Gültekin Samanoğlu Kimdir? Hayatı, Eserleri

2 Kasım 1927 yılında Konya’da dünyaya gelen Gültekin Samanoğlu, 11 Nisan 2003 günü İstanbul’da yaşama veda etti. Asıl adı Gültekin Samancı.. Havva Vesile Hanım ile Fehmi Samancı’nın oğludur.

Haber Merkezi / 1947 yılında Kuleli Askeri Lisesi’ni bitiren Gültekin Samanoğlu, 1949’da Kara Harp Okulu’ndan mezun oldu. 1959 yılına kadar Türk Silahlı Kuvvetleri’nde donatım subayı olarak görev yaptı. Daha sonra Basın Yayın Genel Müdürlüğü’nde görev yapmaya başladı.

1960’da İç Basın müdürü, 1961’de Basın İlan Kurumu yönetim kurulu üyesi 1967’de genel müdür yardımcısı, 1973 yılında ise genel müdür oldu. 1988-96 yılları arasında TRT yönetim kurulu üyeliğinde bulundu. Kurucuları arasında yer aldığı Hisar dergisinin bir süre yöneticilik görevini üstlendi.

Gültekin Samanoğlu’nun ilk şiiri ” O Kadın” 1946 yılında Çınaraltı dergisinde yayımlandı. Daha sonra ürünleri Çınaraltı, Hisar, Türk Yurdu, Çağrı, Türk Edebiyatı, Milli Kültür ve Türk Dili gibi pek çok dergide yer aldı. Samanolu’nun, “Gözaltındakiler” adlı şiiri 1995 yılında TRT’de gösterildi.

Mehmet Çınarlı, Gültekin Samanoğlu hakkında şu değerlendirmeyi yaptı: “Gültekin’in şiirleri de Hisar’la birlikte geli şip olgunlaştılar. Daha güzel, daha sağlam mısralar yazdı. Vezni, kayeyi bırakmadan yeni şe killer aradı. İlk sayıda, bir evvelki kıt’anın son kelimeleri bir sonraki kıt’anın başında tekrarlanan değişik şekilli bir şiiri çıkmıştı. (…) Fakat, iyi etti de bu tarzı sık sık denemeye kalkmadı. O zaman monotonluktan kurtulması imkânsız olurdu, şüphesiz Gültekin de bunu düşünmüştür. “Bütün gerçek sanatkârlar gibi, ince ruhlu, hassas yaratılışlı olan şairin eserlerinde şiirin ezelî ve ebedî mevzularını (gurbeti, aşkı, tabia tı) bir iç ürpermesi halinde hissetmekteyiz. (…)”

Türk Ocağı, Türk Dil Kurumu, Türk Edebiyatı Vakfı, Konya Kültür ve Turizm Vakfı, Aydınlar Ocağı, Basın Konseyi ve İLESAM üyesi olan Gültekin Samanoğlu, Basın Şeref Kartı sahibiydi. Samancıoğlu, “Uzun Varan Gölge” ile 1983’te Konya Kültür ve Turizm Vakfı “En İyi Kültür ve Sanat Eseri” ödülü, 1987’de Anadolu Basınına Hizmet Ödülü ile 1988’de Son Kırk Yılın En Başarılı Gazetecisi Ödülünün sahibi oldu.

Eserleri;

Şiir;

Alacakaranlık (1970)
Uzun Vuran Gölge (1983)

İnceleme;

Cahit Sıtkı Tarancı (1971)
Kemalettin Kâmi Kamu – Hayatı Sanatı ve Şiirleri (1986)

Paylaşın

Gültekin Emre Kimdir? Hayatı, Eserleri

31 Mayıs 1951 yılında Konya’nın Kongul Köyünde dünyaya gelen Gültekin Emre’nin asıl adı Gültekin Özkan’dır. İlk ve ortaöğrenimini Ankara Kubilay İlkokulunda (1963) ve lise öğrenimini Akşehir Lisesinde tamamladı.

Haber Merkezi / 1974’te Dil ve Tarih Coğrafya Fakültesi Rus Dili ve Edebiyatı Bölümü’nden mezun oldu. 1976’da Sol Yayınlarında ve Onur Yayınlarında düzeltmenlik ve çevirmenlik yaptı, 1977-80 arasında Millî Kütüphane’de memur olarak çalıştı.

1980’de Almanya’ya gitti, öğretmen olarak çalıştı. SFB radyosunun Türkçe yayınlar bölümünde dokuz yıl çocuk programları hazırladı. Almanya’da yaşayan Türkler üzerine incelemeler yaptı, sergiler düzenledi. Berlin’de 1986-87’de on yedi sayı çıkan Parantez, 1994-98’de elli beş sayı çıkan Şiir-lik ve sadece iki sayı çıkan Melez dergilerini yayımladı.

Türkiye Yazarlar Sendikası, Edebiyatçılar Derneği ve Alman Yazarlar Sendikası üyesidir. Düşkuyusu adlı şiir kitabı ile 1991 Orhon Murat Arıburnu Şiir Ödülü; Taşı Sula dosyasıyla 1996 Ceyhun Atuf Kansu Şiir Ödülü’nü, Çınlama’yla Arif Damar Şiir Özel Ödülü (2010) ve Opus’la Yunus Nadi Şiir Ödülü’nü (2013) aldı.

1980’den beri Berlin’de, son yıllarda Berlin-Ayvalık arasında yaşayan ve bazı eserlerini Almanca yazan Gültekin Emre, evli ve iki çocuk babasıdır.

1973’te Köken dergisinde yayımlanan Gorki’nin “Kız ve Ölüm” şiiri, ilk şiir çevirisidir. “Sevinin Öyküsü” adlı ilk şiiriyse 1977’de Türkiye Yazıları’nda (Ankara) yayımlanmıştır. Şiirlerini, çevirilerini, yazılarını Yeni Ülke, Varlık, Gösteri, Yeni Düşün, Broy, Sombahar, Bahçe, Milliyet Sanat, Adam Sanat, Cumhuriyet Kitap, Akatalpa, Yaşasın Edebiyat dergilerinde yayımladı.

Gültekin Emre’nin şiirlerinde gurbet, sıla, keder, anne, baba imgeleri ve hatıralar önemli yer tutar. Şiirde yeni arayışlardan vazgeçmediğini “Biraz çetin cevizlik arıyorum şiirlerde. Görsellik de olsun istiyorum. Yeni söylemleri yeni şeyleri değişik formlarda ele almayı deniyrum zaman zaman” sözleriyle ifade etmektedir..

“Yazarak yaşayanlardanım ben” diyen Gültekin Emre şiirlerinin yanısıra pekçok antoloji hazırladı, birçok eser çevirdi. Son yıllarda çocuklar için de şiirler yazdı ve eserler çevirdi. Şiir üzerine düşünmekten ve şiir eleştirileri, şiir kitapları için tanıtım yazıları yazmaktan hiç vazgeçmedi. Berlin-İstanbul hattında Almanya’daki Türkler ve Türk edebiyatı hakkında araştırmaya devam etti, Almanca’dan Türkçeye çeviriler yaptı.

Gültekin Emre, Varlık dergisinde şiir günlükleri, çeşitli dergilerde ve internet sitelerinde şiir kitaplarına dair yazılar yazmayı sürdürmektedir.

Eserleri;

Şiir; Kurşunî Bir Siperde, Türkiye Yazıları Yayınları (1980); Bizsiz Gibi, Dayanışma Yayınları (1983); Gece Düşleri, Dağyeli Verlag/Frankfurt (1985), Aşk ve Minyatürler, Cem Yayınevi (1989), Düşkuyusu, Elyazıları Yayıncılık (1990) – Bu kitabıyla 1991 Orhon Murat Arıburnu Şiir Ödülü’nü aldı-; Siyaha Elveda, YKY (1993); Taşı Sula, Öteki Yayınevi (1998) – Taşı Sula başlıklı şiir dosyasıyla 1996 Ceyhun Atuf Kansu Şiir Ödülü’nü kazandı; Kanun HükmündeŞiir, Yön Yayınları (1999); Melez (seçme şiirler 2004-1997), Yom Yayınları (2005).

Yazarın öteki kitapları: Berlin’deki Türklerin izini sürdüğü 300 Jahre Türken an der Spree (Üç Yüz Yıldır Türkler Berlin’de) belgesel çalışmasının ilk cildini 1983’te Ararat Verlag (Berlin) yayımladı. Yarım Damla-Almanya’daki Türk Şiiri Antolojisi-, YKY (1993); Posta Şiirleri Antolojisi, Dünya Yayınları -Posta Kutusu dergisinin ilk sayısının eki olarak-  (2003), Türk Edebiyatında Berlin, YKY (2003), Yol, Yolcu,Yolculuk Şiirleri Antolojisi, Kâmil Koç Otobüslerinin 80. kuruluş yıldönümü için hazırlandı (1986), Kardeş Fırtınalar (inceleme-eleştiri), YKY Kasım 2007.

Anı: Yitik Kent Ankara, Heyamola Yayınları, 2008.

Paylaşın

Gülsüm Cengiz Akyüz Kimdir? Hayatı, Eserleri

12 Temmuz 1949 yılında Isparta’nın Sütçüler İlçesinde dünyaya gelen Gülsüm Cengiz Akyüz, İstanbul İlk Öğretmen Okulu (1966) mezunu. Uzun süre Balıkesir ve İstanbul’da öğretmenlik yaptıktan (1966-80) sonra, İstanbul’da, yayıncılık sektöründe çalışmaya başladı. Çeşitli yayın evlerinde çocuk yayınları editörlüğü ve yönetmenliği yaptı.

Haber Merkezi / 1988’de arkadaşlarıyla birlikte Demet Yayınevi’ni kurdu. 1994’te TRT 1 İstanbul Radyosu’nda Gecenin İçinden Programı’nda Kitaplı Dakikalar’ı hazırlayıp sunarak başladığı radyo yayıncılığını, 1998’de Yaşam Radyo’da Yaşamanın Yedi Rengi Var, Radyo Cumhuriyet’te Umut İle, Özgür Radyo’da Yaşamanın Yedi Rengi Var başlıklı programları hazırlayıp sunarak sürdürdü. 1998’de TRT 2’de Ateşi Çalmak TV programında Yeraltında Sesler Var ve Dokuruz Ha Dokuruz başlıklı bölümleri hazırlayıp sundu. TRT 2’de yayınlanan Bir Yurttaşın Güncesi ve Düşünceden Neşeye başlıklı TV programlarında danışman ve metin yazarı olarak görev yaptı.

Çeşitli dergilere şiir, çocuk yazını ve kadın sorunları üzerine yazılar yazdı. Morpa Kültür Yayınları’nda Çocuk ve Gençlik Kitapları Editörlüğü yaptı. 2004-2015 yılları arasında Osmangazi Üniversitesi, Fen Edebiyat Fakültesi Karşılaştırmalı Edebiyat Bölümü’nde öğretim görevlisi olarak çalıştı; İTÜ’de okutmanlık yaptı. Türkiye Yazarlar Sendikası, Uluslararası PEN, Edebiyatçılar Derneği, Tiyatro Yazarları Derneği üyesidir. Mart 1999- Mayıs 2005 tarihleri arasında TYS Genel Sekreterlik görevini yürüttü. PEN Türkiye Merkezi’nde Barış İçin Yazarlar Komitesi üyesi ve Tiyatro Yazarları Derneği yönetim kurulu üyesi olarak görev yaptı.

Şiirleri ilk kez 1983 yılında Varlık dergisinde yayımlandı. Ürünleri daha sonra Yazko Edebiyat, Kıyı, Gösteri, Varlık, Biçem, Evrensel Kültür vb. dergilerde yer aldı. Erikler Çiçek Açıyor ile 1979 Politika Gazetesi Özel Ödülünü aldı. 1986 yılında Yeni Türkü Şiirleri Yayınlarının düzenlediği bir yarışmada şiirleri ilgiye değer bulundu. Kuşlar Kralı Kim Olacak adlı çocuk kitabı ile 1990 Sıtkı Dost Çocuk Edebiyatı ödülünü, Bir Kedinin Günlüğü adlı çocuk öyküsüyle 1990 Türkiye Yayıncılar Birliği ödülünü, Makas Kesmez İğne Dikmez Olmasa Ellerimiz adlı oyunu ile 1991 TOBAV ve Çankaya Belediyesi Gençlik Ödülünü, şiirleriyle 1995 yılı Truva Şiir Ödülünü, Ayşe’nin Günleri ile 1997 Eselsohr dergisi Sıradışılık Ödülünü-Almanya, Yaşamın İzindeki Kadınlar adlı oyunu ile 2005 yılı Dil Derneği Kerim Afşar Ödülünü, şiirleriyle Azerbaycan’da şaire Mahsati Gencavi Ödülünü; Kadınlar İçin Söylenmiştir adlı araştırma-antoloji çalışmasıyla 2012 Oğuz Tansel Halk Bilim Ödülünü, şiirleriyle Manisa Şiir Günleri Niobe Ödülü’nü aldı.

Öykü, roman, oyun olmak üzere yayınlanmış yüzün üzerinde çocuk kitabı vardır. Çok sayıda çocuk roman ve öyküsü Almanca, Rusça, Arapça, Sırp-Hırvatça, Arnavutça, Farsça ve Azerice’ye çevrilerek yayınlandı. Silinsin Diye Yeryüzünden Savaş Sözcüğü- So as to Wipe the Word of War From All Over the World (İngilizce-Türkçe), Akdeniz’in Rengi- Die Farbe des Mittelmeeres (Almanca-Türkçe), Yasak Sevda Sözcükleri- Lessico Proibito D’amore (Italyanca) çevrilmiş şiir kitaplarıdır. Şiirleri pek çok dile çevrilerek seçki, antoloji ve dergilerde yayınlandı. Edebiyatın her alanında ulusal ve uluslararası bilimsel toplantılara konuşmacı olarak katıldı.

Yapıtlarını ve yazar kimliğini konu alan birçok tez ve dosya çalışması yapıldı. Eskisehir Osmangazi Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Karşılaştırmalı Edebiyat Bölümü ile Türk Dili ve Edebiyatı Bölümleri tarafından 28-30 Nisan 2010’da Çocuk ve Gençlik Edebiyatında Gülsüm Cengiz Sempozyumu düzenlendi. Sempozyum bildirileri ŞİİRİN RÜZGARINDA MASAL KUŞUNUN KANADINDA adıyla kitaplaştırıldı. Antakya TYS Temsilciliği ve AALEN Kültür Sanat Derneği’nde Ocak 2017’de, Milas Belediyesi tarafından Milas-Ören’de Eylül 2017’de olmak üzere adını taşıyan iki kütüphane açıldı.

Eserleri;

Şiir: Eylül Deyişleri (1987) Sevdamız Çiçeklenir Zulada (1990), Mayısta Üzgün Gönlüm (1993), Akdenizin Rengi Mavi (1997). Silinsin Diye Yeryüzünden Savaş Sözcüğü (2010), Yasak Sevda Sözcükleri (2013).

Anı; Boğaz’daki Mutlu Çocuk Kuzguncuk (2009); 4. baskı (2018)

Antoloji (Eray Canberk ile): Selam Yaratana / Emek Şiirleri -1 (2000), Ellerimiz Günışığı / Emek Şiirleri -2 (2001), Kadınlar İçin Söylenmiştir (2011).

Oyun; Makas Kesmez İğne Dikmez Olmasa Ellerimiz (1997), Hepimiz Çevreciyiz (1997), Yaşamın İzindeki Kadınlar (2007), Kırda Bir Yaz Sabahı (çocuk oyunu ve şarkıları, Bulunmaz Tiyatro, Maskara tiyatrosu ve Seyhan Belediyesi Şehir Tiyatrosunda sahnelendi).

Çocuk ve gençlik kitapları (Öykü, Roman, Oyun): 1988′ de ilk çocuk kitapları Kente Gelen Çam Ağacı-Bir Dilim Ekmek İçin-Arı ile Papatya-Damlacık yayınlandı. Onu öteki öykü, roman ve kitap dizileri izledi. Aslı Okula Başladı – 8 kitap (1990), Tırtıl Kitaplar- 10 kitap (2000), Bıcırık Kitaplar- 10 kitap (2004), Televizyon Çocukları- 10 kitap (2001), Sihirli Ellerin Öyküleri- 10 kitap (2003), Cimcime Kitaplar-(çeviri Derleme) 10 kitap (2004), Annemin Masalları-(derleme) 10 kitap (2005), Kelebek Kitaplar- 10 kitap (2008-2009), Çiçek Kitaplar 7 kitap (2017); Tomurcuk Kitaplar: Doğum Günü Armağanı (1989), Herkesin Bir İşi Var (1990), Kuşlar Kralı Kim Olacak (1990), Doğanın Öfkesi (1990), Başak’ın Çevre Günlüğü (1991), Taş Devrine Yolculuk (1991), Çiçek ile Kirlikara (1991), Hayvanlarla Konuşan Çocuk (1991), Evdeki Altınlar (1999), Bıcırık (1999), Bir Kedinin Günlüğü (1999), Kırda Bir Yaz Sabahı (1999), Sarmanın Serüvenleri (2004), Herkesin Bir İşi Var (2004), Nereye Gitti Bu Çocuklar? (2004), Kayıp Sözcükler (2004), Bilmece Bildirmece, Resim Yapar Gündüz Gece (2004), Suyun Rengi ve Rengarenk Çiçek Bahçesi (2016), Ağaç Gölgesi (2016), Uçan Sincap ile Uzaylı Topaç (2017), Kaplumbağa Karita Denizatı Derya ve Ötekiler (2017). Gülsüm Cengiz Kitaplığı: Kuşlar Okullu Oldu (2011), Prenses Pila (2011), Tuz Masalı (2011), Toprak Testi (2011), Halının Sihirli Renkleri (2011).

İlk gençlik romanları: Ayşe’nin Günleri, İpini Kopartan Uçurtma, Son Çiçek, Ahşap Evin Çocukları, Uçurtmanın Kuyruğundaki Düşler. Biyografik ilk gençlik kitapları: Güldürürken Düşündüren Adam, Nasrettin Hoca (2008), Masalcılar Masalcısı- Andersen (2008); Ben, Leonardo (2016), Yaşamla Bilimi Buluşturan Adam-Arşimet (2016); Çağdaş Tıbbın Babası- Hipokrat (2016); Renklerin İzindeki Adam- Isaac Newton (2016); Yıldız Habercisi- Galileo Galilei (2016); Dünyaya Dil Çıkaran Dahi-Albert Einstein (2016).

(Kaynak: biyografya.com)

Paylaşın

Gülseli İnal Kimdir? Hayatı, Eserleri

1947 yılında İstanbul’da dünyaya gelen Gülseli İnal, babası Asım Zihnioğlu’nun işi nedeniyle sekiz yaşına kadar Rize’de yaşamış, ilkokula Rize İlkokulu’nda başlamıştır. İki yıl sonra ailesiyle birlikte İstanbul’a taşınıp Cihangir semtine yerleşmişlerdir.

Haber Merkezi / İstanbul Namık Kemal İlkokulu’ndan 1958’de mezun olduktan sonra orta ve lise eğitimine Atatürk Kız Lisesi’nde devam etmiştir. 1965’te Atatürk Kız Lisesi’nden mezun olmuş, 1966’dan 1968’e kadar İstanbul Üniversitesi İngiliz Dili ve Edebiyatı Bölümünde okumuştur. 1969’da İstanbul Üniversitesi Sosyoloji Bölümü’nü kazanmış, 1974’te üniversitenin Felsefe Bölümü’nden mezun olmuştur.

İnal, 1977’de Aydınlık gazetesinin sanat sayfasında çalışmaya başlamıştır. Gazeteci kimliği şiirlerine toplumsal olaylara karşı duyarlı bir aydın kimliği olarak girecektir. 1981’den 1986’ya kadar Yazko Edebiyat’ ta hemen her sayı bir şiiri yayınlanmıştır.

1981’de Yazko Edebiyat yazarlar kurulu Yazko Kadın isimli kadın dergisini yönetmek için Gülseli İnal’ı davet etmiştir. Derginin yöneticileriyle birlikte kitaplar çevirmiş, toplantılar yapmış, sempozyumlar düzenlemiştir. Mor Çatı kadın sığınma evinin kurucuları arasında yer almıştır. Feminist tavrını günlük hayatın yanında edebi eserlerinde de sürdüren İnal, Türk siyasi ve edebi hayatında feminizmin yerleşmesinde rol oynamıştır.

1996’da şair Tarık Günersel’le Şiir Uzayı Labaratuvarı’nı kurmuş ve 21 Nisan’ı “Dünya Şiir Günü” ilan edip kutlamaları başlatmıştır. Kutlamalara dünyadan ve Türkiye’den pek çok şair katılmıştır. İnal ve Günersel’in teklifi Türkiye PEN Yazarlar BBirliği tarafından kabul edilmiş; ancak tarihi 21 Mart olarak değiştirilmiştir (1998). Unesco da bu tarihi ‘’Dünya Şiir Günü” olarak kabul etmiş ve tüm dünyaya duyurmuştur (1999).

İlk şiir kitabı Sulara Gömülü Çağrı 1985’te ressam Burhan Uygur’un kitap için özel olarak çizdiği desen ve resimlerle yayımlanmıştır. 1988’de yayımlanan Dolunay adlı lirik eseri Şahin Kaygun tarafından filme alınarak yurt dışında film festivallerinde gösterilmiş ve Cannes, Moskova ve Toronto Film Festivallerinde özel ödüller kazanmıştır.

Sanatçının ‘’Yapayalnızsınızdır’’ adlı şiiri 2003 yılında Selman Ada tarafından bestelenmiş ve eserin 2005’te İstanbul Senfoni Orkestrasınca Türkiye prömiyeri yapılmıştır. Aynı yıl Tel Aviv Senfoni Orkestrası tarafından üç dinin kardeşliği adına dünya prömiyeri yapılmıştır.

Resimle ilgili makale, inceleme ve monografiler yazan sanatçının, Artist dergisinde (1998-2004) aylık resim eleştirileri, Yeni Yüzyıl gazetesinde haftalık yazıları yayımlanmıştır (1996-1999).

1992’den itibaren Türkiye dışında birçok şiir toplantısına katılmıştır. İnal 2015’ten bu yana ArkeoPera Yayınları’nda şiir dizisi editörlüğü yapmaktadır.

Annesinin edebiyata çok düşkün olduğunu ve okuduğu ilk kitapların annesinin kitaplığındaki edebiyat eserleri olduğunu ifade eden Gülseli İnal, on yaşında okuduğu ilk eserin Piere Louis’in Afrodid’idi olduğunu söyler. On iki yaşında anneler gününde annesine yazdığı ‘’Beyaz Melek’’ isimli şiir, sanatçının ilk eseridir. Aynı yıl kısa hikâyeler de yazmaya başlamıştır.

Şiirlerini toplumsal ve bireysel şiddete karşı bir tavır olarak gören İnal, aşırı gerçeklik ve aşırı fantezinin şiirinin temel kaynakları olduğunu ifade eder. Geniş bir tema yelpazesine sahiptir. Bunlar içinde efsanelerin, dünyada eşitsizliği gördüğü için adaletin ayrı bir yeri vardır.

İmgelerinde zıtlıkların belirgin bir işlevi olduğu görülen sanatçı öznel bir dili tercih eder. Kelimeler açısından belli kurallara bağlı kalmayan sanatçı vezne ve kafiyeye göre şiir yazmaz. Şiirlerinde yer yer kırık mısralar görülür.

Gülseli İnal’ın şiirleri Fransızca, İngilizce, Almanca, Hollandaca, İtalyanca, Malayca, Farsça, Bulgarca, Arapça, Romenceye çevrilmiş ve başta Amerika olmak üzere dünyanın birçok ülkesinde şiir antolojilerinde yer almıştır.

İnal, Dolunay (1988) ve Lady Lazarus (2014) başlıklı iki lirik anlatı kaleme almıştır. Lady Lazarus’ta toplumun erkeklerin dünyası olduğunu ve onların hiç kimseye söz hakkı tanımadıklarını ortaya koymaya çalışmıştır. Eser, erkek egemen bir toplumun içinde bunalan ve kaçış yolları arayan Abigal’in hikâyesidir.

Çevirileri de olan İnal Julıet Mitchell’den Kadınlık Durumu adlı kitabı çevirenler arasında yer almıştır. Nilgün Marmara’nın şiir kitabı Kırmızı Kahverengi Defter’i ise yayına hazırlamıştır (1993). (Kaynak: teis.yesevi.edu.tr)

Paylaşın

Gökhan Arslan Kimdir? Hayatı, Eserleri

1979 yılında İzmir’de dünyaya gelen Gökhan Arslan, Kocaeli Üniversitesi İletişim Fakültesi Radyo-TV ve Sinema Bölümünü bitirdi. 2004 yılında askerliğini Ankara’da yedek subaylık yaparak tamamladı.

Haber Merkezi / Yayın kurulunda görevli olduğu yeniyazı dergisinde etkin rol üstlendi. Derginin kapanmasından sonra çeşitli dergilerde yazı ve şiirlerini yayımlamaktadır.

Gökhan Arslan’ın iki şiir kitabı bulunmaktadır. İlki Yaraya Tutulan Ayna, ikincisi Babam Beni Niye Öldürdü olan bu kitaplarda kişisel tecrübelerin ve acıların anlatıldığı görülür. Özellikle ikinci kitabında babasının intiharından kaynaklanan yarım kalmışlık hissini anlatmayı kitabının ana konularından biri yapar.

Nesrin Aksu Bektaş’ın kendisiyle yaptığı röportajda şiir serüvenini şöyle anlatır: “Şiirle ilk karşılaştığımda ilkokul öğrencisiydim. Babamın 12 Eylül cehenneminden elinde kalan iki kitabı vardı sadece. Biri Nâzım Hikmet’in ‘Kuvâyi Milliye Destan’ı, diğeri de Cemal Süreya’nın ‘Beni Öp Sonra Doğur Beni’ kitabı. Babam bu kitapları karıştırdığımı görünce, her cuma günü beni ilçe pazarına götürüp kitaplar almaya başladı.

Bir de pazarcılık yaptığımız dönemlerde, köyden Eşref Paşa Pazarı’na gelirdik ve babam bir ara ortadan kaybolup birkaç saat sonra koltuğunun altında kitaplarla gelirdi. Küçük olduğum için beni fazla zorlayan şiirlerle karşılaşmadım başta. Cahit Külebi, Ceyhun Atuf Kansu, Ahmed Arif, Hasan Hüseyin… Yani biraz da babamın yetiştiği gelenekten seslenen şiirler.

Doğal olarak böyle bir ortamda yetişince, şiirle bu kadar içli dışlı olunca ve yönlendirilince, ister istemez yazma isteği duyuyorsunuz.” Mehmet Taner, Hayati Baki, Ebubekir Eroğlu, Ahmet Günbaş gibi isimlerden etkilendiğinidiği belirten yazar genç kuşak şairlerini de yakından takip ettiğini ifade eder.

Paylaşın

Gökçenur Ç. Kimdir? Hayatı, Eserleri

3 Mart 1971 yılında İstanbul’da dünyaya gelen Gökçenur Ç.’nin asıl adı Ahmet Gökçenur Çelebioğlu’dur. Çocukluk yılları İstanbul, Adana, Urfa, Gaziantep, Antakya, Mersin, Antalya, Muğla, İzmir, Ankara, Eskişehir, Kastamonu, Bartın, Amasya ve Tunceli gibi şehirlerde geçti. İstanbul Teknik Üniversitesi Elektrik Mühendisliği Bölümünden mezun oldu.

Haber Merkezi / İstanbul Üniversitesi İşletme Fakültesinde başladığı yüksek lisans eğitimini “Enflasyonist Ortamda Faaliyet Bütçeleri” adlı teziyle 1997’de tamamladı. Makedonya’da çıkarılan Blesok adlı uluslararası edebiyat dergisinin yayın kurulu üyesi olan Gökçenur Ç, WordExpress adı altında 12 ülkeden 50’den fazla yazar ve şairin katıldığı, Balkanlar’dan İstanbul’a ulaşan bir kültür projesi hazırladı. Proje, Birleşik Krallık (UK) konsolosluğunun Creative Collobration (Yaratıcı İşbirliği) programını kazandı ve Gökçenur Ç. Litterature Across Frontiers (LAF, Sınırları Aşan Edebiyat Derneği) ve Delta Yayınları ile birlikte projeyi yönetti ve yürüttü. Proje kapsamında paneller, çeviri atölyeleri, okumalar gibi etkinlikler düzenlendi.

Ç.N. adlı çeviri dergisi yayın kurulu içinde yer aldı. Riga, Vilnius, İstanbul, Cunda, Atina, Lodove, Zagrep, Belgrad, Sofya, Gümüşlük, Edinburgh, Crear ve Tel-Aviv gibi şehirlerde çeviri atölyelerine ve festivallere katıldı. Kadir Has Üniversitesi’nde çeviri etkinlikleri yönetti. Hâlen Çevrimdışı İstanbul dergisinin editörlüğünü yürüten Gökçenur Ç. Poetry International sitesinin Türkiye sayfası eş editörlüğünü de sürdürmektedir.

Türk Edebiyatı Çevirmenleri Cunda Atölyesi (TEÇCA)’nin üyesi olarak Türk edebiyatının İngilizceye çevrilmesi üzerine çalıışmakla birlikte, Mozaik Gaziantep Uluslararası Şiir Festivalleri’nin ve Türk Amerikan Şiir Günleri’nin eş direktörlüğünü sürdürmketedir. Gökçenur Ç. Her Kitabın El Kitabı (2006) adlı eseriyle 2007 Arkadaş Z. Özger Şiir Ödülleri’nde kapsamında İlk Kitap Özel Ödülü’ne ve Giderken Öpmeseydin Keşke (2018) adlı şiir kitabı ile 2019 Sabahattin Kudret Aksal Şiir Ödülü’ne layık görüldü. Evli olan şair İstanbul’da yaşamakta ve çalışmalarını burada sürdürmektedir.

Edebiyat dünyasında Gökçenur Ç. imzasıyla bilinen sanatçı daha çok şair ve çevirmen kimliğiyle ön plana çıkmıştır. Şiir, çeviri, düz yazı ve söyleşileri 1990’dan itibaren Akatalpa, Atika, Başka, Ç.N., Çevrimdışı İstanbul, Diri Ozanlar Derneği, E, Edebiyat ve Eleştiri, Gediz, İblis, İnsan, Kurşun Kalem, Mavi Liman, Özgür Edebiyat, Poetik’us, Sonra Edebiyat, Sözcükler, Şiir-lik, Şiir Ok’u, Şiir Ülkesi, Üç Nokta, Yasakmeyve, Yazılıkaya ve Yeni Biçem gibi pek çok süreli yayında yer almıştır.

YKY 2004 Şiir Yıllığı’ndaki “Anlamak Gerekir mi?” başlıklı şiiri ve ilk kitabı Her Kitabın El Kitabı (2007) ile ’90’ların atlanmaması gereken önemli şairleri arasına girmiştir. Metin Celâl, şairin Söz’e Mezar (2012) adlı şiir kitabının yayımlanması üzerine kaleme aldığı yazıda onu şu cümlelerle değerlendirmiştir: “Gökçenur Ç. 90’lı yılların şairlerinden. Dergilerde çok sık şiir yayınlamasa da, dikkati çekti, akıllarda kaldı. Kitap yayınlatmakta ise acele etmedi. Hatta geç kaldı. İlk kitabı, Her Kitabın El Kitabı (Yitik Ülke)… Gökçenur Ç, daha kitabın ilk sayfasında yer alan biyografisinden Her Kitabın El Kitabı hakkındaki kanılarımızı güçlendiriyor, teyit ediyor. ‘Çok şiir okudu. Çok şiir yazdı. Çoğunu attı. Bir kitabı olsun istedi. Olmadı’ diyor. Olmadı dediği kitap Her Kitabın El Kitabı. Önsöz Yerine diyerek koyduğu ‘Serüven’ adlı metinde de şiirin aşamalarını, merak, alışkanlık, tutku ve cinnet olarak tanımlıyor.

Gökçenur Ç’nin şiirini bu verilerle değerlendirdiğimizde kendisine hak veriyoruz. Çok okumuş, çok yazmış ve çok şiir atmış sonunda yatay ve dikey okunabilecek bir şiire varmış. Düz (yatay) okumada, okura şiir okumanın keyfini veriyor. Bir sanat eseriyle karşıkarşıya olduğunuzu ve ondan estetik tadlar alacağınızı hissediyorsunuz. Derinliğine (dikey) okumada ise şairin çok okuduğunun ve okuduklarını şiirlerinde damıttığının izlerini buluyorsunuz. Gökçenur Ç, Türk ve Dünya şiir geleneğiyle bağ kuruyor ve bu bağı değerlendirerek kendi şiirini kurmaya çalışıyor.”

Balkan ve Amerikan şairleri başta olmak üzere pek çok şairden yüzlerce şiir çeviren Gökçenur Ç. ayrıca, Wallca Steven, Paul Auster, Anne Carson, Katerina Illiopolou, Miln Dobricic, Ivan Hristov, Claudiu Komartin’in seçme şiirlerini; Modern Japon Haiku Antolojisini ve Modern Amerikan Şiiri Antolojisi’ni dilimize kazandırmıştır. Şiirleri İngilizce, Almanca, Fransızca, Maltaca, Bulgarca, Yunanca, İbranice, İsveççe, Portekizce, Japonca, Romence, Letonca, Litvanyaca, Makedonca, Sırpça, Hırvatça, Galce, Asturyaca, İspanyolca ve Macarca gibi birçok dile çevrilerek saygın edebiyat dergilerinde yayınlanmıştır.

Avrupa Kültür Başkenti 2013 Marsilya kapsamında Lettres Catales Projesinde adına tek kopya tasarlanan yayımlanmamış şiirlerinden oluşan Türkçe-Fransızca iki dilli elyapımı ve elyazısı bir kitapla yer almıştır. Şair, bir yandan çeviri ve şiir üzerine proje çalışmalarını sürdürürken diğer yandan şiir kitaplarını yayımlamaya devam etmiştir. Doğanın Ölümü (2014)’nden sonra yayımlanan Issız İncir Ağacı (2016) şaire göre içinde barındırdığı lirizme rağmen deneysel bir kitaptır. Giderken Öpmeseydin Keşke (2018) deneysel, somut, epik, ussal gibi son dönem şiirlerde görülen arayışı ve yönelişleri ifade eden “antilirik” şiire karşı lirik şiirin savunması gibidir.

Şiirlerde ön plana çıkan ve dinse de dinmeyen, bitse de bitmeyen “ısrarlı” ama çok da yormayan bir yağmur söz konusudur. Şiirden şiire süren “yağmur” bir yandan ayrılıklarla yüzleşmeye, bir yandan şimdiki zamandan kesitler sunmaya, bir yandan geçmiş yaşantılardan hafızada kalanların tozunu almaya aracı oluyor izlenimi verimektedir. Gökçenur Ç. gerek yayımladığı şiir kitaplarıyla gerekse şiir üzerine çeviri çalışmalarıyla modern şiirimize katkı sağlamış ve bu alanda kendine bir yer edinmiştir. (Kaynak: teis.yesevi.edu.tr)

Paylaşın

Gonca Özmen Kimdir? Hayatı, Eserleri

7 Eylül 1982 yılında Burdur’un Tefenni İlçesinde dünyaya gelen Gonca Özmen, ilk, orta ve lise öğrenimini Burdur’da tamamladıktan sonra İstanbul Üniversitesi İngiliz Dili ve Edebiyatı bölümünü 2004 yılında tamamlamıştır.

Haber Merkezi / Üniversite eğitiminin ardından Özmen, yüksek lisans eğitimini de aynı üniversite ve bölümde tamamlamıştır. Özmen’in tezi olan “Kübist Erkek Ressamların Kadın Vücudunu Temsil Ettiği Ekfrasitk Şiire Dair Bir Gözden Geçirme”, şarin eğilimlerini göstermesi bakımından önemlidir. İlk şiirini 1997 yılının Haziran ayında Varlık dergisinde yayımlayan Özmen, aynı yıl Yaşar Nabi Nayır Gençlik Ödülleri’ne katıldığı eseriyle “Dikkate Değer” bulunmuştur.

1999 yılında Ali Rıza Ertan Şiir Ödülü’nü kazanan Özmen, ilk şiir kitabını 2000 yılında yayımlar: Kuytumda. Kuytumda, aynı yıl içerisinde Orhan Murat Arıburnu Ödülü’ne değer görülür. 2003 yılına gelindiğinde Özmen, Berna Moran Şiir Ödülü’nü kazanır. Özmen’in ikinci şiir kitabı 2008 yılında yayımlanır: Belki Sessiz. Özmen gerek şiir gerekse editörlük faaliyetlerine devam etmektedir.

Şiirleri Varlık, Yasak Meyve, Adam Sanat gibi birçok dergide yayımlanan Özmen, birçok farklı konuyu şiirine taşır. Feminist bir perspektiften kadın erkek ilişkilerini ele alan Özmen, aynı zamanda şiirlerinde farklı ses ve ritim arayışlarıyla da ön plana çıkmaktadır.

Şiirlerinde kendi düşüncelerini açıkça ortaya koyan ve tüm baskılara meydan okuyan bir yan bulunmaktadır. Özmen, şâir kimliğinin yanı sıra çeşitli edebiyat ve sanat dergilerinin genel yayın yönetmenliği ve editörlüğünü de üstlenmiştir. Palto, Ç.N. (Çevirmenin Notu), Pulbiber dergilerindeki çalışmalarıyla ön plana çıkmıştır.

Eserleri; Kuytumda

Ödülleri; 1999 Ali Rıza Ertan Şiir Ödülü, 2000 Orhan Murat Arıburnu Şiir Ödüllü

Paylaşın

Gazanfer Eryüksel Kimdir? Hayatı, Eserleri

8 Eylül 1952 yılında İstanbul’da dünyaya gelen Gazanfer Eryüksel, 1963 yılında Oruçgazi İlkokulu’nu, 1970 yılında Pertevniyal Lisesi’ni bitirdi. 1975 yılında İstanbul İktisadi ve Ticari İlimler Akademisi İktisat Maliye bölümünden mezun oldu.

Haber Merkezi / Aynı yıllarda İstanbul Belediye Konservatuarı Türk Musikisi Bölümü’nde öğrenim gördü. 1971’den itibaren İstanbul Üniversitesi korosunda beş yıl repertuar çalışması yaptı. İstanbul Radyosu’nun yayınlarına korist olarak katıldı. Bu dönemde kendi çabasıyla kanun öğrendi.1976 yılından itibaren müzikli oyunlarda kanun çaldı, amatör tiyatro faaliyetlerinde görev aldı.

İstanbul Belediyesi Şehir Tiyatroları’nda müzikli oyunlarda çalıştı. Bakırköy Belediye Tiyatrosu’nun kuruluş sürecinde (Zeliha Berksoy’un Genel Sanat Yönetmeni olduğu dönem) Sahne Direktörü, Basın Halkla İlişkiler Sorumlusu, efektör ve müzisyen olarak görev yaptı (1990-1993). Ekim 1993’ten itibaren Çorum’a yerleşti. Çorum’da yaşadığı dönemde “Yazılıkaya” adlı derginin kurucu ekibinde bulundu, sanat yönetmeni ve yayın kurulu üyesi olarak çalıştı.

Gazi Üniversitesine bağlı Çorum Meslek Yüksek Okulu’nda İnsan Kaynakları, İşletme, İş ve İnsan İlişkisi dersleri verdi. 2011’de TRT Antalya Radyosu’nda Ramazan ayı boyunca “Yemekler Faslı” adlı yemek edebiyat ilişkisini anlatan programı hazırlayıp Tayfun Yönlü ile birlikte sundu. Ayrıca yine TRT Antalya Radyosu’nda “Yayın Dünyamız” adlı kitap tanıtım programını hazırladı ve sundu. (2011Eylül – 2012 Mart arası). İlk şiiri 1970 yılında Yansıma dergisinin “Günümüz Türk Şiiri Özel Sayısı”nda yayımlandı.

Daha sonra eserleri Yeni Adımlar, Varlık, Hürriyet Gösteri, Milliyet Sanat, Sonbahar, Yeni Biçim, Eskiz dergileri ile Çorum Haber gazetesinde yer aldı. 1976’da Güngör Dilmen’in Midas’ın Kulakları, 1986’da Nurhan Karadağ’ın Memiş Dayı adlı oyunlarının müziklerini besteledi. 1986’da İstanbul Büyük Şehir Tiyatrolarında sahnelenen Misafir oyunu ile 1986 Avni Dilligil Jüri Özel Ödülü’nü aldı. 1994’te Ahir Zaman Tangoları adlı kitabıyla Arkadaş Z. Özger Şiir Ödülü’nü Yücelay Sal ile paylaştı. Sükûtun Feryadı şiiriyle Dünya Kitap Şiir Ödülü’ne değer bulundu. 1996’da Hep Çocuk Kalan kitabı ile Dünya Kitap Şiir Ödülü ikinciliğini kazandı.

Aşk Hiçlik ve Her Şey ile Çankaya Belediyesi Damar Dergisi 3. İlkbahar Şiir Yarışması’nda birincilik kazandı. Yemek ve edebiyat ilişkisi üzerine süren araştırma sonucu hazırladığı dosya yayımlanmayı bekliyor. Bu araştırmasında yemek kültürünün edebiyata yansımalarını (şiir, destan, mani, bilmece, türkü vb.) derledi. Şair Edebiyatçılar Derneği üyesidir. Şair bugün Antalya’da kanun çalmaya ve şiir yazmaya devam etmektedir.

Kendi özyaşam öyküsünden izler taşıyan, yaşadıkları; çocukluğu, aşkları ve kaygıları ile şairin kendini anlattığı Ahir Zaman Tangoları 1994 yılında Arkadaş Z. Özger Şiir ödülüne layık görülmüştür. Şairliğinin yanı sıra müzisyenliği ile de öne çıkan Gazanfer Eryüksel, şiiri ve musikiyi salt kendi sınırları içine kapatmak yerine yaşamın her anında görme ve paylaşma fikrini savunur. (Kaynak: teis.yesevi.edu.tr)

Paylaşın

Hüseyin Yurttaş Kimdir? Hayatı, Eserleri

2 Kasım 1946 yılında İzmir’in Foça İlçesi’ne bağlı Kozbeyli Köyü’nde dünyaya gelen Hüseyin Yurttaş, ilkokulu köyünde, ortaokulu Menemen’de bitirdikten sonra, parasız yatılı olarak okuduğu Edirne Erkek İlköğretmen Okulu’ndan 1964 yılında mezun olmuştur. Van (Özalp), Amasya (Gümüşhacıköy), İzmir (Ödemiş, Foça) illerine bağlı köylerde on yıl çalıştıktan sonra İzmir’e atanmış ve İzmir merkezinde öğretmenlik yapmıştır.

Haber Merkezi / Bir süre Halk Eğitimi Merkezi’nde müdür yardımcılığı yaptıktan sonra (1979) Hüseyin Yurttaş öğretmenliğe dönmüştür. 1983 yılında öğretmenlikten ayrılarak yayıncılık ve dağıtımcılık işiyle uğraşmaya başlamış, sonradan Atatürk Kitaplığı adını alacak Bornova Belediye Kitaplığı ve Okumaevi’ni kurmuş ve yönetmiş, 1994’te emekli olmuştur.

İlk şiiri Keşan’da Önder Gazetesi’nde (03.01.1973) yayınlanan Hüseyin Yurttaş, arkadaşlarıyla birlikte İzmir’de Dönemeç adlı edebiyat dergisini çıkarmıştır. Anı, anekdot ve düşüncelerini içeren denemeler yazdığı Cumartesi Sohbeti adlı köşesiyle, 1995-2001 yılları arasında Yeni Asır gazetesinde yer almıştır. 2003’te yayımlanmaya başlayan Ünlem dergisinin çıkışına ve yayımına katkıda bulunmuştur.

Hüseyin Yurttaş, yazma serüveninin başlarından itibaren şiir dışındaki alanlara da ilgi göstermiştir. Deneme, anı, günce, öykü, oyun ve roman yazmıştır. Demokrat İzmir gazetesinin yayın yönetmeni olduğu yıllarda Attila İlhan’ın düzyazılarının iyi olduğu söylemesi onu yüreklendirmiştir. Öğretmenliği sırasında çocuk edebiyatında tanık olduğu eksikleri giderme düşüncesiyle 1975’te çocuklar için roman ve öyküler yazmaya başlamıştır.

Hüseyin Yurttaş, TÖMER’in 1997 yılında düzenlediği ankette en başarılı on çocuk yazarı arasına girerek ödül almıştır. Nevzat Üstün Şiir Başarı Ödülü (1980), Ömer Faruk Toprak Şiir Ödülü (mansiyon) (1982), Ceyhun Atuf Kansu Şiir Ödülü (1992), Yunus Nadi Yayınlanmamış Şiir Ödülü (1993), Cevdet Kudret Edebiyat Ödülü (1994), Melih Cevdet Anday Şiir Ödülü (2012), Çankaya Belediyesi Şiir Ödülü (1992), Damar dergisi İlkbahar Ödülleri Çocuk Şiiri Birinciliği ödüleri almıştır.

Yurttaş, Türkiye Öğretmenler Sendikası ve TÖBDER gibi meslek örgütleri ve Türkiye Yazarlar Sendikası, PEN Yazarlar Birliği (Türkiye) üyesidir. Edebiyatçılar Derneği’nin kuruluşuna katılmış ve bu derneği İzmir’de örgütlemiştir. 1989’da İzmir’in Aliağa ilçesi Çakmaklı köyüne termik santral kurulacağını öğrenince İzmir’deki çevrecilerin harekete geçmesini sağlamış ve İzmir-Aliağa arasında kurulan insan zinciri eylemlerinde en öndeki isimlerden biri olmuştur.

2016 yılında düzenlenen 21. TÜYAP İzmir Kitap Fuarı’na onur yazarı seçilen Hüseyin Yurttaş halen İzmir’de yaşamakta ve yazın faaliyetlerine devam etmektedir. Toplumcu gerçekçi sanat anlayışını benimseyen bir sanatçı olan Hüseyin Yurttaş, Attila İlhan ve yer yer Yılmaz Gruda şiirinin söyleyiş ve kurgu özelliklerinden etkilenmiştir. 1960 sonrasının ikinci kuşak şairleri arasında toplumcu tavrıyla dikkat çeken üretken bir isimdir.

Eserlerinde şehir ve ilçelerden de bahseden yazar, her şeyin hızla tükenerek değiştiği bir dönemde tarihe fotoğraflar bırakmak gibi bir amacı olduğunu söylemektedir. Ona göre şiirde, romanda ve öyküde ismi geçen yerler sadece mekân değil aynı zamanda saklanması gereken görüntülerdir.

Hüseyin Yurttaş’ın şiirinde doğduğu ve yaşadığı yerlerin izleri belirgindir. Kendi ifadesiyle onlar “şairin dünya tanıklıkları”dır. Şiiri “İnsanı, insanın hallerini, dünyayı ve dünyanın hallerini olabildiğince geniş açıdan görmek ve göstermek sorumluluğuyla doğmuş en arı sözlerden oluşan bütün” olarak tanımlayan şair, insanımızın yüzyılların ötesinden taşıdığı birikimi özümseyerek bu toprakların kendinde bıraktığı izi şiirlerine taşır. Şairin amacı, şiirin sağlam dizelerle, çağrışımı bol imgelerle, dilin zenginliklerini yansıtacak zengin bir edebi değer olarak var olmasıdır. Akılda kalıcılık bu şiirin en önemli niteliklerinden biridir.

Hüseyin Yurttaş’ın romanları da çağın yansımalarını barındırır. Saklı Kimlik romanında başka bir kimlikle sürdürdüğü kırk üç yıllık ikinci yaşam diliminin ardından dönüp geldiği topraklarda geçmişinin izlerini arayan kahraman, ömrüne tuttuğu aynada yalnız kendisini görmez. Çevresindeki insanlar, türlü yaşam kesitleri ve çağın tozu dumanı, sislerin ardından görünüp yiterler.

GDO Ülkesi, küresel değişimin hikâyesidir: Isınan dünya, eriyen buzullar, deniz sularının yükselmesi, kuraklık, çölleşme, seller, fırtınalar, genetikteki masum gelişmeler ve bunların saptırılıp kötüye kullanılması… Genleriyle oynanan bitkiler, hayvanlar ve insanlar… Ortaya çıkan yeni türler. Kendi halindeki bir tarım ülkesinin, GDO’lar (Genetiği Değiştirilmiş Organizma) nedeniyle “GDO Ülkesi”ne dönüşmesi.

Çift atla sürülen araba anlamına gelen Karaço’da ise bir dönemin tarihine ışık tutan yazar, Kuvayı Milliye saflarına katılan, siperlerde cesurca direnen Fakı adlı kahramanın yaşadıkları üzerinden hem geçmişin iyi bilinmeyen bazı olaylarını aydınlığa kavuşturur hem de yaşanmış olayları düşlerle harmanlayan özgün bir çalışma ortaya koyar.

Robotlar Ülkesi, Yaz Arkadaşları Serisinin üç kitabı Karaçalı Çetesinin İzinde, Mağaradaki İskelet ve Farta Kartalı’yla Mucizeler Çiftliği gençlik romanlarıdır. Hüseyin Yurttaş’ın öykülerinin temel niteliklerinden biri, içtenliği, sıcaklığı ve doğallığıyla, yaşamın içindeki insanı ya da insanın içindeki yaşamı anlatmaktır.

Geçmişten bugüne sürekli azalan insani değerler ve değişen değer yargıları, öykü kişilerinin sevgi sarmalı içinde, çarpıcı renklere bürünerek okura yansır. İlk öykü kitabı Ömrün Issız Günleri’nde bütün sıcaklığı ve doğallığıyla insanı anlatırken, Buğulu Camların Ardı’nda sevinçle hüzün arasındaki gelgitlerin, cinsel arayışlarla psikolojik savruluşların yansımalarından söz açar. Aşk İzleri’nde yaşadıklarımızdan geriye kalan ve özel tarihimizde yer etmiş aşkları işler.

Çok sayıda çocuk ve gençlik kitabına imza atmış olan Hüseyin Yurttaş, 1960’lı yıllarda küçümsenen bir alan olan çocuk edebiyatındaki yetersizliği gidermek için çocuk kitapları yazmaya başlar. Çocuklar için yazmanın ayrı bir keyfi olduğunu düşünen Yurttaş, orada çocukluğunun saflığına, içtenliğine, yalınlığına ve düş yoğunluğuna çekilir. Tutkuyla bağlandığı doğa, hayvanlar bu kitaplarda dile gelir. Düşleri salıvermenin güzelliğini bu kitaplarda yaşayan yazar, çocuklar için yazmanın onlarla oynamak gibi bir şey olduğunu düşünmektedir. (Kaynak: teis.yesevi.edu.tr)

Paylaşın

Hüseyin Peker Kimdir? Hayatı, Eserleri

29 Mayıs 1946 yılında İzmir’de dünyaya gelen Hüseyin Peker, Tınaztepe İlkokulu, Tilkilik Ortaokulu ve İzmir Atatürk Lisesi mezunu. İki yıl Ege Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesinde Fizik-Kimya bölümünde okudu. Daha sonra İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi Gazetecilik Yüksek Okulundan mezun oldu.

Haber Merkezi / 1966’ya kadar Varlık ve Yelken dergilerinde desenler çizdi. Yaşar Nabi Nayır Varlık dergisinin birkaç sayısında Peker’in resimlerini kapak olarak kullandı. Resim sergileri açtı. 1971 ve 1990 yılları arasında İzmir’de Yapı Kredi Bankasının Çankaya ve Armutlu şubelerinde banka müdürü olarak çalıştı. Buradan emekli oldu. İki çocuk babası. İzmir’de yaşamını sürdürmekte.

1965 yılında 4 sayı Seda adlı bir dergi çıkardı. İlk şiiri 1966 yılında Soyut’ta yayımlandı. İlk öyküsü de yine 1966 yılında Yordam dergisinde yayımlandı. Papirüs, Somut, Oluşum, Şiir Sanatı, Sanat Olayı, Varlık, Adam Sanat, Yaşasın Edebiyat, Yeni Biçem ve Şiir- lik dergilerinde şiirleri, öyküleri ve yazıları yayımlandı.

Demokrat İzmir gazetesinin Attilâ İlhan’ın yönettiği sanat sayfasında da ürün yayımlattı. Varoluşçuluk akımına yakın durdu. İkinci Yeni şairlerinin izinden gitti. 1960 kuşağı şairleri arasında anılmakta. Ayrıca Akatalpa, Şiiri Özlüyorum, Varlık, Yasakmeyve gibi dergilerde şiirleri yayımlandı ve yayımlanmaya devam ediyor.

1997 yılında İnsan Arkadaşınındır adlı şiir kitabı ile Arkadaş Z. Özger Şiir Ödülünü, 2000 yılında Yer Bezinden Bir Köle adlı dosyası ile Ceyhun Atuf Kansu Şiir Ödülünü, 2001 yılında Ses Salkımları adlı kitabı ile Orhon M. Arıburnu Şiir Ödülünü, 2007 yılında Tek Vuruş adlı kitabı ile Behçet Necatigil Şiir Ödülünü ve 2019 yılında Hasır Lokantası adlı öykü dosyası ile Senur Sezer Emek-Direniş Şiir ve Öykü Ödülünü aldı.

Şiirlerinde imge yoğunluktadır. Düz anlatımlardan kaçar, sıradışı bir şiir kurgusu oluşturur. Son öykü dosyası Hasır Lokantası Manos Kitap tarafından basıldı. Hasır Lokantası, geleneksel hikâyeciliğin ötesinde modern öyküye yaslanmakta. Öykülerdeki sadelik dikkat çekici. Bugünün insanının sesini yansıtmakta. (Kaynak: teis.yesevi.edu.tr)

Paylaşın