Kılıçdaroğlu: Milletimiz Irkçı Değildir, Olmayacaktır Da…

Son dönemde özellikle Suriye, Afganistan ve Irak’tan gelen göçmenler, Türkiye’nin en önemli gündem maddelerinden biri olurken; muhalef ve iktidarın karşı karşıya geldiği başlıca konularından biri. 

Geçtiğimiz günlerde de CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun, Göçler İdaresi’ne yönelttiği sorular Kılıçdaroğlu ve İçişleri Bakanı Süleyman Soylu arasında polemiğe neden olmuştu. Söz konusu tartışmanın yankıları devam ederken; Kılıçdaroğlu Göçler İdaresi’ne yönelttiği 4 soruyu bir kez daha gündeme getirdi.

Sosyal medya hesabından bu dört soruyu içeren bir video paylaşan CHP Lideri Kılıçdaroğlu, ‘milletin’ ırkçı olmadığını belirtirken; iktidara geldiklerinde 2 yılda göçmen sorununu çözeceklerini yeniden ifade etti.

Kılıçdaroğlu, ”Saray ve şürekasından yanıtları hala bekliyorum! Söyledim yine söyleyeyim, iktidarımızda bu sorun en geç 2 yıl içerisinde çözülecek. Milletimiz ırkçı değildir, olmayacaktır da… Bu konu, sakin ve makul şekilde kesin çözüme ulaştıracağımız bir meseledir” ifadelerini kullandı.

Kılıçdaroğlu’nun iktidara yönelttiği sorular ise şöyle:

  • Sığınmacıların gerçek kimliklerini ispatlamalarını talep ettiniz mi?
  • Neden vatandaşlık dağıtıyorsunuz, neye hazırlanıyorsunuz?
  • Vatandaşlık verirken güvenlik soruşturması yapıyor musunuz?
  • Sınırlarımızdan kaçak geçişlere bilerek; neden izin veriyorsunuz?
Paylaşın

Muhalefet Cephesinde ‘İttifak İçinde İttifak’ İhtimali

Gelecek ve DEVA partileri ile Saadet Partisi’nin belirlenecek bir partinin amblemi altında Millet İttifakı içinde seçime girme önerisi konuşuluyor. Kararı altı muhalefet partisi birlikte verecek.

AK Parti ve MHP’nin ittifak kanununu değiştiren seçim yasası yürürlüğe girdikten sonra muhalefet partileri farklı seçenekleri tartışmaya başladı.

İttifakı, barajı aşma dışında anlamsız kılan yeni sistemle partiler aldıkları oya göre milletvekili çıkarabilecek.

Gazete Duvar’da yer alan habere göre, Meclis’te anayasayı değiştirecek aritmetiği yakalamak için gerekirse yeni kurulan Gelecek ve DEVA partileri ile Saadet Partisi’nin belirlenecek bir parti amblemi altında ortak listeyle Millet İttifakı içinde seçime girmesi konuşuluyor.

Birçok parti temsilcisi sahadan da bu yönde talepler geldiğine dikkat çekiyor ama burada yanıtlanması gereken bir soru olduğunu söylüyor: “Kim parti logosunu bırakmayı kabul eder?”

Yeni kurulan partilerde, “İlk kez tartıya çıkacağız, o nedenle amblemi bırakamayız. Gücümüzü görmek isteriz” görüşü ağırlık taşıyor. Bu görüşe karşı ise, “Amblemi bırakmazlarsa Türkiye’yi bırakırlar. Bu durumda Millet İttifakı çoğunluğu sağlayamayabilir” değerlendirmeleri yapılıyor.

‘6’lı masa verecek’

İYİ Parti ve CHP ise seçime doğru il bazlı simülasyonlar yapılarak bu öneriyi değerlendirmenin daha doğru olacağını belirtirken, “Tüm seçenekleri konuşuruz, ama kesin olan bir şey var o da ittifak içinde üçüncü bir ittifak olacaksa buna 6’lı masa karar verecektir. Bu ayrışma değil, Meclis’te anayasayı değiştirecek çoğunluğu sağlamak için en doğru ittifak neyse onu kurmak için yapılacaktır” diyor.

Paylaşın

3 Ayda 29 Binden Fazla Esnaf İflas Etti

Esnaf ve Sicil Gazetesi verilerine göre 2022’in ilk 3 ayında iflas eden esnaf sayısı 30 bine yaklaştı. Konuya ilişkin değerlendirme yapan CHP’li Ağbaba, “Esnafın elinden ekmek teknesini alan siyasi iktidardır” dedi.

Son 15 ayda 131 binden fazla esnaf iflas ederken, bunun yaklaşık 30 bini, bu yılın ilk 3 ayında gerçekleşti. AK Parti iktidarının ekonomi politikalarının olumsuz Esnaf ve Sicil Gazetesi verilerine de yansıdı. Verilere göre 2022’nin ilk 3 ayında iflas eden esnaf sayısı 30 bine yaklaşırken, Mart 2022’de iflas edenlerin sayısı son 4 yılın mart ayına göre rekor kırdı.

Söz konusu verileri açıklayan ve bu yılın ilk üç ayında 29 bin 360 esnafın iflas ettiğini aktaran CHP Genel Başkan Yardımcısı Veli Ağbaba, “Şubat 2022’de 8 bin 987 olan iflas sayısı martta 10 bin 226’ya çıktı. Ayrıca bu yıl martta yaşanan iflaslar son 4 yılın en yüksek mart ayı verisi olarak kayıtlara geçti. Örneğin geçen yılın mart ayında iflas eden esnaf sayısı 9 bin 310’du. Artan iflaslar, iktidarın elektrik faturalarında yaptığı düzenlemenin esnafın hiçbir sorununa çare olmadığını da gözler önüne serdi. Yine ilk üç aydakilerle beraber son 15 ayda iflas eden esnaf sayısı ise 131 bin 110’a yükseldi” dedi.

Ağbaba’dan iktidara çağrı

Cumhuriyet’ten Sarp Sağkal’ın haberine göre Ağbaba ayrıca “Esnafın elinden ekmek teknesini alan siyasi iktidardır” diyerek, “Salgın süresince kapalı olan, işleri azalan esnafımızın Mart 2020-Haziran 2021 arasında ödenmiş faturaları iade edilmeli. Salgın sürecinde esnafa verilen kredilerin faizleri silinmeli. Elektrikte esnafa özel tarife uygulanmalı” çağrısında bulundu.

Paylaşın

Muhalefetin Seçim Çalışmalarının Ayrıntıları Ortaya Çıktı

Seçim Yasası’ndaki değişikliklerin “kendilerine tuzak kurmak amacıyla yapıldığını” düşünen Cumhuriyet Halk Partisi (CHP), İYİ Parti, Saadet Partisi, Demokrat Parti, DEVA Partisi ve Gelecek Partisi’nden oluşan altılı muhalefet bloğu, Cumhur İttifakı’nın bu hamlesine karşı atacağı adımları planlıyor.

24 Nisan’da Demokrat Parti Genel Başkanı Gültekin Uysal’ın ev sahipliğinde yapılacak olan dördüncü liderler zirvesi yaklaşırken altı partide kurmayların simülasyon ve formül çalışmaları büyük oranda tamamlandı.

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, önceki akşam katıldığı bir televizyon programında, kurmayları ve akademisyenlerin çeşitli senaryolar üzerinde çalıştığını, 8 seçenekli bir çalışma hazırlandığını ve bunu 6’lı masaya sunacaklarını söyledi.

Cumhuriyet’ten Erdem Sevgi’nin haberine göre, CHP kurmayları ve akademisyenlerin oluşturduğu tek adaylı ve sekiz seçenekli taslak şöyle:

Avantajlı partiler

Muhalefet blokundaki 6 parti, Millet İttifakı yapısına dahil olacak ve tüm illerde seçime CHP ya da İYİ Parti listeleriyle girilecek. Bu formülde, partilerin illerdeki durumlarına bakılarak liste çıkarma önceliği, o ildeki avantajlı partiye verilecek. DEVA, Demokrat, Gelecek ve Saadet partilerinin adayları, CHP ve İYİ Parti’nin çıkaracağı listelere eklenecek.

İttifak içinde bloklaşma

Millet İttifakı çatısı korunarak 4+2 seçeneği uygulanacak. CHP ve İYİ Parti bir blok; DEVA, Demokrat, Gelecek ve Saadet partileri ikinci blok olacak, iki ayrı liste ile seçime girilecek.

Millet İttifakı yapısı altında 3+3 sistemi uygulanacak. CHP, İYİ Parti ve Demokrat Parti bir bloku oluştururken ikinci blokta ise DEVA, Gelecek ve Saadet partileri yer alacak. İttifaklar, seçim için iki ayrı liste oluşturacak.

Millet İttifakı, CHP ve İYİ Parti’den oluşan yapısını koruyacak. Buna alternatif olarak farklı isim taşıyan yeni bir ittifak oluşturulacak. Yeni ittifakta ise DEVA, Demokrat, Gelecek ve Saadet partileri yer alacak. İki ittifak illerde farklı listeler çıkaracak.

Karşılıklı çekilme sistemi

Muhalefet blokundaki tüm partilerin illerdeki oy potansiyellerine bakılarak “karşılıklı çekilme sistemi” uygulanacak. Örneğin CHP ya da İYİ Parti’nin milletvekili çıkaramayacağı düşünülen bir ilde daha fazla vekil çıkarması olası parti ya da blok üzerinden liste oluşturacak. Bu seçenekte hangi parti ya da blok avantajlı durumdaysa liste çıkarma önceliği ona bırakılacak.

Cumhur İttifakı’nda yer alan AKP, MHP ve BBP’nin ayrı listelerle seçime gitmesi durumunda ilk altı formül üzerinden en yüksek faydanın sağlanacağı seçenek değerlendirilecek.

AKP, MHP ve BBP, Cumhur İttifakı çatısı altında tek listeyle seçime girerse yine ilk altı formül masaya yatırılarak en fazla milletvekilini elde etme olanağı sunan seçeneğe odaklanılacak.

‘2019 seçimleri’

CHP’nin çalışmasında ortaya konulan seçeneklerin yanı sıra en önemli unsurun, “illerdeki milletvekili sayısının yüksek tutulması” olduğuna dikkat çekiliyor. Millet İttifakı için en iyi senaryonun “6’lı ortak liste” olacağı öngörülürken bu yolla “6’lı ittifakın çıkarabileceği milletvekili sayısının 300’e yaklaşabileceği”, “Cumhur İttifakı’nın vekil sayısının ise 240’ta kalacağı” değerlendiriliyor.

Öte yandan üzerinde durulan tüm senaryolarda HDP’nin çıkaracağı milletvekili sayısının da 55 ila 70 arasında değişeceği” kaydediliyor.

2019 yerel seçimlerinde CHP ile İYİ Parti’nin uyguladığı illere göre lehte çekilme sistemi hatırlatılarak titizlik ve demokratik fedakârlığın önde tutulacağı benzer bir uygulamayla Millet İttifakı’nın 2023 seçiminde TBMM’de çoğunluğu elde edebileceği, bu birlikteliğin çıkaracağı tek adayın da Türkiye Cumhuriyeti’nin 13. Cumhurbaşkanı olabileceği belirtiliyor.

Paylaşın

CHP Lideri Kılıçdaroğlu’ndan ‘Cumhurbaşkanı Adayı’ Açıklaması

Cumhurbaşkanı adayına ilişkin açıklamada bulunan CHP Lideri Kılıçdaroğlu, “Doğru aday, güven veren aday olacak. Taahhüt edilenleri seçildikten sonra yapacak bir aday olacak. Taahhüt edilenleri yapma konusunda 6 liderin de güveneceği, hepimizin de güveneceği bir kişi olması lazım. Karar verirken de elbette toplumun nabzı da tutulur, gerekirse aramızda oturur konuşuruz.” dedi.

Kılıçdaroğlu, konuya ilişkin açıklamasının devamında, “Temel nokta güvendir. Siz bir taahhütte bulunmuşsunuz. Yetki verdiğiniz kişi seçildi. Dediki ‘ne kadar güzel bir imzayla hepsi oluyor nereden çıktı bu parlamenter sistem’ derse ne yapacağız? Gerçekten devleti bilmek zorunda seçeceğimiz aday. Devletin kurumlarını bilmesi lazım. Devlette liyakatın gelmesi lazım. Bizim partili o partili kesinlikle dememek lazım. Kim o işi en iyi biliyorsa o kişiyi göreve getirmek lazım. Artı bundan sonraki süreçte ondan sonra aynı kararlılığın 6 lider tarafından götürülmesi lazım. 6 lider gerçek kabine.” ifadelerini kullandı.

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Karar TV’de Taha Akyol ve Elif Çakır ile “Gündem Özel” programında gündemi değerlendirdi. Kılıçdaroğlu’nun açıklamaları şöyle:

“İttifakla ilgili konuşurken seçim kanunun değişmesi yönünde talep geldi. Biz bu değişikliği görelim dedik. Nihayet seçim kanunu çıktı. İktidar kendi koltuğunu korumak için birtakım değişiklikler yaptı. Bizim bu kanuna göre çıkıp yeniden değerlendirme yapmamız lazım. Biz en çok milletvekilini nasıl yapabiliriz bunun çalışmalarını biz yapıyoruz CHP olarak. Eminim diğer partiler de yapıyorlardır. Anladığım kadarıyla da Temel Bey de tartışmış, ittifak içinde bir ittifak olabileceğini düşünmüş. Ben de sizin kanalınızda öğrendim. Temel Bey’in düşüncesi ittifaktan ayrılmak değil. Bu düşünceye de saygı duyacağız. 24’ünde toplanacağız bu konu da gündeme gelir.

Biz şöyle bakıyoruz, bir siyasi partinin tek başına fazla milletvekili çıkarmasının bana göre çok büyük şeyi yok. Ben 10 tane fazla çıkarsam, bir başka ittifak kurduğum parti 5 eksik çıkarırsa değil. Hep beraber nasıl parlamentoda çoğunluğu oluşturabiliriz. Parlamentoda çoğunluğu oluşturduğumuz zaman Türkiye’yi rahatlatmış olacağız. Türkiye’ye demokrasiyi getireceğiz, kutuplaşmayı engelleyeceğiz.

“Bir hedefimiz var”

Her bir ilde aslına ayrı ayrı çalışma yapılması lazım. Her bir ilin durumuna göre seçenek 6 lidere sunulması lazım. Genel kabulün alınması lazım. Biz de yapıyoruz bu çalışmayı, tahmin ediyorum İyi Parti de DEVA da, Saadet de, Demokrat Parti de benzer çalışmaları yapıyorlar. Bu çalışmaları akademik çevrelerin desteğiyle de yapıyoruz.

Millet İttifakı olarak bizim bir hedefimiz var: Güçlendirilmiş Parlamenter Sistemi getirmek. Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem tek başına cumhurbaşkanı getiremeyeceğine göre parlamento çoğunluğu gerekiyor. Önemli olan hedefe ulaşmak, önemli olan demokrasiyi getirmek. Bir partinin tek başına girmesi veya parlamento çoğunluğu olmadan fazla oy almasının bir anlamı yok.

Benim şahsi kanaatim, her türlü öneriye açık olduğumu da belirteyim, ama benim gördüğüm kadarıyla Millet İttifakı üzerinde bir konsensus sağlanmış vaziyette.

“Ortada çatlama falan yok”

Ortada çatlama falan yok, liderler gayet samimiler. Masadaki uyum şöyle; bir gündemimiz var zaten. Örneğin Demokrat Parti’nin sayın genel başkanı pazartesi günü ev sahipliği yapacağı için gündemi oluşturacak. Bize soracak hangi gündem maddeleri olsun diye. Sonra bir metin hazırlayacak, bu metni genel başkan yardımcılarına gönderecek. Mutabakat sağlandıktan sonra da zaten gündem olarak masaya geliyor. Oturup yuvarlak masanın etrafında konuşuyoruz.

Gültekin beyin attığı tweet üzerinden bazı rahatsızlıkların ortaya çıktığı bilgisi doğal olarak bize de geldi ama Gültekin bey daha sonra bir tweetiyle yanlış anlaşıldığını, neyi kast ettiğini biraz daha aydınlatarak sorun çözüldü. Sonuçta bir yanlış anlama var, kast ettiği daha farklı. Sayın Genel Başkan Gültekin bey sadece beni değil diğer partilerin genel başkanlarını da ziyaret edecek, gündem taslağını onlarla konuşacak, hangi konuları gündeme alalım diye düşüncelerini alacak. Ayın 24’ünde de toplanacağız.

Küçük bir yerin belediye başkanlığını kazanmış biri Macaristan’da aday gösterildi. Çok da erken gösterildi, çok tartışma konusu oldu. Ayrıca Macaristan bize hiç benzemiyorki. Orada kişi başına gelir 18 bin dolar, bizde 8 bin dolar. Dolayısıyla bizim yapımızla Macaristan’ın yapısı arasında dünya kadar fark var. Bizde toplum nefes alamaz hale geldi. Orada da baskı var ama en azından AB’nin gözetimi var, AB’nin belli kriterleri var onlar uygulanıyor. Ayrıca bizim kültürümüz farklı onların kültürü farklı. Dolayısıyla ben, orada 6 lider bir araya geldi seçimi kaybetti Türkiye’de de 6 lider bir araya geldi… Bir tek 6 rakamı benziyor. Bizde liderler samimi olarak masaya oturuyorlar ve samimi olarak Türkiye’nin nefes almasını istiyorlar. Ekonomide ciddi sorunlarımız var. Ciddi derin bir yoksullaşma var. Yoksullaşmanın fotoğraflarını gazetelerde televizyonlarda görüyoruz insanın içi acıyor. Halktan da destek alıyoruz, alana çıktığımızda bu desteği görüyoruz. Vatandaş da bıçak kemiğe dayanmış gibi bir pozisyonda.

6 liderin tarih önünde bir sorumluluğu var. Biz Türkiye’yi buradan çıkarmak zorundayız. Biz küçük hesaplar peşinde koşup bu ittifakı bozamayız. Çünkü bu ittifak Türkiye’yi aydınlığa çıkarma konusunda bir araya gelen, hiçbir kişisel hesap gütmeyen bir ittifaktır.

Cumhurbaşkanı adayı

Doğru aday, güven veren aday olacak. Taahhüt edilenleri seçildikten sonra yapacak bir aday olacak. Taahhüt edilenleri yapma konusunda 6 liderin de güveneceği, hepimizin de güveneceği bir kişi olması lazım. Karar verirken de elbette toplumun nabzı da tutulur, gerekirse aramızda oturur konuşuruz. Temel nokta güvendir. Siz bir taahhütte bulunmuşsunuz. Yetki verdiğiniz kişi seçildi. Dediki ‘ne kadar güzel bir imzayla hepsi oluyor nereden çıktı bu parlamenter sistem’ derse ne yapacağız?

Gerçekten devleti bilmek zorunda seçeceğimiz aday. Devletin kurumlarını bilmesi lazım. Devlette liyakatın gelmesi lazım. Bizim partili o partili kesinlikle dememek lazım. Kim o işi en iyi biliyorsa o kişiyi göreve getirmek lazım. Artı bundan sonraki süreçte ondan sonra aynı kararlılığın 6 lider tarafından götürülmesi lazım. 6 lider gerçek kabine.

Güven içinde seçime gitmemiz lazım. Sandıkların güvenle korunması lazım o konuda da çalışmalarımız var. Dolayısıyla her alana bir şekliyle nüfuz ediyoruz.

Seçime tek adayla girilir, ilk turda kazanılır

Benim şahsi kanaatim seçime tek adayla gidilir, birinci turda kazanılır, mesele de biter. Son toplantıda şunu söyledik. Bize cumhurbaşkanı adayı sorulduğunda, biz seçeceğimiz cumhurbaşkanının niteliklerini paylaşacağız. O niteliklere sahip olan birisini ittifak olarak seçeceğiz ve arkasında duracağız. Yeri zamanı gelince o niteliklere uygun ismi kamuoyuyla paylaşacağız. İçimizden biri de aday olabilir.

Devleti kamuoyu araştırmalarıyla değil, devleti yönetecek kişinin devleti bilmesi ve tanıması lazım. Sıradan bir seçim yapmıyoruz, bu seçim Türkiye’nin kaderini belirleyen bir seçim. Toplum bunun farkında, hepimiz bunun farkındayız. Ben bu milletin ferasetine inanıyorum. Doğru seçimi yapacaktır.

Çok iyi bir aday seçeceğiz ve gerçekten Türkiye’yi çok iyi yöneteceğiz. Bütün hazırlıklarımız var. Bütün partilerden de daha hazırlıklıyız onu da ifade edeyim. Yani iktidar partisi dahil onlardan daha hazırlıklıyız. Taha Bey ne yaparlarsa yapsınlar, bütün sandıklarda güvenliği sağlayacağız. Bizdeki veriler hiçbir partide yok. İktidar partisi dahil. Biz son 5-6 seçimde kim hangi sandıkta oy kullanmış onu biliyoruz. Müthiş bir dijital altyapımız var, müthiş bir kadromuz var, yetenekli bir genç ordumuz var hepsi sandıkların başında olacak. Kaldı ki bunu sadece CHP olarak söylüyorum. 5 parti daha var.

Ben daha önce gündeme geldiğinde sayın Akşener iyi bir Başbakan olur dedim zaten. Cumhurbaşkanını seçme konusunda iradeyi koymaya bakıyoruz. Türkiye küçük oy hesaplarıyla iktidara yönelme lüksüne sahip değil. Tam tersine ortak, beraber hareket etmek gerekiyor. Dünya kadar sorunumuz var, bunların çözümü konusunda hareket etmemiz lazım.

Benim Man Adası davasını kazanacağım zaten belliydi. Alt mahkemede hakimler değiştirildi, deliller toplanmadı. Benim ortaya koyduğum deliller vakıflar bankasının dekontu. Vakıflar bankası bu dekont sahtedir demedi. Ayrıca MASAK raporu var o da doğruluyor zaten. Neyini yalanlayacaklar? O dönem Erdoğan yargı üzerinde baskı kurarak benim yaptığım açıklamaları gölgelemek istedi. Alt mahkemede başarılı da oldu sanki benim sunduğum deliller sahteymiş gibi. Doğruluğu çıktı ortaya.

Dolayısıyla bir ülkeyi yöneten kişi vatandaştan vergi isterken kendi ailesinin ve yakın çevresinin bu devlete vergi vermemesi için başka arayışlara girer, vergi cennetlerinde şirketler kurar, oralardan para transferleri yapıp Türkiye’de 1 kuruş vergi ödemezlerse sormamız gerekiyor, sen bu ülkeyi gerçekten severek, isteyerek ve ülkenin çıkarları için yönetiyor musun? Sadece Erdoğan’ın olayı da değil bu. Kaç sefer yasa çıktı. Türkiye’ye getirin parayı biz sizin paranızı aklayacağız. Uyuşturucu paraları, insan kaçakçılığı paraları, bütün yasadışı paralar Türkiye’ye getiriliyor ve aklanıyor.

Siz 1 sterline şirket kuracaksınız milyonlarca dolar para hareketi olacak. Nasıl oluyor da 1 sterlinlik şirkette milyonlarca dolarlık para hareketleri oluyor. Bunların tamamını MASAK raporlarında belgelemiş. Hakimin elinde belge var.

Eğer atamaları siyasi değil de liyakate göre yaparsanız, sağdan soldan kim olursa olsun hukukun üstünlüğü ve vicdani kanaatine göre karar veriyorsa başımızın üstünde yeri var. Eğer kişi siyaseten atanmışsa o kişi hukukun üstünlüğüne göre değil kendisine gelen telkine göre hareket ediyor.

Hakimler Savcılar Kurulu’na kişi atanacaksa, o kişi gerçekten bütün yargı camiası tarafından saygı gören biri olması lazım. Bütün yargıçların da onlara saygı duyması lazım. Bir tek kararın altında imzası olmayan kişiyi siz nasıl olur da Yargıtay adına Anayasa Mahkemesi’ne seçersiniz? Bu aklını kiralamak demektir. Siz aklınızı ve vicdanınızı kiralarsanız, böyle garip bir tablo çıkar ortaya. Bütün bu çürümeye rağmen Yargı camiasında hukuku savunan insanlar var.

KHK ile ilgili bakılacak

Yargıtay’a seçilebilecek kriterlerin objektif olması lazım. Objektif kriterlere göre insanların Anayasa Mahkemesi’ne, Yargıtay’a seçilmesi lazım. Yoksa bizim partili, öbür partili diye birilerini getirirseniz çürüme başlar.

KHK ile ilgili bakılacak. Çalışma yapılıyor. Haksızlıklar varsa haksızlıkların üzerinde duruluyor. Şenyaşar ailesi bunlardan birisidir Urfa’da. Cinayet işleniyor, baba öldürülüyor, hastanede öldürülüyor. Hastanede görüntüler var, görüntüler kayıp. Daha dramatik olanı üç kez savcı değişti iddianame çıkmıyor. Adamlar o kadar güçlü ki arkamızda adalet bakanı var, arkamızda Erdoğan var diyorlar. Adalet istiyor bu kadını. Bir çocuğu öldürülmüş, kocası öldürülmüş, öbür çocuğu zor bela kurtuluyor. Nasıl oluyor da Türkiye Cumhuriyeti Devleti adaleti sağlamaktan aciz duruma düşüyor?”

Paylaşın

CHP Kurmaylarına Göre Altılı Masadan ‘İki İttifak’ Çıkabilir

SP Lideri Karamollaoğlu’nun üçüncü ittifaka yönelik sözleri kulisleri hareketlendirirken, CHP kurmayları, altılı masadan ‘iki ittifakın’ çıkabileceğini, hatta illere göre farklı uygulamalara gidilebileceğini ifade ettiler.

Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu’nun “üçüncü ittifak” açıklamasını değerlendiren CHP kurmayları, Seçim Yasası’ndaki değişiklik sonrası “6’lı masanın etrafındaki partiler arasında yeni ittifak senaryolarının gündeme gelebileceğine” dikkat çekti. CHP’li isimler, “bu durumun 6’lı masadaki sistem değişikliğine ilişkin birlikteliği olumsuz etkilemeyeceğini” görüşünü dile getirdi.

Karamollaoğlu, Karar TV’ye yaptığı açıklamada, Seçim Yasası’ndaki değişiklikle üçüncü bir ittifak olabileceğine işaret etti. SP lideri bunu ilk defa söylüyorum” diyerek şu öneriyi getirdi:

“Şu anda şartlar değişti. Seçim Kanunu ile birlikte görüşlerimiz de değişti. 6’lı masa aslında muhalefetin diyalog ortamını oluşturuyor. İlle de her noktada birlikte hareket etme mecburiyeti yok. Zaten bu durum da çıkan kanunla ortadan kalkmış oldu. 6’lı masanın olması, meselelerin birlikte yürütülmesine fırsat veriyor.

Bunun faydalı olacağını düşünüyorum. Ama üçüncü ittifak, yeni seçim kanunundan dolayı olabilir. Tek tek de girilirse, üç partinin aldıkları oyu birlikte oldukları takdirde üst üste koysanız daha büyük çoğunluk elde edersiniz. Milletvekili çıkarma ihtimali artar. Veya böyle bir ortam oluştuğu takdirde bu bir yeni katılıma vesile olabilir.”

HÜDAPAR’a yaptığı ziyarette sözlerini açan Karamollaoğlu, “Ben, ‘İttifak içinde ittifaklar olabilir’ kanaatini gündeme getirmiştim. 6’lı masayla ilgili farklı bir fikir gündeme getirmedim” dedi. Karamollaoğlu’nun açıklaması, muhalefet liderlerinin güçlendirilmiş parlamenter sistem çalışmasını sürdürdüğü “6’lı masadan kopma mı olacak” sorusunu gündeme getirdi.

“İllere göre değişebilir”

Konuya ilişkin Cumhuriyet’ten Sarp Sağkal’a konuşan CHP kurmayları, “Seçim Yasası’ndaki değişiklik sonrası yeni ittifak senaryolarının gündeme gelmesinin doğal olduğunu” ifade ederek, “6’lı masanın ittifak değil, güçlendirilmiş parlamenter sisteme geçişe yönelik bir birliktelik” olduğunu belirttiler. CHP kanadından, “Yeni ittifaklar olabilir, ittifak içi ittifak oluşabilir, illere göre farklı davranılabilir. Yani seçim sistemine göre hareket edilir. Ancak bu durumlar 6’lı masanın yoluna devam etmesini engellemez” görüşü paylaşıldı.

“2+4 ya da 3+3 olabilir”

Karamollaoğlu’nun “ittifak içinde ittifak” söyleminin, “6 parti arasında CHP ve İYİ Parti’den bir ittifak; DEVA, Demokrat, Gelecek ve Saadet partilerinden de ikinci bir ittifaka” işaret ediyor olabileceğine dikkat çeken CHP’li isimler, “6’lı masa yoluna devam ederken 2+4 ya da 3+3 gibi farklı olasılıkların değerlendirilebileceği” yorumunda bulundu.

Paylaşın

Kılıçdaroğlu’ndan Dikkat Çeken ‘Man Adası’ Açıklaması

Yargıtay’ın verdiği ‘Man Adası’ kararına ilişkin değerlendirmede bulunan CHP Lideri Kılıçdaroğlu, “Yargıtay kararında ‘sözlerimin olgusal dayanaklarının olduğunu’ söyleyerek bunu kabul ediyor. Dahası Yargıtay benim açıklamam için, ‘bu açıklamada kamu yararı var’ diyor, daha ne desin?” dedi.

CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun avukatı Celal Çelik, sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımla “Man Adası davalarında da Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu haklı çıktı ve kazandık” demişti.

Kılıçdaroğlu, konuyla ilgili Cumhuriyet’e yaptığı açıklamada, ‘’Bir ülkeyi yöneten kişinin ailesinin, devlete vergi vermemek için Man Adası’nda şirket kurması, Türkiye’ye para transferi yapması asla kabul edilemez. Devletin harcamalarını ve halka sunulacak hizmetleri finanse etmek üzere vatandaştan vergi istiyorsun, bunun için yasa çıkarıyorsun; ancak vergi cennetlerinden para transfer edip, vergi ödememenin yollarını arayan yakınlarına ortam hazırlıyorsun” dedi.

2006’da çıkarılan Kurumlar Vergisi Yasası’na dikkat çeken Kılıçdaroğlu, bununla “Vergi Cennetlerine Yapılan Ödemelerde Stopaj Uygulaması” konusunun düzenlendiğini belirterek bunun uygulanmadığını vurguladı.

Kılıçdaroğlu şunları kaydetti:

“Çünkü uygulanması için, Erdoğan’ın imzasıyla, “Vergi Cennetleri” listesinin yayımlanması gerekiyor. Bu listenin yayımlanmaması sadece Erdoğan ailesine değil, uyuşturucu ve insan kaçakçılarına da hizmet ediyor. Hem vergi vermemelerini hem de yasadışı yollarla elde ettikleri paraları aklamalarını sağlıyor.

Bir ülkeyi yöneten kişi, kendi ülkesine bile isteye böyle bir kötülük yapar mı? Bu kötülük karşısında benim susmam mümkün mü? Asla! Ayrıca, benim sözlerimin tamamı belgelere dayanıyor. Zaten Yargıtay da kararında ‘sözlerimin olgusal dayanaklarının olduğunu’ söyleyerek bunu kabul ediyor. Dahası Yargıtay benim açıklamam için, ‘bu açıklamada kamu yararı var’ diyor, daha ne desin?”

Paylaşın

DP Lideri Uysal’ın ‘Kriterleri’ Altılı Masada Kriz Yarattı

Demokrat Parti (DP) Genel Başkanı Gültekin Uysal’ın sosyal medya hesabından cumhurbaşkanı adaylığı için açıkladığı üç kriterin altılı masada kriz yarattığı öne sürüldü.

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun 12 Şubat’taki davetinden sonra Millet İttifakı üyesi altı partinin katıldığı yemekte, Demokrat Parti lideri Gültekin Uysal’ın Cumhurbaşkanı adaylığı için sıraladığı ölçülerin masada krize neden olduğu öne sürüldü.

Gültekin Uysal, sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımda şu ifadeleri kullanmıştı:

“1) 20 yıllık AKP döneminde sorumluluğa ortak olmamış olmak,

2) Seçilebilirlik,

3) Seçim sonrası 20 yılda AKP tarafından ‘devr-i sabık’ muamelesine maruz kalan T.C. Devleti’ni kurucu bir ruhla yeniden tesis etme yetisi!”

T24 yazarı Murat Sabuncu; Gültekin Uysal’ın bu tweet’inde cumhurbaşkanı adayı olmayacak olsalar bile altılı masada yer alan Ali Babacan ve Ahmet Davutoğlu’nun hedef alındığını ifade etti.

Bu tweet ile ilgili altılı masanın liderlerinin kurmaylarından biriyle görüştüğünü kaydeden Sabuncu şunları yazdı:

“Bu tweet ve yaşananlarla ilgili görüş almak istediğim altılı masanın liderlerinin kurmaylarından biri ile aramızda şöyle bir diyalog geçti:

– Gültekin Bey’in tweet’i ile ilgili bir rahatsızlık oldu mu?

– Nasıl olmasın Murat Bey?

– Telefonla bir görüşme yapıldı mı?

– Hayır.

– Bu tweet ile ilgili rahatsızlık 24 Nisan’daki Demokrat Parti’nin ev sahipliğindeki yemekte gündeme gelecek mi?

– Bakalım her lider yemeğe gidecek mi?

Altılı masanın 24 Nisan’a kadar özellikle kurucu iki lider Kemal Kılıçdaroğlu ve Meral Akşener tarafından bir arabuluculuğa ihtiyacı var gözüküyor.

Bu arada tweet’teki ikinci madde yani ‘seçilebilirlik’ ile Kılıçdaroğlu ima ediliyor da olabilir. Ama Kemal Kılıçdaroğlu memleketin bu zor durumunda bunu göz ardı edebilecek bir isim.”

Paylaşın

Millet İttifakı Adayını Açıklamak İçin Neden Seçim Kararını Bekleniyor?

Altı muhalefet partisinin oluşturduğu Millet İttifakı içinde cumhurbaşkanı adayının “seçim kararı alındıktan sonra açıklanması” konusunda görüş birliği var. Buna neden olarak da, muhalefetin sadece aday değil, yönetim kadrosunu, anlayışını da ilan ederek, seçime gidilecek olması gösteriliyor.

Yeni seçim yasasına karşın, muhalefetin parlamento seçimini kazanmasında bir sorun olmadığı ancak cumhurbaşkanlığı için çok ince bir strateji yürütülmesi gerektiği vurgulanıyor: Sadece aday ismiyle yola çıkılması doğru olmaz. Yönetim tarzı, mekanizması ve cumhurbaşkanının birlikte çalışacağı takım arkadaşları da açıklanmalı.

Zafer Partisi Genel Başkanı Ümit Özdağ’ın, CHP’li Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş’ın cumhurbaşkanı adayı olması yönündeki açıklaması, muhalefetin adayının kim olacağı tartışmasını bir kez daha gündemin ön sıralarına taşıdı.

BBC Türkçe’den Ayşe Sayın’ın haberine göre; İktidar kanadından gelen “Adayını açıkla” baskılarına karşın muhalefet, adayını seçim kararı alınana kadar açıklamamakta kararlı. Ancak ortak adayın CHP’den bir isim olacağı neredeyse kesin.

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, “en güçlü aday” olarak görülse de; adaylık konusunun gündemlerinde olmadığı açıklamalarına karşın, Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş ve İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu, adaylık denkleminden çıkmış değil.

Muhalefetin cumhurbaşkanı adayına ilişkin tartışmalar sürerken, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, dün partisinin Meclis Grup Toplantısı’nda, muhalefete “Bizim adayımız bellidir. Sizin çürük adayınız ne zaman ortaya çıkacaktır? İlan edin adayınızı da boyunuzun ölçüsünü görelim” çıkışı yaptı.

Muhalefetin cumhurbaşkanı adayı konusunda birden fazla isim konuşulurken, son olarak gazeteci Nihat Genç, eski Anayasa Mahkemesi Başkanı Haşim Kılıç’ın muhalefetin ortak adayı olacağını iddia etti.

Muhalefet kulislerinde aday tartışmaları ve aday belirme sürecinde izlenecek stratejiye ilişkin şu değerlendirmeler yapılıyor:

‘Haşim Kılıç aklımızın ucundan geçmez, aday CHP’li olmalı’

CHP ve İYİ Parti kaynakları, Haşim Kılıç’ın adaylığı iddialarına “Zerre gündemimizde değil, aklımızın ucundan geçmez” sözleriyle tepki gösteriyor.

Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nde, “dışarıdan” bir adayın başarı şansının zaten mümkün olmayacağı belirtilirken, CHP’li bir parti yöneticisi, adaylık kriterlerini şöyle açıklıyor:

“Aday CHP’li olmalı. İkincisi siyasetçi olmalı. Elbette belediye başkanları da siyasetçi kriteri içindedir. Ama bize göre kuvvetle muhtemel, genel başkan aday olacaktır. Dışarıdan bir adayla seçimi kazanmaya sistem müsait değil. Kaldı ki kazansak bile, ülkeyi yönetemeyiz. Çünkü 6’lı masayla bu seçime gidiyoruz. Bu seçimden çıkacak kişi sadece ittifakları değil, iktidarı ülkeyi yönetecek birisi olmalı.”

Seçim sürecinin bir anlamda, gerek iktidar kanadı, gerekse muhalefet açısından “sinir harbi” niteliğine dönüşebileceği savunularak, “Muhalefetin adayına yönelik kıştırtıcılık yapılacak, sinir uçlarına dokunulacak. Bu süreçte dayanıklılık testini kim geçerse, süreci kim iyi yönetirse o kazanacak. O nedenle bizim adayımız, seçim takvimi ile birlikte açıklanır” yorumu yapılıyor.

İYİ Parti kurmayları da “Partili Cumhurbaşkanlığı Sistemi”nin yürürlükte olduğuna ve adayın da partili olacağına işaret ediyor.

Adaylık için Kemal Kılıçdaroğlu, Ekrem İmamoğlu ve Mansur Yavaş isimlerinin konuşulduğuna dikkat çeken İYİ Parti kaynakları, “Evet, hiç tanınmayan bir isim olursa adayı açıklamakta gecikmiş olunur. Ama konuşulan isimler aday olursa geç kalınmış olmaz, zaten kamuoyu bu isimler üzerinden aday tartışıyor. Partili Cumhurbaşkanlığı Sistemi’nde de zaten partisiz aday olmaz” görüşünü dile getiriyor.

Yavaş ve İmamoğlu, adaylık denkleminden çıktı mı?

Zafer Partisi Genel Başkanı Ümit Özdağ’ın, adaylık için “göreve çağırdığı” Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş’ın, “Ben kamu görevlisiyim ve kendimi siyasetin içinde görmüyorum” açıklaması, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun da “Adayımız Kemal Kılıçdaroğlu” şeklindeki sözleri CHP’de memnuniyet yarattı.

Ancak gerek CHP, gerekse İYİ Parti’de bu açıklamalara karşın, iki büyükşehir belediye başkanı, adaylık denklemi dışına çıkmış değil.

Adaylık konusunda en güçlü isim olarak görülen Kılıçdaroğlu’nun ise hesabını “seçimi farklı kazanma” üzerine yaptığı, “kazanamayacağını görmemesi halinde aday olmayacağı”, iki belediye başkanının adaylığının gündeme gelebileceği ifade ediliyor.

Muhalefetin, birden çok aday seçeneği olması ise “handikap değil, zenginlik” olarak görülüyor.

‘Kriz yok, ilgi var’

CHP kulislerinde, muhalefetin adayının kim olacağının bu kadar tartışılmasının nedenleri olarak şunlar dile getiriliyor: “Bu seçim, Millet İttifakı’nın seçimi olacak. İktidar kanadı, bunu görüyor ve ittifakı bölmeye dönük arayış içinde. Bunu da en rahat yapabileceği zemin olarak aday tartışması görülüyor.

İkinci bir neden aday tartışmasının alıcısı, izleyicisi çok. Kaldı ki adayı erken açıklasak da bu tartışma bitmeyecek, ‘Şu neden olmadı, daha çok oy alabilirdi’ denilecek. Elbette belediye başkanlarımız da aday olmak isteyebilir. Ama bu tartışmanın tarafı değiller. Toplumsal karşılıkları olması bizim avantajımız.

Oysa Cumhur İttifakı’nın Erdoğan dışında bir alternatifi yok. Sürece yönetme konusunda bizim açımızdan bir risk yok. O nedenle Millet İttifakı’nda da bir adaylık krizi yok, ilgi var.”

Aday açıklamak için neden seçim takvimi bekleniyor?

Muhalefet partileri içinde cumhurbaşkanı adayının “seçim kararı alındıktan sonra açıklanması” konusunda görüş birliği var. Buna neden olarak da, muhalefetin sadece aday değil, yönetim kadrosunu, anlayışını da ilan ederek, seçime gidilecek olması gösteriliyor.

Yeni seçim yasasına karşın, muhalefetin parlamento seçimimini kazanmasında bir sorun olmadığı ancak cumhurbaşkanlığı için çok ince bir strateji yürütülmesi gerektiği vurgulanıyor: Sadece aday ismiyle yola çıkılması doğru olmaz. Yönetim tarzı, mekanizması ve cumhurbaşkanının birlikte çalışacağı takım arkadaşları da açıklanmalı.

‘Akşener, yükü üstleneceğini gösterdi’

Yeni seçim yasası değişikliğine göre ittifakta yer alacak siyasi partilerin milletvekili sayısı, seçim çevrelerinden aldıkları oy oranına göre hesaplanacak. Bu durum, küçük partilerin milletvekili çıkarma olasılığını zayıflattığı için muhalefet partileri, parlamento seçimlerinde en fazla milletvekili çıkarmaya dönük simülasyonlar üzerinde çalışıyor.

Seçeneklerden birisi de barajı aşamayacak partilerin CHP ve İYİ Parti listelerinden seçime girmesi. Bu durumda, her iki parti içinde de “liste krizi” yaşanması olası.

İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener’in Başkanlık Divanı’nda yaptığı değişiklik, kısa süre önce CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun Bülent Tezcan’ı Merkez Yönetim Kurulu’na (MYK) alarak parti yönetimini güçlendirmesi, olası krizlere yönelik bir önlem ve “yükü paylaşma” olarak görülüyor.

CHP kulislerinde, İYİ Parti’de yapılan değişiklik, Akşener’in önümüzdeki süreçle ilgili “yükü üstlenmeye hazır olduğu” mesajı olarak yorumlanıyor.

Kılıçdaroğlu’nun da seçime giderken, parti yönetiminde dar kapsamlı değişikliğe gidebileceği, bu kapsamda bir veya yeni iki ismi MYK’ya taşıyabileceği konuşuluyor. MYK’ya yeni girecek isimler arasında Elazığ Milletvekili Gürsel Erol’un adı geçiyor.

HDP, muhalefet masasında nasıl yer alacak?

Cumhurbaşkanlığı seçiminde, 6’lı masada yer almayan HDP’nin tutumu da belirleyici olacak. İYİ Parti’nin mesafeli tutumu nedeniyle, HDP’nin parlamenter sistem masasında yer alması beklenmiyor. Ancak CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun aday olması halinde, HDP’nin desteğinin alınabileceği düşünülüyor.

CHP kulislerinde, “Kılıçdaroğlu’nun adaylığı hem İYİ Parti, hem de HDP’yi rahatlatır. Genel Başkan, bir araya gelemeyenlerin ortak destekleyeceği bir isim olur. HDP bu süreçle ilgili sorunlu değil, sorumlu bir siyaset yürütüyor” yorumu yapılıyor.

Paylaşın

Abdulhamit Gül’ün İstifasında ‘Cemal Kaşıkçı’ İddiası

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkan Yardımcısı Muharrem Erkek, Abdulhamit Gül’ün Adalet Bakanlığı görevinden Cemal Kaşıkçı davasını Suudi Arabistan’a devretmeye ‘yanaşmadığı’ için istifasının istendiğini iddia etti.

CHP’li  Muharrem Erkek, sosyal medya hesabından eski Adalet Bakanı Abdulhamit Gül’ün görevinden zorla istifa ettirildiğini öne sürdü. Muharrem Erkek, geçtiğimiz günlerde Suudi Arabistan’a devredilen Cemal Kaşıkçı davasının buna sebep olduğunu belirterek, ” Yerine devri onaylayacak bir Bakan atanmış. Saray İktidarı ülkemizin itibarını satacak kadar acz içinde…” dedi.

Muharrem Erkek’in paylaşımı şöyle:

“Saray İktidarı, #CemalKaşıkçı dosyasıyla birlikte yargı yetkisini ve aslında egemenlik hakkını bir avuç dolar için devretti. Gerçek beka sorunu budur. Bu konudaki iddialar ise oldukça vahim:

Önceki Adalet Bakanı Abdülhamit Gül, #Kaşıkçı dosyasını Suudi Arabistan’a devretmeye yanaşmadığı için gözden çıkarılmış ve zorla istifa ettirilmiş. Yerine devri onaylayacak bir Bakan atanmış. Saray İktidarı ülkemizin itibarını satacak kadar acz içinde…”

Cemal Kaşıkçı dosyasının devri

Washington Post gazetesinde köşe yazarlığı yapan Cemal Kaşıkçı, 2 Ekim 2018’de gittiği Suudi Arabistan’ın İstanbul Başkonsolosluğu’nda öldürüldü. Kaşıkçı’nın cansız bedeninin parçalanarak ortadan kaldırıldığı iddia edildi. Kaşıkçı cinayetine ilişkin olarak Türkiye’de görülen 26 sanıklı dava Adalet Bakanlığı’nın ‘uygun görmesiyle’ Suudi Arabistan adli makamlarına  devredildi.

Paylaşın