Ergin Günçe Kimdir? Hayatı, Eserleri

12 Şubat 1938 yılında Giresun’da dünyaya gelen Ergin Günçe, 1983 yılında Libya’dan Türkiye’ye dönerken Esenboğa Havalimanında meydana gelen uçak kazasında hayatını kaybetti. İlkokulu Gelibolu ve Merzifon gibi Anadolu’nun farklı kentlerinde okuyan Günçe, 1955’te İstanbul Erkek Lisesi’ni birincilikle bitirdi.

Haber Merkezi / Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi’ne girdi. Buradan 1960’ta mezun olan şair, ODTÜ İdari Bilimler Fakültesi’nde asistan olarak çalışmaya başladı. Aynı yıl doktor olan Gülseren Eronat ile hayatını birleştirdi. Bu evlilikten 1963’te Dadal adında bir oğlu oldu.

1962’de master için gittiği İngiltere’de London School of Economics’ten 1964’te yüksek lisans derecesini alarak yurda döndü. Doktorasını 1968’de Sorbonne Üniversitesi’nde tamamlayan Günçe, İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi’nden “Millî Gelirde Makro-Paylaşım Sorununun Doğuşu ve İlk Temel Modeller: (Ricardo ve Marx) ” adlı teziyle doktorasına denklik aldı.

ODTÜ’deki asistanlık görevine devam ederken 1969’da ODTÜ işgaline adının karışması gerekçesiyle işten çıkarılan ve daha sonra görevi iade edilen Günçe, 12 Mart 1971 muhtırası ile birlikte görevinden tekrar uzaklaştırıldı. ODTÜ işgal davasından yargılanmakta olan şair, 1973’te beraat etti. Pasaportunu ise ancak 1974’te aldı ve yurtdışına çıktı. İsviçre, Fransa ve Almanya gibi farklı ülkelerde özel şirketlerde çalıştı. 1978-1979 yıllarında başbakanlık danışmanlığı yaptı.

Şiir yazmaya lise yıllarında başlayan Günçe’nin, ilk şiiri “Cebrik Şiir” 1954’te Onüç adlı bir edebiyat dergisinde yayımlandı. Sonraki yıllarda şiirlerini; ekonomik, siyasi ve toplumsal alandaki yazılarını Papirüs, Dost, a Dergisi, Değişim, Pazar Postası, Yelken, Yeni a, Sosyal Adalet gibi dergilerde yayımlamayı sürdürdü.

1964’te Dost Yayınları tarafından basılan ve “İkinci Yeni döneminin ortak çizgilerini taşıyan” Gencölmek adlı kitapta çocukluk ve ölüm duygusu temalarını “yan-yana, hatta içiçe” işledi. İmgeye dayalı bir şiir dilini önceleme, dilsel deformasyon ve anlamın kısmen kapalı oluşu gibi özelliklerinden dolayı İkinci Yeni ile bir bağ kurulabilecek nitelikte olan bu kitap Günçe’nin hayatındayken yayınladığı tek şiir kitabıdır.

Ölümünden beş yıl sonra yayımlanan Türkiye Kadar Bir Çiçek ‘te yer alan şiirlerde Günçe’nin tema ve dil anlayışında değişimler oldu. Dönemin sosyal ve siyasi ortamının bir yansıması olarak şiir anlayışı siyasi bir taraf kazandı. Gencölmek’te bireysel düzlemde ilerleyen ölüm ve çocukluk gibi temalar bu kitapta yer alan şiirlerde sosyal ve siyasi bir anlam ile birlikte sunuldu.

Ayrıca 68 Öğrenci Hareketleri, 68 Kuşağı, 12 Mart 1971 muhtırası gibi önemli tarih ve oluşumlar Günçe’nin şiirlerinde gelir eşitsizliği, tutukluluk, kavga, idamlar vb. gibi toplumsal izlekleri işlemesinde etkili oldu. Ancak toplumcu söylem ve şiirlerin siyasi içerik taşıması Günçe şiirinin sloganik bir biçime dönüşerek şiir estetiğinin önüne geçmesine yol açmadı. Bunda şairin imgeden tamamen uzaklaşmamasının yanında şiirindeki ironi ve alaycı-eleştirel dilin öneminin fazla olduğu söylenebilir. (Kaynak: teis.yesevi.edu.tr)

Paylaşın

Eren Aysan Kimdir? Hayatı, Eserleri

1976 yılında Ankara dünyaya gelen Eren Aysan, 1993 Sivas katliamında hayatını kaybeden şair Behçet Aysan’ın kızıdır. İlkokul, ortaokul ve lise öğrenimini Ankara’da yaptı. Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih Coğrafya Fakültesi Tiyatro Bölümünden mezun oldu. Ankara Devlet Tiyatrosunda dramaturg olarak çalışmaktadır.

Haber Merkezi / Pasaj dergisinin yazı kurulunda, Sahne dergisinin danışma kurulunda görev alan Aysan, çeşitli gazete ve dergilerde şiir ve yazılarını yayımladı. “Lâlzaman” adlı şiir dosyasıyla 2007 Cemal Süreya Şiir Ödülünü Özkan Mert ile paylaştı. “Lalzaman” adlı şiiri nedeniyle 2007 yılında Cemal Süreya Şiir Ödülü’nü alan Aysan, “Gece Uyurken” adlı romanı nedeniyle de 2015 yılında Yunus Nadi Roman Ödülü’ne layık görüldü.

Eren Aysan, 1980 sonrası yaşanan acıların, 1990’ların hırs ve politika çağının, 2000’lerin dönüşüm ve yenilgi duygusunun şiirlerine yansıdığı görüşündedir.

Eren Aysan, 7 Aralık 2016 günü Kültür Bakanlığı Teftiş Kurulu Başkanlığı tarafından tebliğ edilen evraka göre, 667 sayılı KHK kapsamında “Milli Güvenlik Kurulu’nca devletin milli güvenliğine karşı faaliyette bulunduğuna karar verilen yapı, oluşum veya gruplara mensubiyeti veya iltisakı, yahut bunlarla irtibatı olabileceği yolunda yapılan değerlendirme” sonucu açığa alındı.

Kanun Hükmünde Kararname kapsamında dramaturgluk görevinden açığa alınan Eren Aysan, aynı zamanda faili meçhul ve siyasi cinayetlerde öldürülenlerin aileleri tarafından kurulmuş Toplumsal Bellek Platformu’nun üyeleri arasında yer alıyor.

Dokuz yıldır DT’de görev yapan Aysan, “Kararı hiçbir şeye bağlayamıyorum. Çünkü roman ve edebi yazılar yazmak, babamın ölümünden sonra da Toplumsal Bellek Platform’nda faili meçhul cinayetlerin aydınlatılması için çabalamak dışında bir etkinliğim yok. Ben de anlamıyorum” dedi.

Eren Aysan’ın romanı “Gece Uyurken”, Amerika’da eğitim gören Gazel’in Türkiye’ye dönüş yolculuğunu anlatan bir roman. Ama içsel bir yolculuk bu. Gazel, geriye dönüşlerle Türkiye’deki renkli ve kalabalık ailesini anlatıyor.

Eserleri;

Araştırma; Behçet Aysan: Deniz Feneri (Salih Bolat ile birlikte 2006), Ayrıca Bir Eflatun Ölüm: Behçet Aysan (2012),

Şiir; Vesikalık Fotoğraf (2008),

Roman; Gece Uyurken (2015).

(Kaynak: biyografya.com)

Paylaşın

Erdoğan Kul Kimdir? Hayatı, Eserleri

1972 yılında Giresun’un Eynesil İlçesinde dünyaya gelen Erdoğan Kul, DTCF Türk Dili ve Edebiyatı bölümünü bitirdi. Aynı bölümün Yeni Türk Edebiyatı anabilim dalında yüksek lisans ve doktora yaptı.

Haber Merkezi / Bir süre Kırıkkale Üniversitesinde araştırma görevlisi olarak çalıştı. 1999’dan beri Ankara Üniversitesi Türk Dili bölümünde doktor öğretim elemanı olarak görev yapıyor. Şiir, yazı, inceleme ve çevirileri Yeni Biçem, Lodos, Ludingirra, Kül, Son Duvar, Defter, Edebiyat ve Eleştiri, Sonsuzluk ve Bir Gün, Çağdaş Türk Dili, Dil ve Yaratıcılık, Journal of New World Sciences Academy, Ussuz gibi dergilerde yayımlandı.

Yepyeni ve ayrıksı bir çizginin örnekleri olan şiirlerini henüz kitaplaştırmamış olan Kul’un çalışmaları edebiyat, dilbilim ve müzik alanlarında çok yönlü olarak devam etmektedir.

Başlıca Çalışmaları;

Tezleri;

Ece Ayhan’ın Şiirleri Üzerine Bir Araştırma (Doktora),
Tanzimat Döneminde Roman Anlayışı (Yüksek Lisans)

Yayınladığı/ Yayına Hazırladığı Kitaplar;

Ali Zeki Bey, Alev
Türk Dili (Kemal Ateş ve İbrahim Dizman’la birlikte)
Türkçe Sözlük (Dil Derneği Sözlük Kolu ile birlikte)
Nabizade Nâzım, Karabibik (Kemal Ateş’le birlikte)

Yayına Hazır Çalışmaları;

Sayıklar Bir Dilde Neden Bilmediğim / Ece Ayhan ve Şiiri
Kayıp / Gökyüzü Külleri (şiirler)
Namık Kemal, Makalât-ı Siyasiye ve Edebiye
Namık Kemal, İntibâh
Ali Canip, Milli Edebiyat Meselesi ve Cenap Bey’le Münakaşalarım

Sürmekte Olan;

Şiirde İmge ve Simge

“Düşük sergi”

gece iki büklüm çarpılmış bayraklar mahşeri
saatler kırışık sarkık yüzler bakmanın eşiğinde

bir kemandan hızla akan şimşek dolu kuş mu olsam
yüreklere kapatılan sıtmalı kedi
senin gözlerinden akan sinir mi olsam insan içine
kana kazısam kendimi çürümenin çıldırmanın resmini
güneş benim parmağımdan doğamadan mı patlar

ışık kusulmuş cüzamlı
meyvalar ağır cenaze kokularıyla acımış
geçip gidiyor evlerin içi soyut balıklar
bir dalgınlık potininde siyah-beyaz nöbeti bahçeler
gökyüzü hüzünlü bir kas tarlası
bulutlar köpek kemiklerinden kamaşan tanrı kasları

sen kıpkızıl bağırması karanlıkların
anne ey içimdeki tabut
denizi soyup oyuncaklardan
bütün pencerelerle bir kum tanesine kaçın

arkada hem önde duvarın oltasında aynı adam
cebinde kırık dökük gemi direkleriyle

“El ele”

1.
sonsuz öğle almış seni
bakıyorsun beyazda öte-duran’a
: nerdeyim?

tüy ve hafif gibi mi iç içeydi
insan ve yaşamak? bizden ayıklanan bir şey
varmış gibi
ortak bir dalgınlıktan başlamamız
: burada!

köleliğin
okunaksız bir kölelik senin, sesten
kurtarılmış çocuk yönünde kaybolmak-
geçesin diye, çoktandır tensiz
yaşadığını.

2.
susulur, ağzın içi yoktur sanki,
ilk ve son günü olmayan
çıkageldiğinde.

rahim susuşlu günlerin
dudağından hiç eksik etmediğin
bir parça otu eyliyordur kesin ve biliyorum
ikisi de gerçek olan ölümün
unutmama izin veriyor şimdi seni.

yaram orda, baktığın su diplerinde, hep
ışıl ışıl.

uyumam var kimi zaman böylece, Büyük
Yıkım elimden tutmuş ve biraz daha hafif.

“Yürürtaş”

aşk upuzun bir ölüyü gezdiriyordur dışarda
akşam mı değil mi ne önemi var

sabrın o kızıl müziği öter üstünde doğanın
alnına bastırılacak bir parmak-uçluk is için

anlarsın nasıl öyle özenle
tutturulmuştur yokluğa ay

akşamdır bazen ve ayakları suda küçük bir kız
duyularından
artık vazgeçiyordur

adamsız bir damar bulmuştur bir ara yolda
sevmiş emzirmeye durmuş ve sanki iyileşmiştir
o sıra yaşamaktan

dönüş sonralarında hep aynı yokluğa bakan adam
düşünedursun bakalım dünyadan akılda son kalan
bu yuvarlak mı

(dönüş sonralarında
her yerde birden oluşum

içimde bir çıt sesiyle üstümde bir git)

yürümek vardıkça taşlaşıyor kalıbıma
bilmiyorum bugünlerde kimin düşünde ölmüşüm

Paylaşın

Erdoğan Ekiner Kimdir? Hayatı, Eserleri

Eskişehir’de dünyaya gelen Erdoğan Ekiner, Eskişehir Atatürk Lisesi’ni bitirdi. Bir ara adı değiştirilmiş olan Anadolu Üniversitesi’nin İletişim Fakültesi’nden gecikmeli olarak 1985 yılında mezun oldu.

Haber Merkezi /Öğrencilik yıllarında bazı sinema filmlerinde ‘stajyer asistan’ olarak kısa bir süre çalıştı. Yarım kalan sinema serüveni sonrasında ; dünya görüşü ve düşüncelerinedeniyle baskılar, gözaltılar yaşayarak İstanbul’dan koptu.

Bir televizyon kanalında ”Şiirin Güncesi” adlı, haftada bir gün yayınlanan bir televizyon programına metin yazarı, sunucu ve yönetmen olarak imza attı. Yerel bir gazetede ”Akşam Laflamaları” başlığıyla mizahi köşe yazıları yazdı. Daha sonra başka bir gazetede yazar ve muhabir olarak çalıştı.

İşsiz kaldığı dönemlerde kimi zaman içinde ağır işler de dahil olmak üzere farklı işlerde çalıştı. Uzunca süreler işsiz kaldığı da oldu… ‘Ekiner ‘ ismi başlangıçta onun yazı ve şiirlerinde kullandığı ‘müstear’ yani takma adıydı.

Ekiner’in şiirleri, Varlık, Damar, İnsancıl, Çağdaş Türk Dili, Karşı, Evrensel Kültür, Kıyı, Kopuş, Gerçek Sanat, Dünya Kitap, Tavır gibi birçok sanat ve edebiyat dergilerinde yayımlandı.

1994 yılında ilk şiir kitabı ‘Yaşadıkça’ ve 1995 yılında ‘Sıradaki’ adlı şiir kitapları Karşı yayınları tarafından basıldı. Daha sonra ilk kitaptan bazı şiirler, ikinci kitaba eklenerek ‘SIRADAKİ/DÖNECEĞİM BİR GÜN’ adıyla ikinci ve üçüncü baskılar yapıldı.

‘ZAMANIN ÖRSELENMİŞ AYNASINDAN’ adlı kitabında yer alan şiirleri 2000 yılında Mülkiyeliler Birliği Vakfı Şinasi Özdenoğlu Şiir Yarışması Birincilik Ödülü’ne ardından 2002 yılında Kocaeli YTüksek Öğretim derneği Ruşen hakkı Şiir yarışması Seçici Kurul Özel Ödülü’ne değer görüldü. Şairin fotoğraf ödülleri ve yayımlanmış öykülerinin yanı sıra yazıları da bulunmaktadır.

Paylaşın

Erdoğan Alkan Kimdir? Hayatı, Eserleri

10 Haziran 1935 yılında Samsun’un Tekkeköy İlçesine bağlı Çırakman Köyünde dünyaya gelen Erdoğan Alkan, geçirdiği kalp krizi sonucu 20 Haziran 2014 günü 79 yaşında İstanbul’da vefat etti. Cenazesi ertesi gün Dolmabahçe Bezm-i Âlem Valide Sultan Camiinde kılınan cenaze namazının ardından Ortaköy Mezarlığında toprağa verildi.

Haber Merkezi / Öğretmen Sıdıka Hanım ile mübaşir Emin Alkan’ın oğludur. Aile kökeni Sivas Şarkışla’dır. İlköğrenimini Samsun İnönü İlkokulunda tamamlayan Alkan, 1955’te Samsun On Dokuz Mayıs Lisesinden mezun oldu. Yükseköğrenimini Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesinde tamamladı (1960). 1960-1965 yılları arasında sırasıyla Samsun’da maiyet memurluğu; Mesudiye, Derze, Vezirköprü, Ladik, Darende ve Esbiye’de kaymakamlık yapmıştır. 1966 yılında Brüksel Inbel Enstitüsünde halkla ilişkiler alanında staj gördü.

1965-67’de Turizm Bakanlığı Periyodik Yayınlar şube müdürlüğü; Millî Prodüktivite Merkezi iktisat uzmanlığı (1969-1971) görevlerinde bulundu. 1967-1969 yılları arasında yedek subay olarak görev yaptı. TRT Ankara Televizyonu yapımcılık ve yönetmenliği ile gazete yazarlığı (1973-93) yaptıktan sonra emekli oldu. 12 Mart sürecinde TRT’deki görevinden uzaklaştırılınca İstanbul’a yerleşti.

İstanbul Üniversitesi Gazetecilik Yüksekokulunda öğretim görevliliği yaparak yaşamını sürdürdü (1973-83). Bir süre Belçika Tarım Bakanlığında iktisatçı olarak görev yapan Alkan 1985-1989 yılları arasında kuruculuğunu yaptığı Deyiş Yayınları’nı yönetti. İyi derecede Fransızca ve orta derecede İngilizce bilmekteydi. Birsen Alkan ile evli olan şairin bir oğlu (Aydın Tozan) ve bir kızı (Elif Su) bulunmaktadır. Oğlu ve kızı da şair ve çevirmendir.

Türkiye Yazarlar Sendikası (TYS), ATURJET, Mülkiyeliler Birliği, PEN Yazarlar Derneği ve Türkiye Gazeteciler Derneği üyesi olan Erdoğan Alkan, sürekli basın kartı sahibiydi. Kaymakam, TRT yapımcısı, öğretim görevlisi, gazeteci, iktisatçı olarak görev yapan Erdoğan Alkan; 1970 TRT Kitle İletişim Başarı Ödülü; Arthur Rimbaud’dan Seçme Şiirler ile 1982 Yazko Çeviri Büyük Ödülü ve 1989 TRT Dizi Film Senaryosu Ödülü sahibidir.

Erdoğan Alkan, ailesinin geçmişi nedeniyle çocukluğunda yaz tatillerini genellikle Şarkışla’da geçirmiş, yöredeki âşıklık geleneğine bağlı olarak küçük yaşlardan itibaren bağlama çalmayı öğrenmiş ve şiirle ilgilenmiştir. Şarkışla’da karşılaşıp konuştuğu Âşık Veysel’den etkilenerek şiir yazmaya başlamıştır. “Ben O İnsanlardan Değilim” başlıklı ilk şiiri 1957’de Türk Dili’nde, Paul Verlaine’den çevirdiği ilk şiir “Batan Güneşler” ise 1958’de Varlık dergisinde yayımlanmıştır. Alkan’ın şiir ve çevirileri Türk Dili, Varlık, Papirüs, Somut, Milliyet Sanat ve Yazko Edebiyat dergilerinde çıktı. Şiirlerinin yanı sıra Fransız şiir ve şairleri başta olmak üzere Batı edebiyatının ünlü şair, romancı ve düşünürlerinden birçok önemli eseri Türkçeye çevirmiştir.

Şiirlerinde İkinci Yeni’nin genel özelliklerinden yararlandığı kabul edildiyse de kendisi bu akımın “uydurma” ve “yapay” olduğun ileri sürmüştür. Cemal Süreya onu “Önceleri klasik bir duyarlılıkla kuruyordu şiirlerini. Sonraları zekâ şiirine yönelmiş, bir eğleni havasının çevresinde hareket etmeye başlamıştır” biçiminde değerlendirmiştir. Şiirlerinde “çoğunluk, duygusal ve insancıl konulara yönelen Erdoğan Alkan, Türk dilinin kıvraklığına varabilmiş, halk şiirinin lirizmiyle modern şiirin özgürlüğünü bağdaştırmaya çalışmıştır”.

Ataol Behramoğlu da Erdoğan Alkan’ı “İkinci Yeni şiirinin genel özelliklerinden aşırıya kaçmadan, klasik kıta düzenine bağlı kalarak yararlanmış bir şair” olarak değerlendirmiştir. Şiirlerinin bir kısmı bestelenerek çeşitli sanatçılar tarafından yorumlandı. Âşık Veysel’in yaşamını konu alan Kör Oldum Veysel Oldum (1991) adlı romanı radyo oyununa uyarlanarak 1998’de yayımlandı.

Paylaşın

Adil Erdem Bayazıt Kimdir? Hayatı, Eserleri

1939 yılında Kahramanmaraş’ta dünyaya gelen Adil Erdem Bayazıt, 2008 yılında İstanbul’da vefat etti, cenazesi Eyüp Mezarlığı’na defnedildi. İlk ve orta öğrenimini Kahramanmaraş’ta tamamlayan Bayazıt, sırasıyla 1953’te İstiklal Ortaokulu’ndan, 1959 yılında ise Kahramanmaraş Lisesi’nden mezun olmuştur.

Haber Merkezi / Aynı yıl kaydolduğu İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nde yüksek öğrenimine başlayan şair, tahsiline iki yıl kadar bu üniversitede devam ettikten sonra geçim sıkıntısı nedeniyle 1961 yılında öğrenimini devam mecburiyeti olmayan Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi’ne nakleder.

Bayazıt 1963 senesinde yüksek öğrenimine ara vererek askere gider. Askerliğini yedek subay öğretmen olarak Burdur iline bağlı Çuvallı, Yeşilova köyünde yapan şair, askerden döndüğünde ise tahsil hayatında büyük bir değişiklik arz edecek yeni bir kararı uygulamaya başlar. Zira Hukuk Fakültesinde başladığı tahsil hayatına artık Dil Tarih ve Coğrafya fakültesinde devam edecektir.

Erdem Bayazıt askerden döndüğünde Ankara Üniversitesi Dil Tarih ve Coğrafya Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı bölümüne kaydolur. 1971 yılında buradan mezun olan Bayazıt, memuriyet hayatına atılır ve edebiyat öğretmeni olarak Kahramanmaraş’ta vazifesine başlar. Mezun olduğu Kahramanmaraş Lisesi’nde edebiyat öğretmeni olarak görev yapan şair, daha sonra Kahramanmaraş İl Halk Kütüphanesi’ne müdür olur.

İstanbul Türk Musikisi Devlet Konservatuarı’nın kuruluş günlerinde genel sekreter olarak vazife alan şair, Milli Eğitim Bakanlığı’nda Basın Bürosu Memurluğu, Milli Kütüphane Süreli Yayınlar Şube Müdür Yardımcılığı görevlerinde de bulunmuştur. Erdem Bayazıt daha sonra Sanayi Bakanlığı İnsan Gücü Eğitim Daire Başkan Yardımcılığı görevini yürütürken istifa ederek kurucusu olduğu Akabe Yayınları’nın ve Mavera dergisinin yönetimini üstlenir.

Henüz öğrencilik yıllarında şiir yazmaya başlamış olan Bayazıt, Edebiyat ve Mavera dergilerinin kurucuları arasında yerini alır. İlk şiir kitabı olan “Sebeb Ey” 1972 yılında Edebiyat Yayınları arasında (2. ve 3. baskısı Akabe Yayınları), son şiirleri “Risaleler” adı altında 1987’de Akabe Yayınları arasında çıkmıştır (2. baskı 1989). Bu iki kitap İz Yayınları tarafından “Şiirler” adı altında 1992 yılında bir arada basılmıştır (4. baskı 1998).

1981 yılı Temmuz ayında Ajans 1400 adlı bir firmanın film ekibiyle beraber Afganistan’a doğru yola çıkan şair Şenol Demiröz, Yücel Çakmaklı, Ahmet Bayazıt, Çetin Tunca, Halil İbrahim Sarıoğlu ve Necdet Taşçıoğlu’ndan oluşan çekirdek bir kadro ile birlikte Pakistan’ın Peşaver kenti başta olmak üzere İran, Hindistan ve Afganistan içlerini gezer. Yaptığı bu iki aylık gezinin izlenimlerini topladığı “İpek yolundan Afganistan’a” adlı eseriyle 1983 yılında Türkiye Yazarlar Birliği Basın Ödülü’nü kazanır.

1984’te Akabe Anonim Şirketi’nin İstanbul’a taşınması kararıyla bu görevini devrederek yeniden memurluğa döner. Devlet Planlama Teşkilatı’na sözleşmeli personel olarak giren şair, daha sonra bu vazifeyi bırakır ve 1987 yılı seçimlerinde Kahramanmaraş’tan milletvekili adayı olur.

30 Kasım 1987 milletvekili seçimlerinde Anavatan Partisi’nden aday olan Bayazıt, Kahramanmaraş milletvekili seçilerek Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin 18. dönem çalışmalarında Milli Eğitim ve Çevre Komisyonlarında görev alır. 1988 yılında Risaleler adlı şiir kitabıyla Türkiye Yazarlar Birliği Şiir Ödülünü kazanır. 1992 seçimlerinde adaylığını koymayan Bayazıt, İstanbul’a yerleşir. Evli ve dört çocuk babası olan Bayazıt’ın şiir ve yazıları Açı, Hamle (Kahramanmaraş), Çıkış (Ankara), Yeni İstiklal, Büyük Doğu, Edebiyat, Mavera, Yedi İklim ve Hece dergilerinde yayınlanmıştır.

Paylaşın

Erdal Doğan Kimdir? Hayatı, Eserleri

23 Nisan 1970 yılında İstanbul’da dünyaya gelen Erdal Doğan, ilk ve orta öğrenimini burada tamamladı. Üsküdar Burhan Felek Lisesini bitirdi. Üniversite öğrenimini Anadolu Üniversitesi Sosyal Bilimler Yüksek Okulu ve aynı üniversiteye bağlı İktisat Fakültesinde tamamladı.

Haber Merkezi / 1995’ten sonra; Hürriyet Gösteri, TYS Edebiyat, Radikal, Sabah, Gazete Duvar ve TV8 gibi yayın kuruluşlarında çalıştı. 2013 yılında kurduğu yenicikanlar.com adlı kültür ve sanat portalının editörlüğünü yapmakla birlikte yazı çalışmalarını sürdürmektedir.

Erdal Doğan 1993’ten bu yana yazdığı; şiir, deneme, kitap tanıtımı, söyleşi, inceleme ve haber yazılarını; TYS Edebiyat, Varlık ve Cumhuriyet gibi süreli yayınlar başta olmak üzere muhtelif gazete ve dergilerde yayımlamıştır. Yazar, edebiyat çevrelerinde daha çok inceleme ve deneme havasındaki yazılarıyla tanınmıştır. Edebiyatımızda Dergiler (1997) adlı eserinde Cumhuriyet sonrasında çıkarılan edebiyat dergilerini incelemiş ve süreli yayın araştırmalarına katkıda bulunmuştur.

Kitapta, büyük kentlerden taşraya kadar incelenen dergilerin etkinlik düzeyi dikkate alınarak; ağırlıklı olarak işlediği konular, varsa özel sayıları, hazırladıkları dosyalardan örnekler ve yazarlarının fihristi verilmeye çalışılmıştır. Doğan, Sevgi Soysal hakkında Sevgi Soysal Yaşasaydı Aşık Olurdum (2003) adlı bir monografi çalışması yapmıştır.

Söylenenler Edebiyat, Politika ve Hayat Üzerine (2003) adlı eserinde romandan şiire, gündelik hayattan politikaya farklı sorulara farklı yanıtlar veren; Attilâ İlhan, Adnan Özer, Enis Batur gibi son dönem edebiyatımızın bazı önemli şahsiyetleriyle yaptığı söyleşilerini derlemiş ve kitap hâlinde yayımlamıştır. Bunların dışında şiir antolojileri de hazırlayan Erdal Doğan, hâlen “yenicikanlar.com” adıyla kurduğu internet sitesinde; yaşam, kültür-sanat, müzik ve sine-dizi konulu yazılarına ek olarak kitap tanıtımlarını da yayımlamayı sürdürmektedir. (Kaynak: teis.yesevi.edu.tr)

Paylaşın

Erdal Alova Kimdir? Hayatı, Eserleri

17 Haziran 1952 yılında Ankara’da dünyaya gelen Erdal Alova’nın asıl adı Erdal Albayrak’tır. Yazı, şiir ve çevirilerinde “Alova” adını da kullanmaktadır. İlkokulu Ankara’da, ortaokulu İstanbul Yeşilyurt Koleji’nde okudu.

Haber Merkezi / Ankara Cumhuriyet Lisesi’ni bitirdikten sonra girdiği ODTÜ Mühendislik Fakültesi’ndeki öğrenimini tamamlamadı; 2. sınıftan ayrıldı. Ardından bir süre de İstanbul Üniversitesi Yabancı Diller Yüksek Okulu’nda öğrenim gördü (1970-72). 1973’ten başlayarak çeşitli yayınevlerinde çevirmenlik, redaktörlük ve editörlük yaptı. Yitik Kent ile 1996 Cemal Süreya Şiir Ödülü; Toplu Şiirler ile 2009 Behçet Necatigil Şiir Ödülü’nü kazandı. Halen editörlük ve çevirmenlik görevine devam etmektedir. Türkiye Yazarlar Sendikası üyesidir. İstanbul’da yaşamını sürdüren yazar, iki çocuk babasıdır.

1970 yılında Liseli Gençlik dergisinde “Brecht ve Epik Tiyatro” başlıklı ilk yazısı ile edebiyat hayatına girdi. Daha sonra şiir üzerine yoğunlaştı, Alova’nın ilk şiiri “lssız Gül”, Kasım 1973’te Memet Fuat yönetiminde çıkan Yeni Dergi’de yayımlandı. Daha sonraki yıllarda şiirleriyle Yeni Dergi, Militan, Sanat Emeği, Gösteri, Adam Sanat gibi dergilerde şiir ve yazılarıyla yer aldı. 1977-79 arasında Politika gazetesinin sanat sayfasını yönetti.

“Toplumcu gerçekçi şiir geleneğine koşut ürünleriyle değişik temaları işlerken, düşün ve duyarlık birikimlerini beceriyle sese dönüştürmesini bilen bir şair kimliği kazandı. İlk dönem şiirlerini En Son Çıkan Şarkılar (1980) adlı kitabında topladı. Daha sonra kaleme aldığı şiirlerini Giz Dökümü (1989), Bitik Kent (1995), Dizeler (2001), Bütün Şiirleri (2002), Kırık Tabletler: Seçme Şiirler (2004), Tensemeler (2007), Toplu Şiirler: 2008-1973 (2008), Birinci Çoğul Şarkı: Şiir (2015) adlı kitaplarında bir araya getirdi.

Alova’nın çeşitli şiir antolojilerinin yanı sıra bir de gezi yazıları derlemesi bulunmaktadır. Alova Türk Yazınından Seçilmiş Gezi Yazıları (1993) adlı bu derleme çalışmasında, çeşitli yerlere ilişkin, ünlü yazarların gözlem ve anılarını aktarmakta, okuru geçmiş kültüre, değişik geleneklere ve başka kültürlere ulaştırmaktadır. Lorca, Neruda, Kavafis, Oscar Wilde, Nikola Vaptsarov, Angelos Sikelianos, Catallus gibi şairlerden çeviriler yapan Alova’nın şiirlerinden bazıları Portekizceye çevrilip A Linguaem de Areia adıyla yayımlanmıştır. (Kaynak: teis.yesevi.edu.tr)

Paylaşın

Ercüment Uçarı Kimdir? Hayatı, Eserleri

3 Nisan 1928 yılında İstanbul’un Beykoz İlçesinde dünyaya gelen Ercüment Uçarı, ilkokulu İstanbul’da, ortaokulu ise babasının asker olması sebebiyle Kütahya’da tamamlamıştır. Lise öğrenimini Bursa’da tamamlayan Uçarı, İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nden 1959’da mezun olur.

Haber Merkezi / Askerliğini Ankara’da yaptıktan sonra bir süre serbest avukatlık görevinde bulunmuştur. Petrol Ofisi’ndeki görevinden 1983 yılında emekli olan Uçarı’nın Sebahat Hanım ile evliliğinden Arzu adında bir çocuğu bulunmaktadır. 21 Ocak 1996’da İstanbul’da vefat etmiştir.

İlk şiirini 1945 yılında Zonguldak’ta çıkan Bucak adlı dergide yayımlatan Uçarı’nın; Türk Sanatı, Kaynak, Varlık, Yeditepe, Dost, Pazar Postası, Yelken, Yeni Edebiyat başta olmak üzere kırka yakın sanat-edebiyat dergisinde şiirleri yayımlandı. Kısa bir öykü denemesinden sonra şiirde karar kılan Uçarı, eleştiri, inceleme, günlük, deneme türünde eserler yayımlamayı sürdürdü.

İkinci Yeni şiirini imgeye dayalı, çağrışımlarla geliştiren, biçim ve öz açısından sürdüren Ercüment Uçarı, en yalın ögeyi tersten gören, negatifleştiren, sayrılı bir duyarlılıkla sürdüren şair olarak tanındı. Behçet Necatigil’in zamanla aklın ve hayal gücünün soyutlamalarına yaslanan bir duygu evreni kurduğunu belirttiği Uçarı, şahsını konu alan şiirleriyle kendine has bir ses yaratmayı başarmıştır.

“Kısaca”

Bütün kabahat bende
Size yalan söyledim
Ayçiçeğini sevdiğim doğru değil
Karanfil deseniz tahammül edemem
Bir yüreğimiz var insanca konuşur
Bari çekip gidebilsem

“O ışıltılı şey”

Öpüp başıma koyuyorum özgürlüğü
Ekmek gibi
Yere atılmış bulunca

“Ölü öncesi”

düştü düşecekti
acıdan yok olup
içinden çürük
kurtlar kemiriyor

son dallarını eğdi ağaç
sallandı uçlarında yapraklar
karnının içinin gürültüsünün
ritminin acısındaki

iri dalga sesleri
gökler gürüldüyor
ruhunun karanlığı
derin sessizliğin

çisil çisil ve iri yağmur yağıyor
iskelelerin altı kaplı kum taş
bulantı uykusuzluk uyku
düşsüz uzun süre süren

boş kovalar labirentlerinden
akıyorlar yağmura
mini mini çiçekler bahar
ölümün kovuğu

şeker kavanozları ve raflar
duvarda tüfek kızılderililerden
kalma zaman ve sıkıntı
dubaların altı kıllı midye

boş balık sepetleri
akıntıdaki ağlar
pislik yer çöp
silah harbileri

insan hayaletleri
yaklaştı durdular
belki duvardaki
güneşli badana döküntüleri

ölüm kokusu çello çalıyordu
duyabilenlere duyurabilen
zayıf vücutlara ait
yatakların başında

fülüt sesleri
ipek kokuluydu
çiçek desenleri
dizilmiş

Paylaşın

Ercüment Behzad Lav, Kimdir? Hayatı, Eserleri

1903 yılında İstanbul’da dünyaya gelen Ercüment Behzad Lav, 16 Mayıs 1984’te İstanbul’da hayatını kaybetti. İstanbul Sultanisi’ni bitirdikten sonra Darülbedayi’de aktörlük yaptı. Dört yıl süre ile Berlin’de Stern Müzik Konservatuarı ve Reinhart Tiyatro Akademisi’nde öğrenim gördü.

Haber Merkezi / Dönüşünde yeniden tiyatroda çalışmaya başladı. Muhsin Ertuğrul’un kurduğu Ferah Tiyatrosu’nda oyunculuk yaptı. Ertuğrul’un Ankara Postası, Bir Millet Uyanıyor, Karım Beni Aldatırsa filmlerinde rol aldı. Ankara’ya yerleşti, gazetelerde sekreterlik Ankara Radyoda spikerlik, yayın şefliği ve Halkevleri tiyatrolarında rejisörlük yaptı. Ertuğrul Sadi ile Türk Akademi Tiyatrosu’na kurdu. İstanbula yerleşti Şehir Tiyatrosu’nda aktörlük ve Belediye Konservatuvarı Tiyatro Bölümü’nde öğretmenlik yaptı. Filmlerde rol aldı.

İlk şiirleri 1926’da Resimli Ay, Servetifünun, Uyanış dergilerinde yayımlandı. Toplumcu görüşü savunan ve yenilikçi tavırlarıyla tanınan Lav, Dadaizm, fütürizm, kübizm ve sürrealizm akımları etkilerini şiirine yansıttı. Cumhuriyet dönemi şiirimizde serbest ölçünün ilk uygulayıcılarından öncü bir şairdir. Toplumsal konuları ve ülke meselelerini irdeleyen şiirler yazdı. Şiirleri ve yazıları Serveti Fünun, Varlık, Çığır, Şadırvan, Yenilik, Seçilmiş Hikâyeler, Yeditepe, Gelecek gibi döneminin önemli dergilerinde yayımlandı. Serveti Fünun dergisinde yayımladığı şiirlerini “S.O.S.” adlı kitabında topladı. Karagöz Stepte ve Altın Gazap adlı da iki oyun yazdı.

Eserleri;

S.O.S. (1931)
Kaos (1934)
Açıl Kilidim Açıl (1940)
Karagöz Stepte (manzum oyun 1940)
Mau Mau (1962)
Üç Anadolu (1964)
Altın Gazap (trajedi 1971)
Bütün Eserleri (1996)

“Bir kahramanın midesi”

Vahşi hayvanlara yediriyorlar ölülerimizi
Beyazlar bizimle savaşınca
Bizse kendimiz yiyormuşuz
Onları haklayınca

Böyle de olsa
Daha şerefli bir mezar değil mi

Hayvan bağırsaklarından
Bir kahramanın midesi?

“Oynuyor ay”

Oynuyor ay
Mor salkımlı suda
Oynuyor ay

Üşüyor kalp
Şehvet durunca
Üşüyor kalp

Düşüyor baş
Kara taş yastığa
Düşüyor baş

Çekiyor su
Örümcek uykusu
Çekiyor su

Geçiyor tren
Hecin katarlı
Cin düdüklü tren

“Sihirli değnek”

Bir sihirli değneğim olsa;
vurduğum yerde güller açılsa,
Uçan güller…

Bir sihirli değneğim olsa;
vursam bir nar ağacına,
narlar çatlasa kahkahadan…
Ve bebek yüzlü kızlar,
uzatsa başlarını
tane tane dallardan…

Onları ceplerime doldursam,
bir masal ömrü sürmek için
götürsem billûr sarayıma!

Paylaşın