Kılıçdaroğlu: Yerimiz Saray Değil Çankaya Olacak

Millet İttifakı’nın İstanbul mitinginde konuşan Kemal Kılıçdaroğlu, “Devleti bir kişiye teslim etmeyeceğiz” dedi. Cumhurbaşkanı seçilmesi durumunda Çankaya Köşkü’ne yerleşeceğini belirten Kılıçdaroğlu, “Yerimiz saray değil Çankaya olacak. Her hakkı teslim edeceğiz” ifadelerini kullandı.

Haber Merkezi / Kılıçdaroğlu, “85 milyonun Cumhurbaşkanı olacağım. Hiçbir ayrım yapmadan, hiç kimseyi ötekileştirmeden, hiç kimsenin kimliğini, inancını, yaşam tarzını sorgulamadan 85 milyon insanın Cumhurbaşkanı olacağım. Ve 85 milyon insana hakkıyla hukukuyla ve adalet içinde hizmet etmeye ben de size söz veriyorum” dedi.

Kılıçdaroğlu, “800 bini aşkın genç, İstanbul’da ilk kez gidip sandıkta oy kullanacak. Ve sizler otoriter bir yönetimi demokratik yollarla değiştireceksiniz; sadece bizim siyasi tarihimize değil dünya siyasi tarihine de önemli bir armağan bırakacaksınız. Bu onur size yeter.” ifadelerini kullandı.

Kemal Kılıçdaroğlu, “Ortak akılla yola çıktık ve Türkiye Cumhuriyeti Devletini bir kişiye teslim etmeyeceğiz, bir kişinin iki dudağından çıkan bir sözü hiç kimse kabul etmeyecek. Beraber ve birlikte, akılla, bilgiyle, birikimle, ahlakla, erdemle yöneteceğiz. Hiçbir ayrımcılık yapmayacağız. Herkesi kucaklayacağız, herkesi. Hiç kimseyi mağdur etmeyeceğiz.” dedi.

“Benim Cumhurbaşkanı olmamı istemeyen iki kesim var. Onları bilmenizi isterim. Birincisi beşli çeteler. İkinci bir grup daha var, uyuşturucu baronları.” diyen Kılıçdaroğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Beşli çetelerin yurtdışına kaçırdıkları paraları biliyorum. Nerelere götürdüklerini biliyorum. Amerika’da Manhattan’da gökdelenler yaptığını biliyorum. Muhammed Ali Clay’in çiftliğini nasıl satın aldıklarını biliyorum. Londra’da paraları nerelere yatırdıklarını biliyorum. Tamamını, ama tamamını son sentine kadar getireceğim ve bu millete vereceğim.”

Millet İttifakı, 14 Mayıs seçimlerine sekiz gün kala İstanbul Maltepe sahilinde, tüm siyasi liderlerinin katılımıyla büyük bir miting düzenledi.

Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu, Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu, DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan, Demokrat Parti Genel Başkanı Gültekin Uysal, Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu, İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener ve Millet İttifakı’nın Cumhurbaşkanı adayı CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu sırasıyla birer konuşma yaptı.

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkanı ve Millet İttifakı Adayı Kemal Kılıçdaroğlu’nun mitinginde yaptığı konuşma şöyle:

“Değişime hazır mısınız? Türkiye’ye demokrasiyi getirmeye hazır mısınız? Alın terine değer vermeye hazır mısınız? Bu ülkede hiçbir çocuğun yatağa aç girmediği bir Türkiye’yi inşa etmeye hazır mısınız? Söz mü?

Ben de size söz veriyorum. Bu ülkede hiçbir çocuk yatağa aç girmeyecek. Bu ülkede hiçbir yoksul ailenin elektriği kesilmeyecek, hiçbir yoksul ailenin suyu kesilmeyecek, hiçbir yoksul ailenin doğalgazı kesilmeyecek. Bu ülkeyi cennet gibi yapacağız ve birlikte huzur içinde yaşayacağız.

Şundan emin olmanızı istiyorum. 85 milyonun Cumhurbaşkanı olacağım. Hiçbir ayrım yapmadan, hiç kimseyi ötekileştirmeden, hiç kimsenin kimliğini, inancını, yaşam tarzını sorgulamadan 85 milyon insanın Cumhurbaşkanı olacağım. Ve 85 milyon insana hakkıyla hukukuyla ve adalet içinde hizmet etmeye ben de size söz veriyorum.

Ülkeyi huzura kavuşturmamız lazım. Çok kamplaştırdılar. Komşumuzun kimliğini sorgular hale getirdiler. İnsanların inançlarını sorgular hale getirdiler. Türkiye’yi buradan çekip çıkaracağız. Bunun için en büyük güç sizsiniz. Sizlerle beraber yola çıkacağız.

Ve gençler, burada mısınız? Yaklaşık 800 bini aşkın genç, İstanbul’da ilk kez gidip sandıkta oy kullanacak. Ve sizler otoriter bir yönetimi demokratik yollarla değiştireceksiniz; sadece bizim siyasi tarihimize değil dünya siyasi tarihine de önemli bir armağan bırakacaksınız. Bu onur size yeter.

Birlikte mücadele ettiğimiz zaman Türkiye’nin çözülmeyecek hiçbir sorunu yoktur. Bütün sorunlar çözülebilir. Az önce Genel Başkanlarımızı dinlediniz. Ankara ve İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlarımızı dinlediniz. Birlikte yola çıktık, beraber yola çıktık. Ortak akılla yola çıktık ve Türkiye Cumhuriyeti devletini bir kişiye teslim etmeyeceğiz, bir kişinin iki dudağından çıkan bir sözü hiç kimse kabul etmeyecek.

Beraber ve birlikte yöneteceğiz. Akılla yöneteceğiz, bilgiyle yöneteceğiz, birikimle yöneteceğiz, ahlakla yöneteceğiz, erdemle yöneteceğiz, hiçbir ayrımcılık yapmayacağız. Ve bu ülkeye sözüm söz; baharı getireceğim baharı, bu ülkeye huzuru getireceğim huzuru, göreceksiniz bunu. Herkesi kucaklayacağız, herkesi. Hiç kimseyi mağdur etmeyeceğiz.

‘KHK’lılara bahar gelecek mi, haydi’. Evet, haydi bahar gelecek hiç endişe etmeyin.

Bu kardeşiniz bu meydana Adalet Yürüyüşünden sonra da gelmişti. Adalet Yürüyüşünü yapmıştım. Adalet, devletin temelidir. Devletin dini adalettir. Adaleti her yerde ve her ortamda savunmak zorundayız. Sadi şöyle söyler; “Dünyanın bütün nehirleri adalete susamış bir insanın susuzluğunu gidermeye yetmez”. Hepimiz adalete susadık, hepimiz adaleti istiyoruz.

Adalet sadece mahkeme salonlarında gerçekleşmez. Eğer bir çocuk yatağa aç giriyorsa, 85 milyonumuz aç demektir. Bir çocuk eğer soğukta kaldıysa, 85 milyonumuz soğukta kalmış demektir. Dolayısıyla biz, beraber ve birlikte Türkiye’yi yeniden aydınlığa çıkaracağız. En büyük gücümüz sizsiniz ve kendinize güvenin.

Türkiye’nin bütün sorunları çözülebilir. Benim saray merakım yok, 6 liderin de öyle, bir saray merakı yok. Ben sizler gibi yaşıyorum. Sizler gibi mütevazı bir hayatım var. Sizler gibi yaşamaktan da onur duyuyorum. Saraya gitmeyeceğiz, Allah nasip eder sizlerin oyuyla Cumhurbaşkanlığı koltuğuna oturduğumda, yerimiz Çankaya olacak, Gazi Mustafa Kemal’in mütevazı mekânı olacak.

Bir şey daha. Söz verdim, en geç iki yıl içerisinde bütün Suriyeli kardeşlerimizi, Afganlı kardeşlerimizi ülkelerine uğurlayacağım.

‘Staj ve çıraklık’. Meraklanmayın onu gayet iyi biliyorum ve çözeceğim. Çalıştınız, kazandınız, prim yatırtmadılar Borçlanma imkânı getireceğim, hiç meraklanmayın.

Bakınız, her hakkı teslim edeceğim, her hukuku uygulayacağız. Asla ve asla birilerinden yana tavır almayacağız.

Benim Cumhurbaşkanı olmamı istemeyen iki kesim var. Onları bilmenizi isterim. Birincisi beşli çeteler. Beşli çeteler istemiyorlar. Yuh çekmeyin, sandığa gidip oy kullanın. Ben sizden onu bekliyorum. Yuh çekmek bu işin en kolayı, zor olanı sandığa gitmek. Ama sandığa giderken bir arkadaşını beraber götürmek.

Özellikle AK Parti’ye veya MHP’ye veya Cumhur İttifakı’ndan birisine geçen seçimlerde oy veren bir kişiyi ikna edeceksiniz, beraber sandığa götüreceksiniz ve oy kullanacak. O zaman gerçek anlamda her bir birey görevini yapmış olacak. Bunun sözünü istiyorum. Söz mü? Yüz binlerin sözünü dinledik. Yüz binlerden söz aldım.

Onu da biliyorum. Beşli çetelerin yurtdışına kaçırdıkları paraları biliyorum. Nerelere götürdüklerini biliyorum. Amerika’da Manhattan’da gökdelenler yaptığını biliyorum. Muhammed Ali Clay’in çiftliğini nasıl satın aldıklarını biliyorum. Londra’da paraları nerelere yatırdıklarını biliyorum. Tamamını, ama tamamını son sentine kadar getireceğim ve bu millete vereceğim.

418 milyar doları götürdüler. Az önce Meral Hanım söyledi, sadece bir işlemden 1 milyarın nasıl götürüldüğünü söyledi. Onların tamamını, 418 milyar doları, kuruşu kuruşuna getireceğim ve size vereceğim, bu halka vereceğim.

Söyledim, bir daha ifade edeyim; kul hakkı yemem ve kul hakkı yedirmem. Bakınız hiç onlar diyorlar mı biz kul hakkı yemeyeceğiz diye. Demiyorlar, söyleyemiyorlar. Ben onların neler yediğini biliyorum. Kul hakkı yiyenin burnundan fitil fitil getireceğim. Hiç kimse endişe etmesin.

İki; beni istemeyen ikinci bir grup daha var. Uyuşturucu baronları… Söz veriyorum, uyuşturucu baronlarının kökünü kazıyacağım. Uyuşturucu baronlarına da bir şey diyemiyorlar. Neredeyse kucaklaşacaklar. Ama bu ülkenin çıkarı için ne gerekiyorsa yapacağız. Bu ülkeyi aydınlığa çıkaracağız. Beraber, birlikte bunu sağlayacağız. Bundan emin olmanızı isterim.

Son söz; çünkü uzun süre beklediniz. Ekrem Başkanımızın mitingleri bitirirken söylediği bir şey var, güzel bir cümle var, onu kullanarak izin verirseniz bu mitingimizi bitirmiş olalım. Her şey çok güzel olacak.

Bütün sorunları biliyorum, emin olun. Bütün sorunları çözmeye ahdettim, emin olun. Ve ben, bu ülkeye arkadaşlarımla birlikte baharı getireceğim, huzuru getireceğim. Kim olursa olsun bu topraklarda yaşıyorsa herkesin sorunuyla ilgileneceğiz. Asla ayrımcılık yapmayacağız. Ondandır, bundandır diye bir şey söylemeyeceğiz ve 85 milyonu kucaklayacağız.

Ve benim de size sözüm, 85 milyonun Cumhurbaşkanı olacağım. 85 milyona hizmet edeceğim. Hiçbir ayrım yapmayacağım ve herkesi kucaklayacağım.

Sağ olun, var olun. Hepinize sevgiler, saygılar sunuyorum. Teşekkür ederim.”

Paylaşın

Kılıçdaroğlu’ndan 418 Milyar Dolar Açıklaması: Son Kuruşuna Kadar Getireceğim

Muğla’da halka seslenen Kılıçdaroğlu, “22 yıldır yiye yiye doyamadılar. Beş yerden maaş, altı yerden maaş alanlar var. Bütün hepsini uzmanlara çıkarttım. 22 yılda yurt dışına götürdükleri para 418 milyar dolar. Son kuruşuna kadar getireceğim ve bu millete vereceğim” dedi ve ekledi:

“Sanıyorlar ki bay Kemal bunu seyredecek. Yemezler. Sizin o paraları dışarıda hangi bankaya yatırdığınızı biliyorum. Ben değil bütün dünya biliyor ama o istenmiyor, biz isteyeceğiz. Hiçbir uluslararası mahkeme, bir devletin soyulmasına evet dememiştir. Bütün kararlara baktık, bütün kararları inceledik.”

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkanı ve Millet İttifakı Cumhurbaşkanı Adayı Kemal Kılıçdaroğlu, Muğla’da miting düzenledi. Mitinge; Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu ve İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu da katıldı.

ANKA’nın aktardığına göre Kılıçdaroğlu, şunları söyledi:

“Sandıklara giderken; geçen dönem AK Parti’ye veya MHP’ye oy veren bir arkadaşımızı da ikna edip götürecek miyiz? Bu en zoru biliyorum, ama önemli olan zoru başarmaktır. Çünkü, Türkiye’nin değişime ihtiyacı var; Türkiye’nin huzura ihtiyacı var. Türkiye’nin kucaklaşmaya ihtiyacı var. Türkiye’nin ayrışmaya değil beraber olmaya ihtiyacı var.

Kadınıyla, erkeğiyle, yaşlısıyla, genciyle, engellisiyle; hep beraber bu güzel ülkede huzur içinde yaşamak istiyoruz. Benim 85 milyona söz var: 85 milyonun cumhurbaşkanı olacağım. Hiçbir ayrım yapmayacağım. Herkesi kucaklayacağım. Bunlar gibi olmayacağız. Toplumu ayrıştırmayacağız. Toplumu kutuplaştırmayacağız. Ahlakı egemen kılacağız, devlette adaleti egemen kılacağız. Kadın erkek eşitliğini sağlayacağız. Kadına yönelik şiddeti en sert şekilde, koşullar ne olursa olsun engelleyeceğiz.

Şunu da bilmenizi isterim: İlk sözüm kadınlardan olsun. Hayat pahalılığını en acı ve derinden yaşayan kadındır. Pazara gittiği zaman, pazardaki yangını görür ve yangını mutfağına taşır. Dolayısıyla kadın evladını okula götürürken beslenme çantasına ne koyacağım diye düşünür. Çünkü, beslenme çantasına diğer arkadaşlarının da rahatlıkla tükettikleri ürünü bir şekliyle veremez. İnanın ben somun ekmeğinin arasına salça sürüp, beslenme çantasının içine koyduğunu da biliyorum.

Dolayısıyla kadın ne kadar güçlüyse toplum da o kadar güçlüdür. Kadın ne kadar eğitimliyse, toplum da o kadar eğitimlidir. O nedenle kadına gerekli önemi vereceğiz. Şimdi yapmamız gereken şu: Eğer değişim istiyorsak sandığa gideceğiz. Hiçbir evde, hiçbir çocuğun yatağa aç girmediği bir Türkiye’yi inşa etmek istiyoruz. Eğer bir çocuk açsa, unutmayın; 85 milyon açız demektir.

Bir çocuk kışın karanlıkta veya soğukta kalıyorsa unutmayın hepimiz karanlıkta ve soğukta kalıyoruz demektir. O nedenle biz, Aile Destekleri Sigortasını getireceğiz. Bütün kadınların sosyal güvencesi, devlet olacak. Bütün kadın tıpkı memur, işçi, emekli gibi düzenli olarak bankadan aylığını alacak ve çoluğunun çocuğunun rızkını sağlayacak. Hiçbir yoksul aile ben yoksulum diye bana yardım edin diye bir cümle kullanmayacak. Çünkü, onun yardımını sosyal devlet zaten sağlayacak. Şunu unutmayın: Sosyal devlet, güvenceniz olacak.

Tarlada, bağda, bahçede çalışan kadınlar ve gençler… Onların da bütün sosyal güvenlik primlerini devlet ödeyecek ve zamanı geldiğinde de kadınların tamamı emeklilik haklarının tamamına kavuşmuş olacak. Böylece kırsal boşalmayacak. Köyler boşalmamış olacak.

İşsizlik var biliyorum. Öğretmeneler atama bekliyorlar. Bütün köy okullarını açacağız. Cumhuriyetin 100. yılında 100 bin öğretmen ataması yapacağız. Böylece kırsalda; ‘çocuğumu okula götüreceğim’ diye kentin merkezine gelmeyecek, öğretmen orada olacak. Beslenme çantası derdi olmayacak.

Gençler… Hazır mısınız? Gençler… Benim umudum da sizsiniz. 5 milyon 300 bin genç ilk kez sandıkta oy kullanacak, demokrasiyi bu ülkeye getirecek. O yüzden oyunuzun, Millet İttifakı’na oyunuzun ne kadar değerli olduğunu asla ve asla unutmayın. Demokrasiyi sizler getireceksiniz, bu ülkeye. Milli Kurtuluş Savaşı sonrası verdiğimiz demokrasi mücadelesini inşallah sizler mayıs ayında pekiştireceksiniz. Sizlere güveniyorum.

Kırsalda sadece öğretmen mi olacak? Hayır. Öğretmen olacak, veteriner olacak, ziraat teknisyeni olacak. Köyler gerçek anlamda üretim merkezi olacak. Hiçbir üreticiyi toprağa küstürmeyeceğiz. Hiçbir üretici zarar etmeyecek. Buğday, et, canlı hayvan, mısır dışarıdan geliyor. Sudan’da arazi kiraladılar. Orada ekecekler Türkiye’ye getireceklermiş. Yahu Türkiye cennet gibi bir ülke. Çalışkan insanlarımız var. Her şeyimiz var ama çiftçiyi toprağa küstürdükleri için ekip biçemiyorlar. Zarar ediyorlar. Zarar ettirmeyeceğiz. Buna emin olun. Yine baharlar gelecek. Köydeki de kentteki de mutlu olacak.

Biliyorsunuz 3 milyon 600 bin göçmenimiz, sığınmacımız var. Sizler yetki verdiğiniz zaman en geç 2 yıl içinde bütün Suriyeli kardeşlerimizi Suriye’ye göndereceğiz. Yani uğurlayacağız Suriye’ye. Şundan emin olun: Kaç yıldır ev sahipliği yapıyoruz eyvallah, ama artık yeter. Kendi ülkelerinde daha mutlu olurlar. Irkçılık yapmadan, onların köylerini, okullarını, evlerini Avrupa Birliği fonlarıyla yapacağız, bizim müteahhitlerimiz yapacak ve götüreceğiz, yerleştireceğiz oraya. Dolayısıyla bizim gençlerimiz iş güç sahibi olacak. Bundan da emin olmanızı isterim.

22 yıldır yiye yiye doyamadılar. Beş yerden maaş, altı yerden maaş alanlar var. Bütün hepsini uzmanlara çıkarttım. 22 yılda yurt dışına götürdükleri para 418 milyar dolar. Son kuruşuna kadar getireceğim ve bu millete vereceğim. Sanıyorlar ki bay Kemal bunu seyredecek. Yemezler. Sizin o paraları dışarıda hangi bankaya yatırdığınızı biliyorum. Ben değil bütün dünya biliyor ama o istenmiyor, biz isteyeceğiz. Hiçbir uluslararası mahkeme, bir devletin soyulmasına evet dememiştir. Bütün kararlara baktık, bütün kararları inceledik.

Var ya Amerika… Amerika’da en pahalı yer Manhattan Adası. 35 katlı gökdelen yapmışlar. Muhammed Ali Clay’in çiftliğini satın almışlar. Londra’da Chelsea’de villaları var. Bunları benim bilmediğimi sanıyorlar. Ya attığınız her adımı biliyorum. O binaları da Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin mülkiyeti olarak Türkiye’ye kazandıracağım. Sen malı götüreceksin, bay Kemal seyredecek. Açık ve net söylüyorum, kul hakkı yemem ve kul hakkı yedirmem. Ben bunu söylüyorum, kul hakkı yemem ve kul hakkı yedirmem. Ama onlar böyle bir cümle kullanamıyorlar.

“Siyasetçi topluma örnek olmak zorundadır”

Benim saraylarda oturma gibi bir merakım yok. Ne sarayı Allah aşkına ya. Ben sizler gibi mütevazi yaşıyorum. Bir evim var, ee mutfağımı da hepimiz biliyorsunuz zaten. Ne kadar görkemli bir mutfağımın olduğunu. Bizim mutlu bir evimiz var. Huzur içinde yaşıyoruz. Ne sarayı Allah aşkına ya. Millet açlıktan kıvrılırken, mutfaklarda yangınlar olurken saraylarda mı oturulur Allah aşkına. Sizler nasıl yaşıyorsanız inanın Bay Kemal de öyle yaşayacak. Mütevazi yaşayacak. Siyasetçi topluma örnek olmak zorundadır.

Allah nasip eder sizlerin oylarıyla Cumhurbaşkanı seçildiğimde saraya değil, Gazi Mustafa Kemal’in Çankaya’sına gideceğim. Beraber gideceğiz. O Çankaya, halkın, sizlerin Çankaya’sıdır orası. Efendim diyor ki ‘ampul ışık vermiyor, söndürelim.’ Gayet güzel. Söndürmenin yolu sandığa gideceğiz. Oyumuzu kullanacağız, ampulü söndüreceğiz beraber.

Kendi tarihimize uygun olarak, bu ülkenin şanını, şerefini koruyarak… Cumhurbaşkanı koltuğunda oturduğunuzda bu ülkenin itibarını korumak zorundasınız. Bakınız, beka sorunu diyorlar, zaman zaman dillendiriyorlar ve bunun üzerinden CHP’yi suçluyorlar. Beka nedir biliyor musunuz? Asıl beka sorunu? Eğer devleti yöneten bir numara, mal varlığı nedeniyle tehdit ediliyorsa ve Trump, ‘Bak beni kızdırma, senin mal varlığını açıklarım, dünyaya söylerim’ diye söylediğinde tek bir cümle kullanılmıyor ise o irade teslim alınmış demektir.

Ben eğer öyle bir pozisyonda olsaydım ve bana deselerdi ki ‘Bak Bay Kemal, beni kızdırma, senin mal varlığını açıklarız, inceleriz.’ Şunu söylerdim, ‘Benim mal varlığımı incelemezseniz, açıklamazsanız namertsiniz’ derdim. Bunu söylerdim. Ne mal varlığı ya, alın teriyle kazandık, mesele bitti. Ama malı götürürsen ve o parayı da dışarıya götürürsen dışarıdakiler seni teslim alırlar.

Terör dolayısıyla da bizi suçluyorlar. Ne zaman bir şey olsa, sıkışsalar doğru Kılıçdaroğlu. Her şeyde Kılıçdaroğlu. Ya arkadaş, terör örgütünün saldırdığı kişi benim ve bir askerimiz şehit oldu. Sen oğlunu, çocuklarını paralı askerliğe gönderirken garibanın oğlu gibi oğlunu askere gönderen de benim. Vatanseverlikse sen benim yanımda vatanseverlik edebiyatı yapamazsınız. Hele hele milliyetçilikse benim yanımda milliyetçilik hiç yapamazsın. Kuzey Irak’ta askerin kafasına çuval geçirilirken niye sesin çıkmadı? Niye konuşmadın? Yuh çekmeye gerek yok, sandığa gideceğiz, oy kullanacağız. Sandık sandık.

Suriye’de 34 askerimiz şehit edildi. Nerede nefes aldılar? Putin’in sarayında, kapısında. Putin ne yaptı? Kronometreyi çalıştırdı. Koridorda oturttu. Sonra içeriye gel dedi, aldı koltuğa oturtturdu. Ne konuştular bilmiyorum. Ya arkadaş, şehit olan bizim askerimiz. Özür dilenecekse bizden özür dilemeleri lazım. Sen oraya niye gittin, o kapıra niye bekledin? O kapıda niye bekledin? Niye seni beklettiler? Bunun hesabı verildi mi, verilmedi. İşte Türkiye Cumhuriyeti’nin itibarı böyle yerlerde sürünür.

Türk lirası şu anda değerini kaybetmiş durumda. Gelecek endişesi taşıyan herkes ya avro ya dolar veya altın tutmaya çalışıyor. O nedenle bize milliyetçilik dersi vermesinler. Milliyetçi olan kendi ülkesi için çalışır. Milliyetçi olan kendi ülkesinde hiçbir çocuğun yatağa aç girmediği bir Türkiye’yi inşa eder. Milliyetçi olan Süleyman Şah Türbesi’ni kaçırmaz. Milliyetçi olan bayrağına saygılı olur.

Bizim iki kırmızı çizgimiz var: Vatanımız ve bayrağımız. Bu kadar. Nokta. Bunu yaptığınız, söylediğiniz andan itibaren her şey bitmiştir. Dolayısıyla bizler çalışırken, üretirken ne kadar güçlü olursak dünyaya karşı da o kadar güçlü oluruz. Göreceksiniz, beş yıl içinde Akdeniz Havzası’nın en güçlü devleti olacağız. Beş yıl içinde İstanbul’un nüfusu 2 buçuk milyon azalacak.

Beş yıl içinde Samandağ’dan başlayıp Mersin’e kadar olan havza Akdeniz’in en büyük üretim merkezi haline dönüşecek. Beş yıl içerisinde göreceksiniz Kayseri’yi, Çankırı’yı, Yozgat’ı demir ağlarla İskenderun, Mersin limanlarına bağlayacağız. Oradaki fabrikalar demiryoluyla malı taşıdıkları zaman ihracat için lojistik masrafların tümünü devlet olarak biz ödeyeceğiz.

Boşalan Anadolu’nun içinde, fabrikalar olacak. İnsanlar çalışacak, üretecek. En önemlisi katma değeri yüksek ürünler üreteceğiz. Bütün üniversiteler bilgi üretecek. Herkesin düşüncesine saygı duyacağız, aykırı düşüncelerin tamamına saygı duyacağız. Düşünmek, sorgulamak kadar önemli bir şey yoktur. Eğitimin özü nedir biliyor musunuz? Çocuğun merak duygusunu ne kadar büyütürseniz eğitim o kadar başarılı olur. Çocuğun merak duygusu büyüyecek. Eğitim de büyüyecek. Bizim öğretmenlerimiz bunu yapacaklar. Ve bizim üniversitelerimiz bilgi üretecek. Biz bunların tamamını yapacağız. Hiçbir endişe duymayın.

Benim böyle ünlü olmak gibi bir düşüncem yok. Siyasette kalıcı olmak gibi bir düşüncem de yok. Bu ülkeyi ayağa kaldıracağız, bu ülke büyüyecek, huzur içinde olacak, bu ülkede göreceksiniz kardeşlik, barış, huzur her şey gelecek, devletin bozulan kolonlarını yeniden inşa edeceğiz ve ben de torunlarımla beraber gideceğim, bir yerde hayatımı onlarla beraber sürdüreceğim. En büyük arzum bu. Herkes için de böyle olmasını isterim.

Bizim böyle bir ortamda güzel bir miting yapmamızı sağlayan polis arkadaşlarımız… Onlara da minnet duyuyoruz. Bizler akşam evimizde huzur içinde yatarken onlar sabaha kadar çalışıyorlar. Ben polislerin ne kadar zor koşullarda görev yaptıklarını biliyorum… Polis arkadaşlar belli yerlerde, belli kişiler geçtikleri zaman her 100 metreye bir polis koyuyorlar. Demiyorlar ya bu polis de insan kardeşim. Bunun da yemeğe, tuvalete ihtiyacı var. Bunun da çaya ihtiyacı var. Onu robot gibi görüyorlar. Biz öyle görmeyeceğiz. Devletine hizmet eden insan olarak göreceğiz. Çünkü, sokakta polisle karşılaştığımızda devletimizle karşılaşmış oluyoruz. O nedenle onların da sorunlarını biliyorum.

“Devlet, saygın bir devlet olacak ve halkına hizmet edecek”

Öğretmenlerin de sorunlarını biliyorum. Sözleşmeli öğretmen, ücretli öğretmen, kadrolu öğretmen… Böyle bir garabet olur mu? Birisi 50, birisi 100, birisi 2000 alıyor. Ya devlet böyle çalışır mı? Öğretmen öğretmendir. Taşeron işçileri de biliyorum. Onların da sorununu çözeceğiz. Devlet, saygın bir devlet olacak ve halkına hizmet edecek.

Benim cumhurbaşkanlığıma engel olmak isteyen iki grup var. Bunlardan biri beşli çeteler. Beşli çetelerin yapmadıkları rezalet kalmadı. Geleceğim, geleceğim. Tüyü bitmemiş yetimin hakkını burnunuzdan fitil fitil getireceğim. Kimsenin endişesi olmasın. İkincisi uyuşturucu baronları. Dünyanın parasını kazanıyorlar. Onlara vatandaşlık veriyorlar.

Sonra milyar dolarlar kazanıyorsun ve Türkiye’de bu kara para aklanıyor. Uyuşturucu çetelerinin ne iş yaptığını en iyi bizim polislerimiz bilir. Siyasi otorite polisin elini kolunu bağladığı için bunlarla yeteri kadar mücadele edemiyor. Allah nasip eder cumhurbaşkanı olduğumda şunu söyleyeceğim: Uyuşturucu çetelerinin kökünü kazıyacaksınız. Kim size müdahale ederse bana söyleyeceksiniz. Sorun var ama çözüm de var.”

Paylaşın

Kılıçdaroğlu: Bir Otoriter Yönetimi Demokratik Yollarla Değiştireceğiz

Mersin’de halka hitap eden Kılıçdaroğlu, “Birlikte değiştireceğiz. Birleşe birleşe değişeceğiz. Bir otoriter yönetimi demokratik yollarla değiştireceğiz. 5 milyon 300 bin genç gidecek, otoriter yönetimi değiştirecek. Dünya siyaset tarihi bunu yazacak. Dünya gençliği için de örnek olacaksınız” dedi.

Haber Merkezi / Kılıçdaroğlu, konuşmasının devamında, “Bütçeyi siyasi otorite yapar. Siyasi otorite parayı kime uygun görürse ona verir. Onlar beşli çetelere, Bay Kemal vatandaşa, emekliye, işçiye, çiftçiye çalışacak. Üç dört yerden maaş alanların tamamını keseceğim. Bu dönemi bitireceğiz” ifadelerini kullandı.

Konuşmasının sonunda, 418 milyar dolara göndermede bulunan Kılıçdaroğlu, Parayı alacaksın New York’ta 35 katlı bina yapacaksın, Bay Kemal de bunu seyredecek. Yemezler, o paraların tamamını getireceğim.” dedi.

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkanı ve Millet İttifakı Cumhurbaşkanı Adayı Kemal Kılıçdaroğlu ve Ankara Büyükşehir Belediye (ABB) Başkanı Mansur Yavaş, Mersin’de düzenlenen mitingde konuştular.

“Kim milli kim gayri milli”

İlk olarak kürsüye çıkan Mansur Yavaş, konuşmasında şunları söyledi:

“2019 yılında Ankara’da çok iftira attılar. Siyaseti sürekli olarak çirkinleştirdiler. Seçime girerken mutlaka biraz milliyetçilik, biraz da muhafazakarlık sosuna ihtiyaç duyuyorlar. Lüks villaların, lüks hayatların konuşulmasını istemiyorlar. Bunun için aynı iftiraları atıyorlar.  Propagandaya özel uçaklarla gidiyorlar.

TRT gibi devletin bir kurumunda sayın Genel Başkanımız 32 dakika konuşuyor, Cumhurbaşkanı 32 saat konuşuyor. Hani adalet! PKK ile aynı görüşleri savunan HÜDA Par’ı el üstünde tutuyorlar. Dün akşam eski başbakan ‘HÜDAPAR bizim ittifakımızda değil’ dedi. Kendilerini milli, bizi gayri milli ilan etti. Oğlunuzun olduğu iddia edilen Hollanda’daki serveti getirin Türkiye’ye, kim milli kim gayri milli belli olur.

En son 85 yaşındaki Saadet Partisi Genel Başkanı Sayın Temel Karamollaoğlu’nu LGBT’ci ilan ettiler. Sürekli ‘Bunlar LGBT’ci’ diyorlar. Aslında kötü bir şey söylemek istiyorlar. Anlıyorsunuz ne demek istediğimi değil mi? Ben bunların LGBT karnesini açıyorum. Sayın İçişleri Bakanı, ‘Bunlar gelirse erkekle erkek, insanla hayvan evlenecek’ diye sürekli fantezilerini anlatıyor.

Maşallah çok zengin fantezileri var. Türkiye’de 2002’den sonra bir sürü LGBT derneği kurulmuş, bu hükümet zamanında. Bunlardan 7’si Soylu döneminde kurulmuş. LGBT oteli açılmış, Müslüman eşcinseller derneğine de izin vermişler. Kimsenin cinsel hayatına devlet karışmaz ama bunu bizlere hakaret etmek amacıyla söylüyorlar.”

“Bir otoriter yönetimi demokratik yollarla değiştireceğiz”

Yavaş’ın ardından kürsüye gelen Kemal Kılıçdaroğlu şöyle konuştu:

“Birlikte değiştireceğiz. Birleşe birleşe değişeceğiz. Bir otoriter yönetimi demokratik yollarla değiştireceğiz. 5 milyon 300 bin genç gidecek, otoriter yönetimi değiştirecek. Dünya siyaset tarihi bunu yazacak. Dünya gençliği için de örnek olacaksınız.

Depremzedelere en çok kucak açan il Mersin. 350 bin depremzedeyi kucakladınız. Dünyaya dayanışma örneği sergilediniz. Ben bütün depremzedelere söz verdim. Evleri yıkılan, dükkanları yıkılan bütün depremzedelerin evlerini, işyerlerini yapacağım ve 5 kuruş almadan teslim edeceğim. 20 yıl borçlanma olmayacak. Aslında Anayasa bunu diyor.

Emekliye de söz verdim. Kurban Bayramı’nda emekli bankadan 15 bin lira parasını çekecek. Diyorlar ki ‘Parayı nerden bulacaksın?’ Bay Kemal tam 27.5 yıl devlette çalıştı, Maliye Bakanlığı’nda. Bütçe nasıl yapılır, paralar nerelere harcanır, planlama nasıl olur bütün hayatı bununla geçti.

Bütçeyi siyasi otorite yapar. Siyasi otorite parayı kime uygun görürse ona verir. Onlar beşli çetelere, Bay Kemal vatandaşa, emekliye, işçiye, çiftçiye çalışacak. Üç dört yerden maaş alanların tamamını keseceğim. Bu dönemi bitireceğiz.

Benim saraylarda gözüm yok. Ben sizler gibi yaşamaya alışkınım, mütevazı yaşamak istiyorum. Allah nasip ederse Cumhurbaşkanı seçildiğimde Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün  Çankaya’sına çıkacağım. Yeteri kadar kamplaştırıldık. Sinir küpü olduk. Komşu komşunun kimliğini, inancını sorgulamaya başladı. Buradan çıkmamız lazım. Herkesin kimliği, inancı, yaşam tarzı Bay Kemal’in başının üstüne.

Köylerde sadece öğretmen ve imam olmayacak. Tarım yapılıyorsa ziraat mühendisi, teknisyeni olacak. Hayvancılık yapılıyorsa veteriner hekim olacak. Çiftçinin toprak analizlerine bakılacak. Bu söylediğim kişiler üreticinin emrinde olacak.

Suriyeli kardeşlerimizi en geç iki yıl içinde kendi ülkelerine uğurlayacağız. Asla ırkçılık yapmayacağız. Onların okullarını, kreşlerini, yollarını Avrupa Birliği fonlarıyla yapacağız. Gidecekler kendi ülkelerine ve ata toprağında rahat etmelerini sağlayacağız. Meşru hükümetle karşılıklı büyükelçilikleri hemen açacağız. Buradan gidenlerin can ve mal güvenliklerini tamamen sağlayacağız.

Parayı alacaksın New York’ta 35 katlı bina yapacaksın, Bay Kemal de bunu seyredecek. Yemezler, o paraların tamamını getireceğim.”

Paylaşın

Kılıçdaroğlu: Kul Hakkı Yemeyeceğiz Ve Yedirmeyeceğiz

Niğde’de halka seslenen Kılıçdaroğlu, “Kul hakkı yemeyeceğiz ve yedirmeyeceğiz. Bekliyoruz, onlar da söylesinler. Ama tık yok. Bir yılda 418 milyar doları nasıl hiç ettiklerini, mal varlıklarını yurt dışına nasıl kaçırdıklarını biliyorum” dedi.

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkanı ve Millet İttifakı’nın cumhurbaşkanı adayı Kemal Kılıçdaroğlu, Niğdelilerle buluştu. Kılıçdaroğlu’na Cumhurbaşkanı yardımcısı adayı Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş da eşlik etti. Kılıçdaroğlu ve Yavaş, seçmenlere seslenerek Türkiye’de yaşanan krizlerin Millet İttifakı döneminde nasıl çözüleceğini anlattı.

İlk olarak kürsüne çıkan Mansur Yavaş oldu. Yavaş, “Artık tatlı dili hakim kılacağız, yuh’larla vakit kaybetmeyeceğiz” ifadelerini kullandı.

“Biz Ankara’da seçimi kazandık” diyen Yavaş, “‘Rozetimizi çıkardık, bütün Ankaralılara hizmet edeceğiz’ dedik. Biz asla zafer kazanmadık. Zafer kazanmak için karşımızda düşman olması lazım. Bizim Türkiye’nin hiçbir yerinde düşmanımız yok. Seçmene bir şey deme hakkımız yok” diye konuştu.

Mansur Yavaş, “Kendilerinde hiç şampanya içen yok gibi konuşuyor! Bunların her cuma günü bilmediği için internetten bulup bir tane ‘ayet sallayan’ bakanları vardı! Hiç yüzü kızarmadı. Kimse ona tek kelime laf etmedi. Hakkında yolsuzluk iddiaları vardı. Kocaman şişeyi devletin uçağında devirmiş, gözler dönmüş bayılmış görüntüsü vardı. Sayın Bakan tek kelime ettiniz mi? Devletin adına büyükelçi yaptılar.

İnsanların gözünü boyamak için biraz milliyetçilik, biraz muhafazakarlık sosu veriyorlar. Millet İttifakı’na oy vereceklerin de, Cumhur İttifakı’na oy vereceklerin de başımızın üstünde yeri var. Toplumu dindar, dindar olmayan diye ayırıyorlar. Kimin dindar olup olmadığını Allah’tan başkası bilmez. Ne sanıyorsunuz kendinizi de Allah’a şirk koşuyorsunuz” ifadeleriyle iktidara tepki gösterdi.

Yavaş’ın ardından kürsüye Kılıçdaroğlu çıktı. Kılıçdaroğlu’nun açıklamasının satır başları şöyle oldu:

“Kul hakkı yemeyeceğiz ve yedirmeyeceğiz. Bekliyoruz, onlar da söylesinler. Ama tık yok. Bir yılda 418 milyar doları nasıl hiç ettiklerini, mal varlıklarını yurt dışına nasıl kaçırdıklarını biliyorum.

Hiçbir çifti ve üretici asla zarar etmeyecek. Havza bazlı planlama getireceğiz. Maliyet artı makul kart, eşittir taban fiyat olacak. Ne zaman makul karın altına düşerse devlet olarak biz karşılayacağız. Çiftçiyi toprağa küstürmeyecek. Köylerimiz boşalıyor ama onlarda tık yok. Köylerde çalışan bütün kadınlar ve gençlerin sosyal güvenlik primini ödeyeceğiz. Üreten her kadın ve genç zamanı geldiğinde emekli olacak, kimseye muhtaç olmayacak. Adalet için 450 kilometre yürüdüm. Bu ülkeye adalet lazım. İranlı bilgin Sadi ne demiş: Adalet olmayınca olmuyor! Dünyanın bütün nehirleri adalete susamış insanların, susuzluğunu bitirmeye yetmez.

“İnsan Allah’tan korkar!”

Kim terör örgütlerinin yanında durursa, kim onlarla beraber olursa, kim onların yanına hakimi, savcıyı gönderirse Allah belasını versin. Terör örgütünün saldırısına uğrayan benim. Bu beyler çocuklarına paralı askerlik yaptırırken çocuğunu askere gönderen birisiyim. Yalan niye söylüyorsunuz? İnsan Allah’tan korkar!

Güvenliğimizi sağlayan polis kardeşlerimiz var. Büyük sıkıntıları var. Polis intiharlarının hangi boyutlara ulaştığını çok iyi biliyorum. Günde 13-14 saat çalıştırılıyorlar. 24 saat çalışanı var. Bunlar insan kardeşim, robot değiller! Alıyorsun, ‘nöbet tut’ diyorsun. Ne yiyecekler, ne içecekler, onu bile sormuyorlar! Günün 24 saatinde koruyorlar. O nedenle 100 bin güvenlik görevlisi daha alacağız. Normal mesailerini, görevlerini yapacaklar, polisleri yük altından çıkaracağız. Bu kadar yük olmaz!”

Paylaşın

14 Mayıs Seçimleri: Demirtaş, Kılıçdaroğlu’na Desteğini Açıkladı

Sosyal medya hesabından açıklama yapan Demirtaş, “Türkiye’nin 13. Cumhurbaşkanı Sayın Kılıçdaroğlu, Allah yolunuzu açık etsin. Ayrışmayı bitireceğinize, toplumsal barışı sağlayacağınıza, Türkiye’yi refaha, huzura kavuşturacağınıza yürekten inanıyorum. Benim oyum sizedir, Sayın #CumhurbaşkanıKılıçdaroğlu” dedi.

Edirne F Tipi Cezaevi’nde tutuklu bulunan eski Halkların Demokratik Partisi (HDP) Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımla, 14 Mayıs Seçimleri’nde, Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkanı ve Millet İttifakı’nın Cumhurbaşkanı Adayı Kemal Kılıçdaroğlu’na destek vereceğini duyurdu.

Demirtaş, mesajında, “Türkiye’nin 13. Cumhurbaşkanı Sayın Kılıçdaroğlu, Allah yolunuzu açık etsin. Ayrışmayı bitireceğinize, toplumsal barışı sağlayacağınıza, Türkiye’yi refaha, huzura kavuşturacağınıza yürekten inanıyorum. Benim oyum sizedir, Sayın #CumhurbaşkanıKılıçdaroğlu” ifadelerini kullandı.

HDP, Yeşil Sol Parti ve Türkiye İşçi Partisi’nin de dahil olduğu Emek ve Özgürlük İttifakı da, 28 Nisan’da yaptığı açıklamada, Kemal Kılıçdaroğlu’nun cumhurbaşkanlığı adaylığına destek vereceğini duyurmuştu.

İttifak’ın açıklamasında, “Türkiye’nin siyasi, toplumsal ve ekonomik krizlerin bir arada yaşandığı çoklu kriz şartları altında tarihinin en önemli seçimine doğru ilerlediği” belirtilerek, “Bu tarihi seçimde; Türkiye halklarını bir kez daha milletvekilliği seçimlerinde Emek ve Özgürlük İttifakı’na, cumhurbaşkanlığı seçimlerinde Kemal Kılıçdaroğlu’na oy vermeye çağırıyoruz” denilmişti.

İttifakın cumhurbaşkanlığı seçimlerinde aday çıkarmama ve parlamento seçimlerine de ittifak çatısı altında girme kararı aldığına işaret edilen açıklamada, “Türkiye siyasetinin bu kırılma aşamasında, üzerimize düşen tarihi görevi hem geleneğimize hem de gelecek kuşaklara borcumuz kapsamında yerine getirme konusunda mutabık kaldık. Bu kapsamda 14 Mayıs 2023’te yapılacak olan cumhurbaşkanlığı seçimlerinde Kemal Kılıçdaroğlu’nu destekleme kararımızı tüm kamuoyu ile paylaşıyoruz” ifadeleri kullanılmıştı.

Paylaşın

Kılıçdaroğlu: Yurtdışına Götürülen 418 Milyar Doları Alacağım

Sinop Boyabat’ta halka seslenen Kılıçdaroğlu, “Devletin dini adalettir. Adaletin olmadığı yerde devlet olmaz. Adaletin olmadığı yerde bereket olmaz. Adaletin olmadığı yerde beşli çeteler cirit atar. Adaletin olmadığı yerde uyuşturucu mafyaları koşar, eğlenir, gezer ve bizim küçük evlatlarımızı zehirlerler. Benim sözüm var; beşli çeteleri de, uyuşturucu baronlarını da, bu ülkeden göndereceğim” dedi ve ekledi:

Haber Merkezi / “Bana soruyorlar: ‘Niye soğanla, patatesle uğraşıyorsun?’ Senin mutfaktan haberin var mı? Saray’da otuyorsun, keyfin yerinde, bir elin yağda bir elin balda, beşli çetelere para aktarıyorsun! 3 – 5 yerden aylık alanlar yiye yiye doymadılar. Mutfakta yangını çıkaran sensin! Ama o yangını söndürecek olan da benim”

Kılıçdaroğlu, konuşmasının devamında, “22 yıldır iktidardalar. Bizim tarihimizde bu kadar büyük zamlar oldu mu? Yukarıdan alacağım, halka vereceğim. Uyuşturucu baronlarını kurutacağım. Yurtdışına götürülen 418 milyar doları da alacağım; bu millete teslim edeceğim” ifadelerini kullandı.

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkanı ve Millet İttifakı cumhurbaşkanı adayı Kemal Kılıçdaroğlu, Sinop’un Boyabat ilçesinde halka seslendi. Kılıçdaroğlu’nun açıklamalarından öne çıkanlar şöyle:

“Boyabat’a beşinci kez geliyorum. Sizden sadece bir şey istiyorum. Allah rızası için kul hakkı yiyene oy vermeyin. Alın teri dökenlerin hakkını alamadıklarını biliyorum.

Ben buranın çeltiğini de o tarlalarda çalışanları biliyorum. Yeteri kadar kazanamadıklarını biliyorum. Yeteri kadar hak ettikleri ücreti alamadıklarını biliyorum. Alın teri dökenlerin hakkını alamadıklarını biliyorum.

Taşeron işçileri istemişler ancak buraya gelememişler. Taşeron işçilerine selamlarımı gönderiyorum. Hiç meraklanmayın, hepinize kadro vereceğim. Onlar gibi değil!… Herkese kadro vereceğim. Devlet taşeron çalıştırmaz, kadrolu çalıştırır.

Gençler size sözüm var. Torpili bitireceğim. Sandığa gidip oy kullanacaksınız. Devletin dini adalettir. Adaletin olmadığı yerde devlet olmaz. Adaletin olmadığı yerde bereket olmaz. Adaletin olmadığı yerde beşli çeteler cirit atar.

Adaletin olmadığı yerde uyuşturucu mafyaları koşar, eğlenir, gezer ve bizim küçük evlatlarımızı zehirlerler. Benim sözüm var; beşli çeteleri de, uyuşturucu baronlarını da, bu ülkeden göndereceğim.

Bana soruyorlar: ‘Niye soğanla, patatesle uğraşıyorsun?’ Senin mutfaktan haberin var mı? Saray’da otuyorsun, keyfin yerinde, bir elin yağda bir elin balda, beşli çetelere para aktarıyorsun! 3 – 5 yerden aylık alanlar yiye yiye doymadılar. Mutfakta yangını çıkaran sensin! Ama o yangını söndürecek olan da benim.

22 yıldır iktidardalar. Bizim tarihimizde bu kadar büyük zamlar oldu mu? Yukarıdan alacağım, halka vereceğim. Uyuşturucu baronlarını kurutacağım. Yurtdışına götürülen 418 milyar doları da alacağım; bu millete teslim edeceğim.

Saraylara meraklı olmadan sizin gibi yaşadım. Beyler çocuklarını parayla askere gönderirken bu kardeşinizin oğlu paralı askerlik yapmadı. Gitti normal vatandaşın çocuğu gibi askerlik yaptı.

Bana kimse milliyetçilik edebiyatı yapmasın. Milliyetçi olan tank palet fabrikasını askeri fabrikasını Katar ordusuna satmaz. O fabrikayı Katar’dan alacağım şanlı ordumuza teslim edeceğim.

Sandığa giderken elinizi vicdanınıza koyun. Devlette liyakati sağlayacağız. Liyakat işi ehline teslim etmek demektir. Devlette liyakati sağlayacağız. Liyakat işi ehline teslim etmezseniz tam bir felaket çıkar ortaya. Kul hakkı yiyenler toplumun önüne gelir ve öncü olarak yürümeye başlarlar. Toplumu kandırırlar.

Liyakat şudur. En küçük kademe şefliktir. Şef olmak için önce KPSS sınavına gireceksin, sınavı kazanacaksın, devlet memuru olacaksın, bir süre geçecek, yine sınava gireceksin ve şef olacaksın. Ama bakan olmak için iki şeye ihtiyaç var: İyi hal kağıdı ve ilkokul diploması. Demek ki devlette liyakat sağlanması lazım!..

Sınır namustur. 3 milyon 600 bin Suriyeli buraya niye geldi? Söz verdim en geç 2 yıl içinde bütün Suriyeli kardeşlerimizi Suriye’ye uğurlayacağım.

Bizim iki kırmızı çizgimiz var: Vatanımız ve bayrağımız. Ayrıca sözüm var. Sinan Ateş’in, Gaffar Okkan’ın katillerini bulup, kulaklarından tutup, yargıya teslim edeceğim.”

“Türkiye’yi şaha kaldırmak zorundayız”

Kılıçdaroğlu, mitinge giderken merkeze bağlı Lala köyünde vatandaşları selamladı. Kılıçdaroğlu, parti otobüsünden vatandaşlara hitap etti:

“Demokrasiyi güçlendirmek zorundayız. Çok ayrıştık. Kamplara bölündük. Türkiye bunu çekemiyor. Beraber olmak zorundayız. Birlikte olmak zorundayız. Bizim babalarımız, dedelerimiz, Milli Kurtuluş Savaşı’nı beraber vermişse, bu ülkeye de demokrasiyi beraber getirmek bizim boynumuzun borcudur.

Kamplaşmadan, kutuplaşmadan, kavga etmeden Türkiye’yi şaha kaldırmak zorundayız. Sizden bir isteğim var. Allah rızası için kul hakkı yiyene oy vermeyin artık. Yeter artık. Türkiye artık büyüsün. Türkiye artık gelişsin. Türkiye artık şaha kalksın. Bunların hepsi mümkündür.”

Paylaşın

Millet İttifakı Adayı Kılıçdaroğlu’ndan Sığınmacılar Videosu

Sosyal medya hesabından “Sığınmacılar. Kaçaklar.” başlığıyla bir video yayınlayan Kılıçdaroğlu, “Sığınmacı konusu, asla ama asla ırkçı bir zemine taşınmayacak. Sorun zaten, bir ırk sorunu değil. Bizim sığınmacı sorunumuz, temelde bir kaynak sorunu. Açık söylemek gerekiyor ki; Türkiye, geniş Akdeniz Havzası ve tüm Avrupa için bambaşka bir vizyon çizmek zorundadır” dedi.

Haber Merkezi / Akdeniz Havzası’nın, iklim krizinin en şiddetli şekilde yaşandığı bölge olduğunu belirten Kılıçdaroğlu, “Bu havza, tüm dünyadan yüzde 20 daha fazla ısınıyor. Aynı ekosistemi paylaşan 500 milyon insandan bahsediyoruz. Bu yüzden Akdeniz Havzası ülkelerine liderlik etmek zorundayız. Sığınmacı, kaçak sorununu da bu büyük meselenin parçası olarak okumalıyız. Hep beraber oturup, bu sorunu çözeceğiz” ifadelerini kullandı.

Sığınmacılar hakkında seçimlerden önce son kez konuştuğunu dile getiren Kılıçdaroğlu, “Bu işi çözeceğiz demek için bu videoyu çekiyorum. Kimseyi korkutmak değil amacım, ancak açık konuşmam gerekiyor. Bütün analizler gösteriyor ki, önlem almazsak Fırat ve Dicle önümüzdeki 20 yıl içinde kuruma riski ile karşı karşıya kalacak” dedi.

Bu durumun sadece Türkiye’nin Güney Doğu Bölgesi’nde tarımın zarar görmesi, hidroelektrik santrallerinin işlevini kaybetmesi ve ciddi bir susuzluk yaşanması anlamına gelmediğini, aynı zamanda hem Türkiye hem güney komşuları Suriye ve Irak’ta yaşayan toplam 60 milyondan fazla insanın kıtlık ve susuzlukla karşı karşıya kalması anlamına geldiğini vurgulayan Kemal Kılıçdaroğlu, “Önlem alınmaması durumunda Suriye ve Irak’tan aç mültecilerin Türkiye’ye akın edeceğini” belirtti.

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkanı ve Millet İttifakı Cumhurbaşkanı Adayı Kemal Kılıçdaroğlu, sosyal medya hesabından, “Sığınmacılar. Kaçaklar.” başlığıyla bir video yayınladı. Kılıçdaroğlu, videoda şu ifadeleri kullandı:

“Sevgili halkım,

Seçime çok az kaldı. Sığınmacılar ile ilgili son kez karşınızdayım. Bu işi çözeceğiz demek için bu videoyu çekiyorum. Sığınmacı konusu, asla ama asla ırkçı bir zemine taşınmayacak. Sorun zaten, bir ırk sorunu değil. Bizim sığınmacı sorunumuz, temelde bir kaynak sorunu.

Kimseyi korkutmak değil amacım, ancak açık konuşmam gerekiyor. Bütün analizler gösteriyor ki, önlem almazsak Fırat ve Dicle önümüzdeki 20 yıl içinde kuruma riski ile karşı karşıya kalacak. Bu durum, sadece Türkiye’nin Güneydoğu Bölgesi’nde tarımın zarar görmesi, hidroelektrik santrallerimizin işlevini kaybetmesi ve ciddi bir susuzluk yaşanması anlamına gelmiyor. Hem Türkiye hem güney komşularımız, Suriye ve Irak’ta yaşayan toplam 60 milyondan fazla insanın kıtlık ve susuzlukla karşı karşıya kalması demek. Önlem almazsak Suriye ve Irak’tan aç mültecilerin Türkiye’ye akın etmesi demek.

Türkiye’nin suyu, enerjisi, alt yapıları kendi insanlarının ihtiyaçlarını yanıt verebilecek durumda değil. Tüm bunların üzerinde ülkemiz böyle bir yükü daha fazla kaldıramaz. İnanın mümkün değil. Bunu çözmek zorundayız. Eğer Türkiye kendi altyapısını, suyunu kaybederse Avrupa şunu anlamak zorundadır ki, bırakın bu sığınmacıları ve kaçakları barındırmayı, Türkiye’nin vatandaşlarını dahi tutamayız. Avrupa Birliği, rüşveti verdim kurtuldum kafasından çıkmak zorundadır. Açık söylemek gerekiyor ki; Türkiye, geniş Akdeniz Havzası ve tüm Avrupa için bambaşka bir vizyon çizmek zorundadır.

Bakın, Akdeniz Havzası iklim krizini en şiddetli yaşayan bir bölge. Bu havza, tüm dünyadan yüzde 20 daha fazla ısınıyor. Aynı ekosistemi paylaşan 500 milyon insandan bahsediyoruz. Bu yüzden Akdeniz Havzası ülkelerine liderlik etmek zorundayız. Sığınmacı, kaçak sorununu da bu büyük meselenin parçası olarak okumalıyız.

Hep beraber oturup, bu sorunu çözeceğiz. Önce, Suriyelileri en geç iki yıl içinde Türkiye, Avrupa Birliği ve Akdeniz bölgesi ülkeleri olarak vatanlarına kavuşturmak için birlikte çalışacağız. Suriye yönetimi ile görüşeceğiz. Buradan gidenlerin, can ve mal güvenliği için meşru hükümetle protokol yapacağız ve Avrupa Birliği ile Birleşmiş Milletler bu protokole dahil olacak.

Avrupa Birliğine: “Ya çözüm için birlikte çalışacağız ya da birlikte mahvolacağız

Suriye’ye gidecek sığınmacıların; evlerini, okullarını, yollarını, kreşlerini bu iş birliğinden çıkan fonlarla Türk müteahhitler yapacak. Hem ülkemiz hem Suriyeliler kazanacak. Ama bu fonların bir kısmı ile de Türkiye’nin iklim direncini arttıracağız. Buna zorunluyuz, buna dahil olmayı mecburlar. Yoksa ne Irak ne Suriye kalacak. Herkes Avrupa’nın kapılarına dayanacak. Türkiye’nin iklim mültecilerine bir tampon olma ihtimali yok. Türkiye kendi insanını durduramaz.

Bu yüzden başlatacağımız bu dönüşümle Akdeniz havzası ülkelerine vizyonumuz ile liderlik edeceğiz. Avrupa Birliği ile birlikte bu sorunu çözeceğiz. Hem iklim direncimiz artırılacak hem bölge tarımı ayağa kaldırılacak hem ticaret gelişecek hem de herkes kendi toprağında huzur içinde yaşayacak. Dediğim gibi yoksa ne Suriye ne Irak ne de Avrupa Birliği kalır. Ben şimdi Avrupa Birliği’ne sesleniyorum, Akdeniz Havzası ülkelerine sesleniyorum; ya birlikte çalışmayı, iş birliği yapmayı öğreneceğiz ya da hep birlikte yok olacağız. Hepsi bizim elimizde.”

Paylaşın

Kılıçdaroğlu: Devlette Liyakat Ve Adalet Olmazsa Olmaz

Van’da halka seslenen Kılıçdaroğlu, “Devletin dini adalettir adaletin olmadığı bir yerde huzur olmaz, bereket olmaz, kardeşlik olmaz, çocuklar yatağa aç girer. Milyonlar yoksul bir avuç varsıl olur. O varsıllara ben beşli çeteler diyorum. Sizden çalınan paraların tamamını bu ülkeye getireceğim. Endişeniz olmasın. Beşli çeteler diyorlar ki ‘acaba nasıl aday yaptırmayız.’ Onlar yandaşlarına, paralarına güveniyorlar, ben ise sadece ve sadece size, halka güveniyorum” dedi ve ekledi:

Haber Merkezi / “Öğretmenevinde çalışan emekçiler var, onlar aylıklarını doğru dürüst alamıyorlar. Memur da değil, taşeron işçi de değiller, bunlar Türkiye genelinde 20 bin. Hepsinin hakkını ve hukukunu teslim edeceğim. taşeron işçilerin tamamını kadroya alacağız. 100 bin öğretmen atayacağız. Sözlü sınavı kaldıracağım, kim kazandıysa atamasını yapacağız. Devlette liyakat ve adalet olmazsa olmaz.”

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkanı ve Millet İttifakı Cumhurbaşkanı Adayı Kemal Kılıçdaroğlu ile İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu, Beşyol Meydanı’nda Vanlılarla bir araya geldi.

Burada bir konuşma yapan Kılıçdaroğlu, özetle şunları söyledi:

Ekrem Başkan’a hemşeri sözü verdiniz, bana da vereceksiniz. Çünkü ben ilkokula Erciş’te başladım. Dünya kadar sorun var biliyorum, bütün sorunlarınızı biliyorum. Bu ülkenin insanlarına sözüm var bu ülkeye barışı getireceğim, bu ülkeye kardeşliği getireceğim. Bu ülkede kimse, inancından ve kimliğinden ötürü ötekileştirilmeyecek.

Büyük haksızlıklar yapıldığını biliyorum. Seçimle gelenlerin görevlerinden alındığını biliyorum. Bütün bunları çözeceğim. Kayyum denen garabet uygulamaları tümüyle bitireceğim. Yeter artık ya, huzur içinde yaşamak istiyoruz. Ayrılık gayrılık bize hiçbir şey vermedi. Biz beraber olacağız.

Devletin dini adalettir adaletin olmadığı bir yerde huzur olmaz, bereket olmaz, kardeşlik olmaz, çocuklar yatağa aç girer. Milyonlar yoksul bir avuç varsıl olur. O varsıllara ben beşli çeteler diyorum. Sizden çalınan paraların tamamını bu ülkeye getireceğim. Endişeniz olmasın. Beşli çeteler diyorlar ki ‘acaba nasıl aday yaptırmayız.’ Onlar yandaşlarına, paralarına güveniyorlar, ben ise sadece ve sadece size, halka güveniyorum.

“Devlette liyakat ve adalet olmazsa olmaz”

Öğretmenevinde çalışan emekçiler var, onlar aylıklarını doğru dürüst alamıyorlar. Memur da değil, taşeron işçi de değiller, bunlar Türkiye genelinde 20 bin. Hepsinin hakkını ve hukukunu teslim edeceğim. taşeron işçilerin tamamını kadroya alacağız. 100 bin öğretmen atayacağız. Sözlü sınavı kaldıracağım, kim kazandıysa atamasını yapacağız. Devlette liyakat ve adalet olmazsa olmaz.

Bu kardeşiniz, bu ülkeye adalet gelinceye kadar mücadele edecek. Emine Şenyaşar’a, 8 savcı değişti, dava açmıyorlar, korkularından dava açmıyorlar Gittim, Emine Şenyaşar’la kucaklaştım, ondan sonra 8 savcı değişti 9. savcı davayı açtı. Adalet yerine gelinceye kadar izleyeceğim.

Ciddi bir yoksulluğun olduğunu biliyorum. Yatağa aç giren çocukları biliyorum. Bütün bunları biliyorum. Annelere sesleniyorum, çocuklarınızı okullara gönderirken beslenme çantası düşünmeyeceksiniz. Ayrıca, Van, bölge itibariyle, bu bölgenin kilit taşlarından birisidir. Dünyanın her tarafından insanlar Van’a gelmeli, sadece İranlılar değil.

Bu yapılacak göreceksiniz, bütün bu ovalar bereketli ovalara dönüşecek. Bu bölge özel ekonomi bölgesi olarak ilan edilecek. Hepsini yapacağız. Onlar Beşli Çetelere hizmet ettiler ben size hizmet edeceğim.

halktan birisi olarak yaşamaya devam edeceğim: Diyorlar ki, “Çalıyorlar ama iş yapıyorlar” Allah Allah, yaptığı iş nasıl çaldığını gösteriyor. Biz asla ve asla çaldırmayacağız. Van’dan sesleniyorum, kul hakkı yemeyeceğiz, kul hakkı yedirmeyeceğiz. Ben söylüyorum, onlar söyleyemiyorlar.

Çünkü onların malı nasıl götürdüklerini biliyorum. Bir şeyden emin olmanızı isterim, bu ülkeye adalet ya gelecek ya gelecek. Hiç endişe etmeyin, Her şey çok güzel olacak. Ben saraylarda oturmaya alışkın birisi değilim. Saraya değil, Mustafa Kemal’in Çankaya’sına oturacağım. halktan birisiyim, halktan birisi olarak yaşamaya devam edeceğim.”

Paylaşın

“İçişleri Bakanlığı, YSK’ya Paralel Seçim Takip Sistemi Kurmuş” İddiası

Partisinin genel merkezinde düzenlediği basın toplantısında, seçim güvenliğine ilişkin açıklamalarda bulunan CHP Milletvekili Muharrem Erkek, seçimler için İçişleri Bakanlığı’nda paralel bir yapı kurulduğunu tespit ettiklerini söyledi ve ekledi:

Haber Merkezi / “İçişleri Bakanlığı tüm valiliklere yazdığı yazıyla bir seçim takip modülü oluşturulmasını talep ediyor. Nüfusu 20 bine kadar olan ilçelerde en az 3, 20-100 bin arası olanlarda en az 5, 100 bin üstü olanlarda en az 10 personel görevlendirilecek.”

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Hukuk ve Seçim İşlerinden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Muharrem Erkek, seçim gündemine dair CHP Genel Merkezi’nde basın toplantısı düzenledi.

Erkek’in açıklamalarından öne çıkanlar şöyle:

“Öyle bir tablo ile karşılaştık ki, bunu ilk kez bir seçimde yaşıyoruz. İçişleri Bakanlığı’nda paralel bir yapı kurulduğunu tespit ettik. İçişleri Bakanlığı, YSK’ya paralel bir seçim takip sistemi kurmuş.

İçişleri Bakanlığı tüm valiliklere yazdığı yazıyla bir seçim takip modülü oluşturulmasını talep ediyor. Nüfusu 20 bine kadar olan ilçelerde en az 3, 20-100 bin arası olanlarda en az 5, 100 bin üstü olanlarda en az 10 personel görevlendirilecek.

İçişleri Bakanı bir suç işleri bakanı gibi davranmaya devam ediyor. YSK karşısında İçişleri Bakanlığı’nı, ilçe seçim kurullarının karşısına da kaymakamlıkları koyup paralel bir yapı kurmuş.

Görevlileri uyarıyoruz; bu kanunsuz emre uymayın, bu suça ortak olmayın. Soylu 14 Mayıs için Batı’nın siyasi darbesi demişti, gerçekten artık akıllarını kaybettiler. Halkın üstünde hiçbir güç yoktur. 15 Temmuz’un finansörü dedikleri BAE’ye koşa koşa nasıl gittiklerini biliyoruz.

İçişleri Bakanlığı, YSK’ya paralel bir seçim takip sistemini neden kurmuş? İşte gerçek beka sorunu budur.”

Paylaşın

The Times’dan Dikkat Çeken “Kemal Kılıçdaroğlu” Analizi

Dünya basını, 14 Mayıs Pazar günü yapılacak olan cumhurbaşkanlığı ve milletvekilliği seçimlerine ve olası sonuçlarına ilişkin değerlendirmelere yer vermeye devam ediyor.

Son olarak Birleşik Krallık’ın en önemli yayın kuruluşlarından The Times, Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkanı ve Millet İttifakı’nın cumhurbaşkanı adayı Kemal Kılıçdaroğlu’na ilişkin bir analiz yayınladı. The Times gazetesi Nevşehir Hacıbektaş’a giderek nabız yokladı.

Kemal Kılıçdaroğlu’nun ‘Alevi’ başlığıyla geçtiğimiz hafta paylaştığı videonun ardından Hacıbektaş’a giden Hannah Lucinda Smith, “Kılıçdaroğlu bir tabuyu yıktı” diye yazdı.

“Sünni seçmen artık Erdoğan’ı daha seküler bir vizyon sunan rakibi karşısında kurtarmaya yetmeyecektir” ifadelerine yer verilen analizde, şöyle devam edildi: “Kılıçdaroğlu, sosyal medya videosunda bu konuyu gündeme getirdi. Ana akım medya bunu görmezden gelirken, video Twitter’da 30 milyon görüntülendi.”

“Son 20 yılda Erdoğan, kendisini Anadolu toplumunun dokusuna yerleştirmek için tarikatları ve refah bölüşümünü kullandı” denilen “Rakip hacı, Erdoğan’ın muhafazakarlar üzerindeki hakimiyetini azaltıyor” başlıklı analizde, ‘Alevi mahallelerin ihmal edildiği’ belirtildi: “Yardımlar, AK Parti’ye oy veren, büyük ölçüde nüfusun muhafazakar Sünni olduğu bölgelere yönlendiriliyor. Muhalefete oy verme eğilimindeki Alevi mahalleleri ihmal ediliyor.”

‘Zorlu  bir mücadele ile karşı karşıya olduklarını’ söyleyen CHP Nevşehir İl Başkanı Tayfun Ceyhan, “Vatandaş korkuyor, çok korkuyor. Sokağa çıktığımızda bizimle konuşmaya çekiniyorlar” dedi ve şöyle devam etti: “İşlerini kaybedeceklerini veya bulamayacaklarını düşünüyorlar. İnsanların hapse girdiğini görüyorlar. Gazeteciler, politikacılar… Son on yıldır bu tek parti devletine dönüşüyor.”

Gazeteye konuşan Selçuk Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü Öğretim Üyesi Nezir Akyesilmen de, Erdoğan’ın ‘Sünni seçmene güvendiğini’ söyledi: “Birçoğunu kamuda üst düzey pozisyonlara yerleştiriyor. Ve bu döngü tekerrür ediyor.”

Adana Üniversitesi’nden Volkan Ertit ise şu ifadeleri kullandı: “Erdoğan, özellikle 2010’lu yıllardan itibaren daha dindar bir nesil ve toplum yetiştirmek için aktif bir politika izledi. Bu politikalardan bazıları kesinlikle ona oy veren dini grupları memnun etmek içindi. Ancak geldiğimiz noktada yeni neslin Erdoğan’ın istediği gibi dönüşmediğini düşünüyorum.”

“Tek liderle yirmi yıl çok fazla” diyen Hacıbektaş’ta çalışan bir taksici, “Ekonomi kötü. Yeni fikirleri olan birine ihtiyacımız var” değerlendirmesinde bulundu.

Paylaşın