MHP Lideri Bahçeli’den “Kayyım” Açıklaması: Bakanımızı Kutluyorum

MHP Lideri Devlet Bahçeli, Hakkari Belediye Eş Başkanı Mehmet Sıddık Akış’ın yerine kayyım atanmasına ilişkin, “İçişleri Bakanlığımız hukuk sınırları dahilinde devreye girmiş, Türkiye Cumhuriyeti’nin hükmü şahsiyetini, egemenlik haklarını amasız, fakatsız muhafaza etmiştir. Bu kapsamda İçişleri Bakanımızı ve mesai arkadaşlarını yürekten kutluyorum” dedi ve ekledi:

“Bir teröristin 31 Mart seçimlerinde aday gösterilmesi evvelemirde demokrasiye kast etmek, hukuku işlevsiz hale sokmak niyetiyle arkasından dolanmak, devlet ile yöre halkını karşı karşıya getirmenin hazırlığını yapmaktır. Silahlı terör örgütünü yönetmek, silahlı terör örgütüne üye olmak ve örgüt propagandası yapmak suçlarından Hakkari 1.Ağır Ceza Mahkemesi’nde yargılaması süren ve hakkındaki kararın açıklanması an meselesi olan bir PKK’lının seçimlere katılması başlı başına skandaldır.”

Devlet Bahçeli, açıklamasının devamında, “Halkın iradesine ket vuran, hukuka kara çalmak için teşebbüs içinde olan bayraksızlar bellidir. Demokrasi ve özgürlük istismarıyla Türk ve Türkiye düşmanlığında söz kesen hainler bellidir. “Kayyuma karşıyız” sözleriyle, bölücü terör örgütüne açık veya gizli hizmet eden, destek veren kimlik ve kişilik yoksunları bellidir. Ama hepsinden daha belli ve daha bilinir olan da Türk devletinin ve Türk milletinin muktedir gücü, yılanın başını ezen demir yumruğudur” ifadelerini kullandı.

Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Genel Başkanı Devlet Bahçeli, partisinin TBMM grup toplantısında gündemin öne çıkan başlıklarına ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Bahçeli’nin açıklamalarından öne çıkan bölümler şöyle:

“Yüksek Seçim Kurulu’na yapılan itirazlar ve bunun sonucunda alınan karar doğrultusunda, 2 Haziran 2024 Pazar günü 3 ilçe ile 4 belde de yerel seçimler tekraren yapılmıştır. Bu kapsamda milli irade tecelli etmiş, resmi olmayan sonuçlar belli olmuştur. Milliyetçi Hareket Partisi, Aksaray’ın Sağlık Beldesi’nde seçimi kazanmış, demokratik yarış halinde olduğu diğer bazı seçim bölgelerinde de az farkla geride kalmıştır. Mesela Kayseri’nin Pınarbaşı ilçesinde olan budur.

Öncelikle belirtmeliyim ki, oy versin ya da vermesin aziz milletimizin her güzel insanına teşekkür ediyorum. Sağlık Beldesi Belediye Başkanımız başta olmak üzere, 2 Haziran’da seçilen her belediye başkanını tebrik ediyor, başarılar diliyorum. Milliyetçi Hareket Partisi’nin aday ve teşkilatları, yenilenen seçimlerin hazırlık döneminde azami feragat ve gayretle çalışmıştır. Gönül isterdi ki, daha iyi sonuç alalım, daha müessir olalım. Ancak milletimizin takdir ve tercihi neyse bağlılığımız ve saygımız tartışmasızdır.

CHP Genel Başkanı’nın, yenilenen Pınarbaşı Belediye Başkanlığı seçiminin hitamında Milliyetçi Hareket Partisi’ne ve Kayseri Milletvekilimize karşı sergilediği nezaketsiz ve sevimsiz tutum yakışıksız olduğu kadar mesnetsiz ve temelsizdir. Milliyetçi Hareket Partisi, 31 Mart 2024 tarihinde yapılan Pınarbaşı Belediye Başkanlığı seçimlerinde usulsüzlüklerin ve hukuksuzlukların olduğunu iddia etmiş, bu iddianın ispatıyla da seçimin tekrarı kararlaştırılmıştır.

Kayseri Milletvekilimizin terör estirdiğini, küfürler eşliğinde önüne geleni tehdit ettiğini söyleyen CHP Genel Başkanı müfteriliğine yeni bir halka eklemiştir. Bu şahsın ağzından çıkacak sözler bunlar mı olmalıydı? Bir parti genel başkanı değerlendirmesini bu çerçevede mi yapmalıydı?

Milliyetçi Hareket Partisi’nin herhangi bir milletvekili veya teşkilat mensubunu terörle ilişkilendirmek sadece ağır bir bühtan değil, aynı zamanda yumuşama pozları veren bir zatın edepsiz beyanatı ve eşik tanımayan hezeyanıdır. CHP Genel Başkanı, terör ve terörist görmek hususunda önüne geçemediği bir merak içindeyse bize değil, yanı başında vazo gibi tuttuğu, kol kola girdiği, emel ve hedef birlikteliği içinde olduğu DEM’li bölücülere bakması en doğru ve doğal tercih olacaktır.

Bize küstahça üslup hatırlatması yapan bu şahsın, önce kendi ağzını yıkaması, diline hakim olması, hırs bürümüş gözüne bizi kestirmekten derhal dönüş yapması ikazen tavsiyemdir. Parti yöneticilerimizi ve milletvekillerimizi doğrudan hedef alan, yalan ve yanlışlarla dolu iddialarda bulunan CHP Genel Başkanı’nın yolu yol değildir, sözleri itibarlı ve isabetli değildir.

31 Mart 2024 tarihinde seçilmiş bir belediye başkanı düşününüz; PKK/KCK terör yapılanmasının üst düzey yöneticisi olarak görev alsın, örrgüt nam ve hesabına sözde sorgulamalar yapıp, sözde vergiler toplasın, terörist cenazeleri ve benzeri eylemleri organize ederek halka katılımlarını sağlamak amacıyla baskı yapsın, kepenk kapatmaya karşı çıkan esnafı PKK terör örgütü adına tehdit etsin, küçük yaştaki çocukları kandırarak terörist sevk ve devşirme zincirinin tam göbeğinde yer alsın, mehmetlerimize, polislerimize, korucularımıza ve sivil vatandaşlarımıza eylem amacıyla dağdan şehre inmiş hainleri evinde barındırsın, kısaca özetlediğim bu belediye başkanı modeline bire bir uyan Hakkari Belediye Başkanı, hamd olsun görevden uzaklaştırılarak göz altına alınmış, Hakkari Valimiz Belediye Başkan Vekili olarak görevlendirilmiştir.

İçişleri Bakanlığımız hukuk sınırları dahilinde devreye girmiş, Türkiye Cumhuriyeti’nin hükmü şahsiyetini, egemenlik haklarını amasız, fakatsız muhafaza etmiştir. Bu kapsamda İçişleri Bakanımızı ve mesai arkadaşlarını yürekten kutluyorum.

Bir teröristin 31 Mart seçimlerinde aday gösterilmesi evvelemirde demokrasiye kast etmek, hukuku işlevsiz hale sokmak niyetiyle arkasından dolanmak, devlet ile yöre halkını karşı karşıya getirmenin hazırlığını yapmaktır. Silahlı terör örgütünü yönetmek, silahlı terör örgütüne üye olmak ve örgüt propagandası yapmak suçlarından Hakkari 1.Ağır Ceza Mahkemesi’nde yargılaması süren ve hakkındaki kararın açıklanması an meselesi olan bir PKK’lının seçimlere katılması başlı başına skandaldır.

Halkın iradesine ket vuran, hukuka kara çalmak için teşebbüs içinde olan bayraksızlar bellidir. Demokrasi ve özgürlük istismarıyla Türk ve Türkiye düşmanlığında söz kesen hainler bellidir. “Kayyuma karşıyız” sözleriyle, bölücü terör örgütüne açık veya gizli hizmet eden, destek veren kimlik ve kişilik yoksunları bellidir. Ama hepsinden daha belli ve daha bilinir olan da Türk devletinin ve Türk milletinin muktedir gücü, yılanın başını ezen demir yumruğudur.

“Türkiye, muz cumhuriyeti, kabile devleti değildir”

PKK’lı sözde Hakkâri Belediye Başkanı’nın kirli yakasından nasıl tutulmuşsa, inanıyorum ki, diğer kanun ve ahlak kaçkını sözde belediye başkanlarının ve milletvekillerinin de yakalarından öyle tutulacaktır. Türkiye, muz cumhuriyeti, kabile devleti, işgal ülkesi değildir. Yanılıp yenilip aksini düşünenlere bu vatanın suyu da, havası da, ekmeği de boğazlarına dizilecek, burunlarından fitil fitil getirilecektir.

Güney sınırlarımız boyunca terör devleti hayalini kuranların, hevesleri sadece kursaklarında bırakılmakla kalmayacak, Türk milletinin kudretini topu birden en ağır şekilde göreceklerdir. Türkiye’yi önce hırpalayıp, sonra yorup ve yıldırıp, ardından da bölgesel ve küresel dayatmalarla bölünmesini planlayanlar unutmasınlar ki, Türk milletinde kahraman bitmez, şehitler tepesi boş beklemez, gaziler kervanının arkası hiçbir zaman kesilmez. Doğudan batıya, kuzeyden güneye tüm Türkiye’de terörist belediye başkanı, terörist milletvekili istemiyoruz.

Sözde kayyum edebiyatı yapanlar önce bölücü terör örgütü PKK’ya nasıl baktıklarını, onun siyasi aparatı DEM’e nasıl yaklaştıklarını netliğe kavuşturmakla mükelleftir. Bir PKK’lının adli ve idari manada tecziye edilmesine kim karşı çıkıyorsa, kimler halk iradesinin ve demokrasinin tanınmadığını ileri sürüyorsa, onları iyi tanıyınız, beşinci kol faaliyeti içinde nasıl zehir döktüklerini, ihanetin seyrüseferine nasıl çıktıklarını açıkça göreceksiniz.

Yargıya intikal etmiş bir cinayet davasında partimizin ve Ülkü Ocakları’nın suçlanması, hatta dahilde ve hariçte Ülkü Ocakları’na suç örgütü gölgesi düşürmek için kolları sıvayan ajan ve provokatörlerin sırtının sıvazlanması tesadüf değildir. Hepsini biliyoruz, hepsini takip ediyoruz, verilmeyecek bir hesabımızın olmadığını cümle alemle paylaşıyoruz. Ancak özellikle altını çizmek isterim ki, 55 yıllık mazimizin damıtılan şuuruyla, devleşmiş mücadele ruhuyla dostumuzu da, düşmanımızı da tefrik edecek karakter hamd olsun bizde vardır, tetiktedir, teyakkuzdadır ve buradadır.

Hesaplaşacağız, ama helalleşmeyeceğiz. Bugüne kadar sessiz kalışımız Ülkücü katillerini unuttuğumuz anlamına asla gelmemelidir. Dün kanımızı dökenlerin bugün sözde mahkeme kurup Ülkücü müdafaasına tevessül etmeleri utanmazlığın sınır tanımadığına acıklı bir örnektir. Ülkücüyü, Ülkü Ocaklarıyla ayrıştırmanın, dahası terörle ilişkilendirmenin zillet ve kabus dolu düşünü kuranlar eninde sonunda mahcup ve mağlup olacaklardır.

Bize hazırlanmış bir iddianameyle ilgili olmadık lafı edenler her şeyden önce ellerine ve vicdanlarına bulaşmış Ülkücü kanlarını temizleyecek edep ve onuru gösterebilmelidir. Bizim hiç kimseden öğrenecek veya duyacak bir şeyimiz yoktur. İlk silahı çekenlerin, ilk mermiyi atanların, Türkiye’yi Marksist-Leninist uçuruma itmek için her ilkelliği tatbik edenlerin binlerce dava arkadaşımızın kanına girdiğini yaşayarak biliyoruz ve onlarla, onların izinden yürüyenlerle her seviyede hesaplaşmaya hazır olduğumuzu üstüne basa basa açıklıyoruz.

Milliyetçi-Ülkücü Hareketi geçmişte haksız yere suçlayıp hunhar saldırılarla iradesinden, istikametinden, inancından ve davasından caydırmaya azmedenlerin, bugünkü siyasi ve ideolojik uzantılarının bir cinayet davası üzerinden MHP ve Ülkü Ocakları düşmanlığını güncelleme teşebbüsü aşağılık bir tertibin, alçak bir tezgahın, dış bağlantılı bir kumpasın varlığına işaret değilse acaba nedir?

12 Eylül öncesi yarım kalan mücadeleyi şayet tamamlamak için gün sayanlar varsa, ben de diyorum ki, sizden korkan sizin gibi olsun, yolundan dönen namert olsun, davasının onurunu savunmayan şerefinden mahrum olsun. Hesaplaşma teklifimizi yineliyorum. Hatta hodri meydan diyorum.”

Paylaşın

Bahçeli’den “Normalleşme” Tepkisi: Türkiye’de Anormal Bir Şey Yok

Partisinin grup toplantısında konuşan MHP Lideri Devlet Bahçeli, “siyasette normalleşme” tartışmalarına ilişkin, “Bir şeyin ‘normalleşmesi’ için evvel emirde anormalliğin kötü müttefikinden sağlanmalıdır. Halbuki Türkiye’de anormal bir şey yoktur” dedi ve ekledi:

“Kaldı ki, siyaset ve yönetimde istikrarın hakim olduğu, hukukun üstünlüğü ile ilgili yasal ve anayasal hükümlerin havi bulunduğu ülkemizde normal olmayan sadece siyasi tellallar ihanet taraftarlarıdır. Yumuşamadan bahis açılıyorsa böyle bir şeye ihtiyaç hissediliyorsa önce neyin sert, nelerin sertlik ihtiva ettiği açıklığa kavuşmalıdır.”

Bahçeli, konuşmasının devamında, “Elbette kutuplaşalım kavgaya tutuşalım demiyoruz, elbette tokalaşmak varken yumruklarımızı sıkalım da demiyoruz ama normalleşme ve yumuşama kelimelerinin her meselenin başına iliştirilip milli kimliğimizden, egemen çıkarlarımızdan Türkiye Yüzyılı hedeflerimizden ödün isteniyorsa hiç kimse boşuna çabalamasın bizim böylesi uçuk kaçık garabet yumuşamaya karnımız toktur. Normalleşmesi milli ve ahlaki normlara uyması gereken muhalefet partileridir” ifadelerini kullandı.

Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Genel Başkanı Devlet Bahçeli, partisinin Meclis’teki grup toplantısında gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu. Devlet Bahçeli’nin konuşmasında öne çıkan başlıklar şöyle:

“İstanbul, 571 yıl önce zincirlerinden kurtulmuştur. 571 yıl önce sevdalısı Türk milleti ile kavuşmuştur. Zulmün zilletin ve eziyetin kalesi Bizans, Fatih’in mücahitliği ile yıkılıp gitmiştir. Fethimizin emanetleri zayi edilemeyecektir… Bizans heveslerini İstanbul üzerinde dolaştırmayı düşünen, gizli proje hazırlayan iç ve dış operasyon maşalarından İstanbul mutlaka korunacaktır. Ayasofya’nın camiye dönüşmesi ile uykuları kaçanların heveslerini kursaklarında bırakmaya devam edeceğiz.

İstanbul’un kötü yönetimi fethin mirasını çarçur etmektedir. Lafa gelince israftan şikâyet edenlerin belediye bütçesini har vurup harman savurması, taş üstüne taş koymaktan aciz olması, yandaş gazetecileri Roma’ya sözde festival adına gerçekte ise sefaya götürmesi ayıplı bir zihniyetin defolu uygulamalarından başka bir şey değildir. Özel uçak kiralanıp, 7 değil, 17 değil tam 37 gazetecinin yer aldığı, toplamda 73 kişilik kafileden oluşan ballı börekli Roma seyahatinden sonra İBB’nin müsriflikten bahsetmesine hiç kimse itibar etmeyecektir.

İstanbul can çekişmektedir. İstanbul kent uzlaşısı çatısı altında DEM’lenenlerin istismarına istilasına ve tahribatına ne yazık ki mahrum olmuştur. İstanbul’u yüzüstü bırakanların siyasi yüzsüzlüğü ise eninde sonunda yüzlerine vurulacaktır. Unutulmasın ki zulüm 1453’te başladı diyenlerin alayı düşman kampında toplanan Bizans uşaklarıdır. Ve bizim bunlarla hesabımız er ya da geç görülecektir. İstanbul sevdamızın sancağı, kabul edilmiş dualarımızın mükafatı umutlarımızın vahasıdır. MHP’nin hedefi 2053’te Türkiye’nin lider ülke ve süper güç olmasıdır. İstanbul Türkiye yüzyılında hak ettiği yere yerleşecektir. Bu kutlu hedef zillete düşenlerle, yabancı çıkar odaklarına taklalar atanlarla değil, vatansever ve milletseverler tarafından gerçekleşecektir.

İsrail’in Filistinli masumlara yönelik kanlı saldırıları aralıksız devam etmektedir. Sınır tanımayan insanlık değerleriyle savaş hukukuyla bağdaşmayan katliamlara her gün yenileri eklenmektedir. Gazze’deki tablo kahredici boyutlardadır. Uluslararası Adalet Divanı’nın geçen hafta aldığı bir kararla Refah’a düzenlenen saldırıların derhal durdurulması istenmiş fakat İsrail buna aldırış etmemiştir.

Çok sayıda masum acımasızca katledilmiştir. Bu bölgede hayata tutunmaya çalışan kadınlar bebekler resmen ateş altına alınarak yakılmıştır. İsrail savaş uçaklarıyla ölüm saçmıştır. Netanyahu yani caniyahu başta olmak üzere İsrail yönetimini tüm öfkemle lanetliyorum. Netanyahu için tutuklama kararının uygun zamanda icra edileceği, her savunmasız insanın hesabını verecekleri kaçınılmaz bir akıbettir. Beklentimiz İsrail’in katil Başbakanı ve Savunma Bakanı hakkında ülkemizin bir an evvel yakalama kararı çıkarmasıdır.

Soykırım karşısında sessiz kalanlar üstelik aleni destek sağlayanlar dünya barışına İsrail’le birlikte müştereken karşıdır. Artık ekonomik diplomatik ve ticari nitelikli önleyici tedbirler yerine cezalandırıcı, seri ve zincirleme askeri yaptırımları esas alan köklü müdahalelerin tam vaktidir. Yalnızca itiraz edip kınama mesajlarıyla oyalanmak yerine somut ve sonuç alıcı adımların kuvvet kullanılarak atılmasından başka bir seçenek zannederim kalmamıştır.

İslam ülkeleri ayağa kalkmalıdır. Gazzeli çocuklar açlıktan kırılıp bayramlık kıyafet yerine kefen giyerken milyar dolarlar için de kulaç atan, Allah’tan korkuyu sadece sözde hatırlayan bazı İslam ülkelerinin bohem yöneticileri, gece yastığa başlarını koyduklarında gerçekten huzur duyabiliyorlar mı? Cumhurbaşkanımızın yüzde 10’u kadar Filistin davasının arkasında durabildiler mi? Türkiye öncü rolünü üst seviyeye taşımalı, masumların lehine doğrudan devreye girmelidir.

“Türkiye Siyonist barbarlıkla yüzleşmeli”

3 ülkenin tanıma kararı milletimizin yüreğine su serpmiştir. Başkenti Doğu Kudüs olan bir Filistin devleti mutlaka tanınmalıdır. İnsan haklarına bağlıyım diyen hiçbir devlet duyarsız kalamaz, kalmamalıdır. Filistin’in tanınması çığ gibi büyümelidir. Filistin topraklarından soykırımcı İsrail bir an önce çekilmelidir. ABD insani ve tarihi sorumluluktan kaçmamalıdır. Tutuklama talebine ABD’nin tepkisi bir zırvadır. Türkiye Siyonist barbarlıkla yüzleşip, masumların lehine doğrudan devreye girmelidir.

İspanya, İrlanda ve Norveç’in Filistin devletini 28 Mayıs’ta tanıyacaklarını açıklamasını adalet ve insanlık değerleri etrafında kenetlenen ülke ve toplumları umutlandırmış, milletimizin yüreğine de su serpmiştir. Ne yurt içinde ne de komşu coğrafyalarda ihanete geçit yoktur. ABD’nin komşu coğrafyalarda terör örgütlerine verdiği destek Türkiye’nin güvenliğine aşırı tehdittir.

Bir şeyin ‘normalleşmesi’ için evvel emirde anormalliğin kötü müttefikinden sağlanmalıdır. Halbuki Türkiye’de anormal bir şey yoktur. Kaldı ki, siyaset ve yönetimde istikrarın hakim olduğu, hukukun üstünlüğü ile ilgili yasal ve anayasal hükümlerin havi bulunduğu ülkemizde normal olmayan sadece siyasi tellallar ihanet taraftarlarıdır. Yumuşamadan bahis açılıyorsa böyle bir şeye ihtiyaç hissediliyorsa önce neyin sert, nelerin sertlik ihtiva ettiği açıklığa kavuşmalıdır.

Elbette kutuplaşalım kavgaya tutuşalım demiyoruz, elbette tokalaşmak varken yumruklarımızı sıkalım da demiyoruz ama normalleşme ve yumuşama kelimelerinin her meselenin başına iliştirilip milli kimliğimizden, egemen çıkarlarımızdan Türkiye Yüzyılı hedeflerimizden ödün isteniyorsa hiç kimse boşuna çabalamasın bizim böylesi uçuk kaçık garabet yumuşamaya karnımız toktur. Normalleşmesi milli ve ahlaki normlara uyması gereken muhalefet partileridir.

Acıkan yanağından, susayan dudağından, yumuşayan durgunluğundan belli olur. Özgür beyin durgun olup olmadığını bilmiyorum ama yumuşama için önce DEM’den korkusuyla yüzleşmesini, Türk milleti ve Türkiye ortak paydasında adam gibi duruş göstermesini kendisine tavsiye ediyorum. Saçma sapan sorularla abuk sabuk iddialarla seviyesiz ve ölçüsüz ifadelerle bizim geri adım atacağımızı düşünüyorsa yanıldığını, çürük tahtaya küflü çivi çakmakla meşgul olduğunu bir gün mutlaka anlayacaktır. Demirtaş’ı savunanların bize normalleşme cakası satması, 6-8 Ekim ihanetini aklamaya çalışanların yumuşama masalı anlatması kümese girip tavuk haklarını savunacağım diyen tilki kadar inandırıcıdır!”

Grup toplantısı çıkışında sokak hayvanları düzenlemesine ilişkin soruyu yanıtlayan Bahçeli, “Türkiye’de bu konuyu herkes tartışıyor, tartışmak yerine çözüm bulunmalı” dedi.

Paylaşın

Bahçeli’den Sert Sözler: Hesaplaşmaya Hazırız

Katıldığı bir etkinlikte açıklamalarda bulunan MHP Lideri Devlet Bahçeli, “Ülkücü şehitlerimiz milletimizin önünü aydınlattılar. Aramızı karıştırmaya teşebbüs edenleri nefretle takip ediyoruz. Onlar, minnet etmeden yaşadılar. Onlar boyun eğmeden var oldular. Kimisinin yaşı 18 idi, kimisi 20’sinde, kimisi 40’ında, 50’sinde…” dedi ve ekledi:

“Her birisi tertemiz kanlarıyla bu cennet vatanı suladı. Her birisi milli ve manevi değerlerle şuur kazandı. Destan oldular, dilden dile anlatıldılar. Duruş oldular, nesilden nesile anıldılar. Mücadele oldular, devirlerin ve dönemlerin üstünden atladılar. Şehadet şerbetinden yudum yudum içip milletimizin ve ülkemizin önünü aydınlattılar. Ülkücü şehitlerimiz ölmediler. Elinde ülkücü kanı olanlarla hesaplaşmaya hazırız.”

Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Genel Başkanı Devlet Bahçeli, katıldığı bir etkinlikte açıklamalarda bulundu. Bahçeli’nin konuşmasından öne çıkanlar bölümler şöyle:

“İman ve inanç ile çelikleşen, tehdit karşısında çelişkiye düşmeyen, haklı mücadelede hayatını ortaya koymaktan çekinmeyenlerin ortak ünvanı kahramanlık olarak isimlendirilmiştir. Tadımlık heveslerin değil doyumluk hevesler peşinden gidenlerdir. Onlar minnet etmeden yaşadı, boyun eğmeden var oldu… Ülkücü şehitlerimiz milletimizin önünü aydınlattılar. Aramızı karıştırmaya teşebbüs edenleri nefretle takip ediyoruz.

Onlar, minnet etmeden yaşadılar. Onlar boyun eğmeden var oldular. Kimisinin yaşı 18 idi, kimisi 20’sinde, kimisi 40’ında, 50’sinde… Her birisi tertemiz kanlarıyla bu cennet vatanı suladı. Her birisi milli ve manevi değerlerle şuur kazandı. Destan oldular, dilden dile anlatıldılar. Duruş oldular, nesilden nesile anıldılar. Mücadele oldular, devirlerin ve dönemlerin üstünden atladılar. Şehadet şerbetinden yudum yudum içip milletimizin ve ülkemizin önünü aydınlattılar. Ülkücü şehitlerimiz ölmediler. Elinde ülkücü kanı olanlarla hesaplaşmaya hazırız.

“Bunların üstünden geleceğiz”

Halk Televizyonu, Sözcü, Now başta olmak üzere haksız ithamlarda bulunan kimler varsa mahkemelerde dinlenmelerini istiyoruz. Bu hususta müraacatımızı yapacağımızı ilan ediyorum. Bunların hepsinin üstünden geleceğiz. MHP düşmanlarını hayretle izliyoruz. Dünün ülkücü düşmanlarının kirli oyunlarını bozuyoruz… Varsa ellerinde bilgi belgeleri adli makamlara sunmalarını ilan ediyorum. Müfterilerle helalleşmeyeceğiz. Bunların üstünden geleceğiz. Komünist taktiklerin davamız etrafında hesap mayınları yakında faillerini patlatacaktır. Bizden olmadığı halde bizimle ilgili konuşan, kokuşmuş zevatın kuyruk acısını biliyoruz.

Cumhur İttifakı’nı zafiyete uğratmak maksadı ile bir senaryo ile üzerimize gelenlerin yumuşak karnımızı yoklayanların dış bağlantılı ajanlara taşeronluk yapanları karşılayıp paramparça etmek nimet borcumuzdur. MHP’yi yolundan ve davasından alıkoyacak hiçbir güç yoktur. Hiçbir karanlık emel davamızı bozamayacaktır… Bizim için imkansız diye bir şey yoktur. Ülkücü şehitlerin emaneti başımızın üzerindedir. Şehitlerimizi hiçbir zaman unutmadık, unutmayacağız. Milliyetçi Ülkücü hareket, küresel yangın yerinde Türk devletinin son siperidir. Kendimize, güveniyor, milletimize inanıyoruz. Ecdadımız başardı.”

Paylaşın

Bahçeli: HDP Ve Devamı Sözde Parti Kapatılmalı

Partisinin grup toplantısında konuşan MHP Lideri Devlet Bahçeli, “Anayasa Mahkemesi, HDP’nin kapatma davasını niçin sürüncemede bırakmaktadır. HDP bugün değilse ne zaman kapatılacaktır?” dedi ve ekledi:

“DEM’in Türkiye’ye kastetmesinin hesabı ne zaman sorulacaktır? Bay Zühtü’nün gitmesinden sonra AYM’nin elini tutan sanıyorum kalmamıştır. O halde bu iş bitmelidir. HDP ve devamı sözde parti kapatılmalıdır.”

Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Genel Başkanı Devlet Bahçeli, partisinin grup toplantısında gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu. Bahçeli’nin açıklamalarından öne çıkan bölümler şöyle:

“Gazze’de masumların kanı hala dökülmektedir. Barbarlık güncelleşmiş, yeni sürümü ile Gazze Şeridi’ni kırıp geçirmiştir. Çoğunluğu kadın ve çocuk olmak üzere sayıları 35 bini aşan sivil ve masum Filistinli kardeşlerimiz soykırım suçunun kurbanı olmuştur.

UCM Başsavcısının, İsrail Başbakanı ve Savunma Bakanı’nı insanlık suçları nedeniyle yakalama kararı müracaatında bulunması caniler için çemberin daraldığını göstermesinin yanı sıra çok önemli bir gelişmedir. Soykırımcıların kaçışı ya da kurtuluşu yoktur. Netanyahu’nun güvendiği dağlara kar yağmaktadır.

Gazze meselesi Türkiye’nin de meselesidir. Gazze düşerse, milli güvenlik tehditler katlanacaktır. Siyonizmin kuklası bölücü terör örgütüdür. Sömürgecilerin kara kutusu bölücü mihraklardır. Anadolu coğrafyası vadedilmiş toprak değil, Türk Milleti’nin varlık hükmüdür. Bedeli şehit kanları ile ödenmiştir. Bu kapsamda çıkaracağımız sonuç şudur. Şayet en küçük ihmal gösterilirse bunun sonuçlarının ağır olacağını tarihsel tecrübeler belgelemektedir.

Toprak bir kimlik olup asla mal veya arazi parçası değildir. Milli kültürümüzün yaşandığı ve yaşatıldığı, kalbimizde tasdik ettiğimiz her yer bizim için vatandır. Gazze’ye baktığımızda 400 yıllık anılarımızı görüyoruz. Gazze’ye baktığımızda işgale, istilaya şahit oluyoruz. Filistin davasında tarafsız kalmak namuslu bir tercih olamaz.

Gazze’de barış ve huzurun sağlanması 1967 sınırları çerçevesinde bağımsız, egemen ve toprak bütünlüğünü temin etmiş bir Filistin Devleti’nin kurulması, bir yanda Ortadoğu’yu diğer yandan Türkiye’yi rahatlatacaktır. İlahi adaletin tecellisine inşallah hep birlikte şahitlik edeceğiz.

Putin yeniden seçilmesinden sonra ilk resmi ziyaretini Çin’e yaptı. Yeni dönemde kapsamlı ortaklığın derinleştirilmesi bildirisi imzalandı. ABD’nin Pasifik’i askerleştirme çabaları hızlanırken, Japonya ile ortak komuta kurma adımı, ortak hava ve füze savunma ağı arayışı bölgeye orta menzilli füze konuşlandırma amaçları küresel gerilimi canlı tutmaktadır.

Fransa Ulusal Meclisi’nin 14 Mayıs’ta Yeni Kaledonya’da 10 yıl yaşamış Fransızların oy kullanmasını kararlaştırması ile bu ada ülkesi kaosun içine sürüklendi. Kıbrıs konusunda Türkiye’ye dayatmada bulunan AB ülkelerinin ‘ne arıyorsun bu okyanus ülkesinde?’ sorusunu soramaması bize göre Batı’nın kirli politik yüzünün itirafıdır. Fransa’nın Yeni Kaledonya’daki ayaklanmalardan Türkiye ve Azerbaycan’ı sorumlu tutması utanmazlıktır.

İran Cumhurbaşkanı Reisi ve beraberindeki heyeti taşıyan helikopterin kaza geçirmesi herkesin hayatını kaybetmesine, küresel tedirginliğin üst seviyeye ulaşmasına yol açmıştır. İlk açıklamalardan anlaşılan Reisi’yi taşıyan helikopterin dağlık arazide kaza yaptığı yönündedir. Hakikaten kaza mıdır yoksa sabotaj mıdır bilemem fakat iç yüzünün en kısa sürede açıklığa kavuşturulması, üzerindeki sis perdesinin aralanması zorunluluktur.

İsrail’in iddia edilen rolü, ABD’nin nerede durduğu mutlaka berraklaşmalı. Bugün İran’ın başına gelen felaketin Allah korusun ama Türkiye’de de yaşanabileceğini düşünmek bir vehim değil, suyu uyutup kendisini ayık tutan mihrakların gerçek niyetlerini az çok yorumlamış olmamızın sonucudur.

Tedbir, temkin, güvenlik önlemi kaçınılmaz ihtiyaçtır. Uluslararası bağımsız soruşturma komisyonu kurulmalı. FETÖ’cü hainlerin, “Onların reisini aldın, diğerlerinin de reisini yanına al” sözleri aklıma, “İtlerin duası kabul olsaydı, gökten yağan sadece kemik olurdu” sözünü getirdi.

Eğer bir millet ilk zorlukta yüzyıllar boyu biriktirdiği haklarını kaldırıp atsaydı tarih diye bir şey olamazdı. Ya bütün haklarımızı sonuna kadar müdafaa edeceğiz ya da hakkımızdan vazgeçerek şerefimizi ayağa düşüreceğiz. Türkiye nazarında şimdiye kadar 2. seçenek diye bir şey söz konusu olmamıştır.

6-8 Ekim 2014’te 37 kişinin ölümüne yol açan isyanın azılı faillerinin hüküm almaları, hukuk devletinin gereğidir. İşlenmiş bir suç kimsenin yanına kalmayacaktır. Bu ülkenin havasını soluyup ekmeğini yiyenler ihanetlerinin hukuki faturasına da katlanmalıdır.

“HDP ne zaman kapatılacak?”

Anayasa Mahkemesi, HDP’nin kapatma davasını niçin sürüncemede bırakmaktadır. HDP bugün değilse ne zaman kapatılacaktır? DEM’in Türkiye’ye kastetmesinin hesabı ne zaman sorulacaktır? Bay Zühtü’nün gitmesinden sonra AYM’nin elini tutan sanıyorum kalmamıştır. O halde bu iş bitmelidir. HDP ve devamı sözde parti kapatılmalıdır. DEM eş başkanları mahkeme kararını tanımadıklarını açıklıyorlar.

42 yıl ceza alan terörist Demirtaş da bir ara sizin gibi atıp tutuyordu. Devletin birliği ve bütünlüğünü bozma amacında olanların hepsine sıra inşallah gelecek. Menfur emellerin sonu yoktur. 16 yaşındaki evladımız Yasin Börü’yü ve nice masum insanımızı katledenlere, ayaklanma çağrısı yapanlara sahip çıkanlar aynı suçun tarafındadır.

Türkiye’yi başkalarının yönettiğini iddia eden Özgür Bey ve yönetimine soruyorum. İmralı canisinin ve terör mahkumlarının affını istiyor musunuz? Vatan topraklarının bir bölümünde bağımsız Kürdistan’ın kurulmasından yana mısınız? Türkiye’nin geleceğini kimlerle konuşuyorsunuz? Cezalar hukuksuz ise size göre hukuk nedir, adalet nedir, devlet nedir?

Emniyet ve yargı içine yuvalanmış oluşumların kumpas hazırlıkları deşifre edilerek alayı yakayı ele vermiştir. Görünen kısım kadar görünmeyen kamufle figüranların olduğunu da göz önüne alıp devlete sızma ihtimalini değerlendirmek lazımdır. Mesele kaba şekil vermektir. Mesele zamanın akışına kapılmak değil, istikamet çizmektir. Türkiye bu kudrettedir.”

Paylaşın

Bahçeli’den Sert Çıkış: Sabrımızı Taşırmayın

Partisinin grup toplantısında konuşan MHP Lideri Devlet Bahçeli, “Bugünlerde iç işgal cephesinde toplanıp aynı zamanda emniyet ve yargı içine yuvalanmış soysuz ve kripto çetelerin yeniden Türkiye üzerinde hesap yaptığı görülmektedir” dedi ve ekledi:

“Bu kan içen vampirlerin aklını başına alması, etrafımızda iftira ve ihanet duvarı örmeye kalkışmalarının ağır sonuçları olacağını bilmeleri, akıbetleri için 15 Temmuz gecesine dikkatle bakmaları ikaz ve ihtarımdır. Ayranımızı kabartmasınlar, sabrımızı taşırmasınlar. Maşa kullanıp sütre gerisine saklananların hepsini takip ediyoruz.

Olan biten tüm kanun dışı irtibat ve ilişki ağlarının farkındayız. Birkaç emniyet müdürünün açığa alınmasıyla geçiştirilemeyecek bir komplo devrededir, nitekim hedef Milliyetçi Hareket Partisi, AK Parti, Cumhur İttifakı ve son tahlilde Türkiye’dir.”

Bahçeli konuşmasının devamında, “17-25 emniyet ve yargı ortaklı darbe girişiminin tekrarını planlayanlara boyun eğersek boyumuz devrilsin, göz yumarsak gözümüz çıksın, eyvallah edersek de kanımız kurusun. Gizli tanık ifadeleriyle şerefli isimleri karalama kumpasını ve tecelli eden millet iradesini gölgeleme arayışını himaye eden ve buna hizmetkarlık yapan kim varsa haindir, haşhaşidir, emniyet, yargı ve medya uzantılarının tepesine binilmelidir.

Bakalım temiz eller operasyonu nasıl oluyormuş, hepsine göstermek, hepsini yaka paça içeri tıkmak da hukuk devletinin varlık ve şeref konusudur. Meclis gündemine gelecek olan 9’uncu yargı paketinde, casusluk suçu ilgili yeni düzenlemeden rahatsız olanlar çok iyi araştırılıp incelenmelidir. Yurt içinden ve yurt dışından hain FETÖ’cülerin, onlara sözcülük yapan satılmış, devşirilmiş sözde gazetecilerin bedel ödemesi yakındır ve kaçınılmazdır” ifadelerini kullandı.

Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Genel Başkanı Devlet Bahçeli, partisinin grup toplantısında gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu. Bahçeli’nin açıklamalarından öne çıkan bölümler şöyle:

“Türkiye’nin de aralarında bulunduğu 80 ülke Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’na Filistin’in üyeliğinin Güvenlik Konseyi’nde tekrar görüşülmesi ve bu ülkeye bazı ilave haklar tanınmasını öngören bir tasarı sunmuşlardır. 10 Mayıs 2024 tarihinde yapılan oylamada 143 ülkenin kabul, 25 ülkenin çekimser ve 9 ülkenin ret oyuyla Filistin tasarısı Genel Kurul’da onaylanmıştır. Uluslararası toplum ezici çoğunlukla Filistin’in yanında durmuştur. Küresel vicdan Filistin halkının meşru mücadelesine destek verirken, İsrail saldırılarına bir nevi tepki göstermiştir.

Filistin’in üyelik tasarısının Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’nda onaylanması karşısında İsrail temsilcisinin çıldırmış gibi Birleşmiş Milletler Şartı’nın bir kopyasını imha etmesi, kararın terör için bir ödül olduğunu ileri sürmesi Siyonist vandallığa uygun düşen bir saygısızlık ve seviyesizlik olarak kayıtlara geçmiştir.

Netenyahu yönetimi terör arıyorsa, terörist görmek istiyorsa, soykırımcıları tanımak istediğindeyse bir boy aynasına ilk elden bakmayı mutlaka tercih etmelidir. İsrail’in azgın şımarıklığı, işlediği korkunç cinayetleri, insani değerleri hiçe sayması haddi ve hududu çoktan aşmıştır.

Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’yle ilgili iki hafta önceki önerilerimizin yanında, daimi üye sayısının çoğaltılması akla en yatkın seçeneklerden birisi olarak önümüze çıkmaktadır. Üye sayısının artışı ve veto yetkisinin sınırlandırılması dünya barışına muazzam bir hizmet olarak anılacaktır.

Gazze’de bebekler katledilirken Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nde veto silahına sarılıp İsrail’e payanda olanlar bunun hesabını asla veremeyecekler, makul ve mantıklı hiçbir teze sığınamayacaklardır. Soykırımın bahanesi olamaz. 35 bin insanın cinayeti örtbas edilemez.

Vaat edilmiş toprakların nihai hedefi Anadolu coğrafyasıdır. Bugün Gazze’de boyun eğersek, bugün Kudüs’te susarsak, gelecekte son yurdumuzda çok çetin olaylar yaşanabilecektir. Gazze’yi savunmak demek, mesela Gaziantep’i savunmak demektir. Gazze’yi konuşmak demek, mesela Şanlıurfa’yı konuşmak demektir. Hiç kimse boşa sallayıp dolu tutmanın çabasına heves etmesin. Hiç kimse Gazze’yi günlük politika malzemesi haline getirip, buradan bir cephe açarak Türkiye’yi suçlamaya, siyasi ikbal ve ikmal gayesine meyletmesin.

İsveç’in Malmö kentinde 25 ülkenin katıldığı ve 68’incisi yapılan 2024 yılı Eurovision şarkı yarışması insanlığın nasıl bir tehditle yüz yüze kaldığını fazla söze gerek bırakmadan belgelemiştir. Bu arada İsrailli şarkıcıya itirazlar yoğun olsa da, sonuç alınamamıştır. Sanattan daha çok siyasi içerikli bahse konu yarışmanın ahlaki çöküş propagandasına dönüşmesi, erkekle kadın arasında kalmış üçüncü bir türün tedavüle çıkması kokuşmuşluğun boyutlarını göstermesi bakımından ibret levhası olmuştur.

Marjinalliğin dozajı korkunç düzeylerdedir. Batı’nın çürüyen toplum ve kültür yapısı adeta sahne almıştır. Birinci olan İsviçreli erkek sanatçının tüylü ceket, bol makyaj ve pembe saten etekle yarışmada boy göstermesi utanç verici bir yozlaşmanın teyidinden başka bir şey de değildir. Eğer bunun adına çağdaşlık deniyorsa, biz de diyoruz ki, batsın böyle bir çağdaşlık anlayışı.

Eğer bunun adına modernlik deniyorsa, üstüne basa basa biz de söylüyoruz ki, olmaz olsun böylesi bir modernlik anlatım ve algısı.

“Maarif Modeli’ni destekliyoruz”

Milli Eğitim Bakanlığı marifetince hazırlanan “Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli”ni yeni yüzyılın milli eğitim çatısı olarak değerlendiriyor, samimiyetle destekliyoruz. Mesnetsiz eleştirilerin iyi niyetten yoksun olduğu kanaatindeyiz. Modelde; “Bir ayağı geçmişte duran eğitimin diğer ayağının insanlık geleceğine ufuklar açan kapı” olarak vurgulanmasının neresi yanlıştır? “Milli ve manevi değerler manzumesi ile maddi gelişmenin zirvesini hedefleyen yolculukta temelin değişmeyen milletimiz” olduğuna dönük tesptin sakıncalı bir yanı var mıdır?

Öğrenci profili, beceriler çerçevesi, erdem-değer-eylem modeli, sistem okuryazarlığı, alana ait bilgi kümeleri bileşenlerinden oluşan bütüncül bir modelin hazırlanmasından neden rahatsızlık duyulmaktadır? Beden ve ruh üzerine kurulan bir modele canlı ceset gibi ortalıkta dolaşanlar dışında itiraz edenlerin tutar dalı veya haklı eleştirileri söz konusu mudur? Sağlıklı, iradeli, sorgulayıcı, üretken, bilge, cesaretli, merhametli, vatansever, ahlaklı ve estetik değerlerle bütünleşmiş nesillerin varlığından ürkenlerin ve karalamak için kuyruğa girenlerin asıl amacı nedir?

Maarif kelimesine takılmış olan zevatın ne dediğinin bir anlamı yoktur, niyet halistir, hedef parlaktır, milli eğitimin milli geleceğimizi inşa etmesi başlıca temennimdir. Milli Eğitim Bakanımızı ve söz konusu modelin hazırlığında emeği geçen herkesi kutluyor, başarılar diliyorum.

Ümit ederim ki, yeni yüzyılda atanamayan tek bir öğretmen kalmasın, bu dram artık sonlansın. Türkiye Büyük Millet Meclisi gündemine gelecek Öğretmenlik Meslek Kanununda yapılacak değişiklik teklifini de yürekten destekleyeceğiz. Son örneği Eyüpsultan’da yaşanan, bir okul müdürümüzün katledildiği elim hadiseyi ve öğretmenlerimize yönelik her neviden şiddeti lanetliyor, faillere tutuksuz yargılama yerine doğrudan tutuklama tedbirinin uygulanacak olmasını da son derece adil, isabetli ve yerinde görüyoruz.

“Sabrımızı taşırmasınlar”

Bugünlerde iç işgal cephesinde toplanıp aynı zamanda emniyet ve yargı içine yuvalanmış soysuz ve kripto çetelerin yeniden Türkiye üzerinde hesap yaptığı görülmektedir. Bu kan içen vampirlerin aklını başına alması, etrafımızda iftira ve ihanet duvarı örmeye kalkışmalarının ağır sonuçları olacağını bilmeleri, akıbetleri için 15 Temmuz gecesine dikkatle bakmaları ikaz ve ihtarımdır.

Ayranımızı kabartmasınlar, sabrımızı taşırmasınlar. Maşa kullanıp sütre gerisine saklananların hepsini takip ediyoruz. Olan biten tüm kanun dışı irtibat ve ilişki ağlarının farkındayız. Birkaç emniyet müdürünün açığa alınmasıyla geçiştirilemeyecek bir komplo devrededir, nitekim hedef Milliyetçi Hareket Partisi, AK Parti, Cumhur İttifakı ve son tahlilde Türkiye’dir.

17-25 emniyet ve yargı ortaklı darbe girişiminin tekrarını planlayanlara boyun eğersek boyumuz devrilsin, göz yumarsak gözümüz çıksın, eyvallah edersek de kanımız kurusun. Gizli tanık ifadeleriyle şerefli isimleri karalama kumpasını ve tecelli eden millet iradesini gölgeleme arayışını himaye eden ve buna hizmetkarlık yapan kim varsa haindir, haşhaşidir, emniyet, yargı ve medya uzantılarının tepesine binilmelidir.

Bakalım temiz eller operasyonu nasıl oluyormuş, hepsine göstermek, hepsini yaka paça içeri tıkmak da hukuk devletinin varlık ve şeref konusudur.

Meclis gündemine gelecek olan 9’uncu yargı paketinde, casusluk suçu ilgili yeni düzenlemeden rahatsız olanlar çok iyi araştırılıp incelenmelidir. Yurt içinden ve yurt dışından hain FETÖ’cülerin, onlara sözcülük yapan satılmış, devşirilmiş sözde gazetecilerin bedel ödemesi yakındır ve kaçınılmazdır.”

Paylaşın

MHP Lideri Bahçeli: Kutuplaşmak Yerine Kucaklaşmak Lazım

Partisinin Meclis’teki grup toplantısında konuşan MHP Lideri Devlet Bahçeli, “Siyasette bahar olmasından memnunuz. Kutuplaşmak yerine kucaklaşmak lazımdır” dedi ve ekledi:

“Kapımıza değil de kalbimize vuranı buyur ederiz. Ülkenin temel meselelerine kafa yormak bizim de arzu ve amacımızdır. Siyasette köprü kurmak yerine duvar inşa edersek yanlışa düşeceğimizi bilmek de yarar vardır. Siyaset kavga arenası değildir. Siyaset konuşma ve düğümleri çözme yeridir.”

Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Genel Başkanı Devlet Bahçeli, partisinin Meclis’teki grup toplantısında gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Bahçeli’nin konuşmasının satırbaşları şöyle:

“Gülün dikeni var diye üzülmek yerine dikenin gülü var diye sevinmeyi tercih edeceğiz. Önce yanlışı bilenler doğruya erişemez. 55 yıllık siyasi tecrübeyle diyorum ki suyun üstünde yürüsek bile yüzme bilmiyor diye eleştirenler olacak.

Bu nedenle önümüze bakacağız. Mücadelemizden vazgeçmeyeceğiz. Elinizi vicdanlarınıza koyun desek vicdanlarını bulamayanların bizi anlamasını beklemiyoruz.

Hayatlarında tek bir fabrikaya girmeyenlerin dahi vicdanı tutsaktır. 1 Mayıs’ta sadece görevini yapan Türk polisine düşmanca saldırdılar. Polise saldıranlar Haçlı kalıntısıdır. Emek ve Dayanışma Günü ülkenin her yerinde kutlanabilir. Peki Taksim ısrarı niyedir? Polislerimiz asıl emekçidir. Bunu görmeyenler zalimdir zillettir.

Türkiye’nin İsrail’in Gazze’de işlediği soykırım ile ilgili açılan davaya müdahil olması önemli bir adımdır. 35 bin masumun dökülen kanı Netanyahu’yu inşallah boğacaktır. Netanyahu için hesap günü yakındır. İsrail ile ticaretin durdurulması da yerinde bir karardır.

Batının insanlık değerlerine cephe aldığı da gerçektir. İşlerine gelince insan hakları bilirkişiliği yapan ülkelerin işlerine gelmediği zaman hak ve hukuk tanımamaları ikiyüzlülüktür. Bizim bu çifte standartçı ahlaksızlığa karnımız toktur.

Kahire’deki ateşkes görüşmesinin çıkmaza girmesi çok tehlikelidir. Netanyahu’nun ateşkese yanaşmaması da bir insanlık sorunudur. Netanyahu müzakere sürecini dinamitliyor.

“Kutuplaşmak yerine kucaklaşmak lazım”

Siyasette bahar olmasından memnunuz. Kutuplaşmak yerine kucaklaşmak lazımdır. Kapımıza değil de kalbimize vuranı buyur ederiz. Ülkenin temel meselelerine kafa yormak bizim de arzu ve amacımızdır. Siyasette köprü kurmak yerine duvar inşa edersek yanlışa düşeceğimizi bilmek de yarar vardır. Siyaset kavga arenası değildir. Siyaset konuşma ve düğümleri çözme yeridir.

Kimse mahkemeye talimat veremez. Yargı yetkisini kullanan bağımsız mahkemelerdir. Mahkeme kararları değiştirilemez. Gezi Park davasında hüküm alan Osman Kavala ağırlaştırılmış müebbet hapse çarptırılmıştır ve diğer sanıklar da ceza almıştır.

Kavala için sipariş veriliyor. Ceza kararlarını veren bağımsız ve tarafsız mahkemelerdir. Türkiye Cumhuriyeti bir hukuk devletidir. Özgür Özel de batının kara propagandasına kulak asmasın.

İddianame hazırlandı içi boş dediler. Kimin elinde hangi belge varsa mahkeme ile paylaşmalı. Televizyon ekranlarında mahkeme kurulamaz. Hukuki süreç Ankara’da mı bitecek Pensilvanya’ya mı dayanacak? Beklentimiz iddianamenin kabul edilip yargılamanın başlamasıdır.”

Paylaşın

Özel’den Bahçeli’ye Ziyaret: Açıklama Yapılmadı

CHP Lideri Özgür Özel, MHP Lideri Devlet Bahçeli’yi Meclis’te ziyaret etti. Ziyaret 45 dakika sürerken, görüşmeye ilişkin açıklama yapılmadı. İlk açıklamanın Özgür Özel tarafından yapılacağı öğrenildi.

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkanı Özgür Özel, Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Genel Başkan Devlet Bahçeli’yi Türkiye Büyük Millet Meclisi’ndeki (TBMM) makamında ziyaret etti.

45 dakika sürerken görüşme sonrası Özgür Özel ve Devlet Bahçeli tarafından ortak bir açıklama yapılmazken, görüşmeye ilişkin ilk açıklamanın Özel tarafından yapılacağı öğrenildi.

Özel’e Bahçeli’nin makam odasının kapısına kadar CHP Meclis İdare Amiri Uğur Bayraktutan, CHP Grup Başkanvekilleri Gökhan Günaydın, Ali Mahir Başarır ile bazı CHP milletvekilleri eşlik etti. Bahçeli, Özel’i karşılarken yanında Meclis Başkanvekili Celal Adan, Meclis İdare Amiri Sermet Atay ve Grup Başkanvekili Erkan Akçay vardı.

Özel’in, MHP’nin gerçekleştirdiği son kongrenin ardından Bahçeli’yi tebrik edeceği açıklanmıştı. Özel geçtiğimiz hafta Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a AK Parti Genel Merkezi’nde ziyarette bulunmuştu.

CHP ve MHP en son, 2017 yılında Anayasa değişikliği için Meclis’te görüşmüştü.

Öte yandan Özgür Özel, Devlet Bahçeli’ye Oltu taşından tespih ve Mesir macunu hediye ederken Bahçeli ise Özel’e bir tabak armağan etti.

Paylaşın

Bahçeli’den “Kürt Sorunu”na Çözüm Önerisi: Kız Alıp Kız Verme

Partisinin grup toplantısında konuşan MHP Lideri Devlet Bahçeli, “Türkiye’nin bir Kürt sorunu yoktur, bölücülük ve terör sorunu vardır. Türk – Kürt ayrışmasını çözecek olan bu millet ve onun iradesidir. Bunun da sırrı kız alıp kız vermekte, yeni bir Türkiye inşa etmektedir” dedi.

Bahçeli, İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun ABD televizyonuna verdiği bir röportajda Hamas’a terör örgütü dediğini kaydederek, “Bu şahsın ağzından PKK, PYD, YPG’ye karşı tek bir kelamın çıkmadığını acaba sadece biz mi duyamadık… PKK’ya terör örgütü diyemeyen İBB başkanının Hamas’a terör örgütü yaftası vurması akılla, izanla vicdanla hakikatle bağdaşır bir yanı olmadığını sadece biz mi görüyoruz?” ifadelerini kullandı.

Devlet Bahçeli, partisinin İYİ Parti genel başkanı seçilen Müsavat Dervişoğlu’nu neden tebrik etmedi yönündeki eleştirilere ise, “MHP, herkes tebrik etti siz niye tebrik etmediniz suçlamasıyla karşı karşıya bırakılıyor. Açıkça söylüyorum 104 tane siyasi parti var. Her kongreyi tebrik eden olabilir olmayabilir. Neden tebrik etmediğimi söylüyorum. İhaneti tebrik etmek bizim defterimizde yazmaz” şeklinde cevap verdi.

Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Genel Başkanı Devlet Bahçeli, partisinin haftalık grup toplantısında gündemin öne çıkan başlıkları hakkında değerlendirmelerde bulundu. Behçeli’nin konuşmasından öne çıkan bölümler şöyle:

“Milli birlik ve beraberlik hissiyatını saf dışı bırakmak için eylem ve söylem birliği yapmış her fırsatı ganimet sayan bir güruhun varlığı çok açıktı.  Bunların muhalefet çatısı altında toplandıkları malumunuzdur.

İBB Başkanının bir ABD televizyonuna yaptığı açıklamalar bu çerçevede Hamas’a terör örgütü iftirası atması ne hikmetse ‘jet yakıtıcılar’da bir rahatsızlık uyandırmamıştır… Bu şahsın ağzından PKK, PYD, YPG’ye karşı tek bir kelamın çıkmadığını acaba sadece biz mi duyamadık.

PKK’ya terör örgütü diyemeyen İBB başkanının Hamas’a terör örgütü yaftası vurması akılla, izanla vicdanla hakikatle bağdaşır bir yanı olmadığını sadece biz mi görüyoruz? Siyasetin Jetgilleri neredesiniz, neden konuşmuyorsunuz, neden üç maymunu oynuyorsunuz? Yoksa gizli saklı ilişkileriniz deşifre olur diye mi kokuyorsunuz?

Toprağını yuvasını yurdunu ve insanını savunan Hamas’a terör örgütü demek Netanyahu’ya vekalet etmek siyonizmin değirmenine su taşımak cinayetleri onaylamak demektir… Katledilen bebeklere kafese ve kuşatmaya alınan Gazzeyi yalnız bırakmaktır. Ne yazık ki İBB başkanı  küresel emperyalizmin kanlı yüzlerine ‘alın beni tepe tepe kulanın’ demiş ‘her emrinize, her telkininize amadeyim’ çağrısı yapmıştır.

Ankara’ya gelmeden İBB başkanına koşan Almanya cumhurbaşkanının niçin böyle bir programa ihtiyaç duyduğu soru işaretleri ile doludur. Potansiyel mesajları şaibelidir. Yine de Türkiye Almanya arasındaki ilişkilerin hedeflenen seviyelere gelmesi temennimizdir.

DEM’lenmiş belediyelerdeki törenlerde devlete ve millete parmak sallayan iğrenç sahneler hafıza kayıtlarımızdadır. Sadece cumhuriyetin kuruluşunda değil her dönem millet kavramı birleştirici olmuştur.

Partimiz her insanımızı Türk milleti olarak kucaklamaktadır. Soy temelindeki bir üstünlük bizim nazarımızda yok hükmündedir. Kökeni, dili, dini ne olursa olsun Türkiye Cumhuriyeti’ne vatandaşlık bağı ile bağlı olan herkes bizim kardeşimizdir. Yabancı düşmanlığı ayaklarımızın yedi kat altındadır.

“Türkiye’nin bir Kürt sorunu yoktur”

MHP, milli birlik ve kardeşliğin yılmaz müdafisidir. Bunu da artan bir şevkle devam edecek, etnik bölünmenin önüne set çekecek, provokasyona gelmeyecektir. Türkiye’nin bir Kürt sorunu yoktur, bölücülük ve terör sorunu vardır… Türk-Kürt ayrışmasını çözecek olan bu millet ve onun iradesidir. Bunun da sırrı kız alıp kız vermekte, yeni bir Türkiye inşa etmektedir.

Türkiye’de yerel halk yoktur. Türk milleti vardır. Polemik üretenler boşa heveslenmesin. Hazine ve Maliye Bakanımızın da her zaman arkasındayız… Bir şeyi söylemek istersem doğrudan söylerim. Cumhur İttifakı’nın tasfiyesine umut bağlayanlar size kötü bir haberim var. Cumhur İttifakı sonuna kadar vardır ve var olacaktır.

‘Bahçeli Erdoğan’a savaş açtı, balans ayarı çekti, MHP-AKP savaşı yükleniyor. MHP AKP’ye atanmış bir kayyumdur’ diyen kütük kafalı iddia sahipleri baltayı taşa vurmuştur… Son günlerde bir siyasi partide olağanüstü kongre yapılmış yönetim değişikliği olmuştur. Bu kendilerinin iç işleridir.

MHP, herkes tebrik etti siz niye tebrik etmediniz suçlamasıyla karşı karşıya bırakılıyor. Açıkça söylüyorum 104 tane siyasi parti var. Her kongreyi tebrik eden olabilir olmayabilir. Neden tebrik etmediğimi söylüyorum. İhaneti tebrik etmek bizim defterimizde yazmaz.

Paylaşın

MHP Lideri Bahçeli, Yine DEM Parti’yi Hedef Aldı

MHP Lideri Devlet Bahçeli, “31 Mart seçimlerinden kısa süre sonra, DEM’lenmiş bazı belediye başkanlıklarında sahnelenen azgın tahrikler, Türkiye Cumhuriyeti’nin hükmü şahsiyetine yönelik hakaretamiz muamele ve haince tacizler geçmişten ders almayan muhasım tortularının dış bağlantılı sipariş eylemleridir” dedi ve ekledi:

Haber Merkezi / “Vatanımızın bir bölümünde İstiklal Marşı’nın söylenmesine direnen, Türk bayrağının asılmasını ve şehitlerimize saygı duruşunu reddeden, Aziz Atatürk ile Cumhurbaşkanımıza kaba ve yaralayıcı ifadeler kullanan bölücü alçaklar bu milletin evladı, Türkiye Cumhuriyeti’nin de mensubu olamazlar. Ülkemizi fiilen işgal altında gösterme provalarını hazmetmek mümkün değildir.”

Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Genel Başkanı Devlet Bahçeli, 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı dolayısıyla bir mesaj yayımladı. Bahçeli, yayımladığı mesajda şu ifadeleri kullandı:

“23 Nisan 1920 Cuma günü Ulus’taki tek katlı taş binada milli iradenin tecellisiyle beraber Türkiye Cumhuriyeti’nin temelleri atılmış, meşalesi yakılmıştır. Kuran-ı Kerim tilavetleriyle, kesilen kurbanlarla, dudaklardan dökülen aminlerle, yüreklerden kopan dileklerle İlk Meclis tarih sahnesindeki yerini muazzam bir inançla almıştır. Mustafa Kemal Paşa’nın 19 Mart 1920 tarihinde yayımladığı Genelge kapsamında seçimler yapılmış, seçilen mebuslar Meclis-i Mebusan’dan iltihak eden mebuslarla birlikte Ankara’da toplanmıştır.

Türk milleti makus talihini yenmek, tarihsel rotasını yenilemek amacıyla bizzat devreye girmiştir. O tarihte tadilatı tamamlanmamış binada toplumun her kesiminden, ülkenin her yöresinden, her meslek grubundan, farklı farklı dünya görüşleri olsa bile ortak paydaları vatanseverlik olan mebuslar istiklal sevdasıyla bir araya gelmişlerdir. Dünya üzerinde, zillet ve zulmete, işgal ve ihanete Meclisi’nin etrafında kenetlenip savaş açan ikinci bir millet o güne kadar ne duyulmuş ne de görülmüştür. Nitekim Meclis’in kurulması milli kurtuluş fikrinin demokratik olarak teşkilatlanması, maşeri vicdanda kök salmasıdır.

“Ülkemizi fiilen işgal altında gösterme provalarını hazmetmek mümkün değil”

31 Mart seçimlerinden kısa süre sonra, DEM’lenmiş bazı belediye başkanlıklarında sahnelenen azgın tahrikler, Türkiye Cumhuriyeti’nin hükmü şahsiyetine yönelik hakaretamiz muamele ve haince tacizler geçmişten ders almayan muhasım tortularının dış bağlantılı sipariş eylemleridir. Vatanımızın bir bölümünde İstiklal Marşı’nın söylenmesine direnen, Türk bayrağının asılmasını ve şehitlerimize saygı duruşunu reddeden, Aziz Atatürk ile Cumhurbaşkanımıza kaba ve yaralayıcı ifadeler kullanan bölücü alçaklar bu milletin evladı, Türkiye Cumhuriyeti’nin de mensubu olamazlar. Ülkemizi fiilen işgal altında gösterme provalarını hazmetmek mümkün değildir.

Türk milletini “yerel halk” ifadesiyle değersizleştirmeye hizmet eden müfsit zihniyetin, son günlerde maruz kaldığımız skandalların asal sorumlusu olduğunu hiç kimse inkar edemeyecektir. Küresel Emperyalizmin tasallut ve telkini altında iç huzur ortamını zedelemek suretiyle faal halde bulunan terör sevicilere boyun eğmek, serpilen hıyaneti özgürlük ve demokrasi çerçevesinde normalleştirip yumuşatmak, bilinmelidir ki, milli felakete çanak tutmak, devlete ve millete kast etmektir.

Ay yıldızlı al bayrak bağımsızlığımızın simgesi, İstiklal Marşı hürriyet namusumuzun, birlik ve beraberlik hissiyatımızın manzum seslenişidir. Bunlara kim karşı geliyorsa, bunlarla kimlerin sorunu varsa, mutlak surette hukukun amir hükümleri işletilerek hesaba çekilmelidir. Gelişmeler karşısında aziz milletimiz infial halindedir. Türk bayrağını kabullenemeyen şerefsizlerin Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığından derhal çıkarılması, mallarına-mülklerine el konulması, bunun yanında DEM Parti hakkında kapatma davasının açılarak bölücü milletvekillerinin dokunulmazlıklarının kaldırılması, müfettiş görevlendirilmesiyle oyalanmaktan ve zamana oynamaktan vazgeçilmesi tarihe, ecdada, vatana ve millete namus borcudur.

Türkiye Cumhuriyeti’ni sömürge ülkesi veya çadır devleti görenlerin taşıdıkları sorumluluk ne olursa olsun bedel ödemeleri hayat memat konusudur. Sandık sonuçlarını, bekamızın ve bağımsızlığımızın önüne, hatta üstüne çıkarmaya gayret eden terör maşalarının ateşle oynadıklarını ikazla bildirmek tarihi bir vazifemizdir. Bu nedenle, Millet Meclisimizin açılması ile başlayan sürecin manasını ayrıntıları ile bilmenin, devlet ve millet hayatımızda yeniden karşımıza çıkan tehditlerin doğru anlaşılmasında mühim bir tesiri olacağına inanıyorum.

Türkiye’yi Mondros ve Sevr şartlarına tekrar sürüklemeye çalışan terör piyonları bu hesap hatasının sonuçlarına en ağır şekilde katlanmak durumundadır. En müşkül anlarda bile Türk milletine gücü yetmeyenlerin, bugün yeni metotlarla şanslarını bir kez daha denemeye kalkışmaları beyhude bir çabadır. Tarihin acı ve tatlı hatıralarla kapanmış sayfalarını, son bulmayan intikam duygularıyla, asla hak etmediğimiz insanlık dışı iftiralarla yeniden açılmasına heveslenmek dikkat etmemiz gereken bir tehlike olarak karşımızdadır.

“Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir ve millet ise Türk’tür”

Türkiye’nin yükselişi, tıpkı 23 Nisan 1920‘de tecelli eden şuurda anlamını bulduğu gibi; ayrışmayı değil birleşmeyi, dağılmayı değil buluşmayı, parçalanmayı değil kucaklaşmayı, farklılaşmayı değil bütünleşmeyi hedefleyen kolektif anlayışla mümkündür. Dün olduğu gibi bugün de, kardeşliğimize musallat olan gelişmeler karşısında en önemli direnç gücümüz milli birlik ve dayanışma ruhumuzdur. Meclis’i Gazi, varlığı Gazi, devleti Gazi olan bir milletin teröre ve hıyanete bulaşmış, dış düşmanlarla el ele vermiş siyasi bölücülere göz yumması düşünülemeyecektir. Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir ve millet ise Türk’tür.

Hiçbir bölücü odağın, terörizme yardım ve yataklık yapan hiçbir menfur oluşumun, Mehmetlerimize kurşun sıkan hiçbir hain örgüt uzantısının, İstiklal Marşımıza ve Türk bayrağına düşmanlık besleyen hiçbir işgal artığının Gazi Meclis’te yeri olamaz, demokrasi adına söyleyecek tek bir sözleri dahi bulunamaz. Dün en buhranlı anlarda, en ağır şartlarda bile demokrasinin erdeminden ayrılmayan Gazi Meclis’te her fikre cevaz vardır, ama ihanete, bölücülüğe, bölünmeye icazet yoktur, izin yoktur, fırsat yoktur, katiyen de olamayacaktır. Bu tarihi ve milli kararlılığa herkesin riayeti samimi dileğimdir.”

Paylaşın

Bahçeli’nin ‘İttifak’ Çıkışı Ne Anlama Geliyor?

Partisinin grup toplantısında, 31 Mart’ta yapılan yerel seçimlere ilişkin değerlendirme yapan MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, ‘ittifak sisteminin gözden geçirilmesi gerektiğini’ belirtmişti.

Parti kulislerinde Devlet Bahçeli’nin bu sözlerinin perde arkasında, “ittifakların yerel seçimlerde görünür olmadığının yattığı” ifade ediliyor. Parti kulislerinde, ortak aday gösterilen yerlerde diğer partinin ambleminin pusulada yer almadığına dikkat çekilerek, “bu durumla ilgili bir yasal düzenlemenin zorunlu olduğu” kaydediliyor.

Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Genel Başkanı Devlet Bahçeli, partisinin grup toplantısında, “İttifak sistemi gözden geçirilerek siyasi ve demokratik istikrarı zaafa uğratan ve uygulamada şahit olunan bazı çarpıklıklar ilerleyen süreçte giderilmelidir” ifadelerini kullanmıştı.

Cumhuriyet’ten Selda Güneysu’nun haberine göre; Bahçeli’nin bu sözleri siyaset kulislerinde de tartışılıyor. MHP kulislerinde, yerel seçimler sonrası Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan başkanlığında toplanan ilk merkez yürütme kurulu (MYK) toplantısı sonrası Erdoğan’ın kurmaylarına yönelik “Amasya, Kütahya ve Kırıkkale gibi illerde, iki parti ayrı ayrı girerek, özellikle CHP’ye kazandırdığımız il ve ilçelerin durumunu da masaya yatıracağız” sözlerine gönderme yapılıyor.

Erdoğan’ın da bu illerde “işbirliği yapılmamış olmasının Cumhur İttifakı’na kaybettirdiğine” dikkat çektiği belirtilirken, “Bahçeli, İttifak kapsamında il, il, ilçe ilçe değerlendirmeler yapılarak, nerede yanlış varsa, o yanlışların düzeltilmesine yönelik bir söylemde bulundu. Bazı illerin detaylı bir şekilde masaya yatırılması gerekiyor. Ayrı aday gösterilen yerlerde sonuç başarısız oluyor. Buna yönelik bir çözümleme yapılabilir. Konuyla ilgili bir çalışma ileride yapılacak” görüşü dile getiriliyor.

“Düzenleme yapılabilir”

MHP kulislerinde, yerelde ittifakların seçmenin oy kullandığı pusulada “görülmediği” değerlendirilmesi de yapılıyor. Örnek olarak da taşradaki il ve ilçe belediye başkanlıkları seçimleri gösteriliyor. Kulislerde, “Bir ilde her iki parti işbirliği kapsamında ortak aday ile seçime giriyorsa, ortak adayın mensubu olduğu partinin amblemi pusulada yer alıyor. Ancak ittifak ortağı partinin amblemi yer almıyor. Böylece seçmen kendi partisinin amblemini pusulada göremiyor. Buna yönelik bir düzenleme de yapılabilir” yorumları yapılıyor.

Paylaşın