Anksiyete Ve Depresyon Vakaları Yüzde 25 Arttı

Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ), yeni tip koronavirüs (Kovid 19) pandemisinin başladığı 2020 yılında dünya çapında anksiyete bozukluğu ve depresyon vakalarında yüzde 25’lik artış kaydedildiğini bildirdi.

DSÖ Genel Sekreteri Tedros Adhanom Ghebreyesus, eldeki rakamların muhtemelen buzdağının sadece görünen yüzü olduğunu belirterek “Bu tüm ülkeler için, ruhsal sağlık konusuna dikkat etmeleri yönünde bir alarmdır” diye konuştu.

DSÖ raporunda, artan anksiyete bozukluğu ve depresyon vakalarının temel nedenlerinden birinin, pandemiye karşı alınan kısıtlayıcı önlemler ve sosyal izolasyonun getirdiği yoğun stres olduğu belirtildi.

Raporda, iş yerindeki kısıtlamalar ile insanların aile içinden daha az destek aramaları ve çevrelerindeki dernek ve gruplardaki faaliyetlerinin azalması da etkili faktörler olarak sayıldı.

Rapora göre yalnızlık hissi ile kişinin kendisi ya da yakınlarıyla ilgili duyduğu enfeksiyon, hastalık ya da ölüm korkusu, ölüm vakaları karşısındaki üzüntü ve mali endişeler de insanların sağlığını olumsuz etkileyen stres faktörleri arasında yer aldı.

Raporda sağlık personelinde tükenmişlik nedeniyle intihar eğilimleri oluştuğuna, bu durumun daha çok gençler ve kadınlarda etkili olduğuna da işaret edildi.

Paylaşın

Yeni bir sen yaratmak!

Yaratıcı görselleştirme, belirli amaçlara ulaşmak için yaratılan zihinsel imgelerle birlikte olumlu düşünme pratiğidir. Yaratıcı görselleştirme, madde yerine zihinden bahseder. Bu sabit bir “siz” olmadığını öğretir. Zihinsel egzersizlerle sadece nöronlar oluşturmak ve yeni sinapslar oluşturmakla kalmaz, aynı zamanda tekrarlayan düşünceler ve görselleştirmelerle de olduğunuzu düşündüğünüz kişi olursunuz.

Haber Merkezi / Yaratıcı görselleştirmenin, taze beyin hücreleri, nöronlar ve sinapslar veya nöronlar arasında bağlantılar oluşturarak beynin belirli kısımlarını güçlendirdiğini kanıtlandı.

Yaratıcı görselleştirme, madde yerine zihinden bahseder. Bu sabit bir “siz” olmadığını öğretir. Zihinsel egzersizlerle sadece nöronlar oluşturmak ve yeni sinapslar oluşturmakla kalmaz, aynı zamanda tekrarlayan düşünceler ve görselleştirmelerle de olduğunuzu düşündüğünüz kişi olursunuz.

Son 25 yılda ortaya konan bilimsel kanıtlar aynı sonuca varıyor. Bilim insanları, obsesif kompulsif bozukluk (OKB) ve depresyon gibi inatçı zihinsel bozuklukların yaratıcı görselleştirme yardımıyla tedavi edilebileceğini kanıtlıyor.

1990’ların başında, UCLA’dan Jeffrey Schwartz ve Massachusetts Üniversitesi’nden Jon Kabat-Zinn, OKB ve depresif hastalar üzerinde bu yonde deneyler yaptı ve olumlu sonuçlar aldı.

Gönüllülere, düşüncelerine fiziksel olarak cevap vermeden film izleyenler gibi zihinsel durumlarına basitçe tanık olmaları ve objektif olarak gözlemlemeleri öğretildi.

Birbirini izleyen denemelerden sonra, gönüllüler obsesif ve depresif düşüncelerini nesnel gerçeklikten ziyade beyinlerinin rastgele yanlış yönlendirmeleri olarak görmeyi öğrendiler.

Olumsuz düşüncelere tepki vermeden dikkatli ve nesnel bir şekilde tanıklık ederek, her iki gönüllü grubu da önemli ve uzun süreli gelişme gösterdi.

Yaratıcı görselleştirme nedir?

Yaratıcı görselleştirme, belirli amaçlara ulaşmak için yaratılan zihinsel imgelerle birlikte olumlu düşünme pratiğidir.

Yaratıcı görselleştirmenin önemini vurgulayan birçok kitap ve program vardır. Bunlardan bazıları gerçekçi olmayan sonuçlar vaat ediyor gibi görünüyor ve insanların olumlu sonuçları gören odaklanmış meditasyon yoluyla yaşamlarının büyük kısımlarını doğrudan etkileyebileceklerini öne sürüyorlar.

Genel olarak olumlu bir tutumun sonucu ve insanların algı şeklini etkileyebileceğini söylemek psikolojik olarak mantıklı olsa da, görselleştirmenin her zaman bir fark yarattığı tam olarak açık değildir.

Paylaşın

Depresyon nedir? Belirtileri, Tedavisi

Bir ruh halini tanımlayan sözcük olan Depresyon, bireyin gündelik yaşamında, kendini moralsiz, üzgün, mutsuz hatta karamsar hissetmesi olarak tanımlayabiliriz. Depresyon şu anda dünyada en fazla yeti kaybı oluşturan hastalıklar sıralamasında dördüncü.

İyi tedavi edilmemiş depresyon; alkol-madde bağımlılığına, başka ruhsal bozukluklara ve bedensel hastalıklara zemin hazırlayabiliyor. Bir kişi için ‘depresyonda’ denildiğinde, bir çeşit ruhsal çökkünlük halinde olduğu anlaşılmaktadır.

Nedenleri;

Depresyonun tek bir nedeni yoktur. Psikolojik, biyolojik ve sosyal faktörlerin her biri depresyona neden olabilir.

Depresyon için risk etkenleri;

  • Erken ebeveyn kaybı
  • Madde ve alkol kötü kullanımı
  • Anksiyete bozuklukları
  • Kadın olmak
  • Erken ebeveyn kaybı
  • Düşük sosyoekonomik düzey
  • Ayrı yaşama, boşanmış olma
  • İşsizlik: İşsizlik depresyonda risk etkeni olması yanında işte verimliliği azalmasının önemli nedenlerindendir.
  • Daha önce depresyon geçirmiş olma
  • Yakın zamanda önemli yaşam olayları, stres etkenleri
  • Kişilik yapısı
  • Çocukluk döneminde cinsel veya fiziksel kötü davranılma öyküsü
  • Bazı ilaçlar
  • Tıbbi hastalıklar
  • Hormonal değişiklikler.

Belirtileri;

  • Karamsar ve kederli duygu-durumu ;
  • Kötümser düşünce içeriği
  • Umutsuzluk
  • Çaresizlik hisleri
  • Hayattan zevk alamama
  • Günlük hayatta her konuda ilgi kaybı yer alır.
  • Kişi günün çoğunda, özellikle sabahları depresiftir. Beraberinde boşluk hissi olur ve her şey anlamsız gelebilir.
  • Motivasyon kaybı nedeniyle gelecekle ilgili hedef belirleyebilmek ve hedefe odaklanabilmek güçleşir.
  • Kaygı ve korkular da bulunabilir. İç huzursuzluğu ve gerginlik hisleri olabilir. Hüzünlü duygu duruma eşlik eden ağlama olabileceği gibi bazı hastalar ağlayamamaktan şikâyetçidir.
  • Geçmişte yaşanmış olumsuz olaylar sık sık akla gelmeye başlar, pişmanlık hissi yoğunlaşabilir
  • Şimdiki zamanda ise hasta kendini sürekli değersiz, yetersiz, ya da suçlu hisseder kendine ve çevreye güvenmekte zorlanır.
  • Alınganlık artar.
  • Yalnızlık hissedilebilir.
  • Gelecekle ilgili olumsuz düşünceler olabilir.
  • Düşünce yavaşlayarak konuşmanın da yavaşlamasına ve azalmasına neden olur.
  • Unutkanlık olur. Dikkat bozulabilir.
  • Yeni bir şeyler öğrenmek güçleşir. Enerji düşer, kişi çabuk yorulur.
  • Uykuya dalmak zorlaşabilir. Gece boyunca uykuda bölünmeler ya da sabaha karşı yorgun bir şekilde uyanma ve tekrar dalamama görülebilir. Tersine, uykuya meyil ve uyku süresinde uzama da olabilir.
  • İştah azalması ve kilo kaybı olabileceği gibi aşırı yemek yeme ihtiyacı da olabilir.
  • Ağır durumlarda kişi kendine zarar verme planları yapabilir ya da zarar verebilir. İntihar düşüncesi /planı / girişimi olabilir.

Depresyon tekrarlar mı?

Depresyon yineleyici bir hastalık. Daha önce yaşanmış olması tekrarlama olasılığını arttırıyor. Depresyonda yineleme için risk etkenleri:

  • Daha önceki depresyondan kalıntı belirtilerin varlığı
  • Aile öyküsü olması
  • Daha önce geçirilmiş depresyonda anksiyete ve madde kullanımının olması
  • Depresyonun 60 yaş üzerinde başlaması

Teşhisi-Tanısı;

Depresyon tanısı koyabilmek için anlatılan belirtilerin tamamının bulunması gerekmez. Yukardaki belirtilerden bir küme işlevselliği bozacak kadar ağır ise ve başka nedenlere bağlanamıyorsa tanı konur.

Çocuklarda depresyon görülür mü?

Evet. Çocukluk döneminde de depresyon görülebilir. Tedavi edilmemesi halinde uzayabilir ve erişkinlikte de sürebilir. Çocuklarda depresyon belirtileri bazen erişkinliktekinden ayrılabilir. Okul reddi, hastalık uydurma, ebeveynlerini kaybetme kaygısı, okul sorunları biçiminde kendini gösterebilir.

Depresyon genetik bir hastalık mıdır?

Hem depresyon hem de bipolar bozukluk (iki uçlu hastalık) ailesel yatkınlık gösterir. Yakın akrabalarda bu iki hastalığın görülme sıklığı genel topluma göre 2-5 kat daha fazladır. İkiz çalışmaları da genetiği desteklemektedir. Ancak genetik etkiler yatkınlık düzeyindedir. Depresyon hastalığı çevresel stres etkenlerindeden önemli ölçüde etkilenir.

Tedavisi;

Depresyon tedavisi, kişinin ruh halini ve duygu durumunu etkileyebilen olumsuzlukların giderilmesini amaçlayan tedavi planına verilen isimdir. Depresyon tedavisinde psikoterapi, ilaçlar ve beyin uyarımı teknikleri kullanılır. Etkin bir tedavi ile haftalar içinde kısmi düzelme, 2-4 ay aralığında da tam düzelme elde edilebilir.

Hafif şiddetteki depresyonda psikoterapi, majör stresörün ortadan kalkmasıyla birlikte, tek başına yeterli olabilir. Ayaktan takip edilen orta şiddette bir hastada ise, psikoterapiyle birlikte ilaç tedavisi ya da Mevsimsel depresyonda Fototerapi de uygulanır. İstenen düzelme elde edilemezse ikinci aşamada güçlü bir “beyin uyarım tekniği” olan Manyetik Uyarım Tedavisi (TMU) kullanılabilir.

Ağır durumlarda, intihar riski olan hastalarda hastaneye yatış yapılır ve yoğun bireysel psikoterapi, gerekli durumlarda eş/aile terapisi ve yanında biyolojik tedaviler uygulanır. İlaç ve beyin uyarım teknikleri (TMU, Elektrokonvülsif Tedavi-EKT) yanı sıra, bazı ilaçların damar yoluyla verilmesi gibi farklı tedavi yöntemleri de kullanılabilir.

Tedavi ilk kez depresyon geçirenlerde en az altı ay sürdürülür, sonra kişinin durumuna göre sonlandırma planı yapılabilir. Birkaç kez depresyon geçiren hastalarda ise tedavinin koruyucu amaçlı daha uzun yıllar sürdürülmesi önerilmektedir.

Standart tedavilerle yanıt alamadığımız depresyon hastalarında ağırlıklı olarak Ketamin Infuzyon tedavisi uygulanır.

Günümüzde çoğu insan zaman zaman kendini üzgün ya da depresyonda hissetmektedir. Yoğun yaşam şartları mücadelesi içerisinde bu, normal bir durumdur.

Ancak aşırı mutsuz, umutsuz, yoğun üzüntü içerisinde kendini değersiz hissetmek tarzında duygular içerisinde olup, bu duygular da günlerce sürüyorsa bu durum artık tıbbi bir rahatsızlıktır ve kişinin depresyon tedavisi alması gerekir. Depresyon (klinik depresyon ya da majör depresif bozukluk) yaygın ve ciddi bir ruh hali, duygudurum bozukluğudur. Depresyon tanısı konulan kişiye bir uzman tarafından depresyon tedavisi planlaması yapılması gerekmektedir.

Depresyon günlük hayatı etkileyerek, üretkenliğin düşmesine, ilişkilerin bozulmasına hatta sıklıkla da sağlık durumunun bozulmasına neden olabilir. Depresyon tedavisi yapılmazsa kişide; astım, kalp ve damar rahatsızlıkları, diyabet, kanser, obezite gibi rahatsızların ilerlemesine neden olabilir.

Depresyon tedavisi kişiye özeldir. Çünkü depresyon kişileri aynı şekilde etkilenmez. Bir kişi için işe yaratan tedavi başkası için işe yaramayabilir. Depresyonu tedavi etmek için en iyi yol tedavi seçenekleri hakkında bilgi sahibi olmak ve bunları ihtiyacı karşılayacak şekilde uyarlamak olacaktır.

Depresyon da zihinsel bir rahatsızlık sayılmaktadır. Ancak tedavi edilebilmektedir. Depresyonlu kişilerin yaklaşık yüzde 85’i tedaviye olumlu yanıt vermektedir. Tedavi sonrasında neredeyse tüm hastalarda semptomların azaldığı ve yaşam kalitesinin arttığı gözlemlenir.

Bir tanı ya da tedaviden önce uzman bir hekimle görüşülmeli ve fiziki bir muayene de dahil olmak üzere ayrıntılı teşhis sürecinden geçilmelidir. Depresyonun tiroit problemi gibi tıbbi bir durumdan kaynaklanmadığına emin olmak için de kan testi yaptırılmalıdır. Durumu değerlendirmek, bir tanı koymak ve bir hareket planı belirlemek için spesifik semptomları, ailenin tıbbi geçmişini, çevresel faktörleri tespit etmek önemlidir.

Depresyon tedavisinde, antidepresan kullanımının ilk haftalarında bir miktar iyileşme olsa da asıl fayda iki ya da üç ay sonrasında görülmeye başlar. Hasta, birkaç hafta sonrası iyileşme hissederse veya hissetmediği durumlara göre uzman doktor ilaçların dozajını arttırabildiği veya eksiltebildiği gibi ilaçları da değiştirebilir. Doktorlar, genel olarak semptomlar düzelmiş olsa bile altı ya da daha fazla ay boyunca ilaç kullanımına devam edilmesini önermektedir.

Depresyon tedavisinde psikoterapi sıklıkla kullanılmaktadır. Orta ve şiddetli depresyon tedavilerinde ise antidepresan ilaçlar kullanılır. Psikoterapide, depresyonun ciddiyetine bağlı olarak, süreç birkaç hafta veya daha uzun da sürebilir. Ortalama 10 ile 15 seans sonrasında önemli gelişmeler elde edilir.

Depresyon tedavisinde, elektrokonvülsif tedavi (ECT), hastanın diğer tedavilere cevap vermediği şiddetli majör depresyon ya da bipolar bozukluğu olan durumlarda başvurulan bir tedavi yöntemidir. Bu tedavide anestezi altındaki hastanın beynine kısa elektrik akımları verilir. Bu tedavi, uzman psikiyatr, anestezi uzmanı ve bir hemşire gibi eğitimli tıbbi profesyonellerden oluşan bir ekip tarafından uygulanır.

Yeniden hastalanmamak için ne yapılmalıdır?

Bu konuda en uygun yol doktorunuzun önerilerine uymaktır. Yineleyen depresyonlarda en önemli neden gerek ilacın dozu gerekse tedavi süresi açısından yetersiz tedavidir. Doz ve tedavi süresine uymak depresyondan yüksek oranda korunmayı sağlar.

Çevresel nedenlerin belirgin olduğu durumlarda stres etkenlerini azaltacak veya kontrol edecek önlemler depresyonun yinelemesini azaltabilir. Örneğin aile içi iletişim sorunlarının belirgin olduğu durumlarda aile veya bireysel psikoterapi yarar sağlayabilir.

Paylaşın

Depresyon Nedir, Belirtileri Ve Tedavi Yöntemleri Nelerdir?

Dünyada en sık görülen; en çok engellik yaratan hastalılardan birisi olan Depresyon, yaşanan sıkıntıların üzüntülerin sürekli olması, hayattan alınan keyfin yok olması, sürekli bıkkınlık ve çökkünlük halidir. 

Depresyonun kalp hastalıklarını 14 kat arttırırken inme (felç) riskini 3 kat arttırıyor. Uzmanlar depresyonun, alzheimera neden olan önemli bir faktör olduğunu belirtiyor! Yine depresyon, obezite ve kanser arasında sıkı ilişki olduğu kanıtlanmıştır!

Depresyonun belirtileri nedir?

Kişi çoğu zaman depresyonda olduğunu fark etmemektedir. Depresyonla birlikte görülen bunalım, enerji azlığı, halsizlik, aşırı ya da az uyku durumunu günlük hayatın parçası mı yoksa depresyon mu olduğunu ayırt edilememektedir. Depresyon belirtileri belli aşamalarda gerçekleşmektedir.

Konsantrasyon problemi, detayları hatırlamakta zorlanma, zor karar verme, kendini suçlu – değersiz – beceriksiz hissetme, iştah azlığı ya da aşırı iştah, agresif davranışlar, aşırı alkol tüketimi, hayatın yaşamaya değer bir yer olmadığı düşüncesi gibi belirtiler depresyon durumunda sıklıkla gözlenmektedir.

Depresyonun nedenleri nedir?

Ayrılık, çok sevilen bir yakının vefatı, evlilikte yaşanan sorunlar, problemli geçen çocukluk, maddi sıkıntılar, işsizlik ve daha pek çok etken depresyonun ortaya çıkmasına sebep olmaktadır. Ancak tüm bunlar depresyon geçirmek için yeterli olmamaktadır.

Çünkü bu durumları yaşayan pek çok kişide depresyon görülmemektedir. Depresyona yatkın olan kişilerde bu gibi sebeplerler etkili olmaktadır. Bunun yanında daha önce ailesinde depresyon geçiren kişilerde görülme olasılığı da vardır.

Depresyonun risk faktörleri nedir?

Depresyon görülmesinde pek çok etken risk faktörü oluşturmaktadır. Önemli bir yakının vefatı, madde ve alkol kullanımı, kaygı bozuklukları, erken ebeveny kaybı, maddi sıkıntılar, evlilik problemleri, işsizlik, sıkıntılı çocukluk, daha önce depresyon geçirme, kişilik yapısı, kullanılan bazı ilaçlar, hastalıklar, hormonal değişiklikler depresyon için risk faktörü taşımaktadır.

Depresyonun komplikasyonları nedir?

Depresyon kişinin ailesini ve kendisini oldukça olumsuz etkileyen bir hastalıktır. Tedavi edilmediğinde pek çok komplikasyonun ortaya çıkmasına sebep olmaktadır. Madde ve alkol bağımlılığı, kaygı bozukluğu, iş, okul ve sosyal hayatta yaşanan sorunlar, aile içi çatışmalar, ilişki kurmada güçlük, sosyal soyutlanma ve intihar depresyonda görülen komplikasyonlar arasında gelmektedir. İntihar depresyonun en üst seviyedeki komplikasyonudur. Bu yüzden depresyon geçiren kişilerin mutlaka tedavi edilmesi gerekir.

Depresyon için doktor randevusu öncesi neler yapılmalıdır?

Depresyon geçiren hastaların öncelikle tedavi olmaları gerektiği anlamaları ve tedaviyi kabul etmeleri gerekmektedir. Doktor randevusuna verilecek olan tedaviye ve yeniliklere uyum sağlayacak şekilde gidilmelidir.

Depresyonun tetkik yöntemleri nelerdir?

Depresyonda tanı koymada genellikle belirtiler ve hastanın davranışları önemli bir rol oynamaktadır. Belirtilerin şiddeti ve ne kadar zamandır devam ettiği de tanı koymada önemlidir. Ortaya çıkan belirtilerin hastayı nasıl etkilediğine de bakılmaktadır.

Depresyonun tedavi yöntemleri nelerdir?

Depresyon, tedavisi uzun süren bir hastalıktır. İlaç tedavisi en sık kullanılan yöntemler arasında gelmektedir. Uygulanan ilaç tedavisi hastaların önemli bir kısmında etkili olmaktadır. Burada süreklilik önemlidir. Pek çok hasta ilaçları kullandıktan kısa bir süre sonra etki etmediğini düşünerek ilaç kullanımını bırakmaktadır.

Ancak depresyon ilaçlarının pek çoğu zamanla etki etmektedir. Bu yüzden ilaçlar doktor kontrolünde bırakılmalıdır. İlaç tedavisinin yanında psikoterapi yöntemleri, grup tedavileri, elektro konvülsif tedavi (şok tedavisi), fototerapi (özel bir ışık tedavisi) ve başka yöntemler de kullanılmaktadır.

Depresyon hastaları için yaşam stili önerileri

Depresyon hastalarının düşünce açısından birtakım değişikliklere gitmesi gerekmektedir. Öncelikle depresyonun bir zayıflık ve güçsüzlük belirtisi olmadığı bilinmelidir. Bu durum herkesin başına gelebilir. Çok önemli kararlarda hızlı davranmayın. Kendinizi diğer insanlardan soyutlamayın. İsteksizlik durumuna karşın kendinizi biraz zorlayarak yeni uğraşlar edinmeye çalışın.

Not: Sunulan bilgilerin amacı herhangi bir hastalığı teşhis veya tedavi etmek, iyileştirmek veya önlemek değildir. Tüm bilgiler yalnızca genel bilginize yöneliktir, tıbbi tavsiye veya belirli tıbbi durumların tedavisinin yerine geçmez. Uygulamadan önce bu bilgileri doktorunuzla görüşün.

Paylaşın