181 Milyon Çocuk Gıda Kıtlığıyla Karşı Karşıya

Çocuklara Yardım Fonu’nun (UNICEF) son raporunda, dünya genelinde 5 yaş altı yaklaşık 181 milyon çocuğun ciddi gıda kıtlığıyla karşı karşıya olduğu belirtildi.

Çocuklara Yardım Fonu (UNICEF), Gazze’de 10 çocuktan 9’unun ciddi gıda kıtlığıyla mücadele ettiği, yetersiz beslenmenin ise hayati tehlike riskini artırdığını vurguladı.

Birleşmiş Milletler Çocuklara Yardım Fonu (UNICEF), “Çocuklarda Gıda Kıtlığı” raporunu yayımladı.

Bianet’in aktardığına göre; Raporda, dünya genelinde 5 yaş altı 181 milyon çocuğun ciddi gıda kıtlığıyla karşı karşıya olduğu bildirilirken, söz konusu çocukların, hayati tehlikeye yol açan aşırı zayıflığa yakalanma riskinin yüzde 50 daha fazla olduğu kaydedildi.

Bu çocukların yüzde 65’inin 20 ülkede yaşadığı aktarılan raporda, ciddi gıda kıtlığından etkilenen 64 milyon çocuğun Güney Asya, 59 milyon çocuğun ise Sahra altı Afrika’da yaşadığı ifade edildi.

Vakaların hemen hemen yarısının yoksul ailelerde boy gösterdiğine dikkati çekilen raporda, aynı zamanda çocuklara besleyici ürünler sağlayamayan gıda sistemlerinin de etken olduğu belirtildi.

Gazze Şeridi

Raporda, 7 Ekim’in ardından ortaya çıkan tabloya göre, Gazze’de 10 çocuktan 9’unun ciddi gıda kıtlığıyla mücadele ettiği, yetersiz beslenmenin ise hayati tehlike riskini artırdığı vurgulandı.

Gazze’deki durumun, ailelerin çocuklarının gıda ihtiyaçlarını karşılayamadığını gösterdiğine işaret edilen raporda, durumun çocuklar için korkunç sonuçlar doğurduğunun altı çizildi. Raporda, hükümetlere çocuklarda gıda kıtlığını engellemek için adım atma çağrısı yapıldı.

Paylaşın

Birleşmiş Milletler: Gazze’de Açlık Çeken Bebeklerin Oranı İki Katına Çıktı

Birleşmiş Milletler (BM) Çocuklara Yardım Fonu (UNICEF), Gazze Şeridi’nde iki yaşın altındaki her üç çocuktan birinin (yüzde 31) akut yetersiz beslenme sorunu yaşadığını ve bu oranın Ocak ayındakinin iki katı olduğunu duyurdu.

UNICEF, savaş ve devam eden tedarik kısıtlamaları nedeniyle açlıktan ölen çocukların oranının çok sert bir şekilde arttığı ve daha önce görülmemiş seviyelere ulaştığı uyarısında bulundu.

UNICEF’in açıklamasında, son haftalarda abluka altındaki Gazze Şeridi’nin kuzeyinde en az 23 çocuğun yetersiz beslenme ve susuzluktan öldüğüne dair haberlere dikkat çekildi. UNICEF ayrıca, Gazze’deki Sağlık Bakanlığı verilerine göre, çatışmaların başladığı günden bu yana yaklaşık 13 bin 450 çocuk ve gencin hayatını kaybettiğini belirtti.

UNICEF Direktörü Catherine Russell gelişmeyi şoke edici olarak nitelendirdi ve yardım malzemeleri sadece birkaç kilometre uzaktayken, çocukların durumunun her geçen gün daha da kötüye gittiğini kaydetti. Russell, “Hayat kurtaran yardım sağlama çabalarımız gereksiz kısıtlamalarla engelleniyor ve bunlar çocukların hayatlarına mal oluyor” dedi.

BM kuruluşları Aralık ayından bu yana Gazze Şeridi’nde kıtlık uyarısında bulunuyor. UNICEF’e göre, çocuklar için akut bir beslenme acil durumunun tanımlanabileceği koşullar Ocak ayından itibaren hakim oldu. Çocukların hayatını kurtarmak için tek şansın acil bir insanî ateşkesin olduğunu söyleyen Russell bölgede daha fazla sınır kapısından geçişlere izin verilmesi çağrısında bulundu.

Öte yandan İsrail, Gazze’de ateşkes ve rehinelerin serbest bırakılması için yeni görüşmeler yapmak üzere Katar’a bir heyet göndereceğini açıklayarak, Hamas’ın uzun zamandır beklenen karşı teklifini reddetmesine rağmen ateşkes umutlarını canlı tuttu.

Müzakereciler, Müslümanlar’ın kutsal ayı Ramazan’a yetişecek bir ateşkes anlaşmasına varamadılar. Ancak ABD ve Arap arabulucular, İsrail’in Refah’a saldırısını engellemek ve kitlesel açlığı önlemek için insani yardımın girmesine izin verecek bir anlaşmaya varmaya hala kararlılar.

Paylaşın

43 Milyon Çocuk “İklim Değişikliği” Nedeniyle Göç Etti

Birleşmiş Milletler Çocuklara Yardım Fonu (UNICEF) görevlilerinden Laura Healy, dünya genelinde her gün yaklaşık 20 bin çocuğun iklim değişikliğine bağlı nedenlerden dolayı evini terk etmek zorunda kaldığını belirtti.

Healy, bu sayının sadece “Buzdağının görünen kısmı” olduğunu ifade ederek, gerçek rakamın büyük olasılıkla çok daha yüksek olacağını dile getirdi. Laura Healy, kuraklık nedeniyle göç etmek mecburiyetinde kalan çocukların “radikal bir biçimde yetersiz raporlandığını” ve bunun sebebinin kuraklığın çok daha uzun süreli bir süreç olmasından kaynaklandığını vurguladı.

UNICEF İdari Direktörü Catherine Russell, çocukların yaşadığı yerleri terk etmek zorunda kalmasının “her zaman sarsıcı” olduğunu ifade ederek, “İklim değişikliği etkilerinin giderek daha büyük boyutlara ulaşması gibi, buna bağlı kaçış dalgaları da artacak” dedi.

Birleşmiş Milletler Çocuklara Yardım Fonu (UNICEF), 2016-2021 yılları arasında 44 ülkeden yaklaşık 43,1 milyon çocuğun, iklim değişikliğinin sebep olduğu hava olayları nedeniyle yaşadığı yeri terk ettiğini bildirdi.

UNICEF’in Perşembe günü yayınladığı rapora göre, söz konusu beş yıl içinde on milyonlarca çocuğun yaşadığı evi ve bölgeyi terk etmesine neden olan başlıca felaketler, seller, kasırgalar, kuraklıklar ve orman yangınları oldu.

DW Türkçe’nin aktardığına göre; “Değişen İklimde Yerinden Edilen Çocuklar” adlı raporu kaleme alan UNICEF görevlilerinden Laura Healy, açıklanan rakama göre, dünya genelinde her gün yaklaşık 20 bin çocuğun evini terk etmek zorunda kaldığını belirtti. Healy, bu sayının sadece “Buzdağının görünen kısmı” olduğunu ifade ederek, gerçek rakamın büyük olasılıkla çok daha yüksek olacağını dile getirdi.

Laura Healy, kuraklık nedeniyle göç etmek mecburiyetinde kalan çocukların “radikal bir biçimde yetersiz raporlandığını” ve bunun sebebinin kuraklığın çok daha uzun süreli bir süreç olmasından kaynaklandığını vurguladı.

Yayınladığı raporda geleceğe dair öngörülerde de bulunan UNICEF, önümüzdeki 30 yıl içinde seller ve su taşkınlarından dolayı 96 milyon, kasırgalar sebebiyle 10,3 milyon, fırtına dalgaları nedeniyle de 7,2 milyon çocuğun daha göç etmek zorunda kalabileceğini tahmin ediyor.

Raporda, iklim değişikliğine bağlı sebepleri neticesinde en fazla çocuğun göç ettiği ülkeler sıralamasında, Çin, Hindistan ve Filipinler ilk üç sırada yer aldı. Nüfusa oranla en fazla çocuğun yaşadığı yeri terk ettiği ülkeler ise Karayipler bölgesinde yer alan ada ülkesi Dominika, Pasifik Okyanusu’ndaki ada ülkelerinden Vanuatu ve Afrika ülkeleri Somali ile Güney Sudan olarak sıralandı.

“Kaçış dalgaları artacak”

UNICEF İdari Direktörü Catherine Russell, çocukların yaşadığı yerleri terk etmek zorunda kalmasının “her zaman sarsıcı” olduğunu ifade ederek, “İklim değişikliği etkilerinin giderek daha büyük boyutlara ulaşması gibi, buna bağlı kaçış dalgaları da artacak” diyen Russell, çocuklara hem kendi yaşadıkları topraklarda hem de gittikleri yerlerde daha fazla koruma sağlanması gerektiğini dile getirdi.

Paylaşın

10 Yılda Zorla Yerinden Edilen Çocuk Sayısı İki Katına Yükseldi

Yerinden edilen çocuk sayısı 2022 yılı sonu itibariyle 43,3 milyona ulaştı. Son 10 yılda zorla yerinden edilen çocuk sayısı ise iki katına yükseldi. 43,3 milyon çocuğun yüzde 60’ının çatışma ve şiddet sonucu yerinden edilirken, sığınma talep eden çocuk sayısı ise 17,5 milyona ulaştı.

UNICEF İcra Direktörü Catherine Russell, “Yerinden edilen çocukların sayısındaki artış, dünya genelindeki çatışma, kriz ve iklim değişimi nedeniyle meydana gelen afetlerle ilişkili” dedi.

Birleşmiş Milletler Çocuklara Yardım Fonu (UNICEF), dünya genelinde yerinden edilen çocuklara ilişkin rapor yayımladı. Raporda yerinden edilen çocuk sayısının 2022 sonu itibariyle 43,3 milyona ulaştığı belirtildi.

Raporda, yerinden edilen çocukların çoğunun tüm çocukluğunu bu şekilde geçirdiğine dikkat çekilirken, “Son 10 yılda zorla yerinden edilen çocuk sayısı iki katına çıktı” denildi.

Yine raporda, 43,3 milyon çocuğun yüzde 60’ının çatışma ve şiddet sonucu yerinden edildiği, sığınma talep eden çocuk sayısının ise 17,5 milyona ulaştığı aktarıldı.

UNICEF İcra Direktörü Catherine Russell, “Yerinden edilen çocukların sayısındaki artış, dünya genelindeki çatışma, kriz ve iklim değişimi nedeniyle meydana gelen afetlerle ilişkili” dedi.

Zorla yerinden edilenlerin sayısının 108,4 milyona yükseldi

Öte yandan Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği (BMMYK), “Zorla Yerinden Edilmede Küresel Eğitimler 2022” başlıklı raporunu açıkladı.

Raporda, geçen yıl 2021 sonuna göre yaklaşık 19 milyon artan zorla yerinden edilenlerin sayısının 108,4 milyona yükseldiği belirtildi.

Bu rakamın 62,5 milyonu ülke içinde yerinden edilenleri, 35,3 milyonu mültecileri, 5,4 milyonu sığınmacıları, 5,2 milyonu da uluslararası korumaya ihtiyaç duyan bireyleri kapsıyor.

Düşük ve orta gelirli ülkeler, dünya genelindeki mültecilerin ve uluslararası korumaya ihtiyaç duyanların yüzde 76’sına ev sahipliği yapıyor.

En az gelişmiş ülkeler zorla yerinden edilenlerin yüzde 20’sine ev sahipliği yaparken, mülteciler ve uluslararası korumaya ihtiyaç duyanların yaklaşık yüzde 70’i komşu ülkelerde yaşıyor.

En fazla mülteci Türkiye’de

Raporda, Türkiye’nin yaklaşık 3,6 milyon mülteciyle dünya genelinde en fazla mülteci nüfusuna ev sahipliği yapan ülke olduğu bilgisi yer aldı.

Türkiye’yi, 3,4 milyon ile İran, 2,5 milyon ile Kolombiya ve 2,1 milyon ile Almanya takip etti.

Ulusal nüfuslarına göre, Aruba Adası (nüfusunun 6’da 1) ve Lübnan’ın (nüfusunun 7’de 1’i) en fazla sayıda mülteciye ve uluslararası korumaya ihtiyaç duyan diğer insanlara ev sahipliği yaptığı kaydedildi.

Raporda, dünya nüfusunun yüzde 30’unu oluşturan çocukların, zorla yerinden edilenlerin yüzde 40’ını oluşturduğu bildirildi.

Paylaşın

120 Binden Fazla Çocuk Çatışmalarda Ya Öldüğü Ya Da Sakatlandı

2005 yılından bu yana dünya genelinde 120 binden fazla çocuğun silahlı çatışmalarda sakatlandığı ya da öldürüldüğü bildirildi. Kayıtlara geçmeyen saldırılar nedeniyle gerçek sayının çok daha yüksek olabileceği kaydedildi.

2005 yılından bu yana en az 105 bin çocuk silahlı güçler ya da silahlı gruplar tarafından silah altına alındı ya da doğrudan çatışmalarda görevlendirildi. Ayrıca en az 32 bin çocuk da kaçırıldı.

Ayrıca milyonlarca çocuğun yerinden edildiği, arkadaş veya akrabalarını kaybettiği ya da ebeveynlerinden veya yakınlarından ayrı düştüğü belirtildi.

Birleşmiş Milletler Çocuklara Yardım Fonu’ndan (UNICEF) bugün Oslo’da düzenlenen savaşlarda çocukların korunmasına ilişkin uluslararası konferans öncesi yapılan açıklamada, 2005 yılından bu yana dünya genelinde 120 binden fazla çocuğun silahlı çatışmalarda sakatlandığı ya da öldürüldüğü bildirildi.

Savaşlarda çocukların daha iyi korunmaları için küresel ölçekte daha yoğun çalışmalar yapılması gerektiğini belirten UNICEF İcra Direktörü Catherine Russell, “Her savaş nihayetinde çocuklara karşı bir savaştır” dedi.

UNICEF’ten yapılan açıklamada savaştan etkilenen çocuklarla ilgili başka çarpıcı verilere de yer verildi.

Buna göre 2005 yılından bu yana en az 105 bin çocuk silahlı güçler ya da silahlı gruplar tarafından silah altına alındı ya da doğrudan çatışmalarda görevlendirildi. Ayrıca en az 32 bin çocuk da kaçırıldı. UNICEFverilerine göre 16 binden fazla çocuk ise cinsel şiddete maruz kaldı.

Yapılan açıklamada çocukların doğrudan etkilendiği okul ve hastanelere yönelik 16 binden fazla saldırı gerçekleştirildiği de ifade edildi.

UNICEF çocuklara yönelik istismar ve şiddet vakalarının Afrika, Asya ve Latin Amerika’da 30’dan fazla çatışmadan elde edilen veriler doğrultusunda tespit edilebildiğini açıklarken, kayıtlara geçmeyen saldırılar nedeniyle gerçek sayının çok daha yüksek olabileceğini kaydetti.

Açıklamada ayrıca milyonlarca çocuğun yerinden edildiği, arkadaş veya akrabalarını kaybettiği ya da ebeveynlerinden veya yakınlarından ayrı düştüğü bilgisine de yer verildi.

(Kaynak: DW Türkçe)

Paylaşın

Kahramanmaraş Merkezli Depremler: Türkiye’de 2,5 Milyon Çocuğun Yardıma İhtiyacı Var

11 ilde büyük yıkıma ve 50 binden fazla can kaybına neden olan Kahramanmaraş Pazarcık ve Elbistan merkezli 7,7 ve 7,6 şiddetindeki depremlerin üzerinden 100 gün geçerken, UNICEF’ten çocuklara ve ailelerine sürekli yardım sağlanması çağrısında bulundu.

Birleşmiş Milletler Çocuklara Yardım Fonu UNICEF, Türkiye’yi ve Suriye’yi vuran depremlerde, Türkiye’de 2,5 milyon, Suriye’de ise 3,7 milyon çocuğun kesintisiz yardıma ihtiyacı olduğunu açıkladı.

UNICEF Genel Direktörü Catherine Russell, “Depremlerin ardından her iki ülkedeki çocuklar, hayal dahi edilemeyecek bir kayıp ve üzüntü yaşadı. Depremler, halihazırda savunmasız durumdaki birçok ailenin yaşadığı bölgeleri vurdu. Çocuklar, ailelerini ve sevdiklerini kaybettiler. Evleri yıkılan, okulları ve yaşadıkları çevre zarar gören çocukların tüm yaşamları altüst oldu. Toparlanma yolu uzun ve aileler, sürekli desteğimize ihtiyaç duyuyorlar” dedi.

“Yoksulluk oranı artıyor”

Depremlerin etkilediği bölgelerin halihazırda, yoksulluk oranlarının yüksek olduğu yerler olduğuna dikkat çeken UNICEF, “Bölgedeki hanelerin yaklaşık yüzde 40’ı yoksulluk sınırının altında yaşarken, ülke genelinde bu oran yüzde 32 civarındaydı. Nakit yardımlar ve eğitim hizmetleri de dahil olmak üzere yerel ve uluslararası düzeyde kesintisiz destek sağlanmadığı takdirde, bu rakamın yüzde 50’nin üzerine çıkma ihtimali bulunuyor” ifadelerine yer verdi.

Bu bölgedeki çocukların şiddet, zorla evlendirme, okulu bırakma veya zorla çalışma gibi risklerle de karşı karşıya olduğuna dikkat çeken UNICEF, deprem dolayısıyla Türkiye’de 350 binden fazla mülteci ve göçmen çocuk da dahil olmak üzere okula kayıtlı yaklaşık 4 milyon çocuğun eğitiminde kesintiler meydana geldiğini belirtti.

BM Çocuklara Yardım Fonu Suriye’de ise tahmini rakamlara göre 5 yaşın altındaki yaklaşık 51 bin çocuğun orta ve şiddetli derecede akut beslenme yetersizliği çektiğini belirterek, 76 bin hamile ve emziren kadının ise akut yetersiz beslenme tedavisine ihtiyacı olduğunu kaydetti.

Daha fazla maddi yardım çağrısı

UNICEF, Suriye’de depremden etkilenen yaklaşık 3 milyon çocuğun yardım ihtiyaçlarını karşılamak amacıyla, depreme yönelik Acil Müdahale Planını uygulamak için 172,7 milyon dolar yardım çağrısında bulundu.

Bugüne kadar, 78,1 milyon doların toplandığı, dolayısıyla beslenme, sağlık ve eğitim gibi önemli alanlarda halen ciddi bir fon yetersizliğinin söz konusu olduğu kaydedildi.

UNICEF daha önce Türkiye’de ise yardıma ihtiyaç duyan çocuklara gerekli hizmetleri sağlamak için 196 milyon dolarlık bir fon çağrısında bulunduğunu anımsatarak, “Şu an gerekli yardımlar için halen 85,4 milyon dolardan fazla fona ihtiyaç bulunmakta. Tüm alanlarda ihtiyaçlar olsa da, acil nakit yardım programı şu ana kadar en az finanse edilen alan olmaya devam ediyor” açıklaması yaptı.

Paylaşın

Çocuk Evliliklerinin Ortadan Kalkması İçin 300 Yıl Daha Gerekiyor

Birleşmiş Milletler (BM) Çocuklara Yardım Fonu (UNICEF), çocuk evliliklerini yeryüzünde tamamen ortadan kaldırmak için 300 yıl daha beklemek gerektiğine işaret etti.

UNICEF verilerine göre, dünyada 18 yaş altı evlenen kız ve kadınların sayısı 640 milyon. Hindistan ise çocuk evliliklerinin en fazla yaşandığı ülkeler arasında açık farkla ilk sırada geliyor.

Dünyada çocuk evliliklerini en yaygın yaşandığı bölge olarak Güney Asya gösterilirken, bugünün verilerine göre çocuk yaşta evlenen 640 milyon kadının yüzde 45’inin bu bölgede yaşadığı tahmin ediliyor.

Birleşmiş Milletler Çocuklara Yardım Fonu (UNICEF), dünyada çocuk evliliklerin sayısının azaldığını ancak bu düşüşün istenilen düzeyde olmadığı uyarısında bulundu.

UNICEF, çocuk evliliklerini yeryüzünde tamamen ortadan kaldırmak için 300 yıl daha beklemek gerektiğine işaret etti.

UNICEF’in konuyla ilgili raporunu kaleme alan Claudia Cappa AFP’ye yaptığı açıklamada, “Özellikle son 10 yılda çocuk yaşta evlilik uygulamasına son verilmesi konusunda kesinlikle ilerleme kaydettik. Maalesef bu ilerleme hala yeterli değil.” diyerek konuyla ilgili endişesini dile getirdi.

UNICEF verilerine göre, dünyada 18 yaş altı evlenen kız ve kadınların sayısı 640 milyon.

Buna göre her yıl 18 yaş altı 12 milyon genç kız gelin oluyor. Bununla birlikte yeni veriler son 25 yılda çocuk evliliklerin sayısının düştüğünü ortaya koyuyor.

1997’de 20-24 yaş arası genç kadınların yüzde 25’nin 18 yaşından önce evlendiğini ortaya koyan rapora göre, 2012’de bu oran yüzde 23’e, 2022’de ise yüzde 19’a düştü.

Raporda, bu eğilimin sürmesi halinde 2023 yılına gelindiğinde çocuk gelin sayısının 9 milyona düşeceği saptamasında bulunuldu.

Cappa, AFP’ye açıklamasında, bu evliliklerin çoğunun 12 ila 17 yaşlarındaki kızları içerdiğini belirterek, “Mevcut hızda, çocuk evliliklerini ortadan kaldırmak için 300 yıl beklememiz gerekebilir.” ifadesini kullandı.

Çocuk evliliklerinin ortadan kaldırılması konusunda göreceli ilerleme sağlandığını kaydeden UNICEF, bununla birlikte, Covid-19 salgınının, küresel çatışmaların ve iklim değişikliğinin artan etkilerinin bu alanda zor elde edilen kazanımları tersine çevirebileceği endişesini dile getirdi.

Rapora göre, sadece Codvid-19 salgının 2020 ila 2030 arasında ilave 10 milyona yakın çocuk evliliğine yol açması bekleniyor.

Dünyada çocuk evliliklerini en yaygın yaşandığı bölge olarak Güney Asya gösterilirken, bugünün verilerine göre çocuk yaşta evlenen 640 milyon kadının yüzde 45’inin bu bölgede yaşadığı tahmin ediliyor.

Hindistan ise çocuk evliliklerinin en fazla yaşandığı ülkeler arasında açık farkla ilk sırada geliyor.

(Kaynak: Euronews Türkçe)

Paylaşın

UNICEF: Depremler Türkiye ve Suriye’de 5 Milyon Çocuğu Etkiledi

Türkiye’nin güneyinde yer alan 11 ilde ve Suriye’nin kuzey bölgesinde büyük yıkıma neden olan Kahramanmaraş Pazarcık ve Elbistan merkezli 7,7 ve 7,6 şiddetindeki depremlerde 5 milyon çocuğun etkilendiği tahmin ediliyor.

Hem fiziksel hem de psikolojik açıdan etkilenen bu çocuklar nasıl koşullar altında yaşıyor, neye ihtiyaçları var?

Birleşmiş Milletler Çocuklara Yardım Fonu (UNICEF) depremlerin bölgede 5 milyon çocuğu etkilediğini tahmin ediyor.

DW’ye konuşan UNICEF Türkiye Çocuk Koruma Bölümü Başkanı James Gray, depremden etkilenen 5 milyon çocuktan tahminlere göre yaklaşık 2,5 milyonunun insani yardıma ihtiyaç duyduğunu söyledi ve ekledi:

“Depremin yayıldığı alan ve büyüklüğü düşünülünce kuşkusuz ihtiyaçlar çok fazla ve bu çocukları da etkiliyor. Fiziksel koşullardan evlerini kaybetmiş olmaya kadar farklı açılardan etkilendiler, psikososyal desteğe ve yaşadıkları korkunç deneyim ile baş etme konusunda yardıma ihtiyaçları var.”

UNICEF Türkiye Çocuk Koruma Bölümü Başkanı Gray, deprem bölgesindeki çocukların çoğunun çok zor fiziksel koşullar altında bulunduğuna dikkati çekerek, “Çok sayıda çocuk evlerini ve yaşadıkları çevreyi kaybetti ve bölge inanılmaz soğuk. Geceler soğuk. Çadırlarda, geçici barınaklarda ve çoğu kez sokakta uyuyorlar, çünkü evlerine dönmeye korkuyorlar” şeklinde konuştu.

Gray, bölgede giysiye, barınmaya, ısınmaya, battaniyeye, ısıtıcıya, yiyecek ve suya ihtiyaç olduğunu belirterek özellikle çocuk giysilerine ve kız çocuklarının regl dönemleri için hijyen ürünlerine acilen ihtiyaç duyulduğunu kaydetti.

Çocuklara psikolojik destek şart

James Gray, deprem bölgesindeki çocukların psikolojik olarak desteklenmesi gerektiğine de işaret ederek, “istikrara, güvene ve ilgiye” ihtiyaçları olduğunu söyledi. Bunların kendileri için öncelikli olduğunu ifade eden Gray, her çocuğun psikososyal desteği aldığından emin olunması gerektiğini kaydetti.

Çocukların yeniden kendi rutinlerini oluşturmasının, oyun oynamasının, eğlenmesinin ve akranlarıyla, sevdikleriyle zaman geçirmesinin önemine dikkat çeken Gray, “Çocuk dostu alanlarla bunu sağlıyoruz. Bunlar çocukların giderek, kendi yaşıtlarıyla etkileşime girebilecekleri güvenli alanlar” dedi. Bu alanlarda çocuklarla çeşitli oyunlar oynandığını anlatan Gray, bunun çocuklara yaşadıkları travmayı en azından o an için unutma fırsatı verdiğini dile getirdi.

UNICEF Çocuk Koruma Bölümü Başkanı Gray, ailelerinden ve sevdiklerinden ayrı düşen çocukların ailelerine yeniden dönmeleri için de büyük çaba gösterdiklerini sözlerine ekledi.

Yaklaşık 100 bin öğrenci diğer illere nakledildi

Türkiye’de depremin ardından çok sayıda aile bölgedeki illerden ayrılarak, Ankara, İstanbul, İzmir, Antalya, Kayseri, Konya, Mersin gibi kentlere gitti. Milli Eğitim Bakanı Mahmut Özer’in verdiği bilgilere göre, depremlerden etkilenen 10 ildeki toplam 99 bin 853 öğrencinin diğer kentlere nakli yapıldı.

Uzmanlar, depremi yaşayan ancak depremin ardından oturdukları kentten ayrılan çocukların psikolojik durumuna ilişkin uyarılarda da bulunuyor.

Ankara Üniversitesi Eğitim Bilimleri Fakültesi, Rehberlik ve Psikolojik Danışmanlık Ana Bilim Dalı’ndan Doç. Dr. Selen Demirtaş Zorbaz, deprem bölgesinden diğer illere nakil olan öğrencilere yönelik olarak “misafir öğrenci” veya “depremzede öğrenci” gibi ifadeler kullanılmaması gerektiğini vurguladı.

Derslerde çocukların ihtiyacına göre davranılması gerektiğini vurgulayan Zorbaz, “Hiçbir şey olmamış gibi konuyu hiç açmadan derslere başlamak da doğru değil” dedi.

Zorbaz, “Her çocuğun ihtiyacı biricik olabilir, hepsinin öyküsü farklıdır. İçlerinde ailesini kaybetmiş olanlar var, evini kaybetmiş olanlar var, hiçbir şey yaşamamış; ama şehir değiştirmiş olanlar var. Dolayısıyla önce onların öykülerinin öğrenilmesi, neye ihtiyacı var öğrenilmesi ve aileyle temasa geçilmesi önemli” şeklinde konuştu.

Okullarda bu çocuklara, “travma yaşamış,’ ‘yazık,’ ‘deprem yaşamış’ gibi insani duygularla değil profesyonel olarak yaklaşılması gerektiğini ifade eden Zorbaz, “Okula geldiğinde çocuk kapalı alana girmek istemeyebilir, buna saygı duyulmalı. Sınıfta oturacağı yeri çocuk seçmeli, belki cam kenarı isteyebilir. Kapıya yakın oturmak isteyebilir. Sonuçta bir deprem yaşandı ve çocuğun güven duygusu sarsıldı. Okulda kendini güvende hissedeceği alanların yaratılması çok önemlidir” dedi.

“Çocuk, travmatik anılar, görüntüler aklına geldiğinde nereye gidebileceğini bilmeli; en doğrusu psikolojik danışmanın odasına gitmesidir” diyen Zorbaz, akran desteğinin önemli olduğunu, öğretmenin sınıftan çocukların karakterlerine göre akran rehber seçip bu çocuklarla eşleştirebileceğini söyledi.

(Kaynak: DW Türkçe)

Paylaşın

Birleşmiş Milletler: 30 Milyon Çocuk Açlıktan Ölme Tehlikesi Altında

Dünya çapında yaklaşık 30 milyon çocuk açlık nedeniyle ölüm tehlikesi altında. Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü (FAO) Genel Direktörü Qu Dongyu, 2023 senesinin açlıkla mücadele eden çocuklar için daha da kötü bir yıl olabileceği endişesini dile getirdi.

Birleşmiş Milletler (BM) verilerine göre dünya çapında yaklaşık 30 milyon çocuk açlık nedeniyle ölüm tehlikesi altında.

Birleşmiş Milletler Çocuklara Yardım Fonu (UNICEF) ve Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü (FAO) ile BM’ye bağlı üç örgütün daha Cenevre’de yaptığı ortak açıklamada, açlık nedeniyle hayati tehlike yaşayan çocukların tamamının, Afganistan ve Nijer’in de aralarında bulunduğu, dünyanın, küresel gıda krizinden en fazla etkilenen ülkelerinde yaşam mücadelesi verdiği belirtildi.

UNICEF İcra Direktörü Catherine Russell, ağır bir yetersiz beslenmenin ölüme ya da büyümenin ve gelişmenin kalıcı bir biçimde olumsuz etkilenmesine neden olabileceğini dile getirdi. BM örgütleri, uluslararası toplumu, “Bu krizin, dünya çapında en büyük risk altında olan çocuklar açısından bir trajediye dönüşmemesi için kararlı ve acil bir biçimde harekete geçmeye” çağırdı.

Açıklamanın devamında, silahlı çatışmaların, iklimdeki şok değişikliklerin, Covid-19 pandemisinin devam eden etkilerinin ve gıda fiyatlarındaki yüksek seyrin, ağır beslenme yetersizliği ile mücadele eden çocuk sayısını giderek artırdığı vurgulandı.

Sağlık, gıda ve hayat kurtaran diğer hizmetlere erişimin ise her geçen gün zorlaştığı ifade edilirken, çocukların açlıkla en fazla mücadele ettiği diğer ülkeler arasında, Burkina Faso, Çad, Demokratik Kongo Cumhuriyeti, Etiyopya, Haiti, Kenya, Madagaskar, Mali, Nijerya, Somali, Güney Sudan, Sudan ve Yemen sayıldı.

FAO Genel Direktörü Qu Dongyu, 2023 senesinin açlıkla mücadele eden çocuklar için daha da kötü bir yıl olabileceği endişesini dile getirerek, tüm dünyanın, küçük çocuklara, kızlara, hamile ve emziren kadınlara sağlıklı gıda sağlaması, bunların erişilebilir olması için çaba sarfetmesi gerektiğini belirtti.

(Kaynak: DW Türkçe)

Paylaşın

Yemen İç Savaşı: 11 Bin Çocuk Öldü Veya Sakat Kaldı

Birleşmiş Milletler (BM), Yemen’de 2015 yılının Mart ayında başlayan iç savaşta en az 11 bin çocuğun öldüğünü veya sakat kaldığını açıkladı. BM’ye göre, iç savaşta yaklaşık 377 bin kişi yaşamını yitirdi.

BM Çocuklara Yardım Fonu (UNICEF) tarafından yayımlanan rapora göre, yaklaşık 2,2 milyon Yemenli çocuk yetersiz beslenme ve aşı yokluğu nedeniyle kolera ve kızamık gibi hastalıklar nedeniyle hayatını kaybetme tehlikesi yaşıyor ve bunların yarım milyondan fazlası 0-5 yaş grubunda.

Yemen’deki iç savaşın başladığı Eylül 2014’te İran destekli Husiler başkent Sana ve bazı bölgelerin denetimini ele geçirmişti. Yemen hükümetiyse, Suudi Arabistan öncülüğündeki koalisyon güçleri tarafından Mart 2015’ten bu yana destekleniyor.

UNICEF, Mart 2015-Eylül 2022 arasında 3 bin 774 çocuğun hayatını kaybettiğini belirledi. Savaş dönemi boyunca 18 yaşından küçük 3 bin 900 civarında erkek silah altına alınırken, yaklaşık 90 kız çocuğa da kontrol noktalarında nöbet görevi verildi.

UNICEF Genel Direktörü Catherine Russell, iç savaşta yaşanan kayıpların tahminlerin çok ötesinde olduğunu vurguladı: Binlerce çocuk hayatını kaybetti, yüz binlercesi önlenebilir hastalıklardan veya açlıktan ölüm riski altında… Yemenli çocukların insana yaraşır bir geleceği olacaksa, etki sahibi olanların hepsi onların korunup desteklenmesini sağlamalı.

Russell, BM arabuluculuğunda yapılan ve 2 Ekim’e kadar süren 6 aylık ateşkesin uzatılmasıyla insani yardım faaliyetlerinin düzgün yürütülebileceğini sözlerine ekledi.

UNICEF, Yemen’de açlık ve hastalıklardan ölümleri durdurmak için uluslararası toplumdan 484,4 milyon dolarlık destek talep etmişti. BM’ye göre, ülkedeki iç savaşta yaklaşık 377 bin kişi yaşamını yitirdi.

Yemen İç Savaşı

Yemen iç savaşı, 2015 yılının Mart ayından beri ülkedeki pek çok grup arasında devam eden çatışmalardır.

Arap Baharı sonrası devrilen eski cumhurbaşkanı Ali Abdullah Salih, Şii Ensarullah Hareketine destek vermeye başlamıştır. Yemen’de bir türlü sağlanamayan istikrar sonucu bir hükûmet krizi oluşmuştur ve Husilerin başkent San’a’yı ele geçirerek, yönetimi devralmasıyla sonuçlanmıştır.

Husiler, kısa sürede Taiz gibi büyük güney kentlerini ele geçirmeye başlamıştır. Yemen Ordusu dağılmıştır. Husiler ikinci büyük kent olan Aden’i kuşatmıştır. Bunun üzerine Suudi Arabistan öncülüğünde koalisyon oluşturulmuştur.

Koalisyon güçlerinin bombardımanları Husilerin ilerleyişini durdurmuştur. Ne var ki, bu durum Husileri geriletmeye de yetmemiştir. Öte yandan Arap Yarımadası el-Kaidesi ve diğer radikal gruplar ülkenin doğu bölgelerini ele geçirmeye başlamışlardır. Çatışmalar devam etmektedir.

Ülkede halen devam eden iç savaşta 377 bin kişi yaşamını yitirdi. Dünyanın en fakir ülkeleri arasında yer alan Yemen’de çatışmaların yol açtığı insani kriz giderek büyüyor.

Paylaşın