Atatürk Havalimanı “Katar’a ve S. Arabistan’a Peşkeş Çekmek İçin” Kapatılıyor

Millet Bahçesi yapılmak istenen Atatürk Havalimanı önünde açıklamada bulunan CHP İstanbul İl Başkanı Kaftancıoğlu, “Millet Bahçesi yapacağız adı altında Katar’a ve Suudi Arabistan’a peşkeş çekmek için Atatürk Havalimanı’nı kapatıyorlar. ‘Millet Bahçesi yapacağız’ diyerek 84 milyonu kandırmayı deniyorlar” dedi.

Haber Merkezi / Kaftancıoğlu, açıklamasında ayrıca, “Katarlı ve Suudi Arabistanlı, her kim alıyorsa fakirin tek bir kuruşunu cebine atmak üzere buraya teklif verenlerden CHP iktidarında hesap soracağız” ifadelerini kullandı.

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Atatürk Havalimanı’nın yıkımına yönelik eylem gerçekleştirdi. CHP İstanbul İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu, Atatürk Havalimanı önünde açıklamalarda bulundu. Kaftancıoğlu’nun açıklamalarından satırbaşları şöyle;

“Atatürk Havalimanı’nın katlederek, nasıl ihanet içinde çetelerin olduğunu gösterecek ve iş makinelerinin olduğu yerde size açıklama yapacaktık. Ama ne yazık ki suçluları koruyan bir anlayış olduğu için bu açıklamayı yapmamıza izin vermediler.

Atatürk Havalimanı planlamasının alanının tamamı birinci derece deprem bölgesi. İstanbul’un deprem riskinin ne kadar yüksek olduğunu göz önünde bulundurursak, deprem anında ne büyük ihtiyaç olduğunun takdirini size bırakıyorum.

Şu anda İstanbul Havalimanı’nın sadece yüzde 50’si inşa edilmiş durumda. İstanbul’daki havalimanlarının kapasitesine baktığınızda, Atatürk Havalimanı kapatıldığında yılda 65 milyon yolcu taşıyordu. Sabiha Gökçen Havalimanı şu anda 35 bin yolcu taşıyor. İstanbul Havalimanı’nın mevcut kapasitesi 90 milyon.

Şu andaki halleri ile birlikte bu üç havalimanının mevcut kapasitesi 220 milyon yolcu iken, İstanbul Havalimanı’nın yapımını tamamlamak için ekstra yeni yatırımın gereksizliği ortada.

İstanbul Havalimanı’nı Katarlı ve Suudi Arabistanlı iş birlikçilerine satmak istiyorlar. Ancak Katarlı ve Suudi Arabistanlı iş birlikçiler ticaretlerini düşünmezler mi? Elbette ‘biz bu ülkeyi alırız’ diyorlar. ‘Ama bizim orayı alabilmemiz için o bölgede başka havalimanı olmamalı, Atatürk Havalimanını kapatmalısınız’ diyorlar.

“Millet Bahçesi yapacağız adı altında Katar’a ve Suudi Arabistan’a peşkeş çekmek için Atatürk Havalimanı’nı kapatıyorlar. ‘Millet Bahçesi yapacağız’ diyerek 84 milyonu kandırmayı deniyorlar.

Atatürk’ün ismini taşıyan Atatürk Havalimanı’nı ne yaparlarsa yapsınlar, zaten gidecekler, Atatürk Havalimanı’na zarar verenlerden hesap soracağız. Bu işin arkasındaki siyasilerden hesap soracağız.

Yasadışı ve hukuksuz bir şekilde buraya iş makinesi sokanlardan hesap soracağız. Katarlı ve Suudi Arabistanlı, her kim alıyorsa fakirin tek bir kuruşunu cebine atmak üzere buraya teklif verenlerden CHP iktidarında hesap soracağız.”

Paylaşın

Kılıçdaroğlu: Sureti Muhalif Görünenlere Dikkat Edilmeli

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, kendisinin Atatürk Havalimanı’na yönelik projesi hakkındaki sözlerini paylaşarak CHP İstanbul İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu’nu hedef gösteren Ümit Özdağ’a, isim vermeden tepki gösterdi.

CHP Lideri Kılıçdaroğlu, Atatürk Havalimanı’nın imara açılacağı iddialarının üzerine başlayan tartışmalarla ilgili sosyal medya hesabından bir paylaşımda bulundu.

Kılıçdaroğlu, CHP’nin Atatürk Havalimanı’nın yıkımına karşı yaptığı eylemi, “Canan Kaftancıoğlu Atatürk Havalimanı’nın önüne yarın CHP’lileri çağırmış. 2 yüzlü utanmaz siyaset böyle olur. Hem bahçe projesini AKP bizden telefonunuzu dinleyip çaldı diyeceksin hem yıkımı protesto edeceksin. Canınız cehenneme Atatürk düşmanı kadrolar. Kandırmayın vatanseverleri” sözleriyle eleştiren Özdağ’a CHP 26. Dönem Milletvekili Doç. Dr. Gülay Yedekçi’nin sözlerini alıntılayarak yanıt verdi.

Kılıçdaroğlu, isim vermeden Özdağ’a tepki göstererek, “Türkiye’de üzerine en çok algısal operasyon yapılan kişiyim. Bu değişmez, ben alışığım. Ancak yurttaşlarımıza önerim, sureti muhalif görünen ama psikolojik harp dahilinde kurulmuş yapılara dikkat etmeleridir. Sarayın troll içeriklerini yayanlara bakmak yeterli olacaktır kanımca” dedi.

Kılıçdaroğlu’nun alıntıladığı videoda Yedekçi, CHP’nin Atatürk Havalimanı’na yönelik projesini şu sözlerle anlattı:

“Aslında Atatürk Havalimanı’yla ilgili ben bir proje hazırladım. Atatürk Kent Parkı ve Uygarlık Kütüphanesi diye ve bununla ilgili de bir kanun teklifi hazırladım. Neden? Çünkü böyle bir şey olacağı daha önceden de konuşuluyordu. Sonra erken seçim oldu, kanun teklifini hazırladık ama veremedik. Şunu dedik; oradaki bütün çalışmalara STK’lar, mühendisler, orada yaşayan insanlardan başka kimse karışamasın dedik. Gerçekten de iyi bir çalışma çıktı. Oraya gençler için bir teknoloji merkezi, orada bir uzay üssü, uzay izleme merkezi yapılabilir ama pistlerin korunup havalimanı şeklinde kalmasını istedik. Atatürk Havalimanı’nın binasının ve pistlerinin kullanılmaya devam edilmesi şart. Bırakın iyi bir havalimanı olmasını, asıl önemli olan noktalardan biri de bir simge yapı olmasıdır. Bunun da altını çizmek isterim”

Ümit Özdağ’dan yanıt

Zafer Partisi Genel Başkanı Ümit Özdağ, Kılıçdaroğlu’nun sözlerine sosyal medya hesabından yanıt verdi. Kılıçdaroğlu’nun paylaşımını alıntılayan Özdağ, “2016/2021’de Suriyeli sığınmacılar kalacak çalıştayı yapan, 2022’de Zafer Partisi’nde halk desteğinden dolayı ‘gönüllü giderler’ noktasına gelen, 2.5 milyon mühürsüz oyu kirli referandumda kabullenen sarı muhalefet, Zafer Partisi’nin ana muhalefet olduğunu anladı” diye yazdı.

Paylaşın

Kılıçdaroğlu’ndan Milletvekillerine ‘İktidara Hazırlanın’ Talimatı

CHP Lideri Kılıçdaroğlu’nun 51 ilde yurt gezileri yapacak milletvekillerine, “AKP’nin artık hiçbir sorunu çözme şansı yok. İktidara geliyoruz. Ticaret odaları, esnaf odaları, ziraat odaları gibi meslek örgütlerine gidin ve ‘Acil sorunlarınız neler’ diye sorun” talimatı verdiği öğrenildi.

Kılıçdaroğlu’nun vekillere iktidara geldiğimizde yapacaklarımızı hazırlayalım” talimatı verdiği de öğrenildi. Sığınmacılar konusunun da ele alındığı öğrenilen toplantıda Kılıçdaroğlu’nun, “Bu konuyu ilk gündeme getiren parti CHP’dir. Sığınmacıları iki yıl içerisinde göndereceğiz” değerlendirmesini yaptığı belirtildi.

CHP PM, dün Genel Başkan Kılıçdaroğlu başkanlığında partinin genel merkezinde toplandı. Cumhuriyet’ten Sarp Sağkal’ın haberine göre, toplantıda, 21 Mayıs’ta İstanbul Maltepe’de yapılacak mitingin sadece Yargıtay’ın CHP İstanbul İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu’yla ilgili kararına tepki olarak değil, genel olarak tüm ülkedeki adaletsizliklere tepki olarak yapıldığı vurgulandı. Kılıçdaroğlu’nun, toplantıda, “Yol arkadaşlarımıza da sahip çıkacağız” dediği belirtildi.

Sandık güvenliğinin de konuşulduğu toplantıda, “bütün sandık görevlilerinin aranarak kontrol edilmesine yönelik karar alındığı” aktarıldı.

“İktidara geldiğimizde yapacaklarımızı hazırlayalım”

Partililerden daha önce 51 ilde ziyaretlerde bulunmalarını isteyen Kılıçdaroğlu’nun, milletvekillerine, “AKP’nin artık hiçbir sorunu çözme şansı yok. İktidara geliyoruz. Ticaret odaları, esnaf odaları, ziraat odaları gibi meslek örgütlerine gidin ve ‘Acil sorunlarınız neler’ diye sorun. İlk çözülmesini istedikleri sorunları öğrenin. İktidara geldiğimizde yapacaklarımızı hazırlayalım” talimatı verdiği de öğrenildi. Sığınmacılar konusunun da ele alındığı öğrenilen toplantıda Kılıçdaroğlu’nun, “Bu konuyu ilk gündeme getiren parti CHP’dir. Sığınmacıları iki yıl içerisinde göndereceğiz” değerlendirmesini yaptığı belirtildi.

Paylaşın

Kılıçdaroğlu: SADAT, Suriye Konusunda Erdoğan’ın Talimatıyla Farklı Roller Üstlendi

SADAT’ın Suriye konusunda “farklı roller üstlendiğini” söyleyen CHP Lideri Kılıçdaroğlu, “Buna ilişkin açıklamalar, duyumlar, görseller hepsi var. Yasadışı bir işlem yasal görünümlü bir dernek aracılığıyla yapılıyor” dedi.

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, “uluslararası savunma danışmanlığı” yaptığını söyleyen SADAT’a gerçekleştirdiği ziyaret hakkında Cumhuriyet gazetesinden Orhan Bursalı’ya açıklamalarda bulundu.

CHP liderinin ifadeleri şöyle:

Sayın Kılıçdaroğlu, aniden SADAT örgütünün kapısına dayandınız milletvekillerinizle beraber, gündemde yokken.. Ciddi bir duyum almadan hareket etmezsiniz. Size gelen mesajda ne deniyordu?

“SADAT gibi bir kuruluş demokratik bir ülkede dernek adı altında örgütlenemez. Gayri nizami harp, sabotaj, terör gibi konularda insanları alıp eğitmek bir derneğin işi değil. Eğer bunu bir dernek üstlenmişse ve bu bağlamda iktidardan da destek alıyorsa, Türkiye sağlıklı bir demokratik sistem oluşturamaz. Bu durumu eleştirmek lazım ama insanlar korkuyor, çünkü bu kuruluşun ne yapacağı belli değil. Ayrıca, daha garip olan, bu derneğin başkanının daha düne kadar Erdoğan’ın başdanışmanlığını üstlenmiş olması. TSK var, Emniyet, MİT var, bunları bir tarafa bırakıyorsunuz, gayri nizami harp konusunda, sabotaj, suikast nasıl düzenlenir gibi konularda insanları eğiten bir derneğin başkanlığını yapan eski askeri, başdanışmanlığınıza getiriyorsunuz. Özellikle Suriye konusunda bu derneğin Erdoğan’ın talimatıyla farklı roller üstlendiği kanısındayım. Buna ilişkin açıklamalar, duyumlar, görseller hepsi var. Yasadışı bir işlem yasal görünümlü bir dernek aracılığıyla yapılıyor.”

Bu örgütün iç siyasete de benzer müdahaleleri olabileceğini mi söylüyorsunuz?..

“Evet, Saray’ın talimatıyla yasadışı bir işleme girenler, aynı talimatla yurtiçinde de bu işleri yapabilir. Aslında iki taraf da yasadışı işlem yapıyor. Geçmişte biz suikastlarla ortalığın karıştırılacağı duyumları aldık, bunları ben de başka liderler de dillendirdi. Bu konuya toplumun dikkatini çekmek istiyoruz, seçimler var, seçim güvenliği söz konusu. Demokratik bir ülkede seçim güvenliği elbette ki Emniyet güçleri, valisi, kaymakamı, sandık kurulu yöneticileri, siyasi partilerin temsilcileri görevlerini yasal çerçevede yaptıkları bir ortamda alınır.Eğer siz bu yasal ortamı yok etmek ve daha farklı bir ortamda seçime gitmek istiyorsanız, o zaman ciddi sorunlar var demektir. Buna toplumun dikkatini çekmek istedim.”

Size ulaştırılan belge-duyumda ne söyleniyordu?

“Bu konuya girmek istemem… Kamuoyunun dikkatini bunların üzerine çekmemiz lazım; bunlar, toplumu sarsacak olaylar yapmasınlar.

Anketler iktidarın kaybedeceğini gösteriyor. Ama toplumda şöyle bir inanç da var: Cumhurbaşkanı iktidarı öyle kolay kolay teslim etmez. Buna katılıyor musunuz?

Seçimler olacak ve biz demokratik yollardan Erdoğan’ı göndereceğiz buna inanıyorum. Elbette ki Erdoğan gitmemek için toplumu tahrik edebilir, ama bu tahriklerden toplum özenle kaçınmalı, demokratik yollardan onu göndermek gibi bir güzellik var…”

SADAT örgütünün toplumu sarsacak eylemlere girişmesi konusunda endişeniz ne ölçüde?

“SADAT ve benzer kuruluşların hepsine meydan okuyoruz, herkes korkusuzca gitmeli ve oyunu kullanmalı, bu süreç bu tür olayları düşünenleri planlayanları hayal kırıklığına uğratacak… İnsanlarda “Yahu sandığa gitsem de bir şey değişmeyecek, nasıl olsa bunlar gitmeyecek” algısını beslemek istiyorlar. Bu algıdan toplumun kesinlikle kurtulması lazım… Evet biz sandığa gideceğiz ve bu ülkeye demokrasiyi demokratik yollarla getireceğiz, bu inançla sandığa gitmeli.”

Paylaşın

Kılıçdaroğlu, SADAT Hamlesiyle İktidara Bir Mesaj Verdi

“Seçime doğru, suikast-provokasyon-terör duyumu alan CHP Lideri Kılıçdaroğlu, SADAT hamlesiyle, iktidara bir mesaj verdi. Testi kırılmadan ‘Aklınıza bile getirmeyin’ dedi. Geçmişten öğrenen insan, geleceğe de yön verir. Yeter ki izleyici olmak yerine müdahaleyi seçsin.”

Cumhuriyet yazarı Barış Terkoğlu, seçime doğru gidilirken, suikast-provokasyon-terör duyumu aldığını belirttiği CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun SADAT “hamlesi” ile iktidara bir mesaj verdiğini söyledi.

“SADAT bir günde doğmadı. Kumpas davalarıyla eşzamanlı büyüdü” diyen Terkoğlu, “Adnan Tanrıverdi’nin anlattığına göre, kumpas davalarının propagandasını yapan ASDER de şeriat anayasasıyla gündeme gelen ASSAM da SADAT’ın öncülüydü. Bunun ötesinde 28 Şubat davasının hazırlayıcısı onlardı. Davadaki 387 asker müştekiden 128’i, ASDER’in hazırladığı basmakalıp dilekçeleri verdi. Siviller arasında da sekiz kişi SADAT danışmanıydı” hatırlatması yaptı. Terkoğlu, devamında şunları kaydetti:

“TSK’de, Atatürkçüleri tasfiye eden kumpasları destekleyen SADAT’ın öncülü ASDER. Şeriat anayasası yazan SADAT’ın ağabeyi ASSAM. TSK’ye personel seçen mülakatlara giren, TSK’den ayrılan genç personeli bünyesine alıp gayri nizami harp eğitimi verdiren SADAT. Suikast, sabotaj, tedhiş-terör kabiliyeti kazandıran kurslar…

Öyle anlaşılıyor ki seçime doğru, suikast-provokasyon-terör duyumu alan Kılıçdaroğlu, SADAT hamlesiyle, iktidara bir mesaj verdi. Testi kırılmadan ‘Aklınıza bile getirmeyin’ dedi. Geçmişten öğrenen insan, geleceğe de yön verir. Yeter ki izleyici olmak yerine müdahaleyi seçsin.”

Yazının tamamı için TIKLAYIN

Paylaşın

Kılıçdaroğlu’nun SADAT Çıkarmasının Perde Arkası Ortaya Çıktı

Gazeteciler Sedat Bozkurt ve Saygı Öztürk, Yargıtay’ın İstanbul İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu hakkındaki kararı sonrası CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun SADAT’ın kapısına gitmesini köşelerine taşıdılar; perde arkasını anlattılar.

Sedat Bozkurt, Kısa Dalga’da yayımlanan yazısında siyaset gündemindeki son gelişmeleri değerlendirdi

Yargıtay 3. Dairesi’nin CHP İstanbul İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu’na tamamı eski tarihli sosyal medya paylaşımları nedeniyle verilen 4 yıl 11 ay 20 günlük hapis cezasını onaması sonrası ana muhalefet partisi lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun Uluslararası Savunma Danışmanlık İnşaat Sanayi ve Ticaret A.Ş.’nin (SADAT) kapısına gitmesine değinen Bozkurt, şunları kaydetti;

“Kaftancıoğlu kararında sert tepki veren Kılıçdaroğlu, kurmaylarına bile detay vermeden, 80 öncesinin bir pratiği olan korsan miting düzenledi. Saray’ın yörüngesinde olduğu bilinen karanlık ve tehlikeli bir yapı olarak her tartışmalı meselede kendisi olmasa bile adı gündeme gelen SADAT’ın kapısına dayandı. Gündem bir anda tamamen değişti. Kılıçdaroğlu iktidarın Kaftancıoğlu hamlesine başka bir hamle ile karşılık vermişti. Merkezine koyduğu kurum ve ona yönelik suçlamaları gerçekten hayli ciddiydi.”

Sözcü Gazetesi Ankara Temsilcisi Saygı Öztürk de, ‘SADAT’ çıkarmasında CHP, İYİ Parti, Saadet Partisi, Demokrat Parti, Gelecek Partisi ve DEVA Partisi’nden oluşan altılı masaya gelen bilgilerin de etkili olduğunu söyledi.

“Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem için ortak çalışma yapan Millet İttifakı’nda yer alan ‘6’lı masa’da ‘seçim güvenliği’ konusu konuşulurken SADAT gündeme geldi. Bu yapıyla ilgili gelen bilgiler değerlendirildi. CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun, SADAT’ın İstanbul’daki merkezine gitmesinde o masaya gelen bilgiler de etkili oldu” diyen Öztürk, şöyle devam etti:

“Toplumda konuşulan, ancak halkı sandıktan uzaklaştıracağı, seçimden soğutacağı için siyasilerin mümkün olduğunca seslendirmediği bir konu, artık Türkiye gündemine sokuldu. Kılıçdaroğlu, önemli iddialarda bulundu ve tehlikeye dikkat çekti. Bu konuda CHP Genel Başkanı’nın ilgili birimler tarafından bilgilendirilmesi, kaygılarını gidermesi gerekiyor. ‘Açık kapı’ politikası nedeniyle Afganistanlı gençler sınırımıza koşarak girdiler. Köylerden koşarak geçtiler. Sonra bunların kayıtlarının yeterli bir biçimde tutulmadığı gündeme geldi. Dahası, nerelerde olduğu konusunda da sağlıklı bilgiler bulunmadığı konuşuluyor.

İşte, ülkemize gelen Afganistanlı gençlerin SADAT’la bağlantılı olduğu söylentileri yaygın. Nitekim, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun, ‘Afganistan’dan gelen gençler nerede?’ diye sorması da bu kaygının bir parçasıdır.”

Paylaşın

SADAT, Kemal Kılıçdaroğlu’na Dava Açacak

SADAT’ın avukatı Enes Malik Saran, Kılıçdaroğlu hakkında suç duyurusunda bulunacaklarını ve tazminat davası açacakları söyledi. SADAT Yönetim Kurulu Başkanı Melih Tanrıverdi ise, SADAT’ın bir paramiliter yapı olmadığını ve milis gücü yetiştirmediğini ifade etti.

SADAT’tan (Uluslararası Savunma Danışmanlık İnşaat Sanayi ve Ticaret A.) dün CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun ani ziyaretiyle ilgili açıklama geldi.

SADAT’ın ​​​​​​​Beylikdüzü’ndeki Genel Merkezi’nde düzenlenen basın toplantısına, Yönetim Kurulu Başkanı Melih Tanrıverdi, Yönetim Kurulu üyeleri Haluk Yıldırım ve Ersan Ergür’ün yanı sıra şirket avukatı Enes Malik Saran katıldı. SADAT Yönetim Kurulu üyeleri Türkiye bayrağı önünde poz verdi.

Toplantıda basın açıklamasını okuyan avukat Saran, kamuoyundaki iddialarla ilgili şirketin birçok kişi ve kuruma yönelik hukuki girişimlerde bulunduğunu belirterek, “Bir ana muhalefet liderinin yargı üzerinde kamuoyu baskısı oluşturmayı hedefleyen bir saldırıyı gerçekleştirmesi hazin bir durumdur” dedi.

Saran, “CHP tarafından, genel başkanlarının iddialarını destekler herhangi bir delil kamuoyu ile paylaşılamamıştır. Madem ki CHP Genel Başkanı’nın böyle bir iddiası vardır, o halde bu iddiasını ispat yükü sırtına yüklenmiştir” diye konuştu.

Saran, Kılıçdaroğlu hakkında suç duyurusunda bulunacaklarını ve tazminat davası açacakları söyledi.

”Milis gücü yetiştirmiyoruz”

Yönetim Kurulu Başkanı Melih Tanrıverdi ise yaptığı açıklamada SADAT’ınbir paramiliter yapı olmadığını ve milis gücü yetiştirmediğini söyledi.

SADAT’ın çatışma bölgelerinde de herhangi bir faaliyeti olmadığını ifade eden Tanrıverdi “SADAT’ın Suriye iç savaşıyla ya da Suriye’den Türkiye’ye iltica eden sığınmacılarla hiçbir ilgisi bulunmamaktadır.” dedi.

SADAT’ın yaklaşan genel seçimlerle ilişkilendirilmesinin, seçim güvenliğine gölge düşürme gayretinden ibaret olduğunu belirten Tanrıverdi “Kılıçdaroğlu bir ticari şirketi kamuoyu nezdinde hedef göstermiş ve terörle yaftalamıştır. Şirket ve yöneticileri, ana muhalefet lideri tarafından saldırıların hedefi haline getirilmiştir” diye konuştu.

Paylaşın

Kılıçdaroğlu SADAT’a Gitti: Burası Terörist Yetiştiren Bir Kuruluş

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu sabah yapılan olağanüstü MYK toplantısının ardından Adnan Tanrıverdi’nin kurucusu olduğu ‘SADAT’ın (Uluslararası Savunma Danışmanlık İnşaat Sanayi ve Ticaret A.Ş.)  Beylikdüzü’ndeki merkezine ‘baskın’ yaptı.

İçeri girmesine izin verilmeyen CHP Lideri Kılıçdaroğlu, ziyaretinde görüşecek muhatap bulamadı. Ancak ziyaretine ilişkin bina önünde açıklama yaparak “Burası terörist yetiştiren bir kurumdur” dedi.

Kılıçdaroğlu’nun SADAT’ın önünde şu açıklamaları yaptı:

“Türkiye asla paramiliter kuruluşlara, kurumlara, kişilere teslim edilmeyecektir. Seçim güvenliği önemlidir. Önünde bulunduğumuz SADAT bir paramiliter kuruluştur. Daha düne kadar Erdoğan’ın danışmalığını yapıyordu bunlar. Bu kuruluşun hedefleri arasında gayri nizami harp eğitimi de var.

Dikkatini çekmek isterim kamuoyunun; gayri nizami harp eğitim var. Yani sabotaj, baskın, pusu kurma, suikast ve tedhiş… Tedhiş Arapça terör olarak tanımlanıyor, Türkçesi de terör. Burası terörist yetiştiren bir kurumdur.

Dolayısıyla eğer bugün Türkiye’de milyonlarca insan varsa ve Suriye’den gelmişlerse bunların buraya gelişlerinde en büyük rolü oynayan da SADAT’tır. Erdoğan’a sormak isterim, sen bu kuruluşu niçin danışman yaptın ve hangi gerekçeyle çalıştın.

“SADAT’çılardan korkacak değiliz”

Şunu herkesin bilmesini isterim, CHP demokratik yollarla bu ülkede seçimin yapması için her türlü çabayı gösterecektir. SADAT gibi kuruluşlar, ki olursa olsun, seçimi gölgeleyecek herhangi bir şey olursa sorumlusu burası ve Saray’dır. Bunu bütün Türkiye’ye ve halkımıza açıkça ifade ediyoruz.

Biz öyle SADAT’çılardan, tedhişçilerden korkacak değiliz. Korkaklar, kapılarını açmayanlardır. Buraya geldik bilgi almak istedik ama korkularından yuvalarına sığındılar. O yuva onları korumaz. Biz bu ülkeye gerçek anlamda demokrasiyi getirinceye kadar mücadelemizi sürdüreceğiz.

Paylaşın

CHP’li Öztrak: Bizim Kavgamız İstibdata Karşıdır

Partisinin MYK toplantısı sonrası açıklamalarda bulunan CHP Sözcüsü Öztrak, Yargıtay’ın Canan Kaftancıoğlu kararı üzerinden iktidarı eleştirerek, “Tarih bu ülkenin aydınlık yüzlerinin demokratik siyaseti savunanların haklarını teslim edecektir. Bir otokratı sandıkta beraberce yenip tarihin tozlu sayfalarına göndereceğiz. Gün, sessiz kalma günü değildir. Bu nedenle genel başkanımız bizim kavgamız zulme karşıdır, bizim kavgamız istibdata karşıdır, bizim kavgamız milletin aşına işine göz koyanlarladır, bizim kavgamız hak, hukuk, adalet ve demokrasi kavgasıdır demiştir.” dedi.

Haber Merkezi / Öztrak, konuya ilişkin açıklamasının devamında, “Bugün kimin despotla, kimin milletle kavga ettiği gün gibi ortaya çıkmıştır. Saray’dakiler koltuklarından kalkmamak için milletle kavgayı seçmişlerdir. Eğer birileri oturduğu koltuktan kalkmakta sıkıntı yaşıyorsa kesinlikle altını pisletmiştir… Hatırlatmak isteriz; Yumuşak başlı isem, kim dedi uysal koyunum? Kesilir belki, fakat çekmeye gelmez boyunum. Anadolu’nun o şaşmaz irfanının söylediği gibi, zalimin zulmü arttıysa, zevali de yakındır. Zali yaklaşana şunu hatırlatmak da görevimizdir. Adaletin ayarıyla oynadığınız kantar, gün gelir sizi de tartar. Sandık milletimizin önüne gelecek. Bu karanlık günler elbet bitecek. Gecenin en karanlık anı, şafağa en yakın andır. Milletimizin ufkunun aydınlanmasına yeni bir şafağın doğmasına az kaldı” ifadelerini kullandı.

21 Mayıs’ta Maltepe’de miting

CHP’nin 21 Mayıs’ta Bursa’da düzenleyeceği mitingin de aynı tarihte İstanbul Maltepe’de düzenleneceğini söyleyen Öztrak, “Ne yaparlarsa yapsınlar, milletimizin tertemiz oylarıyla bize vermiş olduğu İstanbul’u alamayacaklar, alamazlar. Ne yaparlarsa yapsınlar önümüzdeki seçimde Türkiye’yi almamızın önüne geçemeyecekler” dedi.

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, CHP İstanbul İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu hakkındaki Yargıtay kararının ardından dün akşam saatlerinde CHP MYK’yı, CHP İstanbul İl Başkanlığı’nda olağanüstü toplantıya çağırdı.

Sabah 08.45’te başlayan MYK oplantısı yaklaşık 2.5 saat sürdü. Toplantının ardından CHP Sözcüsü Faik Öztrak açıklamalarda bulundu. Öztrak’ın açıklamaları şöyle;

“Öncelikle, bugün 301 madencimizin şehit olduğu, büyük bir adaletsizliğin yaşandığı Soma katliamının 8. yılı. Bu katliamda hayatını kaybeden maden şehitlerimizi rahmetle anıyoruz. Bu dava, biz hukuk devletini yeniden tesis ettikten sonra, yeniden görülecektir. Bunu da buradan açıklıyorum.

Şimdi bugünkü gündemimize gelmek istiyorum. Ülkemizde hak, hukuk ve adaletin katledildiği karanlık bir dönemden geçiyoruz. Sarayın vesayeti altındaki nalıncı keseri olmuş yargı hep saraya göre yontuyor. Hukuk bitti. Despotluk azdı. Huzurumuz ve bereketimiz kaçtı. Ağzımızın tadı kalmadı. Despot neşemizi kaçırdı. Umutlarımızı yok etti. Memleketimizi açık hava hapishanesine çevirdi. Ülkemizi çölleştirdi. Milletimizin işini, aşını küçülttü.

“Despot korkaktır. Ama bir o kadar da arsızdır”

Despot milletle kavga etmek için, hiçbir fırsatı kaçırmıyor. Birliğimizi ve dirliğimizi sürekli tehdit ediyor. Despotun olduğu yerde at izi it izine karışır. Despot korkaktır. Ama bir o kadar da arsızdır. Arsız elindeki güçle, haklıyı suçlu çıkaracağını zanneder. Despot, sözde hukukçuları olmadan, hukuk devletini katledemez. Sözde hâkimleri olmadan, göstermelik davalarını yürütemez. Bugün ülkemizde yaşanan tam da budur.

İstanbul İl Başkanımız Canan Kaftancıoğlu hakkında verilen karar, hukuk ve adalet diliyle yazılmamıştır. Sarayın kirli vesayetçi diliyle yazılmıştır. Dün “mağdurum” diyen, bugün “mağrur” oldu. Vesayeti altındaki yargıçlarla, kendinden olmayana gözdağı vermeye kalkıyor. Muhalefeti engellemeye uğraşıyor. Seçimleri kaybedeceğini anlayan, bu kirli vesayetçi anlayış, yargı sopasıyla rakiplerini saf dışı etmeye uğraşıyor. Milletin gerçek gündemini karartıyor.

İstanbul İl Başkanımız hakkında verilen hüküm, Sarayın istek ve arzusuna göre verilmiştir. Bu karar; millet adına verilmemiştir. Bu nedenle de, vicdan sahibi tüm kalplerde hükümsüzdür. Adalet, hakkı hak edene vermektir. İstanbul İl Başkanımız Canan Kaftancıoğlu hakkında adalet tesis edilene kadar biz susmayacağız. Tüm demokratik direncimiz ve gücümüzle bu haksızlığın karşısında duracağız. Çünkü haksızlık karşısında susan dilsiz şeytandır. Haksızlığa ve kötülüğe karşı herkes eliyle, diliyle, hiç olmadı kalbiyle karşı çıkmalıdır. Zulme rıza da büyük bir zulümdür.

Bu haksızlığa ve zulme karşı susmayan, altılı masada birlikte olduğumuz siyasi parti Genel Başkanlarına, bizle dayanışma gösteren Cumhur İttifakı dışında diğer tüm siyasi partilerin Sayın Genel Başkanlarına, demokratik kitle örgütlerine, barolarımıza, Cumhuriyet Halk Partisi olarak, en içten teşekkürlerimizi sunuyoruz.

Demokratik siyasete kast eden, vesayetçi tehdide karşı, gösterdiğimiz bu dayanışma, tarihe altın harflerle geçecektir. Tarih, bu ülkenin aydınlık yüzlerinin, demokratik siyaseti ve adaleti savunan bizlerin hakkını kesinlikle teslim edecektir. Çünkü o tarihi, altın harflerle beraberce yazacağız. Bir otokratı sandıkta beraberce yenip, tarihin tozlu sayfalarına göndereceğiz. Artık gün sessiz kalma günü değildir.

İşte bu nedenle Genel Başkanımız, “Bizim kavgamız; zulme karşıdır. Bizim kavgamız; istibdada karşıdır. Bizim kavgamız; milletimizin aşına işine göz koyanlarladır. Bizim kavgamız; tüyü bitmedik yetimin hakkına göz dikenlerledir. Bizim kavgamız; hak, hukuk, adalet ve demokrasi kavgasıdır” demiştir. Bugün kimin despotla, kimin milletle kavga ettiği, gün gibi ortaya çıkmıştır. Saraydakiler koltuklarından kalkmamak için, milletle ve demokratik siyasetle kavgayı seçmişlerdir. Meşhur Hint atasözünde geçtiği gibi: “Eğer birileri, oturduğu koltuktan kalkmakta sıkıntı yaşıyorsa, kesinlikle altını pisletmiştir.” Biz saraydakilerin, o koltuklardan kalkmamak için, her yolu deneyeceğini biliyoruz. Ama ne olursa olsun, biz milletimizin hakkını, hukukunu savunmayı asla bırakmayacağız. Çünkü hakkı ve hukuku terk etmek, özgürlüğü terk etmektir.

“Biz, hak, hukuk ve adalet için verilecek hiçbir kavgadan korkmayız”

İstanbul İl Başkanımız, Sayın Canan Kaftancıoğlu görevinin başındadır. Parti çalışmalarına devam etmektedir. Biz Cumhuriyet Halk Partisi’yiz. Biz Kuvayımilliye’yiz. Biz Anadolu ve Rumeli Müdafaa-İ Hukuk’uz. Biz; “Özgürlük ve bağımsızlık, benim karakterimdir” diyen, Mustafa Kemal Atatürk’ün partisiyiz. Biz, hak, hukuk ve adalet için verilecek hiçbir kavgadan korkmayız.

Siyasetteki nezaketimizi yanlış anlayanlara, İstiklal şairimiz Mehmet Akif’in dizeleriyle hatırlatmak isteriz; “Yumuşak başlı isem, kim dedi uysal koyunum? Kesilir belki, fakat çekmeye gelmez boyunum.” Anadolu’nun o şaşmaz irfanının söylediği gibi, “Zalimin zulmü arttıysa, zevali de yakındır.” Zevali yaklaşana, şunu hatırlatmak da görevimizdir. Adaletin ayarlarıyla oynadığınız kantar, gün gelir sizi de tartar.

Sandık milletimizin önüne gelecek. Bu karanlık günler elbet bitecek. Gecenin en karanlık anı, şafağa en yakın andır. Milletimizin ufkunun aydınlanmasına, yeni bir şafağın doğmasına az kaldı.

Son olarak, Bursa’da 21 Mayıs’ta yapacağımız ‘Milletin Sesi’ mitingimizi 21 Mayıs’ta İstanbul’da Maltepe’de yapacağız. Ve bu mitingde, bu milletin haksızlığa, hukuksuzluğa, adaletsizliğe karşı gür sesi tüm gücüyle duyulacak.

Ne yaparlarsa yapsınlar, milletimizin tertemiz oylarıyla bize vermiş olduğu İstanbul’u alamayacaklar, alamazlar. Ne yaparlarsa yapsınlar, önümüzdeki seçimde Türkiye’yi almamızın önüne geçemeyecekler. Beni dinlediğiniz için çok teşekkür ediyorum.”

Paylaşın

Kulis: Karamollaoğlu İle Kılıçdaroğlu Ne Konuştu?

Cumhuriyet gazetesi yazarı Barış Pehlivan, Saadet Partisi (SP) Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu ile Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu arasında gerçekleşen görüşmenin detaylarını aktardı .

Seçim yasasının AKP ve MHP tarafından değiştirilmesi sonrası Karamollaoğlu’ndan ‘üçüncü ittifak’ çıkışı geldiğini hatırlatan Pehlivan, “Altılı masa dağılmadan ‘Saadet-DEVA – Gelecek ittifakı’ demekti bu. Dahası, Karamollaoğlu iki partinin Saadet çatısı altında seçime girmesini arzuluyordu” dedi. Ardından şunları kaydetti:

“Ali Babacan’ın ‘Seçime kendi adımız ve logomuzla gireceğiz’ çıkışı da aslında Karamollaoğlu’na yanıttı. Üçlüden bir parti çatı olacaksa, onun DEVA Partisi’nin olmasını istiyordu.

Gelecek Partisi lideri Ahmet Davutoğlu ise daha sıcaktı üçlü ittifaka. Hatta ve hatta Davutoğlu’nun partisini kurar kurmaz Saadet ile birlikte hareket etmek istediği konuşuluyordu. O günlerde hem Karamollaoğlu’nun hem de Oğuzhan Asiltürk’ün ‘daha erken’ dediği öne sürülüyordu.

‘Üç partinin birlikteliği rafa kaldırılmış değil’

İşte deniyor ki yeni yasayla gündeme gelen üç partinin birlikteliği rafa kaldırılmış değil. Halen gündemde. Karamollaoğlu’nun asıl niyeti yalnızca Babacan ve Davutoğlu ile görüşmekti. Lakin sonra bu planı tüm altılı liderlere doğru dönüştü.

Özetle, Karamollaoğlu ile Kılıçdaroğlu’nun buluşmasının sırrı burada yatıyor. Saadet lideri üçlü ittifakın kurulması için CHP lideriyle de istişareler yapıyor. Kulislerde bu çaba ‘En çok vekil hangi yöntemle çıkacaksa ona çalışılıyor’ diye tarif ediliyor. Mesele Babacan’ın ikna edilmesinde kilitli görünüyor. ”

Yazının tamamı için TIKLAYIN

Paylaşın