İstanbul Sultanbeyli’de halka seslenen HDP Eş Genel Başkanı Tülay Hatimoğulları, “İktidar diyor ki İstanbul’a biz ihanet etmedik. En büyük ihaneti İstanbul’a bu iktidar yapmıştır. Bu söz aslında ihanetin açık itirafıdır” dedi ve ekledi:
Haber Merkezi / “Sabahın 6’sında metroda, metrobüste kuyruğa giren yoksullaştırılmış öyle bir işçilik hali var ki, değerli işçi kardeşlerim aldıkları maaşla ertesi günü bile geçiremiyor. Bugün Türkiye’nin en büyük yoksulluğu İstanbul’da yaşanıyor. En büyük barınma sorunu, en yüksek kiralar İstanbul’da mevcut.
İstanbul’u bu kadar yoksullaştıran, İstanbul’u sermayeye peşkeş çeken, yandaşlarına peşkeş çeken AKP iktidarının ta kendisidir. Aynı zamanda İstanbul’un tarihi ve kültürel dokusunu geliştirerek İstanbul’u kendi kimliğiyle buluşturmak yerine sermayeye peşkeş çekmekte de bir numaralı rolü oynadılar.”
Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Eş Genel Başkanı Tülay Hatimoğulları, yerel seçim çalışmaları kapsamında, partisinin İstanbul Sultanbeyli’de gerçekleştirdiği halk buluşmasına katıldı. Burada konuşan Hatimoğulları, şunları söyledi:
“Merhaba hevalino, hûn bi xêr hatin li ser seran li ser çava hatin. Değerli halklarımız, hepinizi sevgiyle ve saygıyla selamlıyorum. İşte kadınların sesi böyle gür çıktıkça kimse DEM Parti’yi alt edemez. Bir alkış ve zılgıtımız da kadınlar için olsun.
Dün Esenyurt’taydık ve dillere destan bir mitinge imza attık. On binlerce insanımızın katıldığı bir mitingi gerçekleştirdik. Kürt sorununun demokratik yöntemlerle çözülmesi ve İmralı tecridinin ortadan kalkması için düzenlenen demokrasi mitingi on binlerce insanın katılımıyla gerçekleştirildi. Türkiye ve dünyaya “Kürtler buradadır ve çözüm istiyor” denildi. Halkımıza bu güçlü mesajı bütün Türkiye ve dünyaya verdiği için huzurunuzda bir kez daha teşekkür ediyorum.
Arkadaşlarımız bu bölgedeki adaylarımızı biraz önce sizlere tanıttı. Sultanbeyli’de Rahime Kürkçü, Ertan Hamitoğulları’na ve elbette Büyükşehir Belediyesi Eş Başkan Adaylarımız olan Kürt halkının bağrından çıkmış Meral Danış Beştaş ve sosyalist hareketin bağrından çıkmış Murat Çepni’ye başarılar diliyorum.
Sözlerimin başında yaşadığımız elim bir olayı sizlerle paylaşacağım. Elazığ Palu’da yine bir maden göçüğü ve yine bir maden işçisi katliamı oldu. Çok şükür ki göçük altında kalan işçilerimizin şimdilik çoğu çıkarıldı ama az önce aldığım habere göre hala bir işçi kardeşimize ulaşılamamış. Erzincan’da siyanürle toprağımızı ve havamızı zehirleyen, o civarda yaşayanlara kanser hastalığı yayan siyanürlü altın madenindeki 9 işçi kardeşimizden hala haber alınamıyor.
Maden işçilerinin yaşadığı kader değildir. Bu iktidar, leblebi dağıtır gibi maden şirketlerine ruhsat dağıtırken, orada çalışan işçilere zerre kadar değer vermiyor, onların hayatını düşünmüyor. Ben acılı ailelere buradan sabır diliyorum. Ümit ediyorum ki işçi kardeşlerimizden sağ salim olduklarına dair haberler gelir. Hala umutluyuz. Taşımızı toprağımızı sermayeye peşkeş çeken AKP iktidarını huzurunuzda bir kez daha kınıyorum.
Bizler Sultanbeyli’den “DEM Parti buradadır” diyoruz bugün. Adaylarımızla DEM Parti olarak buradayız. Hakkımızda kapatma davası açanlar, bizleri gözaltına alanlar, üyelerimizi ve yöneticilerimizi tutuklayanlar duysun; DEM Parti’ye diz çöktüremezsiniz, Kürt halkına diz çöktüremezsiniz, halklara diz çöktüremezsiniz. DEM Parti İstanbul’a, İstanbul DEM Parti’ye yakışacak. Böyle bir seçim kampanyasını hep beraber örgütlemeye var mıyız?
İstanbul yüreği o kadar geniş bir kent ki Türkiye’deki bütün halkları ve inançları sığdırmış, onlara ev sahipliği yapmıştır. Özellikle son 40 yıldır Kürdistan’da devam eden savaş ve çatışmalardan dolayı göç eden, buraya yerleşen, burayı mesken edinen Kürt halkı, aslında Kürdistan’ın geniş bir fotoğrafı İstanbul’da mevcuttur. Amed burada, Van burada, Şırnak burada, Kars burada.
Kürt halkının oluşturduğu büyük bir topluluk burada. O yüzden biz İstanbul için diyoruz ki batıdaki en büyük Kürt kentlerinden birisidir. Köyleri bizlere dar eden iktidarın yürüttüğü bu zihniyete, kırk yıldır yürütülen bu zihniyete karşı bizler DEM Parti olarak diyoruz ki Kürt sorunu muhakkak demokratik ve barışçıl yöntemlerle çözülecektir. Kürt sorunu, Kürdistan sorunu bu ülkede ve Ortadoğu’da mutlaka çözülecektir. Bizler bunun için hep beraber çalışacağız.
Bu seçim kampanyasında da sadece seçilmek değil; aynı zamanda DEM Partiyi örgütlemek, geniş kitlelere açılım sağlamak ve Demokratik Cumhuriyet paradigmamızı anlatmak gibi bir görevle karşı karşıyayız. Seçimlere bu perspektifle hazırlanarak kazanmayı önümüze hedef olarak koyduk. Bunun için Sultanbeyli halkı olarak 7/24, gece gündüz çalışmaya var mısınız? Adaylarımızın etrafını sarıp sarmalamaya, gitmedik ev çalmadık kapı bırakmamak üzere çalışmaya var mısınız?
İktidar diyor ki İstanbul’a biz ihanet etmedik. En büyük ihaneti İstanbul’a bu iktidar yapmıştır. Bu söz aslında ihanetin açık itirafıdır. Sabahın 6’sında metroda, metrobüste kuyruğa giren yoksullaştırılmış öyle bir işçilik hali var ki, değerli işçi kardeşlerim aldıkları maaşla ertesi günü bile geçiremiyor. Bugün Türkiye’nin en büyük yoksulluğu İstanbul’da yaşanıyor.
En büyük barınma sorunu, en yüksek kiralar İstanbul’da mevcut. İstanbul’u bu kadar yoksullaştıran, İstanbul’u sermayeye peşkeş çeken, yandaşlarına peşkeş çeken AKP iktidarının ta kendisidir. Aynı zamanda İstanbul’un tarihi ve kültürel dokusunu geliştirerek İstanbul’u kendi kimliğiyle buluşturmak yerine sermayeye peşkeş çekmekte de bir numaralı rolü oynadılar.
Deprem bütün ülkenin en temel sorunu. Ben de Antakya depremini yaşamış bir kardeşiniz olarak İstanbul için herkes kadar, hatta belki herkesten biraz daha fazla endişeliyim. Yüksek binalara baktığımda büyük bir endişeyle Antakya canlanıyor gözümde. Allah korusun, inşallah yaşamayız öyle bir şeyi ama bilim insanları diyor ki İstanbul büyük bir deprem yaşayabilir. İstanbul’da yaşayacağımız deprem Hatay ve Maraş’ta yaşadığımız depremi katlayacak kadar ağır bedeller ortaya çıkarır.
O yüzden yerel yönetimlere düşen ilk görev depreme dayanıklı bir kentin dönüşümünün sağlanmasıdır. Ama bu iktidar topladığı deprem vergilerini ne yazık ki iç etti, çaldı, talan etti. Onlar halkı düşünmüyor. Hala Kanal İstanbul Projesinden vazgeçmiş değiller. Kanal İstanbul Projesi depremi tetikleyecek olan projelerden biridir. Ve buradan bir kez daha diyoruz ki; depreme dayanıklı kentler için varız, Kanal İstanbul’u yaptırmamak için varız, İstanbul’u yaşanılır bir İstanbul yapmak için varız.
7/24 siz de izliyorsunuz televizyon ekranlarında, yine DEM olmadan DEM Parti tartışılıyor. DEM Parti’nin kimi desteklediği ya da desteklemediği tartışılıyor. Onlara diyoruz ki; DEM’i DEM’siz tartışmayın, varsa yüreğiniz DEMli adaylarımızı, DEM’li temsilcilerimizi o televizyon programlarına çıkarın tartışalım, hodri meydan! Şimdi de bir montaj videoyla DEM Parti’nin üzerine çamur atmaya çalışıyorlar.
Bu iktidarın yaptığı en önemli işlerden biri algı yaratmaktır ve bunu DEM Parti üzerinden yapmaya çalışıyor. Bizler de diyoruz ki montaj videolardan medet umanlar, montajla algı yaratmaya çalışanlar asıl sizin siyasetiniz, sizin vaatleriniz montajdır. Ve buradan söz veriyoruz: Sizin gidişiniz montaj değil gerçek olacak.
“Bizim ittifakımızın adı halk ittifakıdır”
Bizim ittifakımız JİTEM ittifakı değildir. Bizim ittifakımız kanla beslenenlerle, Kürt’ü yok sayanlarla, kadınları yok sayanlarla, demokrasiyi ve hukuku ayaklar altına alanlarla hiç değildir. Bizim ittifakımız rantiyeci ve şantiyecilerle de değildir. İttifakımız kadınlarladır, gençlerledir, işçilerledir, emekçilerledir, Kürt halkıyladır, Türk halkıyladır, Ermeni, Azeri, Laz, Çerkes, ezcümle bütün halklarladır. Bütün inançlarladır bizim ittifakımız. Bizim ittifakımızın adı halk ittifakıdır, halk ittifakı!
DEM Parti dile getirdiği sorunlarda hakiki çözüm ve proje üreten bir partidir. Seçimden seçime hatırlanan bir oy deposu olarak görülmekten bıktık. Bizim ortaya koyduğumuz sorunlar da 1 Nisan’dan sonra iktidarı ve muhalefetiyle herkesin elini taşın altına koyması gereken, çözüm üretilmesi gereken sorunlardır. Bizim dile getirdiğimiz sorunlar işçinin, emekçinin yoksulluğudur, kadınların ezilmesi ve sömürülmesidir, doğanın ve ekolojinin talan edilmesidir.
Bunlara karşı beraber çözüm üreteceğiz. Kürt sorunu seçimden seçime hatırlanacak bir sorun değildir. Kürt sorunu bir statü sorunudur ve herkesin ciddiyetle bu sorunun çözümü için elini taşın altına koyması lazım, projelerini açıklaması lazım. Biz DEM Parti olarak Kürt sorununun çözümü için hem diyalog çağrılarımızı hem projelerimizi her yerde anlattık, anlatmaya da devam edeceğiz.
Son olarak bir konuyu vurgulamak istiyorum. Kürdistan’ın birçok yerine hayalet seçmen götürmüşler, seçmen kaydırmışlar. Bazı yerlere polisleri, bazı yerlere tabur tabur askeri kaydırmışlar. Biz biliyoruz ki İstanbul demek, Kürdistan’ın tamamı demektir. İstanbul’da bulunan yurttaşlarımızın oyu İstanbul’da değilse, sizden en büyük ricamız seçmenimizi kendi seçim bölgesine taşımanın çalışmasını aktif bir şekilde yapmanızdır. İstanbul’a düşen en büyük görev budur. Bunun altını özellikle çiziyorum.
Lütfen en yakın DEM Parti il, ilçe örgütlerine gidin isimlerinizi yazdırın. Akrabalarımız, eş, dost, arkadaşlarımız isimlerini yazdırsın. Gidelim kendi belediyelerimiz için oyumuzu kullanalım. Böyle bir çalışmayı birlikte ve yürekten yapalım arkadaşlar. Biz demokrasinin ve eşitliğin partisiyiz, halkların kardeşliğinin partisiyiz, adaletin partisiyiz. Bizler “Jin Jiyan Azadî” diyen kadınların partisiyiz. Yolumuz açık olsun, serkeftin serkeftin. Başarı hepimizin olsun.”