Cumartesi Anneleri, Erdoğan Şakar’ın Akıbetini Sordu

Cumartesi Anneleri/İnsanları, kayıplarının akıbetini sormak ve faillerin açığa çıkarılıp yargılanması talebiyle eylemlerinin 907’nci haftasında 29 yıl önce gözaltına alındıktan sonra kendisinden haber alınamayan Erdoğan Şakar’ın akıbetini sordu.

Erdoğan Şakar, 13 Ağustos 1993 yılında İstanbul Terörle Mücadele Şubesi’ne bağlı polislerin Okmeydanı’nda bulunan Perpa İş Merkezi’nde yaptığı baskında gözaltına alınmış, fakat bir daha kendisinden haber alınamamıştı.

Bugünkü çevrimiçi buluşmada, Şakar’ın akıbetini gözaltında kaybedilen Fehmi Tosun’un kızı Jiyan Tosun okudu.

“Ayhan Çarkın, ifşa etti”

Baskının Perpa’da bulunan bir kafede gerçekleştiğini aktaran Tosun, baskın günü Şakar’ın arkadaşıyla görüşmek için o kafeye gittiğini, “polislerin o gün kanlı bir baskın düzenlediğini ve operasyonda iş yeri sahibinin, garson ve bir kasiyerin de bulunduğu beş kişinin öldürüldüğünü” aktardı.

Baskın sonrası yapılan resmi açıklamadan 18 yıl sonra eski özel harekat polisi Ayhan Çarkın’ın sözlerine yer veren Tosun, özetle şöyle konuştu:

“Ayhan Çarkın olaydan 18 yıl sonra Perpa Katliamı’nın Özel Harekat Dairesi’nin işi olduğunu ifşa etti.

“Çarkın, kendisinin de tetikçi olarak katıldığı Perpa Katliamı için ‘…yargısız infaz yaptık. Oradakiler bizimle çatışmaya girmedi. Çatışma süsü verildi. Garson kızı da tanık kalmasın diye öldürdük’ dedi.

“Perpa baskınına katılan özel harekatçılar ‘kasten öldürme’ suçlamasıyla yargılandı. İstanbul 7. Ağır Ceza Mahkemesi’nde, 21 Aralık 1999 tarihinde sonuçlanan davada, beş polis idam cezasına çarptırıldı.

“İdam cezası önce 8’er yıla, ardından da 3 yıl 10 ay 20’şer gün hapis cezasına indirildi. Temyiz aşamasında da Yargıtay 1.Ceza Dairesi polisler hakkında verilen hapis cezasını, ‘beraat etmeleri gerekir’ diyerek bozdu.

“Güvenlik güçlerinin vatandaşa karşı işlediği yaşam hakkı ihlallerinde öldürenin değil, ölenin suçlanması geleneği devam etti, suçun failleri yargı eliyle aklandı.

“Failler, cezasızlık zırhıyla korunuyor”

“Hanım Şakar eşinin Beyaz Saray Cafe’ye gelmek üzere yola çıktığını ve Perpa’ya ulaştığına dair tanıklar olduğunu belirterek onun ‘Perpa Operasyonu’ sırasında gözaltına alındığını kamuoyuna açıkladı.

“Resmi kurumlara yaptığı tüm başvurularına verilen cevap ‘Bu isimde bir şahıs gözaltına alınmamıştır’ oldu.

“Hanım Şakar, yaptığı girişimlerinin sonuçsuz kaldığını, eşinin gözaltında işkence ile öldürülmesinden endişe duyduğunu belirterek açlık grevi dahil pek çok yola başvurdu. Eşinin gözaltında kaybedilmesi ile ilgili kamuoyu yaratmaya çalıştı.

“Dönemin TBMM İnsan Hakları Komisyonu Başkanı Sabri Yavuz’la görüştü. Ancak gözaltına alındığı kabul edilmeyen Erdoğan Şakar’dan bir daha haber alınamadı. Bugüne kadar Erdoğan Şakar’ın gözaltında kaybedilmesi ile ilgili etkin bir soruşturma yürütülmedi. Bu insanlığa karşı suçun failleri 29 yıldır cezasızlık zırhıyla korundu.

“907’inci haftamızda bir kez daha talep ediyoruz; Erdoğan Şakar’ın akıbetini açığa çıkartmayı, fail ve sorumluları cezalandırmayı hedefleyen etkin bir soruşturma ve kovuşturma faaliyeti yürütülsün. Maddi gerçek açığa çıkartılsın, adalet sağlansın.”

(Kaynak: Bianet)

Paylaşın

Cumartesi Anneleri: Galatasaray’ı Kendimize Mezar Yeri Yaptık

Bayram nedeniyle Galatasaray Meydanı’na karanfil bırakan Cumartesi Anneleri: 23 yıl boyunca yaslarını tutamadığımız evlatlarımızla ölümle yaşam arasındaki sınırın silindiği bir mekana dönüştürdüğümüz Galatasaray’da buluştuk. Antik çağlardan beri masum kanının işareti olan kırmızı karanfillerimizi Galatasaray’a bıraktık. Galatasaray’ı kendimize mezar yeri yaptık.

Cumartesi Anneleri /İnsanları, adalet arayışlarının 902’inci haftasında 2018’den bu yana kendilerine yasaklanan Galatasaray Meydanı’na çıktılar. Polisin engel olmak istemesine rağmen Cumartesi Anneleri/İnsanları, polis barikatlarıyla kuşatılan Galatasaray Meydanı’na karanfiller bıraktılar. +

Cumartesi Anneleri/İnsanları’nın 902. hafta açıklaması şöyle:

“Hiç şüphe yok ki, bayramlar ancak gökyüzü gibi herkesi kapsadığı zaman bayram olurlar. Yaşadık biliyoruz; bu topraklarda bayramlar herkesi kapsamıyor. Gözaltında kaybedilenlerin aileleri için bayramlar kalbe saplanan paslı bir hançere dönüşüyor.

Geride kalanlar için ziyaret edilecek, başında dertleşip, dua okunabilecek, taşından teselli bulunacak bir mezarın yokluğu bayramlarda daha da derinden hissedilen bir boşluk yaratıyor.

Bu nedenle 23 yıl boyunca yaslarını tutamadığımız evlatlarımızla ölümle yaşam arasındaki sınırın silindiği bir mekana dönüştürdüğümüz Galatasaray’da buluştuk. Antik çağlardan beri masum kanının işareti olan kırmızı karanfillerimizi Galatasaray’a bıraktık. Galatasaray’ı kendimize mezar yeri yaptık.

Ancak Cumhurbaşkanlığı Sistemi’ne geçişle birlikte karanfillerimizi bırakacağımız Galatasaray bize yasaklandı. Daha önce Cumartesi Anneleri’ni; taleplerinin mutlaka karşılanması gereken yurttaşlar olarak gördüğünü ifade eden Cumhurbaşkanı, dört yıldır elimizdeki karanfilere, dilimizdeki meşru taleplerimize ağır polis şiddetini reva görüyor.

Kayıplarımıza bir mezar sözümüzün gereğini yerine getirmekten asla geri durmayacağız. Bayramı mazlumlar için takvimdeki bir yazıdan ibaret hale getirenler bilsin ki, bayramların herkesi kapsadığı bir Türkiye mücadelemizden vazgeçmeyeceğiz.”

Paylaşın

Cumartesi Anneleri: Hukuk Yıldırma Aracı Olarak Kullanılıyor

Gözaltında kaybedilen yakınlarının akıbetini sormak üzere yıllardır mücadelelerini sürdüren Cumartesi Anneleri 901. hafta açıklamasında, geçen hafta yaşananları da hatırlatarak demokratik kamuoyuna çağrıda bulundu.

700. haftadan itibaren kendilerine yasaklanan Galatasaray Meydanı’na 900. hafta nedeniyle geçen hafta yeniden çıkmak isteyen Cumartesi Anneleri’ne polis saldırısı düzenlenmiş ve birçok kişi gözaltına alınmıştı. Söz konusu saldırıların ardından ise suç duyurusunda bulunulmuş ve mücadele kararlılığı dile getirilmişti.

Sosyal medyadan yapılan 901. hafta açıklamasında, “Gözaltında kaybetmelerin tarihini Galatasaray’da yazdık” denilirken, devlet eliyle barışçıl toplanma hakkının 4 yıldır engellendiği vurgulandı.

“Hukuk bize karşı bir yıldırma aracı olarak kullanılıyor. Anayasa yok sayılarak temel hak ve özgürlüklerimizi kullanmamız engelleniyor. Yaşanan keyfiyet karşısında, hukuk fakültelerinden, bu fakültelerin insan hakları merkezlerinden, anayasa kürsülerinden ses çıkmıyor. Haklarımıza işlerlik kazandırmakla görevli barolardan, hep yanımızda olan istisnalar dışında ses çıkmıyor. Baroların üst yapılanması Türkiye Barolar Birliği’nden ses çıkmıyor” ifadelerine yer verilen açıklamada, “Yurttaşlık alanının ağır bir tahdit altında olduğu bir ülkede hukuk güvenliğinden bahsedilemez” denildi.

İktidarın baskılarına karşı mücadeleye devam edileceği vurgusu yapılan açıklamada, “901. haftamızda demokratik, özgür, eşitlikçi ve adil bir Türkiye talep eden herkesi Cumartesi Anneleri nezdinde barışçıl toplanma hakkını savunmaya davet ediyoruz. Başta barolar olmak üzere, hukuk örgütlenmelerini göreve çağırıyoruz. İnsan haklarının korunması ve geliştirilmesi, ihlallerin önlenmesi amacıyla faaliyet yürüttüğü iddia edilen ulusal koruma mekanizmalarını göreve çağırıyoruz” ifadeleri kullanıldı.

Cumartesi Anneleri, “Devlet şiddetinin bir yönetme biçimi olmaktan çıktığı bir Türkiye istiyoruz. Gözaltında kaybedilen insanlarımızın akıbetlerinin açığa çıkartılacağı, fail ve sorumlulardan adil bir yargı önünde hesap sorulacağı, gözaltında kaybetmelerin bir daha asla yaşanmayacağı demokratik bir Türkiye istiyoruz” sözleriyle taleplerini dile getirdi.

901. hafta açıklaması

“901 haftadır tüm baskı ve engellemelere karşı hakikat ve adalet talebimizde ısrar ediyoruz” sözleriyle yapılan basın açıklamasının tamamı şöyle:

“Devletin güvenlik güçleri tarafından gözaltına alınarak kaybedilen insanlarımız için sürdürdüğümüz hakikat ve adalet arayışımızın 901. haftasındayız.

İnsanlar görüşlerini ifade etmek için düzenledikleri toplanma ve gösterilerde mekân yerini ve zamanını serbestçe seçme hakkına sahiptir. Çünkü mekân seçimi, toplantı ve gösteri hakkının ayrılmaz bir parçasıdır. Biz, gözaltında kaybedilenlerin aileleri ve gözaltında kaybetmelere dikkat çeken insan hakları savunucuları olarak ‘Kayıplarımız nerede?’ diye sormak için Galatasaray’ı seçtik. 699 hafta boyunca oturduğumuz Galatasaray’ı kayıplar mücadelemizin bir parçasına dönüştürdük. Gözaltında kaybetmelerin tarihini Galatasaray’da yazdık.

Bu yüzden hak karşıtı, özgürlük karşıtı iktidarların düşmanca tavırları ile karşı karşıya kaldık. Şiddet ve baskı politikaları ile bizi susturmak, mücadelemizi sekteye uğratmak istediler. Ama biz her seferinde sözümüzü söylemenin bir yolunu bulduk.

Devletin barışçıl toplantıları kolaylaştırma ve koruma yükümlülüğü olmasına rağmen Beyoğlu Kaymakamlığı’nın anayasayı yok sayan, keyfi kararları ile Galatasaray’a çıkışımız yasaklanıyor. İdare, kendisini bağlayan yasalara karşı hile yaparak 4 yıldır barışçıl toplanma hakkımızı engelliyor.

Hukuk bize karşı bir yıldırma aracı olarak kullanılıyor. Anayasa yok sayılarak temel hak ve özgürlüklerimizi kullanmamız engelleniyor. Yaşanan keyfiyet karşısında, hukuk fakültelerinden, bu fakültelerin insan hakları merkezlerinden, anayasa kürsülerinden ses çıkmıyor. Haklarımıza işlerlik kazandırmakla görevli barolardan, hep yanımızda olan istisnalar dışında ses çıkmıyor. Baroların üst yapılanması Türkiye Barolar Birliği’nden ses çıkmıyor.

Unutmayalım ki barışçıl toplanma hakkı demokrasilerin ölçüsüdür. Bu hakkın engellendiği yerde hukuktan, demokrasiden söz edilemez. Yurttaşlık alanının ağır bir tahdit altında olduğu bir ülkede hukuk güvenliğinden bahsedilemez.

Biz iktidarın tüm engellemelerine karşı sözümüzü söylemeye, meşru taleplerimizde ısrar etmeye devam edeceğiz. Bunu yalnız gözaltında kaybedilen sevdiklerimize karşı duyduğumuz sorumluluğun ifadesi olarak değil, ülkemize karşı sorumluluğumuzun bir parçası olarak da yapacağız.

901. haftamızda demokratik, özgür, eşitlikçi ve adil bir Türkiye talep eden herkesi Cumartesi Anneleri nezdinde barışçıl toplanma hakkını savunmaya davet ediyoruz. Başta barolar olmak üzere, hukuk örgütlenmelerini göreve çağırıyoruz.

İnsan haklarının korunması ve geliştirilmesi, ihlallerin önlenmesi amacıyla faaliyet yürüttüğü iddia edilen ulusal koruma mekanizmalarını göreve çağırıyoruz.

Talebimiz açık ve net: Devlet şiddetinin bir yönetme biçimi olmaktan çıktığı bir Türkiye istiyoruz. Gözaltında kaybedilen insanlarımızın akıbetlerinin açığa çıkartılacağı, fail ve sorumlulardan adil bir yargı önünde hesap sorulacağı, gözaltında kaybetmelerin bir daha asla yaşanmayacağı demokratik bir Türkiye istiyoruz.

Kaç yıl geçerse geçsin kayıplarımız için adalet istemekten, devletin evrensel hukuk normları içinde hareket etmek zorunda olduğunu hatırlatmaktan, 202 haftadır bize yasaklanan kayıplarımızla buluşma mekânımız olan Galatasaray’dan vazgeçmeyeceğiz.”

Paylaşın

Cumartesi Anneleri’ne Polis Müdahalesi: Gözaltılar Var

Kaybedilen yakınlarının akıbetini sormaya devam eden Cumartesi Anneleri, 900. haftada Galatasaray Meydanı’nda basın açıklaması yapmak istedi. Polis ekipleri ise Cumartesi Anneleri’nin Galatasaray Meydanı’na çıkmasına izin vermedi. 

Polisler, Galatasaray Meydanı’nda basın açıklaması yapıp karanfil bırakmak isteyen Cumartesi Anneleri’ni abluka altına alarak basın mensuplarının da görüntü almasını engelledi.

Eylemin “yasa dışı” olduğunu iddia eden polisler, bölgeye giriş ve çıkışları da engelledi.

Cumartesi Anneleri gözaltına alındı

Galatasaray lisesi önüne gelen Cumartesi Anneleri polisler tarafından gözaltına alındı. Gözaltına alınan yaklaşık 20 kişinin Vatan Emniyet Müdürlüğüne götürüldüğü öğrenildi.

Avukat Erselan Aktan, sosyal medya hesabından Cumartesi Anneleri’nin Galatasaray Lisesi önündeki eyleme yapılan polis müdahalesi sonrası İnsan Hakları Derneği (İHD) Eş Genel Başkanı avukat Eren Keskin ve avukat Öztürk Türkdoğan’ın kelepçelenerek gözaltına alındığını duyurdu.

“Galatasaray’dan vazgeçmeyeceğiz”

Cumartesi Anneleri’nin sosyal medya hesabından yapılan paylaşımda ise “Galatasaray’a çıkmamız engelleniyor. Ne yaparsanız yapın, Anayasa güvencesindeki toplanma özgürlüğümüzden ve bu özgürlüğümüzü kullanmak için seçtiğimiz Galatasaray’dan vazgeçmeyeceğiz. Ne yaparsanız yapın insanlığın vicdanında Galatasaray bizimdir” denildi.

Öte yandan Türkiye İşçi Partisi (TİP) İstanbul Milletvekili Ahmet Şık ile CHP Milletvekili Ali Şeker, HDP Milletvekilleri Oya Ersoy, Züleyha Gülüm ve Zeynel Özen, Cumartesi Anneleri’nin gözaltına alınmalarının ardından Galatasaray Meydanı’nda açıklama yaptı.

Ahmet Şık, “Yakınlarını arayanların eylemine yıllardır izin verilmiyor. Bugün 900. hafta nedeniyle burada olmak istediler. Aileler adına açıklamayı biz okuyacağız” dedi.

HDP’li Züleyha Gülüm ise “Aslında faili belli cinayetlerde yakınlarını kaybeden ailelerin bir karanfil bırakmasına dahi izin verilmedi. Yasaklama kararı diyorlar, o  kararların hukuka aykırı olduğunu biliyoruz. Ama mahkeme kararını dahi tanımayan kaymakamlık ve valilik var” ifadelerini kullandı.

“Haykırmaktan asla ama asla vazgeçmeyeceğiz”

Gülüm’ün Cumartesi Anneleri adına yaptığı basın açıklaması şöyle:

“Biz dünyanın en barışçıl, en haklı mücadelesini yürüten anneleriz, evlatlarız, kardeşleriz, torunlarız, hak savunucularıyız… Galatasaray’da yaşlanan, Galatasaray’da büyüyen, Galatasaray’da doğanlarız. Devletin varlığını inkar ettiği sevdiklerimizi fotoğraflarıyla Galatasaray’ da yaşatanlarız Galatasaray’ı mekansız bırakılan sevdiklerimize mezar yeri yapanlarız. İşte bu yüzden Galatasaray bizimdir!

Devletin gözaltında kaybettiği sevdiklerimizi arıyoruz, Galatasaray bizim arayışımızın mekanıdır. Gözaltında kaybedilen sevdiklerimizin başına geleden herkes bilsin ve bir daha asla yaşanmasın istiyoruz; Galatasaray bizim hakikat mekanımızdır Kaybedilen sevdiklerimiz ve onlara yaşatılanlar unutulmasın, tarihe not düşülsün istiyoruz; Galatasaray bizim hafıza mekanımızdır. İşte bu yüzden Galatasaray bizimdir!

Sevdiklerimizi bizden alan zihniyetin devamcısı kendi yasalarını bile yok sayarak Galatasaray’ı da bizden almak istiyor. “Sevdiklerimiz nerede?” çığlığımıza hukukla, adaletle cevap vermek yerine dört yıldır karşımıza copla, kalkanlar dikiliyor. Ama yanılıyorlar, evladını arayan bir anneyi, serdi arayan bir eşi, anne babasını arayan bir evladı, ablasını-ağabeyini arayan bir kardeşi, delesini-ninesini arayan birini kimse korkutamaz.

Çünkü onların maruz kaldıklarından daha korkunç bir uygulama henüz icat edilmedi. 900. haftamız nedeniyle bir kez daha hatırlatıyoruz: Ne yaparsanız yapın, “Evlatlarımız nerede” diye haykırmaktan asla ama asla vazgeçmeyeceğiz. Ne yaparsanız yapın, “Evlatlarımızı kaybedenler cezasızlık zırhıyla korunanlar, bağımsız bir yargı önünde hesap versin!” Ne yaparsanız yapın Galatasaray’dan vazgeçmeyeceğiz. Ne yaparsanız yapın, insanlığın vicdanında Galatasaray bizimdir.”

(Kaynak: İleri Haber)

Paylaşın