M.Ö. 329 yılında Jaxartes olarak bilinen Siri Derya (Seyhun) nehrinde yapılan Jaxartes Savaşı, Büyük İskender’in stratejik zekasını ve ordusunu rakiplerine karşı yönetme yeteneğini gösteren en iyi savaşlardan biri.
Jaxartes Savaşı, sadece İskender’in Orta Asya üzerindeki kontrolünü sağlamlaştırmakla kalmadı, aynı zamanda Büyük İskender’in tarihin en büyük askeri beyinlerinden ve en büyük askeri liderlerinden biri olduğunu da ortaya koydu.
Yükselişte olan İskender, Ahameniş İmparatorluğu’nu ortadan kaldırmaya kararlıydı. Büyük İskender, Granicus, Issus ve Gaugamela savaşlarıyla Ahameniş İmparatoru’na üç ölümcül darbe indirmiş ve imparator Darius III’ün iktidarını önemli ölçüde sarsmıştı.
Büyük İskender’in şimdi yapması gereken tek şey doğuya doğru daha fazla genişletmek ve imparatorluğun kuzey sınırlarını güvence altına almak, bu bölgelerde dolaşan göçebe kabilelerden gelebilecek tehditleri önlemek. Bu da Sakalar gibi savaşçı kabileler anlamına geliyordu.
Büyük İskit konfederasyonunun bir parçası olan Sakalar, hareketli ve atlı okçuluktaki uzmanlıklarıyla ünlü, zorlu bir rakipti. Sakalar, Büyük İskender’in tüm Orta Asya’yı ele geçirme hedefine önemli bir tehdit oluşturuyordu.
Savaşa hazırlık: M.Ö. 329 yazında Sakaların, Jaxartes olarak bilinen Dyr Darya Nehri’n yakınlarında topladığına dair bilgi alan İskender, Sakalarla doğrudan savaşmak için karar verdi ve ordusuyla birlikte bölgeye hareket etti.
Ordusunu yaklaşan savaşa iyi hazırlandığından emin olmak isteyen İskender, nehrin güney kıyısında müstahkem bir üs kurdu ve nehri hızlı geçmek için bir köprü inşa ettirdi.
Büyük İskender ve ordusunun nehrin kenarında üs kurduğu bilgisini alan Sakalar, bir dizi baskınla Büyük İskender’in planlarını bozmaya çalıştı. Ancak, Büyük İskender’in stratejik konumu ve birliklerinin disiplini, bu baskınları etkili bir şekilde püskürtmesine olanak sağladı.
Savaş: Savaş, Sakalar için kötü başladı ve kötü gitti. Sakalar, İskender’in askerlerinin nehri geçip karaya çıktıklarında yok edebileceklerine inanarak Jaxartes’in kuzey kıyısına yerleşmişlerdi. Bu savaşın gidişatını etkileyebilecek büyük bir yanlış hesaplamaydı.
Sakalar, hareketli ve atlı okçuluktaki uzmanlıklarıyla ünlüydüler, ancak İskender’in daha uzun menzilli savaş araçları vardı: Mancınıklar ve kuşatma yayları. İskender tüm birliklerini aynı anda nehrin karşısına çıkma emrini veri, bu Saka okçuları için vurabileceklerinden daha fazla hedef anlamına geliyordu.
Aynı zamanda mancınık ve kuşatma yayları gibi uzun menzilli silahlarda, Sakaları nehrin kıyısından uzaklaştırdı ve Büyük İskender’in birliklerinin nehri geçmesini kolaylaştırdı. Sakalar ağır kayıplar vermişlerdi, ancak Büyük İskender bu özel düşmanı tamamen ortadan kaldırmaya kararlıydı.
Sakaların geri çekilmeye başladığını gören Büyük İskender, bir tabur atlı mızrakçı askerini Sakalara yem olarak sundu. Atlı mızrakçı askerler Saka atlı okçular için kolay bir hedefti ve Sakalar İskender’in büyük bir hata yaptığını düşündüler. Saka kültüründe hiçbir askeri lider sadece ana kuvvetine yardım etmek için askerlerini feda etmeye cesaret edemezdi. Bu, ölen askerlerinin ailelerinin bir kan davası başlatmasına yol açardı.
Ancak İskender askerleri krallarına güveniyordu. İskender’in onları gerçekten feda etmeyeceğini biliyorlardı ve bu yüzden emirlerini yerine getirdiler. Saka atlı okçuları tuzağa düştüler ve İskender’in görünüşte savunmasız öncü birliklerini kuşattılar. İki güç savaşa girdiği anda İskender, kuşatma için piyadelerini ve okçularını gönderdi.
Sakalar kendilerini bir yanda atlı mızrakçılar, diğer yanda piyadeler arasında sıkışmış buldular. Sıkışmış haldeki Sakalar okçular tarafından avlandılar. Kaçmaya çalışan Sakalarda piyadeleri tarafından yok edildi.
Savaş sonrası: Savaş sona erdiğinde, Sakalar, komutanları Satraces de dahil olmak üzere yaklaşık bin 200 ölü verdi. 150’den fazla Saka da esir alındı, bunlar daha sonra İskender tarafından serbest bırakıldı.
Sakalara karşı kazanılan zafer, diğer göçebe kabilelere de İskender’in ordusuna direnmenin boşuna olduğu konusunda net bir mesaj gönderdi. Bu da imparatorluğun kuzey sınırlarını güvence altına alınmasına olanak sağladı.
Savaşın ardından İskender, zaferinin yaşandığı yerin yakınında “En Uzak İskenderiye” anlamına gelen İskender Eschate (bugünkü Tacikistan’ın güneybatı ucu) şehrini kurdu. Bu şehir daha sonraki seferler için stratejik bir nokta işlevi gördü.