CHP Lideri Kılıçdaroğlu ‘Başörtüsü’ Tartışmasına Noktayı Koydu

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, başörtüsü kanun teklifine, ‘anayasa değişikliği’ ile cevap veren AK Parti Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a sosyal medya üzerinde ‘Bu konu kapanmıştır’ yanıtını verdi. 

Bir dizi ziyaret için ABD’de bulunan CHP Lideri Kılıçdaroğlu, sosyal medya hesabı üzerinden bir video mesaj paylaştı. Kılıçdaroğlu, “Burası New York, Manhattan. ABD’nin en pahalı iş muhiti… Tanıdığım bir ailenin gökdelenine “hayırlı olsuna” geldim. Erdoğan kim, anayasa, aile kim… Onunla ne aile konuşulur ne anayasa. Bu konu kapanmıştır. diyerek başörtüsü kanun teklifini hatırlattı.

TÜRGEV ve Ensar Vakfı ortaklığı ile kurulan Türken’in inşa ettiği Manhattan’da yer alan bina önünde konuşan Kılıçdaroğlu şunları söyledi:

“Duydum ki birileri senin siyasal rehinen kalsın diye benim yaptığım öneriyi yine kabul etmemiş yan çizmiş. Anayasa ile aileyi korumaktan bahsetmişsin. Eğer bir aile konuşulacaksa konuşulacak yer burası. Senin ailen burada. Burası New York’un en pahalı yeri Manhattan. Bu da ailenin yaptırdığı gökdelen. Oğlunun kızına gönderdiği paralarla bu gökdelen yapıldı. Yapılmaya devam ediliyor. Sevgili Erdoğan aileyi konuşmak istiyorsan ve gerçekten samimiysen gel buradan başlayalım” ifadelerini kullandı.

CHP’nin kanun teklifinde ne var?

Kılıçdaroğlu ve CHP’li milletvekillerinin imzasını taşıyan “Kadınların Yürüttükleri Mesleğin İcrası Kapsamındaki Kılık ve Kıyafeti Giymek Dışında Herhangi Bir Zorlamaya Tabi Tutulamaması Hakkında Kanun Teklifi” Meclis Başkanlığına sunulmuştu

Kadının kıyafetinin; bireylerin yaşam tarzı, inancı ve etnik aidiyetinin siyasetin konusu olmaması gerektiği vurgulanan teklifte, şu ifadelere yer verilmişti:

“Geçmişte yaşanmış bazı baskıcı uygulamalar toplumsal hafızamızda olumsuz izler bırakmış, ayrıca siyaseten istismar aracı olagelmiştir. Yakın geçmişimizde üniversite öğrencilerinin başörtüsüyle eğitim hakkı engellenmiş, kamuda kadınların başörtülü çalışmasına izin verilmemiştir. Benzer engellemelerin ve yasaklamaların bir daha yaşanmaması için her türlü önlemi almak parlamentonun ve kamu idaresinin görevidir. Genelge, talimat, yönetmelik ya da diğer idari düzenlemeler ve hiyerarşik amirlerinin emirleriyle kadının ne giyeceğine ya da giymeyeceğine yönelik yapılmış zorlamalara son vermek ve kadının kıyafet seçme özgürlüğünü kanuni güvence altına almak için bu teklif hazırlanmıştır. Teklif ile kadınlarımızın Anayasa ile güvence altına alınan kişisel ve mesleki kıyafet özgürlüklerinin korunması öngörülmektedir.”

Teklifte sadece 3 madde var

Üç maddeden oluşan teklife göre, kamu kurum ve kuruluşlarında istihdam edilen ve kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşları ile üst kuruluşlarına bağlı olarak bir mesleği icra eden kadınlar, yürüttükleri mesleğin icrası kapsamında giyilmesi gerekli cübbe, önlük, üniforma dışında kıyafet giymek ya da giymemek gibi temel hak ve özgürlükleri ihlal edecek biçimde herhangi bir zorlamaya tabi tutulamayacak.

Paylaşın

Mehmet Ali Çelebi, AK Parti’ye Katıldı

2018 genel seçimlerinde milletvekili seçildiği Cumhuriyet Halk Partisi’nden (CHP) ayrıldıktan sonra geçtiği Memleket Partisi’nden de istifa eden Bağımsız İzmir Milletvekili Mehmet Ali Çelebi, Adalet ve Kalkınma Partisi’ne (AK Parti) katıldığını duyurdu.

Haber Merkezi / Mehmet Ali Çelebi, son dönemlerde AK Parti’nin terörle mücadele politikalarına verdiği destekle biliniyordu. Uzun süredir kulislerde Çelebi’nin AK Parti’ye geçeceği konuşuluyordu.

Mehmet Ali Çelebi’nin AK Parti’ye katılmasıyla birlikte AK Parti’nin parlamentodaki sandalye sayısı 287’ye yükseldi.

Çelebi, sosyal medya üzerinden yaptığı açıklamada şu ifadelere yer verdi:

Türk Silahlı Kuvvetleri’nin namuslu ellerinde yetişen asker kökenli bir milletvekili olarak yol haritamı çizen şehitlerimiz ve beni bugünlere getiren aziz milletimizdir. Açıktan tarafım. PKK-Öcalan severlerin hoş görüldüğü denklemlerde olmam düşünülemez! Vatan ve millet bütünlüğümüzü, -FETÖ, PKK terör örgütleriyle kararlı mücadeleyi, -Milli konuları (Mavi Vatan, S400, Kıbrıs, Azerbaycan, Sözde Soykırım, Tezkereler, Savunma Sanayisi) önceleyen siyasi anlayışımın gereği olarak; Kimsesizlerin kimsesi Cumhuriyetimizin neferi, Atatürk’ün askeri, Türk Milletinin sesi olarak yoluma Cumhur ittifakı çatısı altında AK Parti’de devam edeceğim. Kurulan yeni dünya düzeninde bölgemizdeki EGEMENLİK mücadelemiz akamete uğramadan devam etmelidir.

Davet ederek şahsımı onurlandıran Sn. Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’a şükranlarımı sunuyorum. Halkımızın dertlerine çareler üretmek için bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da çok çalışmaya devam edeceğim. Özellikle Kahraman Güvenlik Güçlerimizin, şehit aileleri ve gazilerimizin hak ve hukukuna yönelik düzenlemeler için katkı sunacağım. Mücadelemiz, dirayetimiz, direncimiz, inancımız mensubiyetinden gurur duyduğumuz Türk Milletinin var oluş gayesine hizmet, Türkiye’nin tarihsel devamlılığına sonuna kadar destektir.”

Mehmet Ali Çelebi kimdir?

Bağımsız İzmir Milletvekili Mehmet Ali Çelebi, Ergenekon Davası sanıkları arasında yer almasıyla tanınmıştı. 2003 yılında İzmir Maltepe Askeri Lisesi’nden birincilikle mezun olan Çelebi, 2007’de Kara Harp Okulu’nu dördüncülükle bitirdi.

18 Eylül 2008 tarihinde Ergenekon Davası kapsamında “terör örgütü üyesi olmak” suçlamasıyla gözaltına alınıp tutuklandı ve 16.5 yıl hapis cezasına çarptırıldı. 41 ay cezaevinde kalan Çelebi, davada sahte delillerin üretildiğinin bilirkişi raporlarıyla kanıtlanmasının ardından 2014 yılında tahliye oldu.

Türk Silahlı Kuvvetleri’den istifa eden Çelebi, siyasete atıldı. CHP’nin 35’inci Olağan Kurultayında 378 oy alarak Parti Meclisi’ne girdi. Şubat 2018’deki kurultayda da Parti Meclisi’ne seçilen Çelebi, 2018 Genel Seçimleri’nde CHP’den İzmir Milletvekili seçilerek TBMM’ye girdi.

2018 seçiminde Cumhurbaşkanı adayı olan Muharrem İnce’nin CHP’den ayrıldıktan sonra kurduğu Memleket Partisi’ne katılan Mehmet Ali Çelebi, 25 Şubat 2022’de Memleket Partisi’nden istifa ettiğini açıkladı.

Eski CHP milletvekili ve gazeteci Barış Yarkadaş, ağustos ayında Çelebi’nin AK Partili yetkililerle görüştüğünü ve AK Parti’ye katılacağını iddia etmişti. Yoluna bağımsız milletvekili olarak devam edeceğini açıklayan Çelebi, “Siyaseti bıraksam da 6+1 değil Cumhur ittifakı derim!” diyerek iktidara destek açıklamalarında bulunmuştu.

Paylaşın

Kılıçdaroğlu: Partizan Siyaseti Ortadan Kaldıracağız

CHP Lideri Kılıçdaroğlu, “Yapısal değişiklikle ekonomiyi toparlarken; partizan siyaseti de ortadan kaldıracağız. Üzerinde tepinilen fay hatlarını kırmamız gerek. Şu an siyasal ortamımız yoksul siyasetçi için elverişli. Bu siyasetçiler istismarla yükselebiliyorlar. Yükselince mafyaları çeteleri getirebiliyorlar. Son 20 seneden bahsetmiyorum, Atatürk’ten sonra hep böyle oldu.” dedi ve ekledi:

“Erdoğan bu dönemlerin sonucu. Türkiye hep krize girdi ve sonuç hep hüsran. Çünkü sistem hep yeni sorunlara imkan sağlıyor. Bunu sonsuza kadar ortadan kaldırabiliriz. Yeni bir siyasi ve ekonomik vizyona ihtiyacımız var.”

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ABD ziyaret devam ederken Halk TV canlı yayınına bağlandı. İrfan Değirmenci’nin sorularını yanıtlayan Kılıçdaroğlu, şunları söyledi:

“İktidarı devraldığımızda ki Allah nasip ederse alacağız. Ülkeyi bu krizden çıkaracağız. Üstelik hızla çıkaracağız. Mesele şu ki… Türkiye hep krizi girdi, acı reçetelerle karşı karşıya kaldı. Sonradan yeni döngülere girdi. Sonuç hep aynı oldu.

İlan edeceğimiz yapısal değişiklikle ekonomiyi toparlarken; partizan siyaseti de ortadan kaldıracağız. Üzerinde tepinilen fay hatlarını kırmamız gerek. Şu an siyasal ortamımız yoksul siyasetçi için elverişli. Bu siyasetçiler istismarla yükselebiliyorlar. Yükselince mafyaları çeteleri getirebiliyorlar. Son 20 seneden bahsetmiyorum, Atatürk’ten sonra hep böyle oldu. Erdoğan bu dönemlerin sonucu.

Türkiye hep krize girdi ve sonuç hep hüsran. Çünkü sistem hep yeni sorunlara imkan sağlıyor. Bunu sonsuza kadar ortadan kaldırabiliriz. Yeni bir siyasi ve ekonomik vizyona ihtiyacımız var. Bütünüyle siyasal kültürümüzü değiştirmekten bahsediyorum. Kapsayıcı bir siyasetten bahsediyorum.

Seyahatimde hiç bir siyasi görüşme olmayacak. Kurmaylarım şaşırdı. Bu yolculuk ilk durak. Almanya ve İngiltere’de de çok değerli insanlarla buluşacağım.”

Paylaşın

Vatandaşların Bankalara Borcu 5 Ayda 225 Milyar Lira Arttı

Yurttaşların bankalara olan borcunun 16-23 Eylül haftasında 16,5 milyar lira arttığı, bu borcun son 5 ayda ise 225 milyar TL arttığı belirtildi. Bireysel kredi borcunu ödeyemeyenlerin sayısının 659 bini, kredi kartı borcunu ödeyemeyenlerin sayısının ise 538 bini geçtiği, 4 milyon 144 bin 303 kişinin borcunu ödeyemediği için yasal takipte olduğu ifade edildi.

Öte yandan bankacılık sektörü bu yılın ilk 8 ayında net kârını geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 420,5 artırarak 252,2 milyar TL’ye çıkardı. Kamu bankalarının kârı da önceki yıla göre yüzde 509,7, diğer bankaların kârı ise yüzde 394,1 artarak rekor kırdı.

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Manisa Milletvekili Bekir Başevirgen, iktidarın ekonomi politikalarını eleştirdi ve yurttaşların artan borç yüküne ilişkin verileri paylaştı. “Kredi kartı ve tüketici kredisi borçları nedeniyle bu yıl ocak-ağustos döneminde bankalara ödenen faiz 112,2 milyar TL oldu” diyen Başevirgen, “Ödenen faiz tutarı ise geçen yılın aynı dönemine göre 38 milyar TL arttı” bilgisini paylaştı.

Borçlara ilişkin detayları paylaşan Başevirgen, “Bireylerin bankalara ve finansman şirketlerine olan borcu, takiptekiler de dahil bir trilyon 337 milyar TL’ye yükseldi. Bunun 993 milyar TL’si bireysel kredilerinden, 345 milyar TL’si de kredi kartı borçlarından kaynaklanıyor. Son hafta tüketici kredilerinde 7,7 milyar TL, kredi kartı borçlarında ise 8,8 milyar TL artış yaşandı” dedi.

Sözcü’den Cem Yıldırım’ın haberine göre 36 milyon 362 bin kişinin kredi borcu olduğunu ifade eden Başevirgen, “Türkiye’de 25 milyon hane olduğu düşünüldüğünde her 100 haneden 70’i krediyle yaşıyor. Borç artık döndürülemez hale geldi” dedi.

‘Bankaların karı rekor kırdı’

Artan enflasyon ve hayat pahalılığı nedeniyle emeğiyle yaşayanlar bankalara yönelirken, CHP’li Başevirgen de bankaların altın çağını yaşadığını söyledi. Başevirgen, “Bankacılık sektörü bu yılın ilk 8 ayında net kârını geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 420,5 artırarak 252,2 milyar TL’ye çıkardı. Kamu bankalarının kârı da önceki yıla göre yüzde 509,7, diğer bankaların kârı ise yüzde 394,1 artarak rekor kırdı” diye konuştu.

Yurttaşların bankalara olan borcunun 16-23 Eylül haftasında 16,5 milyar lira arttığını kaydeden Bekir Başevirgen, bu borcun son 5 ayda ise 225 milyar TL arttığını belirtti. Bireysel kredi borcunu ödeyemeyenlerin sayısının 659 bini, kredi kartı borcunu ödeyemeyenlerin sayısının ise 538 bini geçtiğini söyleyen Başevirgen, 4 milyon 144 bin 303 kişinin borcunu ödeyemediği için yasal takipte olduğunu ifade etti.

Paylaşın

Dikkat Çeken Çalışma: Asgari Ücret Arttı, Alım Gücü Eridi

Cumhuriyet Halk Partisi’nin (CHP) İşçi Sendikaları, Esnaf – Sanatkâr ve Sivil Toplum Kuruluşlarından Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Veli Ağbaba, asgari ücretlinin alım gücünün ne şekilde tükendiğini ortaya koyan bir çalışmaya imza attı. Ağbaba’nın çalışmasına göre, 5 bin 500 TL asgari ücret, sene başındaki 4 bin 253 TL asgari ücretin gerisinde kaldı.

AK Parti’nin kötü ekonomi yönetimi nedeniyle dar gelirli vatandaşın aç kaldığını bildiren Ağbaba, temel tüketim malzemelerinin yıl içerisindeki fiyatlarını kıyasladı.

Birgün’den Hüseyin Şimşek’in aktardığına göre, Ağbaba, çalışmasında, “AKP’li Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, enflasyonun önce yaz aylarında düşeceğini söylerken şimdi de enflasyonda kalıcı düşüşün yeni yılda gerçekleşeceğini iddia etti. Erdoğan, daha önce de ‘Yaz aylarında fiyatlar aşağı inecek’ dedi ama fiyatlar neredeyse ikiye katlandı. Haziran ayında asgari ücrete ikinci zam yapılmasına rağmen asgari ücretin alım gücü ocak ayında 4 bin 253 TL asgari ücretin kat be kat altında kaldı” dedi.

Ürün bazında karşılaştırmalara da imza atarak alım gücündeki kayıpları özetleyen Ağbaba, çalışmasını şöyle sürdürdü:

Nohutta 46 kilo kayıp

“Ekim ayında asgari ücretlinin alım gücü ocak ayına göre patateste 283 kilo, domateste 140 kilo, kuru soğanda ise 130 kilo azaldı. Ekim ayında temel bakliyat ürünlerinde alım gücü ocak ayına göre dibi gördü. Asgari ücretlinin sofrasındaki temel bakliyat ürünlerinde ocak ayına göre kaybı 182 kiloya kadar yükseldi. 4 bin 253 TL asgari ücretle ocak ayında 287 kilo pirinç alabilen asgari ücretli, ekim ayında 5 bin 500 TL asgari ücretle 161 kiloya kadar alabiliyor. Bulgurda ise 5 bin 500 TL asgari ücretin 4 bin 253 TL asgari ücrete göre kaybı 182 kilo, nohutta 46 kilo, kuru fasulyede ise 41 kilo oldu.

314 yumurta eksildi

“Ocak ayında 4 bin 253 TL asgari ücretle 2 bin 933 adet yumurta alınabilirken ekim ayında asgari ücretlinin yumurtadaki toplam alım gücü 2 bin 619 adete geriledi. Asgari ücretlinin ocak ayına göre yumurtadaki kaybı 314 adet oldu. Bir diğer temel besin maddesi olan makarnadaki kayıp ise 262 paket oldu. 4 bin 253 TL asgari ücretle ocak ayında 773 paket makarna alabilen asgari ücretli ekim ayındaki alım gücü 511 pakete geriledi.”

“Hazine ve Maliye Bakanı Nurettin Nebati’nin kendisinin dahi anlamadığı bu yepyeni ekonomi modelinin dar gelirlilere getirdiği tek şey açlık ve yoksulluk oldu. Asgari ücrete bu yıl iki kez zam yapılmasına rağmen asgari ücret, eylül ayı itibariyle 7 bin 500 TL’ye yükselen ortalama açlık sınırının 2 bin TL altında kaldı. Nebati, ‘Enflasyon gerileyecek, gıda fiyatları ucuzlayacak’ dedi ama asgari ücretlinin kaybı 10 ay öncesine göre kat be kat arttı. Bu gidişle de bu modelin getireceği tek şey açlıktan ve yoksulluktan başka bir şey olmayacaktır. Asgari ücretlinin alım gücü her geçen ay azalmaya devam edecektir.”

Paylaşın

‘Altılı Masa’da Taban Kapma Yarışı Mı Başladı?

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun başörtüsü çıkışına Altılı Masanın ortaklarından Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu ve Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu’ndan destek gelirken, DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan da İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener gibi destek vermemişti.

Kısa Dalga’dan Mahmut Aydın’ın haberine göre, Ankara’da, CHP Lideri Kılıçdaroğlu’nun “milliyetçi-muhafazakar” tabana mesaj veren çıkışlarına İYİ Parti Lideri Akşener’in de “CHP tabanına” seslenerek cevap verdiği konuşuluyor.

CHP Lideri Kılıçdaroğlu’nun İzmir’de partisinin grup toplantısında, “Şunu da artık bilmek zorundayım; siz gerçekten benimle birlikte misiniz? Bazılarınızın sesi çıkmıyor, bazılarınızın da isteyerek veya istemeyerek zarar verdiğini de görüyorum. Artık karar verin. Bu halk düşmanlarını beraber yenecek miyiz, yenmeyecek miyiz?” Çıkışından sonra 6’lı masada sular durulmuyor.

6’lı masanın 2. tur görüşmelerinden sonra yaşanan gelişmeler CHP ve İYİ Parti arasındaki krizin henüz bitmediğini gösteriyor.

Kılıçdaroğlu’nun mesajları

CHP Lideri Kılıçdaroğlu’nun önce eski ülkücülerle bir toplantı yapması ve “bozkurt Kemal” sloganları ile karşılanması, ardından şaibeli bir helikopter kazasında ölen Muhsin Yazıcıoğlu’nun oğlu Furkan Yazıcıoğlu ile görüşmesi İYİ Parti kurmaylarınca dikkatle izlendi. Kılıçdaroğlu’nun başörtüsü çıkışı ise iki partinin arasındaki mesafeyi su yüzüne çıkardı. Kılıçdaroğlu’nun başörtüsünü yasal zemine oturtmak için yasa teklifi vereceklerini açıkladığı videoda önünde bir tespih ve Türkçülüğün Esasları adlı kitabın bulunması İYİ Parti kurmaylarını harekete geçirdi.

İYİ Parti’nin Mesajları

İYİ Parti Lideri Akşener’in, partisinin TBMM Grup Toplantısı’nda, Kılıçdaroğlu’nun baş örtüsü çıkışına hiç değinmeyip AK Parti’nin ekonomi ve dış politikaları ile sansür yasası olarak bilinen “dezenformasyon yasası”nı eleştirmesi “CHP tabanında baş örtüsü tartışması yaşanırken partideki laik kesime mesaj” olarak değerlendirildi. Akşener’in CHP tabanının gazetesi olarak bilinen Sözcü Gazetesi’nde baş örtüsüyle ilgile soruya “kabuk bağlayan yaraları değil kanayan yaraları konuşmasının zamanı” yanıtını vererek, ekonomik krize dikkat çekmesi de doğrudan CHP tabanına verilen bir mesaj sayıldı. İYİ Parti’nin 12 Eylül’de idam edilen ve Balgat katliamı sanığı olarak bilinen Mustafa Pehlivanoğlu’nun ölüm yıldönümünde mesaj yayınlaması da İYİ Parti’nin milliyetçi tabana mesajı olarak algılandı.

Gelecek ve Saadet desteği

Kılıçdaroğlu’nun baş örtüsü çıkışına 6’lı masanın ortaklarından Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu ve Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu’ndan destek gelirken, DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan da İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener gibi destek vermedi.

CHP’yi destekleyen bazı gazeteciler ve kanaat önderleri de Kılıçdaroğlu’nun açıklamasına tepki gösterdi.

Bu arada Kılıçdaroğlu’nun başörtüsüne yasal zemin sağlamayı amaçlayan yasa teklifini, kongre sürecine giren Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu’nun kongrede elini rahatlatmak için açıkladığı görüşü de dillendiriliyor.

Kriz nasıl başlamıştı?

CHP Lideri Kılıçdaroğlu’nun “benimle birlikte misiniz?” Çıkışından sonra adları cumhurbaşkanlığı adaylığı için tartışılan İstanbul Büyükşehir Belediyesi Başkanı Ekrem İmamoğlu ve Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş, twitter’dan açıklama yaparak Kılıçdaroğlu’nun “yanında” olduklarını bildirdi.

İYİ Parti Lideri Akşener de CHP’li İzmit Belediyesinin töreninde yaptığı konuşmada, CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu’na ölene kadar şükranlık duyacağını ifade ederek “Partili Cumhurbaşkanlığı’nın yerine güçlendirilmiş parlamenter sistem adına mücadele ederek bunu konuşarak yaptığımız son seçimdir. Bu seçimi almak zorundayız” dedi.

Akşener, Habertürk Tv’de gazeteci Fatih Altaylı’ın Kılıçdaroğlu’nun cumhurbaşkanlığı adaylığı konusundaki sorusunu yanıtlarken “noter görevimiz yok cumhurbaşkanı adayını 6’lı masa belirler. Kemal bey ‘adayı 6’lı masa belirleyecek’ diyerek kendisini bağladı” açıklamasında bulundu. Akşener’in, “seçilebilecek aday” vurgusu ile İmamoğlu ve Yavaş’ın adını gündeme getirmesi CHP’de rahatsızlık yarattı.

CHP Lideri Kılıçdaroğlu, Akşener ile aralarında bir kriz bulunmadığını ve Akşener’in daha önce mutabık kaldıkları konularda açıklama yaptığını belirterek, cumhurbaşkanı adayını 6’lı masanın belirleyeceği yolundaki görüşünü yineledi.

Paylaşın

Vatandaşlar, SGK’nın Karşılamadığı İlaçlara 6,2 Milyar Lira Ödedi

Geçen yıl, Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) tarafından karşılanmadığı için geri ödenmeyen ilaçlara vatandaşlar kendi bütçesinde 6 milyar 220 milyon TL ödedi. Bu tutar 2019’da 2 milyar 980 milyon TL idi.

Söz konusu veriyi paylaşan Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Ankara Milletvekili ve Eczacı Gamze Taşcıer, “2019 yılında her 100 kutudan 3,6’sı geri ödeme kapsamında değilken, 2021’de bu oran yüzde 55 artışla 5,6’ya yükseldi. Geçtiğimiz yıl, geri ödenmeyen ilaçlar için vatandaşın kendi cebinden yaptığı ilaç harcaması 6 milyar 220 milyon TL oldu. Bu tutar 2019’da 2 milyar 980 milyon TL idi” dedi.

Geri ödeme kapsamında olmayan ilaçların ortalama fiyatı, geri ödemede olanlara kıyasla yaklaşık 3 kat daha pahalıyken; bu durum, yurttaşların ilaçların için daha fazla ödeme yapmasına neden oluyor.

Sözcü’den Başak Kaya’nın haberine göre “Vatandaş hastaneye adım attığından itibaren ilaç, reçete, muayene katılım payı, eşdeğer ilaç farkı gibi 15 kalemde yine kendi cebinden ödeme yapıyor” diyen Taşçıer de “Ekonomiyi batırdıkları gibi SGK’yı da batırdıkları için cepten yapılan harcama yıldan yıla artıyor” ifadelerini kullandı.

‘Euro kuru ile reel kur arasındaki makas açıldıkça ilaçlar yok oluyor’

Konu hakkında açıklamalarda bulunan Tüm Eczacı İşverenler Sendikası (TEİS) Genel Başkanı Nurten Saydan da “İlaç yokluğu, vatandaşın ödediği katılım ve fark ücretleri çekilmez bir hal aldı. Euro kuru ile reel kur arasındaki makas açıldıkça ilaçlar yok oluyor” diye konuştu.

İlaç üretim maliyetlerindeki artışa dikkat çeken Nurten Saydan, ilaç endüstrisinin ithalata olan bağımlılığına da işaret etti. Saydan, “Çocuk şuruplarının bulunmama nedeni cam şişe maliyetlerindeki artış. İlaç ham maddelerinin yüzde 98’i ithal ve en temel antibiyotik bile bulunamıyor. Diyabet, ağrı kesici, antibiyotik, tansiyon, çocuk şurupları, antidepresan, tüp bebek, epilepsi, kanser gibi birçok alanda ciddi anlamda sıkıntı var. Bazı ilaçların eş değeri de yok” şeklinde konuştu.

Paylaşın

Kılıçdaroğlu’ndan Erdoğan’a: Zorbasın, Gaddarsın

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, başörtüsü tartışmasında Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın “Aile filan hepsi bu işin içinde. Öyle bir şey yapıyoruz ki hadi bakalım görelim seni. Bu işte ne kadar samimisin, değilsin; bunu burada göreceğiz” sözlerine Twitter üzerinden yanıt verdi.

Kılıçdaroğlu “Beklediğim gibi Erdoğan, başörtülü kadınları rehine olarak elinde tutabilmek için konuyu alakasız yerlere taşıdın. Samimi değilsin. Zorbasın. Milletimiz görsün istedim ve sen gösterdin. Sen kim ‘Özgürlükçü Anayasa’ kim. Sen yasakçısın, sen gaddarsın. Asla şaşırtmazsın” dedi. Kılıçdaroğlu şöyle devam etti;

“Benimle misiniz” diye seslendiğimde, elbette bu kanun teklifimin sadece başlangıç olduğunu bilerek seslendim. Daha büyük meseleler de var ve yürekli bir şekilde çözümler getireceğiz hepsine. Tekrar ediyorum, yürekli bir şekilde çözeceğiz.

“Ben siyasi ikbal düşünecek değilim. Ben siyasal hayatımın sonunda, miras olarak ardımda barışık bir Türkiye bırakacağım. Enerjisini dünya ile rekabet için harcayan bir Türkiye bırakacağım. Bu riski almak zorundayım. Başarılı olur muyum bilmiyorum… Ama deneyeceğim.

“İstanbul’un düşman işgalinden kurtuluşunun 99. yıldönümünde; Büyük Önderimiz Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve yol arkadaşlarını minnetle, şehitlerimizi rahmetle anıyor, kurtuluş coşkusu yaşayan İstanbul halkını sevgi ve saygıyla selamlıyorum. Geldikleri gibi gittiler!

“Başörtülü kadınların hak ve özgürlüklerine kavuşması için önerdiğimiz bu kanuni zırhı sen destekle Erdoğan; eğer arkasında yine kurnaz bir ajanda çıkmazsa tabii ki Alevi vatandaşlarımız dahil, hak ve özgürlükler konusunda getireceğiniz öneriye her türlü desteği vermeye hazırız

“Bu kullandığın zehirli dili de artık bırak, çok çirkin bir üslubun var. Türkiye için iyi bir şey yapmaya çalışıyoruz. Senin yasakçı zihniyetine rağmen, özgürlükler getirmeye çalışıyoruz.”

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Avrupa Siyasi Topluluğu’nun ilk toplantısı için gittiği Çek Cumhuriyeti’nin başkenti Prag’dan dönüşte yaptığı açıklamada, Aslında Kılıçdaroğlu’nun ortaya attığı bu tez, siyaseti ne kadar bilmediğini, kendisinin bir siyaset fukarası olduğunu gösteriyor. Bir defa ortada şu anda yasal bir düzenlemeyi gerektirecek bir durum yok ki. Şu anda bu haliyle kızlarımız üniversiteye, ortaöğretime gidebiliyor mu, polis olabiliyor mu, asker olabiliyor mu? Evet. Bütün bunlar şu anda var mı? Var. Şimdi böyle bir durum ortadayken, bayram değil seyran değil, nereden çıktı bu iş?” demişti.

‘Aile falan hepsi bu işin içinde’

Erdoğan ayrıca “O zaman gel bunu Anayasa’ya alalım ki bundan sonra kimse bu işin üzerinde oynayamasın. Hemen ne yaptılar? Onun malum bir adamı var. “Desteklemeyeceğiz” dedi. Bunu söylemeye başladılar. Öyle de olsa şu anda ben çalışmayı başlattım. Adalet Bakanımın riyasetinde şu an itibarıyla gerek Bekir Bey gerek Anayasa Komisyonu Başkanım, Adalet Komisyonu Başkanım, onlar şu anda bu çalışmayı yapıyorlar. “Yanınıza milletvekili arkadaşlarımızı, MYK’den arkadaşlarımızı da alın çalışmayı hazırlayın” dedim. Devlet Bey’le de görüştüm bu konuyu. İnşallah bu işi hemen Meclis’e sunalım. Tabii ne olacak sunacağız? Anayasa değişikliği olarak. İnşallah arkadaşlar güzel bir hazırlık yapacaklar ve bu hazırlığı da Meclis’e sunacağız” ifadelerini kullanmıştı.

Erdoğan şöyle devam etmişti;

“Aile kavramı bizim olmazsa olmazımız zaten. Çünkü güçlü bir millet, güçlü aileden olur. Şimdi bizim bunun çalışmasını da yapmamız lazım. Çünkü son zamanlarda topluma LGBT’yi soktular. LGBT’yle birlikte de bizim aile yapımızı bunlar dejenere etmenin gayreti içerisine girdiler. Öyleyse biz olması gereken ne ise onu yapacağız. Biz kimlerin LGBT’ci olduğunu biliyoruz zaten. Ama bunu da aile olarak gelip oraya koyalım. Burada da çıksın bakalım neresinden savunacak onu da görelim”

Aile filan hepsi bu işin içinde. Öyle bir şey yapıyoruz ki hadi bakalım görelim seni. Bu işte ne kadar samimisin, değilsin; bunu burada göreceğiz.

Paylaşın

Başörtüsü Tartışması: Erdoğan: Kılıçdaroğlu Pas Verdi, Bizim De Golü Atmamız Lazım

Cumhurbaşkanı Erdoğan, CHP Lideri Kılıçdaroğlu’nun başörtüsü açıklamalarına ilişkin yaptığı değerlendirmede, “Çözmüşüz bunu. Şimdi biz bunu çözdüğümüze göre bu bizim gündemimizde niye olsun. Bu beyefendi getirdi bunu gündeme koydu. Bu da ne oldu? Bu pek pas vermekten de anlamaz ama farkında olmadan bize bir pas verdi. Bizim de golü atmamız lazım” dedi ve ekledi:

“Bilmiyor benim ömrümüm santraforlukla geçtiğini. Artık Allah’ın izniyle Sayın Kılıçdaroğlu gibileri bu ülkenin başına gelemeyeceğine göre bu millet bunları derdest etti, bitti. Bundan sonra artık benim milletim çok daha özgür bir hayatın tadını yaşayacak. Bir defa yasal bir düzenlemeyi gündeme getirmesi bile çok çok gayriciddidir. Üstelik de o masanın etrafında olanlardan bir tanesi, utanmadan sıkılmadan biz de destekleyeceğiz diyor. Kimlerin olduğunu anlayın artık… Gazı verdiler, sonra da destekliyoruz diyorlar.”

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Çekya ziyareti dönüşünde uçakta iktidara yakın basın mensuplarının sorularını yanıtladı.

Gazete Duvar’ın aktardığına göre, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun başörtüsüyle ilgili yasal düzenleme çağrısı üzerine konuşan Erdoğan, “Aslında Kılıçdaroğlu’nun ortaya attığı bu tez, siyaseti ne kadar bilmediğini, kendisinin bir siyaset fukarası olduğunu gösteriyor. Bir defa ortada şu anda yasal bir düzenlemeyi gerektirecek bir durum yok ki. Şu anda bu haliyle kızlarımız üniversiteye, ortaöğretime gidebiliyor mu, polis olabiliyor mu, asker olabiliyor mu? Evet. Bütün bunlar şu anda var mı? Var. Şimdi böyle bir durum ortadayken, bayram değil seyran değil, nereden çıktı bu iş? Sen dürüstsen, o zaman gel bunu Anayasa’ya alalım ki bundan sonra kimse bu işin üzerinde oynayamasın. Hemen ne yaptılar? Onun malum bir adamı var. ‘Desteklemeyeceğiz’ dedi. Bunu söylemeye başladılar. Öyle de olsa şu anda ben çalışmayı başlattım. Adalet Bakanımın riyasetinde şu an itibarıyla gerek Bekir Bey gerek Anayasa Komisyonu Başkanım, Adalet Komisyonu Başkanım, onlar şu anda bu çalışmayı yapıyorlar. ‘Yanınıza milletvekili arkadaşlarımızı, MYK’den arkadaşlarımızı da alın çalışmayı hazırlayın’ dedim. Devlet Bey’le de görüştüm bu konuyu. İnşallah bu işi hemen Meclis’e sunalım. Tabii ne olacak sunacağız? Anayasa değişikliği olarak. İnşallah arkadaşlar güzel bir hazırlık yapacaklar ve bu hazırlığı da Meclis’e sunacağız” dedi.

“Sadece bu konu mu, hepsi beraber mi?” sorusunu yanıtlayan Erdoğan, “Aile filan hepsi bu işin içinde. Öyle bir şey yapıyoruz ki hadi bakalım görelim seni. Bu işte ne kadar samimisin, değilsin; bunu burada göreceğiz. Aile kavramı bizim olmazsa olmazımız zaten. Çünkü güçlü bir millet, güçlü aileden olur. Şimdi bizim bunun çalışmasını da yapmamız lazım. Çünkü son zamanlarda topluma LGBT’yi soktular. LGBT’yle birlikte de bizim aile yapımızı bunlar dejenere etmenin gayreti içerisine girdiler. Öyleyse biz olması gereken ne ise onu yapacağız. Biz kimlerin LGBT’ci olduğunu biliyoruz zaten. Ama bunu da aile olarak gelip oraya koyalım. Burada da çıksın bakalım neresinden savunacak onu da görelim” ifadelerini kullandı.

Erdoğan, “Kemal Kılıçdaroğlu, geçmiş dönemde sizin adım atmayı planladığınız konularla ilgili önceden çeşitli sosyal medya mesajlarıyla ön almaya çalıştı. Bu konuda da sizin hem başörtüsü hem aileyle ilgili düzenleme yapma kararınız eğer önceden varsa, bu karar ona ulaşmış olabilir mi?” sorusuna karşılık böyle bir çalışmalarının olmadığını söyledi.

“Gazı verdiler, sonra da destekliyoruz diyorlar”

“Başörtüsü problemimiz yoktu” diyen Erdoğan, “Çözmüşüz bunu. Şimdi biz bunu çözdüğümüze göre bu bizim gündemimizde niye olsun. Bu beyefendi getirdi bunu gündeme koydu. Bu da ne oldu? Bu pek pas vermekten de anlamaz ama farkında olmadan bize bir pas verdi. Bizim de golü atmamız lazım. Bilmiyor benim ömrümüm santraforlukla geçtiğini. Artık Allah’ın izniyle Sayın Kılıçdaroğlu gibileri bu ülkenin başına gelemeyeceğine göre bu millet bunları derdest etti, bitti. Bundan sonra artık benim milletim çok daha özgür bir hayatın tadını yaşayacak. Bir defa yasal bir düzenlemeyi gündeme getirmesi bile çok çok gayriciddidir. Üstelik de o masanın etrafında olanlardan bir tanesi, utanmadan sıkılmadan biz de destekleyeceğiz diyor. Kimlerin olduğunu anlayın artık… Gazı verdiler, sonra da destekliyoruz diyorlar” dedi.

İktidarın “dezenformasyonla mücadele yasası” olarak tanımladığı sosyal medya yasa tasarısıyla ilgili “Son yıllarda etnik ve mezhep temeline bölücülük yapan medya kuruluşlarına akan fonlar var. Özellikle Avrupa Birliği ve batılı ülkeler LGBT’yi, bölücülüğü fonluyorlar. Medyada bir millilik meselesi var. Dezenformasyon yasasıyla ilgili kanaatiniz nedir?” sorusuna Erdoğan’ın yanıtı şöyle oldu: “Dezenformasyonla mücadele yasasıyla ilgili 14 madde Meclis Genel Kurulu’ndan geçti. Bu yasanın çıkışıyla beraber inşallah bunları ciddi manada frenleyeceğiz ve gereği de neyse onu da inşallah yapacağız. Yasa bu noktada zengin, güçlü bir yasa.”

KKTC Dışişleri Bakanı’nın açıklamalarını değerlendiren Erdoğan, “Bu konuda biliyorsunuz biz kimsenin düşünmediği bir dönemde ne yaptık? İlk işimiz İHA’ları, SİHA’ları Kuzey Kıbrıs’a yerleştirdik. Şu anda İHA ve SİHA’larımız oradalar ve bu söylediğiniz yerle ilgili konuda da yine benzer şeyler olabilir. Bunun olması da zaten haktır. Çünkü Kuzey Kıbrıs’ı dört bir yandan, her yönüyle bizim sağlama almamız lazım. Olsa da olmasa da zaten bizim şu anda kendi ana karamızdan uçaklarımız kalktığı anda zaten anında Kuzey Kıbrıs’ta. Herhangi bir sıkıntı orada da söz konusu değil. Bir de bu akşam Anastasiadis, illa bir görüşelim, konuşalım filan dedi. Araya birilerini de soktu. Dedim ki ‘Başkan sen şimdi zaten gidiyorsun’. İki ay sonra ayrılıyor. Dedim ‘Böyle bir zamanda bunlar konuşulmaz.’ Ayrıca dedim ki ‘Siz hep bir yerden bir talimat alıyorsunuz. Bu talimatlarla falan zaten bu işler yürümez.’ Onun için bunların ipiyle kuyuya inilmez. Aksi takdirde kuyuda kalırsın” diye konuştu.

CHP lideri Kılıçdaroğlu’nun 9-13 Ekim arasındaki ABD ziyareti sorulan Erdoğan, “Onlar beni iyi takip etmiyorlar. Biz bir defa ilk seçimi yaptığımızda ve bu seçimden de açık ara büyük bir başarıyla birinci parti olarak çıktıktan sonra gitmiştik. Ben o zaman bir Avrupa seyahati yaptım, Avrupa ülkelerini dolaştım. Bir de Amerika’ya gittim. Avrupa’da Chirac’la, Schröder’le görüşmüştük. Lüksemburg’un Başbaşkanı Jean-Claude Juncker’le de görüşmüştük. Hatta Juncker’e bir gazeteci ‘Siz normalde seçilmişleri karşılıyorsunuz’ demişti. O da dedi ki ‘Demokrasi sandıktır. Biz sandıktan çıkana saygı duyarız. Erdoğan sandıktan çıktı. Ben ona demokrasinin gereği olarak saygı duyuyorum ve kimseyi de rahatsız etmesin.’ Geldi beni bir de havaalanına kadar uğurladı. Ben Bay Kemal’i de hiç önemsemiyorum, gidebilir. Mevla dünyayı kulları için yaratmış. Herkes istediği yere, istediği zaman gidebilir. Yani onun bu derdi bizi niye ilgilendirsin” dedi.

Paylaşın

Başörtüsü Tartışması: Mesele Golse… O Zaman Bay Kemal 90’a Taktı!

CHP Lideri Kılıçdaroğlu, kadınların giyim kuşamını siyasetin tekelinden çıkartacakları kanun teklifini gündeme getirmişti. CHP de teklifi Meclis’e sunmuştu. Habertürk yazarı Sevilay Yılman, “Mesele golse… O zaman Bay Kemal 90’a taktı!” başlıklı yazısında konuyu değerlendirdi.

Sevilay Yılman, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun başörtüsü çıkışını değerlendirdiği yazısında “Bay Kemal 90’a taktı” dedi. Yılman, CHP liderine yönetiltilen eleştirilere tepki gösterirken “Yahu kardeşim siz Kemal Bey’i ne sandınız? Bu çıkışı yaparken tahmin etmemiş olabilir mi Erdoğan’ın nasıl karşılık vereceğini? Ne beklemiş olabilirdi yani?” dedi.

Yılman, bugünkü köşe yazısında Türkiye’nin ekonomik olarak geçtiği zor dönemde CHP lideri Kılıçdaroğlu’nun başörtüsü çıkışının bir kısma göre zamanı olmadığını söyledi. Yılman, “Kemal Kılıçdaroğlu bu çıkışı bile/isteye ve tam da zamanında yaptı” dedi ve şu görüşlerini dile getirdi:

CHP oy getirmez bu hamle ama büyük seçime beraber gittiği Saadet, Deva, Gelecek partilerinin liderlerinin de elini rahatlatır. Erdoğan ve iktidarının muhafazakar, dindar kitlelere yönelik; “Biz gidersek ve yasakçı CEHAPE zihniyeti iktidar olursa ne başörtünüz kalır kafanızda! Ne de yaşam tarzına saygı!” metaforunu rafa kaldırır… Bu arada dün birçok kişiyle görüştüm. Hem AK Partili hem de 6’lı masada ki partilere sempati duyanlar… Hem de CHP’liler… Çok garip ama AK Parti’nin fanatikleri ile bir kısım CHP’li dışında hiç kimsenin rahatsızlığı yok Kılıçdaroğlu’nun bu çıkışından! Aksine memnunlar ve bu çıkışın toplumsal uzlaşma adına çok kıymetli bir adım olduğunu düşünüyorlar.

“AK Parti fanatiklerinin ayarları bozuldu”

Ben AK Partili fanatiklerin Kemal Bey’in bu hamlesini küçümsemelerini anlayabiliyorum. Ayarları bozan bir çıkış oldu çünkü. Ancak çoğu CHP sempatizanı olan solcu ve liberal tayfanın niye rahatsız olduğunu ve Kemal Kılıçdaroğlu’yla çok çiğ söylemler ve garip hal, hareketler eşliğinde neden alay ettiklerini anlayamıyorum! Kılıçdaroğlu’nun dindar, muhafazakar seçmene; “Lütfen endişe etmeyin! Emin olun biz iktidara gelsek de asla hiçbir şey eskisi gibi olmayacak! Başörtünüzü de, yaşam tarzınızı da yasal olarak güvenceye almak için ne gerekiyorsa yapacağız!” demiş olması neden saçma bulunuyor? Diyecekler ki; “Erdoğan gibi kurt siyasetçiye öyle bir pas verdi ki… O da aldı pası ve CHP Liderine; ‘Madem çok istiyorsun. O zaman anayasal olarak güvence alalım. Gelin Anayasayı değiştirelim’ diyerek çok şahane bir gol attı!”

“Siz siyaset okumayı bilmiyorsunuz”

Ben de derim ki o zaman bunu diyen arkadaşlara… Hakikaten siz siyaset okumayı falan bilmiyorsunuz. Bildiğinizi sanıyorsunuz ama esasında zerre-i miskal anladığınız yok! Yahu kardeşim siz Kemal Bey’i ne sandınız? Bu çıkışı yaparken tahmin etmemiş olabilir mi Erdoğan’ın nasıl karşılık vereceğini? Ne beklemiş olabilirdi yani? Tayyip Bey’in; “Yaşa Bay Kemal! Varol! Bunu düşündüğün için minnettar olduk. Büyüksün!” mealinde sözlerle karşılık vereceğini falan mı sanmıştı? İyi misiniz siz arkadaşlar? Yoksa gündemden mi kopuksunuz?

“Erdoğan, Kılıçdaroğlu’nun son teklifine cevap bile vermedi”

Çünkü golse eğer mesele… O zaman golün babasını 90’a takarak; “Eğer kurnaz bir ajanda çıkmaz ise tabii ki Alevi vatandaşlarımız dahil, hak ve özgürlükler konusunda getireceğiniz öneriye her türlü desteği vermeye hazırız” diyerek Bay Kemal attı! Ve bu maçı burada da bitirdi. Çünkü Sayın Cumhurbaşkanımız… Kılıçdaroğlu’nun bu son teklifine cevap bile vermedi. Ha verir mi bundan sonra? Sanmam.

Çünkü Alevilerin talebi net! Bugün ziyaret edeceği Şahkulu Dergahı’nda Kültür ve Turizm Bakanlığı bünyesinde Alevi inancıyla alakalı çalışmaların yapılacağı bir enstitünün kurulacağını ve cemevlerinin elektrik, su gibi ihtiyaçlarının karşılanacağını, her cemevi dedesine ve bir çalışanına maaş bağlanacağını açıklayacağı söyleniyor ama bunlar bu talebi karşılamıyor. Kılıçdaroğlu’nun da son teklifinde kastettiği bu değildi.

Çünkü Alevi yurttaşlar cemevlerinin, AİHM’in 2016’da aldığı karar doğrultusunda Anayasal güvenceyle ibadethane statüsüne kavuşturulmasını ve bu statüye bağlı olarak verilecek tüm hizmetlerin yine Anayasal olarak Diyanet çatısı altında güvenceye alınmasını talep ediyor. Ki, haksız değiller çünkü kabul edilsin ya da edilmesin bu ülkede milyonlarca Alevi var ve bu yurttaşlar da ibadeti için her türlü hizmeti alan sünni kardeşleri gibi aynı vergileri ödüyor ve dolayısıyla da aynı haklara sahip olmak istiyor.

Yazının tamamı için TIKLAYIN

Paylaşın