CHP’den “Ekrem İmamoğlu Ve Erken Seçim” İçin İmza Kampanyası

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP), İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) Başkanı ve CHP’nin Cumhurbaşkanı adayı Ekrem İmamoğlu’nun serbest bırakılması ve erken seçim düzenlenmesi talebiyle imza kampanyası başlattı.

İmamoğlu’nun memleketi olan Trabzon’un Akçaabat İlçesi, Cevizli Köyü’nde tutuklu İBB Başkanı’nın babası Hasan İmamoğlu, oğulları Mehmet Selim ve Semih ile bayram namazı kılan Özel’in başlattığı kampanya kapsamındaki ilk imzayı 93 yaşındaki Rükiye Köroğlu attı. Ardından da CHP lideri Özel imza verdi.

Kılınan bayram namazının ardından gazetecilere açıklamada bulunan Özel, şu ifadeleri kullandı: “Tüm Türkiye’nin birleştiği, kucaklaştığı, küslüklerin unutulduğu bu bayram ülkemize büyük bir ayrılık yaşandırılıyor.

19 Mart günü başlayan bir süreçle, bu toprakların, bu memleketin oğlu Ekrem İmamoğlu, Türkiye’nin bir sonraki Cumhurbaşkanı olacağına inandığımız, 15,5 milyon kişinin oy kullanarak adaylaştırdığı Ekrem İmamoğlu, kendisini sevenlerden, babasından, evlatlarından, eşinden, dostundan, köylülerinden uzak tutuluyor.

Biz de bugün onun gelemediği köyüne hep beraber geldik, namazımızı kıldık, onun hemşerileriyle bayramlaştık ve buradan bir büyük kampanyayı başlatmaya geldik.

Caminin dışına çıktığımda Rukiye Teyzem geldi, 96 yaşında. Rukiye Köroğlu. Dün akşam hiç uyumadım, sabahı bekledim. Seni görmeye, Ekrem oğlum için ilk imzayı ben vermeye geldim dedi. Bu anlamlı, bu önemli imzayı buradan ilk kez Rukiye anneden alacağız. Sonra kendi köylülerinden, Akçaabatlılardan, Trabzonlulardan, dalga dalga bütün Türkiye’ye bu imza kampanyası yayılacak.

Ekrem Başkan’ın özgürlüğü için, Türkiye’nin güzel yarınlara, aydınlık yarınlara, yoksulluğun ortadan kalkacağı, işsizliğin ortadan kalkacağı yarınlara herkesin kavuşması için adayımızı talep ettiğimiz ve önümüze sandığın gelmesini istediğimiz imza kampanyasını başlatıyoruz.”

Özgür Özel daha sonra Trabzon Meydanı’na geldi. Burada kitleye konuşan Özel’in hedefinde Erdoğan vardı. Özel, “Ekrem İmamoğlu’nun suçu Tayyip Erdoğan’ın rakibi olmaktır” dedi. “Hepimiz biliyoruz ki Ekrem İmamoğlu’nun içeriye atılmasının sebebi geçmişte Tayyip Bey’i yenmiş olması, gelecekte de onu yenecek güçte, dirayette, kararlılıkta bir aday olmasıdır.” diye konuştu.

Özel şunları söyledi: “Bakanlarının yatak odalarından ayakkabı kutularıyla paralar çıkanlar, kendi çocuğu ile sıfırlamaları konuşanlar, bir yüzükle siyasete girip bugün yedi sülalesini zenginleştirenler Ekrem İmamoğlu’na tutup da hırsız, yolsuz diyemez.

Eğer bir belediyede kent rantını, kişisel ranta çevirmek nedir diye merak eden varsa bunu en başta AKP’nin Ankara Büyükşehir Belediye Başkanlığını 25 yıl yapan ve Bülent Arınç’ın deyimiyle ‘Ankara’yı parsel parsel satan’ Melih Gökçek’e sonra İstanbul’u yıllarca yönettirdiklerine soracaklar.

‘Bu kente biz ihanet ettik’ diyen Recep Tayyip Erdoğan’ın Beylikdüzü’nü dört katlık imarla yemyeşil tutan Ekrem İmamoğlu’na söyleyecek tek bir sözü yoktur. Bu bayram Ankara’daki bütün bayramlaşmalardan çekildik. Bu bayram evlatlarımız hapisteyken, Ekrem İmamoğlu için ‘Her şey çok güzel olacak’ diyen Berkay’ımız hapisteyken, binlerce öğrenci hapisteyken, gözaltındayken, mahkeme koridorlarındayken bu bayram bize bayram olarak değil hüzün olarak gelmiştir.”

Özel’e burada Erdoğan’ın affettiği 10 hükümlü arasında Hizbullahçıların olması da soruldu. “Erdoğan’ın iki Hizbullah hükümlüsünün kalan cezalarını affetmesini nasıl değerlendirdiği” sorusuna Özel, şu yanıtı verdi:

“Cumhurbaşkanının sağlık gerekçeleri ile af yetkisini kullanması Anayasa’da tanımlanan bir hak. Biz bugün Cumhurbaşkanı son günlerde yaşananları, gözü yaşlı anneleri, 16 yaşında çocukları, onları evde bekleyen küçük kardeşlerinin gözyaşlarını görür, babaların bugün bayram sofrasında evladının yerinin boş kalmasına gönüllerinin razı olmadığını görür, hiç olmazsa tutukluluklara itirazlar var bu konuda bir kendi niyetini ifade etse, dese ki ‘gençler bayramda evlerinde olsalar iyi olur’ dese onun talimatıyla iş görenler gereğini yapar diye düşünüyorduk.

Ama maalesef o günahsız, elinde kir, kan olmayan tertemiz evlatları aileleri buluşturacağına; Hizbullahçı terör örgütünün, domuz bağcıların, elinde kan olanların, kir olanların affedilmesini tercih etti bu bayram gününde. Erdoğan’a şu kadarını söylüyoruz; zulüm ile abad olunmaz. Bu kadar zulmün sonu felakettir. Bu ülkeyi bir felakete sürükleme, bu ülkenin gencecik evlatlarına zulmetmeyi bırak. İstediğin kadar kötülük yap bu iyiliğe, annelerin gözyaşlarına, küçük kardeşlerin, ninelerin dualarına yenileceksiniz, yenileceksiniz, yenileceksiniz.”

Haftada iki miting

CHP Lideri Özgür Özel, sosyal medya hesabından yaptığı açıklamada ise bundan sonra her hafta sonu farklı bir ilde, her çarşamba da İstanbul’un bir ilçesinde miting düzenleyeceklerini duyurdu.

“Ben milletim, milli iradeyim! Adayımı bırak, sandığı getir! Adayımı yanımda, sandığı önümde istiyorum!” ifadelerini kullanan Özel, “Bundan sonra her hafta sonu farklı bir ilimizde, her çarşamba İstanbul’un bir ilçesinde gece mitinginde meydanlarda olacağız! Miletin önünde hiçbir güç duramayacak!” dedi.

Paylaşın

Kayyım Atanan Belediye Sayısı 13’e Yükseldi

31 Mart 2024 tarihinde yapılan yerel seçimlerden bu yana, 10’u DEM Partili (Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi), 3’ü ise CHP’li (Cumhuriyet Halk Partisi) belediye olmak üzere, 13 belediyeye kayyım atandı.

İçişleri Bakanlığı, dün İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu ve Beylikdüzü Belediye Başkanı Mehmet Murat Çalık’ı görevden uzaklaştırdı. Ayrıca Şişli Belediyesi’ne kayyım atadı.

Bakanlığın son kararıyla birlikte 31 Mart 2024 tarihinde yapılan yerel seçimlerden bu yana kayyım atanan belediye sayısı 13’e çıktı. Bakanlık, 3 Haziran’da Hakkari Belediyesi’ne kayyım atadı. Kayyım kararıyla birlikte tutuklanan Belediye Eşbaşkanı Sıddık Akış, 5 Haziran’da 19 yıl 6 ay cezaya çarptırıldı.

“Kent Uzlaşısı” modeliyle seçilen CHP’li Esenyurt Belediye Başkanı Ahmet Özer, 30 Ekim 2024’te “örgüt üyesi olmak” iddiasıyla gözaltına alındı ve tutuklandı. Özer’in yerine 31 Ekim’de İstanbul Vali Yardımcısı Can Aksoy kayyım olarak atandı. 4 Kasım’da DEM Parti yönetimindeki Mardin Büyükşehir, Batman ve Urfa’nın Halfeti belediyelerine kayyım atandı.

22 Kasım’da DEM Partili Dersim Belediyesi ile CHP’li Ovacık Belediyesi’ne kayyım atandı. 20 Kasım’da Dersim Belediye Eşbaşkanı Cevdet Konak ile CHP’li Ovacık Belediye Başkanı Mustafa Sarıgül’e 6 yıl 3’er ay hapis cezası verilmesi kayyıma gerekçe yapıldı.

29 Kasım’da Van’ın Bahçesaray Belediye Eşbaşkanı Ayvaz Hazır görevden alınarak, yerine kayyım atandı. Hazır’ın görevden alınmasına, 2015’te belediyenin basın biriminde çalışırken izlediği bir basın açıklaması nedeniyle verilen 3 yıl 11 ay ceza ile hakkında “örgüt propagandası yapmak” iddiasıyla yürütülen soruşturma gerekçe gösterildi.

DEM Parti yönetimindeki Mersin Akdeniz Belediye Eşbaşkanları Nuriye Arslan ve Hoşyar Sarıyıldız, 10 Ocak’ta gözaltına alındıktan sonra tutuklandı. Akdeniz Belediyesi’ne 14 Ocak’ta kayyım atandı.

Gazetecilik yaptığı dönemde hakkında “örgüt üyesi olmak” iddiasıyla dava açılan Siirt Belediye Eşbaşkanı Sofya Alağaş, 28 Ocak’ta 6 yıl 3 ay hapis cezasına çarptırıldı. İçişleri Bakanlığı, 29 Ocak’ta Sofya Alağaş’ı görevden alarak, yerine valiyi atadı.

Van Büyükşehir Belediyesi Eşbaşkanı Abdullah Zeydan, “örgüte yardım etmek” iddiasıyla yeniden yargılandığı davanın 11 Şubat’ta görülen duruşmasında 3 yıl 9 ay hapis cezasına çarptırıldı. 15 Şubat’ta belediyeye kayyım atandı.

DEM Partili Kars’ın Kağızman Belediyesi’ne 24 Şubat’ta kayyım atandı. Belediye Eşbaşkanı Mehmet Alkan, 20 Şubat’ta yargılandığı davada “örgüt üyeliği” iddiasıyla 6 yıl 3 ay hapis cezası aldı. Söz konusu ceza gerekçe gösterilerek Alkan görevden alındı. Bakanlık, dün de CHP’li Şişli Belediyesi’ne kayyım atandığını duyurdu.

Kayyım atamalarının yanı sıra bugüne kadar birçok belediyede ise, görevden uzaklaştırılan belediye başkanlarının yerine başkanvekilleri görevlendirildi. “Suç örgütüne üye olma”, “ihaleye fesat karıştırma” ve “haksız mal edinme” iddialarıyla tutuklanan Beşiktaş Belediye Başkanı Rıza Akpolat, 17 Ocak’ta görevden uzaklaştırıldı.

Tutuklanan Beykoz Belediye Başkanı Alaattin Köseler, 4 Mart’ta görevden uzaklaştırıldı. Yine dün İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu ve Beylikdüzü Belediye Başkanı Mehmet Murat Çalık görevden uzaklaştırıldı. Beşiktaş ve Beykoz Belediyeleri’nde yeni başkanvekilleri seçilirken, İBB ve Beylikdüzü’nde ise 26 Mart’ta başkanvekili seçimi yapılacak.

(Kaynak: Mezopotamya Ajansı)

Paylaşın

CHP’de Ön Seçim: İmamoğlu’na 15 Milyona Yakın Oy

Cumhuriyet Halk Partisi’nin (CHP) cumhurbaşkanı adayı ön seçimi tamamlandı. Ekrem İmamoğlu’nun tek aday olduğu seçimde 15 milyona yakın kişinin oy kullandığı açıklandı.

İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun tutuklanmasının ardından yüz binlerce kişi üst üste beşinci kez Saraçhane’de buluştu.

Tutuklanan İmamoğlu mesajında, “Korkunun ecele faydası yok! Öyle de yenileceksin! Böyle de yenileceksin. Türkiye bugün büyük bir ihanete uyandı, demokrasi meydanlarında buluşarak sesinizi yükseltin” diyerek, İBB binasının olduğu Saraçhane Meydanı’na çağrı yapmıştı.

Saraçhane’de kalabalığa seslenen CHP Genel Başkanı Özgür Özel, Türkiye genelinde partisinin cumhurbaşkanı ön seçiminin sonucunu sloganlar eşliğinde açıkladı. Özel, “üyelerimizden sandığa katılım şu ana kadar 1 milyon 653 bin kişidir” dedi. Özel 2 bin 621 sandığın sayılmadığını belirterek, 13 milyon oyun da dayanışma sandıklarına atıldığnı kaydetti.

Etkinlikte konuşan Ekrem İmamoğlu’nun eşi Dilek İmamoğlu, “Yıllardır Ekrem’i suçlu göstermek için neler yapmadılar ki? Hatırlayalım 6 yıl önce Ekrem’in kazanacağını fark eden devletin kurumları oy verilerini açıklamayı durdurmuştu. Ekrem o gece çıkıp ‘Hak yemem, hakkımı da yedirmem’ demişti. O günden bugüne ülkeyi yönetenler Ekrem’den ve onu sevenlerden korkuyorlar. Milletin iradesini gasp edip onu siyaset dışına bırakmak istiyorlar. Onu dışarıda bırakıp iş sandığa kalmadan kazanırız sanıyorlar. Ama yanılıyorlar” dedi.

Cumhurbaşkanlığı ön seçimi için 81 ilde ve 973 ilçede 5 bin 600 sandık kuruldu. Oy verme işlemi sabah saat 08.00’de başladı. Saat 17.00’de sona ermesi öngörülen oy kullanma işlemleri saat 19.00’a kadar uzatıldı. Sandıkların kapanmasının ardından oy sayım işlemlerine başlandı.

Bu kapsamda Ankara’da 25 ilçede, İstanbul’da 39 ilçede ve İzmir’de 30 ilçede, ilçe başkanlıklarının yanı sıra belediyelere ait sosyal tesisler, pazar yerleri, kahvehane, düğün salonu ve spor salonları gibi halkın rahat erişebileceği yerlerde vatandaşlar sandıklara gidip oy kullandılar.

Paylaşın

İmamoğlu’ndan “Soruşturmalar” Tepkisi: Savcı O

Bursa’da konuşan İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu, kendisine ve CHP’ye yönelik soruşturmalara dikkat çekerek, “FETÖ kumpaslarıyla organize edilmiş Ergenekon davaları için ben bu davaların savcısıyım diyen zat şimdi de Cumhuriyet Halk Partisi’ne ve bana açılan davaların savcılığına soyunmuştur. Savcı aramayın, savcı o” dedi ve ekledi:

“Siyasi amaçlarla, siyasi amaçlarla yargı eliyle geçmişte bu iki ortak, bu iki ortak yargı eliyle siyasi amaçlarına ulaşmayı çok iyi bilirlerdi. Şimdi aynı taktiklerle sandıkta yenemedikleri, bundan sonra da asla yenemeyecekleri Cumhuriyet Halk Partisi’ne yargı eliyle boyun eğdirmek istiyorlar.”

Cumhuriyet Halk Partisi’nin (CHP) cumhurbaşkanı aday adayı İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu, ön seçim çalışmaları kapsamında Bursa’da konuştu. Cumhuriyet’in aktardığına göre; İmamoğlu, AK Parti Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın emeklilere verilen bayram ikramiyesine ilişkin “3 bindi 4 oldu daha ne olacak” sözlerine şu sözlerle tepki gösterdi:

“Halkına fırça atarak söylüyor. 3.000′ liraydı 4.000 oldu. Daha ne olacak diyor? Daha ne olacak diyor? Bu bakış açısı ne biliyor musunuz? Bizdeki terbiye, bizdeki terbiye, anlayış ki zaten öyle. Bizdeki anlayış milletin parasını millete dağıtmak anlayışı. Burada saygıdeğer başta Bursa ve Balıkesir Büyükşehir Belediye Başkanlarımız ve diğer belediye başkanlarımız, bütün her bir arkadaşımız prensibimiz, ilkemiz milletin ihtiyaçları için milletin parasını millete adil olarak dağıtma prensibidir. O ahlaktan asla vazgeçmeyiz.

Sevgili dostlar, bunlar ise emekliye bile verilen maaşı kendi parası gibi verdiğini düşünerek o emekliye hakaret etmeyi normal görüyor. Bu var ya dünyada, yeryüzünde görülmüş bir şey değil. Bu edebin, edebin ayaklar altına alınması demektir. Utanç duyulacak bir durumdur.

Emekçiler ve iş insanları ekonomik, siyasi, hukuki ortama güvenmedikleri için, önlerini göremedikleri için zor durumdalar. Ve bu ülkede düşünsenize üreten insanı, sanayiciyi, istihdam sağlayan, bu ülkenin üreten insanlarını bile korkutmayı, baskı altına almayı kendine siyasi strateji gören bir akılla karşı karşıyayız. Ama bunların umurunda değil. Bunların umurunda olan tek şey ne biliyor musunuz?”

Ekrem İmamoğlu, kendisini hedef alan Erdoğan’a şu sözlerle seslendi: “Kendine ait zannettiği koltuğunu korumak, saraydan çıkmamak. Millet seni evine yollayacak, evine yollayacak. Millet adaletsizliğin pençesinde, can derdinde. Sevgili hemşehrilerim, gelir dağılımında adalet yok, eğitimde adalet yok, sağlıkta adalet yok. Devlet kurumlarının uygulamalarında, işe alımlarda adalet yok. Yahu seçimden bu yana neredeyse 2 sene geçiyor, öyle değil mi? Genel seçimlerde zorda kalınca mülakatı kaldıracağım demedi mi?

Ya devletin başındaki insan sözünü tutmaz mı ya? Böyle bir şey olabilir mi? Bakın, sevgili gençlerin ve hanımefendilerin, beyefendilerin haykırışından sonra bunu söylemek ayıp ama mahkemelerde adalet yok. Mahkemelerde adalet yok. Bu iktidarın elini kolunu soktuğu hiçbir yerde adalet yok. Bunların içinde adalet duygusu kalmadığı gibi amacı adaleti sağlamak olan yüce Türk yargısının saygıdeğer, namuslu hakimlerini, savcılarını bile zor durumda bırakıyorlar.

Hedef alınan kent lokantalarını da işaret eden İmamoğlu, şöyle devam etti: “Adaleti sağlamak için uğraşan her kişiye düşman oluyorlar. Sevgili dostlarım, insanlarımız zor şartlarda kendi paralarıyla, onurlarıyla bir öğün karınlarını doldurabilsinler diye biliyorsunuz, gurur da duyuyorum, kent lokantaları açtık, kent lokantaları. Burada ve bulunmayan Türkiye’nin her yerindeki yerel yönetici arkadaşlarım kent lokantası markasıyla her yerde kent lokantalarını açtılar.

100 metre ve iktidarın, hükümetin düştüğü acizliğe bak. Bütün güçleriyle nereye saldırıyorlar? En büyüğü 100 metrekare olan kent lokantasına saldırıyorlar. Demediklerini, yapmadıklarını bırakmadılar. Hâlâ da uğraşıyorlar. Hâlâ da orada gitti yemek yedi diye bir insana soruşturma açıyorlar. Yahu utanılacak bir durumdalar, utanılacak.

Memleketimizi sıkıntıya sokuyorlar. Biz neyle uğraşıyoruz, onlar neyle uğraşıyorlar? Biz, işte bütün belediye başkanlarımız dar gelirli ailelerin çocukları okul öncesi eğitim alabilsin, anneleri iş bulup çalışabilsin diye kreşler açtık, açmaya devam ediyoruz. Onlar ne yapıyor? Kapatmak için uğraşıyorlar. Kapatmak için genelge yazıyor belediye başkanlarına. Sonra yaptıkları hatayı, milletin tepkisini görüyorlar.

Kendileri bunları geri nasıl çeviririz diye kıvır kıvır kıvırıyorlar. Yahu bir memleket, ülkenin yöneticileri bir ülkenin yöneticileri. İmamoğlu geliyor. Tarihi gençler yazacak, gençler. Türkiye Cumhuriyeti’nin gençleri yazacak.

Bu ülkede hiçbir zaman, burada çok saygıdeğer geçmiş dönemlerde bakanlık yapmış büyüklerimiz var, hiçbir dönemde hiçbir siyasi anlayış bir başka siyasi anlazyışın hizmetine, değer gören hizmetine, savaş açar mı? Topla tüfekle saldırır mı? Kreşe saldırıyorlar. Kent lokantasına saldırıyorlar. Niye biliyor musunuz? Onların dev proje, mega proje dedikleri, milletin cebindeki parayı boşaltan projeleri, kent lokantası, 100 metrekarelik kent lokantası, bir küçücük kreş onların mega projelerini tuş etti diye, yendi diye, saldırılar ondan.”

‘İktidar’ vurgusu yapan Ekrem İmamoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü: “Biraz sıcak, bir de bu güzel insanların sıcaklığı, eğer bunalan varsa kolları sıvasın, ceketini çıkarsın. Zaten 23 Mart’ta da hep beraber çıkaracağız. Bir örnek daha vereceğim sevgili hemşehrilerim. Hani hizmete olan saldırıdan bahsettik ya, küçük çocuğu olan, küçük çocuğu olan annelere ulaşımı ücretsiz yapacağım dedim. Kıymetli Bursalı hemşehrilerim, İstanbul zor bir şehir. Birçok şehirden çok daha yüksek seviyede geçim sıkıntısı olan bir şehir aslında.

Hatırlayın, 2023 seçiminde, 2019 seçiminde İstanbul’da Cumhurbaşkanı her seçimde gelip onlarca miting yaptı ve bu mitinglerde bana hitaben dedi ki: “Kimin parasını kime veriyorsun?” Ben ne dedim? “Milletin parasını millete veriyorum kardeşim! Millete veriyorum! Sana mı soracağım?” dedim. Bunlar milletin hakkına girmeyi, milletin hakkının kendi yetkisinde olduğunu düşünmeye o kadar alışmışlar ki milletin parasını millete vermemizi akılları almıyor.

Onlardaki kriter ne biliyor musunuz? Milletin parasını kendi yakını olan bir avuç insana vermek. Onların derdi bu. Biz, biz bu yola milletin hakkını millete vermek için çıktık. Bu büyük ve aziz milletin, benim kıymetli dostlarım, geçim derdi çekmeden, gelecek endişesi duymadan yaşama hakkına kavuşsunlar diye yola çıktık. Hakkı var, öyle değil mi? Hakkı var. Ne yapacağız?

İktidar olacağız, millet hakkını alacak. Milletin hakkını millete vereceğiz. Bu milletin en kaliteli eğitim ve sağlık hizmetlerine kolayca ulaşmaya, afetlere karşı güçlü bir şekilde karşı koymaya hakkı yok mu? Elbette var. İşte iktidar olacağız, millet hakkını alacak. Bu milletin mahkemelere gözü kapalı güvenmeye hakkı yok mu?

Elbette var. İktidar olacağız, millet hakkını alacak. Bu milletin kökeni, inancı, cinsiyeti, siyasi görüşü ne olursa olsun herkesin kendini güvende hissettiği, huzurlu bir ortamda yaşamaya hakkı yok mu? Elbette var. İşte ne olacak sevgili gençler? İktidar olacağız, iktidar. Millet hakkını alacak. Cumhuriyet Halk Partisi başaracak. Milletin hakkı milletin olacak.”

“Savcı aramayın, savcı o”

Kendisine ve CHP’ye yönelik soruşturmalara dikkat çeken İmamoğlu, şöyle konuştu: “Olan şeyleri anlatamıyorum çünkü hem dedikoduya girebilir, bir dedikodu olmadığından eminim. Yani öyle davalar var ki, öyle saldırılar var ki utanç verici. Ha, bildiğim bir şey var. Bu davaların kağıt üzerinde takip eden bir savcısı var ama davaların gerçek savcısını herkes biliyor.

FETÖ kumpaslarıyla organize edilmiş Ergenekon davaları için ben bu davaların savcısıyım diyen zat şimdi de Cumhuriyet Halk Partisi’ne ve bana açılan davaların savcılığına soyunmuştur. Savcı aramayın, savcı o. Siyasi amaçlarla, siyasi amaçlarla yargı eliyle geçmişte bu iki ortak, bu iki ortak yargı eliyle siyasi amaçlarına ulaşmayı çok iyi bilirlerdi. Şimdi aynı taktiklerle sandıkta yenemedikleri, bundan sonra da asla yenemeyecekleri Cumhuriyet Halk Partisi’ne yargı eliyle boyun eğdirmek istiyorlar.

Cumhuriyet Halk Partisi’ne boyun eğdirirsek, millete de boyun eğdiririz diye düşünüyorlar. Ama ne biz boyun eğeriz, ne de bu aziz millete boyun eğdirecek, bırak kişiyi, ne devlet, ne başka bir unsur, anasının karnından doğmadı, doğmayacak. Bu aziz millet büyüktür. Bizler bizler zalimin değil, bizler bizler yalnızca milletin iradesi karşısında boyun eğeriz.

Bakın, ben 2019’dan bu yana her Allah’ın günü bir soruşturmayla, bir davayla karşı karşıyayım. Sevgili başkanlarımız, deneyimli politikacı büyüklerimiz, devletin farklı aşamalarında görev yapmış dostlarımız, abilerimiz, ablalarımız, belediyemiz son 6 yılda 1.200 teftiş, inceleme, soruşturma geçirdi. Hepsinden elleri boş döndüler, hepsinden.

Ama içlerini öyle bir korku bürümüş ki bana dava açmadan duramıyorlar. Şimdilik şimdilik 25 yıl hapis, 5 kez de siyaset yasağı isteniyor hakkımda. Belli ki belli ki belli ki Ekrem’den böyle kurtulursak önümüzdeki 5 seçimi garanti alırız diye düşünüyorlar. Herhalde matematiğini böyle hesap ettiler. Yahu sizin Ekrem İmamoğlu ile hesabınız olsa, olmasa ne olur?

Üniversite diploması ile ilgili başlatılan soruşturma ve yürütülen tartışmaları da hatırlatan Ekrem İmamoğlu, şu ifadeleri kullandı: “Gözlerime bakın. Milletin sizinle hesabı var, milletin! Bu büyük milletin sizinle hesabı var! O hesabı görecek. Öyle sabırsızlar ki öyle sabırsızlar ki Beni izliyordur diye kameraya baktım ha yanlış anlamayın. Beni izliyor onun için kameraya baktım. Ya da izleyen arkadaşları görsün. 35 yıl sonra benim diplomamı iptal ettirmeye çalışıyorlar. Öyle aceleri var ki, öyle aceleri var ki; savcılık 2. kez yazı yazmış üniversiteye. Ekrem İmamoğlu’nun diplomasıyla ilgili işleri hızlandır.

Savcılık ikinci kez yazı yazmış üniversiteye. Ekrem İmamoğlu’nun diplomasıyla ilgili işleri hızlandır, acele et. Halbuki üniversite bu konuda zaten 5 yıl önce karar almış. Ekrem İmamoğlu’nun diplomasıyla ilgili hiçbir usulsüzlük yoktur demiş 5 yıl önce. Ama davanın asıl savcısı var ya Ankara’da, malum şahsın acelesi var. 23 Mart’tan önce diplomayı iptal edilsin diyor. Ekrem karşıma rakip çıkmasın. O günü bugünden kesmek istiyor. Cumhuriyet Halk Partisi’nin adayını da kendi belirleyecek aklı sıra. Cumhuriyet Halk Partisi’nden senin karşına bu Ekrem’in önünü kesersen, bu partide milyonlarca Ekrem var, milyonlarca Ekrem var. Bunu bilmiyor. Ama ama meselenin, bakın burayı iyi dinleyin. Anneler, babalar, hanımefendiler, hayatını bu ülkeye feda etmiş, görevler yapmış beyefendiler, meselenin beni aşan önemli yönleri var. Fakültenin verdiği, üniversiteden, üniversitesinden Yükseköğretim Kurumu’na, Milli Savunma Bakanlığından Yüksek Seçim Kurulu’na, pek çok devlet kurumunun geçerli kabul ederek işlem yaptığı bir diploma bu.

Böyle bir resmi belge, 35 yıl sonra bir kişinin siyasi amaçları, siyasi ihtirası, siyasi çıkarlarıyla iptal edilirse artık bu ülkede hiç kimse elindeki resmi evraka güvenemez. Benim 35 yıllık diplomamı iptal ettirmeye çalışanlar başarılı olursa yarın da sizin 40 yıllık, 50 yıllık, 60 yıllık zeytin tarlalarınıza, aileden kalma tarım alanlarınıza, bağınıza, bahçenize, bankadaki paranıza çöker bunlar, çöker bunlar.

İktidarın kendisi değil, devlette, yargıda etkisi olan, adamını bulan her şahıs bir kumpas kurar, elinizdeki 40 yıllık, 50 yıllık tapuyu, mahkeme kararını iptal ettirir. Devletin verdiği evraklar siyasi amaçlarla, kişisel hırslarla, ihtiraslarla böyle kolayca geçersiz ilan edilirse bu milletin devletine güveni kalır mı? Kalmaz. Beni, Ekrem’i seçim yarışı dışına itmek için Türkiye Cumhuriyeti, hepimizin canını vermeye hazır olduğu, bu memleket için kendini feda etmeye hazır olduğu Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ni bu hale düşürmeye razı bunlar.

Aynı zamanda 572 yıllık İstanbul Üniversitesi’ni rezil etmeye bile hazırlar. Oradaki bilim insanlarını, oradaki dekanları, rektörleri, oradaki akademisyenleri rezil etmeye hazırlar. Onları itibarsız etmeye hazırlar. Ayıptır, yazıktır, günahtır. Allah sizi bildiği gibi yapsın. Allah sizi ıslah etsin. Allah sizi bir an önce bu memleketin başından uzaklaştırmamıza yardım etsin. Yüce Allah’a güveniyorum. Yüce Allah’a sığınıyorum. Milletimize güveniyoruz.”

Erdoğan’a Bursa’dan “Çık karşıma mertçe yarış” sözleriyle seslenen İmamoğlu, sözlerine şöyle devam etti: “23 Mart’ta gerçekleştireceğimiz ön seçim, sevgili hemşehrilerim onun için çok önemli. İktidar için de işte onun için önemli. 23 Mart’ı onun için takip ediyorlar. Cumhuriyet Halk Partililerin güçlü iradesi ortaya çıkmasın diye, millet bizim iktidar kararlılığımızı görmesin diye her şeyi yapıyorlar. Onların kirli planları varsa, bu milletin, bu canım milletin tertemiz yüreği var, tertemiz. Onların kendi savcısı, kendi yargısı varsa…

Onların kendi savcısı veya kendi yargısı olduğunu düşünüyorlarsa bilinmelidir ki yüce Türk yargısının çok güvenilir hakimleri, savcıları bu durumdan rahatsızdır. Onlar günü gelecek bu ülkenin adil yargı sisteminin neferleri olacaklar. Ama söyleyeyim, aynı zamanda bu milletin de vicdanı var. Ne yaparsan yap, millet sandıkta hükmünü verecek. Herkes boyunun ölçüsünü alacak. Bu davaların öz savcısı, ey bu davaların öz savcısı Erdoğan! Yargının, kurumların arkasına saklanma. Bursa’dan söylüyorum, çık karşıma mertçe yarış! Bırak benim diplomamı, mertçe yarış.

Bizim milletimiz… Bizim milletimiz… bakın bizim milletimiz yarışta kaybedeni de sever, kazananı da sever. Yeter ki mertçe yarış. Ama kazanmak için her yolu mübah gören, mertlikten ayrılanın bu milletin gönlünde yeri olmaz. Bakın, her yolu mübah görmenin, her yolu mübah görmenin aslında bu memleketin vicdanında, geçmişinde açtığı yaraları çok iyi biliyor bu insanlar. Bizde güzel bir söz vardır. Güzel bir söz vardır, halkımız bunu çok kullanır. Kaybedeceksen şerefinle kaybet ama kazanmak için asla şerefini kaybetme. Bu…”

Paylaşın

MHP’den CHP’ye “Süreç”le İlgili Tavrını Netleştir Çağrısı

Milliyetçi Hareket Partisi (MHP), Cumhuriyet Halk Partisi’ne (CHP) PKK Lideri Abdullah Öcalan’ın çağrısı sonrası başlayan süreçle ilgili tavrını netleştirmesi çağrısında bulundu.

MHP Genel Başkan Yardımcısı İsmail Özdemir, sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımda, parti Meclisi Üyesi Ali Haydar Fırat’ı hedef alarak CHP’ye çağrı yaptı.

“CHP, Terörsüz Türkiye hedefiyle ilgili duruş ve görüşünü netleştirmeden, kendileriyle bu meseleyle alakalı herhangi bir temasımız olmayacak” diyen Özdemir’in açıklaması şöyle: “Habertürk Tv’de devam eden Olaylar ve Görüşler programında CHP adına konuşan, CHP Parti Meclisi Üyesi Ali Haydar Fırat’ın yorumlarının aziz milletimizin hiçbir evladı tarafından kabulü mümkün değildir.

“Cumhur İttifakı’nın duruşu gayet açık, temiz ve nettir”

Ali Haydar Fırat, yaptığı yorumlara istinaden açıkça ‘CHP’nin demokratikleşme bahsinde bağımsız kürdistanın kurulmasını isteyip istemediğini’ cevaplandırmalıdır. Bu zihniyet Türkiye bölünsün mü istemektedir? CHP bölünmüş bir Türkiye mi istemektedir? Terörsüz Türkiye hedefimizde MHP ve Cumhur İttifakı’nın duruşu gayet açık, temiz ve nettir.

Program içinde geçen konuyla alakalı sorduğumuz soruya CHP’li parti meclisi üyesinin, partisi adına tutarlı bir cevap verememesi, kendisinden önceki CHP’li tüm yetkilileri de tasdikleyen bir tutum olmuştur. CHP içi boş kavramlar ve tutarsız cümlelerle kamuoyunu oyalamayı hedeflemektedir.

Bu sebeple, Milliyetçi Hareket Partisi olarak CHP’nin, Terörsüz Türkiye hedefiyle ilgili duruş ve görüşünü netleştirmeden, bağımsız kürdistan konusunda tavrını net olarak ortaya koymadan, kendileriyle bu meseleyle alakalı herhangi bir temasımızın olmayacağını, Sayın Genel Başkanımızın iradelerinin de bu yönde olduğunu belirterek saygıdeğer kamuoyu ile paylaşıyoruz.”

Paylaşın

Yoksulluğu Gizlemek İçin Yaklaşık 500 Milyar Lira Harcandı

2024 yılı içinde 4 milyon 574 bin 684 haneye toplam 491 milyar 700 milyon lira yardım yapıldı. Ayrıca 4 milyon 262 bin 105 kişiye de 3 milyar 70 milyon liralık gıda yardımı sağlandı.

2023 yılında 307 milyar 110 milyon lira olan sosyal yardımlar, 2024 yılında 494 milyar 770 milyon liraya ulaştı.

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkan Yardımcısı Burhanettin Bulut, iktidarın yoksulluğu gizlemek amacıyla bütçeden 494 milyar 770 milyon lira harcadığını belirtti. Bulut, yapılan yardımlara rağmen ülkedeki derin ekonomik krizin görmezden gelindiğini vurguladı.

Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı’nın 2024 yılı faaliyet raporuna göre, yıl içinde 4 milyon 574 bin 684 haneye toplam 491,7 milyar lira yardım yapıldı. Ayrıca 4 milyon 262 bin 105 kişiye 3,07 milyar liralık gıda yardımı sağlandı. 2023 yılında ise 4 milyon 989 bin 456 haneye 305,9 milyar lira, 3 milyon 509 bin 427 kişiye ise 1,21 milyar lira gıda yardımı yapıldığı kaydedildi.

“İktidar, yoksulluğu gizlemek için milyarlarca lira kaynak kullandı”

Bulut, 2024 yılında sosyal yardımlara ayrılan bütçenin 494 milyar 770 milyon liraya ulaştığını, 2023’te ise bu rakamın 307 milyar 110 milyon lira olduğunu belirtti. Sosyal yardımlara ayrılan kaynakların bir yılda yüzde 61 oranında arttığını ifade eden Bulut, yardım yapılan hane ve kişi sayısının düşmesine rağmen ayrılan bütçenin fahiş şekilde yükseldiğini dile getirdi. “İktidar, yoksulluğu önlemek yerine gizlemek için milyarlarca lira kaynak kullandı” diyerek hükümetin ekonomik politikalarını eleştirdi.

Bulut, ekonomik kriz nedeniyle vatandaşların temel ihtiyaçlarını bile karşılamakta zorlandığını belirterek, kiralarını ve faturalarını ödeyemeyen dar gelirli kesimin büyük bir geçim sıkıntısıyla karşı karşıya olduğunu ifade etti.

“Emekliyi, emekçiyi sefalet ücretine mahkûm eden iktidar, yokluk ve yoksulluk konuşulmasın diye sürekli suni gündemler yaratıyor” diyen Bulut, asgari ücretin açlık sınırının altına düştüğünü ve en düşük emekli maaşının kira ödemeye dahi yetmediğini vurguladı. “Ne kadar saklamaya çalışsalar da ülkenin tek bir gerçek gündemi var: Açlık, sefalet!” ifadeleriyle ekonomik krizin etkilerini öne çıkardı.

Paylaşın

CHP’de “Adayın” Belirleneceği Ön Seçim Takvimi Belli Oldu

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkan Yardımcısı Gül Çiftci, partisinin genel merkezinde düzenlediği basın toplantısında CHP’nin cumhurbaşkanı adayını belirlemek üzere hazırladığı ön seçim takvimi ve mevzuatını açıkladı:

Haber Merkezi / “21 Şubat Cuma, Cumhurbaşkanlığı aday adaylığı başvurularının ve seçim kurullarının tamamlanmasının son günü. 22 Şubat Cumartesi, Merkez Yönetim Kurulumuzca Cumhurbaşkanlığı aday adaylarının ilan edilmesi ve aday adaylarının oy pusulasındaki yerlerinin belirlenmesi amacıyla kura çekilmesi, 24 Şubat Pazartesi ön seçimde kullanılacak oy pusulaların basımına başlanması, 28 Şubat Cuma ön seçimde oy kullanabilecek üye başvurularının son günü, 3 Mart Pazartesi oy kullanabilecek üyelere ilişkin seçmen listelerinin basımına başlanması, 23 Mart Pazar Türkiye’de yaklaşık 4 bin sandıkta oy verme günü olarak planlanmıştır.”

“Anayasa’nın yok sayıldığı bir baskı döneminden geçiyoruz” diyerek erken seçim çağrısında bulunan Gül Çiftci, açıklamasında şu ifadeleri kullandı: “Adaletin ve yargı bağımsızlığının yok edildiği, seçilmiş belediye başkanlarına yönelik operasyonlarla halk iradesinin gasp edilmeye çalışıldığı, anayasanın rafa kaldırıldığı, gençlerin her geçen gün umutlarının tüketildiği, milyonlarca emekçinin açlık sınırı altında yaşamaya mahkum edildiği bir baskı döneminden geçiyoruz.

Belediye başkanlarımıza yönelik jet hızında soruşturmalar, gençlerin sesini kısmaya yönelik iddianameler ve halkı sindirmek için atılan tüm adımların tamamı AKP döneminin birer karanlık çıktısı olarak karşımızda duruyor. Bu karanlıktan ancak halkımızın iradesini büyüterek ve erken seçim sandığını en kısa sürede halkımızın önüne getirerek çıkacağımıza inanıyoruz. Erken seçim talebimizin bir gereği olarak; seçim, iktidar ve demokrasi diyerek özetleyebileceğimiz, bu sürecin en önemli adımlarından birisi de cumhurbaşkanlığı adaylığı örgüt denetiminde ön seçim takvimimizdir.

Genel Başkanımız Sayın Özgür Özel’in 28 Ocak’ta açıkladığı CHP’nin Cumhurbaşkanı adayını örgüt denetiminde ön seçimle belirleme sürecinde artık yeni bir eşikteyiz. Salı günkü grup toplantımızda, Sayın Genel Başkanımız, örgüt denetiminde ön seçim kararının, partimizin yetkili organlarınca alındığını, seçim yönergesinin kabul edildiğini ve seçim takviminin başladığını duyurmuştu.

Seçim yönergesi ve seçim takvimi hakkında bilgilendirmeye başlamadan önce iki önemli hususun altını bir kez daha çizmek isterim. İlk olarak; üyelik kampanyamızın devam ettiğini, 28 Şubat Cuma günü saat 17.00’ye kadar bu sürecin devam edeceğini ve yine 28 Şubat Cuma günü saat 17.00’a kadar partimize, baba ocağına gelen tüm yurttaşlarımızın 23 Mart günü yapılacak örgüt denetiminde ön seçime katılacağını ve oy verebileceğini tekrar hatırlatmak isterim.

Genel Başkanımızın çağrı yaptığı günden yani 28 Ocak’tan itibaren üyelik kampanyamızda 40 katlık bir artış olduğunu daha önce sizlerle paylaşmıştık. Ülkemizde tüm yurttaşlarımızın özlemini çektiği, demokrasinin ve özgürlüklerin hakim olacağı yeni bir gelecek için çok önemli bir adım olarak gördüğümüz ön seçimde oy kullanmak, bu dönemin sadece tanığı değil aynı zamanda öznesi olmak isteyen tüm yurttaşlarımızı partimize üye olmaya yeniden davet ediyoruz.

Altını çizmek istediğim bir diğer husus ise, örgüt denetiminde ön seçimin içeriğine dairdir. Bununla ilgili de bazı mecralarda çeşitli soruları ve yorumları okuduk. Gerekli bilgilendirmeyi yaptık ancak sizlerin aracılığıyla yinelemekte fayda görüyorum. Cumhurbaşkanı adayını belirleme yetkisi tüzüğümüzün 54’üncü maddesinde gayet açık bir şekilde ifade edilmiştir.

Örgüt denetiminde ön seçim; tüzüğümüzde yer alan ve Cumhurbaşkanı adayının saptanması için belirtilen yöntemlerden olan merkez yoklaması yönteminin, katılımcılık esası ve tüm üyelerimizin siyasi karar alma mekanizmalarına dahil edilmesinin bir anlayışıdır. Cumhurbaşkanı adayını gösterme ve sunma olarak tarifleyebileceğimiz durum ise yasalar çerçevesinde belirlenmiştir. Örgüt denetiminde ön seçimle yaptığımız işlem, CHP Merkez Yönetim Kurulunun, Meclis Grubumuza yapacağı öneri hakkının, yani bu iradesinin yine Merkez Yönetim Kurulu tarafından 1.6 milyon üyemizle paylaşılmasıdır.

Bu iki bilgilendirmeyi yaptıktan sonra, hazırladığımız Cumhurbaşkanlığı Adaylığı Örgüt Denetiminde Önseçim Yönergesi’nin detaylarını, ardından da seçim takvimini sizinle paylaşmak istiyorum. Yönergemizde; Cumhurbaşkanı adayımızın saptanmasında yapılacak örgüt denetiminde ön seçimin usul ve esasları tespit edilmiştir.

Örgüt denetiminde ön seçim kararı Parti Meclisimizce; takvim ve oy verme tarihi ise Merkez Yönetim Kurulumuzca kabul edilmiştir. Ön seçim, örgüt gözetiminde ve Genel Merkezimizde kurulacak merkez kurul, illerde il kurulu ve her ilçede ilçe kurulu gözetim ve denetimi altında yapılacaktır. Gözetim ve denetim; gizli oy, açık sayım ve döküm esaslarına uygun, aday adaylarının temsilci ve gözlemcilerine yer verdiği, seçim kanunlarının şikayet ve itiraz süreçlerinin tamamını kapsayacak şekilde bu kurullarca yerine getirilecektir.

Örgüt denetiminde ön seçimde kurulacak ilçe kurulları; ilçe başkanımızın başkanlığında, il ve ilçe yönetim kurullarının belirleyeceği birer üye, ilçe kadın ve gençlik kollarımızın bildireceği birer üye olmak üzere toplamda beş üyeden oluşacaktır. Aynı şekilde beş kişilik il kurullarımız ise il başkanlarımızın kurulda başkan yardımcısı olduğu, kurul başkanının Parti Meclisi üyemizin veya milletvekilimizin olduğu ve kalan üç üyesi ise Merkez Yönetim Kurulumuzca belirlenecek kurullardır. Merkez Yönetim Kurulumuzca belirlenecek üç üyeyi ise il seçim çevresine kayıtlı o ilde görev yapan kadın ve gençlerimiz arasından belirleyeceğimizi belirtmek isterim.

Genel merkezimizdeki seçim kurulu başkanlığı ise; Seçim ve Parti Hukuk İşlerinden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı’nın başkanlığında, iki üyesi TBMM üyelerimiz, iki üyesi de Parti Meclisi üyelerimiz arasından Genel Başkanımızca belirlenecek ve toplamda beş kişiden oluşacaktır. Örgüt denetiminde ön seçime, Merkez Yönetim Kurulu tarafından belirlenen, yani 28 Şubat 2025 günü mesai saati bitimine kadar üye olan tüm partililerimiz katılıp oy kullanabilecektir.

Cumhurbaşkanlığı aday adaylığı için Cumhurbaşkanı Seçimi Kanunu’ndaki adaylık şartlarını sağlayanlar yani 40 yaşını doldurmuş, yükseköğrenim yapmış, Milletvekili Seçimi Kanunu’ndaki seçilme yeterliliğini taşıyanlar; TBMM grubumuzun 20 üyesinin imzasıyla başvuruda bulunabileceklerdir. Bir milletvekilimiz birden fazla aday için imza verebilecektir.

Cumhurbaşkanlığı aday adaylığı başvuruları 17 Şubat Pazartesi gününden 21 Şubat Cuma günü mesai bitimine kadar genel merkezimize yapılacaktır. Genel sekreterliğimizce hazırlanan seçmen listeleri oy verme gününden yedi gün önce üç gün süreyle askıya çıkarılacak, askı listelerine itirazlar merkez kurulca incelenerek karara bağlanacaktır. Adres değişikliği veya ikinci ikametgahında oy kullanmak isteyen üyelerimiz ise bu süre zarfında gerekli başvurularda bulunarak diledikleri adreste oy kullanabileceklerdir.

Genel Sekreterlik mührünü taşıyan oy pusulaları ve oy zarfları ile seçim için gerekli diğer araç ve gereçler Genel Merkezimizce hazırlanarak ilçelere gönderilecektir. Bir sandıkta oy kullanacak üye sayısı 600 tespit etmiş bulunmaktayız. Sandık sayısı ve oy verme yerleri ilçe başkanlıklarımızca belirlenerek Genel Merkezimize bildirilecek ardından merkez kurulca bu bilgiler ilan edilecektir.

Sandık kurulları bir başkan ve bir üyesi ilçe başkanlıklarımızca, kalan bir üyesi ise aday adaylarının bildirdiği isimler arasından ad çekme yöntemiyle tespit edilecek üç kişiden oluşacaktır. Oylar, resmi kimlik belgeleri ile gizli kullanılacak, sayım ve döküm açık olarak yapılacak, sandık sonuç tutanakları ağzı plastik kelepçeyle kilitlenen oy torbaları ilçe başkanlıklarına gönderilecektir.

İlçe kurulları, birleştirme tutanağını düzenleyerek derhal il kurullarına, il kurulları ise söz konusu birleştirme tutanaklarını genel merkezimize gönderecek ve derhal sonuçlar açıklanacaktır. Tüm tutanakların birer sureti isteyen aday adaylarına, temsilcilerine ya da gözlemcilerine verilecektir. Sandık kurulu iş ve işlemlerinden başlayarak tüm süreçlerde aday adayları, temsilcileri ya da gözlemcileri itiraz edebilecektir. İtirazlar ise merkez kurulca kesin karara bağlanacaktır.

Yönergemizin kabul edilmesi ve ardından Genel Başkanımızın duyurduğu ve şimdi sizinle tamamını da paylaşacağımız toplamda ilanından oy verme gününe kadar 41 günlük bir süreyi kapsayan seçim takvimimiz ise ana hatlarıyla şu şekildedir:

14 Şubat Cuma yani bugün Cumhurbaşkanı Adaylığı Örgüt Denetiminde Önseçim Yönergesi ve Seçim Takviminin İlanı, 17 Şubat Pazartesi Cumhurbaşkanlığı aday adaylığı başvurularının ve seçim kurullarının oluşumunun başlaması, 18 Şubat Salı sandık sayısı, sandıklardaki seçmen sayısı ve sandık alanlarının belirlenmesi çalışmalarının başlangıcı, 21 Şubat Cuma Cumhurbaşkanlığı aday adaylığı başvurularının ve seçim kurullarının tamamlanmasının son günü,

22 Şubat Cumartesi Merkez Yönetim Kurulumuzca Cumhurbaşkanlığı aday adaylarının edilmesi ve aday adaylarının oy pusulasındaki yerlerinin belirlenmesi amacıyla kura çekilmesi, 24 Şubat Pazartesi ön seçimde kullanılacak oy pusulaların basımına başlanması, 28 Şubat Cuma ön seçimde oy kullanabilecek üye başvurularının son günü, 3 Mart Pazartesi oy kullanabilecek üyelere ilişkin seçmen listelerinin basımına başlanması, 13 Mart Perşembe basımı tamamlanan seçmen listelerinin ilçe başkanlıklarına gönderilmesi, 14 Mart Cuma basımı tamamlanan oy pusulalarının ilçe başkanlıklarına gönderilmeye başlanması,

16 Mart Pazar seçmen listelerinin ilçe başkanlıklarımızca askıya çıkarılması ve merkez kurulca sandık sayıları ile oy kullanma yerlerinin ilanı, 18 Mart Salı seçmen listelerinin askıdan indirilmesi, 20 Mart Perşembe sandık kurulu üyeliği için aday adaylarının ya da temsilcilerinin bildirdiği isimler arasından ad çekme işlemlerinin yapılması ve sandık kurulu oluşumlarının tamamlanması. 21 Mart Cuma seçmen listelerine itirazların değerlendirilmesi ve karara bağlanması. Ve son olarak; 23 Mart Pazar Türkiye’de yaklaşık dört bin sandıkta oy verme günü olarak planlanmıştır.

Oy verme gününden sonraki dört gün ise ilçe, il ve merkez kurula itirazlar düzenlenmiş ve 27 Mart Perşembe günü ise tüm itirazların karara bağlanmasının son günü olarak ilan edilmiştir. Seçim yönergemiz ve seçim takvimimiz ana hatlarıyla bu şekildedir. Tüm bunların yanında; Türkiye demokrasi hayatına çok önemli bir kazanımı armağan edeceğimiz, ülkemizde karar alma süreçlerindeki katılımcılığa yeni bir anlam kazandıracağımız bir ön seçim gerçekleştireceğiz.

Tüm süreci hem sizinle hem de yurttaşlarımızla şeffaf bir şekilde paylaşarak, yıllardır adım adım iktidar tarafından yıkılmış olan demokrasiye can verecek bir seçimin nasıl yapılacağını 1.6 milyon üyemizle birlikte göstermiş olacağız. Buradan bir kez daha örgüt denetiminde ön seçimde oy kullanmak isteyen, Cumhurbaşkanı adayını, hatta Türkiye Cumhuriyeti’nin 13’üncü Cumhurbaşkanını belirlemek isteyen gençleri, kadınları, işçileri, emeklileri kısacası tüm yurttaşlarımızı CHP’ye üye olmaya, bu mücadeleye omuz vermeye davet ediyorum.”

“Ön seçimler parti tarihimiz için önemli eşikler”

Gazetecilerin sorularını da yanıtlayan Çiftci, “Şu ana kadar yapılan toplantılar ve açıklamalardan görebildiğimiz kadarıyla şimdilik elbette tek adaylı bir yarış bekleniyor. Bu yarış olmayacak eleştirileri de var tam olarak. Örgütten bu nedenle tek aday olduğu için yeterli katılım gelmesini bekliyor musunuz? Anlamı ne olacak” sorusuna şu yanıtı verdi:

“Ön seçimler parti tarihimiz için önemli eşikler. 31 Mart’ta 186 seçim çevresinde biz ön seçim gerçekleştirdik. 2015 genel seçimlerinde 2018 genel seçimlerinde aday adaylarımızı ön seçimlerle belirledik. Kimisi hakim denetimde, kimisi örgüt denetiminde oldu. Bugüne kadar ki katılımlar yüzde 54-55 civarındaydı. Ancak partimize yapılan üyelik başvuruları ilçe başkanlıklarımıza yapılan üyelik başvuruları göz önüne alındığında ve üyelerimizden gelen telefonlara da değerlendirdiğimizde biz katılımın yüzde 65’in üzerinde olacağını değerlendiriyoruz. Dolayısıyla katılımın düşük olacağına ilişkin herhangi bir düşüncemiz bulunmamaktadır.”

Paylaşın

Ekrem İmamoğlu’ndan Operasyonlara Tepki; Erken Seçim Çağrısı

Ataşehir ve Kartal Belediye Başkan yardımcıları ile Şişli, Beyoğlu, Fatih, Tuzla, Fatih, Adalar belediye meclis üyelerinin de bulunduğu 10 kişinin gözaltına alınmasına tepki gösteren İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu, erken seçim çağrısını tekrarladı.

Haber Merkezi / İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı, konuya ilişkin yaptığı açıklamada, Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi’nin yerel seçimler süresinde kullandığı ‘kent uzlaşısı’ kavramına değinmişti.

İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu, Kartal ve Ataşehir belediye başkan yardımcıları ile diğer belediyelerde görevli 7 belediye meclis üyesi hakkında gözaltı kararı verilmesine, sosyal medya hesabı üzerinden yaptığı açıklama ile tepki gösterdi ve erken seçim çağrısı yaptı.

Ekrem İmamoğlu, açıklamasında şu ifadeleri kullandı: “İstanbul’daki bazı CHP ilçe belediyelerimize bu sabah yine şafak operasyonu düzenlendi. 2 belediye başkan yardımcımız ve 7 ilçe meclis üyemiz gözaltına alındı. Seçimlere kadar rutin işlerini yapan, normal hayatlarına devam eden bu insanlar, seçimlerden sonra her nedense aniden ‘terörist’ ilan ediliyor. Tıpkı 65 yaşında ‘terörist’ ilan edilen Esenyurt Belediye Başkanımız Prof. Dr. Ahmet Özer gibi.

31 Mart seçimlerinde AK Parti’den 12 ilçe belediyesi kazanan, İstanbul’da 26 ilçe belediye başkanlığı kazanan, Büyükşehir Belediye Başkanlığı seçiminde rakibine 1 milyon oy fark atan partimizin başarısını sindireceksiniz. Öyle ya da böyle sindireceksiniz. Siyasal depresyonlarınıza, yargıyı alet ederek, çeşitli kılıflara sarılan siyasi operasyonlarınızla bu milletin gözünü boyamanıza dün de izin vermedik bugün de vermeyeceğiz.

İktidar koltuğu da, Cumhurbaşkanlığı makamı da kimseye babasından miras değil. Kimsenin tapulu malı da değil. Sadece milletin malı. Kendisini millet iradesinin üzerinde gören, kendisini milletin efendisi zanneden 1 kişinin kaprislerine memleketi alet etmenin faturasını ödüyoruz. Hayat pahalılığı ile ödüyoruz. Geçim sıkıntısıyla ödüyoruz. Sosyal çürümeyle ödüyoruz. Siyasal çürümeyle ödüyoruz.

İşte bu çürümüş düzenin çürük elmalarını temizlemek, Türkiye’mizi hak ettiği demokrasi ve refaha ulaştırmak için yola çıktık, erken seçim istiyoruz. O sandık erkenden gelecek. Sandık millet isteyince gelir, siz isteyince değil. Sandık gelecek. 1 kişi gidecek, her şey değişecek!”

Ne olmuştu?

İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı, “terör örgütü ile koordineli olarak kent uzlaşısı” ile seçildikleri öne sürülen Kartal ve Ataşehir belediye başkan yardımcıları ile diğer belediyelerde görevli 7 belediye meclis üyesi ve bir sivil hakkında gözaltı kararı verildiğini bildirdi. Başsavcılık, bu kişilere yönelik gözaltı işlemleri ve aramaların TSİ sabah 06.00 itibarıyla başladığını belirtti.

İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığından yapılan açıklamada, operasyonun terör örgütünün HDK çatı yapılanmasına yönelik soruşturma kapsamında yapıldığı belirtildi. Soruşturma kapsamında gözaltına alınanların Kartal Belediye Başkan Yardımcısı Cemalettin Yüksel, Ataşehir Belediye Başkan Yardımcısı Livan Gür, AKP yönetimindeki Fatih Belediyesi ile CHP’li başkanların yönetimindeki Üsküdar, Sancaktepe, Tuzla, Adalar, Şişli ve Beyoğlu Belediye Meclislerinden birer üye ile bir sivil kişinin olduğu kaydedildi.

Açıklamada, haklarında gözaltı kararı verilen isimlerin 31 Mart 2024 seçimlerinde talimatla “kent uzlaşısı”‘ faaliyeti kapsamında seçilmeleri sağlandığı iddia edildi. Açıklamada, “Kent uzlaşısı formülünün, DEM Parti üstü bir örgütlenme sistemi olduğu, özellikle örgütlenme konusunda çalışmalar yürüten örgüt bünyesindeki oluşumların (DBP, HDK) örgütün taban (halk) örgütleme sistemini geliştiren ve yöneten esas kurumlar olduğu hususu da nazara alındığında adı geçen şüphelilerin terör örgütünün kent uzlaşısı faaliyeti kapsamında faaliyet yürüten örgüt mensuplarından oldukları anlaşılmış olup…” ifadelerine yer verildi.

Açıklamada, 06.00 itibarıyla eş zamanlı operasyonlarda 10 kişinin gözaltına alındığı, polisin adı geçen isimlerin ev, iş yeri ve başkan yardımcılarının makam odalarında arama yaptığı kaydedildi.

Paylaşın

İstanbul’da CHP’li Dokuz Belediyeye “Kent Uzlaşısı” Soruşturması: 10 Gözaltı

İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı, Cumhuriyet Halk Partili (CHP) Kartal ve Ataşehir belediyelerinin başkan yardımcıları da dahil olmak üzere dokuz farklı belediyeden toplamda 10 kişi gözaltına aldı.

Haber Merkezi / Savcılığın açıklamasında Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi’nin yerel seçimler süresinde kullandığı ‘kent uzlaşısı’ kavramına değinildi.

İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu, operasyona tepki gösterdi ve erken seçim çağrısını tekrarladı. İmamoğlu, “İktidar koltuğu da, Cumhurbaşkanlığı makamı da kimseye babasından miras değil. Kimsenin tapulu malı da değil. Sadece milletin malı. Kendisini millet iradesinin üzerinde gören, kendisini milletin efendisi zanneden 1 kişinin kaprislerine memleketi alet etmenin faturasını ödüyoruz” dedi.

İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı, “terör örgütü ile koordineli olarak kent uzlaşısı” ile seçildikleri öne sürülen Kartal ve Ataşehir belediye başkan yardımcıları ile diğer belediyelerde görevli 7 belediye meclis üyesi ve bir sivil hakkında gözaltı kararı verildiğini bildirdi. Başsavcılık, bu kişilere yönelik gözaltı işlemleri ve aramaların TSİ sabah 06.00 itibarıyla başladığını belirtti.

İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığından yapılan açıklamada, operasyonun terör örgütünün HDK çatı yapılanmasına yönelik soruşturma kapsamında yapıldığı belirtildi. Soruşturma kapsamında gözaltına alınanların Kartal Belediye Başkan Yardımcısı Cemalettin Yüksel, Ataşehir Belediye Başkan Yardımcısı Livan Gür, AKP yönetimindeki Fatih Belediyesi ile CHP’li başkanların yönetimindeki Üsküdar, Sancaktepe, Tuzla, Adalar, Şişli ve Beyoğlu Belediye Meclislerinden birer üye ile bir sivil kişinin olduğu kaydedildi.

Açıklamada, haklarında gözaltı kararı verilen isimlerin 31 Mart 2024 seçimlerinde talimatla “kent uzlaşısı”‘ faaliyeti kapsamında seçilmeleri sağlandığı iddia edildi. Açıklamada, “Kent uzlaşısı formülünün, DEM Parti üstü bir örgütlenme sistemi olduğu, özellikle örgütlenme konusunda çalışmalar yürüten örgüt bünyesindeki oluşumların (DBP, HDK) örgütün taban (halk) örgütleme sistemini geliştiren ve yöneten esas kurumlar olduğu hususu da nazara alındığında adı geçen şüphelilerin terör örgütünün kent uzlaşısı faaliyeti kapsamında faaliyet yürüten örgüt mensuplarından oldukları anlaşılmış olup…” ifadelerine yer verildi.

Açıklamada, 06.00 itibarıyla eş zamanlı operasyonlarda 10 kişinin gözaltına alındığı, polisin adı geçen isimlerin ev, iş yeri ve başkan yardımcılarının makam odalarında arama yaptığı kaydedildi.

“Kent uzlaşısı” nedir?

DEM Parti, 15-16 Aralık 2023’te düzenlenen ve Mart 2024’te yapılan yerel seçimlere yönelik olarak karar alınan Parti Meclisi toplantısında “Kent Uzlaşısı” stratejisi açıklamıştı.

Parti Meclisi’nin ardından duyurulan bu strateji ile kayyum atanan belediyelerin geri alınacağını savunan DEM Parti, “Bunun yanı sıra daha önce yönetiminde bulunmadığımız birçok il, ilçe, belde belediyesinin seçimlerini kazanacak ve halkı yolsuzluktan, rant şebekelerinden ve kimliğimizi inkar edenlerden kurtaracağız. Bu hedefimize ulaşmak için parti adımızla çeşitli iş birlikleri ve güç birlikleri kurarak ilerleyeceğiz,” diye belirtmişti.

Toplantıda sonucunda açıklanan bildirinin 5. maddesinde de “Türkiye’nin batısında ise kenti var eden, yaşatan sosyal ve siyasal dinamikleri geniş ölçekte kapsayan tüm kurum, kuruluş, işçi, emekçi, ekolojist, kadın, gençlik, halklar ve inanç örgütleri, siyasi partiler, emek ve meslek örgütleri, demokrat ve vicdan sahibi yurttaşlar, tüm toplumsal taraflar ve siyasi aktörlerle görüşmek, müzakere etmek, birlikte yürümek, ortak mücadeleyi örecek Kent Uzlaşısı zeminini oluşturmayı öncelikli görev olarak görüyoruz,” ifadeleri yer almıştı.

Paylaşın

CHP’de Adaylık Tartışmaları: Mansur Yavaş Ne Yapacak?

Ankara Büyükşehir Belediye (ABB) Başkanı Mansur Yavaş, Cumhuriyet Halk Partisi’nin (CHP), erken seçim olmaz ise, 2028 yılında yapılacak seçimleri için cumhurbaşkanı adayını erken belirleme kararını doğru bulmadı.

Türkiye’nin gündeminin yoksulluk olduğunu söyleyen ABB Başkanı Mansur Yavaş, “Bizim gündemimiz belli. Bu gündem dışında hiçbir şeyin tartışılmasından yana değilim” dedi.

CHP Genel Başkanı Özgür Özel, ön seçim kararının alınacağı Parti Meclisi toplantısı öncesi İstanbul ve Ankara belediye başkanları ile bir araya gelecek. Bugün Ankara’da gerçekleşecek buluşmada ön seçim kararı ile ilgili itirazların ele alınıp orta bir yol aranması bekleniyor. Ancak Parti Meclisi, itirazlara karşın ön seçim kararını alırsa Mansur Yavaş’ın bu seçime katılıp katılmayacağı da merak konusu.

Gazete Duvar’da yer alan habere göre; Birçok siyasetçi Yavaş’ın sadece CHP üyelerinin katılacağı bir ön seçime girmeyi doğru bulmayacağını belirterek, “Sayın Yavaş seçime girerek değil girmeyerek etkisini göstermek isteyebilir. Sahne dışında kalarak güç toplamaya devam eder. Ön seçimde de tüm üyeler oy kullanamaz. Verilmeyen her oy Mansur Bey’e yazar. Önümüzdeki 3 yıl çok şeye gebe” diyor.

Muhalefette “Altılı Masa” travması

Öte yandan 2023 seçimleri öncesi başta CHP ve İYİ Parti olmak üzere altı siyasi partinin oluşturduğu Millet İttifakı, kamuoyuna yansıyan isimlendirmeyle ‘Altılı Masa’yı seçim yenilgisinden sonra hiç kimse hatırlamak istemiyor. Hatta muhalefet arasında yeni iş birliği mekanizmaları oluşturulması gerektiği ifade edilince, “Altılı Masa travmasını hatırlatan bir şey olmamalı. Yeni bir yol bulunmalı” deniliyor.

Muhalefette birlik tartışması CHP’nin cumhurbaşkanı adayını erken belirleme kararı ile yeniden alevlendi. CHP içinden bazı isimlerin de yer aldığı muhalefet temsilcileri, şu ifadeleri kullanıyor:

“Cumhurbaşkanlığı seçiminde yüzde 38 değil yüzde 50’nin üstünde oy alınması gerek. CHP’nin kendi adayını belirleme hakkı var ama bunu istişare etmeden yapıyorsa o aday tüm muhalefetin adayı olmayacaktır. Böyle bir dayatmayı kimse kabul etmez. Biz birinci partiyiz, peşimize takılın bakışı doğru değil. Altılı Masa dağıldı ama birlik-beraberlik ruhu devam etmeli. Belki parlamenter sistemden yana olanlar platformu kurulabilir.”

Paylaşın