Malatya’da 5,9 Büyüklüğünde Deprem: Üç Bölgede Hissedildi

Afet ve Acil Yönetim Başkanlığı (AFAD), Malatya’nın Kale ilçesinde 5,9 büyüklüğünde deprem meydana geldiğini açıkladı. Kandilli Rasathanesi ise depremin büyüklüğünü 6,0 olarak duyurdu.

Haber Merkezi / ABD Jeolojik Araştırma Merkezi (USGS) depremin büyüklüğünün 6, Avrupa Akdeniz Sismoloji Merkezi ise depremin 6,1 büyüklüğünde olduğunu açıkladı.

Deprem Doğu Anadolu, Güneydoğu Anadolu ve İç Anadolu’da hissedilirken, Malatya, Elazığ ve Şanlıurfa’da eğitime bir gün ara verildi.

Suriye’nin resmi haber ajansı, depremin Suriye’nin Haseke, Deyrizor ve Halep şehirlerinde de hissedildiğini belirtti. Depremin Gürcistan ve Ermenistan’da da hissedildiği öğrenildi.

AFAD’dan yapılan açıklamada, “Malatya ilimizin Kale ilçesinde saat 10.46’da meydana gelen 5.9 büyüklüğündeki deprem sonrası, an itibarıyla, can ve mal kaybı bulunmamaktadır. Ekiplerimiz teyakkuz halinde olup, saha tarama çalışmaları devam etmektedir” denildi.

Kandilli Rasathanesi, Akuşağı-Kale merkezli depremin büyüklüğünü 6,0; derinliğini de 6,5 km olarak açıkladı.

ABD Jeolojik Araştırma Merkezi (USGS) ise depremin büyüklüğünün 6 olduğunu duyurdu. USGS, depremin merkez üssünün de Malatya’nın Doğanyol ilçesinin 18 kilometre batısı olduğunu bildirdi.

Avrupa Akdeniz Sismoloji Merkezi depremin 6,1 büyüklüğünde olduğunu ve 9 km derinlikte meydana geldiğini açıkladı. Reuters haber ajansı, depremin Suriye’nin kuzeyinde de hissedildiğini bildirdi.

AFAD depremin ardından Malatya, Diyarbakır, Şanlıurfa, Elazığ, Batman ve Tunceli’de yürütülen saha çalışmaları hakkında bilgi paylaştı.

Malatya, Şanlıurfa ve Elazığ illerinde toplam dört binada hasar meydana geldiğini, Elazığ ilinde kısmi hasar gören bir binadaki dört kişinin sağ olarak kurtarıldığını duyuran AFAD, ayrıca deprem nedeniyle 112 Acil Çağrı Merkezi’ne toplam 374 ihbar geldiğini açıkladı.

Depremin ardından İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya, herhangi bir can ve mal kaybının yaşanmadığını belirtti. Yerlikaya, saha tarama çalışmaları yürütüldüğünü kaydederek, 112 Acil Çağrı Merkezi’ne 374 ihbar geldiğini, bunların 33’ünün yardım amaçlı olduğunu duyurdu.

Malatya’da bir, Şanlıurfa’da bir ve Elazığ’da bir olmak üzere toplam üç binada kısmi çökme yaşandığını dile getiren Yerlikaya, “Herhangi bir can ve mal kaybı bulunmamaktadır” dedi.

Sağlık Bakanlığı ve AFAD da şu ana kadar can ve mal kaybının bildirilmediğini açıkladı.

Depremin merkez üssü Malatya’nın Valisi Serdar Yavuz Türk haber kanallarına yaptığı açıklamada, şehirde yıkım ya da yaralanma olmadığını söyledi. Yavuz ayrıca, deprem nedeniyle okulların Malatya, Elazığ ve Şanlıurfa’da bir gün tatil edildiğini duyurdu.

Prof. Dr. Naci Görür, sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımda Doğu Anadolu Fay Zonu üzerindeki depremin 6,0 büyüklüğünde olduğuna ve bu fayın 2020 Elazığ depremi nedeniyle büyük ölçüde kırıldığına dikkat çekti.

Görür, “Muhtemelen bugün olan deprem 6 Şubat 2023 depremlerinin bu faya enerji transferinin bir sonucudur. Endişe yok” ifadelerine yer verdi.

Ancak Görür daha sonra “Elazığ’daki ve Malatya’daki hemşehrilerime duyuru” ifadelerine yer verdiği bir paylaşım daha yaptı.

Görür bu paylaşımında, “Malatya ve Elazığ yörelerinde DAF üzerinde afet boyutunda bir deprem beklemiyorum ama son depremlerde zarar gören, hasar gören binalardan uzak duru. Bunlarda yıkım olabilir” diye uyardı.

Paylaşın

Avrupa Birliği’nden Türkiye’ye 400 Milyon Euroluk Deprem Yardımı

Avrupa Birliği (AB) ile 400 milyon euroluk deprem yardımı için imzalar atıldı. Türkiye’nin, 400 milyon euroluk fonu kullanmak için 18 aylık bir süre olacak. Bu süre sonunda da fonların kullanımına ilişkin raporunu 6 ay içinde AB’ye verecek.

6 Şubat 2023 yaşanan ve 11 ilde3 büyük yıkıma neden olan Kahramanmaraş merkezli depremlerden bir ay sonra düzenlenen Uluslararası Bağışçılar Konferansı’nda Avrupa Birliği (AB), Türkiye’ye bir milyar euro tutarında mali destek sözü vermişti.

Uluslararası Bağışçılar Konferansı’nda toplamda Türkiye ve Suriye’ye yardım amacıyla 7 milyar euro tutarında bağış toplanmıştı.

Avrupa Birliği’nin (AB) 6 Şubat depremleri sonrasında Türkiye’ye yaptığı yardım taahhüdünün 400 milyon euroluk bölümü için Brüksel’de imza atıldı.

AB, 6 Şubat depremleri sonrasında Mart 2023’te Brüksel’de yapılan Uluslararası Donörler Konferansı’nda Türkiye’ye 1 milyar euroluk mali destek sağlamalıydı. Bu taahhüdünün 400 milyon euroluk kısmının kullanımı Avrupa Komisyonu’nun Uyum ve Reformlardan Sorumlu Üyesi Elisa Ferreira ile Dışişleri Bakan Yardımcısı Kemal Bozay tarafından imzalandı.

AB Komisyonu üyesi Elisa Ferreira, AB’nin Türkiye ile dayanışma içinde olduğunu vurgularken, yardım taahhüdünün yerine dönük olarak imzalanan anlaşmanın önemli bir dönüm noktasına işaret etti.

“Yardıma ihtiyaç olduğunda AB bu yardıma izin verir. Sadece üye ülkelerde değil, yabancıların bildiği de” diyen AB yetkilisi, Türkiye’ye tahsis edilen kaynağın günümüze kadar Avrupa Dayanışma Fonu kapsamında bir gün geldiğinde verilen en büyük mali katkıya göre, Türkiye’ye de ilk kez bu fondan kaynağın sağlandığına dikkat çekildi.

Dışişleri Bakanı Yardımcısı Kemal Bozay ise 6 Şubat depreminin Türkiye’yi sarstığını belirterek, “Tek tesellimizin dostlarımızın gösterdiği güçlü dayanışma içinde olduğunu” söyledi.

AB ve Avrupa ülkelerinin ilk yardım elinin uzatıldığını vurgulayan Bozay, “Depremler sonrasında sağlanan destek için teşekkür ederiz” diye konuştu.

Yardımlar hangileri için kullanılacak?

Komisyon, Türkiye’ye sağlanacak mali kaynağın hangi alanların devam edeceğini da duyurdu. Açıklamada dağıtımı yapılan mali desteğin üç alanda yaygınlaşmasına dikkat çekildi.Buna göre destek, sağlık, eğitim, su ve atık su yönetimi alanlarında altyapının yeniden kurulumu için kullanılacak.

Ayrıca bölgesel özelliklerin karşılanması amacıyla geçici barınma imkanı sağlanacak ve ülkenin zengin kültürel dağılımının korunması için de yayılma imkanı sağlanacak.

Türkiye’nin, bir seferde ayıracağı 400 milyon euroluk fonu kullanmak için 18 aylık bir süre olacak. Bu süre sonunda da fonların kullanımına ilişkin raporunu 6 ay içinde AB’ye verecek.

Paylaşın

Depremin Birinci Yıl Dönümü; DEM Parti’den 100 Soruluk Önerge

DEM Parti, 53 bin 537 kişi hayatını kaybettiği, 107 bin 213 kişi yaralandığı Kahramanmaraş merkezli depremin birinci yıl dönümünde, Cumhurbaşkanı yardımcısı Cevdet Yılmaz’ın cevaplaması talebiyle Meclis’e 100 soruluk önerge sundu.

100 soruluk önergede, eski Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum’un 130 bin kişinin yaşamını yitirdiğine dair ifadelere vurgu yapıldı ve “Şüphesiz gerçek rakamların, açıklanan resmi rakamların çok daha üzerinde olduğu, uzun süredir kamuoyunun malumudur” denildi.

“Ölümlerin devlet kurumlarının bölgeye geç gitmesinden kaynaklı artığına” dikkat çekilen önergede, depremden kaynaklı ortaya çıkan sorunların hâlâ çözülmediği belirtildi.

Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Grup Başkanvekilleri Gülüstan Kılıç Koçyiğit ve Sezai Temelli, 6 Şubat 2023’te yaşanan 11 ili etkileyen Maraş merkezli depremin birinci yıl dönümüne ilişkin Cumhurbaşkanı yardımcısı Cevdet Yılmaz’ın cevaplaması talebiyle soru önergesi verildi.

DEM Parti Grup Başkanvekillerinin yönelttiği sorular şöyle:

1- DEM Parti, önergede deprem, sonuçları ve hala çözülemeyen sorunlara ilişkin yüz soru da sordu. Söz konusu sorular şöyle; “1-6 Şubat 2023 günü meydana gelen depremlere neden geç müdahale edilmiştir?

2- İHA-SİHA’lardan görüntü alınamamış mıdır?

3- Uluslararası yardım çağrısı ne zaman yapılmıştır?

4- Hangi ülkelerden arama- kurtarma ekipleri ve yardımlar gelmiştir?

5- Yapılan  yardımlar esnasında neden kaos oluşmuştur? Kaos neden engellenmemiş ve yardımların bir düzen çerçevesinde yapılması sağlanmamıştır?

6- GMS şirketleri neden hizmet verememiş; iletişim neden sağlanamamıştır?

7- AFAD’ın 2020 tarihli Maraş İl Afet Risk Azaltma Planı’nda hangi uyarılar yapılmıştır?

8- 2020 tarihli Maraş İl Afet Risk Azaltma Planı’nda yer alan hususlara dair çalışmalar neden 3 yıl boyunca yapılmamıştır?

9- Enkaz altında kalan insanların yaşama şanslarının sağlanması adına neden teknik ekipler görevlendirilmemiş, neden ölümlerin artmasına göz yumulmuştur?

10- Deprem sonrası ilan edilen OHAL kararı depremin etkilerinin azaltılması noktasında faydalı olmuş mudur? OHAL ilanı ile umulan fayda sağlanmış mıdır?

11- Depremler neticesinde meydana gelen toplam can kaybı nedir? Gerçekçi verilere ulaşılmasına dönük çalışmalar yürütülmüş müdür?

12- Önceki dönem Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı olan Murat Kurum’un can kaybına dair ifade ettiği 130 bin can kaybı ifadesi doğru mudur?

13- Deprem gerçeğini görmezden gelen planlamalar, usulsüz imar ve yapı denetim izinlerinin yarattığı etki nedeniyle yıkılmış bina sayısı kaçtır?

14- Deprem illerinin hepsini kapsayacak şekilde yıkılan ve yıkılması kararlaştırılan bina sayısı kaçtır?

15- Tespit edilen az, orta ve yüksek hasarlı yapı sayısı kaçtır? Şu ana kadar hasar durumu değiştirilen bina sayısı kaçtır? Ağır hasarlı olarak tespit edilen yapıların yıkım süreçlerine dair güncel veri nedir?

16- Yıkımların kontrolsüz olduğu, yönetmeliklerde yer alan tedbirlerin alınmadığı, sulamanın yapılmadığı çokça kez basına yansımıştır. Yıkımla ilgili kimlere yetki verilmiştir? Bu yetkiden hareketle faaliyet yürütenler halk ve çevre sağlığını gözetmeden gerçekleştirdikleri yıkımlardan mesul tutulmuş mudur? Yıkımların denetimi nasıl sağlanmaktadır?

17- Deprem illerindeki hava ölçümlerinin durdurulduğu bilinmektedir. Ölçümlerin durdurulma nedenleri nelerdir? Güncel olarak ölçümler yapılmakta mıdır? Deprem illerindeki sonuçlar nelerdir? Asbest dahil olmak üzere havada bulunan ince partiküllerin oranları nelerdir?

18- Sağlıktan gıdaya geniş bir spektrumda olumsuz etkileri bulunan asbeste dair alınan önlemler nelerdir?

19- Geçici barınma alanlarının insani gereksinimleri karşılamadaki yetersizlikleri nelerdir?

20- Kış aylarında sıkça karşılaşılan sel, taşkın, yangın vb. problemleri depremzedelerin zorlu yaşamlarını olumsuz etkilemiştir. Geçici barınma merkezleri oluşturulurken iklim, sosyo-ekonomik, ve kültürel koşullar neden dikkate alınmamıştır?

21- TMMOB gibi meslek örgütleri ve STK’lar yeniden yapılaşmanın seçildiği bölgelerin mera alanları, tarım alanları, sulak alanlar ve ormanlık alan olduğuna dair tespitlerde bulunmuştur. Bu tür alanlar toprak yapısı itibariyle ciddi riskler teşkil ettiği halde neden bu bölgelerde yapılaşmaya gidilmektedir?

22- Depremin 18. gününde yayınlanan ve yeniden yapılaşma ihalelerinin aktarımını yapan Afet Bölgesi Tasarım Alanları Rehberi oluşturulmadan önce uzman görüşleri alınmış mıdır?

23- Bu ihaleler kimlere verilmiştir? İhale prosedürleri ne şekilde işletilmiştir? İhaleyi alan şirketlerin çalışmalarına dair güncel veriler nelerdir?

24- Deprem bölgelerinde tarımsal üretimde karşılaşılan sorunlar nelerdir?

25- Depremin zorlayıcı sonuçları itibariyle tarımsal üretimi bırakmak zorunda kalan çiftçi sayısı kaçtır?

26- Deprem sonrasında diğer illere göçler nasıl gerçekleşmiştir?

27- Deprem nedeniyle başka kentlere göç etmek zorunda kalan kişiler için bir destek çalışması yürütülmüş müdür?

28- Deprem sonrasında işini, evini, yakınlarını kaybeden yurttaşlar için hangi çalışmalar yürütülmüştür?

29- Deprem sonrası işgücü kaybı olan yurttaşlar için bir çalışma yürütülmüş ve  hayatlarını idame ettirmelerine dönük çalışmalar yürütülmüş müdür?

30- Deprem anında ve sonrasında kaç kadın doğum yapmıştır? Kaçı yaşama şansı bulmuştur?

31- Kadınların doğum yahut düşük nedeniyle tedaviye erişim olanakları sağlanmış mıdır? Deprem anında ve sonrasında kaç bebek ölümü gerçekleşmiştir?

32- Kadınların depremler sırasında ve sonrasında bakım emeği başta olmak üzere maruz kaldıkları mağduriyetlerin giderilmesi adına hangi çalışmalar yürütülmüştür?

33- Depremde hayatını kaybeden çocuk sayısı kaçtır? Kaçının kimliği tespit edilmiştir? Kimliği tespit edilen çocuklarım cenazeleri yakınlarına teslim edilmiş midir?

34- Depremde yakınlarını kaybeden, ebeveynsiz kalan çocuk sayısı kaçtır? Bu çocuklar nerededir?

35- Depremde kaybolan çocuk sayısı kaçtır? Kaybolan çocuklara ilişkin yapılan çalışmalar nelerdir?

36- Deprem nedeniyle göç eden çocuk sayısı kaçtır? Göç hangi kentlere yapılmıştır? Çocukların göç ettiği yerlerde yaşam koşullarına ilişkin devlete bağlı kurumların yaptığı herhangi bir çalışma var mıdır?

37- Deprem bölgelerinde henüz yeni doğmuş ve yine bebeklik döneminde olan çocukların çocukluk aşıları yapılmış mıdır? Çocukların aşı durumu ve gelişimlerine dair çalışmalar yapılmış mıdır?

38- Deprem nedeniyle okullar yıkıldığı için eğitime devam edemeyen çocuk sayısı kaçtır?

39- Deprem bölgesinde çocuk yoksulluğuna dair veriler nelerdir? Herhangi bir çalışma yapılmış mıdır?

40- Deprem bölgesinde yaşayan çocukların halihazırda barınma, sağlık, eğitim gibi alanlarda yaşadıkları temel sorunlar nelerdir?

41- Deprem nedeniyle engelli hale gelen çocuk sayısı kaçtır? Engelli çocuklar için ne gibi çalışmalar yapılmaktadır?

42-  Deprem bölgesinde nöroçeşitlilik, etnik, inanç ve cinsiyet kimliğinden dolayı çocukların yaşadığı sorunlar nelerdir? Bu sorunların çözüm bulması için ne gibi çalışmalar yapmaktadır?

43-  Deprem sonrası çocuklara hukuki destek vermek açısından oluşturulan birimler var mıdır? Bunlar hangileridir?

44-  Deprem sonrası devlet bütçesinden deprem bölgesindeki çocuklar için ayrılan ve harcanan resmi kaynak ne kadardır?

45-  Bakanlıklar ve devlete bağlı kurumlar deprem sonrası çocukların sorunlarını çözmek için çocuklarla çalışan kaç sivil toplum kuruluşuyla protokol imzalamıştır? Bu kurumlar hangileridir? Bu protokoller için ayrılan devlet bütçesi ne kadardır?

46-  Depremde hayatını kaybeden engelli yurttaşlara ilişkin herhangi bir tespit yapılmış mıdır? Hayatını kaybeden engelli sayısı kaçtır?

47-  Deprem sonrası engelli kalan yurttaş sayısı kaçtır?

48-  Deprem sonrası barınma ihtiyacı karşılanırken engellilerin özgün durumları gözetilmiş midir? Ortak kullanım alanları, tuvalet, banyo vb. engelli yararına ve önceliklerine uygun mudur?

49-  Engelli yurttaşlara sağlanan ekonomik, sosyal, psikolojik destekler nelerdir? Bu destekler hangi periyotlarla sağlanmıştır ve güncel durumları nedir?

50-  Engelli bireylerle yaşayan yurttaşlar için yapılan herhangi bir çalışma söz konusu mudur? Bu bireylere veya ailelere ekonomik, sosyal, psikolojik bir destek sağlanmış mıdır?

51-  İşitme cihazı, tekerlekli sandalye, beyaz baston, protez gibi yardımcı cihazlarına erişimlerini kaybeden engellilerin ihtiyaçlarını karşılamaya dönük bir çalışma yapılmış mıdır?

52-  Tedavi ve düzenli kullanım gerektiren medikal malzemelere erişimde yaşanan zorluklara dair ne tür çözümler üretilmiştir?

53-  Deprem sebebiyle yurdunu terk etmek zorunda kalan engellilere maddi ve lojistik destek sağlanmış mıdır?

54-  Engelli depremzedelerin sorunlarına çözüm üretmek adına hangi kurum, kuruluş ve sivil toplum örgütleri ile çalışma yürütülmüştür?

55-  Adıyaman’da deprem sonrası açığa çıkan ihtiyaçları dayanışma ile onarmaya çalışan Rosa Kadın Derneği, Rengarenk Umutlar Derneği, Çocuk Çalışmaları Derneği, Ferat Dil ve Kültür Çalışmaları Derneği (Ferat/Der) ve Afet Yönetimi ve Dayanışma Derneği’nin kira sözleşmesi ve temsilcilik izni gibi resmi prosedürleri tamamlamış olmalarına rağmen 14 Aralık 2023’te konteynır dahil bütün malzemelerine el konulmasının gerekçesi nedir? El konulan malzemeler nerededir?

56-  Deprem sonrasında enkaz kaldırma çalışmaları esnasında kaç savcı ve hakim görevlendirilmiştir?

57-  Depremler sonrasında enkaz kaldırma çalışmaları esnasında kaç kişiden DNA örneği alınmıştır?

58-  Deprem sonrasında enkazlardan çıkarılan herkesten DNA örneği alınmama gerekçesi nedir?

59-  Depremlerde yaşamını yitirenlerin definleri gerçekleştirilirken kaç savcı görev almıştır?

60- Depremlerde yapılan definlerin tamamından DNA örneği alınmış mıdır?

61-  Kimsesizler mezarlığına yapılan definlerde, kimlik tespit çalışmaları ve eşleştirmeler neden eksik yapılmıştır?

62-  Depremler sonrasında vücut bütünlüğünü yitiren cenazelerden DNA örneği alınmış mıdır? Vücut bütünlüğü bozulan kimselerden DNA örneği alınmama gerekçesi nedir?

63-  Yıkılan binalardan tüm cenazelerin çıkarılması beklenmeden enkaz kaldırma çalışmalarının yürütülme gerekçesi nedir?

64-  Yıkılan binalardan tüm kişiler çıkarılmadan enkaz kaldırma çalışması yapılması sonucu kaç kişi yaşamını yitirmiştir? Kaç kişinin vücut bütünlüğünün bozulmuş olduğu tespit edilmiştir?

65-  Tüm cenazeler çıkarılmaksızın enkaz kaldırma çalışmalarının ağır iş makineleriyle yürütülmesinin, cenazelere zarar vereceği neden değerlendirilmemiştir?

66-  Enkaz kaldırma çalışmalarının, ölüye saygı çerçevesinde yürütülmeme gerekçesi nedir?

67-  Ağır yaralı olanların derhal ambulanslara bindirildiği ve diğer kentlerdeki hastanelere sevk edildiği esnada kimlik belirleme çalışmaları neden yapılmamıştır? Hangi hastaneye hangi şehirden kaç kişinin sevk edildiği bilgileri neden kayıt altına alınmamıştır?

68-  Bilhassa çocukların insan ticareti yaptığı bilinen kişiler eliyle kaçırıldıkları yönündeki iddialar değerlendirilmiş midir? Yapılan kayıp başvuruları bu çerçevede değerlendirilmiş midir? İnsan kaçakçıları tarafından kaçırılma iddiaları bağlamında bir çalışma yürütülmesi gündeminizde olacak mıdır?

69-  Aile Bakanlığı tarafından kaç çocuğun evlatlık olarak verildiği bilgisi bakanlık verilerinizde mevcut mudur? Bu sayı kaçtır?

70-  Yakınlarının bulunması amacı ile kaç kişi feth-i kabir talebinde bulunmuştur? Bu taleplerin kaçına yanıt verilerek kaç mezar yeniden açılarak DNA eşleştirme çalışması yürütülmüştür?

71-  6 Şubat depremleri olağanüstü haller kapsamında olup tüm mezarlıkların açılarak kimlik tespiti çalışmalarının yürütülmesi söz konusu olacak mıdır?

72-  Kayıp yakınlarının mağduriyetlerinin giderilmesi adına kayıpların bulunmasına dönük bir çalışma yürütülecek midir?

73-  Halihazırda afet bölgesi ilan edilen illerde kaç okul eğitim-öğretim dönemine eksiksiz başlayabilmiştir?

74-  Afet bölgesi ilan edilen illerde yaşayan ve eğitim-öğretime ara vermek zorunda kalan çocukların eksik dönemlerinin telafisi sağlanmış mıdır? Öğrencilerin müfredatta eksik kaldığı kısımların telafisi için hangi çalışmalar yapılmıştır/yapılacaktır?

75-  Afet bölgesi ilan edilen illerden diğer illerdeki eğitim kurumlarına nakil sayıları illere ve okul türlerine göre ne şekilde dağılmıştır?

76-  Türkiye genelinde tüm okulların depreme dayanıklılık tespiti yapılmış mıdır? Şayet hepsi tamamlanmadıysa dahi, kaçı tamamlanmış ve kaç okulun depreme dayanıklı olmadığı tespit edilmiştir?

77-  Halihazırda depreme dayanıklı olmadığı tespit edilen kaç okul için yıkım kararı alınmıştır? Kaç okulun güçlendirilmesine karar verilmiştir?

78-  Yıkım kararı alınan okul binaları kaç yıllıktır? Güçlendirme kararı alınan okullar, Deprem Yönetmeliği öncesinde mi sonrasında mı inşa edilmiştir?

79-  Yıkım kararı alınan okulların yerine yeni kurumlar inşa edilecek midir? Bunun için ne kadarlık süre öngörülmektedir?

80- Güçlendirme çalışması yapılacak okullardaki bu çalışmalar ne zaman başlatılmıştır? Ne zaman bitirilmesi planlanmaktadır?

81-  Yıkım yahut güçlendirme çalışması yapılacak olan okulların bu tadilat ve yıkım işleri hangi şirketlere ihale edilmiştir? Bunun için Bakanlığınız bütçesinden ne kadar harcama yapılması öngörülmektedir?

82-  Okulları yıkılacak yahut tadilattan geçirilecek olan öğrencilerin, geçici bir süre farklı eğitim kurumlarında okullarına devam etmeleri yönündeki karar hangi kriterlere göre alınmıştır?

83-  Deprem bölgesi ilan edilen illerde toplam kaç kişiye elektrik ve su faturası gönderilmiştir? Deprem bölgesinde kalan yurttaşlara gönderilen elektrik ve su faturalarının toplam tutarı nedir?

84-  Evlerinin hasarlı olmasından mütevellit çadırlarda ikamet eden yurttaşların evlerine yüklü miktarlarda fatura gönderilmesinin izahı nedir?

85-  Ağır hasarlı olduğu için hiç kullanılmayan evlerden yapıldığı iddia edilen enerji sarfiyatının kaynağı nedir? Bu yüklü faturalara eş değer ölçekte elektrik kullanılmış mıdır? Kullanıldıysa, evlerde kimsenin yaşamadığı nazara alındığında, kim tarafından hangi amaçla kullanıldığı belli midir?

86-  Depremzedelerin bu faturaları ödemesi beklenmekte midir? Evleri, işleri olmayan ve hala yaralarını saramamış olan binlerce yurttaş bu faturaları nasıl ödeyecektir?

87-  Deprem bölgelerindeki yurttaşlara yüklü miktarlarda fatura gönderen enerji şirketleri araştırılacak mıdır? Şirketler hakkında inceleme başlatılması ve yaptırım uygulanması gündeminizde olacak mıdır?

88-  6 Şubat depremlerinde yıkılan binaların depreme dayanıklı olmaması noktasında sorumluluğu bulunan kaç kişi tespit edilmiştir? Tespitlerin il ve ilçe bazındaki sayısal verileri ne şekildedir?

89-  Halihazırda kaç kişi hakkında kaç dava açılmıştır? Davalar hangi aşamadadır?

90- Yıkılan binaların yapı iznini veren, ruhsat veren kişiler tespit edilmiş midir? Yapı izni, ruhsat veren, inşaatlarda gerekli denetimleri yapmayan kaç kişi hakkında soruşturma ve dava açılmıştır?

91-  Depremlerde binaların depreme dayanıklı olmaması noktasında sorumluluğu bulunan kaç kişi tutuklanmış, kaç kişi tahliye edilmiştir? Tahliye gerekçeleri neler olmuştur?

92-  Depremlerde binaların depreme dayanıklı olmaması noktasında sorumluluğu bulunanların hepsi tespit edilebilmiş midir? Hakkında arama ve yakalama kararı bulunan kaç kişi vardır?

93-  Dosyaların kaçında bilirkişi raporları tamamlanmıştır? Bilirkişi raporları ne yöndedir?

94-  Sorumluları ‘tali kusurlu’ olarak gören kaç bilirkişi raporu vardır? Bu raporların yenilenmesi gündemde midir?

95-  Yıkılan binaların müteahhitleri oldukları bilinen kişiler hakkında henüz yargılama aşamasına geçilmeme gerekçesi nedir?

96-  Binlerce insanın ölümünde sorumluluğu bulunanların tahliyesi, olası doğal afetlerde yeni kayıpların yaşanması riskini barındırmıyor mu? Cezasızlık politikası inşaat sektörünün bundan sonra da önlem almaması için meşruiyet oluşturmayacak mıdır?

97-  Cezasızlık politikasının sonlandırılması adına bir çalışma yapılması gündeminizde olacak mıdır?

98-  Cumhurbaşkanlığı deprem anından bugüne değin hangi bakanlıklarla hangi çalışmaları yürütmüştür?

99-  Cumhurbaşkanlığı, depremler öncesinde ve sonrasında eksik ve hatalı çalışmalar yürüten, deprem nedeniyle oluşan zararlarda sorumluluğu bulunan bakanlıklar tespit edilmiş midir?

100- Depremlerin etkisiyle yaşanan felakette sorumluluğu bulunanların kamuoyuna açıklanması ve sorumluların cezalandırılması sağlanacak mıdır?

Paylaşın

Avrupa Birliği’nden Türkiye’ye 26 Milyon Euro Deprem Yardımı

Avrupa Birliği, Türkiye’ye 26 milyon euro deprem yardımda bulunacak. AB daha önce de 6 Şubat depremleri nedeniyle Türkiye’ye 400 milyon euroluk afet yardımında bulunmuştu.

Açıklanan 26 milyon euroluk yardımın 4 milyon eurosu acil eğitim ihtiyaçları için ayrılacak. Bu yeni fon kaynağı, sığınmacılar ve depremden etkilenenler gibi hassas durumdakilere koruma hizmetleri sağlanmasının yanı sıra sağlık ve sanitasyon hizmetleri gibi alanlarda da kullanılacak.

DW Türkçe’nin aktardığına göre; Avrupa Birliği (AB) 6 Şubat depremlerinden etkilenen mültecilere ve bölge halkına destek için Türkiye’ye 26 milyon euro verecek.

AB, bu yeni fon kaynağının, meydana gelen depremler ve bölgesel mülteci krizi sonrasında ortaya çıkan en kritik insani ihtiyaçların karşılanmasına destek olacağını belirtti.

Avrupa Birliği’nin Kriz Yönetiminden Sorumlu Komisyon Üyesi Janez Lenarcic, yapılan yardımı duyurduğu açıklamasında, AB’nin “Türkiye’deki mültecilerle dayanışma göstermeye devam ettiğini” belirtti.

Lenarcic, “Temel insani önceliklerimiz eğitime erişim ve en hassas durumdaki topluluklara koruma sağlanması olacaktır” ifadesini kullandı.

Açıklanan 26 milyon euroluk yardımın 4 milyon eurosu acil eğitim ihtiyaçları için ayrılacak. Bu yeni fon kaynağı, sığınmacılar ve depremden etkilenenler gibi hassas durumdakilere koruma hizmetleri sağlanmasının yanı sıra sağlık ve sanitasyon hizmetleri gibi alanlarda da kullanılacak.

AB daha önce de 6 Şubat depremleri nedeniyle Türkiye’ye 400 milyon euroluk afet yardımında bulunmuştu.

Kahramanmaraş merkezli bu depremler, resmi verilere göre Türkiye’de 50 binden fazla insanın hayatını kaybetmesine neden oldu. 6 Şubat depremleri, Türkiye’nin yanı sıra Suriye’nin kuzeyinde de ciddi yıkıma yol açtı.

Paylaşın

Çin, 6,2 Büyüklüğünde Depremle Sarsıldı: En Az 118 Öldü

Çin’in kuzeybatısındaki Gansu ve Çinhay eyaletlerini kapsayan dağlık bölgede meydana gelen 6,2 büyüklüğündeki depremde en az 118 kişi öldü ve en az 500 kişinin de yaralandığı duyuruldu.

Haber Merkezi / Çin’in son yıllardaki en ölümcül depremi 2008 yılında Sichuan’ı vuran 8,0 büyüklüğündeki deprem olmuş, yaklaşık 70 bin kişi hayatını kaybetmişti.

1920’de Gansu eyaletinde meydana gelen depremde ise 200 binden fazla kişi yaşamını kaybetmiş, bu deprem 20. yüzyılın en fazla can kaybına yol açan depremlerinden biri olarak tarihe geçmişti.

Bu deprem ise 2010’dan bu yana en fazla kişinin hayatını kaybettiği deprem oldu.

Deprem, Çin Deprem Ağları Merkezi’ne göre Pazartesi günü Gansu eyaletinin Jishishan ilçesinde yerel saatle 23.59’da 10 kilometre derinlikte meydana geldi.

Depremden etkilenen bölgelerde halka, arama kurtarma çalışmalarının sürdüğü yerlerden uzak durma ve yolları görevlilere bırakma çağrısı yapıldı.

Elektrik ve su sıkınıtısının bazı bölgelerde arama ve kurtarma çalışmalarını aksattığı bildiriliyor.

Meteroloji yetkilileri Gansu eyaletinde hava sıcaklığının bugün eksi 10 dereceye kadar düşeceğini duyurdu. İtfaiye ve kurtarma ekipleri bölgede çalışmalar yürütürken, demiryolu idaresi depremin etkilendiği bölgeden trenlerin geçişini yasakladı.

Çin Devlet Başkanı Şi Cinping, enkaz altındaki insanların kurtarılması için bütün olanakların seferber edilmesi çağrısında bulunarak, yüksek rakımlı deprem bölgesindeki dondurucu soğuk hava nedeniyle yetkilileri uyardı.

Görgü tanıkları depremin ardından bölgede çok sayıda evin, yol ve altyapının zarar gördüğünü, ilçeye bağlı birçok köyde elektrik ve su kesintilerinin olduğunu bildiriyor.

Paylaşın

İstanbul’da Her An Deprem Olma İhtimali Yüzde 47

Yer bilimci Prof. Dr. Naci Görür, Mudanya açıklarında gerçekleşen depremin Kuzey Anadolu Fay Hattı’nın güney kolunda gerçekleştiğini söylüyor. Büyük Marmara depremi ise aynı fay hattının kuzey kolunda bekleniyor.

Bu depreme ilişkin öngörülerin halen geçerli olduğunu vurgulayan Görür’e göre İstanbul’da her an deprem olma ihtimali yüzde 47’ye çıkmış durumda. Görür, “Bu inanılmaz bir oran. Neredeyse yazı tura atacaksın” diyor.

İBB’nin tespitlerine göre İstanbul’da bulunan 1 milyon 200 bin binadan 800 bini 2000 yılı öncesi yönetmeliklere göre yapılmış durumda. Bu binalardan yaklaşık 200 bininin depremde ağır hasar alması ya da yıkılması bekleniyor.

Prof. Dr. Naci Görür’e göre depreme ilişkin İstanbul’da planlı programlı, gönül birliği edilmiş, iş birliği edilmiş, hızlı, seferberlik havasında bir depreme hazırlık yok.

Bursa Mudanya merkezli depremleri ardından İstanbul’un büyük Marmara depremine ne kadar hazır sorusu yeniden gündemde. İstanbul’da çözüm bekleyen en temel sorunlardan biri depreme karşı dayanıklı olmayan riskli yapılar. Marmara Denizi’nde 7 ila 7,5 büyüklüğünde bir deprem beklenirken kentteki yüksek riskli konut sayısı yaklaşık 1,3 milyonu buluyor.

İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) Deprem Risk Yönetimi ve Kentsel İyileştirme Dairesi Başkanı Murat Yün, olası depremde ağır hasar alması ya da yıkılması beklenen yapılarda 3 milyon nüfusun yaşadığına dikkat çekiyor.

4 Aralık Pazartesi günü Marmara Denizi, Gemlik Körfezi’nde Bursa Mudanya açıklarında 5,1, ardından 4,5 ve 3,5 büyüklüğünde depremlermeydana geldi. Depremler Bursa, İstanbul, İzmir ve Tekirdağ başta olmak üzere pek çok ilde hissedildi.

DW Türkçe’den Pelin Ünker’e konuşan yer bilimci Prof. Dr. Naci Görür, Mudanya açıklarında gerçekleşen depremin Kuzey Anadolu Fay Hattı’nın güney kolunda gerçekleştiğini söylüyor. Büyük Marmara depremi ise aynı fay hattının kuzey kolunda bekleniyor. Bu depreme ilişkin öngörülerin halen geçerli olduğunu vurgulayan Görür’e göre İstanbul’da her an deprem olma ihtimali yüzde 47’ye çıkmış durumda. Görür, “Bu inanılmaz bir oran. Neredeyse yazı tura atacaksın” diyor.

Kuzey Anadolu Fay Hattı 17 Ağustos 1999’daki Gölcük depreminde kırılmıştı. Aynı fay hattının devamı batıda İstanbul’dan geçiyor. İstanbul, o tarihten bu yana 7 ila 7,5 büyüklüğündeki bir deprem riski altında. Naci Görür, Marmara Bölgesi’nin Kumburgaz ve Adalar fayının deprem üreteceğini belirterek Adalar fayı kırılırsa en fazla 7, Kumburgaz fayı kırılırsa minimum 7,2, her iki fay aynı anda kırılırsa 7,5 büyüklüğünde deprem öngörüyor.

İstanbul’da her gün yüzde 47’lik deprem beklentisiyle yaşam devam ederken hükümet, riskli yapı sorununa çözüm getireceği iddiasıyla kentsel dönüşüm düzenlemelerini içeren “Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanun”u yürürlüğe koydu. Düzenleme, afet riskini öncelemediği, bütüncül bir planlama anlayışından uzak olduğu, koruma kapsamındaki alanları yapılaşmaya açacağı ve özel mülkiyetlerin el değiştirmesine neden olacağı dolayısıyla eleştiriliyor.

Peki İstanbul’da deprem riskine ilişkin yerelde yürütülen çalışmalar ne durumda?

21 kentsel dönüşüm projesi var

Murat Yün, İBB olarak “Depreme Dayanıklı İstanbul” başlığı altında yaklaşık 50 tane projede 18,8 milyar liralık yatırım yaptıklarını belirterek “Bu alandaki projeleri tamamladık. Devam eden 66, hâlâ fizibilite çalışmaları süren de yaklaşık 70 tane projemiz var. Onlara da yaklaşık olarak 33 milyar lira civarında bütçe ayırdık” diyor. Yün, bu çalışmalarda üst yapıların, yolların ve viyadüklerin güçlendirilmesinden konut alanlarının üretimi ve toplanma alanlarının alt yapısının hazırlanmasına kadar her türlü yatırımın bulunduğunu belirtiyor.

Deprem Daire Başkanlığı olarak yaklaşık 165 hektar büyüklüğünde alanda 21 tane kentsel dönüşüm projelerinin bulunduğu, bunların bir kısmının imalat ya da proje aşamasında, bir kısmının da uzlaşma aşamasında olduğu bilgisini veren Yün, yakın zamanda bin 250 konutu içeren bir kentsel dönüşüm projesinin temellerini atacaklarını söylüyor.

İBB’nin yaklaşık 157 kilometrekarelik mikro bölgeleme çalışması ise aralık sonu itibariyle tamamlanmış olacak. İBB’nin tespitlerine göre İstanbul’da bulunan 1 milyon 200 bin binadan 800 bini 2000 yılı öncesi yönetmeliklere göre yapılmış durumda. Bu binalardan yaklaşık 200 bininin depremde ağır hasar alması ya da yıkılması bekleniyor.

Murat Yün, bu binalarda 1 milyon 300 bin hane olduğunu ve yaklaşık üç milyon nüfusun yaşadığını söylüyor. Olası deprem senaryosunda öncelikle bu üç milyon nüfusun yaşamını idame ettirecek alanların hazırlanması gerektiğini düşünen Yün, özellikle sahil hatlarındaki eski yapılarda ciddi bir risk faktörü olduğuna işaret ediyor.

İstanbul’un devasa yapı stoku ve inşaat maliyetlerindeki altı kata varan artışlar düşünüldüğünde finansman sorununun merkezi yönetimle iş birliği içerisinde çözülmesi gerektiğini vurgulayan Yün, kentsel dönüşüm düzenlemelerini içeren yasal değişiklik öncesi, temmuz, ağustos ve eylül aylarında Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı ile yaptıkları toplantılarda iş birliği taleplerini dile getirdiklerini anlatıyor.

Ancak çıkarılan yasayla iş birliği odaklı bir çerçeve yerine Kentsel Dönüşüm Başkanlığı adı altında daha tekele dönüşen bir yapının oluşturulduğunu vurgulayan Yün, yerinden yönetimin yine ikinci plana atıldığını söylüyor.

Murat Yün, merkezi yapıların uygulamada sürecin uzamasına neden olduğunu bu nedenle İBB olarak yerinden yönetimi savunduklarını belirterek ekliyor: Biz görüşmelerde İBB’nin de olduğu, Bakanlığın da olduğu, ilçe belediyesinin de olduğu, hatta özel sektörün de olduğu İstanbul temelli bir kurul önermiştik. Çünkü bugün bizim İBB’den aldığımız herhangi bir kararı Bakanlığa onaylatmamız en iyi ihtimalle 4-5 ayı buluyor ki hiçbir sorunu olmayan bir karardan bahsediyorum.

35 bin bina tarandı

İBB, hızlı tarama tespiti için ise şubat ayındaki Kahramanmaraş merkezli depremlerinden bu yana 121 bin binadan başvuru aldı. Bu binaların yaklaşık 35 binini taradıklarını, bu yöndeki çalışmaların devam ettiğini aktaran Yün, “Bu binaları öncelik sıralamasına göre aldığımızda bunun yapılması bile bir iş birliği gerektiriyor” diyor.

Taranan yapılar içerisinde bin 556 tane yapının taşıyıcı sistemi dahi bulunmadığını ve hızlıca müdahale edilmesi gerektiğini tespit ettiklerini aktaran Yün, bunlar içerisinde 318 yapıda çalışmaların devam ettiğini söylüyor. Kalan bin 238 bina için vatandaşlarla iletişime geçtiklerini belirten Yün, bunların da kısa zamanda tahliyelerini gerçekleştirmek istediklerini söylüyor.

Riskli yapıda oturmanın temelinde ekonomik sebeplerin yattığına işaret eden Yün, İBB Meclisi’nden alınan kararla Bakanlık tarafından verilen 3 bin 500 lira kira yardımı üzerine 4 bin 500 lira hibe verdiklerini belirterek ekliyor: Bizim vatandaşa kentsel dönüşüm veya riskli binaların tahliye edilmesine ilişkin finansman modelleri sunmamız lazım. Kira yardımı da bunlardan birisi.

Vatandaşın depreme karşı duyarlılığını artırmak ve kentsel dönüşüm süreçleriyle ilgili bilgi vermek için mobil ve sabit ofisleri aracılığıyla bugüne dek 40 bin kişiyle görüşme yaptıklarını söyleyen Yün, projelerin gerçekleşmesinde finansmanın yanı sıra uzlaşmanın da önemli olduğunu belirtiyor.

Yün, “Buradan vatandaşı da bu duyarlılığa davet etmek istiyorum. Her ne kadar yaşadığımız alanların metrekaresi olsa da gerisinde afet olan bir şey ve bizim bu konuda hızlanmamız lazım” diyor. Yün’e göre deprem toplanma alanları ve acil kaçış yollarının da şubat depremlerinden sonra yaşananlar gözetilerek yeniden gözden geçirilmesi gerekiyor.

Toplanma alanlarına Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı’nın (AFAD) karar verdiğini, İBB olarak haritalandırma çalışması yaparak teknik destek sağladıklarını belirten Yün, İstanbul’da 5 bin 166 tane toplanma alanı olduğunu, büyük parkların tamamının toplanma alanı olarak belirlendiğini ancak daha küçük ölçekte düşünülerek yapılaşmanın yoğun olduğu yerlerde bu alanların yeniden değerlendirilmesine ihtiyaç olduğunu vurguluyor.

İBB Ulaştırma Dairesi’nin acil kaçış yollarıyla ilgili ise bir çalışma yürüttüğünü söyleyen Yün, “Bizim bu alanların açılmasından yana tavrımız sürüyor. Bu alanlarda gerekli plan değişikliği yapılacaksa plan değişikliği, kamulaştırma yapılacaksa kamulaştırma kararını alarak ilerleyeceğiz. Çünkü yolların kapanması demek deprem sonrasında müdahalenin de gecikmesi demek” diye konuşuyor.

“Seferberlik havasında bir depreme hazırlık yok”

Prof. Dr. Naci Görür’e göre depreme ilişkin İstanbul’da planlı programlı, gönül birliği edilmiş, iş birliği edilmiş, hızlı, seferberlik havasında bir depreme hazırlık yok. İstanbul’un depreme hazır hale getirilebileceğini ancak buna ilişkin siyasi iradenin olmadığını düşünen Görür, “Devlet istese belediye ile birleşir, kol kola el ele verir, vatandaşı da kucaklar, adil bir şekilde bu işi yapar” diyor.

Hükümetle belediye bir araya gelmiyorsa, birbirini desteklemiyorsa o kentin depreme hazırlanmasının mümkün olmadığını ifade eden Görür, “Bu nedenle bir an önce belediye ve hükümetin kol kola girip halkı da arasına alıp halkı teşvik edecek, cesaretlendirecek şeyleri yapıp adil, hızlı bir şekilde İstanbul’u depreme hazırlaması gerek” diye ekliyor.

“İBB güzel şeyler yapıyor, hükümet de yapıyor. Ama yapılanlar yapılması gerekenlerden çok az. İstanbul yeterince depreme hazır değil” diyen Görür, hükümetin İstanbul’u depreme hazırlamaya yönelik üzerinde durduğu tek konunun yapı stoku olduğu görüşünde.

Kente bütüncül olarak bakmak gerektiğini vurgulayan Görür, “Senin yolun yok, köprün yok, havaalanın yok, kanalizasyonun yok, hastanen yok, okulun yok evin sağlam. Mümkün mü?” diye soruyor.

Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanun’la vatandaşın kentsel dönüşümden daha da uzaklaştığını söyleyen Görür, ekliyor: Haklılar da. Bir ülkeyi ya da bir kenti depreme hazırlamada yapı stoku yapılması gereken altı temel işten biridir Nedir bu temel bileşenler? Yönetim, halk eğitimi, altyapı, yapı stoku, ekosistem-çevre ve ekonomi. Bunların her birini deprem dirençli yaparsan o kent deprem dirençli olur. Bunlar hiç öbürlerini düşünmeden yapı stokuna yapışıyorlar. Niye? Çünkü müteahhitlik işi. Para var, rant var.

Paylaşın

Nepal’de 6,4 Büyüklüğünde Deprem: En Az 143 Ölü, Yüzlerce Yaralı

Büyük bölümü Himalayaların eteklerinde yer alan Güney Asya ülkesi Nepal’de meydana gelen 6,4 büyüklüğündeki depremde en az 143 kişi hayatını kaybetti, yüzlerce kişi de yaralandı.

Haber Merkezi / Dünyanın en aktif tektonik bölgelerinden birinde yer alan Nepal’de, 2015 yılının nisan ayında meydana gelen 7.8 büyüklüğündeki depremde 10 bine yakın kişi hayatını kaybetmişti.

Depreme ilişkin açıklama yapan yetkililer, ölü sayısının artmasının beklendiğini ve birçok köyle iletişimin kesildiğini belirtti.

Nepal Ulusal Sismoloji Merkezi, depremin yerel saatle 23.47’de ülkenin Karnali eyaletinin Jajarkot bölgesinde meydana geldiğini bildirdi. Merkez, depremin 100 km derinlikte olduğunu aktardı.

Öte yandan Hindistan Ulusal Sismoloji Merkezi, depremin başkent Yeni Delhi dahil olmak üzere kuzey Hindistan’ın diğer bölgelerinde de hissedildiğini açıkladı.

Hindistan Ulusal Sismoloji Merkezi, “Deprem: 6,4, 03-11-2023, 23:32:54 IST, Enlem: 28,84 ve Boylam: 82,19, Derinlik: 10 Km” açıklamasında bulundu.

Amerika Birleşik Devletleri (ABD) Jeolojik Araştırma Kurumu, depremin büyüklüğünün 5,6 olduğunu açıkladı. Almanya Yer Bilimleri Araştırma Merkezi (GFZ), depremin 10 km (6,2 mil) derinlikte 6,2 büyüklüğünde olduğunu belirtti.

6,4 büyüklüğündeki deprem, Nepal’de bir ay içinde meydana gelen üçüncü şiddetli deprem olarak kayıtlara geçti. 2 Ekim’de ülkeyi 6,2 büyüklüğünde bir deprem vurmuştu.

Dünyanın en aktif tektonik bölgelerinden birinde yer alan Nepal’de, 2015 yılının nisan ayında meydana gelen 7.8 büyüklüğündeki depremde 10 bine yakın kişi hayatını kaybetmişti.

Paylaşın

Afganistan’daki Depremde Bilanço Ağırlaşıyor: Can Kaybı 2 Bin 400’ü Geçti

Afganistan’da meydana gelen 6,3 büyüklüğündeki depremde bilanço ağırlaşıyor. Afganistan Afet Bakanlığı sözcüsü Canan Sayik, depremde 2 bin 445 kişinin hayatını kaybettiğini duyurdu.

Haber Merkezi / Sözcü Saik açıklamasında, yaralı sayısının ise 2 bin 440 olduğunu belirtti.

ABD Jeolojik Araştırma Kurumu (USGS), cumartesi günü ülkenin batısındaki Herat şehrinin 35 km kuzeybatısında meydana gelen depremlerin en şiddetlisinin 6,3 büyüklüğünde olduğunu duyurmuştu. Depremde ilk etapta, 2 binden fazla kişinin hayatını kaybettiğini 9 binden fazla kişinin de yaralandığını açıklanmıştı.

Yetkililer bu depremin, Afganistan’ın son 20 yılda yaşadığı en yıkıcı deprem olduğunu kaydetmişti. Ülkede geçen yıl Paktika vilayetinde meydana gelen 5,9 büyüklüğündeki depremde de yaklaşık bin 200 kişi yaşamını yitirmişti.

Taliban’ın yönetimi ele geçirmesinden bu yana ekonominin omurgasını oluşturan uluslararası yardımların çoğu durduruldu ve neredeyse tamamen dış yardıma bağımlı olan Afganistan’ın sağlık sistemi geçen iki yılda ciddi kesintilerle karşı karşıya kalmıştı.

Dünya Sağlık Örgütü’nün (WHO) Pazar günü yayınladığı raporda, Herat ilinde toplam 202 kamu sağlık tesisinin bulunduğu ve bunlardan birinin hayatını kaybeden 500 kişinin getirildiği büyük bölgesel hastane olduğu belirtilmişti.

DSÖ, tesislerin büyük çoğunluğunun daha küçük temel sağlık merkezlerinden oluştuğunu ve lojistik zorlukların özellikle uzak bölgelerdeki operasyonları engellediğini söylemişti. Açıklamada, “Arama kurtarma çalışmaları devam ederken, bu bölgelerdeki kayıplar henüz tam olarak tespit edilemedi” denilmişti.

Paylaşın

Afganistan’da 6,3 Büyüklüğünde Deprem: En Az 2 Bin Ölü

Afganistan Afet Bakanlığı sözcüsü Canan Sayik, ülkede meydana gelen 6,3 büyüklüğündeki depremde 2 bin 53 kişinin öldüğünü, 9 bin 240 kişinin yaralandığını ve bin 320 evin hasar gördüğünü veya yıkıldığını söyledi. 

Afganistan Enformasyon ve Kültür Bakanlığı Sözcüsü Abdulvahit Rayan ise, can kayıplarının ilk gelen bilgilerdekinin üzerinde olduğunu belirterek, yüzlerce kişinin enkaz altında olduğunu ve bazı köylerin tamamen yıkıldığını kaydetti. Rayan, “2 bin 60 ölünün dışında, bin 240 kişi yaralandı, bin 320 ev tamamen yıkıldı” dedi.

ABD Jeolojik Araştırma Kurumu (USGS), cumartesi günü ülkenin batısındaki Herat şehrinin 35 km kuzeybatısında meydana gelen depremlerin en şiddetlisinin 6,3 büyüklüğünde olduğunu duyurdu. Depremde 2 binden fazla kişinin hayatını kaybettiğini 9 binden fazla kişinin de yaralandığını açıklandı.

Yetkililer bu depremin, Afganistan’ın son 20 yılda yaşadığı en yıkıcı deprem olduğunu kaydetti. Ülkede geçen yıl Paktika vilayetinde meydana gelen 5,9 büyüklüğündeki depremde de yaklaşık bin 200 kişi yaşamını yitirmişti.

Afganistan Kızılayı sözcüsü, yedi ekibin kurtarma çalışmalarında yer aldığını, diğer ekiplerin de ülkenin farklı noktalarından deprem bölgesine sevk edildiğini belirterek, “Evleri yıkılan insanlar için geçici bir çadır kampı kuruldu. Bu zor zamanda afetzedeler için elimizden geleni yapacağız” dedi. Kurtarma çalışmalarına katılanlar da yıkımın korkulanın ötesinde olduğunu ve bazı köylerin dümdüz hale geldiğini belirtti.

Komşu ülke Pakistan’dan yapılan açıklamada, acil ihtiyaçların sağlanması konusunda Afgan hükümeti ile temasta oldukları kaydedildi. Katar’daki Taliban siyasi ofisi başkanı Suheyl Şahin, kurtarma ve yardım için acilen yiyecek, içme suyu, ilaç, giysi ve çadırlara ihtiyaç duyulduğunu söyledi.

Dağlarla çevrili Afganistan, geçmişte de çoğu Pakistan sınırındaki engebeli Hindu Kush bölgesinde olmak üzere güçlü depremlerle sarsılmıştı. Onlarca yıldır süren savaşın altyapıyı yok ettiği, yardım ve kurtarma operasyonlarının organize edilmesinin zor olduğu ülkenin uzak bölgelerinden bilgi geldiğinde ölü sayısı genellikle artıyor.

Taliban’ın yönetimi ele geçirmesinden bu yana ekonominin omurgasını oluşturan uluslararası yardımların çoğu durduruldu ve neredeyse tamamen dış yardıma bağımlı olan Afganistan’ın sağlık sistemi geçen iki yılda ciddi kesintilerle karşı karşıya kaldı.

Dünya Sağlık Örgütü’nün (WHO) Pazar günü yayınladığı raporda, Herat ilinde toplam 202 kamu sağlık tesisinin bulunduğu ve bunlardan birinin hayatını kaybeden 500 kişinin getirildiği büyük bölgesel hastane olduğu belirtildi.

DSÖ, tesislerin büyük çoğunluğunun daha küçük temel sağlık merkezlerinden oluştuğunu ve lojistik zorlukların özellikle uzak bölgelerdeki operasyonları engellediğini söyledi. Açıklamada, “Arama kurtarma çalışmaları devam ederken, bu bölgelerdeki kayıplar henüz tam olarak tespit edilemedi” denildi.

Paylaşın

6 Şubat Depremlerinin Maliyet 110 Milyar Dolar

11 ilde büyük yıkıma ve 50 binden fazla can kaybına neden olan Kahramanmaraş Elbistan ve Pazarcık merkezli 6 Şubat depremlerinin maliyetinin 110 milyar dolar olduğu açıklandı.

Haber Merkezi / Toplamda 18 şehrin ve 14 milyon insanın etkilediği depremlerde, 680 bin civarında konut, 170 bin civarında da iş yeri, depo veya ahır gibi müştemilatların yıkıldığı ifade edildi.

Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Mehmet Özhaseki, “Deprem Gerçeği ve Kentsel Dönüşüm Şurasının Sonuç Bildirgesini”, kamuoyuyla paylaştı. Bakan Özhaseki açıklamasında şunları söyledi:

“6 Şubat’ta yaşadığımız deprem, kayıtlara asrın felaketi olarak geçti ancak ben buna, Malazgirt’ten beri yurt tuttuğumuz bu topraklarda, 1000 yılda yaşadığımız en büyük felaket, bin yılın afeti diyorum.

Deprem, doğrudan 11 şehrimizi, toplamda 18 şehrimizi ve 14 milyon insanımızı etkiledi. Depremin ilk dakikasından itibaren devletimiz sahadaydı, afet bölgesindeydi.

Sayın Cumhurbaşkanımız, 04.17’de hepimizden önce harekete geçmişti. Her şehre bakanlar, valiler, kaymakamlar görevlendirdi. Devletin bütün imkanları seferber edildi. Ben de o dönem AK Parti Yerel Yönetimler Başkanı olarak 810 belediyemizi ivedilikle bölgeye yönlendirdim.

Yurtdışından gelen yabancı muhataplarımız, ‘Bu depremin dörtte biri bizde olsa üstesinden gelemezdik’ dediler. Hamd olsun, biz böyle bir milletin mensubu olmaktan gurur duyuyoruz. Oralarda bizi derinden etkileyen pek çok duygusal olay yaşadık.

Haccını erteleyip bağış yapan büyüklerden, bisiklet parasını getiren küçüklere, nişandaki takılarını getiren gençlerden, engelli aracıyla yemek yapmaya gelenlere kadar pek çok gurur verici hadiseye şahit olduk.

Şunu net olarak söyleyebilirim: Bütün bir millet ayaktaydı! Biz de Bakanlık olarak afetin ilk anından itibaren çalışmalarımızı sürdürüyoruz.

Zaman zaman itirazlarla bazı ufak değişiklikler olsa da 680 bin konut, 170 bin depo, ahır, dükkan gibi bağımsız bölümün ağır hasar alarak kullanılamaz hale geldiğini tespit ettik.

Ortaya çıkan maliyet 110 milyar dolar. Hiç kimse merak etmesin en kısa zamanda sağlıklı, güvenli konutlar inşa ederek vatandaşlarımıza teslim edeceğiz.”

Paylaşın