Fahrettin Koyuncu Kimdir? Hayatı, Eserleri

30 Haziran 1965 yılında Manisa’nın Üçpınar Köyünde dünyaya gelen Fahrettin Koyuncu, eserlerinde Fahrettin K. Nitter adını da kullandı. İlkokulu köyünde okudu. Ortaokulu parasız yatılı olarak Demirci Öğretmen Lisesinde tamamladı.

Haber Merkezi / Liseyi bitirdikten sonra, 1990 yılında Ege Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümünden mezun oldu. Aynı yıl öğretmenliğe başladı. Ankara-Haymana, Kastamonu, Zonguldak ve Denizli’de Türk Dili ve Edebiyatı öğretmenliği yaptı. Hâlen Denizli’de Türkçe öğretmeni olarak görev yapmaktadır.

Koyuncu, Düş Darasını Yaşamın (1995) adlı kitabıyla Kocaeli Üniversitesi Şiir Okulu 1998 Akademik Ödül Yarışmasında üçüncülük, Taşlar Oldum Zamanda ile 2005 İbrahim Yıldız Şiir Ödülü Birinciliği, Samuray Saksağan ile 2005 Mevlüt Kaplan Edebiyat Ödülleri Üçüncülüğü, Gökyüzü Gülsün Bana ile 2015 Mevlüt Kaplan Edebiyat Ödülleri Üçüncülüğüne layık görüldü. Damar dergisinin Zonguldak temsilciliğini yürüten Koyuncu, Edebiyatçılar Derneği, Dil Derneği ve Atatürkçü Düşünce Derneği üyesidir.

Koyuncu, yazmaya ortaokul sıralarında başladı. Umut Getir adlı ilk şiiri 1988’de Yazıt dergisinde yayımlandı. Diğer şiir ve yazıları Anadolu Ekini, Damar, Varlık, Adam Sanat, Eski, Şiir Ülkesi, Biçem, Düşlem, Kavram Kargaşa, Çağdaş Türk Dili, Agora, Şehir, Sunak dergilerinde çıktı.

Koyuncu, Zonguldak’ta çıkan 67 Ses ve Devrek’te çıkan Bölge Haber gazetelerinde kültür, sanat, dil konularında köşe yazıları yazdı. 1995-96 yıllarında Zonguldak’ta yayımlanan edebiyat dergisi Uğraş’ın yazı kurulunda görev aldı. Şubat 2008’den beri yerel “Horoz” gazetesinde, “Horoz Çocuk” adlı bir çocuk sayfasını hazırlıyor.

“Ayrılırken”

Her şeyi size emanet bu kentin
Dalıp gitmeler de Kordonboyu
Size emanet
Ama ben yokken
Tükürmeyin denize
Meral’i sevmediğimi bilseniz de
Gülersiniz aklınıza gelince
Siz de bilirsiniz dostlar
Zor olur gece
İzmir’de başlamak bir şiire

“Bir tarih yazılırken”

bir kordon  var usumda
bir de sen züleyha

unuttum fırtınalı yılları
aç susuz günleri de unuttum
silindi silinecek tariş’teki panzerler
hayal meyal gültepe günleri

senin günlerindi züleyha
gök mavisiydi gözlerin
severdin karanfili
güneş doğacak derdin
güzel olacaktı dünya
on yedinde ölmeseydin

yazılırken bir tarih
doldun sayfalarına
bir kordon var usumda
bir de sen züleyha

“Döneceğim o kente”

Döneceğim o kente
Ekmeği sezin olsun
Siz için suyunu da
Orda bütün düşlerim
Soluk alışım orda

Döneceğim o kente
Yangınlarım sönecek
Yağacak yağmurlarım
Biri gidip
Biri gelecek kadehlerin
Yaşamak boyun borcu
Hey gidi başıboşluk

Döneceğim o kente
İnsanlar sinecek üstüme
Sokaklar, yollar
Kızlar ve deniz
Dayanılmaz bir özlem
Bilseniz

Döneceğim o kente
O ömür yere
İzmir’e.

Paylaşın

Fadıl Oktay Kimdir? Hayatı, Eserleri

1961 yılında Lefkoşa’da dünyaya gelen Fadıl Oktay, ilk öğrenimini Ankara Kavaklıdere’de bitirdi. Liseyi Çankaya Lisesinde okudu. Londra’ya giderek Cambridge School of English’te İngilizce eğitimi gördü. Burada bir süre bilgisayar programcılığı eğitimi de gördü.

Haber Merkezi / Daha sonra Türkiye’ye dönerek Ankara Üniversitesi Dil Tarih ve Coğrafya Fakültesi İngiliz Dili ve Edebiyatı bölümüne başladı fakat tamamlayamadan bıraktı. İş yaşamına atılmak zorunda kalan Oktay, Suudi Arabistan, İngitere, İsrail gibi ülkelerde çevirmenlik ve yöneticilik yaptı. Hâlen bir şirkette dış ticaret müdürü olarak çalışmaktadır. Bir kız çocuğu babası olan Oktay, Ankara’da yaşamaktadır.

Fadıl Oktay’ın 2003 yılında Ahmet Duran ile beraber Hayal Yayınlarını kurmasıyla edebî faaliyetleri de ivme kazanmıştır. Hayal dergisinin genel yayın yönetmenliğini üstlenmiş ve Ankara’da şiir festivallerinin düzenlenmesine öncülük etmiştir.

Şiir ve yazı kaleme almayı ihmal etmeyen Oktay’ın kaleminden dökülenler; Anafilya, Konya Postası, Simge, Hayal, Pencere, İspinoz, Herşeye Karşın, Andız ve Şehir gibi süreli yayınlarda belli aralıklarla yayımlanmıştır. Zaman zaman taşrada çıkarılan dergilere de yazı göndermiştir.

Oktay’ın ilk şiir kitabı, Kozmosda Yalnızlar adıyla 2003 yılında yayımlanmıştır. Bu eseri, Lay Lay Dilayla (2009) ve Kendine Sesleniş (2014) adlı şiir kitapları izlemiştir. Şiirde üretken olan sanatçının ironik bir dil ve üslup kaygısıyla kaleme aldığı şiirlerde zengin kelime varlığı dikkat çekmektedir. Oktay ayrıca Çağdaş Yazarlar ve Şairler Derneği kurucu üyesidir.

“Avrupalı Şaziye”

gülüşünden bir kilo şeker çıkar diyordu bakkal
biraz sert okşasa rüzgar dar atarmış eve kendini
topuk seslerini duymadan uykuya dalmazdı gençler
kısaldıkça eteği kısalırdı sokağımızdan geçişi
infilak ederdik elleriyle kasımpatıları okşarken
ne zaman merdivenlere yönelse parlak bacakları
başlardı bedenimizde dokuz nokta dokuz bir deprem

göğüsleri sallansa tahrik oluyor derdi kız arkadaşı
zımba gibi bir parfüm kokusuyla irkiltirdi tenlerimizi
koynunda iki iri ve beyaz Van kedisi mi beslerdi nedir
oturduğu semte inleyen bir Mart gelir hiç gitmezdi
sarışın papatyalar yetiştirirdi kollarındaki çimlerde
kadınlar sevmezdi onu nedense bir de kendi sevdiği
neydi geceyarıları kalçalarından gelen alkış sesleri

girince zerzevatta bir titreme başlıyor derdi manav
bir kibrit çakardı üstünden bakışlarıyla bir şimşeği
eşyaları yüklenirken son bir sigara yakmıştı balkonda
o an bütün erkekler efkarlanıp bir sigara yakmıştık
kamyoncuların son gözdesi diye bir filmden gelmişti
Avrupalı Şaziye derlerdi adına bir hayli eskidir
bizim muhitin gençleri onu bir sevdi bir sevdi…

“Ayşe ve yüzü gizli erkeği”

Ayşe dedikleri ağlayan bir kadın masal
yatağı üç yakıntı aşk, üç yitik adam yorgunu
hiç bıkmadan şiirler yazıyor yeni gelecek olana
ruhu kâğıtlara sinik bir genç ölmüş ağaç kokusu

Ayşe’nin göğüsleri sızlıyor hoyrat okşanmaktan
karanlıktan bir öksüz kız çocuğu kadar ürküyor
kuşların uçmadığı çöl akşamları durgunluğunda
çok zamandır kimselerle konuşmuyor

Ayşe vahalarla mezarları karıştırıyor bugünlerde
yoğun bir nedamet sızıyor kumlu dudaklarından
neyi varsa alıp götürmüş bütün ölü berberiler
uyurken yanaklarında turunçtan bir güneş batıyor

Ayşe’nin dardağan gölgesine saklı düşlerinde
yağız doru ve parlak sağrılı bir at soluk soluğa
altın işlemeli heybelerinde iri hurmalar yüklü
üstündeki peçeli uğrunun yüzü seçilmiyor

“Çağrışım”

koruklar olgunlaşıyordur şimdi ırak bağlarda
güneşten yüzü parçalanmış bağbancılar vardır
türkü söylüyordur geniş gövdeli kadınlar
dudakları çatlamış çocuk işçiler çalıştırıyorlardır
sense bir yerlerde kendini seviyor olabilirsin
horoz şekeri sürüyorsundur gayesiz dudaklarına
beyaz gerdanına çok yakışmıştır çiğde çiçekleri
kim görse ayrıksız seninle gülüşmektedir

senin bacaklarını nerede görsem tanırım
dizkapaklarında daha birçok kadınlar gizli
çiçekli entariler giy, teninden ay sıyrılsın
soyunduğun an kılıç vınlaması ve ok sesi
ikimiz çekik gözlü sevişmeler sürdürüyoruz
gidilmemiş kızlara benzer en çok gizlediğin
harup ağaçları seni gördükçe gürbüzleşiyor
solugunla çıkıp geliyor ikindi serini

ağzından ne gelse senin iyidir üstelik
nereye gitsek gül gibi geçinir giderdik senle
kollarında enfes tuzlanmış bir ulu deniz
gözlerinden başka bir gökyüzüne geçilebilir

sen güneşe taş atıyorsun kimsesizliğimizden
ben çekip vuruyorum kendimi ıhlamurlar altında
ağlarsın ve bir içli şarkı dolanır gölleri tan vakti

sen geceleyin susan büyük kuşlar gibisin

Paylaşın

Fadıl Kocagöz Kimdir? Hayatı, Eserleri

21 Şubat 1953 yılında İzmir’de dünyaya gelen Fadıl Kocagöz, 13 Kasım 2014 yılında hayatını kaybetti. Ortaokulu İzmir’de Sant Joseph’te, lise öğrenimini ise Karşıyaka Erkek Lisesi’nde tamamladı. 1966-70 yılları arasında Karşıyaka yıldız ve genç takımlarında voleybol oynadı.

Haber Merkezi / 1977 yılında Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi’ni bitirdi. 1981-83 yılları arasında Siyasal Bilgiler Fakültesi’nde araştırma görevlisi olarak çalıştı. Anayasa Hukuku ve Siyaset Bilimi alanındaki akademisyenliğini doktora döneminde zorunlu askerlik hizmeti nedeniyle terk etmek zorunda kaldı.

Yazar, Bursa’da yayımlanan Yeni Gündem dergisinin bir dönem İzmir temsilciliğini yaptı. Hukuk danışmanlığı ve çiftçilik yaparak geçimini sağlayan, İzmir ve Kuşadası’nda yaşayan Fadıl Kocagöz evli ve bir çocuk babası idi.

Fadıl Kocagöz’ün, Günümüzde Kitaplar, Yeni Gündem, Yeni Biçem (Bursa) gibi çeşitli dergilerde deneme, çeviri ve makale türünde yazıları yayımlandı. 1974 yılından itibaren yazdığı şiirleri, Varlık, Adam Sanat, Kuzey Yıldızı, Yeni Biçem ve Ötekisiz dergilerinde yayımlandı.

Yazdığı taşlamaların, şiirlerin yanısıra politika alanındaki makaleleri ile de bilinen yazar, Baskın Oran ile birlikte hazırladığı eserinde 1960 yılından başlayarak Kenan Evren’in yaşamını yeni bir yazma tekniği ile ele almışlardır. Kenan Evren’in 1988 yılına kadar gazetelerde, kitaplarda, dergilerde, radyolarda, TV’de yayımlanmış konuşmalarını tarih sırasına göre derleyen kitabın yazarları, bu konuşmaların aralarında kalan boşlukları da Kenan Evren’in mantığıyla doldurmuşlardır. Aziz Nesin’e göre Kenen Evren’in söylemiş olduğu sözlerin ve kitabın yazarları tarafından tasarlanan düşüncelerin Kenan Evren’in söylediği sözlerin mantığıyla, biçimiyle uygunluğu kitabın başarılı olmasını sağlamıştır.

Fadıl Kocagöz’ün Ahmet Sipahioğlu ile birlikte hazırladığı kitap ise Türk karikatürünün 1923’ten 1980 yılına kadar nasıl bir gelişme gösterdiği, belli başlı mizah dergileri ve çalışanlarının bu tarihler arasında yaşanan siyasal ve toplumsal olaylar karşısındaki tavırları, karikatür sanatıyla toplumsal yapı arasındaki bağlantılar hakkında bilgilerin yer aldığı, teknolojik gelişmelerin karikatürcülük üzerindeki etkisinin incelendiği önemli bir eserdir.

Coup de grace

çalakalem portrelerimi göndermiştim
hazırlıkları için
bir turnikeden savurmuştum döne döne
yüzlerce aynı mektubu
dönüp bir daha öyle bakamazdım
bütün iyi duruşlarım kadınlarda takılı
gözlerim buğu sersemi

kapladı işte öylece beni kırmadı
hiç görmeden özlediğim kuzgun
dalgalanarak
serildi örttü adımın hecelerini

şimdi baş harfler hiç bilinmedik
kalanlarsa kayıp
cümlelerim devamsız eklerim beyaz dişlerde
kilit ve sık soluk

öylece kapandı kızıl dilim

“Nida”

deliliğe adaylar
benim gibi olun

zaman geçirmeden önce
susun derin derin
gelinleri öpmeden
köprü ustası kesilsin her düşünüz
yeni yetişen kızların mavi gözlerinden
yarı gencin gururuna kurulu

hadi olun deli adaylarım
gelin
kasıklar toplantılarına büyüdünüz
genişlediniz doğurdunuz gezdiniz
dindiniz uslandınız demeden
ve hazırlıkları hiç bitirmeden öylece
hep ilk gün gibi
-o hatırlanmayan ilk nefes çığlık-
rehberimiz olsa desem…

duyuyorum
parçanız bende
derin izlerde buluşuyoruz
belirsiz birşeyler

en sevdiğimiz kutunun açılışı gibi

Paylaşın

Güven Turan Kimdir? Hayatı, Eserleri

 2 Aralık 1943 yılında Sinop’un Gerze İlçesinde dünyaya gelen Güven Turan, ilkokulu Samsun Maarif Koleji’nde, ortaokul ve liseyi İstanbul Maarif Koleji’nde okudu. Ankara Üniversitesi DTCF İngiliz Dili ve Edebiyatı’ndan mezun oldu (1968). Ankara Üniversitesi Fen Fakültesi’nde İngilizce okutmanlığı yaptı (1970-1976), aynı üniversitede yüksek lisansını tamamladı (1973).

Haber Merkezi / TRT Türkiye’nin Sesi Radyosu için çok sayıda program hazırladı. İstanbul’a taşındı. Reklamcılık alanında metin yazarı olarak çalıştı (1976). Reklam Yazarları Derneği’nin kurucuları arasında yer aldı ve bir süre başkanlığını yaptı. 1976’dan beri yaptığı reklamcılığı bırakarak 1995’te serbest yazarlık yapmaya başladı.

Haluk Aker’le birlikte Ankara’da Devinim 60 adlı bir dergi çıkardı (12 sayı, Şubat 1965-Ocak1966). Hüseyin Cöntürk’ün yönettiği Yordam dergisinin yazarları arasında yer aldı. Tan, Yazko Edebiyat, Yeni Düşün, Hürriyet Gösteri, Adam Sanat, Gergedan, Argos, Defter, Sombahar, Yaşasın Edebiyat, Çalıntı, Yemek ve Kültür, Yom, Cogito, Sanat Dünyamız ve Kitaplık dergilerinde öykü ve şiirlerini yayımladı. Yurtdışında, International Writing Program (ABD, 1980), British Council Cambridge Seminars (İngiltere, 1998), Voix de la Mediterranee (Fransa, 2002) gibi uluslararası etkinliklere katıldı.

Şiir, deneme, eleştiri, roman ve öykü olmak üzere edebiyatın farklı alanlarında eserler veren Güven Turan, 1995’ten beri Yapı Kredi Yayınları’nda yayın danışmanı ve editör olarak çalışmalarını sürdürmektedir. TYS ve PEN üyesidir.

Batı ve Doğu edebiyatlarından şiir ve roman çevirileri de bulunan Güven Turan, Dalyan romanıyla 1979 Türk Dil Kurumu Roman Ödülü’nü, Düş Günler’le 1990 Yunus Nadi Öykü Kitabı Ödülü’nü, Bir Albümde Dört Mevsim’le Yunus Nadi Yayımlanmamış Şiir Kitabı Ödülü’nü (1991), Cendere’yle 2004 Altın Portakal Şiir Ödülü’nü, Süregelen adlı eseriyle 2005 Memet Fuat Deneme Ödülü’nü kazanmıştır. 2008 yılında TÜYAP İstanbul Kitap Fuarı Onur Eleştirmeni Ödülü’ne ve 2016 PEN Şiir Ödülü’ne layık görülmüştür.

Güven Turan, 1960 kuşağı şairlerindendir. Gençlik yıllarında Batı klasiklerini okuyarak onlar üzerine eleştiri yazıları yazdı. İlk şiiri “Aykırı Yaşantı” Haziran 1962’de Yelken dergisinde yayımlandı. Dost, Yordam, Ataç, Soyut, Şiir Sanatı, Türk Dili, Dönem, Evrim, Alan 67, Ataç, Yelken, Oluşum gibi dergilerde ve Ulus gazetesinin sanat ekinde yazdı.

Bireysel duyumlara önem veren; doğa ve insan birlikteliğini sınır ötesi bir duyuşla kavrayan güven Turan; şiiri bir dil tutkusu olarak görmektedir. Şiiri geniş bir etkileşim alanına sahiptir: Ahmet Haşim, A. Muhip Dıranas, Behçet Necatigil, Edip Cansever, Turgut Uyar, Oktay Rifat, Cemal Süreya, Melih Cevdet Anday, İlhan Berk, Sezai Karakoç vb. Şiirinde dilin bütün olanaklarını zorlar. Özel çağrışımlara yol açan birleşimlere kadar uzanır. Kelimeler yetersiz kaldığında yeni birleşimlere giderek kendine özgü bir çağrışım ağı oluşturur.

Güven Turan, PEN 2016 Dünya Şiir Günü Bildirisi’nde şiir için şunları söyler: “Eskidi, devrini tanımladı diye nitelenen, itelenen şiir… Şiirin ölümsüz olduğuna inanıyorum çünkü şiir enerjidir bence. Dönüşür, ama asla yok olmaz. Her şiir, dün olduğu kadar bugün de dilin anlam aktarmak kadar duygu aktarmak olan görevini yerine getiriyor”. Güven Turan, şiirlerinde kurguya çok önem verir. Onun için nasıl söylendiği kadar neyin söylendiğinin de önemi vardır. Bu özellik onu İkinci Yeni şiirinden ayırır. Şiirde söz ve anlamı birlikte önemser. 2016 yılında yayımladığı Ardıl şiir kitabındaki “Mukaddime” başlıklı şiirin, onun şiir dünyasının özelliklerini yansıttığını söylemek mümkündür.

Şiirlerinde kent yaşamı, çocukluğa özlem, aşk, ölüm, koku, yalnızlık, yabancılaşma, mitoloji ve cinsellik ögelerinin öne çıktığı görülmektedir. Şair, varoluşçu yazarlar J. P. Sartre ve A. Camus’un fikirlerinden de etkilenir. Güven Turan, varoluşçuluk anlayışında önemli bir vurgu sayılan “yalnızlık”ı olumsuz bir durum olmaktan çok kişinin kendisini bulmasını sağlayan bir durum olarak görür. Yalnızlık ve ölümü olumlar. Şiirlerinde kent insanının nesne konumuna düşürülmesini eleştiren şaire göre aşk, insan doğasının bir parçasıdır.

Güven Turan, yaşamı kuşatan bütün olumsuzlukların karşısına şiiri koyar ve şiirin işlevinden çok görevi olduğuna inanır. Söz ve anlamı birlikte önemser. Ona göre söz de anlam da kendisini dile borçludur, şiirin anlam aktarma görevi yanında asıl görevi duygu aktarmaktır. Ahmet İnam’a göre Güven Turan, şiirlerinde duygunun her zaman yansıtılmasından yanadır. Duygu kelimelere dökülürse anlam kazanır. Kişinin anlattıkça güçleneceğini düşünür.

Güven Turan, 1960’lı yıllardan itibaren dilin olanakları ve sınırları üzerinde düşünür. Dalyan romanının ödül töreni için yaptığı konuşmada; kendisinin bir yazar olarak temel sorununun Türkçeyi ona yaraşır bir şekilde kullanmak olduğunu belirtir.

Güven Turan, 1962’den beri aralıksız olarak yazan bir sanatçıdır. 1969’a dek yazdığı şiirleri kapsayan ilk şiir kitabı Güneşler… Gölgeler…’den (1981) bugüne dek on dört şiir kitabı yayımlamıştır. İlk kitabından itibaren dilin günlük konuşma yapısını zorladığı ve sözcüklerin anlamının ötesine geçtiği görülür. Bu kitabında hakim olan temalar aşk, özlem ve doğadır. İkinci şiir kitabı Peş, ilk kitabına göre daha yalın bir söyleyişe sahiptir. Peş, görünüşte daha yalın bir kurgu taşısa da anlam örgüsü daha yoğun bir kitaptır. Roman, öykü, eleştiri, deneme türlerinde eserler verse de şiir onun yaşamında hep önceliklidir.

Dalyan adlı ilk romanından itibaren tüm romanlarında aşk ana tema olmakla birlikte kimliğini bulmaya çalışan insanın serüvenini işlemiştir. Düş Günler (1989) ve Zemberek (2009) adı altından topladığı öykülerinde, kent yaşamını, kadınların dünyasını, ikili ilişkileri ve ilişkisizlikleri, günlük yaşamın içinde bazen de zaman ve mekânda sıçrayışlar yaparak düşsel gezintileri işlemiştir.

Güven Turan, eleştiriyi; “bir yapıtın hakkında yargıya vararak onun edebiyat içerisindeki yerini belirlemek” biçiminde tanımlamaktadır. Yazıyla Yaşamak adlı eseri, Türk sanatçıların edebiyatla ilgili birçok kavram ve olay hakkındaki yazılarından oluşur. Resim sanatı hakkındaki yazılarını Çerçevenin Dışından adıyla toplamıştır. Süregelen adlı deneme kitabı, Türk edebiyatından Batı edebiyatına birçok kişi ve kavramla ilgili düşüncelerini içermektedir. (Kaynak: teis.yesevi.edu.tr)

Eserleri;

Şiir;

Güneşler… Gölgeler… (1981)
Peş (1982)
Sevda Yorumları (1990)
Bir Albümde Dört Mevsim (1991)
İkaros’un Uçuşu (1993)
Toplu Şiirler (1995)
101 Bir Dize (1996)
Gizli Alanlar (1997)
Görülen Kentler (1999)
İz Sürmek (2001)
Cendere (2003)
Çıkış (2008)

Öykü;

Düş Günler (1989)

Roman;

Dalyan (1978)
Yalnız mısın? (1987)
Soğuk Tüylü Martı (1992)

Deneme-Eleştiri;

Kendini Okumak (1987)
Bakır Çalığı (1994)
Yazıyla Yaşamak (1996)
Çerçevenin Dışından (2004)
Süregelen (2005)

Çeviri;

Aşk ve İsyan (K. Rexroth’tan seçme şiirler, 1991)
Sınırsızdır Şiir (M. Holub’dan seçme şiirler, 1993)
Seçme Şiirler (L. Glück’ten, 1994)
Seçme Şiirler (W. C. Williams’tan, 1995)
Seçme Şiirler (H. D.’den, 1995)
Demir Adam/Demir Kadın: T. Hughes (2001)
Raşid’in Dürbünü (J. Mahjoub, 2003).

Ödülleri;

1979 Türk Dil Kurumu Roman Ödülü / Dalyan ile
1990 Yunus Nadi Yayımlanmış Öykü Kitabı Ödülü / Düş Günler ile
1991 Yunus Nadi Ödülü / Bir Albümde Dört Mevsim adlı dosya ile
2004 Altın Portakal Şiir Ödülü / Cendere ile

Paylaşın

Gürhan Uçkan Kimdir? Hayatı, Eserleri

9 Mart 1948 yılında Ankara’da dünyaya gelen Gürhan Uçkan, 5 Aralık 2006 yılında İsveç’te yaşamını kaybetti. ODTÜ’yü bitirdikten sonra lisanüstü öğrenim yapmak için 1972’de İsveç’e gitti ve Stockholm’e yerleşti.

Haber Merkezi / Gazetecilikle yazarlık onu daha çok ilgilendirince öğrenim yapmadı. Yansıma dergisinde yayımlanan yazı, şiir, araştırma ve çevirilerini, Sanat ve Toplum dergisindeki Küba kültürü üzerine yaptığı geniş kapsamlı izledi.

1970’li yılların sonlarında Cumhuriyet gazetesinde de yazı ve röportajları yayımlandı. 1992’den başlayarak Cumhuriyet gazetesinin İsveç temsilciliğini yaptı. Çok uzun zaman İsveç’te yaşamasına karşın, İsveç uyrukluğunu seçmedi. 5 Aralık 2006 tarihinde aramızdan ayrıldı.

Uzun süre Yarın ile Bilim ve Sanat dergilerinin İsveç temsilciğini de yaptı, Berfin Bahar (İstanbul) ve Tan (Ankara) dergilerine düzenli olarak katkıda bulundu. İlk araştırma kitabı Çağdaş Sömürgecilik ve Emperyalist Yayılma Örneği: Güney Afrika Cumhuriyeti 1986’da çıktı.

1998’de Hacı Bektaş Şenliğinin öykü ödülünü, 2002’de İsveç Akademisi tarafından her yıl verilen “Natur ve Kültür Çeviri Büyük Ödülü”nü aldı. İsveç Örneğinde Kadın Hakları, İşçi Hareketi ve Feminizm adlı bir araştırma ve Gecikme adlı bir şiir dosyası da yayımlanmaya hazır bekliyordu.

Eserleri;

Şiir;

1982- Sevdalar Da Geçici
1986- Haykıran Sessizlik
1990- Bir Demet Özlem
1993- Mutlu Kadınlar
1997- Mutlu Kadınlar (yeni şiirlerle 2. basım)
2000- Hoşgeldin

Öykü;

1982- Gabriel
1989- Gabriel (yeni öykülerle 2. basım)
1994- Geceyarısı Güneşi (öyküler)
2000- Sevginin Çiçek Açtığı Yerde

Araştırma- deneme;

1986- Güney Afrika Cumhuriyeti
1998- Kadınların İsveç’i (araştırma, Oral Çalışlar’la birlikte)
2000- Kalıcı Kuşlar Da Üşür

Roman;

2001- Aşkın Yedinci Yüzü (roman)

Çeviri;

1983- Üç Kıtadan Desler (şiir antolojisi)
1998- Yunan Dosyası (Ali Cengizkan, İsveççe)
1987- Güneyde Söyleşiler (Marta Traba, roman)
1991- Gökyüzünde isyan (Sven O Bergkvist, roman)
1991- Yanlış Adım (Dan Mellin, öyküler)
1991- Gece Treninde Aşk ( 13 İsveçli yazardan birer öykü)
1994- Çölde Aşk (13 İsveçli yazardan birer öykü)
1997- Yılanın Yolu (Torgny Lindgren, roman)
1997- Bana Bundan Sonra İlk Dokunanın (Bodil Malmsten)
1998- Hüzün Gondolu (Tomas Tranströmer, şiirler)
1998- Uzunçorap Pippi (Astrid Lindgren’in çocuk romanı)
2004- Finistere’de Suyun Fiyatı (Bodil Malmsten, roman)
2005- Pölsan (Torgny Lindgren, roman)
2005- İzmir Saat Üç (Tomas Tranströmer, şiirler)
2005- Çılgın Yıllar (Birgitta Stenberg, roman)

Ödülleri;

1998 Hacı Bektaş Şenliği Öykü Ödülü
2002 İsveç Akademisi “Natur ve Kültür Çeviri Büyük Ödülü”

Paylaşın

Güngör Tekçe Kimdir? Hayatı, Eserleri

17 Eylül 1937 yılında İstanbul’da dünyaya gelen Güngör Tekçe, sırasıyla; Taksim İlkokulu (1949), Sanint Michel Fransız Koleji, Galatasaray Lisesi orta bölümü (1956) ve Galatasaray Lisesi (1962) gibi okullarda öğrenim gördü. 1972 yılında İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Sosyoloji Bölümünden mezun oldu.

Haber Merkezi / 1965-1973 yılları arasında TRT İstanbul Radyosunda metin yazarı ve program yapımcısı olarak çalıştı. 1965’ten itibaren TRT İstanbul Radyosunda “Türkiye’nin Sorunları”, “Anadolu Efsaneleri”, “İki Oyun Dört Konuk”, “Bozkır Rüzgarı” ve ” Mutluluğa Çağrı” adlı radyo programlarını hazırladı. 1973 yılında TRT İzmir Radyosuna Tiyatro Yayınları Müdürü olarak atandı.

1998’de idareciliği bırakıp program yapımcılığına ve TRT İstanbul Radyosuna ger döndü. Şiir ve radyofonik oyunla yakından ilgilendi. Güngör Tekçe, 1991’de İzmir Belediyesi tarafından düzenlenen kadın konulu şiir yarışmasında mansiyona, 2001’de Aydınlık dergisi tarafından düzenlenen Cemal Süreya Şiir Ödülleri’nde Seğiren adlı dosyasıyla yayımlanmış dosya dalında ödüle değer bulundu.

Edebiyat dünyasında dergilerde yayımladığı şiirlerle tanınan Güngör Tekçe’nin kalem ürünleri; Varlık, İnsancıl, Öküz, Papirüs, Edebiyat ve Eleştiri, E ve Cumhuriyet Kitap gibi süreli yayınlarda yer almıştır. 1950’li yıllarda yazı hayatına başlayan ve 1964’e kadar ağırlıklı olarak Varlık dergisinde şiirlerini yayımlayan Tekçe’nin şiirleri geç kitaplaşmıştır. Sabah Mısın (1994) gelenekle arasındaki bütün köprüleri atmamış, yeni sayılamayacak, ama yine de modern bir şiir görünümü hâkimdir.

Gürpınar, şair üzerine kaleme aldığı kapsamlı yazısında onu ve şiirini şu cümlelerle değerlendirmiştir: “1994’te de, ilk şiir kitabı Sabah Mısın ile okurlarıyla buluşan Güngör Tekçe’yi bir şair olarak tanıtmaya çalışırsak, önce şiirin hiçbir nedenle gerçek şairin içinden sökülüp atılamayacağını kabul etmemiz gerekir… Çağın dayattığı koşulların, değişkenliği nedeniyle bir kural oluşturmadığı gerçeğini de G. Tekçe’nin şiir yazma özlemi ve tutkusunda, içindeki genel bir yazın sevgisi ve birikiminin de payı vardır, belki onun bir Galatasaraylı oluşunun da. (…) Ayrıntılara dağıtmaz şiirini, yaşanmış ve arka planını bildiği sözcüklerle, yani güvenli bir malzemeyle kurar biçemini. Dilin olanaklarını dikkatlice ölçüp biçer sanki. Sustuğu, şiiri ansızın bitiverdiği yerlerde bile bu dikkatli kullanım sürmektedir. Karşımıza çıkan bu boşluklar, anlamdan vazgeçen bir şairin özentili süslerini değil, tam tersine anlam olarak sıkışmış yoğunlaştırılmış bir karadeliğe çekmek istediğini barındırır belki. Silik ve unutulmuş geçmişten, sonu belirsiz geleceğe giderken, bir daha geri dönmemecesine, o şiirin içinde kaybolma duygusu verir okura.”

Seğiren (2001) şairin 1994-2001 yılları arasında yazdığı şiirlerden oluşmaktadır. Kitaptaki şiirlerin en belirgin özelliği şairin ince duyarlılığını göz önüne serebilmesidir. Tekçe kurduğu incelikli imgeleriyle günlük yaşamın uğultusunu dair birçok ayrıntıyı gözler önüne sermiştir.

Tekçe’nin şiirinde, görünüşte, ideolojik bir savunu, kavga, isyan, karşı koyma ve muhalefet gibi yaklaşımlar yoksa da, çağının getirip götürdüklerini kavramış bir aydın bilincinin izleri bulunmaktadır. Güngör Tekçe, Büyüklere Kuşlu Mektuplar (1996) ve Kuşlu Mektuplarım Döndü (1996) gibi çocuk şiir kitapları da yayımlamıştır. Güngör Tekçe Zâfir Konağında bir Tuhaf Zaman adlı kitabında, 1200’lerden gelen Zâfir ailesinin, yirminci yüzyıl uzantısına, zaman perspektifinden bakarak, yakın tarihimize ait anı karelerini sunmuştur. (Kaynak: teis.yesevi.edu.tr)

Paylaşın

Güngör Gençay Kimdir? Hayatı, Eserleri

24 Haziran 1934 yılında İstanbul’da dünyaya gelen Güngör Gençay, 23 Nisan 2012 tarihinde İstanbul’da vefat etmiştir. Taci Bildik imzasını da kullanan Güngör Gençay, ilk ve orta eğitimini Kütahya, Tavşanlı’da tamamladı.

Haber Merkezi / 1955’te Uşak Lisesinden mezun olduktan sonra, 1956’da İstanbul Matbaacılık Okulunu bitirdi. Dizgicilik, işportacılık, muhabirlik, banka memurluğu (1960-1972), özel şirketlerde yöneticilik ve kırtasiyecilik yaptı. 1980’de kendi isteği ile emekli oldu. 1986’dan itibaren Gerçek Sanat dergisi ve Gürkal yayınevini yönetti.

Durum, Gelecek dergileri ve haftalık Kasımpaşa gazetesinin yazı işleri müdürlüğünü üstlendi. Sanat gazetesi Göz’ü çıkardı. Güngör Gençay, Türkiye Yazarlar Sendikası, Türkiye Yazarlar Derneği, Dil Derneği, Turizm Yazarları Derneği üyesidir.

Güngör Gençay’ın şiir ve öykü türünde pek çok çocuk kitabı da bulunmaktadır Gençay’ın ilk şiiri 20.06.1952’de Afyon’da Türkeli dergisinde ve ilk çocuk şiiri Küçük Galataraylı dergisinin Mart 1953 sayısında yayınlandı. Sosyalist gerçekçi sanat anlayışına bağlı kalarak kaleme aldığı şiir ve yazıları Yankı, Ürün, Türk Düşüncesi, Yeditepe, May, İnsancıl, Kıyı, Evrensel Kültür ve Çağdaş Türk Dili dergilerinde yayınlandı.

Kuyu Başının Kuşları (2009) kitabında bir yaz gecesi köyde kaybolan Gülten isimli çocuğu; Mızıkçı’da, çocukların günlük yaşamda karşılığını bulacakları dayanışma, direnç ve aydınlanmayı yansıtan hikâyeler yer almaktadır. Mizah kitabı Dikkat Köpek (2003); hayvan ilişkilerinden yola çıkarak güldürürken düşündürmek; insanımızın, ülkemizin üzerine biraz da kafa yorma düşüncesini işlemiştir. Üç Kapıdan (Söyleşiler.2003) kitabı; edebiyat, resim ve politik söyleşilerden oluşmaktadır.

Eserleri;

Genç Şairler Antolojisi – 1, (1954)
Genç Şairler Antolojisi – 2, (1955)
Genç Şairler Antolojisi – 3, (1960)
Cahit Sıtkı Tarancı, (1956
Sabah Rıhtımı, Şiirler, (1965)
Oğul, Şiirler, (1967)
Balıklar Ovası, Şiirler, (1967)
Dövülü Yürek, Şiirler, (1968)
Vurgunsuz Sabahlara Uyanmak, Şiirler, (1988)
Barut Yüklü Yıldızlar, Şiirler, (1988)
Annem Beni Yetiştirdi, Şiirler, (1989)
Kısacalar, Şiirler, (1990)
Sataşmalar, Şiirler, (1993)
Ağmalar, Şiirler, (1995)
Denize Akan Yangın, Şiirler, (1995)
Askercilik, Anı-öykü, (1994)
Düşüncenin Musluğundan, Özdeyişler, (1997)
Kuşatılmış Günler, Yazılar, (1998)
Yaşam Umuda Uyarlı, Şiirler, (2000)
Buruk Anmalar Defteri, Anma Yazıları, (2002)

Paylaşın

Günel Altıntaş Kimdir? Hayatı, Eserleri

8 Ocak 1937 yılında Şanlıurfa’nın Suruç İlçesi’nde dünyaya gelen Günel Altıntaş, Dikili’de başladığı ilkokul hayatına ikinci sınıftan itibaren Ödemiş İlkokulu’nda devam etti ve buradan mezun oldu. Ardından Ödemiş Ortaokulu’nu bitirdi.

Haber Merkezi / Edirne’de başladığı lisenin ikinci sınıfını Denizli’de okudu ve lisenin son sınıfını ise Haydarpaşa Lisesi’nde okudu (1958). 1959’da askere gitti. 1961’de başladığı İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesinin üçüncü sınıfındayken Basın İlân Kurumu sınavını kazanıp müdür olarak Erzurum’a gönderildi (1963).

1965’te İstanbul’a geri döndü. 1960 Varlık Yıllığı’nda ilk şiiri çıkan sanatçının ilk kitabı ise Değinmeler (Aforizmalar) ismiyle 1973’te yayımlandı. 1975’te Suat Yağmuroğlu takma adıyla yayımladığı Garantili Kız Tavlama Yolları adlı kitabı toplatıldı ve 7,5 yıl hapsi istenen davadan beraat etti. Önce Soyut (1965-1973) sonra Seçme Kitaplar Yayınevini kuran Altıntaş, 2011’de yayıncılık hayatına son verdi.

Yayınlanmış kitapları yanında şarkı sözü derlemeleri, fıkra derlemeleri, çeşitli şiir ve öykü antolojileri de olan sanatçı 100 Temel Eser dizisinden Mâniler, Ninniler gibi çocuk kitapları da derledi. Bu derlemelerin içinde üç tanesini önemsediğini ifade eder. Bunlar hâlen Türk Şiiri Antolojisi ve Dünya Şiiri Antolojisi isimleriyle basılan Unutulmaz Şiirler (2000) adlı antoloji, Türkçe Namaz Böyle Kılınır (2002) ve Nasıl Yazılır Nasıl Yazılmaz (1991) adlı yazım kılavuzudur.

Şairliğinin ilk yıllarında ikinci yeni şiir akımından etkilendiyse de sonraki yıllarda Nazım Hikmet’in şiirlerinin yayımlanmasıyla şiirleri de bu çerçevede değişiklik göstermiştir. Şiirlerinde aşk, erotizm ve siyaset temaları ön plana çıkar. Türkiye’nin temel sorunlarından birinin cinsellik olduğuna inanan sanatçının, Cinsel Sözler ve Erotik Şiirler kitapları, bu konunun yoğun biçimde ele alındığı eserlerdir. Şiirler klasik biçimde yapılandırılmıştır.

Paylaşın

Gündoğdu Sanımer Kimdir? Hayatı, Eserleri

1935 yılında Trabzon’da dünyaya gelen Gündoğdu Sanımer, 23 Haziran 2003 yılında İstanbul’da hayatını kaybetti. Küçük yaşta babasını yitirdi. İlk ve ortaöğrenimini memleketinde tamamladıktan sonra İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesini (1966) bitirdi.

Haber Merkezi / Otuz yıl jinekolog hekim olarak Trabzon’da görev yaptı. 1990’ların başında İstanbul’a yerleşti. 1960’larda, yayımlanmasına katkıda bulunduğu Kıyı dergisinin daha sonra sanat danışmanlığını ve yayın yönetmenliğini üstlendi.

Şiir ve yazıları Hakimiyet (Trabzon) adlı yerel gazete ile Kıyı, Yazko Edebiyat, Karşı Edebiyat, Varlık, Genç Öğretmen, İstanbul, Türk Sanatı, Güzel Yazılar ve Şiir Ülkesi dergilerinde yayımlandı. Son Haber, Yenigün, Karadeniz ve Kuzey Haber gibi yerel gazetelerde köşe yazıları yazdı. Resim ve ebru çalışmaları yaptı, sergiler açtı.

Attila Aşut, onun için, “Bildik bir gidişti onunkisi, ipuçları önceden verilmiş: ‘ben gündoğdu sanımer karşınızda/ sakladım şiirlerimi sizden bağışlayın/ utancın en uzun savaşı susmak/ daralsa da yüreği insanın’. Lirik bir dille yazdığı şiirlerinde, insanı ve doğayı tarihsel bütünlük içinde anlatma çabası sezilir. Kendi yaşamından ve çocukluğundan belirgin izler taşıyan ‘çocuk’ imgesi ise şiirinde ağırlıklı bir yer tutar. Az ve öz üreten bir ozandı.”  ifadelerini kullanmıştır.

Eserleri; Karayelin Sürüleri (1987), Suyun İnce Sesinde (1991).

“O ilk gün”

Sancılı bir gece uyandı benimle
Korkunun deli atına binmiş
Çatıyı uçuran sağır muştu
Beklediği bir yolcu var yaşamın

Taşıdım geceyi
Öpülmemiş dudağında üryan
Alacakaranlığın gülü

Çığlığa sığınıyor gizemi
Çarpıntısında göğsün
Çatıya çıktığında tasa

Karnını okşar bir kadın umudun
Irmak olur akıp gider içinde
Sevginin bilinen adıdır ana

Yüklenmişti duvarına karanlığın
Nereden bellemiş özgürlüğü
Neler geçiriyor aklından bebek
O ışığın akmadığı denizde

Tanışıyor acıyla soluğumuz
Karaya çıktığımız o ilk gün
Ağlamak geliyor içimden

Yorgundu yürüdüğüm yol
Doğarken gördüm ışığınızı
Başını sudan çıkaran nilüfer
Onurlu güzelleşen evrende

“Suyun ince sesi”

Donayazmış ağulu otlar gördüm
İlk kar düştüğünde yanmış dudakları
Kaygıyla soluklanan soluk bacalar

Uçsa kelebek çalılıklar üstünde
Bozkırın duyulsa kımıldanışı
Çıksa yuvasından yusufçuk

Kül yüzlü bir gül geçti yanımdan
Duymadı sessizliğin trompetini
Belirsiz bir denize aktı şiir

Başımın üstünde duran yazının
Saklanıyorum çok eski harflerine
Bakmadığım yerde suyun ince sesi

Korkuyorum yalnız kaldı şarkım
Yas tutmasın yağmur toprağımda
Çiçeğini geri istediğinde doğa

“Uzaktı çocukluğum”

-mustafa cansız’a-

Yoktun bu şehirde
Aldın başını gittin denizlerden öteye
Sezmiştin belki bir yaprağın kımıltısından
Yıllarca sessiz sevdiğimi seni
Uzaktı çocukluğum böğürtlen dikenliğinde

Guguk kuşlarının çağrısını gizledim sizden
Avare dolaştım aranızda gülerek
Sevgi bir yerlerde kilitlediğim sandık
Çocuk acılarımı paylaşmadım sizinle

Doğduk yaşıyoruz ne olsa
Yaşıyoruz anlamsız günlüğümüzü
Ağaçları görmeden duymadan rüzgarları
Uydurulmuş kavgaları var evrenin
Bitmez bir gün yaşam bitse de

Yoksun bu şehirde sen
Ak saçların kapatmıyor yorgun başını
O akıl/o bitmez bilgi gömütü
Adını çoktan unutan dostlarla bitti
Seni çok uzaklara götürmüşüz meğer

Hangi akasya okuyacak şiirlerini
Hangi çiçek renk verecek günlerine
Neden çıkıp gelmiyorsun yıllarca
Sokaklara acılı bir gölge gibi düşmüyor belki
İçimde külçe gibi yoğunlaşan yokluğun

Paylaşın

Gülten Akın Kimdir? Hayatı, Eserleri

23 Ocak 1933 yılında Yozgat’ta dünyaya gelen Gülten Akın, 4 Kasım 2015 yılında Ankara’da hayatını kaybetmiştir. Gülten Akın’ın kabri, Karşıyaka Mezarlığındadır. Liseyi, Ankara Kız Lisesi’nde bitirdi. Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nden mezun oldu.

Haber Merkezi / Eşinin kaymakamlık görevi nedeniyle; Gevaş, Alucra, Gerze, Saray, Kahramanmaraş’ta yardımcı avukatlık, avukatlık ve öğretmenlik yaptı. 1972’de Ankara’ya yerleşti. Türk Dil Kurumu Derleme ve Tarama Kolu’nda dil uzmanı olarak çalıştı. Kültür Bakanlığı Yayın Danışma Kurulu üyeliği görevinde bulundu. Demokratik kitle örgütlerinin yeniden kuruluşu çalışmalarına katıldı. İnsan Hakları Derneği, Halkevleri, Dil Derneği gibi örgütlerde kurucu ve yönetici olarak görev aldı.

Şair. İlk şiiri Son Haber gazetesinde yayımlandı. Hisar, Türk Dili, Mülkiye, Varlık, Yeditepe dergilerinde yayımlanan, daha çok doğa, aşk, ayrılık, özlem konularını işlediği şiirleriyle adını duyurdu. Sonradan toplumsal sorunları işlemeye yöneldi. Yaşamla doğa arasında tedirgin bir iç dünyanın duyarlığını dile getirdı. Gezip gördüğü yerlerden aldığı esinle zenginleşen ve coşkulu bir insan sevgisiyle yoğrulan şiiri, toplumsal sorunları, yaşam-halk ilişkisini öne çıkardı.

Şiirlerinde büyük ölçüdü folklor öğelerinden yararlandı ve halk şiirinin olanaklarını kullandı. Kadın duyarlılığı ile kaba güce ve baskıya direndi. Şiirleri İngilizce, Almanca, Flamanca, Danca, İtalyanca, Bulgarca, Arapça, Lehçe, İspanyolca, Fransızca, İbranice dillerine çevrildi, çeşitli akademik çalışmalara konu oldu. 40’ı aşkın şiiri de bestelendi. Ayrıca kısa oyunlar da yazdı.

Eserleri;

Rüzgâr Saati (1956)
Kestim Kara Saçlarımı (1960)
Sığda (1964)
Kırmızı Karanfil (1971)
Maraş’ın ve Ökkeş’in Destanı (1972)
Ağıtlar ve Türküler (1976)
Seyran Destanı (1979)
Seyran (ilk yedi şiir kitabı, 1979)
İlahiler (1983)
Sevda Kalıcıdır (1991)
Seyran (Toplu Şiirler, 1992)
Sonra İşte Yaşlandım (1995)
Toplu Şiirler 1956-1991 (1996)
Sessiz Arka Bahçeler (1998)
Gülten Akın Toplu Şiirler II (2000)
Uzak Bir Kıyıda (2003)
Sevdiğim Yaz Geldi Yine (2003)
Celaliler Destanı (2007)
Kuş Uçsa Gölge Kalır (2007)

Ödülleri:

1955 Varlık Şiir Ödülü
1965 Türk Dil Kurumu Şiir Ödülü
1970 TRT Sanat Ödülleri Yarışması Başarı Ödülü
1977 Yeditepe Şiir Armağanı
1991 Halil Kocagöz Şiir Ödülü
1992 Sedat Simavi Edebiyat Ödülü
1998 6.Truva Folklor Araştırmaları Derneği Şiir Ödülü
1999 Akdeniz Altın Portakal Şiir Ödülü
2003 Dünya Gazetesi Yılın Telif Kitabı Ödülü
2008 Erdal Öz Edebiyat Ödülü

Paylaşın