Bahçeli’den Yerel Seçimler Açıklaması: Milli İrade Sandığa Yansımadı

Partisinin grup toplantısında konuşan MHP Lideri Devlet Bahçeli, “31 Mart seçimlerine katılım oranı çarpıcı şekilde düşüktür. 2019 seçimlerinde yüzde 84 olan katılım oranı 2024’te yüzde 78’e inmiştir. 31 Mart’ta yaklaşık 13 milyon 300 bin vatandaşımızın sandığa gitmediği anlaşılmaktadır” dedi ve ekledi:

“Bundan dolayı milli irade tam ve eksiksiz olarak sandığa yansımamıştır.  CHP genel başkanının yüzde 25’lik cam tavanı çatlatma masalını anlatmasının dayanağı da budur. Tavanı çatlamış bir partinin ayağı yere basmayacaktır.”

Bahçeli, konuşmasının devamında “31 Mart seçimlerine tesir eden olgulardan birisi ekonomik sıkıntılar ve emeklilerimizin yaşadığı sorunlar; diğeri ise mahalli özellik ve şartlara muhafık adayların tespitindeki bazı açmazlardır. Parti olarak milletimizin mesajını aldık ve gerekli çalışmaları başlattık. MHP ile Cumhur İttifakı’nın çok güçlü bir şekilde millete hizmet yolculuğunu sürdüreceğinden herkesin emin olması başlıca arzumdur” ifadelerini kullandı.

Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Genel Başkanı Devlet Bahçeli, partisinin grup toplantısında konuştu. Bahçeli’nin açıklamalarından öne çıkanlar şöyle:

“Toplantımızı takip eden aziz vatandaşlarımıza en kalbi selamlarımı iletiyorum. Tüm iyi niyetimle ülkemizin ve partimizin bahtının açık olmasını diliyorum. İnsanından kopan siyasetçinin kaderi suya nakışlar çizmek sonunda ise dibe çakılmaktır. Siyasetin ekseni akıl, enerjisi ahlak, edası da hürmet ve muhabbettir. Bizim siyasetten anladığımız elbet de bunlardır.

Hiç kuşkusunuz egemenlik kayıtsız şartsız milletindir. Millet ne diyorsa, ne istiyorsa, nasıl karar veriyorsa saygımız ve sadakatimiz tamdır ve tartışmasızdır. Bizim demokrasiye bağlılığımız sözde değil özdedir. MHP, Türkiye ve Türk milletine varlığını adamıştır. Siyasetçinin değil seçmenin mutluluğunu her zaman gaye edinmiştir.

Hem partimiz hem ülkemiz adına 2 mühim demokratik etap geçirmiş, Türk ve Türkiye Yüzyılı hedeflerimize ulaşma mücadelemiz kamçılanmıştır. Biz görevimizin farkındayız. Yapacaklarımızın şuurundayız. Vizyonu yetmeyenlerin umutsuzluk çarkına kapılması bundan sonra da muhtemeldir. Türkiyemizi hak ettiği gelişmişlik statüsüne mutlaka çıkarmalıyız. Bizim milliyetçiliğimiz çağın birikimi olan gelişmeleri birlikte yaşatmayı, beraberce değerlendirmeyi esas almaktadır.

İstanbul’un fethinin 600. Yıl dönümü olan 2053’te bu ideal gerçekleşecektir. İstikbalin ve istiklalin güvencesi Cumhur İttifakı’dır ve varlığını kararlılıkla devam ettirecektir.

Değerli milletvekillerim son bir aylık zaman diliminde geçtiğimiz ikinci demokratik etap 31 Mart seçimleridir. Türk milleti hükmünü vermiştir nümüzdeki beş yılın yerel yöneticileri seçilmiştir. Geldiğimiz bu aşamada MHP’nin 31 Mart seçimleriyle ilgili görüş ve değerlendirmeleri üç madde halinde şunlardır:

1) 14 Mayıs ve 28 Mayıs 2023 tarihlerinde yapılan cumhurbaşkanlığı ve milletvekilliği seçimlerinden yaklaşık 10 ay sonra milletimiz bu defa da yerel seçim için sandık başına gitmiştir. Milletimizin hür iradesiyle verdiği demokratik karara saygılıyız seçim sonuçlarının ülkemize milletimize ve siyasi partilere hayırlı olması da temennimizdir. Yerel seçimlerin doğası ile genel seçimlerin doğası farklıdır. İkisini de birbirine karıştırmak fahiş bir yanlıştır. Yerel seçimlerde özne ve öncelik adaylar olduğu halde genel seçimlerde partilerdir.

31 Mart yerel seçimlerinden sonra el değiştiren birisinin çıkıp diğerinin indiği bir iktidar yapısı yoktur. 31 Mart yerel seçimlerinden sonra rota değiştiren, hedeflerinden sapan, iddialarından cayan yerinde sayan bir Türkiye yoktur. Yerel iktidar olduk diyenler hayal alemindedir. Türkiye’de iktidar tektir ve o da cumhurbaşkanlığı kabinesidir. Fazladan üç beş belediye başkanlığı kazanmakla yerel iktidar tantanası koparanların siyasetin nesnel gerçeklerine vakıf olmadıkları ayan beyan ortadadır. Bugün şımaranların harın milletten şamarı yemeleri mukadderdir

2) 31 Mart seçimlerine katılım oranı çarpıcı şekilde düşüktür. 2019 seçimlerinde yüzde 84 olan katılım oranı 2024’te yüzde 78’e inmiştir. 31 Mart’ta yaklaşık13 milyon 300 bin vatandaşımızın sandığa gitmediği anlaşılmaktadır. Bundan dolayı milli irade tam ve eksiksiz olarak sandığa yansımamıştır. CHP genel başkanının yüzde 25’lik cam tavanı çatlatma masalını anlatmasının dayanağı da budur. Tavanı çatlamış bir partinin ayağı yere basmayacaktır.

3) 31 Mart seçimlerine tesir eden olgulardan birisi ekonomik sıkıntılar ve emeklilerimizin yaşadığı sorunlar; diğeri ise mahalli özellik ve şartlara muhafık adayların tespitindeki bazı açmazlardır. Parti olarak milletimizin mesajını aldık ve gerekli çalışmaları başlattık. MHP ile Cumhur İttifakı’nın çok güçlü bir şekilde millete hizmet yolculuğunu sürdüreceğinden herkesin emin olması başlıca arzumdur.

Yerel seçimlerde parti oylarının doğru ve sağlıklı anlaşılması için il genel meclisi seçim sonuçlarına bakmak kaçınılmazdır. 51 ili kapsamına alan il genel meclis seçimlerinde Milliyetçi Hareket Partisi’nin oy oranı yüzde 16,62’dir. Şimdi televizyon bülbülü olan bir profesöre sesleniyorum, hani nerede yüzde 5’in altına inen oy oranımız? Hani nerede zayıflayan seçmen desteğimiz?

” Yeni bir dünya savaşı cinayettir”

Rusya ile Ukrayna, İsrail ile Filistin arasındaki savaş ve çatışmalar önce ateşkes, sonra barış ve siyasi çözümle düğümlenmelidir. Kiev ile Moskova, İstanbul’da el sıkışmalı, üçüncü dünya savaşı senaryosunu tedavüle sokan, nükleer savaştan bahseden zalimlerin tezgahı boşa çıkartılmalıdır. Yeni bir dünya savaşı cinayettir, Allah muhafaza beşeriyetin sonunu hazırlayacaktır. Rusya ile NATO’yu çatıştırma, Fransa’nın Ukrayna’ya asker yollama ihtimalleri ateşe benzin dökmektir. Barış herkesin yararına, her ülke ve millet için hayat memat konusudur.

İsrail ile İran arasındaki yoğunlaşan gerilimin, karşılıklı çatışma ve silaha sarılma tercihinin son bulması, Ortadoğu’ya barış, sağduyu ve sükûnetin hakim olması dileğimizdir. Bölgesel bir savaşın patlak vermesi zincirleme felaketleri tetikleyecektir. Buna hiç kimsenin, hiçbir devletin hakkı yoktur.

İsrail’in 1 Nisan’da İran’ın Şam diplomatik misyonunu hedef alması, İran’ın da 13 Nisan’ı 14 Nisan’a bağlayan gece yarısı 100 balistik füze, 30 seyir füzesi, 170 İHA ile misilleme de bulunması herkesin gözü önünde cereyan etmiştir. ABD ve Batı Avrupa ülkeleri İsrail’e destek vererek ikiyüzlü siyasetlerini teyit etmişlerdir. İran’ın, operasyonun başarıyla tamamlandığı açıklaması, dahası bu operasyonda fırlatılan füze ve uçurulan İHA’ların tamamıyla etkisiz hale getirilmesi, tek bir kişinin dahi burnunun kanamaması başka bir tartışma konusudur.

Adeta Gazze katliamının perdelenmesi ve dikkatlerin farklı yöne çekilmesi için iki devletin ön planda olduğu bir tiyatro gösterisi sahnelenmiştir. İsrail’in Gazze’deki soykırım suçuna tahammül etmek, sabır göstermek, alttan almak hiçbir vicdan sahibinin yapacağı bir şey de değildir. Netenyahu canidir, istifa etmelidir, hesap vermelidir, barış yanlısı bir hükümet kurulmalıdır.

Sayın Cumhurbaşkanımızın ve Kabinesinin Filistin ve Gazze gerçeğini dünyaya anlatan insani, vicdani, ahlaki tutarlılığı olan politikaları kesintisiz devam etmelidir. İsrail ile Filistin arasındaki barış arayışlarına sonuna kadar destek verilmelidir. Bunun yanı sıra iki devletli çözüm ortamı derhal teessüs etmelidir. Başkenti Doğu Kudüs olan, 1967 sınırlarına haiz, egemen, bağımsız, siyasi ve toprak bütünlüğünü sağlamış bir Filistin devleti kurulmadan ne Ortadoğu’da ne de dünya çapında sular durulmayacak, barış ve çözüm iklimi yeşermeyecektir.

Başta TBMM İçtüzüğü olmak üzere, yürürlükteki hukuk mevzuatı Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’yle uyumlaştırılmalı, bu alanda reformist adımlar atılmalıdır. Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nin aksayan yönleri tamir edilerek bütün kurum ve kurallarıyla kalıcı hale getirilmesi, yönetim hayatımızdaki istikrarın elbirliğiyle kökleştirilmesi önceliğimizdir.

Tavsayan ve kasten uzatılan HDP’nin kapatma davası sonuçlanmalı, arkasından sıra DEM’e gelmeli, nitekim bölücü partilerin kapısı kilitlenmeli, başka isimlerle açılmaları anayasal çerçevede engellenmelidir… İttifak sistemi gözden geçirilerek siyasi ve demokratik istikrarı zaafa uğratan ve uygulamada şahit olunan bazı çarpıklıklar ilerleyen süreçte giderilmelidir.

Önümüzdeki sıcak gündemlerden birisi de sivil, demokratik ve kapsayıcı yeni anayasa hazırlığı olmalıdır. Milliyetçi Hareket Partisi, 100 maddelik anayasa teklifiyle mezkur hazırlığa katkı vermek için samimi çağrısını yineleyerek herkesi sorumluluk bilinciyle hareket etmeye davet etmektedir. Biz hazırız, darbe anayasasını rafa kaldırmanın sadece zaman, emek, sabır, sağduyu ve ahlaki uzlaşma gerektirdiğine inanıyoruz.”

Paylaşın

Bahçeli Muhalefeti Hedef Aldı: Rüzgar Eken Fırtına Biçer

Ramazan Bayramı dolayısıyla mesaj yayınlayan MHP Lideri Devlet Bahçeli, mesajında muhalefeti hedef alarak, “Devlet ile milleti karşı karşıya getirme sinsilikleri, bilahare devleti kötü gösterme niyetleri bilhassa 31 Mart seçimlerinden sonra hızlanmıştır ki, buna tahammül etmek ve görmezden gelmek milli iflasa çanak tutmak demektir” dedi ve ekledi:

“Türkiye Cumhuriyeti sandıkta kurulmamıştır. Türk tarihi sandıkta yazılmamıştır. Herkes aklını başına almalı, rüzgar ektiği müddetçe fırtına biçeceğini unutmamalıdır. Türkiye demokratik olgunluğu, tarihsel ve kültürel müktesebatı, birlik ve kardeşlik duygularıyla istikbalin huzur, istikrar, kudret, refah ve güvenlik timsali olarak sivrilecektir.”

Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Genel Başkanı Devlet Bahçeli, Ramazan Bayramı dolayısıyla mesaj yayınladı. Bahçeli, mesajında şu ifadeleri kullandı:

“Bölgesel ve küresel huzursuzluk sarmalının gittikçe sertleştiği günümüzde milli birlik ve dayanışma ruhumuzun takviye ve tahkimi her alan ve aşamada temin edilmelidir. Maddi, mekanik, melez ve menfaat temelli bir dünya tablosunun insanlığın değer ve miras zenginliğini sürekli tahrip ettiği, hoşgörü ve merhamet duygularını tehlikeli ölçülerde zedelediği izahtan varestedir.

Siyasi, ticari, diplomatik ve ekonomik cepheleşmelerin medeniyet ve milletler arasında çok boyutlu kriz ve anlaşmazlıklara yol açtığı, hatta çatışma ve savaş ortamlarına davetiye çıkardığı pek çok tecrübeyle sabittir. Maalesef beşeriyetin pençesine düştüğü anlam ve maneviyat bunalımı devamlı derinleşip genişlemektedir. Bundan mülhem huzursuzluk ve güvensizlik yaygın haldedir.

Öngörülemez bir dünyanın önüne geçilemeyen karmaşa ve kaos girdabı devamlı surette yoğunluk kazanmaktadır. Rusya ile Ukrayna arasında süregelen savaş, Gazze’yi ablukaya alan İsrail soykırımı, İran ile İsrail’in karşılıklı alarma geçmesi, terörizmin hunhar eylem ve emelleri, yeni bir dünya savaşının telaffuz edilmesi küresel çapta barış, istikrar ve sükunete akut ihtiyaç olduğunu resmetmektedir.

Adil, adaletli, huzurlu, güvenli ve müreffeh bir geleceğin inşası her ülkenin, her toplum ve milletin ortak sorumluluğudur. Aksi halde nevzuhur bir ortaçağın doğuşu, bugüne kadar elde edilen kazanımların mahvı kaçınılmazdır. Sadece Türk ve İslam coğrafyalarının değil, tüm dünyanın da bayramların manevi iklimine muvafık ve müzahir şekilde kucaklaşması, sıkılı yumrukların açılması, münakaşayı ve hegemonya mücadelelerini ikame edecek iyi niyetli, dostane ve kalıcı ilişki ağlarının kurulması yaşanabilir bir dünya için elzem ve mecburidir. İnsanlık vicdanı zulme karşı seferber olmalıdır.

Zalimlerin şiddet ve nefret politikalarına karşı aynı cenahta bulunmak haysiyet ve hakkaniyet gereğidir. Milyarlarca insan aç ve yoksul haldeyken, hak ve hürriyetlerden mahrumiyet içinde çırpınırken, sınırlı ve sayılı seviyedeki sözde ayrıcalıklı ve kaymak tabakanın servet ve lüks içinde hayat sürmesi, bunun yanında eşitsizliğin ve haksızlığın küreselleşmesi elbette iyimser bekleyişleri acze düşürmektedir.

Esasen çözülmesi gereken ilk düğüm de budur. Denetimsiz hırsın, dizginsiz nefsin, dipsiz heva ve hevesin peşinde sürüklenen; daha çok kazanma, daha çok yeme, daha çok hakimiyet kurma, daha çok elde etme gayesiyle hiçbir insani ve vicdani eşik tanımayanların dünyayı ateşe vermek için adeta yarış halinde olduklarını inkar etmek mümkün değildir. İnsanı saran sert kabuğun kırılarak özün ortaya çıkarılması, yeniden ortak değerler ve maneviyat dairesinde buluşulması mutlak hedef olmalıdır. Bayramın vaaz ve vaat ettiği yakın ve yalın gerçek de bu hedefin tezahürünün gönül birliğiyle ifa ve ifadesidir.

Bayramın mehabetinde küslük ve kutuplaşma yoktur. Bayramın muhabbet ikliminde dargınlık ve ayrılık yoktur. Bayramın mana ve muhteva iradesinde sıla-i rahim güzelliği, vuslat aydınlığı, ayrı kalmış ellerin yeni baştan tutuşmasının yanı sıra mesafeli gönüllerin samimiyetle kavuşması ve kaynaşması yer almaktadır. İnanıyorum ki, Türk ve Türkiye Yüzyılı da Türk milletine, gelecek nesillere zamanlar üstü bayram lezzeti yaşatacaktır.

Bu lezzete zehir katmanın arayış ve amacında olanların mevzi kazanımlarla şımarmaya başlaması, içine gömüldükleri yılgınlığı mal bulmuş mağribi gibi çılgınlıkla telafi çabaları siyasi şuursuzluktan daha çok Türkiye’nin ve dünyanın gidişatını okumayan miyop bakıştan ve vizyon fukaralığından kaynaklanmaktadır.

Hiçbir umut, ufuk ve parlak bir gelecek sunmadan, emperyalizmin suflesi ve PKK ittifakıyla yol yürüyenlerin ilk virajda devrilecekleri kesindir. Bugün dönemsel yükselişlerinden dolayı böbürlenip değişim methiyesiyle caka satanların Türkiye’yi kuruluş ilkelerinden koparması söz konusu olamayacaktır. Demokratik hakları anarşiye tahvil etmeye kalkışan bedhah bölücülerin dün olduğu gibi bugün de meydanın boş olmadığını, Türk devletinin egemenliğini zedeleyici mütehakkim eylemlerinin acıklı sonuçlarına maruz kalacaklarını bilmelerinde sayısız yarar vardır.

Van’da hukuki bir meseleyi çarpıtıp sokakları savaş alanına çevirenler esasen demokrasi celladı, devlet ve millet muarızıdır. Hukuken seçime girmesi baştan yanlış olan ve bölücü terör örgütü PKK’ya övgüler düzdüğü bilinen bir şahsa belediye başkanlığı mazbatasının verilmesi de baştan ayağa skandaldır ve yanlıştır. Bunun millet iradesine saygı olduğunu ileri sürmek ise ahmaklık ve aldatmadır.

Çünkü Türk milletinin muazzez iradesi her türlü bölücüye, bölünmeye, teröre ve teröriste sonuna kadar karşıdır ve karşı duracaktır. Sokakların hak arama yeri olmadığı, şiddet ve zor kullanarak olmayan bir hakkın alınamayacağı iyi bilinmelidir. Tam tersi bir süreç devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğünü sarsacak ve devlette zaaf oluşturacaktır. Üstelik devlet ile milleti karşı karşıya getirme sinsilikleri, bilahare devleti kötü gösterme niyetleri bilhassa 31 Mart seçimlerinden sonra hızlanmıştır ki, buna tahammül etmek ve görmezden gelmek milli iflasa çanak tutmak demektir. Zira tarihimizin her döneminde devlet ile milletin kaderi bir ve aynıdır.

İkisini birbirinden ayırma ve ayrıştırma çabalarının uzun vadede hain senaryoların tedavülüne, milli güç unsurlarının zayıflamasına kapı aralaması muhtemeldir. ‘Cam tavanı kırdık’ diyenlerin Türk devletinin çatısını ve Türk milletinin varlığını dinamitlemesine asla fırsat verilmeyecektir.

“Türkiye Cumhuriyeti sandıkta kurulmamıştır”

Türkiye Cumhuriyeti sandıkta kurulmamıştır. Türk tarihi sandıkta yazılmamıştır. Herkes aklını başına almalı, rüzgar ektiği müddetçe fırtına biçeceğini unutmamalıdır. Türkiye demokratik olgunluğu, tarihsel ve kültürel müktesebatı, birlik ve kardeşlik duygularıyla istikbalin huzur, istikrar, kudret, refah ve güvenlik timsali olarak sivrilecektir.

Türk milletine kan, renk ve ruh veren Türk vatandaşlarının tamamı birdir, eşittir ve hepsi bin yıllık kardeşliğin aziz mensuplarıdır. Bu duygu ve düşüncelerle, kahraman şehitlerimizi rahmetle, hürmetle anıyor; şehit analarımızın, şehit babalarımızın ve şehit yakınlarımızın bayramını gönülden kutluyorum. Gazilerimize en iyi dileklerimi sunuyor, halen tedavi altında bulunanlara şifa temennilerimle hayırlı bayramlar diliyorum.

Nerede yaşıyorsa yaşasın, yurt içinde ve yurt dışında hayatın yükünü omuzlamış değerli vatandaşlarımızın, büyük Türk milletinin, gönül ve kültür coğrafyalarında varoluş mücadelesi veren kardeşlerimizin mübarek Ramazan Bayramı’nı içtenlikle tebrik ediyor, selam ve saygılarımı sunuyorum. Her günümüz bayram olsun. Cenab-ı Allah yar ve yardımcımız olsun. Ümit ederim ki, bu bayramda uzatılan hiçbir el geri çevrilmesin, barış ve kardeşliğimiz ebediyete kadar var olsun.”

Paylaşın

MHP Lideri Bahçeli’den ’31 Mart’ Çıkışı: Şımaranların Akıbetini Herkes Görecek

Seçim gündemine ilişkin değerlendirmeler yapan MHP Lideri Devlet Bahçeli, Milliyetçi Hareket Partisi yüzde 16,62’lik oy oranı ve kazandığı 220 belediye başkanlığıyla hamdolsun umutları diriltmiş, Cumhur İttifakı’nın gücüne güç eklemiştir. Partimiz milli özlem ve hedeflere her zaman tercüman olmuş, milletimiz ne diyorsa ona kulak vermiştir” dedi ve ekledi:

Haber Merkezi / “Partimizin ve Türkiye’mizin önü açıktır. Seçimsiz geçecek yaklaşık 4 yıllık sürede ülkemiz her alana teşmil edilecek reformlarla yükselişini devam ettirecektir. Siyasette elde ettikleri geçici mevzi kazanımlarla şımarmaya ve tahriklerini göstermeye başlayanların günün sonunda nasıl bir demokratik akıbetle karşılaşacağını da herkes görecektir.”

Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Genel Başkanı Devlet Bahçeli, partisinin kurucu Genel Başkanı Alparslan Türkeş’in 27’nci ölüm yıl dönümü nedeniyle mesaj yayımladı. Bahçeli, mesajında şu ifadeleri kullandı:

“Türk siyaset ve demokrasi hayatına derin izler bırakan müstesna isimlerin maşeri vicdanda muhkem bir mevkii olmakla birlikte takdir, tazim ve şükranla hatırlanması milletimize özgü alicenap ve vefakâr bir özelliktir. Vatan ve millet sevgisiyle mücehhez değerli şahsiyetlerin sadece yaşadıkları dönemleri değil, kendilerinden sonraki devirleri de fikir, görüş ve düşünceleriyle etkilediği apaçık bir gerçektir.

Merhum Başbuğumuz Alparslan Türkeş Bey işte böyle bir vasfa ve vakara ziyadesiyle sahiptir. Ülkemizin zor ve sıkıntılı yıllarında haklı mücadelesiyle adından en çok bahsettiren, milli birlik ve kardeşlik hissiyatını en fazla benimseyen liderlerden birisi Merhum Türkeş Bey’dir.

Ülke ve ülkü sevdasıyla tebarüz etmiş; dava, devlet ve siyaset insanı hüviyetiyle gündeme gelmiş, gönüllere girmişti. Kaldı ki inançlarından ve ilkelerinden hiç taviz vermemişti. Önce Türk tarih ve kültürünün özsuyuyla beslenip tomurcuklanan, arkasından serpilip köklerini derinlere salan, sonra da siyasallaşıp toplumsal harekete dönüşen Türk milliyetçiliği fikriyatının geçmiş ve geçirmiş olduğu safhalarda onun muteber rolü olduğunu hiç kimse inkar edemeyecektir.

Merhum Türkeş Bey’in iki kutlu emaneti olan Milliyetçi Hareket Partisi ve Ülkü Ocakları bugünkü zaman diliminde, bir yanda milli ve manevi değerlerin muhafızı diğer yanda da milletimizin istikbal ve istiklal güvencesi mertebesine erişmiştir.

Kara propagandaların, karanlık projelerin, karamsar palavraların biteviye faal ve faaliyet halinde olduğu şu günlerde Milliyetçi Hareket Partisi Türk siyasetinin istikrar ve itibar aydınlığı olarak öne çıkmıştır. Bu gerçeğin ışığında, 31 Mart 2024 Mahalli İdareler Seçimlerinde de Milliyetçi Hareket Partisi yüzde 16,62’lik oy oranı ve kazandığı 220 belediye başkanlığıyla hamd olsun umutları diriltmiş, Cumhur İttifakı’nın gücüne güç eklemiştir.

Partimiz milli özlem ve hedeflere her zaman tercüman olmuş, milletimiz ne diyorsa ona kulak vermiştir. Nitekim hayata ve hadiselere bakışımızın fikri mihveri olan Türk milliyetçiliği, demokrasiyle ayrılmaz ve ayrıştırılması imkansız bütünlük içindedir.

Merhum Türkeş Bey hayattayken, sürekli tefrika ve tezvirat çıkaran, Türkeş’siz MHP’yi tesis etmek için çırpınan kim varsa, bugün onun adı ve anıları kapsamında istismar ve istila teşebbüsleriyle Milliyetçi Hareket Partisi’ni zaafa uğratmak için yarış halindedir.

Makûs niyet sahiplerinin sahte ve samimiyetsiz duruşlarını elbette ciddiye alacak, aldırış edecek, ikna olacak sağduyulu hiçbir insanımız da yoktur. Unutulmamalıdır ki, Milliyetçi Hareket Partisi demek; Türklüğün alemdar yüreği, Türkiye’nin ahlak yüksekliği, Türk ve Türk milletinin akıl, gönül, güven ve iman yüzü demektir.

55 yıllık bir maziyi kucaklayıp geleceğin Türk asırlarında kutup yıldızı gibi parlayacak olan Milliyetçi Hareket Partisi çağın ruhunu kavrayıp, zamanın ters ve bozucu akıntılarına karşı müteyakkız bir iradeyle mukabele edecektir. Partimizin ve Türkiye’mizin önü açıktır.

Seçimsiz geçecek yaklaşık 4 yıllık sürede ülkemiz her alana teşmil edilecek reformlarla yükselişini devam ettirecektir. Siyasette elde ettikleri geçici mevzi kazanımlarla şımarmaya ve tahriklerini göstermeye başlayanların günün sonunda nasıl bir demokratik akıbetle karşılaşacağını da herkes görecektir. Türk ve Türkiye Yüzyılı hedeflerine mutlaka ulaşılacaktır.

Türk birliğinin hasretini çekip hayallerini kuran Merhum Türkeş Bey’in inanıyorum ki ruhu şad olacaktır. Vefatının 27’inci yıl dönümünde Merhum Başbuğumuz Alparslan Türkeş Beyi, aziz şehitlerimizi, tarih boyunca, vatan ve millet sevdası ile can veren muhterem ecdadımızı; bu değerler uğruna hayatlarını kaybetmiş ülküdaşlarımızı rahmet, minnet ve şükran hislerimle anıyorum. Mekânları Cennet, Cenab-ı Allah hepsinden ayrı ayrı razı olsun.”

Paylaşın

Bahçeli’den ‘Yerel Seçimler’ Hakkında Açıklama: Ekonomik Kriz Vurgusu

Seçim sonuçlarına ilişkin açıklama yapan MHP Lideri Devlet Bahçeli, “Ekonomik şikayetlerin toplumsallaşıp siyasal alana sirayetiyle tepkisellik dozu bir hayli fazla olan sonuçlar ülke genelinde tezahür etmiştir. Bunun yanında seçime katılım oranının da bir önceki seçimle mukayese edildiğinde düştüğü gözlemlenmiştir” dedi.

Haber Merkezi / Devlet Bahçeli, açıklamasının devamında, “Bu kapsamda Milliyetçi Hareket Partisi ve Cumhur İttifakı’nın çok cepheli mücadelesine karşılık DEM takviyeli Cumhuriyet Halk Partisi’nin konjonktürel kimi rahatsızlık ve memnuniyetsizlikten istifade ederek sivrildiği açıktır.

Fakat Türkiye’yi yöneten iktidar değişmemiştir. Sanki iktidar değişikliği olmuş gibi dedikodu çıkaran, erken seçim yaygarası koparan, bu kapsamda akıl tutulması yaşayan çevrelerin şuursuzca hareket etmesi tek kelimeyle aymazlık ve ahlaki çarpıklıktır. Cumhurbaşkanlığı Kabinesi görevinin başındadır” ifadelerini kullandı.

Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Genel Başkanı Devlet Bahçeli, yaptığı yazılı açıklamayla 31 Mart yerel seçimleri hakkında bir değerlendirmede bulundu. Bahçeli, açıklamasında şu ifadeleri kullandı:

“31 Mart Mahalli İdareler Seçimleri yurt genelinde bazı münferit hadiseler dışında huzur, güven ve sükûnet ortamı içinde tamamlanmış, bu suretle kesin olmayan sonuçlar belli olmuştur. Nitekim milli irade sandıkta tecelli etmiştir.

Elbette aziz milletimizin takdir ve tercihi başımızın üstündedir. Sandıktan çıkan demokratik karara saygımız da tamdır. 31 Mart seçimleri, Türk demokrasi hayatının yüksek bir standarda ulaştığını, bu konuda dünyaya örnek teşkil ettiğini adeta belgelemiştir. Aziz milletimizin sandık vasıtasıyla verdiği mesaj mühimdir.

Milliyetçi Hareket Partisi bu demokratik mesajı almış, seçim sonuçlarının çok boyutlu değerlendirmesini yapmak üzere kolları sıvamıştır. Ekonomik şikayetlerin toplumsallaşıp siyasal alana sirayetiyle tepkisellik dozu bir hayli fazla olan sonuçlar ülke genelinde tezahür etmiştir. Bunun yanında seçime katılım oranının da bir önceki seçimle mukayese edildiğinde düştüğü gözlemlenmiştir. 31 Mart seçimlerinde, önümüzdeki beş yılın yerel yöneticileri belirlenmiştir.

Bu kapsamda Milliyetçi Hareket Partisi ve Cumhur İttifakı’nın çok cepheli mücadelesine karşılık DEM takviyeli Cumhuriyet Halk Partisi’nin konjonktürel kimi rahatsızlık ve memnuniyetsizlikten istifade ederek sivrildiği açıktır. Fakat Türkiye’yi yöneten iktidar değişmemiştir. Sanki iktidar değişikliği olmuş gibi dedikodu çıkaran, erken seçim yaygarası koparan, bu kapsamda akıl tutulması yaşayan çevrelerin şuursuzca hareket etmesi tek kelimeyle aymazlık ve ahlaki çarpıklıktır.

Cumhurbaşkanlığı Kabinesi görevinin başındadır. Her alanda atılım ve reform hamlelerine kararlılıkla devam edecektir. Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan devletin başıdır ve desteğimiz sonuna kadar arkasındadır. Cumhur İttifakı’nın TBMM’deki sayısal ve siyasal çoğunluğu da herkesin malumudur. Bilinmelidir ki, Cumhur İttifakı istikbalin mimarı, Türk Devri’nin mihmandarı, yeni yüzyılın mihveri ve mihenk taşıdır.

Günü kurtarma telaşına kapılanlarla geleceği kurma arayış ve amacında olanları Türk milleti müstesna ölçüde tefrik etmekte, bu çerçevede milli tarihimizin mecmuu seviyesinde bulunan Cumhur İttifakı’nı gönülden sahiplenmektedir.

Ancak milletimiz yerel seçimler kanalıyla bilhassa sosyal ve ekonomik sıkıntılarını paylaşmış, önümüzdeki sürecin gündem konusunu tayin etmiştir. Egemenlik milletindir, yetki milletindir, siyasi istikrarı ekonomik istikrar ve gelişmişlikle perçinlemek hepimizin ortak sorumluluğudur. 31 Mart seçim sonuçlarını kim nasıl yorumlarsa yorumlasın, Milliyetçi Hareket Partisi müessir bir başarı elde etmiştir.

“Yerel yönetimlerdeki mevzi kayıpları telafi edilecektir”

Televizyon ekranlarından maksatlı ve marazi iddialarda bulunan sözde uzman ve yorumcular ile muhalif tetikçiler yine hüsrana uğrayacaklardır. Bu nedenle karamsarlığa ve ümitsizliğe mahal yoktur, mücadelemiz ve millete hizmet azmimiz şevkle ve hız kesmeden sürecektir. Milliyetçi Hareket Partisi ve Cumhur İttifakı daha çok çalışacak, milletle daha çok hemhal olacak, cesameti yaygınlaşan sorunların çözümüyle birlikte yerel yönetimlerdeki mevzi kayıplar da mutlaka telafi edilecektir.

İnanıyorum ki, 31 Mart seçimlerine katılan her siyasi parti kendi payına düşen hisseyi alacak, lazım gelen dersleri mutlaka çıkaracaktır. Milliyetçi Hareket Partisi ve Cumhur İttifakı’nın değerli adaylarına oy veren aziz vatandaşlarımıza şükranlarımı sunuyorum. Çok yoğun bir kampanya dönemine imza atan, gece gündüz çalışan Sayın Cumhurbaşkanımıza, AK Parti’ye gönül vermiş kardeşlerimize teşekkür ediyorum.

Adanmış ve inanmış bir vicdanla, dürüst ve samimi bir mizaçla üstlendikleri kutlu görevleri insanüstü bir gayretle yerine getiren, Cumhur İttifakı’nın ve üç hilalin onurunu bayraklaştıran aziz dava arkadaşlarımla iftihar ediyor, hepsini yürekten kutluyorum. Seçilen belediye başkanlarımızı, belediye meclis üyelerimizi, il genel meclis üyelerimizi tebrik ediyor, başarılar diliyorum.

Mübarek Ramazan ayında, aziz milletimin her güzel insanına gönül dolusu selam, sevgi ve hürmetlerimi iletiyorum. Türk milletinin ruh kökü, Türkiye Yüzyılı hedefinin ufuk çizgisi olan Cumhur İttifakı’nın kararlı, heyecanlı, yürekli ve imanlı şekilde yoluna devam edeceğini de herkesin bilmesinde yarar görüyorum.”

Paylaşın

Bahçeli, Erdoğan’a Seslendi: Ayrılamazsın

MHP’nin 14’üncü Olağan Büyük Kurultayı’nda konuşan Devlet Bahçeli, yerel seçimleri kastederek “Bu benin son seçimim” diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan’a seslendi: Ayrılamazsın, Türk milletini yalnız bırakamazsın. Yeni yüzyılın kurtarıcı lideri olarak sizi görmek istiyoruz.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 8 Mart’ta yaptığı açıklamada, “Benim için bu bir final. Yasanın verdiği yetkiyle bu seçim son seçimim. Ama buradan çıkacak netice benden sonra gelecek kardeşlerim için bir emanetin devri olacak. Onun için de hazırlıklarımızı buna göre yapıp adımları buna göre atmamız lazım” demişti.

Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) 14. Olağan Büyük Kurultayı, Ankara Spor Salonu’nda yaptı. Kurultayda “Milli Yükseliş İradesi” isimli yeni parti programı kabul edildi. Ayrıca delegeler genel başkanlık seçimi için oy kullandı. Kurultaya tek aday olarak giren Devlet Bahçeli, 1295 delegenin tamamının oyunu alarak yeniden genel başkan seçildi.

Kurultayda konuşan Devlet Bahçeli, şu ifadeleri kullandı: “Türk milletinin, ahlak ve yürek gücünün timsali olan sizlerle iftihar ediyorum. Türkiyemizin 81 ilini temsilen bu salonda hazır bulunuyorsunuz. Doğusundan batısından, güneyinden kuzeyine tüm güzellikleriyle, tüm renkleriyle Türkiyemiz hamdolsun buradadır. Her anı mazimizin kayıtlarına geçen hayat yolculuğunda tomurcuk kaygısı taşımayan bir ağacın odun olmaktan başka bir seçeneği yoktur.

Milliyetçi hareketin 55 yıl önce yola çıkarken mutlak suretle tomurcuk derdi vardı. Yeşillenen yapraklarımız kimi zaman sararıp düştü. Bu yaprakların akıbetini rüzgarlar tayin etti. Bazıları kapıyı sert çekip gittiğinden dönmeye yüzleri kalmadı. Bazıları ıssızlığa mahkum oldu. Kimi zaman da sapı gövdemizden ayrılan baltaların darbesine maruz kaldık. Ancak geldiğimiz bu aşamada tıpkı bir çınar gibi Türk milletinin vicdanında kök salmasını başardık.

Türkiye Cumhuriyeti’nin 100 yıllık mirasını yağmalayan habis güruh, milletimizi mağlup etmek için yanıp tutuşuyor. Bunlar kuyruğa girerek Türk milletinin diriliş azmini kırmanın arayışındalar. Türk demokrasi ve siyaset hayatını kumpaslarla zehirlemenin amacındalar. Türkiye üzerinde kumar oynayan muhalefet partileri, milletimizin mukavemet zırhı olan milli birlik hisarlarını yıkmak için adeta yarışıyorlar.

Cumhurbaşkanlığı ve milletvekilliği seçimlerinde hayal kırıklığına uğrayan muhalefet cenahı, birbirini yiyip bitirerek, 31 Mart seçimlerine kara propaganda ile hazırlanıyor. Bu muhalefetin ne söyleyip nasıl göründüğünden daha mühimi görüyorum dediğini idrak edememesidir. Türkiye’de bir muhalefet bozgunu yaşanmaktadır.

Muhalefet iflah olmaz derecede hastadır. Cumhuriyet Halk Partisi, üçüncü dünya ülkelerindeki muhalefet partilerinden çok daha aşağıdadır. Terör örgütü PKK’nın siyasallaşmasını misyon edinen CHP, demlenerek metruk bir tekneyi andıracak şekilde rotasını kaybetmiş, bölücü korsanlar tarafından rehin alınmıştır. Bizi ilgilendiren demlenmiş CHP kanadıyla ülkemize reva görülen haksızlıklar ve güvenlik tehlikelidir. DEM, CHP’yi maalesef dönüştürmekle kalmamış, istikametinden koparmıştır. CHP mayına basmış, siyasi seçenek olmaktan uzaklaşmıştır. Bu partide ayaklar baş, başlar ayaktır.

İstanbul Çekmeköy’de seccade, Ataşehir’de zikirmatik dağıtan, ofislerde utanmadan balya balya para sayan CHP yönetimi ne yapsa beyhudedir zira demlenip PKK’yla kent ittifakı maskesi altında organik bağ kurmasının bedelini 14 gün sonra sandıkta ödeyecektir. Ankara’da PKK ile ittifak yapan vitrin milliyetçilerinin hesabını Türk milleti 14 gün sonra soracaktır.

Dünyanın en büyük Türk kentinin onyıllarını çalan bu kenti Ermenilerin sayan büyükşehir belediyesini sıçrama tahtası gören, CHP’yi Saraçhane’den yöneten malum zat için veda vakti gelmiştir. CHP içindeki kaos ve karmaşanın ülkemizin geneline yayılma ihtimali korkunçtur. Partilerini yönetemeyenlerin, birbirlerine hürmet beslemeyenlerin yerel yönetimlerde millete hizmet etmelerini düşünmek abestir.

Türkiye’nin bir Kürt sorunu yoktur, terör sorunu vardır. Türk kökenli kardeşlerimizin sorunlarını konuşmak başka, yapay sorunları konuşmak başkatır. Türk ile Kürt, Alevi ile Sünni arasında uçurumlar oluşturmaya hizmet edenler hainlerin en hainidir. Devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğüne hançer saplayanlar Türk’ün de Kürt’ün de, Alevi’nin de Sünni’nin de düşmanıdır.

“Ayrılamazsın, Türk milletini yalnız bırakamazsın”

Geçenlerde basından öğrendiğim kadarıyla sayın Cumhurbaşkanımızın bir konuşması özellikle sol cenahlarda büyük bir iştah olarak kabul edilmiştir. Buradan Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’a diyorum; ayrılamazsın, Türk milletini yalnız bırakamazsın. Cumhur İttifakı olarak yanındayız. Yeni yüzyılın kurtarıcı lideri olarak size görmek istiyoruz.”

Paylaşın

Bahçeli, Bu Kez Danıştay’ı Hedef Aldı

Partisinin grup toplantısında gündeme ilişkin açıklamalarda bulunan MHP Lideri Devlet Bahçeli, Danıştay 5. Daire’nin 387 hakim ve savcıya iade eden kararına çok sert tepki gösterdi:

“Daire’nin 387 hakim ve savcıya iade eden kararı çok sakıncalıdır, hukuki temeli yoktur. Bu kararı alırken Danıştay üyeleri maklube mi yiyorlardı? Haşhaşilerin vaazlarını mı dinliyorlar? Danıştay adalet ve hukuka göre karar vermemiştir.”

Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Genel Başkanı Devlet Bahçeli, partisinin TBMM’deki grup toplantısında gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu. Bahçeli’nin konuşmasından öne çıkanlar şu şekilde;

“Siyanür atıklarının, Sabırlı deresine akıtıldığını ve bu atıkların yağışla birlikte Fırat Nehri’ni kirlettiğini söyleyenler iddialarını ispatla mükelleftir. Ağzıyla değil karnıyla konuşanlarının şımarıkları tahammül sınırlarını taşmıştır

Dünyanın pek çok ülkesinde maden kazalarına şahit olunmuştur. 2000 yılında Romanya’daki maden kazasında vahim bir çevre felaketi doğmuştur. 2009’da Gana’da, 2014’te Güney Afrika’da, 2015’te Kanada’da yaşanan maden kazaları çevreyi tahrip etmiştir. İliç’te böylesine tehlikeli sızıntı tespit edilmemiştir. Altın madenciliğinde liç işlemi sırasında kullanılan siyanür ve diğer ağır metallerinin çevre insan sağlığı için olumsuz olduğu bilinmektedir.

Altın madeninde var olan ihmaller zincirinin 13 Şubat’taki payını yok saymak mümkün değildir. Adli soruşturmanın sağlıklı sonuçlar vermesi için hazırlanan bilirkişi raporunun aceleye getirmesi tartışmalıdır. Yeni rapor hazırlanması, yeni heyet oluşturulması en makul çözümdür.

Çöpler Altın madeni felaketiyle birlikte Cumhur İttifakı’nın İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan Adayı Murat Kurum, ne hikmetse hedef tahtası haline getirilmiştir.  İliç’i konuşuyorken konunun sayın Kurum’un bakanlık dönemine ilişkin haksız eleştiriler sinsi bir propagandaya işaret etmiştir. Müflis zihniyetler Sayın Kurum’u yıpratmak için harekete geçmiştir. ÇED raporunu veren bakanlık değildir.

Bu zor günleri bertaraf edeceğiz. İşçilerimizin sağ salim çıkarılmalarını Allah’tan niyaz ediyorum. İliç ilçemizin tekrar belini doğrultacağı günler yakındır. Bu sıkıntılı günler sabırla aşılacaktır.

Cumhuriyet Halk Partisi sadece kendi içinde kavgalı değildir. Türk milletiyle sorunludur. Bu CHP’nin yerel yönetimlerde  ıslah ve terbiye edilmesi milli bir görevdir.

DEM’lenmenin maskesi sandık uzlaşması Türkiye İttifakı olarak açıklanmaktadır. DEM Parti artık CHP’nin kumanda odasına kadar nüfuz etmiş kimin aday yapılıp yapılmayacağını tayine den vesayetçi bir konuma sahip olmuştur. Esenyurt’tan Kadıköy’e ve Mersin’in bazı ilçelerine kadar görünen çarpıcı gerçek budur.

Devlet demek hukuk demektir. Özelikle Anayasa Mahkemesi ile Danıştay’ın verdiği bazı kararların doğrudan devlet onuruna, milli varlık ve güvenliğimizin ruhuna zarar verdiği acıktır.

15 Temmuz FETÖ darbe teşebbüsü sonrası örgütle ilişkisi belirlenen 4 bine yakın hakim ve savcı ihraç edilmiştir. Danıştay 5. Daire’nin 387 hakim ve savcıya iade eden kararı çok sakıncalıdır, hukuki temeli yoktur. Bu kararı alırken Danıştay üyeleri maklube mi yiyorlardı? Haşhaşilerin vaazlarını mı dinliyorlar? Danıştay adalet ve hukuka göre karar vermemiştir. HSK devreye girmiş, yeni inceleme başlatmış ve Danıştay Genel Kurulu’nda itirazlar yapılmıştır.

MHP olarak TBMM’ye sunulan 8’inci Yargı Paketi’nin hak aramayı güçlendireceğinden, kişisel verilerin korunmasını ihtiva ettiğinden dolayı destekleyeceğimizi açıklıyorum.

FETÖ ile mücadelede 8 ana başlıkla TSK ve yargı başta olmak üzere her yere sızdığını ifade etmiştim. 9’uncuyu ilave ediyorum; Fiyat anarşistleri de FETÖ’cüdür. Dükkanları ve evleri kapatılmadır.

Abdurahhman Dilipak’a tepki

Sosyal medyadan bir yazar müsveddesi, 15 Temmuz ile ilgili demiş ki, “Hükümet 4 ay önceden darbe olacağını biliyordu” halk ne olduğunu bilmeden darbeye karşı meydanlara çıktı. Sonuçta olan bu8 ülkeye oldu. Bu şahıs, iddialarının ispatını yapmazsa şerefli bir Türk savcısının huzurunda yazdıklarını tevsik etmese, dünyanın en namert insandır.”

Paylaşın

Devlet Bahçeli: CHP, PKK’nın Çekim Alanına Girmiştir

Partisinin TBMM’deki grup toplantısında konuşan MHP Lideri Devlet Bahçeli, “31 Mart seçimlerine 48 gün kala CHP; kısık ateş altında, gizli pazarlıklar sarmalında, sandık ittifakı kisvesiyle DEM’in, yani PKK’nın çekim alanına girmiştir. Bunun dışında ne söylense beyhudedir” dedi ve ekledi:

“Zira saklı gerçekler, kirli ilişki ağları, al-ver mekaniği uyanık ve şuurlu hiçbir vicdan sahibinin dikkatinden kaçmayacaktır. 31 Mart seçimlerinde alayının foyası ortaya çıkacaktır. 31 Mart’ta Cumhur İttifakı Türk ve Türkiye Yüzyılı hedeflerini yerel yönetimlerle kenetleyecektir. DEM’in özellikle İstanbul’da yaptığı ayak oyunları, sahnenin önünde sözde aday çıkarıp, sahne arkasında CHP ile el ele vermesi hiçbir işe yaramayacaktır.”

Devlet Bahçeli, konuşmasının devamında, “DEM’lenmiş CHP Türkiye’den kopmuştur. Görevdeyken muhalefet etmiş olsak da, sınıf arkadaşım Sayın Kılıçdaroğlu’nun ahı tutacak, adam edip siyasete taşıdıklarının vefasızlığı bumerang gibi bir gün ters dönecektir. 31 Mart’ta Türk milleti kargaşa ve kaos imal eden partilere sandıkta nal toplatacaktır” ifadelerini kullandı.

Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Genel Başkanı Devlet Bahçeli, Türkiye Büyük Millet Meclisi’ndeki (TBMM) grup toplantısında konuştu. Bahçeli’nin konuşmasından öne çıkan bölümler şöyle:

“Yaklaşık 3 haftalık uzay görevinden 9 Şubat 2024 tarihinde dönen ve Ankara’ya dün ayak basan Alper Gezeravcı kardeşimizle övünmemiz, bu konuda müşterek milli hissiyatla göğsümüzün kabarması millet olma halinin mümtaz bir sonucudur. Bu vesileyle Alper Gezeravcı kardeşimize vatanına hoş geldin diyor, daha nice Türk çocuklarının gelecekte uzaya çıkmalarını diliyorum. Hayal ettiğimiz her şeyin vakti saati geldiğinde gerçeğe dönüşeceğine inanıyorum.

Alper Gezeravcı kardeşimiz altı çizilmesi gereken şu sözleri aynısıyla bizim de kanaatimizdir; “Bugüne kadar eksik olan tek şeyimiz damarlarımızdaki asil kanın potansiyelinin farkında olamayışımızdır.” Nitekim muhtaç olduğumuz kudret damarlarımızdaki asil kanda mevcuttur ve bu mevcudiyet bizi yeni istikameti uzay olan Kızılelmanın izinden taşıyarak muhakkak İ’la’yi Kelimetullah’a ulaştıracaktır.

Milliyetçi Hareket Partisi için cihan hakimiyetinin yanı sıra uzay hakimiyeti mefkuresinin de perdesi açılmıştır. Bu mefkureyi keskin zeka, hızlı sezgi, güçlü idrak ve irade sahibi Müslüman Türk milleti sahiplenecek ve tıpkı bir bayrak gibi taşıyacaktır. Türk ve Türkiye Yüzyılı barış ve huzur içinde yaşamanın, yüksek hedefleri milli birlik ve kardeşlikle yakalamanın muazzam imkanlarıyla doludur.

Muhalefet siyasi iflas bayrağını utana sıkıla çekmiştir. Özgür Bey, demli çay içip içmediğimizi merak etmiş, boşuna zahmet etmesin, harman yeri dişlemesin, çalı dibi gezmesin, çayı severiz, sağlık açısından ve doktorların tavsiyesine uyarak açık olursa daha da severiz. Ancak demin çayda, gemin atta olmasını bekleriz.

Özgür Bey, canın demli çay mı çekiyor? Şayet herhangi bir sancın yoksa net söyle, özne yüklem uyumsuzu cümleler kurma, senin için de bir bardak çay ayıralım, ama demi çaydan başka bir maksatla istersen, kusura kalma, duyacağın laflara ise sakın alınma.

Söylediğimiz sözler sana ağır geliyorsa üzülme, bu sene olmadı, seneye hazmedersin. Adam yerine koyup bir bardak çay ikram etsek de kısa süre sonra seni ve zihniyetini koyduğumuz yerde bulamayacağımızın farkındayız. Demli çay baş göz üstüne, ama DEM’lenmiş, devrilmiş, dejenere olmuş bir siyasete elbette ve her zaman hayır diyoruz ve demeyi de sürdüreceğiz.

CHP’nin DEM’lenmesi, çayın dem alması gibi değildir. Bu DEM, başka bir demdir, kime değerse değirmen gibi öğütmekte, yeminli Türkiye düşmanlarına yem etmektedir. CHP’yi DEM’leyen DEM’lemiş, deney tüpü veya tek kullanımlık çay poşeti gibi kullanan kullanmış, kısaca çok yazık etmişlerdir.

31 Mart seçimlerine 48 gün kala CHP; kısık ateş altında, gizli pazarlıklar sarmalında, sandık ittifakı kisvesiyle DEM’in, yani PKK’nın çekim alanına girmiştir. Bunun dışında ne söylense beyhudedir. Zira saklı gerçekler, kirli ilişki ağları, al-ver mekaniği uyanık ve şuurlu hiçbir vicdan sahibinin dikkatinden kaçmayacaktır. 31 Mart seçimlerinde alayının foyası ortaya çıkacaktır. 31 Mart’ta Cumhur İttifakı Türk ve Türkiye Yüzyılı hedeflerini yerel yönetimlerle kenetleyecektir. DEM’in özellikle İstanbul’da yaptığı ayak oyunları, sahnenin önünde sözde aday çıkarıp, sahne arkasında CHP ile el ele vermesi hiçbir işe yaramayacaktır.

“DEM’lenmiş CHP Türkiye’den kopmuştur”

DEM’lenmiş CHP Türkiye’den kopmuştur. Görevdeyken muhalefet etmiş olsak da, sınıf arkadaşım Sayın Kılıçdaroğlu’nun ahı tutacak, adam edip siyasete taşıdıklarının vefasızlığı bumerang gibi bir gün ters dönecektir. 31 Mart’ta Türk milleti kargaşa ve kaos imal eden partilere sandıkta nal toplatacaktır.

Cumhur İttifakı Küçükçekmece Belediye Başkan adayımızın seçim çalışmaları esnasında yapılan ve demokrasimizi de hedef alan silahlı saldırıyı buradan lanetliyor, yakalanan faillerin cezalarını çekmelerini içtenlikle ümit ve temenni ediyorum. Karnıyla düşünmeyi, gözüyle öğrenmeyi, kulağıyla görmeyi alışkanlık haline getiren siyasi istismar ve inkar taifesinin Türkiye’nin güncellenen ve güçlenen devlet ve toplum hayatından rahatsızlıkları klinik ve patolojik düzeyde olsa da, bunların yalnızca 48 günü kalmıştır.

Eskişehir Büyükşehir Belediye Başkanı Yılmaz Büyükerşen’in eğer akli melekeleri sukut etmemişse, eğer beyni sulanmamışsa, izahı ve ifadesi olmayan, tekrarından yüzümün kızarıp haya edeceğim ve gündeme bomba gibi düşen aşağılık sözleri CHP’nin maalesef özetidir.

Büyükerşen kahredici bir bühtanın lekesiyle siyasi hayatını noktalamak üzeredir. Keşke temiz mazisiyle, saygın ilim ve siyaset insanı vasfıyla anılsaydı, fakat sonunda ecdadımıza ve tarihimize husumet besleyen karanlık iç yüzünün ortalığa saçılmasıyla bütün her şeyi silip atmıştır.

15 Ocak 2024 tarihinde, Eskişehir’de CHP’nin aday tanıtım toplantısı sırasında yaptığı konuşmada, “Bu parti nasıl adam olacak? diye düşünüp durmuşumdur” diye Büyükerşen esasen haklıdır, cevap konusunda yardımcı olmak ise görevimizdir. Çünkü CHP’nin adam olması diye bir şey asla ve kata mümkün değildir.

Hatırlatırım ki, Osmanlı tabiri devletin adıdır, milletin adı ise Türk’tür. Osmanlı İmparatorluğu Türk milletinin medarı iftarıdır. Osmanlı İmparatorluğu’nu karalamaya, aşağılamaya teşebbüs etmek bir haçlı kafasıdır.

Sırpsındığı’nın, Kosova’nın, Niğbolu’nun, Varna’nın ve Moğaç’ın acısını unutmayanların Yılmaz Büyükerşen’in şahsında mücessem hale gelmesi biliniz ki, utançların en utancı, düşmanı takdis edenlerin en son çırpınışıdır.

Türklüğe karşı bin yıldır sinmiş kin ve nefret, saklandığı yerden bugünkü CHP yönetimini görünce yeniden doğrulmuştur. Bu tam bir hesaplaşmadır. Kapanmamış defterlerin, Silinmemiş nefretlerin. Tükenmemiş düşmanlıkların, Unutulmamış yenilgilerin hesabıdır bu. Bu, bitmemiş hesabın bugünkü taşeronu DEM’lenmiş CHP’dir, Büyükerşen de sadece maşadır.

Eskişehirli vatandaşlarım, böylesi bir kötü ve köhne zihniyeti hak etmiyor. Eskişehir Büyükşehir Belediyesi’nin ecdadımıza hakaret eden müflis CHP yönetimiyle devamı diye bir şey de akla ve milli ahlaka kesinlikle aykırıdır. Osmanlı İmparatorluğu Türk’tür, Türkiye’dir, Türk milletidir. Büyükerşen’in aklında ne varsa diline o yansımıştır. Yazıklar olsun diyorum. Haydi tarihten feyiz almadın diyelim, peki yaşından başından da mı utanmadı?

Sayın Cumhurbaşkanımızın 12 yıllık aradan sonra yarın gerçekleştireceği Mısır ziyareti, bu çerçevede Mısır Cumhurbaşkanı’yla görüşecek olması bölge barış ve istikrarına önemli bir katkıdır. Bu kritik ziyarette ticaret, enerji ve savunma alanlarında güçlü temas ve işbirliğinin doğması her iki ülkenin de çıkarınadır.

Türkiye ile Mısır arasında kurulacak sağlam diyalog köprülerinin inanıyorum ki, önemli, öncelikli ve müspet sonuçları olacaktır. İsrail’in Gazze Şeridi’nin güneyindeki Refah’a askeri operasyon yapma ihtimalinin iyice gün yüzüne çıktığı bir dönemde, Türkiye ile Mısır’ın kırgınlıkları, anlaşmazlığa neden olan konu başlıklarını bir kenara bırakarak ortak tarih, kültür ve inanç ekseninde bir araya gelmesi Ortadoğu’da dengeleri değiştirecektir.

Türkiye İsrail’in bu muhtemel operasyonuna karşıdır. Aynı şekilde Mısır da karşıdır. Türkiye ile Mısır’ın beraberce çözemeyeceği, üstesinden gelemeyeceği bir sorun yoktur. Buzların erimesi, soğukluğun giderilmesi, siyasi mesafelerin silinmesi hem Türkiye’nin hem de Mısır’ın eşzamanlı olarak gücüne güç katacak, Doğu Akdeniz’den Etiyopya’ya kadar oluşacak yeni eksenin caydırıcılık özelliği tüm dikkatleri de üzerine çekecektir.”

Paylaşın

Bahçeli’den CHP’ye Ağır Suçlama

Ankara’da partisinin “Seçmen İletişim Merkezi” açılış töreninde konuşan MHP Lideri Devlet Bahçeli, “CHP yönetimi zillete düşmüş, Türkiye’ye muhaliflerinin esaretine girmiştir. Bugünkü CHP yönetimi PKK’nın eline geçmiştir” dedi ve ekledi:

“Atatürk’ün CHP’si nerede bugünkü CHP nerededir. Terör devletine onay veren CHP’dir. DEM’cilerle pazarlık yapıp belediyeleri peşkeş çekmeye çalışan CHP’dir. İhmale düşmeden 31 Mart seçimlerine hazırlanacağız.”

Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Genel Başkanı Devlet Bahçeli, Ankara’da partisinin “Seçmen İletişim Merkezi” açılış töreninde konuştu. Bahçeli’nin konuşmasından öne çıkan bölümler şöyle:

“Belediye kaynaklarını parti içi çıkar kavgalarına sevk edenlerden milletimiz mutlaka hesap soracaktır. Biz dedik mi yaparız, yaptık mı mutlaka yaparız.  Çalışmaktan yorulmayacağız. Biz 55 yıllık maziyi kucaklayan MHP’yiz… Güçlü yasama, kararlı yürütme, uyumlu belediye diyoruz.

Bize göre uzlaşmanın adresi de zemini de başkent Ankara’nın emanetleridir. Bizim üstünden gelemeyeceğimiz hiçbir sorun yoktur. Sürekli erteleyerek ulaşacağımız hiçbir yer yoktur. Türkiye’yi uçurumdan sürüklemek isteyenlere müsaade gösteremeyiz.

Devlet hayatında çatlak sesler dinmiş, karar alma süreçleri seriye bağlanmış, bürokratik oligarşinin suyu kesilmiştir… Cumhurbaşkanlığı Hükumet Sistemi, gelip geçici bir şey değildir.

Demlenmiş CHP karışık ve kavgalıdır. CHP ile DEM’in ayrı ayrı aday belirlemesi sinsi bir oyundur. Çünkü CHP demek DEM demektir… Ülkücünün yeri ve adresi bellidir. O da MHP’dir. Hem demlenip hem de milliyetçi olmak imkansızdır.

CHP’ye oy veren kardeşlerim oyalanmayın. Bugünkü CHP, PKK’nın eline geçmiştir. Atatürk’ün CHP’si nerede bugünkü CHP nerededir? Terör devletine onay veren CHP’dir. Terör örgütleri ile iltisaklı kişileri belediyeye taşımaya çalışan CHP’dir. Demcilerle pazarlık yapıp belediyeleri peşkeş çekmek isteyen CHP’dir.”

Paylaşın

Bahçeli’nin Gündemi Anayasa Mahkemesi: Kapatılsın

Partisinin 55. Yıldönümü Kutlama Programı’nda konuşan MHP Lideri Bahçeli, “Anayasa Mahkemesi adalet ve hukuk ilkelerine savaş açmıştır. AYM haini haklı görmüş utanmadan sıkılmadan hala AYM kararlarının 153. maddesi sebebiyle hak ihlali kararı vermiştir” dedi ve ekledi:

“Bay Zühtü senin ve bir kısım arkadaşının hak ihlali kararı verdiği alçak, hem polislerimize hem de vatandaşlarımıza saldırdı. Bir vatandaşımızın ölmesine de neden oldu. Hak ihlali kararlarıyla Tür Milletinin ve Türkiye Cumhuriyeti’nin egemenlik ve tarihsel haklarına ölümcül darbeler vurduğunuzu ne zaman ve daha neyin olması sonucunda görecek ve anlayacaksınız.”

Bahçeli, konuşmasının devamında, “AYM artık milli güvenlik sorunudur. Böyle gidemez. Böyle bir mahkeme yapısı Türkiye’de yüksek yargı organları arasında yer almamalıdır. Kaos üretim merkezi olduğunu teyit edem AYM ya kapatılmalı ya da yeni baştan yapılmalıdır” ifadelerini kullandı.

Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Genel Başkanı Devlet Bahçeli, partisinin 55. Yıldönümü Kutlama Programı’nda konuştu. Bahçeli’nin konuşmasından öne çıkan bölümler şöyle:

“Bugünkü heyecanımıza ortak olan vatandaşlarımızı, sadece kulağını değil kalbini de bize çevirmiş bütün kardeşlerimizi selamlıyorum. Gazze’den Gazne’ye, Bakü’den Bişkek’e, Kerkük’ten Kırım’a, Kıbrıs’tan Kudüs’e, Türk ve İslam değerlerinin yaşatıldığı her yere selamlarımı gönderiyorum.

Bugün MHP’nin 55. kuruluş yıl dönümüdür. Hayırlı uğurlu olsun inşallah. Nice başarılara, yüz yıllara vesile olsun inşallah. Bahtiyarız, 55 yıllık birikimle siyasi olgunluğa vasıl olduk. Zamanlar üstü mirasa her zaman bağlı kaldık. İlk günkü kararlılıkla 55 yıllık maziyi kucaklayıp ezelden evele coşkun nehirler gibi akıyoruz.

Sabrettik, sebat ettik; çıktığımız seferde desteği milletten zaferi Allah’tan diledik. Her yılı bir asra bedel 55 senede ilkelerimizden, vatan sevgimizden ödün vermedik. Kimi zaman pusu kurdular karanlık köşe başlarında, kimi zaman fitne saçtılar; tuzaklar kurdular, çok şükür yine de geri dönmedik yolumuzdan. Kan bağışladık ülkümüze, ömür bahşettik milletimize.

Aziz dava arkadaşlarıma şükranlarımı sunuyorum. Elleri öpülesi ecdadımız başta olmak üzere, Atatürk’ten Fevzi Çakmak’a, Kurucu Genel Başkan’ımız Alparslan Türkeş’e kadar yüksek şahsiyetlere cenabı Allah’tan rahmet diliyorum, hatıraları önünde eğiliyorum. Candan geçen, serden geçen, bir hilal uğruna hayatlarından vazgeçen kahraman şehitlerimizi hürmetle, minnetle anıyorum. Taş medreseli gazilerimize sağlıklı ömürler temenni ediyorum.

55. yıl dönümümüzdeki bugünkü anma ve kutlama törenine hepiniz hoş geldiniz. Her biriniz şerefler verdiniz. MHP 55 yıldır milli ve manevi değerleri esas alarak siyasi ve sosyal hayatın temsilcisi olmuştur. Yaşa ve yaşat anlayışı milliyetçiliğimizin manevi temelidir. Tam bağımsız ve lider ülke Türkiye’nin tarih sahnesinde yerini alması için üzerimize ne düşüyorsa yapacağız.

Süper güç Türkiye inşasını uzun vadeli stratejik hedef olarak görüyoruz. Cumhuriyetin yeni yüz yılına tüm inancımızla çalışıyoruz. Cumhurbaşkanlığı sistemi ile Türkiye’nin küresel güç mertebesine hızla çıkacaktır. Yeni hükümet sistemi ile lider ülke Türkiye olacak.

Gazze’de katledilen insanlar küresel toplumun aciz halini gözler önüne sermiştir. Hazırladığımız insanlığın huzur projesi ile huzurun hürriyet gibi bir insan hakkı olduğu belgelendi. Türk dünyası ekseninde yeşeren ümitlerin her alana yayılarak kutlu dilek gibi Türk birliğinin bu yüzyılda gerçekleşeceğini ön görüyoruz; devir artık Türk devridir. Türk devri adaletin, barışın, huzurun, istikrarın cazibe merkezidir.

Hedefimiz, Türkiye’nin oyuncu kurucu vasfı ile dünyanın barışına katkı vermesidir. Tükenmeyen enerji ile faaliyetlerimizi yoğunlaştıracağız. Güçlü MHP güçlü Türkiye demektir. Gelen Türk asrıdır, geleceğin gücü Türkiye Cumhuriyeti’dir.

MHP Türk siyasetinin ve Türk milletinin inci koleksiyonu, istiklal kolcusu, iftihar kutbudur. Türk’ün kaderi neyse MHP’nin kaderi de aynısıdır. MHP köklü yapısı ile, milli gönüllerde taht kurmuştur. Başkalaşmadan direndik. Değişimi inkar etmedik, ama kontrolsüz değişim rüzgarına karşı tedbiri elden bırakmadık. Hain çevrelerin uykularını kaçırdık.

Bin yıllık kardeşliğimizi zaafa düşürmek için oyun kuranlara göz açtırmadık. Halkımız ne diyorsa onu söyledik. Hakikat neyi vaat ediyorsa onunla sözleştik. Tarafımızı insanlıktan yana belirledik. 17 Mart 2024 tarihinde yapacağımız 14. Olağan Kurultay’ımızdır. Kurultayımızda güçlendirilmiş kadrolarımızla olacağız. Aşılması gereken ikinci siyasi adım ise, Cumhuriyet Halk Partisi’nden bir yol olmayacağı anlaşılmıştır.

Bugünkü CHP, DEM’lenmekle kalmamış, kriz ve kargaşaya düşmüş kapanın elinde kalan bir parti hüviyetine bürünmüştür. Çağlayan Adliyesi’ne saldıran DHKP/C’li iki teröristin kimler tarafından savunulduğu, bu alçaklardan biri cezaevindeyken yazdığı mektubu hangi CHP’linin okuduğu deşifre olmuştur.

“AYM artık milli güvenlik sorunudur”

Anayasa Mahkemesi adalet ve hukuk ilkelerine savaş açmıştır. AYM haini haklı görmüş utanmadan sıkılmadan hala AYM kararlarının 153. maddesi sebebiyle hak ihlali kararı vermiştir.

Bay Zühtü senin ve bir kısım arkadaşının hak ihlali kararı verdiği alçak, hem polislerimize hem de vatandaşlarımıza saldırdı. Bir vatandaşımızın ölmesine de neden oldu. Hak ihlali kararlarıyla Tür Milletinin ve Türkiye Cumhuriyeti’nin egemenlik ve tarihsel haklarına ölümcül darbeler vurduğunuzu ne zaman ve daha neyin olması sonucunda görecek ve anlayacaksınız.

AYM artık milli güvenlik sorunudur. Böyle gidemez. Böyle bir mahkeme yapısı Türkiye’de yüksek yargı organları arasında yer almamalıdır. Kaos üretim merkezi olduğunu teyit edem AYM ya kapatılmalı ya da yeni baştan yapılmalıdır.

Teröriste hak ihlali veren mahkeme Türk milletinin mahkemesi olamaz, buna da adalet denemez. MHP hukuk sınırlarına bağlı kalarak yürütmüştür. Haklıydık ama hakkımız yendi ama yine de devlete bir şey demedik.

AYM adalet ve hukuka cephe açtı. Yeminli Türkiye düşmanları faaldir ülkemize operasyon çekilmektedir. CHP’nin yeni adresi Kandil’dir. DEM’lenmiş CHP’nin AYM’yi mevzi yapmasını, dış bağlantılı operasyon olarak değerlendiriyoruz. Yeminli Türkiye düşmanları faaldir. Ülkemize operasyon çekilmektedir.

31 Mart’ta Türk milleti dış bağlantıların maşalarına hesap soracak. CHP’nin yeni adresi Kandil’dir. Özgür bey erkenden havlu atmış, nihayet çuvallamıştır. Cumhur ittifakı vatana sahip çıkacak, istiklale sahip çıkacaktır. 1 Nisan’da demlenen değil devleşmiş bir Türkiye’ye uyanacağız. Ayrılmadan ayrışmadan canla başla Türkiye için çalışacağız.”

Paylaşın

Bahçeli, Yine Anayasa Mahkemesi’ni Hedef Aldı

Can Atalay’ın vekilliğinin düşürülmesiyle ilgili eleştirileri değerlendiren MHP Lideri Devlet Bahçeli, “Hüküm almıştır bu hüküm Yargıtay tarafından onanmıştır. Bu kararın onanmasından başka da seçenek kalmamıştır” dedi ve ekledi:

“Anayasa Mahkemesi vesayetçi bir tutumla Anayasaya aykırı şekilde tarihi bir hatanın faili olarak Atalay’la ilgili hak ihlali kararı vermiş ve tartışmanın fitilini ateşlemiştir. Kriz ve kutuplaşmanın asıl mimarı asıl tahripçisi Türkiye’nin karşısındaki mihrak olan Anayasa Mahkemesi. Nerede bir hain nerede bir suçlu varsa Türkiye’nin varlığına ve egemenlik haklarına kim husumet besliyorsa AYM onların hizasındadır ve onların lehine hak ihlali kararlarını cömertçe açıklamaktadır.”

Devlet Bahçeli, “TBMM Anayasa Mahkemesi’nin tahakkümcü ve skandal kararına boyun eğmeyerek söz konusu şahsın milletvekilliğini düşürmüştür. Meclis’e düşen sorumluluk evvel emirde Anayasa’daki çelişkileri ortadan kaldırmaktan ziyade milli iradenin onurunu adalet ve hukuk namusunu korumak kollamaktır. Yeni bir anayasaya duyulan ihtiyaç ortadadır. Yargıtay 3. Ceza Dairesi’nin almış olduğu kararın okunması bir anayasal çelişkinin mahsulü değil bilakis anayasal bir zorunluluktur” ifadelerini kullandı.

Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Genel Başkanı Devlet Bahçeli, Manisa’da “Cumhur Bizim Türkiye Hepimizin” temalı açık hava toplantısında açıklamalarda bulundu. Devlet Bahçeli’nin açıklamaları şöyle:

Sekiz ay önce gene Manisa’ya sahip çıktınız, sağlam iradeyi seçerek istikrar sürsün Türkiye büyüsün tercihinde bulundunuz. Bizi hiçbir zaman mahcup etmediniz. Hiçbir zaman dara düşürmediniz, zora mahkum etmediniz. 56 gün sonra da 14 Mayıs ve 28 Mayıs’ın tamamlayıcı üçüncü halkası olan yerel seçimler yapılacaktır. İnanıyorum ki, Manisa yine sevdalılarına kucağını açacaktır. İnanıyorum ki, Manisa varlığına ve birliğine ipotek koydurmayacaktır.

Madem evet diyorsunuz, madem tamam diyorsunuz, madem sorun yok diyorsunuz, o halde, partimizi temsilen Cumhur İttifakı’nın Büyükşehir Belediye Başkan Adayı Sayın Cengiz Ergün’ü bir kez daha iradenize ve takdirinize emanet ediyorum. Manisa’da sahte demokratlara, yalan bezirganlarına, yıkım elebaşlarına, DEM’lenmiş siyasi eyyamcılara müsamaha yoktur, müsaade yoktur, mükafat yoktur.

Belediyenin görev ve sorumlulukları yalnızca; çevre ve çevre sağlığı, temizlik ve katı atık, zabıta, itfaiye, acil yardım, kurtarma ve ambulans, şehir içi trafik, defin, mezarlıklar, ağaçlandırma, park ve yeşil alanlar, konut, kültür ve sanat, turizm ve tanıtım, gençlik, spor, orta ve yüksek öğrenim yurtları alanlarında iş üretmek, hizmet vermek değildir.

Belediye demek insan onuruna, insan şerefine, insanın hayat ve varlık haklarına hürmetle bağlılık, haysiyetli ve sevgi dolu muamele demektir. Gözyaşlarını silmeyen, solmuş ümitleri diriltmeyen, ihtiyaç sahiplerini gözetmeyen belediye gerçek manada görev ve sorumluluklarını yerine getirmiş sayılamaz. Bizim belediyeciliğimizin temeli insan sevgisidir.

31 Ocak gece yarısı İzmir Gaziemir’de, sadece ekmeğinin peşinde koşan, aynı zamanda tertemiz kalpli bir taksi şoförümüz, üşümesin, soğukta kalmasın diye arabasına aldığı bir cani tarafından, sırtından kalleşliğe bile taş çıkartacak namertlikle vuruldu ve hayattan kopartıldı. DEM’ci ve bölücü bu caninin cinayetten hemen sonra “herkese güvenmeyeceksin” sözü de kamera kayıtlarına yansıdı. Ebediyete irtihale eden taksi şoförümüze Allah’tan rahmetler niyaz ediyor, ailesine sabır ve başsağlığı diliyorum.

Türkiye’nin huzurunu kaçırmak, insanımızın can ve mal güvenliğini kundaklamak için faal halde olan alçakların başına dünyayı yıkmalıyız. Teröristler, suç örgütleri, bozguncular, casuslar, iç ve dış ihanet cephesi, yeminli Türkiye düşmanları, fitne ve fesat üretimi yapan namus yoksunları kara propagandalarına hız kesmeden devam etseler de, birbirimize güvenmekten, birbirimize sarılmaktan, birbirimizin can evi olmaktan vazgeçmeyeceğiz. Kötülüğe, kötülere, köhneliğe, köksüzlüğe, kötümserliğe teslim olmayacağız.

Taksi şoförümüzü katleden alçağın cezasını çekmekle birlikte, vatandaşlıktan çıkartılması, hayatı boyunca rezil rüsva şekilde yaşaması adalet ve hakkaniyet mecburiyetidir. Türkiye’mizin darboğaza sürüklenmesi, iç asayiş ve toplum düzeninin sakatlanması amacıyla sistemli ve şiddetli operasyonlar yapılmaktadır. İstanbul Fatih Camii imamıza yönelik bıçaklı saldırı, Kelime-i Tevhit sancağı taşıyan bir vatandaşımızın darp edilmesi, Santa Maria Kilisesi’nde işlenen cinayet, Diyarbakırlı Ramazan Pişkin’e yapılan suikast Türkiye aleyhine kurgulanan ve birbiriyle bağlantılı olaylardan bir kısmıdır.

Bir mizah programında rol alan soytarıların gazilerimize şerefsizce hakaret etmeleri, 100 yıl önce Cumhuriyet’in ilanına küstahça atılan darbe iftirası, Baskı var diyerek şehitlerimize rahmet okumayan korkakların varlığı, Kahraman evlatlarımızın kanını döken terör saldırıları, Günbegün azgınlaşan bölücü dayatmalar çok dikkat çekici provokasyonlardır ve kaynak üssü dışardadır.

Astronot Alper Gezeravcı kardeşimizin uzaya gittiği, Türkiye’nin başını yükseklere çevirdiği şu dönemde; bir dizi film vasıtasıyla Dilber karakterinin servis edilmesi de bir başka örtülemez çelişki ve zamanlama itibarıyla manidar bir komplo emaresi taşımaktadır. Gazze’de süren insani felaketler, Ortadoğu’da körüklenen silahlı çatışmalar, ABD ile İran arasındaki sertleşen gerilim, mücavir bölgelerde terör örgütlerinin yuvalanması etrafımızdaki tehdit kuşağının gittikçe genişlediğine, buna karşı da bütün milli güç unsurlarımızla müteyakkız olmamız gerektiğine işaret etmektedir.

Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde Hatay Milletvekili Şerafettin Can Atalay hakkında Yargıtay 3’üncü Ceza Dairesi’nin kararı okunurken hiçbir adaba, hiçbir edebe, hiçbir ahlak ve ölçüye sığmayan protesto gösterileri demokratik bir hak olarak da görülemez, böyle gösterilemez. Can Atalay, ilk derece mahkemesi tarafından görülen Gezi Parkı davasında hüküm almıştır. Bu hüküm Yargıtay tarafından onanmıştır. Bu kararın uygulanmasından başka da seçenek kalmamıştır.

Anayasa Mahkemesi vesayetçi bir tutumla, anayasa aykırı şekilde, tarihi bir hatanın faili olarak, Atalay’la ilgili hak ihlali kararı vermiş ve tartışmaların fitilini ateşlemiştir. Kriz ve kutuplaşmanın asıl mimarı, asıl tahrikçisi Türkiye’nin karşısındaki mihrak olan Anayasa Mahkemesi’dir. Nerede bir hain, nerede bir terörist ve suçlu varsa; Türkiye’nin varlığına, birliğine ve egemenlik haklarına kim husumet besliyorsa Anayasa Mahkemesi onların hizasındadır ve onların lehine hak ihlali kararlarını cömertçe açıklamaktadır.

“Yeni bir anayasaya duyulan ihtiyaç ortadadır”

Türkiye Büyük Millet Meclisi, Anayasa Mahkemesi’nin tahakkümcü ve skandal kararına boyun eğmeyerek söz konusu şahsın milletvekilliğini düşürmüştür. Altını çizerek ifadeye mecburum ki, Meclis’e düşen sorumluluk evvelemirde, anayasadaki çelişkileri ortadan kaldırmaktan ziyade, milli iradenin onurunu, adalet ve hukuk namusunu korumak, kollamak, sonuna kadar da sahiplenmektir. Yeni bir anayasaya duyulan ihtiyaç ortadadır.

Milliyetçi Hareket Partisi ve Cumhur İttifakı’nın bu konudaki müspet tavrı ve samimi çağrısı da herkesçe bilinmektedir. Ancak Yargıtay 3’üncü Ceza Dairesi’nin almış olduğu kararın okunması bir anayasal çelişkinin mahsulü değil, bilakis yasal ve anayasal bir zorunluluktur. Türkiye Büyük Millet Meclisi’ni şiddet ve nefret arenasına çevirip demokratik işleyişe kast edenlerin milletimizin kutlu iradesine rest çektikleri, leke sürdükleri, gölge düşürdükleri tartışmasızdır.

Gazi Meclisi’mize yapılan saygısız, nezaketsiz ve art niyetli müdahalelerin karşısındayız, bu vandallıkların demokrasiyle de hiçbir ilişkisinin olmadığı kanaatindeyiz. Bir yanda bölücü terör örgütünün emellerine sarılmaktan ve DEM’cilerin kuklası olmaktan utanmayanlar, diğer yanda Manisa’nın sokak aralarında yürümeye, insan ve toplum içine çıkmaya yüzleri kalmayanlar mefluç haldedir, üstelik perişanlıklarını gizlemeyecek bir durumdadır. Özgür Bey, sokağı adres gösteriyor, ateşle oynuyor, hezeyandan hezeyana geçiş yapıyor, sipariş konuşmalarla yıpranıyor, sözde darbe girişimine karşı mücadeleden bahsediyor.

DEM’lenmiş CHP komaya girmiş. DEM’lenmiş CHP kontrolden çıkmış. Yasal ve anayasal bir prosedürün ikmalini darbe diye tanımlamak eğer cehalet değilse biliniz ki vatana, millet, milli iradenin tecelligahı olan Gazi Meclis’e hakarettir. Meclis’e hakaret etmek millete hıyanettir. CHP’nin terör örgütleriyle arasına mesafe koyması, DEM’lenmek yerine demokratlaşması ve faşizan çizgiden uzaklaşması lazımdır. CHP’nin köküne ve kimliğine dönüş yapması demokrasi hayatımız adına da akut ve elzem bir ihtiyaçtır.

Çok değil, 8 ay evvel Türkiye’yi birlikte yönetmek için masalara yüz sürenlerin bugün birbirlerine demedik laf bırakmamaları acıklı bir ihtilaf ve azılı bir ihtirastır. Allah ülkemizi zillet ittifakından korumuştur. Hakikaten de verilmiş sadakamız varmış. Dün söylediklerini bugün tekzip eden, dün yaptıklarını bugün inkara yeltenen, dün kucakladıklarına bugün kulp takan siyasi partilere, Allah muhafaza, yerel yönetimlerde yetki vermek yıkıma hizmettir. Biliyor ve görüyorum ki, Manisa yıkımın değil, yükselişin yanındadır.”

Paylaşın