Babacan’dan Dikkat Çeken Paylaşım: Derhal Kapatacağız

Yükseköğretim Kurulu’nun (YÖK) kuruluş yıl dönümünde bir mesaj paylaşan DEVA Lideri Babacan, “YÖK’ün doğum gününü kutlamak isteyenler için son bir saatteyiz. Gerçekten son bir saat. Seçimden sonra YÖK’ü derhal kapatacağız” ifadelerini kullandı.

Haber Merkezi / Demokrasi ve Atılım (DEVA) Partisi Genel Başkanı Ali Babacan, Yükseköğretim Kurulu’nun (YÖK) 41’inci kuruluş yıl dönümü nedeniyle bugün sosyal medya hesabında bir mesaj paylaştı.

Babacan, mesajında şu ifadeleri kullandı: YÖK’ün doğum gününü kutlamak isteyenler için son bir saatteyiz. Gerçekten son bir saat. Seçimden sonra YÖK’ü derhal kapatacağız.

YÖK nedir?

Yükseköğretim Kurulu (YÖK), 1982 Anayasası’nın 131. maddesi esasında; “Yükseköğretim kurumlarının öğretimini planlamak, düzenlemek, yönetmek, denetlemek, yükseköğretim kurumlarındaki eğitim-öğretim ve bilimsel araştırma faaliyetlerini yönlendirmek bu kurumların kanunda belirtilen amaç ve ilkeler doğrultusunda kurulmasını, geliştirmesini ve üniversitelere tahsis edilen kaynakların etkili bir biçimde kullanılmasını sağlamak ve öğretim elemanlarının yetiştirilmesi için planlama yapmak maksadı ile” kurulmuş olan kurum. Anayasa’ya göre; Kurulun teşkilatı, görev, yetki, sorumluluğu ve çalışma esasları kanunla düzenlenir.

Söz konusu kanun 1981’de çıkarılan 2547 sayılı Yükseköğretim Kanunu’dur.

Bu kanuna göre Yükseköğretim, akademik, kurumsal ve idari yönden yeniden yapılanmamıştır. Kanunla Türkiye’deki tüm yükseköğretim kurumları Yükseköğretim Kurulu (YÖK) çatısı altında toplanmış, akademiler üniversitelere, eğitim enstitüleri eğitim fakültelerine dönüştürülmüş ve konservatuvarlar ile meslek yüksekokulları üniversitelere bağlanmıştır.

Böylece, söz konusu kanun hükümleri ve Anayasa’nın 130. ve 131. maddeleriyle kendisine verilen görev ve yetkiler çerçevesinde özerkliğe ve kamu tüzel kişiliğine sahip bir kuruluş olan Yükseköğretim Kurulu, tüm yükseköğretimden sorumlu tek kuruluş haline gelmiştir.

YÖK Yokken Üniversiteler Nereye Bağlıydı?

1981 Üniversite reformundan önceki yıllarda, Türk yükseköğretim sistemi beş tür kurumdan oluşmaktaydı:

  • Üniversiteler,
  • Milli Eğitim Bakanlığı’na bağlı akademiler,
  • Bir kısmı diğer bakanlıklara, çoğu Milli Eğitim Bakanlığı’na bağlı iki yıllık meslek yüksekokulları ile konservatuvarlar,
  • Milli Eğitim Bakanlığı’na bağlı üç yıllık eğitim enstitüleri,
  • Mektupla öğretim yapan YAYKUR
Paylaşın

Babacan: Erdoğan, MHP’nin Kahrını Çekmek Zorunda

DEVA Lideri Babacan, Cumhur İttifakı’nı “Tayyip Erdoğan da seçilemiyor. AK Parti’nin adayı olarak gitseydi 2018’de seçilebilir miydi? O yüzden mecburen MHP’nin kahrını çekmek zorunda. Ortaklık uğruna AK Parti seçmeninin oyunu, desteğini aldı ama iradenin anahtarını da Bahçeli’nin eline verdi. AK Parti-MHP ortaklığı garip bir ortaklık. Bir tane şöyle ortak ittifak dökümanı görmedim ben bugüne kadar” sözleriyle eleştirdi ve ekledi:

“AK Parti ve MHP beraber nasıl yönetecekler bu ülkeyi? Niye MHP’li hiçbir bakan yok? Niye Erdoğan istediği halde Bahçeli bir tane bakan ismi vermiyor. Bu normal bir ortaklık değil. Belki böylesi işine geliyor Bahçeli’nin. Belki de Bahçeli başarısızlığın ortağı görünmek istemiyor.”

Demokrasi ve Atılım (DEVA) Partisi Genel Başkanı Ali Babacan, Karar TV’de yayınlanan ‘Bir Karar Ver’ programının konuğu oldu. Burada gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulunan Babacan, “Kendi adıma büyük bir helalleşme ihtiyacı hissediyorum” diyerek 2017 referandumundaki kararından pişman olduğunu açıkladı.

Babacan, “2017’de referandumunda keşke konuşmama kararımı bozup konuşsaydım. Millete keşke ‘bu iş yanlış, memleketin başını belaya sokacağız’ diye anlatsaydım.2015’te bakanlık bittikten sonra kendime kendime bir konuşmama kararı aldım. Çünkü konuştukça siyasette varım diyorsunuz” ifadelerini kullandı.

Babacan, “Halbuki ben o dönem soğutma ve siyasetten bir çıkış dönemi olarak kendime çizdim. Usül olarak yanlış da olsa bu referandumla ilgili grup kararı alındı. Geçmişe bakınca ‘belki de Türkiye’nin bunu yaşayıp yaşayarak olmaması gerektiğini görmesi gerekiyordu’ diyorum. Önce imzalar toplandı sonra milletvekilleri gördü, sır gibi sakladılar.

Hem MHP’den hem AK Parti’den asıl konusu bu olan insanlar çalıştırılmadı. Başkanlık sistemi konusunda çalışmış, kitaplar yazmış kişiler çalıştırılmadı. Sır gibi saklandı Meclis’e sunulurken ‘pat’ diye ortaya çıktı. Keşke çıkıp avaz avaz bağırsaydım ‘yanlış, yapmayalım bu işi’ diye” şeklinde konuştu.

ODTÜ’deki birincilik konuşması

ODTÜ’deki birincilik konuşmasını da yayınlayan Babacan, “TED’e göre baya steril bir konuşma yapmışım” diyerek ”Mezuniyet töreninde salonda başörtülü sadece annem vardı. O dönem öyleydi, şimdi tabii TED de çok değişti. Anadolu’nun en ücra köşesine kadar TED girdi, çok güzel burs sistemi başlattılar. Hem yakın hem de babam yabancı dile çok önem veriyordu. O günkü konuşmama bugün çok katılmayabilirim.18 yaşındaydım, liseyi yeni bitirmişti. Konuşmamı kendim yazdım oturdum. O günkü Günaydın gazetesi çok enteresan, farklı bir gazeteydi. Biraz tabloid, haber ile dedikodunun karışık yayınlandığı, münferit bir gazeteydi. Gençlik öyle bir konuşma yapmışım işte. Lise mezuniyetine göre baya steril bir konuşma yapmışım. Her iki konuşma metinini de okul yönetimi benden istedi ve onayladı. Düşününce o dönemdeki TED yönetimi benim öyle bir konuşma yapmamda mahsur görmemiş. ‘Böyle bir şey olmaz’ diyebilirlerdi ama o gün demek ki özgürlükçü bakış açısı varmış” ifadelerini kullandı.

“İşlerine geldiğinde demokrat işlerine gelmediğinde otokrat”

Babacan, Adalet Bakanı Bekir Bozdağ başkanlığında HDP’ye yönelik gerçekleştirilen ziyarete ilişkin de konuştu. Ziyareti eleştiren Babacan, “2015’te iki seçim arasında kendileri ziyaretlerde bulundular. Onlar irtibat kurduğunda ziyaret ettiklerinde hiçbir şey yok muhalefet ziyaret edince vay teröristler, vay ortaklar. İşlerine geldiğinde demokrat işlerine gelmediğinde otokrat. Böyle çalışıyor.

Altılı masayı mutabakatla çalışan bir kuruluşa benzetiyorum. HDP konusu Altılı masanın ortak gündem konusu değil. DEVA Partisi olarak böyle bir bariyerimiz yok. ‘Nasıl bir Türkiye’de yaşamak istiyorsun?’ sorusu gelince parti farketmeksizin herkesin cevabı aynı” dedi.

“AK Parti-MHP ortaklığı garip bir ortaklık”

AKP-MHP ortaklığını ‘garip’ olarak nitelendiren Babacan, Cumhur İttifakı’nı “Tayyip Erdoğan da seçilemiyor. AK Parti’nin adayı olarak gitseydi 2018’de seçilebilir miydi? O yüzden mecburen MHP’nin kahrını çekmek zorunda. Ortaklık uğruna AK Parti seçmeninin oyunu, desteğini aldı ama iradenin anahtarını da Bahçeli’nin eline verdi. AK Parti-MHP ortaklığı garip bir ortaklık. Bir tane şöyle ortak ittifak dökümanı görmedim ben bugüne kadar” sözleriyle eleştirdi. Babacan şunları söyledi:

“AK Parti ve MHP beraber nasıl yönetecekler bu ülkeyi? Niye MHP’li hiçbir bakan yok? Niye Erdoğan istediği halde Bahçeli bir tane bakan ismi vermiyor. Bu normal bir ortaklık değil. Belki böylesi işine geliyor Bahçeli’nin. Belki de Bahçeli başarısızlığın ortağı görünmek istemiyor. Dün enflasyon açıklandı, son 24 yılın en yükseği. TÜİK’in örtmeye çalıştığı enflasyon TÜFE’de yüzde 85’e çıktı, gıda enflasyonu yüzde 99’a çıktı, ÜFE’de de yüzde 157’ye.

Bir tane MHP’li bakan yok ki millet çıkıp hesap sorsun. Hem iktidara ortak olayım iktidarın bütün menfaatlerini sağlayayım, kadrolaşayım devlette ama hiç sorumluluk üstlenmeyeyim. Tipik bir Bahçeli oyunu. Erdoğan da ona katlanmak zorunda kalıyor, yanlış iş. Biz ne yapıyoruz? Bu ülkeyi yöneteceksek gelin bugünden her şeyi konuşalım hiçbir şeyi sonraya bırakmayalım diyoruz. 85 milyonu yönetmek istiyorsanız ortak bir protokol lazım. Ülkeyi kazanamazsak insanları tekrar tek adam arayışına başlar”

Paylaşın

Babacan’dan ‘Faiz’ Tepkisi: Bu Yıl 650 Milyar Lira Ödenecek

Partisinin İl Başkanları Toplantısı’nda konuşan DEVA Lideri Babacan, “Sürekli milleti kandırmaya çalışıyorsunuz faizle ilgili. Siz bir milletin ödediği faize bakın. Merkez faizini düşürüyorsunuz da niye bu sene 330 milyar faiz ödüyorsunuz?” dedi ve ekledi:

Haber Merkezi / “Bütçe hazırlayıp Meclis’e gönderiyorsunuz. Ödediğiniz faiz yetmiyor bir de kur korumalı yüzünden ödeyeceksiniz fazladan? Bu miktar ne? 300-350 milyar. Bu yıl toplamda 650 milyar faiz ödenecek. Bu parayla tam bir milyon konut üretilip vatandaşa bedava dağıtılabilirdi. 8 milyon kişi başvurdu diye övünüyorlar bir de konut projesine. Hayal satıyor ya”

Yaklaşan seçimlere ilişin değerlendirmede bulunan Babacan, “Seçime adım adım yaklaşıyoruz. Burada iktidarcılık oynamıyoruz. Meselemiz Türkiye’nin yarını. Herkes göreviniz başında, çalışıyoruz. Kadrolarımız genişleye genişleye yürüyoruz. Seçim günü geldiğinde de DEVA Partisi, bu ülkenin geleceğinde söz sahibi olacak bir parti olacak. Ya başaracağız ya başaracağız! Türkiye’nin uçurumdan aşağı yuvarlanmasına asla ama asla izin vermeyeceğiz.” dedi.

DEVA Lideri Babacan, Polis Akademisi Mezuniyet Töreni’nde AK Parti’nin ‘Türkiye Yüzyılı’ programı için bestelenen şarkının okunmasına “Gözümüzün önünde polis bandosuna iktidar partisinin seçim şarkısını söylettiler ya. Bir dakika diyoruz ya, hop diyoruz, ne oluyoruz diyoruz” sözleriyle tepki gösterdi.

Demokrasi ve Atılım (DEVA) Partisi Genel Başkanı Ali Babacan, partisinin İl Başkanları Toplantısı’nın açılış konuştu. Babacan’ın konuşmasından öne çıkanlar şöyle:

“Ülkemizin gri listelere düşmesine izin vermeyeceğiz. Türkiye’nin lekelerini temizleyeceğiz. Bu ülkenin sorunlarına çözüm üreteceğiz. Eğer bunu istiyorsan zaten çalışacaksın, çok çalışacaksın. İlk kez bir siyasi parti, ilk 90 günde ne yapacağını planıyla bütçesiyle açıkladı. 16 tane eylem planı hazırladık. Çünkü biz çalışıyoruz, sınıfın çalışkan öğrencisiyiz. Tembeller düşünsün. Vizyon, vizyon diye ortalığı ayağa kaldırdılar, ne açıkladılar Allah aşkına?

“Bu yıl toplamda 650 milyar faiz ödenecek”

Sürekli milleti kandırmaya çalışıyorsunuz faizle ilgili. Siz bir milletin ödediği faize bakın. Merkez faizini düşürüyorsunuz da niye bu sene 330 milyar faiz ödüyorsunuz? Bütçe hazırlayıp Meclis’e gönderiyorsunuz. Ödediğiniz faiz yetmiyor bir de kur korumalı yüzünden ödeyeceksiniz fazladan? Bu miktar ne? 300-350 milyar. Bu yıl toplamda 650 milyar faiz ödenecek. Bu parayla tam bir milyon konut üretilip vatandaşa bedava dağıtılabilirdi. 8 milyon kişi başvurdu diye övünüyorlar bir de konut projesine. Hayal satıyor ya.

Bakın dün akşam Sabancı Üniversitesi’nde genç arkadaşlarımızla buluştuk. Herhalde 700-800 kişilik bir salonda öğrenciler geldiler, konuştuk. Bizim bu gençlerimize borcumuz var. Çünkü bu hükümet bu gençlere gençlik borçlandı. Bizim onlara insan onuruna yaraşır bir hayat borcumuz var. Bu ülkeyi gidenlerin değil, yaşamak isteyenlerin ülkesi yapacağız. Ki bunu geçmişte yapmıştık da. Değil kendi gençlerimiz başka ülkelerden bile geliyorlardı Türkiye’ye.

Devlet iseniz tarafsız olmak zorundasınız. Daha yeni yaşadık bakın Emniyet Teşkilatı. Ülkenin yöneticilerine hizmet etmeye zorlanan bir teşkilat, partilileşmeye zorlanan bir teşkilat işini doğru yapamaz ki. Her parti için geçerli bu. Ben gördüğüm her polis intiharı haberine kahroluyorum. Gördünüz değil mi? Polis Akademisi mezuniyet töreni. Gözümüzün önünde polis bandosuna iktidar partisinin seçim şarkısını söylettiler ya. Bir dakika diyoruz ya, hop diyoruz, ne oluyoruz diyoruz. Çok istiyorsanız bu şarkıları kaydettirip Spotify’a yükletebilirsiniz. Ama kalkıp da orada, sokakların güvenliğini sağlamakla yükümlü insanlara kendi partinizin şarkısını söyletemezsiniz.

AK Parti, seçim şarkısını polise söyletsin diye mi iktidara geldi? AK Parti’yi yıllarca iktidara taşıyan tertemiz insanlar bu yüzden mi oy verdi? Milletin parasını çarçur etsin diye mi? Hayır, tahmin edemezlerdi. Ezilenlerin oyunu alan o parti, bu düzen için mi oy aldı?

Biliyorum ki adaletli insanlar bu konuda dertleşiyorlar. Yüksek sesle konuşamıyorlar ama memnun değiller. Ben buradan sesleniyorum, gelin hep beraber olalım. Dindar insanların da kendisini eleştirebildiğini hem ülkeye hem dünyaya gösterelim. Gelin el ele verelim.

“Erdoğan, milletin kendisine teslim ettiği anahtarı Bahçeli’ye teslim etti”

Bakın krizlerin ortağı Bahçeli’yi, Perinçek’i almış yanına Türkiye Yüzyılı’na yürüyormuş. Bu mu sizin vizyonunuz ya? Partiyi iki kişinin dudağından çıkanla hareket eden bir partiye çevirdi. Krizlerin ortağı istedi seçime gitti, o istedi mafyayı hapisten çıkardı. Tak dedi, şak oldu. Erdoğan, milletin kendisine teslim ettiği anahtarı Bahçeli’ye teslim etti. Size bu yüzden mi oy verdiler bu insanlar?

20 yıl önce, tam 3 Kasım, tam 20 yıl önce. Ekonomiyi devraldık, enflasyonu tek haneye indirdik, 30 yıl sonra ilkti. Bugün TÜİK açıkladı enflasyonu. Yüzde 85.51. Makyajlanmış ve de. Biz 20 yıl önce ülkeyi bu durumdan nasıl çıkardıysak yine yapacağız DEVA kadroları olarak. İlk altı ayda bu krizin havasını dağıtacağız, en geç iki yılda da enflasyonu tek haneye indireceğiz.

Biz ne zaman ekonomi, dış işleri ve AB kadrolarımızla yaptığımız başarılardan bahsetsek sayın Erdoğan ne diyor ki, ‘Biz izin verdik ki yaptılar.’ Tamam o zaman madem bir imza ile oluyor, hadi düşür enflasyonu. Tek imza dedin, çok istedin bunu, millet de tamam dedi. Hadi yap yapacağını iş imzaysa. Ama olmaz. Siz ancak dürüst ve ehil kadrolarla başarı sağlayabilirsiniz. Bu ülke deney değil, bu ülkenin insanları da kobay değil. Dünya gidiyor Mersin’e, bizimki gidiyor tersine.

Sen ülkede tarımı batır sonra ‘müjde’ ver buğday gelecek diye. Gözümüz yollarda kalsın buğday gemisi diye. Bu ülkenin 85 milyon nüfusu var. Hem Avrupa’nın en büyüğü hem de en genci. Topraklar elverişli. Müthiş bir üretim potansiyeli var. Ama kötü yönetimle tarımı bitirdiler. Siz enflasyonu tarımla düşürürsünüz, üreterek. Sadece Tarım Kredi’nin geçen yıl 500 milyon lira zarar ettiği açıklandı. Bu da, bizim bakkalımıza rakip çıkardığı market yani. Yaptıklarının bedelini sadece onlar ödemiyor, hepimiz ödüyoruz.

“Ya başaracağız ya başaracağız”

Seçime adım adım yaklaşıyoruz. Burada iktidarcılık oynamıyoruz. Meselemiz Türkiye’nin yarını. Herkes göreviniz başında, çalışıyoruz. Kadrolarımız genişleye genişleye yürüyoruz. Seçim günü geldiğinde de DEVA Partisi, bu ülkenin geleceğinde söz sahibi olacak bir parti olacak. Ya başaracağız ya başaracağız! Türkiye’nin uçurumdan aşağı yuvarlanmasına asla ama asla izin vermeyeceğiz.”

Paylaşın

Babacan’dan Erdoğan’a ‘Türkiye Yüzyılı’ Eleştirisi: İçi Boş Bir Masal

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ı “Türkiye Yüzyılı” üzerinden eleştiren DEVA Lideri Babacan, “Geçen hafta 1,5 saat boyunca içi boş bir ‘Türkiye Yüzyılı’ masalı dinledik. Tam bir boş çerçeve. Fiilen yaptıkları ayrı telden, açıkladıkları Türkiye yüzyılı ayrı telden çalıyor” dedi ve ekledi:

Haber Merkezi / “Madem çoğulcu demokrasi, katılımcılık, insan hakları diyorsun; niye gelecek yüzyılı bekliyorsun? Bugün yapsana. Adaleti her gün çiğniyorlar, ondan sonra ‘Türkiye Yüzyılı’nda adalet, özgürlük diyeceğiz’ diyorlar. Ayinesi iştir kişinin, lafa bakılmaz”

Demokrasi ve Atılım (DEVA) Partisi, 16. eylem planını İstanbul Kibrithane’de düzenlenen tanıtım töreninde duyurdu.

“Kalkınma Seferberliği” başlığını taşıyan eylem planında yer alan 10 hedefi açıklayan Babacan, “Geçen hafta 1,5 saat boyunca içi boş bir ‘Türkiye Yüzyılı’ masalı dinledik. Tam bir boş çerçeve. Fiilen yaptıkları ayrı telden, açıkladıkları Türkiye yüzyılı ayrı telden çalıyor. Madem çoğulcu demokrasi, katılımcılık, insan hakları diyorsun; niye gelecek yüzyılı bekliyorsun? Bugün yapsana. Adaleti her gün çiğniyorlar, ondan sonra ‘Türkiye Yüzyılı’nda adalet, özgürlük diyeceğiz’ diyorlar. Ayinesi iştir kişinin, lafa bakılmaz” diye konuştu.

5 yıl içinde kişi başına millî geliri yüksek gelirli ülkeler grubuna yükselteceklerini ileri süren Babacan, eylem planındaki maddeleri “sıçrama tahtasına” benzetti. Babacan, “Hani kimi dalga geçenler bizim için ‘Kendilerini İsveç’te mi, Norveç’te mi zannediyorlar?’ diyorlar… İsveç’te de Norveç’te değiliz ama Türkiye’yi iklimi güzel, insanı güzel, demokrasisi ve ekonomisi İsveç, Norveç gibi bir ülke yapmayı hedefliyoruz” ifadelerini kullandı.

İşte Babacan’ın açıkladığı 10 hedef:

En az 10 sanayi vahası: “Yeni nesil üretim üsleri kuracağız. Ülkemizi en az 10 sanayi vahasıyla taçlandıracağız. Tüm Organize Sanayi Bölgeleri’ni entegre kampüsler haline getireceğiz.”

500 milyar dolar ihracat: “İhracatımızı büyüteceğiz. Hedefimiz net: İktidarımızın ilk döneminin sonunda ihracatımızı 500 milyar dolara çıkartacağız. İhracatımızda kilogram değerini 2 dolara ulaştırırken, yüksek teknolojinin payını da tam 2 misline yükselteceğiz.”

En az 100 bin Süper KOBİ: “Esnafın işini büyütmesini sağlayacağız. Mikro işletmeler küçük, küçük işletmeler orta boy, orta boy işletme olacak. Türkiye böyle büyüyecek. Türkiye’de büyümenin lokomotifi özel sektördür. Türkiye’yi ‘Süper KOBİ’lerle’ tanıştıracağız. DEVA Partisi iktidarında dünyayla rekabet etme gücü olan en az 100 bin Süper KOBİ’miz olacak.”

Sanayide her gün bin istihdam: “İstihdamda atılım yapacağız. Her iş günü 1000 yeni sanayi istihdamı sağlayacağız. İktidarımızın ilk döneminde sanayi istihdamımızı 1 milyon kişi artıracağız.”

Ara değil, aranan eleman: “İstihdamı, ara değil, aranan elemanlarla büyüteceğiz. Özel sektörün yönettiği, iş garantili meslek ve çıraklık okullarını yaygınlaştıracağız. Cobot, yani insan-robot iş birliğine ayrı bir önem vereceğiz. İş gücünde yarınların yetkinliğine Türkiye’yi eriştireceğiz.”

Yeni finansman modeli: “Yeni bir finansman modeli sunacağız. Yatırımların artması lazım. Bunu sağlamak için de yatırımcılarımıza destek olmak lazım. Yatırımcıya uzun vadeli ve teminat şartları uygun krediler sunmak lazım. Kamunun yatırımcıya ve iş yapanlara karşı yükümlülüklerini tam ve gününde yerine getirmesi lazım. Vergi oranlarının makul olması lazım.”

Yenilikçiliğin iktidarı: “Yenilikçiliği iktidara taşıyacağız. İktidarımızın ilk döneminde en az 1 yarı-iletken tesisi ve en az 2 elektrikli araç pil fabrikası kurulmasını sağlayacağız. Yerlilik katma değerle ölçülüyor. Kritik, hayati ürünlerde Türkiye’nin dışa bağımlılığını azaltması gerek. Yarı iletken ve çip gibi alanlarda Ay’a yolculuk projesi başlatıyoruz. Ay’a öyle ‘sert düşüş’, kontrolsüz bir demir parçasını Ay’a düşürdüm, isabet ettirdim’ değil.”

Katma değer hamlesi: “Katma değer hamlesi başlatacağımız ilk dört sektörde otomotiv, kimya, tekstil ve medikal var. Tüm bu sektörlerdeki başarılarımız, Sayın Erdoğan’a emekliliğinde silmeyeceği tweetler attıracak. Bizi kutlayacağından hiç kuşkumuz yok, sonuçta memleketin başarısı. O da sevinir diye tahmin ediyoruz.”

Kaliteli büyüme: “Ekonomik büyümemize kalite kazandıracağız. Şu anda emeğin millî gelirden aldığı pay yüzde 36’dan yüzde 25’e düşmüş durumda. Yüzde 75’i sermaye alıyor. Türkiye niteliksiz, gelişigüzel ve ülkenin yoksul kesiminin sırtına basarak gerçekleşen büyüme yaşıyor. Böyle bir büyüme istemiyoruz. Biz; dünyadaki dönüşümü avantaja çeviren, uluslararası patent ve marka başvurularını ikiye katlayan bir aklı devreye sokacağız.”

“Yeter ki Sen İste” projesi: “Devlete girişimcilik yaptırmayacağız. Devlet, girişimcinin işini kolaylaştıran bir katalizör işlevi görecek. Katalizör devlet; KOBİ’sine, esnafına ve girişimcisine kolay ve hızlı hizmet sağlayan, tek durak ofiste herkesin işini kolaylaştırmak… Bir de yeni sistem projesi hazırladık. Adı, ‘Yeter ki Sen İste’. E-devlet’e benzer bir şekilde girişimcilerimiz, küçük işletmelerimiz, esnafımız internet üzerinden her türlü işini yapacak. Devlet kapısında sürünmeyecek.”

Lokomotif teşvikler: “Lokomotif teşvikler vereceğiz. Net katma değer, tedarik zincirindeki rol gibi kriterlere bakacağız. Teşvik sistemimizi komple sadeleştireceğiz.”

Paylaşın

Babacan’dan Akşener’e Dikkat Çeken Yanıt: Ya Beraber Ya Hiç

Deva Partisi Lideri Babacan, katıldığı bir televizyon programında, İYİ Parti Lideri Akşener’in CHP çevrelerine yönelik sözlerine ilişkin yaptığı değerlendirmede, “Bu iş ya beraber olacak ya hiç olmayacak” ifadelerini kullandı. AK Parti’nin “Türkiye Vizyonu” toplantısına çağrılmamalarını da değerlendiren Babacan, “Hala kafalarında ayrıştırma var” dedi.

Demokrasi ve Atılım (DEVA) Partisi Genel Başkanı Ali Babacan, Habertürk’te katıldığı programda soruları yanıtladı. Babacan’ın verdiği mesajlardan öne çıkanlar şöyle:

(CHP çevreleri ve Kılıçdaroğlu’nun açıklamalarına karşı Akşener’in değerlendirmeleri konusunda) : “İlk turda kazanmamız lazım bizim. Asla ikinci tura kalmamalı. Herkes ‘ben adayım’ der, ‘aday olmayacağım’ der. Herkesin özgürlük alanı bu. Ben de çıkıp defalarca söyledim, bunu her genel başkan söyler. 6’lı Masa’da 6 genel başkandan her birisi zaten doğal aday. 6 parti uygun görürse sayın Babacan ortak adayımız olsun derse, tabii ki bunu gayet iyi yaparız, sorun yok. Ama mesele ne yapacağımız. Ne yapacağımız çok önemli. Bunda mutabakat olmadan çok riskli bir süreç başlar Türkiye’de. En iyi adayı buluruz biz. Hiç sorun yok. Ülkenin insan kaynağı, cevheri çok geniş. 85 milyonluk bir ülke.

Sayın Kılıçdaroğlu’nun ‘benimle misiniz, değil misiniz’ sözlerini kendi partisinin içine verdiği mesaj diye okuduk. Şu anda CHP helalleşme süreci yaşıyor. Kolay değil. Uzun geçmişi var. O geçmişte neler neler var. Helalleşme çabasını evet herkesin hatası olabilir, geçmişte olabilir, o hatalardan ders aldık, gelin Türkiye’nin yarınlarıyla ilgili ortaklaşalım çabası. Sayın Kılıçdaroğlu’nun çabasını samimi görüyoruz. Sayın Akşener’in şikayet ettiği kesimin farklı hayalleri de olabilir. Böyle bir iddiası varsa buyursun, yalnız başına girsinler seçime. Oldu mu? 10 yıl geriye gittik, sürekli milli gelirimiz düştü, baskı ortamı arttı. Hala ortak aday tartışması lütfen ders alsın. Şu anda öyle lüks yok. Herkes aklını başına alsın. Böyle bir dünya yok. Kimse rüya görmesin. Bu iş ya beraber olacak ya hiç olmayacak.”

“Hala kafalarında ayrıştırma var”

(DEVA Partisi’nin, AKP’nin ‘Türkiye Yüzyılı’ toplantısına davet edilmemesi ile ilgili): Cumhuriyetin 200. yılına girerken ülkeyi yönetenlerin kapsayıcılık konusunda keşke başka zihniyete sahip olsaydı diyorum. Daha önce program olduğu için ben gidemezdim ancak arkadaşımız giderdi. Artık seçim yaklaşınca bütün medya kuruluşlarında yer alsın, herkes konuşsun istemiş olabilirler. Artık kendi bilecekleri bir iş. Bu iki etkinlikte böyle bir çizgi izlediler. Bakalım devamı nasıl gelecek.

Bizim bayramlaşma teklifimizi bile reddediyorlar. Türkiye’de siyasette bayramlaşma eski bir gelenektir… Gerçekten farklı yola girselerdi bizi de çağırırlardı. Hala kafalarında bir ayrıştırma var. Çok dar bir şeyse Meclis’te grubu olan partiler dersiniz, biraz genişletirseniz Meclis’te milletvekili olan partiler dersiniz. Gerçekten demokrat duruş olsa bu, ‘hata yaptık, açılım yapmak istiyoruz’ deseler, ayrıştırıcı zihniyet sıfırlanmış olsa bizi de davet ederler. Durdun durdun seçime bu kadar zaman kala mı aklına geliyor. İşten kovdurduğun, basın kartlarını iptal ettiğin gazetecileri çağırıyorsun.

“Düşman panosunda TTB var”

(Erdoğan ve Bahçeli’nin TTB ile ilgili açıklamaları ve TTB Başkanı’nın gözaltına alınması): Öncelikle olayın özüne baktığımızda buradaki televizyon kanalı örgütün propagandasını yapan bir kanal. Onu tespit etmek lazım. Burada TSK’yı itham edici iddialar var. Ancak işin özüne baktığımızda bunları ifade özgürlüğü çerçevesinde değerlendirdiğinizde böylesine bir tutukluluk sürecine gidecek kadar hukuki zemin görmedik. Hukuk ve Adalet Komisyonu Başkanlığımız konuyu irdeledi. Parti üyemiz olan 5 bin avukatımız var.

İşin garip tarafı, önce sayın Erdoğan’ın çıkıp yaylım ateşine tutması, arkasından Bahçeli’nin benzerini yapması arkasından yargının adım atması. Bu gerçekten kabul edilecek bir şey değil. Bağımsız yargı varsa Cumhurbaşkanı veya küçük ortağından sinyal beklemeden harekete geçmesi lazım. Polis baskınıyla evinden alınıp kameralar önünde götürmeler, şunlar bunlar. Bu siyasi iradenin derin izlerini yaşayan süreç.

Hukuk devletinde, bir ülkenin anayasaya göre tarafsızlık yemini etmiş bir cumhurbaşkanının böylesine kişi ve kurumları hedef alması kabul edilecek bir şey yok. Bir tutuklama olacak mı bilemiyoruz. Kaldı ki, yurt dışında iken Türkiye’ye dönmüş. Evinde oturuyor. Avukatı ifade vermek için hazırım diyor. Yok biz illa yaka paça evinden tutup getireceğiz. Bugünün düşmanı panosuna da Türk Tabipler Birliği’ne yazdılar. Oradaki ifadeleri benim savunmam sözkonusu olamaz. Ama hükümetin siyasi bir operasyonla bu işi yapmasını biz kesinlikle doğru görmüyoruz.”

Paylaşın

Babacan’dan Erdoğan’a ‘Kader’ Tepkisi: Önce Tedbir

41 madencinin hayatını kaybettiği Amasra’da açıklamalarda bulunan DEVA Lideri Babacan, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “kader planı” sözlerini eleştirdi ve “Toplum olarak artık itiraz etme zamanı geldi. Can kayıplarına, yaralanmalara itirazımız var. Kadere hepimiz inanırız ama önce tedbir” dedi.

Demokrasi ve Atılım (DEVA) Partisi Genel Başkanı Ali Babacan, Amasra’da hayatını kaybeden madencilerin cenazelerine katıldı ve ailelerle görüştü. Yetkililerden bilgi alan Babacan, açıklamalarda bulundu. DEVA Lideri Babacan, açıklamasında özetle şu ifadeleri kullandı:

“Burada madenci kardeşlerimizin aileleriyle tek tek dertleştik. Babalarla, analarla, kardeşlerle dertleştik. Her birinin tespitleri, iddiaları var. Buradaki ihmallerle ve tedbir eksikliğiyle ilgili iddialar var. Bunların mutlaka üzerine gidilmesi lazım.

İşi yapan, yaptıran aynı zamanda da denetliyorsa oradan maalesef hatalar bulunamıyor. Eksik ve ihmaller tespit edilemiyor. Tekrar tekrar aynı kazaları, can kayıplarını yaşıyoruz.

Bir idari denetim, bir yargı denetimi bir de Meclis denetimi var. Burada mutlaka yasama denetiminin, yani Meclis denetiminin bağımsız bir şekilde çalıştırılması gerekiyor. Ne olduğunun anlaşılması gerekiyor ki tekrarı önlensin. Olanlardan ders çıkarmazsak Allah korusun can kayıpları devam eder.

“Önce tedbir, sonra Allah’ın takdiri”

Soma’da kaybettiğimiz canlarımızın acısı daha tazeyken Amasra’da büyük bir felaketle karşı karşıya kaldık. Biz kadere inanırız ama önce tedbir, sonra Allah’ın takdiri… Tedbir bizden, takdir Allah’tan. Tedbir almayıp arkasından takdirle, kaderle olaya bir çerçeve çizmeye çalışırsak bu son derece yanlış olur. Allah’ın takdiri her şeyin üstündedir. Kadere hepimiz inanırız ama önce tedbir.

İdari denetimin hiçbir kıymeti yok. Zaten devletin kendi işlettiği tesis. Devlet kendi yapıyor, kendi denetliyor… Bir şey beklemeyin. Yargı denetimi önemlidir ama yargının üzerinde baskı var. Bağımsız ve tarafsız bir yargı denetim sürecinin çalıştırılması gerekiyor. Meclis açıldı. Milletvekillerimizin vakti var. En azından araştırma komisyonunun kurulup tarafsız ve bağımsız bir şekilde maden kazalarının üzerine gidilmesi ve önlenmesi lazım.”

Paylaşın

DEVA Lideri Babacan: 100 Doları Olan Merkez Bankası’ndan Zengin

DEVA Lideri Babacan, katıldığı bir televizyon programında yaptığı açıklamada, “Bugün Merkez Bankası’nın rezervi borç. Şu anda 100 doları olan bir insan Merkez Bankası’ndan zengin. Merkez Bankası eksi 60 milyar dolarda. Merkez Bankası’nın elindeki dolara karşı 60 milyar dolar daha farzla borcu var” ifadelerini kullandı.

Paylaşın

DEVA Lideri Babacan: Bir Baskın Seçim İlan Edilebilir

DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan, yılbaşında asgari ücrete, memura ve emekliye zam yapılacağını belirterek, bunun etkisinin sıfırlanmaması için hükümetin baskın seçim kararı alabileceğini belirterek, “Zam havasıyla beraber ‘Bir seçim patlatalım’ diyebilirler. Bir baskın seçim ilan edilebilir. Böyle bir ihtimal var” dedi ve ekledi:

“Fakat seçimin zamanında olma ihtimalini daha yüksek görüyoruz. Mayıs, haziran gibi bir tarihte, seçimin olma ihtimali daha yüksek.”

Demokrasi ve Atılım (DEVA) Partisi Genel Başkanı Ali Babacan, Karaman’da basın mensuplarıyla bir araya gelerek gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu.

Kısa Dalga’da yer alan habere göre, Babacan, 6’lı masanın ortak cumhurbaşkanı adayı tartışmalarına ilişkin, “Ortak aday ile ilgili tespit, seçim yaklaşmasıyla beraber yapılacak. Fakat önce bizim çalışmalarımızı bitirmemiz gerekiyor. Bir, geçiş sürecinin yol haritası dediğimiz, parlamenter sisteme geçene kadar ülkenin nasıl yönetileceği ile ilgili çalışmayı tamamlamamız gerekiyor. Bir de ortak seçim beyannamesi çalışmamızı tamamlamamız gerekiyor. Bunlar biterken ortak adayı da konuşmaya başlayacağız. Eğer ortak aday, 6 genel başkandan birisi olursa sorun yok.” açıklamasında bulundu.

Ortak adayın 6’lı masadan olmaması durumunda izlenecek yolu da anlatan DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan, “O zaman ne yapacağız? Onu da davet edeceğiz. Senin bir görüşün var mıdır? ‘Bunları oku bak, 6 parti olarak çalıştık, ama itiraz edeceğin bir şey olabilir, ekleyeceğin görüşler olabilir, yeni bakış açıları olabilir.’ Ortak adayın da katkıları ile son halini verdikten sonra, tek bir ortak seçim beyannamesiyle seçime gitmiş olacağız. Nokta atış takvim vermem mümkün değil. Fakat ortak adayın tespiti de seçim takviminin yaklaşmasıyla beraber ele alacak bir konu. Öncesinde bu konuyu konuşmama kararı aldık” açıklamalarında bulundu.

Kılıçdaroğlu’na destek

Cumhuriyet Partisi Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun helalleşme çağrısına değer verdiklerini ifade eden DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan, “Çok geçmişe takılmadan, ileriye doğru verilen sözlerin ve taahhütlerin kıymetini bilerek, güvenerek bir ortak çaba içerisindeyiz. Önemli olan şu; gördüğünüz Türkiye aynı Türkiye mi? Yarınların Türkiye’si için hedeflediğimiz, hayal ettiğimiz ülke aynı ülke mi? Bizim için şu anda önemli olan bu” şeklinde konuştu.

Erken seçim

Yılbaşında asgari ücrete, memura ve emekliye zam yapılacağını belirterek, bunun etkisinin sıfırlanmaması için hükümetin baskın seçim kararı alabileceğini aktaran DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan, “Zam havasıyla beraber ‘Bir seçim patlatalım’ diyebilirler. Bir baskın seçim ilan edilebilir. Böyle bir ihtimal var. Fakat seçimin zamanında olma ihtimalini daha yüksek görüyoruz. Mayıs, haziran gibi bir tarihte, seçimin olma ihtimali daha yüksek” şeklinde konuştu.

Paylaşın

DEVA Lideri Babacan: Masada Hiç Gerilim Yaşanmadı

DEVA Lideri Babacan, CHP Lideri Kılıçdaroğlu’nun İzmir’de yaptığı “Benimle misiniz?” İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener’in “Altılı Masa noter değil” açıklamaları nedeniyle yaşanan gerginliğin masaya nasıl yansıdığı sorusu üzerine, “Masada hiç gerilim yaşanmadı” karşılığını verdi.

İki liderin bu konuları baş başa yaptıkları görüşmede ele almış olabileceğini belirten Babacan, Altılı Masa’nın “güvenirliğine” zarar verecek bir tutumun olmaması gerektiği konusunda mutabakat sağlandığını ifade etti ve ekledi:

“Kamuoyuna görüş ifade eden partili arkadaşlarımızın -ki 6 parti için söylüyorum- daha özenli olması gerekiyor. Çünkü altı partinin beraberce yol yürümesi yakın tarihimizde ilk olan bir şey. Şöyle bir kısa değerlendirme oldu toplantıda;  dikkat edelim bir sıkıntı olduğunda, yanlış anlamalara yol açıcı gelişme olduğunda, birbirimizi arayalım. -Cep telefonlarıyla hemen konuşulabiliyor- Daha sık istişare, yanlış anlamalara sebep olan gelişmelere hızlı çözüm.”

Geçiş süreci yol haritasının aslında cumhurbaşkanının yetkilerini nasıl kullanacağını da tarif eden bir belge olacağını kaydeden Babacan, “Yetkiyi mevcut anayasaya göre ama parlamenter sistemin ruhuna uygun nasıl kullanacağına da yapılacak teknik çalışmayla karar vermemiz gerekiyor. Bunu 32 başlıkta belirleyeceğiz” ifadelerini kullandı.

Demokrasi ve Atılım Partisi (DEVA) Genel Başkanı Ali Babacan gazetecilerle bir araya geldi.

BBC Türkçe’den Ayşe Sayın’ın aktardığına göre, toplantıda, seçimden sonra kurulacak hükümetin “seçim beyannamesi” niteliğindeki temel politika alanlarının eşgüdümünü sağlayacak bir komisyon kurma kararı alındığını anımsatan Babacan, “Bu altı partinin seçime beraber yürüdüğü süreçte önemli bir adımdı. Ortak aday hedefi, seçimden sonra ülkeyi de beraberce yürütme iradesini temsil ediyor” görüşünü dile getirdi.

Hedeflerinin cumhurbaşkanlığı seçimini açık ara kazanıp, Meclis’te parlamenter sisteme geçişi sağlayacak çoğunluğu sağlamak olduğuna işaret eden Babacan, “Her konuda ortak dil, ortak seçim beyannamesi hazırlamak gerekecek. Bu hem altı partinin ortak seçim beyannamesi, hem de ortak adayın seçim taahhüdü anlamına gelecek” ifadelerini kullandı.

Babacan, toplantıda ele alınan ikinci konunun “geçiş sürecinin yol haritası” olduğunu anımsatarak, güçlendirilmiş parlamenter sistem yürürlüğe girene kadar ülkenin nasıl yönetileceğine dair ilkelerin bu çalışmayla netleşeceğini söyledi:

“Yani yürütme erki nasıl çalışacak? Yine yasama süreçleri istişare ile nasıl yürüyecek? Çünkü ilk seçim mevcut sisteme, anayasaya göre yapılacak. Anayasaya uygunluğu önemli ama aynı zamanda altı partinin siyasi mutabakatının oluşması da bir o kadar önemli. İstişare, müzakere ve nihayetinde uzlaşma hedefimiz var; geçiş sürecinin yol haritası ve temel politika alanlarında ortak politika oluşturmak. Vatandaşa ‘aynı dili, aynı hedefi konuşuyoruz’ taahhüdümüzü ortaya koyuyoruz.”

“Yeniden inşa sürecine hemen başlamamız gerekiyor”

Seçimden sonra son derece zor ve belki de ilk kez yaşanacak bir dönem olacağını belirten Babacan,  ülkenin derinleşen sorunlarını çözmek için hemen harekete geçeceklerini vurguladı:

“Ülkenin derinleşen sorunlarını da çözmek gerekecek. Bir iki sene bekleyelim, önce sistemi değiştirelim, sonra insanların problemlerine bakacağız, diyemeyiz. İnsanlar gerçekten yangını hissediyor. Yangın çok büyük, çok yaygın. Ve bir yandan parlamenter sisteme geçerken, bir yandan bu yangının söndürülmesi ve yeniden inşa sürecinin hemen başlaması gerekiyor.”

“Liderlerin rolü hiç konuşulmadı”

Ali Babacan, seçimin kazanılması halinde genel başkanların hükümette nasıl bir rol alacağı, başkan yardımcısı olup olmayacağı yönündeki bir soru üzerine, her siyasi partinin farklı görüşleri olmakla birlikte, masada bu konunun hiç konuşulmadığını söyledi:

“Önümüzdeki haftalarda konuşulacak pek çok başlık var. Mesela geçiş sürecinin kaç ay veya kaç yıl olacağı. Bu şekilde karar verilmesi gereken 32 üst başlık var.”

Babacan bir soru üzerine de toplantıda, seçim süreci “görünene” kadar ortak cumhurbaşkanı üzerinde değerlendirme yapmama kararlarını “teyit ettiklerini” söyledi:

“Geçiş süreci ve ortak politika çalışmalarını tamamlamamız lazım. Bunlar olmadan ortak adayı tespitini mümkün görmüyoruz. İlk baştan beri bu konuda tutarlı bir şekilde hareket ediyoruz.”

“Masada hiç gerilim yaşanmadı”

Ali Babacan, CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun İzmir’de yaptığı “Benimle misiniz?” İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener’in “Altılı Masa noter değil” açıklamaları nedeniyle yaşanan gerginliğin masaya nasıl yansıdığı sorusu üzerine, “Masada hiç gerilim yaşanmadı” karşılığını verdi.

İki liderin bu konuları baş başa yaptıkları görüşmede ele almış olabileceğini belirten Babacan, Altılı Masa’nın “güvenirliğine” zarar verecek bir tutumun olmaması gerektiği konusunda mutabakat sağlandığını ifade etti:

“Kamuoyuna görüş ifade eden partili arkadaşlarımızın -ki 6 parti için söylüyorum- daha özenli olması gerekiyor. Çünkü altı partinin beraberce yol yürümesi yakın tarihimizde ilk olan bir şey. Şöyle bir kısa değerlendirme oldu toplantıda;  dikkat edelim bir sıkıntı olduğunda, yanlış anlamalara yol açıcı gelişme olduğunda, birbirimizi arayalım. -Cep telefonlarıyla hemen konuşulabiliyor- Daha sık istişare, yanlış anlamalara sebep olan gelişmelere hızlı çözüm.”

Geçiş süreci yol haritasının aslında cumhurbaşkanının yetkilerini nasıl kullanacağını da tarif eden bir belge olacağını kaydeden Babacan, “Yetkiyi mevcut anayasaya göre ama parlamenter sistemin ruhuna uygun nasıl kullanacağına da yapılacak teknik çalışmayla karar vermemiz gerekiyor. Bunu 32 başlıkta belirleyeceğiz” ifadelerini kullandı.

“Uç uca olursa mızıkçılık yapabilirler”

Babacan’a yöneltilen bir başka soru ise Türkiye’nin, kanlı saldırıların yaşandığı 7 Haziran-1 Kasım 2015 seçim sürecine benzer bir süreci önümüzdeki seçimlerde yaşama olasılığı olup olmadığıydı. Bu konuda dikkatli bir dil kullanan Babacan, cumhurbaşkanlığı seçiminin ilk turda bitmesinin önemine dikkat çekti:

“O dönem kötü bir dönemdi, ülke çok şey kaybetti, hâlâ bazı yönleri aydınlığa kavuşturulmuş değil. Şu anda hükümet zemin kaybettiğini görüyor. Fakat biz şöyle bir rehavete de düşemeyiz, artık bu hükümet gidiyor top yuvarlanıp önümüze gelecek, biz idare edeceğiz, o kadar kolay değil. İyi hazırlanmazsak, vatandaşı ikna edemezsek, insanlar bilmediği karmaşık bir yapıdansa bildiği kötüyü tercih edebilir.

“Bizim tabloyu çok net berrak, sağlam güven oluşturan bir tablo haline getirmemiz lazım. İktidarının kaybolduğunu gören hükümetler bazen rasyonelitesini kaybedebiliyorlar, yanlış yollara sapabiliyorlar. Böyle bir ortama izin vermememiz lazım, sapasağlam sonuç almak, sözü vatandaşa söyletmek lazım. Ama böyle uç uca olursa mızıkçılık yapabilirler, daha önce yaptılar.”

Kılıçdaroğlu’nun başörtüsü hamlesi: Yasal engel yok

Babacan’ın basın toplantısı sürerken, CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu da twitter hesabından başörtüsü serbestisini yasal güvence altına alacak yasa değişikliğini Meclis’e sunacağını açıkladı.

Kılıçdaroğlu’nun bu hamlesiyle ilgili soru üzerine Babacan, açıklamanın detayını henüz bilmediğini belirtmekle birlikte, vatandaşların endişelerini kaldırmaya yönelik bir siyasi mesaj olabileceği yorumunu yaptı:

“Zaten başörtüsü yasağıyla alakalı bir yasal engel yok. Fiili bir durum var, bunu görmek lazım. Ama vatandaşlarımızın varsa hâlâ endişeler, şüpheler varsa bunları ortadan kaldırmak için bir siyasi mesaj olarak okunabilir.”

Ekonomi yönetimi istediği iddialarına yanıt: “Asılsız, dedikodu”

Kılıçdaroğlu’nun cumhurbaşkanlığı; Meral Akşener’in başbakanlığa talip olduğu açıklamalarının anımsatılarak, “Sizin de ekonomiyi istediğiniz konuşuluyor. Talip misiniz?” sorusuna Babacan şu yanıtı verdi:

“Hayır, tamamen asılsız dedikodu, biz ülkenin tümünün yönetimine talibiz. Dar bir alan olmaz yani.”

İktidara yönelik kötü ekonomi yönetimi, yolsuzluk, israf eleştirileri anımsatılarak iktidara geldiklerinde ‘nasıl hesap soracaklarına’ ilişkin soru üzerine de Babacan, “rövanşist, devri sabık” yaklaşımı ile hareket etmeyeceklerini belirtti. Babacan, yapılan yanlışlar usulsüzlükler karşısında, “hukuki, yasal ve idari denetim yollarını” çalıştıracaklarını söyledi.

“Altılı masayı iyi gösterme hissiyatım yok”

Toplantı öncesinde CHP ve İYİ Parti arasındaki gerilim anımsatılarak, kendisinin masayla ilgili hep “olumlu mesajlar” verdiği yorumları üzerine ise Babacan, seçimden sonraya bırakılacak hiçbir gri alan kalmaması için titizlikle çalışıldığını ifade etti:

“Masayı, olduğundan daha iyi gösterme çabam yok, samimi hissiyatımı anlatıyorum. Bütün genel başkanların masaya verdiği önemi görüyorum ve beraberce ülkeyi bu sıkıntılı durumdan kurtarma iradesini görüyorum. Çünkü altı partiden herhangi birine sorun, siz adayınızı tek başına birinci turda seçtirebiliyor musunuz? Böyle bir şey yok. Rasyonaliteyi dikkate alırsak, bu partiler bir arada olursa seçim kazanılacak. Bu işin şakası yok. Aritmetik bir alan var, bir arada olma ihtiyacı var.”

“İyi senaryo altı partinin elinde”

Seçimlerde cumhurbaşkanlığını kazanıp, parlamento seçimlerini kaybetmeleri halinde nasıl bir yönetim anlayışı izleneceğine ilişkin soru üzerine Babacan, bunların “kötü senaryolar” olduğunu ifade etti. Seçim sonuçlarına ilişkin 8 farklı senaryonun çıkma olasılığına işaret eden Babacan, iyi senaryoyu yaşama geçirmenin Altılı Masa’nın elinde olduğunu dile getirdi:

“Kötü senaryolar konuşmamız gereken şeyler değil, elbette düşünüyoruz taşınıyoruz. Ama seçime giderken meydanlarda kaybedersek, şunu yapacağız diyemeyiz.  İyi senaryo bizim, altı partinin elinde. Yapamazsak, o zaman ülkeye büyük yazık olur.”

Babacan, “Altı partiden birinin masadan kalkma lüksü var mı, niye ittifak demekten kaçınıyorsunuz” sorusu üzerine de bu süreçte inişler çıkışlar olabileceğini, ancak siyasi partilerin süreci sonuna kadar götürme iradesi ortaya koymalarının önemli olduğunu vurguladı:

“Seçimden sonra büyük bir hayal kırıklığı oluşturmaktansa, bugünden bilelim, yarına baktığımızda aynı Türkiye’yi görüyor muyuz, bunu görmemiz lazım. Yani biraz daha partilerin birbirlerini tanıması, parti teşkilatlarının birbirlerine alışması meselesi… Biz ileriye doğru ihtilaflı alan bırakmayalım, bugünden konuşalım diyoruz.”

Paylaşın

Babacan: Günü Gelince Biz De ‘Altılı Masa’ya Aday Sunarız

Gazetecilerin sorularını yanıtlayan DEVA Lideri Babacan, “Biz, kendi partimiz içerisinde böyle bir süreç başlatmadık. Arkadaşlarımız ikili, üçlü, bir araya geldiklerinde birbirleriyle fikir paylaşabilirler. Herkesin fikir özgürlüğü var. Ama bugüne kadar benim olduğum ortamlarda ben böyle derinlemesine bir isim değerlendirmesine sıcak bakmadım” dedi ve ekledi:

“Biz ne yapacağız diye sorarsanız; altılı masa gündemindeki öncelikli çalışmalarında ilerledikten sonra cumhurbaşkanlığı adaylığı konusunda parti teşkilatlarımızdan, parti yönetim kuruluna kadar geniş bir istişare süreci yürüteceğiz. Sonunda da altılı masaya herhalde elimizde kısa bir listeyle gideceğiz. Günü gelince yani, biz de altılı masaya aday listesi sunarız. Aday adaylarımızı, sıcak baktığımız isimleri altılı masada konuşacağız.”

Demokrasi ve Atılım (DEVA) Partisi Genel Başkanı Ali Babacan, partisinin dördüncü mitingini dün Siirt’te yaptı. Babacan, mitingin ardından; gazetecilerin sorularını yanıtladı.

Gazete Duvar’ın aktardığına göre, Babacan, Cumhurbaşkanı’nın yetkileri ile ilgili bir soruya; şu yanıtı verdi:

“Kastımız; istişareye dayalı bir yönetim anlayışıdır. Mevcut sistemde cumhurbaşkanı tek imzayla; hem düzenleme hem de atama yetkisine sahip. Tek bir partinin, tek bir adayla yüzde elli artı biri sağlayıp da cumhurbaşkanlığı seçiminde başarılı olma ihtimalinin olmadığı bir seçime gidiyoruz. Bu yüzden ortak aday hedefliyoruz.

2018’de Sayın Erdoğan da tek başını seçilemedi aslında. MHP’nin ortaklığına mecbur oldu. MHP desteği olmasaydı, Erdoğan ilk turda seçilemezdi. MHP milletvekillerini katmazsanız AK Parti’nin Meclis’te çoğunluğu da yok. Dolayısıyla mevcut sistem, partileri iş birliğine zorluyor.

Madem ortak aday diyoruz, madem altı parti ortak bir yönetme iradesi ortaya koyuyor; işte bu yönetme iradesinin somut bir metne dökülmesi, o metne de mutabık kalınması gerekiyor. Ondan sonra da ortak adayla seçime gidilirse belirsizlikler ortadan kalkar ve seçmenin muhalefete güveni artar.

‘Aday tartışması kimlikler tartışmasına dönüyor’

Bu dediklerimiz zaten yapılmadığı için ve aday isimleri üzerinden toplumda yoğun bir tartışma geçtiği için iktidar bunu şu anda kendi istediği gibi kullanabiliyor. Parlamenter sisteme geçiş sürecinin ayrıntıları, ortak cumhurbaşkanı adayı için belirleyeceğimiz ortak politik söylem üzerinde anlaşmadan aday isimleri üzerinden yapılan tartışmalar, isimler üzerinden süregelen tartışmalar; meseleyi kimlikler, ideolojiler tartışmasına çeviriyor.

Daha ne yapılacağına karar verilmeden ortak bir seçim beyannamesi, ortak bir eylem planı, ortak bir yol haritası, geçiş ve yol haritası konuşulmadan; sadece adaylar üzerinden gidildiğinde adayların temsil ettiği kimlikler, ideolojiler üzerinden bir tartışma furyası yaşanıyor. Bunun adaylara da altılı masaya da Türkiye’ye de faydası yok.”

Babacan, altı siyasi parti genel başkanının 2 Ekim’de başlayacak ikinci tur görüşmelerinde; seçim beyannamesi, geçiş süreci yol haritası gibi konuların yer alıp almayacağı ile ilgili soru karşısında şunları söyledi:

“Altı genel başkan bu konuların artık konuşulması ve bir mutabakata varılması konusunda hemfikir. Kamuoyu da bilsin bunu. Biz mart ayında bunu önerdik ama o gün itibariyle tam bir mutabakat yoktu. Fakat bugün için artık mutabakat var. Çok önemli bir ilerleme. Altı partinin ortak bir seçim beyannamesi çalışması ve bunun ortak bir mutabakata dönüşmesi 2 Ekim’de başlayacak ikinci tur görüşmelerinden en büyük beklentimiz. Bizim önerilerimiz hazır. Diğer partiler de somut çalışmalarla gelebilirlerse ilerleyebiliriz. Vatandaşlara somut sözler söyleyebilmeliyiz artık. Çok kritik bir süreç. Çünkü mevcut anayasal düzene göre, parlamenter sistemin de ruhuna göre ülkeyi yönetmemiz gereken bir geçiş süreci yaşayacağız.

‘Kendisinin çıkıp açıklaması daha şık’

Partiler, hangi alanda hangi politikayla ilerleyeceklerini ortaya koymaya başladılar. Eylem planları açıklanıyor. Onların hepsinin ortak bir söyleme dönüşmesi gerekiyor. Partilerin ortaya koyacağı fikirlerin yanında, ortak adayın kendi görüşleri, kendi ekleyecekleri de olabilir. Katılmadığı şeyler de olabilir. Yani, ortak adayın benimsemeyeceği bir şeyi kimse, ‘sen çık konuş’ diyemez. Öyle bir şey de yok yani. Hatta bizim tercihimiz, geçiş sürecinin yol haritasının ortak adayın kendisi tarafından açıklanmasıdır. Yani kendi cumhurbaşkanlığı yetkilerini hangi şartlarda ve nasıl kullanacağını kendisinin çıkıp açıklaması. Bu, daha şık. Altı partinin önceden açıklamasındansa aday çıksın kendisi açıklasın. Ve böylece kamuoyunun önüne çıksın. Adaylığını açıklarken, anayasanın kendisine verdiği yetkileri nasıl kullanacağını söylesin.

Parlamenter sisteme geçilene kadar ülke nasıl yönetilecek? Partiler arasındaki istişare sistemi nasıl çalışacak? Bütün bunları bir paket halinde sunarsak toplumun önüne, belirsizlikleri azaltmış oluruz. Başarma ihtimalimizin de böylelikle çok yükseleceğini düşünüyoruz. Evet, çok açık. Biz artık çalışmaların temposunun artması gerektiğini ve daha somut sonuçlarla vatandaşlarımızın karşısına çıkmak gerektiğini söylüyoruz.”

‘Kılıçdaroğlu’nun parti içine verdiği mesaj’

Babacan; CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun, “Artık bilmek zorundayım. Siz gerçekten benimle birlikte misiniz?” açıklamasının anımsatılması üzerine de şunları söyledi:

“Sayın Kılıçdaroğlu’nun parti içine verdiği bir mesaj olarak okuduk son sözlerini. Her partinin adaylıkla alakalı bir iç değerlendirme süreci olabilir. Her partinin adaylıkla alakalı bir dış iletişimi de söz konusu olabilir. Her partinin kendi bileceği iş. Ama biliyorsunuz bu işlerde; bir, her partinin münferit gündemi vardır, bir de altılı masanın gündemi vardır. Altılı masanın gündeminde bu konu yok. Seçim takvimi yaklaşana kadar da olmayacak, karar almış durumdayız.

‘Günü gelince altılı masaya biz de aday sunarız’

Biz, kendi partimiz içerisinde böyle bir süreç başlatmadık. Arkadaşlarımız ikili, üçlü, bir araya geldiklerinde birbirleriyle fikir paylaşabilirler. Herkesin fikir özgürlüğü var. Ama bugüne kadar benim olduğum ortamlarda ben böyle derinlemesine bir isim değerlendirmesine sıcak bakmadım.

Biz ne yapacağız diye sorarsanız; altılı masa gündemindeki öncelikli çalışmalarında ilerledikten sonra cumhurbaşkanlığı adaylığı konusunda parti teşkilatlarımızdan, parti yönetim kuruluna kadar geniş bir istişare süreci yürüteceğiz. Sonunda da altılı masaya herhalde elimizde kısa bir listeyle gideceğiz. Günü gelince yani, biz de altılı masaya aday listesi sunarız. Aday adaylarımızı, sıcak baktığımız isimleri altılı masada konuşacağız.”

‘Hepsi günü gelecek denetlenecek’

Babacan, “Türkiye’de bazı sermaye gruplarının yurt dışına çıkardığı paralarla ilgili iddialara ve devletin bazı uluslararası kuruluşlarla imzalamış olduğu anlaşmaların iptal edilip edilmeyeceğine” ilişkin soruya ise şu yanıtı verdi:

“Türkiye’de hukuk dışı ve etik kuralların dışında çok yoğun uygulama var ve her yerde var. Bunların zamanı geldiğinde tamamının, yine hukuk içinde ele alınıp denetlenmesi gerekecek. Yani burada yargı denetimi önemli. Burada idari denetim önemli. Burada Meclis denetimi önemli. Belli başlı; insanların zihnindeki büyük sorunlar, büyük şüpheler, bu bahsettikleriniz dahil… Bunların hepsi günü gelecek, denetlenecek. O konuda herkesin içi rahat olsun. İnsanlar kızgın, anlıyorum. Bazen rövanşist duygular da böyle ağır basabiliyor bu konularda.”

‘Amacımız, Türkiye’de hukukun üstünlüğü’

Babacan, “Siirt halkı; eski HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş’ın, sizin AK Partili olduğunuz dönemde tutuklandığından şikayetçi. Demirtaş’ın serbest kalmasından yana mısınız?” sorusuna şu yanıtı verdi:

“Biz halka adalet vaat ediyoruz. Şu anda yargı hükümetten gelen talimatlarla yürüyor. Bizim arkadaşlarımız pek çok dosyayı inceledikleri gibi Demirtaş dosyasını da incelediler. O dönemde bizim arkadaşlarımız dosyayı inceleyip baktığında tutuklu yargılanmasını gerektirecek hiçbir unsur görmediler. Ve ben bunu ifade ettim o dönemde. Şimdi de öyle. Demirtaş davası gibi siyasi içerikli davalar var ve hukuk zemininde yürümüyor. Kavala davası da öyle. Siyasi iktidar, kafayı taktığı herkesle uğraşıyor. Buradaki mesaj; herkese, iş dünyasına verilmek isteniyor: Kafamı bozma, seni süründürürüm. Talimatım olmayınca da kimse hapisten çıkamaz. Bir kişiyi içeride tutup, binlerce insanı korku ve baskı altında tutabiliyorlar bu şekilde. Bizim amacımız Türkiye’de hukukun üstünlüğünü sağlamak. Bunu herkes için yapmak.”

Babacan, DEVA Partisi’nin “din ve laiklik politikaları” başlıklı bir eylem planının olup olmayacağı sorusuna ise şu karşılığı verdi:

“Temel haklarla ilgili bir eylem planımız olacak. Parti programımızda inanç özgürlüğünden, ibadet hürriyetinden bahsederken, insanların inançları doğrultusunda örgütlenebilme özgürlüğünden de bahsediyoruz. Parti programımızda bunlar özgürlük alanı olarak tamamen tespit edilmiş durumda. Ama bu yapılar, yönetime nüfuz edebiliyor. Yani devlet yönetiminde farklı bir kanal açmak, oradan bir etki alanı oluşturmak gibi. Kabul edilemez tabii. Ama siz liyakat temelli bir sistem oluşturursanız, zaten kabul edilemez durumları ortadan kaldırırsınız. Bir görüntü altında başka bir eylem varsa, başka bir çalışma varsa onun da yine genelini yapmak devletin en önemli görevidir.”

Babacan, İran’da yaşanan olaylarla ilgili olarak da şunları söyledi: “Olayı duyduğumuzda çok üzüldük. Bizim görüşümüz çok açık. Başka bir ülkenin iç işine, iç politikasına müdahale de doğru bir şey değil. Biz sadece insani açıdan, temel insan hakları açısından olaya yaklaşabiliriz. Devletin, insanların yaşam tarzına müdahalesini bırakıp, herkesin yaşam tarzına saygı duyması ve herkesi olduğu gibi kabul etmesi, hakları koruması gerekir.”

Paylaşın