Babacan’dan Dikkat Çeken ‘Ortak Aday’ Açıklaması

Demokrasi ve Atılım (DEVA) Partisi Genel Başkanı Ali Babacan 6’lı masadaki liderler buluşmasından bir gün önce Kocaeli’nin Gebze ilçesindeydi. İlk mitingi Gaziantep’te düzenleyen Ali Babacan ikinci mitingini de Gebze’de yaptı.

Miting sonrasında gazetecilerle sohbet toplantısında bir araya gelen Babacan 6’lı masadaki görüşmeye ilişkin merak edilen soruları yanıtladı. Habertürk’ten Sibel Erdem’in haberine göre; Babacan’ın açıklamalarından satır başları:

“İşleri çok zor. Sorunları çözecek kapasiteleri yok. Elle tutulur bir sağlık vardı. O da kötüye gitti. Kasımda seçim yüksek ihtimal değil ama olmaz diyemiyorum. Ekonomi düzelmeyecek, yönetilemeyen bir ülke haline geldi. Mayıs-Haziran, Kasım’dan daha kötü olacak. Fırsat penceresi görürlerse “Altı ay kaybederiz ama beş yıl kazanırız” diyebilirler.

Cumhurbaşkanı adaylığı, 6’lı masada gündem konusu değil. İsimler üzerinden bir tartışma yok. Kriterleri belirledik ve açıkladık. Spesifik isimler üzerinden hiçbir isim masaya gelmedi. İki ay önceki toplantıda çıktı bu kriterler. Kasım’da olursa seçim, kararının zaten Eylül’de alınması lazım. Orada da süreç çok hızlı işletilir. Toplumda sıhhatli bir tartışma devam ediyor. Her ay kamuoyu yoklamaları yapılıyor. Araştırma şirketleri soruyor o mu olsun bu mu olsun. Erdoğan’ın karşısına çıkarsa kim ne oy alır. Toplumda sıhhatli bir tartışma sürüyor açıkçası.

Şu anda konuşulan, anketlerde yer alan 4 ismin dışında başka isimler de görüyorum. Önümüz bayram aile ziyaretlerinde oralarda da konuşulacaktır. Bunlar iyi şeyler dolayısıyla toplumda adı geçen kişilerle ilgili yavaş yavaş kanaatler oluşuyor. Kanaatler değişebiliyor. Bir sene önce adı geçenlerde ilgili kanaatler hangi noktadaydı bugün hangi noktada. Bir senede belli değişiklikler oldu.

Bakacağız göreceğiz, bizim hedefimiz altı parti ortak aday göstereceğiz. İlk turda açık ara seçim kazanması lazım. Açık farkla olmalı ki kimse itiraz edemesin. İdeal bu ama baktık olmadı. Her şeyin sonu değil, 2018’de de her parti kendi adayını çıkardı, yine de partiler ittifak halinde seçime gitti. Ama bizim şu anda ana planımız, A planımız altı partinin ortak bir aday üzerinde uzlaşmasıdır. A planı bu olmalı ama olmazsa da her şeyin sonu değil. Bunun süreci daha hızlı ve sıhhatli işleteceğini düşünüyoruz.

Geçiş sürecinde ülke nasıl yönetilecek, biz diyoruz ki geçiş sürecinde ülke defacto parlamenter sistemle yönetilsin. Altı partinin ortak adayı ben yetkiyi aldım, kimse bana karışmasın sonuna kadar kullanırım anayasal yetkilerimi demesin. Altı partinin farklı farklı konulardaki düşüncelerini yok saymaması lazım. Bu partilerin ne dediğini hangi konularda iradesinin ne yönde olduğunu dikkate alsın dolayısıyla, geçiş sürecinin yol haritasının çok kıymetli olacağını düşünüyoruz. Kendi iç çalışmamızı oldukça ilerlettik. Sadece parlamenter sistem değil, parlamenter sisteme geçiş sürecinin yol haritasında mutabakat sağlanmasını da önemli buluyoruz.

Madem altı parti parlamenter sistem istiyor, parlamenter sistemin ruhunu hemen yaşatalım, anayasa değişikliğini beklemeyelim. Bizim tercihimiz en kısa sürede parlamenter sisteme geçmek. Ama seçilen cumhurbaşkanının ve parlamentonun da beş yıllık görev süresini tamamlaması. Beş yıl komple bir paketi sunalım. Vatandaş da bir daha mı seçim demesin, kafası karışmasın.

Erdoğan’ın yeniden adaylığı tartışması

Hukukçuların kahir ekseriyeti cumhurbaşkanının ikinci dönem görev yaptığını söylüyor. Azınlıktaki hukukçular ise sistemin değiştiğini ve yeni sisteme göre bir daha aday olabileceğini söylüyor. Ama biz istiyoruz ki görev süreniz doldu ifadesini halk söylerse daha iyi olur. Sağlıklı olan bu.

Olumsuzluk ihtimaliyle masaya oturmak doğru değil, sıkıntılar olabilir bu yolculukta ama bunun kaygısıyla yolculuk olmaz. Niyet önemli. Her şey üzerine mutabık kalınmadıkça, hiçbir şey üzerinde mutabık kalınmamıştır kuralını ilk toplantıda konuştuk.

Babacan’ın adaylıkla ilgili sorulara yanıtları da şöyle oldu:

Aday konusunda bir metodolojiniz var mı?

Metodoloji, ortak anket falan konuşmadık. Her parti kendi çalışmasını yapar diye düşünüyorum.

Altılı masadan birisi mi aday olmalı, dışarıdan birisi mi olmalı?

Hangisi hayırlısı ise o olsun.

Önerilen isme 6 liderden 4’ü evet 2’si hayır derse ne olacak?

Altılı masada her şey mutabakatla, konsensüsle gidiyor. Oylama falan olmadı. Tek bir parti tek bir kelimeyi kabul etmiyorsa o açıklamayı girmiyor mesela. Altı partinin evet demesi… 4 parti evet dedi, 2 parti hayır dedi o öyle işlemez zaten. İşin ruhunda zaten mutabakat var. Bundan sonra da hedef mutabakat.

Paylaşın

Babacan, Karar Çıktıktan 2 Ay Sonra ‘Gezi Davası’ndan Çekildi

Demokrasi ve Atılım Partisi (DEVA) Genel Başkanı Ali Babacan, Gezi Davasında çıkan mahkumiyet kararından iki ay sonra mahkemeye dilekçe vererek şikayetçi olmadığını belirtti.

Dilekçeyi kaleme alan Babacan avukatı Hüseyin Kaderoğlu, İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesine verdiği dilekçede müvekkilinin mağdur veya suçtan zarar gören sıfatının olmadığını söyledi. Kaderoğlu, “yargılama konusu edilen suç isnatları arasında ‘hükümete karşı suç’ olması dolayısıyla Ali Babacan’ın isminin dosyada yer aldığını tahmin ettiklerini” ekledi.

Bu durumu Ali Babacan’ın birçok kez medyada beyan ettiğini ifade eden Kaderoğlu “Müvekkilinin soruşturma ve kovuşturma aşamalarının hiçbir safhasında mahkemeye mağdur olduğunu, zarar gördüğünü, yargılanan kişilerden şikayetçi olduğunu belirtmediğini” ifade etti. Buna karşın gerekçeli kararda Ali Babacan’ın isminin olduğunu belirten Kaderoğlu, müvekkilinin isminin listeden çıkartılmasını istedi. “Dosyada müvekkilimin iradesi hilafına yer alan ‘mağdur’ sıfatının kaldırılmasını talep ederim” dedi.

Ali Babacan, Gezi döneminde 61. hükümette Başbakan olan Recep Tayyip Erdoğan’ın yardımcısı konumundaydı.

Davutoğlu da dilekçe vermişti

Gelecek Partisi Genel Başkanı ve Gezi döneminin Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu da Haziran başında mahkemeye dilekçe vererek bir şikayetlerinin olmadığını söylemişti. Davutoğlu’nun avukatı Ahmet Başçı mahkemeye sundukları dilekçede “Müvekkilimiz bu dosyayla ilgili olarak bu zamana kadar herhangi bir şikayette ve beyanda bulunmamış, taraf olmamıştır” demişti.

Gezi davasında müştekiler kimlerdi

61. hükümet dahil 746 kişi dosyada müşteki olarak belirtilmişti. Müştekilerin başında dönemin başbakanı Recep Tayyip Erdoğan vardı. Yine dönemin Başbakan Yardımcıları ve Bakanları Bülent Arınç, Ali Babacan, Beşir Atalay, Bekir Bozdağ, Binali Yıldırım, Egemen Bağış, Erdoğan Bayraktar, Ahmet Davutoğlu, Muammer Güler, Ömer Çelik, Mehmet Şimşek, Nabi Avcı, Zafer Çağlayan, Sadullah Ergin gibi isimler müştekiler arasındaydı.

Gezi Davası kararı

25 Nisan’da karar duruşması görülen Gezi Davasında İstanbul 13.Ağır Ceza Mahkemesi Osman Kavala’ya ‘hükümeti ortadan kaldırmaya teşebbüsten’ ağırlaştırılmış müebbet, Mücella Yapıcı, Çiğdem Mater, Hakan Altınay, Mine Özerden, Can Atalay, Tayfun Kahraman, Yiğit Ali Ekmekçi’ye ise bu suça yardımdan 18 yıl hapis cezası verdi. Heyette bulunan üye hakim Murat Bircan’ın AKP’den Samsun milletvekili aday adayı olduğu ortaya çıktı.

(Kaynak: Bianet)

Paylaşın

Babacan: Altılı Masa, Erdoğan’ın Korkulu Rüyası Haline Gelecek

DEVA Partisi Lideri Ali Babacan, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ‘altılı masayı’ anlamasının mümkün olmadığını ifade ederek, “Altılı masadan daha çok bahsedecek. Altılı masayla yatacak, altılı masayla kalkacak. Altılı masa korkulu rüyası hâline gelecek” dedi.

Demokrasi ve Atılım (DEVA) Partisi Genel Başkanı Ali Babacan, KRT TV’de Savaş Kerimoğlu’nun sunduğu “Uyanma Vakti” programında gündeme dair değerlendirmelerde bulundu.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın, muhalefetin oluşturduğu “altılı masayı” anlamasının mümkün olmadığını söyleyen Babacan, “Zihin dünyasında bunu kavraması mümkün değil. Kendi belirlediğimiz takvim işliyor, bunu da zihin dünyasında kabullenemiyor. Göreceksiniz altılı masadan daha çok bahsedecek. Altılı masayla yatacak, altılı masayla kalkacak. Altılı masa korkulu rüyası hâline gelecek” dedi.

Cumhurbaşkanı adaylığıyla ilgili hedeflerinin ortak aday olduğunu söyleyen Babacan, “Çünkü cumhurbaşkanlığını ilk turda ve açık arayla kazanmanın şart olduğunu düşünüyoruz” diye konuştu.

Altılı masa olarak stratejilerinin cumhurbaşkanı adayı meselesini sürecin en sonunda konuşmak olduğunu ifade eden Babacan, “Altı partinin önce geçiş sürecinin yol haritasında uzlaşması gerekecek. Cumhurbaşkanı adayının da o uzlaşmanın altına imzası gerekecek. Cumhurbaşkanı adayı altı genel başkandan birisi olabilir veya dışarıdan bir isim olabilir. Altılı masada bunların hiçbirisini konuşmuş değiliz. Şu isim olsun, bu isim olmasın diye bir değerlendirmemiz de altılı masada olmadı” ifadelerini kullandı.

Babacan’ın ekonomi alanına dönük iktidarın adımlarını eleştirdiği sözleri ise şu başlıklarla sıralandı:

“CDS, ne kadar yükselirse o kadar tehlikeli, iflas riskiyle karşı karşıya olduğunu gösteren bir rakam. Geçen hafta 836’yı gördü, sonra 870’lere kadar çıktı. Türkiye Cumhuriyeti’nin yakın tarihinde böylesine yüksek risk primleri görmemiştik. On sene önce iflas etmiş Yunanistan risk primini 180’e düşürmüş.

Ben uyarıyı yaptım. Bu, otobüsün uçuruma doğru gittiğini gösteren bir göstergedir. Uçuruma giderken, ‘Vaktiniz var, direksiyonu kırıp uçurumdan yuvarlanmayı önleyebilirsiniz’ dedim. Formülü söyledim. Acilen Merkez Bankası ve TÜİK’in başına liyakatli ve ehliyetli bir kadroyu koyun, elinizi ayağınızı çekin.

Bu sene bütçedeki faiz 240 milyar. Yıllardır 50 milyar civarında seyretti. Bu da yetmeyecek çünkü bütçe eylül ekim ayında yapıldığı zaman faiz yüzde 17’ydi. Şimdi yüzde 28-30. Gelecek sene için koydukları faiz 291 milyar. Sayın Erdoğan, Cumhuriyet tarihinin devlete en yüksek faizi ödeten devlet başkanı olmuştur. Bu şekilde tarihe geçmiştir.

“İnsanlar zulüm korkusuyla susuyorlar”

AK Parti bünyesindeki insanlarla konuştuğunuzda, milletvekilleri dahil yüzde 80-90 oranında, bütün gerçekleri gördüklerini anlıyoruz. Fakat öyle bir insan kaynağı yapısı oluştu ki dirayetli, düşündüğünü korkmadan söyleyebilen insanların sayısı artık bir elin parmaklarını geçmiyor.

Fakat seçim yaklaştıkça onlar da vicdanlarının güçlü sesine karşı susmayacak. O vicdanlardaki ses açığa çıkacak. İnsanlar zulüm korkusuyla susuyorlar. Önümüzdeki süreçte vicdanının sesini dinleyen ve dillendiren daha çok sayıda insanı göreceğimizi düşünüyorum. Korku duvarı, korku eşiği aşağıya doğru inecektir.”

Paylaşın

DEVA Lideri Babacan: Ülke Batıyor, İktidar Hala…

Partisinin Esenler ilçe binasının açılışında konuşan DEVA Partisi Lideri Babacan, ekonomi konusunda iktidara “Bu işin şakası yok, Beştepe aklını başını almazsa bu işin sonu kötü olacak” diye uyarıda bulundu.

DEVA Lideri Babacan, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Türk Hava Yolları’nın uluslararası uçuşlarında bundan sonra Turkish Airlines adının kullanılmayacağını söylemesine atıfta bulunarak, “Ya ülke batıyor. İktidar hâlâ tabela değiştirmekle meşgul” dedi.

Demokrasi ve Atılım (DEVA) Partisi Ali Babacan, İstanbul’da partisinin Esenler ilçe binasının açılışında konuştu. Gündemine ekonomik sorunları alan Babacan, iktidarı eleştirdi. Türkiye’nin en riskli dönemini yaşadığını belirten Babacan, “Bu ülke iflas ederse gençlere en büyük kötülüğü yapmış, batmış bir ülke bırakmış olursunuz” dedi.

DEVA Lideri Babacan şu ifadeleri kullandı:

“Bu yarışın galibi biz olacağız”

“Önümüzdeki seçimde halkımızı görmezden gelenlerle yarışacağız. Seçildikten sonra seçmenini unutanlarla, Beştepe’den sokağa bile çıkamayanlarla yarışacağız. Gençleri işsizliğe sürükleyenlerle yarışacağız. Doktorlarımızın yurt dışına gitmesine sebep olanlarla yarışacağız. İnsanları marketten ağlayarak çıkartanlarla yarışacağız. Bu ülkenin anayasasını tanımıyorum, saygı duymuyorum diyenlerle yarışacağız. Hakkımızı çiğneyenlerle, hukuku katledenlerle yarışacağız. Bu yarışın galibi biz olacağız. DEVA Partisi her gün her türlü haksızlığa yaşayanlarla beraber bu yarışı kazanacak. Bu yarışı görmezden gelinenler, Türkiye’nin haysiyetli insanları, 84 milyon kazanacak.

3 gündür haykırıyorum ve iktidarı uyarıyorum. Tekrar tekrar vurguluyorum, bu işin şakası yok. İnanın şakası yok. Eğer Beştepe aklını başına almazsa bu işin sonu kötü olacak diyorum. İktidara buradan tekrar tekrar sesleniyorum. Bir vatandaşlık görevi olarak bu uyarımı yapıyorum. Derhal ama derhal aklın ve bilimin gereğini yapın. Allah’ın verdiği aklı kullanın.

Türkiye’nin önemli gündemi budur. Tehlike büyük ve yakın. Birileri tutturmuş gündem değiştirmek için işte falanca şirketin adı ne olsun diye tabela kavgasına girmiş. Birileri aday kim diye magazin peşine düşmüş. Ya ülke batıyor. İktidar hâlâ tabela değiştirmekle meşgul.

“İflas demek işsizliğin patlaması demek”

İflas; parayla bile benzin, mazot bulamamak demek. 6 saat, 10 saat elektrik kesintisi yaşamak demek. İflas demek doğalgaz kıtlığı demek, sanayinin durması demek. İflas demek işsizliğin patlaması demek. Şu andaki enflasyon seviyesi ile bile nefes alamıyorken iflas demek nefessiz kalmak demek.

Türkiye Cumhuriyeti’nin şu anda en riskli dönemini yaşıyoruz. İktidarı buradan çok net bir şekilde uyarıyorum. Derhal ama derhal önlem alın. Koskoca ülkeye yazık etmeyin. Bu ülke iflas ederse gençlere en büyük kötülüğü yapmış, batmış bir ülke bırakmış olursunuz. Esnaf dükkânının kapısına kilit vurmak zorunda kalacak diyorum. Emekli için torunu ile gezmek tamamen hayal olacak, diyorum. Çiftçi toprağını ekemeyecek, dikemeyecek. Pazarda tezgâhlara sebze meyve gelemeyecek.”

Paylaşın

DEVA Lideri Babacan’dan ‘Türkiye İflasın Eşiğinde’ Çıkışı

Partisinin genel merkezinde gündeme ilişkin açıklamalarda bulunan DEVA Lideri Babacan, “Kaygılıyım çünkü ülkemizin temerrüt riski, yani iflas riski, bugüne dek görmediğimiz bir seviyeye ulaşmış durumda. Acilen tedbir almanın zamanı geldi, geçiyor.” dedi.

Haber Merkezi / DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan, partisinin genel merkezinde düzenlediği haftalık değerlendirme toplantısında konuştu. Sözlerine “Bugün büyük bir kaygıyla karşınızdayım” diye başlayan Babacan, “Bugün, ülke olarak bir uçurumun eşiğine geldiğimizi söylemek ve hükûmeti derhal göreve çağırmak üzere karşınızdayım” dedi. Türkiye’nin CDS (Kredi Temerrüt Takasları) verilerini gösteren Babacan şunları söyledi:

“Kaygılıyım çünkü ülkemizin temerrüt riski, yani iflas riski, bugüne dek görmediğimiz bir seviyeye ulaşmış durumda. Çocuklarımızın yarınları tehdit altında. Ekonomik ve finansal bir beka sorunuyla karşı karşıyayız. Türkiye’nin kredi notu tarihin en kötü seviyesine indi. Türkiye’nin temerrüt, yani iflas riskini gösteren 5 yıllık CDS tam 836 baz puana çıktı. Bu gösterge uçağın radarı gibi. Pilota ‘Uçağın yönünü değiştirmezsen dağa çakılacaksın’ diyor.”

Diğer ülkelerin seviyesini de yayınlayan Babacan, 2008-2009 krizinde iflas eden Yunanistan’ın şu anki risk priminin 200 baz puanın altında olduğuna dikkat çekti. Babacan sözlerini şöyle sürdürdü:

“Türkiye için temerrüt nedir, iflas nedir? Türkiye Cumhuriyeti’nin ithal ettiği doğalgazın ve petrolün parasını ödeyememesi demektir. İflas demek, benzin gibi, mazot gibi temel ihtiyaç maddelerinin parayla bile bulunamaması demektir. Paranız var, yarım depodan fazla alamıyorsunuz ya da 3 saat kuyrukta bekliyorsunuz.

İflas odur. İflas demek, ülke geneline yaygın ve uzun süreli elektrik kesintileri demektir. Her gün 6 saat, 10 saat elektriğin kesik olduğunu düşünün. Tehlike bu. Bunların haberi yok. İflas demek, topyekûn ekonomik ve finansal çöküş demektir. İflas, kaos demektir.

Acilen tedbir almanın zamanı geldi, geçiyor. Bu işin şakası yok. Bunun sonu çok kötü olur. Dünyada pek çok ülkede gördüm. İflasın, temerrüttün ne olduğunu biliyorum. Perişan olur herkes. İnanın, Türkiye yaşanacak ülke olmaz. Erdoğan’a sesleniyorum, çok pişman olursunuz ancak iş işten geçmiş olur.

Tarih şahit olsun ki bugün uyarımı yapıyorum. Derhal aklınızı başınıza toplayın. Ekonomi ve finans yönetiminde derhal aklın ve bilimin gereğini yapın. Allah’ın verdiği aklı kullanın. Erdoğan’a çağrı yapıyorum: Merkez Bankası’na ve TÜİK’e acilen liyakatli kadroları atayın ve bu bağımsız kurumlardan elinizi çekin.

Girin web sitemize bakın. Bu saatten sonra yapacağınız en hayırlı iş, bizim eylem planlarımızdan kopya çekmektedir. Orada tüm çözümler var. Ülkeyi uçurumdan aşağı yuvarlamanın eşiğindesiniz. Açın bakın. Yeter artık. Temerrüt ve iflas çukuruna düşmemiz an meselesi. Bir gecede olur.

“Bırakın ki Türkiye iflas etmesin”

Derhal akıl dışı, bilim dışı tezleri terk edin. Derhal elinizdeki iktidarı sakince bir kenara bırakın. Öyle görünüyor ki seçime kadar uçurumdan yuvarlayacaklar ülkeyi. Bırakın ki biz ülkemizi layıkıyla yönetelim. Bırakın ki iflas etmeden ülkemizi düzlüğe çıkaralım. Gençler, kadınlar, memurlar, emekliler, çiftçiler, kuryeler, esnaf, sanatçılar huzura ersin. Zaten seçimde gideceksiniz. Zaten seçimi biz kazanacağız. İşimizi daha fazla zorlaştırmayın. Bırakın ki, Türkiye iflas etmesin.

Bugün Erdoğan’ın gösterdiği bir video var… Ayrı bir alem sanki. Madem Türkiye uçuyor, kaçıyor; adama ‘Ya ben başka bir ilde mi dayak yedim?’ diye sorarlar. Bu ülkenin vatandaşları da ‘Biz başka bir ülkede mi yaşıyoruz?’ diye sorar.

2021 aralık ayından bugüne de neredeyse 50 milyar dolara yakın bir rakamı daha sattılar. Onun için ülke iflasın, temerrüttün eşiğine geliyor. Çünkü ülkenin dövizi bitiyor. Hani meşhur soru vardı ya, 128 milyar nerede diye… Biz 130 diye hesap ediyorduk. Artık doğru soru şu: 180 milyar dolar nerede?

“Hesap kitap adamıyız; benzin ve mazot 12 lira olacaktı”

Neden Türkiye’de akaryakıt fiyatları dünya ortalamasından çok daha fazla arttı? Sayın Erdoğan grup konuşmasında ‘Petrol fiyatları bütün dünyada arttı, biz de artırdık, sabredeceğiz’ demiş. Öyle yok, biz hesap kitap adamıyız. Kendisi hesap kitap bilmeyebilir. Dünyada 70 dolar olan petrol fiyatı 120 dolara çıktı. Bu; 7 lira olan benzin ve mazot 12 lira olacak demek. Peki, niye 27, 28 lira? Çünkü kur fırladı. Kuru kim fırlattı? 180 milyar dolar döviz rezervini arka kapıdan kim yaktıysa döviz kurunu fırlatan da aynı kişi. Eğer benzin, mazot 12 liraya değil de 27, 28 liraya satılıyorsa aradaki fark yine Erdoğan zammı.

Ne zaman sıkışsalar, bunlar hemen Karadeniz’de doğal gaz buluyor. Keşif ayrıdır, kanıtlanmış rezerv ayrıdır, o rezervin ekonomik olarak verimli olması ayrıdır. Şu anda Romanya’nın doğal gaz yataklarına yakın bir noktada ‘Bizde de doğal gaz olabilir’ ile ilgili, sadece bir ihtimal üzerinden iş yürüyor. Henüz kanıtlanmış rezervle ilgili tek bir hesap yok. Milleti daha kanıtlanmamış doğal gaz rezerviyle aldatmayın. Yalancının mumu yatsıya kadar yanar.

Hedefimiz ülkemizi bölgemizin en güçlü ekonomisi yapmak. Ülkemizi bölgemizin en güçlü ekonomisi yapmamızın ise tek bir yolu var: Defalarca vurgulamaktan dilimde tüy bitti. Ekonomiyi düzeltmenin yolu hukuktan geçer.”

Babacan’ın gündeminde ayrıca ulaşım zamları vardı. Babacan şunları söyledi:

“Tren biletlerine 6 ayda tam 4 defa zam geldi. Bu zam kendi kendine gelen bir zam değil. Bu zammı yapan birisi var. Kim yaptı bu zammı? Stokçular mı? Esnaf mı? Dış güçler mi? Nasıl fahiş elektrik zamları Erdoğan zammıysa, fahiş doğalgaz zamları Erdoğan zammıysa, tren fiyatlarına yapılan zamlar da Erdoğan zammı. Fahiş fiyatlarla mücadele için kurulan timlere tavsiyem, önce bir Beştepe’ye gitsinler. Bu işin kaynağı Beştepe. Zamların membaı Beştepe.

“Gençler memleketlerine seyahat edemiyor”

Ramazan Bayramı’nda otobüs bilet fiyatlarını gündeme getirmiştim. Önümüz Kurban Bayramı. Yine gündeme getiriyorum. İki bayram arası 70 gün ama her gün zam geliyor. Halkımız başka şehirde olan ailelerini ziyaret edemiyor. Gençler okudukları şehirden memleketlerine seyahat edemiyor.

Arife günü İstanbul’dan Van’a gidip, bayramın dördüncü günü İstanbul’a dönecek birisinin ulaşım masrafı 2.500 liradan aşağı değil. Elbette ulaşım için her türlü hizmet yapılacak. Devletin en iyisini yapmak zorunda. Ama benim Siirt’teki memur arkadaşım Mustafa, uçağa binip İstanbul’daki annesini bayramda göremiyorsa, ben o havaalanını ne yapayım ya?”

Paylaşın

Babacan: Yargı, Erdoğan’ın Tut Dediğini Tutuyor, Sal Dediğini Salıyor

Demokrasi ve Atılım (DEVA) Partisi Genel Başkanı Ali Babacan, partisinin ‘Adil Yargı Eylem Planı’nı açıkladı. Partisinin genel merkezinde düzenlenen basın toplantısında konuşan Babacan “Adil bir yargı için en önemli değişiklik iktidar değişikliği olacak” dedi.

Haber Merkezi / Eylem planının ayrıntılarını DEVA Partisi Hukuk ve Adalet Politikaları Başkanı Mustafa Yeneroğlu paylaştı. Toplantıda DEVA Partisi Kurucular Kurulu üyesi Prof. Dr. Bilgehan Çetiner de hazır bulundu.

DEVA Partisi Lideri Babacan yaptığı konuşmada şu ifadeleri kullandı:

‘Bugüne dek 9 ayrı alanda eylem planı açıkladık. Bugün de ‘10 numara’ bir eylem planıyla karşınızdayız. Hukuk Devleti Yolunda, Adil Yargı Eylem Planımızın çok özel bir yeri var. Çünkü bizim her alandaki eylem planlarımızın başarıyla uygulanmasının olmazsa olmaz koşulu, Türkiyenin sağlam bir hukuk zeminine kavuşmasıdır.

“Sayın Erdoğan’ın tut dediğini tutuyor, sal dediğini salıyor”

Yargıya güven iyice sarsılmış durumda. Bunun çok basit bir sebebi var. Çünkü bu iktidar yargıyı, elinde sallandırdığı bir sopa olarak görüyor. Fikrini beğenmediği kişilere, kurumlara, şirketlere karşı kullandığı bir sopa. 84 milyon görüyor: Yargı kurumlarında kayırmacılık ve kadrolaşma yaşanıyor. Çok sayıda insan haksız yere tutuklanıyor. Yargı bağımsızlığı olmayınca, Sayın Erdoğan’ın tut dediğini tutuyor, sal dediğini salıyor.

“Amerika, Almanya pasaportunuz varsa bir nebze daha şanslısınız”

İşi öyle bir noktaya getirdiler ki, eğer sadece Türkiye Cumhuriyeti pasaportunuz varsa, Allah sizi mahkemeye düşürmesin. Yandınız. Ama Amerika, Almanya pasaportunuz falan varsa bir nebze daha şanslısınız. Böyle bir sistemde adaletten söz edilemez.

“Kurumların transit noktası olarak kullanıldığı ülkede adalet olmaz”

Akıl almaz iddianameler yazan savcıların ödüllendirildiği, Anayasa Mahkemesi üyeliği için, yargı kurumlarının ‘göstermelik basamak’ veya bir ‘transit noktası’ olarak kullanıldığı bir ülkede adalet olamaz. Anayasa Mahkemesi kararlarını tanımayan hakimlerin adeta ödüllendirilerek, Adalet Bakan Yardımcısı yapıldığı bir ülkede adaletten bahsedilemez. ‘İktidara hizmet’ etmenin öncelik olarak dayatıldığı bir yargı düzeni asla adaleti sağlayamaz.

“Ankara’da hâlâ hakimler var ve daima olacaklar”

Çürümeye direnen, işini doğru düzgün yapan hâkim ve savcılarımız elbette var. Bağımsız ve tarafsız kalmaya çalışan, hukukun evrensel ilkelerini ve vicdanının sesini dinleyen hâkim ve savcılarımız var. Hani derler ya, ‘Ankarada hakimler var’. Evet, Ankarada hâlâ hakimler var. Ancak onları da ceza niteliğindeki tayinlerle, disiplin cezalarıyla, soruşturmalarla, her türlü baskıyla yıldırmaya çalışıyorlar. Ama onlar varlar. Ve daima olacaklar. Tüm baskılara ve zorluklara rağmen hukuku koruyan yargı mensuplarımıza bir vatandaş olarak teşekkürlerimi sunmak istiyorum.

“En önemli değişim zihniyetin topyekûn değişmesi olacak”

“Hukuk devleti yolunda adil bir yargı için eylem planı diyoruz. Adil bir yargı için en önemli değişiklik iktidar değişikliği olacak. En önemli değişim ülkeyi yöneten zihniyetin yani bu iktidarın topyekûn değişmesi olacak. İktidar değiştiği anda, bizler iktidara geldiğimiz anda yargının üzerindeki baskı bir anda sona erecek.”

“Müfredata yeni dersler konulacak”

“Adil Yargı Eylem Planımız, ülkemizdeki yargı krizine karşı hukuk namına verdiğimiz bir yanıttır” diyen Babacan eylem planındaki şu taahhütleri paylaştı:

“Çocuklarımızın adalet bilinciyle büyümesini hedefliyoruz. İlkokuldan itibaren özgürlükçü demokrasi, hukukun üstünlüğü, insan hakları ve kadın erkek eşitliği derslerini eğitimde müfredata konulacak. Çünkü, hak bilincinin bir zihniyet meselesi olduğunu çok iyi biliyoruz.

“Kriterlere uymayan hukuk fakültelerini kapatılacak”

Ülkemizde çok ciddi anlamda hukuk fakültesi enflasyonu yaşandığını maalesef görüyoruz. Bu enflasyona bağlı olarak da hukuk fakültelerinin eğitim standardı düşüyor. Biz, hukuk eğitiminin niteliğini artıracağız. Hukuk eğitimi için gereken kriterlere uymayan hukuk fakültelerini kapatacağız. Herkes işini ciddiye alsın.

“Çoklu baro sistemine son verilecek”

DEVA Partisi iktidarında, avukatlık mesleğini güçlendirecek adımlar atacağız. Çoklu baro sistemine son vereceğiz. Ceza yargılamalarında, savunma makamı ile iddia makamını eşitleyeceğiz. Öncelikle duruşma düzeninde savcı ile avukatın eşit konumda oturmasını sağlayacağız. Bu, Avrupa Birliği normlarıdır.

“Avukatların geliri iyileştirilecek”

Avukatların gelirini iyileştireceğiz. Adalet Bakanlığı bütçesinden stajyer avukatlara ödenek ayıracağız. Adli yardım ve CMK hizmeti veren avukatlara ödenen ücretleri artıracağız. Bağlı çalışan avukatlara, baroların belirlediği tavsiye niteliğindeki ücretlerden düşük maaş verilmesini engelleyeceğiz.

“Hâkim ve savcılar kimseye referans borcu hissetmeyecek”

Hâkimlik ve savcılığa girişte mülakatı kaldıracağız. Yazılı sınavlarda başarılı olan adayları eleyen, başarısız olan adayları ise üst sıralara yükselten uygulamaya son vereceğiz. DEVA iktidarında, yargıda liyakat konuşacak. Hâkim ve savcılarımıza coğrafi teminat getireceğiz. Hâkim ve savcılar hiç kimseye referans borcu hissetmeyecek. Disiplin suçu olmadığı sürece, iktidar hiçbir şekilde onları görevden alamayacak. Zaten bağımsızlık böyle sağlanıyor.”

“HSK’da işler rayından çıktı, iyi yeni yapı kuracağız”

Hakimler ve Savcılar Kurulu’nu kapatacağız. Orada işler rayından çıktı. Hakimler Kurulu ve Savcılar Kurulu olarak iki yeni yapı kuracağız. Hâkimler Kurulu’nda bakan dahil, Adalet Bakanlığı’ndan temsilciye yer vermeyeceğiz. Hakimler Kurulu ve Savcılar Kurulu üyeliklerinde ‘çoğulculuğu’ sağlayacağız. ‘Farklı kanallardan üye seçimi’ ile oylamalarda ‘gizli ve tek oy seçim’ usulünü getireceğiz. Herhangi bir grubun, kurullara egemen olmasını engelleyeceğiz.

“Krizlerin ortağı AYM’yi kapatmak istediğini söylüyor, kafaya bak”

İktidar ortakları Anayasa Mahkemesi başkanını ve üyelerini alenen tehdit ediyor. Hatta hızını alamayan Krizlerin Ortağı, Anayasa Mahkemesi’ni kapatmak bile istediğini söylüyor. Kafaya bak kafaya. Onlar ne yaparlarsa yapsınlar, boş. Biz, DEVA Partisi iktidarında, Anayasa Mahkememizi güçlendireceğiz. Lamı cimi yok bunun Çünkü Anayasa Mahkemesi, hedefimizdeki tam demokratik siyasal sistemin tam da merkezinde olmak zorundadır. Hedefimiz vatandaşımızın tüm hak ve özgürlüklerini korumaktır. 12 Eylül 2010 referandumuyla kazandığımız Anayasa Mahkemesine bireysel başvuru hakkının kapsamını genişleteceğiz.

“AYM üyelerine mülakat sistemi”

Anayasa Mahkemesinin yapısında da değişikliğe gideceğiz. Mahkeme’nin üye sayısını 15’ten 21e yükselteceğiz. Bu 21 üyenin 18ini TBMM nitelikli çoğunlukla seçecek. Böylece Yüksek Mahkemenin demokratik meşruiyetini sağlayacağız. TBMM’de, Anayasa Mahkemesine seçilecek adaylarla görüşme, mülakat sistemi getiriyoruz. Bu mülakatlar da canlı yayınlanacak.

“Yargıtay, Danıştay ve Sayıştay’dan belirlenecek adaylara 5 yıl şartı”

Yandaşlıkmış, candaşlıkmış; bu payeler kalmayacak. Şu kimin adamı, bu kime yakın gibi şeyler konuşu mi? Kimsenin aklından geçmeyecek. Herkes “Anayasa Mahkemesi üyesi oraya hak ederek gelmiştir’ diyecek. Ayrıca, Anayasa Mahkemesine; Yargıtay, Danıştay ve Sayıştay tarafından belirlenecek adaylarda en az 5 yıl Yüksek Mahkeme üyesi olarak görev yapmış olma şartını getireceğiz. Ara durak, transit geçiş de bitmiş olacak.”

“Adil ve makul sürede yargılama için tüm düzenlemeleri yapacağız”

Anayasa Mahkemesi’ne yapılan bireysel başvurular arasından esastan incelenen dosyalarda verilen kararların yüzde 97 oranında hak ihlaliyle sonuçlandığını hatırlatan Babacan, bu kararların yüzde 71’inin adil yargılanma hakkını ihlali olduğuna dikkat çekti. Babacan sözlerini şöyle sürdürdü:

“Devletin ilk derece mahkemeleri, Anayasa Mahkemesi’nin esastan incelediği 100 dosyanın sadece 3’ünde hakkaniyete uygun bir karar vermiş. Yazık değil mi? Devletin üstünden bu utancı kaldıracağız. Yargılamaların, adil bir şekilde ve makul bir sürede tamamlanması için gerekli tüm düzenlemeleri yapacağız.

“AYM ve AİHM kararları uygulanacak”

DEVA Partisi iktidarında; Anayasa Mahkemesinin ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin aldığı kararların derhal uygulanmasını sağlayacağız. ‘Tanımıyorum’ gibi sözler, bu hoyrat dönemin basın arşivine konacak.

“Parti komiseri gibi davrananların önüne geçeceğiz”

Hukukun üstünlüğünü tesis edeceğiz. Yürütmenin yargı üstündeki gölgesini kaldıracağız. Yargı mensuplarından, ‘parti komiseri’ gibi davrananların önüne geçeceğiz. Suçsuz insanlara, suçlu muamelesi yapmayacağız.”

Eylem planının ayrıntılarını DEVA Partisi Hukuk ve Adalet Politikaları Başkanı Mustafa Yeneroğlu paylaştı. Yeneroğlu, konuşmasına yazar Franz Kafka’nın Dava adlı romanında yer alan Josef K. karakterinin “Bir sürü boş şey arasında adalet kaybolup gidiyor. Ortada hiçbir şey yokken mahkeme bir suç yaratıyor” sözleriyle başladı.

Anayasa Mahkemesi Başkanı Zühtü Arslan’ın “Radikal adımlar atılmalı” sözlerine dikkat çeken Yeneroğlu şunları söyledi:

“Beka meselesi zulmün kendisidir”

“Ya gerçek bir hukuk devleti olacağız ya da hep beraber zulme hapsolacağız. İbn Haldun’u hatırlayalım. O büyük düşünürün Mukaddime’de dediği gibi; insanlara haklarının verilmemesi ve hakların ihlal edilmesi bir zulümdür. Bu zulmün bedeli ağırdır. Zulüm, yani insan haklarının ihlal edilmesi, toplumun ve medeniyetin harap olmasına ve ne yazık ki bir süre sonra devletin çökmesine neden olur. Beka meselesi, aslında zulmün kendisidir. Zulüm beka meselesidir.

“Barolar politikaya karışamaz gibi yaklaşımlar hukuk devletinden uzak”

Barolar politikaya karışamaz gibi yaklaşımlar hukuk devletinden uzak bir zihniyetin tezahürüdür. Barolar tabii ki konuşacak. Baroların hukukun üstünlüğünden başka bir ideolojik yaklaşıma tabi olmalarını doğru bulmuyoruz.

“Hâkim ve savcılığa giriş sisteminin detayları”

Hâkim ve savcıların mesleğe girerken öncelikle Hukuk Mesleklerine Giriş Sınavı’ndan aldıkları puana göre ilk elemeleri yapılacak. Sonra çoktan seçmeli bir yazılı sınav yapacağız. Çoktan seçmeli sınavdan geçen adayları bu sefer ikinci aşamada, klasik sorulardan oluşan, muhakeme yeteneklerini ölçen bir sınava tabi tutacağız. Böylece başarılı, nitelikli bir hukukçu hiç kimseden referans almadan mesleğe girebilecek. Dahası meslek hayatı boyunca kendini birilerine manevi bir borç ödemek zorunda hissetmeyecek.

“Yüksek yargıda cinsiyet kotası”

Hâkimler Kurulu ile Savcılar Kurulu üyelerinin görev süresini 6 yıllık tek seferle sınırlayacağız. Üyelerin en az yarısının TBMM tarafından ve siyasi tarafsızlığı sağlayacak şekilde üçte iki nitelikli çoğunlukla seçilmesini esas alacağız. TBMM tarafından seçilecek adayların kamuya açık bir biçimde mülakata tabi tutulmasını sağlayacağız. Hem Hâkimler Kurulu’nda hem Savcılar Kurulu’nda ve hem de bütün yüksek mahkemelerde cinsiyet kotası öngöreceğiz.”

Paylaşın

DEVA Partisi’nde Toplu İstifalar

Demokrasi ve Atılım Partisi (DEVA) Muğla Kurucu İl Başkanı Tolga Keskin ve il yöneticileri partinin değer yargılarıyla ortak bir noktada örtüşmedikleri gerekçesiyle toplu istifa kararı aldı.

OdaTV’nin haberine göre, DEVA Partisi Kurucu İl Başkanı Tolga Keskin, “Partinin içindeki rahatsızlıklardan ötürü biz istifamızı vermiştik ayrılmak istediğimizi belirtmiştik. Onlar da bir atama yaptılar. Bizim bilgimiz dâhilinde oldu her şey. Yani teşkilatlanmamız ile sıkıntılar vardı” dedi.

DEVA Partisi’nden istifa eden 40 kişinin yaptığı yazılı açıklamada şu ifadelere yer verildi:

“Muğla İl Başkanı Sn. Tolga Keskin önderliğinde, korku ve diken üstünde yaşadığımız memleketimize sahip çıkmak amacı ile ve çocuklarımıza, gençlerimize güçlü ve onurlu bir Türkiye emanet etmek üzere siyasi bir yola çıktık.

İnandığımız taşın altına elimizi koyarken, inanç ve amacımız; ülkemizin getirildiği mevcut durumdan kurtarmak, ulusal ve uluslararası saygınlığını hak ettiği yere getirmek idi. Parti programımızı özümser ve sahip çıkarken, partimizin teşkilatlanma biriminin liyakat çizgisinin hayallerimiz ve inancımız ile aynı yolda olmadığını fark ettik. Üzülerek gördük ki; menfaatler ülkemizin çıkarına değilmiş.

Muğla İl Yönetimi olarak; Deva Partisi ile aynı inançlara sahip olmadığımız, değer yargılarımızın ortak noktada örtüşmemesi sonucunda toplu toplu olarak ayrılma kararı vermiş bulunmaktayız.”

Paylaşın

DEVA Lideri Babacan: Bunlar Yapamıyor, Seçim Yakın

DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan, “Seçim yakın, kasımda da olsa, haziranda da olsa seçim yakın. Şu anda hükümetin yapması gereken şu, ‘Beceremedim, yapamadım. Enflasyonu, kuru, dövizi patlattım’ diyerek bırakıp gitmesi lazım. Yanlışta ısrar edilmez. Hep beraber ülkeyi ayağa kaldıracağız” dedi.

Ali Babacan, bir dizi ziyaret için geldiği Kuşadası’nda partisinin il ve ilçe yöneticileriyle kahvaltıda buluştu. Babacan, ilçe binasının açılışında zeybek gösterisi izledi ve keşkek karıştırdı.

Babacan, Türkiye’de krizlerin çok büyüdüğünü ve derinleştiğini, her alanda problemlerinin arttığını belirterek dün gece yaşanan ekonomik gelişmeleri eleştirdi. Maliye Bakanı, Merkez Bankası ve BDDK’nın açıklamalarını eleştiren Babacan, şu ifadeleri kullandı:

“Çok uzaklara gitmeden, sadece dün geceden bu sabaha yaşadıklarımıza bakın. Ellerine yüzlerine bulaştırdılar. Ne yapacaklarını şaşırdılar. Dolar 17 lirayı geçti faizler yükseliyor. Türkiye dünyada artık riskli ülke olarak görünüyor. Dün bütün devlet kurumları sözüm ona açıklamalar yaptılar. Bir açıklama yetmedi, üç, dört yetmedi, beş açıklama yapıldı. Sabah uyandık, piyasalar açıldı, dolar kuruna baktık zerre kadar faydası yok. Devleti oyuncağa çevirdiler koskoca BDDK açıklama yapıyor, Merkez bankası açıklama yapıyor, Hazine açıklama yapıyor sonuç sıfır. Bu kurumlar bir araya gelip konuştuğu zaman piyasaların kendisine çeki düzen vermesi gerekiyor.

İktidar kontrolü elden kaçırdı. Bunlar yapamıyor, yapamayacaklar. Bu işi bilmiyorlar. Bilmediklerinin de farkında değiller. Şu an için ülkenin başındaki kişi ‘Ekonomistim’ diyor. Ülkeyi ne hale getirdiğini gördük. Çarşı pazarda herkes ülkenin düştüğü durumu gayet iyi biliyor. Fiyatlar üçe dörde katladı. Yazıktır bu ülkeye günahtır, bilmiyorsanız yapamayacaksanız çekilin gidin. Bu ülke sizin yükünüzü taşımak zorunda değil.”

‘Bittik, para kazanamıyoruz’

Babacan’ın konuşması sırasında caddeden geçen bir minibüs şoförü, “Bittik. Para kazanmıyoruz. Çoluk çocuğumuzun ekmeği çıkaramıyoruz. Sizden umut bekliyoruz” diye bağırdı. Babacan’ın mikrofonu verdiği minibüsçü aynı sözleri bu defa kalabalığa söyledi.

Babacan ise “Görüyorsunuz, bir dokunuyorsunuz bin ah işitiyorsunuz. Ülkenin gerçeği bu, kim ne derse desin. Şu an Türkiye Avrupa’da en yüksek enflasyonu yaşayan ülke. Bugün mazot 28-29 lira, yazık değil mi? Lastik 2 bin 500 lira. İş yapıp, alnının teriyle para kazanarak mutlu olan hiç kimse yok. Vatandaşa bir dokunuyorsunuz bin ah işitiyorsunuz. Ülkenin durumu bu” diye konuştu.

Vatandaşın dayanacak gücü kalmadığını söyleyen Babacan, şunları kaydetti:

“Seçim yakın, kasımda da olsa, haziranda da olsa seçim yakın. Günler sayılı. Vatandaş bize soruyor, bu sürede nasıl dayanacağız? Haklısınız. Şu anda hükümetin yapması gereken şu, ‘Ben beceremedim, yapamadım. Enflasyonu, kuru, dövizi patlattım’ diyerek bırakıp gitmesi lazım. Olması gereken bu. Yanlışta ısrar edilmez. Bunlar ısrarla inatla yanlış yapıyorlar. Ama hep beraber başaracağız. Türkiye büyük bir ülke. Hep beraber ülkeyi ayağa kaldıracağız.”

(Kaynak: Gazete Duvar)

Paylaşın

Babacan’dan Dikkat Çeken ‘Erdoğan’ Videosu

Demokrasi ve Atılım (DEVA) Partisi Genel Başkanı Ali Babacan, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın 2015 yılından bugüne kadar dolar kuruna ilişkin açıklamalarının yer aldığı bir videoyu sosyal medya hesabında paylaştı.

Babacan’ın paylaştığı videoda, Erdoğan’ın farklı tarihlerde dolar kuru hakkında yaptığı yorumlar ile kurun o günkü değerine yer verildi. Babacan, paylaşımına, “Cumhurbaşkanı ülkenin para birimini pul olarak güncelledi” notunu düştü.

Erdoğan’ın videoda yer verilen açıklamaları ve dolar kurunun o günkü değerleri şöyle:

  • 6 Mart 2015-dolar kuru 2,60 TL: Dolara aşırı derecede yatırım yapanlar yaya kalabilirler.
  • 24 Mayıs 2018-dolar kuru 4,71 TL: Kısa vadede kurdaki dalgalanmanın önünü kesebilecek imkanlara da sahibiz.
  • 31 Ağustos 2018-dolar kuru 6,56 TL: Döviz kuru ne olacak diyen varsa onlara da cevabımız şudur; ‘bu da geçer yahu’ olacaktır.
  • 1 Aralık 2021-dolar kuru 13,36: Kur dediğin bugün artar, yarın düşer.
  • 17 Şubat 2022-dolar kuru 13,62: Ülkemizin ayağına vurulan her pranga gibi faiz prangasını da döviz kuru prangasını da enflasyon prangasını da parçalayıp atacağız.
  • 27 Mayıs 2022-dolar kuru 16,37: Kur ve enflasyon sorunun üstesinden elbette geleceğiz.

Videonun sonunda ise “Bugün 1 ABD doları eşittir 17,18 Türk lirası” yazısı yer aldı.

Paylaşın

DEVA Lideri Babacan: Erdoğan Kazanamaz

Demokrasi ve Atılım Partisi (DEVA Partisi) Genel Başkanı Ali Babacan, FOX TV’de İsmail Küçükkaya ile Çalar Saat programında gündemin öne çıkan başlıkları hakkında değerlendirmelerde bulundu.

DEVA Lideri Babacan, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “Bu kardeşinize saldırmak Türkiye’ye saldırmaktır” sözlerini, kağıda “Türkiye eşit değildir Erdoğan” yazarak yanıtladı. Erdoğan’ı “‘Türkiye eşittir Erdoğan’ denklemini kurmaya çalışıyor” diyerek eleştiren Babacan, canlı yayında denklemi değiştirdi. Babacan şu ifadeleri kullandı:

“Kendisini ülkeyle ve milletle özdeşleştiriyor. Öyle değil, kimse kusura bakmasın. Bugün seçim olsa Sayın Erdoğan kazanamaz. Kazandığı dönemde bile 50+1’le kazandı. 50+1’le seçimi kazanan cumhurbaşkanı nasıl ‘Ben Türkiye’yim’ der? Kendisine oy vermeyen insanlarla kendisini nasıl eşitler? ‘Türkiye eşittir Erdoğan’ denklemini kurmaya çalışıyor. Böyle değil. Türkiye eşit değildir Erdoğan. Türkiye, Erdoğan’dan çok büyüktür. Türkiye 1’den çok büyüktür. Kimse laf oyunlarıyla insanları kandırmaya çalışmasın.

‘Ben olmazsam Türkiye olmaz’ demeye getiriyor. Bu ülkenin aslanlar gibi gençleri, pırıl pırıl siyasetçileri var. Türkiye’de ülkeyi kendisinden çok daha iyi yönetecek güçlü bir kadro var. Artık Erdoğan dönemi bitiyor. Müsait bir yerde inmesi lazım.”

‘Önceliğimiz, ortak cumhurbaşkanı adayı belirlemek’

Olur da 6’lı masa herhangi bir şekilde ortak bir aday belirleyemezse, ortak aday konusunda mutabakat sağlanamazsa o zaman DEVA Partisi’nin Genel Başkanı Ali Babacan doğal olarak cumhurbaşkanı adayıdır. Önceliğimiz ve temel hedefimiz ortak bir cumhurbaşkanı adayı belirlemek ve adayımızın ilk turda açık farkla seçimi kazanmasıdır.

Böylesine enflasyonu Türkiye 25 yıldır görmedi. En son Çiller döneminde yaşanmıştı. O da ekonomistti ya… Zaten kim ‘Ben biliyorum bu işi, tek başıma yapacağım’ diyorsa, ondan korkun. Enflasyonun kökünü kazıp indiğinizde döviz kurundaki patlamayı görüyorsunuz. Döviz kurundaki patlamanın en önemli sebebi ise Sayın Erdoğan’ın talimatla Merkez Bankasını kafasına estiği gibi yönetmeye başlaması ve yanlış talimatlarla yanlış işler yaptırmasıdır.”

‘200 lira tedavüle girdiğinde 123 dolar ediyordu’

Türk lirasının değer kaybını anlatmak için cebinden 200 liralık banknot çıkartan Babacan sözlerine şöyle devam etti:

“Bu paranın tedavüle girdiği tarih 2009. 2009’da 200 liramız tam 123 dolar ediyor. Bu 200 lirayı ben size bir programda göstermiştim. ‘123 dolar indi 23 dolara’ demiştim. Şimdi yeniden program yapıyoruz. Şimdi kaç dolar ediyor? 12 dolar.

Cumhurbaşkanı ne yapacağını ne diyeceğini şaşırmış durumda. Panik halinde önündeki bütün düğmelere basıyor. Her gün bir başka bahane buluyor. 2013’te olmuş bir olayın 2022 yılındaki ekonomiyi etkilemesi diye bir şey düşünülebilir mi? Diyelim ki o dönemde yaşananlar ekonomi üzerinde etkili oldu, aradan 9 sene geçmiş. Son 4 yıldır tek imzayla yetkili. Başarısızlığın gerekçesi olarak ta 9 sene önceki olayları göstermek tamamen bir çaresizlik ve tükenmişlik. Sayın Erdoğan yoruldu. Bu memleketi de yoruyor. Artık ayrılmanın zamanı geldi.

Yeniden ilan ediyorum bütün Türkiye’ye. Savcılık da mahkeme de duysun: Gezi davasıyla ilgili şahsi bir mağduriyetim yok. Mağdur değilim. Bununla ilgili hiçbir başvurum yok ki geri çekileyim.

‘Kavala davası, bir kişi üzerinden bütün iş dünyasına ayar vermektir’

Ülkeyi yöneten siyasi irade bazı davalara kafayı takıyorsa mahkemelerin hareket alanı kalmıyor. Kavala davası nedir, biliyor musunuz? Bir kişi üzerinden bütün iş dünyasına ayar vermektir.”

“Halkla buluştuğumuz zaman, DEVA Partisi’yle ilgili tablo hiçbir anketin göstermediği kadar güçlü” diyen Babacan partisinin hazırladığı tüm eylem planlarını eylül ayına kadar açıklayacaklarını da duyurdu:

“Bu ayın ortasında Yargı Reformu Eylem Planımızı açıklıyoruz. Arkasından sağlık, gençlik, turizm, sanayi geliyor. Eylül ayına kadar bütün eylem planlarını açıklamış olacağız.”

Paylaşın