Fransa Katolik Kilisesi’nin Utanç Verici Sırrı: 330 Bin Çocuğa Cinsel İstismar

Yeni yayınlanan bir rapor, Fransa’da Katolik Kilisesi içinde son 70 yılda yaklaşık 330.000 çocuğun cinsel istismar kurbanı olduğunu tespit etti. Rapor da, cinsel istismara uğrayanların yüzde 80’inin erkek kurbanlar olduğu ifade edildi.

Haber Merkezi / Raporu yayınlayan komisyonun başkanı Jean-Marc Sauvé, cinsel istismarların, rahipler ve diğer din adamlarının yanı sıra kiliseye dahil olan olmayan kişiler tarafından işlendiğini söyledi.

Sauvé, sonuçların çok ciddi olduğunu da belirtti ve “cinsel istismara uğrayan kadın ve erkeklerin yaklaşık yüzde 60’ı duygusal veya cinsel yaşamlarında büyük sorunlarla karşılaşıyor” dedi.

“Yaklaşık 3000 çocuk istismarcısı”

Bağımsız bir komisyon tarafından hazırlanan 2500 sayfalık rapor, diğer ülkelerde olduğu gibi Fransa’da da Katolik Kilisesi’nin uzun süredir örtbas ettiği utanç verici sırlarla yüzleşmek istemesiyle ortaya çıkıyor. Rapora göre, bu dönemde kilisede yaklaşık 3000 çocuk istismarcısı (üçte ikisi rahip) çalışıyor.

Raporu hazırlayan komisyon, iki buçuk yıl boyunca mağdur ve tanıkları dinleyerek, kilise, mahkeme, polis ve basın arşivlerini (1950’den günümüze kadar) inceleyerek çalıştı.

Soruşturmanın başında başlatılan bir yardım hattı, iddia edilen mağdurlardan veya bir mağduru tanıdığını söyleyen kişilerden 6500 çağrı aldı.

Komisyon Başkanı Sauvé, halen takip edilebilecek 22 suçun savcılara iletildiğini söyledi. Kovuşturulamayacak kadar eski olan ancak faili olduğu iddia edilen ve halen hayatta olan 40’tan fazla dava ise kilise yetkililerine iletildi.

Rapor, görevden alınan rahip Bernard Preynat’ında içinde yer aldığı bir skandalın ardından geldi. Rahip Preynat, geçen yıl, reşit olmayanlara cinsel istismarda bulunmaktan hüküm giydi ve beş yıl hapis cezasına çarptırıldı. Preynat, 75’ten fazla çocuğu taciz ettiğini kabul etti.

“Bu raporla, Fransız kilisesi ilk kez bu sistemsel sorunun köküne iniyor”

Preynat’ın kurbanlarından biri ve kurbanlar grubu La Parole Libérée (Kurtulmuş Söz) başkanı Francois Devaux, Associated Press’e yaptığı açıklamada, “Bu raporla, Fransız kilisesi ilk kez bu sistemsel sorunun köküne iniyor” dedi. Devaux, açıklamasının devamında, sapkın kurumun kendisini reforme etmesi gerektiğini söyledi.

Açıklmasın da, bazı mağdurların konuşmaya veya komisyona güvenmeye cesaret edemediğini belirten Devaux, kilise sadece olayları kabul etmekle kalmamalı, aynı zamanda mağdurları da tazmin etmesi gerektiğini ifade etti.

Papa Francis, Mayıs 2019’da, tüm Kilise çalışanlarını kapsayan, cinsel istismarı ve cinsel istismarı örtbas etmeye çalışanları yetkililere bildirilmesi için bir kilise yasası yayınladı.

Paylaşın

Bebek Sahibi Olmak İçin İdeal Bir Yaş Var Mı?

Ne zaman bebek sahibi olunacağı, herkesin evlendikten veya yetişkinliğe girdikten sonra düşündüğü sorudur. Cevap herkes için farklıdır. Kariyer, gelecek planlaması, zaman ve en önemlisi yaş ve sağlık, bebek sahibi olmak için karar vermede önemli faktörlerden bazılarıdır.

Haber Merkezi / Çoğu kadın 20’li yaşlarında bebek sahibi olmayı planlasa da, gerçek şu ki birey hiçbir zaman bebek sahibi olmaya tam olarak hazır değildir. Soru şu: Hamile kalmak ve bebek sahibi olmak için ideal bir yaş var mı?

Hiçbir yaş mükemmel değildir, ancak gerçek şu ki, bir kadın hamile kalmaya çalışıyorsa, bazı yaşlar diğerlerine kıyasla daha iyidir. Austin’deki Texas Üniversitesi’nden bir sosyoloğa göre, ergenlik çağının başları veya yirmili yaşların sonu, biyolojik olarak hamile kalmak için en iyi yaşlardır. Çünkü vücudun üreme sistemi ve diğer tüm sistemler zirvededir.

Bir kadın adet gördüğü süre boyunca hamile kalabilir, ancak doğurganlığı 32 yaşında azalmaya başlar ve 37 yaşına geldiğinde bu süreç hızlanır. Ergenlik, bir kadının biyolojik olarak en doğurgan olduğu zamandır. hamile kalmak için en iyi yaştır. Ama hazır olan sadece kadının bedenidir, geri kalanı değil. Yirmili yaşların sonları, daha olgun olduğu için bir kadının hamile kalması için en uygun yaş olabilir.

Yeni yapılan bir araştırma, 30’lu yaşların sonundaki kadınların, 20’li yaşların başındaki kadınlara kıyasla, en doğurgan günlerinde bile hamile kalma şanslarının yüzde 50 daha düşük olduğunu ortaya koydu.

Bazıları için 30’lu yaşlarda gebe kalmak kolaydır, ancak ölü doğum ve down sendromlu bir bebeğe sahip olma riski daha fazladır. Ayrıca, geç gebe kalan kadınlarda preeklampsi, gestasyonel diyabet ve erken doğum gibi sorunlar daha sık ​​görülür.

Ancak teknolojideki ilerlemelerle, daha yaşlı olsanız bile sağlıklı bir hamilelik ve sağlıklı bir bebeğe sahip olmak artık çok kolay. 30 yaşından sonra çocuk sahibi olmanın bir yararı, bu çocukların daha genç annelerden doğanlara kıyasla daha iyi bilişsel becerilere sahip olmalarıdır. Bu durum, çocukların daha akıllı olmasının ardındaki bir faktör olabilir.

30 yaşından sonra çocuk sahibi olmayı seçmek kesinlikle iyidir. Akılda tutulması gereken tek şey, karşılaşmanız gerekebilecek olası komplikasyondur. Bunları bilmek işleri daha iyi hale getirmese de, en azından kadını gelecek sorunlara hazırlar ve böylece mücadelesini biraz daha kolaylaştırır.

50 yaşında çocuk sahibi olmak! Bu mümkün mü?

Araştırmalar, bir kadının menopoz aşamasına ulaşana kadar bebek sahibi olmak için asla çok yaşlı olmadığını söylüyor. Yani 50 yaşında olsanız bile çocuk sahibi olmanız mümkündür.

Teknolojideki gelişmeler 40’lı hatta 50’li yaşlardaki kadınların anne olmalarını mümkün kılmıştır. Bu yaşta hamile kalmak şaka değil, tüp bebek veya donör yumurta yardımı ile hamile kalınabilir. Bunun için rahminizin bebeği taşıyacak kadar sağlıklı ve güçlü olması yeterlidir.

Bebek sahibi olmak kadının hayatında önemli bir değişiklik getirir, bu nedenle kadının bunu düşünmesi ve kendisi için en iyi zamanın ne olduğunu görmesi çok önemlidir. Ancak, vücudunuz ve komplikasyonlarınız hakkında bilgi sahibi olmak kesinlikle yardımcı olabilir.

Paylaşın

Çocuğunuza Erken Yaşta Öğretmeniz Gereken 5 Sosyal Beceri

Sağlıklı ve güçlü ilişkiler kurmak için iyi sosyal beceriler çok önemlidir. Sosyal beceriler, ister arkadaş edinmek olsun, ister iş arkadaşlarınızla veya aile üyelerinizle iyi geçinmek olsun, sosyal kabulün çok ötesine geçmenize yardımcı olurlar.

Haber Merkezi / Bu, karmaşık ve kafa karıştırıcı olabilen ancak büyüyen çocuklarınız için gelecekte ödül olabilecek bir yaşam becerisidir. Bu beceriyi erken yaşta öğretmek onlara uzun vadede yardımcı olabilir. İşte herkesin çocuklarına erken yaşta öğretmesi gereken 5 temel beceri.

Paylaşım;

“Paylaşmak önemsemektir”, çocuklarınıza paylaşmanın önemini öğretmek, güçlü ilişkiler kurmasına yardımcı olabilir. Paylaşmak, çocuklara uzlaşmayı ve adaleti öğretir. Başkalarına biraz verirlerse karşılığında bir şeyler alabileceklerini öğrenmelerine yardımcı olur. Araştırmalar, iki yaşındaki çocukların, kaynakları bol olduğunda, üç ile altı yaş arasındaki çocukların, biraz bencil olduklarını, yedi ya da sekiz yaşlarındaki çocukların adaletle daha fazla ilgilendikleri, başkalarıyla paylaşmaya daha istekli olduklarını ortaya koyuyor.

Dinleme;

Dinleme, yetişkinler de dahil olmak üzere çoğu insanda bulunmayan bir başka sosyal beceridir. Dinlemek, karşıdaki kişi konuşurken sessiz kalmak değil, onun ne hakkında konuştuğunu anlamak ve özümsemek anlamına gelir. Nasıl konuşmak görüşünüzü öne çıkarmak çok önemliyse, dinlemek de aynı şekilde kritik bir bileşendir.

İşbirliği;

İşbirliği, genel olarak, ortak bir hedefe ulaşmak için diğer kişi veya kişilerle samimi bir şekilde çalışmak anlamına gelir. Sosyal becerilere hakim olmak, diğer kişi veya kişilerle iyi geçinmeye yardımcı olur. İşbirliği yapmak, çocukların başkalarından saygı duymasını da sağlar.

Kişisel alana saygı duymak;

Her ilişkinin fiziksel ve duygusal sınırları vardır. Bu sınırlar kişiden kişiye değişir ve herkese saygı duymalıyız. Bazen arkadaş canlısı olurken çoğu insan sınırları aşar. Arkadaş canlısı olmak ve başkalarının kişisel alanlarına saygı duymak iki farklı şeydir ve her ikisini de bilmek gerekir. Çocuğunuza nasıl izin isteyeceğini ve sınırları nasıl belirleyeceğini öğretin. Aynı zamanda kendi sınırlarını belirlemelerine de yardımcı olun.

Görgü;

Görgü kuralları da sosyal becerilerin bir parçasıdır. Teşekkür ederim, rica ederim, üzgünüm, özür dilerim gibi kelimelerin doğru yerde doğru zamanda kullanımı, çocuğunuza ve çocuğunuzun geleceğindeki yaşamında çok yardımcı olabilir. Ebeveynler olarak, çocuklarınızın iyi davranışlar geliştirmesine yardımcı olmak için çaba sarf etmeniz gerekir.

Paylaşın

Çocukların kötü davranışlarıyla nasıl başa çıkılır?

Bir ebeveyn olarak, çocuğunuzla uğraşmak sizin için gerçekten yorucu olmalı. Öfke ve saldırganlığın kaynağını anlamaktan, ikiniz arasındaki artan farklılıkların neden olduğu sorunları onarmaya kadar. Bir ebeveyn olarak kesinlikle zor bir dönemden geçiyor olmalısınız. Bununla birlikte, sizin için ne kadar zor olsa da, çocuğunuzun hayatının bu evresini yaşaması da bir o kadar zordur.

Haber Merkezi / Çocuğunuz, okulda ve arkadaşlarıyla sadece çevrelerine uyum sağlamaya çalışmakla kalmıyor, aynı zamanda değişen bedenleriyle kendi savaşlarında veriyorlar. Akıllarında da olan pek çok şey vardır ve bu şeyleri, ebeveynlerin kavraması bazen zor olabiliyor.

Bununla birlikte, ebeveynlerin çocuğuna koyduğu gerçekçi olmayan beklentilerin ötesine bakması ve çocuğunun kötü tavrı hakkındaki mitleri ortadan kaldırması önemlidir. İşte ebeveynlerin genellikle ergenlik çağındaki çocukların hoş olmayan davranışları hakkında sahip oldukları bazı yanılgılar.

Çocuğunuzun kötü tavrını mantık ve muhakeme ile çözebilirsiniz; Pekala, çocuğunuzla mantık yürütmek ve kriz zamanlarında daha büyük resmi görmelerini sağlamak, kesinlikle problem çözme yeteneklerini geliştirmenin olumlu bir yoludur.

Onları cezalandırmak sorunu düzelmez; Çocuğunuzu cezalandırmak, yalnızca çocuğunuzla olan ilişkinizi daha da kötüleştirecektir. Davranışlarının uzun zamandır aynı olduğu göz önüne alındığında, hayal kırıklığına uğrayabilirsiniz. Ancak cezalar hiçbir şeyi değiştirmeyecektir. Bunun yerine yapabileceğiniz şey onların size açılmalarını beklemektir. Yanlış yöne doğru ilerlemedikçe, işleri kendilerinin çözmelerine izin vermelisiniz. Onlara nasıl ulaşacağınız konusunda ise sabırlı olun ve onları sorularla boğmayın.

Kötü davranışları kasıtlı mıdır?; Birçok ebeveyn, çocuklarının kötü davranışlarının kasıtlı olduğuna inanır. Ama bu o değil. Sadece bir dizi biyolojik, fiziksel ve duygusal değişimden geçiyorlar, bu da onları böyle bir tutuma yönlendiriyor. Bir ebeveyn olarak siz daha büyük kişi olmalısınız ve böyle zamanlarda çocuğunuzun duygularını kasıtlı olarak adlandırarak görmezden gelmemelisiniz.

Çocuğunuzun tutumunu nasıl geliştirebilirsiniz?; Kaçınmanız gereken ilk şey, onların alanını istila etmek ve onları sorgulayıcı sorularla boğmaya çalışmaktır. Size açılmalarına izin verin. Hayatta ne istediklerini anlamaları için size ulaşmalarına izin verin. Hatalarından dolayı onları cezalandırmayın. Bunun yerine, onlardan öğrenmelerine ve ikinizin de bir anlaşmaya varabileceği bir orta yol bulmalarını sağlayın.

Çocuğunuzun şaşırtıcı derecede olumlu ve neşeli olacağı zamanlar vardır. Bunlar, onlarla gerçekten bağ kurabileceğiniz ve size en çok ihtiyaç duyduklarında her zaman ulaşılabilir olacağınızı anlamalarını sağlayabileceğiniz anlardır. Sizi sadece ebeveyn olarak değil, arkadaş olarak görmelerini sağlamaya çalışın.

Paylaşın

Japonya’da çocuk intiharları 2020’de rekor kırdı

Haber Merkezi / Japonya’da çocuk intiharları 2020’de 479’a ulaşarak rekor kırdı. Bu, çocuk intiharı kayıtlarının tutulmaya başlandığı 1980’den bu yana en yüksek rakam. Japonya’da gençler için ücretsiz bir intihar yardım hattı bulunuyor.

Japonya Eğitim, Kültür, Spor, Bilim ve Teknoloji Bakanlığı’nın önleyici tedbirleri tartışmak için yaptığı bir panel toplantısında sunulan verilere göre, genç intiharların bir önceki yıla göre 140 artmış durumda.

2020’de Japon hükümeti, yeni tip koronavirüs (Kovid 19) salgını nedeniyle Mart’tan itibaren ülke çapında okulların kapatılmasını talep etti ve ardından gelen olağanüstü hal, birçok okulun Mayıs veya Haziran ayına kadar kapalı kalmasına neden oldu. Ancak okulların kapatılmasının intihar artışıyla bağlantılı olup olmadığı net değil.

Bakanlık, düşük akademik performans ve gelecekteki kariyerlerle ilgili belirsizlik de dahil olmak üzere çocuk intiharının ana nedenlerinin aşağı yukarı aynı kaldığını söyledi.

Eğitim bakanlığı, her ilkokul ve ortaokul öğrencisine dağıtmayı planladığı tablet bilgisayarların çocukların ruh sağlığının izlenmesine yardımcı olacağını umuyor. Bakanlık, gençler için ücretsiz bir intihar yardım hattı hizmeti verirken, akıllı telefonu olan çocuk sayısının artması nedeniyle bir sosyal medya destek platformu hazırlıyor.

Paylaşın

Çocuklarda kabızlık nedir? Nedenleri, Tedavisi

Kabızlık, çocuklarda bir tanıdan ziyade farklı bir rahatsızlığın bir belirtisi olabilir, önemsenmelidir. Çocuklarda uzun süre görülen kabızlık bir tanıdan ziyade bir hastalık belirtisidir. Kabızlığı basitçe tanımlamak gerekirse kabızlık katı gaitanın, seyrek ve zorlukla dışkılanmasıdır. 

Çocukta iyi bir tuvalet alışkanlığı sağlanabilmesi için şunlar önerilebilir. Ne zaman nerede geleceği belli olmayan dışkılama arzusu çoğunlukla en olmadık zamanları seçer ve ertelenir. Her erteleme kabızlığa bir adımdır. Her gün, özellikle bir öğünün(örneğin kahvaltının) peşinden gaita yapmaya alıştırılan çocukların tüm yaşantıları boyunca rahat ettikleri bildirilmektedir. Gaita tutma becerisi çocuktan çocuğa büyük değişiklikler göstermekle birlikte genellikle 1-3 yaş arasında gerçekleşir. Bu eğitim sırasında çocuğa baskı yapılmamalı, yüreklendirmekle yetinmelidir. Asla ceza konusu olmamalı ve bunun normal bir vücut işlevi olduğu uygun bir dille anlatılmalıdır.

Nedenleri;

En sık karşılaştığımız tür olan basit kabızlık, anne sütü kesildiğinde yerine başlanan besinlere uyum sağlama aşamasında veya tuvalet eğitimi sırasında başlamaktadır. Seyrek olarak anne sütüne ek olarak, bebek için yeni olan besinler başlandığında da ortaya çıkabilir. Burada seçilen besinin niteliği önemli olmakla birlikte bünyesel faktörlerin de rolü vardır. Sık görülen bu basit tipin yanı sıra kabızlığa, kullanılmakta olan ilaçlar(demir ilaçları, idrar söktürücüler, bazı psikiyatri ilaçları,..) neden olabileceği gibi, bu durum bazı önemli hastalıkların ilk habercisi de olabilir. Bu hastalıklardan bazıları şunlardır:

  • Doğuştan olan darlık ve anomaliler(anüste çatlak, darlık, apse, basur, tümör,..),
  • Barsakların bir bölümünde sinir hücrelerinin doğuştan yokluğu ile karakterize hastalıklar(Hirschprung hastalığı ve benzerleri),
  • Bazı hormon bozuklukları(tiroid ve paratiroid hormon eksikliği, kistik fibroz, şekersiz şeker hastalığı gibi),
  • Nörolojik bozukluklar(bazı kas hastalıkları, inme vs)
  •  Psikolojik sıkıntılar(aile içi huzursuzluk, kardeş gelmesi, tuvalet eğitimi, gibi)…
  • Beslenme bozuklukları(Çeşitli nedenlere bağlı iştahsızlıklar, aşırı inek sütü alımı, anne sütünden yoksun beslenme, uzamış kusmalar,..)
  • Diğer nedenler.

Bu liste daha da uzatılabilir. Mevcut kabızlığın bu hastalıklardan kaynaklanıp kaynaklanmadığının araştırılması için mutlaka konuyla ilgili bir uzmana başvurulması gerekir. Konunun önemsenmemesi tedavide gecikmelere yol açabilir.

Teşhisi;

İlk belirti bebek ya da çocuğun gaitasını yaparken zorlanması ve acı çekmesidir. Hatta dışkılama hastayı ağlatacak kadar ıstırap verici olabilir. Gaita aralıkları gitgide uzar. Bebeğin bezini değiştiren anne gaitanın seyrekliğini ve giderek kıvamının arttığını fark eder. Ancak gaitasını kendi başına yapacak yaştaki çocuklarda bu seyreklik gözden kaçırılabilir. En sık yanılgı gaitanın iyice katılaşmamış olmasıdır. Gaita kıvamındaki belirgin artışlar çocuğun gaitası iyice sert olmasa bile kabızlık lehine yorumlanmalıdır. Çocukta gaita yapmadığı dönemlerde karın ağrıları, hatta bazen kusma bile ortaya çıkabilir. Büyük çocuklarda gaitanın özellikle ilk kısmı kuru, sert ve iridir. Üzerinde çizgi şeklinde kan görülebilir veya küçük küçük sert parçalardan oluşabilir. Kan miktarı fazlaysa başka önemli bir nedeni olabileceği unutulmamalıdır.

Tedavisi;

Uzun süren ya da eksik tedavi edilen kabızlık sonucu anüs kenarında çatlak oluşur. Daha sonraları anüs kenarlarında mor renkte damar genişlemeleri belirir. Eğer kabızlık tedavisiz kalırsa, bunlar daha ileri yaşlarda(ilk gençlik döneminde) hemorid(basur) halini alırlar.

Uzun süren olgularda giderek dışkılama mekanizması bozulacaktır. Bunu gaita kaçırma ve hatta gaitasını hiç tutamama gibi tedavisi son derece güç durumlar izleyebilir. Bu nedenle tedavi başlangıcında alınan iyi sonuçlara bakarak tedavi kesilmemeli, tekrarlamaması için sabırla ve dikkatle sürdürülmelidir.

Tedavide özellikle kabızlık nedeni olduğunu iyi bildiğimiz besinler(muz elma ve havuç, kola, çay, aşırı tüketiliyorsa inek sütü) kabızlık geçene kadar diyetten uzaklaştırılmalıdır. Dolayısıyla bu besinleri bebeklere başlarken aşırıya kaçmamaya özen gösterilmesi yerinde olacaktır. Çok miktarda inek sütü tüketen çocuklarda kabızlık ortaya çıkmasından bu besini tek başına sorumlu tutanlar da vardır. Kabızlığın derecesine göre gaita yumuşatıcı ilaçların da doktor kontrolünde kullanımı faydalı olacaktır. Eğer çatlak varsa tedavisi edilmeli ve çocuğun acı duymadan gaita yapması sağlanana kadar tedaviye devam edilmelidir.

Paylaşın

Çocuklarda Apandisit nedir? Teşhisi, Tedavisi

Apandisit, Apendiksin enfeksiyonuna verilen isimdir. Apendiks, ince barsak ile kalın barsağın birleştikleri bölgede, kalın barsağın uzantısı olan ve bir eldiven parmağı şeklinde bir organdır. Ortalama 10 santimetre boyundadır.

Apendiksin işlevi henüz kesin olarak bilinmese bile son yıllarda gerçekleştirilen araştırmalar bu kesenin yararlı sindirim florası tarafından hastalık dönemlerinde kullanılan bir nevi sığınak işlevi gördüğüne işaret etmektedir. Ancak Apendiksin alınmasının vücuda doğrudan bir zarar verdiğine dair herhangi bir kanıt bugüne kadar bulunmamıştır.

Apandisit çocuklarda yaygın olarak görülen bir hastalıktır. Sebebi apandis adı verilen kolona bağlı küçük boru biçimindeki yapının iltihaplanmasıdır. İki yaşın altındaki çocuklarda nadiren rastlansa da her yaştan insanda görülebilir. Yaygın rastlanan belirtiler yaşa göre değişiklik gösterir ancak herhangi bir doktor doğru tanıyı koyacaktır ve ameliyat gerekip gerekmediğine karar verecektir.

Nedenleri;

  • Dışkı taşı olarak bilinen sertleşmiş maddenin varlığı;
  • Bağırsaklardaki lenf bezlerinin iltihaplanması;
  • Parazitlerin varlığı
  • Apandisiniz tıkandığında, iltihaplanır ve ilk belirti kendini gösterir: ağrı. Bu durum ortaya çıktığında bakteri hızla çoğalmaya başlar. Apandis iltihaplanır ve hızla çıkarılmazsa çatlayabilir. Bu da bir çocuğun sağlığını – hatta hayatını- tehdit edebilir.

Belirtileri;

Bir kişiden diğerine, apandisin boyutunun ve yerinin değişiklik göstermesi gibi, çocuklarda apandisitin de çeşitli pek çok sebebi vardır. Bu belirtiler oldukça yaygındır. Belirtiler başka bir hastalığın, basit bir sindirim probleminin veya daha karmaşık bir sorunun göstergesi de olabilirler.

Aşağıda bahsedeceğimiz belirtilerin hepsi ortaya çıkmayabilir. Bu nedenle, yalnızca birkaçının ortaya çıktığını fark eder etmez bir doktora görünün. Onlar hastalığa doğru tanıyı koyabilecek deneyime sahiptirler. Apandisit belirtilerin başlangıcından itibaren 24 – 72 saat aralığında patlayabilir. Bu yüzden apandisit hastalığı çok ciddiye alınmalıdır.

En yaygın belirtileri;

Karın ağrısı; Bu en yaygın görülen belirtidir. Ağrı göbek çevresine yerleşir ve sonra karnın sağ alt kısmına doğru hareket eder. Derin nefes alma veya hareket etme durumunda kötüleşir. Karın kaslarında sertleşme, idrar yaparken ağrı veya bağırsak hareketliliği görülebilir.

Kusma ve iştah kaybı; Bir çocukta apandisit hastalığı görüldüğünde, baş dönmesi, mide bulantısı, kusma ve iştah kaybı genellikle birlikte ortaya çıkar. Bu belirtiler başka hastalıkları da işaret ediyor olabilir. Bu yüzden, eğer karın ağrısı da bu belirtilere eşlik ediyorsa, belirtilerin kaynağı apandisit olabilir.

Lökositoz; İltihaplanma ve enfeksiyon oluştuğunda, vücut daha fazla beyaz kan hücresi üreterek savunmaya geçer. Laboratuar ortamında sonuçları değerlendirilecek testlerle kandaki lökosit miktarının artıp artmadığı net bir şekilde anlaşılabilir.

Daha az rastlanan belirtileri;

Ateş; Çok yaygın olmasa da, özellikle çocuklarda, hastalığın ilk saatlerinde ateş ortaya çıkabilir. Ayrıca iltihabın ilerlemesiyle apandisit patladığında da yüksek ateş görülebilir. Bu noktada organın içindeki kalıntılar karın boşluğuna geçer.

İshal veya kabızlık; Bu belirtiler yaygın değildir ancak görülebilir. Aşırı bir ishal yaşanmaz. Dışkı çok sulu olmayacaktır. Küçük miktarlarda ishal görülür ve dışkıda mukus bulunur. Kabızlık da ortaya çıkabilir.

Karında şişlik; Hastanın küçük bir çocuk veya bebek olması durumunda, semptom olarak şiş ya da kabarık bir karın oluşması görülebilir.

Belirtiler yaşa göre nasıl farklılık gösterir?

5 ile 12 yaşları arasındaki çocuklarla, ergenlerde ve yetişkinlerde ortaya çıkan apandisit belirtileri benzerdir: karın ağrısı, kusma ve iştah kaybı.

1 yaşından küçük çocuklarda apandisite çok nadir rastlanır. Bu yaşta ana belirti karın şişliğidir. Diğer yaygın belirtiler kusma ve iştah kaybıdır. Ancak bebek kendini ifade edemediği için ağrı olup olmadığına karar vermek zordur.

Bebeklerde apandisin boyutu çok küçük olduğu için iltihaplanmanın ve patlamanın meydana gelmesi zordur. Benzer şekilde, 1-5 yaş aralığındaki çocuklarda da apandisite nadir olarak rastlanır.

Eğer bu yaşta apandisit ortaya çıkarsa, belirtileri, ağrı, ateş ve kusmadır. Ayrıca karının baskı altında hissedeceğinin de altını çizmeliyiz. Çocuk yoğun ağrıdan şikayet edebilir.

5 ve 12 yaş arasındaki çocuklarda, ağrı karnın merkezinden, karnın sağ alt bölgesine geçiş yapmayabilir. Bu yaş aralığındaki bazı hastalarda ateş görülür. Pek azında ise ishal oluşur.

Teşhisi;

Çocuklarda apandisit tanısı muayene ile konulur. Akyuvarların (lökosit) yüksekliği, boğaz iltihabı ya da idrar yolu iltihabı varlığında da olabildiğinden dikkatle değerlendirilmelidir. Ultrasonografi ve gereken durumlarda bilgisayarlı tomografiden de yararlanılabilmektedir.

Tedavisi;

Apandisit, sadece ameliyatla apandis çıkarılarak (appendektomi) tedavi edilebilir. Çok az komplikasyonun görüldüğü bir prosedürdür. Apandisit iltihaplanmasını azaltmak veya tedavi etmek için başvurabileceğiniz ev yapımı veya doğal bir çözüm yoktur.

İltihaplı apandis çıkarılmazsa patlayabilir ve bakteriler vücuda yayılabilir. Apandisitin patlaması sonucu oluşan enfeksiyon çok ciddidir: Apse yapabilir (içi cerahat dolu enfeksiyon) veya karnın içine yayılabilir (karın zarı iltihabı olarak bilinen durum).

Doktorlar, çocuk belirtileri iyi tarif edebildiği ve anormal bir ağrı modeli görülmediği sürece genellikle çocuklarda apandisit teşhisini doğru bir şekilde koyabilirler. Appendektomi yaygın olarak başvurulan bir yöntemdir. Hasta iki veya üç gün hastanede kaldıktan sonra evine dönebilir.

Paylaşın

Çocuklarda ülser nedir? Belirtileri, Tedavisi

Mide ya da onikiparmak bağırsağının, mide asidi ve pepsin gibi sıvılar tarafından tahrip edilip, doku kaybının oluşması olarak tanımlanabilecek olan Ülser, yalnız yetişkinlende değil çocuklarda da görülebilen önemli bir sağlık sorunu. Ülsere neden olan helicobacter pylori adı verilen bakteri, çocuklarda da yaygın olarak bulunuyor.

Bu bakterinin bulaşmasının engellenmesi için çocukların ağızlarına yakın bölgeden öpülmemesini ve aynı kaşıktan tadarak yemek yedirilmemesini öneriliyor.

Peptik ülser hastalığı olarak adlandırılan; mide, ince bağırsağın başlangıç kısmı olan oniki parmak bağırsağının iç yüzeyinde yara şeklinde ortaya çıkan sorunlar her 100 kişiden 10’ununda görülebiliyor. Helicobacter Pylori adı verilen bir bakteri peptik ülsere neden olan etkenlerin başında geliyor.

Ancak bu bakterinin dışındaki faktörler de ülsere yol açabiliyor. Aspirin, ibuprofen ve naproxen gibi ağrı kesici ilaçların yanısıra kafa travması, yanıklar, ağır enfeksiyonlar ve fiziksel strese bağlı faktörler de ülser oluşumuna yol açabiliyor.

Ülser yeni doğan döneminde bile görülebiliyor. Yenidoğan dönemindeki ülserler sekonder karakterdedir, yani enfeksiyon, travma gibi nedenlere bağlı ortaya çıkar. 1 ay ile 6 yaş arasında da mide ülserleri oniki parmak bağırsağı ülserlerinden daha sıktır. Ergenlikle birlikte oniki parmak bağırsağındaki ülserler daha fazla sıklıkta görülmeye başlar.

Peptik ülser hastalığının belirtileri aslında son derece tipik. Ancak çocuklarda bu belirtilerin kolayca tanınması mümkün olmuyor. Bunun nedeninin çocukların sorunlarını tam olarak anlatamamasından kaynaklanıyor. Örneğin çocuklar sorulduğunda ağrının karakterini söyleyemeyebilirler ve çoğu kez göbek çevresini işaret ederler. Küçük çocuklarda ve bebeklerde huzursuzluk, yemekten sonra ağlama nöbetleri ve demir eksikliğine bağlı kansızlık peptik ülser hastalığı belirtileri olabilir.

Bu yüzden ailelerin son derece dikkatli olması gerekiyor. Karın ağrısı, peptik ülser hastalığının en sık görülen belirtisi. Yanma şeklinde olan karın ağrısının genellikle yemeklerden 2-3 saat sonra ortaya çıktığını, yemek yedikten sonra azaldığı belirtiliyor, ağrının şiddetiyle bazen çocuklar gece uykudan uyanabilirler. Kusma, kanama, iştahsızlık, kilo kaybı diğer belirtiler arasındadır.

Teşhisi;

Günümüzde peptik ülserin tanısının konulmasında en fazla kullanılan yöntemlerin başında endoskopi var. Bu yöntemle ülser direkt olarak görüldüğü gibi, doku biyopsisi alınarak bakterinin üreyi parçalaması esasına dayanan hızlı üreaz testiyle hasta girişim odasından çıkmadan Helicobacter Pylori tanısı konulabiliyor. Bakterinin mikroskopta görülmesi ve kültür yoluyla üretilmesi sayesinde kesin tanının konulduğu belirtiliyor. Diğer tanı yöntemleri kanda bakteriye karşı oluşan antikorların bulunması ve nefes testidir. Bu testte hastaya içinde özel bir karbon atomuna bağlı üre olan bir sıvı içirilir. Helicobacter Pylori’nin üreyi parçalaması sonucu karbon atomu akciğerlerden solunumla birlikte atılır.

Tedavisi;

Çocuklarda görülen ülserin tedavisinde de erişkinlerin tedavisinde izlenen yol izleniyor. Sindirim sistemindeki helicobacter pylori’yi öldürmek için uygun antibiyotikler, mide asidini azaltan ve mide iç yüzeyini koruyan ilaçlar kullanılıyor. Ancak bu ilaçların tek başlarına kullanıldığında etkili olmadıklarını hatırlatılıyor. En etkili tedavi iki antibiyotik ve bir anti-asit ilacının 2 hafta süre ile birlikte kullanılmasıdır. Hasta ilaç tedavisine yanıt vermediğinde ve kanama, delinme ya da mide çıkışında darlık gibi komplikasyonlar oluştuğunda ameliyat gerekir.

Çocukların bu tip hastalıklardan korunmasında ailelere büyük rol düşüyor. Helicobacter Pylori’nin nasıl bulaştığı kesin olarak bilinmiyor. Ancak ağızdan ağıza ya da Helicobacter Pylori ile enfekte olan dışkının eller, yiyecek ve su ile bulaşması sonucu geçtiği ileri sürülüyor. Bu nedenle her banyodan sonra ve yemekten önce ellerin iyice yıkanmasına özen gösterilmesi gerekiyor. Çocukları ağız bölgesine yakın öpmemeye dikkat edilmesini ve aynı kaşıktan tadarak yedirme alışkanlıklarından vazgeçilmesinin de ülsere neden olan bu bakterinin bulaşmasını engelleyebileceği hatırlatılıyor.

Korunma önerileri;

  • Temizliğe özen gösterin
  • Çocuklarınıza aynı kaşıktan tadarak yemek yedirme alışkanlığından vazgeçin
  • Çocuklarınıza tuvaleti her kullanıştan sonra ve yemekten önce el yıkama alışkanlığı kazandırın

Genel anlamda ülserin nedenleri;

Mide kendi görevlerini yerine getirirken kendisini de korumaya alır. Mukozal defans sistemleri, midenin düzenli hareketleri, hücre yenileme sistemler, işlevini yerine getirirken midenin zarar görmesini de engeller. Bu mekanizmalar son derece karmaşık bir şekilde hücre içi yollar, hücresel düzeyde hormon ve elektriksel uyarılar kullanılırken, diğer organ ve sistemlerle uyumlu bir şekilde çalışırlar.

Ancak midenin koruyucu mekanizmaları ve midede sorun yaratacak mekanizmalar arasında bir dengesizlik ortaya çıkar ise kişide mide şikayetleri başlar. Aslında bu durum tek başına mide problemi değil, tüm sindirim sistemini etkileyen bir sorun haline gelir. Tüm bu dengesizlikler kendini reflü, gastrit, peptik ülser ve fonksiyonel dispepsi olabileceği gibi mide kanserine kadar uzanan çeşitli mide hastalıkları ile ifade eder.

Ülserin ortaya çıkmasını kolaylaştıran bazı faktörler vardır. İnsan vücudunda mekanik ve fizyolojik etkileri olan “helicobakter pylori” adı verilen bir bakteri, sigara ve alkol tüketimi ile ve bazı ilaçlar ülsere neden olan en önemli etkenlerdir. Bunun yanı sıra ülser nedenleri olarak;

  • Dengesiz ve sağlıksız beslenme düzeni
  • Aşırı tuz tüketimi
  • Besinleri az çiğnemek
  • Uzun süre aç kalmak
  • Mideyi fazla doldurmak
  • Uykusuzluk
  • Yorgunluk
  • Besinlerde hijyene dikkat etmemek
  • Genetik faktörler
  • Stres

Yapılan toplumsal çalışmalarda, savaş ve deprem gibi afet benzeri durumlarda toplumda peptik ülser ve mide kanaması sıklığının arttığı ortaya konmuştur. Ekonomik buhran dönemlerinde de aynı bulgular dikkati çekerken, özellikle “fonksiyonel dispepsi” olarak adlandırılan rahatsızlığın, stresin yoğun olduğu dönemlerde daha fazla belirti verdiği de gözlenmiştir.

Genel anlamda ülserin belirtileri;

Mide ülseri belirtileri oldukça belirgin ve kimi zaman rahatsız edici olabilir. En sık rastlanan ülser belirtisi, karnın üst kısmında kemirme ve yanma şeklinde hissedilen ağrıdır. Özellikle öğün aralarında kendini daha çok gösteren ülser, özellikle onikiparmak ülseri olan kişileri gecenin herhangi bir saatinde uyandırabilir. Genel olarak bakıldığında mide ülseri belirtileri şu şekildedir,

  • Midede yanma ve ağrı
  • Bulantı
  • Kusma ile gelen rahatlama
  • İştahsızlık
  • Kilo kaybı
  • Şişkinlik ve gaz
  • Sık acıkma
  • Yemek yedikten sonra mide ağrısı
  • Hazımsızlık

Ülser bazı hastalarda hiçbir ön belirti vermeden kanama ve delinme gibi durumlara neden olabilir. Özellikle sonbahar ve bahar aylarında sıklığı artan ülser belirtileri fark edilir fark edilmez uzman bir sağlık kuruluğuna başvurulmalıdır.

Ülserden korunmak için neler yapılmalı?

  • Sağlıklı ve düzenli bir beslenme programını uygulayın.
  • Kahvaltı etmeyi ve öğünlerinizi ihmal etmeyin.
  • Kızartma, aşırı şekerli, tuzlu ve yağlı tatlılardan uzak durun.
  • Yeterli sıvı almaya özen gösterin.
  • Çay ve kahveyi sınırlayın.
  • Akşamları buharda pişmiş yemekleri tercih edin.
  • Küçük porsiyonlar tüketin
  • Mideniz uzun süre boş kalmasın.
  • Tatlı olarak taze ve kuru meyveler, meyveli yoğurtlar veya sütlü tatlıları tercih edin.
Paylaşın

Çocuklarda kasık fıtığı nedir? Belirtileri, Tedavisi

Fıtık, karın içindeki (bağırsaklar gibi) bir organın, karın duvarından dışarı çıkmasıdır. Fıtığın bulunduğu yerde yumuşak bir kitle ele gelir. Kasık bölgesinde ortaya çıkan fıtığa kasık fıtığı denir. Çocuklardaki kasık fıtığı hem oluşumu hem tipi hem de onarım tekniği olarak yetişkinlerden farklılık gösterir. 

Yetişkinlerde bel ve boyun fıtıkları yaşam kalitesini düşürüp ağrılara yol açarken, çocuklarda en sık rastlanan türleri ise göbekte ve kasıkta olur. Çocukluk çağı fıtıklarının en sık rastlananları ise kasık fıtığı (inguinal herniler), göbek fıtığı (umblikal herniler) ve göbeğin biraz üst tarafında, karnın orta hattında görülen epigastrik fıtıklar olarak sıralanır. Tüm sağlıklı çocukların yaklaşık yüzde 1-3’ünde kasık fıtığı görülür. Bu oran prematüre bebeklerde yaklaşık 10 kat daha fazla oluyor. Aynı şekilde erkeklerde de kızlara oranla 10 kat daha sık rastlanır.

Belirtileri;

  • Fıtıklar genellikle genetik yatkınlıkla ilişkilendirilse de, tıp dilinde processus vaginalis diye bilinen yapının kapanmamasına bağlı olarak da ortaya çıkabilir.
  • Özellikle kasık fıtığında muayene edilen çocuğun ağlaması, gülmesi veya öksürmesiyle birlikte kasık bölgesindeki şişlik veya çıkıklık ile fıtık kendini fark ettirir.
  • Kasık fıtığı genellikle anne tarafından bebeğin altını değiştirirken fark edilebiliyor. Daha küçük fıtıklar ise hekim muayenesi sonrasında veya ultrasonla yapılan çekim sonrasında kendini gösteriyor. Çocuklarda kasık fıtıklarını anlamak için hekim muayenesi yeterli olur.
  • Fıtıklar genellikle elle yapılan muayene sonrasında kolaylıkla anlaşılır.
  • Göbek fıtıklarında ise, karın ön duvarının tam kapanmaması sonucunda ortaya çıkıyor. Karın duvarının gelişimiyle birlikte, bu kapanma kendi kendine gerçekleşir.
  • Ağlama esnasında veya ıkınmayla birlikte meydana gelen şişlik çocuğun sakinleşmesiyle birlikte normal haline dönüyor. Fıtığa bağlı çocuklarda meydana gelen bağırsak sıkışmalarına “fıtığın boğulması” deniliyor. Göbek fıtıkları çocuğun gelişimiyle birlikte kendiliğinden düzelebilir.

Teşhisi;

Kasık fıtığı genellikle anne tarafından bebeğin altını değiştirirken fark edilebiliyor. Daha küçük fıtıklar ise hekim muayenesi sonrasında veya ultrasonla yapılan çekim sonrasında kendini gösteriyor. Çocuklarda kasık fıtıklarını anlamak için hekim muayenesi yeterli oluyor. Fıtıklar genellikle elle yapılan muayene sonrasında kolaylıkla anlaşılıyor.

Çocukların kasık kısmındaki şişlik açıkça kendini belli ediyorsa organları karnın içine iterek fıtık olup olmadığı kolaylıkla teşhis edilebiliyor. Eğer sıkışma veya boğulma gibi durumlardan şüpheleniliyorsa bunun için de ultrasonografiden faydalanıla biliniyor.

Fıtıklarda bağırsak fıtık kesesinin içine giriyor. Bu durum kızlarda ise yumurtalığın fıtık kesesine girmesiyle de oluşabiliyor. Kız çocuklarında fıtık tedavisinin yapılabilmesi için çoğu zaman cerrahi müdahale gerekebiliyor.

Tedavisi;

Kasık fıtığı, karın içi organlarının sıkışarak boğulması riskini engellemek için, mümkün olan en kısa sürede ameliyat ile onarılmalıdır. Prematüre bebeklerde anestezinin risk taşıma olasılığı nedeniyle bir iki ay beklenebilir. Ameliyat genel anestezi altında yapılır. Kasık bölgesinde çok küçük bir kesi yapılır, fıtık kesesi onarıldıktan sonra cilt kesisi eriyen dikişlerle kapatılır. Kesinin üstü küçük bir pansumanla kapatılır. İşlem sırasında ameliyat bölgesine uzun etkili uyuşturucular kullanıldığı için ameliyat sonrası ağrı kontrol altındadır.

Ameliyattan sonra izlem gerekli;

Prematüre ve yenidoğan bebekler dışında ameliyattan kısa süre sonra çocuklara sulu gıda başlanır ve evlerine gönderilir. Genellikle aktivite kısıtlamasına gerek yoktur. Daha büyük çocuklarda ağır spor aktivitelerinden kaçınma önerilir. Ameliyat bölgesinde ve torbada işleme bağlı şişlikler olabilir, normalde bu şişlikler 1-2 ay içinde yavaşça kaybolur. Uzun süreli takipte fıtığın tekrarlaması çok nadirdir. Ancak bazı bağ dokusu gibi hastalık gruplarında ve prematürelerde tekrarlama görülebilir. Tek taraflı kasık fıtığında karşı tarafta sonradan fıtık çıkabilir. Özellikle sol tarafta kasık fıtığı varsa sağ tarafta çok yüksek oranda fıtık ortaya çıkabilir. Bu durumda yeniden ameliyat zorunludur. Uzun süre izlemde hem görsel hem de işlevsel olarak herhangi bir sorun ortaya çıkmamaktadır.

Fıtık ameliyatı zor mudur?

Eğer fıtık acil şartlar olmadan tespit edildikten hemen sonra uygun şartlarda ameliyat edilirse zor bir ameliyat değildir. Bu ameliyat “günübirlik cerrahi” olarak uygulanır. Hastaların önemli bir bölümü ameliyattan 2–3 saat kadar sonra evlerine gidebilir ve hastanede yatmaları gerekmez. Ayrıca bu ameliyat hem açık ameliyat biçiminde hem de laparoskopik yani kapalı ameliyat biçiminde gerçekleştirilebilir. Bu ameliyattaki temel prensip, açık kalan kanalın kapatılarak karın içi ile olan iştirakin ortadan kaldırılmasıdır. Hastanemizde çocuk ameliyatlarında uzman çocuk anestezistlerinin gözetiminde alınan özel ağrı önlemleri sayesinde ameliyat sonrası ağrı sorunu çok daha hafif olabilmektedir.

Paylaşın

Çocuklarda hipertansiyon nedir? Belirtileri, Tedavisi

Hipertansiyon erişkinlerde olduğu gibi çocuklarda da önemli bir sorundur. Tanımı, nedenleri ve tedavisi bazı temel yönleriyle erişkinlerden farklıdır. Doğumdan itibaren her yaşta hipertansiyon görülebilirken; çocuklardaki hipertansiyonun doğumsal olan bazı durumlar dışında aynı erişkinlerde olduğu gibi birçok sebebi olabiliyor.

Çocuklarda hipertansiyon sıklığı yetişkinlere göre daha düşük olmasına rağmen, çocukluk çağında da önemli bir klinik sorundur. Hipertansiyonun tanımı, nedenleri ve yönetimi yetişkinlere göre kısmen farklıdır. Çocuklarda kan basıncının doğru belirlenmesi, uygun teknik ve cihazların kullanılmasını gerektirir. Bazı durumlarda, hipertansiyonun nedenlerini belirlemek için kapsamlı araştırmalar gerekir.

Tanısal çalışmalar bireyselleştirilmeli ve klinik ipuçları iyi değerlendirilmelidir. Hipertansif çocukların tedavisi, hasta ve aile eğitimi, farmakolojik olmayan önlemler ve antihipertansif ilaçları içeren kapsamlı bir yaklaşım gerektirir. Bu makalede çocuk ve ergenlerde yüksek kan basıncı tespiti, değerlendirilmesi ve yönetimi gözden geçirilmiştir.

Nedenleri;

  • Böbrek hastalıklarında, böbreğin kendi dokusu ile ilgili doğuştan ya da sonradan olan hastalıklarda ya da böbreğin atardamarı veya toplardamarı ile ilgili sorunlarda
  • Kalp ve damar sistemiyle ilgili en çok ana atardamarın doğumsal ya da sonradan olan darlıklarında
  • Kalp ve damar sistemiyle ilgili en çok ana atardamarın doğumsal ya da sonradan olan darlıklarında
  • Böbrek üstü bezi, tiroit ve paratiroit bezinin çalışması ile ilgili olan hormonal rahatsızlıklarda
  • Böbrek üstü bezi, tiroit ve paratiroit bezinin çalışması ile ilgili olan hormonal rahatsızlıklarda
  • Beyin kanaması, beyin tümörü, enfeksiyonu veya travması gibi nörolojik sorunlarda
  • Beyin kanaması, beyin tümörü, enfeksiyonu veya travması gibi nörolojik sorunlarda,

Steroid gibi bazı ilaçların kullanımı sırasında;

  • Total kan volümünün arttığı, kandaki sodyum miktarının arttığı durumlarda çocuklarda tansiyon yüksekliği görülebilir.
  • Total kan volümünün arttığı, kandaki sodyum miktarının arttığı durumlarda çocuklarda tansiyon yüksekliği görülebilir.

Belirtileri;

Şikayetlerini ifade edemeyecek küçük bebeklerde hipertansiyon belirtileri huzursuzluk, sebepsiz aşırı ağlama, terleme, sık nefes alma ve beslenme güçlüğü şeklinde olabilmektedir. Daha büyük çocuklarda ise baş ağrısı, yüz kızarıklığı, görme keskinliğinde azalma, çabuk yorulma, çarpıntı, egzersizle bacaklarda ağrı, nefes nefese kalma gibi şikayetler görülebiliyor. Çocukluk çağında hipertansiyonun hiçbir belirti göstermeden de gelişebileceği unutulmamalıdır.

Televizyon obeziteye, obezite hipertansiyona neden oluyor

Hareketsizlik ve televizyon karşısında sürekli yemek yeme alışkanlığı günümüzde giderek artan bir sıklıkla erken yaşlarda obeziteye sebep oluyor. Bunun sonuçlarından biri olarak hipertansiyonun aşırı kilolu hareketsiz çocuklarda artık daha sıklıkla görüldüğünü söyleyebiliriz.

Sınav stresi ve tansiyon

Sınav stresi ya da  günlük hayatta gelişen başka stresler, ani korku, heyecan, sevinç gibi  duygusal durum değişikliklerinde de kan basıncında değişiklikler olabilmektedir. Bunlar kişiye zarar vermeyen günlük normal dalgalanmalardır. Ancak bir çocuğun daha önceden fark edilmemiş bir hipertansiyonu varsa böyle bir durumda çok daha fazla tansiyon yükselmeleri olup, ani gelişen üzücü komplikasyonlar ortaya çıkabilir.

Hipertansiyon nasıl doğru ölçülür?

Çocukluk çağında erişkinlerde olduğu gibi hipertansiyon sınırı olarak tek bir değer söylemek mümkün değil. Örneğin,  5 yaşında bir çocukta 115 / 70 mmHg’nın üzeri hipertansiyon kabul edilirken; bir günlük bebekte 80/50 mmHg ölçülen değer hipertansiyona işaret etmektedir. Bu nedenle  bir bebek ya da çocukta ölçülen kan basıncının mutlaka bir uzman doktor tarafından her yaşa göre olan normal kan basıncı eğrilerine göre değerlendirilmesi önemlidir.

Her çocuğun kol ölçüsüne uygun manşon ile bebeklerin ağlamadığı sakin bir anda, büyük çocukların da mümkün olduğunca rahat oldukları bir sırada kan basıncı ölçümü deneyimli hemşire ya da doktor tarafından yapılmalıdır. Yüksek ölçülmekte ise farklı zamanlarda birkaç kez daha ölçüm yapılmalıdır.

 

Paylaşın