Bahçeli’den “Cumhur İttifakı’nda Çatlak Var” İddialarına Sert Tepki

MHP Lideri Devlet Bahçeli, Cumhur İttifakı’nda çatlak var iddialarına ilişkin, “Mevzu bahis vatan, millet bayrak ise Cumhurbaşkanımız Erdoğan ve şahsım arasında hiçbir ayrılığın olmayacağını duymayan gözlere hatırlatmak dava ve vicdan görevimdir” dedi ve ekledi:

“Önce vatan nedir onu önermelerini teklif ediyorum. Başkaları gibi irademiz rehin altında değildir. Cumhurbaşkanı ile aramızda sarsılmaz bağ var. Hiçbir ayrılık ve ayrışmanın söz konusu olmayacağını hatırlatmak dava ve vicdan görevimdir.”

Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Genel Başkanı Devlet Bahçeli, partisinin grup toplantısında açıklamalarda bulundu. Bahçeli’nin açıklamasından öne çıkan bölümler şöyle:

“Sınırlarımızda oynanan oyunların son sahnesi Türkiye üzerinde oynanmak istenmektedir. Sınırlarımızda karanlık oyunlar var. Adaletsiz ve dengesiz güç dağılımı küresel barışı tehdit edecek boyuta geldi.

Beyrut ve Gazze’deki soykırıma yenileri eklenmektedir. Katliamların hız kesmeden devam etmesi medeni dünyanın iflas beyannamesi değilse nedir? Zalimlerin hesap vermesi gerekirken hala bir arpa boyu yol alınmaması adaletsizliktir. İnsancıl hukuk ayaklar altındadır. İsrail siyonist barbarlığı artıyor. Roma statüsü gereğince Filistin’in uluslararası hukuk nezlinde devlet olarak görülmesi nişanesidir. Adalet mutlaka tecelli edecektir. İsrail’e silah yaptırımları doğrudan hayata geçirilmelidir.

Türkiye’nin tutumu gayet açıktır. Türkiye-İsrail arasında 2 Mayıs 2024’te tüm ticari anlaşmalarını askıya alınmıştır. Bu tarihten itibaren hiçbir gümrük beyannamesi yoktur ve açık seçik ortadadır. Bu karalama olsa olsa siyonizme hizmet olur. İlk kıblemize siyonizmin gölgesi düşerse bununa altından hiçbir ülke kalkamaz. Türk milleti mazlumların feryatlarına kulak tıkayamaz, soykırım dilini konuşan iblise yoldaşlık edenlere asla seyirci ve sessiz kalamaz.

Küresel ve bölgesel barış ve istikrara destek verilecekse, iki devletli çözüm mutlak sürekli gerçekleşmeli. 1967 sınırları dahilinde siyasi ve toprak bütünlüğü sağlanmış bağımsız Filistin Devleti tanınmasından başka bir yöntem kalmamıştır. Türkiye, iblise yoldaşlık eden bu devrin katillerine asla seyirci kalamaz. Tarafsız kaldık ki masumların tarafıyız.

AB’nin görüş beyanı tek taraflı kararların alt yapısını oluşturma çabaları mesnetsizdir. AB’nin barış istikrarına namussuzluktur. Karşımızda toplanan ülkelerde Preveze’de denizin dibine gönderdiğimiz Haçlılardan ne farkı var? AB, GKRY ile Yunan tezlerine alet oluyor. Suyumuza dokunanın dumanını attıracağımızı unutmamalıdırlar. Tarihten ders almayan diplomatik kuşatma Türk milletine sökmeyeceğini Barbaros Hayrettin Paşa’nın Akdeniz’de dolaştığını unutmasınlar.

İzmir’in Selçuk ilçesinde elektrikli sobanın devrilmesi sonucu 5 çocuk hayatını kaybetti. Kendi çocuklarımızı da konuşmalı dert etmeliyiz. Eşi cezaevinde bulunan annenin hurda toplamaya gittiği anlaşılmaktadır. Bu konuyu sadece yoksulla ele almak doğru sonuca ulaştırmayacaktır. Ruhen ve rehberlik ihtiyaçlarını da gözlemlemek devletin başlıca vazifeleri arasındadır. Manevi moral ve desteklere ilgi, sevgiye muhtaç evlatlarımızın sağlıklı ve dengeli bir fert olması için çalışmalıyız. Türkiye’de bir çocuk gece yatağa aç giriyor sabah mutsuz uyanıyorsa bunun vebali hepimizindir.

“Fitne yayan siyasetçileri, gazetecileri…”

Gündemi epey bir şekilde meşgul eden bu konuda Sayın Cumhurbaşkanımızla aramızdaki diyalogda hiçbir problem yoktur. Cumhur İttifakı Türkiye’dir. İstikbalin mimarıdır. Üzerimize gelinse bile ülkü ve irademizden taviz vermedik, vermeyeceğiz. Soluğumuz başkaları gibi kesik değildir. İttifakımıza çamur atmaya çalışan ahmaklara gök girsin kızıl çıksın diyorum. Fitne yayan siyasetçileri, gazetecileri, bölücü ve FETÖ’cü mihrakları, casusları rezil rüsva etmek için sabırla bekliyoruz.

Son günlerde tartışmaların odağında yer alan çağrımın Cumhurbaşkanımızın haberinin olup olmadığını araştıran zevata diyeceğim: Mevzu bahis vatan, millet bayrak ise Cumhurbaşkanımız Erdoğan ve şahsım arasında hiçbir ayrılığın olmayacağını duymayan gözlere hatırlatmak dava ve vicdan görevimdir. Önce vatan nedir onu öğrenmelerini teklif ediyorum.

Türkiye artık feleğin çemberini kırmalıdır. Makus tarih değişmelidir. Elbette gerçekleşebileceği hedefimiz de budur. Konu Türk milleti olduğunda hedeflerimizin hiçbir sınırı olamaz. Tutamayacağımız sözü dilimize, ulaşamayacağımız hedefleri önümüze koymadık, koymaya da niyetimiz yoktur. Bizim içimiz kin değil muhabbettir.

Biz bu ülke vatan uğruna rahmetle ve ümmetle andığımız 3 bin şehit verdik. Şafağı ağarmayan nice karanlıkları yendik. Millet kendi eserine sevdasından deliye dönmüş MHP’ye ve Cumhur İttifakına duasıyla desteğiyle sahip çıkacaktır. Kimse boşuna hayal kurmasın. MHP ve Cumhur İttifakı içinde milletin olmadığı hiçbir hedefi kabul etmez, kabul etmeyecektir.

Biz bu ülke vatan uğruna rahmetle ve ümmetle andığımız 3 bin şehit verdik. Şafağı ağarmayan nice karanlıkları yendik. Millet kendi eserine sevdasından deliye dönmüş MHP’ye ve Cumhur İttifakına duasıyla desteğiyle sahip çıkacaktır. Kimse boşuna hayal kurmasın. MHP ve Cumhur İttifakı içinde milletin olmadığı hiçbir hedefi kabul etmez, kabul etmeyecektir.

PKK kürtleri temsil edemez. Bir adım ileri gitmek için yola çıkanları engellemek için ortaya çıktılar. Terörist başının yoldaşı olanlar şimdi de Amerika’nın uşağı olmuşlar. Biden’ın üvey evlatlarına, Türk evlatlarını yedirmeyiz.”

Paylaşın

Bahçeli’nin “Abdullah Öcalan” Çağrısına Destek Yüzde 10

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin PKK Lideri Abdullah Öcalan’ın gelip TBMM’de, DEM Parti grubunda konuşması önerisine destek Türkiye genelinde yüzde 10 civarında.

Gazeteci-yazar Murat Yetkin, bugün Yetkinpeport’taki köşesinde; İstanbul Ekonomi’nin 15 Kasım’daki “Türkiye Raporu” çalışmasından hareketle; “2024’te Türkiye’de yaşayan yaklaşık 86 milyon Türk vatandaşının 66 milyonu kendisini Türk, 13 milyonu Kürt, 1,5 milyonu Zaza, 450 bini Çerkes, 350 bini Arap olarak tanımlıyor. Diğer beyanlar daha az çıkmış” diye yazdı.

Araştırmada “Kürt sorunu olduğunu düşünüyorum” diyenlerin sayısının yüzde 68 olduğunu söyleyen Yetkin, birden fazla yanıtın bir arada verilebildiği Kürt sorununun çözümünde PKK’nın faaliyetlerine son vermesini isteyenlerin yüzde 91’le ilk sırada olduğuna yer verdi.

MHP lideri Devlet Bahçeli’nin PKK lideri Abdullah Öcalan’ın DEM grubunda konuşma önerisinin Türkiye genelinde yüzde 10 destek bulduğunu da paylaşarak, “MHP’lilerin yüzde 35’i Bahçeli’nin açıklamalarını açıkça desteklemediğini söylemiş. Bir yüzde 9 da görüş bildirmek istememiş; toplamı yüzde 44. DEM’de desteklemeyenlerin oranı ise yüzde 49; buna karşın yüzde 41 desteklemiş.

Etnik yönden, Kürt ve Zazaların yüzde 37’si Bahçeli’ye destek verirken, Türklerde destek onanı yüzde 19’a düşüyor. Kürt ve Zazaların yüzde 90’ı Bahçeli’nin açıklamalarından haberdar iken, DEM Partililerin yüzde 40’ı DEM eş-başkanı Tülay Hatimoğulları’nın söylediklerinden habersiz” ifadelerini kullandı.

Yazının tamamı için TIKLAYIN

Paylaşın

Bahçeli “Öcalan” Çağrısını Yineledi: Söylediğimiz Her Şeyin Arkasındayız

MHP Lideri Devlet Bahçeli, PKK Lideri Abdullah Öcalan için yaptığı çağrıya değinerek, “Terör ve bölücülük sorunuyla daha fazla yaşamamız. Bölücü terör örgütü PKK için son yaklaşmıştır, hiçbir terörist için kaçacak bir yer kalmamıştır. Silah varsa siyaset yoktur. İhanet varsa demokrasi yoktur. Yaptığımız ve söylediğimiz her şeyin arkasındayız” dedi ve ekledi:

“Günü kurtarmanın değil, geleceği kurgulamanın istikametinde sağlam adımlarla ilerlemenin düşüncesindeyiz. Oyumuz artıyormuş, oyumuz azalıyormuş! Vatan tehdit altındayken, milli güvenlik duvarlarımız hain akınlarla sallanıyorken oy ve seçim endişesiyle başımıza kuma gömmek bizim kitabımızda yazmayan alçalma ve aşağılanma halidir.”

Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Genel Başkanı Devlet Bahçeli, partisinin grup toplantısında gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu. 34 harften oluşan ortak Türk alfabesine ilişkin konuşan Bahçeli, “Önemli ve kayda değer bir sonuç da, ortak alfabe konusunda alınmıştır. Bu gelişme tarihi bir adımdır, makus talihin ters döndüğünün işaretidir” dedi.

CHP’ye eleştirilerde bulunan Bahçeli, “Onlar dönsün dursun dikkat etsinler fazla dönüş denge kaybına da yol açabilir. Dönen dönsün biz dönmeyiz yolumuzdan. Dönenlere devşirilenlere demlenenlere, kaçanlara, korkaklara aldırmadan bizim yolumuz Türk devrimidir ve Türkiye yüzyılıdır… Bu fırsat kaçmamalı, tarihi baştan ayağa yeniden yazmak elimizdedir. Sistemli ve şiddetli tahriklere aldırmayacağız. Kuru gürültülere pabuç bırakmayacağız. Türk birliği hayal safhasında kalmamalı” ifadelerini kullandı.

Türkiye-ABD ilişkilerine değinen Bahçeli, şu ifadeleri kullandı: “ABD başkanlık seçim sonuçları münasebetiyle gün yüzüne çıkan kaygılı bekleyişler fazlasıyla dikkat çekicidir. Almanya’da koalisyon hükümetinin dağılması erken seçim şartlarını doğurmuştur. ABD’de yapılan seçimde seçilen Trump’ın ne yapacağı nasıl bir politika takip edeceği günlerdir tartışmaların ağırlık merkezidir. Türkiye’de bazı çevrelerin fil ile eşek arasına sıkışıp kalmaları,

Trump’ın seçilmesinden dolayı karalar bağlamaları, Harris’in kaybedişinden dolayı yas tutar haline gelmesi garabettir. ABD’deki demokratların ve cumhuriyetçilerin holiganlarmış taraflarına ülkemizde de tesadüf etmek utanç duyacak bir köksüzlüktür. Biden’ın içimizdeki sömürgeleşmiş işbirlikçileriyle dayanışma halinde cumhurbaşkanımızı seçimle değiştirip devirme planları şimdi tuzla buz olmuştur.

Şu Allah’ın işine bakınız ki değişen akli melekelerinin dahi kendisini terk ettiği Biden’dan başkası değildir. Düşmez kalkmaz bir Allah’tır düşüp de kalkamayan Biden ve Harris’tir. Biz ABD’deki seçime Türkiye merkezli bakıyoruz. ABD Türkiye ,ilişkilerinin asıl boyut alacağıyla ilgili analiz yapıyoruz. Trump’ın ilk döneminden farklı bir profil sergilemesi iki ülkenin de müşterek hayrınadır.”

“Terörün bitmesi milli ülküdür”

Abdullah Öcalan çağrılarına ilişkin açıklama yapan Bahçeli, şu ifadeleri kullandı: “Bölücü terör örgütü için son yaklaşmıştır. Silah varsa siyaset yoktur. Şiddet varsa sevgi ve barış dili kupkurudur. MHP milli birlik ve kardeşliğin yanındadır. Yaptığımız ve söylediğimiz her şeyin arkasındayız. Biz gelecek seçimlerin hesabını değil, gelecek nesillerin hesabı içindeyiz. Torunlarımızın, aynı felaketlere muhatap olmasını asla, kata, bihakkın istemiyoruz.

Günü kurtarmanın değil, geleceği kurmanın ve kurgulamanın istikametinde sağlam adımlarla ilerlemenin samimi düşüncesindeyiz. Terörün bitmesi milli ülküdür. Vatan tehdit altındayken oy düşünmeyiz. Kürt kardeşlerimizle kucaklaşarak milli birlik ve kardeşlik hukukunu Türkiye’nin düşmeyecek kudret ve kuvvet mevzii haline getirmek geleceğe ve geçmişe sadakat nişanemizdir. Kara kampanya sahipleri ise sorunlardan besleniyor. Kronik sorunları çözmek amacıyla dik duruşla ve delikanlıca er meydanına çıkacak Cumhur İttifakı’ndan başkası yoktur, olması da ham bir hayaldir.

Değil elimizi, gövdemizi dahi sıra dağların altına sere serpe yatırmaya hazırız, kararlıyız ve sonuna kadar da inançlıyız… Aklımızla, imanımızla, irfanımızla, gönlümüzle Türklüğün, Türkiye’nin ve Türk milletinin yıkılmaz son kalesiyiz, teslim alınamaz son cephesiyiz. Terör bitecek, bölücülük tasfiye edilecektir. Gayemiz ve gayretimiz buna yöneliktir.”

Öte yandan Mansur Yavaş ve Ekrem İmamoğlu’nu eleştiren Bahçeli, şöyle devam etti: “Belediye başkanlarının işi gücü bırakıp bugünden cumhurbaşkanlığı adaylığına soyunmaları anketlerin palavralarıyla caka satmaları en başta İstanbul ve Ankara’ya nankörlük kendi adlarına da namertliktir.”

“Türkiye’yi tahrik edici davranışlardan vazgeçin”

Bahçeli, grup toplantısı çıkışında bir gazetecinin “Çözüm süreci konusunda Cumhurbaşkanı Erdoğan’la aranızda bir görüş ayrılığı var mı, yok mu?” sorusuna yanıt verdi. Soruyu soran gazeteciye “Mesleğini bırak” diyen Bahçeli, şu ifadeleri kullandı: “Bir defa basın mensubu kardeşlerim, Türkiye’yi tahrik edici yanlış bilgilerle ayrımcılığı körükleyici davranışlardan vazgeçin. Geçemiyorsan mesleğini bırak.”

Paylaşın

Bahçeli’nin “Öcalan” Çağrısı AK Parti’de Kafaları Karıştırdı

MHP Lideri Devlet Bahçeli’nin “Öcalan” çağrısının üzerinden neredeyse 20 gün geçmiş olmasına karşın Erdoğan’ın bu çağrıya dair tek kelime etmemesi AK Parti’de de kafaları karıştırdı.

Erdoğan’ın net pozisyon almaması nedeniyle nasıl tutum alacaklarını bilmeyen birçok AK Partiliye göre sorun Bahçeli’nin söyleminde değil, söylem hızında. AK Partili birçok isim siyasi partilerin büyük kısmının olumlu mesajlar vermesine karşın kamuoyunun bir ‘sürecin’ çok uzağında olduğunu söylüyor.

Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin Öcalan’ın Meclis kürsüsünden “örgütün lağvedildiğini açıklaması” durumunda ‘umut hakkı’ndan yararlanabileceği sözlerinin siyasetteki yankıları sürüyor. Çok kişi konuştu ama AK Parti Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, üzerinden neredeyse 20 gün geçmiş olmasına karşın bu çağrıya dair tek kelime etmedi.

Bu durum Erdoğan’ın söz konusu çağrıdan bilgisi olmadığı yorumlarına neden olurken AK Parti’de de kafalar karışık. Cumhurbaşkanının net pozisyon almaması nedeniyle nasıl tutum alacaklarını bilmeyen birçok AK Partiliye göre sorun Bahçeli’nin söyleminde değil, söylem hızında. AK Partili birçok isim siyasi partilerin büyük kısmının olumlu mesajlar vermesine karşın kamuoyunun bir ‘sürecin’ çok uzağında olduğunu söylüyor.

Kulislerde, “Siyasetçilerle kamuoyu arasında fark var. Partilerin büyük kısmı yapılan çağrıya kategorik olarak karşı çıkmadı ama seçmen rahatsız oldu. Bu hız doğru değil. Adım adım ilerleyen, tüm tarafların yavaş yavaş içine dahil edileceği, toplumun kaygı ve endişelerinin giderileceği bir süreç işletilmeliydi. Bahçeli’nin bu önemli adımı bir kenara bırakılamaz ama hem devlet kurumlarının adaptasyonu hem de toplumun hazırlanması için ne yapılması gerektiği düşünülmeli. Bu noktada adımlar atılmalı” deniliyor.

Gazete Duvar’ın aktardığına göre; Kulislerde, Erdoğan’ın da toplumun sürece mesafeli olduğunu gösteren bu nabzı ölçtüğü için açıklama yapmaktan kaçındığı kaydediliyor. Meseleleri sadece siyasilerin gözünden görmenin doğru olmayacağını kaydeden AK Partililer, “Vatandaşa kulak vermek, durumunu, tutumunu ölçüp ona göre davranmak zorundayız” diyor.

Paylaşın

Devlet Bahçeli: Erdoğan, Bize Göre Tek Seçenektir

Partisinin TBMM’deki grup toplantısında gündeme ilişkin konuşan MHP Lideri Devlet Bahçeli, “Diyorlar ki sayın cumhurbaşkanımızı seçtirmek için yol arıyormuşuz…” dedi ve ekledi:

“Eğer terör hayatımızdan sökülüp atılırsa, eğer enflasyon canavarına darbe indirilirse, Türkiye siyasi ve ekonomik istikrarın zirvesine çıkarsa cumhurbaşkanımız sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın bir kez daha seçilmesi doğal ve doğru bir tercih değil midir?”

Bahçeli, konuşmasının devamında, “Ne yapacağız CHP’nin içinde 4 yıl kala aday mı arayacağız? Bu kapsamda lazım gelen anayasal düzenlemeyi yapmak önümüzdeki görevler arasında olmayacak mıdır? Devlette devamlılık siyasette istikrar Türkiye Yüzyılı’nın inşası için sayın Recep Tayyip Erdoğan güvencedir, milletin sevdalısıdır, tecrübesiyle, birikimiyle bize göre tek seçenektir” ifadelerini kullandı.

Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Genel Başkanı Devlet Bahçeli partisinin grup toplantısında gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu. Cumhuriyet’in aktardığına göre; Bahçeli’nin açıklamalarından öne çıkan bölümler şöyle:

“Türkiye demekten asla vazgeçmiyoruz. Günü birlik siyasi hesap peşinde değiliz. Milletin desteği olamadan hiçbir siyasi hedef başarıya ulaşamaz. En büyük arzumuz milletimizi hak ettiği şekilde temsil etmek, sorunlara köklü çözümler oluşturmaktır. Milli vizyonumuzu gerçekleştirmenin mücadelesini vermeliyiz. Karanlık lobilerin, kabaran kulisler eline düşemeyiz. Biz Milliyetçi Hareket Partisi’yiz. Geçmişle geleceği kavuşturan Cumhur İttifakı’yız.

Hiç kimse kaygı ve korkuya kapılmasın, bayrak inmeyecek. Durmayacağız, duraklamayacağız. Hilal kardeşliğimizin ve kader ortaklığımızın mesajıdır. Hacın girdiği yerlere hilal bir daha girememiştir. Hilali korumanın dışında ikinci bir seçeneğimizin olmadığına yürekten inanacağız. Bir ve birlikte hilale doğru emin ve sağlam adımlarla ilerleyeceğiz. Türkiye toplantılarımızın 6’sı tamamlandı geriye 21 toplantımız kaldı.

Önemli olan akıl sahibi olmak değil, aklın doğru yerde, doğru zamanda kullanılmasıdır. Ortak aklı çalıştıramamış, ortak bir geleceğin rotasına girememiş toplumlar… Beşinci kol faaliyetlerine kabus yaşatmak hepimizin sorumluluğudur. Hiç kimseyi ayırmıyorum, ayrı görmüyorum. Önümüzdeki yüz yılı şu başlıklar altında toplayabiliriz.

Hedefimiz Türk İslam coğrafyasında birliğin ve beraberliğin çınarlaşmasıdır. 9 Temmuz 2118 Cumhurbaşkanlığına geçişin 100. yılıdır. Önümüzdeki 100 yıllık takvim işlemeye başlamıştır. Üzerinde oynanan haritalar yeni baştan çizilecek. Milli hedefimiz Osmanlı barışına benzer, insanlığın tam bir huzura kavuşmasıdır. Türk milleti tarihin hiçbir döneminde asimilasyoncu olmamıştır. Gözünü ABD başkanlığına çevirenler acaba nasıl çıkar devşiririz peşinde.

Geçen hafta konuştuklarımı herkes konuşmaya devam ediyor. ‘Teröristbaşı terörün bittiğini, ihanet ve bölücülüğün çıkmaz sokak olduğunu söyleyecekse hadi DEM grubuna gelsin bunları teker teker söylesin, umut hakkından istifade etsin’ sözümün arkasındayım, teklifimde ısrarcıyım.

Devletin bekası için cesur kucaklayıcı hamlelere ihtiyaç vardır. Mananın yerine boş lafların geçmesine milli geleceğimizi riske atmakla eşdeğerdir. Basiretsiz telkinlere aşırı isteklere kapalı durarak kardeşliğimizi pekiştirmeliyiz. Politik düzeydeki bir hatayı strateji düzeltemez. Kürtler başka, terör örgütü başkadır. İkisini birbirine karıştırmak ülkemize ve milletimize yapılacak en büyük kötülüktür.

DEM Parti kararını netleştirilmeli. Nerede durduğunun muammasını açıklığa kavuşturmalıdır. Terör örgütü, 85 milyon Türk vatandaşının düşmanıdır. Öcalan İmralı’da yatıyor, fakat DEM Parti’de 57 Öcalan gölgesinin Meclis’te olduğunu niye görmüyorsunuz? İmralı Türkiye’de değil mi? Teröristbaşının DEM Parti grubuna gelmesine karşı çıkıyorlar da İmralı’da kalmasına niye itiraz etmiyorlar? Cesedini ezmedikten sonra Meclis’e gelemezmiş, Türkiye’nin her yerinde dolaşıyorlar…

“Türkiye’de Kürt sorunu yoktur”

Diyorlar ki Sayın Cumhurbaşkanı yeniden seçtirmek için yol arıyormuşuz. Terör hayatımızdan atılırsa, enflasyon canavarına kesin bir darbe indirilirse Sayın Erdoğan’ın bir kez daha seçilmesi doğru bir tercih değil midir? Birbiriyle bir arada yaşayamayanlar, Türkiye’nin ayrımcılığını nasıl giderecek? Türkiye Yüzyılı’nın inşası için Sayın Recep Tayyip Erdoğan güvencedir, milletin sevdalısıdır, tecrübesiyle, birikimiyle bize göre tek seçenektir. Türkiye’de Kürt sorunu yoktur. Sözde Kürt sorunu emperyalistlerin tuzağıdır. Küresel emperyalizmin hiç değişmeyen stratejisidir.

Geçici olarak uzaklaştırılan belediye başkanları yargıyı beklemelidir. Belediye başkanları ya adam gibi görevlerini yapacaklar ya da Türk devletinin hukuk sınırları içinde aldığı meşru ve haklı tasarruflara katlanacaklardır. CHP Genel Başkanı şaşırmış, su kaynatmıştır. Buradan bakınca CHP ile PKK’yı birbirine karıştırdığımızı söylemek abartılı bir iddia olmayacaktır. Ateş olsan cirmin kadar yer yakarsın. Ayağını denk al, CHP’yi sev, herkesi sev, son ra ‘Kendimi de seviyorum’ diyebilirsin.”

Paylaşın

Erdoğan’dan Bahçeli’ye “Öcalan” Tebriği

Erdoğan’ın Bahçeli’nin “Abdullah Öcalan” çağrısı sonrası tebrik ettiği öğrenildi. Bahçeli, “Şayet teröristbaşının tecriti kaldırılırsa, gelsin DEM Parti grup toplantısında konuşsun, terörün bittiğini, örgütün lağvedildiğini ilan etsin” demişti.

Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin geçen hafta partisinin grup toplantısında, terör örgütü PKK’nin lideri Abdullah Öcalan için “Gelsin Meclis’te konuşsun” çağrısını yapmasının yankıları sürüyor. Bahçeli’nin çok konuşulan çağrısıyla ilgili AK Parti Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın ise sessiz kalması dikkat çekmişti.

Ayrıca Bahçeli’nin bu çağrıyı Erdoğan’dan ‘habersiz’ yaptığı iddia edildi. İktidara yakınlığıyla bilinen Türkiye gazetesinin haberine göre, Erdoğan, konuşmasından dolayı Bahçeli’yi tebrik etti.

AK Parti’nin de “büyük oranda” Bahçeli’ye destek verdiği aktarılan habere göre parti kaynakları MHP liderinin çıkışı için şöyle konuştu: “Bugüne kadar ne zaman bu konularda bir tartışma olsa, ‘MHP izin vermez, AK Parti adım atamaz’ şeklinde kamuoyunda değerlendirmeler yapılıyordu. O sebeple bu çıkışın Sayın Bahçeli tarafından yapılmış olması, bizim açımızdan çok kıymetli.

Hiç konuşmayanlar bile artık bu mesele hakkında konuşmaya başladı. Bu süreç; Orta Doğu’daki gelişmelerle doğrudan ilişkilidir. Çevremizde bu kadar şey yaşanırken, hiçbir şey olmamış gibi bekleyemeyiz.

Önümüzdeki günlerde, DEM Parti, İmralı, Kandil ve diğer unsurların pozisyonu tam olarak ortaya çıkar. ABD veya İsrail ile yol yürümeye devam edecekler mi görülecek. Türkiye, burada ‘siyonist plana Kürtleri kurban etmem’ diyor ve Kürt vatandaşlarımızı sömürenlere de bir fırsat veriyor.”

Devlet Bahçeli ne demişti?

MHP lideri Devlet Bahçeli, partisinin geçen haftaki TBMM’deki grup toplantısında önemli mesajlar vermişti. Bahçeli, “Şayet teröristbaşının tecriti kaldırılırsa, gelsin DEM Parti grup toplantısında konuşsun, terörün bittiğini, örgütün lağvedildiğini ilan etsin” çağrısında bulunmuştu.

Türkiye ve Türk milleti için her türlü fedakarlığı yapmaya hazır olduklarını söyleyen Bahçeli, “Bu dirayet ve kararlılığı gösterirse, umut hakkının kullanımıyla ilgili yasal düzenlemenin yapılması ve bundan yararlanmasının önü de ardına kadar açılsın” şeklinde konuşmuştu.

Paylaşın

Devlet Bahçeli: Kürt Sorunu Yoktur, Asla Da Olmayacaktır

29 Ekim Cumhuriyet Bayramı nedeniyle bir mesaj yayınlayan MHP Lideri Devlet Bahçeli, “Türkiye Cumhuriyeti’nin bir Kürt sorunu yoktur, asla da olmayacaktır” dedi.

Haber Merkezi / Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Genel Başkanı Devlet Bahçeli, 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı nedeniyle bir mesaj yayınladı. Devlet Bahçeli, mesajında şu ifadeleri kullandı:

“Türkiye Cumhuriyeti bir asrı geride bırakarak, yeni yüzyılın ilk yıldönümüne güçlü bir vizyon eşliğinde, milli birlik ve dayanışma hissiyatının güvencesi altında, aynı zamanda kuruluş felsefesinin bağlayıcılığı temelinde giriş yapmıştır.

Devir Türk Devri, zaman Türkiye Yüzyılı zamanıdır. Fikri hür, vicdanı hür, irfanı hür nesiller Cumhuriyet meşalesinin altında hem aydınlanırken hem de geleceğin parlak sayfalarını aralamaktadır.

Türkiye Cumhuriyeti, Türk milletinin aziz ve tarihi varlığının kesintisiz devam edegelen hürriyet ve istiklal davasıyla eklemlenmesinin mümtaz bir eseri, milli kahramanlık ve kader ortaklığının marifetiyle husule gelen muazzez bir egemenlik beratıdır.

Bütün müdafaa imkânlarından mahrumiyet çekilen bir dönemde, hiçbir yokluğa ve yılgınlığa boyun eğmeyen milletimiz dişiyle tırnağıyla, imanıyla iradesiyle, canıyla kanıyla vatana yığılan akur düşmanı önüne kattığı gibi kovalamayı, bunun ardından da hâkimiyetine dayanan yeni Türk devletini kurmayı başarmıştır.

Cumhur, demokrasi sistemi ile devlet şekli demek olan Cumhuriyetle ayrılmamak üzere kavuşmuştur. Böylelikle birbirini tamamlayan mütareke ve işgal dönemleri kapanmış, Türk tarihinde yepyeni bir dönem başlamıştır.

Aziz Atatürk’ün veciz sözlerle açıkladığı üzere, Türkiye Cumhuriyeti, cihanda işgal ettiği mevkie layık olduğunu eserleriyle ispat etmek için ebediyet güzergâhında harekete geçmiştir.

Evvelemirde Allah’ın inayetine, hemen ardından milletimizin azim ve kararlılığına istinat eden Milli Mücadele kahramanları bir yanda zaferlerin düğümünü çözerken, diğer yanda Cumhuriyet’in fazilet ve fikrini duru vicdanlarında cem ederek yepyeni bir çığırın açılışını bilek ve inanç kudretiyle hayata geçirmişlerdir.

Türkiye Cumhuriyeti, soylu bir milletin “varım ve payidarım” mesajının şehit kanlarıyla ibra ve izharıdır. Türkiye Cumhuriyeti, tarihteki Türk devletler zincirine eklenen halka, geçmişle geleceği birleştiren köprü, egemenlikle milleti tekleştiren son söz, ebedi karar ve irade kuvvesidir.

Kurtuluş yıllarının emsalsiz feragat ve fedakarlıklarıyla kurucu ilkelerini temerküz eden Cumhuriyet’in, yeni yüzyılın ilk yıldönümünde aynı duruş ve duyuşa ihtiyacı olduğu kaçınılmaz bir gerçektir.

Haksızlığa, hayasızlığa, en şedit saldırılara karşı cephe cephe kazanılmış zaferlerle çatısı örülen Türkiye Cumhuriyeti’nin nefsine ve yabancı telkinlere esir düşenlerin elinde oyuncak olmasına rızamız olmayacaktır.

Tarihin hiçbir etabında, dış düşmanlardan merhamet dilenmeyen Türk milleti, içimize sızmış ve sirayet etmiş nevzuhur azgın işbirlikçilere, onların sonu gelmez tahrik ve tahribatlarına, aynı şekilde hain emel ve hedeflerine elbette taviz vermeyecek, teslim olmayacaktır.

Türk milletinin uzanan müşfik ve hoşgörülü elini hala idrak edememiş, manasını kavrayamamış, maksadını anlayamamış siyasi güruhun provokatif açıklamaları, hiçbir değer hükmüyle izah edilemeyen sakat pozisyonları yapıcı olmadığı gibi, tam tersine sorumsuz ve yıkıcı mahiyetlidir.

Güney Kürdistan tanımıyla kuzeyini tescilleme arayış ve çabasına girenlerin son şanslarını kullanmaktan özenle imtina etmeleri, ısrarla ayrıştırıcı ve bölücü üsluba sarılmaları hezeyan olmakla birlikte; sahte demokrat, sanal özgürlük ve temelsiz halklar ezberlerini hurdaya çıkarmaktadır.

Ülkemizin komşu coğrafyaları kaynayıp kaosa sürüklenmişken, milli birlik ve kardeşlik tebliğimize direnenler, hala ve inatla terör diline saplanıp kalanlar doğru yolda değildir, sabır ve sebat eşiklerini zorladıklarını görmek mecburiyetindedir.

Türkiye Cumhuriyeti’nin bir Kürt sorunu yoktur, asla da olmayacaktır. Türkiye Cumhuriyeti’nin etnik veya mezhebi bir ağırlığı ve açmazı da yoktur. Var olan sorun bölücü terör sorunudur, kaldı ki bu ihanetin kökü muhakkak surette kazınacaktır.

TUSAŞ tesislerine kadar gelip beş kardeşimizi şehit eden teröristlerle, bölücü terör örgütüyle, terörizm patentini kontrolünde tutan bölgesel ve küresel odaklarla yollarını ayırmayan kim ya da kimler varsa demokrasi ve insanlık düşmanlığı ortak paydasında buluşmaları mutlak bir akıbettir.

Terör ve bölücülüğü sadece hayatımızdan değil, milli hafızadan da söküp atma hedefinden cayma, sapma ve savrulma söz konusu değildir.

Şayet buna direnç gösterilirse, eski usul mücadele stratejilerinden çok daha sert, seri ve şiddetli yöntemlerin devreye alınması mukadder hale gelmeli, hiç kimsenin de gözünün yaşına bakılmamalıdır.

Türkiye Cumhuriyeti lütufla, bağışla, ihsanla, ikramla veya piyangodan çekilişle kazanılmamıştır. İç ve dış müstevli cephesinin mütecaviz tahakkümleriyle de sarsılmayacak, sonsuzluk istikametindeki bağımsız ilerleyişinden kesinlikle vazgeçmeyecektir.

Milli birlik ve beraberlik şuurunun perçinlenmesi gereken bugünlerde, herkesin devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğüne önşartsız bağlılığı samimi dileğimdir.

Bin yıllık kardeşliği yaşayıp yaşatarak Türk ve Türkiye Yüzyılının sütunlarını elbirliğiyle, vicdan ve irade birliğiyle inşa edeceğimize inancım tamdır, tarifsizdir, tahditsizdir.

Temeli Türk kahramanlığı ve yüksek Türk kültürü olan Türkiye Cumhuriyeti sonsuza kadar var olacak, vatan ve millet sevdalılarının emsalsiz mücadeleleriyle korunup kollanacaktır.

Bu duygu ve düşüncelerle, Türkiye Cumhuriyeti’nin banisi, ilk Cumhurbaşkanımız Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ü, Milli Mücadele kahramanlarını, TUSAŞ saldırısında şehit olan kardeşlerimizi ve diğer bütün şehitlerimizi rahmet, minnet, şükranla hislerimle anıyorum.

Cenab-ı Allah hepsinden razı olsun diyorum. Büyük Türk milletinin 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı’nı kutluyor, en kalbi selam, sevgi ve saygılarımı paylaşıyorum.”

Paylaşın

Dervişoğlu’ndan Bahçeli’ye: Biz Saray Muhafızı Değil…

Partisinin 7. kuruluş yıl dönümü kutlamalarında konuşan İYİ Parti Lideri Müsavat Dervişoğlu, Bahçeli ile geçmişte siyaset yaptığı dönemi de hatırlatarak “Mazide yaşanmış güzel günlerin anısına saygıda kusur etmemek için de elimden geleni yapıyorum. Ama bayrağıma, milletime, istiklalime olan saygım, her şeyin üzerindedir” dedi.

Müsavat Dervişoğlu, konuşmasını şöyle sürdürdü: “Bebek katiline hürriyet, Müsavat Dervişoğlu’na tehdit size yakışmaz. Allah seni ıslah etsin, Sen bizi ne zannediyorsun. Biz saray muhafızı değil, Türk milliyetçileriyiz. Kuru tehditlere pabuç bırakmayacağım herkes tarafından iyi bilinmelidir”

İYİ Parti Genel Başkanı Müsavat Dervişoğlu, İYİ Parti’nin 7’nci kuruluş yıl dönümü kutlamalarında konuştu. Gazete Duvar’dan Ceren Bayar‘ın aktardığına göre; Dervişoğlu, “2017 yılında, bugünlerdeydi. 7 yıl önce başladık bu destanı yazmaya. Alın terimizi mürekkep. Kalplerimizi defter eyledik. Her bir satırına inançla başladık. Her bir harfini azimle yazdık. İşte yine beraberiz” dedi.

Dervişoğlu, salondakileri hitaben, “Haykırmak istiyorsunuz, biliyorum, haykırın! Bu bir karabasandır, kötü bir rüyadır. Emin olun ki muhakkak kaçıp yok olacaktır” ifadelerini kullandı. Dervişoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü: “Ey helal rızıkları çalan zevat, Vatan toprağını kupon arsa bilen, ölmez şehidini kelle sanan zevat, saltanatınız yıkılacak. Ama bu kale yıkılmayacak.”

Akşener’e ve parti kurucularına teşekkür eden Dervişoğlu, “Sizler olmasaydınız olmazdı, olamazdı. Olmazsanız yine olmaz. Hepinizi ilk günün heyecanıyla yeniden bir ve birlikte olmaya, mukaddes davamızı birlikte omuzlamaya, çileyi nasıl birlikte çektiysek, zaferi de birlikte yaşamaya davet ediyorum” dedi.

Etkinliğin gerçekleştiği salonda “Katil Apo Meclis’e giremez” sloganı duyulunca Dervişoğlu, “Duyun bu sesi” dedi.

Konuşmasının devamında iktidarı eleştiren Dervişoğlu, “Okullarına öğretmen atamamaktadır, sabun dahi koymamaktadır. Hastanelerinde ne doktor ne de boş yatak vardır. Adalet terzasini, haklının kanunu değil, güçlünün parası çekmektedir. Kadınların canlarına, ırz ve namuslarına göz dikenler, serbestçe dolaşmaktadır. Binlerce insanın öldüğü depremler dahi, bu yağma düzeninin bir manivelasına dönüştürülmekte, Türk insanının evine, tarlasına, malına el konulmaktadır. Ormanları yakılıp betondan rant kuleleri yapılmaktadır. Türk Milletinin sosyal güvenliği kalmamıştır, sokak güvenliği kalmamıştır, sınır güvenliği kalmamıştır, can güvenliği kalmamıştır” diye konuştu.

CHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin ‘Öcalan’ çağrısına da gönderme yapan Dervişoğlu, “İnsanının can, mal, ırz ve namus güvenliğini korumak için kurulmuş olan ve Milletin teşkilatlanmış hali olan devlet, bu müstevlilerce içine sokulduğu felç hali sebebiyle, bebeklerin canını, bebek katillerine tercih etmekte, eli kanlı çeteleri, kahraman Türk subaylarına yeğlemektedir.

İhtirasla dolu ihanet şebekesi çığırından daha da çıkarak, Türk’ün Devletini kurduğu Millet Meclisinde, devlet düşmanlarını kürsüye çağırmaktadır” diye konuştu.

Dervişoğlu, konuşmasının devamında da Bahçeli’nin ‘Öcalan’ çağrısını eleştirdi ve şunları söyledi: “Bu ülkenin elli bin insanının katili olan ve bir an dahi olsa yapıp ettiğinden pişmanlık emaresi bile göstermeyen bir insan müsveddesinin İmralı’dan çıkarılmasının ‘umut hakkı’ adı altında pazarlanmasında nasıl ortaklaştıklarını milletimiz görüyor. Buna tek ciddi itirazın çileli milletin gönlünü yakan bu ihanete karşı tek hakiki sesin de İYİ Parti’den çıktığını görüyor.

Yeni anayasa tartışmalarına da değinen Dervişoğlu, “Yeni anayasa ile ilgili, değiştirilmesi teklif dahi edilemez ilk dört maddenin tartışma masasına yatırılmasından sonra, etnik köken üzerinden mülahazalar, İmralı canisinin serbest bırakılması, bir siyasi partinin grup kürsüsünden konuşturulması, Kandil üzerinden kurulan köprüler, Suriye’nin kuzeyindeki yapıların tanınması, Yeni açılım senaryoları gibi konular kamuoyunun gündemini meşgul ediyor. Yaşanan bu tartışmalar, iş başında bulunan iktidarın gerçek niyetini deşifre etmeye yeterlidir. Bütün bunlara sebep olanlarla ilgili hükmünü elbette ki tarih verecektir” ifadelerini kullandı.

Dervişoğlu, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’ye gönderme yaparak şunları söyledi: “Taşıdığı sıfat olursa olsun hiç kimsenin, şehitlerimizin manevi hatıralarına zarar vermeye ve onların aziz ruhlarını incitmeye hakkı yoktur. Gazilerimizi yeniden yaralamaya, onurlarıyla oynamaya da hakları yoktur. Buna asla izin vermeyeceğiz.”

“Biz saray muhafızı değil, Türk milliyetçileriyiz”

Dervişoğlu, “Kim hangi planı yaparsa yapsın Abdullah Öcalan denilen o canibaşı tıkıldığı delikten çıkamayacak, Türkiye Büyük Millet Meclisine getirilemeyecektir. Cesetlerimiz çiğnenmeden buna izin vermeyeceğiz. Lütfen dikkat edin ifadelerime. Şifreli sözlerle konuşmuyorum. Hiç kimseyle de milliyetçilik yarışına girmiyorum” dedi.

Dervişoğlu, Bahçeli ile geçmişte siyaset yaptığı dönemi de hatırlatarak “Mazide yaşanmış güzel günlerin anısına
saygıda kusur etmemek için de elimden geleni yapıyorum. Ama bayrağıma, milletime, istiklalime olan saygım, her şeyin üzerindedir” dedi. Dervişoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü: “Bebek katiline hürriyet, Müsavat Dervişoğlu’na tehdit size yakışmaz. Allah seni ıslah etsin, Sen bizi ne zannediyorsun. Biz saray muhafızı değil, Türk milliyetçileriyiz. Kuru tehditlere pabuç bırakmayacağım herkes tarafından iyi bilinmelidir”

Paylaşın

Bahçeli: Sağduyulu Tavrımızı Yanlışa Yormasınlar

“Vefatının Yüzüncü Yılında Ziya Gökalp Sempozyumu”nda konuşan MHP Lideri Devlet Bahçeli, “Hiç kimse bizimle Türklüğe hizmet kulvarında, millet ve vatan severlik yarışına girmesin. Bunlar altından kalkamayacakları hayat ve siyaset mazisiyle ispat edemeyecekleri söz düellolarına, siyasi şovlara, iplikçi kavgalarına, yağlı urgan ölçüştürmeye heves etmesinler” dedi ve ekledi:

“Heveslerini kursaklarında tek teker bırakır, burunlarında fitil fitil getiririz. Makam ve mevki için vicdanını satanları, adam yerine bile koymayız. Yeri gelir, nesilden nesile geçerek bize emanet edilen Yesevi elini uzatır, Yunus tebliğini yapar, Mevlana hoşgörüsünü gösteririz. Yeri gelir yumruğumuzu tuğ gibi havaya kaldırır, çetin hesabı en ağır düzeyde göresiye kadar bir daha indirmeyiz. İndirdiğimiz zaman da sadece ve sadece hainlerin kafasının kırılacağı zamandır. Bu kategoriye girenler sağduyulu tavrımızı yanlışa yormasınlar. Sınır ihlali, sinir ihlali, sabır ihlali yapmaktan kötürüm emel sahiplerinin derhal ve ciddiyetle sakınması iç barış ve siyasi huzur adına temennim, hatta uyarımdır.”

Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Genel Başkanı Devlet Bahçeli, Türk Akademisi Siyasi Sosyal Stratejik Araştırmalar Vakfı tarafından düzenlenen “Vefatının Yüzüncü Yılında Ziya Gökalp Sempozyumu”na katıldı.

Independent Türkçe’nin aktardığına göre; Konuşmasında Ziya Gökalp’in yaşamına ve görüşüne ilişkin bilgiler veren ve Gökalp’tan övgüyle söz eden Bahçeli, ”Türk ile Kürt’lerin birbirini sevmesi, her iki taraf için hem dini hem de siyasi bir farzdır. Kürt ve Türk, ortak düşman ve tehlikeyle karşı karşıya. Bin yıllık ortak tarihleri var, bugün ortak tehdit var’’ dedi.

Bahçeli, Gökalp’in ”Kürtleri sevmeyen bir Türk varsa, Türk değildir, Türkleri sevmeyen bir Kürt varsa Kürt değildir” şeklindeki sözlerini hatırlattı. MHP lideri Bahçeli özetle şunları söyledi: “Birinci Dünya Savaşı’nın sayfaları hala açıktır. Hesaplaşma bitmemiş, zalim hücumlar kesilmemiştir. Sömürü çarkı hızla dönerken, paylaşım kavgaları, emperyalist yayılmacılık, coğrafyalara indirilen zehirli hançerler, devam eden ekonomik sorunlar, soygunlar, mazlumların canı ve kanı üzerinde kurulan cinayet ve soykırım değirmenleri, özellikle bölgemizi hedef almış, sert ve şiddetli kuşatma ile etrafımızı sarılmıştır. Türkiye Cumhuriyeti’nin 101’inci yıl dönümünde her türlü tehdidi, her neviden tehlikeyi, dalga boyu yükselen melanet ve cinayet planlarını, milli dayanışma ruhu ve manevi direnç atılımıyla berhava etmekten başka bir ikinci seçenek tanımayacağız, hiçbir zaman takmayacağız. Biz dersimizi tarihten satır satır aldık.

Gece saatlerinde İsrail’in misilleme bahanesiyle, İran’ın Tahran, Huzistan ve İlam eyaletlerine düzenlediği hava saldırısı yalnızca taktik, stratejik ve nokta hedefli bir operasyondur. Bunun yanı sıra Ortadoğu’daki muhtemel kanlı ve kesif boğuşmanın test safhası, deneme tahtasıdır. İran’ın vurulması, bölgesel refleksleri, doğacak irili ufaklı tepkileri, tırmanan gerilim hatlarını kontrol edecek eylemsel simülasyondur. Adım adım vatanımıza ulaşacak ve musallat olacak Davut Koridoru’nu aktife etmek için fırsat kollayanların ABD destekli İran saldırısı ara bir istasyondur.

Hiç kimse bizimle Türklüğe hizmet kulvarında, millet ve vatan severlik yarışına girmesin. Bunlar altından kalkamayacakları hayat ve siyaset mazisiyle ispat edemeyecekleri söz düellolarına, siyasi şovlara, iplikçi kavgalarına, yağlı urgan ölçüştürmeye heves etmesinler. Heveslerini kursaklarında tek teker bırakır, burunlarında fitil fitil getiririz. Makam ve mevki için vicdanını satanları, adam yerine bile koymayız. Yeri gelir, nesilden nesile geçerek bize emanet edilen Yesevi elini uzatır, Yunus tebliğini yapar, Mevlana hoşgörüsünü gösteririz. Yeri gelir yumruğumuzu tuğ gibi havaya kaldırır, çetin hesabı en ağır düzeyde göresiye kadar bir daha indirmeyiz. İndirdiğimiz zaman da sadece ve sadece hainlerin kafasının kırılacağı zamandır. Bu kategoriye girenler sağduyulu tavrımızı yanlışa yormasınlar. Sınır ihlali, sinir ihlali, sabır ihlali yapmaktan kötürüm emel sahiplerinin derhal ve ciddiyetle sakınması iç barış ve siyasi huzur adına temennim, hatta uyarımdır.

“PKK, Türk’ün de Kürt’ün de düşmanıdır”

Gazze’yi yurdumuza taşımak istiyorlar. Bunun için istihbarat tezgahlarına, kapalı devre oyunlarına ve iş birlikçi tariflere müracaat ediyorlar. Lütfen uyanık olalım. Birbirimizden kopmamız projelendiriliyor. Birbirimize yüz çevirmemiz, surat asmamız, el uzatmak yerine yumruk sıkmamız dayatılıyor.

Kahramankazan’daki TUSAŞ tesislerine yapılan terör saldırısı, PKK-YPG-PYD’nin kimlerin maşası olduğunu açıklıkla gözler önüne sermiştir. PKK, Türk’ün de Kürt’ün de hatta yaşayan her canlının da düşmanıdır. Bölücü terör örgütü PKK’nın efendileri, Sayın Cumhurbaşkanımızın BRICS toplantısına katıldığı gün, bizim de salı günkü tarihi çıkışımızın hemen ardından Türkiye’ye terör baronlarının talimatıyla kanlı mesaj vermişlerdir. Bu kanlı mesaj ayaklarımızın altında çiğnenmiştir. Suriye’den sızan hainler imha edilmişler, şehitlerimizin acısıyla sızlayan gönüller teröre karşı tek ses olmuşlardır. Teröristler ile onları üzerimize salan muhasım unsurlar sonuç alamayacaklar, Türkiye’yi geçemeyecekler, yolumuzdan ve mücadele kararlılığımızdan geri çeviremeyeceklerdir. Kaderimiz, bin yıllık kardeşliğimizdir.

Türkiye Cumhuriyeti’nin yeni yüzyılının ilk yıl dönümünde, tarihimizin derinliklerinden süzülüp bugünlere ulaşan milli emanetler asla zedeletilmeyecek, hiçbir zaman da zaafa uğratılmayacaktır. Bu duygu ve düşüncelerle, büyük Türk milletinin 29 Ekim 2024 Salı günü karşılayacağımız Cumhuriyet Bayram’ını gönülden kutluyor, ilk Cumhurbaşkanımız Gazi Mustafa Kemal Atatürk başta olmak üzere, TUSAŞ tesislerinde şehit olan kardeşlerimize ve tarihin her döneminde mücadeleleriyle öne atılıp şehit düşen kahramanlarımıza, elbette büyük düşünürümüz Ziya Gökalp’e Cenab-ı Allah’tan rahmetler niyaz ediyorum. TUSAŞ’taki hunhar terör eyleminde yaralanan ve hala tedavi altında bulunan kardeşlerimize şifalar diliyorum. Yeni yüzyılda terörsüz Türkiye’ye, huzurlu Türkiye’ye, müreffeh ve muasır Türkiye’ye hep beraber ve el ele ulaşacağımıza inanıyorum. Sayın Cumhurbaşkanımızın, terörü kaynağında yok etme, terör devletinin kurulmasını engelleme mücadelesinde sonuna kadar yanında olacağımızın bir kez daha ve kararlı şekilde ilanını yapıyorum.”

Paylaşın

DEM Parti, Devlet Bahçeli’nin Çıkışını Nasıl Yorumluyor?

DEM Parti, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin PKK Lideri Abdullah Öcalan üzerindeki tecridin kaldırılması ve Meclis’te konuşması yönündeki çağrısını değerlendirmeye devam ediyor.

Bahçeli’nin Öcalan çağrısının birkaç önemli boyutu olduğuna dikkat çeken bir parti yöneticisi şu ifadeleri kullandı: “Öncelikle tecridi kabul etti. Bu çok önemli. Kürt sorunundaki muhataplık meselesinde kamuoyundaki tartışmalara noktayı koydu, muhatabın Öcalan olduğunu kendi durduğu yerden ifade etti. Öcalan’ın toplumsal gücü itibariyle biz de bunu söylüyoruz.

Türkiye’deki Kürt sorununun ve Ortadoğu’daki sorunların çözülmesine dair Öcalan’ın önermeleri var, bir barış aklı, bir formülü var. Aslında bizim yıllardır söylediğimiz hakikat Bahçeli’nin ifadeleriyle açığa çıktı. Ayrıca Bahçeli’nin umut hakkından bahsetmesi de çok önemli. Bunu silahların bırakılması koşulunun arkasından da söylemiş olsa bunu önemli buluyoruz. Umut hakkı insani bir haktır, hukuki haktır.”

Gazete Duvar’dan Ceren Bayar’ın haberine göre; DEM Parti, Bahçeli’nin açıklamaları ve sonrasında gerçekleşen İmralı ziyaretinin ardından yeni yol haritasını belirlemek için bir dizi toplantı yaptı. Kürt sorununun çözümüne dair olumlu bir sürece girildiğine dair sinyaller olduğunu değerlendiren parti yöneticileri, diyalog kanallarının açılmasının önemine vurgu yaptı. Yeni yol haritasında da daha fazla diyalog ve istişare zemini için ne yapılacağı konuşuldu.

Liderler düzeyinde görüşmeler yapılmasının sürece katkı sunabileceğine dikkat çeken DEM Parti yöneticileri, bu kapsamda adım atmayı tartışıyor. DEM Parti’nin masasında son süreci değerlendirmek üzere AK Parti Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli dahil olmak üzere tüm genel başkanlardan randevu istemek var. Ancak öneri henüz karara bağlanmadı.

Yöneticiler Kürt sorununun çözümüne dair oluşan olumlu havanın sürdürülmesini sağlamak için liderler düzeyinde görüşme yapılmasının önemli olduğunu ifade ederken “Tüm açıklama ve tartışmaların olumlu bir sürece evrilmesi, süreci sabote edecek yaklaşımlardan uzak durulması için üst düzeyde diyaloglar önemli. Sadece üst düzeyde de değil siyasette her düzeyde diyalog kanalının açılması sürece katkı sunacaktır” dedi.

DEM Parti kaynakları olası lider görüşmelerinde İmralı ile görüşmelerin devamlılığının sağlanmasının önemine de vurgu yapılacağını ifade etti.

Öte yandan DEM Parti’nin yeni süreci değerlendirmek için parti örgütleriyle toplantılar yapacağı da kaydedildi. Partinin yakın dönemde 8 bölgede 81 il ve ilçe örgütünün yöneticileriyle bir araya geleceği ve sürece dair seçmeninin fikirlerini alacağı ifade edildi.

Öte yandan DEM Parti TBMM Grup yönetimi, Meclis Başkanı Numan Kurtulmuş’un 29 Ekim sebebiyle düzenleyeceği yemek davetine katılma kararı aldı. Daha önce de benzer davetlere katılım sağlandığı ancak bu kez daha geniş bir heyetle yemeğe gidileceği öğrenildi. Edinilen bilgiye göre yemeğe Meclis Başkanvekili Sırrı Süreyya Önder, Meclis İdare Amiri Salihe Aydeniz, Grup Başkanvekilleri Gülistan Kılıç Koçyiğit ve Sezai Temelli katılacak.

Partide MHP Genel Başkanı Bahçeli’nin açıklamalarına dair değerlendirmeler sürüyor. Bahçeli’nin Öcalan çağrısının birkaç önemli boyutu olduğuna dikkat çeken bir parti yöneticisi şu ifadeleri kullandı: “Öncelikle tecridi kabul etti. Bu çok önemli. Kürt sorunundaki muhataplık meselesinde kamuoyundaki tartışmalara noktayı koydu, muhatabın Öcalan olduğunu kendi durduğu yerden ifade etti.

Öcalan’ın toplumsal gücü itibariyle biz de bunu söylüyoruz. Türkiye’deki Kürt sorununun ve Ortadoğu’daki sorunların çözülmesine dair Öcalan’ın önermeleri var, bir barış aklı, bir formülü var. Aslında bizim yıllardır söylediğimiz hakikat Bahçeli’nin ifadeleriyle açığa çıktı. Ayrıca Bahçeli’nin umut hakkından bahsetmesi de çok önemli. Bunu silahların bırakılması koşulunun arkasından da söylemiş olsa bunu önemli buluyoruz. Umut hakkı insani bir haktır, hukuki haktır.”

Öcalan’ın müzakere edeceği koşulların oluşturulmasının önemine dikkat çeken parti kaynakları, “Bu tartışmaların diyalogla devam etmesi önemli bir eşik olacak. Doğru yere evriltilir, altı doldurulur, samimiyetle adım atılırsa ilerleyebileceğini düşünüyoruz” değerlendirmesini yaptı.

TUSAŞ saldırısı süreci sekteye uğratır mı?

TUSAŞ saldırısının süreci sekteye uğratmamasını umduklarını kaydeden DEM Partili bir yönetici şunları söyledi:
“Çatışma çözümünün olduğu tüm ülkelerde bu gibi olumsuz gelişmeler olur. Barış zordur. Bu zora var mıyız yoksa ilk engelde vaz mı geçeceğiz?

Vazgeçmeden bu sorunu yaratan nedenlere yoğunlaşmak ve vazgeçmemek gerekiyor. Bu işe emek vermek lazım. Barışın taraftarlarını çoğaltmak lazım. En şoke edici, infial yaratacak meselede de o çözüm aklını sahiplenmemiz lazım. O kısır döngüye hapsolmamak lazım. Yıkmak çok kolay ama pozitif olanı büyütmek ve ısrar etmek gerek. Israr etmek tek ilerletici güç.”

Paylaşın