Odun Ve Kömürün Fiyatı 1 Yılda 3 Kat Arttı

Son bir yılda odun fiyatındaki artış yüzde 160’ı bulurken, kömür fiyatındaki artış neredeyse üç kat oldu. CHP’li Ahmet Akın, zamlara tepki göstererek, “Soba yakmak da artık lüks olacak” dedi.

Kış ayları yaklaşırken, ısınma maliyeti katlanarak artmaya devam ediyor. Odun ve kömür fiyatları geçen yıla göre 3, tüp gaz fiyatları ise 2 kat arttı.

CHP Genel Başkan Yardımcısı Ahmet Akın, “Kış aylarında temel bir ihtiyaç olan ısınma maliyeti vatandaşı çok zorlayacak. Doğalgaz 9 ayda 2.5 kattan fazla, odun ve kömür de 3 misli arttı. Soba yakmak da artık lüks olacak” dedi.

Özellikle kırsal bölgelerden halen temel ısınma yöntemi olan odun ve kömür fiyatlarındaki artışa dikkat çeken Akın, şu açıklamada bulundu: “Eylül 2021’de kış öncesi sobada yakmalık bir ton odunun fiyatı 1200-1400 lira arasında değişiyordu. Bugün aynı odunun fiyatı 3 bin 500 ile 3 bin 600 lira arasında. Odun fiyatındaki artış yüzde 160’ı buluyor.

Eylül 2021’de bir ton ithal kömür fiyatı 2 bin 600 ile 3 bin lira arasında değişiyordu. Bugün aynı kömürün fiyatı 8 bin ile 8 bin 600 lira arasında. Yerli kömürün fiyatı ise 7 bin 600 liraya kadar çıktı. Kömür fiyatındaki artış neredeyse üç kat oldu. Yanlış ekonomi politikaları nedeniyle Türk Lirası’ndaki değer kaybı, bağımlı olduğumuz enerji fiyatlarındaki artışın Türkiye’de çok daha fazla hissedilmesine neden oluyor.”

Paylaşın

AK Parti Dört Yılda CHP’nin Birçok Vaadini Hayata Geçirdi

AK Parti, 2018 seçim beyannamesindeki birçok vaadin tam tersi icraatlara imza atarak, Cumhuriyet Halk Partisi’nin (CHP) 2018 seçim bildirgesinde yer alan “Vergisiz asgari ücret, asgariye çifte zam, emekliye bayram ikramiyesi” gibi birçok vaadini hayata geçirdi.

Cumhuriyet’ten Gamze Kolcu’nun haberine göre, CHP’nin 2018’de yayımladığı seçim bildirgesinde yer alan birçok vaadin AKP tarafından yerine getirildiği, bazı vaatlere ilişkin çalışmaların da sürdüğü ortaya çıktı.

CHP’nin 2018’deki bildirgesinde sıralanan ve AKP’nin icraata dönüştürdüğü vaatler şöyle:

Vergisiz asgari ücret: CHP, “Asgari ücretten gelir vergisi almayacağız” dedi. AKP iktidarı, Ocak 2022’den itibaren asgari ücret ile diğer ücretlerin asgari ücret kadar olan bölümünden gelir vergisini kaldırdı.

Asgariye çifte zam: CHP’nin, “asgari ücrete altı ayda bir zam yapılacağı” yönündeki vaadi, 2022’de AKP tarafından yaşama geçirildi. Ocak ve temmuzda iki kez zamlanan asgari ücret net 5 bin 500 liraya yükseldi.

Emekliye bayram ikramiyesi: CHP, 2015 ve 2018 bildirgelerinde emeklilere yönelik “ramazan ve kurban bayramlarında birer maaş ikramiye” sözü verdi. 2015’te “Kaynak nerede” diye soran AKP, bu düzenlemeyi 2018 seçimlerinin hemen öncesinde yaşama geçirdi, sandığa günler kala emeklilere ilk ikramiye ödemesi yapıldı.

3600 ek gösterge: CHP 2018’de “Öğretmenlere, hemşirelere, polise, din görevlilerine, ceza infaz ve koruma memurlarına 3600 ek gösterge vereceğiz” vaatlerinde bulundu. Bu konuda adım atmakta uzun süre direnen AKP, geçen temmuzda Meclis’in kapanmasına günler kala söz konusu düzenlemeyi yasalaştırdı.

Askerlik süresi: CHP’nin 2018’deki “Askerlik süresini kısaltacağız” vaadi de bir yıl sonra AKP tarafından yaşama geçirildi. Haziran 2019’da yapılan düzenlemeyle zorunlu askerlik 12 aydan altı aya indirildi.

Düzenleme bekleyenler

EYT sorunu: CHP, bildirgesinde, “Emeklilikte yaşa takılanların (EYT) mağduriyetini gidereceğiz” vaadinde bulundu. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın 2019’da EYT’yi kast ederek yaptığı “Milletimin zararına olan bir şeye asla yokum” açıklamasına karşın AKP seçim öncesi “EYT’de çözüm” sözü verdi.

Sosyal konut ve arsa: CHP’nin 2018 beyannamesinde, “Dar gelirli yurttaşların konut ihtiyacını karşılamak için kamu eliyle arsa üretimi gerçekleştireceğiz. TOKİ ve belediyelerimizin işbirliğiyle ucuz ve nitelikli konut üretimi yapacağız” vaadinde bulunulmuştu. AKP, 2022’de fahiş şekilde artan konut ve kira fiyatları sonrası bu konuda adım atmak zorunda kaldı. Dar gelirli aileler için sosyal konut ve arsa projelerine ilişkin ayrıntıların 13 Eylül’de Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından açıklanması bekleniyor.

Varlık borçları: CHP, “varlık yönetim şirketlerinde (VYŞ) takibe düşmüş borçların risk esasına göre satın alacak, borç faizlerini, vergi, resim, harç, dosya parası, kapak ücreti gibi tüm mali yükümlülüklerini silecek, sadece anaparayı uzun vadeye yayarak tahsil edeceğiz” vaadini 2018’deki bildirgesinde sundu. Hazine ve Maliye Bakanı Nureddin Nebati, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun konuyu yeniden gündeme getirmesinden saatler sonra “VYŞ borçlarının 2 bin 500 TL’ye kadar olanlarının devlet tarafından karşılanacağını” açıkladı. Meclis açıldığında yasalaşması beklenen düzenleme “kısmiliği” nedeniyle eleştiriliyor.

KYK faizleri

CHP’nin 2018 bildirgesinde, “KYK kredisinin geri ödemesinden enflasyon farkını kaldırıp, gençleri faiz belasından kurtaracağız. Borçları yeniden yapılandıracağız” ifadelerine yer verildi. Enflasyondaki hızlı yükselişle borçları katlanan öğrencilerin tepkilerini uzun süre duymazdan gelen AKP sonunda adım atmak zorunda kaldı. Cumhurbaşkanı Erdoğan, geçen temmuzda “KYK kredi borçlarındaki faizlerin silineceğini” açıkladı. İlgili düzenlemenin Meclis açılınca yapılması bekleniyor.

Paylaşın

Altılı Masa İçin Çarpıcı İddia: Adayın Açıklanacağı Tarih

Altılı masanın cumhurbaşkanı adayına ilişkin tartışmalar sürerken, İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener’in katıldığı bir programda “Adayı ne zaman açıklayacaksınız?” sorusuna verdiği yanıt, gözleri altı liderin ikinci tur görüşmelerinin ilkini gerçekleştirecekleri 2 Ekim tarihine çevirdi.

Akşener’in aday açıklamasının tarihine ilişkin soru üzerine “2 Ekim’de bunu söz söyleyeceğim” demesine karşın, partilerin kurmayları erken seçimin gündeme gelip gelmemesine bağlı olarak bu konuda en erken tarih olarak 2022’nin aralık ya da 2023’ün ocak ayına işaret ediyor.

Altılı masa 2 Ekim Pazar günü saat 14.00’de CHP Genel Merkezi’nde toplanacak. CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu, toplantı öncesi hem davet hem de gündem önerilerini almak üzere beş lideri tek tek ziyaret edecek. Ancak Akşener’in yarattığı beklentinin aksine, 2 Ekim’deki toplantının gündeminde aday ismiyle ilgili bir başlığın yer alması beklenmiyor.

Partilerin kurmayları, ortak adayın açıklanacağı tarihin, seçimin zamanında yapılması halinde en erken 2023 ocak ya da şubat ayı olacağını ifade ederken, seçimin mayısa çekilmesi durumunda ise aralık ayında adayın açıklanabileceği belirtiliyor. Kurmaylar, “Son ana kadar aday açıklanmayacağı gibi son ana kadar bir isimle partiler kendisini bağlamaz. Ama elbette partilerin aday olarak görmek istedikleri kişilerin piar çalışmaları olacak” değerlendirmesini yapıyor.

Milliyet’ten Mehtap Gökdemir’in haberine göre; 2 Ekim’de yapılacak toplantıda, ortak ilkelerin, politikaların konuşulacağı ifade ediliyor. Cumhurbaşkanı adayının ismi değil ama parlamenter sisteme geçiş sürecinde ülkeyi nasıl yöneteceği, yetkileri, yapması gereken işler gibi detayların değerlendirilebileceği belirtiliyor.

Ortak aday nasıl belirlenecek?

Ortak adayın nasıl belirleneceğine ilişkin de birkaç formül konuşuluyor. Kurmaylar, “Seçeneklerden bir tanesi aday gösterilecek kişinin kamuoyu desteği. Ama tek başına o da değil. Altı partiye, millete, devlete, kurum, kuruluşlara, bürokrasiye güven veren bir isim olması lazım. ‘Yüzde 50 artı 1’ açısından güven dediğiniz o, millete de güven vermesi lazım. Yüzde 50 artı 1’i alamıyorsa istediği kadar Türkiye’nin meselelerine vakıf olsun işe yaramayacak. Hem masanın güvenini hem devletin güvenini hem kamuoyunun hem milletin güvenini kazanabilecek bir isim olması gerekiyor” değerlendirmesini yapıyor.

Anket seçeneğine ilişkin de, “Anket altı kişi, on kişi yarışa girsin, en yüksek oyu kim alsın, öyle bir çalışma olmaz. Sadece olabilecek isimlerin kamuoyu desteği görülmek istenir. Yoksa anketten kim çıkıyor, haydi masada konuşalım değil” görüşü dile getiriliyor. Kurmaylar adayın açıklanacağı tarihe yakın olası isim ya da isimlerin kamuoyunda daha yoğun tartışılacağına işaret ederek, “Kamuoyunun nasıl yaklaştığı görülür” değerlendirmesini de yapıyor.

Paylaşın

Milli Eğitim Bakanlığı’nda 32 Bin İşçi Yılda İki Ay İşsiz

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer, Milli Eğitim Bakanı Mahmut Özer’in cevaplaması istemiyle verdiği yazılı soru önergesinde bağlı kurumlarda 10 ay çalıştırılıp iki ay işsiz kalan geçidi işçilerin yaşadığı mağduriyete dikkat çekti.

Gürer, Milli Eğitim Bakanlığına bağlı okullarda bu durumda çalışan 32 bin işçi olduğunu belirterek işçilerin sürekli işçi kadrosuna geçmek için taleplerini Bakanlığa yansıttıklarını aktardı.

Gürer, MEB’deki daimi işçilerin düzenleme yapılarak sürekli işçi kadrolarına geçirilmeleri yönünde çalışma yapılıp yapılmadığını sordu. Gürer, şu sorularının yanıtlanmasını istedi:

“10 ay çalıştırılıp iki ay işsiz bırakılanların 12 ay çalışması adına bir çalışma başlatılmış mıdır? Bu işçiler neden iki ay işsiz bırakılmaktadır? Bu sürede okulların hizmetli ve güvenlik ihtiyaçları nasıl karşılanmaktadır?”

Bakan Özer mevzuatı anlattı

Gürer’in önergesine yanıt veren Milli Eğitim Bakanı Mahmut Özer şöyle demekle yetindi:

“Bakanlığımız emrinde çalışan geçici işçilerin yıllık çalışma süreleri, 696 sayılı Kanun Hükmünde Kararname ve Kamu Kurum ve Kuruluşlarında Personel Çalıştırılmasına Dayalı Hizmet Alımı Sözleşmeleri Kapsamında Çalıştırılmakta Olan İşçilerin Sürekli İşçi Kadrolarına veya Mahalli İdare Şirketlerinde İşçi Statüsüne Geçirilmesine İlişkin 375 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin Geçici 23 ve Geçici 24’üncü Maddelerinin Uygulanmasına Dair Usul ve Esaslar ile 5620 sayılı Kamuda Geçici İş Pozisyonlarında Çalışanların Sürekli İşçi Kadrolarına veya Sözleşmeli Personel Statüsüne Geçirilmeleri, Geçici İşçi Çalıştırılması ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanuna uygun olarak belirlenmiştir.”

Bakan Mahmut Özer, 2021 Yılı Kamu Toplu İş Sözleşmeleri Çerçeve Anlaşma Protokolü’nün 8’inci maddesinde, “Kamu kurum ve kuruluşlarında çalıştırılan geçici işçiler kanuni düzenleme yapılarak daimi işçi kadrolarına geçirilmesi yönünde gerekli yasal düzenleme çalışmaları başlatılacaktır. ”hükmünün yer aldığına dikkat çekti.

“Daimi işçi kadrosuna alınmalılar”

CHP Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer, 696 sayılı KHK ile binlerce işçinin mağdur olduğunu, kararname ile MEB’de çalışan 32 bin işçinin daimi işçi kadrosuna alınması gerektiğini belirtti.  Ayrıca 10 ay çalıştırılıp 2 ay işsiz bırakılmaları sonucu işçilerin ciddi mağdur edildiğini ifade etti.

Güvenlik ve hizmetli olarak çalışanların sürekli işçi kadrosuna alınması ve işsiz kalan çalışanların yaşadığı sorun ve sıkıntılardan arındırılmasını istedi. Bakanın sorunu mevzuat ile geçiştirdiğini, konunun kanun ya da kararname ile çalışanlar lehine bir an önce düzenlenmesi gerektiğini belirtti.

(KaynAK: Bianet)

Paylaşın

CHP Lideri Kılıçdaroğlu: Türkiye’ye Demokrasiyi Mutlaka Getirmeliyiz

Katıldığı bir televizyon programında gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulunan CHP Lideri Kılıçdaroğlu, “6 siyasi lider hep beraber demokrasi konusunda uzlaştık. Sorun parti sorunu olmaktan çıktı, sorun Türkiye sorunu. Türkiye’ye demokrasiyi mutlaka getirmeliyiz” dedi.

Organize suç örgütü kurmakla suçlanan Sedat Peker’in iddialarına ilişkin de konuşan Kılıçdaroğlu, “Şu an tam bir talan ekonomisi var, talan ülkesi adeta. Her gelen bir şeyleri çalmaya, götürmeye çalışıyor. Ve götürüyorlar da. Sedat Peker bunu aydınlığa çıkardı, yer, zaman, saat veriyor” dedi ve ekledi:

“Talan o kadar yaygınlaştı ve kirlenme o kadar önemli boyutlara ulaştı ki bu yargıya da sıçradı. Zaten devleti yönetenler baştan aşağı zaten kirli, içlerindeki bir kaç düzgün insan ya ayrıldı ya bir kenarda bekliyor. Ancak en tepede oturan hiç rahatsız olmuyor, keyfi yerinde.

Sedat Peker konuşmasın diye önlem almaya çalışıyor. Kendi çevresindeki adamlar zaten malı götürüyor, neden istifa ediyorlar, korkudan. İstifanın sebebini biliyorum, ucu saraya dayanıyor.”

TELE 1 canlı yayınında Enver Aysever’in konuğu olan CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu. CHP lideri Kılıçdaroğlu’nun konuşmasından öne çıkanlar şöyle:

“Erdoğan’ın başkanlığındaki iktidar, Türkiye’de demokrasiyi askıya almış durumda. Biz demokratik yollarla demokrasiyi güçlendirerek hayata geçireceğiz.

Altı siyasi lider hep beraber demokrasi konusunda uzlaştık. Sorun parti sorunu olmaktan çıktı, sorun Türkiye sorunu. Türkiye’ye demokrasiyi mutlaka getirmeliyiz. İnsanların özgürce yazabildikleri, hızla kalkınan bir Türkiye. Millet masası bu ülkeye demokrasiyi mutlaka getirecektir. Türkiye’ye huzur gelmesi lazım. Türkiye’yi yeniden inşa edeceğiz.

HDP’ye şeytan muamelesi yapılıyor. Biz arka kapı diplomasisi değiliz diyorlar. Helalleşme sürecinde siz Meral Hanıma deseniz, Meral Hanım işte HDP burada. Gelin helalleşmeye buradan başlayalım. Meral Hanımın da buna hayır diyeceğiniz sanmıyorum. Kucaklaşan bir Türkiye için bu radikal bir adım olmaz mı?

Daha önce defalarca söyledim, KHK ile barış akademisyenleri atıldı, onları geri getireceğiz. KHK ile atılan bir kişi soruşturma izni verilmediyse, savcı bir şey yok diyorsa, onu işe geri alacağız.

Gerçekten akıl yok bunlarda. Acaba Kılıçdaroğlu’nu nasıl sıkıştırabiliriz diye düşünüyorlar. Ya, FETÖ ile kucak kucağa yatan sizdiniz, aynı tel üzerinde cambazlık yapan sizdiniz, her türlü rezaleti yapan sizdiniz, suçlanan Kılıçdaroğlu oluyor.

Şu an tam bir talan ekonomisi var, talan ülkesi adeta. Her gelen bir şeyleri çalmaya, götürmeye çalışıyor. Ve götürüyorlar da. Sedat Peker bunu aydınlığa çıkardı, yer, zaman, saat veriyor.

Talan o kadar yaygınlaştı ve kirlenme o kadar önemli boyutlara ulaştı ki bu yargıya da sıçradı. Zaten devleti yönetenler baştan aşağı zaten kirli, içlerindeki bir kaç düzgün insan ya ayrıldı ya bir kenarda bekliyor. Ancak en tepede oturan hiç rahatsız olmuyor, keyfi yerinde.

Sedat Peker konuşmasın diye önlem almaya çalışıyor. Kendi çevresindeki adamlar zaten malı götürüyor, neden istifa ediyorlar, korkudan. İstifanın sebebini biliyorum, ucu saraya dayanıyor.

“Siyasi davalardan haksızlığa uğrayan her kişi için adalet tecelli edecek. Selahattin Demirtaş çıkacak, Osman Kavala’nın da çıkması lazım. AİHM kararı var.”

Paylaşın

İktidar Yap-İşlet-Devret Projelerine Kredi Bulamıyor

CHP Genel Başkan Yardımcısı Ahmet Akın, yap-işlet-devret projelerine kredi bulmakta zorlanıldığını belirterek Mersin’deki bir otoyol projesinin sözleşmesi için fesih talebinde bulunulduğunu ifade etti.

CHP Genel Başkan Yardımcısı Ahmet Akın, AKP’nin övündüğü yap-işlet-devret projelerinde maddi sıkıntılar yaşanmaya başlandığına işaret etti. Bu projelere ilişkin yurtdışından kredi bulunamadığını belirten Ahmet Akın, yaşanan sorunlara son örneğin Mersin’deki Çeşmeli – Taşucu Otoyolu olduğunu ifade etti. Akın, otoyolun 52 kilometrelik bir kesimi için Aralık 2021’de sözleşme imzalayan Kolin İnşaat’ın Karayolları Genel Müdürlüğü’ne fesih başvurusu yaptığını belirtti.

Cumhuriyet’ten Sarp Sağkal’a konuşan Ahmet Akın, “Sözleşme imzalanmasının üzerinden 10 ay geçmesine karşın henüz tek bir çivi çakılmadı. İktidara yakın şirketlerden Kolin’in tek başına katılarak aldığı ihale kapsamında euro üzerinden 45 bin araç garantisi verildiği kamuoyuna yansımıştı. 52 kilometrelik yol için günlük 45 bin araç geçmezse eksik kalan Hazine’den karşılanacaktı. İhaleyi kazanan yandaş şirket, Türkiye’nin kredi riskinin priminin yüksek olması nedeniyle yurt dışından finansman bulamadı. Bu nedenle 2023’te açılacağı duyurulan ihale için fesih süreci başlatıldı” dedi.

Yap-İşlet-Devret

Yap-İşlet-Devret (YİD) modeli, geniş anlamda bir kamu altyapı yatırım veya hizmetinin finansmanı özel bir şirket tarafından karşılanarak gerçekleştirilmesi ve kamu tarafından belirlenen bir süre için işletilmesi ve yine bu süre içinde ürettiği mal veya hizmeti, tarafların karşılıklı saptadıkları bir tarife uyarınca kamu kuruluşlarına satması ve sürenin sonunda işletmekte olduğu tesisleri bakımı yapılmış, eksiksiz ve işler durumda ilgili kamu kuruluşuna devretmesidir.

Osmanlı İmparatorluğu’nun son dönemlerinde yabancı şirketlerle yapılmış olan çeşitli imtiyaz sözleşmeleri bu model ile büyük benzerlik göstermektedir. İstanbul’da Tramvay, Tünel İşletmeleri, Elektrik, Gaz İdaresi, Haydarpaşa Liman İşletmesi ve İzmir’de Liman İşletmesi, Göztepe Tramvay İşletmesi yabancı şirketlere verilen imtiyazlardır.

Nitekim günümüzde uygulama alanı bulan bu yeni model arayışlarına da, 19. yüzyıl ile 20. yüzyıl başlarında Osmanlı İmparatorluğunda ve Fransa, İngiltere, Almanya gibi ülkelerde başvurulmuş olan kamu imtiyazlarının devredilmesi yöntemi ışık tutmuştur.

Paylaşın

Son Beş Yılda 250 Bin Şirket Kapandı

Ekonomide yaşanan kötü gidişat etkisini günden güne artırırken vatandaşla birlikte ticari işletmeler de ciddi sorunlar yaşıyor. Her ay binlerce işletme, ekonomik nedenlerden dolayı kapısına kilit vurmak zorunda kalıyor.

2016 yılından bu yana başta İstanbul ve Ankara olmak üzere, 81 ilin tamamında çok sayıda şirket, iflasını açıkladı. İstanbul’da kapanan şirket sayısı, 80 ilin toplamında kapanan şirket sayısına yaklaştı.

CHP Mersin Milletvekili Alpay Antmen, Ticaret Bakanı Mehmet Muş’un yanıtlaması istemiyle hazırladığı yazılı soru önergesinde, 2016-2022 yılları arasında kapanan iş yerlerini sordu.

Bakan Muş, 2016’dan 2022’nin Mart ayına kadar 81 ilde kapanan anonim, limited, komandit ve kollektif şirket sayısının 250 bin 872 olduğunu bildirdi.

Bakan Muş’un yanıtına göre, en çok şirket kapanan iller, 107 bin 509 şirketle İstanbul, 15 bin 788 şirketle Ankara, 12 bin 720 şirketle İzmir, 9 bin 602 şirketle Bursa, 6 bin 948 şirketle Antalya, 5 bin 104 şirketle Adana, 4 bin 481 şirketle Eskişehir 4 bin 378 şirketle Tekirdağ ve 4 bin 185 şirketle Kocaeli oldu.

Ticaret Bakanı Muş’un yanıtını BirGün’den Hüseyin Şimşek’e değerlendiren CHP’li Antmen, kapanan şirket sayısının, derinleşen ekonomik krizin en büyük göstergelerinden biri olduğunu ifade etti.

“Beş yılda 250 bin şirket kapanıyorsa burada çok yanlış bir iktidar vardır” diyen Antmen, “Bugün dünya ülkelerine bakıldığında beş yılda bu kadar firmanın kapandığı devlet göremezsiniz. Orada insanlar önlerini görür, dövizler bir günde Türkiye’deki gibi oynamıyor, merkez bankalarına keyfi müdahale edilmiyor. Sonucunda da Türkiye’deki ekonomik tabloyla karşılaşmıyorlar” dedi.

Olan halka oldu

Cumhuriyet tarihinin iflas rekorunun AKP döneminde yaşandığının altını çizen Antmen, “Binlerce şirket batarken sadece birkaç şirket çok büyük kârlar etti. Halk, yolsuzluk, yoksulluk ve beceriksiz yönetim sonucunda tarihin en derin ekonomik krizini yaşıyor. Büyük bir yolsuzluk piramidi oluşturdular. Tarihin bu en büyük organize soygununda da olan halka ve esnafa oldu” diye konuştu.

Paylaşın

Kılıçdaroğlu: Beşli Çetenin Burnundan Getireceğim

Samsun’un Bafra ilçesindeki grup toplantısında konuşan CHP Lideri Kılıçdaroğlu, “Ben bu ülkenin beşli çetesine talip değilim. Ben bu ülkenin fakirine, sorunlarına talibim. Herkesin sorunlarını çözme konusunda irade ortaya koyarsak o zaman ülke gerginlikten kurtulur. Sorunu bilmek yetmez. Nasıl çözeceğini de anlatmak lazım. Çiftçinin sorununu biliyorum” dedi.

Haber Merkezi / Kılıçdaroğlu, konuşmasının devamında, “Burada yıllarca çalışan şeker fabrikasının kapısına kilit vurulduğunu da biliyorum. 34 yıl sonra Türkiye ilk defa şeker ithal etti. Hepsi vardı, çetelere çalıştılar. Beşli çetelerin burnundan getireceğim. Paraları götürüyorlar, tamamını getireceğim. Bay Kemal de bunu seyredecek, yemezler. Tamamını geri getireceğim. Benim davam haramilerden bu milleti temizleme, ayıklama davasıdır. O nedenle benim mücadelem sizin mücadelenizdir” ifadelerini kullandı.

Kılıçdaroğlu, konuşmasında, ‘cumhurbaşkanı adaylığı’ tartışmasına değinerek, “Bize ‘Niçin cumhurbaşkanı adayınızı göstermiyorsunuz?’ diyorlar. Önce biz hangi konularda görüş birliğine vardık bunun üstüne konuşmamız lazım” dedi ve ekledi:

“Birliktelikte ne yapacağız, neler yapılacak, hangi komisyonları kuracağız, önce bunları tespit edeceğiz, ardından cumhurbaşkanı adayımızı seçeceğiz ve kamuoyuna duyuracağız. 13. cumhurbaşkanı Millet İttifakı’nın seçtiği cumhurbaşkanı adayı olacak.”

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, partisinin grup toplantısını Samsun’un Bafra ilçesinde gerçekleştirdi. Kılıçdaroğlu’nun konuşmasından öne çıkanlar şöyle:

“Türkiye’nin yeni bir iklime ihtiyacı var. Kavgadan uzak durmaya, barışmaya, beraber olmaya, mücadele etmeye hepimizin ihtiyacı var. Çok ayrıştık, çok kamplaştık. Komşumuzun kimliğini sorgulamaya başladık. Buradan Türkiye’yi çekip çıkarmamız lazım. Ben Türkiye’de bu iklimi yaratmaya talibim ve mutlaka yaratacağım.

Vezirköprü ve Bafra’da da bizim oyumuz çok düşük ama kabahati arayacaksak bizde. Gelmedik, sofranıza oturmadık. Ankara’da laflar ettik. Olmuyor. Olması gereken gideceksin vatandaşın ayağına. Bir derdi var mı yok mu onu parlamentoya taşıyacaksın.

Yeni bir iklim var. Bu iklimin altında hepimiz huzur içinde yaşamak istiyoruz. Bu iklimi yaratmaya çalışıyorum. Toplumla helalleşmek istedik. Kusurumuz, yanlışımız var dedik ama erdemli insan hatadan ders çıkaran insandır. O nedenle geldik, birlikteyiz.

“Beşli çetelerin burnundan getireceğim”

Ben bu ülkenin beşli çetesine talip değilim. Ben bu ülkenin fakirine, sorunlarına talibim. Herkesin sorunlarını çözme konusunda irade ortaya koyarsak o zaman ülke gerginlikten kurtulur. Sorunu bilmek yetmez. Nasıl çözeceğini de anlatmak lazım. Çiftçinin sorununu biliyorum. Burada yıllarca çalışan şeker fabrikasının kapısına kilit vurulduğunu da biliyorum. 34 yıl sonra Türkiye ilk defa şeker ithal etti. Hepsi vardı, çetelere çalıştılar. Beşli çetelerin burnundan getireceğim. Paraları götürüyorlar, tamamını getireceğim. Bay Kemal de bunu seyredecek, yemezler. Tamamını geri getireceğim. Benim davam haramilerden bu milleti temizleme, ayıklama davasıdır. O nedenle benim mücadelem sizin mücadelenizdir.

Olay, bir parti olayı olmayı çoktan aşmış. Olay bir Türkiye olayı. Burada güçlü bir milliyetçi damar olduğunu da biliyorum. Bizim 6 okumuzdan birisinin ‘Milliyetçilik’ olduğunu hiç kimse unutmasın. İlk bir hafta içinde Katar ordusuna verilen Tank-Palet fabrikasını alıp Türk ordusuna vereceğiz. Bizim milliyetçiliğimiz onlarınki gibi değil. Bütün askeri hastaneleri açacağız. Süleyman Şah Türbesi’ni kaçırdılar. Bir hafta içinde kendi toprağımıza getireceğiz.

Adalet en büyük sorunumuzdur. Ülkeye adaletin gelmesi lazımdır. Geçen gün öğretmenler bir hak talebinde bulunuyorlar. Öğretmenler yerde sürükleniyor olmaz, öğretmenin yerde sürüklendiği bir ülke olmaz. Öğretmen başımızın tacıdır. ‘Bana bir harf öğretenin kırk yıl kölesi olurum’ diyorsa Hz. Ali, biz öğretmenlere değer vermek zorundayız.

“13. Cumhurbaşkanı Millet İttifakı’nın seçtiği cumhurbaşkanı adayı olacak”

Bir Millet Masası kurduk ama sayı 6 kişi. Altımız ortak hareket ediyoruz. 6 lider bir araya geldik. Zaman zaman gazetelerde, iktidar kanadının televizyon kanallarında ‘o bunu söyledi, bu bunu söyledi, masa dağıldı’ bunların hepsi hikaye. Bize niçin cumhurbaşkanı adayınızı göstermiyorsunuz diyorlar. Önce biz hangi konularda görüş birliğine vardık bunun üstüne konuşmamız lazım. Birliktelikte ne yapacağız, neler yapılacak, hangi komisyonları kuracağız önce bunları tespit edeceğiz ardından cumhurbaşkanı adayımızı seçeceğiz ve kamuoyuna duyuracağız. 13. Cumhurbaşkanı Millet İttifakı’nın seçtiği cumhurbaşkanı adayı olacak.

Kılıçdaroğlu ile ilgili size pek çok şey anlatabilirler. Bir şeyden emin olmanızı isterim. Kılıçdaroğlu’nun mücadele ettiği kişiler kul hakkı yiyen kişilerdir. Onlarla mücadele etmek benim için şereftir, onurdur.”

Paylaşın

Eğitim Harcamaları Yüzde 300 Arttı

Emeğiyle yaşayan yurttaşlar hayat pahalılığı ile mücadele ederken, fahiş artışlara yeni eğitim-öğretim yılının açılmasına kısa bir zaman kala okul maliyetleri de eklendi: Öğrencilerin eğitim harcamaları bir yılda katlanarak arttı.

Geçen yıl ortalama 181 liraya mal olan ana sınıfı öğrencisinin temel kırtasiye gideri bu yıl 496 liraya, 283 lira olan ilkokul öğrencisinin kırtasiye gideri 775 liraya, 217 lira olan ortaokul öğrencisinin kırtasiye gideri 619 liraya, 261 lira olan lise öğrencisinin kırtasiye gideri de 718 liraya yükseldi.

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Adıyaman Milletvekili Abdurrahman Tutdere, öğrencilerin ihtiyaçlarındaki zam oranlarını kalem kalem hesapladı ve fahiş artışlara dikkat çekerek, “Geçen yıla göre maliyetleri hesapladık acı tabloyla karşılaştık, anne babalar da kara kara düşünüyor” dedi.

Sözcü’den Deniz Ayhan’ın haberine göre zincir marketlerin geçen yılki ve bu yılki kataloglarında yer alan fiyatları baz alarak ana sınıfından liseye kadar öğrenci masraflarını ayrı ayrı tablolar halinde raporlaştıran Tutdere, “Anaokulunda yüzde 188, ilkokulda yüzde 194, ortaokulda yüzde 202, lisede yüzde 198 oranında artış var” bilgisini paylaştı.

Yüzde 300’e varan zam

Öğrencilerin kıyafet, ayakkabı gibi ihtiyaçları da zamlardan etkilendi. CHP’li Tutdere, “Türkiye İstatistik Kurumu’nun madde sepetinde yer alan 2021 Ağustos fiyatları ile bugünün fiyatlarını karşılaştırdığımızda yüzde 525 gibi fahiş bir artış olduğu görülüyor” derken, “Ana sınıfında okul kıyafetleri, eşofman takımı, spor ayakkabı, klasik ayakkabı gibi en temel ihtiyaçlar bile geçen yıl 515 lirayken bu yıl bin 457 lira 99 kuruş oldu. Veliler bu fahiş artışlar karşısında ne yapacak?” diye sordu.

Paylaşın

Öğretmenlere Polisten Sert Müdahale; Siyasilerden Tepki

Ankara’da biraraya gelen Özel Sektör Öğretmenleri, taban maaş ve özlük hakları için bakanlığa yürümek isterken polisin sert müdahalesine maruz kaldılar. Siyasi parti liderleri, polisin sert müdahalesine tepki göstererek, destek açıklaması yaptılar.

Haber Merkezi / CHP Lideri Kılıçdaroğlu, açıklamasında, “Öğretmene yapılan bu efeliği affetmeyeceğiz!” ifadelerini kullanırken, İYİ P7arti Lideri Akşener, “Milletle inatlaşarak devlet yönetilmez!” dedi.

Karamollaoğlu, açıklamasında, “Öğretmeni susturan bir devletin, gelecek nesillere söyleyeceği bir sözü yok demektir.” ifadelerine yer verirken, DEVA Lideri Babacan’da, “Anayasal hakkını kullanan öğretmenlerimizin gözaltına alınmalarını kınıyorum” dedi.

Liderlerin açıklamaları şöyle:

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu:

“Öğretmenlere gaz mı sıktınız, öyle mi? Öğretmenlere şiddet uyguladınız, öyle mi? Öğretmenlere… “Al bunu diyen” o kişi, beni beklesin. Öğretmene yapılan bu efeliği affetmeyeceğiz!”

İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener:

“Çiftçilerimiz, gençlerimiz ve doktorlarımızdan sonra sıra; Cumhuriyetimizin teminatı olan öğretmenlerimizde… Onları hem haksızlıklarla baş başa bırakıp hem de haklarını aradıkları için cezalandıramazsınız. Milletle inatlaşarak devlet yönetilmez!”

Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu:

“Özel sektörde öğretmenlik yapan eğitimcilerin tek bir isteği var; insanca yaşam! İktidar bu sese kulak vereceğine, sesleri bastırmaya çalışıyor. Öğretmeni susturan bir devletin, gelecek nesillere söyleyeceği bir sözü yok demektir.”

DEVA Partisi lideri Ali Babacan:

“Öğretmenler eylem yapıyorsa, sebebini öğrenmek, görmezden gelen iktidarın görevidir. Anayasal hakkını kullanan öğretmenlerimizin gözaltına alınmalarını kınıyorum. Görmezden gelinen herkesin sesi olacağız. Öğretmenler gözaltında.”

Ne olmuştu?

Ankara’da biraraya gelen Özel Sektör Öğretmenleri, taban maaş ve özlük hakları için Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği (TMMOB) Eğitim ve Kültür Merkezi’nde toplanmış, bakanlığa yürümek isteyen öğretmenler gözaltına alınmıştı. Gözaltına alınan öğretmenler daha sonra serbest bırakılmıştı.

Paylaşın