İçişleri Bakanlığı tarafından başlatılan “bayrak, İstiklal marşı” vs. soruşturmalarına ilişkin açıklama yapan DEM Parti Eş Genel Başkanı Tuncer Bakırhan, “Belediyelerimizle ilgili asılsız iddia ve provokasyonları en güçlü şekilde kınıyoruz. Partimizin semboller ve değerlerle ilgili tek bir sorunu yoktur” dedi ve ekledi:
“İçişleri Bakanlığı’nı bu provokasyonlarla hareket etmeye değil, belediyelerin kaynaklarını soyup soğana çevirenlere soruşturma açmaya davet ediyoruz. Bu asılsız iddia ve provokasyonlar, değerler ve semboller üzerinden kurulmak istenen karanlık tezgaha asla prim vermeyeceğiz. Kumpas kuranları uyarıyoruz. 31 Mart’ta halk kararını vermiş, yerel hizmetlerin yapılmasında DEM Parti’yi iradesi olarak seçmiştir.”
Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Parti Meclisi, seçim sonuçları ışığında ileriye dönük nasıl bir yol izleyeceğini belirlemek üzere parti genel merkezinde toplandı. Toplantının açılış konuşmasını yapan Eş Genel Başkan Tuncer Bakırhan, şunları söyledi:
“Hepinizi saygıyla ve sevgiyle selamlıyorum. Bir seçim süreci atlattık. Bu seçim sürecinde verdiğiniz emeklerden dolayı hepinizi kutluyorum. Başarılı bir sonuç aldık. Bu sonuçlarda PM üyelerimizin emeği ve katkısı büyüktür. Sizin şahsınızda il-ilçe örgütlerimizi, MYK’mizi, Kadın Meclisimizi, Gençlik Meclisimizi, sandık kurullarımızı, aktivistlerimizi de kutlamak istiyorum. Sağ olsunlar, var olsunlar. Bütün zorluklara rağmen çok iyi bir çalışma yürüttüler. Mala ve ava be hûn her hebin.
Yerel seçim sonuçlarını ve siyasal süreci bugün birlikte değerlendireceğiz. Şimdiden hepimize kolay gelsin. Başarılı bir toplantı olmasını diliyorum. 31 Mart öncesi çok zor tartışmalar yürütüldü. Resmen ülkenin üzerine bir alacakaranlık çökmüştü. 31 Mart’ta halklar, emekçiler, gençler, kadınlar ve Kürtler bu alacakaranlığı dağıtarak yeni bir ışık yakmıştır, yeni bir yol açmıştır. Umarım bu yolu bugün birlikte yapacağımız tartışma ve değerlendirmelerle büyüterek ve geliştirerek hayata geçireceğiz. Kürt halkı 31 Mart’ta iradesine sahip çıkmıştır.
Kayyım anlayışını ve kayyımları göndermiştir, partisinin yanında durmuştur. Bölge halkı ranta, yıkıma, talana hayır demiştir. Her türlü hileye ve yalana karşı, rüşvete karşı DEM Parti çatısı altında bir araya gelerek belediyelerini tekrar kazanmıştır. Batıda da ezilenler, emekçiler, kadınlar, gençler yine DEM Parti çatısı altında yerel yönetimlerde söz sahibi olmuştur. Bu çok değerli ve anlamlıdır.
Seçime sürecinin başında, bölgede kayyımlarla yönetilen belediyeleri kazanacağımızı ve kayyımları göndereceğimizi, batıda da halklarımızın yaşadığı her yerde iradesinin yönetime yansıyacağını söylemiştik. Her iki stratejimiz de başarılı bir şekilde hayat buldu. DEM Parti Türkiye’de seçim sonuçlarını ve geleceğin rotasını belirlemiştir. Cumhurbaşkanlığı 2. tur seçimlerinde belirleyici konumunu yitirdi diyenlere, 31 Mart’ta halklarla birlikte büyük bir cevap vermiştir. Belirleyiciliğini, denge konumunu koruduğunu bir kez daha kanıtlamıştır.
Ancak hilelerle, yalan dolanla, haram seçmenlerle Kars, Şırnak, Bitlis ve birçok ilçe ve beldemizin iradesi gasp edilmiştir. Aslında Kars, Bitlis ve Şırnak kazanmıştır; kaçak seçmenlerle Kars, Şırnak ve Iğdır’ın iradesini çalanlar kaybetmiştir. Kars, Iğdır ve Şırnak durumunda olan bütün il ve ilçelerdeki halklarımıza buradan selam ve sevgilerimizi gönderiyoruz. Siz kaybetmediniz, iradenizi gasp ettiler. Emin olun oralarda daha güçlü çalışmalar yapacağız, daha güçlü örgütleneceğiz.
Bu haram ve kaçak seçmenlerle gasp edilen bu kentlerde inşallah elbirliğiyle önümüzdeki seçimlerde halklarımızın iradesini yönetime taşıyacağız. Sözümüzü veriyoruz. Merak etmesinler ilgileneceğiz. Oradaki çalışmalarımızı büyüterek devam edeceğiz. Kaybettiğimiz yerlerde hata ve eksiklerimizin olduğunu gördük. Başarımızı tabii ki kutlayacağız. Ancak bu toplantıları başarımızı kutlamak için yapmıyoruz. Kaybettiğimiz yerlerdeki nedenleri ve bunları ortadan kaldırmaya yönelik çabaları tartışıyoruz. Evet bir kazanım var ama bu kazanım halklarımızındır. Eksik ve yetmezlikler ise bizimdir. Biz böyle bir gelenekten geliyoruz. Bu toplantılarla da bu eksik ve yetersizliklerimizi tespit ederek ortadan kaldırmanın çalışmasını yürüteceğiz.
“Önümüzdeki dönem çok daha güçlü örgütleneceğiz”
Yeni dönem perspektifimiz çok net: 1) Örgütleneceğiz. 2) Genişleyeceğiz. Daha güçlü örgütleneceğiz, önümüzdeki dönem en önemli çalışma alanlarımızdan birisi örgütlenme olacak. Örgütlü olduğumuz ve olmadığımız kentlerle ilgili önemli çalışmalar yapacağız. Bu seçimlerle birlikte çok önemli bir fırsat elimize geçti. Sadece Kürdistan’da seçimleri kazanmak, batıda kent uzlaşısı ile yönetimlere girmek yetmiyor; daha da genişleteceğiz, daha da büyüteceğiz.
Seçim sonuçlarında ortaya çıkan bu zemini, demokratik ittifakları büyüterek sonuca ulaştıracağız. Demokratik ittifak çalışması da yine Parti Meclisimizin yapacağı çalışmalardan biridir. Hakkari’den İzmir’e, Van’dan İstanbul’a, Hakkari’den Iğdır’a kadar halk değişim talebini dile getirmiştir. Seçimlerde hem Kürdistan’da hem batıda kazanan partiler ve adaylar değildir; kazanan emekçiler, kadınlar, gençler, yoksullar, Kürtler, Aleviler, Türkiye halklarıdır. Seçim sonuçları hepimize, Türkiye halklarına tekrar hayırlı olsun.
31 Mart’ta Kürt halkı ve Türkiye halkları birçok mesaj verdi ama 3 temel mesajının altını çizerek sizlerle paylaşmak istiyorum. İlk mesaj Kürt halkınındır. Kürt halkı; inkar, düşmanlık, zulüm, kayyım ve kıyım politikalarına hayır diyerek sandığa gömmüştür. Kendilerini kutluyoruz. Kürt sorununun demokratik çözümü konusunda iradesini bir kez daha güçlü bir şekilde ortaya koymuştur. Bu sorunun çözümü için iktidara, ana muhalefet partisine, muhalefet partilerine ve devlet aklına bir kez daha PM toplantımızdan bir çağrı yapmak istiyorum.
Bir yüzyılı Kürtlerin iradesini inkar ederek, yok sayarak kaybettirdiniz Türkiye halklarına. İkinci yüzyılda, 31 Mart’ta Türkiye halkları, Kürt halkı güçlü bir irade ortaya koymuştur. Artık ikinci yüzyılda bu iradeyi tanıma zamanı gelmiştir. Bu ülke halkına, 86 milyona tekrar bir yüzyıl daha kaybettirilmesine asla izin vermeyeceğiz. İkinci mesaj da daha fazla demokrasi talebi olmuştur. Türkiye halkları sandıkta söz birliği etmiştir. Bu sözün adı da ruhu da daha fazla demokrasidir.
Kürt meselesinin, Alevi meselesinin, eşitlik ve adalet sorunlarının çözümü demokratik bir anayasadır. Son yaptığımız kongrede demokratik anayasa hareketi başlattığımızı ifade etmiştik. Mutfakta çok ciddi, çok değerli çalışmalarımız var. Önümüzdeki günlerde demokratik anayasa çalışmalarını Türkiye’nin dört bir yanına yayacağız, Türkiye halklarıyla buluşup konuşacağız.
Bu meseleyi onlarla birlikte tartışacağız. 3’üncü ve yine çok önemli bir diğer mesaj da açlığa ve yoksulluğa sandıkta hayır mesajı verilmesidir. Emekliler çığlığını oy pusulalarına yansıtmıştır. Gençler geleceksizliğe hayır demiştir. İşçiler, bu krizin yükünü biz çekmeyeceğiz demiştir. Kürtler ve Aleviler eşit yurttaşlık taleplerini çok net bir şekilde yansıtmıştır. Bize düşen de bu mesajları Türkiye halklarının gündemine taşımak, sahiplenmek ve sonuca ulaştırmaktır.
Önümüzdeki dönemi eşitlik, özgürlük, demokrasi ve barış mücadelesinin siyasetini güçlendirerek karşılayacağız. 2028 perspektifimiz, sadece kişilerin ve yapıların varlığı ya da yokluğu üzerine değil inşacı ve kurucu bir yaklaşımla devam edecektir. Kürt halkının ve Türkiye halklarının kazanımlarını önceleyecek, tüm çalışmalarımıza bu esaslar üzerinden devam edeceğiz. Asla rövanşist olmayacağız. Asla kazandık diye kibirlenmeyeceğiz.
Hedefimiz, çözüm ve müzakere siyasetini büyüterek başarıya ulaştırmak ve büyütmek olacaktır. Bu konuda gerçekten DEM Parti Türkiye için bir şanstır. DEM Parti olarak; Türkiye’nin düzlüğe çıkması için üzerimize düşen her türlü sorumluluğu sakınmadan, çekinmeden yerine getireceğiz. Halk en büyük sorumluluğu partimize ve belediyelerimize yüklemiştir. Halkın bize yüklediği sorumlulukların farkındayız ve çok büyük bir anlam biçiyoruz. Başaracak gücümüz, irademiz ve vizyonumuz var.
“Belediyelerimizi halkla birlikte yöneteceğiz”
Sahada çalışan arkadaşlar olarak bunu en iyi siz biliyorsunuz, en iyi siz gördünüz, en iyi siz yaptınız. Barış, demokrasi ve adaleti bir gün mutlaka getireceğimizi ve bu çalışmaları aktif bir şekilde devam ettireceğimizi belirtmek istiyorum. Ayrıca yerel yönetimlerimiz aracılığıyla siyasi, ekonomik ve kültürel olarak toplumu koruyacağız. Bizim belediyecilik anlayışımızda rantçılık yok. Bizim belediyecilik anlayışımızda belediyeleri borç batağına batırmak yok. Bizim yerimiz belediye binaları değil; yerimiz sokaklardır, caddelerdir, evlerdir, köylerdir.
Yerimiz insanlarımızın yaşadığı her yerdir. Dolayısıyla halka dokunacağız. Halkla birlikte karar alacağız, halkla birlikte yöneteceğiz belediyelerimizi. Mütevazı yaşayan, halkla birlikte karar alan bir gelenekten geliyoruz. Bunu da herkes çok iyi biliyor. Bizim yerel yönetimlerimiz için hayat sosyal medyada, gazete manşetlerinde, medya plazalarında değildir; yerel yönetimlerimiz için hayat sokakta başlar, hizmetle başlar. Bizim için hizmet 7 gün 24 saattir ve bu böyle devam edecektir. Siyaset il-ilçe örgütlerimizin, Genel Merkezimizin, milletvekillerimizin işidir; hizmet belediyelerimizin işidir.
Yerel yönetimlere seçilen arkadaşlarımız aslında hizmetin de en önemli politik tutum ve duruş olduğu bilinciyle hizmete yükleneceklerdir, hizmet edeceklerdir. Bu gerçeğin altını bir kez daha çizmek istiyorum. Kentlerimizde kayyımların ve AKP’nin rant belediyelerinin yarattığı tahribatı bir an önce gidermeye çalışacağız. Siz de sahadaydınız, gerçekten de belediyecilik adına bir şey yok, hizmet yok. Belediyelerin kapıları halklarımıza kapalıydı. Belediyeler kayyımlarla, rantçı AKPli anlayışla talan edilmiş.
Belediyelerimizi aldıktan sonra ortaya çıkan borç batağını görünce, belediyelerde ne yapıldığını hep birlikte gördük. Birçok belediyemiz 50 yıl çalışsa dahi, tasarruf etse dahi AKP ve kayyımların yaratmış olduğu borç batağını ortadan kaldıramayacak derecede büyük bir şekilde borçlandırılmış. Bütün bunlara rağmen çalışacağız, altından kalkmaya çalışacağız.
Her evi etkileyen, tencereleri ve sofraları boş bırakan büyük bir ekonomik kriz var. Bu 5 yıl boyunca halkı açlığa, yoksulluğa, işsizliğe ve geleceksizliğe karşı korumak bizim görevimiz olacak, belediyelerimizin görevi olacak. Yerel yönetimleri aldığımız yerlerde, ulaşım hizmeti karşılanmadığı için kimse okulunu dondurmayacak. Belediyelerimizde kimse çocuğuna süt ve bez götüremeyecek durumda kalmayacak. Bizim belediyelerimiz olanakları ölçüsünde o kentin dinamikleri ve halkıyla dayanışarak yoksulluğa ve çaresizliğe de çözüm ve çare olmak durumundadır. Görevlerimizin en başında bunlar geliyor.
Biz söylediğini yapan, yaptığını söyleyen bir gelenekten geliyoruz. Sanırım bunu sadece biz değil rakiplerimiz de çok iyi biliyor. Tek bir belediye başkanımız hizmet etmediği gün başını yastığa koymayacak. Hizmet etmediği tek bir sokak, tek bir toplumsal kesim kalmayacak, asla ayrımcılık yapmayacak. Bizi var eden bu bütünleştirici ve herkese hizmet götüren anlayışımızdır. Bunun kıymetini o yerellerde yaşayan halklarımız da çok iyi bildikleri için her şeye rağmen partimize oy vererek arkadaşlarımızı seçtiler. Biz bu sözümüzün arkasındayız. Sizler de verdiğimiz bu sözlerin sahada takipçileri olacaksınız.
Bölgemizde bu denli büyük bir yangın varken, içeride savaş tamtamlarını artırmak çare değil. Çare barış politikalarını hayata geçirmek ile olur. Bunun reçetesi nettir. İnanıyorum ki Türkiye halkları da bunu görüyor. Ancak bunu yönetenlere, devlet aklına da göstermek gibi bir zorunluluğumuz var. Çözümün yolu barıştan, daha fazla demokrasiden, sandıktan çıkan halk iradesini esas almaktan geçiyor. Dünden beri bir tartışma sürüyor. Yine eski Türkiye’yi andıran, kimseye faydası olmayan tartışmalarla karşı karşıya kaldık.
Belediyeleri bütün baskılarına rağmen kaybedenler, şimdi çeşitli gerekçe ve bahanelerle belediyelerimizle uğraşmaya çalışıyor. Bunun hiç kimseye bir faydası yok, bunu gördük. Halkın iradesini gasp edip kayyım atayanların yarattığı sonuçlar, yarattığı enkaz ortadadır. Türkiye demokrasinin hali ortadadır. Belediyelerin tek bir pusulası var o da toplumsal fay hatlarını hareketlendirmeden halka hizmet etmektir. Bizim belediyelerimiz en başından beri bu gerçekliği göre hareket ediyor ve hareket etmeye devam edecek. Belediyeler halka hizmet için vardır ve bununla anılmalıdır. Semboller üzerinden hiç kimse belediyelerimizi yıpratmasın.
Bunun topluma bir faydası yoktur. Bu konuda Amed Büyükşehir Belediye Eş Başkanlarımızın, Mardin Büyükşehir Belediye Eş Başkanlarımızın ve belediyelerimizin yaptığı açıklamalar esastır, gerçektir ve doğrudur. Bir müfettiş görevlendirmesi yapılacaksa -ki bundan korkmuyoruz ki müfettişler zaten belediyelerimizden çıkmıyor- mevcut borç batağının, enkazın, talanın ve soygunun nasıl yapıldığının ortaya çıkarılması için yapılmalıdır. Biz halka hizmet etmeye devam edeceğiz. Tek bir önceliğimiz var o da halka hizmet etmektir. Belediyelerimiz bunu iyi bir şekilde yapıyor, yapmaya devam edecektir.
Zor bir süreçten geçtik. Önümüzdeki dönemlerde nelerle karşılaşacağımızı tahmin etmek zor değil. 31 Mart bir yol ve zemin açmıştır. Şimdi bunu biraz daha büyütmek ve hayata geçirmek gibi bir durumumuz var. 8 Mart’la başladık, kitlesel coşkulu ve çok iyi bir çalışma ile kadın arkadaşlarımız kendilerini ortaya koymuştur. Son yılların en görkemli Newrozunu yaptık.
İstanbul’da, Amed’de, Batman’da bugüne kadar hiçbir partinin yapmadığı büyük bir kitlesellikle Newroz kutladık. 31 Mart’ta ise gasp edilen irademizi büyük bir zaferle geri kazandık. Şimdi 1 Mayıs ile birlikte daha güçlü bir şekilde yolumuza devam edeceğiz. Şimdiden 1 Mayıs için bir çağrı yapmak istiyorum. Bütün il ve ilçe örgütlerimiz, kurullarımız en az seçim ve Newroz kadar 1 Mayıs etkinliklerine yüklenmelidir.
1 Mayıs’ta nerede kutlamalar varsa halkımız da emekçilerle birlikte coşkulu bir şekilde katılmalıdır. 1 Mayıs’ın özüne uygun ve güçlü bir şekilde kutlanması için partimiz büyük bir çaba içinde olacaktır. Yerellerde artık belediyelerimizin hizmet etme süreci başladı. Bahsettiğimiz bu tahribatı ve açılan yaraları tedavi etme zamanıdır. Boş tartışmalar içine girmeyeceğiz. Genelde ise bizleri barış, demokrasi ve özgürlükler mücadelesi bekliyor. Bunu da hayata geçireceğiz. İnanırsak yaparız.”