Tuncer Bakırhan, Ekonomi Üzerinden İktidara Yüklendi

Konya Cihanbeyli’de halka seslenen DEM Parti Eş Genel Başkanı Tuncer Bakırhan, “Yakın zamanda bir anket yapıldı. Türkiye halklarının yüzde 73’ü ‘AKP iyi yönetmiyor, Türkiye’de işler kötüye gidiyor’ diyor. Hükümete sorduğumuz zaman ise güllük gülistanlık bir Türkiye’de yaşadığımızı söylüyorlar” dedi ve ekledi:

Haber Merkezi / “Emeklilere müjde, müjde, müjde dediler de ne yaptılar? Bin lira ikramiyenin üzerine koydular. Sonra da diyorlar ki emekli bu 3 bin lirayla bayram kutlasın. Yahu etin kilosunun 600 lira olduğu yerde, emekli kimi masasına oturtsun? Emekli hangi komşuyla otursun da yemek yesin, utanmaz herifler! Zannediyorlar ki herkes saraydaki gibi yaşıyor. Başlarını saraydan çıkarıp bir halka baksınlar, halka!”

Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Eş Genel Başkanı Tuncer Bakırhan, Konya’nın Kulu ve Cihanbeyli’de ilçelerindeki halk buluşmasına katıldı. Bakırhan, Cihanbeyli’deki halk buluşmasında şunları söyledi:

“Hepinizi partim adına saygıyla selamlıyorum. Hoş geldiniz. Buradan Nagihan arkadaşımızı ve rahmetli Genel Başkanımız Murat Bozlak’ı saygı ve minnetle anıyorum. Yine şu anda cezaevinde olan kardeşiniz, arkadaşınız, yoldaşınız Leyla Güven ve Mehmet Bozlak’a da buradan binlerce selam gönderiyorum. Cezaevindeki yoldaşlarımız emin olsunlar ki bugün hem Kulu’da hem de Cihanbeyli’de onların bayraklarını kadın arkadaşları onurlu bir şekilde taşıyor.

Değerli Cihanbeyliler; aslında bir ilden daha büyük bir yüz ölçüme sahip Cihanbeyli. Ama maalesef siz Kürtler burada yaşadığınız için, dilinden ve kültüründen vazgeçmeyen onurlu İç Anadolu Kürtleri bu topraklarda yaşadığı için Cihanbeyli gerekli olan değeri bir türlü bulmadı. Yani Cizre nasıl üvey evlatsa, Siirt nasıl üvey evlatsa, Cihanbeyli de öyle üvey evlat olarak görülüyor. Bin yıllardır bu topraklarda kardeşçe barış içinde yaşamak isteyen Kürtler, maalesef Türkiye’nin neresinde olurlarsa olsunlar ayrımcı bir politikaya tabi tutuluyorlar.

İşte o yüzden bu seçimler; irademizi cezaevine atanlardan, dilimizi “bilinmeyen dil” olarak ananlardan, Kürt gençlerini işsiz bırakanlardan, Kürt kadınları ya katleden ya da cezaevine koyan bu sistemden hesap sorma günüdür. 31 Mart’ta değerlerimiz için, dilimiz için, kültürümüz için; Selahattinler, Figenler, Leylalar için Cihanbeyli’yi alacak mıyız?

Cihanbeyli bir Kürt kentidir, ilçesidir. Hem 7 Haziran seçimlerinde hem de sonrasında yapılan seçimlerde birinci partiye yakın oy alıyoruz. Neden Cihanbeyli gibi bir ilçemizde DEM Parti belediyesi olmasın? Kaldı ki DEM Parti demek; adalet demek, hukuk demek, halk demek, eşitlik demek. DEM Parti olarak belediyeyi aldığımız zaman kimi kendini bilmez, ırkçı, faşist, şoven adaylar gibi kapılarımızı halklara kapatmayacağız. Bizim kapılarımız herkese açık olacak. Türk’e de Kürt’e de Alevi’ye de Sünni’ye de. Bu kentte yaşayan herkese açık olacak.

Seçimlere 24 gün kaldı. Cumhurbaşkanı ve küçük ortağını dinlediğimiz zaman sanki harbe gidiyoruz, sanki savaş var. Savaş gemileri, tank, top diyor başka bir şey demiyorlar. Tek dertleri Kürtler insanca yaşamasın. Zannedersiniz ki yerel seçim yok, savaşa giriyoruz. Türkiye’de yerel seçimler için öyle bir hava estiriyorlar. Bu savaştan beslenenlerden, bu Kürt inkarından beslenenlerden, bu Kürtleri yoksullaştıranlardan hesap soracak mıyız?

“Bu toprakları Kürtsüzleştirmek istiyorlar”

Cihanbeyli Türkiye’nin en verimli toprakları üzerindedir. Böylesine verimli topraklarda olan bir ilçe dışarıya niye göç veriyor? İnsanlarımız geçinemediği için, demokratik bir ortamda yaşamadığı için. İnsanlar bu bereketli toprakları niye bırakır? Gübre alamıyor, mazot alamıyor, tarlasını ekemiyor, emekli maaşıyla geçinemiyor. İş yok, fabrika yok, aş yok. Kürt’sen hiçbiri yok! Bu sistem bilinçli olarak Kürtlerin olduğu her yerde, onları ekonomiyle, yoksullukla ya da baskı ve zorla tehdit ederek o toprakları Kürtsüzleştirmek istiyor. Peki, siz değerli halkımız; dilimizi yok sayan, kentlerimizi Kürtsüzleştirmek isteyen bu sisteme 31 Mart’ta gerekli cevabı verecek misiniz?

Türkiye bir tarım ülkesi, tarımı bitirdiler. Belki burada birçok insanımız tarlasını ekemiyor. Hayvancılık bölgesi ama Arjantin’den angus getiriyorlar, et ithal ediyorlar. Erdoğan gittiği her yerde, “Bizden önce yağ kuyrukları, şeker kuyrukları vardı” diyor. Şimdi tarım ve hayvancılık bölgelerinde et kuyruğu var, ekmek kuyruğu var. Eskiden insanların cebinde parası vardı ama yağ yoktu, gaz yoktu. Şimdi kimsenin cebinde parası yok. Bunlar ülkeyi yoksullaştırdılar, ekonomiyi batırdılar. Emekliler 10 bin lira maaş alıyor. Erdoğan ne diyor biliyor musunuz? “İktidara geldiğim zaman emekliler 66 lira alıyorlardı, şimdi ben 10 bin lira veriyorum.

Daha ne yapayım?” Erdoğan matematiği Devlet Bahçeli’den öğrenmiş. Bahçeli’nin o yaptığı ama kimsenin anlamadığı matematik var ya. Şimdi Erdoğan’a Cihanbeyli’den cevap veriyoruz. Evet, 66 lira alıyorlardı ama o 66 lirayla emekliler 7 çeyrek altın alıyorlardı, 7 çeyrek! Şimdi on bin lira ile kaç çeyrek altın alıyorlar? 2 buçuk altın. Ne kadar kaybettiler? 4 buçuk altın. Al sana matematik. Bahçeli’den değil halktan, esnaftan matematiği öğren Sayın Erdoğan!

Meclis’te Kürtçe konuşuyoruz sesimizi kısıyorlar, “bilinmeyen dil” diyorlar ama Bingöl’de Kürtçe şarkılarla seçim propagandası yapıyorlar. Amed’de Kürtçe seçim şarkıları çalıyorlar. Bu ikiyüzlüler Kürdistan’a gittikleri zaman Kürt oluyorlar, Ankara’ya geldikleri zaman kurt oluyorlar. Bunlar Ankara’da “Seyid Rıza, Şeyh Said teröristtir” diyor ama Kürdistan’da Şeyh Said’i anıyorlar. Öylesine ikiyüzlüdürler. 3-5 oy almak için yapmayacakları hile, hurda, haram yok. Dolayısıyla bu çalıp çırpanlardan, Kürt’ü yok sayanlardan, haram yiyenlerden, çocuklarımızın hakkını yiyenlerden kesinlikle hesap sormalıyız.

Şimdi belediye başkanları çıkmış İstanbul’da diyor ki biz kazanırsak Gazze halkı sevinecek. Haydi oradan! Sanki Cihanbeyli halkı bilmiyor İsrail’le en büyük gıda ticaretini yapanı. Cihanbeyli için, Kulu için Konya Büyükşehir Belediyesi ne yapıyor? Kürt nerede yaşıyorsa orada alt yapı yok, yol yok. Kürt’ün olduğu yerde çocuk için oyun parkı yok. Hani hakkaniyetliydiler? Hani belediye imkanlarını herkese eşit hizmet vermek için harcayacaklardı? Bakın, genel başkanı öyle, belediye başkanı böyle.

“Cihanbeyli’nin köylerinde doğru düzgün su ve elektrik yok”

Cihanbeyli’nin köylerinde doğru düzgün su ve elektrik yok, dünya kadar sorun var. Hızlı trenden sırf Cihanbeyli halkı yararlanmasın diye kenarından geçildi. Öyle mi değil mi? Peki, Türkiye’nin en büyük yüzölçümüne sahip bir ilçesinden neden hızlı tren geçmez? Cihanbeyli yararlanmasın diye, değil mi? Emin olun burası başka bir ilçe olsaydı, hattı tam merkezinde kurarlardı. Yine eğitim yok, sağlık yok. Vatandaş çok önemli bir hastalığa yakalandığı zaman Konya-Ankara yollarında yaşamını yitiriyor.

Hani sandıkta devrim yapmıştık? Hani sandıkta insanlar Avrupa standartları üzerindeydi? İl olacak bir ilçemizdir Cihanbeyli ama dikkat edin Cihanbeyli il olmuyor. Niye? Burada Kürtler yaşıyor, burada emekçiler yaşıyor, burada yoksullar yaşıyor. Dolayısıyla ekonomide bizi yoksullaştıran, dilimize “bilinmeyen dil” diyen, değerlerimizi kullanan, gençlerimizi Avrupa’ya, Amerika’ya, Kanada’ya göç yollarına bilerek koyan bu anlayış bizim dostumuz değildir.

Şimdi diğer siyasi partilerden kimi belediye başkanları çıkmış diyorlar ki biz de Kürt’üz. Yahu Kürt olan burada olur, Kürt halkının partisi DEM Parti’dir. Kürdistan halkının evi DEM Parti’dir. Afyon’da ırkçı, faşist bir belediye başkan adayının “Kürtler bu kapıdan giremez” sözünden sonra vicdanlı Kürt istifa eder, buraya yanımıza gelirdi? Öyle değil mi? Vicdanlı bir Kürt, “DEM Parti Meclis’te olmamalıdır” diyen iktidar partisinden aday olmaz.

Çünkü DEM Parti sizsiniz, Kürt’tür, emekçidir. Dolayısıyla Cihanbeyli halkımız kimseye kanmasın. Kürt’ün evi de burasıdır, kapısı da burasıdır, yeri de burasıdır. Kürt Leyla Güven’dir, Kürt Murat Bozlak’tır. Birileri Kürt kimliğini inkar edecek, reddedecek, belediyelerimize kayyım atayacak, belediye eş başkanlarımızı ve milletvekillerimizi cezaevine dolduracak; birileri de kendi çıkarları için gidip orada ben de Kürt’üm diyecek. Haydi oradan! Cihanbeyli halkı yemez bunları. Cihanbeyli halkı onurludur.

Bu sistemin bu topraklarda asimile etmediği, yok etmediği halk kalmadı ama İç Anadolu Kürtleri yüzyıllardır tüm baskılara rağmen dilini, kimliğini, kültürünü koruyarak onurlu bir duruş ortaya koymuştur. Bu onurlu halka onurlu belediye başkanları lazım. Bu onurlu halkı temsil edecek insanlar burada olun. Lütfen kimseye kanmayın, sizin eviniz burasıdır. Afyon’da “Kürtler belediyeden içeri giremez” diyen adayın partisi, burada hangi yüzle sizlerden oy isteyecek? İnsan biraz utanır.

Konya’da ırkçı saldırılardan dolayı Kürtler büyük baskı altındadır. Dedeoğulları ailesini biliyorsunuz. Kürt oldukları için 7 canlarını faşist, ırkçı bir zihniyet ellerinden aldı. Ne oldu davada? 1 kişiyi yakaladılar, üzerini örtmeye çalışıyorlar. Kürt’ü öldürmek bu sistem tarafından cezasızlıkla ödüllendiriliyor. Kürt’ü katletmek, göçertmek ödüllendiriliyor. Daha dün faili meçhul cinayetlerde yargılanan o dönemin yöneticileri istinaf mahkemesi tarafından beraat ettirildi. Yani ne diyor yargı bize? Kürt’ü öldürmek serbest, Kürt’ü öldürene ceza yok.

O zaman diğer siyasi partilerdekilere sesleniyorum. Kürt’ün katliamına bile ödül veriliyorsa, hangi vicdanla oradasınız? Hangi vicdanla oy istiyorsunuz? İstiyorlar ki Kürtler dilinden vazgeçsin, Kürtler kimliğinden vazgeçsin. Peki, biz bunların dediğini yapacak mıyız? Hayır, biz Şeyh Saidlerin torunlarıyız. Dar ağacına giderken diyor ki ben istiyorum ki torunlarım benden utanç duymasın. Biz de diyoruz ki biz sizden utanç değil onur duyuyoruz, onur!

“Başlarını saraydan çıkarıp bir halka baksınlar”

Yakın zamanda bir anket yapıldı. Türkiye halklarının yüzde 73’ü “AKP iyi yönetmiyor, Türkiye’de işler kötüye gidiyor” diyor. Hükümete sorduğumuz zaman ise güllük gülistanlık bir Türkiye’de yaşadığımızı söylüyorlar. Emeklilere müjde, müjde, müjde dediler de ne yaptılar? Bin lira ikramiyenin üzerine koydular. Sonra da diyorlar ki emekli bu 3 bin lirayla bayram kutlasın. Yahu etin kilosunun 600 lira olduğu yerde, emekli kimi masasına oturtsun? Emekli hangi komşuyla otursun da yemek yesin, utanmaz herifler! Zannediyorlar ki herkes saraydaki gibi yaşıyor. Başlarını saraydan çıkarıp bir halka baksınlar, halka!

“Bize oy verene de vermeyene de saygı gösteririz”

Bu zihniyetin belediye başkanı da aynı mantıkta. Bakın Cihanbeyli Belediye Başkanı da kendi genel başkanını taklit ediyor. Diyor ki oy vermezseniz hizmet yok. Böyle bir anlayış olabilir mi? Peki, sen hiç DEM Parti’nin belediyelerini gördün mü? Biz, bize oy verene de vermeyene de kardeşçe yaklaşırız. Ben Siirt’te belediye eş başkanlığı yaptım. Kapımız Araplara da Türklere de Kürtlere de açıktı. Biz belediyenin her kuruşunu Siirt halkının menfaatini gözeterek herkes için adil ve eşit bir şekilde harcadık. Biz adil insanlarız.

Biz Şeyh Saidlerin, Seyid Rızaların torunlarıyız. Biz kimsenin hakkını yemeyiz, haram yemeyiz. Bizim başımız seccadede, elimiz semada, aklımız haramda olmaz, ancak onlarınki olur. Bize oy verene de vermeyene de saygı gösteririz. Onun demokratik düşüncesi olarak sayarız. Ama bunlar, oy yoksa hizmet de yok diyor. Haydi oradan! 24 gün kaldı ve 24 gün sonra bu halk seni de AKP zihniyetini de buradan süpürerek demokratik, halkçı, toplumcu belediyeciliği iktidara taşıyacaktır.

Değerli halkımız, sizden rica ediyorum. Buranın ikinci büyük partisiyiz. Bilhassa kadın arkadaşlar sizden rica ediyorum, lütfen ev ev gezin. Genç arkadaşlarım, kahveye gitmek yok. Lütfen dükkanları dolaşın, anlatın ne kadar haklı olduğumuzu. Türkiye’de barış için, demokrasi için, özgürlükler için mücadele ettiğimizi anlatın. Melelerimiz, seydalarımız, camide komşusuna anlatsınlar. Hırsızlık yapanlara, bizi reddedenlere Cihanbeyli’den belediyeyi alarak büyük bir cevap verelim.

Bu haramcılar, Kürtlerin belediyeyi kazandığı yerlere kaçak seçmen taşıyorlar. Sizden ricam, Kürdistan’dan gelmiş ama orada seçmen arkadaşlar varsa, el birliğiyle kendi kentlerinde oy kullanmaları için onlara ulaşmanız. Parası olmayan arkadaşlarımız il ve ilçe örgütlerimize gitsinler, sıcak bir demli çay içsinler, yol biletlerini alıp oylarını kullanmak için gitsinler. Bunlar bir haram seçmen taşıyorsa, biz iki helal seçmeni sandık başına götürmek zorundayız.

“Her birimiz belediye başkan adayı gibi çalışalım”

Ana muhalefet partisi her yerde “DEM Parti neden aday çıkardı?” diyor. Biz onlara Cihanbeyli’den söylüyoruz; sizin oyunuz burada belediye almaya yetmez, buyurun siz Cihanbeyli’de oylarınızı ikinci büyük parti olan DEM Parti’ye, bize verin ve burayı AKP’den kurtaralım. Değerli Cihanbeyliler, sizlerle her zaman gurur duyduk. Her yerde, Avrupa dahil olmak üzere yönetimlerdesiniz, katkı sunuyorsunuz, destek veriyorsunuz. Em bi we serbilind in. Em li ku derê bibînin serê me bilind dibe. Varsa kendi içimizdeki sorunları bir kenara bırakma zamanıdır.

Birlik olma zamanıdır, beraber olma zamanıdır. Anadilinize “bilinmeyen dil” diyorlar, hiç mi vicdanınıza dokunmuyor? Selahattin Demirtaş, Gültan Kışanak, Leyla Güven, Sebahat Tuncel içeride; binlerce insanımız suçsuz bir şekilde cezaevinde. “Kürt’üm” diyenin vicdanına hiç mi dokunmuyor? Dolayısıyla, elinizi vicdanınıza koyun. Sadece adaylarımız değil, her birimiz bir belediye başkan adayı gibi çalışalım. Burada kazanma şansımız büyük.

AKP bu memleketi batırdı, bitirdi. Şimdi yetmiyor diyor ki operasyon yapacağım. Kime, Kürtlere. Kürtlerin yaşadığı her yere “teröristan” diyen bu anlayışı sandıkta mahkum etmek lazım. Kürtlere terörist demek yerine oturup insanca diyalogla bu meseleyi çözmek varken, tank top yığmak hangi aklın ürünüdür? Bunların kafalarında Kürtlere karşı büyük bir kin ve nefret var. Kürtler Malazgirt’ten beridir kardeş elini uzatmış, Kurtuluş Savaşında can ve kan vermiş. Ama ne yaptıysak karşımızdaki bu ırkçı anlayışı bir türlü yok edemedik.

Onun için bu seçimler önemlidir. Lütfen Avrupa’daki çocuklarınıza, kardeşlerinize sesleniyorum: Cihanbeyli’de seçim varsa, her biriniz birer ay izin alacaksınız, buraya gelip seçim çalışması yürüteceksiniz. Bugünden tezi yok, Avrupa’daki kızlarınıza, oğullarınıza, kardeşlerinize anlatın. Burada Cihanbeyli’de son 24 günü bizimle birlikte çalışarak geçirsinler. Var mısınız? Avrupa’dakiler bir sene de tatil yapmasın, gelip halkının şehrine, bayramına, mücadelesine katkı sunsun. Bugünden itibaren Cihanbeyli’de seferberlik ilan ediyoruz.

Köy köy, ev ev, gücü yeten kendi arabasıyla, yetmeyen arabasını alsın üç kişi mazotunu karşılasın. Ama lütfen çalmadığınız kapı, dokunmadığınız insan kalmasın. Bu haklı mücadele bir gün mutlaka ama mutlaka başta Cihanbeyli’de olmak üzere başarıya ulaşacaktır. Bir çağrı da diğer siyasi partilerde siyaset yapan Kürtlere: Biraz vicdan varsa, biraz onur varsa, onları da halkının yanında siyaset yapmaya davet ediyorum. Buyursunlar gelsinler.

Bu halk demokrasiye, özgürlüklere, anadilini özgürce konuştuğu bir Türkiye’ye sahip oluncaya kadar Selahattin olacağız, Leyla olacağız, Şeyh Said olacağız, Seyid Rıza olacağız. Ama asla pes etmeyeceğiz. Seyid Rıza’nın dediği gibi asla başımızı eğmeyeceğiz. Bunu herkes çok iyi bilsin. Cihanbeyli halkımızı bu coşkulu karşılamadan dolayı kutluyoruz. DEM dema we ye, DEM dema Cihanbeyli ye, DEM dema Kurdan e, DEM dema me hemûyan e. Büyükşehir Belediye Eş Başkan Adayımız Bülent Kılıç arkadaşımızı hepiniz tanıyorsunuz.

Gerçekten yıllardır emeği olan bir arkadaşımızdır. Bir oy belediye başkanı arkadaşımıza, bir oy büyükşehir belediyesine diyeceğiz. Gülbahar Gündüz arkadaşımız ne kadar donanımlı, nitelikli, birikimli. Kadın arkadaşların yoldaşı olduğunu biliyoruz. Yıllardır emek veriyor. Her iki aday arkadaşımız emanetinizdir. Ama en önemlisi Cihanbeyli’yi kesinlikle alacağız. Eylül arkadaşımız şu an bir çalışma için Avrupa’da, onu da size emanet ediyorum. Hasan arkadaşımız da “oy yoksa hizmet yok” diyenler, “DEM Partililer, Kürtler belediye kapısından geçemez diyen” diyenler karşısında en değerli, en bilinçli, en yetenekli, en davasına sahip çıkacak arkadaşlarımızdan biridir.

Arkadaşlarımız, Selahattin Demirtaş’ın, Figen Yüksekdağ’ın, Murat Bozlak’ın, Şeyh Saidlerin, Seyid Rızaların, bugüne kadar bu mücadelede bedel ödemiş herkesin size emanetidir. Emanetinize sahip çıkacağınıza inanıyorum. Sağ olun, var olun. 31 Mart’ta müjdeli haberlerinizi bekliyorum. Selamlarımı ve saygılarımı iletiyorum.”

Paylaşın

Konya: Celil Boğazı (Peri Bacaları)

Celil Boğazı (Peri Bacaları); Konya’nın Cihanbeyli İlçesi, Celil Mahallesi sınırları içerisinde yer almaktadır.

Celil Boğazı (Peri Bacaları); Kapadokya, Afyon ve Narman la birlikte Türkiye’nin dört peribacası bölgesinden birisidir.  Adını burada uzun yıllar yaşayan Celil isimli birinden almıştır.

Rivayete göre Celil Boğazı’nda “Ara Ağız” denen bölgede çadır kuran göçerler arasında bir ana kızın birbirlerine olan sevgisi dillere destandır. Birbirlerinden ayrı geçen bir dakika bile boşa geçen zamandır onlar için. Günün birinde Celil Boğazından geçen bir delikanlıya gönlünü kaptırır kız. Delikanlı da boş değildir ona karşı. Bir süre sonra evlenmeye karar verirler.

Kız evlenince de annesiyle birlikte kalacağını düşünür ama sevgilisi eşini ailesinin yanına götürmeyi düşünmektedir. Evlendikten sonra erkek erkek kıza gitme zamanının geldiğini söyler. Kız ağlayarak asla böyle bir şeyin olamayacağını ve annesini terk etmeyeceğini söyler.

Ama eşini kararından vazgeçirmesi olanaksızdır. Erkek son bir gece daha annesiyle kalmasına izin vereceğini ama ertesi gün yola çıkacaklarını söyler. Anne kız sabaha kadar birbirlerine sarılarak ağlarlar. Kız annesinden ayrılmaktansa ölmeyi tercih etmektedir. Allaha dua ederler “bizi ayırmaktansa taşa döndür” diye. Annesinden ayrılığın ölümden bir farkı yoktur onun için.

Sabahın ilk ışıklarıyla eşi gelerek kızı zorla annesinden ayırır ve ata bindirir. Ara ağız ana kızın haykırışlarıyla inler. Kız annesinden asla ayrılamayacağının anlar ve dört nala giden attan atlayarak hızla annesine doğru koşmaya başlar. Kavuşmalarına çok az bir mesafe kala ikisi de taşa dönüşürler.

Birbirlerine o kadar yakınken ne birleşmiş ne de ayrı kalmışlardır. Taşlaşan ana kızın gözlerinden sürekli yaş akmaya başlar. O gün bu gündür bu iki kayanın gözyaşları hiç dinmemiştir. Ana kız birbirlerine bu kadar yakınken kavuşamamanın gözyaşlarını şifa olarak dağıtmaya başlamıştır etrafa. Her yıl yüzlerce kişi burayı ziyaret ederek şifalı sulardan içere ana kızın biraz ilerisindeki çalılıklara bez bağlayarak dilek tutarlar.

Paylaşın