CHP Lideri Kılıçdaroğlu’ndan ‘Bölge Sistemi’ Tepkisi: Tam Bir Garabet

CHP Lideri Kılıçdaroğlu, sosyal medya hesabından yaptığı açıklama ile emniyet sisteminde yapılan değişikliği eleştirerek, “Erdoğan’ın imzaladığı ‘Bölge Sistemi’ tam bir garabettir. Bu bozuk yönetmeliği iktidara gelir gelmez kaldıracağız” dedi.

Haber Merkezi / Emniyet Hizmetleri Sınıfı Mensupları Atama ve Yer Değiştirme Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın imzasıyla Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girdi.

Yönetmeliğe tepki gösteren CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, sosyal medya hesabından bir açıklama yaptı. Kılıçdaroğlu, açıklamasında şu ifadeleri kullandı:

“Erdoğan’ın imzaladığı ‘Bölge Sistemi’ tam bir garabettir. Saray, hayatı zorluklarla dolu olan Polisimize ‘Daha çok zorluğa katlanacaksın’ diyor. Emniyet Teşkilatımızda gece gündüz emek veren kardeşlerimiz hiç merak etmesin, bu bozuk yönetmeliği iktidara gelir gelmez kaldıracağız!”

İçişleri Bakanlığı Emniyet Genel Müdürlüğünün Resmi internet sitesinden yönetmeliğe ilişkin yapılan açıklama ise şu şekilde;

“1) Yönetmelikte 2016 yılının Haziran ayında yapılan değişiklikler ile Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgesindeki il ve ilçelerin süresi arttırılmış idi.

Personelimizden gelen talepler ve İl Emniyet Müdürlüklerimizin de görüşleri doğrultusunda il ve ilçelerin görev süreleri yeniden düzenlenmiş, Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgelerimizde bulunan il ve ilçelerin süreleri büyük oranda düşürülmüştür.

Nitekim halen Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgesindeki illerimizde görev yapan yaklaşık (62.000) personelimiz yapılan değişiklikteki sürelere tabi olacak ve bu durumdan yararlanacaktır. Hizmet süresi artan yerlerde halen görev yapan personelimiz ise artıştan etkilenmeyecektir.

Ayrıca 2. Şark görevini yapmakta olan personelimiz, görev süresi (2) yıl olan birimler haricinde, yeni düzenlenen sürelerden (1) yıl eksik görev yapması durumunda şark görevini tamamlamış sayılacaktır. Ancak Emniyet Müdürü ve Emniyet Amiri rütbesindeki personel, bu uygulamaya tabi tutulmayacaktır.
Yeni düzenleme sayesinde hizmet süresi düşürülmesinden dolayı yaklaşık (7.500) personelimiz şark illerindeki görevini tamamlamış sayılacaktır.

2) Şark görevini bitiren personel, talep etmesi halinde daha önce çalıştığı kadroya tekrar atanması yönünde değerlendirilmeye tabi tutulacaktır.

– Şark görevinden muafiyet ve nüfusa kayıtlı olduğu yere atanma hakkından yararlanan şehit ve gazi yakınlarımız bu haktan yararlanmaya devam edecek olup, mevzuat sebebiyle bu haklardan yararlanamayan şehit ve gazi yakını Teşkilat mensuplarımızın da bu kapsama alınması sağlanmıştır. (Tüm şehit yakınları, tüm gaziler ve gazi yakınları, 15 Temmuz gazileri ve yakınları)

3) Mevcut yönetmelikte personelimizin yakınlarının sağlık nedeniyle atanma mazereti sadece kendi, eş ve çocukları ile sınırlı iken, yeni düzenleme ile personelimize;

-Evin tek çocuğu olması ve mahkeme ile vasi tayin edilmesi şartıyla anne ve babasının sağlık mazereti nedeniyle,

-Tek kardeş olması ve mahkeme ile vasi tayin edilmesi şartıyla kardeşinin sağlık mazereti nedeniyle atama talebinde bulunması hususu düzenlenmiştir.

4) Personelin eşinin çakılı kadro olarak görev yapmakta olması durumunda, çalıştığı ilin hizmet süresini tamamlaması üzerine, talep etmesi durumunda Emniyet teşkilatında Genel İdare Hizmetleri Sınıfına atanabilmesi daha kolay hale getirilmiştir.

5) Personelimizin; ilköğretim, ortaöğretim veya üniversite son sınıfa geçecek olan çocuğu olması durumunda, ipka taleplerinin kabul edilmesi düzenlenmiştir.

6) Personelimizin tabi olduğu (2) bölge üzerinden gerçekleştirilen atama ve yer değiştirme uygulaması, personelin atandığı birimde çok uzun süreli çalışmasına sebep olmaktadır. Uzun süreli çalışmanın beraberinde getirdiği olumsuzlukları bertaraf etmek, atama ve yer değiştirme sistemini daha dinamik bir yapıya kavuşturmak amacıyla mevcut uygulamadaki 1. Bölge (Batı) ve 2. Bölge (Doğu) olarak iki bölgeye ayrılan iller; kendi arasında (2) gruba ayrılmış, illerimiz toplam (4) grupta sınıflandırılmıştır.

Yapılan düzenleme ile personelin ülke genelinde daha adaletli ve hakkaniyete uygun istihdam edilmesi, personelin istedikleri illerde görev yapmasının önünün açılması ve personel arasında huzursuzluğa yol açan uygulamaların önüne geçilmesi amaçlanmıştır.

Bu uygulama ile personelimizin meslek hayatı boyunca tüm bölge ve gruplarda belli bir sıra dahilinde görev yapması hedeflenmekle birlikte; teşkilatta halen görev yapan personelin mevcut yönetmelikteki (2) bölgeli sisteme tabi olması, aile düzenini ve çalışma hayatını buna göre planlamış olması nedeniyle, bahse konu uygulamaya 01.01.2024 tarihinden itibaren kademeli olarak geçiş yapılacaktır.

7) Halen teşkilatımızda tüm rütbelerdeki personelimizden sırası gelenler için zaten 2. şark görevi uygulaması yapılmaktadır.

Bu değişiklik ile bir personel meslek hayatı boyunca merkezden en fazla (4) atamaya tabi tutulacak olup daha sonra kendi isteği ile tercihlerine göre atama talep edebilecektir.”

Paylaşın

CHP’li Ve HDP’li Vekillerin Dokunulmazlık Dosyaları Meclis’te

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) ve Halkların Demokratik Partisi (HDP), 8 milletvekilinin dokunulmazlıklarının kaldırılmasına ilişkin 9 fezleke, TBMM Başkanlığı’na sunuldu. Milletvekili dokunulmazlıklarının kaldırılması amacıyla Meclis’e gönderilen Cumhurbaşkanı fezlekeleri, Anayasa Adalet Karma Komisyonu’na sevk edildi.

Dosyalar arasında; CHP İstanbul Milletvekili Aykut Erdoğdu ile HDP Şırnak Milletvekili Hüseyin Kaçmaz, HDP Diyarbakır Milletvekili Remziye Tosun, HDP Batman Milletvekili Feleknas Uca, HDP Kocaeli Milletvekili Ömer Faruk Gergerlioğlu, HDP Van Milletvekili Sezai Temelli, HDP Şanlıurfa Milletvekili Nusrettin Maçin, HDP Tunceli Milletvekili Alican Önlü ve HDP Batman Milletvekili Ayşe Acar Başaran’a ait fezlekeler yer aldı.

Süreç nasıl işliyor?

Hakkında suç isnadı bulunan milletvekillerinin dokunulmazlığının kaldırılıp kaldırılmamasına ilişkin talepler, Adalet Bakanlığına sunuluyor. Bakanlık, talebi gerekçeli bir yazıyla Cumhurbaşkanlığına, Cumhurbaşkanlığı ise TBMM Başkanlığına iletiyor.

Meclis Başkanlığına gelen fezlekelerin gündeme alınmasındaki süreç, İçtüzüğe göre işliyor. Milletvekili dokunulmazlığı, İçtüzüğün “Yasama Dokunulmazlığı ve Üyeliğin Düşmesi” başlıklı dokuzuncu kısmının “yasama dokunulmazlığı” alt başlıklı birinci bölümünde düzenleniyor.

Bir milletvekilinin dokunulmazlığının kaldırılması hakkındaki istemler, TBMM Başkanlığınca “Gelen Kağıtlar” listesinde yayınlanarak Anayasa ve Adalet Komisyonu Üyelerinden Kurulu Karma Komisyona havale ediliyor.

Söz konusu fezleke ile Meclis’teki mevcut fezlekeler, sevk edildikleri Karma Komisyonda bekletilebiliyor ya da komisyonda gündeme alınabiliyor. Fezlekelerin gündeme alınması halinde süreç başlıyor. Karma Komisyon toplanıyor ve hangi fezlekeye ait dosyayı değerlendireceğine karar veriyor.

Hazırlık Komisyonu kuruluyor

Hazırlık Komisyonu, kurulduğu andan itibaren en geç 1 ay içinde dosyayı inceleyerek raporunu hazırlıyor. Bu komisyon bütün kağıtları inceleyip gerekirse o milletvekilini dinliyor ancak tanık dinleyemiyor.

Hazırlık Komisyonu, yasama dokunulmazlığının kaldırılması yönünde karar alırsa dosya Karma Komisyona havale ediliyor. Karma Komisyon da 1 ay içinde Hazırlık Komisyonu raporunu ve eklerini görüşerek sonuçlandırıyor.

Karma Komisyon, dokunulmazlığın kaldırılmasına veya kovuşturmanın milletvekilliği sıfatının sona ermesine kadar ertelenmesine karar veriyor.

Karma Komisyon kovuşturmanın ertelenmesini kararlaştırmışsa bu yöndeki raporu Genel Kurulda okunarak bilgiye sunuluyor. Bu rapora milletvekilleri tarafından 10 gün içinde itiraz edilmezse kesinleşiyor, itiraz edilmesi halinde ise rapor Genel Kurul gündemine alınıyor. İtiraz edilmeyen dosyalar Cumhurbaşkanlığına gönderiliyor.

Dokunulmazlığın kaldırılması yönündeki Karma Komisyon raporları, doğrudan Genel Kurul gündemine giriyor. Genel Kurul, raporu kabul ederek dokunulmazlığın kaldırılmasını kararlaştırabileceği gibi, raporu reddederek yargılamanın dönem sonuna ertelenmesine de karar verebiliyor.

Kovuşturma ertelenmiş ve bu karar Genel Kurulca kaldırılmamış ise dönem yenilenmiş olsa bile milletvekilliği sıfatı devam ettiği sürece ilgili hakkında kovuşturma yapılamıyor.

Genel Kurul aşaması

Milletvekillerine dağıtılan Karma Komisyon raporu, Genel Kurulda okunarak görüşülüyor. Biri lehte diğeri de aleyhte olmak üzere, iki milletvekili rapor üzerinde konuşma yapıyor.

Fezlekesi olan milletvekili isterse Hazırlık Komisyonunda, Karma Komisyonda veya Genel Kurulda kendi savunmasını yapabiliyor ya da başka bir milletvekili arkadaşına savunma yapması için bu hakkını verebiliyor.

Söz ve savunma talebi yoksa görüşmeler tamamlanıyor. Daha sonra Karma Komisyonun yasama dokunulmazlığının kaldırılmasına dair raporu oylamaya sunuluyor. Genel uygulamaya göre açık oylama yapılıyor. Genel Kurulda dokunulmazlıkların kaldırılmasına ilişkin oylamada, karar yeter sayısı (151) yeterli oluyor.

Her dosya için ayrı oylama yapılıyor

Genel Kuruldaki oylamada, her milletvekili ve fezleke için ayrı oylama yapılıyor. Bir milletvekili hakkında iki dosya varsa iki dosya ayrı ayrı oylanıp karara bağlanıyor. Dokunulmazlık hangi dosya hakkında kaldırıldıysa yalnızca o fezleke hakkında yargılama yapılabiliyor. Milletvekilinin dönem sonuna bırakılan dosyası hakkındaki dokunulmazlığı devam ediyor.

Genel Kurul kararından sonra milletvekilinin dokunulmazlığı, söz konusu dosya için kaldırılmış oluyor.

Meclis Başkanlığı, dosyayı Cumhurbaşkanlığı aracılığıyla Adalet Bakanlığına gönderiyor. Bakanlık da dokunulmazlığı kaldırılan milletvekili hakkında gereğinin yapılması için dosyası ilgili savcılığa havale ediyor.

Savcılık da dosyanın ulaşmasının ardından soruşturmaya kaldığı yerden devam ediyor, söz konusu milletvekilini tutuklanması talebiyle mahkemeye de sevk edebiliyor ya da tutuksuz olarak yargılanmasına da devam edebiliyor.

Dokunulmazlık kalkıyor, vekillik devam ediyor

Bir milletvekilinin dokunulmazlığının kalkmasıyla milletvekilliği düşmüyor, devam ediyor. Milletvekili maaşını alıyor ve diğer sosyal haklarından yararlanıyor. Tutuklanmamışsa Meclise gelerek yasama çalışmalarına da katılabiliyor.

Ancak milletvekili hakkındaki ceza kesinleştikten sonra Genel Kurulda okunuyor ve o zaman milletvekilliği düşürülüyor.

Milletvekilinin yasama dokunulmazlığının kaldırılmasına veya milletvekilliğinin düşmesine karar verilmesi halinde, Genel Kurul kararının alındığı tarihten itibaren 7 gün içinde ilgili milletvekili veya bir diğer milletvekili, kararın Anayasaya, kanuna veya İçtüzüğe aykırılığı iddiasıyla iptal için Anayasa Mahkemesine başvurabiliyor. Anayasa Mahkemesi, iptal istemini 15 gün içinde kesin karara bağlıyor.

Paylaşın

Kılıçdaroğlu’ndan Erdoğan’a ‘Köşene Çekil’ Çağrısı

CHP Lideri Kılıçdaroğlu, Cumhurbaşkanı Erdoğan’a çağrıda bulunarak, “20 yıldır iktidardasın kardeşim; ülkeye hizmet etmekten çok kendine, ailene, yakın çevrene, yandaşlarına hizmet ettin. Artık çekil, köşene çekil. Ülkeyi kişisel çıkar peşinde koşmayan, ülkesinin çıkarlarını her şeyin üstünde tutanlar yönetsin.” dedi.

Erdoğan’ın, “Muhalefet, ‘Seçimi kazanırsak ülkedeki mültecileri göndereceğiz’ diyor, biz göndermeyeceğiz” ifadelerini de değerlendiren Kılıçdaroğlu, “Erdoğan sığınmacıları vatandaş yapıp oy mu kullandıracak?” ifadelerini kullandı.

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Yetkin Report’tan gazeteci Murat Yetkin’in sorularını yanıtladı.

Cumhurbaşkanı daha önce Suriye’de barış sağlanınca geri dönebileceklerini, hatta Suriye içindeki kampların bu amaca da hizmet ettiğini söylemişti? Söylem değişikliğini neye bağlıyorsunuz?

“Erdoğan ilk defa böyle bir şey söylüyor. Ben bunun altında seçim hesabı olabileceğinden kuşkulanıyorum. Sormak gerekiyor: Sen sığınmacılara vatandaşlık verip, onlara oy kullandırarak koltuğunu mu korumak istiyorsun? Kendi vatandaşlarından değil, Suriyelilerden, Afganlardan medet umarak koltuğunu korumaya çalışan bir anlayış Türkiye’yi yönetemez. Sığınmacılara vatandaşlık vermek istiyorsan gidelim referanduma, halka soralım. Bakalım halk istiyor mu sığınmacılara vatandaşlık verilmesini?”

Siz de ilk defa söylüyorsunuz böyle bir şeyi, yani vatandaşlık için referandumu.

“Evet, ilk defa söylüyorum. Büyük şehirlerden başlayarak sığınmacı gettoları oluşmaya başladı. Sorumlu bir devlet adamı getto oluşumlarının tehlikelerinin de farkında olur. Ama Erdoğan sadece koltuğunu korumaya çalışıyor, artık Türkiye’yi yönetemiyor, böyle bir noktaya geldi.”

Seçim yasasındaki değişiklikler çerçevesinde mi görüyorsunuz sığınmacıları göndermeyeceği çıkışını?

“Seçim yasasındaki değişikliklerin amacı seçimlerde adaleti sağlamak için değil, koltuğunu korumak için… Seçim yasasıyla oynayarak koltuğunu korumayı başkaları da daha önce denedi ama hiçbiri başaramadı. Bir iktidar artık yolcuysa, halk onu gönderir, yasalarla oynayarak kendisini de koltuğunu da kurtaramaz.

Erdoğan’ın artık bir şeyi görmesi lazım. 20 yıldır iktidardasın kardeşim; ülkeye hizmet etmekten çok kendine, ailene, yakın çevrene, yandaşlarına hizmet ettin. Artık çekil, köşene çekil. Ülkeyi kişisel çıkar peşinde koşmayan, ülkesinin çıkarlarını her şeyin üstünde tutanlar yönetsin.”

Haberin tamamı için TIKLAYIN

Paylaşın

Çiftçinin Banka Borcu, Son Bir Yılda 171 Milyar TL’ye Ulaştı

CHP’li Orhan Sarıbal, “Çiftçi para kazanamıyor. Bunun kanıtı da artan çiftçi borçları. Son bir yılda çiftçinin bankalar olan borcu 171 milyar TL oldu. Çiftçi bugün ya zararına üretip borç yükü altında eziliyor ya da üretimi bırakıyor” dedi.

Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) tarafından açıklananan rakamlara göre tarımda üretici enflasyonu (Tarım-ÜFE) rekor kırdı. Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde (TBMM) basın toplantısı düzenleyen Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Bursa Milletvekili Orhan Sarıbal ise rakamlara ilişkin değerlendirmede bulundu.

Çiftçinin ürettiği ürünlerin fiyatlarının arttığını ancak bu artışın çiftçinin gelirine, refahına bir etkisinin olmadığını söyleyen Sarıbal, üretici ürün fiyatının artmasının gıda enflasyonu olarak tüketiciye yansıyacağına dikkati çekti.

“TÜİK verilerine göre, üretici enflasyonu şubatta aylık yüzde 13,74, yıllık yüzde 68,49 arttı” diyen Sarıbal, “Ocak ayında yıllık yüzde 52 artarak 11 yıllık endeks tarihinin en yüksek oranına ulaştı. Tarım-ÜFE, şubat ayında da rekor tazelemiş oldu. Son 3 aydır Tarım-ÜFE aylık ve yıllık bazda rekorlar kırdı. Nisan 2020’den itibaren Tarım-ÜFE sürekli yükseliyor” dedi.

‘Çiftçi para kazanamıyor’

Çiftçinin ürettiği ürünlerin fiyatının arttığını ancak girdi maliyetlerinin bundan çok daha fazla yükseldiğini belirten Sarıbal, “Çiftçi para kazanamıyor. Bunun kanıtı da artan çiftçi borçları. Son bir yılda çiftçinin bankalar olan borcu 171 milyar TL oldu. Çiftçi bugün ya zararına üretip borç yükü altında eziliyor ya da üretimi bırakıyor” ifadelerini kullandı.

Sarıbal, basın açıklamasında hayvancılık sektörünün yaşadığı sorunlara da değindi. Zarar eden üreticilerin süt hayvanlarını kasaba göndermek zorunda kaldığına dikkati çeken Sarıbal, “Süt ineklerinin kesime gitmesi hayvancılık sektörünün darbe yemesi demektir. Süt ineği yok ise ana yok, dana yok, et yok” diye konuştu.

(Kaynak: İleri Haber)

Paylaşın

Kılıçdaroğlu’ndan Erdoğan’a: Seni Paşa Paşa Göndereceğiz

Partisinin TBMM’deki grup toplantısında Seçim Kanunu’nda değişiklik teklifini değerlendiren CHP Lideri Kılıçdaroğlu, “Gideceklerini çok iyi biliyorlar, amaçları değişiklik yapıp koltuğumuzu nasıl koruruz. Millet kararını vermiş, seni yolcu edecek. İster sabah, ister öğle, ister akşam değiştir biz seni yolcu edeceğiz. Hiç endişe etme, seni paşa paşa göndereceğiz. ” ifadelerini kullandı.

Haber Merkezi /Kılıçdaroğlu konuşmasında, Diyarbakır ziyaretini hakkında açıklamalarda bulunan Bahçeli’ye de yanıt verdi. Kılıçdaroğlu, “Önce benim insanım kazanacak. Bahçeli de duysun. ‘Diyarbakır’a gitmiş çiftçiye ücretsiz elektrik verecek, nasıl gidersin diyor’ Sen gidemezsin. Hiç kimse unutmasın bizim dokularımızda Kuvayı Milliye vardır. Bu ülkenin değişime, dönüşüme, büyümeye, liyakata, adalete ihtiyacı var” dedi.

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu partisinin TBMM’deki grup toplantısında konuştu. Kılıçdaroğlu’nun açıklamalarından satırbaşları şöyle;

“Pandemi sürecinde sağlık çalışanlarının ne kadar özverili çalıştıklarına hepimiz tanık olduk. Öyle bir sürece girdik ki Tıp Bayramı’nda doktorlar gidip Atatürk heykeline çelenk bırakacaklar, bu kadar basit bir şey. Yıllarını tıp dünyasına vermiş o insanlar gittiler bir çelenk bırakacaklar, bayramlarını kutlayacaklar ona bile izin verilmedi.

Sağlık çalışanlarının talepleri gündeme geldiğinde, çok sayıda genç hekim yurt dışına gittiğinde, ‘Varsın giderlerse gitsinler’ diye açıklama yaptı. Demokratik yollarla seni gönderecek olan biziz onların tamamı burada kalacak. Ülkelerinde kalacak, hastalara bakacaklar. Bütün sağlık çalışanlarına söylüyorum; az kaldı merak etmeyin bütün haklarınızı alacaksınız. 10 maddelik bildirinizi de gayet iyi biliyorum. Size verilen sözlerin tutulmadığını da biliyorum. Öyle bir noktaya geldi ki sizi yurt dışına gitmeye zorluyorlar, gitmeyin. Burada kalacaksınız beraber biz göndereceğiz.

“Bütün dünya bunun tanığı olacak”

Suriyeli kardeşlerimiz için ne dedik? Davulla zurnayla göndereceğiz, kendi iradeleriyle göndereceğiz ama bu beyefendiyi halkın iradesiyle göndereceğiz, davulla zurnayla göndereceğiz. Herkes görecek bütün dünya bunun tanığı olacak.

İşte Milliyetçilik budur. Önce benim insanım kazanacak. Bahçeli de duysun bunu. Adam Afrika’ya gidiyor, yer kiralıyor ona sesini çıkarmıyor Kılıçdaroğlu Diyarbakır’a gitmiş çiftçiye ücretsiz elektrik verecek, ‘Vay sen oraya nasıl gidersin?’. Ben Türkiye’nin her noktasına giderim, alnım açık giderim, bu ülke için giderim. Vatanım, bayrağım için giderim ama sen gidemezsin. Hiç kimse unutmasın bizim dokularımızda kuvayi milliye ruhu vardır. Ülkemizde bir tek çocuğun bile yatağa aç girmesine izin vermeyeceğiz. Bunu Millet İttifakı ile yapacağız. Bu ülkenin liyakate, büyümeye, adalete ihtiyacı var.”

Maltepe Ekonomi Forumu’na katıldım. Türkiye’nin bazı temel sorunları var. Bu sorunlar Türkiye’ye ciddi itibar kaybettiriyor. Bir çürümeye yol açıyor. Gittiğim her yerde soruyorlar kiminle çözeceksin, kadrolarınız, planlarınız var mı diye soruyorlar. Çürüme ve çöküş, 20 yıllık sürecin sonunda finansal sistemin çöktüğünü görüyoruz. Türk Lirası değer kaybetmeye devam ediyor.

Yabancı paralar değerlenirken Türk Lirası değer kaybediyor. 128 milyar dolar kimlere satıldı kimse bilmiyor. Merkez Bankası’nın kasasında kendisine ait bir sent bile yok. Yabancılardan topladıkları paralarla orada duruyorlar. Bakiyesi eksi 43 milyar dolar.”

O kadar büyük bir sıkıntının içine soktular ki Türkiye’yi kapı kapı ülkeleri geziyorlar, ‘Acaba birileri bize borç para verebilir mi?’ diyorlar. Düne kadar kendi medyalarında en ağır hakaretleri yaptıkları kişilerin ayağına gittiler el etek öptüler.

Sayın Bahçeli’ye sormak istiyorum. Türkiye Cumhuriyeti Devletine karşı bu kadar ağır laflar edenin ayağına Erdoğan gittiği zaman niye iki cümle kuramadın? Bu ülkenin şerefi yok mu? Oturuyorsun günün 24 saati CHP, evet CHP bu ülkenin teminatıdır, geleceğidir, evet CHP milletin partisidir bunu hiç kimsenin unutmamasını isterim.

“Demokratik yollarla seni paşa paşa göndereceğiz”

AK Parti ve MHP’den birer milletvekili açıklama yaptılar seçim kanununda değişiklik yapıyoruz diye. Gideceklerini çok iyi biliyorlar. Amaçları seçim kanunda değişiklik yapıp milletin iradesini Meclis’e yansıtmak değil. Amaçları ‘Biz acaba koltuğumuzu nasıl koruruz?’ bunun için bir düzenleme yapıyorlar. Kardeşim sen milletin sesini bilmiyor musun? Millet kararını vermiş seni yolcu edecek. Seçim Kanununu istersen sabah, öğlen, akşam değiştir biz seni yolcu edeceğiz.

Milli iradenin Meclis’e yansımasını istiyoruz. Seçim barajı yüzde 3 olsun diyoruz niye korkuyorsun? ‘Efendim MHP barajı aşamaz onun için yüzde 7’ye çıkaralım’ bir parti için. ‘Efendim koltuklardan gideriz acaba koltuğumuzu nasıl koruruz’ diye. Koltuk için siyaset yapılmaz. Siyaset vatandaş için ülke için yapılır.

Yolsuzluk yaptım, köşeyi döndüm paralar tamam her şey mükemmel servetler yurt dışında, biraz daha soyalım. E nasıl soyacağız seçim geliyor, o zaman öyle bir kanun çıkaralım ki koltuğumuzu koruyalım. Hiçbir güç seni o koltuğa mahkum etmez. Hiç meraklanma seni oradan paşa paşa göndereceğiz. Hiç endişe etme sen.

İster sizin hakim olsun ister AYM’ye atadığın şaibeli başkan olsun ister senin yandaşın olsun seni bu milletin elinden kimse kurtaramaz. Sen sandığı getireceksin demokratik yollarla seni paşa paşa göndereceğiz.”

Paylaşın

Gelecek Partisi’nden Dikkat Çeken ‘Cumhurbaşkanı Adayı’ İddiası

Millet İttifakı ve yeni kurulan partilerin ortak Cumhurbaşkanı Adayı kim olacak sorusu gündemden düşmüyor. CHP, İYİ Parti, Saadet Partisi, Demokrat Parti, Gelecek Partisi ile DEVA Partisi’nden oluşan 6’lı masa parlamenter sisteme dönüş için bir araya gelirken, son olarak CHP lideri Kılıçdaroğlu’nun Cumhurbaşkanı adayının 6 parti liderinden biri olduğunu belirtmesi yeni polemiklere yol açtı.

Flash TV’de Gizem Fidan’ın konuğu olan Gelecek Partisi Genel Başkan Yardımcısı Mustafa Gözel, Cumhurbaşkanı adayı ile ilgili olarak çarpıcı bir iddiada bulundu. Mustafa Gözel, “Sayın Kılıçdaroğlu’nun Cumhurbaşkanı adayı Ahmet Davutoğlu” cevabını verdi.

İşte o diyalog; 

Peki şöyle bir soru sormak isterim belki de önemli bir bilgi aktarırsınız bize. Cumhurbaşkanı adayı kim olacak?

Yani Sayın Kılıçdaroğlu’nun Cumhurbaşkanı adayı Ahmet Davutoğlu. Bu ifadeleri okuduğum zaman ben bir gelecek Partili olarak bunu anlarım. Çünkü demiş ki devlet tecrübesi olacak, tarafsız yaklaşacak vesaire… Bana göre benim partimin lideri bu özellikleri haiz. Tabi ki yani her parti kendi liderini doğal olarak Cumhurbaşkanı adayı olarak görmek ister, isteyecektir de. Bizim de doğal Cumhurbaşkanı adayımız bizim açımızdan Ahmet Davutoğlu’dur.

Ahmet Davutoğlu Cumhurbaşkanlığı adaylığına konusunda nasıl yaklaşıyor. Gelecek Partisi içerisinde böyle duyumlar var mı?

Şimdi şöyle, partilerin talebi her zaman budur. Liderlerini orada en üst makam neredeyse orada görmek isterler.  Biz de zaman zaman bunları konuşuyoruz. Ama az önce bahsettiğim gibi nereye oturacağını dahi arka planda tutan bir liderin şu anda ben Cumhurbaşkanı olayım gibi bir hususta da asla böyle bir diretmesi olmaz.

Tabi gönlümüzden geçer. Ama şu anda önemli olan sayın Kılıçdaroğlu’nun da bahsettiği gibi 6 partinin veya başka bileşenlerde katılırsa, o geniş mutabakatın üstünde uzlaştığı ve memleketin faydasına olacak isim kimse onun aday olmasıdır. Şayet başka bir isim belirlenir ise Sayın Genel Başkanımız da bu konuda destek verecektir, feragat edecektir aday olma hakkından.

Olması gerekenin de eğer bu mutabakat devam ederse bütün genel başkanlar açısından da veya bütün adaylık düşünen unsurlar açısından da böyle olduğunu düşünüyorum. Liderlerden birisi olabilir, dışarıdan birisi de olabilir. Mutabakat sağlanan isme karşı herkesin fedakârlık gösterip destek vermesi ve memleketin hayrına neyse o konuda adım atması gerekir diye düşünüyorum.”

Paylaşın

CHP Lideri Kılıçdaroğlu’ndan Yeni Seçim Vaadleri

Katıldığı bir etkinlikte yaptığı konuşmada “Bozulan düzen için ne yapmamız lazım?” diye soran CHP Lideri Kılıçdaroğlu, “Yeni kadrolar, yeni kurallar yeni kurumlar diyoruz. Biz bu üç adımı gerçekleştirirsek, yani düşündüğümüzü gerçekleştirirsek önemli sonuçlar elde etme konusunda önemli bir merhaleyi aşmış olacağız.” dedi.

Haber Merkezi / Kılıçdaroğlu, konuya ilişkin açıklamasının devamında “Yeni kadrolardan kastımız devlette liyakatin olmasıdır. Yani işi ehline teslim etmektir.  İkinci kural siyasette hesap verebilirlik. Üçüncü ise ihtiyaç duyulan yeni kurumların kurulması” ifadelerini kullandı.

Maltepe Ekonomi Forumu’na CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ve CHP’nin Ekonomi Politikalarından Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Faik Öztrak’ın yanı sıra çok sayıda isim katıldı. Burada gündeme ilişkin açıklamalarda bulunan Kılıçdaroğlu’nun konuşmasından öne çıkan bölümler şöyle;

“Sorunları birlikte ve beraber aşmak zorundayız. Sorunları aşarken; bilimi, aklı, mantığı, uygulamaları, dünyayı iyi sorgulamak zorundayız. Önemli olan biz bu sorunları nasıl aşacağız? Neler yaparsak biz bu sorunları rahatlıkla aşabiliriz? Ekonomide ciddi bozulma olduğunu biliyoruz. Bütçe açığımız, dış ticaret açığımız, işsizliğimiz, hayat pahalılığı var. Üç temel adımdan ya da kuraldan söz ediyoruz. ‘Yeni kadrolar, yeni kurallar, yeni kurumlar’ diyoruz. Biz bu üç adımı atarsak önemli sonuçlar elde etme konusunda önemli bir merhaleyi aşmış, yakalamış olacağız.

Yeni kadrolardan kastımız, devlette liyakatin olmasıdır. Yani işi ehline teslim etmektir. Eğer siz, Merkez Bankası yönetimine veya herhangi bir yönetim kurulu üyeliğine bir arkeoloğu atarsanız; bu olmaz. Banka yönetim kuruluna bir sporcuyu, güreşçiyi atarsanız, bu olmaz. Her bir kişinin bilgisi, birikimi, ağırlığı kendi alanında olursa o kendini hissettirebilir. Yeni kadrolardan kastettiğimiz, devletin yeniden yapılanmasında liyakat sisteminin yani işi ehline teslim etmenin kural olarak benimsenmesidir.

Bu kuralı uygulamada, yasalarda hayata geçirmemiz lazım. Bugün; devlette, bürokraside var olan çürümenin, yozlaşmanın temel nedeni liyakat sisteminin yok edilmesidir. Bilgiye, birikime değil yani işi yapana değil; sadece belli bir kişiye sadakatten yola çıkarak belli kişileri belli kadrolara taşırsanız, sonuç bugünkü yozlaşma tablosunu önümüze çıkarır. Buradan kurtulmamız lazım.

Yeni kurallardan kastettiğimiz, bir; devletin saydam olması lazım. Ben vergi ödüyorsam, vergilerin nereye harcandığını bilmem lazım. Bugün adeta bürokrasi kapalı bir kutu gibi. Soruyoruz, şehir hastanelerini kaça yaptınız? ‘Ticari sır.’ Yolu, köprüyü kaça yaptınız? ‘Ticari sır.’ Kardeşim parasını ben ödüyorsam nasıl ticari sır oluyor? Devlet yönetiminde şeffaflık, temel kurallardan birisi. İkinci kural, siyasette hesap verilebilirlik. Siyasetçi eğer devleti, bürokrasiyi yönetmeye kalkıyorsa kesinlikle hesap vermesi lazım.

Hesap vermenin onurunu yaşaması lazım, siyasetçinin. Burada iki temel kuralımız var. Birisi; bizim hem İkinci Yüzyıla Çağrı Beyannamesi’nde, hem de Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem modelini açıklarken ifade ettik. Kesin Hesap Komisyonu. Yani harcanan bütçenin, harcandıktan sonra paranın nereye harcandığını gösteren yasanın adına kesin hesap kanunu diyoruz. Kesin hesap kanunu, parlamentoda çok tartışılmaz, hep geleceğin bütçesi tartışılır. Oysa; paranın nereye harcandığını, hedeflerin ulaşılıp ulaşılmadığını, kesin hesap kanunu belirler. Kesin Hesap Komisyonu kuracağız, Plan ve Bütçe Komisyonu dışında; başkanı ana muhalefet partisinden olacak, yürütme organı parlamentoda, yaptığı harcamaların hesabını muhalefete verecek. Bu belki AB uygulamalarında da bir ilk olacak.

Temel nedeni, yürütme organının yaptığı harcamalar dolayısıyla yasama organına hesap verebileceğini bilmesidir. Komisyonda, yani uzmanların da bulunduğu bir komisyonda; yürütme organının yasama organına hesap vermesidir. Bu komisyonun bir başka önemi; ‘Ben nasıl olsa hesap vereceğim’ diyecek ilgili bakan, bürokratlar da orada hazır olacaklar, kesinlikle yolsuzlukların önlenmesi konusunda da önemli kilometre taşıdır, Kesin Hesap Komisyonu. İkincisi, Sayıştay. Uluslararası kurallara göre denetim yaparsa o zaman sağlıklı raporlar TBMM’ye gelmiş olur. Biz, Sayıştay’ın da yapısını değiştirerek, Uluslararası Sayıştaylar Birliği’nin öngördüğü temel kurallara göre Sayıştay’ın denetim yapmasını sağlayacağız. Bunun raporları da parlamentoya gelecek.

Üçüncüsü, israf. Yürütme organı, en tepeden başlayarak bir genelge çıkaracak. İsrafın kesinlikle yasaklandığını öngören kuralları, bürokrasiye duyuracak. İsraf konusunda yürütme organının duyarlı olmasının temel nedeni, siyasetçi ile vatandaş arasındaki güveni inşa etmektir. Ben vergi veriyorum, ama benim vergimi harcayan yürütme organı dikkatli davranıyor, israfı engelliyor. O güveni sağlamış olacağız. Dördüncüsü, Siyasi Ahlak Kanunu. Artık siyasetin de yozlaşma zincirini kırması lazım. Siyasetin ahlaklı, erdemli, hesap verilebilir konumda olması lazım. O nedenle, Siyasi Ahlak Kanunu çıkaracağımızı taahhüt ettik. İkinci önemli ayağı, kurallar bu.

Yeni kurumlar veya var olan kurumların daha sağlıklı işleyişi. Bir; Stratejik Planlama Teşkilatı kuracağız. Bir ülke kendi geleceğini planlayamıyorsa, o yürütme organının veya o ülkenin ekonomide başarılı olması, büyük başarılara imza atması mümkün değildir. Kaynakları verimli kullanması mümkün değildir. Planlama olacak ki savurganlık sona ersin, kaynaklar en verimli alanlarda kullanılabilsin.

İkincisi, Ulusal Vergi Konseyi kuracağız. Eğer ben vergi ödüyorsam, yeni doğan çocuk vergi ödüyorsa, en yaşlımız vergi ödüyorsa; biz ödediğimiz vergilerin nereye harcandığını bilmek zorundayız. Vergilerin sağlıklı, adil bir şekilde toplanıp toplanmadığını bilmek zorundayız. Ulusal Vergi Konseyi kurulmalı, her yıl vergilerle ilgili bütün ayrıntıları bir rapora bağlamalı ve Resmi Gazete’de yayınlamalı.

Merak eden herkes; ister üniversite kesimi, ister iş adamları, esnafı, çiftçisi, işsizi, sendikası girecek, orada vergilerin ne olduğunu ne kadar vergi alındığını; bütün ayrıntıları orada öğrenecek. Böylece toplum olarak ödediğimiz vergilerin hesabını sorma bilincini yakalamış olacağız. Bu demokrasinin güçlenmesi demektir. Ben ödediğim vergilerin hesabını soramıyorsam veya sormuyorsam o ülkede demokrasi yoktur. Kimse kusura bakmasın.

Bir başka yeni kurum, İnsan Hakları ve Eşitlik Kurumu. Yeni bir kurum olarak ortaya çıkacak. Dolayısıyla demokrasinin güçlenmesi, hiç kendini öteki hissetmemesi için bir kurum. Kurumun kurallarını yerine getirmesi konusunda, bu kurum yetkili olacak.

Dördüncüsü, Aile Destekleri Sigortası Kurumu. Madem bir sosyal devletiz, bu topraklarda hiçbir çocuk yatağa aç girmemeli. Yardımı onları sıraya dizerek, yoksulluğunu afişe ederek yapamazsınız. 1971 yılında parlamentoda kabul edilen, aile destekleri sigortası olarak adlandırılan uygulanmadı. Nedeni, yoksulluğu siyasete malzeme etmek. Yoksulun onuruyla oynamak. Elli yılı aşkındır uygulanmayan bu sigorta dalını uygulayacağız, insan onurunu koruyacağız.

Var olan kurumlar var. Sıcak siyasetin büyük ölçüde yozlaştırdığı kurumlar var. Merkez Bankası’nı gerçekten bağımsız kılacağız. Asıl görevine dönecek. Fiyat istikrarını sağlayacak. Kamu İhale Kurumu’nu yeniden yapılandıracağız. BDDK, SPK bunları da yeniden ehil insanları getirerek, bu kurumları yeniden inşa edeceğiz. Bugün tamamen bir tarafa atılan Ekonomik Sosyal Konsey’i yeniden inşa edeceğiz.

Yeni kadrolar, yeni kurallar, yeni kurumlar. Bunları yaptığımız zaman Türkiye kalkınır mı? Hayır. Bir şey daha yapmamız lazım. Bu kurumlarda, görev alanların belli bir strateji içinde hedefe kilitlenmesi lazım. Yoksa, hedefe kilitlenemezler.

Stratejinin de dört ayaklı olması lazım. Bir, demokrasi. Demokrasi yoksa can ve mal güvenliği yoktur, medya özgürlüğü, adalet yoktur, yabancı sermaye de yoktur. Demek ki, stratejinin en temel ayaklarından birisi ülkede demokrasiyi inşa etmek.

İkincisi üreten Türkiye. Özellikle sanayi ve teknolojide, katma değeri yüksek ürün üretmeye kilitlenmesi lazım Türkiye’nin. Üretemezseniz söz sahibi olamazsınız. Katma değeri yüksek ürün üretmenin yolu üniversitelerin bilgi üretmesidir. Üniversitelere sıcak siyasetin girmemesi ve her türlü düşüncenin özgürce tartışılması lazım. Bunu yapabilirsek Türkiye büyür.

Stratejinin üçüncü ayağı, güçlü bir sosyal devleti inşa etmektir. Demokrasiniz olabilir, üretim de yapabilirsiniz. Ama hakça bölüşmezseniz o ülkede barışı sağlayamazsınız. Yeni kuracağımız kurumlar arasında Aile Destekleri Sigortası dedik. Hepsi birbirini tamamlayan bir zincirler halkası.

Dördüncüsü de sürdürülebilirlik. Demokrasi sürekli gelişen bir kavramdır, üretim, sosyal devlet anlayışı sürekli değişen kavramlardır. Statik durursanız, kaybedersiniz. Bütün alanlarda kendinizi yenilemeniz, dünyada öncü olmanız gerekir.”

Paylaşın

The Economist, Kılıçdaroğlu’nu Manşetine Taşıdı: Tüm Oklar Onu İşaret Ediyor

İngiliz ekonomi dergisi The Economist, Türkiye’deki Güçlendirilmiş Parlamenter Sisteme dikkat çekerek, CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nu manşetine taşıdı. Dergi, “İttifak henüz Cumhurbaşkanı adayını açıklamadı. Ancak tüm oklar Kılıçdaroğlu’nu işaret ediyor” diye yazdı.

“Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Muhtemel Rakibiyle Tanışın” diyen dergi, Kılıçdaroğlu’nu okuyucularına tanıttı. İmzasız yayınlanan makalede, “Kemal Kılıçdaroğlu hayatının en büyük mücadelesine hazırlanıyor” denildi.

Güçlendirilmiş Parlamenter Sisteme dikkat çeken dergi, “İttifak henüz Cumhurbaşkanı adayını açıklamadı. Ancak tüm oklar Kılıçdaroğlu’nu işaret ediyor” diye yazdı.

Makalede, “CHP lideri iyi bir Cumhurbaşkanında olması gereken özelliklere sahip olsa da, hala iyi bir aday olduğunu ispat etmesi gerekiyor” ifadesini kullanıldı.

İşte o yazının tamamı:

“Sosyal demokrat bir parti olan Cumhuriyet Halk Partisi’nin lideri Kemal Kılıçdaroğlu hayatının en büyük mücadelesine hazırlanıyor. Partisinin Genel Merkezinde, “Erdoğan gitmemek için her şeyi yapacaktır” ifadesini kullanan Kılıçdaroğlu önümüzdeki sene yapılmasını beklenen seçimlerle alakalı düşüncesini paylaşıyor. “Erdoğan yargıya baskıyı arttıracak, özgür medyayı susturmaya çalışacak ve Yüksek Seçim Kurulu’nu manipüle etmeye çalışacak. Ancak ona sandıkta bir ders vereceğiz.”

Erdoğan’ın rakipleri saflarını sıklaştırıyor. 28 Şubat’ta CHP’nin de içinde bulunduğu 6 muhalefet partisi ortak bir mutabakata imza attı. Planları arasında Erdoğan’a sınırsız yetki veren Cumhurbaşkanlığı Sistemi’ni kaldırmak, Parlamento’ya yeniden güç kazandırmak, mahkemeler ve Merkez Bankası başta olmak üzere devlet bürokrasisini yeniden ayağa kaldırmak var. İttifak henüz Cumhurbaşkanı adayını açıklamadı. Ancak tüm oklar Kılıçdaroğlu’nu işaret ediyor.

Erdoğan ve partisi AKP bugün olduğu kadar hiç zayıf gözükmemişti. Erdoğan’ın düşük faiz konusundaki yanlış ısrarından dolayı, ülkedeki enflasyon yüzde 54’ün üzerine çıktı. Sene başından beri uygulanan döviz mevduat garantileri ve yoğun Merkez Bankası müdahaleleri ile daha fazla destek bulan Türk Lirası şimdi de Ukrayna’daki savaştan ötürü darbe alıyor. Erdoğan’ın sakin bir yaz ve milyarlarca dolarlık turizm geliri üzerinden umut ettiği ekonomik iyileşme, Ukrayna’daki Rus füzeleri ile darmadağın olmuş durumda.

Kılıçdaroğlu’nun Cumhurbaşkanlığa doğru kullanmak istediği rüzgar 2019’da başladı. CHP ve esas ortağı İYİ Parti yerel seçimlerde Türkiye’nin en büyük altı şehrinin beşinde (İstanbul da dahil) AKP’ye karşı üstünlük sağladı. Muhalefet ittifakını birleştiren Kılıçdaroğlu bu başarıda büyük bir rol oynadı.

Paylaşın

CHP’li 11 Büyükşehir Belediye Başkanından Ortak Açıklama

Cumhuriyet Halk Partili (CHP) 11 büyükşehir belediye başkanından akaryakıt fiyatlarıyla ilgili ortak açıklama geldi. Yapılan açıklamaya İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımla duyurdu.

İBB Başkanı İmamoğlu, söz konusu açıklamayı, “11 Büyükşehir Belediye Başkanı olarak açıklamamızı kamuoyunun bilgisine saygıyla sunarız” paylaştı. Açıklamada, art arda gelen akaryakıt zamlarına karşı toplu ulaşımda ÖTV alınmaması önerilerinin defalarca merkezi idare tarafından duymazdan gelindiği belirtildi.

11 belediye başkanının imzasıyla yapılan ortak açıklamada, “Toplu ulaşım ücretlerine yakın zamanda ciddi artışlar olması kaçınılmaz hale gelmiştir. Üzülerek ifade ederiz ki, elimizde olmayan nedenlerle bu artışları vatandaşlarımıza yansıtmak durumunda kalacağız.” denildi.

Açıklama şöyle:

“Türkiye ekonomisinin içinden geçtiği zor süreçte, ekonomik öngörülebilirlik yerini ne yazık ki günlük fiyat artışları ve istikrarsız süreçlere bırakmıştır. Yeni koşullar vatandaşlarımızı olduğu gibi yerel yönetimlerimizi de ciddi zorluklarla karşı karşıya bırakmaktadır. Bir süre öncesine kadar dövizdeki hızlı yükseliş nedeniyle akaryakıt fiyatlarında hızlı yükselmeler olmuştur. Bu yükselişler devam etmekte olup, tarihte ilk kez ülkemizde art arda 7 gün boyunca akaryakıt fiyatları zamlanmıştır.

Öyle ki, sadece yılbaşından bu yana geçen 70 günde akaryakıt ücretleri yüzde 94’ten daha fazla artış göstermiştir. Benzer artış, enerji fiyatları için de geçerlidir. Bu sıra dışı artışlar bir süre önce toplu taşımada gerçekleşen fiyat artışlarını artık kadük hale getirmiş hatta durumu öncekinden bile zorlaştırmıştır.

Büyükşehirlerimizde sağlıklı ve sürdürülebilir toplu taşıma hizmeti belediyelerimizin en önemli vazifelerindendir. Toplu taşımada kullanılan akaryakıt ve elektrik gibi artan personel maliyetleri, yurt dışı yedek parça kaynaklı bakım onarım maliyetleri de artık belediyeler tarafından kaldırılamayacak kadar zamlanmıştır. Ne yazık ki daha önce defalarca talep ettiğimiz, toplu taşımada kullanılan akaryakıttan en azından ÖTV alınmasın önerimiz de merkezi idare tarafından duymazdan gelinmiştir.

Tüm bu süreçleri ele aldığımızda toplu taşıma ücretlerinde yakın zamanda çok ciddi artışlar olması kaçınılmaz hale gelmiştir. Üzülerek ifade ederiz ki, elimizde olmayan nedenlerle bu artışları vatandaşlarımıza yansıtmak durumunda kalacağız. Ayrıca, yasa gereği ve Meclis kararları çerçevesinde toplu taşımayı ücretsiz kullanan çok sayıda vatandaşımız vardır.

Vatandaşlarımızın sağlıklı hizmet alması adına, 2016 yılında yayınlanan yönetmelikle, belediyelerin şehir içi toplu taşıma yetkisi verdiği özel şahıslara ait araçlara ödenen 1.000 TL’lik destek ise aradan geçen yıllara rağmen artırılmamıştır. Bu durum, kimi zaman taşımacılarla, toplu ulaşımı ücretsiz kullanan vatandaşlarımızı karşı karşıya getirmektedir. Hükümetin, bu destek uygulamasında da fiyat artışına giderek, toplu taşımada yaşanan tatsızlıkların önüne geçmesi çok kolaydır.”

Paylaşın

Akaryakıtta Verginin Kaldırılması İçin Kanun Teklifi

HDP ve CHP’li vekiller bugün ayrı ayrı akaryakıtla ilgili kanun teklifleri verdi. HDP Ekonomi Komisyonu verdiği teklifte akaryakıttan alınan verginin kaldırılmasını isterken, CHP İzmir Milletvekili Murat Bakan toplu ulaşımda kullanılan akaryakıttan KDV ve ÖTV’nin alınmamasını istedi.

HDP’li Vekiller Garo Paylan, Necdet İpekyüz, Erol Katırcıoğlu ve Serpil Kemalbay söz konusu kanun tekliflerini şöyle gerekçelendirdi:

Benzin ve mazota gelen fahiş zamlar yurttaşlarımızın belini bükmüştür. İktidar, Rusya-Ukrayna savaşını bahane ederek, neredeyse her gün akaryakıta zam yağdırmaktadır. Petrol küresel piyasalarda son altı ayda yaklaşık yüzde 60 yükselirken, ülkemizde bu dönemde benzine yüzde 160, mazota yüzde 220 zam yapılmıştır.

Benzin ve mazota yağdırılan zamlar sonucunda dar gelirli yurttaşlarımız için kontak çevirmek iyice imkânsız hale gelmiştir.  Son yapılan zamlarla, benzinin litre fiyatı 20 TL’yi, motorinin litre fiyatı 23 TL’yi geçmiştir. Başta çiftçiler olmak üzere; kamyon, otobüs, minibüs, taksi esnafı akaryakıt maliyetlerine isyan etmektedir. Çiftçi tarlasını süremez, kamyon esnafı yük taşıyamaz haldedir. Fiyatların bu seviyede kalması, gıda krizinin ve ekonomik krizin derinleşmesine neden olacaktır.

Akaryakıt zamları, iğneden ipliğe bütün ürünlerin zamlanmasına neden olmaktadır. Akaryakıta yapılan fahiş zamlar yurttaşlara yüksek enflasyon, düşük alım gücü olarak yansıyacaktır. TÜİK’e göre bile yüzde 50’yi aşan enflasyon, zamlar geri alınmazsa önümüzdeki aylarda kontrolden çıkacaktır. Bu duruma karşı TBMM mutlaka sorumluluk almalıdır.

HDP Ekonomi Komisyonu olarak hazırladığımız yasa teklifiyle, akaryakıtta KDV ve ÖTV’nin sıfırlanmasını öneriyoruz. Bu sayede benzin ve mazot fiyatları yaklaşık 6’şar TL düşecektir. Teklifimizin yasalaşması, dar gelirli yurttaşlarımıza bir nebze nefes aldıracaktır.

CHP toplu taşıma için teklif verdi

CHP’li Murat Bakan da verdiği kanun teklifinde Katma Değer Vergisi Kanunu ile Özel Tüketim Vergisi Kanunu’nda değişiklik yapılarak toplu ulaşımda kullanılan akaryakıtta KDV ve ÖTV’nin kaldırılmasını önerdi.

Bakan, teklifinin gerekçesinde “Vatandaşlarımız öylesine yoksullaşmıştır ki, Anayasa ile de güvence altına alınmış gıda dahil en temel insani ihtiyaçlarını karşılayamaz noktaya gelmiş, işe gitmek okula gitmek gibi en zorunlu seyahat haklarını dahi kullanamaz hale gelmiştir” dedi.

Bakan, toplu ulaşımda kullanılan akaryakıtta KDV ve ÖTV’nin kaldırılmasının hem toplu taşıma hizmetinin fahiş akaryakıt fiyatları nedeniyle içinde bulunduğu krizden kurtulmasına önemli bir katkı sağlanacağını hem de yurttaşların toplu taşımayı daha ucuza kullanabileceğini vurguladı.

Yüzde 24’ü vergi

Bugün her benzin ve motorinden yüzde 24 oranında vergi (ÖTV + KDV) alıyor. 20,35 TL’lik benzine tüketici 5,63 TL vergi ödüyor.

Paylaşın