Babacan’dan Erdoğan’a Dikkat Çeken ‘İmza’ Yanıtı

Partisinin Siirt’te düzenlediği mitingde konuşan DEVA Lideri Babacan, “Siirt’e geldiğinde Sayın Erdoğan benim için ‘Yahu sen ne yaptın? İmzayı ben attım’ diyor. Kendisine sesleniyorum. 4 yıldır bu ülkeyi tek imzayla yöneten siz değil misiniz? Tam yetkili sizsiniz” dedi ve ekledi:

Haber Merkezi / “Tek imzayla aklınıza gelen her şeyi yapabiliyorsunuz. Madem keramet imzada, şöyle bir imza atın da şu enflasyonu düşürüverin. Fiyakalı bir imza atın da hayat pahalılığını bitiriverin. Ağzıyla kuş tutsa yapamaz. Çünkü bilmiyor. Bilmediğinin de farkında değil. Bilenlerle de çalışmıyor.”

Demokrasi ve Atılım (DEVA) Partisi Genel Başkanı Ali Babacan, partisinin Siirt’te düzenlediği mitingde konuştu. Babacan’ın açıklamalarından satırbaşları şöyle:

“Çetelerle, mafyayla, karanlık isimlerle vatandaşın üzerine korku salanların karşısına dimdik duracağız. Çete, mafya ne demek? 1990’ların Türkiye’si demek. 90’lar demek, faili meçhuller demek. Biz hiç kimsenin bu ülkeye yeniden 1990’ları yaşatmasına izin vermeyiz.

Geçen hafta Musa Anter davası vardı. Zamanaşımı nedeniyle davayı düşürdüler. Bir kere daha vurdular Musa Anter’i. Anter davası da ‘cezasızlık zulmüne’ kurban gitti. Tıpkı JİTEM davalarında olduğu gibi, tıpkı Roboski’de olduğu gibi, tıpkı Şenyaşar davasında olduğu gibi.

Ülkeyi 90’lara döndürmeye çalışanların karşısında dimdik dururuz. Bizim için asıl mesele; devleti hukuka döndürmektir. Türkiye’yi özgürleştirmektir. Devleti çetelerden temizlemektir. Kamu kaynaklarının yandaşlara peşkeş çekilmesini önlemektir. Milletin kaynaklarını millet için harcamaktır. Torpili, kayırmacılığı, yolsuzluğu yok etmektir. Memleketin sorunlarını çözmektir. Asıl mesele; 783 bin kilometrekare vatan topraklarında özgürlüğün, zenginliğin ve adaletin türküsünü hep bir ağızdan söylemektir.

Özgür ve zengin bir Türkiye için bu yola çıktık. Her bir vatandaşımızın elin Avrupalısının yaşadığı standartlarda yaşaması için çıktık. Hedefimiz budur. İktidarı değiştirdiğimizde ve DEVA Partisi’ni Meclis’te en güçlü şekilde temsil ettiğimizde hedeflerimize doğru dev bir adım atacağız. Vesayet kalıntılarının hesaplarını boşa düşüreceğiz. Devleti, milletin hizmetkârı yapacağız.

Ekonomik krizi çözeceğiz. 6 ayda bu kriz iklimini ortadan kaldıracağız. Enflasyonu da en geç 2. yılın sonunda tek haneye düşüreceğiz. Ben bu ülkede iki büyük ekonomik krizi çözen ekibin başında oldum. 2001-2002 ve 2008-2009 krizi. Ayinesi iştir kişinin lafa bakılmaz. Eğer iki büyük krizi çözen başka bir kadro varsa, buyursunlar çözsünler.

Siirt’e geldiğinde Sayın Erdoğan benim için ‘Yahu sen ne yaptın? İmzayı ben attım’ diyor. Kendisine sesleniyorum. 4 yıldır bu ülkeyi tek imzayla yöneten siz değil misiniz? Tam yetkili sizsiniz. Tek imzayla aklınıza gelen her şeyi yapabiliyorsunuz. Madem keramet imzada, şöyle bir imza atın da şu enflasyonu düşürüverin. Fiyakalı bir imza atın da hayat pahalılığını bitiriverin. Ağzıyla kuş tutsa yapamaz. Çünkü bilmiyor. Bilmediğinin de farkında değil. Bilenlerle de çalışmıyor.”

Paylaşın

Ali Babacan’dan ‘Ortak Aday’ Açıklaması: Şimdiden Açıklanması Riskli

Cumhurbaşkanlığı seçiminde ortak adayın şimdiden açıklanmasının son derece riskli olacağı görüşünü dile getiren DEVA Lideri Babacan, “Şu anda kamuoyunda ismi az ya da çok tartışılan isimler değişiyor. Geçen sene çok tartışılan isimler bu sene değişti.  Yine değişir. Bize de çarşıda pazarda çeşitli isimler söylüyorlar. ‘Vakti değil’ diyoruz.” dedi.

HDP’yle ilişkilerle ilgili de “Altılı masanın mutabakatla götürebileceği bir şey olmayabilir” diyen Babacan, “Gündemimizde geçiş sürecinin yol haritası ve temel politikalar vardı. Daha önce HDP gündeme geldi, son turda gelmedi. Ama biz hHDP ile ayrıca görüşüyoruz. Partimiz kurulduktan sonra genel başkanlar da genel başkan yardımcıları da görüştü. HDP ile diyalog kanallarımız açık, henüz işbirliği alanımız yok. (HDP ile ilişki) altılı masanın mutabakatla götürebileceği bir şey olmayabilir. Altı parti var, hepsinin ayrı ayrı politikaları var.” ifadelerini kullandı.

DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan, televizyon, haber siteleri ve gazetelerden yaklaşık 20 genel yayın yönetmeni ile İstanbul’da bir araya geldi; siyaset gündeminde yer alan konulara ilişkin değerlendirmelerde bulundu.

T24’ün aktardığına göre DEVA Lideri Babacan, “Ortak adayın netleşmemiş olması sizi siyasi olarak zorlamaya başladı mı, insanlardan isim önerisi geliyor mu? Anayasa değişikliği sonrası tekrar seçim olacak mı?” şeklindeki sorular üzerine şunları söyledi:

“Şart değil. Bu da karar verilecek bir konu. İsim konusunda baskı hissetmiyoruz. Aday isminin şimdiden açıklamasının son derece riskli olacağını, ciddi karışıklık olacağını düşünüyoruz. Şu anda kamuoyunda ismi az ya da çok tartışılan isimler değişiyor. Geçen sene çok tartışılan isimler bu sene değişti.  Yine değişir. Bize de çarşıda pazarda çeşitli isimler söylüyorlar. ‘Vakti değil’ diyoruz.”

“A planı ortak aday, ama uzlaşma olmayabilir de”

DEVA Partisi lideri, “Ortak aday konusunda uzlaşma olmazsa ne olacak?” sorusuna karşın da şunları kaydetti:

“Olmaya da bilir! A planımız elbette ortak aday. Türkiye için doğrusunun bu olduğuna inanıyoruz. Ama olmazsa ne yapacağımızı şaşırmayacağız. Adayda uzlaşma olmazsa da altına imza attığımız taahhütlere uyarız. Mesela, ortak aday olmasa da seçim güvenliği için birlikte çalışırız. Uzlaşma olmazsa kendi adayımız olacağını söylemiştik.”

“Biz genel başkanların konuşmalarına bakarız”

Babacan’a, CHP İstanbul Milletvekili Gürsel Tekin’in “Elbette HDP’ye bakanlık verilebilir, her partiye verilebilir” sözü hatırlatılarak “Altılı masa partilerinin temsilcilerinden gelen farklı açıklamaları nasıl değerlendiriyorsunuz?” sorusu da yöneltildi; kendisinin buna yanıtı şöyle oldu:

“Biz partilerin kurumsal karar verme mekanizmalarına ve genel başkanların konuşmalarına bakarız. Her açıklamaya bakarsak tartışma bitmez, partiler devasa yapılar. Bir arkadaş çıkar görüşünü açıklar, ne yapalım. Biz bu konuda çok rahatız. Ama genel başkan söylüyorsa önemlidir. Esas olan kurullar ve genel başkanlardır.

Diğerlerini de dinliyoruz tabii. Aşırı ‘parti disiplini, konuşma sus’ demiyoruz. Parti disiplini ülkede fazla sert, ifade özgürlüğü de önemli. Yoksa parti sorunları içten içe büyüyor. Ben görüşmelerimde bunları konuşmadım. Çok büyük sorunlar var, gelin onları konuşalım,  diyoruz.

Bu koalisyonlar eski koalisyonlardan çok farklı, çünkü eskiler seçimden sonra kurulurdu. Yürütme erkinin tek kişide toplandığı bir sistemde seçime gidiyoruz. Belki tarihte bir kez olacak bu süreç. Geçiş sürecini nasıl yöneteceğiz? Mevcut anayasa var. Yoksullara, gençlere  ‘Bekleyin, sistemle uğraşıp sonra sorunlarınızla uğraşacağız’ diyemeyiz. Vatandaş, ‘Sistemle uğraş ama ben yanıyorum, yangını da söndür’ diyecek. Çok iyi planlamak lazım.”

“Altılı Masa, HDP’yle ilişkiyi mutabakatla götürmeyebilir”

(HDP meselesi hiç mi gündeme gelmedi 6’lı Masa’da? sorusu üzerine) Hayır, bu son turda gündeme gelmedi. Gündemimizde geçiş sürecinin yol haritası ve temel politikalar vardı. Daha önce HDP gündeme geldi, son turda gelmedi. Ama biz HDP ile ayrıca görüşüyoruz. Partimiz kurulduktan sonra genel başkanlar da genel başkan yardımcıları da görüştü. HDP ile diyalog kanallarımız açık, henüz işbirliği alanımız yok. (HDP ile ilişki) altılı masanın mutabakatla götürebileceği bir şey olmayabilir. Altı parti var, hepsinin ayrı ayrı politikaları var.”

Paylaşın

DEVA Lideri Babacan’dan Tam Demokrasi Vurgusu

Partisinin çalışmaları için gittiği Tunceli’de halka seslenen DEVA Lideri Babacan, tam demokrasi vurgusu yaparak, “Kürt meselesini de Alevi meselesini de çözmenin aslında tam zamanıdır. Türkiye buna hazırdır. Ancak bu cesaret ve samimiyet işidir. Ankara’nın artık cesur olma vakti gelmiştir. Kangrenleşen sorunları çözme vakti gelmiştir. Yaraları sarmak, yaralı hafızaları adaletle onarmak, yarınlara umutla bakmak bizim elimizde” ifadelerini kullandı.

Haber Merkezi / Babacan, konuşmasının devamında, “Bizim hedefimiz çok açık. Kimliği, dili, dini, mezhebi, siyasi görüşü, yaşam felsefesi ne olursa olsun, herkesin eşit ve onurlu bir vatandaş olduğu Türkiye’dir. Bizim hedefimiz, ‘Hepimizin Türkiye’sidir. Demokratik bir devlet, hiçbir vatandaşını yok sayamaz. Hiçbir vatandaşını beriki, öteki diye ayırt edemez. Bizim hedefimiz tam demokratik Türkiye’dir” dedi ve ekledi:

“Biz demokratız. Bizi herkesten ayıran en önemli ortak paydamız budur. Biz öyle yarım demokratlardan, yüzde 70 demokratlardan değiliz. Biz tam demokratız. Yüzde 100 demokratız. Bizim için demokratlık bir duruştur. Demokratlık; diğerini anlama özelliğidir. Demokrat olmak, aynı zamanda saygı duymak, diğerkamlıktır. Demokrat olacağız. Özgür olacağız. Eşit olacağız.”

Demokrasi ve Atılım (DEVA) Partisi Genel Başkanı Ali Babacan, parti çalışmaları kapsamı gittiği Tunceli’de halka seslendi. Babacan’ın konuşmasından öne çıkanlar şöyle:

“DEVA Partisi’ne göre, bugün; Kürt meselesini de Alevi meselesini de çözmenin aslında tam zamanıdır. Türkiye buna hazırdır. Ancak bu cesaret ve samimiyet işidir. Ankara’nın artık cesur olma vakti gelmiştir. Kangrenleşen sorunları çözme vakti gelmiştir. Yaraları sarmak, yaralı hafızaları adaletle onarmak, yarınlara umutla bakmak bizim elimizde.

Biz; neyin hak, neyin imtiyaz olduğunu çok iyi biliriz. Hiç kimse için hiçbir imtiyaz da istemiyoruz. Biz sadece hakkın terazisinde eşitlenmeyi hedefliyoruz. ‘Eşit vatandaşlık’ hukuku diyoruz. Eşit vatandaşlığın Türkiye’nin pek çok sorununu çözme yönünde dev bir adım olacağını biliyoruz.

Demokrasi açığı Türkiye’de çok acılar yaşattı, yaşatıyor. Dersim, tarih boyunca ayrımcılığa, haksızlığa maruz kaldı. Bunu çok iyi biliyorum. Sözü yasaklayarak acıları saramazsanız. Sorunları inkâr eden, o sorunu hiçbir zaman çözemez.

“Kimse çıkıp ‘Alevi şöyle olur, böyle olur’ diye konuşmayacak”

İktidar, Alevi vatandaşlarımızı rahatlatacak adım atmak istiyorsa önce ayrımcılık hissettiren uygulamaların hepsine son verecek. Kimse çıkıp ‘Alevi şöyle olur, böyle olur’ diye kafasına göre konuşmayacak. Arkadaş, hiç kimseye, kimliğini nasıl yaşaması gerektiğini dayatamazsın. Biz burayı özgürlükler ülkesi yapacağız. Herkes kendi inancını, yaşam tarzını nasıl yaşamak istiyorsa öyle yaşayacak. Devletin görevi insanların inancına, yaşam tarzına şekil vermek değil.

Alevilerin kamuda istihdamının önündeki fiili engellerin hepsini biliyoruz. Bundan gerçekten çok rahatsızız. Hiçbir vatandaşımızın, devlette işe girerken, terfi alırken, üst düzey yönetici olurken ayrımcılığa uğramasına izin vermeyeceğiz.

Cemevlerine, camilere tanınan maddi ve diğer hakların tamamını tanıyacağız. Devlet camilere nasıl destek veriyorsa, aynısı cemevlerine uygulanacak. Bizim belediyelerimiz imar planlarında cemevlerine yer ayıracak. Özgürlükçü laiklik anlayışımızdan hiçbir zaman sapmayacağız. Tekrar ilan ediyorum: İktidarımız döneminde herkes hakkın terazisinde eşitlenecek.

İnsanıyla arasına mesafe koyan devlet anlayışına son vermek için siyasetteyiz. Bugün bizim aramızda bariyer falan yok. Beraberiz, birlikteyiz, yan yanayız. Biz; sevginin, barışın, demokrasinin ve eşitliğin türküsünü her dilde söylemek için bugün buradayız. Biz; Diyarbakır’da Dicle’nin kenarında kuzuyu hatırlayan, Ankara’ya dönünce kurdun yanı başında hizaya girenlerden olmadık.

“Hedefimiz tam demokratik Türkiye’dir”

Bizim hedefimiz çok açık. Kimliği, dili, dini, mezhebi, siyasi görüşü, yaşam felsefesi ne olursa olsun, herkesin eşit ve onurlu bir vatandaş olduğu Türkiye’dir. Bizim hedefimiz, ‘Hepimizin Türkiye’sidir. Demokratik bir devlet, hiçbir vatandaşını yok sayamaz. Hiçbir vatandaşını beriki, öteki diye ayırt edemez. Bizim hedefimiz tam demokratik Türkiye’dir.

Biz demokratız. Bizi herkesten ayıran en önemli ortak paydamız budur. Biz öyle yarım demokratlardan, yüzde 70 demokratlardan değiliz. Biz tam demokratız. Yüzde 100 demokratız. Bizim için demokratlık bir duruştur. Demokratlık; diğerini anlama özelliğidir. Demokrat olmak, aynı zamanda saygı duymak, diğerkamlıktır. Demokrat olacağız. Özgür olacağız. Eşit olacağız.”

Paylaşın

Kürt Kökenli Seçmenler ‘Cumhurbaşkanı Adayı’ Olarak Kimi İstiyor?

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP), İYİ Parti, Saadet Partisi, Demokrasi ve Atılım (DEVA) Partisi, Gelecek Partisi ve Demokrat Parti’nin oluşturduğu ‘Altılı Masa’nın cumhurbaşkanlığı için ortak aday olarak kimi çıkartacağının henüz belli olmadığı bir dönemde Kürt seçmenlerin ve HDP’nin seçim denklemindeki önemi de çok tartışılan konular arasında.

Uzmanlar Kürt seçmenlerin ve HDP’nin oylarının bir adayın seçilebilmesinde farklı açılardan önemli olduğuna dikkat çekiyor.

Erkene alınmaması durumunda Haziran 2023’de düzenlenecek olan seçimlerde CHP, İYİ Parti, Saadet, DEVA, Gelecek Partisi ve Demokrat Parti’nin oluşturduğu altılı masanın adayı ile ilgili CHP’de ağır basan eğilim Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu. Masanın diğer ağır ortağı İYİ Parti ise Kılıçdaroğlu’nun adaylığına açık bir şekilde itiraz etmezken, Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş ismini ön plana çıkartıyor.

Muhalefetin adayı ile ilgili Kürt seçmenlerin ve HDP’nin oylarının kritik önemde olduğu da dikkat çekilen bir başka nokta.

Peki “Kürt seçmenler” derken yüzde kaçlık bir orandan bahsediliyor, bu seçmen kitlesinin profili nasıl ve Kürt seçmen cumhurbaşkanı adayı olarak kimi istiyor?

Toplumsal Etki Araştırmaları Merkezi (TEAM) Direktörü Ulaş Tol, Kürt seçmenlerin de her seçmen kategorisi gibi “yekpare ve homojen” olmadığını söyleyerek, mesela dindar Kürtlerin de çoğunluğunun HDP’ye oy verdiğini belirtiyor. Tol, AKP sadece dindar Kürtlerden destek bulduğu için, sanki dindar olanlar AKP’ye oy verir gibi bir yanılgı bulunduğuna dikkat çekerek, son yıllarda Kürt seçmen profilinin de değişmekte olduğunu şu sözlerle aktarıyor:

“Kürt seçmenler arasındaki iki kutuplu seçmen davranışı yerini görece çeşitlenen bir fotoğrafa bırakıyor. Bugün listede iki yerine birçok parti adı var. Hatta aynı hane içinde farklı eğilimler söz konusu. 2018 verilerine göre kabaca anlatmak gerekirse, Türkiye’de eğer 100 Kürt yaşıyor olsa, daha doğrusu oy kullanan 100 Kürt varsa yaklaşık 30’unun AKP’ye, 10-11 tanesinin CHP’ye, 55-60’ının da HDP’ye oy verdiğini tahmin ediyoruz.”

Tol, Kürt seçmenin beklentisinin “maksimalist” olmadığını, siyasetten bir anda tüm sorunlarını çözmesini beklemediğini söyleyerek, Kürtlerin daha çok reel siyaseti izlediğini ve tek başına ekonomiye ya da demokratik değerlere bakarak hareket etmediğini ifade ediyor.

Kürt seçmenlerin esas beklentisini “sorunların tekrar konuşulabilir olduğu, çözülebileceğine dair adımların atılmaya başlandığı bir iklime geçilmesi” olarak gözlemlediklerini belirten Tol, şöyle konuşuyor:

“İkinci olarak da Türkiye’nin başta ekonomi, eğitim gibi en temel sorunlarının çözümünde ne kadar ümit vaat ettiğine bakıyor. Öte yandan çoğunluğu için bugün iktidarın değişmesi tüm bu faktörler için ana koşula dönüşmüş durumda. Ancak iktidar değişirse Türkiye değişebilir ön kabulü belirleyici.”

AK Parti’nin Kürtlerdeki oy kaybı ne kadar?

Bu arada araştırmalarda görünen 2018’den beri Kürtlerin oy davranışlarında ciddi bir değişim olduğu yönünde.

Ruhavioğlu’na göre AKP’nin Kürt seçmenden 2018’de aldığı 30 puan, bugün 18-19’lara, hatta belki 16’lara kadar gerilemiş durumda. “Yani AKP Kürt seçmende üçte birden fazla destek kaybetmiş” diyen Ruhavioğlu, buna karşılık CHP’nin ise oylarını ikiye katladığını belirtiyor.

Ruhavioğlu, tüm bu oranlardan bahsederken Türkiye genelindeki Kürt seçmenler için konuştuğunu, yani sadece doğu ve güneydoğu olarak düşünülmemesi gerektiğini de sözlerine ekliyor.

Bu arada CHP’nin oluşturduğu Doğu Masası, Örgütlerden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Oğuz Kaan Salıcı’nın başkanlığında bölgedeki ikinci turunu sürdürüyor. CHP’li yetkililer son dönemde Kürt seçmenler nezdinde oylarını artırdıklarını kendilerinin de sahada bizzat gördüklerini belirterek, ismi “doğu” olmakla birlikte bu etkinin yurt geneline yayılmasını beklediklerini kaydediyorlar.

Kürt seçmen neden önemli?

Uzmanlara göre partiler arası oy geçişlerinde Kürt seçmenin önemi daha iyi anlaşılabiliyor.

Ruhavioğlu, son yıllarda Kürt seçmenlerde “AKP’den CHP’ye doğru bir akış” bulunduğunu ve bunun en başta AKP için büyük risk olduğunu belirterek, bu saptamasının ayrıntılarını şöyle anlatıyor:

“Çünkü Türkiye’de seçmen grupları içinde AKP’den en fazla kopan grup Kürtler. Yaklaşık yüzde 30-35 oranında bir kopuş var. Bu elbette ki AKP için çok büyük bir şey. Öbür taraftan CHP gibi oyunu iki katına çıkarmış herhangi bir demografik grup yok Türkiye’de. Yani CHP’ye de oy desteği taşıyan gruplar arasında en büyük grup Kürt seçmen. Dolayısıyla bunlar da Kürt seçmeni Türkiye’de önemli bir aktöre dönüştürüyor.”

Ruhavioğlu ayrıca genç seçmenlerin yaklaşan seçimlerde önemini hatırlatarak, alttan yeni seçmen geldikçe Kürt seçmenin oranının arttığını, “Bugün yetişkin nüfusta Kürt seçmenler yüzde 20 ise, genç seçmenler içinde yüzde 25’ten fazla” diyor.

TEAM Direktörü Tol da “genç Kürt seçmenin” önemini şu sözlerle aktarıyor:

“2023 seçimlerinde yüzde 10’un üzerinde bir oranda seçmen ilk kez oy kullanacak. Yeni seçmenin iktidara desteği belirgin düzeyde daha düşük. Kürt seçmenler arasında ise hem yeni seçmen oranı Türkiye ortalamasından daha yüksek hem de iktidar desteği daha da düşük. Dolayısıyla Kürtler arasında genelde gençler özelde de yeni seçmenler iktidarın oy kaybının önemli unsurlarından.”

HDP’siz denklem mümkün mü?

Öte yandan, son dönemde HDP’siz cumhurbaşkanlığı seçimini kazanmaya yönelik bazı olası denklemlerin konuşulduğu da göze çarpıyor. Peki bu matematik olarak mümkün mü?

Ruhavioğlu, HDP’nin oyunun sadece HDP oyu demek olmadığını söyleyerek, bu hususu şöyle açıklıyor:

“(HDP’nin 12 puanı gelmesin, Mansur Yavaş Erdoğan’ı yine de geçer) demek yanlış; çünkü HDP’nin Yavaş karşısında yaratacağı sinerji ya da oraya doğru gelecek bir rüzgarı kesmesi bir sürü başka yeri etkiler. Örneğin Türkiye’de Yavaş’ı sevmeyen solcular HDP desteğiyle oy verebilecek iken, HDP karşısında kaldığında onların da gelmesi zorlaşır.”

HDP’siz denklemlere ilişkin HDP’li üst düzey bir yetkili “Denemesi bedava, ama faturası yüklü olur” sözlerini sarf ediyor.

Tol ise HDP’li seçmenlerin önemli bir çoğunluğunun eğiliminin kolektif kararı izlemek olduğunu söyleyerek, bunun önemini Ankara yerel seçimini hatırlatarak şöyle anlatıyor:

“Yerel seçim öncesi Ankara’da saha araştırmalarımızda HDP’li seçmenlerin ağırlığı Yavaş’a oy vermeyeceğini, oy kullanmayacağını söylüyordu. Ancak muhtemelen Demirtaş’ın bağra taş basma çağrısının karşılık bulmasıyla büyük çoğunluğu Yavaş’a oy verdi. Bugün ise tersi bir kolektif tutum sadece HDP’lileri değil, AKP’den kopan Kürtleri de etkiler. Zira onların kopuş motiflerinde iktidarın milliyetçi söylemleri de önemli bir etken oldu.”

Bu arada HDP Grup Başkanvekili Saruhan Oluç, partisinin tutumunu dün Muş’ta yaptığı açıklamada “6’lı masa ile bir ittifakımız yok, yapmayı da düşünmüyoruz. Parlamento seçimlerinde bizim kendi ittifakımız var, cumhurbaşkanlığı seçimlerinde ise müzakereye açığız. Müzakere ederlerse konuşuruz, etmezlerse başımızın çaresine bakarız, kendi adayımızı çıkarırız” sözleriyle özetledi.

(Kaynak: DW Türkçe)

Paylaşın

Babacan’dan Dikkat Çeken ‘Ortak Aday Ve Seçim’ Açıklaması

Demokrasi ve Atılım (DEVA) Partisi Genel Başkanı Ali Babacan, Aksaray’da esnaf ziyaretinde bulundu. Sarıyahşililerle çay sohbetinde bir araya gelen Babacan kendisine yönetilen soruları yanıtladı.

Babacan’ın esnaf ziyaretleri sırasında oto galeri ve yakıt istasyonu sahibi bir esnaf, “Kurtarın artık bizi. Yeter yani, usandık artık. Sen gittin ülkenin başından, berbat ettiler Ali Bey. Valla bıktık, usandık. Adama arabayı satıyorsun, üç gün sonra alamıyorsun. Geçen sene 317 bin TL’ye araba verdim, şimdi 650 bin TL. Toplama adamları getirip ekonominin başına koyuyorlar. Bu ülkenin ekonomisini senden başkası düzeltemez” dedi.

Gazete Duvar’da yer alan habere göre, Ali Babacan ise esnafa, “Bizim dönemimizde ekonomi niye iyiydi, biliyor musunuz? Bütün kurumlara biz dürüst ve ehil insanları getirdik, işin başına koyduk. İşi bilenlerle çalıştık. İstişare ettik. İşi bilenleri uzaklaştırdılar. Hukuk ve adalet düzelmeden ekonomi de düzelmez” yanıtını verdi.

“Önceliğimiz mutabakat ve ortak adayın ilk turda açık ara kazanması”

Babacan, “Cumhurbaşkanı adayı mısınız?” sorusuna ise şu yanıtı verdi:

“Önümüzdeki ilk hedef, altı partinin ortak bir cumhurbaşkanı adayı belirlemesi. Çünkü ilk turda açık ara kazanmak istiyorsak, bu ancak partilerin işbirliğiyle yürür. 2018 seçiminde Sayın Erdoğan partilerle işbirliği yapmasaydı seçilemiyordu. Çünkü 50+1 gerekiyordu. Biz 50+1’i değil, açık farkı hedefliyoruz. İlk turda ve açık farkla kazanmak istiyorsak bunun yolu ortak adaydan geçiyor.

Ortak aday konusunda henüz görüşmedik. Niyetimiz ortak aday belirleyebilmek. Ama ortak aday belirleyemezsek o konuda bir uzlaşma olmazsa, o zaman her partinin genel başkanı doğal bir cumhurbaşkanı adayıdır. Dolayısıyla eğer altılı masada uzlaşma olmazsa ben de DEVA Partisi’nin Cumhurbaşkanı adayıyım. İşin tabiatı zaten böyle. Ama önceliğimiz mutabakat ve ortak adayın ilk turda açık ara kazanması.”

Paylaşın

Babacan’dan Dikkat Çeken ‘Yolsuzluk’ Açıklaması

Demokrasi ve Atılım (DEVA) Partisi Genel Başkanı Ali Babacan, Sedat Peker’in devlet içinde yolsuzluk ve rüşvet ağları ile ilgili iddialarının ardından sosyal medya hesabından siyasi etik ile ilgili bir video yayınladı.

“Yolsuzluğu ülkemize hiçbir zaman yakıştıramadık, yakıştıramıyoruz” notuyla yayınlanan videoda Babacan’ın geçmiş konuşmaları yer almakta. Babacan’ın videodaki önemli açıklamaları şöyle:

“Çok yanlış isimlerin etrafında toplandığı bir mekanizma haline geldi şu andaki iktidar. Bir sürü menfaat şebekesi zaman içinde oluştu. Bakın biz 2014 ve 2015 yıllarında, benim bakanlığımın son iki yılı Siyasi Etik Yasası’nı çıkarmak için çok uğraştık.

Yolsuzlukla mücadele, şeffaflık, siyasi etik. Çünkü yasaları bırakın, siyasi perspektiften etik olanla olmayanın yazılı hale getirilmesi çok önemli bir konudur. Ben bunun çok mücadelesini verdim. Hepsi kayıtlarda.

İleri bütün demokrasilerde seçilmişler için bir etik kurallar silsilesi var. Atanmışlar için yine bir etik kurallar silsilesi var. Bu kuralları önce bir yazılı hale getirmek gerekiyor. Bu kurallara uyup uymamakla ilgili tespitleri yapacak mekanizmalar oluşturmak gerekiyor ve kurallara uymayanlara da yaptırım gerekiyor.

Onların hiçbirisi yapılmadı. Çünkü kurulu düzenden istifade edenler vardı, bir. İkincisi de o siyasi etik kodları yazılı hale gelince uygulamanın ne kadar yanlış olduğu ortaya çıkacaktı.

Etik kodları bir okudular, dediler ‘Bunların hiçbiri bize uymaz’ yani ortada fiiliyat var. Adına AK deyip de şeffaflık ve yolsuzluklarla mücadele konusunda belli bir duruş ortaya koymazsanız, bu bir beka meselesi haline gelir. “

Paylaşın

Babacan’dan ‘Erdoğan’ Yorumu: Müsait Bir Yerde Onları İndireceğiz

Nevşehirli bir vatandaşın “Tayyip Erdoğan küçük ortağıyla tuzak yapmaya çalışıyor ama biz o tuzakları yemeyeceğiz” demesi üzerine DEVA Lideri Babacan, “O dönem bitiyor. Müsait bir yerde onları indireceğiz, devam edeceğiz” karşılığını verdi.

Demokrasi ve Atılım (DEVA) Partisi Genel Başkanı Ali Babacan, Nevşehir’de esnafla ve vatandaşlarla bir araya geldi. Babacan’ın Nevşehir’deki temaslarına ilişkin bir video, DEVA Partisi tarafından bugün basınla paylaşıldı.

Nevşehirli bir vatandaş ile sohbet eden Babacan, Altılı Masa çalışmalarına ilişkin, “Anayasayı bir parti kendi başına değiştirecek sayıyı bulamıyor hiçbir zaman. Siyasi tarihimizde hiç olmamış. Anayasa değişikliği illa uzlaşma gerektiriyor. Biz o uzlaşmayı seçimden önce oluşturduk ki seçimden sonra memleket vakit kaybetmesin” dedi.

Vatandaş da Babacan’a, “Tayyip Erdoğan küçük ortağıyla tuzak yapmaya çalışıyor ama biz o tuzakları yemeyeceğiz” diye karşılık verdi. Babacan ise “O dönem bitiyor. Müsait bir yerde onları indireceğiz, devam edeceğiz” diye konuştu.

“Sizden rica ediyorum, kurtarın bizi”

KPSS’yi kazandığı halde ataması yapılmayan bir öğretmen adayının annesi de Babacan’a, “Oğlum öğretmen, evde oturuyorlar hepsi de. Atanamayan öğretmenler için sizden rica ediyorum, kurtarın bizi, emekleri boşuna gitmesin çocuklarımızın. Yardım edin” dedi.

Babacan da kadına, “Hepsinin farkındayız. KPSS’de kazanıyorlar ama mülakatta eleniyorlar. Onun da farkındayız. Biz mülakatı kaldıracağız, yazılı sınav neyse o” cevabını verdi.

Paylaşın

Babacan: Beştepe Ekonomik Krizi Rüyasında Bile Çözemez

Ankara’da partisinin il başkanları toplantısında konuşan DEVA Partisi Lideri Babacan, ekonomik krize değinerek, “Ekonomik krizi Beştepe mi çözecek? Mümkün değil. Beştepe ekonomik krizi rüyasında bile artık çözemez. Beştepe ve çevresindekilere kriz dokunmuyor. Krizden çıkış planı bizim elimizde. Biz çözeceğiz. Kriz ortamını en geç 6 ay içinde rahatlatırız. Enflasyonu en geç 2 yıl içinde tek haneye indireceğiz” dedi.

Haber Merkezi / Ekonomiden sorumlu olduğu dönemi “Kriz çözme tecrübemize tüm dünya şahit” sözleriyle savunan Babacan, “Krizden çıkış planı elimizde” dedi. Babacan, Akkuyu Nükleer Santrali üzerinden hükûmete seslendi, “Yanlış işleri günü geldiğinde açığa çıkartırız” dedi. Babacan seçimlere ilişkin de iddialı konuştu: Gazete manşetlerinde ‘AK Parti’ye veda, Türkiye’ye DEVA’ yazacak.

DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan, Ankara’da partisinin il başkanları toplantısında şu ifadeleri kullandı: 

“Seçimlere, kendi adımızla sanımızla, kendi şanımızla namımızla ve eylem planlarımızla gireceğiz. Vatandaşlarımız mührü DEVA’nın damlasına vuracak. DEVA’nın damlası da seçime damgayı vuracak. Ya başaracağız ya başaracağız. Başka bir seçeneğimiz yok. DEVA’nın başarısı, Türkiye’nin başarısı demek. Seçimin ertesi günü gazete manşetlerinde ‘AK Parti’ye veda, Türkiye’ye DEVA’ yazacak. Bu değişim, Türkiye’nin hayrına olacak.

Ekonomik krizi Beştepe mi çözecek? Mümkün değil. Beştepe ekonomik krizi rüyasında bile artık çözemez. Beştepe ve çevresindekilere kriz dokunmuyor. Krizden çıkış planı bizim elimizde. Biz çözeceğiz. Kriz ortamını en geç 6 ay içinde rahatlatırız. Enflasyonu en geç 2 yıl içinde tek haneye indireceğiz.

Bizim kriz çözme tecrübemize tüm dünya şahit. El alemin ‘Model ülke Türkiye’, ‘ilham kaynağı Türkiye’, ‘turbo ülke Türkiye” dediği dönemde ülke ülke gezip yaptıklarımızı anlattık. Başka ülkeler bizden ders aldılar. 2014’te Dünya Bankası, Türkiye’nin en parlak döneminin tecrübesinin kitabını yayınladı. Hem iktidara hem de ders alması gereken başka çevrelere tavsiye ediyorum. Türkiye demokrasiyle, insan haklarıyla, özgürlüklerle, hukukla, adaletle beraber bir ekonomik başarıyı nasıl elde etmiş, okusunlar. Burada çok tecrübe var.

“Ayinesi iştir kişinin lafa bakılmaz”

Mutlak yoksulluğu sıfırladık. 34 yıl yüksek seyreden enflasyonu 2 senede tek haneye indirdik. Paradan 6 sıfırı attık. Döviz kurlarında yıllarca istikrar sağladık. Bıraktığımızda dolar kuru 2 lira 90 kuruştu. Millî gelirimizi 12.500 dolara taşıdık. Ayinesi iştir kişinin lafa bakılmaz. Kim ne derse desin. Kim ne iddia ederse etsin. Rakamlar ortada. Bakmayın boş konuşanlara. Devletin Hazinesini, Merkez Bankası’nı, rezervlerle, yedek akçelerle doldurduk.

Tüm başarılara imza atarken hamdolsun boğazımızdan bir gram bile haram lokma geçmedi. Türkiye’nin dört bir yanında alnımız açık, başımız dik geziyorsak o gün yaptıklarımızla ilgili her zaman hesap vermeye hazır olduğumuz için. Bazıları o kadar rahat değil. Şimdiden hazırlıklarını yapıyorlar.  İktidardakilerin bir kısmı da iktidara yakın çevreler de ilk seçimde iktidarın değişeceğini görüyorlar, şimdiden kendileriyle ilgili bir çıkış planlaması yapıyorlar. Ama o kadar kolay olmayacak. Zaten bağımsız yargı kendi süreçlerini başlatır. Her türlü denetimler olur. İdari, yasama denetimleri olur.

‘İnşaat mı, sanayi mi?’ kavgası yaşadık. Sayın Erdoğan ile benim aramdaki kavga. Basın arşivlerine bakın. Babacan diyor ki: ‘Beton, taş, toprak… Bütün kaynaklar buraya gidiyor. Yarın bu iş ülkeyi krize sokacak.’ Önce sanayi, yatırım, istihdam, üretim, ihracat dedik.  Ne yaptılar? Ülkenin itibarının en yüksek olduğu, çok düşük maliyetlerle dünyanın her yerinden kaynak bulduğu dönemde o kaynakları kısa sürede emsal değişikliğiyle rant oluşturacak projelere yönelttiler. Kayıt dışı, vergi yok, haksız, hukuksuz, neye göre paylaşıldığı belli olmayan bir rant. Yolsuzluğun ve rüşvetin en çok döndüğü alanlardan biridir. Fakat maalesef o rant ve gözü dönmüşlük bizim verdiğimiz bu mücadelede karşı cepheyi galip kıldı.

İsrafın ve borçlanmanın çok hızlı arttığı dönemlerde açık açık çıktık, ‘Bu gidiş doğru değil. Yavaşlayın. Tasarruf şart’ dedik. ‘İtibardan tasarruf olmaz’ dedi. ‘Fren Ali’ dediler. Zamanında Fren Ali’nin söylediklerine kulak verselerdi, bugün memleket el alemin 3-5 milyar dolarına muhtaç hale gelmezdi. Cumhurbaşkanı ülke ülke bazılarının önünde ilkelerinden vazgeçmek zorunda kalmazdı.

Rusya’yla neler dönüyor, anlamıyoruz. Karanlıkta neler yapılıyor, bilmiyoruz. Akkuyu termik santralindeki son gelişmeler, Erdoğan’ın bir anda çark edip Esad’la görüşme arayışına girmesi, eş zamanlı olarak Merkez Bankası’na giren ve kaynağı resmen açıklanmayan 12 milyar dolar civarında rakam… Özellikle Akkuyu Nükleer Santraliyle alakalı hükûmeti uyarmak istiyorum. Eğer bu ülkenin, devletin, milletin çıkarlarını 3-5 kuruşa değişip yanlış işler yapıyorsanız günü geldiğinde biz bütün bunları açığa çıkartırız. Bu millete gösteririz.

“İnsanlar bir dairenin banyosunu, mutfağını paylaşıyor”

Kiralar uçtu. İnsanlar İstanbul’da oda paylaşıyor. Yaşamak için bir dairenin banyosunu, mutfağını paylaşıyorlar. Türkiye’yi 2022 yılında getirdikleri nokta bu. Ekonomi yönetiminin başında olduğumuz dönemde, orta gelirliler, muhitine göre 5-10 yıllık maaşlarının toplamıyla bir daire alma imkânına sahipti. Sayın Erdoğan’ın konut paketlerine sığmayacak hayalleri gerçekleştirdik.

Bu yıl 850 bin öğrenci üniversiteye girmeye hak kazandı. Örgün sistemdeki toplam öğrenci sayısı ise 3 milyon 800 bin. Rakamları yuvarlayarak söylüyorum, tüm Türkiye’deki yurt kapasitesi ise 700 bin KYK, 300 bin özel, toplam 1 milyon civarında. Bu yetmiyor. Bazı şehirlerde kesinlikle yetmiyor. İstanbul’da kiralar 5 bin liradan başlıyor, 10 bin, 15 bin lira…

Diyelim ki gencimiz Ankara Üniversitesi’ne geldi. Hukuk, kamu yönetimi, iktisat, bir bölümü kazandı. Kampüse en yakın yer Cebeci’deki bir dairenin kirası 4 bin liradan aşağı değil. Diyelim ki ODTÜ. Mühendislik okuyacak. Türkiye’nin en güzel üretimlerinde imzası olacak. ODTÜ çevresinde 5 bin liranın altında kiralık yer bulmak çok zorlaştı. Ben, gençlere yaşatılan bu dramı içime sindiremiyorum. ‘Barınacak yer bulamıyoruz’ diyen gençleri gördükçe kahroluyorum. Türkiye gençlerini açıkta bırakan bir ülke olmaz, olamaz.

Kurulduğumuz günden beri Türkiye’nin tüm ihtiyaçlarına yanıt ürettik. DEVA Partisi’yle Türkiye siyasetine eylem planlarımızı armağan ettik. Eylem planlarımızın her birisi Türkiye’nin nefes borusudur. Ayrıca siyasi hayatımıza eylem planları hazırlama geleneğini de biz kazandırdık.”

Paylaşın

Babacan: Elin Parasına Endeksli Milli Para Olur Mu?

Partisinin Niğde il binasının açılışında konuşan DEVA Lideri Babacan, Erdoğan’ın, kur korumalı mevduat sistemi için kullandığı “kur garantili milli para” ifadelerini eleştirerek, “Elin parasına endeksli millî para olur mu?” dedi

Haber Merkezi / Babacan, eleştirisini, “Bankada parası olanın parasını kura endeksledin de emekli maaşını niye endekslemedin? Emeklimizin aldığı maaş millî para değil mi? Türk lirası almıyor mu? Onu niye endekslemiyorsun? Asgari ücreti de kura endeksle… Sen memurun, emeklinin maaşını, asgari ücreti kura endeksledin mi ki milletin bankadaki parasını kura endeksliyorsun?” sözleriyle sürdürdü.

Merkez Bankası’nın faiz indirim kararını da değerlendiren DEVA Lideri Babacan, “Bankalardan borç aldığınız faiz indi mi? Siz ondan haber verin” dedi.

Demokrasi ve Atılım (DEVA) Partisi Ali Babacan, Niğde’de partisinin il binasının açılışında konuştu. Babacan şu ifadeleri kullandı:

“Merkez Bankası’nın faizi bankalara borç verdiği faiz. Bankalardan borç aldığınız faiz indi mi? Siz ondan haber verin. Piyasa faizi o. Aradaki farkı banka kazanıyor. Bankalar mutlu. Son dönemde, hiç kazanmadıkları parayı kazanıyorlar. Merkez Bankası’ndan 13’le alıyorlar, yüzde 30’la, 35’le, 40’la piyasaya satıyorlar. O da kredi alabilene… Herkese kredi yok. Bu hükûmet şunu anlamıyor: Faiz talimatla düşmez. Güvenle düşer.

Ekonomiyle ilgili bütün kurumları 1 ayda ayağa kaldırırız. En geç 6 ay içinde kriz ortamını ortadan kaldırırız. En geç 2 yıl içinde de enflasyonu tek haneye indiririz. 2001-2002 krizini biz çözdük. 2008-2009 krizini de biz çözdük. Yaptık, yine yaparız. Yaptık, çok daha güzelini yaparız. Bunun için kadrolarımız hazır.”

“Elin parasına endeksli millî para olur mu?”

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, kur korumalı mevduat sistemi için kullandığı “kur garantili milli para” ifadelerini eleştiren Babacan şöyle devam etti:

“Elin parasına endeksli millî para olur mu? Bankada parası olanın parasını kura endeksledin de emekli maaşını niye endekslemedin? Emeklimizin aldığı maaş millî para değil mi? Türk lirası almıyor mu? Onu niye endekslemiyorsun? Asgari ücreti de kura endeksle… Sen memurun, emeklinin maaşını, asgari ücreti kura endeksledin mi ki milletin bankadaki parasını kura endeksliyorsun?

İsrail ile ilişkileri düzeltiyoruz diye neredeyse top atacaklar, havai fişek fırlatacaklar. İlişkileri apar topar niye düzeltiyorlar? Acaba milletten desteklerini kaybettiler de kendileri mi dış güçlerden medet umuyorlar? İsrail ‘terör devleti’ idi, ‘zulüm devleti’ idi. Şimdi ‘Filistin davasını savunmanın önemli bir yolu İsrail ile iyi ilişkilerden geçer’ dedi. Ha, şunu bileydin. Peki, ilişkileri bozan sen değil misin? Demek ki yıllarca Filistin davasına en büyük zararı sen verdin.

Sosyal yardım, sosyal destek bir haktır. Biz, Türkiye genelinde 70 bin sosyal destek uzmanı görevlendireceğiz. Ailelerin kapılarını çalacaklar. Vatandaş şu anda 41 kapı çalmak zorunda kalıyor. Devletin sosyal destek, sosyal yardım verdiği 41 ayrı kapı var. Vatandaşlarımız onu bilemez, bulamaz. Sosyal destek uzmanları gidip ailenin durumuna bakacaklar. Sağlık olur, rehberlik yardımı olur, psikolojik destek olur, engelli birey olur, mahalleye yeni taşınmıştır yol yordam bilmiyordur… Yardıma ihtiyacı varsa o arkadaşlarımız yardımcı olacak. Cep telefonundan direkt ‘Benim şu ihtiyacım var’ diye aranabilecekler.

Avrupa’nın en büyük tarım arazilerine sahip olan ülkenin tarım politikası olmadan yürümesi mümkün değil. Bütün sulama projelerini iktidarımızın ilk 5 yılında tamamlayacağız. Barajlar, göletler, isale hatları, kapalı, basınçlı sistem su dağıtım kanalları, damlama, yağmurlama… Tamamını tamamlayacağız. Toprağa su gidince verim en az ikiye, üçe katlıyor. Toprağa su gidecek ki gençler çiftçiliği meslek edinsin. Toprağa su gidecek ki ülkenin yarınları ayağa kalksın. Toprağa su gidecek ki tarım ölmesin.”

Paylaşın

DEVA Lideri Babacan’dan Dikkat Çeken ‘Seçim’ Mesajları

Sosyal medya hesabından bir video yayınlayan DEVA Lideri Babacan, 2023’te yapılacak olan seçime ilişkin, “Bu seçimi, bugünkü otoriter ittifakın görmezden geldiği milyonlar kazanacak” ifadelerini kullandı.

Haber Merkezi, DEVA Lideri Babacan, “Bu seçimi 7’den 70’e, doğudan batıya, kuzeyden güneye tüm Türkiye kazanacak” dedi.

Demokrasi Ve Atılım (DEVA) Partisi Genel Başkanı Ali Babacan, sosyal medya hesabından seçime ilişkin mesajlar verdiği bir video paylaştı.

“Bu seçimi, bugünkü otoriter ittifakın görmezden geldiği milyonlar kazanacak” notunu düştüğü video da Babacan, şu ifadeleri kullandı:

“Bu seçimi 7’den 70’e, doğudan batıya, kuzeyden güneye tüm Türkiye kazanacak. Evladına harçlık veremeyip gizli gizli ağlayan analar kazanacak. Pazardan eli boş, başı eğik dönen babalar kazanacak. Çocuğunu okutamayan işçi arkadaşlarımız kazanacak.

Açlıkla sınanan emekliler kazanacak. Ürettikçe zarar eden çiftçi kazanacak. Sattığı malı yerine koyamayan esnaf kazanacak. En güzel yılları, umutsuzlukla, kaygıyla geçen gençler kazanacak. Günde tek öğünle karnını doyurmaya çalışan öğrenci kardeşlerimiz kazanacak.

Konserleri yasaklanan sanatçılar kazanacak. Düşüncesi, kimliği, inancı, kıyafeti, yaşam tarzı nedeniyle hor görülenler kazanacak. Bugünkü otoriter ittifakın görmezden geldiği milyonlar kazanacak bu seçimi.”

 

Paylaşın