Türkiye’den AİHM’e Başvurular İkiye Katlandı

CHP’li Ali Haydar Hakverdi, AİHM başvurularının Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nde ikiye katlandığını belirterek, “Geldiğimiz noktada, vatandaşlarımızın iç hukuka olan güveni azalmış ve AİHM’ e yapılan başvuru sayısı iki katından fazla artmıştır” dedi. Hakverdi, Adalet Bakanı Bekir Bozdağ’ın yanıtlaması istemiyle soru önergesi verdi.

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Ankara Milletvekili Ali Haydar Hakverdi, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine (AİHM) 2021 Yılında 15 bin 251 başvuru yapıldığını belirterek, konuyu Meclis gündemine taşıdı.

Hakverdi, Adalet Bakanı Bekir Bozdağ’ın cevaplaması istemi ile Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) Başkanlığına verdiği soru önergesinde, “Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin yayınladığı 2021 istatistiklerine göre, ülkemiz 15 bin 251 başvuru ile Rusya’dan sonra ikinci sırada yer almıştır. Başkanlık referandumunun yapıldığı 2017 yılında, 7 bin 518 başvuru yapılmıştır. Partili Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın seçildiği 2018 yılında ise 7 bin 107 başvuru yapılmıştır. Geldiğimiz noktada, vatandaşlarımızın iç hukuka olan güveni azalmış ve AİHM’ e yapılan başvuru sayısı 2 katından fazla artmıştır.” ifadelerini kullandı.

“3 bin 151 kez ihlal kararı verildi”

Hakverdi, “AKP’nin iktidara geldiği 2002 yılından bugüne kadar AİHM’ e 111 bin 771 başvuru yapılmış ve ülkemiz aleyhine ‘Yaşam Hakkı, Kötü Muamele, İfade Özgürlüğü, Güvenlik Hakkı ve Adil Yargılama’ gibi konularda 3 bin 151 kez ihlal kararı verildi. 2021 yılında AİHM’ in vermiş olduğu 986 ihlal kararının 76’sı Türkiye’den, bu ihlal kararlarına ek olarak; AİHM tarafından 43 başvuruya ‘Dosthane Çözüm’, 30 tanesine ise ‘Tek Taraflı Deklarasyon’ nedeniyle düşme kararı verildi” bilgisini paylaştı.

Bakan Bozdağ’dan 4 soru

Hakverdi, önergesinde Adalet Bakanı Bekir Bozdağ’a şu soruları yöneltti:

– 2021 yılında AİHM’ e Türkiye tarafından 15.251 başvuru yapılmıştır. Yapılan bu başvurular ile Rusya’nın ardından ikinci ülke konumundayız. Son 5 yılda, ülkemiz tarafından AİHM’ne yapılan başvurularda sürekli bir artışın yaşanmasının sebepleri nelerdir?

– 2002-2021 yılları arasında Türkiye tarafından AİHM’ ne 111.771 başvuru yapılmış, 3151 kez ihlal kararı verilmiştir. Ülkemiz bu kararlar sonrasında ne kadar tazminat ödemek zorunda kalmıştır?

– 2002-2021 yılları arasında, 3151 kez verilen ihlal kararları hangi konularda verilmiştir?

– 2021 yılında yapılan 15.251 başvurudan, kaçı gözaltı süreçleri ya da cezaevlerinde yaşanan hak ihlalleri ile ilgilidir?

(Kaynak: İleri Haber)

Paylaşın

13 Yeni Dokunulmazlık Fezlekesi Meclis’e Gönderildi: HDP, TİP, CHP

11 milletvekili hakkında 13 yeni fezleke Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) Genel Kurulu’na gönderildi. Meclis Başkanlığı gelen 13 fezlekeyi Adalet ve Anayasa Komisyonu’ndan oluşan Karma Komisyon’a gönderdi.

Haber Merkezi / Haklarında TBMM’ye fezleke gönderilen milletvekilleri şöyle: HDP Milletvekilleri Berdan Öztürk, Meral Danış Beştaş, Ayşe Acar (2), Ömer Öcalan, Feleknas Uca, Murat Sarısaç, Dersim Dağ (2) Sait Dede, Pero Dündar, TİP Genel Başkanı Erkan Baş, CHP Milletvekili Veli Ağbaba.

Süreç nasıl işliyor?

Hakkında suç isnadı bulunan milletvekillerinin dokunulmazlığının kaldırılıp kaldırılmamasına ilişkin talepler, Adalet Bakanlığına sunuluyor. Bakanlık, talebi gerekçeli bir yazıyla Cumhurbaşkanlığına, Cumhurbaşkanlığı ise TBMM Başkanlığına iletiyor.

Meclis Başkanlığına gelen fezlekelerin gündeme alınmasındaki süreç, İçtüzüğe göre işliyor. Milletvekili dokunulmazlığı, İçtüzüğün “Yasama Dokunulmazlığı ve Üyeliğin Düşmesi” başlıklı dokuzuncu kısmının “yasama dokunulmazlığı” alt başlıklı birinci bölümünde düzenleniyor.

Bir milletvekilinin dokunulmazlığının kaldırılması hakkındaki istemler, TBMM Başkanlığınca “Gelen Kağıtlar” listesinde yayınlanarak Anayasa ve Adalet Komisyonu Üyelerinden Kurulu Karma Komisyona havale ediliyor.

Söz konusu fezleke ile Meclis’teki mevcut fezlekeler, sevk edildikleri Karma Komisyonda bekletilebiliyor ya da komisyonda gündeme alınabiliyor. Fezlekelerin gündeme alınması halinde süreç başlıyor. Karma Komisyon toplanıyor ve hangi fezlekeye ait dosyayı değerlendireceğine karar veriyor.

Hazırlık Komisyonu kuruluyor

Hazırlık Komisyonu, kurulduğu andan itibaren en geç 1 ay içinde dosyayı inceleyerek raporunu hazırlıyor. Bu komisyon bütün kağıtları inceleyip gerekirse o milletvekilini dinliyor ancak tanık dinleyemiyor.

Hazırlık Komisyonu, yasama dokunulmazlığının kaldırılması yönünde karar alırsa dosya Karma Komisyona havale ediliyor. Karma Komisyon da 1 ay içinde Hazırlık Komisyonu raporunu ve eklerini görüşerek sonuçlandırıyor.

Karma Komisyon, dokunulmazlığın kaldırılmasına veya kovuşturmanın milletvekilliği sıfatının sona ermesine kadar ertelenmesine karar veriyor.

Karma Komisyon kovuşturmanın ertelenmesini kararlaştırmışsa bu yöndeki raporu Genel Kurulda okunarak bilgiye sunuluyor. Bu rapora milletvekilleri tarafından 10 gün içinde itiraz edilmezse kesinleşiyor, itiraz edilmesi halinde ise rapor Genel Kurul gündemine alınıyor. İtiraz edilmeyen dosyalar Cumhurbaşkanlığına gönderiliyor.

Dokunulmazlığın kaldırılması yönündeki Karma Komisyon raporları, doğrudan Genel Kurul gündemine giriyor. Genel Kurul, raporu kabul ederek dokunulmazlığın kaldırılmasını kararlaştırabileceği gibi, raporu reddederek yargılamanın dönem sonuna ertelenmesine de karar verebiliyor.

Kovuşturma ertelenmiş ve bu karar Genel Kurulca kaldırılmamış ise dönem yenilenmiş olsa bile milletvekilliği sıfatı devam ettiği sürece ilgili hakkında kovuşturma yapılamıyor.

Genel Kurul aşaması

Milletvekillerine dağıtılan Karma Komisyon raporu, Genel Kurulda okunarak görüşülüyor. Biri lehte diğeri de aleyhte olmak üzere, iki milletvekili rapor üzerinde konuşma yapıyor.

Fezlekesi olan milletvekili isterse Hazırlık Komisyonunda, Karma Komisyonda veya Genel Kurulda kendi savunmasını yapabiliyor ya da başka bir milletvekili arkadaşına savunma yapması için bu hakkını verebiliyor.

Söz ve savunma talebi yoksa görüşmeler tamamlanıyor. Daha sonra Karma Komisyonun yasama dokunulmazlığının kaldırılmasına dair raporu oylamaya sunuluyor. Genel uygulamaya göre açık oylama yapılıyor. Genel Kurulda dokunulmazlıkların kaldırılmasına ilişkin oylamada, karar yeter sayısı (151) yeterli oluyor.

Her dosya için ayrı oylama yapılıyor

Genel Kuruldaki oylamada, her milletvekili ve fezleke için ayrı oylama yapılıyor. Bir milletvekili hakkında iki dosya varsa iki dosya ayrı ayrı oylanıp karara bağlanıyor. Dokunulmazlık hangi dosya hakkında kaldırıldıysa yalnızca o fezleke hakkında yargılama yapılabiliyor. Milletvekilinin dönem sonuna bırakılan dosyası hakkındaki dokunulmazlığı devam ediyor.

Genel Kurul kararından sonra milletvekilinin dokunulmazlığı, söz konusu dosya için kaldırılmış oluyor.

Meclis Başkanlığı, dosyayı Cumhurbaşkanlığı aracılığıyla Adalet Bakanlığına gönderiyor. Bakanlık da dokunulmazlığı kaldırılan milletvekili hakkında gereğinin yapılması için dosyası ilgili savcılığa havale ediyor.

Savcılık da dosyanın ulaşmasının ardından soruşturmaya kaldığı yerden devam ediyor, söz konusu milletvekilini tutuklanması talebiyle mahkemeye de sevk edebiliyor ya da tutuksuz olarak yargılanmasına da devam edebiliyor.

Dokunulmazlık kalkıyor, vekillik devam ediyor

Bir milletvekilinin dokunulmazlığının kalkmasıyla milletvekilliği düşmüyor, devam ediyor. Milletvekili maaşını alıyor ve diğer sosyal haklarından yararlanıyor. Tutuklanmamışsa Meclise gelerek yasama çalışmalarına da katılabiliyor.

Ancak milletvekili hakkındaki ceza kesinleştikten sonra Genel Kurulda okunuyor ve o zaman milletvekilliği düşürülüyor.

Milletvekilinin yasama dokunulmazlığının kaldırılmasına veya milletvekilliğinin düşmesine karar verilmesi halinde, Genel Kurul kararının alındığı tarihten itibaren 7 gün içinde ilgili milletvekili veya bir diğer milletvekili, kararın Anayasaya, kanuna veya İçtüzüğe aykırılığı iddiasıyla iptal için Anayasa Mahkemesine başvurabiliyor. Anayasa Mahkemesi, iptal istemini 15 gün içinde kesin karara bağlıyor.

Paylaşın

Kılıçdaroğlu: Tek Adam Rejimine Son Veriyoruz

Katıldığı bir televizyon programında açıklamalarda bulunan CHP Lideri Kılıçdaroğlu, altı partinin imzaladığı mutabakat için, “Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem ile Türkiye Cumhuriyeti devletinde hukuku yeniden inşa ediyoruz. Tek adam rejimine son veriyoruz.” dedi.

Açıklamasında, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Montrö Boğazlar Sözleşmesi’nin önemini kavradığını belirten Kılıçdaroğlu, “Dolayısıyla Kanal İstanbul’u da bir kenara bırakacaktır diye düşünüyorum.” ifadelerini kullandı.

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, FOX TV’de İsmail Küçükkaya’nın sorularını yanıtladı. Kılıçdaroğlu’nun açıklamalarından satır başları şöyle:

“Ülkeyi biz yönetsek Montrö sözleşmesinin gereğini yerine getirir, asla ve asla tartışmaya açmazdık. Geçmişte hatırlarsanız “Savaş gemileri gerekirse Kanal İstanbul’dan geçer” şeklinde Erdoğan’ın bir açıklaması var.

Erdoğan tarihi bilmediği için,  Boğazlar’ın ne kadar güvenli olması gerektiğini bilmediği için, Karadeniz’in anahtarının Montrö olduğunu bilmediği için bunları söylemiştir. Ama artık eminim o da anladı ve Montrö’nün önemini kavradı. Dolayısıyla Kanal İstanbul’u da bir kenara bırakacaktır diye düşünüyorum.

Elektrik faturamı ödemiyorum, hazirana kadar en azından KDV’yi sıfır yapmasını istiyorum. Ülkeyi ileri götüreceğiz. Bugün AK Parti’den veya MHP’den beri Türkiye’nin sorularını dile getirebilir mi? Asla dile getiremez. Parlamentonun özgür iradesi yok.

Milletin vekilini millet seçmeli. Yeni bir Türkiye, yarının Türkiye’si diyoruz buna. Bugünün veya geçmişin Türkiye’sinde gençler geleceğini yurt dışında arıyorsa bir problem var demektir. Ülkede Allah aşkına adalet var mı? Adalet çürürse demokrasi çürür.

Cumhurbaşkanı tarafsız olmalı. İlişkilerinde tarafsız olmalı, her gün konuşmaması lazım.  6 siyasi parti olarak programlarımız, dünyaya bakışımız farklı belki ama 6 siyasi parti Türkiye’nin geleceği açısından ortak hedefler belirlemek zorundaydık.

Demokrasimiz daha güçlü olmalı. Türkiye dünyada itibar kaybediyor. 6 saygın siyasi lidere bir tarihsel görev düşüyor. Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem ile Türkiye Cumhuriyeti devletinde hukuku yeniden inşa ediyoruz. Tek adam rejimine son veriyoruz.”

Paylaşın

Kılıçdaroğlu: Devletin Bu Kadar Çürüdüğünü İlk Kez Görüyorum

Partisinin TBMM’deki grup toplantısında konuşan CHP Lideri Kılıçdaroğlu, Ukrayna operasyonu sonrası düzenlenen ‘Güvenlik Zirvesi’ni eleştirerek, “Sayın Erdoğan Güvenlik Zirvesi’ni topladı. Kimse değinmedi ama merak ettim, Güvenlik Zirvesi hangi yasaya dayanıyor? Güvenlik Zirvesi diye bir kuruluş hiç hatırlamıyorum. AK Parti’nin Parti Sözcüsü devlet adına nasıl konuşur ya? Devletin bu kadar çürüdüğünü ilk kez görüyorum. Devlet ayaklar altına alınamaz.” dedi.

Haber Merkezi / Kılıçdaroğlu, konuya ilişkin yaptığı açıklamanın devamında “Çok mu zor oradan Milli Savunma Bakanı’nı görevlendirmek. Devletin tüm kurumlarını bir kişinin iki dudağına teslim ederseniz gelinen tablo budur. Milli Güvenlik Kurulu ne demek? Devletin anayasal düzeninin bütünlüğünün milletler arasında bütün menfaatlerinin her türlü tehdit karşı korunmasını ifade eder. MGK toplansaydı tüm siyasiler gerçekleri öğrenirlerdi.” ifadelerini kullandı.

Kılıçdaroğlu, “Sen oraya grup başkanını çağırmışsın, ne kadar işe yaramaz var çağırmışsın, ondan sonra Milli Güvenlik Zirvesi diyorsun. Devletin bütün istihbaratı gelir sana bilgi verir MGK’yı toplarsan. Devlet aklı olmayana teslim edilen bir Türkiye var. Devlet geleneğimizi çürüttüler.” sözleriyle konuya ilişkin değerlendirmesini sonlandırdı.

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, partisinin TBMM’deki grup toplantısında gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Kılıçdaroğlu’nun açıklamaları şöyle;

Bütün CHP’liler 84 milyonu kucaklıyor. Hedefimiz o. Ayrımcılık yapmadan, kimsenin kimliğine, inancına, yaşam tarzına bakmadan 84 milyonu kucaklamak istiyoruz ve kucaklıyoruz. Bize sağlıklı eleştiriler yapanlara da saygı duyuyoruz. Siyasetçinin övgüden çok sağlıklı, tutarlı eleştiriye ihtiyacı var. Bizim görmediğimizi sade bir yurttaş görebilir. Biz her türlü eleştiriye demokrasinin gereği olarak açık bir partiyiz. Çünkü biz ülkemize demokrasiyi, sevgiyi, barışı getirmek istiyoruz. Kutuplaşmayı değil kucaklaşmayı istiyoruz. Bir arada, huzur içinde yaşamayı istiyoruz. Bu arzumuz için elbette mücadele edeceğiz, çalışacağız. Bozmak isteyenler olabilir ama oyunbozanlara asla izin vermememiz lazım.

Devlet nasıl çalışmalı? Devlet dediğiniz bir organ var. Bir tüzel kişiliktir. Devletin kuruluşunda acı, kan, dramlar, kahramanlıklar, şehitler, gaziler vardır. Hepiniz kollarınızda kol saati taşıyabilirsiniz. Gördüğünüz bir ekrandır, akreptir, yelkovandır. O ekranın arkasında birden fazla çarklar vardır. Her çark öngörülen şekliyle döner. Ne kadar sağlıklı çalışırsa o kadar doğru gösterir. Devletin çalışması da böyledir. Görünen bir yüzü vardır. Cumhurbaşkanları, bakanlar, STK’lar vardır.

Eğer bunlar bir saat gibi dengeli çalışıyorlarsa o zaman o ülkede huzur vardır. O zaman o ülkede bir gelecek umudu vardır. Mesela Belçika’da aylarca hükümet kurulamadı. Bir Allah’ın kulu çıkıp ‘Mahvolduk, devlet bitti’ falan demedi. Devletin bütün kurumları saatin çarkları gibi zaten çalışıyordu. Almanya’da koalisyon için 4-5 ay beklediler. Hiç kimse ‘Almanya’da paranın değeri düştü’ diye bir şey söylemedi. Her şey kendi kurallarına göre çalışıyordu. Devletin bir kuralı, yasaları var. Herkes yasalarla öngörülen görevini yerine getirdiği sürece hiçbir sorun olmaz. Böyle bakmamız lazım. Devleti yapmak istediğimiz yapı da böyle olmalıdır.

Neden böyle bir giriş yaptım? Malum hemen yanımızda, Rusya ile Ukrayna arasında çatışma.. Savaş veya çatışma.. Bu olay olduğunda Denizli’deydim. Toplantıya girmeden önce Grup Başkanvekilimiz Engin Altay’ı aradım. ‘Önemli bir olay var. Bir gerilim var. TBMM’nin acilen toplanması lazım’ dedim. Sonra sayın Akşener’i aradım ve ittifakın diğer bileşenlerini sayın Karamollaoğlu’nu sayın Davutoğlu’nu sayın Babacan’ı ve Gültekin’in beyi arayıp onlara da aynı düşüncelerimi ilettim. Sayın Erdoğan güvenlik zirvesini topladı. Güvenlik zirvesi hangi yasaya dayanıyor? Güvenlik zirvesinin bir alt yapısı var mı? Devletin temeli adaletse adaletin temeli de hukuktur.

Güvenlik Zirvesi diye bir kuruluş hatırlamıyorum. Kimler katıldı ona baktım. Cumhurbaşkanı Yardımcısı, Milli Savunma Bakanı, İçişleri Bakanı, AK Parti Genel Başkanvekili, AK Parti Grup Başkanı, AK Parti Sözcüsü, MİT Başkanı, İletişim Başkanı ve Genelkurmay Başkanı. Siz bir zirve topluyorsunuz eğer zirve devletin bir zirvesiyse bunun kurulu var. Milli Güvenlik Kurulu bunun toplanması lazım. Siz bu kurumu bir tarafa bırakıp bir paralel yapı inşa ediyorsanız, ve bu yapıyı partilileştirmişseniz ciddi bir sorunumuz var demektir.

Dışişleri Bakanı Kazakistan’da katılmamış. Bir buçuk saat zirve sürüyor. Dışişleri Bakanlığı’ndan kimse yok. Böyle bir tabloyu hiç görmedim. Dış politika görüşülüyor Dışişleri Bakanı Kazakistan’da. Bu işlerde dirsek çürütmüş çok kişi vardır. Deneyimli bürokratlar vardır davet edersiniz gelirler. Güvenlik Zirvesi partinin zirvesi midir? Aynı gün parti sözcüsü açıklama yapıyor. Kardeşim sen devlet misin? Sen AK Parti’nin Grup Sözcüsüsün. Kalkıyorsun devlet adına konuşuyorsun. Dışişleri’nden biri konuşur anlarım. MSB’den biri konuşur eyvallah dersin. Ben devletin bu duruma düşürülmesinden büyük bir üzüntü duyduğumu ifade edeyim.

Devletin bu kadar çürüdüğünü, bu kadar ayaklar altına alındığını ilk kez görüyorum. Milli iradeye saygı duymuyorlar. Hadi muhalefete saygı duymuyorsun, Cumhur İttifakı’nın milletvekillerine saygı duy. Nasıl oluyor da bu kadar TBMM devre dışı bırakılıyor? AK Parti’nin bir matematik dahisi var ya Akbaşoğlu o bir açıklama yapıyor. Ben böyle bir tablonun Türkiye açısından kaldırılmaz olduğunu düşünen birisiyim. Devletin bir saygınlığı, kurumsal bir yapısı vardır. Burnumuzun dibinde bir savaş var. En çok etkilenen ülkelerden birisiyiz. Güvenlik Zirvesi diye toplayacaksın, TBMM’yi, Dışişleri Bakanlığı’nı tamamen devre dışı bırakacaksın oturacak partinin sözcüsü devlet adına açıklama yapacak.

Erdoğan cuma namazından çıkıyor gazeteciler soru soruyor. Rusya-Ukrayna gelişmeleri… ‘Parti Sözcümüzün yaptığı açıklama çok açık ve net’ diyor. Tarafsız olması gereken ve namusu ve şerefi üzerine ant içen bir kişi devletin kurumlarını ayaklar altına alamaz. O zirvede akıl olmadığı için ve o zirvede bütün olaylar net tartışılmadığı için zikzaklar işlemeye başladı. Erdoğan, ‘Rusya’nın Ukrayna’ya başlattığı askeri harekatı kabul edilemez bulduğumuzu belirtiyorum’ diyor. Avrupa Konseyi’nde gidiyorsun çekimser davranıyorsun. Niçin? Milli Güvenlik Kurulu’nu toplasaydın böyle zikzaklar çizmezdin. Milli Güvenlik Kurulu bir anayasal kuruldur.

Böylesine olağanüstü bir olayla karşılaştığımızda devletin ilk toplaması gereken kuruldur. Sen oraya parti sözcünü, grup başkanvekilini, ne kadar işe yaramaz adam varsa çağırmışsın sonra güvenlik zirvesi diyorsun. Evet, tarafsız kalmamız lazım. Dış politikada ağzımızdan çıkan sözü ölçerek, tartarak konuşmamız lazım. İç politika gibi değildir. Bunlar dış politikayı da iç politika haline getirdiler. Büyük büyük laflar ediyorsun gidiyorsun çekimser oy kullanıyorsun. Niye? Rusya’yı kızdırmayalım diye. 100 yıl devlet geleneğimizi çürüttüler. Bu ülkenin insanının ferasetine güveniyorum.

Devleti yönetemiyorlar. Karar alırken nasıl alacaklarını da bilmiyorlar. Devlet aklını sıfırladılar, bürokraside liyakati bitirdiler çünkü. Elektriğe zam geldi. Zam öncesi ‘Yılbaşından itibaren elektrikte, doğalgaz fiyat artışı mümkün olabilecek en alt seviyede yapıldı’ dedi Erdoğan. En alt seviyeye bak… Dünyada bizim dışımızda yüzde 127 zam yapan başka bir ülke görmedim. Sanıyorlar ki bu millet dünyayı bilmiyor. Devlet yönetiminde ne kadar gerideler. Dünya ortaçağı geçti kardeşim… Erdoğan söylediklerini geri aldı. Yüzde 18 olan KDV’yi yüzde 8’e indireceğiz dediler. Yüzde 127 zammı yüzde 100’e indirdiler. Bizim sosyal tarifemizi kabul etti. Bu ne demektir?

Biz devleti, vatandaşı ondan daha iyi tanıyoruz. Biz ülkemizi ondan daha iyi biliyoruz. Bütün dünya duysun diye elektrik faturalarını ödeyemeyenler adına ‘Elektrik faturamı ödemeyeceğim’ dedim. Bunu da ifade ettim duysun diye. Şimdi, KDV’yi baştan sıfırla dedik yüzde 8 yaptı. KDV’yi sıfırla kardeşim. O zammı bir parça daha indir. Eğer bunu yaparsa protestomu kaldıracağım ortadan. Kur Korumalı Mevduat Sistemi getirdiler. Aradaki farkı nerden ödeyecek? Fakir fukaranın vergilerinden üst gelir kurumuna aktaracak. Yüzde 11 büyümüşüz… Kim büyüdü? Beşli çete büyüdü. Bankada dolarları, avroları olanlar, bir değil beş maaş alanlar büyüdü. Onlar büyüdükçe milyonlar fakirleşti. Kimsenin umutsuzluğa kapılma hakkı, lüksü yok. Yönetemiyorlar, sandık gelecek Türkiye’yi sağlıklı, tutarlı yönetecek iktidar çözecek.

Tarihin bize yüklediği bir sorumluluk var. Eğer Türkiye büyük açmazlarla karşı karşıyaysa bu ülkenin siyasetçilerine düşen bir görev var. Ülkenin siyasetçileri Türkiye’nin gidişinden rahatsızlık duyuyorlarsa bir araya gelmeliler. Bizler demokrasiyi, insan haklarını savunmalıyız. Demokrasiyi getirmeliyiz. Güzel bir sistem getirmeliyiz. Yeniden huzur getirmeliyiz bu ülkeye. 6 siyasi parti bir araya geldik. Önce genel başkan yardımcılarımız uzun uzun konuştular. Önce Ahlatlıbel’de bir araya geldik sonra dün 6 genel başkan kamuoyunun önüne çıkarak Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem dolayısıyla neleri yapacağımızın altına imzamızı attık ve taahhüt ettik.

Bu taahhüt Türkiye Cumhuriyeti’nin önemli bir belgesi olarak tarihte yerini alacaktır. Yarının Türkiye’si. Güzel, umut dolu bir Türkiye. Gençlerimizin geleceklerini yurtdışında değil kendi ülkelerinde aramaları gerektiğinin altyapısını oluşturan bir çalışmaydı bu çalışma. Halkın iktidarında göreceksiniz Millet İttifakı çalışacak sizler de göreceksiniz. Sevgiyi, hoşgörüyü göreceksiniz.

Partili Cumhurbaşkanı olur mu? Tarafsız davranacağına namusun şerefin üzerine yemin ediyorsun sonra sırtını dönüp namustan şereften vazgeçiyorsun gidiyorsun bir partiye genel başkan oluyorsun. Olmaz, yanlış. Cumhurbaşkanı partiyi değil 84 milyonu temsil eder. Cumhurbaşkanı partiler üstü olmalı. Cumhurbaşkanı dediğimiz kişi kısır tartışmalarının içinde olamaz. Cumhurbaşkanı konuştuğu zaman 84 milyon dinler. Uzlaşmacı olur, uzlaşmanın zeminini hazırlar. Baraj yüzde 3 olsun diyoruz.

Yüzde 10 barajını darbeciler getirdi. Hem darbeye karşıyım diyeceksin hem darbecilerin getirdiği kanuna evet diyeceksin. Bu nasıl karşı olmaktadır? Biz darbeye de darbecilere de karşıyız. Milli iradenin Meclis’e yansıması lazım. Yurtdışındaki işçileri düşünün. Seçimlerde oy kullanıyorsunuz ama bulunduğunuz yerde milletvekili seçilemiyorsunuz. Seçme hakkınız var ama seçilme hakkınız yok. Bu garabeti değiştireceğiz. Milli iradeye gerçek anlamda sahip çıkan Millet İttifakı.

Torba kanun uygulamalarına da son vereceğiz. Tamamen kaldıracağız. Bütçe hakkı kutsaldır, devredilemez. Biz götürdük devrettik, bunu da kaldıracağız. Adalet istiyoruz. Adaletin olmadığı yerde hakkınızı arayamazsınız. AYM, AİHM kararı uygulamıyorum diyen hakimin kulağında tutacağız kapının önüne koyacağız. O hakim, hakim değildir. Talimatla karar veren hakim mi olur? Çoklu Baro sistemi. Baro bir tanedir. Beraber olmak varken neden ayrışıyoruz, kutuplaşıyoruz? Kadın-Erkek eşitliğini sağlayacağız. Bu konu dün sunuş yapılırken en çok alkış alan bölümdü. Devlet yönetiminde liyakati getireceğiz. Bunun taahhüdünü 6 parti veriyorsa çok kıymetlidir.

AK Parti’ye veya MHP’ye geçmişte oy vermiş kardeşlerime seslenmek isterim. Senin vergin haksızca birilerine peşkeş çekilmesini istiyor musun? İstemiyorsan devam et kardeşim. İstemiyorsan oyunun rengini değiştireceksin. Açık şöyleyeyim geleceksin CHP’ye oy vereceksin. Namuslu, dürüst bir siyaset mi istiyorsun geleceksin. Bir dene gör. Yerel yönetimleri, belediyeleri güçlendireceğiz. Kayyum uygulamasına son vereceğiz. Seçimle gelen, seçimle gidecek. Parlamentonun kirlilikten arınması için Siyasi Etik Yasası çıkartacağız. Ayda 10 bin dolar rüşvet alanları bu parlamentoda istemiyoruz. TBMM’de Kesin Hesap Komisyonu kuruyoruz.

Kesin Hesap Komisyonu’nun başkanı ana muhalefet partisinden olacak. Ne kadar kendimize güveniyoruz. İktidarız, geleceğiz ve ana muhalefet partisine hesap vereceğiz. Türkiye’ye gerçek anlamda demokrasi gelecek. İnsanların yüzü gülecek. Vergilerin doğru yerde kullanıldığını görecekler. Demokrasi ekmektir, iştir, saygınlıktır. Biz cebimize atmayacağız, milletin parası iş için aş için kullanacağız. Hakimler gerçekten liyakatli olacaklar. Sevgili gençler, bu ülkenin size ihtiyacı var. Sıkıntılarınız var biliyorum. İşsizlik ciddi boyutlarda biliyorum. Biraz sabredin, geliyor gelmekte olan. Demokrasiyi milletimizle beraber, Millet İttifakı olarak getireceğiz.

Paylaşın

6 Partinin ‘Mutabakat Metni’ Financial Times’ın Dikkatini Çekti

CHP, İYİ Parti, Saadet Partisi, Gelecek Partisi, Demokrat Parti ve DEVA Partisi’nin bir araya gelerek hazırladığı mutabakat, dış basının da dikkatini çekti. İngiliz Financial Times gazetesi, Ankara’da gerçekleşen toplantıyla ilgili bir değerlendirme yaptı.

Financial Times muhabiri Laura Pitel imzalı haberde, “Türkiye’de muhalefet Erdoğan’ı yenmek için ‘tarihi’ anlaşmayı sundu” başlığını kullanırken, “Çeşitli taraflardan oluşan birlik yıllarca bozulma yaşayan kurum ve yapıları düzeltme vaadinde bulundu” ifadesine yer verdi.

Altı siyasi partinin bir araya gelmesiyle ilgili, “Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın neredeyse 20 yıllık iktidarını bitirmek için bir araya geldiler. Toplantıda kritik bir parti olan HDP’nin haricindeki büyük siyasi partilerin liderleri vardı ve onlar Erdoğan’ın rolünü sınırlamaya ve hukuku yeniden sağlamaya söz verdiler” denildi.

Makalede, “Kılıçdaroğlu ve Akşener de paktta yer alan isimlerdi ve bu Erdoğan’a karşı 5 yıl önce bir araya gelmeye başlayan muhalefetin en önemli anıydı” yorumu da yapıldı. Financial Times’taki haberde, “Bu deklarasyon, artan enflasyon sebebiyle ekonomik krizden etkilenen halkta memnuniyetsizliğin oluştuğu ve Erdoğan ve AKP’ye desteğin eridiği bir dönemde geldi” denildi.

HDP’ye dikkat çektiler

Makalede, “Uzmanlar, muhalefetin seçmeni ekonomiyi düzelteceğine ikna etmesi gerektiğini söylüyor. Birlik gösterisine rağmen, muhalefetin ortak aday olarak kimi çıkaracağı üzerinde gerilim devam ediyor” yorumu yapıldı.

Financial Times’ın kapsamlı haberi ise, “Pazartesi günkü etkinlikte dikkat çeken bir eksiklik HDP’ydi. Ülkenin Kürt nüfusuyla güçlü bir bağı olan solcu parti, Türkiye’nin 2019’daki yerel seçimlerde muhalefetin kritik şehirlerini ele geçirmesine yardımı olmuştu. Partinin seçmeni, Erdoğan’ı yenme konusunda kritik bir rol üstlenecek fakat muhalefette resmi görev alma konusunda çok ayrıştırıcı olarak görülüyor” ifadeleriyle sonlandı.

Paylaşın

Altı Muhalefet Partisinin Liderleri Ortak Mutabakatı İmzaladı

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP), DEVA Partisi, Demokrat Parti, Gelecek Partisi, İYİ Parti ve Saadet Partisi’nin “Yarının Türkiyesi için Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem” sunumu ve imza töreni Ankara Bilkent Otel’deki Sakarya Salonu’nda yapıldı.

Törene; CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan, Demokrat Parti Genel Başkanı Gültekin Uysal, Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu, İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener ve Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu katıldı.

Salonda, sadece Türk bayrakları ile Cumhuriyetin Kurucu Önderi Mustafa Kemal Atatürk’ün posterleri yer aldı. Sahnedeki ekranda; “Yarının Türkiye’si için… Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem” yazılarının altında TBMM silueti yansıtıldı.

Altı siyasi partinin genel başkanı, önde gelen sivil toplum örgütleri. sendikalar, dernekler, hukuk alanındaki akademisyenler ve çok sayıda gazetecinin katıldığı toplantının sunuculuğunu Tuluhan Tekelioğlu üstlendi. Tuluhan Tekelioğlu’nun açılışı yapmasının ardından sırasıyla Kılıçdaroğlu, Babacan, Uysal, Davutoğlu, Akşener ve Karamollaoğlu’nun isimlerini anons etti.

Altı parti lideri, anonsla eş zamanlı salona giriş yaptı ve ön sıradaki yerlerine oturdu. Açılışın ardından salondaki ekrana altı liderin güçlendirilmiş parlamenter sistem hakkında daha önce yaptıkları açıklamalardan görüntülere yer verildi. Mustafa Kemal Atatürk ve arkadaşlarının anısına bir dakikalık saygı duruşu yapıldı, İstiklal Marşı okundu.

“Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem Mutabakat Metni” sunumunu; CHP Hukuk Politikalarından Sorumlu Genel Genel Başkan Yardımcısı Muharrem Erkek, DEVA Partisi Hukuk ve Adalet Politikaları Başkanı Mustafa Yeneroğlu, Demokrat Parti Hukuk ve Adaletten Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Bülent Şahinalp, Gelecek Partisi Seçim ve Hukuk İşleri Başkanı Ayhan Sefer Üstün, İYİ Parti Hukuk ve Adalet Politikaları Başkanı Bahadır Erdem, Saadet Partisi Seçim İşleri Başkanı Bülent Kaya yaptı. Sunum, altı partinin isim sıralamasına göre yapıldı.

CHP

Giriş, yasama, yürütme, yargı ve demokratik sistem olmak üzere beş ana başlıktan oluşan ve altı partinin isim sıralamasına göre altı Genel Başkan Yardımcısı tarafından yapılan sunumda ilk sözü alan Cumhuriyet Halk Partisi Hukuk Politikalarından Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Muharrem Erkek şöyle konuştu:

Sayın Genel Başkanlarımız, çok değerli konuklar, ekranları başında Yarının Türkiye’sine doğru atılan bu büyük adıma tanıklık eden saygıdeğer yurttaşlarımız; sizleri saygıyla selamlıyorum, bu tarihî toplantıya hoş geldiniz.

Toplumu en geniş yelpazede temsil eden altı siyasi parti olarak bizler, Türkiye’nin yıllardır görmeyi umut ettiği tarihî bir çalışma için bir araya geldik.

Yarının Türkiye’sini inşa etmek için hazırladığımız Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem Mutabakat Metni üzerinde, demokrasinin temel ilkeleri olan istişareyi ve uzlaşmayı esas alan yoğun bir çalışma gerçekleştirdik.

Bilindiği üzere Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemine 16 Nisan 2017 referandumu ile geçilmiştir. Türkiye siyasi tarihinin en önemli anayasa değişikliklerinden biri olmasına rağmen referandum süreci, 15 Temmuz darbe girişiminin ardından ilan edilen olağanüstü hal şartlarında gerçekleşmiştir.

Bu dönemde demokrasinin asli gereği olan çoğulculuk ve uzlaşma ilkeleri yok sayılmış, anayasa değişikliği geniş toplum kesimleriyle, siyasi partilerle, sivil toplum kuruluşlarıyla, üniversitelerin anayasa kürsüleriyle ve barolarla müzakere edilmemiştir.

İki partinin genel başkanının belirlediği dar bir komisyon tarafından hazırlanan bu anayasa değişikliği, demokratik bir biçimde müzakere edilmeden, komisyonda ve Genel Kurul’da 41 gün gibi kısa bir sürede kabul edilmiştir.

Devletin tüm imkanları “Evet” kampanyası için seferber edilmiş, muhalefet partileri ile sivil toplum örgütlerinin toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakları bile kısıtlanmıştır.

Değerli Konuklar,

Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi Neden Yanlıştır?

Bu sistem, yönetimde kişiselliğe ve keyfiliğe yol açmış; Cumhurbaşkanı’na yasama, yürütme ve yargıyı güdümü altına almasını sağlayan çok geniş ve denetimsiz yetkiler tanıyarak otoriter bir yönetim yaratmıştır.

Bizler, anayasal devlet anlayışına aykırı, demokratik hukuk devletini temelinden zedeleyen ve egemenliği şahsileştiren bu sisteme karşı çıkıyoruz.

Çünkü bu sistemde, Anayasa’daki tarafsızlık yeminine rağmen, parti genel başkanlığı ile devlet ve hükümet başkanlığı tek kişinin şahsında birleşmiş; partili Cumhurbaşkanı, ülkenin sorunlarını daha da derinleştirmiştir.

Meclis’in yasama yetkisi yürütme ile paylaşılırken, denetim yetkisi ise işlevsiz hale getirilmiştir. Yüce Meclis’in millet adına kullandığı devredilemez bütçe hakkı dahi ortadan kaldırılmıştır.

Hakimler ve Savcılar Kurulu, Cumhurbaşkanı’na tanınan doğrudan ve dolaylı atama yetkileriyle, yürütmenin vesayeti altına girmiş, partili Cumhurbaşkanı bağımsız ve tarafsız yargıyı yok etmiştir.

Anayasa Mahkemesi’nin iktidarın baskı ve tehdidi altında olması ve üyelerinin neredeyse tamamının Cumhurbaşkanı tarafından atanması, Yüksek Mahkeme’nin bağımsızlığını ve tarafsızlığını zedelemiştir.

Değerli Konuklar,

Bu noktada özenle altını çizmek istediğimiz husus şudur ki bizler, geçmişin dar kalıplarını da reddediyoruz. Geçmişin tecrübelerinden istifade ederek, geçmiş uygulamaların ortaya çıkardığı demokrasi sorunlarına ve vesayetçi uygulamalara bir daha imkan vermeyecek yeni bir sistemi inşa etme kararlılığındayız.

Bu, yeni bir başlangıçtır.

İşte bu inançla, Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem önerimizle Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemini sona erdirirken geçmişe dönmüyor, Türkiye Cumhuriyeti’nin köklü devlet ve Cumhuriyet tecrübesini demokrasi ile taçlandırmayı hedefliyoruz.

Değerli Konuklar,

Ülkemizin neden Güçlendirilmiş Parlamenter Sisteme ihtiyacı var?

Çünkü ülkemiz, Cumhuriyet tarihinin en derin siyasi ve ekonomik krizlerinden birini yaşamaktadır.

Bu krizin en önemli sebebi, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi adı altındaki keyfî ve kural tanımaz sistemsizlik ve yozlaşmış iktidardır.

Bizler, altı siyasi parti olarak, dünyanın ve ülkemizin demokrasi tecrübeleri ışığında, adaleti tesis etmek, farklılıklarımızı zenginlik kabul ederek bir arada özgürce yaşamak, toplumsal huzuru ve barışı sağlamak, tüm vatandaşların insan onuruna yaraşır bir hayat sürmesini güvence altına almak, çoğulcu ve demokratik bir Türkiye’yi inşa etmek ve gelecek nesillere de bu değerleri miras bırakmak için bir araya geldik.

Söz veriyoruz: Hukuk devleti ve kuvvetler ayrılığı esasına dayanan Güçlendirilmiş Parlamenter Sistemde, temel hak ve özgürlüklerin tamamını ve kurumsal kültürün hakimiyetini güvence altına alacağız.

Değerli Konuklar,

Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem; düşüncelerin özgürce ifade edildiği, din ve vicdan özgürlüğünün, basın özgürlüğünün, kadın haklarının, çocuk haklarının, çevre haklarının tam anlamıyla korunduğu özgürlükçü bir sistemdir.

Bu sistem, devletin tüm kurumlarının hiçbir ayrım yapmaksızın tüm vatandaşlarına eşit mesafede olduğu çoğulcu bir sistemdir.

Bu sistem, kamu yönetiminde eşitlik, tarafsızlık ve liyakat ilkelerinin esas alındığı, yolsuzlukla etkin mücadele edildiği, düzenleyici ve denetleyici kurumların bağımsızlıklarının sağlandığı, üniversitelerin özgürleştiği bir sistemdir.

Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem, şeffaf ve hesap verebilir bir sistemdir. Bu sistemde siyasi makamların millete hizmetten başka hiçbir amacı olmayacaktır. Bunun güvencesi de hazırlayacağımız Siyasi Etik Kanunu’dur.

Değerli Konuklar, saygıdeğer yurttaşlarımız; sonuç olarak bizler, ortak idealimiz olan Güçlendirilmiş Parlamenter Sistemi, milletimize ve gelecek nesillere barış ve huzur getirmesi inancıyla hayata geçirmeyi taahhüt ediyoruz.

Saygılarımla arz ederim.

DEVA Partisi

Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem Mutabakat Metni Sunumunda ikinci olarak söz alan Deva Partisi Genel Başkan Yardımcısı Mustafa Yeneroğlu şöyle konuştu:

Sayın Genel Başkanlarımız, çok Kıymetli konuklar, yarının Türkiye’si için gerçekleştirdiğimiz bu tarihî anın coşkusunu bizlerle paylaşan aziz milletimiz; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem ile katılımcı, özgürlükçü ve çoğulcu demokrasinin gereklerine uygun, kuvvetler ayrılığı ilkesi ile etkin denge ve denetleme mekanizmalarına dayanan bir hükümet sistemi modeli amaçlıyoruz.

Hükümet sistemimizde, temsilde adalet ile yönetimde istikrar ilkelerini eşit şekilde esas almaktayız.

Meclis’i güçlendirirken hükümeti zayıflatmama, hükümeti güçlendirirken Meclis’i zayıflatmama kararlılığı içerisindeyiz.

Bu amaçla; öncelikle “etkili ve katılımcı bir yasama” organı öngörüyoruz.

Bu kapsamda Güçlendirilmiş Parlamenter Sistemin kalbi olan Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin temsil yeteneği arttırılacak, kanun yapma ve yürütmeyi denetleme işlevleri etkili kılınacaktır.

Böylece yasama organının daha demokratik ve daha etkili olması sağlanacaktır.

Ayrıca Meclis İçtüzüğü’nde katılımcılık ön plana çıkarılacak, siyasi partiler kanununda yapılacak değişiklikle parti içi demokrasi ilkeleri tesis edilecektir.

Seçim kanunlarında yapılacak düzenlemelerle siyasette şeffaflık ve dürüstlük güvence altına alınacaktır.

Değerli Konuklar,

Bu kapsamda ilk olarak Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne Giden Yolları Demokratikleştireceğiz.

Temsil gücünü arttırmak, temsilde adaleti ve çoğulcu demokrasiyi sağlamak amacıyla seçim barajını %3’e düşüreceğiz.

Yurt dışında mukim 6 milyondan fazla vatandaşımızın Meclis’te temsilinin sağlanabilmesi için yurt dışı seçim çevresi oluşturacağız.

Siyasi partiler ve seçim mevzuatını, Anayasamızda halihazırda yer alan “Siyasi partilerin faaliyetleri, parti içi düzenlemeleri ve çalışmaları demokrasi ilkelerine uygun olur.” kuralına uygun biçimde ve özellikle parti içi demokrasinin güçlendirilmesi amacıyla yeniden düzenleyeceğiz.

Ayrıca, siyasi partiler hakkındaki yasal mevzuat ve yaptırım hükümlerini Avrupa Konseyi standartları ışığında, çoğulcu demokrasinin güvencesini oluşturacak biçimde değiştireceğiz.

Siyasetin finansmanını şeffaflık, denetlenebilirlik ve seçim harcamalarının saydamlığı ilkeleri çerçevesinde ayrıntılı biçimde düzenleyeceğiz.

Siyasi partilere ve adaylara yapılan belirli miktarın üzerindeki bağışların ve seçim dönemlerinde yapılan tüm harcamaların kamuoyuna açıklanmasını zorunlu tutacağız.

Siyasi partiler arasında adil rekabet koşullarının sağlanması ve demokratik siyasi hayatın güçlendirilmesi amacıyla, en son yapılan milletvekili genel seçimlerinde en az %1 oy alan siyasi partiler hazine yardımından faydalanmaya hak kazanacaktır.

Saygıdeğer Konuklar,

Yasama organının etkinleştirilmesi amacıyla ikinci olarak Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde Katılımcılığı Arttıracağız.

Yeni bir İçtüzük hazırlayarak yasama çalışmalarının katılımcı ve şeffaf şekilde yürütülmesini sağlayacağız.

Komisyonların işleyişini, denetim mekanizmalarının etkinliğini ve muhalefetin söz hakkını demokrasinin gereklerine uygun şekilde ele alacağız.

Ayrıca yasama bağışıklığına ilişkin olarak önemli iyileştirmeler yapacağız. Bu doğrultuda yasama sorumsuzluğunun kapsamını genişletip, yasama dokunulmazlığının istisnalarını açıkça düzenleyerek, belirsizliğe ve keyfiliğe son vereceğiz.

Üçüncü olarak, Kanun Yapım Süreçlerini Demokratikleştireceğiz.

Demokrasinin özüyle bağdaşmayan torba kanun uygulamasına son vereceğiz.

Bakanlar Kurulu’nun kanun hükmünde kararname çıkarma yetkisini, yetki kanununa dayanması, Meclis tarafından konusu, sınırları ve süresi açıkça belirtilmesi şartıyla kabul ediyoruz.

Ancak temel hak ve özgürlüklerin ise kararnamelerle düzenlenmesine izin vermeyeceğiz.

Cumhurbaşkanı’nın, Meclis’in yasama işlevini zayıflatan veto yetkisine son vereceğiz.

Cumhurbaşkanı’nın kanun yapım süreçlerindeki yetkisini, yalnızca bir uyarı niteliği taşıyan geri gönderme yetkisi ile sınırlı tutacağız.

Yasama komisyonlarının çalışma yöntemlerini işlevsel hale getirecek tedbirler alacağız.

Kanunların müzakeresinde ve metinlerin olgunlaşmasında komisyon aşamasına ağırlık verilmesini esas alacağız.

Kanun yapım sürecinin daha nitelikli işletilmesi için ilgili sivil toplum ve meslek kuruluşlarının görüşlerine başvurulmasını sağlayacağız.

Dördüncü olarak, Meclis’in Denetim Yetkisini Güçlendireceğiz.

Şeffaf ve hesap verebilir bir yönetim için hükümete hesap sorulabilmesini sağlayacak araçları arttırıp var olan araçları da daha etkili kılacağız.

Sözlü soru mekanizmasını güçlendirecek, muhataplarına cevap vermeleri için süre zorunluluğu getireceğiz.

Yazılı soru önergelerine süresi içerisinde cevap verilmemesi halinde ilgili bakana yaptırım uygulanmasını sağlayacağız.

Meclisin denetim yetkisini etkin şekilde yerine getirebilmesi amacıyla meclis soruşturması için gereken yeter sayıları düşüreceğiz.

Hükümet, Başbakan ve Bakanlar hakkında gensoru verme yetkisini tanıyacağız.

Bu hususta Hükümet ile Başbakan hakkındaki gensoruları, yapıcı/kurucu güvensizlik oyu şartına bağlayarak yürütmenin istikrarını güvence altına alacağız.

Değerli Konuklar,

Son olarak, parlamentoların tarihsel bir kazanımı olan bütçe hakkının devredilmezliği ilkesini tesis edeceğiz.

Vatandaşlarımızdan toplanan vergilerin nasıl harcandığının etkili şekilde denetlenebilmesi için Meclis’in bütçe hakkını, Meclis’in devredilemez bir yetkisi ve denetim aracı olarak düzenleyeceğiz.

Meclis bünyesinde Kesin Hesap Komisyonu kuracağız. Komisyonu’nun Başkanı ana muhalefet partisinden olacak.

Sayıştay raporlarının tamamının Kesin Hesap Komisyonu’na sunulmasını sağlayacağız.

Aziz milletimizi ve hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Demokrat Parti

Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem Mutabakat Metni Sunumunda üçüncü olarak söz alan Demokrat Parti Hukuk ve Adaletten Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Bülent Şahinalp şöyle konuştu:

Sayın Genel Başkanlar, çok değerli konuklar, Yarının Türkiye’si için gerçekleştirdiğimiz bu önemli güne bizlerle birlikte tanıklık eden kıymetli vatandaşlarımız; sizleri saygıyla selamlıyorum.

Yarının Türkiye’si için hazırladığımız Güçlendirilmiş Parlamenter Sistemde kuvvetler ayrılığı ilkesine ve etkin denge ve denetleme mekanizmalarına dayanan bir hükümet sistemi amaçlıyoruz.

Öngördüğümüz bu sistemde, millet iradesinin üstünlüğünü esas alan etkili ve katılımcı bir yasama organının yanında istikrarlı ve hesap verebilir bir yürütme organı oluşturacağız.

Güçlendirilmiş Parlamenter Sistemde yürütme organı, devletin ve milletin birliğini temsil eden, tarafsız, siyasi sorumluluğu olmayan Cumhurbaşkanı ile, yürütmenin asıl yetkili ve sorumlu kanadı olan, yasama organının içinden çıkan ve Meclis’e karşı siyasi sorumluluğu bulunan Bakanlar Kurulu’ndan müteşekkil olacaktır.

Bu sayede Cumhurbaşkanı; kendisinden beklenen uzlaştırıcı hakem rolünü üstlenebilecek, Cumhurbaşkanlığı devletin ve milletin birliğini temsil etmesi amacıyla tarafsız ve partiler üstü bir yapıya kavuşturulacaktır.

Yarının Türkiye’sinde güçsüz ve istikrarsız hükümetlere yol açma tehlikesiyle karşı karşıya kalmamak adına Başbakan, Bakanlar ve Bakanlar Kurulu güçlendirilecek, hükümet istikrarını sağlayıcı tedbirler arttırılacaktır.

Değerli Konuklar,

Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem’de Cumhurbaşkanlığı makamının niteliğini, süresini, görev ve yetkilerini şu şekilde düzenledik:

Cumhurbaşkanı ile Meclis’in görev sürelerinin ayrıştırılması amacıyla Cumhurbaşkanı’nın görev süresini 7 yıl olarak belirleyeceğiz.

Bizler, Cumhurbaşkanı’nın hem toplumun farklı kesimleri hem de Meclis’teki partiler karşısındaki tarafsızlığını tam anlamıyla sağlayabilmesini amaçlıyoruz. Bu nedenle Cumhurbaşkanı’nın yalnızca bir dönem için seçilmesi kuralını getireceğiz.

Güçlendirilmiş Parlamenter Sistemde Cumhurbaşkanlığı makamını, milletin ve devletin birliğini temsil eden, tarafsız bir makam olarak düzenleyeceğiz. Bu noktada altını çizmek istediğim husus şudur ki Cumhurbaşkanı seçilen kişinin varsa partisi ile ilişiği kesilecek ve görevi sona eren Cumhurbaşkanı aktif siyasette bir daha görev alamayacaktır.

Devletin başı sıfatını taşıyan Cumhurbaşkanlığı temsilî görev ve yetkilere sahip bir makam olarak düzenlenecektir.

Yürütmeye dair icrai yetkiler, Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne karşı siyasi sorumluluğu olan Başbakan ve Bakanlardan oluşan Bakanlar Kurulu tarafından kullanılacaktır.

Cumhurbaşkanı’nın istisnai nitelikte tek başına yapabileceği işlemler ise Anayasa’da ayrıntılı olarak düzenlenecektir.

Cumhurbaşkanı’nın icrai bir yetkiye sahip olmamasına uygun olarak görevi ile ilgili siyasi sorumsuzluğu esas alınacaktır. Bununla birlikte, Cumhurbaşkanı’nın hukuki ve cezai sorumluluğuna ilişkin esaslar, Anayasa’da düzenlenerek yargılama makamı ve usulü açıkça belirtilecektir.

Değerli Konuklar,

Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem’de öngördüğümüz Bakanlar Kurulu’nun yapısını ise şu şekilde düzenledik:

Başbakan, parlamenter sistem gelenek ve ilkelerine uygun olarak Türkiye Büyük Millet Meclisi üyeleri arasından belirlenecektir. Başbakan’ın belirlenmesi bakımından, Cumhurbaşkanı Meclis’te en çok milletvekiline sahip siyasi partiye hükümeti kurma görevini verecektir. Hükümetin Anayasa’da öngörülen sürede kurulamaması halinde bu görev, milletvekili sayısıyla doğru orantılı olarak diğer siyasi partilere sırasıyla verilecektir.

Bakanlar, Türkiye Büyük Millet Meclisi üyeleri veya ihtiyaç duyulduğu takdirde- milletvekili seçilme yeterliliğine sahip olan kişiler arasından, Başbakan tarafından atanacaktır. Bakanlar Kurulu, Başbakanın başkanlığında toplanacaktır.

Yetkide ve sorumlulukta paralellik ilkesi gereğince Başbakan ve Bakanlar Kurulu Meclis’e karşı sorumlu olacaktır. Buna göre Başbakan ve Bakanlar, Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne karşı bireysel ve kolektif olarak sorumlu tutulacaktır.

Hükümetin kurulmasını kolaylaştırmak amacıyla hükümetin kurulmasında basit çoğunluk, düşürülmesinde ise Türkiye Büyük Millet Meclisi üye tamsayısının salt çoğunluğu esas alınacaktır.

Güçlendirilmiş Parlamenter Sistemde Hükümete istikrar kazandırmak amacıyla gensoru ile yapıcı güvensizlik oyu birleştirilecektir. Hükümetin düşürülmesi; yeni hükümetin, Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin üye tam sayısının salt çoğunluğuyla seçilmesi şartına bağlı olacaktır.

Böylece bir yandan hükümetin düşürülmesi zorlaştırılırken diğer yandan olası hükümet krizleri de önlenecektir. Güçlendirilmiş Parlamenter Sistemde yeni hükümetin kurulması güvence altına alınmadan mevcut hükümet düşürülemeyecektir.

Değerli Konuklar,

Yürütme başlığı altında ele aldığımız diğer bir konu ise Olağanüstü Hal Yönetimi’dir. Buna göre;

Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem’de Cumhurbaşkanı’nın ya da Bakanlar Kurulu’nun tek başına OHAL ilan etme yetkisi olmayacaktır. Olağanüstü hal ilan etme yetkisi, Cumhurbaşkanı başkanlığında toplanan Bakanlar Kurulu’na ait olacaktır. Bu yetki, Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin onayına tabi tutulacaktır.

Olağanüstü hal rejiminin istisnai niteliğinin bir gereği olarak OHAL için öngörülen süreler kısaltılacaktır.

Olağanüstü hal rejiminin keyfi bir yönetime dönüşmesine engel olmak amacıyla olağanüstü hal kanun hükmünde kararnamelerine hukuk sistemimizde yer verilmeyecektir.

Bu kapsamda, olağanüstü halin hukuk devletinin güvenceleri çerçevesinde sürdürülmesini sağlamak üzere, Olağanüstü Hal Kanunu’nda gerekli düzenlemeler yapılacaktır.

Hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Gelecek Partisi

Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem Mutabakat Metni Sunumunda dördüncü olarak söz alan Gelecek Partisi Seçim ve Hukuk İşleri Başkanı Ayhan Sefer Üstün şöyle konuştu:

Sayın Genel Başkanlarımız, saygıdeğer misafirler, değerli basın mensupları, ekranları karşısında bizleri izleyen aziz milletimiz; sunumuma başlamadan önce hepinizi saygı, sevgi ve muhabbetle selamlıyorum.

Yarının Türkiye’sini inşa etmek için hazırladığımız Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem’in en önemli başlıklarından birisi de şüphesiz bağımsız ve tarafsız yargıdır.

Yargının bağımsızlığı ve tarafsızlığı ilkesi, adaletin tesisinin asgari şartı, demokratik hukuk devletinin güvencesi, hak ve özgürlüklerin teminatıdır.

Güçlendirilmiş Parlamenter Sistemde öncelikle yargı bağımsızlığı ve tarafsızlığını sağlayacağız.

Yüksek yargı kurulları ile yüksek yargı organlarının bağımsızlıkları ve demokratik meşruiyetlerini güçlendireceğiz.

Bu kurullara ve organlara yürütmenin müdahalesini engelleyecek tedbirleri alacağız.

Bizler, bağımsız ve tarafsız yargı amacıyla, hazırladığımız çalışmamızı altı ana başlık etrafında topladık.

Birincisi, Yargı Sistemi ile Hakimlik ve Savcılık Mesleğine yönelik olarak;

Hakimlik teminatını güçlendirecek ve hakimlere coğrafi teminat güvencesi sağlayacağız.

Hâkimlik ile savcılık mesleklerini, tam bağımsızlık için birbirinden ayıracağız.

Hâkimlerin idari görevleri yönünden Adalet Bakanlığı’na bağlı olduğuna ilişkin Anayasa hükmünü kaldıracağız.

Hâkim ve savcıların mesleğe kabullerinde ve yükselmelerinde objektif kriterleri esas alacağız.

Sulh Ceza Hakimlikleri’nin görev, yetki ve işleyişlerini hukuk devletinin gereklerine göre yeniden düzenleyeceğiz.

Tutuklamanın istisna olması ilkesinin titizlikle uygulanması için gerekli tedbirleri alacağız.

Anayasa Mahkemesi ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi içtihatları ile uyumlu kararlar alınmasını ve bu mahkemeler tarafından verilen kararların derhal uygulanmasını sağlayacak düzenlemeler yapacağız.

Hâkimlerin terfilerinde, verdikleri kararların Anayasa Mahkemesi ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi içtihatlarıyla uyumunu temel ölçütlerden biri olarak kabul edeceğiz.

Görevini kötüye kullanmak suretiyle Anayasa Mahkemesi veya Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin verdiği hak ihlali kararına sebep olup devleti tazminata mahkûm ettiren ve zarara uğratan hâkimlere ve savcılara bu tazminat ve zararın rücu ettirilmesini sağlayacağız.

İkinci olarak;

(Adeta yargının kalbi olan) Hakimler ve Savcılar Kurulunda değişikliklere gideceğiz.

Bu doğrultuda, hâkimlik mesleği ile savcılık mesleğini birbirinden ayıracağız.

Hakimler ve Savcılar Kurulunu kaldıracak, Hakimler Kurulu ve Savcılar Kurulu şeklinde iki farklı kurul oluşturacağız.

Çoğulculuğun, hesap verebilirliğin ve demokratik meşruiyetin sağlanması için Yüksek Yargı Kurulları’nda üyelerin yarısının Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından üçte iki nitelikli çoğunlukla seçilmesini sağlayacağız.

Üyelerin diğer yarısı ise Yargıtay, Danıştay, Türkiye Barolar Birliği, adli ve idari yargı birinci sınıf hakim ve savcılar tarafından, kendi mensupları arasından doğrudan seçilecektir.

Bağımsızlık ilkesinin güçlendirilmesi için Adalet Bakanı ve Müsteşarı, Hakimler Kurulu’nda yer almayacaktır.

Yüksek Yargı Kurulları’nın disiplin kararları da yargı denetimine açık hale getirilecektir.

Değerli Misafirler,

Üçüncü olarak yapacağımız değişiklikler;

Barolar ve Türkiye Barolar Birliği’ni kapsıyor:

Avukatlık mesleğinin bağımsız ve özgür bir şekilde icra edilmesi için gerekli tedbirleri alacağız.

Yargının kurucu unsuru olan savunmayı anayasal güvenceye kavuşturacağız.

Çoklu baro uygulamasına son vereceğiz.

Baro ve Türkiye Barolar Birliği seçimlerinde temsilde adalet ilkesini esas alacağız.

Dördüncü olarak;

Anayasal düzenin, temel hak ve özgürlüklerin güvencesi olan Anayasa Mahkemesi’nin görev ve yetkileri genişletilerek güçlü ve etkili denetim için Mahkeme’yi yeniden yapılandıracağız.

Temel hak ve özgürlüklerin daha güçlü şekilde korunabilmesi için bireysel başvurunun kapsamını, konu ve başvurulabilecek haklar bakımından genişleteceğiz.

Yine Anayasa Mahkemesi’nde iptal davası açabileceklerin kapsamını da genişleteceğiz.

Anayasa Mahkemesi’nin üyelerinin en az dörtte üçünün hukukçu olmasını zorunlu tutacağız.

Mahkeme üyelerinin Meclis tarafından, Danıştay, Yargıtay, Sayıştay, Türkiye Barolar Birliği ve Üniversiteler arası Kurul tarafından belirlenen üç katı aday içerisinden üçte iki nitelikli çoğunlukla seçilmesini sağlayacağız.

Üç üye ise, farklı kaynaklardan gelecek şekilde Cumhurbaşkanı tarafından seçilecektir.

Değerli Misafirler,

Beşinci olarak;

Yüksek Seçim Kurulu’nu Anayasa’da yargı bölümü içerisinde bir yüksek mahkeme olarak düzenleyecek ve kurulun niteliğini açıklığa kavuşturacağız.

Yüksek Seçim Kurulu, idari ve yargısal görevleri bakımından iki daireye ayrılacaktır:

Yargısal görevi olan kurul bir yüksek yargı organı olarak çalışacak, idari görevi olan kurulun aldığı kararları itiraz halinde denetleyecektir.

Altıncı ve son olarak;

Sayıştay’ı Anayasa’da bir yüksek mahkeme olarak düzenleyeceğiz.

Sayıştay’ın kuruluş ve işleyişine ilişkin esasları, anayasal güvenceye kavuşturacağız.

Hesap verebilir ve şeffaf bir yönetim anlayışıyla Sayıştay denetiminin kapsamını, tüm kamu kurum ve kuruluşlarını kapsayacak şekilde genişleteceğiz.

Böylece güçlü, bağımsız ve tarafsız bir yargının oluşumunu hep birlikte sağlayacağız.

Beni sabırla dinlediğiniz için teşekkür ediyorum.

Tekrar hepinizi saygıyla selamlıyorum.

İYİ Parti

Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem Mutabakat Metni Sunumunda beşinci olarak söz alan İYİ Parti Hukuk ve Adalet Politikaları Başkanı Prof. Dr. Bahadır Erdem şöyle konuştu:

Sayın Genel Başkanlarımız, sayın misafirler, saygıdeğer vatandaşlarımız; sizleri saygıyla ve sevgiyle selamlıyorum.

Yarının Türkiye’si için hazırladığımız Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem ile devletin temel organlarının yanında demokratik hukuk devletinin güçlendirilmesini de esas alıyoruz.

Hükümet sistemimizle; uluslararası sözleşmeler ve evrensel değerler çerçevesinde başta, ifade ve basın özgürlüğü olmak üzere tüm özgürlüklerin garanti altına alındığı; bireylerin ve sivil toplumun güçlendirildiği, çevre haklarının ve sürdürülebilirliğin sağlandığı, kadın-erkek eşitliğinin tesis edildiği, özgür ve demokratik bir Türkiye’yi inşa etme kararlığındayız.

Bu amaçla, temel hak ve özgürlükler; dil, din, mezhep, ırk, cinsiyet, siyasi ve sosyal aidiyet farkı gözetmeksizin tüm insanlar için güvenceye kavuşturulacak ve iç hukukumuz uluslararası standartlarla uyumlu kılınacaktır. Ötekileştirme hissi doğuran tüm uygulamalar ortadan kaldırılacaktır.

Bu kapsamda ilk olarak Düşünce ve İfade, Toplantı ve Gösteri Yürüyüşü ile Örgütlenme Özgürlüklerinin kullanımını engelleyen ya da ölçüsüz şekilde sınırlandıran mevzuatı yeniden düzenleyeceğiz. Demokratik toplumun gereklerine uygun olarak bu özgürlüklerin üzerindeki her türlü baskıya son vereceğiz.

Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem’de ifade özgürlüğü; Anayasa Mahkemesi ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin içtihatları gereğince şiddete teşvik, nefret söylemi ya da kişilik haklarına saldırı durumları dışında sınırlandırılmayacaktır.

İnternet mevzuatını, uluslararası standartlara uygun olarak, ifade özgürlüğünü kısıtlamayacak ve kişilik haklarını ihlal etmeyecek şekilde yeniden düzenleyeceğiz.

Toplantı ve gösteri yürüyüşü hakkına ilişkin mevzuatı, Anayasa Mahkemesi ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi içtihatları ışığında yeniden düzenleyerek bu hakla ilgili bildirim uygulamasının idare tarafından keyfi şekilde kullanılmasını engelleyeceğiz.

Din ve Vicdan Özgürlüğü’nü güvence altına alan, demokratik laik hukuk devletinin, çoğulcu toplum düzeninin temeli olduğunu düşünüyoruz. Bu nedenle bizler, herkesin inancına, kanaatine ve yaşam tarzına saygı duyulduğu, kişilerin din, inanç ve yaşam tarzı fark etmeksizin özgürce yaşadığı, herkesin kendi kimliğiyle ve kendisi olarak eşit şekilde toplumsal, kamusal ve siyasal yaşama katıldığı bir sistemi hep birlikte inşa edeceğiz.

Temel hak ve özgürlükler kapsamında ele aldığımız son derece önemli bir diğer husus ise kadın haklarıdır.

Kadınlar; eğitim, çalışma hayatı ve karar alma mekanizmalarına katılma gibi büyük sorunlarla ve eşitsizliklerle karşı karşıyadır. Toplumun ve yaşamın her alanında, tüm karar alma mekanizmalarında kadın-erkek eşitliğini sağlamayı ve korumayı öncelikli bir devlet politikası haline getireceğiz. Bu konuda yasal ve yapısal tüm gereklilikleri sağlayacağız.

Yarının Türkiye’sinde kadına yönelik şiddetle etkin şekilde mücadele edilecek, şiddetin önlenmesi adına uluslararası sözleşmeler ve ulusal mevzuat hükümleri etkili şekilde uygulanacaktır. Kadına karşı işlenen suçlarla ilgili Türk Ceza Kanunu’nda gerekli düzenlemeler derhal yapılacaktır. Failler için caydırıcı cezalar öngörülecek, uygulanan indirim sebepleri yeniden düzenlenecektir.

Yine bu kapsamda eğitim müfredatına ilkokul birinci sınıftan itibaren insan hakları ve kadın-erkek eşitliği dersleri konulacaktır.

Kız çocuklarının eğitim hakkı güvence altına alınacak ve bu hakka erişimin önündeki tüm engeller kaldırılacaktır.

Sayın Konuklar,

Diğer bir başlığımızsa Basın Özgürlüğüdür. Bu hakkı güvence altına alarak, basına görevini özgür bir şekilde yapacağı güvenli, çoğulcu ve elverişli bir ortam sağlayacağız.

Gazetecilere karşı ceza soruşturmasına gerekçe yapılan mevzuatı, Anayasa Mahkemesi ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi içtihatları çerçevesinde yeniden düzenleyeceğiz.

TRT’yi ve Anadolu Ajansı’nı, bağımsızlık ve tarafsızlık esaslarına göre yeniden yapılandıracağız. Keyfi akreditasyon kararlarına son verip, basın kartlarının verilmesinde meslek kuruluşlarına belirleyici bir rol vereceğiz.

Medya sahipliği ve finansmanını şeffaf hale getirecek, medyada tekelleşmeyi ve kartelleşmeyi önlemek amacıyla yasal ve yapısal tedbirler alacağız.

Radyo ve Televizyon Üst Kurulu’nun görevini bağımsız ve tarafsız olarak yerine getirebilmesi için yasal ve yapısal değişiklikler yapacağız. Kurulun üyeleri, üye yapısında çoğulculuğu sağlamak üzere alanında uzman kişiler ve meslek kuruluşları temsilcileri arasından Meclis tarafından nitelikli çoğunlukla seçilecektir.

Basın İlan Kurumu’nun yapısı ve üye seçimi basın özgürlüğüne uygun şekilde yeniden düzenlenecektir.

Öte yandan demokratik toplumun asli bir unsuru olan Sivil Toplum kuruluşlarına yönelik ayrımcılığa ve baskıya da son vererek, bu kuruluşların faaliyetlerini keyfi bir biçimde engelleyen düzenlemeleri kaldıracağız. Bu kuruluşların özgürce çalışabileceği güvenli, çoğulcu ve elverişli bir ortam oluşturacağız.

Değerli Konuklar,

Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem ile birlikte Sosyal Haklar da güvenceye kavuşacaktır.

Refahın adil bölüşümünü sağlayarak, sosyal hakları ve devlet yardımlarını insan onuruna yaraşır bir şekilde ve hak temelli bir yükümlülük olarak güçlendireceğiz.

Engelli vatandaşlarımızın çalışma hayatı dahil toplumsal hayatın tüm alanlarına tam katılımlarının önündeki engelleri kaldıracağız.

Son olarak ise Çevre haklarına ilişkin anayasal ve yasal düzenlemeleri uluslararası hukukla uyumlu hale getireceğiz. Doğal yaşam kaynakları ve çevrenin korunması konusundaki devletin yükümlülüklerini Anayasa’da açık şekilde düzenleyeceğiz.

Devleti, toplum sağlığının korunması ve refahının sağlanması amacıyla içme suyu kaynaklarını, tarım alanlarını, ormanları ve hayvanları korumakla; iklim krizine karşı mücadele etmekle ve düzenli kentleşmeyi sağlamakla yükümlü kılacağız.

Yargı sisteminde çevre konusunda uzmanlaşmış yargıçların görev yapacağı Çevre Mahkemeleri kuracağız.

Aziz milletimizi saygı ve sevgiyle selamlıyorum.

Saadet Partisi

Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem Mutabakat Metni Sunumunda altıncı ve son olarak söz alan Saadet Partisi Seçim İşleri Başkanı Bülent Kaya şöyle konuştu:

Saygıdeğer Genel Başkanlarımız, değerli misafirler, ekranları başında bizleri izleyen çok kıymetli vatandaşlarımız; sözlerime başlarken hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem’de Kamu Yönetimi ve Siyasi Etik Başlıklarını sizlere arz etmek üzere huzurlarınızdayım.

Öncelikli olarak kamu yönetimine eşitlik, tarafsızlık, liyakat, hukuka uygunluk ve şeffaflık ilkelerini hakim kılacağız.

Tüm kamu kurumlarının, fonksiyon ve etkinliklerini gözden geçirerek ihtiyaçlar doğrultusunda yeniden yapılandıracağız. Bu bağlamda paralel bütün kurum ve kurulların faaliyetlerine son vereceğiz.

Kamu yönetiminde kadın yöneticilerin sayısını arttıracağız.

İkinci hedefimiz kamu görevine alınmada her kademede liyakat ve eşitlik ilkelerini hâkim kılmaktır.

Mülakat uygulamalarına son vererek yazılı sınav sonuçlarını esas alacağız. Sözlü mülakat yapılması zorunlu olan haller ise ancak kanunla düzenlenmek kaydı ile istisna olacaktır. Bu durumda da adaylara yöneltilecek sorular kura usulüyle belirlenecek, sözlü sınav ve mülakatlar kayda alınacaktır.

Üçüncü hedefimiz yolsuzlukla etkin bir şekilde mücadele etmektir. Yolsuzlukla ilgili mevzuatı, Yolsuzluğa Karşı Devletler Grubu’nun tavsiye kararlarıyla tam uyumlu hale getireceğiz.

Kamu İhale Kanunu’nu yenileyerek ihale mevzuatını tek kanunda düzenleyeceğiz. Kamu alımlarında ve ihalelerde rekabeti ortadan kaldıran, ihaleyi istisna keyfiliği kural haline getiren, yolsuzluğun kapısını açık tutan istisna ve muafiyet hükümlerini kaldıracağız.

Dördüncü olarak Yerel yönetimlerin yetki ve sorumluluklarını artıracağız. Yerel Yönetimlerde demokratik katılım, şeffaflık ve hesap verebilirlik ilkelerini hâkim kılacağız. Merkezi yönetimin yerel yönetimler üzerindeki idari denetiminin sınırlarını açıkça belirleyerek yerindelik denetimi anlamına gelen vesayet uygulamalarına son vereceğiz. Bu bağlamda yeni bir merkez-yerel dengesi kuracağız.

Yerel yönetimlere, genel bütçe vergi gelirlerinden ayrılan payı arttıracağız

Seçimle gelenin seçimle gitmesini güvence altına alacağız. Yerel yönetimlerde seçme ve seçilme hakkını yok sayan kayyum uygulamalarına son vereceğiz.

Değerli Konuklar,

Kamu yönetimi başlığı altında beşinci olarak mutabık kaldığımız nokta ise akademik özgürlük ve üniversitelerle ilgili düzenlemelerdir.

Yüksek öğretimde özgür ve çoğulcu bir sistem oluşturarak Üniversitelerin bilimsel özerkliklerinin yanında, idari ve mali özerkliklerini de anayasal güvence altına alacağız.

Yükseköğretim Kurulu’nu kaldırarak yerine yetkileri koordinasyon görevi ile sınırlandırılmış, üyelerinin ise demokratik meşruiyet esasına dayanılarak seçildiği üniversiteler arası bir kurul tesis edeceğiz.

Öğretim üyelerinin kendi üniversitelerinin rektörünü seçmesine imkân sağlayacağız. Dekan adaylarının uzmanlık alanlarının, ilgili fakültenin niteliğine uygun olması esasını temin edeceğiz

Kamu yönetiminin altıncı ve son başlığı olarak Düzenleyici ve Denetleyici Kurumları ele aldık. Bu kurumların oluşumunda ve çalışmasında liyakat, şeffaflık ve tarafsızlık ilkelerinden taviz vermeyeceğiz.

Düzenleyici ve Denetleyici Kurumların idari ve mali özerkliğe kavuşturulmasını sağlayarak bağımsızlıklarını tesis edecek ve yürütmenin müdahalelerine karşı korunmaları için yasal ve yapısal önlemler alacağız.

Kurumlara atanacak üyelerin yetkinliklerini nesnel olarak ortaya koyacak kriterler belirleyeceğiz. Merkez Bankası başta olmak üzere düzenleyici ve denetleyici kurumların bağımsızlığını zedeleyecek hiçbir uygulamaya ve düzenlemeye yer vermeyeceğiz.

Değerli konuklar,

Demokratik hukuk devleti önündeki en büyük engellerden bir tanesi de siyasi makam sahiplerinin yolsuzluklarını önleyecek mevzuatın yetersiz olması ve var olan hükümlerin uygulanamamasıdır.

Bu sebeple de şeffaflık sağlanamamakta, rüşvet ve yolsuzluklar engellenememektedir.

Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem’de milletvekillerinin, bakanların, siyasi parti genel merkez yöneticilerinin ve belediye başkanlarının görevlerini yerine getirirken uymaları gereken siyasi etik ilkelerinin düzenlenmesi amacıyla Siyasi Etik Kanunu hazırlayacağız.

Kanun kapsamındaki kişilerin; görevlerini yerine getirirken, adalet, eşitlik, hesap verebilirlik, kişisel menfaat sağlamama, çıkar çatışması olacak hallerden kaçınma ve şeffaflık ilkelerine göre hareket etmesini sağlayacağız.

Siyasi etik ilkelerinin etkili olarak uygulanmasına ilişkin kurumsal yapılanmayı tesis edeceğiz.

Aziz milletimiz, değerli konuklar

Bizler, toplumu en geniş yelpazede temsil eden altı siyasi parti olarak; Yarının Türkiye’si için hazırlamış olduğumuz Güçlendirilmiş Parlamenter Sistemi, ülkemize, adalet, barış, refah ve huzur getirmesi inancıyla hayata geçirmeyi taahhüt ediyoruz.

Güçlendirilmiş Parlamenter Sistemin, milletimize hayırlı ve uğurlu olması temennisi ile hepinizi saygı ile selamlıyorum.

Paylaşın

CHP Lideri Kılıçdaroğlu: Ahdim Var Bu Ülkeyi Barıştıracağım

“Helalleşme Buluşması” kapsamında 28 Şubat mağdurlarıyla bir araya gelen CHP Lideri Kılıçdaroğlu, yaptığı açıklamada, 28 Şubat ile Sivas, Maraş ve Roboski katliamlarına ilişkin de ‘helalleşme’ vurgusunda bulundu.

Haber Merkezi / Kemal Kılıçdaroğlu, açıklamasında, “Türkiye’ye bir miras bırakmak istiyorum. Barışmış bir millet, benim en büyük başarım olacak inşallah” ifadelerini kullandı.

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, “Helalleşme Buluşması” kapsamında 28 Şubat mağdurlarıyla İstanbul’da bir araya geldi. Kılıçdaroğlu toplantıda şu konuşmayı yaptı:

“Birkaç ay önce helalleşme dedim. Hem şahsi hem ana muhalefet partisi lideri olarak kurumsal hem de yöneteceğimiz devlet adına konuştum.

Amacımız bu milleti barıştırmaktır. Bu milleti ayrıştıranlar, kavga ettirenler kendilerine saraylar yaptırdılar. Kavgada taraf olanlara ise sefalet ve perişanlık kaldı.

Ülke geçmişe takılıp kaldı. Ülkemiz zenginleşemiyor. Ülkemizin çocukları geleceği dışarıda arıyor. 700 bine yakın insan ülkeyi terk etti. Evlatlarımız niçin geleceğini dışarıda aradılar.

“Ben de 28 Şubat mağduruyum”

Hellalleşme çıkışı yaparken söylemiştim, bize sadece iktidar olmak yetmiyor. Bu yaştan sonra ne yapayım sarayı. Ben Türkiye’ye bir miras bırakmak istiyorum. Barışmış bir millet istiyorum ve bunu sağlayacağım.

Helalleşme gereği medyaya haber vermeden çok sayıda ziyaret yaptım. Kalbi kırılmış insanlarla buluştum.

Bugün ağırlıklı olarak 28 Şubat mağdurlarıyla beraberiz. Bu kardeşiniz de 28 Şubat’ta mağdur olanlardan. Fişlendim, dava açtım, hakkımı aradım.

“Yaralarımız hâlâ açık”

28 Şubat mağdurlarıyla barışmak zorundayız, helaleşeceğiz. 28 Şubatçıların açtığı yaraları kapatacağız. İkna odalarına sokulan başı kapalı kızlarımızla helalleşeceğiz. Roboski’yle helalleşeceğiz. Sivas, Maraş mağdurlarıyla helalleşeceğiz. Diyarbakır hapishanesi mahkumlarıyla helalleşeceğiz. Ahmet Kaya ile helalleşeceğiz. Bir solcu, ülkücü diyerek katledilen gençlerin aileleriyle hellaleşeceğiz.

Yaralımızı sarmamız gerekiyor çünkü o yaralar hâlâ açık. Yüzleşmek, barışabilmek yolumuza devam edebilmek demektir. Ahdim var bu ülkeyi barıştıracağım. Sonra keyifle ülkemin gelişmesine bakacağım.

Uzatılan bu eli geri çevirmediğiniz için hepinize teşekkür ederim.”

Paylaşın

‘Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem’ İçin İmzalar Atılıyor

Altı muhalefet partisinin mutabakata vardığı Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem ortak metninde imzalar Pazartesi günü törenle atılacak. Ankara Bilkent Otel’deki törende CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, Demokrat Parti Genel Başkanı Gültekin Uysal, Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu, Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu ve DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan bir araya gelecek.

Partilerin son hazırlıklarını tamamladığı törenin sunuculuğunu gazeteci Tuluhan Tekelioğlu yapacak. İmza törenine aralarında dernek, vakıf ve meslek örgütlerinin de olduğu 250’ye yakın sivil toplum kuruluşunun temsilcisinin de davet edildiği öğrenildi. Muhalefet partilerinin yetkililerinden alınan bilgiye göre davet gönderilen kurumlar arasında TÜSİAD, MÜSİAD, DİSK, Hak-İş, Türk-İş, İnsan Hakları Derneği, Mazlum-Der gibi kuruluşların yanı sıra 81 ilin baro başkanı, Türkiye Barolar Birliği ile kadın ve çevre alanında faaliyet yürüten dernekler de bulunuyor. Toplantıya parlamenter sistemle ilgili çalışma yürüten bazı akademisyenler de davet edildi.

Toplantı öncesinde muhalefet partilerinin siyasi temsilcileri de başlatılacak bu siyasi girişimle ilgili olarak DW Türkçe’den Eray Görgülü’nün sorularını yanıtladı.

SP’li Kaya: Siyasetin karakterini değiştirecek adım

Saadet Partisi Genel Başkan Yardımcısı Bülent Kaya, toplantıyı “Türkiye’de siyasetin karakterini değiştirecek bir adım” sözleriyle değerlendirdi. Kaya, “Yapacağımız bu toplantı, sadece bir sistemle ilgili mutabakattan ziyade siyasi tarihinin görmeye hasret olduğu tablonun topluma takdimi toplantısı” dedi.

Farklı siyasi akımları temsil eden partilerin bir masa etrafında buluşarak meseleleri tartışması sonucunda mutabakata çevirdiklerine  dikkat çeken Kaya, “Bu sürecin, siyasetin bundan sonraki gidişatını değiştireceğine inanıyorum” ifadesini kullandı. Toplantıya davet edilen sivil toplum kuruluşlarına da dikkat çeken Kaya, “Sivil toplumun sürece dahil edilmesi bundan sonra Meclis zemininde de önemli katkısı olacaktır. Toplantıya ayrıca parlamenter sistemle ilgili çalışma yapan akademisyenleri siyasi fikirlerine göre ayırmaksızın davet ettik” şeklinde konuştu.

DP’li Şahinalp: Yarının Türkiyesini inşa ediyoruz

Demokrat Parti Genel Başkan Yardımcısı Bülent Şahinalp de ortaya çıkan sonucun halkın yıllardır görmeyi arzu ettiği bir tablo olduğunu savundu.

“Türk siyasi tarihinde bir dönüm noktası olacağına inandığımız bir çalışmayı tamamladık” dilen Şahinalp, “yarının Türkiyesini inşa etmek için Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem metnini istişare ve tam bir uzlaşı ile gerçekleştirdiklerini kaydetti. Şahinalp, sözlerini “28 Şubat 2022 tarihinde 6 muhalefet partisinin genel başkanları tarafından imzalanarak hayata geçirilmesi taahhüt edilecek olan bu çalışmanın, ülkemize adalet, barış, refah ve huzur getirmesini diliyorum” şeklinde sürdürdü.

Gelecek Parti’nden Üstün: Büyük bir ayrışma yaşanıyordu

Gelecek Partisi Genel Başkan Yardımcısı Ayhan Sefer Üstün ise Türkiye’de son yıllarda büyük bir toplumsal ayrışma yaşandığına dikkat çekerek “Bu toplantının yapılmış olması bir defa ayrışmayı ortadan kaldıran, tekrar birlik beraberlik güveni tesis eden görüntü olacak” değerlendirmesini yaptı.

Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemini “Bütün kötülüklerin anası, ucube bir sistem” diye niteleyen Üstün, “Ortak metin, Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem vadediyor. O bakımdan altı liderin bir arada fotoğraf vermesi büyük bir uzlaşmanın sağlanması açısından çok önemli” ifadesini kullandı. Pazartesi günü tarihi bir fotoğraf verileceğini de kaydeden Üstün, “Avrupa’da bu tür fotoğraflar görüyoruz ancak Türkiye’de son yıllarda şahit olmadığımız bir kareydi. Maalesef böyle büyük uzlaşmalara hiç şahit değiliz. O yüzden bizim için çok anlamlı ve bizi çok heyecanlandırıyor” şeklinde konuştu.

DEVA Partisi’nden Yeneroğlu: Yargı bağımsızlığının tesisi için dönüm noktası 

Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem Mutabakat metnini Türkiye’nin yıllardır görmeyi umut ettiği uzlaşı anlayışı içerisinde hazırladıklarını ifade eden DEVA Partisi Genel Başkan Yardımcısı Mustafa Yeneroğlu, “Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem, hem katılımcılığa ve uzlaşıya dayanan hazırlık süreci hem de kuvvetler ayrılığına dayanan bir hükümet sistemi yanında temel hakların güçlendirilmesi, kamu yönetiminin iyileştirilmesi, yargı bağımsızlığının tesis edilmesi gibi önemli meseleleri çözüme kavuşturan içeriğiyle çok önemli bir dönüm noktasıdır” açıklamasını yaptı.

Yasama, yürütme ve yargı organlarını parlamenter sistemin özüne uygun şekilde düzenlediklerini kaydeden Yeneroğlu, “Bunun yanında bu organları daha etkili kılabilmek için temsilde adaleti, katılımcılığı, yönetimde istikrarı, yargının tarafsız ve bağımsızlığını sağlamayı ve temel hak ve hürriyetleri etkili şekilde güvence altına alacak çok kapsamlı önerilere yer verdik” ifadesini kullandı.

Yeneroğlu, “Öngördüğümüz bu sistem ile devletin temel organlarının yanında düşüncelerin özgürce ifade edildiği, din ve vicdan özgürlüğünün, basın özgürlüğünün, kadın haklarının, çocuk haklarının, çevre haklarının tam anlamıyla korunduğu özgür ve demokratik bir Türkiye’yi hep birlikte inşa edeceğiz” vaadinde bulundu.

Çalışmalar Ekim 2021’de başlamıştı

Altı muhalefet partisi, seçim sonrası parlamenter sisteme dönüşün yol haritasını belirlemek üzere 2021 yılının Ekim ayında TBMM çatısı altında çalışmalara başlamıştı. Söz konusu altı partinin genel başkan yardımcılarından oluşan ortak komisyon, her hafta düzenli olarak bir araya geldi ve beş ana başlıktan oluşan ortak taslak metni, bu yılın Ocak ayında tamamladı.

Giriş, Yasama, Yürütme, Yargı ve Demokratik Sistemin Temel Esasları olmak üzere beş ana başlıktan oluşan taslak metin, genel başkanlara sunulduktan sonra üzerinde anlaşmaya varıldı. Altı muhalefet partisinin lideri, 12 Şubat’ta Ankara Ahlatlıbel’de ilk kez bir araya gelerek ortak metin üzerindeki mutabakatı ilan etti.

Paylaşın

Parlamenter Sisteme Dönüş Çalışmasının Detayları Ortaya Çıktı

CHP, İYİ Parti, Saadet Partisi, Gelecek Partisi, Demokrat Parti ve DEVA Partisi, pazartesi günü parlamenter sisteme dönüş çalışmasını kamuoyu ile paylaşacak. Ekim ayından bu yana hazırlığı devam eden metin 3 bölümden oluşuyor. İlk bölümde parlamenter sisteme dönüşün nedenleri anlatılacak.

Sputnik’ten Osman Nuri Cerit’in haberine göre; 6 partinin genel başkanlarının 28 Şubat’taki toplantısı, yaklaşık 700 davetlinin katılımıyla Ankara’daki Bilkent Otel’de düzenlenecek.

6 partinin genel başkanı 12 Şubat’ta Çankaya Belediyesi Ahlatlıbel Tesisleri’nde çalışma yemeğinde bir araya geldi. Yemekte, 6 partinin hazırlıklarını tamamladığı ‘güçlendirilmiş parlamenter sistem’ çalışmasının son şekli görüşüldü. Sonrasında ortak bildirinin de yayımlandığı toplantıda, parti genel başkanları kendilerine sunulan 24 sayfalık taslağı, 28 Şubat Pazartesi günü düzenlenecek toplantı ile kamuoyuna açıklama kararı aldı. 28 Şubat’ın hazırlıkları için, metni kaleme alan genel başkan yardımcıları görevlendirildi.

Metni parti kurmayları okuyacak

Hazırlık komitesinin çalışmaları sonucunda toplantının Ankara’daki Bilkent Otel’de 13.30’da yapılmasına karar verildi. Toplantıda genel başkanların oturma düzeninin, partilerinin alfabetik sırasına göre yapılması kararlaştırılırken, parti genel başkanlarının imzalayacağı ‘Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem’ metninin kurmaylar tarafından okunması üzerinde anlaşıldı.

Genel başkanların birer konuşma da yapacağı toplantıya, çeşitli sivil toplum kuruluşlarının temsilcileri de davet edildi. 700’e yakın davetlinin bulunacağı toplantıda, kitapçık haline getirilen metin katılımcılara da dağıtılacak.

Metin 24 sayfa

Partilerin üzerinde anlaştığı parlamenter sistem taslağı üç bölümden oluşacak. Giriş bölümünde Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nde yaşananlar ve neden güçlendirilmiş parlamenter sisteme ihtiyaç olduğu özetlendi. İkinci bölümde güçlendirilmiş parlamenter sistemin ana esasları yer alıyor. İkinci bölümde yasama, yargı ve yürütme alanında yapılacak değişiklikler ele alınıyor. Bu başlıklar altında meclisin güçlendirilmesi planlanıyor.

Parlamenter sisteme yönelik partilerin hazırladıkları ortak metinin son bölümünde ise temel hak ve özgürlüklerle güncel düzenlemeler de yer alıyor. Bu kapsamda ele alınan düzenlemelerden biri kamu ihale kanunu. Yine kamuya alımlarda mülakat uygulamasına ilişkin başlıkta metinde yer alıyor.

Paylaşın

Tunç Soyer’den Cumhurbaşkanı Adaylığı Açıklaması

Cumhurbaşkanlığı tartışmalarına yönelik açıklamada bulunan İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer, “CHP içinden bir aday ismi önerilecekse, önceliğin Genel Başkan Kılıçdaroğlu’na verilmesi uygun olur” dedi.

Cumhuriyet’ten Tuncay Mollaveisoğlu’na konuşan Soyer, cumhurbaşkanı adaylığı tartışmaları hakkında değerlendirmelerde bulundu.

“‘Cumhurbaşkanı adayı kim olmalı?’ sorusu ülkenin gündeminde… Muhalefet partileri ‘isim için erken’ diyor. Siz ne düşünüyorsunuz?” sorusuna Soyer, “Ülkemizin yeniden demokratik bir zemine oturması, hak ve özgürlükler adına evrensel standartların hâkim kılınması, yargı bağımsızlığının güvence altına alınması ve çarşı-pazarı yangın yerine çeviren ekonomik çöküşe son verilmesi açısından Millet İttifakı’nın attığı adımları son derece önemli buluyorum. Ama bugünün meselesi adayın kim olacağı değil, sistemin nasıl kurulacağıdır. Genel Başkanımız Kemal Kılıçdaroğlu’nun birleştirici tavrı ve öncülüğüyle altı lideri aynı masada toplayan kararlılık, elbette ilerleyen süreçte aday isminin belirlenmesi noktasına da ulaşacaktır” dedi.

İBB Başkanı Soyer, şöyle devam etti:

“Bu aşamadan sonra özellikle bizler gibi makamı gereği daha fazla sorumluluk sahibi olması gereken kişilerin gönlümüzden geçen isimleri zikrederek liderleri de zor durumda bırakmaması daha doğru olur. Zaten Millet İttifakı’nın dışında kalan unsurlar bu konuyu neredeyse her gün gündeme getirip ekranlara taşıyor. Ben bu tuzağa düşülmemesi gerektiği inancındayım.”

Tunç Soyer, “Ekrem İmamoğlu ve Mansur Yavaş’ın cumhurbaşkanı adaylığına nasıl bakıyorsunuz?” sorusuna şöyle yanıt verdi: Eğer CHP içinden bir aday ismi önerilecekse, önceliğin Genel Başkan Kılıçdaroğlu’na verilmesi uygun olur.

Paylaşın