Yasin Mortaş kimdir? Hayatı, Eserleri

30 Mayıs 1967 yılında Kahramanmaraş’ın Afşin İlçesine bağlı Birecik (Alimpınar) Köyü’nde dünyaya gelen Yasin Mortaş, Afşin Lisesi (1986), Sağlık Meslek Lisesi, Anadolu Üniversitesi Açık Öğretim Fakültesi İşletme Bölümü (1993) mezunu. Bir kamu kurumunda çalışıyor. Türkiye Yazarlar Birliği üyesidir.

Haber Merkezi / Şiir yazmaya lise yıllarında başlayan Yasin Mortaş’ın şiirleri; Kırağı, Dolunay, Dergâh, Yedi İklim, Hece, Türk Edebiyatı, Türk Dili, Harman, Edep, Lika, İnsan Saati, Yalnız Ardıç, Alkış, Güneysu, Şardağı, Derkenar, Dergibi, Mor Taka, Mostar, Ada, Mavi Çınar, Genç Kalemşorlar, Gülbang, Bir Edebiyat Yaprağı, Mefkûre, Yoldaki Kalemler, Hece Taşları, Mevsimler, Sükut, Usare, Edebistan, Yeşil Afşin, Afşin’in Sesi, Milli Eğitim Dergisi gibi çeşitli dergilerde yayımlandı.

Şiirlerini 1997 yılında “Güvercin Vadisi Şiirleri” adlı kitapta topladı. Ayrıca birçok şiir antolojisinde yer almış, ulusal ve Uluslararası birçok şiir etkinliğine katılmıştır. Fotoğraf sanatıyla da ilgilenen Yasin Mortaş, National Geographic başta olmak üzere birçok fotoğraf ödülü ve sergileri bulunuyor.

“Eylül”

eylül
ki kelimelerin
hazan mevsimi
bütün lügatlerden düşmüş
sarı kağıtlara
üşümüş bir kitap gibi
aşkı gönenmiş
yaprakları çıkarılmış
yalnızlığa dair

eylül
bütün baharları
şimdiden dökmüş
üzerinden

“Gölgesinde Üşürüz Aşkımızın”

gözlerinin seli tuttu
parmaklığa kapandı deniz
gün görmedi karanlık
seniaydınlık unuttu
unuttu bendeniz

yokuşlar gün yorgunuyken
deprem oluyor uzaklarda
topraklara kan veriliyor
leyla ile mecnun gibi
aşklar kuruluyor

adem ve havvanın
gölgesini bölüşürüz aşkımızca
kapanırız uçsuz bucaksız sevgilere
vuslata düşürürüz dorukları
ve yılları

Paylaşın

Yaşar Bedri Özdemir kimdir? Hayatı, Eserleri

1956 yılında Trabzon’da dünyaya gelen Yaşar Bedri Özdemir, Trabzon Lisesi’nde okudu. Bağıracağım adlı ilk şiir kitabı bu yıllarda yayımlandı. 1980’de Karadeniz Teknik Üniversitesi Fatih Eğitim Enstitüsü Türkçe Bölümünden Ahmet Muhip Dıranas’ın Şiirinde Kadın konulu teziyle mezun oldu. Bir süre öğretmenlik yaptı.

Haber Merkezi / 1990’da kurduğu reklam şirketinde reklamcılığın yanı sıra yazarlık, ressamlık ve fotoğrafçılık yaparak sanat hayatına devam etti. İlk şiiri 1975’te Kelebek gazetesinde yayımlandı. İlk roman denemesi olan Yarın Güneş Doğmayacak adlı eseri 1975’te Hizmet (Trabzon) gazetesinde tefrika edildi.

Ayrıca; Kuzey Haber, Karadeniz, Yeni Şafak, Akit ve Posta gazeteleri ile Yeni Defne, Yazko, Türkiye, Ezgi, Yaba, Ankara Sanat, Mavi, Milliyet Sanat, Morköpük, Oluşum, Türk Dili, Çağdaş Türk Dili, Adam Sanat, Kedi, Gelecek, Kardelen, Türk Edebiyatı, Edebiyat ve Eleştiri, Edebiyat Ortamı, Düş Çınarı, Ülke, Hüner, Yedi İklim, Yörünge, İktibas, Dergâh, Yansıma, Motosiklet Dünyası, Cumhuriyet Kitap, Radikal Kitap, Sonsuzluk, Bir Gün, Ada ve Mor Taka dergilerinde yazı ve şiirleri yayımlandı.

Ezgi, Çıkın ve Mor Taka dergilerini çıkardı. 1976’dan itibaren 16 resim sergisi açtı; açık hava ve karma resim sergilerine katıldı. Türkiye’nin ilk motosiklet gezginlerindendir. Yolculuk yazılarını kendi çektiği fotoğraflarla Moto News, Motosiklet Dünyası ve Rasim Aydın dergilerinde yayımladı. Hâlen Trabzon’da reklamcılık yapmakta, doğa ve portre fotoğrafları çekmekte; yapımcı, yönetmen, senaristlik yapmaktadır.

Cabülka romanı ile Tuzla belediyesi Roman birinciliği, 2004 Ömer Seyfettin hikâye üçüncülüğü, 2005 Ümraniye hikâye birinciliği, 2005 Homeros Bursa’da Zaman ile makale mansiyonu, 2013 Ahmet Hamdi Tanpınar hikâye birinciliği, 2014 Ahi Evran senaryo yarışması birinciliği ödüllerini kazandı.

Yaşar Bedri, kültür dünyamızın renkli isimlerinden birisidir. Çok yönlü kişiliği ile denenmemiş olanı deneme özelliklerine sahiptir. Dilindeki ayrıcalık, kelimelerinin özgün oluşundan kaynaklanır. Hece ile şiir yazmaya karşı çıkmıştır. Modern ile gelenekseli eserlerinde buluşturmuş, bir yandan mesellerin şairi olmuştur. Adını Koyamadığım’da gerçeklikten kopmadan gerçeküstü arayışı ile keşfe çıkar.

Bâbil’i Beş Geçe’de mesellerle çağdaş anlatım tekniğini, arkaik deyişlerle yerel söylemi yakalar. Cabülka-Yolcu ile Derviş Meseli’nde lirizmin öne çıktığı mesnevi geleneğinin izleri vardır. Bu eserinde, doğuya özgü bir türü modern kurmaca ile düzyazıya döker. Mevlana ile başlayp Yunus’la bitirdiği Âh Minyatürleri’nde gelenek ve lirizmi nasıl ustaca harmanladığını gösterir. Şiirlerinde ve Cabülka romanında devam ettirdiği mesel geleneği, Rüya Korkusu hikâyelerinde de görülür.

Paylaşın

Yaşar Miraç kimdir? Hayatı, Eserleri

9 Eylül 1953’de Trabzon’da dünyaya gelen Yaşar Miraç, ilkokul ve ortaokulu Trabzon’da okudu. Trabzon lisesinden mezun oldu. Okumak ve çalışmak amacıyla Almanya’ya gitti, onbeş ay sonra döndü. Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi Türk Dili Bölümü’nden mezun oldu.

Haber Merkezi / İstanbul’da Yeni Türkü yayınlarını kurdu ve yönetti. Tekrar Almanya’ya gitti ve orada evlendi. Uzun süre Almanya’da Türkçe öğretmenliği yaptı. 1999 yılında Türkiye’ye döndü. Hastalığı nedeniyle emekli oldu.

İlk şiirleri Trabzon’da yerel gazetelerinde yayımlandı. Başından beri halk edebiyatını özümsemiş ve özgün bir ses olarak insanlık, barış, demokrasi, gurbet, sıla konulu, türkü tadında, coşkulu, akışkan, imgeleri çarpıcı ve yeni, dur durak tanımaz çağdaş şiirler yazan Miraç’ın şiirleri 1975’ten sonra Militan, Sanat Emeği, Milliyet Sanat Dergisi, Türk Dili ve Yusufçuk, Yazko Edebiyat dergilerinde yer aldı. Şiirleri değişik dillere çevrildi.

Eserleri; Trabzonlu Delikanlı, Şili ile Söyleşi, Gül Ekmek, Taliplerin Ağıdı, Çan Deresi Türküleri, İçli Şarkılar, Trabzon’dan Çıktım Yola, İstanbul Bir Kırmızı Gül, Yurdumun İşçileri, Barış Günlerinin Gümüş Denizi, Güleriz Ağlanacak, Karadeniz Hırçın Kız, Lazcaz

Ödülleri; 1980 Türk Dil Kurumu Şiir Ödülü / Trabzonlu Delikanlı ile, 1982 Abdi İpekçi Dostluk ve Barış Ödülü / Dilsiz Sevdalılar ile

“Ozan Ağıdı”

ben şimdi gidiyorum
bensiz yalnız yıldıza

ölmedim ben diyorum
ışık oldum sonsuza

o kırk telli sazımla

gitmedim geliyorum
türkülerimle size

ben şimdi uçuyorum
bensiz güz gönlünüze

kırk kanatlı kuşumla

“Yaralı”

bir yaralı sevdalıyım
göğsümün gürgün pınarı
gonca güller karanfiller
moran gelincikler kanar

bir kırık badem dalıyım
yurdumun yorgun kuşları
ala şahinler turnalar
yuvaları dağıtılan
toy kanatları kırılan
emekcen gurbet kuşları
sürgün kuşlar bana konar

bir çamlıbel maralıyım
ayça sudan içmedeyken
gökten bala geçmedeyken
avcılar ağına düştüm
yarıldı gönsümün narı
yaralıyım yaralı
defne
dalım
sarın
beni
yaralıyım yaralıyım
gövercinim örtün beni
ırmaklarım yunun beni
yıldızlarım malaklarım
dağlara kaçırın beni

Paylaşın

Yaşar Nabi Nayır kimdir? Hayatı, Eserleri

1908 yılında Üsküp’te dünyaya gelen Yaşar Nabi Nayır, 1981 yılında İstanbul’da yaşamını yitirdi. Nayır, Üsküp’te mahalle mektebine başladı. Balkanların içinde bulunduğu karmaşa ve 1912 yılında başlayan Balkan Savaşları nedeniyle sürekli olarak annesiyle beraber İstanbul ile Üsküp arasında gidip geldi. Bu sebeple Kadıköy’de Osmangazi İlkokulu, Torosyan Ermeni Okulu, Üsküp İrfan Mektebi ve Üsküp Fransız Okulu gibi çeşitli okullara devam etti.

Haber Merkezi / 1924 yılında ailesi ile birlikte İstanbul’a yerleşti. Babasını henüz dört yaşındayken kaybeden Yaşar Nabi, ailesinin geçimini sağlayabilmek adına Galatasaray Lisesi Ticaret ve Bankacılık bölümünü tercih ederek 1929’da buradan mezun olmasının ardından 1933 yılına kadar bankacı olarak çalıştı. Daha sonra Hakimiyet-i Milliye gazetesinde yazarlık ve çevirmenlik (1934-1940) yapan yazar, 1940-1943 yılları arasında Türk Dil Kurumu’nda, 1943-1946 yılları arasında Millî Eğitim Bakanlığı Tercüme Bürosu’nda görev yaptı.

Edebiyata şiir ile başlayan Yaşar Nabi, 1933 yılında çıkarmaya başladığı Varlık dergisini 1946 yılında Ankara’dan İstanbul’a taşıdı ve Varlık Yayınlarını kurdu. Bu tarihten itibaren vefatına kadar olan tüm zamanını yayıncılıkla geçirdi. Uluslararası P.E.N. Yazarlar Derneği’nin Türkiye Başkanlığını da yürüten Yaşar Nabi Nayır, Türk kültür hayatına yaptığı katkılar dolayısıyla 1979 yılında Kültür Bakanlığı Büyük Ödülü’ne layık görüldü. 1981 yılında İstanbul’da yaşamını yitirdi.

Daha çok yayıncı kimliği ile tanınan Yaşar Nabi, edebiyata ilk adımını şiirle atmıştır. Lise edebiyat öğretmeninin teşvikiyle ilk şiirlerini Çocuk Dünyası dergisinde yayımlar. Daha sonraki şiirleri ise Servet-i Fünun (1926), Yeni Kitap (1927-1928), Hayat (1928), Muhit (1932-1933), Çığır (1933), Ülkü (1933) gibi dergilerde yayımlanır. 1928 yılında arkadaşlarıyla birlikte Yedi Meşale isminde bir kitap çıkarır. Ziya Osman Saba, Cevdet Kudret Solok, Sabri Esat Siyavuşgil, Vasfi Mahir Kocatürk, Muammer Lütfi Bahşi, Kenan Hulusi Koray’ın aralarında bulunduğu bu grup, yeni bir edebî anlayış getirme iddiasındadır.

Kitabın önsözünde açıkladıkları sanat anlayışlarına göre yenilik ve canlılık arayan bu grup eserlerini Meşale’de yayımlar. Şiirlerini hece ölçüsüyle ve olabildiğince sade bir dille yazmaya gayret eden Yaşar Nabi, Kahramanlar (1929, 1970), Onar Mısra (1932) adında şiir kitapları yayımlamıştır. Zamanla şiirden uzaklaşarak Bir Kadın Söylüyor (roman, 1931), Adem ve Havva (roman, 1932), Bu da Bir Hikâyedir (hikâye, 1935), Sevi Çıkmazı (hikâye, 1935), Mete (oyun, 1933), İnkılâp Çocukları (oyun, 1933), Beş Devir (oyun, 1933), Köyün Namusu (oyun, 1933), Radyofonik Öyküler (oyun, 1979) gibi edebiyatın diğer alanlarında da eserler verir.

Yaşar Nabi deneme, makale, eleştiri, gezi yazısı türlerinde de eserler vermiştir. Balkanlara yaptığı gezi sonrasında buradaki Türklerin durumu ve tarihî Türk mirası üzerine düşüncelerini kaleme aldığı Balkanlar ve Türklük (1936) adlı eserinin yanı sıra Edebiyatımızın Bugünkü Meseleleri (1937), Nereye Gidiyoruz (1948), Yıllar Boyunca (1959), Atatürkçülük Nedir? (1963), Atatürk Yolu (1966), Edebiyat Dünyamız (1971), Dost Mektupları (1972), Değişen Dünyamız (1973), Çağımıza Ters Düşenler (1975) gibi eserleri fikrî temeldeki çalışmalarıdır. Ayrıca Ahmet Haşim (1952), Ömer Seyfettin (1952), Tevfik Fikret (1952), Homeros (1952), Molière (1953) gibi biyografi ve Genç Neslin En Güzel Hikâyeleri (1937), Türk Nesir Antolojisi (1952), Başlangıcından Bugüne Türk Şiiri (1968), Günümüz Türk Hikâyeleri (1977) gibi antoloji çalışmaları da bulunmaktadır.

Yaşar Nabi’nin edebiyata bir diğer katkısı ise çeviri alanındadır. “Balkanların Gorkisi” olarak tanınan Romen yazar Panait Istrati ve Balzac başta olmak üzere Fransızcadan çeviriler yaptı. Istrati’den kitap formatında ilk çevirileri yapan Yaşar Nabi, bunları Varlık Yayınlarından art arda çıkararak Balkan edebiyatından bir sanatçının Türkiye’de tanınması noktasında önemli bir adım atmıştır.

Yaşar Nabi Nayır’ın kültür-sanat camiasına en önemli katkısı ise Varlık dergisidir. 1933 yılı Temmuz’unda yayınına başladığı dergi çalışmalarını vefatına kadar aralıksız sürdürür. O kadar ki İkinci Dünya Savaşı yıllarında silah altına alındığında bile dergi formalarını düzenleyip yayına hazırladığından kendi anılarında bahseder. Türk edebiyatının en uzun soluklu dergisi olan Varlık, birçok genç kalemin edebiyat camiasına kazandırılmasında ve bir sanat ocağı olma noktasında ciddi bir öneme sahiptir. Aynı zamanda 1946 yılında kurduğu Varlık Yayınları ile edebiyat dünyasına önemli eserler kazandıran Yaşar Nabi Nayır’ın bir yayıncı olarak en önemli katkısı da bu noktada kendini gösterir. Yerli yazar ve şairlerin yetişmesi ve tanınması kadar yabancı sanatçıların da Türk edebiyatında tanınmasında önemli bir role sahiptir. Cengiz Aytmatov, Kırımlı Cengiz Dağcı, Kıbrıslı Özker Yaşın ve Panait Istrati’yi Türk okurlarına tanıtan Yaşar Nabi Nayır’dır. (Kaynak: teis.yesevi.edu.tr)

Paylaşın

Yavuz Bülent Bâkiler kimdir? Hayatı, Eserleri

23 Nisan 1936 yılında Sivas’ta dünyaya gelen Yavuz Bülent Bâkiler, ilk ve orta öğrenimini burada tamamladı. Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nden mezun oldu. Bir ara Ankara Televizyonu ve Ankara Radyosu’nda çalıştı. Kültür Bakanlığı müsteşar yardımcısı olarak görevlendirildi.

Haber Merkezi / Tercüman ve Türkiye gazetelerinde uzun süre köşe yazıları yazdı. 24 Mart 2013 tarihinde Türkiye gazetesindeki görevinden kendi isteğiyle ayrıldı. Hisar dergisi şairleri arasında yer aldı. Geleneksel şiirimizin öz ve şekil özelliklerini kendi şiir potasında eriterek kişiliğine kavuştu.

Şiirlerinde, Anadolu’ya, Anadolu insanına eğilmiş, onların sorunlarını yapıcı bir tavırla dile getirmiştir. Sade ve rahat bir dili, aydınlık bir üslubu vardır. Milli ve manevi değerlere bağlı kalmıştır. Bu tarafı ile, Arif Nihat Asya’nın milli havası, mistik şiirine yakın görünmektedir.

Eserleri;

Şiir; Yalnızlık, Duvak, Seninle, Harman, Bir Gün Baksam Ki Gelmişsin, Sen Sen Sen

Gezi; Üsküp’ten Kosova’ya, Türkistan Türkistan

İnceleme; Şiirimizde Ana, Sivas’a Şiir, Âşık Veysel, Elçibey, Mehmet Akif’te Çağdaş Türkiye İdeali, Sözün Doğrusu 1-2, Sevgi Mektupları, Gidenlerin Ardından, Arif Nihat Asya İhtişamı

Anı; Unutamadıklarım, Gönlümdekiler ve Ötekiler, Hatırladıklarım

“Anadolu”

Ben Anadoluyum…
Yıllar yılı susuz kaldım, yıllar yılı aç…

Şükrederek, kalktığım sofralarımda
Ya soğan ekmek olur, yahut bulamaç.

Hastalarım ölüm yataklarında
Ne doktor yüzü gördüm, ne ilaç.

Zaman zaman nankör çıktı büyütüp okuttuğum,
Gölge vermedi çok kere diktiğim ağaç…

Devlet denince hep vergi geldi aklıma
Jandarma deyince kırbaç…

En gümrah ırmaklarım boşuna akıp gitti
Üç beş adım ötesinde toprağım vardı kıraç.

Gittim, yiğitçe döğüştüm gazâ meydanlarında
Ne tak-ı zaferler istedim, ne taç…

Savaşta çiğnetmedim hilâli düşmanlara
Barışta düştü üstüme gölge gölge haç…

Yolsuz, okulsuz köylerim, kasabalarım hâlâ
Alın terine muhtaç…

Ben Anadoluyum, acılı, mahzun;
Bende bitmez tümenmez dert kulaç kulaç…

“Cebeci İstasyonu ve Sen”

Cebeci İstasyonunda bir akşam üstü
İncecikten bir yağmur yağıyordu yollara
Yeni baştan yaşıyorduk kaderimizi
Sıcak bir kara sevda
Yüreğimizin başında bağdaş kurup oturmuştu;
Acımsı, buruk.
mühürlenmişti ağzımız bir sessizlik içinde
Sessizliği üstümüzden atamıyorduk
Bir saçak altında kararsız, yorgun
Saatlerce duruyorduk
Kimse görmüyordu bizi

Cebeci İstasyonunda bir akşam üstü
Yeni baştan yaşıyorduk kaderimizi
Cebeci İstasyonunda bir akşam üstü
Bir başka türlüydü bu insanlar
Sen bir başka türlüydün
Gözlerin yine öyle bir bilinmez renkteydi
Gözlerin gözlerimde erimekteydi
Bir mermer heykel gibi yanımda duruyordun
Beni bırakma diyordun

Meyhane sarhoşları gibi sırılsıklam
Bir yalnızlık duyuyorduk
Ağlıyordun, ağlıyordun…

Cebeci İstasyonunda bir tren
Nefes nefese soluyordu
Gerilmiş bir keman teli gibiydik

Ankara Kalesi’nde bir eski çalar saat
Bilmem kaça vuruyordu
Bir yağmur yağıyor inceden ince
İçimizdeki binbir düşünce
Harmanlar misali savruluyordu
Islanmış bir ceylan yavrusu gibi
Tiril tiril titriyordun
Gitsek gitsek diyordun.

Yüreğimin atışından deli gönlümce
Sırıl sıklam, paramparça, permeperişan
Türküler söylüyordum
Ağlıyordun, ağlıyordun…

Şimdi, şimdi seni düşünüyorum
Cebeci yollarında rüzgarlar esiyor, serin
Paramparça düşmüş gönül ufkuma
İki yıldız gibi gözlerin
Gel Ey ciğerime saplanan hançer
Gel ey yüreğime oturmuş kurşun
Göçmen kuşlar gibi çok uzaklardan
Gel artık
Ne olursun

Paylaşın

Yavuz Nufel kimdir? Hayatı, Eserleri

1960 yılında Samsun’un Havza İlçesi’nde dünyaya gelen Yavuz Nufel, Pendik Lisesi’nde okuduğu yıllarda Gırgır Dergisi’nde yayımlanan espri ve fıkraları ile yazın hayatına atıldı. 1985 yılında Hollanda’ya gitti. Beş yıl boyunca radyolarda çeşitli programlar ve reklamlarda söz yazarlığı yaptı.

Haber Merkezi / Kurucularından olduğu “Ekin” dergisinde uzun yıllar genel yayın yönetmenliği ve köşe yazarlığı yapmanın yanı sıra, mizah ve magazin sayfalarını da hazırladı. 1999-2002 yılları arasında Türkiye Gazetesi ve TGRT’de, Hollanda Haber Sorumlusu olarak çalıştı. 2002-2004 yılları arasında Avrupa’da ve Türkiye’de yayımlanan “Sesver” gazetesinde köşe yazarlığı yaptı. 2004 yılında Gala TV üzerinden yayın yapan TV Avrupa’da, “Mavinin Destanı” adlı programıyla, Hollanda’daki Türkleri 13 hafta boyunca mizahî bakış açısıyla ekranlara taşıdı.

2005 yılında “40 Yıl, 40 İnsan, 40 Öykü” adlı kitabından yola çıkarak, Avrupalı Türkler’in kırk yıllık macerasını 13 bölüm halinde Kanal Avrupa için çekti. Hollanda’dan yayın yapan Demet TV’de, 2001 yılından itibaren 7 yıl boyunca “Haftanın Yorumu” adlı programı hazırlayıp sundu. Ayrıca, 2000 yılından itibaren 7 yıl boyunca Radyo Deniz’de canlı olarak “Yavuz Nufel ile Şiirmatik” adlı şiir ve söyleşi programı hazırlayıp sundu. 2010-2018 yılları arasında “Son Haber” gazetesinde genel yayın yönetmenliği ve köşe yazarlığı yaptı. 2018 yılından bu yana Hollanda’da yayın yapan Demet TV’de program yapımcısı ve Demet TV’nin online gazetesinde genel yayın yönetmeni ve köşe yazarı olarak görev yapmaya devam etmektedir.

Eserleri; Yatsıda Sönmeyen Mum Işığında, Şiirmatik, Lalezarda Deli Var, Zer mi Hiç mi?, Hiç İşte

“Aşüfte”

kocası horlamıştır
uyku tutmamıştır
kalkmış
ya da başka bir sebeple (?)
gecenin en derininde
geceliğiyle
vermiş veriştirmiş
benim minişlerime…

ben, Lalezârın Delisi
dolaşırken başka alemi
Nesimi misali göklerde
şanslı aşüfte

indiğimde yer yüzüne
denk gelirse
Neyzenliğime
Antoloji dar gelir
gebeliğine..

“Yorumsuz”


Konuşmakla olsaydı,
papağanınki de SANAT.
Laf-ı gûzaf ile de yapılmaz EDEBİYAT.
Kelimeler kılıç
cümleler ok olursa,
hedefine ulaşır.
Gerisi…
Ne kokar ne bulaşır

“Hayat”

söylenmediyse
bugüne dek
artık söylemek gerek…
iki nokta arasında
kalan çizgi değildir hayat
kalınlığı kadardır
çizginin ancak!
mesele:
enine yaşamak…

 

Paylaşın

Yavuz Özdem kimdir? Hayatı, Eserleri

5 Ağustos 1956 yılında Elazığ’da dünyaya gelen Yavuz Özdem, Hulkiye Hanım ile öğretmen Kahraman Özdem’in oğlu, şair Oğuz Özdem’in ağabeyidir. Hıdırbaba İlkokulu ve Elazığ Atatürk Lisesi’ni bitirdi. Dicle Üniversitesi Eğitim Fakültesi Türkçe Bölümünden 1979’da mezun oldu.

Haber Merkezi / Sivas Yıldızeli Lisesi (1980), Beyoğlu Terzilik Meslek Lisesi (1981-88) ve özel eğitim kurumlarında öğretmenlik ve yöneticilik yaptı. Bir dönem Atika dergisinin yazı işleri müdürlüğünü üstlendi. Digraf Yayıncılık’ın kurucuları arasında yer aldı. İki çocuk babası olan Yavuz Özdem evli ve İstanbul’da yaşamına devam etmektedir.

PEN yazarlar Derneği, Türkiye Yazarlar Sendikası ve Edebiyatçılar Derneği üyesidir. Özdem’in ilk şiirleri 1985’te Yazko Edebiyat ve Attila İlhan’ın çıkardığı Sanat Olayı dergilerinde çıktı. Şiirlerini, dil ve şiir üzerine yazılarını; Öğretmen Dünyası, Yazko Edebiyat, Sanat Olayı, Varlık, Hürriyet Gösteri, Atika Şiir, Şiir Ülkesi, Dünya Kitap, E, Yasakmeyve, Güzel Yazılar, Edebiyat ve Eleştiri, Şiir-lik, Eşik, Şiir Oku, Islık, Şiirden, Esmer, Kitap-lık, Öteki-siz, Mor Toka, Üç Nokta dergilerinde yayımladı. Eylemlik şiiri ile 1994 yılında “Dünya Kitap Şiir Ödülü”nü kazandı.

Dil – biçim, biçem – imge gibi konuları ele aldığı yazıları ‘Rüzgâr Odası’ genel başlığı altında Hürriyet Gösteri dergisinde yayımladı. Şiirlerinde temel izlek olarak sosyal ve ekonomik koşullar altında ezilen insanları ve umutlarını, hayal kırıklıklarını ele aldı. Yavuz Özdem’in şiirleri Fransızca, İspanyolca, İtalyanca, Arapça ve İbraniceye çevrildi.

“Benim Yapamadığımı Yap”

Benim yapamadığımı yap
karşılıksız sev akıp
götüren bir trenin
gizli kalabalığını
cesaret et uzaklara
kendi dağılışlarında
yürüyenlerin kasabalarına
tam orda kal öne çıksın
kuruyan ağzımda kadınlığın
kendini ve beni şehvetle sev
yalnızlarıyız çünkü biz arzular kentinin

Benim yapamadığımı yap
satranç oyna doğuda ve kışın
sus çıksınlar içlerinde
donmuş ırmaklarla esrarlı
ön odalarından
yemin et masallarından
kendini ve beni yeminle sev
iki mümkünüz çünkü biz ısrar et

“Eylemlik”

Aklım yaz yağmurlarına takılınca
yüzüne bakıyorum
yüzündeki zamana

bir temmuz peyda oluyor
çocukluğumdan, kurumuş ot kokularından
geçmiş bir hoşluktan ve huzurdan

şaşırıyorum hangi zenaatı tutacağımı

Paylaşın

Yelda Karataş kimdir? Hayatı, Eserleri

14 Ocak 1954 yılında Zonguldak’ta dünyaya gelen Yelda Karataş, ilkokulu Zonguldak’ta tamamladı. İstanbul Kız Lisesinden sonra 1976 yılında Galatasaray Üniversitesi İktisat ve İşletmecilik Yüksek Okulu’ndan mezun oldu. “Şairler Korsandır” adlı radyo programın sunucu ve yapımcılığını yaptı.

Haber Merkezi / Devlet Güzel Sanatlar Akademisinde kütüphane şefliği tecrübesinden sonra, 1986 yılından itibaren reklamcılıkla uğraştı. 2011-2017 yılları arasında Yeditepe Üniversitesi’nde Reklam Yazarlığı ve Yaratıcı Yazarlık dersleri verdi. 2018 yılında Bütünleşik Pazarlama dalında yüksek lisans eğitimini tamamladı.

Sanatçı, Ürperme (1996) adlı şiir kitabıyla ‘Orhan Murat Arıburnu Şiir Dosyası Ödülü’nü; Alacaaydınlık kitabıyla ‘1998 Dünya Globus şiir Ödülü’nü; 2007 yılında ‘10. Mainchi Uluslararası Haiku Yarışması Büyük Ödülü’nü; aynı yıl ‘18. Uluslararası Hacı Bektaş Veli Anma Şenlikleri Öykü Yarışması’nda “Gecenin Sütü” öyküsü ile birincilik ödülünü; 2012 yılında Sabır Masalı kitabıyla ‘Turgut Uyar Şiir Yarışması’nda ikinciliği kazandı. Yelda Karataş ayrıca Sezen Aksu’nun “Deli Kızın Türküsü” ve “Işık Doğudan Yükselir” albümlerinde yer alan “Kalbim Ege’de Kaldı”, “Son Sardunyalar”, “Rakkas” gibi Türk müzik tarihinin unutulmaz bazı şarkı sözlerini Aksu ile birlikte kaleme almıştır.

Yazın dünyasına 1970 yılında Sanat Emeği dergisinde adım atan sanatçı, şiir serüvenine esasen 1980’li yıllarda başladı. Varlık, Hayalet Gemi, Adam Sanat ve Şiir Atı gibi dergilerde yazı ve şiirlerini yayımlandı.

Şiirin ‘insanoğlunun çıkardığı en büyük, en derin ve en etkili’ ses olduğunu düşünen Karataş, poetikasını toplumcu gerçekçi anlayış üzerinden inşa eder. Yeni dünya düzeninin ortaya çıkardığı eşitsizlik yanında anne ve çocuk izleklerini sıklıkla kullanır. Alacaydınlık (1999) kitabında çocuğu, sömürüye maruz kalan edilgen ve masum bir varlık biçiminde ele alır. Kendi annesiyle ilişkilerinden yola çıkarak toplumcu hassasiyete yöneldiğini belirten sanatçının şiirlerinde otobiyografik etkilerin varlığı da dikkat çeker. İstanbul Bir Dizi Orospu (2007) kitabında bir mekân olarak İstanbul ile kadınlık sorunları arasında izleksel bağlar kurar.

Haiku türünde şiirler de yazan Karataş, haikuların doğanın varlığını ele almak ve önemini anlatabilmek için yapılandığını düşünür. Büyüyünce Dansöz Olucam (2017) kitabıyla bir araya getirdiği haikularında doğa teması hâkimdir. Şiirlerinde aşk temasını da sıklıkla işleyen Karataş, Enel Aşk (2001) kitabında aşkı bütün dayatmalara başkaldırabilmenin tek yolu olarak gördüğünü söyler. Hikâye ve deneme türünde de eserler veren Yelda Karataş’ın, bu eserlerinde azınlık sorunları ve insan hakları temaları öne çıkmaktadır. (Kaynak: teis.yesevi.edu.tr)

Paylaşın

Yılmaz Arslan kimdir? Hayatı, Eserleri

12 Ocak 1968 İstanbul’da dünyaya gelen Yılmaz Arslan, ilk ve Orta öğrenimini İstanbul’da tamamladı. Daha sonra 1990’da Gazi Üniversitesi Bolu İTİA’dan mezun oldu. 1997’den itibaren İstanbul’da ilköğretim öğretmenliği yaptı.

Haber Merkezi / Arslan’ın ilk şiir ve yazıları, Öğrenci Postası, Yeni Demokrasi, Ada gibi dergilerde yayımlandı. 1985’de Dayanışma dergisinin düzenlediği Hasan Hüseyin Korkmazgil Şiir Yarışması’nda birincilik, 1995’de Balıkesir Belediyesi’nin düzenlediği Sabri Altınel Şiir Yarışmasında övgüye layık birincilik, Rıfat Ilgaz Cide Şiir Yarışmasında yine birincilik ödüllerini kazandı.

2002’de Orhon Murat Arıburnu Şiir Yarışmasında birinciliği Enver Topaloğlu ile paylaştı. Şiirlerini ve yazılarını Evrensel Kültür, Berfin Bahar, Düşlem, Morca, İnsancıl, Pencere, Gerçek Sanat, Kıyı, H.Gösteri, Edebiyat ve Eleştiri, Amida, Öküz, Varlık, Ötekisiz, Islık, Bahçe, Yeni Biçem, İblis, Cumhuriyet Kitap Eki gibi dergi ve gazetelerde yazmaya devam etti.

İmgeleri sıradışı anlamlarla kullanmakta mahir olan şair, 2003’te yeniden yayın hayatına dönen Şiir Ülkesi dergisinin yayın kurulunda yer aldı. Su Mektupları (1995) ve Çocukluğun Bahçesindeki Sedir Ağacına Övgü (2001) adlı iki şiir kitabı bulunmaktadır.

‘Akşama Karşı Sayıklama’

şimdi şuraya bir yalnızlık yatağı ser
terk edilme yorganını çek üstüne, üşüme
kaygı gemisi gezdirecek seni rüyanda
usulca kapıya çık, pusulayı kaptana ver
önce şairleri cehennem adasına gönder

bir gül hayratından keder içen alev kusar şehirlere
hoyrat gecelerden adamlar damlar soğuk geceye
sözün peşinde binbir yalvacın altın huzmesi
aklın kuytusunda zulmedilmiş mağrur dizeler ağlar
şair sevgililer uluyor derinden; aşka hala çok mu var?

beklemez ağaç altları sevgiyi, parklar, saat kuleleri
ölümden öte bir köyde oturuyor dünyada mutluluk
masalar susmuş adamlardır, evler delirmiş hiddet
bir ganimet savaşında gurura esir beden
şimdi git öldür şairi; vardır buna bin neden!

“Geldiğin Zaman”

geldiğin zaman bir daha gitme
beni yoğaltılmış iksirler gibi eksiltme
canımın yongasında çürümüş bir heykel
gibi dururken fırtınalı sular ve acı
geldiğin gibi gitme: beni terk etme

dudağının güllerinde bal ve ağu
tetiğe bastığında bana yöneltme
suskunluğunun namlusundaki kurşunu
içtim balı ve ağuyu birlikte
orada ölüm nakkaşı, orada hayatın ebrusu
geldiğin zaman böyle bekletme

renklerin uyumunda sarhoş bir yoldum
saçlarımda kar, yüzümde ateş
geldiğin zaman bir daha gitme: artık yoruldum
ellerimde çiçekler, kollarım ansızın taş

sevgili, sevgili: en son senden de kovuldum!

Paylaşın

Yılmaz Odabaşı kimdir? Hayatı, Eserleri

1961 yılında Diyarbakır’da dünyaya gelen Yılmaz Odabaşı, ilköğretimini Diyarbakır Erdil, Ankara, Kayseri ve Gaziantep’te, ortaöğretimini de Diyarbakır’da Diyarbakır Lisesi’nde tamamladı. İzmir Hukuk Fakültesi’nde öğrenciyken siyasi nedenle tutuklandı Diyarbakır Askeri Cezaevi’nde bir yıl hapis yattı. Öğrenimini yarıda bırakmak zorunda kaldı.

Haber Merkezi / Bir süre tabela ressamlığı, otobüs şirketinde yazıhane katipliği, bir ilaç firmasının Güneydoğu temsilciliği ve Diyarbakır’da kitapçılık yaptıktan sonra gazeteciliğe başladı. Akajans Muhabirliği, UBA (Ulusal Basın Ajansı) Diyarbakır temsilciliği, Ortadoğu Haber Ajansı Haber Müdürlüğü, 2000’e Doğru Dergisi Diyarbakır büro şefliği ile Türkish Daily News Gazetesi Güneydoğu temsilciliği yaptı ve Sokak, Gerçek, Söz, Aktüel, 200’e Doğru, Exspress, Özgür Gündem, Aydınlık, Siyah Beyaz, Cumhuriyet, Radikal İki, Evrensel ve Birgün Gazetesi’nde köşe yazıları yazdı .

Birçok kez “düşünce suçu ” kapsamında yargılandı; Ankara Ulucanlar, Haymana, Bursa E Tipi ve Saray Kapalı Cezaevleri’nde tutuklu kaldı. Uluslararası yazar ve gazeteci örgütlerine üye olan Yılmaz Odabaşı, Türkiye’ de ise 2000 yılından sonra Mesam ve Nazım Hikmet Vakfı’nın Yönetim Kurulu Üyeliği dışında diğer meslek örgütleri üyeliğinden ayrıldı. Halen Yalova’nın bir köyünde Münzevi bir yaşam sürdürüyor.

İlk şiiri ’81’de Oluşum, Edebiyat 81 ve Yeni Olgu dergilerinde yayınlandı. Sonraki yıllarda şiir ve düzyazılarıyla: Yarın, Yamaç, Sanat Rehberi, Yazıt, Öğretmen Dünyası,Temmuz, Broy,Yeni Düşün, Çağdaş Türk Dili, Yazılı Günler, Gökyüzü, Parantez, Evrensel Kültür, Düşler, Şairin Atölyesi, Cumhuriyet Kitap Eki, Birikim, Varlık, Gösteri, Edebiyat ve Eleştiri, Sonbahar, Son Duvar, Hişt, Ütopia, Öküz, Esmer vb.gibi süreli yayınlarda göründü. Şiirleri değişik dillere çevrildi.

İlk şiir kitabı Siste Kalabalıklar 1985’te, ilk hikaye kitabı Kül Aşklar 1991’de yayınlandı. Şiirleri çeşitli dillere çevrildi; 1992’de Irak’ın Duhok ve Almanya’nın Köln kentlerinde iki kitabı yayınlandı. 2005’te AB spon-sorluğunda Munster Literature Centre adlı yayın merkezi tarafından bütün şiirlerinden oluşan bir derleme Everey-thing But You adıyla İngilizceye çevrilerek İrlanda ve İngiltere’de, Feride adlı kitabı da Çetin Toprak’ın çeviri-siyle Kürtçe olarak yayınlandı. 1975-2000 yıllarını kapsayan Son Çeyrek Yüzyıl Şiir Antolojisi’ni derledi.Şiir kitaplarının yanı sıra, Nice Küllerden(1996, Anadolu Müzik) ve Kalbimde Hazan (1999,Yeni Dünya Müzik) adlarıyla kendi sesinden şiir albümleri çıktı, çok sayıda şiiri Ahmet Kaya, Edip Akbayram, Ferhat Tunç, Onur Akın, İlkay Akkaya, Hakan Ye-şilyurt, Metin Yılmaz, Grup Yorum, Grup Kızılırmak gibi müzik adamları ve grupları tarafından yorumlandı..

Eserleri; Yurtsuz Şiirler, Reşo, Talan İklimi, Aynı Göğün Ezgisi, Feride, Her Ömür Kendi Gençliğinden Vurulur, Günlerin Çarmıhında, Cehennem Bileti, Aşk Bize Küstü, Siste Kalabalıklar, Kül Aşklar, Eylül Defterleri, Çocuklar ve Adresler, Güneydoğu’da Gazeteci Olmak,  Bütün Kanamalar Umuttan, Sevginin Herkesten Şikayeti Var, Düş ve Yaşam, Asef’in Dağları, Hayat Bilgisi Notları,, Kuşlar Uzaktı Sonra, Şarkısı Beyaz

Ödülleri; 1987 Temmuz Dergisi -halk ödülleri-Şiir Yarışması Ödülü (Birincilik), 1988 Tayad Hikaye Yarışması (Üçüncülük), 1989 Tayad Şiir yarışması (ikincilik), 1990 Cahit Sıtkı Tarancı şiir ödülü, 1992 Adana Altın Koza Film Festivali Film Öyküsü Ödülü, 1992 Çankaya Belediyesi Çocuk Yazını Yarışması (Üçüncülük), 1994 Petrol-İş Sendikası IV. şiir yarışması (ikincilik), 1994 ÇGD Çağdaş Gazeteciler Derneği “Yılın Gazetecisi” Ödülü, 1996 PEN/ Onat Kutlar Film Öyküsü Yarışması Özel Ödülü, 1996 Adana Altın Koza Film Festivali Film Öyküsü Ödülü,
1998 Sabri Altınel Şiir Yarışması Birincilik Ödülü, 1992 ve 1998 HUMAN RIGHT WATCH/ Hellman-Hammet “Baskıya Karşı Cesaret” Ödülü, Nev York-ABD), 1999 Orhan Murat Arıburnu Şiir Yarışması 10. yıl Ödülü, 1999 İsveç P.E.N. Onur Üyeliği Ödülü. (Kaynak: siirakademisi.com)

Paylaşın