Başörtüsü Tartışması; Akşener Sessizliğini Bozdu: Doğru Bulmuyorum

CHP lideri Kılıçdaroğlu’nun gündeme getirdiği “başörtüsü” konusuna ilişkin değerlendirmede bulunan İYİ Parti Lideri Akşener, “Kapanmış yaraların üzerinde konuşmayı doğru bulmadığımı ifade etmek isterim” dedi.

Türkiye’de çok fazla kanayan yana bulunduğuna dikkat çeken Akşener, “Bir kadının başını örterek ya da açarak gezmesi insan hakkıdır” ifadelerini kullandı.

İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, İYİ Parti Milletvekili ve Genel Başkan Başdanışmanı Aytun Çıray ve İYİ Parti İstanbul İl Başkanı Buğra Kavuncu Sözcü gazetesini ziyaret etti. Ziyarette gündeme dair değerlendirmede bulunan Akşener, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun gündeme getirdiği “başörtüsü” konusu ile ilgili de konuştu.

Akşener “Kapanmış yaraların üzerinde konuşmayı doğru bulmadığımı ifade etmek isterim” ifadesini kullandı. Türkiye’de çok fazla kanayan yana bulunduğuna dikkat çeken Akşener, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Derin yoksulluk içindeki evleri geziyorum. Bir kapağı yamuk buzdolabını açtığımda içinde hiçbir başka gıdanın yer almadığı, mercimek çorbaları görüyorum. Yağ bile yok. 3.5 yaşında kucağınıza aldığınızda kemikleri sayılan kız ya da erkek çocukları görüyorum. Rutubet dolayısıyla astım olmuş çocuklar görüyorum. 15’inden sonra da obez olmuş kız ve erkek çocuklar görüyorum.”

“Bir kadının başını örterek ya da açarak gezmesi insan hakkıdır” diyen Akşener, bununla ilgili bir problemleri bulunmadığını vurguladı. Akşener, “Başörtüsüne dair geçmişte yaşananlar yanlıştı. O yanlışlığı da bağıra bağıra ifade edenlerden birisiyim. Ama o konunun artık problem olmaması, gündemimizden çıkması söz konusu. Hatta başörtüsüyle Meclis’e girecek olan kadın milletvekilleriyle ilgili görüşmeyi Sayın Cemil Çiçek’in isteğiyle ben yönettim. Sayın Kılıçdaroğlu genel başkandı. Kendisiyle de konuşarak hiçbir probleme, incitmeye sebep vermeden yönettik ve o iş de bitti… Temel prensip olarak elbette hakkın hukukun yanındayız. Biz gıdaya erişim gibi kanayan yaraları konuşmak durumundayız.”

“Nefes alamayan bir Türkiye’yle karşı karşıyayız. Bu seçim, son seçim. Bu son seçim derken Türkiye öldü, bitti, gitti anlamında söylemiyorum. Parlamenter sistemi konuştuğumuz son seçim. Dolayısıyla bu seçimi kazanmak için iktidarda bulunanlar her türlü manivelayı, her türlü mekanizmayı, her türlü aparatı kullanacaklar. Dolayısıyla buna şaşırıyor muyuz? Hayır şaşırmıyoruz. Bize düşen nedir? Bu manevraları, bu aparatları, bu mekanizmaları etkisiz hale getirmek. Bunun yolu nedir? Vatandaşı, milletimizi bu konuda sürekli uyarmak ve onu bilgilendirmek bu konuda oy kullanarak tutum almasını sağlamak.”

Yazının tamamı için TIKLAYIN

Paylaşın

Dikkat Çeken Yazı: ‘CHP Kendi Kalesine Gol Attı’ Diyorlar, Katılmıyorum

Habertürk gazetesi yazarı Kübra Par, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun başörtüsüne yasal güvence talebiyle başlayan ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın el yükselterek ‘anayasa değişikliği’ çağrısı yapmasıyla boyutlanan tartışmayı yorumladı. 

“Birileri CHP’nin kendi kalesine atılmış gol olarak yorumluyor. Katılmıyorum. Gündemi belirleyen CHP, arkadan takip eden iktidar oldu” diyen Par, şöyle devam etti:

“Böyle bir sorun mu var, CHP’nin 25 yıl önce aklı neredeydi?’ diyebilirsiniz. Aradan bunca zaman geçse de, sorun çözülmüş olsa da başörtüsü meselesi siyasi alanda elverişli bir malzeme olmayı sürdürüyordu.

‘Başörtüsünü yasaklayacaklar kaygısı ciddi ciddi yayılıyordu’

Sekülerler durumun pek farkında değildi ama sahada özellikle muhafazakar kadınlar arasında ‘Muhalefet iktidara gelirse yine başörtüsünü yasaklayacaklar’ kaygısı veya propagandası ciddi ciddi yayılıyordu.

Kılıçdaroğlu iktidarın elinden bu kozu almak, partisi içinde böyle hevesler taşıyanlar varsa onları da sonsuza dek susturmak istedi.

Ana muhalefet partisinin bu hamlesi karşısında AK Parti ‘Yok böyle bir sorun, biz zaten çözdük’ dese geleceğe dönük ithamları boşa düşecekti. ‘Hayır’ demek yerine el yükselterek Anayasa değişikliği teklifi getirdiler. Eğer CHP bu konuda mırın kırın etseydi samimiyet testinde bu sefer onlar sınıfta kalırdı.

Nitekim Özgür Özel’in ‘Her gün Anayasayı çiğneyen bir anlayışla anayasa değiştirecek halimiz yok. Yeni Anayasa, yeni Meclis’in işi olacak’ diye yazdığını görünce ‘Yanlış perspektif’ diye düşündüm.

Neyse ki Kılıçdaroğlu Özel gibi davranmadı, yapıcı ve tutarlı bir tavır sergiledi. ‘Eğer arkasında yine kurnaz bir ajanda çıkmazsa tabii ki Alevi vatandaşlarımız dahil, hak ve özgürlükler konusunda getireceğiniz öneriye her türlü desteği vermeye hazırız’ dedi.

Erdoğan’ın grup konuşmasında CHP’ye sert sözlerle yüklenmesini de eleştirdi. ‘Türkiye için iyi bir şey yapmaya çalışıyoruz. Senin yasakçı zihniyetine rağmen, özgürlükler getirmeye çalışıyoruz’ diyerek gelmekte olan karşı golü kaleye ulaşmadan çıkardı.

‘Başörtüsü hamlesine karşı cemevleri düzenlemesi gelecek’

Günün sonunda muhalefet mi yoksa iktidar mı daha fazla skor yaptı hesabını bir kenara bırakalım. Gerçek şu ki hak ve özgürlükler konusunda yaşanan bu rekabetten Türkiye kazançlı çıktı.

CHP’nin başörtüsü hamlesine karşı şimdi AK Parti de Cemevleri düzenlemesi getirecek. Keşke siyasi rekabet hep böyle alanlarda yaşansa… Karşılıklı ithamları bırakıp özgürlükleri genişletmek ve halka daha iyi hizmet etmek için yarışsalar. (…)”

Yazının tamamı için TIKLAYIN

Paylaşın

CHP ‘Başörtüsü’ Teklifi İle Erdoğan’a ‘Gündem’ Hediye Etti

Kılıçdaroğlu, kadınların giyim kuşamını siyasetin tekelinden çıkartacakları kanun teklifini gündeme getirmişti. CHP de önceki gün teklifi Meclis’e sunmuştu. Mehmet Y. Yılmaz, CHP’nin başörtüsü çıkışıyla Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a gündem hediye ettiği görüşünü savundu.

T24 yazarı Mehmet Y. Yılmaz, bugünkü köşe yazısında “CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun ‘başörtüsü takma özgürlüğünü yasal güvenceye bağlama” çağrısının beklenmesi gereken sonucunun Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın el yükseltmesi” olduğunu söyledi.

“Nitekim öyle de oldu, Erdoğan, ‘gelin çözümü Anayasa düzeyinde sağlayalım’ dedi” diyen Yılmaz, şunları yazdı:

Bu çağrıyı yaparken Kılıçdaroğlu’na seslenme biçimi, çok önem verdiğini iddia ettiği “geleneksel Türk aile değerleri terbiyesine” ne kadar uyuyor diye de hiç düşünmedi.

CHP’nin bu çağrıya yanıtı, “yeni Anayasa’yı yeni Meclis yapacak” oldu ama bugünden başlayarak iki tarafın bir diğerini “yan çizmekle” suçlama yarışına gireceğini söyleyebilirim.

Böylece CHP Genel Başkanı, AKP Genel Başkanı’na üzerinde doya doya tepinebileceği bir yeni gündem armağan etmiş bulunuyor.

Dün CHP “gerçek gündeme odaklanmalı” derken bunu anlatmaya çalışıyordum.

Konserler, festivaller bile yasaklanırken, yaşam biçimimiz otokrasinin açık ve yakın tehdidi altındayken gündemi durduk yerde bir kez daha “başörtüsü yasaklarına” getirmeyi başaran CHP ve Genel Başkanı’nın, pirinçteki bu taşı şimdi nasıl ayıklayabileceğini merak ediyorum.

Öte yandan Erdoğan seçimi kaybederse “kazandıklarımızı kaybederiz” diye endişelenen muhafazakârların, bu kayıkçı kavgasına itibar edip etmeyeceklerini de zaman içinde göreceğiz.

Yılmaz, “endişeli muhafazakarlar” olarak tanımladığı gruba “AKP’den pompalanan ‘kazandıklarımızı kaybederiz’ propagandasında ‘kaybedilecek kazanımlar’ başörtüsü filan değil” diyerek seslendi ve şöyle devam etti:

Başörtüsü, AKP’nin yeni zenginlerinin ve yöneticilerinin bu 20 yıl içinde başardıkları ani zenginleşmeyi fark etmenizi engelleyen bir örtü işlevi görüyor.

Sizleri “başörtüsü hakkını kaybedersiniz” diye korkutmalarının nedeni, o örtünün altına saklamak istediklerini koruma kaygılarıdır.

Sadece bugün AKP’yi yönetenlerin 20 yıl önceki aile fotoğrafları ile bugünküleri karşılaştırsınlar, kimin neyi kaybetmekten endişelendiğini daha iyi göreceklerdir.

Tabii “günün fıkrası” her zaman olduğu gibi Adalet Bakanı Bekir Bozdağ oldu.

Bozdağ, “Sayın Cumhurbaşkanımızın grup toplantısında verdiği talimatı aldık. Anayasa değişiklik teklif taslağı hazırlama çalışmalarımıza başlıyoruz” dedi.

Bu absürt tartışmada dikkatimi çeken şey Erdoğan’ın “temel insan hakları” hassasiyeti oldu.

Kılıçdaroğlu’na çağrı yaparken şunu söyledi:

“Eğer samimiysen şayet bu zat temel bir insan hakkı olan başörtü meselesini ülkenin gündeminden kati bir şekilde çıkarmakta samimiyse, şayet bu zat gençlerimizin en büyük hassasiyetleri olan özgürlük alanlarından biri konumundaki bu meselenin ahdi temelini güçlendirme sözünün arkasındaysa gelin çözümü yasa değil anayasa düzeyinde sağlayalım.”

Gördüğünüz gibi Erdoğan’a göre Türkiye’nin gençleri, sadece “başörtüsü” konusunda hassaslar.

İnanç özgürlüğü, düşünce ve ifade özgürlüğü, örgütlenme özgürlüğü, işkence ve kötü muamele yasağı, özel hayatın gizliliği, adil yargılanma hakkı, protesto hakkı gibi temel insan haklarından söz edilmiyor.

Gerçi onlardan söz edecek olsa kendi varlığını inkâr durumuna da düşebilir.

Meclisinde benzerine ancak faşist rejimlerde rastlanabilecek bir “sosyal medya yasa tasarısı” kanunlaşmak üzere olan bir ülkede Cumhurbaşkanı’nın “temel insan hakkı” denilince sadece bunu anlamasında da bir gariplik yok aslında.

Yazının tamamı için TIKLAYIN

Paylaşın

Kılıçdaroğlu’nun ‘Başörtüsü’ Hamlesini İYİ Parti Nasıl Karışladı?

İYİ Parti, CHP Lideri Kılıçdaroğlu’nun ‘başörtüsü’ çıkışını, siyaseten doğru bir hamle olarak değerlendiriyor. İYİ Parti, bu hamleyle Erdoğan’ın elinden ‘muhalefet yasak getirecek’ söylemini elinden alınmıştır” yorumunda bulunuyor.

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, kadınların giyim kuşamını siyasetin tekelinden çıkartacakları kanun teklifini gündeme getirmişti. CHP de önceki gün teklifi Meclis’e sunmuştu.

CHP’nin TBMM’ye sunduğu “başörtüsü” yasa teklifine ilişkin İYİ Parti kulislerinde “doğru hamle” yorumu yapılıyor.

Cumhuriyet’ten Gamze Kolcu‘nun haberine göre parti kurmayları, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın her dönem başörtüsü yasağı üzerine siyaset yürüttüğü ve bu alanı örselediğine dikkat çekerek “Başörtüsü özgürlüğünün sadece kendi dönemlerine has olduğunu, kendilerinin iktidarı kaybetmeleri durumunda yasağın geri geleceği propagandası yürütmüştür. Kılıçdaroğlu’nun çıkışı, siyaseten doğru bir hamledir. Bu hamleyle Erdoğan’ın elinden ‘muhalefet yasak getirecek’ söylemini elinden alınmıştır” değerlendirmesinde bulunuyor.

İYİ Parti kanadında Erdoğan’ın “anayasayla değişikliği” hamlesine ilişkin de şu yorum yapılıyor: “Siyasi iklimin geldiği durum üzerinden bakıldığında bir anayasa metni hazırlamanın zorluğu ortada. Toplum AKP kutuplaştırıldı. Mutabakata dayalı bir metin ortaya çıkmaz.”

Altılı Masa’dan destek

Ayrıca Demokrat Parti (DP) Genel Başkanı Gültekin Uysal, Saadet Partisi (SP) Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu ve Gelecek Partisi (GP) Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun başörtüsü konusunda “Evrensel hukuk ilkeleriyle uyum içinde bir kanuni çerçeve oluşturduk. Kadınların giyim kuşamını, siyasetin tekelinden çıkartıyoruz” açıklamasına destek vermişti.

SP Lideri Karamollaoğlu, “Kılıçdaroğlu’nun, kazanımları yasal güvence altına alacak ve keyfi uygulamalara son verecek olan çağrısını kıymetli buluyor ve destekliyoruz” demişti.

DP Lideri Davutoğlu ise, “Kılıçdaroğlu’nun bütün alanlarda başörtü özgürlüğünü yasal teminat altına alma çağrısını toplumsal barış açısından çok değerli buluyorum. Bütün siyasi partileri ve milletvekillerini bu yasa teklifine destek vermeye çağırıyorum” ifadelerini kullanmıştı.

Gültekin Uysal, şu açıklamayı yapmıştı: “AKP Genel Başkanı Erdoğan istiyor ki CHP başörtüsüne itiraz etsin ki seçimlerde kendisi suistimal edebilsin, ‘ben gidersem özgürlükler kısıtlanır’ diye propaganda yapabilsin! CHP Genel Başkanı Sayın Kılıçdaroğlu, bu teklifi ile şimdi AKP’nin elinden bu argümanı aldı”

Paylaşın

Başörtüsü Tartışması: CHP, Yine Hayır Diyen Pozisyonuna Düştü

Cumhuriyet Halk Partisi’nin (CHP) kamuda başörtüsünün güvence altına alınmasını öngören kanun teklifi, siyasetin tartışma konusu olurken, Sabancı Üniversitesi Öğretim Üyesi Dr. Berk Esen’e göre ise toplumun şu anda başörtüsü ile ilgili bir gündemi yok.

Esen, bu nedenle Kılıçdaroğlu’nun hamlesini yanlış bir strateji olarak gördüğünü belirterek, “CHP, türban meselesini genel anlamda özgürlükleri artıracak bir paketin içine madde olarak koyabilirdi. CHP’nin eli böylece daha güçlü olabilirdi” dedi.

Esen, sadece başörtüsü meselesi konuşulunca AKP’ye bir adım atma imkanı tanınmış olduğunu vurgularken, CHP’nin önümüzdeki dönemde yine başörtüsüne karşıymış gibi suçlamalara maruz bırakılacağını dile getirdi. Esen, “Erdoğan’ın bu hamlesiyle CHP yine hayır diyen pozisyonuna düştü” değerlendirmesinde de bulundu.

CHP’nin kamuda başörtüsünün güvence altına alınmasını öngören kanun teklifi, siyasetin tartışma konusu oldu. Erdoğan, Kılıçdaroğlu’nun teklifine “Yeni Anayasa” çağrısıyla karşılık verdi. Peki, muhalefet ne yanıt verdi ve Anayasa değişikliği mümkün mü?

Anayasa değişikliği için TBMM üye tam sayısının beşte üç çoğunluğunun oyu gerekiyor. AKP ve MHP’nin Meclis’te toplam 334 olan sandalye sayısı bu çoğunluğu karşılamadığı için muhalefetin desteğine ihtiyaç duyuluyor. Peki, Kılıçdaroğlu’nun bu açıklamalarının ardından muhalefet, Erdoğan’ın çağrısına nasıl yaklaştı?

Özgür Özel’den AKP’ye “gizli ajanda” suçlaması

Tartışmalarla ilgili DW Türkçe’den Eray Görgülü’nün sorularını yanıtlayan CHP Grup Başkanvekili Özgür Özel, AKP’nin panik havasında olduğunu öne sürerek, “Acaba buradan biz siyasi rant kaybederiz, CHP bir alan kazanır mı diye. Oysa genel başkanımız bunu siyasi saiklerle oy hesabı uğruna yapmadığını açıkça söylemişti” ifadesini kullandı. Erdoğan’ın sorunun çözümünün yasa yoluyla olabileceğini kabul ettiğini ancak kanun teklifine evet demediğini kaydeden Özel, “Her gün kendisi için yapılmış bir anayasayı bile defalarca çiğneyen, ayakları altına alan birisiyle oturup da anayasa değiştirecek değiliz” dedi.

Özel, Kılıçdaroğlu’nun tweeti ile ilgili de “İlk bölümünde başörtüsüyle ilgili düzenlemedeki yasal değişikliğimize destek vermesinin sorunu çözeceği söyleniyor. Ayrıca devamında da başta Alevi yurttaşlarımızın talepleri olmak üzere özgürlükçü bir yaklaşım varsa onu da getir destekleriz diyor” ifadesini kullandı. Özel, bugüne kadar tüm özgürlükçü yaklaşımları desteklediklerini belirterek, AKP’yi gizli ajanda tutmakla suçladı. Özel, “Biz adımız gibi biliyoruz. Özgürlükçü görünüp arka tarafta gizli ajandasında farklı gündemleri olacaktır. Biz böyle bir gündemin parçası olmak istemeyiz” dedi. Özel, özgürlükçü bir yaklaşım olması halinde öneriyi değerlendireceklerini de ekledi.

Yeneroğlu: AK Parti’den özgürlükçü bir tutum beklemek abesle iştigal

DEVA Partisi Genel Başkan Yardımcısı Mustafa Yeneroğlu da, başörtüsü ile ilgili bütün yasakların Anayasa Mahkemesi’nin kararı ve AKP’nin geçmişteki mücadelesi ile sonlandırıldığını belirtti. “Bunu takdir etmek gerekir” diyen Yeneroğlu, “ideolojik saiklerle insanların inanç ve yaşam biçiminin kısıtlanabileceği anlayışının terk edilmesi” gerektiğini savundu.

Kılıçdaroğlu’nun özeleştiri yaptığına da dikkat çeken Yeneroğlu, ancak başörtüsü konusunda kanuni bir düzenlemeye gerek olmadığını dile getirdi. Yeneroğlu, buna karşın mevcut Anayasa’da özgürlükleri kısıtlayan çok fazla istisnalar bulunduğunu da vurgulayarak, “Bu girişimlere kimden gelirse gelsin destek veririm. Ancak AK Parti iktidarının böyle bir niyeti olmadığını düşünüyorum” diye konuştu. Yeneroğlu, “Bugün AK Parti, zorba devlet anlayışını üstlenmiş, her gün toplumda kendisi gibi düşünmeyen, inanmayan ve yaşamak istemeyen insanların temel haklarını eziyor. Dolayısıyla bu saatten sonra AK Parti’den özgürlükçü bir tutum beklemek abesle iştigaldir” ifadelerini kullandı.

HDP’li Oluç: Tüm ayrımcılıkları silecek anayasa maddesi yazalım

HDP Grup Başkanvekili Saruhan Oluç da Meclis’te düzenlediği basın toplantısında Türkiye’nin tek sorununun başörtüsü olmadığını ve ayrımcılığa Alevilerin, Kürtlerin, azınlıkların uğradığını kaydetti. Tüm ayrımcılıkları silecek bir anayasa maddesi yazılması çağrısında bulunan Oluç, “Diyelim ki ayrımcılığa uğrayan herkesin sorununu çözmek istiyoruz. Gelin böyle bir madde yazarak farklılıkların eşit ve özgür olduğunu ifade etmiş olalım. Bu anlayışı bir anayasal anlayış haline getirmiş olalım” diye konuştu.

Bu arada bu tartışmalar yaşanırken İYİ Parti’den henüz bu konuda bir açıklama gelmemesi de dikkat çekti. TBMM’de partisinin grup toplantısında konuşan İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, toplantı çıkışında soru sormak isteyen gazetecilerin sorularını almadan Meclis’ten ayrıldı.

“AKP seçmeni başörtüsü için kaygılı”

Siyaset bilimcilere göre, CHP, Cumhur İttifakı’nın muhafazakar seçmene karşı kullanacağı “CHP, başörtüsüne karşı” argümanını elinden almak istedi. Aksoy Araştırma Kurucusu Ertan Aksoy, toplumun şu an gündeminde başörtüsü sorunu olmadığını belirtti ancak kamuoyu araştırmalarında ortaya çıkan bir sonuca dikkat çekti.

Aksoy, “İktidar değişikliği durumunda AKP seçmeninin başörtüsüne yönelik müdahale kaygısı ön plana çıkıyor. Sayın Kılıçdaroğlu, bu kaygıya yönelik mesaj vermek istemiş olabilir” dedi. Aksoy, mesajın yeterince ulaşıp ulaşmadığının ise önümüzdeki günlerde yapılacak ölçümlerle ortaya çıkabileceğini kaydetti. Aksoy, Erdoğan’ın Anayasal düzenleme çağrısı ile ilgili de, “Tam olarak neyi değiştireceğini açıklamadığı için toplumda bir duygu yarattığını düşünmüyorum” diye konuştu.

“CHP yine hayır diyen pozisyonuna düştü”

Sabancı Üniversitesi Öğretim Üyesi Dr. Berk Esen’e göre ise toplumun şu anda başörtüsü ile ilgili bir gündemi yok. Esen, bu nedenle Kılıçdaroğlu’nun hamlesini yanlış bir strateji olarak gördüğünü belirterek, “CHP, türban meselesini genel anlamda özgürlükleri artıracak bir paketin içine madde olarak koyabilirdi. CHP’nin eli böylece daha güçlü olabilirdi” dedi.

Esen, sadece başörtüsü meselesi konuşulunca AKP’ye bir adım atma imkanı tanınmış olduğunu vurgularken, CHP’nin önümüzdeki dönemde yine başörtüsüne karşıymış gibi suçlamalara maruz bırakılacağını dile getirdi. Esen, “Erdoğan’ın bu hamlesiyle CHP yine hayır diyen pozisyonuna düştü” değerlendirmesinde de bulundu.

(Kaynak: DW Türkçe)

Paylaşın

Kılıçdaroğlu İle Erdoğan Arasında ‘Başörtüsü’ Tartışması

Cumhurbaşkanı Erdoğan ile CHP Lideri Kılıçdaroğlu arasında ‘başörtüsü’ tartışması devam ediyor. Erdoğan, Kılıçdaroğlu’nun teklifine ilişkin çağrı yaparak, “Gelin çözümü yasa değil Anayasa düzeyinde sağlayalım” dedi. Kılıçdaroğlu ise, “Senin yasakçı zihniyetine rağmen, özgürlükler getirmeye çalışıyoruz” cevabını verdi.

Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, partisinin TBMM düzenlediği grup toplantısında gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu.

CHP Lideri Kılıçdaroğlu’nun başörtüsü teklifine değinen Erdoğan, “Bugün Türkiye’nin gündeminde başörtüsü diye bir mesele, verdiğimiz mücadele ve yaptığımız düzenlemeler sayesinde, hamdolsun artık kalmamıştır” dedi.

Kılıçdaroğlu’nu hedef alan açıklamalarda bulunan Erdoğan, “Ya Kemal, doğru ol be! Yanına bir iki tane başörtülü bayanı alıp rozet takmakla bu işi çözeceğini mi zannediyorsun? Adam gibi dürüst ol! İstismar siyaseti yaparak milletin karşısına çıkma” ifadelerini kullandı.

Kılıçdaroğlu’na çağrı yapan Erdoğan, “Gelin çözümü yasa değil, Anayasa düzeyinde sağlayalım. 5735 sayılı Anayasa değişikliği teklifini, kamuda çalışmayı da kapsayacak şekilde, aksi yönde düzenleme yapılamayacağı kaydıyla yeniden çıkartalım” diye konuştu.

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın açıklamalarının ardından sosyal medyada paylaşım yapan CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, şu sözlere yer verdi:

“Başörtülü kadınların hak ve özgürlüklerine kavuşması için önerdiğimiz bu kanuni zırhı sen destekle Erdoğan; eğer arkasında yine kurnaz bir ajanda çıkmazsa tabii ki Alevi vatandaşlarımız dahil, hak ve özgürlükler konusunda getireceğiniz öneriye her türlü desteği vermeye hazırız.

Bu kullandığın zehirli dili de artık bırak, çok çirkin bir üslubun var. Türkiye için iyi bir şey yapmaya çalışıyoruz. Senin yasakçı zihniyetine rağmen, özgürlükler getirmeye çalışıyoruz.”

“Yeni Anayasa, yeni Meclis’in işi olacak”

Öte yandan CHP Grup Başkanvekili Özgür Özel’de Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın açıklamasına yanıt verdi. Özgür Özel, şunları söyledi:

“Meclis’e sunduğumuz kanun teklifimiz AKP’de rahatsızlık yarattı. Desteklememek için Anayasa değişikliği önerip başka değişiklikler için fırsat kolluyorlar. Her gün Anayasayı çiğneyen bir anlayışla anayasa değiştirecek halimiz yok. Yeni Anayasa, yeni Meclis’in işi olacak.”

Paylaşın

Kılıçdaroğlu’nun Hamlesi AK Parti’de Alarm Zilleri Çaldırmış!

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun ‘kadınların giyim kuşamını siyasetin tekelinden çıkartmak’ adına kanun teklifi değerlendiren Mehmet Ocaktan, CHP Lideri Kılıçdaroğlu’nun cesur bir hamle yaptığını söyledi.

Karar gazetesi yazarı Mehmet Ocaktan’a göre iktidar cephesinden bu konuda atılacak herhangi bir adım, CHP liderinin hanesine yazılacak.

AKP’nin ana muhalefet partisinin teklifine ‘hayır’ oyu verip kendi teklifini getirebileceğini öne süren Ocaktan, bunu ‘riskli bir yol’ olarak niteleyerek şunları kaydetti:

“(…) Çünkü CHP, ’20 yıldır iktidardalar ama başörtüsü meselesini yasal güvenceye bağlamak akıllarına gelmedi. Ancak biz teklif verince akıllarına geldi’ diyerek seçim meydanlarını inletecektir.

Öyle anlaşılıyor ki bu hamle AK Parti’de alarm zilleri çaldırmış… Parti sözcüsü Ömer Çelik’in dün apar-topar yaptığı açıklamadan anlıyoruz ki Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan bugün başörtüsü konusunda önemli açıklamalar yapacakmış. Bu demektir ki AK Parti, Kılıçdaroğlu’nu izlemeye devam edecek…

2002’de iktidara geldiğinde ‘hukukun üstünlüğü’ özgürlükler ve insan hakları konusunda önemli adımlar atan AK Parti’nin neden şimdi otoriter istikamete dümen kırdığını anlamak ve anlamlandırmak gerçekten mümkün değil.

Mesela 20 yıllık iktidarında başörtüsü meselesini neden yasal bir güvenceye kavuşturmadı? Parlamentoda fazlasıyla sayısal çoğunluğa sahipti, elini tutan mı vardı ki bir kez olsun aklına gelmedi…

Kimse kusura bakmasın, şu saatten sonra bu konuda atılacak her adım Kılıçdaroğlu’nun hanesine yazılacaktır. Galiba esas mesele şu; eğer siyasette makuliyet çizgisini kaybederseniz, çaresiz bir şekilde hep başkalarının peşinden koşmak zorunda kalırsınız.”

Yazının tamamı için TIKLAYIN

Paylaşın

CHP’nin TBMM’ye Sunduğu Başörtüsü Teklifinde Neler Var?

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ve CHP’li milletvekillerinin imzasını taşıyan “Kadınların Yürüttükleri Mesleğin İcrası Kapsamındaki Kılık ve Kıyafeti Giymek Dışında Herhangi Bir Zorlamaya Tabi Tutulamaması Hakkında Kanun Teklifi” Meclis Başkanlığına sunuldu.

Teklifin gerekçesi hem İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi hem de Anayasa’ya dayandırıldı. Gerekçede Türkiye’nin de taraf olduğu İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi’nde insanlık ailesinin bütün üyelerinin eşit ve devredilemez haklara sahip olduğunun belirtildiği vurgulandı. Anayasa’da ise “Herkes, kişiliğine bağlı, dokunulmaz, devredilmez, vazgeçilmez temel hak ve hürriyetlere sahiptir.” ifadesiyle temel hak ve özgürlüklerin güvence altına aldığına işaret edildi.

Demokratik, laik hukuk devletlerinde bireylerin sahip olduğu dini inanç ve kanaat hürriyetinin hiçbir sınırlamaya tabi tutulamayacağı belirtilen teklifte, “Laiklik, din ve vicdan hürriyetini engelleyecek biçimde yorumlanamaz; aksine laiklik din ve vicdan hürriyetinin kullanılmasının teminatıdır.” denildi.

Teklifte ne denildi?

Kadının kıyafetinin; bireylerin yaşam tarzı, inancı ve etnik aidiyetinin siyasetin konusu olmaması gerektiği vurgulanan teklifte, şu ifadelere yer verildi:

“Geçmişte yaşanmış bazı baskıcı uygulamalar toplumsal hafızamızda olumsuz izler bırakmış, ayrıca siyaseten istismar aracı olagelmiştir. Yakın geçmişimizde üniversite öğrencilerinin başörtüsüyle eğitim hakkı engellenmiş, kamuda kadınların başörtülü çalışmasına izin verilmemiştir. Benzer engellemelerin ve yasaklamaların bir daha yaşanmaması için her türlü önlemi almak parlamentonun ve kamu idaresinin görevidir. Genelge, talimat, yönetmelik ya da diğer idari düzenlemeler ve hiyerarşik amirlerinin emirleriyle kadının ne giyeceğine ya da giymeyeceğine yönelik yapılmış zorlamalara son vermek ve kadının kıyafet seçme özgürlüğünü kanuni güvence altına almak için bu teklif hazırlanmıştır. Teklif ile kadınlarımızın Anayasa ile güvence altına alınan kişisel ve mesleki kıyafet özgürlüklerinin korunması öngörülmektedir.”

Teklifte sadece 3 madde var

Üç maddeden oluşan teklife göre, kamu kurum ve kuruluşlarında istihdam edilen ve kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşları ile üst kuruluşlarına bağlı olarak bir mesleği icra eden kadınlar, yürüttükleri mesleğin icrası kapsamında giyilmesi gerekli cübbe, önlük, üniforma dışında kıyafet giymek ya da giymemek gibi temel hak ve özgürlükleri ihlal edecek biçimde herhangi bir zorlamaya tabi tutulamayacak.

Demokrat Parti (DP) Genel Başkanı Gültekin Uysal, Saadet Partisi (SP) Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu ve Gelecek Partisi (GP) Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun başörtüsü konusunda “Evrensel hukuk ilkeleriyle uyum içinde bir kanuni çerçeve oluşturduk. Kadınların giyim kuşamını, siyasetin tekelinden çıkartıyoruz” açıklamasına destek vermişti.

SP Lideri Karamollaoğlu, “Kılıçdaroğlu’nun, kazanımları yasal güvence altına alacak ve keyfi uygulamalara son verecek olan çağrısını kıymetli buluyor ve destekliyoruz” demişti.

DP Lideri Davutoğlu ise, “Kılıçdaroğlu’nun bütün alanlarda başörtü özgürlüğünü yasal teminat altına alma çağrısını toplumsal barış açısından çok değerli buluyorum. Bütün siyasi partileri ve milletvekillerini bu yasa teklifine destek vermeye çağırıyorum” ifadelerini kullanmıştı.

Gültekin Uysal, şu açıklamayı yaptı: “AKP Genel Başkanı Erdoğan istiyor ki CHP başörtüsüne itiraz etsin ki seçimlerde kendisi suistimal edebilsin, ‘ben gidersem özgürlükler kısıtlanır’ diye propaganda yapabilsin! CHP Genel Başkanı Sayın Kılıçdaroğlu, bu teklifi ile şimdi AKP’nin elinden bu argümanı aldı”

Kılıçdaroğu’nun açıklaması

Kılıçdaroğlu, “Türkiye’yi barıştırma yolu zor ve engebeli bir yol. Ve bu yolda hep beraber yürümek zorundayız. Bu yaralardan biri de başörtüsü mevzusu. Burada bizim de yanlışlarımız oldu geçmişte” diyerek, “Ama değişmeyi, öğrenmeyi bildik. Şimdi bir sonraki aşamaya geçme zamanı. Bu meseleyi toplum olarak aşma, geride bırakma zamanı. Konuyu devlet ciddiyetiyle çözme ve siyasetçilerin iki dudağı arasından çıkarma zamanı. Evrensel hukuk ilkeleriyle uyum içinde bir kanuni çerçeve oluşturduk. Kadınların giyim kuşamını, siyasetin tekelinden çıkartıyoruz” ifadelerini kullanmıştı.

Kılıçdaroğlu şöyle devam etmişti:

Bu hakkı yasal güvenceye alacağız. Bunu bir tartışma konusu olmaktan tümüyle çıkartacağız. Yarın itibariyle bu yarayı sonsuza kadar kapatacak adımı atıyoruz. Kanun teklifimizi, grup toplantımızdan hemen sonra Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne sunacağız. Cumhuriyet Halk Partisi grubu eksiksiz, amasız, fakatsız ve yüreklice bu kanun arkasında duracaktır. Sarayın da samimiyet turnusolu bu. Bakalım onların tutumu ne olacak? Türkiye’nin yaralarını bir bir kapatma konusunda yol arkadaşlarım benimle. Türkiye’nin çok kanayan yaralarını kapatma konusunda da. Biz daha cesur olacağız. Bundan en ufak bir şüphem yok. Ve sevgili halkım, bu zor ama zor olduğu kadar da hakiki olan yolculukta sizi de yanında görmek istiyorum.

Paylaşın

Kılıçdaroğlu’ndan Devlet Bahçeli’ye: Kimliğim Şerefimdir

Partisinin TBMM’deki grup toplantısında konuşan CHP Lideri Kılıçdaroğlu, kendisine DNA testi yaptırmasını tavsiye eden Devlet Bahçeli’nin teklifini kabul ederek, “Ama bir şartım var. Birlikte yapacağız, kimin ne olduğu ortaya çıksın” dedi. Kılıçdaroğlu, ‘Kimliğim şerefimdir’ dedi.

Haber Merkezi / Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, partisinin TBMM’deki grup toplantısında gündemi değerlendirdi. Kılıçdaroğlu’nun konuşmasından satırbaşları şöyle:

“Her toplantıya bazen acı haberlerle başlıyoruz. Bir müzisyenimizin öldürülmesi hepimizin yüreğinde derin izler bıraktı. Bir müzisyeni öldürmek, bu kadar kavga, kamplaşma toplumu nereye götürecek? Sevgili gençler, Türkiye’yi barıştırmak istiyorum. Türkiye’de huzur olsun istiyorum. Türkiye’de her genç bu ülkenin caddelerinde, parklarında özgürce gezsin istiyorum.

Her genç istediği müziği dinlesin, yapsın istiyorum. Türkiye’de her genç düşünce özgürlüğüne sahip olsun, siyasetçileri yeri geldiğinde rahatlıkla eleştirebilsin. Özgürlük, huzur yani bu ülkede hangi görüşten, inançtan, kimlikten olursa olsun hep beraber huzur içinde yaşamak istiyoruz. Bunun yolunu açmak istiyorum.

Adaletin olmadığı bir yerde gençlik, üretim, düşünce özgürlüğü, hak-hukuk, devlet olmaz. Devleti inşa edeceğiz, adalet üzerine inşa edeceğiz. Mustafa Kemal Atatürk’ün size emanet ettiği Cumhuriyet’i 100. yılda ikinci yüzyıla giderken o Cumhuriyet’i demokrasi ile taçlandıracağız. Bunun sözünü veriyorum size. En büyük gücüm bu ülkenin gençleri yani sizlersiniz.

7.5 milyon gencimiz ilk kez sandığa gidip oy kullanacak. 7.5 milyon gencin tarihsel bir sorumluluğu var. Ya bir dikta yönetimine kalıcılık sağlayacağız ya da bir dikta yönetimini demokratik yollarla sonlandıracağız. İkincide benimle beraber olmaya hazır mısınız? Hazırsanız beraber çalışacağız. Benim kadar çalışmayabilirsiniz. Onu da anlayışla karşılarım.

Benim sorumluluğum günün 24 saati çalışmaktır. Gençlik kollarının, kadın kollarının sorumluluğu günün 24 saati çalışmaktır. Dokunulmayan insana dokunacağız, uğranılmayan eve uğrayacağız. Onların sorunlarını dinleyeceğiz nasıl çözeceğimizi de anlatacağız. Kavgadan bıktığımızı, saygın bir Türkiye istediğimizi birilerine el avuç açan bir Türkiye değil onuruyla kendi ayakları üzerinde duran bir Türkiye istediğimizi her yerde anlatacağız.

Görevinizin kolay bir görev olmadığını biliyorum, farkındayım. Önünüze engeller çıkarılacak bunun da farkındayım ama sizler Mustafa Kemal Atatürk’ün emanet ettiği Türkiye’nin gençleri her engele aşıp hedefe ulaşma konusunda kararlı ve azimli olmak zorundasınız.

Sesinizi kısmak isteyebilirler onun hazırlıklarını yapıyorlar. Dezenformasyon yasası getirdiler CHP’liler geçen yıl buna karşı çıktı, direndiler ve geri çektiler. Şimdi parlamento açılıyor ilk önce bu yasa teklifini getiriyorlar. Bakın gençler hukuk dediğimiz yapı içinde eğer bir haber yalansa tekzip gönderebiliyorsunuz. Mahkemeden karar amadan bile açıp telefonla gazeteciyle konuşabiliyorsunuz.

Eğer hâlâ yanlış haber yapılıyorsa tazminat davası açabiliyorsunuz. Yani hukukun tanıdığı bütün yolları deneyebilirsiniz. Ama bunun la yetinmiyorlar. Sevgili gençler iki tür medya var şuanda bir, gazetecilerin hakkını veren eleştirel olaylara bakan gerçekleri topluma aktaran, özgürlükçü medya. Burada  gazetecilik yapanlar gerçek anlamda birer gazeteci.

Özgür medyada görev alan ve kalemini satmayan bütün gazetecilere saygılarımızı gönderiyoruz. Kalemini dolayısıyla iradesini satan gazetecilere gazeteci denmez. Onun adına da zaten havuz medyası diyoruz. Havuz medyasının neler yaptığını toplumu nasıl kamplaştırdığını beğenmedikleri insanları nasıl düşman ilan ettiklerini biliyoruz. Yalanın her türlüsünü yazabiliyorlar.

Gençler bir gerçeği bilmenizi isterim, bakın tv kanallara hiçbir ak partili milletvekili çıkıp tartışma programlarına katılamaz: Katılmıyor zaten. Çünkü vicdanlı AK Parti milletvekilleri çıkar doğruyu söylerse diye kaygı içindeler. Onun yerine kimleri çıkarıyorlar? Kalemini satan gazeteci kimlikli insanları çıkarıyorlar. Günün 24 saati altında gazeteci yazıyor hiçbirisi gazeteci değil .Kalemini satan insandan gazeteci olmaz. Nokta. Basın İlan Kurumu, ‘Basın İnfaz Kurumu’na dönüştü.

Havuz medyası her kanaldan besleniyor. En büyük kaynağı beşli çete. Beşli çetenin varlık nedeni havuz medyasıdır. Havuz medyasının varlık sebebi de belli çetedir. O yüzden söylüyorum geliyor gelmekte olan, beşli çeteyi bulacağız ve yakalayacağız onları.

Dezenformasyon yasasını getirmelerinin temel amacı saray ve şürekasının ve onun beslemelerinin yaptığı yolsuzlukları kimse yazmasın diye.

Halk gerçekleri görmesin, toplumun nasıl soyulduğunu kimse görmesin diye ama bizler yapacağız, doğruları söylemeyi temel ilke kabul edeceğiz.

‘Türkiye’nin bu hale gelmesi dış güçler yüzünden’ deniliyor. Devleti yöneten iktidara ‘Peki siz neredeydiniz?’ diye sorun. Demek ki ülkeyi yönetemiyorsunuz. ‘Son mermiyi de ekonomiye sıkmışlar’ dedi. Şu akla bakar mısınız? Devleti yönetemediklerini itiraf ediyorlar. Eskiden hep CHP’yi suçlarlardı. Şimdi artık baktılar halkta inanmıyor… Geniş kitlelerin doğrularını bilmesini istemiyorlar.

“Kimliğim şerefimdir”

Kılıçdaroğlu bugün kendisine DNA testi yaptırmasını tavsiye eden Devlet Bahçeli’nin teklifini kabul etti. Kılıçdaroğlu, “Ama bir şartım var. Birlikte yapacağız, kimin ne olduğu ortaya çıksın” dedi. Kılıçdaroğlu, ‘Kimliğim şerefimdir’ ifadelerini kullandı.

Paylaşın

DP Lideri Uysal’dan Kılıçdaroğlu’nun ‘Başörtüsü’ Açıklamasına Destek

Demokrat Parti Lideri Gültekin Uysal, CHP Lideri Kılıçdaroğlu’nun başörtüsü konusunda “Evrensel hukuk ilkeleriyle uyum içinde bir kanuni çerçeve oluşturduk. Kadınların giyim kuşamını, siyasetin tekelinden çıkartıyoruz” açıklamasına destek verdi.

Haber Merkezi / Demokrat Parti (DP) Genel Başkanı Gültekin Uysal, sosyal medya hesabı üzerinden yaptığı açıklama ile CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu’nun bu gece yaptığı, “Kadınların giyim kuşamını siyasetin tekelinden çıkartıyoruz. Bu hakkı yasal güvenceye alacağız. Bunu bir tartışma konusu olmaktan tümüyle çıkartacağız. Yarın itibari ile bu yarayı sonsuza kadar kapatacak adımı atıyoruz. Kanun teklifimizi grup toplantımızdan hemen sonra TBMM’ye sunacağız” sözlerine destek verdi.

Gültekin Uysal, Kılıçdaroğlu’nun mesajını alıntılayarak şu açıklamayı yaptı:

“AKP Genel Başkanı Erdoğan istiyor ki CHP başörtüsüne itiraz etsin ki seçimlerde kendisi suistimal edebilsin, ‘ben gidersem özgürlükler kısıtlanır’ diye propaganda yapabilsin! CHP Genel Başkanı Sayın Kılıçdaroğlu, bu teklifi ile şimdi AKP’nin elinden bu argümanı aldı”

Saadet Partisi (SP) Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu ve Gelecek Partisi (GP) Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun başörtüsü konusunda “Evrensel hukuk ilkeleriyle uyum içinde bir kanuni çerçeve oluşturduk. Kadınların giyim kuşamını, siyasetin tekelinden çıkartıyoruz” açıklamasına destek vermişti.

SP Lideri Karamollaoğlu, “Kılıçdaroğlu’nun, kazanımları yasal güvence altına alacak ve keyfi uygulamalara son verecek olan çağrısını kıymetli buluyor ve destekliyoruz” demişti.

DP Lideri Davutoğlu ise, “Kılıçdaroğlu’nun bütün alanlarda başörtü özgürlüğünü yasal teminat altına alma çağrısını toplumsal barış açısından çok değerli buluyorum. Bütün siyasi partileri ve milletvekillerini bu yasa teklifine destek vermeye çağırıyorum” ifadelerini kullanmıştı.

Kılıçdaroğu’nun açıklaması

Kılıçdaroğlu, “Türkiye’yi barıştırma yolu zor ve engebeli bir yol. Ve bu yolda hep beraber yürümek zorundayız. Bu yaralardan biri de başörtüsü mevzusu. Burada bizim de yanlışlarımız oldu geçmişte” diyerek, “Ama değişmeyi, öğrenmeyi bildik. Şimdi bir sonraki aşamaya geçme zamanı. Bu meseleyi toplum olarak aşma, geride bırakma zamanı. Konuyu devlet ciddiyetiyle çözme ve siyasetçilerin iki dudağı arasından çıkarma zamanı. Evrensel hukuk ilkeleriyle uyum içinde bir kanuni çerçeve oluşturduk. Kadınların giyim kuşamını, siyasetin tekelinden çıkartıyoruz” ifadelerini kullanmıştı.

Kılıçdaroğlu şöyle devam etmişti:

Bu hakkı yasal güvenceye alacağız. Bunu bir tartışma konusu olmaktan tümüyle çıkartacağız. Yarın itibariyle bu yarayı sonsuza kadar kapatacak adımı atıyoruz. Kanun teklifimizi, grup toplantımızdan hemen sonra Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne sunacağız. Cumhuriyet Halk Partisi grubu eksiksiz, amasız, fakatsız ve yüreklice bu kanun arkasında duracaktır. Sarayın da samimiyet turnusolu bu. Bakalım onların tutumu ne olacak? Türkiye’nin yaralarını bir bir kapatma konusunda yol arkadaşlarım benimle. Türkiye’nin çok kanayan yaralarını kapatma konusunda da. Biz daha cesur olacağız. Bundan en ufak bir şüphem yok. Ve sevgili halkım, bu zor ama zor olduğu kadar da hakiki olan yolculukta sizi de yanında görmek istiyorum.

Paylaşın