Hiç merak buyurmasınlar, bizim anlayış ve anılarımızda kimin arkadan geleceğine bakmadan önden gider şehit Önkuzular.

Devletim istesin, milletim destek versin, şartlar da öyle gerektirsin, şayet Gazze’deki çocuklara kol kanat germek, füzeye karşı sapan taşıyla insanlık mevziisine girmek için yola revan olmazsam namerdim.

Bu vatanın çocuklarını ateşe atmak istiyormuşuz. Gazze’yi ecdad mirası olarak göremezmişiz. Ne işimiz varmış Gazze’de. İsrail-Filistin çatışması bizim meselemiz de değilmiş. Bu ifade sahiplerinin hepsi birden vicdanen ve kalben yanmış ve küle dönmüş bir avuç çapulcudur.

Gazze’deki toplu katliamı ve soykırıma varan İsrail şiddetini idrak etmek için Filistinli olmaya gerek yoktur, birilerinin iddia ettiği gibi Arap olmaya gerek yoktur, hatta Müslüman olmaya da gerek yoktur, sadece insan olmak, insani değerleri savunmak kafidir.

Hastaneler bombalanıyor. Okullar, camiler, kiliseler vuruluyor. Ey vicdansız dünya, çocuklar Kelime-i Şehadet getirerek can veriyor. Ey suskun insanlık, hayatta kalan Filistinli çocuklar sırayla kefenlenmiş cansız bedenler arasında anne ve babalarını ağlayarak arıyor ve araştırıyor.

Mazlumların ahı yüreklerimizi yakıyor. ABD-İsrail işbirliğiyle hazırlanmış planlar Gazze’nin yutulmasına hizmet ediyor. Gazzelilerin Sina Yarımadası’na, Batı Şeria’da yaşayanların da Ürdün’e sürülmesi için hazırlık yapılıyor. Bugün Filistin, yarın tüm bölge ve nihayet Türkiye’nin kuşatılması amaçlanıyor. Zulüm karşısında tarafsızlık namussuzluktur.

Biz çok şükür namussuz değiliz, tarafız, haklının, masumun, insan onurunun, tarih ve inanç bağlarımız olan kardeşlerimizin tarafıyız. 24 saat dolmuştur. Türkiye Cumhuriyeti insanlık nam ve hesabına, barış ve çözüm iklimini yeşertmek, garantörlük mekanizmasını kurmak adına her türlü müdahale ve mücadeleye hazır ve kararlı olmalıdır. Bizde geri adım yoktur.

Birleşmiş Milletler etkisizdir. Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Refah Sınır Kapısı’nda boy göstermekten başka bir şey yapamamıştır. İslam İşbirliği Teşkilatı’ndan umut yoktur. “Gazze için Kahire Barış Zirvesi”nden bir sonuç çıkmamıştır. İslam ülkeleri atıl ve aciz şekilde Gazze’nin bombalanmasını izlemektedir. O halde Gazze’yi koruma ve kollama misyonu Türk milletinin üzerindedir.

Ya kalıcı barış ortamı sağlanarak iki devletli çözüm için taraflar masaya oturur ya da Gazze’nin imhasına Türkiye Cumhuriyeti her ihtimali dikkate alarak tepkisini üst düzeyde, en seri ve sert şekilde gösterir. Bizim tavrımız, tutumumuz ve duruşumuz budur.

Gazze’ye gitmek gerekirse de, hiç kimse meraklanmasın, Mescid-i Aksa’nın manevi ihtişamıyla, Allah’ın inayetiyle aranılan ve beklenilen her yerde şafak sökmeden olmasını da gayet iyi biliriz. Çocuklar ölmesin, bebekler ölmesin, kadınlar ölmesin, zalimler mahvolsun, caniler kahrolsun; huzur, barış ve istikrar derhal ve önşartsız çatışma bölgesine hakim olsun.”

Paylaşın

Bahçeli’nin “Gazze” Çağrısına İYİ Parti’den Yanıt: Mehmetçiğimizden Uzak Durun

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin “Gazze’ye müdahale” çağrısına isim vermeden yanıt veren İYİ Partili Bahadır Erdem, “Mehmetçiğimizden uzak durun! Ordumuz Misakı Milli’yi başarıyla koruyarak sözde değil özde Milliyetçiliğini fazlasıyla yapıyor 100 yıldır!” dedi.

Haber Merkezi / İYİ Parti Genel İdare Kurulu (GİK) Üyesi Bahadır Erdem, Gazze’de İsrail-Filistin arasında olası ateşkesin 24 saat içinde olmaması durumunda Türkiye’nin ‘süratle devreye girmesi gerektiğini’ söyleyen  MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’ye isim vermeden yanıt verdi.

Bahadır Erdem, sosyal medya hesabı üzerinden yaptığı açıklamada şunları söyledi: “Siyasi populizm uğruna Türk askerinin canını, kanını Gazze’de akıtmak isteyen bir zihniyeti ne bu ülkenin devlet aklı kabul eder, ne de millet içine sindirir! Uygur Türkleri katledilirken susan sözde “Milliyetçi” zihniyet memleketimizi ortadoğu bataklığına sokmak istiyorsa buyursun en önden alalım kendilerini. Mehmetçiğimizden uzak durun! Ordumuz Misakı Milli’yi başarıyla koruyarak sözde değil özde Milliyetçiliğini fazlasıyla yapıyor 100 yıldır!”

MHP Lideri Devlet Bahçeli, sosyal medya hesabı üzerinden yaptığı açıklamada, İsrail’in Filistin’in Gazze Şeridi’ndeki katliamlarına tepki göstererek şu ifadeleri kullanmıştı: “Eğer 24 saat içinde ateşkes sağlanamazsa, mazlumların üzerine bombalar bırakılmaya ısrarla devam ederse, Türkiye süratle devreye girmeli, tarihi, insani ve inanç sorumluluğunun gereği her neyse yapmalıdır.

Gazze’yi koruma ve kollama misyonunu üstlenmek bize ecdadımızın mirasıdır. Türkiye Cumhuriyeti, Gazze’yi yüzü gülen çocukların şehri, kardeşlerimizin huzur ve güven içinde yaşayacağı bir İslam beldesi yapmaya hazırdır, muktedirdir.”

Davutoğlu ve Karamollaoğlu’ndan Bahçeli’ye destek

Bahçeli’nin “Gazze’ye müdahale” çağrısına Gelecek Partisi (GP) Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu ve Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu’ndan destek gelmişti.

GP Lideri Davutoğlu, sosyal medya hesabı üzerinden yaptığı açıklamada, “Günlerdir algı yönetimi ve provokatif çıkışlar ile Gazze’de yaşanan katliamı perdelemeye çalışanlara rağmen, bu insanlık suçuna dur demek adına atılan her adımı ve yapılan her çağrıyı desteklediğimiz gibi; Sayın Devlet Bahçeli’nin Gazze ve Filistinli kardeşlerimiz için dile getirdiği ifadeleri de takdirle karşılıyor, destekliyorum” ifadelerini kullanmıştı.

SP Lideri Temel Karamollaoğlu, sosyal medya hesabı üzerinden yaptığı açıklamada, “Sayın Devlet Bahçeli’ye Filistin konusunda gösterdiği hassasiyetten dolayı teşekkür ediyorum. Tarihimizin, inancımızın ve insanlığımızın gereği olan çağrısını destekliyorum” demişti.

Paylaşın

GP Lideri Davutoğlu: Bahçeli’nin İfadelerini Destekliyorum

Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin “Gazze’ye müdahale” çağrısına bir destekte Gelecek Partisi (GP) Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu’ndan geldi.

Haber Merkezi / GP Lideri Davutoğlu, sosyal medya hesabı üzerinden yaptığı açıklamada, “Günlerdir algı yönetimi ve provokatif çıkışlar ile Gazze’de yaşanan katliamı perdelemeye çalışanlara rağmen, bu insanlık suçuna dur demek adına atılan her adımı ve yapılan her çağrıyı desteklediğimiz gibi; Sayın Devlet Bahçeli’nin Gazze ve Filistinli kardeşlerimiz için dile getirdiği ifadeleri de takdirle karşılıyor, destekliyorum” ifadelerini kullandı.

MHP Lideri Devlet Bahçeli, sosyal medya hesabı üzerinden yaptığı açıklamada, İsrail’in Filistin’in Gazze Şeridi’ndeki katliamlarına tepki göstererek şu ifadeleri kullanmıştı:

“Eğer 24 saat içinde ateşkes sağlanamazsa, mazlumların üzerine bombalar bırakılmaya ısrarla devam ederse, Türkiye süratle devreye girmeli, tarihi, insani ve inanç sorumluluğunun gereği her neyse yapmalıdır.

Gazze’yi koruma ve kollama misyonunu üstlenmek bize ecdadımızın mirasıdır. Türkiye Cumhuriyeti, Gazze’yi yüzü gülen çocukların şehri, kardeşlerimizin huzur ve güven içinde yaşayacağı bir İslam beldesi yapmaya hazırdır, muktedirdir.”

4 bin 385 can kaybı

Hamas’ın silahlı kanadı Kassam Tugaylarının Aksa Tufanı operasyonuyla başlattığı ve giderek şiddetlenen Filistin İsrail savaşının 15. gününde yaşamını yitiren Filistinli sayısının 4 bin 385’e çıktığı açıklandı.

Filistinli sağlık yetkilileri, 15. günde devam savaşta ölü ve yaralı sayısına ilişkin son verileri paylaştı. Buna göre İsrail bombardımanı altında bulunan Gazze’de 4 bin 385 Filistinli öldürüldü.

Ağır bombardımanda can verenlerin bin 756’sının çocuk ve 967’sinin kadın olduğu belirtildi. İsrail saldırılarında 13 bin 561 Filistinli de yaralandı. Öte yandan saldırılarda bin 400 İsrailli hayatını kaybederken, 205 kişi de Gazze’ye kaçırıldı.

Paylaşın

Karamollaoğlu’ndan Bahçeli’nin “Gazze’ye Müdahale” Çağrısına Destek

Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin “Gazze’ye müdahale” çağrısına, Saadet Partisi (SP) Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu’ndan destek geldi.

Haber Merkezi / SP Lideri Temel Karamollaoğlu, sosyal medya hesabı üzerinden yaptığı açıklamada, “Sayın Devlet Bahçeli’ye Filistin konusunda gösterdiği hassasiyetten dolayı teşekkür ediyorum. Tarihimizin, inancımızın ve insanlığımızın gereği olan çağrısını destekliyorum” ifadelerini kullandı.

MHP Lideri Devlet Bahçeli, sosyal medya hesabı üzerinden yaptığı açıklamada, İsrail’in Filistin’in Gazze Şeridi’ndeki katliamlarına tepki göstererek şu ifadeleri kullanmıştı:

“Eğer 24 saat içinde ateşkes sağlanamazsa, mazlumların üzerine bombalar bırakılmaya ısrarla devam ederse, Türkiye süratle devreye girmeli, tarihi, insani ve inanç sorumluluğunun gereği her neyse yapmalıdır.

Gazze’yi koruma ve kollama misyonunu üstlenmek bize ecdadımızın mirasıdır. Türkiye Cumhuriyeti, Gazze’yi yüzü gülen çocukların şehri, kardeşlerimizin huzur ve güven içinde yaşayacağı bir İslam beldesi yapmaya hazırdır, muktedirdir.”

4 bin 385 can kaybı

Hamas’ın silahlı kanadı Kassam Tugaylarının Aksa Tufanı operasyonuyla başlattığı ve giderek şiddetlenen Filistin İsrail savaşının 15. gününde yaşamını yitiren Filistinli sayısının 4 bin 385’e çıktığı açıklandı.

Filistinli sağlık yetkilileri, 15. günde devam savaşta ölü ve yaralı sayısına ilişkin son verileri paylaştı. Buna göre İsrail bombardımanı altında bulunan Gazze’de 4 bin 385 Filistinli öldürüldü.

Ağır bombardımanda can verenlerin bin 756’sının çocuk ve 967’sinin kadın olduğu belirtildi. İsrail saldırılarında 13 bin 561 Filistinli de yaralandı. Öte yandan saldırılarda bin 400 İsrailli hayatını kaybederken, 205 kişi de Gazze’ye kaçırıldı.

Paylaşın

Filistin – İsrail Savaşı: Bahçeli: Türkiye Süratle Devreye Girmeli

Hamas’ın başlattığı Filistin – İsrail savaşında 15. gün geride kalırken, MHP Lideri Bahçeli, Eğer bugünden itibaren 24 saat içinde ateşkes sağlanamazsa, saldırılar durmazsa, mazlumların üzerine bombalar bırakılmaya ısrarla devam ederse, milletimle açık açık paylaşıyorum ki, Türkiye süratle devreye girmeli, tarihi, insani ve inanç sorumluluğunun gereği her neyse yapmalıdır” dedi ve ekledi:

Haber Merkezi / “Gazze’yi koruma ve kollama misyonunu üstlenmek bize ecdadımızın mirasıdır. Türkiye Cumhuriyeti, Gazze’yi yüzü gülen çocukların şehri, kardeşlerimizin huzur ve güven içinde yaşayacağı bir İslam beldesi yapmaya hazırdır, buna da and olsun, hamd olsun muktedirdir. Sayın Cumhurbaşkanımızın aktif ve çok boyutlu diplomatik mücadelesinde de Türk milleti ve tüm inananlar yanındadır.”

Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Genel Başkanı Devlet Bahçeli, Filistin – İsrail savaşına dair sosyal medya hesabından açıklamalarda bulundu. Bahçeli açıklamasında, şunları ifade etti:

“İki haftadır Gazze’de zincirleme insani felaketler yaşanmaktadır. Soykırım raddesine ulaşan hunhar saldırılar artık sabır ve tahammül sınırlarını çoktan aşmıştır. 17 Ekim 2023 tarihinde Gazze’de bulunan El-Ehli Baptist Hastanesi bombalanmıştır. Maalesef Filistinli masumlar kan revan içindedir. Son 24 saat içindeki İsrail saldırılarında 352 Filistinli hayatını kaybetmiştir. 7 Ekim’den buyana 4385 Filistinli kardeşimiz hayattan kopartılmıştır. Sayıları 1756’yı bulan çocuk ile 1000’e yakın kadın acımasızca katledilmiştir.

Uluslararası toplum Gazze’deki seri ve sürekli cinayetleri tıpkı bir korku filmini izler gibi seyre dalmıştır. Ne bir ses ne de bir tepki söz konusudur. Birleşmiş Milletler Teşkilatı’nın karar ve yaptırım organları kilitlenmiştir. ABD’nin vetosuyla geçici ateşkes ilanı dahi yapılamamıştır. İslam İşbirliği Teşkilatı Toplantısı’ndan ise hiçbir şey çıkmamıştır. Basit kınama mesajlarından başka sadra şifa hiçbir teşebbüs veya buna dair bir niyet duyulmamıştır. Kahire’de düzenlenen “Gazze için Barış Zirvesi”nde de şuana kadar bir sonuç çıkmamıştır.

Türkiye bugüne kadar insani, vicdani ve hukuki tezlerini güçlü bir şekilde dünya gündemine taşıyarak akan kanın durması, insani dramların son bulması hususunda açık tarafını devamlı ibra ve ifşa etmiştir.

Sayın Cumhurbaşkanımızın adil ve kalıcı bir barış ortamının tesisi münasebetiyle takdir edilecek diyaloglar içinde olduğu ve samimi diplomasi temaslarında bulunduğu kalbi nasırlaşmamış herkesin malumudur.

Ateşkes rejiminin derhal inşasıyla birlikte iki devletli çözüm iradesinin tezahürü; bu suretle başkenti Doğu Kudüs olan, 1967 sınırları dahilinde coğrafi bütünlüğü sağlanmış bağımsız ve egemen Filistin devletinin tanınması bugünkü karanlıktan çıkışın yegane çaresidir. Türkiye’nin İsrail-Filistin arasındaki kördüğümün açılması maksadıyla garantörlük teklifi de son derece akılcı, isabetli ve stratejik bir girişimdir.

Görüldüğü kadarıyla İsrail-Filistin arasındaki çatışmaların kesilmesi bir yana, tırmanması ve yaygınlaşması hususunda alçak bir tertip ve tezgah kesintisiz ilerlemekte, kategorik olarak işlerliğini muhafaza etmektedir. Elbette bu kanlı ve kahredici süreç böyle gitmemelidir. Dünya kuzuların sessizliğine gömülmüşken, Gazzeli yavru kuzuların ölümüne insanım diyen hiç kimse, hele hele Türk milleti sessiz kalamaz, kalmamalıdır, kalmayacaktır.

Milliyetçi Hareket Partisi olarak çağrımız şudur: Eğer bugünden itibaren 24 saat içinde ateşkes sağlanamazsa, saldırılar durmazsa, mazlumların üzerine bombalar bırakılmaya ısrarla devam ederse, milletimle açık açık paylaşıyorum ki, Türkiye süratle devreye girmeli, tarihi, insani ve inanç sorumluluğunun gereği her neyse yapmalıdır. Gazze’yi koruma ve kollama misyonunu üstlenmek bize ecdadımızın mirasıdır.

Türkiye Cumhuriyeti, Gazze’yi yüzü gülen çocukların şehri, kardeşlerimizin huzur ve güven içinde yaşayacağı bir İslam beldesi yapmaya hazırdır, buna da and olsun, hamd olsun muktedirdir. Sayın Cumhurbaşkanımızın aktif ve çok boyutlu diplomatik mücadelesinde de Türk milleti ve tüm inananlar yanındadır.”

Paylaşın

Devlet Bahçeli, Yine Anayasa Mahkemesi’ni Hedefine Koydu

Partisinin TBMM’deki grup toplantısında konuşan MHP Lideri Bahçeli, “1990 yılından buyana HEP, ÖZDEP, DEP, HADEP, DEHAP, BDP, HDP, YSP kod adıyla hıyanetin göbeğinde olan terör ve bölücülüğün siyasi yatağı şimdi de HEDEP olarak yoluna devam edecekmiş. Bizim anlayamadığımız, bu Anayasa Mahkemesi ne yapmaktadır?” dedi ve ekledi:

“2021 yılından beri HDP’nin kapatılmasıyla ilgili iddianameyi ne hakla, hangi amaçla, kimlere şirin görünmek için sumen altında bekletme gereği duymaktadır? Adı ne olursa olsun, bölücülüğün siyaset ayağını hukuken kırmak için daha hangi belge, bilgi ve delillerin olmasına ihtiyaç vardır? Hem tarih önünde, hem millet nezdinde, hem de yarın Mahkeme-i Kübra’da hainlerden olduğu kadar Anayasa Mahkemesi’nden de davacı olacağımızı, hakkımızı da söke söke alacağımızı cümle aleme ilan ediyorum.”

Bahçeli konuşmasının devamında, “HDP’nin, kapatma davasının açılmasını takiben YSP adıyla 14 Mayıs seçimlerine girmesi de Türk adaletiyle ve Türk milletiyle alay etmektir. Anayasa Mahkemesi Başkanı ve üyeleri direkt size soruyorum, olan biten rezaletleri ne zaman görmeyi aklınızdan geçiriyorsunuz? Gecikmiş adalet, adalet değildir, bu gerçeği bilmiyor musunuz? Anayasa Mahkemesi’nin Kandil’le köprü kurması, teröristleri arkalaması hukuk onuruyla, demokrasi namusuyla kesinlikle bağdaşmayacaktır. Yapılması gereken açık ve bellidir. HDP ve devamında kurulan hangi parti varsa derhal kapatılmalı, bir daha bölücü ve yıkıcı bir siyasi organizasyona ruhsat ve icazet verilmemelidir” ifadelerini kullandı.

Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Genel Başkanı Devlet Bahçeli, partisinin TBMM Grup Toplantısı’nda açıklamalarda bulundu. Bahçeli’nin açıklamalarından satır başları şöyle:

“Milletimizden aldığımız veya alacağımız desteği yine milletimize hizmet olarak tahvil etmekle mesulüz. Zira övüncümüz millettir, gücümüz devlettir. Milliyetçi Hareket Partisi’yle Cumhur İttifakı’nın siyaseti bu temel üzerinden yükselmekte, istikbali istiklal onuruyla kucaklamaktadır. Önümüzde iki siyasi olay vardır ve ortadadır. Birincisi, 17 Mart 2024 tarihinde gerçekleşecek 14’üncü Olağan Büyük Kurultayımızdır. Diğeri de, 31 Mart 2024 tarihinde yapılacak Mahalli İdareler Seçimi’dir. Büyük Kurultay’ımızın demokratik ve hukuki çatısı ilçe ve il kongrelerimizin tamamlanmasıyla örülmüştür. Bu kapsamda 9 Ağustos 2023 tarihinde başlayan kongre sürecimiz Büyük Kurultayımızla taçlanacak ve noktalanacaktır.

Çok şükür ilçe ve il kongrelerimiz başarıyla, sağduyuyla, heyecanla ve yüksek katılım eşliğinde tezahür etmiş, sırayı da Büyük Kurultayımız almıştır. Bu münasebetle, kongrelerimizin temininde samimiyet ve dirayetle emeği geçen, Teşkilat İşlerinden Sorumlu Genel Başkan Yardımcımız başta olmak üzere, Merkez Yönetim Kurulu ve Merkez Disiplin Kurulu üyelerimize, siz değerli milletvekili arkadaşlarımıza ayrı ayrı teşekkür ediyor, takdirlerimi sunuyorum.

Biz siyaseti yaptık mı adam gibi yaparız, şevkle yaparız, coşkuyla yaparız, el ele yaparız, omuz omuza yaparız, her birimiz bayrak olur, vatan olur, birbirimizin kefili ve can beraberi oluruz. Dava arkadaşlığında kader de paylaşılır, keder de paylaşılır, kefen de paylaşılır. Bizim mücadelemizde cesaret vardır, mertlik vardır, millete sevda vardır, dürüstlük vardır, saygı ve sevgi esastır. Başkaları gibi çıkarların peşinde, siyasi hırsların izinde koşmadık, koşmayız, mesele Türkiye ve Türk milleti oldu mu hiçbir şey de sınır tanımayız.

“2024’e Doğru, Diyar Diyar Anadolu” temasıyla 31 Mart 2024 tarihine dört başı mamur şekilde, inançla bezenmiş yüreklerimizle hazırlık içindeyiz. Siyasi ve stratejik planlamasını yaptığımız genişletilmiş bölge istişare toplantılarımıza da geçtiğimiz hafta sonu başlamış durumdayız. 26 Kasım 2023 tarihine kadar ilave 9 ayrı bölge istişare toplantımızı yaparak siyasi çalışmalarımızı Türkiye’nin tamamına yaygınlaştıracağız. Vatandaşlarımızla ve dava arkadaşlarımızla buluşacağız. Siyasi değerlendirmelerimizi, isabetli düşüncelerimizi, gerçekçi hedeflerimizi özveriyle paylaşacağız.

Sıkılmayacağız, sıkılı yumruklar varsa onları açacağız. Yorulmayacağız, kafasında soru işareti olanları aydınlatacağız, Türkiye ve dünya meselelerini anlatacağız. 14 Mayıs ve 28 Mayıs 2023 Milletvekili ve Cumhurbaşkanlığı Seçimlerinin muazzez sonucunu 31 Mart 2024 Mahalli İdareler Seçimleriyle perçinleyip Türk ve Türkiye Yüzyılının inşa ve ihya mücadelesine koyulacağız. Cumhur İttifakı olarak, Cumhuriyet’in yeni yüzyılında Türkiye Cumhuriyeti’ni çağın üzerine sıçratacağız. Yeni bir Türk mucizesine birlikte imza atacağız.

Milliyetçi Hareket Partisi ve Cumhur İttifakı olarak insanımızla iç içeyiz, yan yanayız, aynı istikametin rotasındayız. Hayatın her anında insanımızla buluşuyoruz, hıyanet, hamakat ve hamaseti birlik ve beraberlik ruhuyla buruşturup atıyoruz. Biz bir insanın kaftanına değil, kafasının içine, kalbinin nasıl attığına bakıyoruz. Biz rütbeye, unvana, şöhrete değil; adam mı değil mi ona dikkat ediyoruz. Sayın Kılıçdaroğlu ve diğerleri, bakınız ne diyordu vatan ve istiklal şairimiz Mehmet Akif: “Aslını gizleyemez insan, giydiği kaftanlarla.

Bilmez ama kendini kandırır, söylediği yalanlarla.” Her kim ne yapar, kendine yapar, kendi kendine iflasını sağlar. Onların 81 ilde aday çıkarma iddiaları sadece tantanadır. Tarih bunları bir gün mutlaka yazacaktır. Şayet bir millet, şayet büyük bir fikrin ateşlediği dava; ilk zorlukta, ilk zorba saldırıda hakkından vazgeçmiş olsaydı, tarih diye bir şey asla olmaz, olamazdı. Biz arkamıza değil, önümüze bakıyoruz. Çünkü arkamıza baktığımız takdirde ayağımızın ilk tümsekte takılacağını, ilk engelde yere yığılıp kalacağımızı, ilk badirede güzergahımızdan sapacağımızı biliyor ve görüyoruz.

“Gazze’de insanlık değerleri, insan hak ve hukuku sukut etmiş, vurgun yemiş, yağma edilmiştir”

400 yılı aşan bir süre hakimiyetimiz altında adalet, hakkaniyet, şefkat, hoşgörü ve huzurla yönetilen, Harem-i Şerifimizin kalpgahı Kudüs 9 Aralık 1917’de İngilizler tarafından işgal edilmişti. O gün bugündür Kudüs ağlıyor, Gazze ağlıyor, samimi Müslümanlar feryat figan ediyor. O günden beri mabetlerimizin kanı çekiliyor, ahı yükseliyor, mazlumların göz pınarlarından sicim gibi yaşlar akıyor. Harem-i Şerif’in içinde yer alan Mescid-i Aksa bu yüzden hüzünlü, Kubbetü’s Sahra bu nedenle mahzun, Filistinli kardeşlerimiz bu sebeple gariptir. Kudüs İslam’dır ve aynı zamanda Türklüğün derin izlerini taşımaktadır. Merhum Falih Rıfkı Atay’ın meşhur eserinde anlatılan Zeytindağı Kudüs’tedir. Kudüs mukaddesatımızın namus kilididir.

Gitti demekle gitmez, düştü demekle düşmez, İsrail’in demekle bu tartı bu sıkleti çekmez, çekemez, çekmeyecektir. Sanmasınlar sadece Kudüs, sadece Gazze İslam’dır, buraların dağı İslam’dır, taşı İslam’dır, kuşu İslam’dır, kurdu İslam’dır, havası İslam’dır, toprağı İslam’dır ve koruyucusu Allah’tır. Evanjelist ve Kabala tezgâhı pususunu kurmuş, Siyonizm’in infaz ve imha müfrezeleri suçsuz günahsız insanları yayılım ateşine tutmuştur. Kıyamet günü senaryoları tedavüle sokulmuştur. Zalimler kudurmuş, zulüm seriye bağlanmıştır. Savaş suçu kabul edilen ve ciğerleri patlatan beyaz fosfor bombası kullanıldığına ilişkin kanıtlar bir bir ortalığa dökülmüştür. Gazze’de insanlık değerleri, insan hak ve hukuku sukut etmiş, vurgun yemiş, yağma edilmiştir.

Gazze’de çocuklar, kundaktaki bebekler, yaşlılar, kadınlar, tüm sivil ve masumlar kurşunların, bombaların, barbar saldırıların canlı hedefidir. Sivillerin yaşadığı 2 binden fazla bina bombalanmıştır. Bebeklerin ağzında emzik değil yara izi, süt değil kan lekesi vardır. 724’ü çocuk, 458’i kadın olmak üzere can kaybı yaklaşık 2 bin 700’e dayanmış, yaralı sayısı da 9 bin 600’i bulmuştur. Sanıyorum hepiniz ya gazetelerde ya da televizyon ekranlarında görmüşsünüzdür; İsrail bombardımanıyla ağır yaralanan bir anne ve hareketsiz yattığı sedyenin başında ona bakan Filistinli sabinin görüntüleri insanım diyen herkesin kalbini sızlatmıştır.

Tek dişi kalan sözde medeni ülkeler sırayla İsrail’in arkasında toplanmıştır. Yeri geldiğinde mangalda kül bırakmayan insan hakları savunucuları, soruyorum alayınıza neredesiniz? Avrupa ülkelerinin Filistin lehine yapılan haklı ve masum gösterileri yasaklaması utanç duyulacak bir ilkellik değil midir? İsrail’in başına gelenler karşısında yas tutup da, Gazze’nin çığlıklarına kulak tıkayanlara her şey bir yana insan demek mümkün müdür?

12 Ekim’de İsrail’i ziyaret eden, bugünlerde tekrar ziyareti gündemde olan ABD Dışişleri Bakanı, Tel Aviv’de: “Ben bugün sadece Dışişleri Bakanı olarak değil, bir Yahudi olarak da buradayım” demiştir. Peki Müslüman Türk milleti oraya giderse olacakları hesap eden bir akıl, mantık ve izan sahibi acaba karşımıza çıkacak mıdır? Gazze’ye insani yardımların önü kesilmemelidir. Refah Sınır Kapısı ile Akdeniz’de oluşturulacak insani yardım koridoru aracılığıyla Gazzelilere el uzatılmalıdır.

Türkiye tarihi ve vicdani sorumluluğun fevkinde üç uçak dolusu insani yardımı Mısır üzerinden Gazze’ye göndermiştir. İsrail saldırılarına derhal son vermelidir. İki devletli çözüm vasatı mutlaka oluşturulmalıdır. 18 Ekim 2023 tarihinde toplanacak İslam İşbirliği Teşkilatı top çevirmekten, cılız kınama mesajlarından çok daha fazlasını yapacak karar ve kararlılık içinde olmalıdır. Sayın Cumhurbaşkanımızın akılcı, ahlaklı ve aktif diplomasisi desteklenmelidir. Ayrıca ABD’nin Doğu Akdeniz’e uçak gemilerini sevk etmesi hafife alınamayacak bir tehdit ve sorumsuzluktur.

“Suriye ve Irak tezkeresine ne diyeceksin onu söyle?”

Gördüğüm kadarıyla CHP Genel Başkanı sorduğu soruların doğru ve isabetinden daha çok, laf olsun torba dolsun derdindedir. Boşa sallayıp acaba dolu tutar mıyım çabasındadır. Çalı dibinde çadır kurmanın merakındadır. Geçen haftaki grup toplantısında bize bazı sorular yöneltmiş. Allah var ya pek ciddiye almadım, çünkü sorular iyi hazırlanmamış, hepsi de baştan savma. Sayın Kılıçdaroğlu onu bunu bırak, bugün görüşülecek Suriye ve Irak tezkeresine ne diyeceksin onu söyle? Evet mi, hayır mı oyu kullanacaksınız bunu açıkla.

Sudan bahanelere sığınma, nerede durduğunu göster. Türkiye’nin milli güvenliğine yönelik ayrılıkçı hareketlere destek misin değil misin? Söyle de duyalım. Terör tehdidi ve güvenlik riskine karşı uluslararası hukuk çerçevesinde gerekli her türlü tedbirin alınmasından yana mısın değil misin? Paylaş da bilelim. Irak ve Suriye’deki tüm terör örgütlerinden ülkemize bundan sonra da yönelebilecek saldırıları bertaraf etmek ve kitlesel göç gibi diğer muhtemel risklere karşı milli güvenliğimizin idame ettirilmesinin yanında mısın değil misin? İtiraf et de, ederini giderini öğrenelim.

Bu çerçevede Türk Silahlı Kuvvetleri’nin gerektiği takdirde terör örgütlerine sınır ötesi harekat ve müdahalede bulunmak maksadıyla yabancı ülkelere gönderilmesine destek misin değil misin? Bir zahmet açıklığa kavuştur da duruşunu görelim. Bak Sayın Kılıçdaroğlu, sen de iyi biliyorsun ki, Türkiye’ye gayri meşru yabancı postalların ayak basması diye bir şey yoktur, şayet olursa verilecek sadece bir canımız vardır, çiğnenmesi gerekecek bir bedenimiz vardır, onlar da vatana, millete bin defa feda olsun.

“Anayasa Mahkemesi ne yapmaktadır?”

Geçtiğimiz hafta sonunda HDP’nin peruk takmış, poşu bağlamış, makyaj yapmış hali olan Yeşiller ve Sol Gelecek Partisi isimli bölücü yapının 4’üncü Büyük Kongresi yapıldı. Bu terör gösterisinin yapıldığı salonda İstiklal Marşı okunmadı, Türk bayrağı asılmadı, bebek katilinin posteri sahneye taşınarak cinayet ve ihanete güzellemeler yapıldı. Ne Kılıçdaroğlu’ndan ne de diğer kaprisli, kafaları gidip gelen müzmin ortaklarından hiç ses çıkmadı. Bühtan oklarıyla devlete çürümüş diyen Kılıçdaroğlu, asıl çürümüşlerin nedense üzerini örtüyor.

4 Ekim 2023 tarihinde, Yeşiller ve Sol Gelecek Partisi Ağrı Milletvekilinin de içinde bulunduğu ve bölücü parti üzerine kayıtlı bir otomobilde terör örgütüne katılmak üzere taşınan iki terörist kıskıvrak yakalandı. Yani Türkiye Büyük Millet Meclisi sıralarında oturan bir şerefsizin terörist sevk zincirinin tam ortasında yer aldığı bir kez daha teyit ve tevsik edildi. Sayın Kılıçdaroğlu, sizinkiler yine boş durmuyor, kaçak göcek dağa çıkmanın hesabını yapıyor, fakat bizim kahramanlar da hiçbirisine hamd olsun nefes aldırmıyor.

HDP; Yeşiller ve Sol Gelecek Partisi derken, bir kez daha kostüm değiştirerek, bu defa da Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi adını almıştır. 1990 yılından buyana HEP, ÖZDEP, DEP, HADEP, DEHAP, BDP, HDP, YSP kod adıyla hıyanetin göbeğinde olan terör ve bölücülüğün siyasi yatağı şimdi de HEDEP olarak yoluna devam edecekmiş. Bizim anlayamadığımız, bu Anayasa Mahkemesi ne yapmaktadır? 2021 yılından beri HDP’nin kapatılmasıyla ilgili iddianameyi ne hakla, hangi amaçla, kimlere şirin görünmek için sumen altında bekletme gereği duymaktadır?

Adı ne olursa olsun, bölücülüğün siyaset ayağını hukuken kırmak için daha hangi belge, bilgi ve delillerin olmasına ihtiyaç vardır? Hem tarih önünde, hem millet nezdinde, hem de yarın Mahkeme-i Kübra’da hainlerden olduğu kadar Anayasa Mahkemesi’nden de davacı olacağımızı, hakkımızı da söke söke alacağımızı cümle aleme ilan ediyorum. HDP’nin, kapatma davasının açılmasını takiben YSP adıyla 14 Mayıs seçimlerine girmesi de Türk adaletiyle ve Türk milletiyle alay etmektir.

Anayasa Mahkemesi Başkanı ve üyeleri direkt size soruyorum, olan biten rezaletleri ne zaman görmeyi aklınızdan geçiriyorsunuz? Gecikmiş adalet, adalet değildir, bu gerçeği bilmiyor musunuz? Anayasa Mahkemesi’nin Kandil’le köprü kurması, teröristleri arkalaması hukuk onuruyla, demokrasi namusuyla kesinlikle bağdaşmayacaktır. Yapılması gereken açık ve bellidir. HDP ve devamında kurulan hangi parti varsa derhal kapatılmalı, bir daha bölücü ve yıkıcı bir siyasi organizasyona ruhsat ve icazet verilmemelidir.”

Paylaşın

Bahçeli, Kılıçdaroğlu’nu Hedef Aldı: Yerimiz Türkiye Yüzyılı’dır

Partisinin TBMM’deki grup konuşmasında CHP lideri Kılıçdaroğlu’na yönelik eleştirilerde bulunan MHP Lideri Bahçeli, “CHP tarihi bir imtihanla karşı karşıyadır. Kılıçdaroğlu, terörden rahatsızsa hodri meydan diyorum çıksınlar nerede durduklarını açıklasınlar” dedi ve ekledi:

Şehit ile cani melanet ile millet arasında seçim yapmakta tercih zorluğu çekenler tezkereye itiraza hazırlananlar Türkiye’nin karşı cephesidir. Kılıçdaroğlu’nun görüşülecek tezkereye hayır demesi halinde milletvekili arkadaşlarıyla beraber bayrağa vatana ve şehitlere alenen ihanet edeceklerini akıllarından çıkarmamaları tavsiyemdir. Bizim yerimiz milletimizin tertemiz vicdanıdır. Yerimiz Türkiye Yüzyılı’dır.”

Bahçeli, konuşmasının devamında, “CHP Genel Başkanı’nın milli damarı çatlamıştır. Kılıçdaroğlu’nun TBMM’yi karalama niyeti gayri milliliktir. Kılıçdaroğlu ‘Şu Meclis’e Gazi Meclis demiyorum. Bu Meclis saraydan talimatla milletvekillerini el kaldırıp indirdiği bir Meclis’tir.’ demiştir. Bu zatı uyarmıştım önce Milli Mücadele yıllarını hatırlatmak isterim demiştim. Sayın Kılıçdaroğlu anlaşılan ne söylesek bana mısın demiyorsun.

Senin gazi hanende vatanseverlik yoktur. TBMM’nin gaziliğini sen kabul etsen ne yazar etmesen ne yazar? Gazi Meclis senin gibilerine rağmen kurulmuştur. ‘TBMM gazi değildir.’ diyen Kılıçdaroğlu’nun Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün gazilik unvanını tartışmaya açması zannederim yakındır. Sayın Kılıçdaroğlu’nun karın ağrısı esasen Atatürk’tür ve miras bıraktığı kutlu eserleridir. Kılıçdaroğlu’nun aklını başına devşirmesini temenni ediyorum” ifadelerini kullandı.

Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Genel Başkanı Devlet Bahçeli, partisinin TBMM’deki grup toplantısında gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu. Bahçeli’nin açıklamalarından öne çıkanlar şöyle:

İsrail Filistin arasındaki krize sağ duyu ile yaklaşmak, bir an evvel ara bulucuları devreye sokmak uluslararası toplumun acil gündemi olmalıdır. Hamas’ın saldırı hazırlığından İsrail’in niçin haber alamadığını, siyasi kurgunun bulunup bulunmadığını, Netanyahu’nun oyunu olup olmadığını tartışan işin özünde Filistin davasını anlamayan zihniyetlerdir.

Geçmişte İsrail’in saldırılarına ses etmeyenlerin İsrail holiganı kesildi. İnsanlık dışı manzaralardan rahatsızız. İsrail yıllarca Filistinli kardeşlerimize zulmetti. Vicdansızca saldırmıştır. Dünyanın gözü önünde tarifi olmayan insanlık suçları işlendi. Uluslararası hukuk çiğnenmiştir. BM’nin 67 tarihli kararı İsrail’in 1967 Haziran ayında işgal ettiği topraklardan çekilmesini öngörmüştür ancak İsrail buna yanaşmamıştır.

Bizim bu sorunlara, 7 Ekim’li tarihli ortama bakışımız nettir. İlk olarak ateşkes ortamı oluşmalı. Hükümetin dengeli duruşu takdire şayandır. Sayın cumhurbaşkanımızın atacağı adımlar desteklenmelidir. BM acilen devreye girmeli. Daha fazla can kaybı yaşanmaması için uluslararası toplum devreye girmeli. Çatışmaların bölgesel nitelik kazanmadan taraflar arasında barış görüşmeleri inşa edilmeli. ABD’nin AB’nin ve bazı bölge ülkeleri gibi yangına körükle gitmek yerine şiddeti yatıştıran, barışa davet eden girişim başlatılmalıdır.

Beyaz Saray’ın tahriklerine kapılarak barış ve çözüm çabalarının sabote edilmesi kimseye yararı dokunmayacaktır. 67 sınırları dahilinde başkenti Doğu Kudüs olan Filistin devleti ertelenemez zorunluluktur. Hak yerini bulmadan, ikazla belirtiliyorum ki sıkılı yumruklar açılmayacaktır. Mescidi Aksa ilk kıblemizdir, Müslümanların şerefidir. Tarihi ve manevi statüsü her türlü tartışmaya kapalıdır. İnanç ve insan hakları teyit edilmelidir. Biz huzur bir insan onuru olarak telakki ediyoruz. Yeni dünya savaşı ihtimali artıyor. Barış görüşmelerinin ortamı süratle inşa edilmeli.

İnsanlık mirasını kirleten siyasi temelli cepheleşmelerin sonu uçuruma gitmektedir. Daha yaşanabilir, daha hakkaniyetli, daha özgür, hak ve sorumlulukla bir dünya mimarisi için kenetlenmenin fırsat olduğu kanaatindeyiz. Bunalımlı bu dönemde huzur ikliminin tecellisi için önerilerimiz vardır.

Bir bir yanda kendi kültürümüzün diğer yanda kadim kültürlerin değerlerini hatırlayıp idrak etmeli. Ahlaki tutarlılıktan, sorumluluk kültüründen milli ve manevi müktesebatımızdan sapma göstermemeli huzuru önce kendi iç medeniyetimizde aramalıyız. Ahlaklı anlamlı hayat seferinde insani yol kazalarını sabır, şükür, iman ve muhabbet gücü ile kaldırmalıyız. Yılmadan ilerleyiş halinde olmalıyız. Her milletin kendine özgü var oluş serüveni vardır. Ciddiyet ile bakarsak herkesin ayrı hikayesi olduğuna şahit oluruz.

Kendimizle yakın, uzak çevremizle uzlaşmalı, Böyle bir huzur bilinciyle kendimizle, yakın muhitimizle, uzak çevremizle uzlaşmalı, bu süreci takviye ve tahkim etmek için insanlık haysiyetine, insanlık değerlerine sahip çıkan, bunun gereğini yapan kim varsa beraberce barış, kucaklaşma ve kardeşlik kuşağının sınır hatlarını çizmeliyiz. Allah’ın adı ile bütün varlığı sevgi ile bilmeliyiz. Hırsların getireceği sadece huzursuzluk, karanlık projelerdir. Birlik ve beraberlik, dayanışma değerlerini en yükseğe taşıyarak vicdani sorumluluk olarak hayatımıza aktarma becerisini göstermeliyiz. İnsan insana yar olmalıdır.

Yaratılanı yaratandan dolayı sevmedikçe, her bir gönül bahçesini güllerle donatmadıkça kardeşlik tezahür etmeyecektir. Adam gibi adam olmadıkça içi ve dışı bir Müslüman olarak yaşamadıkça huzur bize hep Kaf dağının arkasından seslenecektir.

Yüzüncü yıl dönümüne yaklaştığımız cumhuriyetimiz kimsesizlerin kimsesidir. Kurtuluşun beşeri kaynağı Türk milletidir. Millet tektir, adı da Türk milletidir. Devlet tektir, ebedi ünvanı Türkiye Cumhuriyeti’dir. Vatandaşlık bağı ile bağlı olan herkes bizim öz kardeşimizdir. Türkiye Cumhuriyeti toplum huzuru içinde insan haklarına saygılı, Atatürk milliyetçiliğine bağlı, laik ve sosyal bir hukuk devletidir. Türkiye devleti ülkesi ve milleti ile bir bütündür. Bölücü faaliyetler devlete, vatana, şerefli tarihimize ihanettir. Terör örgütleri arasında taraf tutmak, teröristleri silahlandırıp sahaya sürmek bir terör yöntemidir. İnsanlığa kastetmektedir. İnsanlığa doğrultuş kalleş bir silahtır.

“ABD’nin Suriye’nin kuzeyinde ne işi vardır?”

İnsansız hava aracımızın düşürülmesini kınıyorum. SİHA’mız iddialarına göre meşru müdafaa için düşürülmüştür deniyor. ABD’nin Suriye’nin kuzeyinde ne işi vardır. ABD’ninki meşru müdafaadır da Türkiye’nin yaptığı nedir. Ayak oyunlarına lüzum yoktur. ABD, insansız hava aracımıza resmen ateş açmıştır.

ABD’nin aynısını 2 Ekim 92’de Ege’de de yapmış, muhrip gemimize yapıp 5 vatan evladımızın şehadetine neden olmuştur. Çuval hadisesini de asla unutmuş değiliz. İnsansız hava aracımıza saldıran ABD’nin terörle mücadelede yanımızda olduğunu söylemeleri kurnazca bir taktiktir.

Sosyal medyadan Türkiye’nin Suriye’deki operasyonuna karşıyız açıklaması ve sonra silinmesi örtülü bir tehdit olarak görülmelidir. Haklı mücadelemizden dönmeyeceğiz. Teröristlerle tüfek çatanları tarih bir gün yargılayacaktır. Irak ve Suriye tezkeresine de sonuna kadar destek olup evet oyu kullanacağız. Sınır ötesi operasyonun arkasındayız.

“Yerimiz Türkiye Yüzyılı’dır”

CHP tarihi bir imtihan ile karşı karşıyadır. Kılıçdaroğlu terörden rahatsız ise çıkıp nerede durduklarını açıklasınlar. Kılıçdaroğlu’nun hayır demesi halinde vekil arkadaşları ile bayrağa ve şehitlere ihanet edeceklerini akıllarından çıkarmamalarını tavsiyemdir. Bizim yerimiz milletimizin tertemiz vicdanıdır. Yerimiz Türkiye Yüzyılı’dır.

Silahlı kuvvetlerimiz gidebildikleri yere kadar gidip mıntıka temizliği ile terörden arındırmalıdır. Duamız güvenlik güçlerimiz ile beraberdir. Cumhuriyetin yüzüncü yılında terör urunu söküp atacağız. Devletimiz başarılı olacaktır.

CHP genel başkanının milli damarı çatlayıp kurumuştur. TBMM’nin karalaması gayri milliliktir. Meclis’i gazi Meclis’i olarak görmüyorum, demiştir. Ne tuhaf akıl tutulmasıdır. İzana davet etmek isterim bu zatı. Kılıçdaroğlu’nun parti içi değişmeler ve parti içi tartışmalarla iyice şuur kaybına uğradığı anlaşılmaktadır. TBMM Gazi bir meclistir. Ne söylesek duymuyorsun. Gaziliği idrak edecek vatanseverlik yoktur sende. Gazi Meclis senin gibilere rağmen kurulmuştur.

Gazi Meclis ya istiklal ya ölüm parolası ile kurulmuş ve düşmana dünyayı dar etmiştir. Kılıçdaroğlu’nun Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün gaziliğini de tartışmaya açması yakındır. Kimliği çalınmış, mankurt bir zihniyeti tanımlamak buradan bakınca pek mümkün değildir. Kılıçdaroğlu’nun kim olduğunu millet söyleyecektir.”

Paylaşın

Bahçeli: Bugün Bakır Arıyorsak Yarın Altına Ulaşacağız

Partisinin TBMM’deki grup toplantısında konuşan MHP Lideri Bahçeli, Mevcut dünyanın hali dağınık olsa da Türkiye içine kapanamaz. Çevresine sırtını dönemez. Nihai hedefimiz bellidir” dedi ve ekledi:

“Ant olsun yolumuzdan dönmeyecek, ülkümüzden vazgeçmeyecek, Kızılelma’dan ödün vermeyeceğiz. Ülkemizi hiçbir alçağa çiğnettirmeyeceğiz. Ahlak varsa yıkım olmayacaktır. Bugün bakır arıyorsak yarın mutlaka altına ulaşacağız.”

Konuşmasında “Yeni Anayasa” çağrısı da yapan Bahçeli, “MHP, yeni anayasanın hazırlanmasında 100 maddelik teklif metni ile hazırdır. TBMM’de temsil edilen siyasi partiler, sorumluluktan kaçmak yerine, milletimizin taleplerine müzahir yapıcı tavır ve tutum içinde hareket etmelidir. Darbe anayasası Türkiye’ye layık değildir. Kılıçdaroğlu’nun “tek adamla anayasa olmaz” çıkışı aymazlıktır” ifadelerini kullandı.

Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Genel Başkanı Devlet Bahçeli, yeni yasama yılının ilk grup toplantısında gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Bahçeli’nin açıklamalarından öne çıkanlar şu şekilde:

“Değerli vekil arkadaşlarım, saygıdeğer misafirler, basınımızın değerli temsilcileri bu kutlu çatı altında yeni yasama yılına yüreklerimizin toplu vuruşu ile giriyoruz. Hepinizi en kalbi duygularımla, hürmetle selamlıyorum. Toplantımızı takip eden vatandaşlarımıza, coğrafyamızda varlık mücadelesi veren kardeşlerime selam ediyorum.

1 Ekim’de başlayan yeni yasama yılının milletimize hayırlı olmasını diliyorum. Hepinize başarılar diliyorum. Gazi Mustafa Kemal Atatürk’e, milli mücadele kahramanlarına, ebediyete intikal etmiş vekillere ve aziz şehitlerimize Allah’tan rahmet diliyorum.

Gazi Meclisimizi kim yok sayıyorsa, adını anarken kim şüpheye düşüyorsa bir karanlık içindedir. Ne cumhuriyetimizi anlamaları ne de meclisi saygı ile anmaları mümkündür. Cumhuriyet’in temeli TBMM’de atılmıştır. Kurtuluş savaşında Türk milleti zulüm karşısında tek ses olmasını bildi. Şafağı sökmeyen, felaketlerin birbirini kovaladığı nice senelere göğüs gerilmişti.

Vatanımız kundaklanmış, milletimiz kuşatılmıştı. Serv ile bugünkü Türkiye’nin dörtte birine sıkıştırılmış, kısıtlanmış vatan toprakları yağmalanmış, milli ordudan yoksun, sömürgeleşmiş sözde ülke milletimize reva görülmüştü. Milletimiz bu zillere kanıyla meydan okudu.

Küresel emperyalizmin içimize sızan maşaları bu gerçeği ikrar etmeleri boştur. Manda özlemi bunların umududur. Türkiye Cumhuriyeti’nin mazisi Meclis’in çağrısıdır. Bu çağrı İstiklal çağrısıdır. Bu çağrı milli birlik ve kardeşliğin çağrısıdır. Gazi Meclis’in bu yasama yılında tarihi dönüm noktasına şahit olacağız. Türkiye Cumhuriyeti 100. yılını kutlayacağız. Fikri, vicdanı hür yüz yıllık geçmişi kucaklayan, önümüzdeki yüz yıla mühür vurmaya çalışan Türkiye Cumhuriyeti iftiharımızdır. Dosta da düşmana da göstereceğiz.

Milli bir gururu 85 milyon Türk vatandaşı ile ortaklaşa paylaşacağız. 26 gün sonra Türkiye Cumhuriyeti’nin 100. yıl dönümünü kutlayacağız. Türkiye bizim yer yüzü cennetimizdir. Egemenliğin yegane sahibi Türk Milleti, ilelebet cehveri aslimizdir. Şu hususu da söylemek isterim ki, bizim delimiz de vardır, velimiz de vardır. O deliler vatana meftundur, millete meftundur, bağımsızlığa meftundur.

En delimiz bile satılmış kalemlerden çok daha akıllı, çok daha zeki, çok daha adam oğlu adamdır. devlet milleti ile Türkiye irademizi her şart ve durumda muhafaza edeceğiz. Fitne ne kadar yaygın olsa da faziletli gönüllerin desteği ile karşımıza dikilen her müşkülü yeneceğiz. Aynı safta aynı ülkülerle ufkun ötesine odaklanacağız. Vatani görevlerimizi inancımızın gücü ile yerine getirdik. Buna da devam edeceğiz.

Devletin muzaffer, milletin müreffeh olması siyasetimizin ana çerçevesidir. Bugün dünyanın bir köşesinde tezahür eden sorun bir başka köşede yankı bulmakta. Dünyada 800 milyon aç varken obeziteden kurtulmak için astronomik paraların harcanması çarpıklığı işaret etmektedir. Sefa sürenlerle sefalette olanların temerküz etmesi hazin tablonun derinleştiğini göstermekte.

Terör saldırısı, etnik çatışmalar insan hayatının ne kadar ucuzladığının bir belirtisidir. İnsanlık huzursuzluğun pençesinde, gemisini kurtaran kaptan mantığının çekim merkezindedir. Demokrasi ve özgürlük ruhu yalnızca göz boyamaya yarayan hamaset düzenekleridir.

Mevcut dünyanın hali dağınık olsa da Türkiye içine kapanamaz. Çevresine sırtını dönemez. Nihai hedefimiz bellidir. Ant olsun yolumuzdan dönmeyecek, ülkümüzden vazgeçmeyecek, Kızılelma’dan ödün vermeyeceğiz. Ülkemizi hiçbir alçağa çiğnettirmeyeceğiz. Ahlak varsa yıkım olmayacaktır. Bugün bakır arıyorsak yarın mutlaka altına ulaşacağız.

Cumhurbaşkanlığı hükümet sisteminde kronik sorunlara neşter vurduk. Cumhurbaşkanlığı hükümet sisteminin umut olduğunu gösterdik. Gücümüze güç kattık. MHP ve Cumhur İttifakı güçlü olduğu sürece demokrasi güvence altındadır. Türkiye’nin öncelikli meselelerin çözümünde her çabayı gösterecek Cumhur İttifakı olacaktır. Terör örgütleri ile can ciğer kuzu sarması olanlara kanacak olan yoktur.

Dün ne dediysek aynı kanaatteyiz. İkinci el inançlara, ayağa düşmüş ezberlere, katlı otoparkta dönen ön yargılara itibar etmemiz söz konusu değildir. Gevşek mizaca hiç sahip olmadık. Siyaseti mert bir şekilde yapmanın amacından sapma göstermedik. Bizi tanıyanlar tanır. Ağzımızdan çıkan her söz bağlayıcıdır. Tutarlılık bizim için vazgeçilmezdir.

– Önümüze hendek kazmak için el birliği yapanlar, balmumundan kanat yapıp uçmaya çalışanlardır. Bunlar kaybetmeye müstahaktır. Bunlarla mücadele bizim için düğün bayramdır. Parti olarak yol haritamızı paylaşmayı samimiyetle hedefliyoruz. İç gündemi, dış gelişmeyi bütünlük içinde ele alıp düşüncelerimizi tarihe not olarak geçmeyi istiyoruz.

Seçimlerde TBMM teşekkül etmiş Cumhur İttifakı da çoğunluğu kazandı. Cumhurbaşkanlığı seçiminde sağlam iradeyi destekledi. Türkiye Yüzyılı’nı sahiplenerek Sayın Erdoğan’ı yeniden devletin başı olarak görevlendirdi. İkinci 5 yıllık döneme de demokratik olgunlukla geçildi. Söz de karar da milletin. Kılıçdaroğlu’nun milletin seçimine gösterdiği tepki faşist dürtülerin sonucudur. Seçimi yapan Türk milletidir.

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı seçen Türk milletidir, bunun neresinde çarpıklık var? Bunun neresinde ahlaki boşluk ve meşrutiyet sorunu vardır. Kaynağı nedir? ABD ve İngiltere’de FETÖ’cğülerle ittifak kurmak mı meşrutiyet, PKK ve HDP ile buluşmak mı meşrutiyet? Kavala’ya özgürlük istemek mi meşrutiyet? Anlatsın da bilelim. Neresi meşrudur da bize meşrutiyet ahkamı kesmektedir.

Türkiye’nin gözü başka, kaşı başka oynayan, kalbi başka dili başka söyleyen yalancı köksüzlerin hezeyan vaatlerine değil, canını dişine takıp gece gündüz çalışan yürekli siyaset insanlarına ihtiyacı vardır. İşte Cumhur İttifakı da dimdik ayaktadır. Sayın Recep Tayyip Erdoğan ve kabinesi görevinin başındadır. Kılıçdaroğlu kendine baksın.

İtibarını nasıl kazanacağını hesap etsin. CHP yoldan çıkmıştır. Cumhur ittifakı polemik yarışına girecek kadar şaşkın değildir. Biz milletin gerçek gündemi ile, bölgesel gelişmeler ile meşgul oluyoruz. Milletimiz bu siyasi kötürümlere seçimlerde hak ettikleri dersi verdi. Hala kafaları almamış. Hala bana mısın demiyorlar. Turpun büyüğü 31 Mart’ta çıkacak, zilletin defteri dürülecek.

Birinci gündem konumuz, depremin hasarlarını tümüyle onarmak, yaraları sarmak, yeni ve güvenli 650 bin konutu inşa ederek teslim etmektir. Cumhurbaşkanımızın 1 Ekim’de TBMM’nin açılışındaki konuşmadan da anlaşılacağı gibi, deprem bölgesinde kurulan konteynerlerde 600 bine yakın vatandaşımız barınmaktadır.

İkinci gündem konumuz toplumsal refah ve rahatlamayı her kesime yaymaktır. Enflasyonla mücadelede başarılı sonuçlar alınmaktadır. Hayat pahalılığı günden güne tesirini kaybedecektir. Emeklilerimizin insanca  ücret düzeyine kavuşmaktan başka seçenekleri kalmadı. Enflasyon üzerinde zam ve zammın kök ücrete yansıtılması samimi dileğimizdir.

Terörün sonuç alması, Türkiye’ye geri adım attırması mümkün değildir. Bu insanlık defolarının inşallah kökü kurutulacak. Terörle huzur, terörle güvenlik, terörle insanlık arasında ikinci bir seçenek yoktur. Bölücü terör örgütü karşısında şaibeli duruş sergileyen kim varsa, durumunu tekrar gözden geçirmeli, ihanetle çakışan yollarını derhal ayırmalıdır. 1 Ekim’deki terör saldırısının önü ve arkası süratle aydınlatılacak. 1 Ekim saldırısı Türkiye’ye karşı yapılmıştır.

Tescilli FETÖ’cülerin Süleyman Soylu’ya iftira kuyruğuna girmeleri, bazılarının da görevdeki İçişleri Bakanı’nı kötülemeleri ortadadır. Kamu görevlilerimizin onuruyla oynanması tehlikelidir.

MHP, yeni anayasanın hazırlanmasında 100 maddelik teklif metni ile hazırdır. TBMM’de temsil edilen siyasi partiler, sorumluluktan kaçmak yerine, milletimizin taleplerine müzahir yapıcı tavır ve tutum içinde hareket etmelidir. Darbe anayasası Türkiye’ye layık değildir. Kılıçdaroğlu’nun “tek adamla anayasa olmaz” çıkışı aymazlıktır.

Son olarak diyeceğim şudur: FETÖ’cüler Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne ümit bağlamasın, siyasi figüranlarına güvenmesin, film festivallerinde dönen dolaplara aldanmasın; biz 15 Temmuz’u unutmadık, 254 şehidimizi unutmadık, gazilerimizi unutmadık, tepemizden yağan bombaları unutmadık, üzerimize sürülen tankları unutmadık, herkes bilsin ki unutursak kanımız kurusun, unutursak gök girsin kızıl çıksın.”

Paylaşın

Erdoğan Ve Bahçeli’nin Beştepe’deki Sürpriz Görüşmesinde Ne Konuşuldu?

Cumhurbaşkanı Erdoğan, MHP Lideri Bahçeli dün, Beştepe’de sürpriz bir görüşme gerçekleştirdi. Yaklaşık 45 dakika süren görüşmede, Meclis’in açılmasıyla beraber İsveç’in NATO üyeliği ve İstanbul, Ankara ve İzmir başta olmak üzere büyükşehirlerde nasıl adayların çıkarılması gerektiği konusunda liderler fikir alışverişinde bulundu.

Erdoğan ve Bahçeli’nin, Meclis’in yeni döneminde sivil anayasayı yapma konusunda Cumhur İttifakı’nın kararlı olduğu görüşmede bir kez daha vurguladı. Görüşmede yeni dönemde Meclis gündemine gelecek kanun tekliflerini de masaya yatıran Erdoğan ve Bahçeli ayrıca, enflasyonun düşmesi için alınan ve alınması planlanan tedbirler başta olmak üzere ekonomik gelişmelerle ilgili de değerlendirmelerde bulundu.

Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Genel Başkanı Devlet Bahçeli’yi dün, Beştepe’de sürpriz bir görüşme gerçekleştirdi.

Görüşmede, TBMM’nin 1 Ekim’de başlayacak yeni yasama yılı ile ilgili değerlendirmelerin yapıldığı ve “yerel seçimlerde AKP ile MHP arasında yürütülecek işbirliği” gibi başlıkların ele alındığı belirtilirken iki liderin “TBMM’nin yeni yasama yılında iki partinin en önemli başlıklarından birinin yeni anayasa olacağını değerlendirdiği” kaydedildi. Yeni anayasa çalışmalarıyla ilgili Cumhur İttifakı, tüm partilerin kapısını çalacak.

Cumhuriyet’te yer alan Selda Güneysu imzalı habere göre, yeni anayasayı “TBMM’den 400 milletvekilinin evet oyu ile geçirmeyi” hedefleyen Cumhur İttifakı kanadında, “Muhalefet çok parçalı yapıya büründü. CHP’nin yeni anayasaya destek vermemesi kamuoyunda ‘vesayetçi bir anayasayı savundukları’ algısını oluşturur. En baştan bu yana kapımız herkese açık diyoruz. Eğer masaya oturmazlarsa, bu durumu halka anlatamazlar.

Zaten kendi aralarında yaşadıkları bölünmüşlük ortada. Teklifin en kötü ihtimalle, 360 milletvekilinin evet oyuyla, referanduma gideceğini düşünüyoruz. Teklifin referanduma gitmesi halinde de halka ‘Biz kapıyı açtık, onlar ise açık olan kapıdan girmek istemediler, en çok şikâyet ettikleri 82 Anayasası’nı, yani darbe anayasasını savundular deriz” görüşü hakim.

Erdoğan ile MHP lideri Bahçeli’nin görüşmesinde İsveç’in NATO üyeliği konusunda atılacak adımların da gündeme geldiği ileri sürülüyor. Bahçeli, “terör örgütlerine destek verdiği” gerekçesiyle “İsveç’in NATO üyeliği ile ilgili şerh düştüğü” biliniyor. MHP kanadı, İsveç’in NATO üyeliği ile ilgili “teröre verilen destekten vazgeçilmesi” şartı bulunuyor. TBMM’nin yeni yasama yılında İsveç’in NATO üyeliği ile ilgili sürecin de ana gündem maddelerinden biri olacağı değerlendiriliyor.

Görüşmenin bir diğer başlığı ise “yerel seçimlerdeki işbirliği” oldu. Heyetler, AKP’nin 7 Ekim’deki olağanüstü kurultayı sonrasında bir araya gelecek. İki liderin öncelikli hedefinin de CHP’li 11 büyükşehir belediye başkanlıklarını kazanmak olduğu biliniyor.

Paylaşın