Kaftancıoğlu Ve İmamoğlu’ndan ‘Terör’ Soruşturmasına İlişkin Ortak Açıklama

Saraçhane’de ortak açıklama yapan Kaftancıoğlu ve İmamoğlu, İçişleri Bakanlığı’nın İBB ile ilgili savcılığa dosya vermesiyle ilgili de değerlendirme yaptı. Kaftancıoğlu, Ekrem İmamoğlu’nun yanında olduklarını belirterek, “Geçmiş olsun demiyorum, çünkü iktidardaki kötülüğün yaptıklarının sınırı yok. Görünen o ki yapacaklarının da sınırı yok. Biz biliyoruz ki hep beraber, omuz omuza 85 milyonun başından bu kötülüğü defetmek için çalışacağız. Dün gece olanlar, bize bir kez daha bu kötülüğün sonunun olmadığını gösterdi. Sadece İstanbul’a değil, Türkiye’ye nefes aldıracağız.” dedi.

Haber Merkezi / İmamoğlu da savcılığa gönderildiği belirtilen dosyaya değinerek, Dün itibarıyla uydurma bir terör soruşturmasının savcılığa başvurma hali var. Birkaç gün önce malum bakan çıkıp ‘şöyle olursa görevden almam ama şu hallerde alırım’ dedi. Bu ne kibir, bu ne aymazlık? Ben milletimin vicdanını biliyorsam, o adalet yoksunu akıldan çıkan bu sözlerden sonra gelecek ile ilgili tarifim net. Bu tür işlere başvurması nafile, ok yaydan çıkmıştır. Bu memlekette değişim olacaktır. Zamanı şimdi” ifadelerini kullandı.

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) İstanbul İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu, partisinin il-ilçe yöneticileri ve ilçe belediye başkanları ile birlikte İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu’na dayanışma ziyaretinde bulundu. İmamoğlu ve Kaftancıoğlu, ziyaret sonrası Saraçhane’de ortak basın açıklaması düzenlerken, İçişleri Bakanlığı tarafından İBB’ye ilişkin “terör” soruşturması raporunun başsavcılığa iletilmesine de değindi.

‘İktidardakilerin sınırı yok’

İlk sözü alan Kaftancıoğlu, “2 kez İstanbul’u kazanan, 3 yıl boyunca İstanbul halkına; engellemelere rağmen her türlü hizmeti sunan İstanbul’un seçilmiş belediye başkanı Ekrem İmamoğlu’na tüm İstanbul’u temsilen, dayanışmak ve yanında olduğumuzu göstermek üzere geldik. ‘Geçmiş olsun demiyorum’ dedim çünkü iktidardakilerin yaptıklarının sınırı yok ve görünen o ki bundan sonra da yapacaklarının sınırı yok. Dün gece olanlar (terör soruşturması) bize bir kez daha bu kötülüğün sonunun olmadığını gösterdi” ifadelerini kullandı.

Ardından söz alan İmamoğlu da “terör” soruşturmasına değinerek İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’ya yönelik eleştirilerde bulundu. İmamoğlu hakkındaki yargı kararı sonrası “görevden alabileceğini” söyleyen Soylu’ya, “Bu ne kibir, bu ne aymazlık?” diyerek seslenen İmamoğlu, “Bu tür işlere başvurması nafile, ok yaydan çıkmıştır. Bu memlekette değişim olacaktır” ifadelerini kullandı.

İmamoğlu’nun açıklamalarından satır başları şöyle: “Hukuktaki tarafının vahameti açısından bu altı çizilmesi gereken bir olay. Bu zaman dilimine dahil olduğunuzda hiçbirimiz herhalde bunun çok kolay, pamuklar içinde, çok renkli, çok romantik bir diyalogla geçeceğini tahmin ediyorum hayal etmemiştir. Bunun yüksek dozda mücadeleci, yüksek dozda kavgalı geçeceğini düşünmüştür.

İsim vermeyeceğim. Sonradan bakan olmuş, milletvekili olduğunda, eskiden de tanıştığım birisiyle, 2015 Haziran-Kasım arasında yaşananlar… Haziran ayında seçim olmuştu. Yeni milletvekilleri seçilmişti. O sırada tesadüf oldu. Beylikdüzü Belediye Başkanı’ydım. Ankara’dan dönüyordum. Uçakta yanıma o şahıs oturdu. Tebrik ettim. Aynen şunu söyledim. Türkiye’nin önüne fırsat doğdu. Böylesi yüksek oranlı koalisyon muazzam bir restorasyon dönemi, hukukun iyileştirilmesi dönemini yaşatabilir.

Ülkemizin farklı noktalarda da nasıl tutum aldıklarını da görüyoruz. Bu nerede? Demokraside, hukukta, devletin farklı kademelerinde, atanmış bakanlarında. Bu yargı kararına imza atan hakim-savcıların çocukları için de çalışacağız. Biz onların çocukları hukuksuzluklarla muhatap olmasın diye de kazanmak zorundayız. Bu siyasi kararın karşısında sadece bizim ilişkilerimizi konuşmaya, konuşturmaya çalışan akıl, karar hakkında konuşmuyor.

‘Ok yaydan çıkmıştır’

Dün itibarıyla uydurma bir terör soruşturmasının savcılığa başvurma hali var. Birkaç gün önce malum bakan çıkıp ‘Şöyle olursa görevden almam ama şu hallerde alırım’ dedi. Bu ne kibir, bu ne aymazlık? Bu dil ve bu akıl Gaziosmanpaşa’da gidip çay içecek kahvehane bulamayacak. Selam verecek adam bulamayacak. Ben milletimin vicdanını biliyorsam, o adalet yoksunu akıldan çıkan bu sözlerden sonra gelecek ile ilgili tarifim net. Ama ben hangi köye gitsem misafir olabileceğimi biliyorum. Bu tür işlere başvurması nafile, ok yaydan çıkmıştır.

Bu memlekette değişim olacaktır. Zamanı şimdi. Önünde hiçbir engel tanımayan milyonlarca insan var. Aldığını bu karara otomatik olarak yanlıştır diyen vicdanı yüksek bir millete sahibiz. Yüzde 10-12 seviyesinde hırsı aklının önünde insanlar olabilir. Ama biz milletimizin yüce duygularına inanıyoruz. Milletin adaletinde karşılık bulmayan karar bizim vicdanımızda da yok hükmündedir. Biz dünden fersah fersah daha güçlü, kararlıyız. Biz buraya geldiğimiz gün ceketimizi alıp çıkacak gibi görev yapıyoruz. Birileri gibi doldurup çıkacak gibi görev yapmıyoruz. Koltuktan güç alan insanlar değiliz, o koltuğa güç katmaya gelen insanlarız.

İnsanın kendi siyasi ailesi en büyük güç aldığı kaynağıdır. Sayın genel başkanımızın Ankara’da gösterdiği derin sıcaklığa teşekkür ediyorum. Saraçhane’de liderlerin katkı sunması beni çok mutlu etmiştir. Büyük bir mutabakatla, muhalefetin güçlü duruşuyla bu aklı tarihin derinliklerinde bırakıp güçlü bir geleceğe bakacağız. Dünden daha kabul gördüğümüzü unutmayın. Sahaya daha güçlü çıkın. Toplumun bir kısmı ne olduğunu bilmiyor olabilir. Siyasetin önüne engel koyup engellemek istedikleri kişiler, gruplar var. 7/24 çalışmanın zamanı.”

Paylaşın

2022’nin İlk 11 Ayında 85 Bin Esnaf Kepenk Kapattı

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Manisa Milletvekili Bekir Başevirgen, Türkiye Esnaf ve Sanatkarları Konfederasyonu’nun (TESK) verilerini paylaşarak ekonomideki yıkıma vurgu yaptı. Başevirgen, yılın ilk 11 ayında 85 bin 785 esnafın iflas ettiğini belirtti.

Kasım ayına ilişkin verileri de paylaşan ve 8 bin 951 esnafın kepenk kapattığını belirten Başevirgen, geçen yılın aynı döneminde bu sayının 7 bin 275 olduğunu hatırlattı.

2022 yılının tamamında kepenk kapatan esnaf sayısının 81 bin 159 olduğunu hatırlatan Başevirgen, Geçen yılın tamamında kepenk kapatan esnaf sayısı bu yılın 11. ayda geçilmiş oldu ve bir yılda dükkanına kilit vuranların sayısı yüzde 20 arttı. Esnafların pandemi döneminde yaşamaya başladıkları yıkım devam ediyor” dedi.

‘Esnafı vuran faturalar v kira artışları oldu’

Evrensel’in aktardığına göre 2022 yılı başından beri her ay 7 bin 800 esnafın kepenk kapattığını söyleyen Başevirgen, “Pandemi döneminin faturasını en ağır şekilde ödeyenler esnaflar oldu. Kapanmaların ardından normalleşmeye geçilmesiyle birlikte toparlanmaya çalışan esnaf ne yazık ki ayakta kalamıyor. Vatandaşın alım gücünün düşmesi nedeniyle satış yapamamak bir yana, esnafı asıl vuran elektrik ve doğal gaz faturaları ile birlikte önlenemeyen kira artışları oldu. 2022’nin başından beri her ay, maliyetlerin altından kalkamayan 7 bin 800 esnaf kepenk kapattı” ifadelerini kullandı.

‘Esnaf yüzde 70 oranında kira artışına maruz kaldı’

Türkiye İstatistik Kurumu tarafından kasım ayına ilişkin enflasyon verilerinin açıklanmasıyla birlikte, iş yerlerindeki kira artışının aralık ayında yüzde 70,36 olarak gerçekleştiğini kaydeden Başevirgen, “İş yerlerine, konutlardaki gibi bir kira artışı sınırlaması getirilmediği için aralık ayından itibaren esnaf yüzde 70 oranında bir kira artışına maruz kaldı. Yani mevcut kira bedeli 5 bin lira olan esnaf yüzde 70,36’lık bir artışla 8 bin 518 lira kira ödeyecek. Yıllık ödenen kira bedeli ise 100 bin lirayı aşacak. Esnaf bir yılda bu kadar para kazanamıyor ki sadece kiraya bu parayı verebilsin” diye konuştu.

Paylaşın

Kılıçdaroğlu’ndan Dikkat Çeken İmamoğlu Açıklaması

Partisinin grup toplantısında konuşan CHP Lideri Kılıçdaroğlu, İBB Başkanı İmamoğlu ile yakınlığını, “Ekrem İmamoğlu ile baba-oğul ilişkisi gibiyiz. Kendisi CHP’nin evladı olduğu kadar benim de evladımdır, ona sahip çıkmak benim de boynumun borcudur. Şimdi saraycılara sesleniyorum. Çekin arabanızı, bu kantar sizi çekmez” dedi.

Haber Merkezi / Kılıçdaroğlu grup konuşmasında, kararın kesinleşmesi halinde İmamoğlu’nu görevden alabileceğini söyleyen İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’ya tepki gösterdi. Kılıçdaroğlu, “İmamoğlu’nun adını ağzına almak için önce ağzını yıkayacaksın, sen kimsin. Sen atanmış birisin. imamoğlu kim, sen kim? Sen İmamoğlu’nun tırnağı bile olamazsın” ifadelerini kullandı.

HDP İstanbul Eş Başkanı Mithat Sancar’ın yaşadıklarına değinen Kılıçdaroğlu şunları söyledi: “Demokrasinin olmadığını gösteren temel bir olay. Bir partinin genel başkanı İstanbul’da Kadıköy’de kendi ilçe binasına giremiyor. Talimat verilmiş. Altı milyon oy alan bir siyasi partinin genel başkanı kendi ilçe binasına giremiyor. Haksızlık karşısında susan dilsiz şeytandır.

Onlar şeytanlar ve bunu yapıyorlar ve bizler beraber mücadele edeceğiz. Polis arkadaşları asla suçlamıyorum onlara talimat verenler sorumlusu. Talimat verenin kim olduğunu, gücünü saraydan aldığını da çok iyi biliyorum. O nedenle bizler taşkınlığa kapılmadan, sağ duyu ile hareket ederek sandığı bekleyeceğiz. Sandık gelecek, oyumuzu kullanacağız Saray ve şürekasını yolcu edeceğiz.”

Yüksek Seçim Kurulu (YSK) üyelerine hakaret ettiği iddiasıyla hapis ve siyasi yasakla cezalandırılan İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu, davet üzerine bugün Meclis’te CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’yla bir araya geldi.

İkili grup toplantısından önce Kılıçdaroğlu’nun makam odasında görüştü. Daha sonra da grup toplantısına geçti. Kılıçdaroğlu ve İmamoğlu’nun salona girişi esnasında CHP’liler ‘El ele kol kola omuz omuza’ sloganı attı. Kılıçdaroğlu kürsüye ‘İktidar’ sloganıyla çıktı.

Kılıçdaroğlu izleyicilere “Hiç meraklanmayın halkın iktidarını mutlaka kuracağız” yanıtını verdi. İmamoğlu da grup toplantısı sırasında, ön sıralarda Engin Özkoç’un yanına oturarak Kılıçdaroğlu’nu dinlendi.

“Polisler değil onlara talimat verenler sorumlusu”

Kemal Kılıçdaroğlu’nun konuşmasından satırbaşları şöyle:

Mithat Sancar’a abluka: Demokrasinin olmadığını gösteren temel bir olay. Bir partinin genel başkanı İstanbul’da Kadıköy’de kendi ilçe binasına giremiyor. Talimat verilmiş. Altı milyon oy alan bir siyasi partinin genel başkanı kendi ilçe binasına giremiyor. Haksızlık karşısında susan dilsiz şeytandır. Onlar şeytanlar ve bunu yapıyorlar ve bizler beraber mücadele edeceğiz.

Polis arkadaşları asla suçlamıyorum onlara talimat verenler sorumlusu. Talimat verenin kim olduğunu, gücünü saraydan aldığını da çok iyi biliyorum. O nedenle bizler taşkınlığa kapılmadan, sağ duyu ile hareket ederek sandığı bekleyeceğiz. Sandık gelecek, oyumuzu kullanacağız saray ve şürekasını yolcu edeceğiz.

Vural Avar’ın hayatını kaybetmesi: Haksızlıkların çok fazla olduğunu biliyorum. 85-90 yaşında insan hapishanede tutulmaz. Tuvalete gidemeyecek bir kişi hapiste tutulmaz. Eğer devlet olarak siz bunu yapmaya kalkarsanız kişilerden intikam alırsınız. Devlet intikam duygusuyla yönetilmez, adaletle, bilgiyle, birikimle yönetilir.

Eğer insanları 85-90 yaşında ben sizi hapislerde öldüreceğiz derseniz demokrasinin, insan haklarının olmadığı algısı çok daha güçlü bir şekilde ortaya çıkar. Buradan iktidar sahiplerine sesleniyorum. Eğer 85-90 yaşındaki insanlar hapiste kalmasın diyorsanız her türlü katkıyı vermeye hazırız. Çünkü biz adaletten, insan haklarından yanayız.

“Devleti yönetemiyorlar”

Tarikatta çocuğa cinsel istismar: 6 yaşındaki bir çocuğa sistemli tecavüz edilmesi ve bunun karşısında iktidarın suskun olması… Bunlarda vallahi de billahi de ahlak, vicdan, erdem yok. Sistematik tecavüze uğruyor. Bakan ‘2 yıldır haberimiz’ var diyor. Devleti çalıştırmadılar, savcıları, polisleri çalıştırmadılar. Arkasındaki güç kim? Bunun cevabını hala almış değilim. Bir çocuğun hakkı için bakanlığa yürüdüm. Sonra ne oldu? Devletin refleksi çalışmaya başladı. Demek ki bu kardeşiniz haklı.

Okullarda süt dağıtılması: Bunlar devleti yönetemiyorlar. Çalışan devleti durduruyorlar, üretecek devleti engelliyorlar. Eylül’de 123 bin ton olan süt üretimi Ekim’de 104 bin tona düştü. 3 adım sonrasını bırakın yarın sabah ne olacağını bilmiyorlar. Tek söyledikleri ‘Biz yaparız’. Senin yaptığın meydanda zaten. Eleştiriyoruz ki doğruyu yapın. Adaletten yana olun adaletten. Çocukların süte ihtiyacı var. Ekrem Başkana sordum, 100 bin aileye her sabah süt veriyor. Onların yapamadığını yapıyoruz, tahammül edemiyorlar. İktidara sesleniyorum, okul sütü programını yeniden başlatın.

“İmamoğlu ile baba-oğul gibiyiz”

İmamoğlu’na siyasi yasak: Önce düzmece bir dava açtılar mı? Evet, açtılar. Sonra saray bu mahkemeye müdahale etti mi? Evet, etti. Asla çıkarılamayacak bir kararı bu mahkemede çıkardılar mı? Evet çıkardılar. Her şeyi gizli kapaklı değil alenen yaptılar. Herkesin gözü önünde yaptılar. 85 milyonun önünde adaleti açıkça katlettiler. Bunu bütün vatandaşlarımın sağcısı, solcusu, ortacısı, başı açığı, kapalısı, dünyanın neresinde yaşıyorsa bütün vatandaşlarımın bu adaletsizliği bilmesini isterim.

Bir de bunlar olurken sarayın bir de fotoromanı var. O da başka bir pisliğin içinde. Bir bakıyoruz o da cesaretlenmiş konuşmaya başlıyor. 16 milyon insanın sevgilisini görevden alacakmış, sen kimsin Ekrem İmamoğlu kim? Sen Ekrem İmamoğlu’nun tırnağı bile olamazsın. Ekrem İmamoğlu’nun adını ağzına alman için önce ağzını bir yıkayacaksın. Sen kendini nasıl onunla kıyaslarsın? Sen atama ile gelmişsin o seçimle gelmiş. Senin neler çevirdiğini biliyorum, kripto dolandırıcıları senin yanında, mafyaya haber uçurmak senin görevin, uyuşturucu baronlarıyla fotoğraf çektirirsin, kirli paranın da bir numaralı adamısın. Ben bunları bilmiyor muyum? İmamoğlu size büyük lokmadır, boğazınıza takılır, boğulursunuz.

Dava zaten düzmeceydi. İstedikleri gibi karar çıkaramayacaklarını önce gördüler, sonra o hakimi sürdüler. Onun yerine iradesini saraya ipotek etmiş yargıçlık cübbesi giyen ama asla hakimlik statüsü olmaması gereken bir kişiyi oraya oturttular. Karar sarayda yazıldı, o da okudu. Kararı okurken savcı orada yoktu. Hakim, savcının olmadığı ortamda kararı zaten okuyamaz. Hakime talimat verilmiş, o da gereğini yapıyor. Bu millet yemedi, belediye başkanına da adalete de sahip çıktı.

Ekrem İmamoğlu bugün burada. Ben Ekrem İmamoğlu ile baba-oğul ilişkisi gibiyiz. Kendisi CHP’nin evladı olduğu kadar benim de evladımdır, ona sahip çıkmak benim de boynumun borcudur. Şimdi saraycılara sesleniyorum. Çekin arabanızı, bu kantar sizi çekmez.

Erdoğan’a da insani olarak bir şey söylemek isterim. İhtiras, doymak bilmeyen bir canavardır. İhtirasının esiri olma, ihtirasına teslim olma. Kin kusma be, öfke kusma. Adaletli olmaktan ayrılma. Sana öğretmediler mi adaletin, dürüstlüğün ne olduğunu? İhtirasına teslim oluyorsan, ki oluyorsun süren dolmak üzere 4-5 ay sonra her şeyi göreceksin.

Çok işimiz var. Bu saçmalıklara ayıracak vaktimiz yok. Adaletin bir gün tecelli edeceğini biliyoruz. Bu işlerle elbette uğraşılacak, elbette mücadele edeceğiz. Türkiye güzel, büyük bir ülke. Ekibimizi kurduk, paramızı bulduk. Hızla Türkiye’yi büyüteceğiz. Herkes görevi adaletle, huzur içinde yapacak. Herkes Bay Kemal’i beklesin.

Paylaşın

Kılıçdaroğlu: Ya Çok Zenginsin Ya Da Hiçbir Şeyin Yok

CHP Lideri Kılıçdaroğlu, katıldığı bir etkinlikte yaptığı konuşmada, “Orta sınıfı yok ettiler. Ya çok zenginsin ya da hiçbir şeyin yok. Oysa birlikte yaşadığımız, demokratik ve özgür bir ülke idealini gerçeğe dönüştürmek zorundayız. Aynı zamanda gelirin de daha eşit paylaşılması gerektiğine inanıyorum. Çok rahat ifade edeyim ki… Böyle bir Türkiye mümkün…” dedi ve ekledi: 

“Ama bu sürecin, bunları gerçekleştirmenin kolay olmadığını da biliyorum. Önümüze sürekli engeller çıkaracaklar, mücadele edeceğiz. Yasa dışı yollara başvuracaklar, mücadele edeceğiz. Yargıyı sopa olarak kullanacaklar, mücadele edeceğiz.”

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Türk Demokrasi Vakfı’nın düzenlediği Demokrasi Şurası’na katıldı. Gündeme yönelik açıklama yapan Kılıçdaroğlu’nun konuşmasından satırbaşları söyle:

“Adalet bir demokrasi meseledir. Bu ülkede yaşayan herkesin; kimliği, inancı ne olursa olsun, kadının erkeğin, başı açığın başı kapalının, ailenin, bekarın. Yani herkesin ama herkesin barış ve huzur içinde yaşadığı bir ülke hayal ediyorum, en büyük hedefim bu. Huzurlu bir ülke var etmek.

“Kanunlar önünde herkes eşit olacak”

Parklarında çocuklarımızın sevgiyle oynadığı, annelerinin çocuklarını sevgiyle yatağa yatırdığı bir Türkiye. Üniversitelerde özgürce araştırmanın yapılmadığı, hiç kimsenin düşüncelerinden dolayı, hapse atılmadığı bir Türkiye istiyoruz. Böyle bir Türkiye, 21. yüzyıla yakışan bir Türkiye olabilir. Kanunların adil olduğu, kanunlar önünde herkesin eşit muamele gördüğü bir ülke.

Biz bunları neden başarmayalım? Eşitliği sadece insan hakları bağlamında söylemiyorum. Demokrasi sadece insan hakları değildir. Demokrasi aynı zamanda eşit fırsatlarla olur. Eşit fırsatlar da temel insan hakkıdır. Bu ülkede eşit fırsatlar yok. 21. yüzyıl Türkiye’sinde; işsizliği, yoksulluğu derinden yaşayan, elektriği kesilen, internete erişemeyen milyonlarımız var.

“Ya çok zenginsin ya da hiçbir şeyin yok”

Orta sınıfı yok ettiler. Ya çok zenginsin ya da hiçbir şeyin yok. Oysa birlikte yaşadığımız, demokratik ve özgür bir ülke idealini gerçeğe dönüştürmek zorundayız. Aynı zamanda gelirin de daha eşit paylaşılması gerektiğine inanıyorum. Çok rahat ifade edeyim ki… Böyle bir Türkiye mümkün…

Ama bu sürecin, bunları gerçekleştirmenin kolay olmadığını da biliyorum. Önümüze sürekli engeller çıkaracaklar, mücadele edeceğiz. Yasa dışı yollara başvuracaklar, mücadele edeceğiz. Yargıyı sopa olarak kullanacaklar, mücadele edeceğiz.

“Bu halk demokrasiye kavuşacak”

TBMM’yi vesayet altına alacaklar, mücadele edeceğiz. Gazeteleri, televizyonları, binlerce trolleri aracılığı ile saldıracak, karalayacaklar; mücadele edeceğiz. Çünkü bu mücadele bir hak mücadelesidir. 3 Aralık’ta söyledim, yine söylüyorum. Bu ülke hak ettiği demokrasiye ya kavuşacak, ya kavuşacak.

Bugün size adil bir toplum inşa etmenin kolay olduğunu söylemeyeceğim. Zor olacak. Ama başaracağız. Önemli olan zaten zoru başarmaktır. Bugün bu ideallerle ne yazık ki taban tabana zıt olan ülkemizin en karanlık anlarını yaşıyoruz.

Geçmiş daha mı parlaktı? Değildi. Demokrasi hep hor görüldü. Demokrasi o zaman postalların altında ezildi. Bugün kirli sermayenin altında eziliyor. Menderes, Zorlu ve Polatkan’ı idam ettiler. Seviniyordu o zaman birileri. Bugün de başka zalimler seviniyor. Ama biz demokratlar; hiç bitmedik, hiç azalmadık.

“Son bir şey kaldı: Helalleşmek”

Şimdi yapmamız gereken son bir şey kaldı. Helalleşmek. Ve artık bu ülkenin bedel ödemesini bitirmektir, asıl hedefimiz. Ve artık bu kavgayı biz bitireceğiz. Darbeciye darbeci diyeceğiz. İster eskisi olsun, ister bugünün olsun; kötü olana da kötü diyeceğiz.

Ama dostlar, şunu da hatırlatmama izin verin: Gecenin en karanlık anı, şafak sökmeden önceki andır. Unutmamak lazım ki, bu bir yüz metre koşusu değildir. Bu bir maraton. Ve biz altı lider, bu maratonun son metrelerini koşuyoruz. Siz hep mücadele ettiniz. Bu kez yalnız değilsiniz. Biz de sizlerle beraber koşuyoruz. Beraber koşacağız, mücadele edeceğiz.

“Nefret yaratmalarına izin vermeyeceğiz”

Saraylılar karşısında umudumuzu asla kaybetmeyeceğiz. Ama kesinlikle kızgınlığımızın bizi ayrımcı, ötekileştirici yapmasına da izin vermeyeceğiz. Çünkü adalet istiyoruz. Bizleri değiştirmelerine ve kalplerimizde nefret yaratmalarına asla izin vermeyeceğiz.

İdeolojiler farklı olabilir; inançlar, değerler farklı olabilir. Ama adil ve kapsayıcı bir ülke ve demokrasi hepimizin ortak hayali. Bundan dolayıdır ki bizi kimse durduramayacak. Değişimi birlikte getireceğiz, birlikte hayata geçireceğiz.”

Toplantıya Demokrat Parti Genel Başkanı Gültekin Uysal, Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu, İYİ Parti TBMM Grup Başkanı İsmail Tatlıoğlu, Saadet Partisi Genel Başkan Yardımcısı Mustafa Kaya, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu, CHP İstanbul İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu, İYİ Parti İstanbul İl Başkanı Buğra Kavuncu, siyasi partilerin genel başkan yardımcıları, milletvekilleri ve belediye başkanları katıldı.

Paylaşın

Ekrem İmamoğlu Kararı ‘Altılı Masa’nın Seçim Planlarını Nasıl Etkiler?

“CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu Cumhurbaşkanlığı adaylığından vazgeçmiş değil” ifadelerini kullanan Prof. Dr. Tanju Tosun, “‘Öncelikle aday konusu Altılı Masa’ya bağlı, ısrarla buradan çıkacağının altını çiziyorlar. Kemal Beyin adaylık konusunda istekli olduğunu ve son açıklamalarıyla da sürecin olağan akışında devam edeceğini anlıyoruz” dedi ve ekledi:

“Muhtemel ocak sonuna doğru aday açıklanacak. Benim anladığım kadarıyla Kemal Bey aday olma konusunda aynı noktada. Ama Meral Hanımın tavrı çok önemli, eğer Ekrem Bey yönünde bir ısrarı olursa Kemal bey bu noktada geri adım atar. Böyle bir senaryo Altılı Masa’nın elini güçlendirir, ve AKP’nin de başından beri kurduğu oyunda elini zayıflatır.”

İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu’na, Yüksek Seçim Kurulu (YSK) başkanı ve üyelerine hakaret ettiği gerekçesiyle 2 yıl 7 ay 15 gün hapis cezası ve siyasi yasak kararıyla birlikte Altılı Masa’nın cumhurbaşkanı adayının kim olacağı bir kez daha gündemin en sıcak başlığı oldu.

Bir yandan İmamoğlu’na verilen cezanın hukuki ve siyasi yansımaları tartışılırken bir yandan da muhalefetin İmamoğlu’nda karar kılarak, yakalanan bu ivmenin sürdürülmesi gerektiğine dair yorumlar yapılıyor. Farklı düşünenler de var…

Optimar Araştırma’nın sahibi Hilmi Daşdemir’e göre tüm bu olup bitene bakarak Altılı Masa’nın adayı İmamoğlu’dur denilemez.

Fakat düne göre elinin daha da güçlendiği ve yargılamanın İmamoğlu lehine bir katkısı olduğu kanaatinde Daşdemir.

”Her ne kadar İmamoğlu genel başkanı için zaman zaman destek açıklamaları yapsa da ben hiç bir zaman da oyunun dışında kaldığını düşünmedim. Yargılama süreci hukuki bir süreç, ‘ahmak’ sözünün hakaret olduğunu söyleyenler ve söylemeyenler var ama ben daha çok toplumsal boyutu ile ilgili konuşabilirim. Buradan bakınca siyasi anlamda bir rantı var bu durumun. Dolayısıyla bu yargılamanın İmamoğlu lehine bir katkısı oldu elbette.”

Hilmi Daşdemir halihazırda yargılama süreci devam ederken, İmamoğlu hakkında verilen cezanın onanmış olarak kabul edilmesinin hükümete dair oluşturulan algı ile alakalı olduğu düşüncesinde.

”Hükümet müdahale etmiş olarak algılanıyor… Fakat siyasi olarak bir mağduriyet üzerinden bu durumun İmamoğlu’na bir faydası olur mu bilinmez. Çünkü her zaman da bu mağduriyet hikayeleri tutmaz. Toplumun nasıl algıladığına çok bağlıdır bu… Fakat Sayın Erdoğan ve Sayın İmamoğlu hakkındaki kararların benzer olduğuna dair yorumlar var, buna da katılmıyorum. Erdoğan bir şiir okuyarak fikirlerini ifade etmeye çalıştığı için ceza aldı, İmamoğlu ise bir hakaret davasına maruz kalarak ceza aldı ki bu ceza daha onanmadı. Karara göre bir değerlendirme yapılmalı ancak iki konu birbirinden bağımsız.”

İmamoğlu’nun olası adaylığı karşısında Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın nasıl bir siyaset izleyeceği de merak konusu.

Hilmi Daşdemir’e göre Erdoğan, İmamoğlu’nun şimdiye kadar belediye başkanlığı döneminde yapmış olduğu hizmetlere bakacak. Bununla birlikte, Erdoğan ‘dış politika, Cumhuriyet ve AK Parti döneminde yapılan yatırımların mukayesesi ve de İmamoğlu’nun yetersizliği’ tezi üzerinden bir siyaset izleyecek…

”Olur da İmamoğlu Altılı Masa’nın adayı olursa, Sayın Erdoğan İmamoğlu’nun belediye hizmetlerine bakacaktır. Başkanlığı döneminden beri yaptığı yatırımlar ve toplu taşıma hizmetlerinde ciddi aksama var, kamuoyunun da gündeminde bu durum. Bir yıl öncesine yaptığımız kamuoyu araştırmalarında İmamoğlu’na verilen destek on puan kadar düşmüş durumdaydı. Bence bu faaliyetler ve hizmetler denetlenecek, gözardı edilmeyecek.”

Ayrıca İmamoğlu’nın 23 Haziran sonrasında Cumhurbaşkanı gibi hareket etmesi ve bunun üzerinden bir kurgu yapılması ciddi anlamda ayağını yerden kesti ve iletişim kazalarına neden oldu. Bu iletişim kazalarına yenileri de eklenebilir… Böyle bakıldığında Sayın Erdoğan belediye faaliyetleri, dış politika, Cumhuriyet ve AK Parti döneminde yapılan yatırımların mukayesi üzerinden bir değerlendirme yapacak… Ve İmamoğlu’nun yetersizliği üzerinden bir siyaset izleyecek.”

”Kemal Kılıçdaroğlu aday olmak istiyor fakat Meral Akşener’in tavrı çok önemli”

Ege Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Uluslararası İlişkiler Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Tanju Tosun’a göre, CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu Cumhurbaşkanlığı adaylığından vazgeçmiş değil.

Fakat bu noktada da İYİ Parti lideri Meral Akşener’in tutumunun belirleyici olacağını söylüyor.

”Öncelikle aday konusu Altılı Masa’ya bağlı, ısrarla buradan çıkacağının altını çiziyorlar. Kemal Beyin adaylık konusunda istekli olduğunu ve son açıklamalarıyla da sürecin olağan akışında devam edeceğini anlıyoruz. Muhtemel ocak sonuna doğru aday açıklanacak. Benim anladığım kadarıyla Kemal Bey aday olma konusunda aynı noktada. Ama Meral Hanımın tavrı çok önemli, eğer Ekrem Bey yönünde bir ısrarı olursa Kemal bey bu noktada geri adım atar. Böyle bir senaryo Altılı Masa’nın elini güçlendirir, ve AKP’nin de başından beri kurduğu oyunda elini zayıflatır.”

Prof. Dr. Tanju Tosun Yargıtay’ın, İmamoğlu hakkındaki kararı onaması halinde oluşan mağduriyetin Altılı Masa’nın elini güçlendireceği kanısında.

Prof. Dr. Tosun, Ekrem İmamoğlu’nun yasaklı hale gelmesi durumunda ise Meral Akşener’in aday belirleme sürecinde etkin rolü olacağını ifade ediyor.

”Belki Yargıtay kararı onarsa Ekrem Bey siyasetin dışında kalır, aday yapılmaz. Ama özellikle buradaki mağduriyet Altılı Masa’nın adayının seçmen nezdinde milli irade adına__meşruiyetinin__artmasına katkı yapar. Eğer İmamoğlu yasaklı hale gelirse bu kez Sayın Kemal Kılıçdaroğlu mu yoksa Sayın Mansur Yavaş üzerinde mi durulur. Burada Meral Hanımın özellikle belirleyeci rol oynayacağı kanaatindeyim. Mansur Yavaş, hala bu denklemin içinde, edindiğimiz izlenim ve kamuoyu araştırması bunu gösteriyor. İYİ Parti teşkilatında Mnasur Beyin adaylığı öne çıkıyor.”

Ekrem İmamoğlu verilen cezanın hukuki sürecinin hızlandırılacağını da düşünmüyor Prof. Dr. Tanju Tosun. Çünkü aksi durumun bumerang etkisi yaratacağını söylüyor.

”Aday gösterildiği takdirde sürecin hızlandırılacağını düşünmüyorum, bu bumerang etkisi yaratır. Milli irade üzerinden meşruiyet arayan bir hareketin, bizahiti bu iradenin meşruiyeti konusunda atacağı adımlar, Altılı Masa’nın seçmen nezdinde daha fazla itibar kazanmasına yol açar. Seçmen ne yapılmak istendiğini görür, eski siyasilere yasak getirildiğinde iktidara gelen isimler var. Halk asla bu müdahalalere olumlu bakmıyor.”

”Erdoğan’ın karşısında bu haliyle yarışacak olan İmamoğlu, ceza almamış bir İmamoğlu’ndan çok daha güçlü”

Siyaset Bilimci ve istanpolinst Genel Direktörü Seren Selvi Korkmaz’a göre ise İmamoğlu Saraçhane’ye bu çağrıyı yaparak ve de yanına Akşener’i alarak altı lideri etrafında topladı.

Korkmaz, İmamoğlu’nun kendisine dair soru işaretleri olanları bile tarafına çekmeyi başardığına dikkat çekiyor.

”İmamoğlu Saraçhane’ye bu çağrıyı yaparak, yanına da Akşener’i alarak altı lideri etrafında topladı. Bu da oyun değiştirici olduğunu ve toplumun desteğini aldığını gösterdi. İmamoğlu’na dair soru işaretleri olanlar bile bugün çok farklı düşünüyor. Öte yandan daha önceleri yaptığımız araştırmalarda iktidar seçmeni yerel seçimlerdeki adaletsizliğe vurgu yapmıştı. O yüzden baktığınızda Erdoğan’ın karşısında bu haliyle yarışacak olan İmamoğlu, ceza almamış bir İmamoğlu’ndan çok daha güçlü.”

Bu tablodan sonra İmamoğlu’nun adaylığının güçlendiğini fakat yine de Cumhurbaşkanı adayının kim olacağına dair son kararın Kemal Kılıçdaroğlu’na ait olduğunun altını çiziyor Siyaset Bilimci Korkmaz.

Siyaset Bilimci ve istanpolinst Genel Direktörü Seren Selvi Korkmaz her ne kadar daha önce Altılı Masa liderlerinde Kılıçdaroğlu’nun adaylığında bir uzlaşı olsa da İmamoğlu etrafında oluşan havanın masadaki liderleri de etkileyebileceği görüşünde.

”Bu saatten sonra İmamoğlu’nun adaylığı Kılıçdaroğlu’na bağlı. Ama özellikle bu süreçte İmamoğlu’nun açıkçası adaylığının daha da kuvvetleneceğini düşünüyorum. Altılı Masa’daki liderlerde de fikir değişikliği olmuş olabilir. Çünkü daha önce Kılıçdaroğlu’nda bir konsodilasyon vardı ama İYİ Parti’nin fikir değişikliğini gözlemleyebiliyorduk. Ama bu atmosferin diğer liderlerini etkileyeceğini düşünüyorum.”

Paylaşın

‘Altılı Masa’dan Saraçhane’de Gövde Gösterisi

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP), İYİ Parti, Saadet Partisi, Demokrat Parti (DP), Gelecek Partisi ve Demokrasi Ve Atılım (DEVA) Partisi’nden oluşan Altılı Masa, İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu’na yargılandığı davada çıkan sürpriz hapis cezası kararının ardından Saraçhane’de gövde gösterisi yaptı. 

Haber Merkezi / CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan, Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu ve Demokrat Parti Başkanı Gültekin Uysal’ın katıldığı mitingde Saadet Partisi’ni İstanbul İl Başkanı Ömer Faruk Yazıcı temsil etti.

“Millet, iradesine sahip çıkıyor” sloganı altında düzenlenen etkinlikte ilk olarak sahneye çıkan İmamoğlu, 2019 seçimlerinde İBB için kullanılan oyların geçersiz sayıldığını hatırlatarak “Tertemiz, helal oyunuzu iptal ettiler. Seçimi yenilediler. Onlar sizin seçtiğiniz belediye başkanını görevden alıp hapsetmek için mahkemeden karar çıkarttılar. Baktılar mahkemenin hâkimi istedikleri gibi karar vermeyecek onu sürüp başka bir hakimle karar çıkarttılar. Bu ülkeyi yönetenlerin sizinle ne dertleri, ne alıp veremedikleri var?” sorusunu yöneltti.

“Bunlar hasta, çok hasta. Bunlar milletin iradesine karşı alerjisi olan insanlar” diyen İmamoğlu, “Kim olursa olsun, hangi partiden olursa olsun halkın oylarıyla seçilmiş bir yöneticiyi haksız, hukuksuz biçimde görevden almak haddini bilmemektir” dedi.

Altılı masanın en çalışkan neferi olacağı sözü veren İmamoğlu, “Ben ortak aklın iradesine inanıyorum. Toplumun barış içinde, ortak bir geleceği inşa edeceğine inanıyorum. Onların dikte ettirdiği yok hükmündeki kararlardan asla korkmuyorum. Birlikte bu karanlık günleri aşacağız. Asla üzülmeyeceğiz. Asla öfkeye kapılmayacağız. Ama hep birlikte kararlı olacağız. Bu dava bana açılmış bir dava değil. Bu dava ülke davası. Bu dava adalet davası. Bu dava eşitlik davası!” diye konuştu.

İmamoğlu, konuşmasını “2023 çok güzel olacak. Yalnız benim ya da senin için değil. Hepimiz için çok güzel olacak. Bütün vatandaşlarımız için çok güzel olacak. Herkes kazanacak. Çocuklarımız kazanacak. Gençlerimiz kazanacak. Hepinizi çok seviyorum. Hep birlikte mücadelemize devam edeceğiz. Her şey çok güzel olacak!” diye tamamladı.

Kılıçdaroğlu: Maratonun sonuna geldik

İmamoğlu’nun ardından sahneye gelen CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, 16 milyon İstanbullunun iradesine bir yargıç aracılığıyla darbe vurulduğunu belirterek “Şunu herkes çok iyi bilsin. Ekrem Başkan hakkında verilen karar bize bir milim geri adım attırmayacaktır. Adalet ağacının içindeki kurtları tek tek temizleyeceğiz. Açık ve net ifade edeyim hiç kimse, hiçbir güç Ekrem İmamoğlu’nu İstanbul’a hizmet etmekten alıkoyamaz” dedi.

“Hiç kimse unutmasın ve umutsuzluğa kapılmasın. Bu bir maratondur. Maratonun sonuna geldik. 6 ay sonra maraton bitecek” şeklinde konuşan Kılıçdaroğlu, vatandaşlara “Asla başınızı öne eğmeyin, önümüzde altı ay kaldı. Siz de haykırın. İktidar, iktidar, iktidar. İktidar olmak için geliyoruz” diye seslendi.

Babacan: İmamoğlu kardeşime yapılan bu hukuksuzluğu reddediyorum

DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan, Kılıçdaroğlu’nun ardından bir konuşma gerçekleştirdi. Babacan, üç dönem seçim kuralını hatırlatarak iktidarın artık bu kurala uymadığını belirtti, AKP’nin iktidara gelmeden önce verdiği sözlerden döndüğünü vurguladı.

“İmamoğlu kardeşime yapılan bu hukuksuzluğu reddediyorum. Canan Kaftancıoğlu’na ve Demirtaş’a yapılan bu hukuksuzluğu reddediyorum. İktidarın kaybettiği belediyelere kayyum atayarak rövanş almasını kabul etmiyorum. Nedir bu çektiğimiz? Devlet gücünü ele geçiren başlıyor altındakileri ezmeye, zulmetmeye…”

Uysal: Bu deli gömleğini her türlü yırtacağız

Demokrat Parti lideri Gültekin Uysal, Saraçhane’deki mitingde yaptığı konuşmada “Türk milletinin tarihi yürüyüşünde önemli bir kilometre taşının bulunduğu noktadayız. Milletim için üzüntü içerisindeyim. Bu büyük devlet için üzüntü içerisindeyiz. Geleceği karartılan gençlerimiz adına üzüntü içerisindeyiz” dedi.

Uysal ayrıca, “Demokrasi ile hukuk ile bu iktidar sahiplerinin ufuklarını gömdük. Bakmayın isimlerine Adalet ve Kalkınma Partisi dediklerine. Adaletleri batanı çok oldu. Onların adaleti Deniz Feneri davalarında zaten batmıştı. Adınız ak olacağına alnınız ak olaydı” ifadelerini kulandı.

“Bu kararın milletin vicdanında nokta kadar bir karşılığı yoktur” diyen Uysal şöyle devam etti. “Bugün, bu büyük ülkenin her şeyini çalanlar; çaldıkları yetmedi, sandığı çalmaya kalktılar. Ama bilsinler ki; dünümüzü çalanlara yarınlarımızı çaldırtmayacağız. Bu deli gömleği her türlü yırtacağız.

Davutoğlu: Sahip olduğunuz mutlak güç sizi aldatmasın

Gelecek Partisi lideri Ahmet Davutoğlu, Saraçhane’de “Meselemiz sadece Sayın İmamoğlu’nun hak ettiği makamı korumak değildir. Meselemiz İstanbul seçmeninin iradesini korumak, Türkiye Cumhuriyeti’nin demokratik değerlerini korumaktır” dedi.

Davutoğlu ayrıca “Güç sahipleri, sakın ha sahip olduğunuz mutlak güç sizi aldatmasın, geçmişte nice mutlak güç sahipleri aldandılar. Demokrasi aşığı 85 milyon adına söylüyorum korkmadık, korkmayacağız. Hangi siyasi görüşten olursa olsun, herkesin hakkını koruyacağız.” ifadelerini kullandı.

Akşener: Demokrasi, sandık ve bu irade bizimdir

Davutoğlu’nun ardından sözü alan İYİ Parti Merak Akşener, şu ifadeleri kullandı: “Yüz yıl önce olduğu gibi bugün de ‘Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir’ diyenler burada. İstanbul’dan haykıranları duymadıkları anda biz Saraçhane’deyiz. Siz diyorsunuz ki ‘Saray sizinse Saraçhane bizimdir’ 16 milyon İstanbullunun iradesi burada.

Size bize terörist deseler de haksız yere Ekrem kardeşimi yargılasalar da bu irade, bu yürek, bu cesaret bu demokrasi aşkı bu sandıkta verilecek cezanın ortaya koyduğu irade gösteriyor ki artık 16 milyon İstanbullunun dışında 85 milyon Türkiyelinin de Ekrem İmamoğlu’nun yanında olduğunu görüyoruz. Hiçbir haksızlık sonsuza kadar sürmez. Geldikleri gibi giderler. Demokrasi, sandık ve bu irade bizimdir”

Sabri Tekir: Şüphesiz kaybedecekler

Akşener’in ardından sözü Saadet Partisi Genel Vekili Sabri Tekir ise, “Dünden bugüne, adalet mekanizmasına kişisel ve siyasi hesaplarla müdahale edenler mutlaka ve mutlaka kaybetmişlerdir, eğer böyle bir müdahale varsa, buna müdahil olanlar şüphesiz kaybedeceklerdir” dedi.

Altılı Masa’ya dahil olan Saadet Partisi’nin Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu, önceden planlanmış bir hastane randevusu nedeniyle Saraçhane’deki programa katılamayacağını açıklamış, “Orada bulunan herkese canıgönülden selamlarımı iletiyorum. Hepimizin ortak talebi: Önce Adalet, Her daim adalet, Herkese Adalet!” paylaşımında bulunmuştu.

Ne olmuştu?

İmamoğlu’nun Yüksek Seçim Kurulu (YSK) üyelerine hakaret ettiği gerekçesiyle yargılandığı davada Anadolu 7. Asliye Ceza Mahkemesi dün 2 yıl 7 ay 15 gün hapis cezasına hükmetmiş ve TCK’nın 53’üncü maddesi uyarınca “siyasi yasak” hükmü uygulamıştı. Kararın kesinleşmesi için istinaf mahkemesi ve Yargıtay süreçlerinin de tamamlanması gerekiyor.

İmamoğlu, 30 Ekim 2019’da Fransa’nın Strasbourg kentinde düzenlenen kongrede 31 Mart seçimlerinin iptal edilmesini eleştirmiş, Soylu buna karşı yaptığı açıklamada, “Avrupa Parlamentosu’na gidip, Türkiye’yi şikayet eden ahmağa söylüyorum; bunun bedelini bu millet sana ödetecek” demişti. Gazetecilerin Soylu’nun bu sözlerini soruğu İmamoğlu da, “Ben lafa bakarım laf mı diye, bir de söyleyene bakarım adam mı diye. Tam da 31 Mart’ta seçimi iptal edenler ahmaktır, önce oraya bir odaklansın” yanıtı vermişti.

İmamoğlu bu sözleriyle, yanıt verdiği Soylu’yu kastettiğini savunuyor. Geçen duruşmada tanık olarak dinlenen FOX TV muhabiri Gülşah İnce de bu yönde beyanda bulunmuştu.

Paylaşın

Başörtüsü Teklifi: Altılı Masa Yeni Metin Sunabilir

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP), İYİ Parti, Saadet Partisi, Demokrat Parti (DP), Gelecek Partisi ve Demokrasi Ve Atılım (DEVA) Partisi’nden oluşan Altılı Masa’nın, başörtüsü ve ailenin korunması başlıkları altına sunduğu anayasa değişikliği teklifi ile ilgili komisyon görüşmeleri sırasında iktidarın teklifine ilişkin çekincelerin düzeltildiği yeni bir metin sunmasının da ihtimal dahilinde olduğu belirtiliyor.

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun başörtüsünün yasa değişikliği teklifi ile teminat altına alınmasını önermesinin ardından iktidar konuyu anayasa değişikliği ile yapmak için çalışmalara başlamıştı. Bu kapsamda “başörtüsüne anayasal güvence ve ailenin korunması” ile ilgili anayasa değişikliği önerisi, Cumhur İttifakı ortakları MHP ve BBP ile birlikte toplam 336 milletvekilinin imzasıyla TBMM Başkanlığı’na geçen Cuma günü sunulmuştu.

İYİ Partililerden Kılıçdaroğlu’na tepki

İktidarın teklifini sunmasının ardından Altılı Masa’yı oluşturan partiler içinde nasıl tutum izleneceğine dair toplantılar düzenlendi. CHP’nin Merkez Yönetim Kurulu ile İYİ Parti’nin ise Genel İdare Kurulu Pazartesi günü yaptıkları toplantılarda konuya ilişkin nasıl bir yol çizilmesi gerektiği ele alındı.

DW Türkçe’den Gülsen Solaker’in edindiği bilgilere göre İYİ Parti’nin GİK toplantısında hemen hemen her üye söz olarak böyle bir konunun gündeme gelmesinden duydukları rahatsızlığı dile getirdi ve halkın ekonomik sıkıntılarla mücadele ettiği bir dönemde aslında günümüzde sorun olmayan başörtüsü meselesinin yeniden gündemde olmasını doğru bulmadıklarını belirttiler.

Toplantıda söz alan İYİ Partililer Kılıçdaroğlu’nun böyle bir teklifi Altılı Masa ile istişare etmeden gündeme getirmesini eleştirerek “Şimdi ekonomide vatandaşın en canının yandığı böyle bir dönemde gündem ekonomi olması gerekirken Ocak sonu Şubat ayına kadar iktidar bunu gündeme taşıyabilir” endişesini paylaştılar.

Bu kapsamda toplantıda şu anda anketlere göre önemli bir oranda olduğu gözlemlenen arada kalan kararsız seçmenin bu tartışmalar nedeniyle AKP’ye doğru kayma riski de dile getirildi.

İYİ Parti Sözcüsü Kürşad Zorlu da toplantının ardından yaptığı açıklamada iktidarın teklif metnine ilişkin bazı düzeltmeler yapılması gerektiği ifade edilmekle birlikte GİK’teki genel eğilimin “olumlu” olduğunu belirtmişti. Zorlu, “Burada iki önemli hususun altı çizildi. Bir; metin içerisinde riskli gördüğümüz, ileride problem yaratacağını düşündüğümüz bazı ifadeler var. Bunların değiştirilmesi gerekmektedir. Genel İdare Kurulumuzdan çıkan ortak görüş budur. Bununla birlikte Genel İdare Kurulumuzda çoğunluğun eğilimi, temayülü ise olumlu bir kanaat içerisinde olduğumuz yönündedir. Yani, evet yönündedir” demişti.

Altılı Masa’dan yeni bir teklif mi gelecek?

Kılıçdaroğlu ise dün gazetelerin Ankara temsilcileri ile düzenlenen toplantıda soru üzerine anayasa değişikliği ile ilgili anayasa hocalarından görüş alacaklarını belirterek “Bir bakacağız. Ondan sonra oturup karar vereceğiz. Büyük bir olasılıkla önümüzdeki süreçte, altılı masada da konuşulabilir. Oturur konuşuruz. Ona göre bir karar veririz, birlikte” ifadelerini kullandı.

Her ne kadar şu ana çeşitli açıklamalar yapılmış olsa da genel beklenti altılı masa liderlerinin 26 Aralık’taki toplantı öncesinde karşılıklı görüşmelerle bu konuda bir eşgüdüm sağlamaya çalışacakları yönünde.

İYİ Parti konuyu gündeme getiren parti CHP olduğu için çözümünü ya da eşgüdümü sağlaması gereken tarafın yine CHP olduğunu düşünüyor. Bu arada gerek CHP gerekse İYİ Parti bu aşamada teklifi toptancı bir şekilde reddetmeyi ise doğru bulmuyor.

Peki Altılı Masa bu konuda eşgüdümü sağlamaya yönelik nasıl bir çözüm bulabilir?

Edinilen bilgiye göre teklifin TBMM’deki komisyon görüşmeleri sırasında muhalefet üyeleri anayasa hukukçularının da katkılarının bulunacağı, çekince görülen ifadelerin düzetilmiş halinin yer alacağı yeni bir metin sunabilir.

Macaristan’dakine benzer referandum tuzağı endişesi 

Öte yandan gerek İYİ Parti gerekse CHP ailenin korunması başlığı altında eşcinsel evliliklerin yasaklanmasını getiren hükmün iktidar tarafından Macaristan’dakine benzer şekilde yeni bir kutuplaştırma yöntemi olarak kullanılacağını düşünüyor.

İktidarın teklifi ile Anayasa’nın 41’nci maddesin “Ailenin korunması” ile ilgili başlık altındaki birinci fıkraya, “Evlilik birliği ancak kadın ile erkeğin evlenmesiyle kurulabilir” hükmünün eklenmesi öngörülüyor.

Muhalefet ise Türkiye’de eşcinsel evliliklerin yasal olarak zaten mümkün olmadığına dikkat çekerek bunu Macaristan’daki referanduma benzer bir tuzak olarak görüyor.

AKP Grup Başkanvekili Özlem Zengin de teklifin sunulması ile ilgili düzenlediği basın toplantısında “Hem Nüfus Kanunu’na hem de Medeni Kanunu’na göre zaten evlilik birlikteliği bir kadın ve bir erkekten oluşur. Ama ailenin korunması ile ilgili toplumsal ihtiyaç vardı” demişti.

Oylama süreci nasıl işliyor?

Anayasa değişikliği tekliflerinde Genel Kurul’da, iki ayrı madde için iki tur oylama düzenleniyor. Milletvekillerinin oylarını gizli kullandığı oylamada maddeler ayrı ayrı oylanıyor.

Cumhur İttifakı’nın oy kullanamayan TBMM Başkanı Mustafa Şentop haricinde toplam 334 sandalyesi bulunuyor. Referanduma gidilebilmesi için 360 milletvekili gerekiyor ve bu sayıya ulaşmak için muhalefetten herhangi bir partinin teklife “evet” demesi ya da AKP’nin en az 26 milletvekili bulması gerekiyor. AKP ile MHP’nin 400 milletvekilini bulabilmesi durumunda ise referanduma gerek kalmadan anayasa değişikliği geçebiliyor.

Paylaşın

CHP Lideri Kılıçdaroğlu: İmamoğlu Kararı ‘Aday’ Belirleme Sürecini Etkilemez

“İmamoğlu kararı adaylık belirme sürecini etkiler mi?” sorusuna CHP Lideri Kılıçdaroğlu, “Etkilemez. Biz öteden beri attığımız her adımı belli bir kararlılıkla ve bilgi birikimi şeklinde ilerlediğini biliyoruz. Altı liderin ortak iradesiyle bir metni çıkarmaya çalışıyoruz. Altı liderin altında güçlü kadrolar var” şeklinde cevap verdi.

CHP Lideri Kılıçdaroğlu, “Bu olay bizim altı liderin daha sıkı sıkıya, kol kola, omuz omuza yürümeleri için ivme kazandırır” diye konuştu.

İmamoğlu’nun duruşmaya çıkacağı gün neden Almanya’ya gittiğini de açıklayan Kılıçdaroğlu, bu gezilerin önceden ayarlanmış belli bir program çerçevesinde gerçekleştirildiğine vurgu yaptı:

“Hangi saatte kiminle görüşeceğiniz bellidir. Biz de Almanya’ya bu çerçevede gittik. İngiltere’den sonra vizyon toplantımızı yaptık. Onun bir üçüncü ayağı Almanya vardı. Çünkü Almanya hem bilgiyi hem teknolojiyi bir arada büyüten bir  devlet. Ve biz buraya gitmek zorundaydık. Artı gerçekten de Türkiye’nin temiz paraya ihtiyacı var. Biz bu kısır tartışmalardan bağımsız olarak tümüyle enerjimizi nasıl güzel bir Türkiye’yi inşa edebiliriz için bu programları yaptık ve oraya da gittim” açıklamasını yaptı.

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu’na verilen hapis cezası ve siyasi yasağın ardından ilk kez açıklamalarda bulundu. Halk TV’de İsmail Küçükkaya ile Yeni Bir Sabah programına katılan Kılıçdaroğlu, şunları söyledi:

“Anadolu’da güzel bir söz vardır. Zalimin erken gitmesi için zulmün artsın derler. Saray iktidarının da yaptığı bu. Tek kişilik hükümet. Yasama, yargı kendisine bağlı, yürütme organının başında. İstediği yere hâkim atayıp, istediği hâkimden karar çıkartabiliyor. Kendisinin önüne çıkacak engellerin, İstanbul’un rantlarını devşirmek istiyor. İstanbul’u kaybetmesi onun için yara oldu. Çünkü ‘İstanbul’u kaybeden Türkiye’yi kaybeder’ demişti. İstanbul’u kaybetti, şimdi Türkiye’yi de kaybediyor.

“Milli iradeye darbedir”

Normalde olması gereken yargının bağımsız olmasıdır. Yargıç, hukukun üstünlüğü ve vicdanına göre değil saraydan gelen talimata göre karar veriyor. Bu milli iradeye darbedir. Bu tablo bizim alışkın olmadığımız, demokrasilerde yaşanmaması gereken bir tablo. Bu tablo maalesef Türkiye’de aşama aşama hayata geçiriliyor.

İzmir Büyükşehir Belediye Başkanımız benzer bir tablo ile karşılaşmıştı. Ona da 100 küsür yıl ceza isteniyordu. İstanbul İl Başkanımıza siyasi yasak getirildi. Sanıyorlar ki CHP, CHP lideri geri adım atar. Asla ve asla zalimin karşısında bir milim geri adım atmayacağız. Bu ülke sahipsiz değildir. Bu ülkenin halkı demokrasiye aşıktır.

Daha önceki duruşmada yargıç ‘YSK ile ilgisi yok bunun’ diyor. Gülşah İnce de tanık olarak dinleniyor, ‘Soylu ile ilgili soru sordum bu cevabı aldım’ diyor. Şimdi bunu başka bir olayla bağlantı kurup İstanbul Büyükşehir Belediye başkanını cezalandırmak istiyorlar. Sayın İmamoğlu’na ‘Sakın üzülme, senin sorumluluğun var 16 milyon seni dirençle, kararlılıkla görmek istiyor’ dedim.

Demokrasi adına, ülkem adına üzüldüm. Olay bir kişi olayı değil demokrasi, insan hakları, milli iradeye saygı olayıdır. Bunları düşündüğünüz zaman öteden beri gelen bir süreç var. Bu süreç kendi iktidarını pekiştirmek istiyor. Ben koltukta kalayım Türkiye yanabilir… Aramızda dağlar kadar fark var.

Siz CHP’nin elini kolunu bağlamak istiyorsunuz. Şimdi bunu aşama aşama hayata geçirmeye çalışıyorlar. Onlar hukuk dışı yola saparak, yargıçların gücünü arkalarına alarak bir şeyler yapmaya çalışıyorlar. Bizde halkın gücünü, iradesini kazanmak istiyoruz. Halkın iradesi değerlidir. Halkın iradesine darbe yapan bir anlayış demokraside yoktur. 16 milyon İstanbullunun hakkı gasp edilmiştir.

“Adaletin zerreciği kaldıysa istinaftan döner”

İstinaf ve Yargıtay yoluna gidilecek. Hâlâ bu ülkede hakkın, hukukun ne olduğunu bilen, namuslu ve yürekli yargıçlarımız var. Biz o yargıçlarımıza güveniyoruz. Adalet kurumuna en büyük zarar verenlerin iradelerini ipotek eden yargıçlar olduğunu dile getiriyorlar. Neden istinaftan dönmesin. Bu ülkede adalet varsa dönecektir. Ne demek dönmez? Eğer gerçekten ülkede adaletin zerreciği kaldıysa dönecektir. Kararın onanacağı şeklinde bir düşünceye sahip değilim.

Elini vicdanına koyan bir yargıç, bir belediye başkanını bir ifadesi dolayısıyla hem mahkûmiyet hem siyasi yasaklı konumuna getiriyorsunuz. Bunun kabul edilebilir bir yanı yok. Bunun sağı, solu yok. Bu iş insan hakları, demokrasi olayıdır. Bütün bunlara rağmen biz mücadelemizi sürdüreceğiz. Bu mücadele aynı zamanda bir demokrasi mücadelesidir. İstanbul İl Başkanımız siyasi yasaklı hale getirildiğinde sahip çıktık, bugün de yarın da mücadeleyi vereceğiz.

“Osman Kavala, Selahattin Demirtaş neden içeride?”

Osman Kavala niye içeride AİHM kararına rağmen? Selahattin Demirtaş yargı kararına rağmen neden içeride? Avukatlar içeride. Askeri öğrenciler içeride, öğrenciler darbe mi yapar? Buna benzer haksızlıklar var. Türkiye’de bir değişim, dönüşüm yaşanıyor. Türkiye’de demokrasinin nasıl olduğunu göreceksiniz. Göstereceğiz.

Bir partili nasıl olur da hâkim koltuğuna oturabilir? Bunlar doğru değil. Kendi partilerinde üyelik, il başkanlığı, ilçe başkanlığı yapmış insanları hâkim, savcı koltuğuna oturttular. HSK’nın, bakanlığın ‘dur’ demesi lazım. Diyemediler. HSK’nın da bağımsız iradesi yok. Bugün Erdoğan ne dese onlar altına koşulsuz imza atarlar. Bütün bunlara rağmen kilit noktalarda bunlar ama onların altında erdem, ahlak sahibi adalet ordusu var.”

Paylaşın

Elçi’den ‘Kürt Sorunu’ Açıklaması: CHP’nin Çözebileceğine Olan İnancım Tam

CHP’ye katılan eski Şırnak Baro Başkanı Nuşirevan Elçi, “CHP’nin Kürt sorununu çözebileceğine olan inancım tamdır. Türkiye tüm farklı etnik kimliklere eşit davranan ve adalet işleyen bir sistem ile yönetilmelidir. Bir kere öncelikle ülkede yeniden hoşgörü kültürü geliştirilmeli” dedi ve ekledi:

“CHP’nin 6’lı masada uzlaşmacı tavrındaki ısrarı, sorunları birlikte çözme konusundaki çabaları bana umut vadediyor. Eşitlikçi, tam demokrasi ve adil bir anayasa çerçevesinde ülkede çözülmeyecek bir sorun olmadığını düşünüyorum.”

Independent Türkçe’den Aldülhakim Günaydın’a konuşan Elçi, “Katılmak için teklif siz mi yaptınız yoksa CHP mi yaptı?” sorusuna karşılık “Katılmam konusunda teklif CHP’den geldi. Ben de çevreme, dost, akraba ve fikirlerine önem verdiğim insanlara danışarak sonunda böyle bir karar aldım” dedi.

“Kürt sorunu ve ülkede kemikleşmiş birçok sorunun tek bir partinin çabalarıyla çözülemeyeceğini düşünüyorum” diyen Elçi’nin açıklamaları özetle şöyle:

“CHP’nin Kürt sorununu çözebileceğine olan inancım tamdır. Türkiye tüm farklı etnik kimliklere eşit davranan ve adalet işleyen bir sistem ile yönetilmelidir. Bir kere öncelikle ülkede yeniden hoşgörü kültürü geliştirilmeli. CHP’nin 6’lı masada uzlaşmacı tavrındaki ısrarı, sorunları birlikte çözme konusundaki çabaları bana umut vadediyor. Eşitlikçi, tam demokrasi ve adil bir anayasa çerçevesinde ülkede çözülmeyecek bir sorun olmadığını düşünüyorum.

CHP ve kadrolarında son dönemde bir değişim var

Evet, Kürt kimliğini önemseyen bir aileden geliyorum. Elbette parti içerisindeki çalışmalarımda bu kimliğin etkin olacaktır ama ben aynı zamanda bir hukukçuyum. CHP ve kadrolarında son dönemde bir değişim var ve sorunların çözümü konusunda kararlı olduklarını görüyorum. CHP’nin Kürt sorununu çözebileceğine olan inancım tamdır. Türkiye tüm farklı etnik kimliklere eşit davranan ve adalet işleyen bir sistem ile yönetilmelidir.

Geçen 1-2 yılda CHP’nin bölge dahil ülke genelinde ev ev, sokak sokak gezerek yaptıkları çalışmaların meyvelerini almaya başladıklarını düşünüyorum. Elbette daha yürümemiz gereken epey uzun bir yol var ama CHP’nin bölgede beklentinin üzerinde bir oy alacağını öngörüyorum.

Kılıçdaroğlu aday olmalı

İsmi geçen aday adayları arasında toplumda en çok karşılığı olan ismin Sayın Kılıçdaroğlu olduğunu düşünüyorum. Dürüstlüğü, kişiliği ve devlet tecrübesiyle bu işi layıkıyla yerine getirebileceğine inanıyorum. AK Parti iktidar olduğu ilk dönmede ülkede yaşayan toplumun geniş kesimlerine umut oldu. Soruları çözeceğine ilişkin bir beklenti vardı. Bir süre iyi gitti ama son 6-7 yıl benimsediği ilkelerinden uzaklaştı.”

Söyleşinin tamamı için TIKLAYIN

Paylaşın

Kılıçdaroğlu’dan ‘Başörtüsü’ Talimat: Hukuk Raporu Hazırlanacak

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP), başörtüsü için anayasa teklifi konusunda konusunda henüz net bir karar vermedi. CHP, parti hukukçularının teklife ilişkin hazırlayacağı raporu, Meclis’teki bütçe görüşmelerinin ardından MYK’da ele alacak ve tartışmanın hukuki ve siyasi değerlendirmesini yaptıktan sonra kararını açıklayacak. 

AK Parti’nin başörtüsü teklifi ile ilgili yanıtı beklenen CHP, henüz bu konuda net bir karar vermedi. CHP, parti hukukçularının teklife ilişkin hazırlayacağı raporu, Meclis’teki bütçe görüşmelerinin ardından MYK’da ele alacak ve tartışmanın hukuki ve siyasi değerlendirmesini yaptıktan sonra kararını açıklayacak.

T24’ten Eray Görgülü’nün haberine göre, AK Parti’nin başörtüsüne yönelik anayasal güvence sağlayan ve aile kurumunu düzenleyen anayasa değişikliği teklifine yönelik tartışmalar sürerken, İYİ Parti, bu konudaki tavrını dün kamuoyuna açıklamıştı. İYİ Parti Sözcüsü Kürşad Zorlu, “Genel İdare Kurulu’nda çoğunluğun eğilimi, olumlu bir kanaat içerisinde olduğumuz ve evet yönündedir” demişti. İYİ Parti’nin bu açıklamasının ardından gözler CHP’nin yanıtına çevrildi.

Kılıçdaroğlu, ‘rapor hazırlayın’ talimatı verdi

Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu başkanlığında toplanan CHP MYK, ilk olarak Adalet Bakanlığı’na yapılan yürüyüşü gündeme aldı.

Edinilen bilgiye göre Kılıçdaroğlu, partililerden Hiranur Vakfı’nda ortaya çıkan, 6 yaşında bir çocuğun cinsel istismara uğraması ile ilgili skandalın gündemde tutulmasını istedi. Bu nedenle başörtüsü meselesini bu toplantıda görüşmeyeceklerini belirten Kılıçdaroğlu, “Bu konu şu anda aciliyeti olan bir konu değil. AK Parti’nin yaklaşımı iyi niyetli de değil. Bu yüzden meselenin hem hukuki hem de siyasi boyutlarını gündeme almamız gerekiyor” değerlendirmesinde bulundu.

Kılıçdaroğlu, parti hukukçularından da anayasa değişiklik teklifi ile ilgili bir rapor hazırlamalarını istedi. Raporda, teklifin anayasanın temel ilkelerinin yanı sıra temel hak ve özgürlüklerle ilgili anayasaya aykırılık içerip içermediği incelenecek. Birkaç gün içerisinde hazırlanması beklenen raporun, TBMM’deki bütçe görüşmelerinden sonra gündeme gelmesi bekleniyor. Rapor, önce MYK’da sonra da Parti Meclis’nde ele alınacak. CHP, bu kurullarda yapılacak toplantılarının ardından teklifle ilgili kararını verecek.

Teklifle ilgili değerlendirmelerde bulunan CHP’li üst düzey bir yetkili de, AK Parti’nin teklifinin her yönüyle ele alınması gerektiğini belirterek, bu konuda aceleci davranmak istemediklerini söyledi. İYİ Parti’nin “evet” kararı ile ilgili de, “aceleci davranıldı” ifadesini kullanan yetkili, “İYİ Parti, teklife ‘evet’ diyor. CHP ‘hayır’ derse bu masada sorun yaratmaz mı” sorusunu ise, “her şey olabilir” sözleriyle yanıtladı.

İyi Parti, 3,5 saat başörtüsünü tartıştı

Öte yandan İYİ Parti’nin Genel İdare Kurulu’nda da AK Parti’nin teklifinin geniş kapsamlı ele alındığı öğrenildi. Yaklaşık 4 saat süren toplantının 3,5 saatlik kısmı, teklifle ilgili tartışmalara ayrıldı. Genel Başkan Meral Akşener, GİK üyelerinin tamamının görüşünü dinledi.

İYİ Partililerin büyük çoğunluğunun başörtüsü konusunun CHP tarafından bu şekilde gündeme getirilmesinden duyduğu rahatsızlığı gündeme getirdiği de öğrenildi.

İYİ Partili üst düzey bir yetkili, “Biz bu meselenin siyaseten gündeme getirilmesinden rahatsızız ve kanunlarla, anayasa ile düzenlenmesinin de yanlış olduğunu düşünüyoruz. Bizce özgürlük alanları genişletilmeli” dedi. Aynı yetkili, “Ancak bir şekilde gündeme gelmiş bu meseleye de sırt çeviremeyiz. Çözümden yana tavrımızı da ortaya koyarız” ifadesini kullandı.

Paylaşın