Aydın: Tepecik Höyüğü

Tepecik Höyüğü; Aydın’ın Çine İlçesi, Karakollar Köyü sınırları içerisinde yer almaktadır. Köy ulaşım araçlarıyla ulaşım mümkündür.

Tepecik Höyüğü 40×120 m boyutlarında ve 9 m yüksekliğindedir. 2004 yılında kazılara başlanmıştır. Geç Neolitik Çağdan klasik çağlara uzanan kesintisiz bir yaşamın varlığını ortaya koyan höyükte kazı çalışmaları devam edilmektedir.

Paylaşın

Aydın: Ahmet Gazi Camii

Ahmet Gazi Camii; Aydın’ın Çine İlçesi, Eski Çine Köyü sınırları içerisinde yer almaktadır. Köy ulaşım araçlarıyla ulaşım mümkündür. Ulu  Camii olarakta bilinir.

Ahmet Gazi Camii (Ulu Cami) Miladi 1308 yılında (XIV.yy’ın ilk yarısı) inşa edilmiştir. İnşaatı hakkında ayrıntılı bilgiler bulunmamaktadır. Tarihi belgelere bakıldığında Cami’nin Menteşoğlu Orhan Bey döneminde, oğlu Hızır Bey tarafından yaptırılmış olması kuvvetle muhtemeldir. Ancak XIV. yy’ın ikinci yarısında Cami Menteşoğlu İbrahim Bey’in oğlu Ahmet Gazi Bey (1366’da Menteşe Bey’i oldu, 1390 yılında vefat etti.) tarafından iyileştirilerek tekrar canlandırılmıştır. (Babası İbrahim Bey’in ölümü M.S. 1358’dir.)

Ahmet Gazi Camii Döneminin en geniş kubbeli camisidir. Aydın İli’nin bilinen en eski camisidir. Aynı zamanda Batı Anadolu’da ki ilk Türk Ulu Eserlerinden olup tam kare teşkil eden sahası 400 m2 ve duvarları 1,70 metre kalınlığındadır. Cami hemen her yönü ile tipik beylik dönemi mimarisi özelliklerini taşımaktadır. Duvarları kesme taşlar üzerine moloz taşlardan inşa edilmiştir. Birincisi XIV. yy’ın ikinci yarısında Ahmet Gazi Bey tarafından olmak üzere çok sayıda onarım görmüştür. Vakıf eseri olması nedeniyle Vakıflar Genel müdürlüğü bu onarım işlerini yaptırmıştır. Çok onarım görmesi cami mimarisinde değişikliklere neden olmuştur. Özellikle dış cephelerde bu değişimi çıplak gözle bile görüp ayırt etmek çok kolaydır.

Kare planlı ve tek hacimlidir. Dışarıda son cemaat bölümü ve revak tarzı yapıları yoktur. Dönemine göre 17 metre gibi oldukça geniş çaplı bir kubbe yapısı vardır. Kubbesi kasnak üzerinde üst üste iki kademeli ve on iki kenarlıdır. Bu kubbesi ile Beylikler Dönemi’nden Osmanlı Dönemi mimariye geçiş özelliği yansıtmaktadır. Pencereler; üst bölümde her yönde bir tane olmak üzere dört tane, alt bölümde ise dokuz tanedir (Batıda üç, diğer cephelerde ikişer). Biri kuzeyde, diğeri doğuda olmak üzere iki giriş kapısı vardır. Cami’nin ilk yapıldığı dönemde doğu kısmında bulunan bitişik nizamlı “Merdiven Minare” ise yakın zamanda yıkılarak ortadan kaldırılmıştır.

Beylik döneminde pek uygulama alanı bulamayan bu tür merdiven minarenin ortadan kaldırılması ise ilginç bir durumdur. Kuzey girişin üst kısmında mahfil yer almaktadır. Ahşap direkler üzerine yapılmış mahfilin iki yanında bulunan merdivenler üstüne çıkmak için kullanılmaktadır. Mahfilin orta kısmında güneye doğru bir çıkıntı bulunmaktadır. Cami’nin ahşap oyma minberi ajurlu oymalar halinde işlenmiş kündekari geçmeler halinde yerleştirilmiştir. Kenarlara stilize bitki motifleri, korkuluklara ayetler oyulmuştur. Kullanılan desenlerde çok çeşitli geometrik şekiller yer almıştır. Cami’nin iç duvarları gösterişten uzak, oldukça sade bir sıva ile kaplanmıştır.

Paylaşın

Aydın: Ahi Bayram (Ahi İbrahim) Türbesi

Ahi Bayram (Ahi İbrahim) Türbesi; Aydın’ın Çine İlçesi, Eski Çine Köyü, Ahmet Gazi Camisinin avlusunda yer almaktadır. Çine Köyü ulaşım araçlarıyla ulaşım mümkündür.

Bu türbenin Ahmet Gazi’nin kardeşi Ahi Bayram’ın ya da İbrahim Efendi isimli bir kişiye ait olduğu sanılmaktadır. XIV.yüzyılın ilk yarısına tarihlenen bu türbe eyvan tipi türbeler gurubundandır. 14. yüzyıl başında Menteşe Beyliği zamanında yapılmış olduğu tahmin edilen türbe dörtgen planlıdır. İki katlı olan türbe kubbe ile örtülüdür.

Türbenin üç duvarında birer penceresi olup, alt yapının üstünü sekizgen bir kasnağın taşıdığı sekizgen piramit biçiminde bir külah örtmektedir. Türbede iri mermer bloklar ve bu dönemde çok az görülen tuğlalardan yararlanılmıştır. Bu tuğlalar biri yatay, diğeri dikey olmak üzere sıralanmıştır. Bu türbede Ahmet Gazi Camisinde olduğu gibi Bizans devrinden kalma devşirme parçalardan yararlanılmıştır.

Kuzey cephede yer alan, eyvan açıklığı, geniş yuvarlak kemerlidir. Türbe üzerinde, tuğlaların yan yana dik konulması ile meydana gelen kasnağın üzerinde ince bir sıra taş silmeyi takiben sekiz kenarın tepe noktasında birleşerek meydana getirdiği piramit çatı yer almaktadır.

İç kısımda, geçişleri Türk üçgenleri ile sağlanan bir kubbe vardır. Zeminde, alt kısımda bulunan cenazeliği gören kare bir delik vardır. Bu aynı zamanda cenazeliğin havalandırılması amacıyla da yapılmış olmalıdır. Kuzeyde cenazeliğe inen merdivenler ve söveleri Bizans Dönemi işlemeli bloklarla yapılmış, cenazelik giriş kapısı yer alır.

 

Paylaşın

Aydın: Çine, Kuva-yı Milliye Müzesi

Kuva-yı Milliye Müzesi; Aydın’ın Çine İlçesi, Şevketiye Mahallesi, 270. Sokak üzerinde yer almaktadır. İlçe merkezinden yürüme mesafesindedir.

Sultan Abdülhamid tarafından 1906-1909 yıllarında yaptırılan, daha sonra 1919-1979 yılları arasında Çine Askerlik Şubesi olarak hizmet veren bina, Kuva-yı Milliye Müzesi olarak restore edilerek hizmete açıldı.

Kurtuluş Savaşı öncesi Aydın’da savaşa katılmak için Muğla’dan Çine’ye gelen vatandaşların da toplanma merkezi olarak bilinen Çine Askerlik Şubesinde, Güney Cephesinin Yunan işgalinden kurtuluşunun planları yapılmıştı.

27 Haziran 2006 da Çine Belediyesi tarafından restorasyonu başlayan ve 6 Haziran 2008 tarihinde tamamlanan Kuva-yı Milliye Müzesi’nin içinde Yörük Ali Efe ve Albay Şefik Aker’in heykelleri bulunuyor.

Çine Kuva-yı Milliye Müzesi’nde Kurtuluş Savaşı’nda Kuva-yı Milliye güçlerini anlatan eserlerin yanı sıra etnografik ve arkeolojik eserler de sergileniyor.

Paylaşın

Aydın: Gerga Antik Kenti

Gerga Antik Kenti; Aydın’ın Çine İlçesi, Deliktaş Mevkii’nde yer almaktadır. Turlarla veya özel araçlarla ulaşım mümkündür.

Kentin tarihinin arkaik döneme kadar gittiğini gösteren izler vardır. Halen kent içinde görülen kalıntılar arkaik dönem ve Roma dönemine aittir. Gerga, Karia kültürünü yansıtan önemli bir merkezdir. Dağlar arasında kurulmuş bir kent olması nedeniyle Karia karakterini korumuş olan kentlerden biri olarak nitelendirilmektedir.

Sur duvarları tipik Karia stilindedir. Gerga adı kaynaklarda bir kent olarak belirtildiği gibi yerel bir tanrıya ait olabileceği de belirtilmektedir. En önemli yapı halen ayakta olan ve tapınak olarak adlandırılabilecek özelliklere sahip yapıdır. Yapının hemen altında yere düşmüş kolosal heykelin Kybele’ye ait olabileceği düşünülmektedir. Heykelin zamanımızdan 20-30 yıl önce ayakta olduğu kaynaklardan ve çevre halkından öğrenilmiştir.

Paylaşın

Aydın: Alabanda Antik Kenti

Alabanda Antik Kenti; Aydın’ın Çine İlçesi, Doğanyurt Köyü sınırları içerisinde yer almaktadır. Alabanda Antik Kentinin üzerinde bulunduğu, Araphisar Doğanyurt Köyünün bir mahallesidir. Toplu taşıma araçlarıyla ulaşım mümkündür.

Alabanda adı Karia dilinde Ala (at), banda (yarış) anlamına gelen kelimelerden türemiştir. Bizanslı tarihçi Stephanos, Kral Kar’ın oğlu Alabandos’un bir at yarışını kazanması nedeniyle kente Alabanda adının verildiğinden söz etmektedir. Çiçero ise Tanrılar Dünyası isimli eserinde kentin adını Kar tanrısı Alabandos’tan aldığını söyler.

Daha sonra Büyük İskender’in Anadolu’ya gelişinde adından söz edilmeyen Alabanda hakkındaki ilk bilgileri M.Ö. 3. yy. sonlarında öğreniyoruz. Buna göre Seleukos Kralı kente Khrysor Antiokhia adını verir. Delphi’de bulunan bir yazıtta III. Antiokhos’un isteği üzerine Amphiktion Meclisi tarafından Alabanda’nın dokunulmazlığı konusunda karar alındığı ve bu karar gereğince, kentin Zeus Khrysaoeos ve Apollon İsotimos’a adandığı belirtilmiştir.

Makedonya Kralı V. Philppos (M.Ö. 222-175) tarafından Alabanda kenti M.Ö. 190 yılındaki Magnesia savaşından önce tahrip edilir. Bu savaştan sonra Alabanda M.Ö. 188 yılında yapılan Apameia Barışı ile Lykia ve Karia’nın Rhodos III. Antiokhos III. Antiokhos egemenliğinde kalması sonucu doğal olarak onlarla aynı akibeti paylaşır. Ancak Rhodos kentte pek etkili olamaz, yalnızca Helios rahibi bulundurur. M.Ö. 167 yılındaki Mylasa Rhodos savaşında Alabanda özgür bir kent gibi davranarak Rhodos’karşı Mylasa yanında savaşır.

Romalı tarihçi Luvius 170 yılında Alabandalıların Roma’ya elçilerle 23 kg. ağırlığında altın bir taç ve çok sayıda hediye gönderdiklerinden söz eder. Alabanda’nın ilk para basımı kentin Antiokheia Khrysaoreus olmasından kısa bir süre önce M.Ö. 3. yy.da başlamıştır. Zaman zaman para kesimi durdurulsa da Roma İmparatorluk döneminde de devam etmiştir. Paralar üzerinde uçan at (Pegasos) kabartmaları bulunmaktadır. Olasılıkla uçan at kentin kuruluş mitiyle ilgilidir.

M.Ö. 70 yılında Roma’nın Anadolu’ya tamamen egemen olmasından sonra Alabanda III. Antiokhos 21. kent olarak Asya eyaletine katılır. M. Antonius tarafından M.Ö. 48 yılında Ephesos’un eyalet başkenti ilan edilmesi ile bölge başkenti olur ve Miletos, Piriene, Tralleis ve Nysa buraya bağlanır.

Alabanda M.Ö. I ve M.Ö. II yy.larda Roma ile iyi ilşkiler içinde olmuştur. M.S. 22 yılında da Tiberius kente yeniden dokunulmazlık (asyle) hakkını vermiştir. Strabon; kentin oldukça zengin halkının eğlenceye düşkün ve kentte arp çalan pek çok kız olduğundan söz eder.

Alabanda M.S. 4. yy.da Bizans hakimiyetine girmiş ve sonrasında Aphrodisias metropolitliğine bağlı piskoposluk merkezi olmuştur. XI. yy.da Türk egemenliği altındaki kent Haçlı seferleri ile yeniden el değiştirir. Ancak 1280’den beri Türklerindir. Alabanda da ilk defa 1905-1906 yıllarında Ethem Hamdi Bey tarafından kazılar yapılmıştır. Alabanda antik kentinin arkeoloji dünyasına ve turizme kazandırılması için 1999 yılından itibaren Kültür ve Turizm Bakanlığı, Kültür Varlıkları ve Müzeler Genel Müdürlüğü’nün izinleri ile Aydın Müze Müdürlüğü başkanlığında kazılar yapılmaktadır.

Paylaşın