11 Yılda 754 Çocuk İş Kazalarında Hayatını Kaybetti

Emek Gençliği MYK üyesi Bilgesu Kiper, “Son 11 yılda en az 754 çocuk işçi iş cinayetlerinde hayatını kaybetti. Bu çocukları iş cinayetlerine sürükleyen koşullar gün gibi ortadadır; uzun çalışma saatleri, yetersiz güvenlik önlemleri ve patron baskısı” dedi.

Emek Gençliği, Mesleki Eğitim Merkezlerinde (MESEM) yaşanan ihlalleri ve iş cinayetleriyle ilgili raporunu Milli Eğitim Bakanlığı önünde açıkladı. ‘MESEM programı iptal edilsin, çocuk işçiliği son bulsun’ yazılı pankartın açıldığı eylemde, “çocuk işçiliğe son” sloganı atıldı. Artı Gerçek’ten Seda Taşkın’ın aktardığına göre; Emek Gençliği adına açıklamayı, MYK üyesi Bilgesu Kiper yaptı.

Hazırladıkları raporla çocukların MESEM eliyle ucuz bir emek gücü olarak sömürüldüklerini gözler önüne serildiğini belirten Kiper, “2002’den bu yana sürdürülen eğitim politikalarıyla gençler, beceri geliştirmekten uzak ve bilim dışı içeriklerle kuşatılmış, kapitalistlerin ucuz iş gücü ihtiyacını karşılamaya hizmet eden bir eğitim anlayışına mahkûm edilmiştir” dedi.

MESEM programının çocuk emeğinin sömürülmesini ‘yasal’ bir eğitim programıyla meşrulaştırarak her yaştan öğrenciyi ağır çalışma koşullarına sürüklediğini belirten Kiper, “Adeta ‘eti de kemiği de sizin’ denilerek, çocukların sağlıkları, çocuklukları ve gençlikleri sermayenin kâr hırsına feda ediliyor” açıklamasında bulundu. MESEM programının, küçük ve orta ölçekli işletmelerden Türkiye’nin en büyük sermaye gruplarına kadar geniş bir kesimin ucuz iş gücü ihtiyacını karşılamak için yürürlüğe konulduğunu aktaran Kiper, konuşmasını şöyle sürdürdü:

“Haftanın 4 günü işyerinde, sadece 1 günü okulda teorik eğitim alan öğrenciler, düşük ücretlerle çalıştırılıyor. Hatta patronların çoğu bu mevzuata uymuyor, MESEM öğrencileri pek çok işletmede haftanın 6 günü, 7 günü çalıştırılıyor. Ücretlerin işsizlik sigortası fonundan karşılanması ise bu programı sermaye için ‘bedava iş gücü’ haline getiriyor. Emekçi aileler, ekonomik zorunluluklar nedeniyle ve mesleki gelecek beklentisiyle çocuklarını bu programa yönlendirmek zorunda kaldığını ifade ediyor.”

MESEM’lerde çalışan çocuk işçilerle yapılan görüşmeler ve sahadan elde edilen verilerle raporun hazırlandığını belirten Kiper, tek adam rejiminin eğitim politikalarına karşı parasız, bilimsel ve demokratik eğitimi savunan kesimlere aynı zamanda bir mücadele çağrısı olduğunu söyledi. Raporda MESEM’lerin en temel sorunlarını sıralayan Kiper, bunların arasında; alınmayan işçi sağlığı ve güvenliği önlemleri, denetimsizlik, sermayeye aktarılan kaynaklar, yolsuzluklar ve usulsüzlükler olduğunu söyledi. Kiper, şöyle devam etti:

“Raporumuz MESEM’lerde yaşanan üç temel sorunu öne çıkarıyor. Son 11 yılda en az 754 çocuk işçi iş cinayetlerinde hayatını kaybetti. 2023 yılında ise MESEM kapsamında çalışan 9 çocuk işçi yaşamını yitirdi. Bu çocukları iş cinayetlerine sürükleyen koşullar gün gibi ortadadır; uzun çalışma saatleri, yetersiz güvenlik önlemleri ve patron baskısı. MESEM öğrencilerin mesai saatleri çoğu zaman ihlal ediliyor, patronların keyfi kararlarına göre çalıştırılıyorlar, tatil ve dinlenme hakları dahi gasp ediliyor.”

MESEM öğrencilerinin büyük bir kısmının, meslek edinmekten ziyade, ailelerinin geçimine katkıda bulunmak zorunda kaldığı için bu programa kaydolduğunu belirten Kiper, aldıkları ücret ise ne kendilerinin ne de ailelerinin ihtiyaçlarını karşılamaya yetmediğini vurguladı. Kiper, “MESEM programının ‘mesleki eğitim’ iddiası, bakanlığın yalanlarının aksine bir iddiadan ibarettir. Bu programın mesleki eğitimle hiçbir ilgisi yoktur. Öğrenciler, işyerlerinde fiilen bir işçi gibi çalıştırılıyor ve mesleki eğitimden koparılıyor. Eğitimcilerin desteğinden yoksun, iş kazalarına maruz kalıyor ve hatta fiziksel şiddet, dayak ve taciz gibi sorunlarla karşılaşıyorlar” dedi.

Kiper, mesleki eğitim politikalarının ortaokullara doğru genişletildiğini belirterek, “Milli Eğitim Bakanlığı, meslek liseleri bünyesinde ‘mesleki ortaokullar’ ve ‘zanaat atölyeleri’nin açılacağını müjdeliyor. MESEM programı başta olmak üzere mesleki eğitime yönelik her karar, sermaye örgütlerinin “sömürü cenneti Türkiye” hayalinin adım adım hayata geçirilmesinin aracı haline getiriliyor” dedi. Kiper, sömürü düzenine karşı mücadele etmeye devam edeceklerini vurguladı.

Kiper, daha sonra çağrılarının net olduğunu belirterek, taleplerini sıraladı:

MESEM programı amasız ve fakatsız, derhal iptal edilmelidir.
Öğrencilerin ihtiyaçlarına cevap verecek uygulama ve bilim odaklı, nitelikli mesleki eğitim sağlanmalıdır.
Öğrencilerin örgün eğitime devamını sağlamak için gerekli adımlar atılmalı ve her yurttaşın en temel hakkı olan eğitime erişimini güvence altına almak amacıyla, ihtiyacı olan tüm öğrencilere burs desteği verilmelidir.

“Sermaye işçi sınıfına kölelik, çocuklarımıza ölümü dayatıyor”

Daha sonra konuşan EMEP Genel Başkanı Seyit Aslan, hazırlanan raporun MESEM’de çalıştırılan çocukların yaşadıkları sorunları açık bir şekilde ortaya koyduğunu belirterek, “MEB görevi ve sorumluluğu bütün çocukların bilimsel demokratik laik ve anadilde eğitim görmesini sağlamak üzere sorumluluk almalıdır” dedi. Bakanlığın sorumluluk almadığını belirten Aslan, konuşmasına şöyle devam etti:

“Bugün MESEM’lerle Türkiye’deki sermayeye küçük ve orta ölçekli işletmelerde çocukların sınırsızca sömürülebileceği alanlar açıyorlar. Çocuklarımız o izbe atölyelerde baskı, şiddet ve iş cinayetleriyle karşı karşıya kalıyorlar. MEB, sermaye bizden ne istiyorsa, biz MESEM’li öğrencileri onlara işgücü olarak vermeye hazırız. Yeter ki üretim olsun, para kazanılsın, fabrikalar üretim yapsın. Bu çocuklar o izbe atölyelerde hangi koşullarda çalışıyorlar, neler yaşıyorlar. Denetime gelince bir şey yok. Yüzlerce çocuğun can vermesi son 9 ayda 10’a yakın çocuğun hayatını kaybetmesi pek ilgilendirmiyor MEB’i.”

Çocuktan işçi olmayacağını belirten Aslan, 10-11 yaşındaki çocukların atölyelerde işsizlik sigortasından parasını verdiği ücretlerle patronların kasalarını doldurdukları bir sistemle karşı karşıya olduklarını söyledi. Aslan, “Sermaye işçi sınıfına kölelik dayatıyor çocuklarımıza ölümü dayatıyor. Çocuk yaşta köle olmayı dayatıyor. Bir an önce MESEM projelerini iptal edin. Meslek edindirme adı altında çocuklarımızın vahşice çalıştırılmasını, iş cinayetlerinde katledilmesini asla kabul etmiyoruz” açıklamasında bulundu.

Her çocuğa bir öğün ücretsiz yemek hakkını vermek yerine tekellere çok büyük kaynaklar aktarıldığını belirten Aslan, okullarda eğitim sisteminin temizlik işleri bütünüyle ailelerin sırtına yüklendiğini söyledi. Aslan, “Buna itiraz ediyoruz, buna karşı mücadele çağrısı yapıyoruz. Türkiye’deki bilim insanlarına, sendikalara, emek örgütlerine, akademisyenlere çağrımız şudur; çocuklarımızın geleceği ya MESEM’lerde karartılıyor ya da mahalle uyuşturucu çetelerin ellerine düşerek hayatları karartılıyor. Bunu karşı birleşik, örgütlü bir mücadeleyi vermemiz gerekiyor” dedi.

Paylaşın

Dikkat Çeken Rapor: Yoksulluk Çocuk İşçiliğini Artırdı

Gaziantep özelinde yapılan bir araştırmaya göre, çocukların uzun saatler boyunca düşük ücretlere çalıştırıldığını gösterdi. Araştırma çocuk işçilerin yüzde 94’ü günde 8-12 saat, yüzde 71,4’ü haftada 6 gün çalıştığını belirtti.

Yüzde 18,3’ünün 600-1000 TL, yüzde 65,8’inin 1200-2000 TL aylık ücret alan çocukların emeğinin ucuz işgücü görüldüğü aktarılan araştırmada, bu durumun çocukları da yoksulluğa ittiği gerçeğini yansıttığının altı çizildi.

Birgün’de yer alan habere göre; Gaziantep Üniversitesi bünyesinde Temmuz 2023’te Abdullah Tanır’ın hazırladığı “Organize Sanayi Bölgesinde Çalışan Çocuk İşçilerin Çalışma Koşulları İle Sağlıklı Yaşam Tarzı Davranışlarının Belirlenmesi” başlıklı yüksek lisans tezinde 18 yaş altında olan 1000 çocuk işçiyle yapılan anket yer aldı. Gaziantep Küsget Organize Sanayi Bölgesi’nde 5 Mart 2021-1 Eylül 2021 tarihleri arasında yapılan araştırmada dikkat çekici veriler yer aldı.

Araştırmaya katılan çocuk işçilerin yüzde 18,6’sı 9-14 yaş arasında olurken yüzde 81,4’ü 15-19 yaşları arasında. 2011 yılında Antep’te yapılan bir araştırmanın anımsatıldığı yüksek lisans tezine göre kentte 9-14 yaş arasındaki çocuk işçilerin sayısının arttığına dikkat çekildi. 2011’deki araştırmada 10-14 yaş arasındaki çocuk işçi sayısının yüzde 8,9 olduğu belirtildi. Çocuk işçilerin yüzde 87,1’i otomotiv, yüzde 12,9’u diğer sektörlerde çalıştığını aktardı.

TÜİK verileri hatırlatıldı

Çocukların yüzde 41,7’sinin meslek öğrenmek, yüzde 41’inin para kazanmak ve yüzde 15,8’inin aile istediği için çalıştıkları aktarılan tezde, yüzde 93,8’inin sosyal güvencesi olmadığına değinildi. TÜİK verilerinin hatırlatıldığı tezde, şöyle denildi: “TÜİK 2016 verilerine göre çocuk işçilerin yüzde 78’i kayıt dışı çalışmaktadır. 2016’da 15-17 yaş arası çocuk işçi sayısı 708 bindir. Bu çocukların 558 bini kayıt dışı çalışırken, 150 bini sigortalıdır. Yani çalışan her 10 çocuktan 8’i kayıt dışıdır. Baştaymaz ve Dülgeroğlu’nun 1995 araştırmasında, çalışan çocukların; sosyal güvenlikten yoksun olduğu belirlenmiştir. Çocuk işçilerin sosyal güvenlikten yoksun çalışması bulgularımızı desteklemektedir.”

Araştırma çocuk işçilerin yüzde 94’ü günde 8-12 saat, yüzde 71,4’ü haftada 6 gün çalıştığını belirtti. Yüzde 18,3’ünün 600-1000 TL, yüzde 65,8’inin 1200-2000 TL aylık ücret alan çocukların emeğinin ucuz işgücü görüldüğü aktarıldı. Bu durumun çocukları da yoksulluğa ittiği gerçeğini yansıttığının altı çizildi.

Çocuk işçilerin yüzde 13,3’ünün vücut kitle indeksi 18,5’in altında yani ‘zayıf’ olduğu aktarılan çalışmada, sağlığa ilişkin şunlara dikkat çekildi: “Bu çalışmada genel sağlık anketine göre riskli grup çok yüksek çıkmıştır ve çalışan çocuk işçilerin psikolojik olarak çok kötü durumda olduğu görülmüştür. Çalışan çocuk işçilere psikolojik desteğin çok önemli olduğu bu çalışmada irdelenmiştir.”

Tezin sonuç bölümünde, şu ifadelere yer verildi: “Gelir adaletsizliği, ucuz işgücü fırsatçılığı, aile eğitim düzeyi, eğitimde fırsat eşitliğinin olmayışı ve eğitimin istihdam piyasasıyla uyumsuz olması çocukları çalışmaya zorlayan temel nedenlerden olup, çocuk işçilerin hem psikolojik hem de fiziksel olarak sağlıklı yaşam sürmelerine engel olmaktadır.

İşyerlerinin yeterli derecede denetimden yoksun olması, meslek eğitim kurumlarının yetersizliği, çalışma koşullarının zorluğu, çalışma sürelerinin fazlalığı gibi nedenler çocukların sağlıklı yaşam sürmelerine engel olmakta, sağlıklı gelişimlerini engellemekte ve sosyal hayattan izole edip onları küçük yaşlarda çalışmaya zorlamaktadır. Bu nedenle, öncelikle ailelerin gelir düzeylerini yükseltecek sosyo-ekonomik politikalar ele alınmalı, ailelere gerekli eğitim verilmeli, çalışan çocukların korunmasını amaçlayan yasal düzenlemeler için uluslararası standartlara uyum sağlayacak şekilde, mevzuat oluşturulmalı ve etkin bir biçimde uygulanmalıdır ve bu, ülkenin gereksinimine uygun olarak yapılmalıdır.

Eğitim ve okul, çocuk işçiliğini sona erdirmede en etkili araçtır. Hem temel eğitim hem de mesleki eğitim yaygınlaştırılmalıdır. Eğitimin doğrudan ve dolaylı maliyetleri, yoksul ailelerin de katlanabileceği duruma getirilmeli, eğitimin kalitesi yükseltilmeli ve gelecekte istihdam olanağı sağlar duruma getirilmelidir. Çocuk işçiliği var olan bir sorundur ve bu sorunun çözümü için uygulanması gereken şeyler arasında; daha iyi çalışma koşullarının belirlenmesi ve bu koşulların denetlenmesi gerekmektedir.”

Paylaşın