Kılıçdaroğlu: Cebimize Değil, Halka Çalışacağız

CHP Kadın Kolları tarafından Aydın’ın Kuşadası ilçesinde düzenlenen “Kotalar Bize Dar, Hedefimiz İktidar” toplantısının açılışında konuşan Kemal Kılıçdaroğlu, “Geliyor gelmekte olan. Uyumasınlar. Geleceğiz. Ahlakımızla, edebimizle, adalet duygumuzla geleceğiz. Hiç kimseyi ötekileştirmeyeceğiz. Bütün vatandaşların sorunlarına kilitleneceğiz. Biz cebimize değil, halka çalışacağız” dedi.

Haber Merkezi / CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, konuşmasında, AK Parti’nin 3Y yolsuzluk, yoksulluk ve yasaklarla mücadele iddiasıyla iktidara geldiğini belirterek, “Zorbalık, zulüm ve zam yağmuru ile milleti mahvettiler. Gençler tweet atmaktan korkuyor. 3 Y ile geldiler, 3 Z ile göndereceğiz. Onları da gönderecek olan Z kuşağı, ne güzel uyum değil mi?” dedi.

Konuşmasında, gençlere ve kadınlara seslenen Kılıçdaroğlu, “Zorbalık, zulüm ve zam yağmuru yaptılar. 3Y ile geldiler 3Z ile inşallah bunları göndereceğiz. Gönderenlerin başında da Z kuşağı gelecek” ifadelerini kullandı.

CHP Lideri Kılıçdaroğlu, konuşmasında, AK Parti’nin ilk seçimlere girdiği dönemi hatırlatarak, “Yasaklarla mücadele edeceğiz, her şey serbest olacak dediler. Gençler tweet atmaktan korkuyorlar ‘başıma bir bela gelir’ diye” dedi.

CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun açıklamalarından satırbaşları ise şöyle:

“Bütün genç kardeşlerimin bunu unutmamasını isterim; onların hayalleri, bizim hedefimiz olacaktır. Biz onların hayallerini gerçekleştirmek için elimizden gelen bütün çabayı göstereceğiz.

Kadına uzanan her elin beraber karşısında olacağız. İnsana şiddet uygulamak, hele hele kadına şiddet uygulamak…

Takım elbise giyip hakimin karşısına çıktığı zaman ona indirim uygulamak… Kabul edilemez. İstanbul Sözleşmesi bu bağlamda da bizim için son derece değerlidir.

Gittiğiniz yerlerde asgari ücretten şikayetler gelecektir, ‘Geçinemiyoruz’ diyeceklerdir. Her yerde rahatlıkla şunu söyleyebilirsiniz: İktidar olduğumuzda asgari ücret üzerinden asla ve asla vergi almayacağız.

Kaldıracağız vergiyi. Adı zaten asgari ücret. Nesini vergiliyorsun bunun? Vergileyeceksen 5’li çete orada, dolarlar orada, paralar orada, imkanlar orada. Adaleti yerine getireceksen vergile onları.

“CHP iktidarında mülakat tümüyle kaldırılacak”

Anneler size gelecektir; ‘Kızım üniversiteyi bitirdi işsiz’, ‘oğlum üniversiteyi bitirdi işsiz’, ‘Nasıl iş bulacağız’ diye. ‘Torpilimiz yok’, ‘Gidip bir partiye kaydımızı yapalım ki torpilimiz olsun’ veya ‘Gidelim Erdoğan’ın ve şürekasının kurduğu vakıflar var, oralara kaydımızı yaparsak oralardan torpille devlete bizi yerleştiriyorlar…’

Şunu söyleyin: CHP iktidarında mülakat tümüyle kaldırılacak. KPSS’den kim alıyorsa aynen yerleşecek oraya. Yerel yönetim için de aynı kuralı getireceğiz.

Özellikle sınır boylarında, güneyde, Suriyelilerden şikayet ederler, Afganlardan şikayet ederler. Onların bir kabahati yok. Nokta. Onları buraya getirenlerin kabahati var. Biz ırkçılık yapmayız.

Allah’ın yarattığı her insan bizim başımızın üzerindedir. Ama o insanları çok acımasız koşullarda, insani olmayan koşullarda emeklerinin sömürülmesine asla izin vermeyiz.

Gittiğiniz her yerde ifade edin; iktidar olduğumuzda en geç 2 yıl içinde bütün Suriyeli kardeşlerimizi kendi ülkelerine göndereceğiz. Davulla zurnayla göndereceğiz.

İstanbul’da Suriyelilerle konuştum. ‘Nasıl göndereceksiniz bizi?’ Söyleyeyim, anlattım onlara da. Bir; İktidarımızda öyle düşmanca bir dış politika yok. Önce gideceğiz karşılıklı büyükelçiler açacağız.

Suriye’de, Türkiye’de büyükelçilikler olacak. Yeter mi? Hayır. İki; Buradan gidecek olan Suriyelilerin evi yok, okulu yok, hastanesi yok, kreşi yok. Bunları yapacağız. Avrupa Birliği’nden sağlayacağımız fonlarla bunların tamamını yapacağız. Yolunu, okulunu, köprüsünü, kreşini, hastanesini, hepsini yapacağız. Yeter mi? Yine yetmez.

Üç; Bunlar kendi ülkelerine gittiği zaman bunların can ve mal güvenliğini olması lazım, yeni bir saldırıya muhatap olmamaları lazım. Bunun da altyapısını oluşturacağız, sözleşmesini imzalayacağız.

Dört; Bunların çalışması lazım. O zaman diyeceğiz ki bizim sanayicilere, iş dünyasına, ‘Gidin kardeşim Suriye’de bu bölgelerde fabrika kurun.’ Eskiden fabrikalar vardı zaten. ‘Kurun, sizden vergi almayacağız.

‘Tek şartımız var, kazandığınız parayı Türkiye’ye getirin. O kadar.’ Emin olun kısa süre içinde fabrikalar kurulur bu teşvikle ve bu insanlar niye Türkiye’de asgari ücretin yarısına ve sefalet içinde çalışsın?

Bunu anlattığım zaman Suriyeliler dediler ki, ‘Bunlar olursa zaten biz hiç burada kalmayız. Kendi toprağımıza gideriz.’ Bizim çözümümüz insani bir çözümdür. Zorla yaka paça tutup da oraya göndermiyoruz.

Onları ateşin içine de atmıyoruz. Herkesi insani koşullar altında kendi ülkesine gönderiyoruz. Bunu da gittiğiniz her yerde anlatın.

Türkiye güçlü bir ülke. Türkiye bütün sorunlarını çözebilir. Diyeceksiniz ki; ‘Hiç meraklanma, sorununu biliyorum, dertlerini de biliyorum ama az kaldı. Şu sandık gelecek, biz bu işleri çözeceğiz. 6 ayda Türkiye’ye nefes aldıracağız. ‘Oh be’ diyecekler.

3Y ile geldiler bunlar iktidara. ‘Yoksullukla mücadele edeceğiz’ dediler. Milyonlar yoksul, derin yoksulluktan söz ediyoruz. ‘Yasaklarla mücadele edeceğiz’ dediler. Gençler tweet atmaktan korkuyorlar, ‘Tweet atarsam başıma bir bela gelir mi?’ diye. O gençler sandığa gittikleri zaman nasıl davranacaklarını çok iyi biliyorlar.

“Biz cebimize değil, halka çalışacağız”

Bizim iktidarımızda en rahat bizi eleştireceksiniz. Size bu özgürlüğü vereceğiz. ‘Yolsuzlukla mücadele edeceğiz’ dediler. Bu iktidar, devleti soyulacak organ olarak görüyor. ‘Ne kadar soyarsam o kadar kardır’ diyor.

Öyle bir noktaya getirdiler ki, devleti soymanın fetvasını bile aldılar. Sultanın sofrasına oturan alimin fetvası geçersizdir.

3Y ile geldiler, 3Z ile bunları göndereceğiz. Gönderenlerin başında da Z kuşağı gelecek. Ne kadar güzel değil mi? Zorbalık yaptılar, zulüm yaptılar ve zam yağmuruyla bu milleti mahvettiler. Geliyor gelmekte olan. Uyumasınlar. Geleceğiz.

Ahlakımızla, edebimizle, adalet duygumuzla geleceğiz. Hiç kimseyi ötekileştirmeyeceğiz. Bütün vatandaşların sorunlarına kilitleneceğiz. Biz cebimize değil, halka çalışacağız.”

Paylaşın

Kılıçdaroğlu’ndan Kurmaylarına ‘Seçim’ Talimatı

CHP Lideri Kılıçdaroğlu, kurmaylarına, “Ziyaret gerçekleştirdiğimiz kentlerde sandık güvenliği çalışmalarımızı parti örgütleriyle paylaşalım. Seçime her an hazırlıklı olmamız lazım. Gittiğiniz her yerde sorunlarla birlikte çözüm önerilerini de vatandaşa anlatın” talimatını verdi.

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Parti Meclisi (PM), Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu başkanlığında toplandı. Edinilen bilgiye göre, PM üyelerine Merkez Bankası Şahap Kavcıoğlu ile yaptığı görüşmeyi anlatan Kılıçdaroğlu, “Gittik. Merkez Bankası kararlarının iktisadın gereklerine uygun şekilde alınması gerektiğini söyledik. Fakat Merkez Bankası Başkanı uygun olmayan bir karar aldı” diye konuştu.

Ekonomideki kötü gidişat ve enerji fiyatlarındaki hızlı artışları değerlendiren CHP Lideri Kılıçdaroğlu, “Ülke için bunlar daha iyi günler. Vatandaşı kapkara bir kış bekliyor” dedi.

“Asla yapmaması gereken bir şeydi”

CHP Dış Politikadan Sorumlu Genel Başkan Başdanışmanı Ünal Çeviköz, dış politikadaki gelişmelere ilişkin bir sunum yaptı. Ardından konuşan Kılıçdaroğlu, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “Osman Kavala’nın serbest bırakılması’ çağrısı yapan 10 büyükelçiye yönelik “Bizim bunları ülkemizde ağırlamak gibi bir lüksümüz olamaz” ifadesini yorumladı. Kılıçdaroğlu, “Sorumluluk makamındaki birinin asla yapmaması gereken bir şeydi” değerlendirmesini yaptı.

“Seçime her an hazırlıklı olmamız lazım”

Cumhuriyet’ten Erdem Sevgi’nin haberine göre, partinin seçim güvenliğine yönelik hazırlıklarını yürüten CHP Genel Başkan Yardımcısı Onursal Adıgüzel de yapılan çalışmalara ilişkin bilgi aktardı. Kılıçdaroğlu da, PM üyelerine, “Ziyaret gerçekleştirdiğimiz kentlerde sandık güvenliği çalışmalarımızı parti örgütleriyle paylaşalım. Seçime her an hazırlıklı olmamız lazım. Gittiğiniz her yerde sorunlarla birlikte çözüm önerilerini de vatandaşa anlatın” talimatını verdi.

Paylaşın

Kılıçdaroğlu’ndan Adaylık Açıklaması: Ona İttifak Karar Verecek

CHP Lideri Kılıçdaroğlu, Cumhurbaşkanı adaylığına ilişkin, “Ona ittifak karar verecek. Biz bir araya gelen zaman zaman istişare eden bir ittifakız. Dolayısıyla bizim kalkıp da ittifakın diğer bileşenlerini tamamen devre dışı bırakıp ben cumhurbaşkanı adayı olacağım diye ortaya çıkmak gibi bir anlayışımız yok. Oturulur, karar verilir ona göre bir yol haritası belirlenir” açıklamasında bulundu.

Muhtarlar, sivil toplum kuruluşları, esnaf ve vatandaşla buluşmak üzere Kars’a giden CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, burada gazetecilerin sorularını yanıtladı. T24’ten Eray Görgülü’nün haberine göre, Kılıçdaroğlu, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın 10 büyükelçinin Osman Kavala çağrısına verdiği “Bu Soros artığını savunanlar, bunu nasıl bıraktırırız gayreti içindeler. Bizim bunları ülkemizde ağırlamak gibi bir lüksümüz olamaz” yanıtıyla ilgili soru üzerine şunları söyledi:

“Gazeteci Erdoğan’a şu soru soruyu sordu mu acaba? Siz Soros’la hangi gerekçeyle fotoğraf çektirdiniz ve aynı masaya oturdunuz? En büyük Sorosçu Erdoğan’dır. Soros’la masaya oturdu. Onunla kim bilir ne pazarlıklar yaptı? Erdoğan’ın, Soros’la masaya niçin oturduğunu, hangi gerekçeyle oturduğunu çıkıp millete anlatması lazım. Dışarıdan Türkiye’ye müdahaleyi doğru bulmam. Biz kendi sorunumuzu kendimiz çözeriz. Nitekim bu ülkeye demokrasiyi ilk seçimlerde getireceğiz. Bunu bütün dünya, batısı da doğusu da bu gerçeği görecekler.”

“Erdoğan onları benim külahıma anlatsın”

Kılıçdaroğlu, Erdoğan’ın “siyasi cinayetler işlenebilir” iddiası ile ilgili “Tamamen deli saçması. İspatlamakla yükümlüsün” sözlerine de yanıt verdi. Savcılığa bu konuda dilekçe verdiklerini hatırlatan Kılıçdaroğlu, şunları söyledi:

“Erdoğan, hangi gerekçeyle Meral Akşener’i ve beni tehdit etti? ‘İktidara talip olmaktan vazgeçin’ dedi. Önce bunun yanıtını alması lazım savcılık. Bunun yanıtını aldıktan sonra biz gerekli cevabı veririz. Çünkü tehdidi yapan ben değilim. Tehdidi yapan devletin bir numarası. Milli İstihbarat ona bağlı, emniyet istihbarat ona bağlı. Adalet Bakanlığı, Emniyet Genel Müdürlüğü ona bağlı. O kişi tehdit ediyor. Sayın Meral Akşener’i tehdit ediyor. ‘Dur daha başına neler gelecek’ diyor, ne demek bu? Beni tehdit ediyor.”

Çubuk’ta kendisine yönelik linç girişimini de hatırlatan Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti:

“Kim yaptı bu linç girişimini? Sorguladın mı, sorgulamadın. Devletin derinliklerinde kim karıştırıyor bu olayları? Neden ağır cezada yargılanmıyor bu insanlar da neden Çubuk’taki mahkemede yargılanıyor? Erdoğan onları benim külahıma anlatsın.”

18 Ekim’de iki kriter: Suç ve kanuna aykırılık

Kılıçdaroğlu, suç işleyen ve hukuka aykırı işlemlere imza atan bürokratlara yaptığı “18 Ekim milat” uyarısına da açıklık getirdi. Söz konusu miladın Anayasa’da konusu suç olan işleri kapsamadığını belirten ve “Benim affetme yetkim yok” diyen Kılıçdaroğlu, 18 Ekim tarihinin konusu suç olmayan ancak kurallara aykırılık taşıyan iş ve işlemler için belirlediklerinin altını çizdi. Kılıçdaroğlu, 18 Ekim ile ilgili soruya şu yanıtı verdi:

“İktidara geldiğimizde onların hepsini yapacağız. Siz de göreceksiniz. Adaleti getireceğiz. Altını özenle çizeyim. Suç işleyen, konusu suç olan. Çünkü Anayasa’da ‘konusu suç olan bir işi emir gelse dahi yapmayacaksınız’ diyor. Konusu suç olan, konusu suç olduğu halde yukarıdan gelen talimatın gereğini yapan zaten suç işlemiş olur. Konusu suç teşkil edenler hariç. Çünkü benim affetme yetkim yok. Onun için özel bir yasa çıkması lazım. İki şey var. Bir, kanuna aykırılık, suç değil. Kanuna aykırılık varsa yazılı talimat alırsa yapmak zorunda zaten. Dolayısıyla buna bir şey diyemeyiz. Onun için 18 Ekim’i koyduk. ‘Şunu şuraya götür’ diyor. Götürmesinin kamu açısından bir sürü sıkıntısı var. ‘Bu doğru değildir’ diyor, yazılı talimat veriyor ‘yapacaksın’ diyor. Bu, konusu suç değil ama kurallara aykırı bir iş. Dolayısıyla yasa yapacaksın diyor memura, yazılı talimat geldiği için senin hakkında hiçbir şey yapılmaz. Ama konusu suç ise, o Anayasa’da yer alıyor, o talimat gelsin gelmesin işlenmişse gereği yapılır.”
‘Milletin sırtına binmişler, kene gibi milletin kanını emiyorlar’

Kılıçdaroğlu, erken seçim çağrılarına yönelik bir soru üzerine de şunları söyledi:

“Biz çağrıyı Erdoğan gitsin diye yapmıyoruz. Biz çağrıyı milletin sırtına daha ağır yükler gelmesin diye Erdoğan’ı kurtarmak için yapıyoruz. Yani milletin sırtına binmişler. Kene gibi milletin kanını emiyorlar. Saray ve şürekası perişan ettiler milleti. Dolar bazında ihale veren, devlete dolarla borç veren insanların tamamı kazandı. Köprüden, yoldan, tünelden geçen, dolarla bu işten gelir elde edenlerin tamamı kazandı. Kaybeden kim? Bu ülkenin fakir fukarası, çiftçiden emeklisine, sanayicisine kadar herkes kaybetti. Bu, nereye kadar götürecek ülkeyi? Tam bir felakete götürüyor. Bir ekonomik buhran giderek derinleşiyor. Biz aslında dediğim gibi toplum daha büyük maliyetlere katlanmasın diye, yoksa geçen her gün zaten bizim lehimize, onun lehine değil. Biz bunun da farkındayız ama biz Erdoğan’ı değil ülkeyi düşünüyoruz. O ise sadece sarayı düşünüyor. Ben burada oturayım, ne kadar uzun süre oturursam o kadar daha zenginleşirim diyor. Ben zenginleşirim, çoluğum çocuğum zenginleşir, bizim çevremiz zenginleşir, onun da amacı o. Çünkü Erdoğan ve çevresi devleti soyulacak organ olarak görüyorlar. Ne kadar çok soygun yaparlarsa o kadar amaçlarına ulaşmış olacaklar.”

Adaylık yanıtı: Ona ittifak karar verecek

Kılıçdaroğlu, Cumhurbaşkanı adaylığına ilişkin soru üzerine de, “Ona ittifak karar verecek. Biz bir araya gelen zaman zaman istişare eden bir ittifakız. Dolayısıyla bizim kalkıp da ittifakın diğer bileşenlerini tamamen devre dışı bırakıp ben cumhurbaşkanı adayı olacağım diye ortaya çıkmak gibi bir anlayışımız yok. Oturulur, karar verilir ona göre bir yol haritası belirlenir” yanıtını verdi.

Kılıçdaroğlu, 2023 seçimlerine “Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem” vaadiyle gitmeye hazırlanan 6 muhalefet partisinin ortak çalışması sonucunda liderlerin bir araya gelip gelmeyeceğine yönelik soru üzerine de, “Görüşmeye bağlı, önce bir ilkelerin netleşmesi ve kabulü gerekiyor. Netleştikten sonra, liderler bir araya gelip bunu imzalasınlar mı, yoksa genel başkan yardımcıları bunu bir araya gelip imzalasınlar mı? O aşamada oturulur konuşulur” ifadesini kullandı.

“Yetkiyi bir kişiye vermişler, bu saatten sonra olmaz”

İktidarın mevcut sistemin eksiklerini giderecek şekilde meclisin güçlendirilmesine yönelik bir çalışma yapması halinde buna destek verip vermeyecekleri sorusu ile ilgili “Otoriter bir yapıyla aynı masaya oturmayız” diyen. Kılıçdaroğlu, revizyon olasılığı görüp görmediğine ilişkin de şöyle konuştu:

“Neyini revizyon edecekler? Bütün yetkiyi zaten bir kişiye vermişler. O bir kişinin talimatı Bahçeli için de geçerli, MHP’li milletvekilleri için de AK Parti milletvekilleri için de geçerli. Bunların bir düşünce üretme kapasiteleri artık yok. Bu saatten sonra olamaz zaten. Yetki oraya verilmiş. Yetkilerini belki az bulup, parlamentonun yetkilerini biraz daha nasıl kısıtlayabiliriz diye düşünebilirler. Belki böyle bir düzenleme getirebilirler. Ona da Bahçeli ne der bilmiyorum.”

“Tezkereyi MYK’da görüşeceğiz”

Irak ve Suriye’ye sınır ötesi operasyon için Cumhurbaşkanı’na verilen yetkinin iki yıl daha uzatılmasını öngören ve TBMM Başkanlığına sunulan Cumhurbaşkanlığı tezkeresi ile ilgili soru üzerine de, “Daha henüz MYK’da görüşmedik. Daha vaktimiz var, yeni geldi. Ayak üstü bir görüştük. İçeriğini sordum arkadaşlara. Bir önceki tezkereden farklılık var mı yok mu? MYK’da görüşeceğiz, tavrımızı belirleyeceğiz” dedi. Kılıçdaroğlu, AK Parti’nin tezkereyi iç politika malzemesi yapmak istediği eleştirileri ile ilgili de, şöyle konuştu:

“AK Parti’nin ne yapacağından çok Erdoğan’ın ne yapacağını sormak lazım. Çünkü AK parti diye bir parti yok aslında. Bir kişi var orada. Orada AK Parti sırasında oturan milletvekillerinin bu bir kişiye itiraz etme, düşüncelerini ifade etme şansları zaten yok. Dolayısıyla o çerçevede bakmak lazım. Erdoğan ne yapar, Erdoğan’ın ne yapacağını kimse bilmez. Çünkü sağlıklı bir yönetim anlayışına sahip değil. Ne yapacağını kimse bilmiyor?”
Kılıçdaroğlu, Kars ziyareti çerçevesinde vatandaşın nasıl bir mesaj verdiği sorusunu da, “Bir an önce iktidara gelin ve bizi kurtarın” şeklinde yanıtladı.

Paylaşın

MB’nin Faiz Kararına Kılıçdaroğlu’ndan Sert Tepki: Millete İhanet

Merkez Bankası’nın faiz kararına sosyal medya hesabından yaptığı açıklama ile tepki gösteren CHP Lideri Kılıçdaroğlu, “Bu yapılanlar ya millete ihanet ya da bir sağlık sorunu… Başka bir izahı yok!” dedi.

Haber Merkezi / CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası’nın (TCMB) politika faizini yüzde 18’den yüzde 16’ya indirme kararına sosyal medya hesabı üzerinden yaptığı açıklama ile çok sert tepki gösterdi.

CHP Lideri Kılıçdaroğlu, açıklamasında, “Ülkenin şerefli bürokratlarına seslendim; bir de tabii ki şahsın bürokratları var. Onların ne olduğu bugün daha da aşikar oldu. Şahıs ve şürekası ülkeyi açlığa doğru götürüyor. Bu yapılanlar ya millete ihanet ya da bir sağlık sorunu… Başka bir izahı yok!” ifadelerini kullandı.

TCMB Para Politikası Kurulu (PPK), gün içerisinde faiz kararını açıklamıştı. MB, politika faizini yüzde 18’den yüzde 16’ya indirmesiyle, yükselişe geçen Dolar ve Euro kuru, rekor kırmıştı. MB, enflasyonun yüzde 20’ye yaklaşmasına rağmen 23 Eylül’de 100 baz puan faiz indirmişti.

Dolar/TL’de bugün görülen yeni zirveyle, 5 Eylül 2021 tarihinde Cumhurbaşkanı onayıyla açıklanan Hazine ve Maliye Bakanlığı imzalı Orta Vadeli Program’da (OVP) 2022 yılı için öngörülen ortalama 9,27’lik beklenti de şimdiden aşılmış oldu.

Paylaşın

CHP Lideri Kılıçdaroğlu’ndan Bürokratlara Bir Çağrı Daha!

Sosyal medya hesabından bir paylaşımda bulunan CHP Lideri Kılıçdaroğlu, “Sayın Bürokratlar, Bugün kararlar alırken, düsturunuz sadece milletimizin refahı olsun. Siz bu milletin onurlu evlatlarısınız, bunu hiç unutmayın” ifadelerini kullandı.

Haber Merkezi / CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, bürokratlara bir çağrıda daha bulundu. Kılıçdaroğlu, sosyal medyadan paylaştığı mesajda, “Sayın Bürokratlar, Bugün kararlar alırken, düsturunuz sadece milletimizin refahı olsun. Siz bu milletin onurlu evlatlarısınız, bunu hiç unutmayın” dedi.

CHP Lideri Kılıçdaroğlu, geçen hafta da sosyal medya hesabından paylaştığı video ile devlet memurlarına seslenmişti. Kılıçdaroğlu, “18 Ekim Pazartesi itibariyle bu düzenin illegal isteklerine verdiğiniz tüm desteğin sorumluluğu size de ait olmaya başlayacaktır. ‘Emir almıştım’ diyerek bu kirli işlerden sıyrılamazsınız. Size kanun dışı her ne yaptırılıyorsa Pazartesi itibariyle durun” demişti.

Kılıçdaroğlu, “Bu ülkenin bürokratlarına sesleniyorum; halkımızı da şahit olmaya davet ediyorum.” notuyla paylaştığı videoda şu ifadeleri kullanmıştı;

“Lağım kokusu yine her yeri sardı”

“Sevgili halkım; bugün devletimize hizmet eden memurlarımıza yani bürokratlarımıza önemli bir hususta seslenmek istiyorum, sizi de buna şahitlik etmeye davet ediyorum. Unutmayın, Türkiye Devleti’ni şahıs devletine dönüştürmüş bir kişi ve ailesi var. Bu şahsın ve ailesinin kişisel çıkarlarına hizmet etmeye zorlamış bir kısım devlet memurları var. Bazıları çok baskı altında. Bunun da elbette farkındayız. Ancak unutulmamalıdır ki devlete değil, şahsi çıkarlara hizmet etmenin sorumluluğu var. TÜGVA rezaletini hep beraber izliyoruz. Lağım kokusu yine her yeri sardı. Şahıs ve ailesi, vakıf süsü verdikleri bir paralel yapı ile devleti zapturapt altına almaya çalışmış.

Sevgili halkım; herhalde neyi çaldıklarının farkındasınız. Çalınan çocuklarınızın memuriyetidir yani geleceğidir. Bu sistemde Erdoğan ve şürekasının kurdukları vakıfların tezgahından geçmeyenlerin, memur olmalarının neredeyse imkânsız hale getirildiği görülmektedir. Daha önce memur olanların da görevde yükselmeleri, TÜGVA tezgahından geçmelerine bağlanmıştır. Böylece kamuda yapmak istedikleri ne kadar illegal iş, rant, mafyatik çıkar varsa bunları yapacak memur militanlar düzene eklemlenmiştir. Şimdi hepimizin gördüğü, bildiği bir şey daha var. İktidarın değişmesine az kaldı. İktidar değiştiğinde soruşturmalar başlayacak ve eminim ki bu bürokratların bir kısmı ‘efendim emir aldık uygulamak zorunda kaldık’ diyeceklerdir.

“Siz Erdoğan ailesinin değil, bu devletin şerefli memurlarısınız”

İşte bunu diyerek sıyrılırım diye düşünen, sarayın baskısına boyun eğerek kanun dışına çıkmış o devlet memurlarına buradan seslenmek istiyorum. Cenap Şahabettin’in bir sözü var, der ki: ‘En ağır angarya faydasızlığından emin olduğunu işi vazife namına ifa etmektir.’ Açıkça söylüyorum; vazife namına mafyatik düzene hizmet edemezsiniz. Kanun dışı işleri, emir olarak telakki edemezsiniz. Siz Erdoğan ailesinin değil, bu devletin şerefli memurlarısınız. Kamil akla gelmeniz için, Kılıçdaroğlu abinizin, amcanızın bu size son çağrısıdır.

18 Ekim Pazartesi itibariyle bu düzenin illegal isteklerine verdiğiniz tüm desteğin sorumluluğu size de ait olmaya başlayacaktır. ‘Emir almıştım’ diyerek bu kirli işlerden sıyrılamazsınız. Size kanun dışı her ne yaptırılıyorsa, pazartesi itibariyle durun. Bu illegal, paralel sistemlerden elinizi eteğinizi çekin. Size bunları yaptıranlara farklı bir muamele olacak elbet. Çünkü Sadi’nin dediği gibi, ‘Zalimleri bağışlamak, yoksullara cefadır.’ Söylediklerimi özetlemem gerekirse, Türkiye Devleti yeniden halkın devleti olma yoluna girmiştir. Kurumları, bir şahsın ve ailesinin ahırına dönüştürenler, elbette ki hesap verecektir.

“Sizler hala kendinizi bu pislikten sıyırma şansına sahipsiniz”

TÜGVA benzeri vakıfların üzerine çöktükleri devletin malları, hazineye iade edilecektir. Sizler hala kendinizi bu pislikten sıyırma şansına sahipsiniz. Bu şansı kullanın. Siz de şahit olun halkım. Konuşmama son vermeden önce, buradan bir selam göndermek istiyorum; memur Teoman, seni unuttuk zannetme kardeşim; aklımızdasın, gönlümüzdesin, hakkını alacaksın.”

Paylaşın

Kılıçdaroğlu Ve Akşener’den Kritik Görüşme: Ortak Açıklama

Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ve İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, CHP Genel Merkezi’nde bir araya geldi. Kılıçdaroğlu ve Akşener, görüşme sonrası düzenledikleri ortak basın toplantısında gündeme dair önemli açıklamalarda bulundu.

Haber Merkezi / Konuşmasına “Sayın Kılıçdaroğlu ve ekip arkadaşlarını İYİ Partide beraber çalıştığım ekip arkadaşlarımla beraber ziyaret ettik” cümleleriyle başlayan Akşener, açıklamalarının devamında şu ifadeleri kullandı;

“Biz iyileştirilmiş, güçlendirilmiş parlamenter sisteme dair bir çalışma yapmıştık ve yaz tatili gelmeden önce kamuoyuyla paylaşmıştım arkadaşlarımızın yaptığı çalışmayı, partimiz adına bu çalışmayı diğer siyasi partilere de takdim etmek üzere bir ziyaret sistemi oluşturduk. Bugün de CHP’ye hem bu çalışmamızı resmi olarak takdim ettik, hem de Sayın Kılıçdaroğlu ve arkadaşlarıyla Türkiye’ye dair belirli konularda, önemli konularda, ekonomi başta olmak üzere, dış politika başta olmak üzere istişarede bulunduk.

İstişarenin Türkiye açısından çok önemli olduğuna, fikir teatisinin, dilin ortaklaşması, Türkiye’ye dair çözümlerin somutlaşması açısından çok önemli olduğuna inanıyoruz. Türkiye’de uzun zamandır istişare kavramı kayboldu. Bizlerin, Millet İttifakının 31 Mart’a göre iki partisi, 24 Haziran’a göre dört partisinin, Millet İttifakını oluşturan dört partinin istişare kavramını tekrar Türkiye’nin gündemine getirmesini önemli buluyorum ve bizi yönetenlere de ‘ben yaptım oldu’ fikrinin Türkiye’yi getirdiği nokta açısından onların da dönüp istişare kavramını tekrar hayatlarına almasına örnek olması gerektiğini düşünüyorum. Misafirperverliğiniz için çok teşekkür ederim arkadaşlarınıza ve size, sağ olun”

“Türkiye’yi hep birlikte inşa edeceğiz”

CHP Lideri Kılıçdaroğlu ise açıklamasında şunları söyledi; “Efendim Sayın Genel Başkan ve arkadaşlarıyla güzel bir toplantı gerçekleştirdik. Sayın Genel Başkanın da ifade ettiği gibi Türkiye’nin pek çok sorunu var. Hemen hemen her alanda ciddi sorunlar var ve bu sorunlardan Türkiye’nin arınması lazım. Türkiye’nin kendisine yeni bir yol haritası çizmesi, daha güçlü, daha dinamik bir yapıya ulaşması lazım. Bunun için de istişarelerde bulunduk, karşılıklı görüş alışverişinde bulunduk.

Zaman zaman Sayın Genel Başkan ve arkadaşları, zaman zaman ben ve benim arkadaşlarım karşılıklı düşüncelerimizi aktardık. İyileştirilmiş ve güçlendirilmiş parlamenter sistemle ilgili olarak da bize bir çalışma verdiler, kendilerine yaptıkları bu güzel çalışma dolayısıyla da teşekkür ederim. Ayrıca 6 siyasi partinin Genel Başkan Yardımcıları bu konuda bir çalışma yapıyorlar, o konuda da arkadaşlar bilgi verdiler.

Ben şunu ifade etmek isterim. Türkiye’nin çözülemeyecek hiçbir sorunu yoktur. Sorumlu politikacılar olarak bizler, bütün sorunlara kilitlenmiş vaziyetteyiz. İnşallah bütün bu sorunlardan Türkiye’yi kurtaracağız; güzel, yaşanabilir, huzur içinde bir Türkiye’yi hep birlikte inşa edeceğiz.”

Soru / Cevap

Soru; Efendim, geçtiğimiz günlerde 10 ülkenin büyükelçisi, Osman Kavala’nın serbest bırakılması yönünde çağrı yaptı. Dışişleri Bakanlığından bu çağrıya bir tepki söz konusu oldu. Sizin bu konuya ilişkin değerlendirmeniz ne olacak?

Meral Akşener; Şimdi Osman Kavala sizin tanımınıza göre Sorosçu öyle mi? Peki Soros’la masaya kim oturdu? Ben ve Sayın Kılıçdaroğlu değil. Sizi hiç hatırlamıyorum, ben hiç oturmadım. Dolayısıyla Dışişleri Bakanlığına böyle bir talepte bulunulmasını doğru bulur muyuz? Hayır bulmayız. Ama böyle taleplerin Türkiye’ye yapılır olmasına yol açmayı da doğru bulmayız. Dolayısıyla Rahip Brunson’u hatırlatan eylem ve söylemlerden Türkiye’nin uzak durmasının, Türkiye’nin itibarını öne koymasını tavsiye ederiz. Dolayısıyla bütün bunların önüne geçecek tek yol gerçekten hukukun işletilmesidir, Türkiye’deki hukuku, yargıyı oluşturan kurumların işlemesidir. Dolayısıyla söyleyeceğim budur.

Kemal Kılıçdaroğlu; Türkiye Cumhuriyeti Devleti, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin kararlarına uyacağı sözünü verdi, bunun için de bir anayasa değişikliği gerçekleşti ve bu anayasa değişikliği TBMM’den oybirliğiyle çıktı. Bir ülkenin itibarı, imza attığı bir sözleşmenin arkasında durmaktır. İmza attığınız bir sözleşmenin gereğini yapmıyor ve arkasında durmuyorsanız itibar kaybeden Türkiye ve onu yönetenler olur. Biz Türkiye’nin itibarının her yerde, her alanda, her sahada korunmasını isteriz. Dolayısıyla Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin bir kararı varsa o kararın da uygulanmasını isteriz. Eğer Türkiye gerçekten demokratik bir ülke ise, bir hukuk devleti ise bu çerçevede hareket etmesi lazım.

Bir şeye de dikkatinizi çekmek isterim; Sayın Genel Başkan da ifade etti, Türkiye’ye dışarıdan yapılacak hiçbir müdahaleyi doğru bulmayız. Ama dışarıdan müdahale etmesine ortam hazırlayacak yönetimi de kabul etmeyiz, öyle bir yönetim de olmaz. Türkiye, hukuk devleti kuralları içinde gereğini yapar ve hepimiz de gereği yerine geldi diye herhangi bir düşünce, farklı bir düşünce ifade etmeyiz. Ama geldiğimiz nokta maalesef üzücü bir nokta.

Soru; Efendim, Bülent Arınç katıldığı bir canlı yayında CHP’nin oylarının arttığını söyledi. Artmasının sebebi olarak da laiklik ve Kemalist çizgiden uzaklaştığınızı söyledi. Bu konuyla ilgili ne düşünüyorsunuz bu birinci sorum. İkinci sorum da, TÜSİAD Başkanının önceki gün yaptığı konuşmada; laikliğe, yargı bağımsızlığına ve Merkez Bankası bağımsızlığına vurgu yapması, aynı zamanda İstanbul Sözleşmesinden Türkiye’nin çekilmesinin anlamsız olduğunu ifade etmesi hakkında iki Genel Başkan ne düşünüyor?

Kemal Kılıçdaroğlu; Öncelikle şunu söyleyeyim, Sayın Bülent Arınç’ın CHP’nin oyları önümüzdeki süreç içinde artacak diye bir ifade de bulunması güzel bir şey. Zaten hayatın bir gerçeği, gerçeği Sayın Bülent Arınç da görüyor, gördüğü içinde çok mutluyuz. İkinci sorunuz TÜSİAD Başkanı. TÜSİAD Başkanı da, TÜSİAD yönetimi de hiç üzülmesinler Türkiye’ye gerçek anlamda demokrasiyi getireceğiz, hukukun üstünlüğünü getireceğiz, yargı bağımsızlığını getireceğiz, bu konuda kararlıyız.

Meral Akşener; Şimdi mahşerin dört atlısı üzerimize üzerimize geliyor dedi Sayın Başkan. Doğrudur. Laiklik konusundaki hassasiyet üzerinden sordunuz. Yıllardır şunu söylerim, laiklik bir hukuk kuralıdır. Yani o ülkenin kanunlarının ilahi vahiye göre mi olacak, yoksa insan için mi hazırlanacak ona karar veren bir hukuk terimidir, hukuk normudur. Dolayısıyla laikliği bugüne kadar siyasetçiler konuştu, laikliği bugüne kadar işadamları konuştu, din adamları konuştu ama hukukçuların konuştuğu hiç görülmedi, ortadan kayboldu gitti. Şimdi laiklik aynı zamanda yapılacak kanunların ruhunu vaaz ettiğine göre, onun normu olduğuna göre, demek ki aynı zamanda insana göre, insan için yapılmasını vaaz ettiğine göre, onun normu olduğuna göre 21.yüzyılın yeni değer setlerine uygun kanunların ve bir hukuk anlayışının ortaya konulması gerektiğini de vaaz ediyor. Şimdi iş adamları açısından laikliğin önemi, hukukun üstünlüğü artı adaletle alakalı bir konu. Dolayısıyla ekonominin patronu güvendir, güveni oluşturacak olan hukuktur, hukukun üstünlüğüdür, adalettir ve ona bağlılıkta demokrasidir. Dolayısıyla demokrasiyle laikliğin yan yana oluşunun bugünlerde daha iyi anlaşılmış olmasını, anlaşılıyor olmasını çok olumlu bulduğumu ifade etmek isterim. Ama hukukçuların konuşması gereken bir norm olduğunu, bugüne kadar da habire başka başka alanlarda konuşulduğu için laikliğin ne olduğunun bir türlü anlaşılamadığını da sorunuzla irtibatlı olarak anlatmak isterim, tekrar hatırlatmak isterim.

Soru; Efendim bugün Irak ve Suriye tezkereleri Meclis Başkanlığına gönderildi. Tezkerelerle ilgili her iki partinin tutumu ne olacak?

Meral Akşener; Biz TBMM’ye gelen bütün tezkerelerle ilgili olarak önceden bir ekip kurarız. Bunu daha evvel de bir sanıyorum Demokrat Parti’yi ziyaretim sonrasında söylemiştim. Bu konunun uzmanı arkadaşlarımız üzerinden bir ekip kurarız, onlar tartışırlar, bir rapor ortaya çıkarırlar sonra da milletvekili arkadaşlarımızla bu paylaşılır. Çünkü milletvekili arkadaşlarımız evet veya hayır diyecekleri için. Bu çalışmayı yaptırdık ve o raporun sonucunda milletvekili arkadaşlarımıza ve bana sunulan raporda eleştirilerimiz baki kalmak kaydıyla evet oyu vereceğimizi buradan ifade etmek isterim.

Kemal Kılıçdaroğlu; Yetkili organlarımızda görüşeceğiz. Dün geldi, arkadaşlar ön görüşmeleri yaptılar, daha sonra MYK’da bu konuyu ayrıntılı olarak görüşüp kararımızı parlamentoda ifa edeceğiz.

Soru; Efendim parlamenter sistem çalışmalarının devam ettiğini belirttiniz. Siz de önerinizi sunduğunuzu söylediniz. Kurmaylarınız da yeni ana ilkeler üzerinde bir uzlaşma sağlamaya çalışıyor. Hatta dünkü toplantıdan sonra yazılı olarak artık bir metin haline dönüşmeye başladığı bilgileri gelmişti. Bu anlamda bu ne zaman bir sonuca varır? Aynı zamanda Sayın Akşener’in ziyaretleri devam etmişti diğer partilere. İttifakın büyümesine dair bir izleniminiz oldu mu, birçok farklı partiye gittiniz, parlamenter sistem üzerine de değerlendirmeler yaptınız, nasıl geri dönüşler aldınız efendim? Sizden de yine bu sürece ilişkin ne zaman liderler olarak bir yanıt alabileceğiz parlamenter sistemle ilgili?

Meral Akşener; Şimdi biz iyileştirilmiş, güçlendirilmiş parlamenter sistemle ilgili yaptığımız çalışmayı siyasi partilerin Genel Başkanlarına ve onların uygun gördüğü arkadaşlarına takdim ediyoruz. Aynı zamanda da Türkiye’ye dair görüşlerimizi karşılıklı olarak paylaşıyoruz ve bir istişare ortamı oluşturmaya çalışıyoruz. Bu arada Sayın Sarıgül’le de bir görüşme yaptık, o bizi ziyaret etmişti. Aynı şekilde Sayın Temel Karamollaoğlu bizi ziyaret etmişti, onunla da aynı biçimde bu görüşlerimizi paylaştık, karşılıklı istişarede bulunduk. DSP’yle de bir… Onlar bizi ziyaret etmişlerdi fakat çok yoğundu Genel Başkanları sanıyorum önümüzdeki süreçte bir görüşme imkanımız olacak.

Şimdi bütün bunların neticesinde birincisi bu istişareyi çok önemsiyoruz biz karşılıklı görüş alışverişini Türkiye’de tekrar hakim kılabilmeyi. Ben 22 aydır arkadaşlarımla Anadolu’yu geziyorum, ilçe ilçe esnaf geziyorum, orada birçok insan görüyoruz ve Türkiye’de dedikodular üzerinden, iftiralar üzerinden, hakaretler üzerinden ama dertler üzerinden olmayan bir siyasi atmosfer var. Bir ayağı bu gezilerimizle bu gerçek dertleri görüp, o gerçek dertler üzerinden konuşmak ve seçmeni velinimet yapmak. Bir diğer yönüyle de rekabet edebiliriz, biz bütün siyasi partiler birbirimizle rekabet edebiliriz ama Türkiye adına, milletimiz adına, devletimiz adına ve seçmenimiz adına bu rekabeti işbirliği içinde de yapma imkanımız var. Dolayısıyla bunları başarmaya yönelik bir fener tutmaya çalışıyoruz. Buralardan da son derece verimli sonuçlar aldık. Konuşmak kadar güzel bir şey yok, karşılıklı konuşmak kadar güzel bir şey yok. Önyargıların ortadan kalktığı, birbirinizi anlamaya çalıştığınız bir sistem bu.

Şunu söyleyebilirim, parlamenter sisteme dair ana hatlarıyla bu ziyaret ettiğimiz arkadaşlarımızın siyasi partilerin Genel Başkanlarının hiçbirinin bir itirazı yok. Onlarla da zaten 6 siyasi partinin Genel Başkan Yardımcıları şu anda birlikte çalışıyorlar. O dediğiniz metin, biz Sayın Genel Başkanımızla beraber sorduk, Sayın Erkek Beyefendi’ye sorduk, Aralık ayı gibi bize sunulacak, Genel Başkanlara sunulacak bir metnin çıkacağını söyledi. İnşallah her şey iyi olacak.

Kemal Kılıçdaroğlu; Evet, Aralık ayında umarım 6 siyasi partinin de üzerinde uzlaştığı temel ilkeler ortaya çıkmış olur. Bu çerçevede arkadaşlar çalışmaları yapıyorlar, Aralık ayı çok geç bir ay da değil zaten. Dolayısıyla çalışmalarında arkadaşlara başarılar diliyoruz.

Soru; HDP Eş Başkanı Pervin Buldan Ağrı’da ‘şimdilik demokratik muhalif olduklarını ama ileriki dönemde demokratik iktidarın bir parçası olabileceklerini’ söyledi. Bunun bakanlık teklifi olabileceği söyleniyor, böyle bir yorum yapıldı bu açıklaması sonrası. İki Genel Başkandan da bununla ilgili bir yorum alabilir miyim?

Meral Akşener; Neresinden bakalım? Ortada seçim yok, ortada kurulmuş bir iktidar yok. Türkiye’de bizlerle ilgili bir şey olduğu zaman 10 adım sonrasında siz şunu yapacaksınız diye parmaklar sallanıyor. Bu demokratik değil. Dolayısıyla demin söyledim, dedikodular, iftiralar, hakaretler üzerinden o ona bunu dedi, bu buna şunu dedi üzerinden çok harika bir siyasi atmosfer vardı biz bunu yıkmaya kararlıyız. Ben Sayın Buldan’ın ne söylediğini bilmiyorum şu anda sizden duydum. Ama bizim gündemimizde böyle bir durum yoktur.

Kemal Kılıçdaroğlu; Gerçekten de ben de ilk kez sizden duyuyorum. Ama şunu gayet iyi biliyorum, Millet İttifakını bozacak acaba ne yapabiliriz böyle bir arayışın özellikle Cumhur İttifakında olduğunu da gayet iyi biliyorum. Ama ne yaparlarsa yapsınlar, hangi yola başvururlarsa vursunlar bu ülkenin insanlarının ferasetine güveniyorum. Onlar bizlerin bu memleket için çalıştığını, bu vatandaş için çalıştığını, herkesin huzur içinde yaşaması gerektiğini ve bunu da bizim hedef aldığımızı gayet iyi biliyor. Dolayısıyla bizim tek güvencemiz milletimiz.

Soru; Benim sorum Sayın Kılıçdaroğlu’na. Son dönemde yaptığınız açıklamalar cumhurbaşkanı adayı olacağınız şeklinde değerlendiriliyor. Özellikle Merkez Bankası ziyaretiniz ve bürokratlara yönelik yaptığınız açıklama. Öte yandan aynı dönemde İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu da önce Karadeniz’e, sonra Güneydoğu’ya gitti ve bu da kamuoyunda İmamoğlu cumhurbaşkanı adayı olmak istiyor şeklinde yorumlandı. İmamoğlu’nun böyle bir talebi var mı?

Kemal Kılıçdaroğlu; Bana gelmiş herhangi bir talep yok. Ayrıca giderken de zaten benden izin aldı.

Soru; HDP, TBMM’de üçüncü büyük parti konumunda. Şimdi 6 siyasi parti aynı masada parlamenter sisteme geri dönüş çalışmalarını yürütüyor ama bu noktada HDP’nin dışlandığı ve demokrasi ittifakı çağrısına yanıt alamadığı yönünde eleştiriler de var. Bir noktada muhalefet cephesinde HDP’yle masaya oturulması, liderler düzeyinde de, alt düzeyde parlamenter sisteme geri dönüşte HDP’nin de sürece dahil edilmesi noktasında görüşleriniz nedir acaba?

Meral Akşener; Bizim bu konudaki görüşümüz defalarca defalarca defalarca söylendi hem benim tarafımdan, hem arkadaşlarım tarafından. İYİ Partiye dair bahsettiğiniz siyasi partinin yani HDP’nin Eş Başkanları, farklı yöneticileri tarafından da bize dair de, İYİ Partiye dair de görüşler anlatıldı anlatıldı anlatıldı , tekrarında yani ancak zaman almış olur. Değişen bir şey yok, burada duruyoruz.

Soru; AK Parti Başkan Yardımcısı Erkan Kandemir’in bir açıklaması oldu, ‘Halkın, milletin sıkıntılarının farkındayız, ekiplerimiz tebdil-i kıyafet halkın arasında geziyorlar’ dedi. Özellikle tebdil-i kıyafet kısmı tartışmalara yol açtı. Sizin yorumunuz olacak, iki Genel Başkana da…

Kemal Kılıçdaroğlu; Allah aşkına ekonominin durumunu bilmek için tebdil-i kıyafetle gezmeye gerek var mı? Akıl alacak şey değil. Bunlar gerçekleri görmüyorlar mı, gazeteleri okumuyorlar mı, vatandaşları dinlemiyorlar mı? Sayın Genel Başkan Anadolu’yu karış karış geziyor. Ben Anadolu’yu karış karış geziyorum. Esnafla, çiftçiyle, emekliyle, işçiyle, işsizle konuşuyoruz. Bunlar zaten söylüyorlar. Bunlar acaba televizyon da mı izlemiyorlar? Sadece havuz medyasının televizyonlarını mı izliyorlar? Türkiye güllük gülistanlık mı? Bütün dünyanın bildiği gerçeği bunlar bilmiyorlar mı? Efendim gerçeği öğrenmek için tebdil-i kıyafet yapıp halkın arasına girecekler. Hangi çağda yaşıyorlar bunlar? 21.yüzyılda yaşadıklarını da bunlar düşünmüyorlar. Öyle herhalde.

Meral Akşener; Ben Anadolu’yu gezerken AK Partiye oy vermiş -bugün grup konuşmamda da söyledim- AK Partiye oy vermiş, AK Parti teşkilatlarında çalışmış insanlarla da görüşüyorum. Temel mesele, o tebdil-i kıyafetin anlamı, AK Parti yöneticisi ve AK Parti mensubu olarak vatandaşın arasında gezememe korkusu. Tebdil-i kıyafetin anlamı o.

Paylaşın

CHP Lideri Kılıçdaroğlu: Türk Lirası Kar Gibi Eriyor

Partisinin TBMM’deki grup toplantısında konuşan CHP Lideri Kılıçdaroğlu, Merkez Bankası’nın fiyat istikrarından sorumlu olduğunu ancak bunu sağlayamadığını, Türk lirasının “kar gibi eridiğini” izlenen politikaların ve sıcak siyasetin Merkez Bankası’na müdahale ettiğini ve bankanın sağlıklı karar almasını engellediğini söyledi. Kılıçdaroğlu, “Saray müdahale ediyor ve Merkez Bankası’nın sağlıklı, tutarlı karar almasını engelliyor” dedi.

Haber Merkezi / Konuşmasında, Türkiye’nin iyi yönetilmediğini ve bunu herkesin bildiğini belirten Kılıçdaroğlu, “Bu devlet bizim devletimiz. Devletin kurumlarına sahip çıkmak, onların yasal çerçeve içerisinde çalışmalarını özendirmek en çok CHP’ye yakışır” ifadelerini kullandı.

Kılıçdaroğlu, konuşmasının devamında, Anayasaya göre, devlet memurlarının suç işlemeye yönelik emirleri yerine getiremeyeceğini belirterek, “Sarayın memurları ayrı, devletin memurları ayrı. Mafyatik ilişkiler içine girenler sarayın memurlarıdır. Talimatı oradan veya onların çocuklarının kurduğu vakıflardan alırlar. Devletin memurunun temel güvencesi yasalardır ve millete hizmet etmektir. Arada dağlar kadar fark var” dedi.

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, partisini TBMM’deki grup toplantısında konuştu.  Kılıçdaroğlu’nun açıklamalarından satırbaşları şöyle:

“Kamuda çalışan 530 bin civarında sözleşmeli personel var. Bunlar diğer memurlar gibi KPSS’ye giriyorlar, aynı eğitimi görüyorlar, aynı iş yerinde beraber çalışıyorlar ama kadrolu memurların haklarına sahip değiller. Astsubayların göreve başlama derecesi bile haksızlık içeriyor. Milletin iktidarında çözülecek. Tazminatları ile ilgili sorun var. Bunun giderilmesi lazım. Daha önce de bu sözler verilmiş.

Muhtarlara belediye meclisi toplantılarına katılmayı bile fazla görüyorlar. Bizim iktidarımızda söz sahibi olacaklar. Sayın Erdoğan müjde ile başlıyor konuşmasına, hayırlı olsunla bitiriyor. Ne müjde var, ne hayırlı olsun. Ben söyledim belki kulağına gider. Kılıçdaroğlu’ndan önce yapacağım diye. Yaptıracağım ona, yaptıracağım!

“Sıcak siyaset Merkez Bankası’na müdahale ediyor”

Devlet bizim devletimiz. Devletin kurumlarına sahip çıkmak, onların yasal çerçevede çalışmasını özendirmek en çok CHP’ye yakışır. Fiyat istikrarından Merkez Bankası sorumlu ama fiyatlar durmuyor. Neden böyle? Sıcak siyaset Merkez Bankası’na müdahale ediyor.

Merkez Bankası’nın kasasında 123 milyar dolar para var ama başkalarının ödünç parası. O para bize ait değil. 123 milyar doların bir senti bile Merkez Bankası’nın kendi parası değil. 128 milyar doları kim aldı? Merkez Bankası’nın dolar satması lazım ama satamıyor. Kasadaki para kendi parası değil, başkasının parası. Millet İttifakı iktidarında Merkez Bankası saat gibi çalışacak. Göreceksiniz ekonominin nasıl düzeldiğini.

Merkez Bankası’nın kendi kültürü var. Dışarıdan eleman getirmek doğru değil. Kültürünü yok eder. Unutmadık, Merkez Bankası’nın kasasından alınan 128 milyar doların Maliye Bakanı’na bırakıldığı süreci unutmadık. Hangi kurla kime satıldığını bilmiyoruz. Hazine’nin internet sitesine girin. Her ay 2 milyar 271 milyon 284 bin dolar faiz ödeniyor. Her saat başı ödenen faiz 3 milyon 111 bin 689 dolar. Bunu dolarla ihale alanlar mı ödüyor, zinhar. Bunu ülkenin fakir fukarası ödüyor.

“Yasal ölçüler içinde çalışan hiç kimseyi tehdit etmek benim haddim değildir”

“Kanun dışı işleri emir olarak telakki edemezsiniz” dedim. Bundan rahatsız oluyorlar. İkili bir yapı ortaya çıktı. Biri, devleti için çalışan memurlar; diğeri Saray için, rantiye için, uyuşturucu baronu için çalışanlar! Devlet memurlarına “Görevinizi yapın” dedim. “Kim yasa dışı talimat verirse orada durun ve yapmayın, hırsızlığa bulaşmayın” dedim. Saray ve şürekâsı savcılığa suç duyurusunda bulunacaklarmış, bulunmazsanız namertsiniz. Yasal ölçüler içinde çalışan hiç kimseyi tehdit etmek benim haddim değildir.

Kim devlete hizmet ediyorsa başımın üstünde yeri vardır. Ama mafyatik ilişkilere girenleri tehdit ediyorum. Kimsenin hakkını yedirmeyeceğim. Bütün kamu görevlilerine sesleniyorum: Görevinizi millet adına yapınız, mafyatik ilişkiler sizi zorlarsa bu kardeşinize haber verin, oraya gelip onların başına çökeceğim.

Saray’ın baş memuru var. Fuat Bey. Vesayet ve paralel yapı oluşturmaya çalışıyormuşum. Çalışanlarımızın diyor. Kimsin sen? Devlet memuru ne zamandan beri çalışanlarınız oluyor. Bu lafı kullandığın andan itibaren toplumu bölüyorsun. Devletin memuru milletin işini yapar. Kullandığım her cümlenin kanunda yeri vardır. Gideceksin Erdoğan ailesinin vakfından torpil yapacaksın, devlete yerleşeceksin. Biz bunu yapınca kıyamet kopacak.”

Paylaşın

Kılıçdaroğlu’ndan Motorin Zammına Sert Tepki: Milletimiz Kaderine Terk Edilmiştir

CHP Lideri Kılıçdaroğlu, motorine üst üste yapılan zamlara tepki göstererek, “Bu millet için birlikte ne yapabileceğimizi konuşmak üzere acilen toplanmamız lazım. Milletimiz kaderine terk edilmiştir!” dedi.

Haber Merkezi / CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, motorine üst üste yapılan zamlara, sosyal medya hesabı üzerinden yaptığı açıklama ile tepki gösterdi.

“Akaryakıta yine zam geldi. Kara Kış Fonu hemen kurulmalı,” mesajını paylaşan Kılıçdaroğlu, yarın enerji sektörü paydaşları ve CHP’li belediyelere davet mektubu göndereceğini ifade etti.

CHP Lideri Kılıçdaroğlu, açıklamasının devamında, “Bu millet için birlikte ne yapabileceğimizi konuşmak üzere acilen toplanmamız lazım. Milletimiz kaderine terk edilmiştir!” ifadelerini kullandı.

Paylaşın

Kılıçdaroğlu’ndan Erdoğan’a ‘Vesayet’ Yanıtı: Hep Aynı Nakarat

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Angola, Nijerya ve Togo’yu kapsayan Afrika seyahati öncesi yaptığı açıklamada, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, memurlara yaptığı çağrıyı değerlendirdi.

Haber Merkezi / Erdoğan, açıklamasında, “Türkiye bir hukuk devletidir. Kabile devleti değildir. Bu açıklama CHP’nin vesayet zihniyeti olduğunun itirafıdır. Bu açıklama bir suçtur. Bu dil darbe dönemi dili” ifadelerini kullandı.

CHP Lideri Kılıçdaroğlu, sosyal medya hesabından yaptığı bir paylaşımla Erdoğan’ın açıklamasına yanıt verdi. Kılıçdaroğlu, paylaşımında, “Milletin evlatları ‘KPSS’ diye umutlansın, Erdoğan ve şürekası vakıf süslü paralel yapılarla onların geleceğini çalsın. Sonra ‘vesayet’ falan, hep aynı nakarat. Geçiniz bunları, kimse yemiyor.” dedi.

Kılıçdaroğlu’nun Muğla Marmaris’teki Yerel Medya Çalıştayı’nda yaptığı konuşmasından paylaştığı kesitte yer alan ifadelerse ise şöyle;

“Kamu görevlisi, bir ailenin veya sarayın memuru değil, onlar Türkiye Cumhuriyeti devletinin şerefli memuru olmak zorundadır. Güneydoğu’da veya Doğu Anadolu Bölgesi’nde fakir ailelerin çocuklarının en büyük umudu, devlet memuru olmaktır. ‘Devlette memur olacağım. Güvencem olacak, belli bir aylığım olacak, ailem olacak.’ Bu beklentiyi onların elinden alıp bir vakıf aracılığıyla belli kişilere verirseniz bunun savunulacak yönü var mıdır? Bunun ahlaki yönü var mıdır? Bunun adalet yönü var mıdır? Kanun dışı size ne yaptırıyorlarsa pazartesi itibariyle durun, yapmayın artık. Orada durun.”

Paylaşın

CHP Lideri Kılıçdaroğlu’ndan Bürokratlara Çağrı

Sosyal medya hesabından paylaştığı bir video ile devlet memurlarına seslenen CHP Lideri Kılıçdaroğlu, “18 Ekim Pazartesi itibariyle bu düzenin illegal isteklerine verdiğiniz tüm desteğin sorumluluğu size de ait olmaya başlayacaktır. ‘Emir almıştım’ diyerek bu kirli işlerden sıyrılamazsınız. Size kanun dışı her ne yaptırılıyorsa Pazartesi itibariyle durun” dedi.

Haber Merkezi / Kılıçdaroğlu, açıklamasının devamında, “Türkiye Devleti yeniden halkın devleti olma yoluna girmiştir. Kurumları bir şahsın ve ailesinin ahırına dönüştürenler, elbette ki hesap verecektir. TÜGVA benzeri vakıfların üzerine örttükleri devletin malları hazineye iade edilecektir. Sizler hala bu pislikten kendinizi sıyırma şansına sahipsiniz. Bu şansı kullanın. Siz de şahit olun sevgili halkım” ifadelerini kullandı.

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, “Bu ülkenin bürokratlarına sesleniyorum; halkımızı da şahit olmaya davet ediyorum.” notuyla paylaştığı videoda şu ifadeleri kullandı:

“Lağım kokusu yine her yeri sardı”

“Sevgili halkım; bugün devletimize hizmet eden memurlarımıza yani bürokratlarımıza önemli bir hususta seslenmek istiyorum, sizi de buna şahitlik etmeye davet ediyorum. Unutmayın, Türkiye Devleti’ni şahıs devletine dönüştürmüş bir kişi ve ailesi var. Bu şahsın ve ailesinin kişisel çıkarlarına hizmet etmeye zorlamış bir kısım devlet memurları var. Bazıları çok baskı altında. Bunun da elbette farkındayız. Ancak unutulmamalıdır ki devlete değil, şahsi çıkarlara hizmet etmenin sorumluluğu var. TÜGVA rezaletini hep beraber izliyoruz. Lağım kokusu yine her yeri sardı. Şahıs ve ailesi, vakıf süsü verdikleri bir paralel yapı ile devleti zapturapt altına almaya çalışmış.

Sevgili halkım; herhalde neyi çaldıklarının farkındasınız. Çalınan çocuklarınızın memuriyetidir yani geleceğidir. Bu sistemde Erdoğan ve şürekasının kurdukları vakıfların tezgahından geçmeyenlerin, memur olmalarının neredeyse imkânsız hale getirildiği görülmektedir. Daha önce memur olanların da görevde yükselmeleri, TÜGVA tezgahından geçmelerine bağlanmıştır. Böylece kamuda yapmak istedikleri ne kadar illegal iş, rant, mafyatik çıkar varsa bunları yapacak memur militanlar düzene eklemlenmiştir. Şimdi hepimizin gördüğü, bildiği bir şey daha var. İktidarın değişmesine az kaldı. İktidar değiştiğinde soruşturmalar başlayacak ve eminim ki bu bürokratların bir kısmı ‘efendim emir aldık uygulamak zorunda kaldık’ diyeceklerdir.

“Siz Erdoğan ailesinin değil, bu devletin şerefli memurlarısınız”

İşte bunu diyerek sıyrılırım diye düşünen, sarayın baskısına boyun eğerek kanun dışına çıkmış o devlet memurlarına buradan seslenmek istiyorum. Cenap Şahabettin’in bir sözü var, der ki: ‘En ağır angarya faydasızlığından emin olduğunu işi vazife namına ifa etmektir.’ Açıkça söylüyorum; vazife namına mafyatik düzene hizmet edemezsiniz. Kanun dışı işleri, emir olarak telakki edemezsiniz. Siz Erdoğan ailesinin değil, bu devletin şerefli memurlarısınız. Kamil akla gelmeniz için, Kılıçdaroğlu abinizin, amcanızın bu size son çağrısıdır.

18 Ekim Pazartesi itibariyle bu düzenin illegal isteklerine verdiğiniz tüm desteğin sorumluluğu size de ait olmaya başlayacaktır. ‘Emir almıştım’ diyerek bu kirli işlerden sıyrılamazsınız. Size kanun dışı her ne yaptırılıyorsa, pazartesi itibariyle durun. Bu illegal, paralel sistemlerden elinizi eteğinizi çekin. Size bunları yaptıranlara farklı bir muamele olacak elbet. Çünkü Sadi’nin dediği gibi, ‘Zalimleri bağışlamak, yoksullara cefadır.’ Söylediklerimi özetlemem gerekirse, Türkiye Devleti yeniden halkın devleti olma yoluna girmiştir. Kurumları, bir şahsın ve ailesinin ahırına dönüştürenler, elbette ki hesap verecektir.

“Sizler hala kendinizi bu pislikten sıyırma şansına sahipsiniz”

TÜGVA benzeri vakıfların üzerine çöktükleri devletin malları, hazineye iade edilecektir. Sizler hala kendinizi bu pislikten sıyırma şansına sahipsiniz. Bu şansı kullanın. Siz de şahit olun halkım. Konuşmama son vermeden önce, buradan bir selam göndermek istiyorum; memur Teoman, seni unuttuk zannetme kardeşim; aklımızdasın, gönlümüzdesin, hakkını alacaksın.”

Paylaşın