Özcan Ünlü Kimdir? Hayatı, Eserleri

10 Eylül 1968 yılında Ordu’nun Gökömer Köyü’nde dünyaya gelen Özcan Ünlü, ilk ve ortaokulu Ordu’da tamamlar, lise eğitimini ise İstanbul’da Anadolu Denizcilik Meslek Lisesinden tamamlar. Daha sonra müzik ve işletme eğitimi alır.

Haber Merkezi / 1986’da Dergâh Yayınlarında editör olarak çalışmaya başlar; aynı yayınevi bünyesindeki İstanbul Postası gazetesinde sayfa sekreterliği ve editörlük yapar. Kardelen, Ay Vakti, Kültür Dünyası, Beyaz Sanat, Dergâh vb. dergilerin kurucu ekibinde yer alır. İlk şiirleri ve hikâyeleri 1985 yılında Mavera dergisinde yayımlanır. 1993’te Türkiye gazetesinde yazmaya başlar, bu gazetede kültür sanat muhabirliği, editörlük ve köşe yazarlığı yapar. TGRT’de ‘Yansımalar’ programını hazırlar.

Hayat Yayınları, Ders Kitapları, Parıltı, Beyaz Balina, Güçlü vb. yayınevlerinde danışmanlık ve editörlük yapar. 2008- 2010 yılları arasında Tercüman- Bugün Gazetesi’nde Yazı İşleri Müdürlüğü, 2010-2013 yılları arasında da Yeni Şafak gazetesinde Yazı İşleri Müdürlüğü, Yayın Koordinatörlüğü ve köşe yazarlığı yapar. Bu süre içinde TV Net televizyonunda ‘Halkın Seçimi’ ve ‘Tutanak’ programlarını hazırlayıp sunar. 2013’te İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nde metin yazarları koordinatörü olarak göreve başlar. Aynı yıl TRT Türk kanalının yayın yönetmeni olur. TRT Türk’te 165 bölüm yayınlanan “11 Kahvesi” isimli haftalık programın yapımcı ve sunuculuğunu üstlenir.

TRT Belgesel’de 13 bölüm olarak yayınlanan “Herkes Okur” programının sunuculuğunu ve danışmanlığını yapar. 2015’ten bu yana Türk şiirinin yaşayan ustalarını ağırladığı “Şiirin Atlıları” programı Türkiye’nin birçok ilinde izleyici karşısına çıkar. Ahmet Kabaklı, Necip Fazıl Kısakürek, Cemil Meriç gibi fikir zirvelerinin kurmuş olduğu Türk Edebiyatı Vakfı’nın Yönetim Kurulu üyesi ve vakıf müdürlüğünü yapmaktadır. Milli Eğitim Bakanlığı’nın ‘Yazarlar Okullarda Projesi’ kapsamında Türkiye’nin birçok ilinde öğrencilerle buluşur; onlarla şiir, edebiyat ve hayat üzerine söyleşiler yapar.

Özcan Ünlü’nün yazı ve şiirleri Mavera, Türk Edebiyatı, Yedi İklim, Hece, Bir Nokta, Bizim Külliye, Kültür Dünyası, Ay Vakti, Kardelen, Yitik Düşler, Kum Yazıları, Kalem ve Onur, Eğitim ve Bilim, Lamure, Kişisel Gelişim, Yesevi, Sarmaşık, Cemre, Endülüs, Dil ve Edebiyat, Karabatak vb. dergilerde yayınlanmıştır. (Kaynak: teis.yesevi.edu.tr)

Paylaşın

Özcan Öztürk Kimdir? Hayatı, Eserleri

1970 yılında Sivas’ın Divriği İlçesi, Güneyevler Köyü (Erşün)’nde dünyaya gelen Özcan Öztürk, uzun yıllardır Ankara’da yaşamaktadır. 2004 / 2006 yılları arasında merkezi Zürich olan, ‘Uluslararası Kültür Köprüsü’ nün Türkiye Temsilciliği görevini yürüttü.

Haber Merkezi / Özcan Öztürk, Türkiye Edebiyatçılar Derneği üyesi ve iki dönem Denetleme Kurulu üyeliği görevinde bulundu. PSAKD Batıkent Şubesi Üyesi.

1998 yılından itibaren şiir, söyleşi ve düzyazıları; Güzel Yazılar, Papirüs, Bahçe, Pencere, Damar, İnsancıl, Akköy, Yeni Patika, Nikbinlik, Sanat Cephesi, Berfin Bahar, Kum, Deliler Teknesi, Dünya Kitap, Cumhuriyet Kitap, yasakmeyve, eşik cini, Ünlem, Milliyet Sanat, (Genç Şairler Antolojisi), Yenidüzen Gazetesi ( K. K. T. C. ), SES Aylık Türkçe Kültür, Aktualite ve Haber Dergisi ( İsviçre ) yayımlandı. Şairin ilk kitabı Çocuk Su 2003 yılında yayımlandı. Minimal – nano öykü ve tiyatro oyunu yazmaktadır.

Eserleri;

Çocuk su – 2003
Hüzünlü Kadınlar Sokağı – 2010

Ödülleri;

1998 Mülkiyeliler Birliği Vakfı Şinasi Özdenoğlu Şiir Ödülü (ikincilik)
1999 Kocaeli Üniversitesi Şiir Okulu Gençlik Ödülü (ikincilik)
1999 Bartın Belediyesi Hasan Bayrı Şiir Yarışması (Mansiyon)
2000 Hatay ( Cemal Süreya ) Şiir Ödülü / Lâlezar şiir dosyasıyla
2002 Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası Şiir Ödülü (Özendirme) / Çocuk Su şiir dosyasıyla
2004 K.Y.Ö.D. Ruşen Hakkı Ulusal Şiir Yarışması (üçüncülük) / Çocuk Su şiir kitabıyla
2004 Karşıyaka CUMOK 7. Uğur Mumcu Şiir Yarışması (Dil Derneği Özel Ödülü) / Hüzünlü Kadınlar Sokağı – yayımlanmamış şiirle
2004 Çukurova Üniversitesi Eğitim Fakültesi Adnan Yücel Şiir Yarışması (üçüncülük) / Yayımlanmamış beş şiirle
2008 3. Uluslararası İstanbul Beyoğlu Şiir Festivali Sevda Ergin Şiir Ödülü / Hüzünlü Kadınlar Sokağı şiir dosyasıyla

“Beyaz sandal”

beyaz yalnızlık sandalım;avucumda sessiz,
sürüklenirken yalnız bedevi verdi akkor.
kül dağılır bir solukta ömrüme aşksız,
uzun bekleyişim o şizof/rengi,bana sor.
uçurumun eşiğinde kabaran hüznümdür,
yüzümde fesleğen kokusu sır kapısında.
böylece dudaklarım sevişmenin gülüdür,
iki yüzü yosun tutan aynanın sırrında.
beyaz yalanı gör yüreğim;kırık taş plak,
döner durur karanfilin şüpheli bakışı.
ey.aşk günbatımı ömrüm dolunay çok parlak;
tekrar dinledim yaşlı şarkıyı ve alkışı.

ah…çürüyen yaralı bilincim ayna kırık,
bize kalan yitik eflatun;sözler çok kırık.

“Buzlu cam”

lalezar gülücüklü buzlu camdan süzülen,
tarifsiz acı.yüreğimi kazı ezbere.
yüzümdeki ayaz ne zaman diner;görünen
o ki.hevesle çoğaldım çoğalan yerime.
sen ömrümü azaltan yüzlerce gurbet sordum;
sancım var,hevesle yol ettim,uzak acıyı.
boşaltılmış köylerde aşkın delisi oldum;
inmedi dağdan yaralı bilincim in tayı.
mumyanın lanetiyle gömülen.buz tutan dil;
kanser.ustura,kestim çok uluslu uzvumu.
tuzladım yaramı kem gözlü ejderhadan bil;
ah…kalbim bir kaçakçının tetik boşluğu mu?

ömrüm içimde çürümeyen patika yol bul.
kangren ütopyanın diyeti bu İstanbul…

Paylaşın

Özcan Erdoğan Kimdir? Hayatı, Eserleri

1974 yılında Tunceli’de dünyaya gelen Özcan Erdoğan, üniversite yıllarında kartpostal ve fanzinler çıkarttı. 1995’te İstanbul’a yerleşti. Bir grup arkadaşıyla İmlasız dergisini çıkardı.

Haber Merkezi / Özcan Erdoğan, İkaros Yayınları ve Karşı Yayınları ‘nın genel yayın yönetmenliğini ve Şiir Penceresi sitesinin editörlüğünü sürdürüyor.

1999’dan bu yana şiir, şiir üzerine yazı ve söyleşileri Altamira, Haliç Edebiyat, Yaba Edebiyat, Budala, Kavram Karmaşa, Üç Nokta, Ağır Ol Bay Düzyazı, Gösteri, Varlık, Edebiyat ve Eleştiri, Bahçe, Başka, Öteki-siz, Düşlük, Kül, Heves, E, Yom Sanat, Cumhuriyet Kitap, İmlasız, Bireylikler gibi dergilerde yayımlandı. Kitapları Dâhiler ve Aşkları (2008), Horozu Düşen Hayat (2009), Tarihi Liderler ve Aşkları (2010) ve Aşk Hakkında Düşünceler (2015).

Eserleri:

Dâhiler ve Aşkları (2008)
Horozu Düşen Hayat (2009)
Tarihi Liderler ve Aşkları (2010)
Aşk Hakkında Düşünceler (2015)

“Karşı aşk”

ordan oraya arsız sardunyalara
sığmıyor dolu pencereler
gösterişli bakışmalara
ipince sarkan bir yılan eğrisi
çıplak acımı emiyor doğrusu
aşklarım atlarım kadar huysuz
aldığı bıçağı bir çığlıkta saklıyor

içime atla gül bahçeme
hadi hazırlandım eskit sırtımı
aşk ki bir araya gelmek için yorulma isteği
karıncalanıyor önünde dirildiğimiz temmuz
güzelliğini taşıyor buğdaysı teninde
köpüren güneş hadi…

her mevsimin kuyruktaki bezgin halleri
nerde içinden ormanı inleten kıymık
çalar saatler gibi çaldım
geçip içime oturdum
çuval kurusuyla dolu unutulmuşlukların
gül düşürdüm yakamdan tanındım

“Singin”

ışıltılarla yıkanan aşkın o taze günü
kavuşturmaya çalışıyorduk o çocuk kucaklarımızı
salıncaklarla tutarak ağaçların nabzını:
alıp veriyordu içinden hızlı bir çiçeği
mahmude miydi yoksa neşide mi
adı eski bir şehrin alınlığıdır şimdi

dut dalıyla süpürürdü evini
ev dediğim yine o dutun altı
bakışları öksüz dokunuşları üvey
kapların kahırlı altları kalırdı ona
dalınlıklarını toplardı her kırıkta

biraz behrengi öyküsü biraz ferruhzad hayatı
ıslak pullarla kaplanmış uzak yaraları
aşktandı giydiği hüküm karanlığı
kem gözdü değdiği akmayan kandı bildiği
sonra sonra bir meryem meyli bir sessizlik yemini

gazap kuşları uçuştu ve kondu zindan ranzasına
hücrelerde bir bir seğiren gün
örümcek tutar o perdeleri çekmezdi
mahmude miydi yoksa neşide mi
ah eski bir şehrin alınlığıdır şimdi

bir ara bir bahçe katında
damarlı mermerlerin kıyısında orda
güneşten söz ettim parlattım amma
dünya ayrılıkla tutturulmuş bir yerdir dedi
gibi sustu açmadı kırık koynunu bir daha

“Yangı”

gölgesinde hangi bulutu beklettik de ayaküstü
kuru bir devede toplandık
ağızlar kalabalık kulak kimsesiz
yüz bulmadığımız kayıp kıta uzaklarda

elleri vardı suyun tuzunu kızdırdığı gemide kalan
mertliğin oturan kayalıklarda sallanan kolları
doldu cerahat dizkapaklarına akşamın
gene evler gene evler gene evler…

bunca yangı tetikte
üstümüze başımıza dağılacak gece
gıcırdayan yatak kösnül kapı
ezeli zelzeleden sızan ince yarıklara
çak kavlı kalın yorumları
hepsi hepsi bir orman yangınında
bir ağacın yakın bulunması

Paylaşın

Ömer Şişman Kimdir? Hayatı, Eserleri

25 Şubat 1980 yılında İstanbul’da dünyaya gelen Ömer Şişman, Marmara Üniversitesi İşletme Fakültesi’nden mezun oldu. Heves, Ağır Ol Bay Düzyazı, Mahfil gibi dergilerde çalıştı. İstanbul’da yaşamakta ve 160. Kilometre adlı şiir dizisinin editörlüğünü yapmaya devam etmektedir.

Haber Merkezi / Ömer Şişman’ın şiirleri ilk kitabından itibaren deneysel gerçekçilik şeklinde tanımlanabilir. İlk kitabının yayınlanmasından sonra kendisiyle yapılan bir röportajda şiirlerini şöyle değerlendirir: “Hata Devam Ediyor bir girizgahtı. Bakarsınız, sonrası gelmeyebilir de; hayat devam eder öylece. Bilemiyorum. Bu şiirlerdeki dil sürçmeleri, sözcük türetmeleri vs. sadece değişik bir eda bulma isteğiyle giriştiğim şeyler değildi. Mecbur olduğum şeyi bulmaya çalışıyordum. Bu arayış devam edecek. Ama acelem yok, dinlemek de güzel”.

Kelimelerin anlamlarından başka şekillerde kullanmak, dil üzerinde oyunlar yapmak şiirlerinin belirgin özelliklerindendir. Şiir dilinin alışılmış özelliklerinin tamamen dışına çıkarak eksik kelimeler, eksik harfler kullanarak kendine has bir şiir dünyası oluşturmaya çalışır. Bâki Asiltürk, Şiir Yüklü Gemi adlı kitabının Ömer Şişman’la ilgili kısmında şairi, “çok yönlü bir gerçek algısı kuran ve görsel şiire açılımlar kazandıran” bir isim olarak değerlendirir. (Kaynak: teis.yesevi.edu.tr)

“Evren’in kalbi”

“Hangi hüzün ömürle sınırlı
Hepsi dönüp duruyor,
Ve acıtıyor Evrenin kalbini
Zaman, uzam tanımaksızın”

Her bildiği yaşamdan insanın,
Biraz ölüm kıyılanıyor ömrüne, biraz acı

-Bu cihanda bıraktığınız aksiseda, güzel efendim,
Çarptıkça yakıp dağlıyor kalbimi

Bir yıldız titriyor,
Dağ başında üşüyorum, yazgımız bir.
Matemini düşünüyorum, geceden kara, gözlerinden kara…
Senden kıyılanan acıyı!..

-Sizsiz ben, canım efendim,
Sükûnete, o soylu acıya müptelayım
Ve varıp varacağımız ölüme

İdare lambasında ancak görebiliyorum,
Buruşuklarından açtığım bir kâğıdı,
Sana yazmışım, geceymiş yine,
Son satırda eğiliyorum:
“Sen bir acıçiğdemsin!..”

Doğruluyorum,
Titrek alevinden usulca alıyorum gözlerimi,
O an görüyorum işte,
Gecenin karanlığından ağanı.

Paylaşın

Ömer Nida Bıçakçı Kimdir? Hayatı, Eserleri

1929 yılında Trabzon’da dünyaya gelen Ömer Nida Bıçakçı, 11 Şubat 2004 yılında İstanbul’da hayata gözlerini yummuştur. Ömer Nida Bıçakçı, ilkokulu Mardin Gazipaşa İlkokulu’nda okuduktan sonra ortaokulu Kadıköy Kemal Atatürk Ortaokulu’nda sınavlara dışarıdan girerek bitirdi.

Haber Merkezi / Beyoğlu Atatürk Erkek Lisesi’ndeki eğitimini yarıda bıraktı. Adana Sümerbank Bez Fabrikasında puantör olarak çalışan Ömer Nida (1950-1959), daha sonra İstanbul’a yerleşerek Galatasaray Lisesi’nde yöneticilik yaptı (1959-1964). Şef olarak çalıştığı Akbank Genel Müdürlüğünden emekli oldu (1964-1974). İlk üyesi ve kurucularından olduğu Türkiye İşçi Partisi’nin Kartal İlçe Başkanlığını yaptı (1961-1968).

1952’de ”Gölgeli Dere” isimli şiiri 20. Asır dergisinde yer aldı. Türk Dili, Yelken, Yeni Ufuklar, Kayalık, Güzel Yazılar, Gerçek Sanat dergilerinde şiirleri; Cumhuriyet, Güneş, Milliyet, Evrensel ve Emek gazetelerinde yazıları yayımlandı. 1991’de Neyzen Tevfik Hiciv Yarışmasında birincilik ödülünü, 1998’de ise ”Bitmez Tükenmez İstanbul” adlı şiiriyle İstanbul Büyükşehir Belediyesinin düzenlediği Gülhane Festivalinde başarı ödülünü kazandı. Şiir, hikâye, deneme, inceleme ve anı türlerinde eserler verdi.

Eserleri:

Şiir: İskeledeki Işık (1958), Bir Sürgün Mavi (1960), Kum (1985), Padişahlar Taşlaması (manzum gülmece, 1996), Aşk Kurultayı (Toplu Eserleri 2, söyleşi eklenmiş şekliyle, 1996), Padişahlar Taşlaması (gülmece koşuk, 1996), Dikenler de Okşanır (1985-95 arası yazılan şiirleri, 1996).

Öykü: Yaşayıp Gitmek (1996).

Anı, deneme, inceleme: İşçi Tiyatrosuna Doğru (Denemeler, 1970), Yarın Biz Konuşacağız (TİP anıları, 1989), Başlangıçtan Günümüze Kadın Romancılarımız (Derleme, 1991), Halk – Sanat İlişkileri (1996), Sanatta Kişilik Sorunu (1996), İçki, Meyhane ve Çilingir Sofrası (1998).

Araştırma, inceleme: Kadın Romancılarımız – Başlangıçtan Günümüze Kadar 1892-1991 (1991).

“İskeledeki Işık”

Tam vaktinde çıkageldin ‘Mimiko’
Deli sessizliğim düşerken ortalığa

……………

Çakıllar bir rüzgarlık yosun taşırdı,
Öğrendik eksiğini büyük solumamızın,
Ve bir tilcik yaşamak sanki,
Kavruk muydu geceler; gördük, öğrendik…

……………

Hadi kapat kirpiklerini, kapat ‘Mimiko’
İskeleden bir ışık bize bakıyor…

Paylaşın

Ömer Kayaoğlu Kimdir? Hayatı, Eserleri

1916 yılında Trabzon’un Maçka ilçesine bağlı Örnekalan (Mağura) köyünde dünyaya gelen Ömer Kayaoğlu, 3 Kasım 2001 tarihinde İstanbul’da vefat etmiştir.  İlkokulu Maçka’da, ortaokulu İstanbul’da Vefa Lisesinde bitirdikten sonra Kuleli Askeri Lisesine girer ve 1937’de liseyi, 1939’da Kara Harp Okulunu bitirir. Topçu subayı olarak orduya katılır.

Haber Merkezi / Türkiye’nin birçok yerinde görev yapar. Yarbay rütbesinde ve tabur komutanıyken kendi isteğiyle 1962’de emekliliğe ayrılır. Ömer Kayaoğlu, bakırcı bir ailedendir. Baba, dede mesleği bakırcılıktır. Kendisi de subaylıktan emekliliğe ayrılınca İstanbul’da Beyazıt Bakırcılar Çarşısı’nda baba sanatını, bakır eşya ticareti yaparak sürdürür. Ayilkin ve Sonay adında iki kızı Gündağ adında ise bir oğlu vardır. Eşi Yegâne Hanım, 16 Mayıs 1986 tarihinde vefat eder. Kayaoğlu, çok küçük yaşlarda çevresindeki “atma türkü” geleneğinden esinlenerek maniler söyler ve ilkokuldayken mevsimlerle ilgili bir şiir yazar. Kendisinin söylediğine göre bu manzumeden sonra öğretmenlerinin yüreklendirmesiyle şiire başlar.

Ortaokul yıllarında sürekli okuyan Kayaoğlu’nun ilk şiirleri, Doğuş Dergisi’nde yayımlanır. Henüz lise öğrencisiyken yayımladığı Bir Avuç Köpük (1936) ilk şiir kitabıdır. Uzun bir aradan sonra 1962’de ikinci şiir kitabı Kabuk’u yayımlar. 1982 yılı sonlarında 1935 ile 1979 yılları arasında yazdıklarından seçtiği 83 şiiri Şah Katı Düşleri adlı eserinde bir araya getirir. Ömer Kayaoğlu, şiirlerini çeşitli dergi ve yıllıklarda yayımlar. Doğuş, Yücel, İstanbul, Yirminci Asır, Aydabir, Kemalizm, Çağrı, Yeni Fırat, Ajans-Türk, Varlık Yıllıkları, Halay, Tarla, Türk Folkloru, Ekin, Karınca, Kıyı, Bando, Yugoslavya’da yayımlanan Birlik gazetesi ve Sevinç dergisinde şiirleri yayımlanan Kayaoğlu’nun şiirleri, Yugoslavya’da Türkçe okul kitaplarına da girmiştir. Ayrıca kendisi 1988’de, tanınmış şiir festivali “Struga Şiir Akşamları”na çağrılır.

Kayaoğlu’nun şiiri, yalın anlam dolu ve çok rahatlıkla söylenen, bellekte kalan dizelerden oluşur. Çoğu yerde ulusal nazım şekli hece ölçüsünü kullanır. Serbest ölçüyle de şiirler yazar. Fakat şiirlerinin çoğunluğunu hece ölçüsüyle yazdıkları oluşturur. Bazı şiirlerini, halk şiirlerinden esinlenerek koşma veya türkü, mani tarzında yazar. Koşma tarzında yazdıklarında çoğu kez Kayaoğlu tapşırmasını kullanır. Karadeniz’deki atma türkü biçiminden etkilendiği açıktır.

Ömer Kayaoğlu kendi yöresinin dilini ve deyimlerini şiirlerinde kullanır. Kendisi Trabzonlu olduğu hâlde mesleği gereği asker olarak gezdiği her Anadolu kentinin dilini, her Anadolu evlâdının dilini kapa kapa erite erite, İstanbul efendiliği içinde özümlediği bir dil oluşturur. Kısaca Kayaoğlu’nun şiirlerinde zengin bir kelime dağarcığının varlığı hemen anlaşılır. Yerli yerinde kullanılmış dizelerinde bir örgü vardır. Sade, açık, içten söyleyiş ön plandadır.

Ömer Kayaoğlu şiirlerinde halk kültürü ögelerine çokça yer vermiş, özellikle Trabzon yöresinin birçok âdet inanış ve geleneklerini şiirleriyle geleceğe taşımıştır. Kayaoğlu’nun şiirlerinde bölgedeki kutlama ve ritüellerin ayrıntılı olarak yer aldığı görülür. Ömer Kayaoğlu kemençe dinlemeyi çok sever. İstanbul’da yapılan Karadeniz şenliklerini hiç kaçırmaz. Her fırsatta kemençe dinler, duygulanır, kemençecileri tebrik eder, teşvik eder. Kayaoğlu birçok şiirinde kemençeyi anlatır. Ayrıca şiirlerinde meslek olarak ilgilendiği bakır kaplar ve bakırcılık da önemli bir yer tutar.

Ömer Kayaoğlu, Cumhuriyet Döneminin her türlü şiir akımının içinde bulunmuş, kiminden etkilenmiştir. Hem halk nazımıyla hem de yenilik tarzıyla şiirler yazmış bir şairdir. O şiire başladığı yıllarda (1934) divan şairleri vardı. Birinci Yeni, Garipçiler, İkinci Yeni vb. şiir akımlarını görür ve şiirin her türlüsünü dener. (Kaynak: teis.yesevi.edu.tr)

Paylaşın

Ömer Faruk Toprak Kimdir? Hayatı, Eserleri

14 Şubat 1920 yılında İstanbul’da dünyaya gelen Ömer Faruk Toprak, geçirdiği kalp krizi sonucu 20 Ağustos 1979 günü vefat etti. Ömer Faruk Toprak, Üsküdar Karacaahmet Mezarlığına defnedildi. 

Haber Merkezi / Ömer Faruk Toprak, liseden sonra üç yıl İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi’ne devam etti. Öğrenimini yarım bırakarak Milli Eğitim Bakanlığı Neşriyat Müdürlüğü’nde memur olarak görev aldı. 1948’de memur olarak Petrol Ofisi’nde çalışmaya başladı ve 1972’de bu kurumdan emekli oldu. Bir süre toplumcu sanatçıları bir araya toplayan ‘Yürüyüş’ dergisinin son sayılarını çıkardı.

1940 kuşağının toplumcu gerçekçi şairlerindendir. İlk şiiri 1938’de “Servet-i Fünun Uyanış” dergisinde yayınlandı. Şiir öykü ve yazıları Yeni Edebiyat, Yeni Ufuklar, Varlık, Ant, Fikir ve Sanat, Yığın, Yön gibi dergilerde yayınlandı. Şiirin yanı sıra roman ve öykü yazarı olarak tanındı. İlk şiiri 1938’de yayımlandı. Başlangıçta ölçülü, uyaklı, duygusal nitelikli şiirler yazdı. Ardından toplumsal gerçekçi şiire yöneldi. Toplum sorunlarını içeren, barış kaygısı taşıyan, gerek klasik gerekse çağdaş şiir ölçülerini kullanarak uzun ve soluk gerektiren güzel şiirler yazdı. Ölümünden sonra eşi Füruzan Toprak tarafından 1980 yılında başlatılan Ömer Faruk Toprak Şiir Ödülü, geleneksel bir ödül olarak tanındı.

Eserleri:

Şiir: İnsanlar (1943), Hürriyet (1945, Suat Taşer ile), Dağda Ateş Yakanlar (1955), Susan Anadolu (1968), Ayışığı (1973), Tüm Şiirleri (1983, ölümünden sonra)

Roman: Tuz ve Ekmek (1972), Karşı Pencere (1975)

Öykü: Gönen Öyküleri (1979)

Anı: Duman ve Alev (1968)

“Ben Affedemem”

Kolay değil aşkı ve yaşamayı terketmek
Her akşam böyle mahsun değilim
Bir defa ayağa kalkıp konuşmaya başlarsam…
Kolay kolay susmaz bu yürek
Kollarını aç göğsünü aç ben geliyorum
Yaşamasını isterim her çocuğumuzun
Ağrıya gözyaşına pişmanlığa rağmen
Sana tekrar anlatmalıyım gelecek günleri
Yaşamak ve özgürlük inkar edilmeyecek
Görmeyeceksin artık korkulu rüyalar
Bir akşam üstü karşı karşıya oturup
Her sayfasında kan ve gözyaşı olan
İkinci dünya savaşının kitaplarını okuyacağız

Paylaşın

Ömer Faruk Hatipoğlu Kimdir? Hayatı, Eserleri

31 Mart 1958 yılında Konya’nın Cihanbeyli ilçesinde dünyaya gelen Ömer Faruk Hatipoğlu’nun babası Molla Mehmet (d.1927- ö.2010) vaizlik ve Cumhuriyet Halk Partisi İlçe Başkanlığı yapmıştır. Annesi Nazik Hanım (d.1932- ö.2017). Hatipoğlu ailesinin yüz elli yıla dayanan bir medrese geleneği vardır.

Haber Merkezi / Sanatçının babası Molla Mehmet Bey bu halkanın son parçasıdır. Dedesinin babası ve amcası, müderristir. Köylerine medrese kurmuşlardır. Şair 1975 yılı Konya Cihanbeyli Lisesinden mezun olmuştur. Kimi özel sebeplerden dolayı üniversite eğitimi görememiş ticaretle ilgilenmiştir.

Çıcukluğun itibaren şiir kaleme alan Hatipoğlu, ancak otuz yedinci yaşında ilk kitabının sahibi olabildi. Kaleme aldığı ilk yazısı ”Erzincan Ölümün Yurdu” adlı eserdir. Bu yazı 1994 yılında Kıyı dergisinde yayımlandı. Öncesinde bir işçi gazetesinde yayımlanmış şiirleri de vardır.

Şiirleri Edebiyat ve Eleştiri, Kıyı, Papirüs, Çalı, Yom, Sanat, Berfin Bahar, Deliler Teknesi dergilerinde yer almıştır. Hatipoğlu, şiirin her şeyden önce şiir olması, olabilmesi gerektiğine inanmaktadır. Ona göre, sanat ne kadar uzak durmaya çalışırsa çalışsın hayatın her alanında belirleyici olan politika ile kesişir. Ancak sanatın, politikadan değil ama slogandan uzak durması gerektiğini belirtir. Hatipoğlu, iyi bir şiirde ses, ritim, duygu düşünce dengesinin buluşmasını ister.

Eserleri

Düş Değil, 1995
İnce, 1997
Sevdim Çocuk Yanımla, 2000

“Yüzlerce Yıl Yeşil”

yüzlerce yıl yeşil gözlerine baksam
kırpmadan yaşartmadan
uyumak beynimin inilmez kuyusundan
çekilse kirpiklerinle
alınsa taze badem kabuğu gibi gözlerimden

ne büyük bir yitim gözlerin varken
gözlerimi yummak
büyütülse büyütülse günün doğuşu gibi
çevren’den çevren’e gök kubbe yeşil gözlerin
sarı saçların çiçek yaprak rüzgârı
göğsün bahar
uzansam yağmur kokun çalsa
çevren’den çevren’e gök kubbe yeşil gözlerin
günün batışı yok
yüzlerce yıl yeşil gözlerine baksam
yüzlerce yıl yeşil

“Sevdim Çocuk Yanımla”

bu çocuğu bir abinin
çatık kaşıyla sevdim
ablamın derdime düşen
uykusuz başıyla

çocuktu, beyaz güvercinler
gözündeki saçaklardan
küren küren kalkıyordu

sonra bir annenin
yüzünde çizgiyle sevdim
babamın dışkapıda direk
oyuksuz gözüyle

çocuktu kitap sayfalarından
uçuşan harflerin kanadında
tümce tümce özgürlüğe

sonra bir dostun
kucaklar tokasıyla sevdim
yoldaşımın yitik yolda
şaşmaz pusulasıyla

çocuktu darasız terazisiz
dünyayı çıplak gözüyle
gram gram tartıyordu

ve sonra bir sevgili gibi sevdim
benliğimi salıverdim göğüne
terzi bildim acemi aşkını
ustaca parçalanmış yüreğime

sevdim en çocuk yanımla
bir çocuk bir çocuğu
nasıl severse öyle

“Ülkemle Ben”

I
biz hem bir elin parmağıyız
hem hiç benzemez parmak izimiz

üç yanı deniz bir yanı kara ülkemin
benim dört sınırım kara bir yanım yar
iç sınırlarımız uç sınırlarımız var bizim
sinirlerimiz kadar sınırdan
oturulacak toprak kalmamış
bir de göklere buluttan denize sudan
insana geçmişten sınır çizeriz

biz hem bir elin parmağıyız
hem başka kollarda bileğimiz

ben geçmişi görmedim o önünü görmez
tepesinde alıcı kara bulutlar çevreninde talaz
bense bulutların üstündeyim, ülkemin altında biraz
kayan yıldızları tutmak isterim o yutar durmadan-
altımızdan kayıp giderken her şeyimiz
say ki bu kokmuş et ortasında bir şey kalır gibidir
kemik halk ve içinde ilik tiranlarımız

biz hem bir elin parmağıyız
hem bir elde kırk yumruk gibiyiz

II

yüreğim de benzer ülkeme
dört mevsim beş iklimi bir güne sığdırırız
don keser çiçeği,kanar meyvemiz

onu şeytanî şeyler sallarmış, göğsümü insanî haller
okunmayan kitaplar,köyler yakılır birinde
birinde yaşanmamış aşklar
bir gün karanlık sonsuzluğun
eşiğinde erken durur yüreğim
ülkem de yanı uçurum bu yolda
gecikmez yüreğime benzer

Paylaşın

Ömer Erdem Kimdir? Hayatı, Eserleri

21 Ocak 1997 yılında Konya’nın Bozkır ilçesine bağlı Harmanpınar köyünde dünyaya gelen Ömer Erdem, bazı yapıtlarını A. Can Yakın, İshak Buhar, N. Yerli ve Yusuf Kikoğlu imzaları ile kaleme aldı. İlk ve orta öğrenimini Konya’da tamamlayan Ömer Erdem, İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü’nden mezun oldu.

Haber Merkezi / Bir süre İkinci Yeni şiiri üzerine çalışmalar yaptı. 1992’de TRT’de kameraman olarak çalışmaya başlayan Ömer Erdem, bu kurumda Eğitim Kültür ve Drama Programları’nda yöneticilik ve Kültür Dairesi müdürlüğü yaptı. 1997 yılında çıkmaya başlayan edebiyat dergisi Kaşgar’ın yayın yönetmenliği görevini üstlendi. Erdem, yaşamını halen İstanbul’da sürdürmektedir.

Ömer Erdem’in ilk şiiri 1998’de Diriliş dergisinde yayımlandı. Daha sonra ürünleri Dergah, Nar, Göçebe, Düşler ve Kaşgar, Hece, Kitap-lık, Yasak Meyve  dergileri ile Yeni Şafak gazetesinde yer aldı. Ömer Erdem’in Yarım Ağaçlar adlı kitabı 2002 Cahit Zarifoğlu Şiir Ödülüne değer görülen ilk kitap oldu.

Birhan Keskin, Ömer Erdem hakkında: “Ömer Erdem özellikle son yıllarda bütün bu bilgilerin yüküyle ve dikkatiyle yazıyor, bunu görüyorum. Dünyanın ve hayatın hakiki bilgisinin ağırlığıyla yüzleşe yüzleşe, ontolojik meselelerin uç verdiği o ağrılı yerlerden, o ağrılı soruların peşinden, yer yer kapalı denemelerle, bazen de kendini sonuna kadar açan bir gülün çağrısı ile yazıyor. Ömer Erdem şiirini belki bu sebeple, sanırım en çok bu sebeple seviyorum…” derken Arif Umut: “Ömer Erdem’in yumuşak bir üslûbu var. Kimi zaman büyük şeyler söyleme kaygısı taşır gibi görünen, hikmetli söyleniş kaygısına düşen mısraları bile varoluşun özünü nahif bir şekilde kavrama çabası olarak yansıyor okura ve söyleyişin yumuşaklığına zarar vermiyor” değerlendirmesini yaptı. (Kaynak: turkedebiyatcilar.net)

Eserleri;

  • Dünyaya Sarkıtılan İpler (1996)
  • Mesafesi Kadar İnleyen Rüzgâr (1997)
  • Yitirişler (1998)
  • Yarım Ağaçlar (2001)
  • Evvel (2006)

“Kayzerin şehri”

yürürken düşünüyor musun beni sabahleyin
kayzerin şehrinde
yara kabukları gibi karışıyor mu sesine sesim

üstüm açılıyor mu geceleri kayıyor mu yorganım
hayat sökülmüş bir kaldırım
su damarı var mı içinde su içtiğin bardağın

“Yeniden”

parmakların bildiği var gücü gibi dizlerin
ve kemiklerin hafızasından ışıyan lamba gibi
derinin bile rengi var bu yüzden
unutmuyor yanık izini buz lekesini

sırtını duvara yaslamış
bir gün bir saatte bir köşede beklerken
içerden bir soru birden
her şeyin sonuna geldiysek eğer
nedir bu yenilik şimdi nedir

sözler uyurken gelecek kışın ambarında
yastıklara sinmiş buzdolabı kapısından bakan
banyodaki tatlı köpük
atların şarkısı gibi şimdi nereye gidiyor

omzunda yılların rafından inmiş bir top kumaş
yokuşlarda seni iten rüzgâr var
poyraz mı o, hangi yönden esiyor
poyraz ki bozkırın lodosudur diyorlar
sürükler gülü dikeni ayırmadan
öyle bir poyraz mı bu
dikenin yolculuğu mu gülle
şaşkın ve geçimsiz dikenin
gülün yanında gülden ayrı kaderi mi
yoksa bu yenilik böyle bir şey mi

Paylaşın

Ömer Bedrettin Uşaklı Kimdir? Hayatı, Eserleri

1904 yılında Uşak’ta dünyaya gelen Ömer Bedrettin Uşaklı,  24 Şubat 1946’da İstanbul’da vefat etti. İstanbul Kabataş Erkek Lisesi’ni bitirdi. İstanbul Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi’nden mezun oldu.

Haber Merkezi / Bursa’da maiyet memuru olarak stajının ardından Mudanya Kaymakam Vekilliği’ne atandı. Daha sonra. Manavgat, Ünye, Şavşat ve Edremit ilçelerinde kaymakamlık, Artvin’de vali vekilliği yaptı. Beş yıl süreyle mülkiye müfettişliği görevinin ardından 7. dönem Kütahya milletvekili seçilerek meclise girdi.

İlk şiirlerini üniversite yıllarında Milli Mecmua’da yayımlandı. Hece ölçüsü geleneğine bağlı kalmıştır. Şiirleri biçim olarak Hecenin Beş Şairi’ne yakın ise de öz yönünden onlardan ayrılır. Faruk Nafiz Çamlıbel ve Orhan Seyfi Orhon’un şiirine daha yakındır. Çağdaş Fransız şiirinin yapı özelliklerinden yararlanmıştır.

Şiirlerinde izlenimci bir gözle algıladığı doğayı, ülke gerçekleri ve bireysel duyarlılığını özgün bir yaklaşımla yansıtır. Annesi ile çocuğunun ölümü, ayrılık acısı, gurbet tedirginlikleri, görev yaptığı, gezip gördüğü yerlerdeki toplumsal sorunlar duyarlılığını besleyen başlıca öğeler oldu.

Ömer Bedrettin Uşaklı, şiirlerini Deniz Sarhoşları (1926), Yayla Dumanı (1934), Sarıkız Mermerleri (1942) adlı kitaplarda toplamıştır. Deniz Sarhoşları kitabında yirmi beş, Yayla Dumanı’nda kırk altı, Sarıkız Mermerleri’nde otuz bir olmak üzere toplamda 102 şiiri bulunan şairin on tane de (Ona, Köy Yıldızı, Karlı Bir Dağ Dizinde, Yirminci Asra, Melikenin Hayali, Denizimde, Mezarlık Ağaçları, Doğan Güneşe, Hayal ve Hatıra, Ay Işığında Bekleyiş) kitaplarına girmemiş şiiri vardır.

“Aşkımın Kini”

O çoşkun gençliğimi bütün yoluma verdim,
Git, kanlı gözlerimde ateşlenmesin derdim..
İçimde şimdi sana bir fırtına var kinden,
Hicran zamanlarında mesuttum şimdikinden…

Şimdi harap gönlüme ne gelen var, ne giden,
Şimdi öksüz ruhumda eser yok hiç sevgiden,
Gönlüm bahtımdan ölgün, ben gönlümden ölgünüm,
Yakıyor, zehirliyor beni her geçen günüm..

Ruhum serinleyecek, hiç kalmayacak tasam,
O zalim yüreğini bir kere parçalasam! ..

“Engin Şarkısı”

İşte yapayalnızız
Güzelim, altım tacım.
Bırakta sandalımız
Engine yelken açsın;
Ben senden utangacım
Sen benden utangaçsın..

Meleğim, can kaynağım,
Engine…ah, engine!
Korkup ta bakmadığım
Gözlerinin rengine
Enginde bakacağım! .

Kıskanç, hain bakışlar;
Hasutlar görmesin de,
Nefesim nefesinde,
Ne olur görsün bizi;
Seyretsin ikimizi,
Perişan sesli rüzgar,
Yorgun kanatlı eşler…
Benden yangın akşamlar,
Sanden solgun güneşler…

Utangaç aşıklara
Çok tenha bir yer ister;
Bu sahiller bize dar,
Bize aşkımız kadar
Derin enginler ister! ..

Meleğim can kaynağım;
Engine…ah, engine! ..
Enginde bakacağım
Gözlerinin rengine! ..

“Sevgiliye Üç Sual”

İnerken çiçekli bir uçuruma
Gönül yoldaşından ayrılır mısın?
Çıpklak kollarına hasret boynuma
Bir çılgın neşeyle sarılır mısın? …

Gece bahçelerde kalma her zaman,
Şen güneş yüzüne doğmadan uyan.
Bir sabah rüyanı tamamlamadan
Uykundan uyarsam darılır mısın? ..

Paylaşın