Hakan Kartal Kimdir? Hayatı, Eserleri

27 Haziran 1974 İstanbul’da dünyaya gelen Hakan Kartal, Tuna Lisesi’nden mezun oldu. Hakan Kartal’ın ilk şiiri 2005 yılında Lacivert’te yayımlandı. Kartalın, şiir ve yazıları yayımlanmaya devam ediyor.

Haber Merkezi / Şiir ve yazıları Koridor, Ünlem, Lacivert Öykü Şiir, Göğebakmadurağı, Dil-İm, Ada, Doğmasız-Ölmesiz, Islık, Genç Kalemler, Karalama, Denizsuyukasesi, Kumru Sanat, Kadınca dergilerinde yayımlandı.

Hakan Kartal, “Yaşamın içinde ona sunulan seçeneklerin yetersizliğinden şikayet etti hep. Susmayı uzak ihtimallerden kurtarmayı başardığına inanıyor. Sahne ışıklarını sevemedi hiç. Sanatı gerçeklerle yaşamayı yeğliyor. Eğer ölecekse bunun için Heybeliada tek seçeneği. Suya gömülmeyi düşünecek kadar toprağa aşık.” ifadeleriyle kendini tanımlıyor.

“Aşk uykuda”

gitmeye yalnızlık düşmesin diye
aşk’ı damarında tutan elim büyür

zamanı incitemez
kan döken dudağın

gözlerim ölüme son durağın
önce deniz yıkılır

yaz gelir, ıslıklarız şehri
sarılmak ışığa vurulur, yaz biter

sevişme vaktinde gebeyiz
içimizde özgür balıklar

“Deniz! yasak kadın”

Can çekişir gemiler
reddedilen denizde
masum bayraklarında ölü yel

En uzun yangın bu
beyaza sığınır Albatros
iskelede umudu sere serpe

Deniz! yasak kadın
ışığı suspus
reddedilmek kaç bahar ölmek

yarına karanlık uyansa
deniz kanlı kıyım
yokmavi saklı kıyılarda

“Dört deniz düşledim

kıyısı kurşun birinin
yırtık güvercinler avlusu
dalgalar, boğazına kadar
sandallar ölü

martılar güneşin peşinden
buğulu gözleri yeşile hırsız
endamı yosunlardan biçili

üç deniz üşüdüm

masmavi çeşmeden yakamoz
kilidi paslı bulutlar
kayalıklardan sökülü

iki deniz ağladım

gözlerinde hapis inciler
titreyen şarap tadında
kan devşirir ay vakti

bir deniz ki… sakladım!

“Önce göğe aksaydı tanrının nehirleri”

Elbet güneşti
suya derin bağıran

salıncağın gölgesine dokunmamışsa yağmur
tanrıya yolculuğu bitmiştir çocukluğumuzun

toprak bilir
kan ayrı üşür damardan

karanlık Tanrının baharı

“Saklanan”

kılıcını çekti dar topraktan
buluttan inmiş teni
geceden demler şarkısını

baskın bu
ikiye kurulmuş suskun saat

öpüşler dökülür mor gerdanından
zindanı suya müebbet

zehirdir o şiir
tebeşire yazılan

“Saklanma”

Nasıl olsa karanlığı da öldürecek kirli ellerin
içine bir güvercin konacak
omzunda kan güneş
tamamlanacaksın

Eksilmiyor anlıyor musun
yüzünü perdeleyen ışığın gerçekliği
parmağını ezemeyecek, tanrı
seni de yağmur sanacak

Düşürüleceksin
kalbine uzak topraktan
paylaşılacaksın

Çiçekler de kan’lanacak
yarın sonbaharı kuşatsa da
tüm su’lar birleşip
damarından akacak
bölünmeyeceksin

Saklanma!
hayır, hayır, hayır!
ölmeyeceksin

Paylaşın

Habib Bektaş Kimdir? Hayatı, Eserleri

1 Mart 1951 yılında Manisa’nın Salihli İlçesinde dünyaya gelen Habib Bektaş, okuma yazma öğrenecek kadar okula gitti. Daha sonra çeşitli iş dallarında çalıştı. Bu dönemdeki iş hayatına çıraklıkla başladı. Yirmi bir yaşına kadar çeşitli işlerde çalıştı.

Haber Merkezi / 1972 yılında iş göçüne katılarak Almanya’ya gitti, değişik işlerde çalıştı. Almanya’nın Bavyera Eyaletinin Nürnberg şehrine yakın Erlangen kentinde yaşamakta ola Bektaş, evli ve iki çocuk babasıdır. Bektaş, 2011 yılından bu yana eşiyle Erlangen ve Salihli’de yaşamaktadır.

Uzun yıllardır Şiir, öykü, roman, tiyatro oyunu, radyo oyunu, araştırma dallarında eserler verdi. Almanca ve Türkçe basılan kitapları değişik ödüller kazandı. Hamriyanım (1990) adlı kitabıyla Milliyet Roman Ödülünü, Gölge Korkusu (1997) romanıyla İnkılap Roman Ödülünü kazandı. Ayrıca Almanya’da Erlangen Kültür Ödülü’nü kazandı. Cennetin Arka Bahçesi (1999) adlı romanıyla Dil Derneği 200 Ömer Asım Aksoy Ödülünü aldı.

Urla Belediyesi ve Cumalı-Seferis Gökyüzü Kültür ve Sanat Derneğinin işbirliğiyle “Oyun” dalında düzenlenen 2017 Necati Cumalı Edebiyat Ödülünü de ‘Terör’ adlı oyunuyla Habib Bektaş aldı. Bazı eserleri çevrilip Yunanistan’da ve Brezilya’da yayınlandı. Bazı hikayeleri Almanya’da radyo oyunu olarak uyarlandı ve yayınlandı. Tiyatro dalında eserler verdi, bir çocuk oyunu Türkiye’de Devlet Tiyatroları repertuvarına alınıp, oynandı. Yazdığı eserlerinin hedef kitlesi için yaş ayrımı yapmak güç olduğu için, okur yaş yelpazesi geniş ve açık bir yazardır. Yurt dışında, özellikle Almanya’daki edebiyat çevreleri Bektaş için, çocukça adlı evrensel dili iyi bilen bir yazar olarak bilinmektedir.

Fethi Naci’nin Yüzyılın 100 Romanı adlı çalışmasında yer alan, Atıf Yılmaz’ın ise Eylül Fırtınası adıyla beyaz perdeye uyarladığı Gölge Kokusu (1997) romanında;, 1980 sonrası kültürel iklimi bir çocuğun gözünden ele alır. Darbe sonrası bir yanda Almanya’ya kaçmak zorunda kalıp savrulan ve kendi yaralarını sağaltmaya çalışan bir anneyle baba, bir yanda dedesinin yanına bırakılan küçük bir çocuğun hikayesini işler.

Habib Bektaş’ın ödüllü romanı Cennetin Arka Bahçesi (1999) eserinde; “Gâvur İmam’dan Çakır’ın Romanına” adlı güncesi de yer alır. Dedemin Cenneti (2013) hikayesinde; Habib Bektaş, ironiyi ve kara mizahın sessiz ama keskin dilini incelikle kullandığı görülür. Başta Almanya olmak üzere Türkiye’de geniş bir okur kitlesi olan Bektaş’ın içtenlikle anlattığı öykülerin merkezinde farklı insan manzaraları göze çarpar.

Ben Öykülere İnanırım (2001) adlı hikaye kitabında; uzunlu kısalı otuz öyküsü yer alır. Habib Bektaş, yaşamdan kesitler verdiği öykülerde, günlük yaşamın karmaşası ve acelesi içinde gözden kaçan, fark edilmeyen incelikler, ayrıntılar başarıyla gözlemler, unutulmaya yüz tutan değerleri ve insancıl değerlerini yitirmekte olan bir dünyadan insan manzaraları sunar.

Eserleri;

Erlangen Şiirleri
Kapıkule Nerede
Adresinde yoktur
Yorgun Ölü
Hamriyanım
Uyuşturucu Batağı
Sözü Yurt Edindim
Meyhane Dedikleri
Gölge Kokusu
Lades
Cennetin Arka Bahçesi
Ben Öykülere İnanırım

Paylaşın

H. İhsan Sönmez Kimdir? Hayatı, Eserleri

19 Şubat 1961 yılında Kastamonu’nun Araç İlçesinde dünyaya gelen H. İhsan Sönmez, ilk ve Ortaokulu Araç’ta okudu. 30 Ağustos 1979 tarihinde Jandarma Sınıf Okulundan mezun oldu. Foça Komando Okulunda eğitim gördü.

Haber Merkezi / Bolu Dağı Karakolunda (1979-80), Akçakoca’da (1980-81), Bingöl Karlıova’da (1982-84), Bursa Tahtaköprü (1984) ve Yenişehir’de (1985-88), Siirt Ekindüzü’nde (1988-90), Ünye’de (1990-91), Çaybaşı’nda (1991-92), Uluğbey’de (1992-93) görev yaptı.

29 Temmuz 1990 tarihinde Benevulet’te teröristlerin pususuna düştü, kendisinden başka askerlerinin tamamı şehit oldu. Ayrıca Gürgentepe (1993-95) ve Şanlıurfa Atatürk Barajı (1995-97) ile Şırnak’ta (2001-03) kıta görevi yaptı. İstanbul Balmumcu’da görevliyken emekliye ayrıldı (16 Ekim 2003).

Emekli olduktan sonra bir süre Ankara’ya, sonra Kocaeli Değirmendere’ye yerleşti. Şiirle ilgisi ilk ve ortaokul yıllarında törenlerde şiir okumakla başladı. O yıllarda Faruk Nafız Çamlıbel’in “Han Duvarları” şiirinden etkilendi. Necip Fazıl Kısakürek’i tanıdıktan sonra bir daha şiirden kopamadı.

Nâzım Hikmet, Cemal Süreya, Necatigil, Rıfat Ilgaz’dan sonra Rilke, Baudelaire, Neruda’yı ilgi ve merakla okudu. Şiirleri ile gezi, sanat, inceleme yazı ve öyküleri J. Dergisi, J. Eğitim Dergisi, Gülpınar, Tay, Kocaeli Şehiriçi, Aykırısanat, Yaşayan Yarın, Kasyö-Der (yayın kurulu üyesi) dergilerinde yayımlandı. Kasyö-Der adlı derneğin halkla ilişkiler müdürlüğü yaptı, yönetim kuruluna seçildi ve kültür komisyonu başkanlığını yürüttü.

Eserleri;

Gökkuşağı Yere Düştüğünde (2001)
Zaman Köprüsü (2004
Deelmina’ya Aşk Günlüğü (2004)
Ve Özgürlük Kayun Benim Dünya Adıma (2004)
Zaman Tamircisi (Roman, 2018)

Ödülleri: Aykırısanat dergisinin 2005 yılı şiir yarışmasında “Düşlerin Çağrısı” şiiriyle ikincilik ödülünü aldı.

(Kaynak: biyografya.com)

Paylaşın

Ilgım Veryeri Alaca Kimdir? Hayatı, Eserleri

1975 yılında İstanbul’da dünyaya gelen Ilgım Veryeri Alaca, İzmir Amerikan Koleji’ni bitirdikten sonra Mimar Sinan Üniversitesi’nde Resim Bölümü’nden lisans derecesini aldı. Kaliforniya Devlet Üniversitesi’nde “Stüdyo Sanatları”, Illinois Üniversitesi’nde (UrbanaChampaign) “Sanat ve Tasarım” üzerine yüksek lisans çalışmaları yaptı.

Haber Merkezi / Hacettepe Üniversitesi’nde doktora çalışmasını tamamladıktan sonra 2011 yılında doçent oldu. Halen, Koç Üniversitesi, Medya ve Görsel Sanatlar Bölümü’nde öğretim üyesi olan Veryeri Alaca, Bilkent ve Richmond Üniversitesi’nde ders verdi.

Eserleri, Philip&Muriel Berman Sanat Müzesi, Brad Cooper Galerisi, Stone Metal Press, Springfield Sanat Müzesi, Galeri Nev, Kuad Galeri, Piartworks, TEM Sanat Galerisi’nde sergilendi. “İzmirli Sanatçılar Ansiklopedisi” (2001, der. Mümtaz Sağlam), “Türkiye’den Baskıresme Bakmak” (2011, Eskişehir Anadolu Üniversitesi) adlı kitaplarda çalışmalarına yer verildi.

Çalışmaları, Mimarlar Odası Çocuk Kitapları Yarışması (2011), DYO Özgünbaskı Yarışması (2002), 64. Devlet Resim ve Heykel Yarışması (2003), Janet Turner Müzesi Özgünbaskı Yarışması (1998) kapsamında ödüle değer görüldü.

Butler Museum of American Art, Joel ve Harnett Müzesi, Zimmerli Müzesi, Southern Graphics Council (Amerika), Museo dell’IncisioneCastello dei Paleologi (İtalya), Majdanek Müzesi (Polonya), IMOGA (İstanbul), Devlet Resim ve Heykel Müzesi eserlerinin bulunduğu koleksiyonlar arasındadır. 2013 yılında, Ege Üniversitesi Kâğıt ve Kitap Sanatları Müzesi’nde çocuk kitapları bölümü oluşturulmasına destek verdi.

Eserleri; Bir kış gecesi

Paylaşın

İzzet Yasar Kimdir? Hayatı, Eserleri

24 Mayıs 1951 yılında İstanbul’da dünyaya gelen İzzet Yasar, 13 Temmuz 2018’de akciğer kanserine yenik düşerek İstanbul’da vefat etti. Galatasaray Lisesindeki eğitimini tamamladıktan sonra İstanbul Üniversitesi İngiliz Dili ve Edebiyatı Bölümüne girdi.

Haber Merkezi / İkinci sınıfta öğrenimini yarım bıraktı; çeviriler yaptı. Çevirilerini reklam yazarlığı takip etti. Bir dönem sinemayla da uğraşan Yasar senaryo ve diyaloglar yazdı. İzzet Yasar, 1970’lerde Birikim ve Yeni Dergi’deki şiirleriyle tanınmaya başlandı. Şiiri bir edebî sanat olarak kabul etmedi ve her sanatın bir “şiir hâli”nin olduğunu savundu.

“Kapalı, çetin, lanetli şiir”ler yazdığı söylenen sanatçıda İkinci Yeni’nin özellikle de Ece Ayhan’ın etkileri görüldü. Eserlerinde günlük olaylardan, kutsal ve tarihî kitaplardan beslendi, poetikasını “dil” üzerine inşa etti ve dil oyunlarını önemsedi.

“Oyun”lara olan merakı nedeniyle Ahmet Güntan’la birlikte Reşit İmrahor’u yarattı. İkili 1983’te bu mahlasla şiirler yayımladı. Onlara bir dönem Mustafa Irgat eşlik etti. 1988’de oyuna Enis Batur da katıldı. İmrahor imzasıyla Kuvve’den Fiil’e isimli şiir kitabı yayımlandı, çeviriler yapıldı ve bir antoloji hazırlandı.

Öykücülüğüyle de dikkat çeken İzzet Yasar, hikâyelerinde son derece yalın bir dil kullandı. Kara mizahtan sıklıkla yararlanarak okuyucusunu rahatsız etmeyi ve kendiyle yüzleştirmeyi tercih etti. Öyküyle üslup arasında karşıtlık yaratarak gerçekliğin farklı bir açıdan algılanmasını sağladı.

Doğayla iç içe olan kıyı kasabalarını, adaları ve pansiyonları mekân olarak seçti. Şehrin karmaşasından kaçan insanların yaşamlarından kesitler sundu. Doksanlı yıllardan beri vejetaryen olan sanatçı, bu bilinçle hayvanların dünyasına ve insanlarla olan ilişkilerine yer verdiği öyküler de kaleme aldı.

“Aşk şiirleri”

3.
birden rakıya su karışır gibi
gülüşün ağaçlıklarda
ıssız göl diplerinde aşkımız
kızarıyor duyuyorum
bak
omzunda çapraz ninniler
yeni doğmuş bir mezarlık ayağa kalkıyor
şehrin yağmalanmış meydanlarında
bırak ellerimde atsın
esmer yiğit yüreğin
artık içtiğimiz rakı
yediğimiz kurşun ayrı gitmesin

“Kanama”

ölüm onun tek suçudur şimdi
sevgi aranızda yarısı söylenmiş bir söz
sen tamamlayacaksın unutma
dudakların ılık bir tadı özlüyorsa
akşam serinliğinde
sesi boğazımda acı bir yudum
cömerttir gözyaşına ülkemizin dağları
uykunun kanla bölündüğü akşam
onun avcundan dökülenleri
sen paylaşacaksın dostlarınla
derin kuyularda soğurken sular
onu haklı kılacak budur biraz da
sakın unutma
sevgiyi haklı kılacak
senin dinmez öfkendir aslında

ah eğilip soğumuş anlından
son bir kere öpebilseydin
çocukluğu hatırlanır şimdi
duvarları karış karış yoklayışı
tanıyışı pencereleri kapı tokmaklarını dünyayı
onlar ne kadar yıkasalar ellerini sünger taşlarıyla ovsalar
çıkaramayacaklar bulaşan kanı
okşamayacaklar çocuklarını kar gibi beyaz
masa örtülerine dokunamayacaklar artık irkilmeden
buysa seni güldürmeli ancak

gün sessizce çekildi güvercin rengi kubbelerden
ezanlar doldurdu kuş yuvalarını
hazin ırmaklarda insan yüzleri yüzüyor
bak onun da yüzünde bir ırmak akıyor şimdi
ellerin serinlesin diye
gözlerini sil
artık nefret etmeyi öğrenmelisin

“Göstermelik”

sofrası kalkmış bir halk sallan bullan
alır komut derin gömük babadan
verir aptesini ayrıksıya

şerefli mezun sekiz eylüllerden
kornalarla değiştirir göstermelik
bir donizetti kuklası yakar seyrine

değnek sopa yollarda hamambabaları
kendi tasvirine alıkmış karacavcavlar
hayal kepenkleri ölü gözüne fingir kapalı

aşka işte yine yer yok kıya boyunda
yılgı akız caddelerinde yokmeydanlarında
italyan yokuşunda tek cartada kaçgun havası

hepimize yakın tarihte nice kolkurçak
devletin düdüğüne bas tutarak
desturun bir fasıl da böyle geçmiş olsun

Paylaşın

İzzet Göldeli Kimdir? Hayatı, Eserleri

1948 yılında İzmir’de dünyaya gelen İzzet Göldeli, Karadeniz Teknik Üniversitesi İnşaat Mimarlık Fakültesi Mimarlık Bölümü’nden 1975 yılında mezun oldu. TRT’de haber ve program spikeri (1974-77), KTÜ Mimarlık Bölümü’nde öğretim görevlisi (1977-85) olarak çalıştı.

Haber Merkezi / Doktorasını 1984’te mimari tasarım teorileri bilim dalında tamamladı. 1985 yılında Avustralya’ya yerleşti. Yazıları Türkiye, Avustralya ve İsveç’teki çeşitli dergi ve gazeteler ile radyo ve televizyon programlarında yayımlandı. Şiir çalışmaları nedeniyle 1993’te Australia Council Literature Board’un Grant Ödülü’nü aldı. Halen çalışmalarını Avustralya’da sürdürmektedir.

Eserleri;

Çarptıkça (1973)
Sis Çanı (1990)
Eksen (1996)

Ödülleri: 1993 Australia Council Literature Board’un Grant ödülü

“Taş köprü”

Geçerler
Atlarıyla
Yurtsuz güneş
Düşürür
Ağır ellerini
Omuzlara

Mintanında yaz kokusu
Ağır kanat vuruşları
Serin kuyulardan çekilen günün

Giderler
Yedeklerinde
Menekşe demlenen
Hüzün
Nereye saklansa
Bulursun.

“Gürçeşme’de Ender Ender”

Bir işçi
Sigarasını söndürdü
İşbaşı yaptı
Sümüğünü çekti çocuk
Uzak bir evde
Kadının biri avluyu süpürdü
Odun koydu sobaya
Tomurcuklar patlarken tepelerde
Aktın gittin

İncecik.

“Karakalem için”

Bozkır bilgeliği
Çıplak dağların
Düğümlenmiş yalnızlığı
Su ve alev gizlenir
Gözlerinde

Koştuğu boşluk
Suskunluğa dönüşür
Duymaz
Koşumlarında gezinen Horasan güneşini
Başakların ılık nefesini
Ve ayrılık türküsünü
Ay ışığının

Bir ufuk, yorgun bir akşamüstü
Çizdi kirpiklerine

– Parmakların arasında
Soluk almadan duran
Sabırsız ok
Beklediğin
çığlık –
Beklediğin
Kuşatıldığın boşluğu vurmak –

Usulca gezindi kalem
Yayı gerdi ve öyle bıraktı
Tamamladı belirsiz bir hüznü
Yüzünde
Zamanın alevini söndürdü

Çevrildi sayfa
Bekleme
Çığlık ve nal seslerini

“Eksen’den”

-İpek’e-

I
Yola çıkıyorum
Olağan ve sıradan bir şey sanki
Bu kez de yola çıkmak.
Kökler beslemez olur gövdeyi, gitmek gerekir.

Yola çıkıyorum.
Aşarak kendine kapanan labirentlerini kuşkunun,
Varoluşun, yokoluşun korkusunu
Bir ipek örtü gibi savurarak boşluğa
Zamanın küllerine gömerek nasır bağlayan sevinçleri,
Acıları…

III
Bir mavide yol alıyorum.
Umut ya da umutsuzluğunuzu, düşlerinizi,
karabasanlarınızı,
Saracağınız bir mavi değil.
İçinde yol aldığım.
Bir hançerin bir gövdede uyuyakalması bu.
Gövdenin aralayışı kendini
Sırlarını söyleyeceği hançere doğru…
Gövdenin arayışı söz kusmayan, dilsiz metali…
Kanıksanan, unutulan ve bir gün mutlaka yeniden bulunan
Anlaşması
Dilsiz metalin
Ve sözlerimizi barındıran gövdenin.

VI
Yoklukla tarttım
Yaşadığım her şeyi.

Yokluktan çıkıp geliyor gün
Örtüsünü çekiyor karanlığın
Kentlerin, kırların.
Her yerde bir av telaşı
Giyotinler iş başında.
Bıçak mangaları
Ve susmayan yadsıyış.

Her yerde av telaşı.
Noktaya benzer yüzleriyle avcılar
İş başında.
Yalnız avcıları mı
Av olmayı bekleyenler
Av olmayı seçenler de iş başında…

Dipsiz bir bardağa boşaltıyorum
Noktaya benzer yüzleriyle avcıları ve avlarını
Sonra geçiciliğin anahtarlarını.

Sözler örüyor
Önce aydınlığı
Ardından karanlığı.

Paylaşın

İsmet Özel Kimdir? Hayatı, Eserleri

19 Eylül 1944 yılında Kayseri’de dünyaya gelen İsmet Özel, memur bir ailenin altıncı çocuğudur. Özel, ilköğretimini Kastamonu’da tamamladı. Daha sonra Çankırı’ya tayinlerinin çıkması sebebiyle ortaokulu Çankırı’da okudu. Lise ikiye geçtiği dönemde Ankara’ya taşındılar. Özel, bir yıl uzatmayla liseden mezun oldu.

Haber Merkezi / 1962 yılında Ankara Üniversitesi Siyasal Bilimler Fakültesine başladı. Birinci ve ikinci sınıfları ikişer kere okudu. 1964 yılında arkadaşlarıyla Dönüşüm isimli siyasî içerikli dergiyi çıkardı. Bu dönemde İşçi Partisi’ne üye olan ve siyasette acemi fakat aktif rol oynamaya başlayan Özel, üniversitede geçirdiği dört yıl sonunda artık okula devam etmeme kararı aldı.

Edebiyata, özellikle şiire olan ilgisi çocukluğundayken başlamıştı. Özellikle üniversiteye geçtikten sonra artan bu ilgisi sonunda onu çok ünlü bir şair yaptı. İlk şiiri 1963 yılında dönemin ünlü dergilerinden biri olan Yelken’de yayınlandı. 1966 yılında ilk şiir kitabını yayınladı. Baskı için babasından para alan İsmet Özel, kitapların çoğunu Türkiye İşçi Partisi teşkilatlarına dağıttı ve kitaplardan elde edilen para da partinin kasasına gitti. Fakat 1966 yılından önce yazdığı şiirleri ilk şiir kitabına almadı.

1967 yılında askere başladı. Askeriyede bazı sıkıntılar yaşadı ve sırasıyla Sivas, Konya, Elazığ ve Muş’u gezdikten sonra 1969 yılında askerliğini bitirdi. Bu dönemde babasını kaybetmesi, onda derin bir iz bıraktı. Aynı yıl Halkın Dostları dergisinin yönetimine seçildi. Dergi için İstanbul’a taşındı. Bu dönemde dergi işleriyle uğraşmanın yanı sıra bir yayın şirketinde de çalıştı. İlk sayısı Mart 1970 yılında çıkan derginin merkezi, üçüncü sayısından itibaren Ankara’ya alındı. İsmet Özel, Ankara’ya döndü ve burada Türkiye İnşaat Mühendisleri Odasında işe başladı. Dergi henüz birinci yılını doldurmuşken, 12 Mart 1971 tarihinde sıkıyönetim sebebiyle kaldırıldı.

İnşaat Mühendisleri Odasındaki işinin ardından Ankara’da bir eczanede kalfa olarak çalıştı (1971-1972 yılları). Eylül 1972’de ise Hacettepe Üniversitesi Fransız Dili ve Edebiyatı Bölümüne başladı. Ekim 1975 tarihinde Ticaret Bakanlığındaki memuriyetine başladı. Ocak 1976 tarihinde Necla Aslandoğdu ile evlendi. 1977 yılında Hacettepe Üniversitesinden mezun olan İsmet Özel, bu beş yıl içinde tüm hayatını Fransızca ve edebiyatla doldurdu. Bu beş yıl içinde eşi ve annesi ile Ankara’daki evlerinde yaşadı.

1970li yılların başında Müslüman olan İsmet Özel, 1974 yılında Sezai Karakoç’un sahibi olduğu Diriliş dergisinde Amentü isimli şiiriyle Müslüman olduğunu herkese ilan etti. Karakoç, Müslümanlığı ve sosyalistliği benimsemesinin altında yatan yolun Kur’an-ı Kerim’den geçtiğini söyler. Yeni Şafak’ta da köşe yazıları yazdıktan sonra son olarak Millî Gazeteye geçti. 2003 yılında ‘’Bir Zamanlar Bir İsmet Özel Vardı’’ başlıklı yazısıyla yazı hayatını sonlandırdığını açıkladı.

1979 yılında Ticaret Bakanlığındaki işinden ayrıldı.. Bu yıllar içinde üç çocuğu olan İsmet Özel, ailesinin geçimini sağlamak için kütüphanesindeki değerli kitaplarını satmak zorunda kaldı ve bir mimarlık dergisinde tercümeler yaptı. 1981 yılında İstanbul Devlet Konservatuarında (günümüzdeki adıyla Mimar Sinan Üniversitesi Devlet Konservatuarı) Fransızca öğretmeni olarak işe başladı. 1999 yılında buradan emekli oldu. 1999 yılından sonra İstanbul Bilgi Üniversitesinde şiir dersleri vermeye başladı.

İsmet Özel, 1987 yılında ilk dört kitabını kapsayan Erbain isimli kitabını çıkardı ve edebiyata ara verdi. 1992 yılında yayınladığı bir şiiri, birçok dergi ve gazetede ‘’İsmet Özel Şiire Geri Döndü’’ başlıklarıyla yankı buldu ve bu, sevenleri tarafından uzun süre konuşuldu. Cemal Süreya’nın ‘’Dilin Ustası’’ olarak betimlediği İsmet Özel, halen öğretim üyeliği yapmaktadır.

Eserleri;

Şiir;

1. Geceleyin Bir Koşu
2. Evet, İsyan
3. Cinayetler Kitabı
4. Celladıma Gülümserken
5. Erbain
6. Bir Yusuf Masalı
7. Çatlıycak Kadar Aşkî
8. Of Not Being A Jew

Deneme;

1. Üç Mesele
2. Zor Zamanda Konuşmak
3. Taşları Yemek Yasak
4. Bakanlar ve Görenler
5. Faydasız Yazılar
6. İrtica Elden Gidiyor
7. Surat Asmak Hakkımız
8. Tehdit Değil Teklif
9. Waldo Sen Neden Burada Değilsin?
10. Sorulunca Söylenen
11. Cuma Mektupları – 1
12. Cuma Mektupları – 2
13. Cuma Mektupları – 3
14. Cuma Mektupları – 4
15. Cuma Mektupları – 5
16. Cuma Mektupları – 6
17. Cuma Mektupları – 7
18. Cuma Mektupları – 8
19. Cuma Mektupları – 9
20. Cuma Mektupları – 10
21. Tahrir Vazifeleri
22. Neyi Kaybettiğini Hatırla
23. Ve’l-Asr
24. Tavşanın Randevusu
25. Bilinç Bile İlginç
26. Şiir Okuma Kılavuzu
27. 40 Hadis
28. Henry Sen Neden Buradasın-1
29. Henry Sen Neden Buradasın-2

Söyleşi / Mektup;

1. Sorulunca Söylenen
2. Genç Bir Şairden Genç Bir Şaire Mektuplar

Çeviri;

1. Siyasi Felsefenin Büyük Düşünürleri
2. Gariplerin Kitabı
3. Osmanlı İmparatorlugu ve İslami Gelenek
4. Bilim Kutsal Bir İnektir

Paylaşın

İsmet Kemal Karadayı Kimdir? Hayatı, Eserleri

5 Haziran 1927 yılında Tunceli’nin Pülümür ilçesinde dünyaya gelen İsmet Kemal Karadayı, 29 Temmuz 2006 tarihinde İstanbul’da vefat etmiştir. Annesi Rahime Hanım, babası S. Sabri Bey’dir. Erzurum Lisesi (1947) ve Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nden mezun olmuştur.

Haber Merkezi / Yüksek lisansını “Atatürk İlkeleri ve Hukuk Devrimi” başlıklı teziyle bitirmiştir. Anadolu’nun çeşitli yerlerinde ve İstanbul’da cumhuriyet savcısı olarak görev yapmıştır. 1981 yılında emekli olmuştur. Bir süre İstanbul’da avukatlık yapmıştır. Mübeccel İzmirli ile Ocak 1963’ten Mart 1964’e kadar 15 sayı olarak Otağ dergisini çıkarmıştır. TYS, PEN Yazarlar Derneği, Edebiyatçılar Derneği, Dil Derneği, İnsan Hakları Derneği ve Çağdaş Hukukçular Derneği üyeliği yapmıştır.

İlk yazısı “Faydalı İnsan” 1947’de Yeni Erzincan gazetesinde çıkmıştır. Eserlerini Yeni Ufuklar, Forum, Yansıma, Yazko Edebiyat, Türk Dili, May, Oluşum, Somut ve Gösteri dergileri ile Akşam, Yeni Tanin, Yeni Ortam, Politika ve Cumhuriyet gazetelerinde yayımlamıştır. 1992 yılında İsveç’te düzenlenen bir makale yarışmasında üçüncülük ödülünü kazanmıştır. 1999 yılında ise Edebiyatçılar Derneği tarafından kendisine Altın Madalya ve Onur Ödülü verilmiştir.

Yazdığı bazı eserlerde İsmet Kemal ve Hatice Cemal isimlerini de kullanan İsmet Kemal Karadayı; şiir, hikâye, deneme, eleştiri, hatıra türlerinde eser vermiş çok yönü bir sanatçıdır. Karadayı şiirlerinde genellikle aşk, toplumsal adaletsizlik, özgürlük, barış ve mazi temalarını işler. Sınıfsal ayrımlara, savaşa, eşitsizliğe karşı çıkan şair, insan olmanın gereklilikleri ve insanı çözümleme üzerine yoğunlaşır. Eleştiri, şiirlerinde önemli bir yer tutar. Şiirlerinde atasözü ve deyimlerden sıklıkla faydalanan Karadayı, çoğunlukla serbest tarzda şiirler kaleme almıştır.

Deneme ve hatıralarında Anadolu’nun çeşitli yerlerinde görev yaptığı sırada başından geçen ilginç olayları, güncel siyasi ve sosyal konuları, hukuk ve Atatürkçülük üzerine düşüncüleri ele alan yazar, bu eserlerinde samimi ve içten bir üslup anlayışı benimser.

İsmet Kemal Karadayı’nın hikâyeleri, şiirleriyle konu bakımından benzerlik gösterir. İnsanın farklı kurgularla çok yönlü olarak ele alındığı hikâyeler yazarın kendi hayatından belli ölçülerde izler taşır. Diğer türlerle kıyaslandığında hikâye türünde az sayıda eser veren yazarın Ortaköy’de Zaman kitabında “Bir Eski İstanbul Öyküsü: Dilek Tepesi”, “Ortaköy’de Zaman”, “Kimi Aykırılıklar”, “Aykırı Kimlikler”, “Kekova’lı Bahriye (Keko)”, “Yazlık Ayakkabılar”, “Kundu’da Bir Anadolu’lu”, “Ceylan”, “Kadının Elleri Tomur Tomurdu”, “Müren” başlıklı on hikâye yer alır. Günlük yaşamdan manzaraları farklı bir dikkatle izleyip kurgulayan Karadayı’nın hikâyelerinde gerçekçilik önemli bir yer tutar. (Kaynak: teis.yesevi.edu.tr)

Paylaşın

İsmail Uyaroğlu Kimdir? Hayatı, Eserleri

1948 yılında Balıkesir’de dünyaya gelen İsmail Uyaroğlu, İstanbul Eğitim Enstitüsü Türkçe Bölümü’nü bitirdi. Kahramanmaraş, Malatya, Kars ve İstanbul’da edebiyat öğretmenliği yaptı. Öğretmenlikten ayrıldıktan sonra bir süre düzeltmenlik yaptı.

Haber Merkezi / Yayınevleri ve reklam şirketleriyle, Cumhuriyet gazetesi ve Yazko’da çalıştı. Halen bir reklam şirketinde metin yazarlığı yapıyor. 1960 sonrası toplumcu şiirin ikinci kuşak şairleri arasında yer alan Uyaroğlu önceleri İkinci Yeni akımının etkisinde kaldı.

İlk kitabında yalınkat, yeterince işlenmemiş, devrimci, slogancı şiirler dikkat çekti. Sonraki yıllarda toplumsal gerçekçiliğe yöneldi. Biçim ve öz dengisine özen göstererek kendine özgü bir anlatım kurdu. Yalınlık, duruluk, lirizm, özlülük, uyak kullanmaya eğilim, uyaklar yardımıyla yaratılmak istenen şaşırtmacalı bir söyleyiş bu anlatımın temel özellikleri olarak sıralanabilir.

Şiirleri Gösteri, Militan, Milliyet Sanat, Sanat Emeği, Yansıma, Yazko,Yeni a, Yordam gibi dergilerde yayınlandı. Çocuk şiirleri de yazan Uyaroğlu, şiirin yanı sıra oyun, öykü ve romanlar da yazdı.

Eserleri;

Şiir:

Gül Sağnağı (1976, çocuklar için şiirler)
Çocuk ve Şiir (1977, çocuklar için şiirler)
Aşktan ve Umuttan Aldım Rengimi (1978, çocuklar için şiirler)
Yakında (1980)
Hayatı Karşılayan Şiirler (1981)
Şiir Kitabı (1982)
Bir Demet Diken (1983)
5+2’ler (1984)
Ve Aşk (1985)
Ateşin İçinden (1985, toplu şiirler)
En Eski Yalnızlığımdır Aşk Benim (1987)
Şiir Ölümcül Yolculuğun Senin (1987)

Oyun; Leş (1977)

Öykü; Koku (1979)

Roman; Bir Liranın İki Günü (1978)

Ödülleri;

1974 Milliyet Sanat Dergisi En Başarı Genç Şair ödülü (4 şairle birlikte)
1977 Antalya Uluslararası Sanat Festivali Birincilik Ödülü Leş oyunu ile
1978 Türk Dil Kurumu Çocuk Yazını Ödülü, Çocuk ve Şiir ile
1978-1979 Yunus Nadi Armağanı En Güzel Çocuk Romanı, Bir Liranın İki Günü ile
1979 Yakacık Sanat Şenliği Birincilik Ödülü, Koku ile
1981 Yazko Şiir Büyük Ödülü, Hayatı Karşılayan Şiirler ile
2008 Cevdet Kudret Edebiyat Ödülü

Paylaşın

İsmail Cem Doğru Kimdir? Hayatı, Eserleri

1976  yılında Hatay’ın Samandağ ilçesinde dünyaya gelen İsmail Cem Doğru, ilk ve ortaöğrenimini Hatay’da tamamladı. 1998 yılında Marmara Üniversitesi Teknik Eğitim Fakültesinden, 2012 yılında Sofya Teknik Üniversitesi Elektrik Mühendisliği Bölümünden mezun oldu.

Haber Merkezi / Elektrik mühendisi olarak çalışmaktadır. Mesleğinin yanı sıra yayıncılık üzerine de çalışmaktadır. Aksi Sanat portalı ve dergisinin kurucusudur. İstanbul’un Kağıthane ilçesinde yaşamını sürdürmektedir. İlk şiiri 1993 yılında Samandağ gazetesinde yayımlandı. Uzun süre geleneksel ve toplumcu şiir çizgisinde yazdı. Çizgisine uygun gördüğü gazete ve dergilerde şiirlerini yayımlattı. 2002 yılından itibaren değişen şiir anlayışının da etkisiyle farklı alanlarda görünmeye başladı.

Şiirleriyle önceleri Berfin Bahar, Şair Çıkmazı, Yolcu, Patika gibi dergilerde, sonraları da Varlık, Yasakmeyve, Mühür, Akatalpa, Karakalem gibi dergilerde de yayımlandı. Ayrıca Hayal, Radikal Kitap ve Cumhuriyet Kitap’ta inceleme yazıları yazdı. 2003 yılında İm Sanat Kültür ve Edebiyat Derneğine üye oldu. 2007 yılından 2009 yılına kadar bu derneğin başkanlığını yaptı.

Dernek bünyesinde çeşitli kitaplar yayımlandı. 2004 yılında Varlık Yayınları’nın “Cep Kitapları” dizisinden yayımlanan Antoloji Şairleri Seçkisi isimli bir antoloji hazırladı. Bu kitap, o dönem edebiyat dünyasının yeni tanıştığı internet yayıncılığında mevcut durumu ortaya koyan bir çalışma olduğu kadar o gün henüz adı konmayan sosyal medya, popüler kültür ve edebiyat arasında köprü oluşturabilecek bazı çalışmaların başlangıcı olarak görülebilir.

2005 yılında Rıfat Ilgaz Şiir Yarışmasında başarı ödülü aldı. Çeşitli radyolarda edebiyat programları yaptı. 2007 yılında arkadaşları ile beraber Kuşak Edebiyat dergisini çıkarmaya başladı. Birkaç sayı çıkardıktan sonra yayımlamayı bıraktı. 2013 yılında aynı isimle yeniden bu dergiyi yayımlamaya başladı. 2013 yılında Çukurova Sanat Günleri kapsamında Türkiye Yazarlar Sendikası Antakya Temsilciliği ile tanıştı. Burada tanıştığı Antakyalı şairlerle etkinlikler düzenlemeye başladı.

Aynı ekiple birlikte Amanos Edebiyat dergisini çıkarmaya başladı. 2016 yılında Mühür Yayınları tarafından ilk şiir kitabı Ara, 2017 yılında İndie Yayınları tarafından da Orhan Veli Unutabilmek Maviler İçinde adlı inceleme kitabı yayımlandı. “www.aksisanat.com” uzantısı ile internet üzerinden yürttüğü bir edebiyat portalı bulunmaktadır. Portalda çeşitli edebiyat ve sanat haberleri yapılmaktadır. Bu haberlerin yanı sıra birçok şair ve yazarın yazıları da bu platformda yayımlanmaktadır.

Paylaşın