‘Altılı Masa’da Krizin Nedeni Yürütülen ‘Hükümet’ Pazarlığı Mı?

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP), İYİ Parti, Saadet Partisi, Gelecek Partisi, Demokrasi ve Atılım (DEVA) Partisi ve Demokrat Parti’den oluşan ‘Altılı Masa’nın kurmayları anket çalışmalarını yürütürken iki önemli sonuçla karşılaştılar.

Bunlardan birisi Millet İttifakı’nı bozan parti büyük oy kaybına uğruyor. İkincisi ise yürütmeden (hükümetten) sorumlu olacak partinin oy oranlarında büyük bir sıçrama yaşanıyor.

İYİ Parti İstanbul İl Başkanı Buğra Kuvuncu’nun “sahada Mansur Yavaş adı öne çıkıyor” açıklamasıyla başlayan ve CHP İstanbul Milletvekili Gürsel Tekin’in “HDP’ye bakanlık verilebilir” sözleri ile tırmanan İYİ Parti-CHP krizi, CHP Genel Başkan Yardımcısı Bülent Kuşoğlu’nun Hürriyet Gazetesine yaptığı “Kılıçdaroğlu dışında bir aday çıkarsa 6’lı masa dağılır” açıklamasıyla yeni bir aşamaya geçti.

Kısa Dalga’dan Mahmut Aydın’ın aktardığına göre, yaşanan krizin ardında CHP ile İYİ Parti arasında yürütülen “hükümet” pazarlığının yattığı bildirildi.

İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener’in 2021 yılında “ben cumhurbaşkanı adayı değilim ben başbakan olacağım” açıklamasının ardından Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi ile kaldırılan Başbakanlığın nasıl geri getirileceği uzun süre tartışıldı. İlk yorumlarda “Millet İttifakı güçlendirilmiş parlamenter sisteme geçişi sağlayacak böylece Akşener de başbakan olacak” görüşü dile getirildi.

Ancak süreç ilerledikçe İYİ Parti kurmayları medyaya “Kemal Kılıçdaroğlu cumhurbaşkanı olacak Akşener de cumhurbaşkanı yardımcısı olarak atanacak ve fiili başbakanlık yapacak. Kabineyi Akşener kuracak, bakanları Akşener atayacak. Güçlendirilmiş parlamenter sisteme geçiş sürecinde de yürütme öne çıkacak ve fiilen parlamenter sistem uygulanacak. Anayasa buna müsait” açıklaması yaptılar.

Bu modelde, seçilirse Kılıçdaroğlu sembolik bir cumhurbaşkanı olacak, yürütmenin başında ise Meral Akşener bulunacak. Bu durum seçimden önce yapılacak bir koalisyon protokolü ile kamuoyuna açıklanacak. Kısacası İYİ Parti kurmayları CHP’lilere “cumhurbaşkanlığı sizde hükümet de bizde olacak” teklifini iletti.

“Birinci parti olacağız”

Görüşmeler sırasında CHP kurmaylarının bu duruma itiraz ederek, kabinenin seçimlerde alınacak oy oranına göre belirlenmesini önerdiği bildirildi. Buna göre, CHP kurmayları, İYİ Parti’nin birinci parti olmasının mümkün olmadığını, olsa bile mevcut Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sisteminde bu modelin uygulanamayacağını söyledi. CHP kurmaylarından birisi de “ya büyük bir anlaşmazlık çıkarsa ve cumhurbaşkanı kabineyi feshederse o zaman ne olacak? Sorusunu yöneltti.

Süreç ilerledikçe Kemal Kılıçdaroğlu’nun kamuoyu anketlerinde oyları artmaya başladı. İYİ Parti sözcülerin kamuoyu açıklamalarında Akşener’in Başbakanlığına ve İYİ Parti’nin birinci olacağı vurgusunu artırmaya başladı. Ancak kulislere yansıyan bilgilere göre, CHP ve İYİ Parti bakanlıkların paylaşımında anlaşamadı.

İki ilginç anket

6’lı masayı oluşturan partilerin kurmayları anket çalışmalarını yürütürken iki önemli sonuçla karşılaştılar. Bunlardan birisi Millet İttifakı’nı bozan parti büyük oy kaybına uğruyor. İkincisi ise yürütmeden (hükümetten) sorumlu olacak partinin oy oranlarında büyük bir sıçrama yaşanıyor. Yapılan simülasyonlara göre, yürütme CHP’de kalırsa CHP’nin oy oranı yüzde 32’ye çıkıyor. Yürütme İYİ Parti’de kalırsa da oy oranları yüzde 26’ya kadar yükseliyor. Kaynağım, İYİ Parti’nin birinci parti olma iddiasının da buradan kaynaklandığını söyledi. İki parti kurmaylarının bakanlıkların paylaşımı konusundaki anlaşmazlıklarının halen giderilmediği ifade edildi.

Kriz nasıl başladı

6’lı masanın 21 Ağustos toplantısında tamamlanan ilk turundan sonra liderler 2 Ekim’de CHP’nin ev sahipliğinde buluşmak üzere alanlara çıktı. İYİ Parti İstanbul İl Başkanı Buğra Kuvuncu Habertürk Tv’de katıldığı programda “sahada en çok Mansur Yavaş’ın adını duyuyoruz. Ben ve teşkilatlarımız Meral Akşener’in en doğru kişi olduğuna inanıyoruz” sözleriyle işaret fişeğini yaktı.

CHP İstanbul Milletvekili Gürsel Tekin de TV100’de kendisine yöneltilen bir soruyu yanıtlarken “HDP’ye elbette bakanlık verilebilir” açıklamasında bulundu. Tekin’e ilk tepki İYİ Parti kurmaylarından geldi. Genel Başkan Yardımcısı Koray Aydın, Tekin’i açıklamalarıyla “iktidarın elini güçlendirmekle” suçladı.

Gürsel Tekin’e tepki

İYİ Parti İstanbul Milletvekili Yavuz Ağıralioğlu ise Tekin’e Twitter’dan “kime sordunuz da kime neyi veriyorsunuz? Biz böyle bir şeye asla razı olmayız” yanıtını verdi. İYİ Parti TBMM Grup Başkanvekili Musavat Dervişoğlu de sosyal medyadan Gürsel Tekin’e tepki gösterdi. Dervişoğlu, “Gürsel Tekin Beyfendi kendi namı hesabına verecek bir şeyi varsa kime isterse ona versin. Densizliğin, hadsizliğin ve ilkelerimize saygısızlığın bir anlamı yok. Kime ve neye hizmet ettiği belli olan bu açıklamaya bizden önce ses çıkarması gerekenler de sükut etmesin” açıklamasını yaptı.

Gazeteci Fatih Altaylı Habertürk’teki köşesinde “CHP’de Köstebekler mi var” başlığı ile kaleme aldığı yazıda Kemal Kılıçdaroğlu’nun olası cumhurbaşkanlığı adaylığını eleştirerek, “tüm CHP kitlesinin bile tam olarak içine sindiremediği bir Kemal Kılıçdaroğlu’nu Türkiye’nin içine sindiremezsiniz” ifadesini kullandı.

İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener de Yeniçağ Tv’de Gürsel Tekin’in sözlerine tepki göstererek, “HDP’nin olduğu masada biz olmayız. Tekin, CHP’nin kilit taşlarından bir tanesi. Böyle bir cümle kurduğuna göre partisinin görüşlerini iletiyor” dedi. CHP sözcüleri aynı gün Tekin’in sözlerinin “şahsi görüşü olduğunu ve CHP’yi bağlamadığını” açıkladı.

Kılıçdaroğlu’ndan sert açıklama

Bu süreçte CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu da twitter üzerinden çok sert açıklamalar yaparak isim vermeden bazı gazetecileri de suçladı. Kılıçdaroğlu’nun açıklaması şöyle:

“Bir grup konuşmamda söylediğimi yeniden hatırlatma ihtiyacı duydum. Bu sefer daha net söyleyeyim… Son zamanlarda kerameti kendinden menkul bazı kişiler bir anda muhalif yazar oldular. 20 yıllık yandaşlıktan sonra, bir baktık oluvermişler işte.

Bunların bazıları köşe yazarı, bazıları araştırmacı formatında önümüze çıkıyorlar; muhalefet nasıl yapılır, kelle koltukta mücadele eden bana öğretmeye kalkıyorlar. Defalarca suikast teşebbüsüne uğramış bana, köşelerinde ders vermeye kalkıyorlar.

Bunu çok iyi bilsinler ki biz daha ölmedik. Onların da ne olduğunu gayet iyi biliyoruz. Haksızlıklar karşısında kalemini dahi oynatmayan, televizyonlarda konuşmayan, ‘Alo Holdinglerin’ medyası bana ders vermeyi bıraksın, ateş olsalar cürmü kadar yer yakarlar. Bu böyle biline.”

Bülent Kuşoğlu’nun açıklaması

CHP Genel Başkan Yardımcısı Bülent Kuşoğlu da Hürriyet Gazetesinin Ankara Temsilcisi Hande Fırat’a “Kılıçdaroğlu dışında bir aday çıkarsa 6’lı masa dağılır” açıklamasını yaptı. CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu aynı gün parti kurmaylarının 6’lı masa hakkında konuşmasını yasaklayan bir genelge yayımladı. CHP Parti Sözcüsü Faik Öztrak da cumhurbaşkanlığı adaylığı konusunda 6’lı masayı oluşturan Genel Başkanlar dışında hiç kimsenin açıklama yapma yetkisi bulunmadığını açıkladı.

Aynı gün (16 Eylül 2022) İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener’in CHP Disiplin Kuruluna sevk edilen Bolu Belediye Başkanı Tanju Özcan’ı ziyaret etmesi dikkati çekti.

Paylaşın

Kürt Kökenli Seçmenler ‘Cumhurbaşkanı Adayı’ Olarak Kimi İstiyor?

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP), İYİ Parti, Saadet Partisi, Demokrasi ve Atılım (DEVA) Partisi, Gelecek Partisi ve Demokrat Parti’nin oluşturduğu ‘Altılı Masa’nın cumhurbaşkanlığı için ortak aday olarak kimi çıkartacağının henüz belli olmadığı bir dönemde Kürt seçmenlerin ve HDP’nin seçim denklemindeki önemi de çok tartışılan konular arasında.

Uzmanlar Kürt seçmenlerin ve HDP’nin oylarının bir adayın seçilebilmesinde farklı açılardan önemli olduğuna dikkat çekiyor.

Erkene alınmaması durumunda Haziran 2023’de düzenlenecek olan seçimlerde CHP, İYİ Parti, Saadet, DEVA, Gelecek Partisi ve Demokrat Parti’nin oluşturduğu altılı masanın adayı ile ilgili CHP’de ağır basan eğilim Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu. Masanın diğer ağır ortağı İYİ Parti ise Kılıçdaroğlu’nun adaylığına açık bir şekilde itiraz etmezken, Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş ismini ön plana çıkartıyor.

Muhalefetin adayı ile ilgili Kürt seçmenlerin ve HDP’nin oylarının kritik önemde olduğu da dikkat çekilen bir başka nokta.

Peki “Kürt seçmenler” derken yüzde kaçlık bir orandan bahsediliyor, bu seçmen kitlesinin profili nasıl ve Kürt seçmen cumhurbaşkanı adayı olarak kimi istiyor?

Toplumsal Etki Araştırmaları Merkezi (TEAM) Direktörü Ulaş Tol, Kürt seçmenlerin de her seçmen kategorisi gibi “yekpare ve homojen” olmadığını söyleyerek, mesela dindar Kürtlerin de çoğunluğunun HDP’ye oy verdiğini belirtiyor. Tol, AKP sadece dindar Kürtlerden destek bulduğu için, sanki dindar olanlar AKP’ye oy verir gibi bir yanılgı bulunduğuna dikkat çekerek, son yıllarda Kürt seçmen profilinin de değişmekte olduğunu şu sözlerle aktarıyor:

“Kürt seçmenler arasındaki iki kutuplu seçmen davranışı yerini görece çeşitlenen bir fotoğrafa bırakıyor. Bugün listede iki yerine birçok parti adı var. Hatta aynı hane içinde farklı eğilimler söz konusu. 2018 verilerine göre kabaca anlatmak gerekirse, Türkiye’de eğer 100 Kürt yaşıyor olsa, daha doğrusu oy kullanan 100 Kürt varsa yaklaşık 30’unun AKP’ye, 10-11 tanesinin CHP’ye, 55-60’ının da HDP’ye oy verdiğini tahmin ediyoruz.”

Tol, Kürt seçmenin beklentisinin “maksimalist” olmadığını, siyasetten bir anda tüm sorunlarını çözmesini beklemediğini söyleyerek, Kürtlerin daha çok reel siyaseti izlediğini ve tek başına ekonomiye ya da demokratik değerlere bakarak hareket etmediğini ifade ediyor.

Kürt seçmenlerin esas beklentisini “sorunların tekrar konuşulabilir olduğu, çözülebileceğine dair adımların atılmaya başlandığı bir iklime geçilmesi” olarak gözlemlediklerini belirten Tol, şöyle konuşuyor:

“İkinci olarak da Türkiye’nin başta ekonomi, eğitim gibi en temel sorunlarının çözümünde ne kadar ümit vaat ettiğine bakıyor. Öte yandan çoğunluğu için bugün iktidarın değişmesi tüm bu faktörler için ana koşula dönüşmüş durumda. Ancak iktidar değişirse Türkiye değişebilir ön kabulü belirleyici.”

AK Parti’nin Kürtlerdeki oy kaybı ne kadar?

Bu arada araştırmalarda görünen 2018’den beri Kürtlerin oy davranışlarında ciddi bir değişim olduğu yönünde.

Ruhavioğlu’na göre AKP’nin Kürt seçmenden 2018’de aldığı 30 puan, bugün 18-19’lara, hatta belki 16’lara kadar gerilemiş durumda. “Yani AKP Kürt seçmende üçte birden fazla destek kaybetmiş” diyen Ruhavioğlu, buna karşılık CHP’nin ise oylarını ikiye katladığını belirtiyor.

Ruhavioğlu, tüm bu oranlardan bahsederken Türkiye genelindeki Kürt seçmenler için konuştuğunu, yani sadece doğu ve güneydoğu olarak düşünülmemesi gerektiğini de sözlerine ekliyor.

Bu arada CHP’nin oluşturduğu Doğu Masası, Örgütlerden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Oğuz Kaan Salıcı’nın başkanlığında bölgedeki ikinci turunu sürdürüyor. CHP’li yetkililer son dönemde Kürt seçmenler nezdinde oylarını artırdıklarını kendilerinin de sahada bizzat gördüklerini belirterek, ismi “doğu” olmakla birlikte bu etkinin yurt geneline yayılmasını beklediklerini kaydediyorlar.

Kürt seçmen neden önemli?

Uzmanlara göre partiler arası oy geçişlerinde Kürt seçmenin önemi daha iyi anlaşılabiliyor.

Ruhavioğlu, son yıllarda Kürt seçmenlerde “AKP’den CHP’ye doğru bir akış” bulunduğunu ve bunun en başta AKP için büyük risk olduğunu belirterek, bu saptamasının ayrıntılarını şöyle anlatıyor:

“Çünkü Türkiye’de seçmen grupları içinde AKP’den en fazla kopan grup Kürtler. Yaklaşık yüzde 30-35 oranında bir kopuş var. Bu elbette ki AKP için çok büyük bir şey. Öbür taraftan CHP gibi oyunu iki katına çıkarmış herhangi bir demografik grup yok Türkiye’de. Yani CHP’ye de oy desteği taşıyan gruplar arasında en büyük grup Kürt seçmen. Dolayısıyla bunlar da Kürt seçmeni Türkiye’de önemli bir aktöre dönüştürüyor.”

Ruhavioğlu ayrıca genç seçmenlerin yaklaşan seçimlerde önemini hatırlatarak, alttan yeni seçmen geldikçe Kürt seçmenin oranının arttığını, “Bugün yetişkin nüfusta Kürt seçmenler yüzde 20 ise, genç seçmenler içinde yüzde 25’ten fazla” diyor.

TEAM Direktörü Tol da “genç Kürt seçmenin” önemini şu sözlerle aktarıyor:

“2023 seçimlerinde yüzde 10’un üzerinde bir oranda seçmen ilk kez oy kullanacak. Yeni seçmenin iktidara desteği belirgin düzeyde daha düşük. Kürt seçmenler arasında ise hem yeni seçmen oranı Türkiye ortalamasından daha yüksek hem de iktidar desteği daha da düşük. Dolayısıyla Kürtler arasında genelde gençler özelde de yeni seçmenler iktidarın oy kaybının önemli unsurlarından.”

HDP’siz denklem mümkün mü?

Öte yandan, son dönemde HDP’siz cumhurbaşkanlığı seçimini kazanmaya yönelik bazı olası denklemlerin konuşulduğu da göze çarpıyor. Peki bu matematik olarak mümkün mü?

Ruhavioğlu, HDP’nin oyunun sadece HDP oyu demek olmadığını söyleyerek, bu hususu şöyle açıklıyor:

“(HDP’nin 12 puanı gelmesin, Mansur Yavaş Erdoğan’ı yine de geçer) demek yanlış; çünkü HDP’nin Yavaş karşısında yaratacağı sinerji ya da oraya doğru gelecek bir rüzgarı kesmesi bir sürü başka yeri etkiler. Örneğin Türkiye’de Yavaş’ı sevmeyen solcular HDP desteğiyle oy verebilecek iken, HDP karşısında kaldığında onların da gelmesi zorlaşır.”

HDP’siz denklemlere ilişkin HDP’li üst düzey bir yetkili “Denemesi bedava, ama faturası yüklü olur” sözlerini sarf ediyor.

Tol ise HDP’li seçmenlerin önemli bir çoğunluğunun eğiliminin kolektif kararı izlemek olduğunu söyleyerek, bunun önemini Ankara yerel seçimini hatırlatarak şöyle anlatıyor:

“Yerel seçim öncesi Ankara’da saha araştırmalarımızda HDP’li seçmenlerin ağırlığı Yavaş’a oy vermeyeceğini, oy kullanmayacağını söylüyordu. Ancak muhtemelen Demirtaş’ın bağra taş basma çağrısının karşılık bulmasıyla büyük çoğunluğu Yavaş’a oy verdi. Bugün ise tersi bir kolektif tutum sadece HDP’lileri değil, AKP’den kopan Kürtleri de etkiler. Zira onların kopuş motiflerinde iktidarın milliyetçi söylemleri de önemli bir etken oldu.”

Bu arada HDP Grup Başkanvekili Saruhan Oluç, partisinin tutumunu dün Muş’ta yaptığı açıklamada “6’lı masa ile bir ittifakımız yok, yapmayı da düşünmüyoruz. Parlamento seçimlerinde bizim kendi ittifakımız var, cumhurbaşkanlığı seçimlerinde ise müzakereye açığız. Müzakere ederlerse konuşuruz, etmezlerse başımızın çaresine bakarız, kendi adayımızı çıkarırız” sözleriyle özetledi.

(Kaynak: DW Türkçe)

Paylaşın

‘Altılı Masa’da İkinci Tur Görüşmeleri: Can Alıcı Konular Gündemde

CHP, İYİ Parti, Saadet Partisi, Gelecek Partisi, Demokrasi ve Atılım (DEVA) Partisi ve Demokrat Parti’den oluşan ‘Altılı Masa’nın ikinci tur görüşmelerinde cumhurbaşkanı adaylığından kabinedeki görev dağılımına, geçiş sürecinden ittifak stratejisine kadar birçok ‘can alıcı’ konunun karara bağlanacağı belirtildi.

Cumhurbaşkanlığı ve milletvekilliği seçimine bir yıldan az süre kala siyasi partilerin bu konuda atacağı adımlar merak ediliyor. CHP, İYİ Parti, Saadet Partisi, Demokrat Parti, Gelecek Partisi ve DEVA Partisi’nin bir araya geldiği altılı masanın ikinci tur görüşmelerinde adaylıktan kabinedeki görev dağılımına kadar birçok maddenin gündeme geleceği belirtiliyor.

Habertürk gazetesi yazarı Bülent Aydemir, ‘Dananın kuyruğu kopuyor ‘ başlıklı yazısında görüşmelerin 2 Ekim’de CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun ev sahipliğinde başlayacağını hatırlattı. Hangi toplantılarda hangi konuların konuşulacağını, hangi kararların alınacağını ilgililerle konuştuğunu dile getiren Aydemir, şu bilgileri verdi:

Geçiş dönemi

“CHP’nin ev sahipliğinde yapılacak 2 Ekim tarihli toplantının gündeminde, parlamenter sisteme geçiş döneminde yapılacak işler var. Kurulan ortak komisyon çalışmasını tamamlayıp raporunu hazırlamıştı. Liderler kendi partilerinin görüş ve yaklaşımlarını gündeme getirecek.

DEVA Partisi, bu konuda özellikle ısrarcı olan ve bunu çok sık gündeme getiren partilerden biriydi. DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan, ülkenin seçimden sonra de facto parlamenter sistemle yönetilmesini önermişti. Babacan, “Beş yıl komple bir paketi sunalım. Vatandaş da bir daha mı seçim demesin, kafası karışmasın” hassasiyetini ortaya koymuştu. Millet İttifakı’nın Cumhurbaşkanı adayının seçilmesi durumunda geçiş döneminde cumhurbaşkanı, 6 partinin de hassasiyetlerini idrak ederek görev yapacak.

Adayın 6’lı masanın dışından bir isim olması durumunda, 6’lı masa neyi savunuyor, değerleri neler, o tarihe kadar neler görüşüldü ve mutabakatlar neler? Bunları bilerek görev yapması sağlanacak. “İki yıl geçiş dönemi olsun” yaklaşımı da bu toplantıda karara bağlanacak.

İyi Parti’nin geçiş döneminde yürütmenin, yani bakanlıkların nasıl olacağı, iş bölümünün nasıl yapılacağı konusunu masaya getirmesi bekleniyor. Kim, hangi bakanlıkları üstlenecek, görev paylaşımı nasıl olacak? Çözüm bekleyen konular bunlar… Hemen belirteyim, oy potansiyeli açısından küçük partilerin yürütmeye talip olmama yönünde bir yaklaşımları var. Onlar diğer büyük partilerin listesinden gireceği için azami sayıda milletvekili çıkarmayı planlıyor. Seçim tarihi yaklaştığı için 6’lı masa buluşmaları daha dar aralıklarla yapılacak. Bundan sonraki gündem liderlerin karar vereceği konular olduğu için teknik çalışma komisyonlarından ziyade liderler daha fazla mesai yapacak. Geçiş dönemi konusu; CHP, DEVA ve Demokrat Parti’nin ev sahipliği yapacağı dönemde konuşulup karara bağlanacak.

Adaylık konusu

En can alıcı mesele; cumhurbaşkanı adaylığı… Aday 6’lı masadan mı çıkacak, dışarıdan bir isim mi olacak? “Seçilebilecek isim” ne demek? Adaylık kriterleri neler olmalı? İyi Parti Genel Başkanı Meral Akşener net bir şekilde, “Ben aday değilim, olmayacağım” demişti. Buna rağmen kendisine adaylık teklifi gelir mi? Bilemiyorum.

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’na, “aday ol” diye bir teklif gelir mi? Yanıtı merak edilen sorular bunlar… Tabii ki cevaplarını şu anda veremeyiz ancak yaklaşımı şöyle özetleyebilirim: Kamuoyu araştırmaları, teknik veriler üzerinden hareket edilecek. Parti kurullarının görüşleri doğrultusunda bir yaklaşım sergilenecek. İdeal ve demokratik olanı, her parti liderinin alternatif isimler önermeleri…

Bu bölümdeki kritik konu; masadaki dört lider evet derse, önerilen ismin kabul görüp görmeyeceği… Yoksa tam ittifak, yani 6’da 6 oy mu aranacak? Bir isim üzerinde tam ittifak çıkmazsa ne olacağı bilinmiyor ancak 6’lı masanın ülke sorumluluğu gereği, somut verilere bakarak bir karar vereceğini düşünüyorum. İyi Parti, CHP’nin önereceği adayı destekleme yönünde eğilim gösterirse, yürütme kısmında, yani bakanlık sayısında bazı avantajlar sağlayabilir. Adaylık başlığı Gelecek Partisi’nin ev sahibi olacağı toplantıda gündeme gelecek.

İttifak stratejisi

Saadet Partisi ve İyi Parti’nin ev sahipliği yapacağı son iki toplantıda ittifaklar meselesi görüşülecek. 6’lı masada; Millet İttifakı’nın TBMM’de çoğunluğu sağlayacağı en iyi yöntemle seçime girme iradesi bulunuyor. En fazla milletvekili çıkarılacak yöntem belirlenecek; buna göre listeler oluşturulacak.

Öncelikli hedef küçük partilerin yüzde 3 barajını aşmaları ve Hazine yardımı alabilmeleri. 87 seçim bölgesinin her birinde ayrı bir senaryo üzerinde çalışılacak. En fazla milletvekili nasıl çıkarılacaksa partiler bütün enerjilerini oraya odaklayacak. Bunun çok zor bir mesele olduğunun altını çizmek isterim…

Bu takvim, seçimin zamanında yapılmasına göre oluşturuldu. Herhangi bir nedenle seçim öne alınırsa ya da baskın seçim olursa, partiler gündem başlıklarının kritik olanlarını öne çekme ya da takvimi sıkıştırma hazırlıkları da yapıyor. Bu üç başlığın ardından son iş olarak 6’lı masa ortak propaganda mekanizması oluşturacak.”

Paylaşın

‘Altılı Masa’da Görüşme Trafiği Hızlanıyor

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP), İYİ Parti, Saadet Partisi, Gelecek Partisi, Demokrasi ve Atılım (DEVA) Partisi ve Demokrat Parti’den oluşan Altılı Masa’da görüşme trafik hızlanıyor. Kılıçdaroğlu, CHP ev sahipliğinde gerçekleşecek olan zirveye davet ve gündem maddelerinin belirlenmesi için lider ziyaretlerine başlıyor.  

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) İstanbul Milletvekili Gürsel Tekin’in “HDP’ye bakanlık verilebilir” sözlerinin ardından başlayan gerilim gözleri Altılı Masa’ya çevirdi.

Milli Gazete’den Bünyamin Güler’in haberine göre; Altılı Masa, 2’nci tur ilk görüşmesi için yoğun bir hazırlık yapılıyor. 2 Ekim’de CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun ev sahipliğinde toplanacak olan masa için hummalı bir çalışma başlatıldı.

Önümüzdeki hafta liderler ziyaretine başlayacak olan Kılıçdaroğlu, masadaki genel başkanlarla toplantının ana gündem maddelerini belirleyecek. Toplantıya kadar bütün komisyonların çalışmalarını tamamlaması talimatı verilirken, 2’nci tur ilk toplantısında ‘6’lı Masa dağılıyor’ algılarına karşı net ve somut mesajların verileceği öğrenildi.

Liderleri ziyaret edecek

Altılı Masa 2’nci tur ilk toplantısı CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ev sahipliğinde 2 Ekim’de toplanıyor. Zirve öncesi yoğun bir çalışma başlatılırken, CHP Lideri Kılıçdaroğlu’nun ise masadaki liderleri hem davet etmek hem de gündem maddelerini belirlemek için önümüzdeki hafta ziyaret edeceği öğrenildi. Ziyarette masanın ana gündem maddelerinin belirleneceği belirtilirken, komisyonların da çalışmalarını 2 Ekim’e yetiştirmesi talimatı verildiği öğrenildi.

İlk turdaki kararlar somutlaştırılacak

Ciddi çalışmaların yapıldığı zirve öncesi ilk turda kararlaştırılan maddelerin artık somutlaştırılacağı öğrenildi. Son dönemlerde yapılan “6’lı Masa dağılıyor” algılarına karşı da ciddi hazırlıkların yapıldığı belirtilirken, zirvenin ardından ilk tur görüşmelerinden farklı bir deklarasyon açıklanacağı bekleniyor.

Toplantıda hem anayasa çalışmaları hem de Cumhurbaşkanı adayının ne zaman belli olacağıyla ilgili de bir yol haritası paylaşılacağı ifade ediliyor.

Paylaşın

‘Adaylık Ve HDP’li Bakan’ Tartışması ‘Altılı Masa’da Krize Döner Mi?

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) ve İYİ Parti arasında yaşanan “cumhurbaşkanı adaylığı” ve “HDP’li bakan” tartışmalarıyla başlayan gerilimin 6’lı masaya nasıl yansıyacağı ve yeni krizlerin işareti olup olmayacağı soruları gündemde.

Gerek CHP, gerekse İYİ Partiler, bundan sonraki süreçte de 6’lı masada yer alan siyasi partiler arasında bu tür tartışmalar olabileceğini dile getiriyorlar.

Ancak her iki partide de kimse, “masayı bozma”,“masanın dağılması” gibi bir olasılığa şans tanınmıyor. Bunun nedeni olarak da “Çünkü 6 siyasi parti biliyor ki, 6’lı masayı bozan siyasetin çöplüğüne gider” öngörüsü gösteriliyor.

CHP ile İYİ Parti arasındaki en önemli sorun alanlarından birisini “cumhurbaşkanı adaylığı” konusu oluşturuyor.

CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun 6’lı masanın ortak adayı olma niyetini artık iyiden iyiye ortaya koyması ve hatta üzerinde uzlaşma olması halinde “adaylığa hazır” olduğunu açıklamasına,  İYİ Parti mesafeli duruyor. Hatta partiden sıkça “kazanacak aday” olması gerektiği mesajı geliyor.

İYİ Parti’de CHP’li Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş’ın aday olması halinde kazancağı görüşü egemen.

“Yavaş’ı sokak istiyor, aday olmayacaksa sokak ikna edilmeli”

İYİ Partililere göre Akşener’in yurt gezileri, il, ilçe başkanları ile yaptığı toplantılar dahil, sokağın talebi Mansur Yavaş.

Eğer aday olmayacak veya gösterilmeyecekse de ‘sokak ikna edilmeli’ diyorlar:

 “Sokak, Kemal bey olmaz, Mansur bey olur, diyor. Bize gelen talep böyle. Biz Yavaş demiyoruz, vatandaş diyor. Yavaş’ın adaylığı Kemal beye bağlı, olmaz derse aday olamaz.  Yavaş’ın neden aday olmadığının vatandaşa iyi anlatılması lazım. Kemal bey bu konuda bir adım atarsa ya da Yavaş neden aday olmadığını açıklarsa bizim itirazımız olmaz. Ama vatandaşın da bunu görmesi lazım.”

İYİ Parti’de, Kılıçdaroğlu’nun henüz aday olmadığı, adaylığını masaya getirmeden de, parti olarak olumlu-olumsuz bir görüş bildirilemeyeceği belirtiliyor.

Kılıçdaroğlu’nun adaylığını gündeme getirmesi halinde ise Akşener’in tek başına karar vermeyeceği, konuyu yetkili organlarına götüreceğine dikkat çekiliyor.

CHP: Türkiye’yi normalleştirecek kişi Kılıçdaroğlu

CHP’liler, Kılıçdaroğlu’nun belediye başkanlarının adaylığı konusundaki tutumunu “görevlerine devam etmelerini istiyorum” diyerek net olarak açıkladığını, buna rağmen İYİ Parti’nin ısrarının anlamlı olmadığı savunuyor.

Bu açıklama üzerine İstanbul  Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun “adaylık” konusunu gündeminden çıkardığına dikkat çeken parti kaynakları, İstanbul İl Örgütü’nün geçen hafta sonu Abant’ta yaptığı toplantıda, “Genel başkanın başarılı olması için elimizden gelen her şeyi yapacağız” mesajıyla bu tutumunu net ortaya koyduğunu ifade ediyorlar.

Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş’ın adaylık konusunda hala net bir açıklama yapmaması da eleştiri konusu.

Parti kulislerinde, “Belki de çoğunlukla genel siyasete girmediği için şimdiye kadar böyle bir açıklama yapmadı. Herhalde önümüzdeki günlerde bu konuda kendisi bir açıklama yapacaktır” yorumu yapılıyor.

Son kamuoyu anketlerine göre Kılıçdaroğlu’nun, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’la aşağı yukarı aynı oy oranına sahip olduğu, hatta bazı anketlerde 1-2 puan önde göründüğü belirtilerek, adaylığın netleşmesi halinde aranın açılacağı savunuluyor. İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı İmamoğlu’nun adaylık süreci de buna örnek gösteriliyor:

“Binali Yıldırım karşısına İmamoğlu çıktığında, negatif algı oluştu ve kimse şans tanımadı. Ama ne zaman ki aday olarak sahaya indi, Yıldırım’ın oyları bir artıyorsa, İmamoğlu’nun 5 arttı ve sonuç ortada. Genel Başkan’ın adaylığı açıklandığında,  kafasında Yavaş mı olsun, İmamoğlu mu olsun diye soru işareti olanların hepsi Kılıçdaroğlu’na destek verecek.”

CHP kurmayları, 6’lı masanın, Erdoğan gibi bir cumhurbaşkanı istemediğine dikkat çekerek, “Amacımız güçlendirilmiş parlamenter sistemse, bu süreci yönetecek bir kişiye ihtiyacımız var. Biz Türkiye’yi normalleştirecek birini arıyoruz, o da bize göre Kemal Kılıçdaroğlu’dur” görüşünü dile getiriyorlar.

“HDP’li bakan” sözleri tabana mesaj mı?

CHP İstanbul Milletvekili Gürsel Tekin’in, iktidar olmaları halinde “HDP’ye de bakanlık verilebileceği” açıklaması, İYİ Parti’nin çok sert tepkisine neden oldu.

Başta Kılıçdaroğlu olmak üzere CHP yöneticilerinin  Tekin’in sözlerinin “parti görüşü olmadığı” yönündeki açıklamalarına karşın Genel Başkan Meral Akşener, Tekin’in CHP’nin “kilit taşlarından biri” olduğunu ve partisinin görüşlerini belirttiğini ifade etti. Geçmişte, iki parti arasında yaşanan krizli konularda “telefon diplomasisi” devreye girerken, bu olay üzerine liderler arasında bir temas olmaması da dikkat çekti.

CHP’lilere göre İYİ Parti’nin bu konudaki sert tutumunun altında, “seçim hesabı” yatıyor. CHP kurmayları, iki parti arasındaki oy geçişgenliğinin yüksek olduğuna dikkat çekerek, özellikle ulusalcı seçmenlere “6’lı masadayız ama  biz CHP’den farklıyız, HDP’ye mesafeliyiz” mesajı vererek tabanını büyütme hesabı yapmış olabileceği yorumu yapılıyor.

“HDP, 6’lı masanın adayını enfekte eder,”

İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, HDP’ye karşı tutumunu “HDP’nin olduğu masada biz olmayız. Bizim olduğumuz masada da HDP olmaz” sözleriyle dile getirmişti. İYİ Parti, bu yaklaşımını “ortak cumhurbaşkanı adayı” konusunda da sürdürme eğiliminde.

Parlamento seçimlerine dönük mevcut iki ittifak içinde yer almayacağını açıklayıp, üçüncü ittifak kararı alan HDP, “ortak cumhurbaşkanı adaylığı” konusunda ise müzakerelere açık olacaklarını duyurmuşlardı.

HDP’nin kendi adayını çıkarması gerektiğini savunan bazı parti yöneticileri, gerekçe olarak da “İYİ Parti tabanının HDP’nin destekleyeceği bir adaya tepki gösterebilecek olmasını” gösteriyorlar:

“HDP aday çıkarmazsa, 6’lı masanın adayını enfekte etme durumu olabilir. Mesela HDP çıkıyor,  belediye başkanları ile ilgili hak iddia ediyor. Bu başkanlar CHP rozeti taşıyor. Ayrıca, HDP, aday çıkarmıyoruz Kemal beyi destekliyoruz derse, bizim seçmen sandığa gitmeyebilir veya oy vermeyebilir, ya da çok keskin olanlar karşı tarafın adayını destekleyebilir. Bu risk”

HDP’nin aday çıkarması halinde seçimin ikinci tura kalacağını düşünen İYİ Partililer, seçmenin zorunlu olarak iki adaydan birine oy vereceği için sorun yaşanmayacağı görüşünde.

CHP: İlk turda alınabilir

CHP ise seçimlerin ikinci tura kalmasını riskli buluyor. HDP’nin Kılıçdaroğlu’na destek verme eğiliminde olduğu ve bunun da ilk turda seçimin rahat alınacağı anlamına geldiği belirtilirken, “ikinci tur” konusunda şu çekince dile getiriliyor:

“Adayda ortaklaşma olursa, seçim ilk turda alınır. İkinci tura da kalsa kazanılır ama Türkiye siyasi tarihinde iki turlu seçim yok. Bildiğimiz tek turlu seçimle bu işi bitirelim.”

“Masayı bozan,  siyaset çöplüğüne gider”

Gerek CHP, gerekse İYİ Parti kulislerinde, iki parti arasında bir çok konuda görüş ayrılığı olmasına karşın, bunun 6’lı masada bir krize yol açmayacağı veya iki parti arasında yol ayrımı anlamına gelmeyeceği ifade ediliyor.

CHP’li üst düzey bir yönetici, bundan sonraki süreçte de 6’lı masada yer alan siyasi partiler arasında bu tür tartışmalar olabileceğini, ancak kimsenin “masayı dağıtma” sorumluluğunu üstlenmeyeceğini ifade ediyor:

“Bu masayı, bugün Gürsel Tekin’in açıklamaları veya bir başka kişinin açıklamaları olur; dağıtamaz. Çünkü 6 siyasi parti biliyor ki, 6’lı masayı bozan,  siyasetin çöplüğüne gider. Herkes sorumluluğunun bilincinde hareket edecektir. Biz farklı partileriz, programlarımız ideolojimiz farklı. Ama birleştiğimiz yer demokratik parlamenter sistem, adalet, özgürlük.”

Bu yaklaşım, İYİ Parti için de geçerli. Akşener’in bir yakın kurmayına göre, masadaki diğer partilerle olsa bile CHP ile İYİ Parti  arasında bir yol ayrımı yaşanmaz:

 “CHP ile İYİ Parti’nin işbirliği toplumda büyük bir sinerji yarattı ve umut haline geldi. Masa’da yer alan iki ana gövde parti arasında bir problem olmaz, en azından bizden yana olmaz.”

(Kaynak: BBC Türkçe)

Paylaşın

‘Altılı Masa’nın Önündeki Üç Kritik Başlık

Cumhur İttifakı partilerinin ‘erken seçim yok’ açıklamalarına göre 18 Haziran 2023’te yapılacak seçimlere 9 ay 7 gün kaldı. Adayı ve ittifak yapısı belli olan AK Parti ve MHP sahalara inerken muhalefetin ne yapacağına dair birçok soru işareti bulunuyor.

Gazete Duvar’dan Nergis Demirkaya’nın haberine göre, Ekim ayı başında ikinci tur görüşmelerine başlayacak Altılı Masa’nın önünde Türkiye’yi nasıl yöneteceklerini ortaya koyan geçiş süreci yol haritası, ortak aday ve seçim ittifakından oluşan 3 kritik başlık bulunuyor.

Altılı Masa’nın seçimleri kazanması durumunda Türkiye’yi nasıl yöneteceğini içeren geçiş süreci yol haritası üzerinde partilerin çalışmaları tamamlanmak üzere. “Cumhurbaşkanı hangi yetkileri kullanacak, hangi yetkileri nasıl devredecek, atamaları kim nasıl belirleyecek, ortak yönetim nasıl olacak” gibi birçok soruya cevap arayan bu çalışmanın, liderlerin bundan sonraki toplantılarında netleştirmesi bekleniyor.

Liderlerin yer alacağı dar kabine

Altılı Masa’da yer alan her siyasi parti bu konularda farklı senaryolar üzerinde çalışıyor. Ancak üzerinde en çok konuşulan senaryo liderlerin içinde yer aldığı kabine dışında bir kurulun oluşturulması. 6 liderden birinin Cumhurbaşkanı olması durumunda diğer liderlerin -milletvekili olmayı düşünmedikleri takdirde- Cumhurbaşkanı Yardımcısı olabileceği ifade ediliyor. Cumhurbaşkanının başkanlık edeceği bu dar kurulda daha önceki parlamenter sistemdeki başbakan yardımcılığında olduğu gibi her Cumhurbaşkanı Yardımcısına çeşitli yetki alanları tanınacak. Bu görev alanı ve yetkilerin de liderlerin partilerinin oy oranına göre şekillenebileceği kaydediliyor. Kurul Merkez Bankası gibi kritik kurumlara atamalar ve yine önemli konularda alınacak kararlarda söz sahibi olacak. Ortak yönetim için oluşturulacak bu kurulun “Cumhurbaşkanlığı Kurulu” ya da “dar kabine” olarak nitelenebileceği ifade ediliyor.

Cumhurbaşkanı Anayasaya göre bazı yetkilerini devredebilir

Peki mevcut anayasa buna imkan veriyor mu? Cumhurbaşkanlığı Teşkilatı 1 No’lu Kararnamesi’nde Yürütme yetkisinin Cumhurbaşkanına ait olduğu kaydedilirken “Cumhurbaşkanı, yetkilerinden bir kısmını gerektiğinde sınırlarını yazılı olarak belirterek astlarına devredebilir. Ancak devrettiği yetkiyi, gerek gördüğünde kendisi de doğrudan kullanabilir” deniyor. Bu çerçevede çıkarılacak bir kararname ile bazı yetkilendirmelerde sıkıntı yaşanmayacağı kaydediliyor. Kritik atamalarda oluşturulacak kurulun görüşü ve imzasına başvurulurken bazı atamalarda ise sadece ilgili Cumhurbaşkanı Yardımcısı ya da bakanın onayının aranabileceği de kaydediliyor.

Cumhurbaşkanı adayı ve liderler protokol imzalayacak

Hazırlıkları süren geçiş süreci yol haritasında liderler mutabık kalırsa ortak Cumhurbaşkanı adayı belirlenecek. Aday ve liderler geçiş sürecinde nasıl bir yönetim sergileyeceklerini, ekonomiden dış politikaya ilk etapta atacakları adımları ve parlamenter sisteme geçiş süreci takvimini içeren bir protokole imza atarak bunu kamuoyuna da ilan edecek. Seçimleri kazanmaları durumunda çıkarılacak ilk kararnameler de varılan uzlaşma doğrultusunda seçim öncesinde hazırlanmış olacak.

Geçiş süreci çalışan kurmaylar “Tek adam sistemi” olarak nitelendirdikleri bu sistemin karşısında geçiş süreci bitene kadar “ortak yönetim” vaadiyle yola çıktıklarının altını çizerken “Türkiye ilk defa böyle bir süreç yaşıyor. 6 farklı görüşte parti var. Seçim öncesi, seçim süreci ve sonrasını konuşuyoruz. Altılı Masa bir kadro hareketi olmak zorunda. Bir sistem değişikliği vaat ediyoruz. O nedenle seçimden önce de sadece Cumhurbaşkanı adayını değil, kadrosunu da büyük ölçüde açıklamak durumundayız. Seçim takvimi açıklandığında kamuoyu sadece adayın adını değil birlikte hareket edeceği isimleri de öğrenecek” değerlendirmesini yaptı.

Bakanlar kurulu Meclis aritmetiğine göre belirlenecek

Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nde yürütme yetkisine sahip olan Cumhurbaşkanı istediği isimlerden bir kabine oluşturabiliyor. Muhalefetin geçiş sürecinde de böyle bir kabine yine yer alacak. Cumhurbaşkanı ve Cumhurbaşkanı yardımcılarının da yer alacağı “geniş kabine”deki bakanların belirlenmesinde ise seçimlerden sonra oluşan Meclis aritmetiğinin belirleyici olacağı ifade ediliyor. Yani Altılı Masa’daki partilerin Meclis’teki oy oranına göre verecekleri bakan sayısı belli olacak. Ancak bakanlar Meclis aritmetiğine göre belirleneceği için isimleri seçimden sonra belli olacak.

Bürokratlar listesi çalışıyor

Geçiş süreci çalışması kapsamında partiler seçimden sonra atamaları yapılmak üzere bürokrat listesi de çalışmaya başladı. Altılı Masa kurmayları hazırlanan bu listelerin kesinlikle “parti-partili listesi” olmadığını belirtirken sadece kurumlarda liyakat sahibi kişilerin tespit edilmeye çalışıldığına dikkat çekti. Partilerin kendi mutfaklarında yaptıkları bu çalışmanın daha sonra 6 parti ile birlikte ele alınması bekleniyor.

Cumhurbaşkanı adayı için en erken aralık sonu işaret ediliyor

Altılı Masa’nın ortak Cumhurbaşkanı adayının kim olacağı sorusunun kısa sürede yanıt bulması beklenmiyor. Liderler seçim takvimi açıklanmadan adayın belli olmayacağını ilan ederken en erken tarih olarak aralık ayı sonu konuşuluyor. Cumhurbaşkanı adayı için son günlerde en çok konuşulan isim CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu. “İktidarın Kılıçdaroğlu’nun aday olmasını istediği” yorumlarına parti kurmayları, “AK Parti Kılıçdaroğlu’nu istiyor olsa seslerini çıkarmaz, hedef yapmazlardı. Bu görüşün aksine Kılıçdaroğlu’nu istemediklerini düşünüyoruz. Hakkında ne söyleyecekler, ne iddiada bulunacaklar?” değerlendirmesi yapıyor. Kılıçdaroğlu’nun Altılı Masa’da Cumhurbaşkanı adaylığı için belirtilen “uzlaşmacı, özgürlükçü, demokratik değerleri içselleştirmiş, milletin tamamını kucaklayan, siyasi ahlak ilkelerini benimseyen, liyakat sahibi” kriterlerini karşıladığını belirten CHP’li bir kurmay “Kılıçdaroğlu aday olmazsa bunun gerekçesi ne olacak? Tüm anketlerde çıkıyor. Alevi olması üzerinden aday olmaması gibi bir durum Türkiye’yi de demokrasiyi de bitirir” diyor.

İttifak süreci: Partiler pazarlık gücünü artırmaya çalışıyor

Altılı Masa’nın birlikte yönetme programı ve aday kadar önemli konu başlıklarından bir diğeri de ittifak süreci. Altılı Masa’nın seçime nasıl bir kombinasyonla gideceği belli değil. En çok il bazlı ittifak konuşuluyor. Bu kapsamda CHP ve İYİ Parti listelerinin diğer 4 partiye açılması da söz konusu olabilir. Cumhurbaşkanı adayını çıkaracak olan CHP’nin özellikle listelerini açması gerektiği, bunun da hem listelerini açacağı partilerde hem de CHP içinde yaratabileceği sorunlar açısından kriz üretmeye gebe olduğu kaydediliyor.

Altılı Masa’da partiler arası yaşanan kimi tartışma ve restleşmelerin de bu milletvekili listelerinde pazarlık gücünü artırma ve oy tabanını genişletme amacı taşıdığı yorumu yapılıyor. En son yaşanan “HDP’ye bakanlık” tartışmasında CHP’nin ret açıklamalarına karşın İYİ Parti’nin sert tutumu da iki parti arasında oy geçirgenliği ile değerlendiriliyor. Özellikle Ege, Akdeniz ve Trakya’da iki parti tabanında oy geçişine dikkat çeken CHP’li bir kurmay, “CHP’li olup da HDP’ye mesafeli seçmene, “biz masadayız ama CHP’den çok farklıyız. Saraya muhalif olup HDP’den de rahatsız olan varsa buyursun bize gelsin mesajı var burada. Bir anlamda CHP seçmenine yelken açılıyor” yorumu yapıyor.

Paylaşın

Dikkat Çeken Yorum: ‘Altılı Masa’da Adaylık Sorunu Yaşanmaz

Türkiye’de Haziran 2023’te yapılması planlanan seçimlere bir yıldan az süre kala gözler, cumhurbaşkanlığı seçiminde “Recep Tayyip Erdoğan’ın karşısına kim çıkacak?” sorusunun yanıtına çevrildi. 

‘Ankara kulislerini iyi koklamasıyla’ tanınan gazeteci Sedat Bozkurt, Kısa Dalga’da yayımlanan yazısında CHP İstanbul Milletvekili Gürsel Tekin’in “Elbette HDP’ye bakanlık verilebilir, her partiye verilebilir” şeklindeki ifadesi sonrası CHP, İYİ Parti, Demokrat Parti, Saadet Partisi, Gelecek Partisi ve DEVA Partisi’nden oluşan altılı masada yaşanan tartışmaları yorumladı.

“Buradaki açıklamanın demokrasiye, anayasaya uygunluğuna bile bakmaya gerek duyulmadan tartışma büyüdü, özellikle İyi Parti cephesinde. Oysa Tekin parti adına açıklama yapma yetkisi olan birisi değil CHP’de. O zaman sorun ne?” diyen Bozkurt, şöyle devam etti:

“Henüz bir ittifak hüviyeti kazanmadığı için ‘6’lı masayı’ daha çok kullanıyorlar, burası 6 farklı siyasi partinin önüne somut konuları koyarak karara bağladığı bir zemin. Her konuda aynı düşünüyor olsaydılar görüşmelerin merkezinde bir parti çatısı altında birleşme yer alırdı. Her toplantıdan sonra genel başkanlar parti şapkalarını giyerek kendi rutinlerine dönüyorlar. Örneğin İstanbul sözleşmesinde SP masadan ayrıştı. Ama sorun yaşanmadı. Deva, Gelecek ve SP, HDP ile görüştüklerini söylediler yine sorun yaşanmadı. HDP meselesinde İyi Parti’nin masadan ayrıştığı da sır değil.

Bu tartışmalardan bağımsız HDP de bir ittifak modelini oluşturarak seçimlere hazırlanıyor, sanki Millet İttifakı çağırsa koşa koşa gelecek bir HDP siyaseti varmış gibi yorumlar yapılıyor. Kaldı ki, Millet İttifakı’ndaki uyum ve getirdiği başarı bütün ittifakların başarılı olacağı gibi kesin sonuç içermez. HDP’nin de talebi zaten cumhurbaşkanı adayı belirleme sürecinde görüşlerinin alınması. Buna da hakları var çünkü HDP oyları belirleyecek kimin cumhurbaşkanı olacağını ya da olamayacağını. Mesele bu. Yoksa yeni oluşacak parlamento dağılımda kimlerim kimlerle ittifak yapacağına tanıklıklar yapacağız. Bu ayrı bir yazı konusu.

‘Adaylık sorunu yaşanmaz’

Sorunun büyümesinin nedeni partilerin iç dinamikleri. Millet İttifakı ile Cumhur İttifakı’nı karıştırmamak lazım. Cumhur İttifakı’nda sonuçta kararları 2 kişi alıyor ve uygulanıyor, yanlış bile olsa kimse itiraz etmiyor. Son zamanlarda CHP’lilerin Kemal Kılıçdaroğlu’nu kesin aday hatta cumhurbaşkanı olarak ilan etmeleri, CHP’nin muhtelif sorunları çözeceğine ilişkin yaptığı vaadlerde ‘ben’ demesi, masada sıkıntı yarattı. Çünkü adayın CHP tarafından değil masa tarafından ilan edilmesi ve ‘bize’ vurgu yapılması konusunda mutabık kalınmıştı.

Burada biraz CHP’nin diğer partilere ‘kardeş’ muamelesi yaptığı hissi rahatsızlık yarattı ve masada her parti kendi gücünü bir tür tahkim etmek için çıkış yaptı. Bu semptomlar böyle geniş ve farklı kimlikli masalar için normal ve bunlardan çok yaşanacak, seçime kadar, seçim süreci ve sonrasında. Bu tartışmalar daha sonra yaşanma ihtimali olan tartışmaların nasıl aşılacağı konusunda da yol gösterici oluyor. Masa mekaniği olgunlaşıyor.

Bu mesele masada sorun çıkarmayacaktır. Kılıçdaroğlu’nun adaylığının önünü kesme girişimleri olduğuna ilişkin yorumlar tamamen yanlış. Bugün masanın tek potansiyel adayı var; o da Kılıçdaroğlu. Belediye başkanlarının adının masaya gelme ihtimali bugün bulunmuyor. Genel başkanlar dillendirmeseler bile hepsinin yakın çalışma arkadaşlarının tek adayı Kılıçdaroğlu’dur ve bunun test edilmesi de kolaydır. Muhtelif politik çeşitliliğin destek verdiği bir adayı masa niye kabul etmesin? Hem sadece seçilme meselesi değil önemli olan daha sonrasını ve seçim sürecini de yönetebilmesi.

‘Mansur yavaşın pozisyonu çok net’

Bu arada Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş üzerinden de bolca spekülasyon yapılıyor. Yavaş’ın Kılıçdaroğlu ya da Akşener başta olmak üzere masanın iradesinin dışında bir girişimin içinde yer alacağına ya da buralarda bir rol alacağına ihtimal vermiyorum. Hakkında yapılan yorumlara ve ileri sürülen iddialara yanıt vermemesi bu söylentilerin doğru olduğuna işaret etmez. Yavaş günlük polemiklere girmeyi, haber olmayı, ekranda olmayı sevmiyor. Yavaş’a mikrofon uzatıldığı zaman yapacağı açıklama noktasına virgülüne budur. Yani Mansur Yavaş’ın pozisyonu çok net.

‘İmamoğlu’nun durumu da bundan farklı olmaz’

Ekrem İmamoğlu’nun durumunun da bundan farklı olmayacağı kanaatindeyim. Burada sadece kanaat bildirebiliyorum, çünkü elimde bilgi yok. Bilgi alabileceğimiz kaynaklar ise temel gazetecilik ilke ve değerlerine göre sağlıklı değil…”

Yazının tamamı için TIKLAYIN

Paylaşın

Altılı Masa Adayının İsmi Neden Önemli?

Muhalefetteki partileri bir araya getiren ve seçim ittifakına dönüşme ihtimali olan altılı masanın Cumhurbaşkanlığı seçimi için göstereceği ortak adayın kim ve nasıl birisi olması gerektiğine ilişkin tartışmalar sürüyor.

Erkene alınmaması durumunda Haziran 2023’de düzenlenecek olan seçimlerde CHP, İYİ Parti, Saadet, DEVA, Gelecek Partisi ve Demokrat Parti’nin oluşturduğu altılı masanın adayı ile ilgili tartışmalar kamuoyunda “kim olmalı” noktasında öne çıkıyor. Masa bileşenleri ise bu oluşumu daha çok bir “kadro hareketi” olarak görüyor ve muhtemel adayın yanı sıra seçim sonrası güçlendirilmiş parlamenter sisteme dönüşün nasıl olabileceğine yönelik hazırlıklarını da sürdürüyor.

Altılı masayı oluşturan partiler ortaya kadrosuyla birlikte çıkacak olan adayın seçim sonrası dönüşüme ayak uydurabilecek ve buna uzlaşı içinde liderlik edebilecek, gerektiğinde elindeki güçlü yetkilerden vazgeçebilecek ve sadece altılı masa seçmeninden değil diğer partilerden de oy alabilecek bir isim olması gerektiğinde birleşiyor.

Bu kapsamda Ankara kulislerinde CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun adaylığı bir süredir yüksek ihtimal olarak değerlendiriliyor. Son günlerde İYİ Parti lideri Meral Akşener’in “kazanacak aday” çıkışı ile HDP ve İYİ Parti arasındaki gerilim türü gelişmeler ise altılı masanın aday denklemini etkileyebilecek faktörler olarak görülüyor.

CHP İstanbul Milletvekili Gürsel Tekin’in “HDP’ye bakanlık verilebilir” açıklamasıyla altılı masadaki adaylık tartışmaları hızlanmıştı. İYİ Parti, Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş ismini kulislerde daha fazla dillendirmeye başlamıştı. Akşener bugün de İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nu ziyaret ediyor.

Muhtemel adaylar kimler?

Şu ana kadar altılı masa için ortak aday olarak Kemal Kılıçdaroğlu’nun yanı sıra Mansur Yavaş ve Ekrem İmamoğlu’nun isimleri dillendiriliyor.

Çeşitli kurumların anketlerine ilişkin sonuçlar parti merkezlerinde karşılaştırmalı değerlendirilirken muhtemel adayların alabileceği oy oranları, toplumun hangi kesimlerinden oy alabilecekleri ve seçim sonrasındaki sistem dönüşümüne uyumu gibi etkenler önemli görülüyor.

Sabancı Üniversitesi Öğretim Üyesi, Bilim Akademisi Üyesi Prof. Ersin Kalaycıoğlu ise siyaset biliminde “kazanacak aday” diye bir olgunun olmadığına işaret ediyor. Kalaycıoğlu, adaya eğer anketlere göre karar veriliyorsa bu yöntemin çok bilimsel olmayacağını, çünkü anketlere ilişkin şüpheler bulunduğunu belirtiyor.

Yöneylem’in son anketine göre CHP’nin oyları AKP’nin önüne geçerken katılımcıların yüzde 64,9’u “parlamenter sistem” dedi. “Önümüzdeki Pazar Cumhurbaşkanlığı seçimleri olsa Erdoğan’a mı muhalefet adayına mı oy verirsiniz?” sorusuna ise katılımcıların yüzde 55,6’sı “muhalefet adayı” şeklinde yanıt verdi.

İstanbul Politik Araştırmalar Enstitüsü (İstanPol) Genel Direktörü ve Siyaset Bilimci Seren Selvin Korkmaz’a göre de altılı masanın adayının “Türkiye muhalefetinin ortak paydasıyla hareket edebilecek ve ülkeyi düzlüğe çıkarabilecek, ortak aklı temsil eden bir lider” olması gerekiyor. Altılı masanın şu anda önündeki ikilemlerden birisini “önce ilkeler mi yoksa önce isim mi?” olarak gördüğünü söyleyen Korkmaz, muhalefetin önündeki bir diğer ikilemi ise şu sözlerle aktarıyor:

“Mesele şu; anketler bize popülariteyi gösteriyor. Ama altılı masa popülerliği mi seçecek? Yoksa seçim döneminde Erdoğan’la mücadele edebilecek, herkesi kapsayıcı bir dil kullanabilecek, altılı masanın dışındaki partileri de küstürmeyecek ve aynı zamanda seçim sonrasında güvenli bir şekilde yeni sisteme geçecek bir aday mı seçecek?”

“Anketlerde öne çıkan doğru aday mı?”

Bu arada bazı anketlerde Yavaş’ın ya da İmamoğlu’nun Kılıçdaroğlu’nun önünde olduğuna yönelik sonuçlar çıkmasına rağmen, her iki olası adaya ilişkin de Ankara kulislerinde çeşitli rezervler bulunuyor. Yavaş’ın Kürt seçmenlerden oy alabilmesinin çok zor olduğu düşünülüyor, İmamoğlu’nun ise yeni sisteme geçişte ve yetkilerini devretmede istekli olmayabileceği endişeleri bulunuyor.

Kendilerinin yaptıkları bazı saha çalışmalarında Yavaş ismiyle sık karşılaştıklarını belirten Korkmaz, bu popülerliğin nedenlerinden birkaçını polemiklere girmemesi, ağırbaşlı duruşu ile iyi bir PR ekibinin olması olarak görüyor. Korkmaz, sözlerini şöyle sürdürüyor:

“Ancak şunu bilmiyoruz; seçim yarışına girildiğinde nasıl bir performans sergileyecek Yavaş? Yani o süreçteki kutuplaşma tuzaklarına düşecek mi, düşmeyecek mi? Bunu bilmiyoruz. Çünkü o performansını görmedik biz. O yüzden her zaman şu sorgulamayı yapmak lazım: Acaba anketlerde en yüksek oyu alan aday gerçekten de kazanacak aday mı? Ben bundan tam emin olamıyorum.”

İmamoğlu’nun adaylık olasılığını da değerlendiren Korkmaz, İstanbul Belediye Başkanı’nın şu anda bir strateji değişikliğine gittiğini ve son günlerde daha hizmetleriyle ön planda olduğuna işaret ederek geçmişte yaptığı bazı hatalara rağmen şu anda toparladığını ve hâlâ şansı olabileceğini belirtiyor.

“Denizaltıyla Ankara’ya gidemezsiniz”

İsimler üstünden tartışma yürütmenin her zaman doğruya götürmeyeceğini düşünen Kalaycıoğlu, muhalefetin adayının kim olacağının “aynı anda hem çok önemli hem de çok önemsiz” olduğu kanısında. Asıl önemli olan hususun “Cumhurbaşkanlığı hükümet sisteminin değişmesi” olarak gören Kalaycıoğlu, bu sözlerini şu örnekle açıklıyor:

“Kim gelirse gelsin bu sistemle iyi yönetemez. Yani siz İstanbul’dan Ankara’ya gideceksiniz ve elinizde bir denizaltı var. Denizaltıyla Ankara’ya gidemezsiniz. Şimdi bu denizaltına kaptan aranıyor. Ama Ankara’ya gidecekseniz eğer; ya uçağa ya da otomobile ihtiyacınız var. Bu araçla olmuyor bu iş. Denizaltına hangi kaptanı getirirsen getir zaten gidemez.”

Kalaycıoğlu bu nedenle muhalefetin “kaptan” olarak seçeceği ismin “Gelin bu denizaltıyı satalım, yerine de uçak alalım” demesi ve kamuoyunu da buna ikna etmesi gerektiğini ifade ediyor ve Türkiye’nin hukuk devletiyle bağlantılı demokratik yapıya dönüştürülmesinin önemine dikkat çekiyor.

“İşi güzellik yarışmasına çevirmeye çalışıyorlar”

Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemini değiştirecek kişinin bir ekibe ihtiyacı olduğunu ve sadece tek bir ismin konuşulmasını doğru bulmadığını da söyleyen Kalaycıoğlu, sözlerini şöyle sürdürüyor:

“İktidar ise sadece ismin konuşulması için ittiriyor. Çünkü rejimin defoları üzerinden değil de isim üzerinden tartıştırmak istiyorlar. Temel itibariyle Tayyip Erdoğan mı daha karizmatik yoksa Ahmet mi noktasına gelindi ve bunu tartışalım istiyorlar. Bir nevi güzellik yarışmasına dönüştürmeye çalışıyorlar bu işi.”

Türkiye siyasal kültüründe lider ve lider kültünün çok önemli olduğunu hatırlatan Korkmaz da “Biz hep ilkelerden, normlardan bahsediyoruz ama insanlar liderin kim olduğuna ve isme gerçekten bakıyor. Çünkü Cumhurbaşkanlığı hükümet sisteminde tek bir kişi ve o isim ön plana çıkıyor. Yani kim bizi yönetecek? Bütün yetkileri kim alacak? Bu muktedirlik, yönetme kabiliyeti kime ait olabilir? Toplumun merakı bu” diyor.

Toplumdaki “tek başına Türkiye’yi sırtlayacak bir lider” arayışının mevcut sistem için doğal olabileceğini belirten Korkmaz, ancak bunun karşısında “Türkiye’yi gerçekten demokratik düzlüğe çıkarabilecek, altılı masanın iradesiyle hareket edebilecek, ortak aklı temsil edebilecek bir adayın” aranması gerektiğini vurguluyor.

(Kaynak: DW Türkçe/Gülsen Solaker)

Paylaşın

Altılı Masa, Ortak Adayda Uzlaşamıyor Mu?

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) İstanbul Milletvekili Gürsel Tekin’in “HDP’ye bakanlık verilebilir” açıklaması altılı masadaki adaylık tartışmalarını hızlandırdı. İYİ Parti cephesi, son dönemde gündeme getirdiği Mansur Yavaş ismini kulislerde daha fazla dillendirmeye başlarken, CHP’li yetkililer ise “Masanın doğal adayı Kemal Kılıçdaroğlu” görüşünü savunuyor. HDP’den ise “Kimseyle pazarlık halinde değiliz” tepkisi geldi.

TV100’de katıldığı bir programda HDP ile ilgili bir soru üzerine “HDP’ye bakanlık verilebilir” diyen CHP’li Gürsel Tekin’in sözleri Ankara’da bir süredir konuşulan adaylık tartışmalarını yeniden gündeme getirdi.

İYİ Partili Yavuz Ağıralioğlu, Koray Aydın ve Musavvat Dervişoğlu gibi isimlerin büyük tepki gösterdiği Tekin’in sözleri tartışılırken, bir gün sonra da Kılıçdaroğlu’ndan adaylıkla ilgili önemli bir açıklama geldi. FOX TV’de konuşan Kılıçdaroğlu, “Adaylığa hazırım” dedi.

Bunun üzerine İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener de, dün Yeniçağ gazetesinin Youtube kanalında “HDP’nin olduğu masada biz olmayız” açıklamasında bulundu; adaylıkla ilgili de “kazanacak aday” vurgusu yaptı. İYİ Partili Yavuz Ağıralioğlu da “Milletin ümitlerini ‘ben aday olacağım’ heveslerine kurban etmeyelim” diyerek adaylık tartışmasını sürdürdü.

İYİ Partili Kavuncu: Kafamıza göre söylemedik

Ankara’da tüm bu gelişmeler yaşanırken DW Türkçe’den Eray Görgülü, “HDP’ye bakanlık” açıklamasıyla başlayan ve adaylık polemiğine kadar varan süreçle ilgili Başkent kulislerine mercek tuttu. Adaylıkla ilgili tartışmalar, İYİ Parti İstanbul İl Başkanı Buğra Kavuncu’nun “Sahada en çok duyduğumuz isim Mansur Yavaş” sözleriyle başlamıştı.

Katıldığı bir televizyon programında bu ifadeleri kullanan Kavuncu, “Anlat İstanbul” projesi kapsamında 85 bin seçmenden veri alarak bir çalışma yaptıklarını ve bu çalışmanın sonuçlarının kendisine sorulduğunu belirten Kavuncu, “Konu altılı masaya ve adaya gelince biz de tespitlerimizi söyledik” dedi. Veri toplamanın yanı sıra altı aylık bir çalışma süresince milyonlarca kişiyle temas ettiklerini de kaydeden Kavuncu, “Biz bunu kafamıza göre söylemedik. Cumhur İttifakı’ndan kopan kararsız seçmenin Mansur Başkan lehine döndüğünü görüyoruz. O çalışma sonucundaki tespitimizi söyledik” ifadesini kullandı.

Kavuncu, tespitlerini önceki gün Ankara’da düzenlenen il başkanları toplantısında da dile getirdiğini ifade etti. Diğer il başkanlarının da büyük oranda benzer tespitlerde bulunduğunu vurgulayan Kavuncu, “Türkiye kritik bir seçime gidiyor ve önemli olan kazanmaktır” dedi. Kavuncu, buna karşın il teşkilatlarının görevinin genel merkez politikasını sahaya yansıtmak olduğunu kaydederek, “Altılı masadan hangi aday çıkarsa çıksın canla başla çalışırız” dedi.

CHP yöneticileri “Doğal aday Kılıçdaroğlu” diyor

CHP kulislerinde ise İYİ Parti’den gelen tepkilere karşı genel itibarıyla bir sessizlik hakim olsa da Kılıçdaroğlu’nun adaylığına kesin gözüyle bakılıyor.

CHP’li üst düzey bir yetkili, son kararın partilerin yetkili kurullarında verileceğine dikkat çekerek, “Adaya altılı masa karar verecek” ifadesini kullandı. Aynı yetkili, Akşener’in “kazanacak aday” kriterini gündeme getirdiğinin hatırlatılması üzerine de “Tabii ki biz de bu kriteri gözeteceğiz. Ancak, yağsız pilav olur mu olur, pirinçsiz pilav olur mu, olmaz” sözleriyle adaylık konusunda partisinin Kılıçdaroğlu ısrarındaki tutumunu anlattı. Aynı yetkili, masanın doğal adayının Kılıçdaroğlu olması gerektiğini de savundu.

HDP: Kimseyle pazarlık yapmayız

HDP Grup Başkanvekili Meral Danış Beştaş ise, sürece “bir akıl tartıştırıyor” iddiasıyla katıldı. Beştaş, süreci tartıştırmak ve meseleyi bilerek kaşımak isteyen bir aklın devrede olduğunu bildiklerini ifade etti. “HDP’ye bakanlık” tartışmaları ile ilgili “Kimseyle pazarlığımız söz konusu olamaz” diyen Beştaş, adaylık tartışmaları ile ilgili de 27 Eylül’de yayınladıkları deklarasyonu hatırlattı.

HDP, 11 maddelik ilkeleri içeren demokrasi tutum belgesini 27 Eylül 2021’de yayınlamış ve bu ilkelere uymayan cumhurbaşkanı adayını desteklemeyeceğini açıklamıştı. Bu açıklama ile HDP’nin Meral Akşener ile Mansur Yavaş’ın adaylığını desteklemeyeceği yorumları yapılmıştı.

Deklarasyonlarının çok açık olduğunu belirten Beştaş, “Türkiye’yi bu cendereden çıkartacak, daha demokratik, daha özgürlükçü, ekonomik buhranın kesinlikle azaltılacağı bir mücadele hattındayız. Emek ittifakı olarak büyüyerek, genişleyerek üçüncü yol olarak ciddi seçenek yürümeye devam ediyoruz” ifadelerini de kullandı.

Paylaşın

Altılı Masa İçin Çarpıcı İddia: Adayın Açıklanacağı Tarih

Altılı masanın cumhurbaşkanı adayına ilişkin tartışmalar sürerken, İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener’in katıldığı bir programda “Adayı ne zaman açıklayacaksınız?” sorusuna verdiği yanıt, gözleri altı liderin ikinci tur görüşmelerinin ilkini gerçekleştirecekleri 2 Ekim tarihine çevirdi.

Akşener’in aday açıklamasının tarihine ilişkin soru üzerine “2 Ekim’de bunu söz söyleyeceğim” demesine karşın, partilerin kurmayları erken seçimin gündeme gelip gelmemesine bağlı olarak bu konuda en erken tarih olarak 2022’nin aralık ya da 2023’ün ocak ayına işaret ediyor.

Altılı masa 2 Ekim Pazar günü saat 14.00’de CHP Genel Merkezi’nde toplanacak. CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu, toplantı öncesi hem davet hem de gündem önerilerini almak üzere beş lideri tek tek ziyaret edecek. Ancak Akşener’in yarattığı beklentinin aksine, 2 Ekim’deki toplantının gündeminde aday ismiyle ilgili bir başlığın yer alması beklenmiyor.

Partilerin kurmayları, ortak adayın açıklanacağı tarihin, seçimin zamanında yapılması halinde en erken 2023 ocak ya da şubat ayı olacağını ifade ederken, seçimin mayısa çekilmesi durumunda ise aralık ayında adayın açıklanabileceği belirtiliyor. Kurmaylar, “Son ana kadar aday açıklanmayacağı gibi son ana kadar bir isimle partiler kendisini bağlamaz. Ama elbette partilerin aday olarak görmek istedikleri kişilerin piar çalışmaları olacak” değerlendirmesini yapıyor.

Milliyet’ten Mehtap Gökdemir’in haberine göre; 2 Ekim’de yapılacak toplantıda, ortak ilkelerin, politikaların konuşulacağı ifade ediliyor. Cumhurbaşkanı adayının ismi değil ama parlamenter sisteme geçiş sürecinde ülkeyi nasıl yöneteceği, yetkileri, yapması gereken işler gibi detayların değerlendirilebileceği belirtiliyor.

Ortak aday nasıl belirlenecek?

Ortak adayın nasıl belirleneceğine ilişkin de birkaç formül konuşuluyor. Kurmaylar, “Seçeneklerden bir tanesi aday gösterilecek kişinin kamuoyu desteği. Ama tek başına o da değil. Altı partiye, millete, devlete, kurum, kuruluşlara, bürokrasiye güven veren bir isim olması lazım. ‘Yüzde 50 artı 1’ açısından güven dediğiniz o, millete de güven vermesi lazım. Yüzde 50 artı 1’i alamıyorsa istediği kadar Türkiye’nin meselelerine vakıf olsun işe yaramayacak. Hem masanın güvenini hem devletin güvenini hem kamuoyunun hem milletin güvenini kazanabilecek bir isim olması gerekiyor” değerlendirmesini yapıyor.

Anket seçeneğine ilişkin de, “Anket altı kişi, on kişi yarışa girsin, en yüksek oyu kim alsın, öyle bir çalışma olmaz. Sadece olabilecek isimlerin kamuoyu desteği görülmek istenir. Yoksa anketten kim çıkıyor, haydi masada konuşalım değil” görüşü dile getiriliyor. Kurmaylar adayın açıklanacağı tarihe yakın olası isim ya da isimlerin kamuoyunda daha yoğun tartışılacağına işaret ederek, “Kamuoyunun nasıl yaklaştığı görülür” değerlendirmesini de yapıyor.

Paylaşın