12,3 Milyon Suriyeli Çocuk İnsani Yardıma Muhtaç

Birleşmiş Milletler Çocuklara Yardım Fonu (UNICEF), Suriyeli 12,3 milyondan fazla çocuğun insani yardıma muhtaç olduğu uyarısında bulundu. 2011 yılından bu yana devam eden iç savaş, bu ülkede 500 binden fazla kişinin ölümüne yol açtı.

UNICEF Ortadoğu ve Kuzey Afrika Direktörü Adele Khodr yaptığı yazılı açıklamada, “milyonlarca Suriyeli çocuk Suriye’de ve komşu ülkelerde hala korku, belirsizlik ve ihtiyaç içinde yaşıyor.” dedi.

Ülke içinde 6,5 milyon, komşu ülkelerde ise 5,8 milyon çocuğun insani yardıma ihtiyaca olduğu vurgulanan açıklamada Ukrayna savaşı yüzünden gıda da dahil olmak üzere temel ihtiyaç maddelerinin fiyatlarının hızla yükseldiği kaydedildi.

Açıklamada 11 yıldır iç savaşın devam ettiği Suriye’de 13 bin çocuğun öldürüldüğü belirtilirken, sadece bu yılın ilk üç ayında 213 çocuk öldürüldüğü bildirildi. UNICEF, Suriye’nin kuzeybatısında isyancıların kontrol ettiği bölgede yaklaşık bir milyon çocuğa acil olarak insani yardım ulaştırabilmek için 20 milyon dolara ihtiyacı olduğunu vurguladı.

Suriye iç savaşına dair kısa notlar

Suriye İç Savaşı, Suriye ordusu, Suriye hükûmeti ve Suriye’deki iç isyancılar arasında başlayan, sonrasında Irak ve Şam İslam Devleti, El Nusra ve bazı Kürt, Türkmen, Dürzi ve Süryani grupların da katıldığı, son dönemde ise Rusya, İran, Amerika Birleşik Devletleri, Türkiye ve İsrail gibi dış güçlerin de sınırlı ve düzenli olarak dâhil olduğu çatışmalardır. Gösteriler 15 Mart 2011’de başlamış ve Nisan 2011 tarihinde ülke çapında yayılmıştır.

Nisan 2011 tarihinde Suriye Ordusu eylem ve ayaklanmaları bastırmak için görevlendirilmiş ve askerler ülke genelinde göstericiler üzerine ateş açmıştır. Aylarca süren askerî kuşatmaların ardından[34] gösteriler silahlı isyanlara dönüşmüştür. Çoğunlukla firari askerler ve sivil gönüllülerden oluşan muhalif güçler, merkezi bir liderlik olmaksızın isyana başlamışlardır.

Ülke genelindeki hemen hemen her kasaba ve şehirde yaşanan çatışmalar asimetrik savaş niteliğindedir. 2013 yılında Hizbullah, Beşar Esad’a sadık Suriye ordusunun yanında savaşa dahil olmuştur. Beşar Esad yönetimi Rusya ve İran’dan askeriye ve para desteği alırken, muhalifler Katar ve Suudi Arabistan’dan silah ve mühimmat desteği almaktadır.

Haziran 2013 tarihi itibarıyla Beşar Esad yönetimi ülke genelinin yüzde 30-40’ını ve ülkedeki nüfusun yüzde 60’ını kontrol etmektedir. 2012 sonlarındaki bir BM raporu, iç savaşın Nusayri Şebbiha milisleri ve Sünni muhalifler arasında süregelen “bariz derecede mezhepsel” bir çatışma olduğunu bildirmiş, fakat hem muhalefet, hem de hükûmet bunu reddetmiştir.

Birleşmiş Milletler’e göre ölen nüfus Ocak 2015 tarihi itibarıyla 220.000’i aşmıştır. SCPR (Suriye Politik Araştırmalar Merkezi), Suriye İç Savaşı sebebiyle dolaylı ya da dolaysız olarak hayatını kaybeden toplam insan nüfusunu Şubat 2016 itibarıyla 470.000 olarak açıklamıştır. 2020 yılına gelindiğinde bu sayının 500 bini aştığı ifade ediliyor.

Raporlara göre on binlerce gösterici devlet hapishanelerinde hapsedilmiş, bu göstericiler sistematik işkenceye ve teröre maruz bırakılmıştır. Uluslararası organizasyonlar hem Baas Partisi hükûmetini, hem de muhalefeti insan hakları ihlalleriyle suçlamışlardır.

Birleşmiş Milletler ‘in ve Uluslararası Af Örgütü ‘nün hem 2012 yılında, hem de 2013 yılında Suriye’deki soruşturmaları ve saha araştırmaları sonucunda, insan hakları ihlallerinin, işkencelerin ve savaş suçlarının büyük kısmının Baas Partisi hükûmeti tarafından yapıldığı sonucuna ulaşılmıştır. Savaşta kimyasal silahlar birkaç kez kullanılmış ve bu, uluslararası alanda tepki çekmiştir.

Paylaşın

Ukrayna’da Her Üç Çocuktan İkisi Evini Terk Etmek Zorunda Kaldı

Rusya’nın Ukrayna’yı işgale başlamasından bu yana ülkedeki tüm çocukların yaklaşık üçte ikisinin evini terk etmek zorunda kaldığını ve savaşın başından bu yana 142 çocuğun hayatını kaybettiği açıklandı.

Birleşmiş Milletler (BM) Çocuklara Yardım Fonu (UNICEF), Rusya’nın 6 hafta önce Ukrayna’yı işgale başlaması sonrası Ukraynalı çocukların yaklaşık üçte ikisinin evlerini terk ettiğini açıkladı.

BM, Ukrayna’daki savaşta 142 çocuk ve genç hayatını kaybettiğinin tespit edildiğini ancak gerçek sayının muhtemelen çok daha fazla olduğunu duyurdu.

UNICEF Acil Durum Programları Direktörü Manuel Fontaine, çok kısa süre içinde 7,5 milyon Ukraynalı çocuktan 4,8 milyonunun evlerini terk etmek zorunda kaldığını söyledi.

Kısa süre önce Ukrayna’dan dönen Fontaine, BM Güvenlik Konseyi’nde yaptığı konuşmada, “31 yıldır insani yardım faaliyetleriyle ilgileniyorum. Bu kadar kısa sürede böylesine bir tabloyla hiç karşılaşmadım” dedi.

Fontaine, Ukrayna’da evlerinde kalan çocukların yaklaşık yarısının da gıda sorunuyla karşı karşıya kalabileceğini belirtti.

UNICEF yetkilisi, Mariupol ve Herson gibi kentlerde durumun muhtemelen daha kötü olduğunu, içme suyu sıkıntısı olduğunu, gıda ve ilaç tedariğinin aksadığını vurguladı.

Ukrayna’nın BM Büyükelçisi Sergiy Kyslytsya, Rusya’nın 121 binden fazla Ukraynalı çocuğu ülke dışına çıkardığını iddia etti ve Kremlin’in evlat edinme sürecini kolaylaştırma hazırlığında olduğuna dair haberler geldiğini söyledi.

UNICEF yetkilisi Fontaine ise Ukrayna’nın iddiasıyla ilgili kanıt olmadığını söyledi ancak iddiayı soruşturacaklarını açıkladı.

Birleşiş Milletler Güvenlik Konseyi ABD ve Arnavutluk’un talebi ile İngiltere başkanlığında savaşın çocuklar ve kadınlar üzerindeki etkilerini konuşmak üzere toplandı.

Her üç ülke diğer konsey üyeleri bu durumdan Rusya’yı sorumlu tutarken Rusya’nın BM Büyükelçisi Dimitri Polyanski iddiaları reddetti.

Paylaşın

Ukraynalı Çocukların Yarısından Fazlası Yerinden Edildi

Birleşmiş Milletler Çocuklara Yardım Fonu (UNICEF), bir aydır süren savaşın ardından Ukraynalı çocukların yarısından fazlasının yerinden edildiğini açıkladı. Buna göre, savaş ülkede yaklaşık 7,5 milyon çocuk nüfusunun yarısından fazlasının (4,3 milyon çocuk) yerinden edilmesine yol açtı.

Buna, komşu ülkelere mülteci olarak geçen 1,8 milyondan fazla çocuk ve şu anda Ukrayna’da ülke içinde yerinden edilmiş 2,5 milyon çocuk da dâhil.

UNICEF Genel Direktörü Catherine Russell, Ukrayna-Rusya savaşının, İkinci Dünya Savaşı’ndan bu yana, en fazla oranda çocuğun yerinden edildiği savaşlardan biri olduğunun altını çizerek şunları söyledi: Bu, gelecek nesiller için kalıcı sonuçlar doğurabilecek korkunç bir dönüm noktası. Çocukların güvenliği, refahı ve temel hizmetlere erişimi, durmaksızın devam eden bu korkunç şiddetin tehdidi altında.

OHCHR verileri

Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Yüksek Komiserliği’ne (OHCHR) göre, 24 Şubat’ta savaşın başlamasından bu yana, Ukrayna’da 78 çocuk öldü ve 105 çocuk yaralandı. OHCHR, bu rakamların BM’nin doğrulayabildiği raporlardan hareketle bildirildiğini, gerçek ölü sayısının muhtemelen çok daha fazla olduğunu aktardı.

DSÖ verileri 

Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) ise son dört hafta içinde, ülke genelindeki sağlık tesislerini etkileyen 52 saldırı olduğunu bildirdi. Tahmini olarak 1,4 milyon insanın güvenli suya erişimi yokken, 4,6 milyon insanın suya erişimi sınırlı veya suları kesilme riskiyle karşı karşıya. 6 ila 23 aylık 450.000’den fazla çocuğun tamamlayıcı gıda desteğine ihtiyacı var olduğu aktarıldı.

Öte yandan UNICEF, kızamık ve çocuk felci de dâhil olmak üzere rutin aşılar ve çocukluk çağı aşılarının yapılma oranlarında bir azalma olduğunu gözlemledi. Kuruluş bunun, özellikle insanların şiddetten korunduğu aşırı kalabalık bölgelerde, aşı ile önlenebilir hastalıkların hızla yayılmasına yol açabileceğini aktardı.

Mavi noktalar

UNICEF, Ukrayna’nın Kiev, Kharkiv, Dnipro ve Lviv de dâhil olmak üzere 9 bölgesindeki 49 hastaneye tıbbi malzeme ulaştırarak 400.000 anne, yenidoğan ve çocuk için sağlık hizmetlerine erişimi iyileştirdi. Kuruluş, kuşatma altındaki topluluklara su ve hijyen malzemeleri dağıtmaya devam ediyor. Ayrıca, akut çatışma bölgelerinde çalışan gezici çocuk koruma ekiplerinin sayısını 22’den 50’ye çıkarttı ve 2,2 milyondan fazla insanın ihtiyaçlarını desteklemek için 63 TIR hayat kurtaran malzeme teslim etti.

Ukrayna’dan kaçan milyonlarca çocuğu ve aileyi korumak ve desteklemek için UNICEF ve UNHCR, hükümetler ve sivil toplum kuruluşlarıyla ortaklaşa çalışarak, çocuklar ve kadınlar için tek noktada güvenli alanlar sağlayan “Mavi Noktalar”ı kurdu. “Mavi Noktalar” seyahat eden ailelere önemli bilgiler sağlıyor, refakatsiz ve ailelerinden ayrı düşmüş çocukların belirlenmesine ve korunmalarına yardımcı oluyor.

Paylaşın

Afrika’da 20 Milyondan Fazla Kişi Kıtlıkla Karşı Karşıya

Birleşmiş Milletler Çocuklara Yardım Fonu (UNICEF), Doğu ve Güney Afrika Bölge Direktörü Muhammed Malik Fall, basın mensuplarına yaptığı açıklamada Eritre, Etiyopya, Kenya ve Somali’deki insani krizin arttığını söyledi.

Fall, “Eritre, Etiyopya, Kenya ve Somali’de gelecek altı ay içerisinde 20 milyondan fazla kişi acil insani yardıma ihtiyaç duyacak” diye konuştu.

Bölgede son 40 yılın en kurak döneminin yaşandığına dikkati çeken Fall, iklim krizine bağlı şiddetli kuraklığın su sıkıntısını da beraberinde getirdiğini ve çiftlik hayvanlarının da bu nedenle hayatını kaybettiğini kaydetti.

En çok çocuklar etkileniyor

Kuraklık nedeniyle insanların göç ettiğini, gıda sıkıntısının yaşandığını ve salgın hastalıkların yayıldığını belirten Fall, bu durumdan en fazla çocukları etkilendiğini vurguladı.

Eritre, Etiyopya, Kenya ve Somali’deki kuraklık nedeniyle 5,5 milyon çocuğun yetersiz beslendiğini belirten Fall, “Gelecek üç ay içerisinde yağmur yağmazsa bu sayı iki katına çıkacak” dedi.

BM’den de uyarı geldi

Birleşmiş Milletler Dünya Gıda Programı da (WFP), Afrika Boynuzu’nda tahminen 13 milyon insanın şiddetli açlıkla karşı karşıya olduğunu açıkladı. WFP, ailelerin evlerinden çıkmaya zorlandıklarını ve bunun topluluklar arasında artan çatışmaya yol açtığını da söyledi.

Peşpeşe üç yağış döneminde de beklenenin altında yağış alınması nedeniyle kıta genelinde görülen aşırı kuraklık, özellikle güney ve güneydoğu Etiyopya, güneydoğu ve kuzey Kenya ile güney-orta Somali‘deki kırsal nüfusu ve çiftçi popülasyonlarını olumsuz etkiledi. Ortalamanın ardında yağış tahminleri, önümüzdeki aylarda da zaten korkunç hale gelmiş koşulları daha da güç hale getirebilir.

WFP Doğu Afrika Bölge Bürosu bölge müdürü Michael Dunford “Hasatlar mahvoldu, çiftlik hayvanları ölüyor ve tekrarlayan kuraklıklar Afrika Boynuzu’nu doğrudan etkilediğinden açlık artıyor” dedi. Dunford, söz konusu bölgelerde yaşayan toplulukların geleceğe yönelik direncini inşa etmek için acil insani eylem ve tutarlı desteğin gerektiğine vurgu yaptı.

Afrika’da kuraklık

Kıta, 2011’de güçlü ve uzun bir kuraklık yaşamış, bölgede 250 bin insan hayatını kaybetmiş, Kenya ve Etiyopya gibi ülkelerde kitlesel göçler yaşanmıştı. Hayvan ölümlerinin sayısına ilişkin ise bir rakam belirtilmemişti.

Uzmanlara göre, iklim değişikliğine bağlı yağış rejiminin düzensizliği ve yağış azlığı nedeniyle 2020 itibariyle başlayan kuraklığın ise 2011’de yaşanandan çok daha ağır geçmesi bekleniyordu.

Aralık 2021 itibariyle, bölgede art arda geçen yağışsız mevsimlerin ardından yaşanan ciddi kuraklık yüzünden su kaynakları tükenme noktasına gelmiş, mera kaybı nedeniyle mahsuller büyük ölçüde azalmış ve bölgede toplu hayvan ölümleri yaşanmaya başlamıştı. Somali hükümeti, 23 Kasım’da etkisini artıran kuraklık nedeniyle ülke genelinde “acil durum” ilan etmiş, uzun süredir kuraklığa bağlı açlık ve susuzluk yaşanan ülkede ikisi çocuk 3 kişinin yaşamını yitirdiğini açıklamıştı.

Bunlara ek olarak, temel gıda fiyatlarındaki artışlar, enflasyon ve tarım işçiliğine yönelik düşük talep, insanların gıda satın alma kabiliyetini azalttı.

Kuzey Kenya, Somali’nin çoğu ve güney Etiyopya’daki kuraklık koşullarının en azından 2022’nin ortalarına kadar devam edeceği belirtilirken, Birlemiş Milletler (BM) verilerine göre, 2020’nin sonlarından bu yana mevsimsel yağışların üçüncü kez yeterli miktarda alınamadığı ülkede milyonlarca kişi acil yardıma ihtiyaç duyuyor.

Kuraklık nedeniyle çok sayıda hayvan da hayatını kaybediyor. Kuraklık, Afrika’nın birçok bölgesindeki göçebe çobanları, sığırları için su ve taze otlak bulmak amacıyla korunan vahşi yaşam alanlarına gizlice girmeye de zorluyor.

Vahşi yaşam koruyucularına göre, kuraklık nedeniyle milli parklara su ve otlak için yasadışı şekilde sokulan sığır sürüleri vahşi yaşam üzerinde yeni bir baskı oluşturarak Serengeti’deki antiloplar gibi hayvanların hayatlarını tehlikeye atıyor.

Afrika’nın iklim krizindeki payı

1 milyarlık nüfusuyla dünya nüfusunun yüzde 15’ini barındıran Afrika, iklim krizini tetikleyen küresel emisyonların sadece yüzde 3’ünden sorumlu. Ancak krizden en fazla etkilenen ülkeler bu kıtada bulunuyor.

Afrika ülkelerinin de içinde bulunduğu yoksul ülkelerin tarihsel karbon salımındaki payı çok düşük. Güncel salımlarda da dünyanın en zengin yüzde 1’i, en yoksul yüzde 50’sinin toplamından daha fazla karbon salımına yol açıyor.

BM Ekim 2021’de, Afrika genelinde 100 milyondan fazla “aşırı yoksul” insanın, 20 yıl içinde kıtanın birkaç buzulunu da eritebilecek şekilde hızlanan iklim değişikliği tehdidi altında olduğu konusunda uyarmıştı.

Öte yandan, en yoksul ülkeler geçinmek ve gıda için doğaya daha fazla bağımlı olduğundan, iklim değişikliğinin etkileriyle başa çıkabilmek için yeterli maddi kaynağa sahip olmadıklarından aşırı hava olaylarının etkilerine daha açıklar.

Son 50 yılda aşırı hava olaylarından kaynaklı ölümlerin üçte ikisi en yoksul 47 ülkede gerçekleşti. Bu olaylara kuraklık, yangınlar ve seller de dahil.

İngiltere merkezli Cambridge Sürdürülebilirlik Komisyonu’nun BM verilerine dayandırdığı Nisan 2021 tarihli raporuna göre, iklim değişikliğiyle mücadele için dünyanın en zenginlerinin yaşam tarzlarını köklü biçimde değiştirmeleri artık bir zorunluluk.

Paylaşın

Afganistan İçin Acil Yardım Çağrısı

Birleşmiş Milletlere (BM) bağlı örgütler, Taliban yönetimi altında ağır kış koşulları ile birlikte büyük bir gıda sıkıntısı yaşayan Afganistan’a derhal yardım edilmesi gerektiğini bildirdi. Afganistan’da 1,1 milyon çocuğun açlık yüzünden hayatı tehlikede.

Birleşmiş Milletler (BM) Dünya Gıda Programı (WFP) İcra Direktörü David Beasley DW’ye verdiği röportajda, Afganistan’ın Taliban ile çatışmaların yaşandığı son 20 yılda dünyanın en yoksul ülkelerinden biri haline geldiğini ve bu yoksulluğun Taliban’ın iktidara gelmesinin ardından daha da arttığını ifade etti.

Taliban yönetimi altındaki ilk kış mevsiminde şu an yaşanan durumu “felaket” olarak nitelendiren Beasley, 40 milyon nüfuslu ülkede 23 milyon kişinin açlık tehlikesiyle karşı karşıya olduğunu belirtti.

Çocuklar çaresizlikten satılıyor

Durumun vahameti nedeniyle çok sayıda ailenin, maddi durumu mümkün kılıyor ise ısınmak ya da yemek arasında tercih yapmak zorunda kaldığını dile getiren David Beasley, Afganistan ziyareti sırasında konuştuğu bir annenin, ailesi için gıda alabilmek adına çocuğunu sattığını söylediğini aktardı.

Taliban’ın WFP’ye Afganistan’da çalışma izni verdiğini vurgulayan Beasley, sorunun yardıma muhtaç insanlara ulaşmak değil, bu projelerin finansmanı olduğunu ifade etti. WFP İcra Direktörü, koronavirüs pandemisi döneminde servetlerine servet katan dünyanın en zengin kişilerine çağrıda bulunarak, bu açlık krizinin çözümüne katkıda bulunmalarını istedi.

Bir çağrı da UNICEF‘ten

Birleşmiş Milletler Çocuklara Yardım Fonu (UNICEF) da Afganistan’a daha fazla insani yardım yapılması çağrısında bulundu. Çeşitli yardım projeleri kapsamında Afganistan’da bulunan UNICEF’in Almanya sorumlusu Christian Schneider burada yaptığı açıklamada, “Şayet insani yardımlar büyük oranda arttırılmaz ise, Afganistan‘da çok sayıda çocuk bu kışı sağ olarak atlatamayacak” dedi.

“Görüştüğümüz her aile bize yeterince yiyeceğinin olmadığını söylüyor. Genelde ekmeğin yanında şekerli çaydan daha fazlası yok” diyen Schneider, aşırı gıda yetersizliği, zorlu kış şartları ve temiz suya erişim zorluğu gibi sorunların çocuklar için ölümcül bir döngü oluşturduğunu ifade etti.

Afganistan’da iktidarın Taliban tarafından ele geçirildiği geçen Ağustos ayından bu yana ülkedeki insani durum daha da kötüleşti. UNICEF verilerine göre 1,1 milyon Afgan çocuk, çok ağır ve hayati tehlikeye neden olan gıda yetersizliği ile karşı karşıya bulunuyor. Örgüt, insani yardım ulaştırılması gereken çocuk sayısının ise 13 milyon olduğunu bildiriyor.

Paylaşın

Kovid 19 Salgını 100 Milyon Çocuğu Daha Yoksulluğa Sürükledi

Birleşmiş Milletler Çocuklara Yardım Fonu (UNICEF), yeni tip koronavirüs (Kovid 19) salgını nedeniyle dünya çapında 100 milyon çocuğun daha yoksulluğa sürüklendiğini açıkladı. Açıklamada, bu rakamın 2019 yılına oranla yüzde 10’luk bir artışa işaret ettiği vurgulandı.

DW Türkçe’de yer alan haber şöyle; UNICEF tarafından yapılan açıklamada, koronavirüs pandemisinin, örgütün 75 yıllık tarihinde yaşadığı en kötü kriz olduğu ve salgının on yıllardır yoksulluk, eğitime erişim, beslenme ve psikolojik refah gibi kilit konularda kaydettiği ilerlemeyi baltaladığı belirtildi.

UNICEF Genel Direktörü Henrietta Fore, koronavirüsün geniş bir alana yayılan etkisinin giderek derinleştiğini kaydederek, bunun yoksulluğu ve eşitsizliği artırdığını ve çocukların haklarını tehdit ettiğini söyledi.

“Açlık çeken, okula gidemeyen, istismara uğrayan, yoksulluk içinde yaşayan ve evliliğe zorlanan çocuk sayısı artarken, sağlık hizmetleri, aşı, yeterli gıda ve temel hizmetlere erişimi olan çocuk sayısı azalıyor” diyen Fore, “ileriye bakmamız gereken bir yılda geriye gidiyoruz” söyleminde bulundu.

Fore birçok alanda pandemi döneminde yaşanan gerilemenin, yeniden eski seviyesine dönmesinin ise en iyimser tahminle 7-8 yıl alabileceğini ifade etti.

Fore ayrıca açıklamasında, “Pandemide çatışmalar büyüdü ve iklim değişikliği daha da kötüleşti, çocukları önceleyen bir yaklaşım daha önce hiç bu kadar önemli olmamıştı” diyerek, “Bir yol ayrımındayız. Hükümetler, bağışçılar ve diğer kuruluşlarla önümüzdeki 75 yıl için ortak yolumuzu çizmeye başlarken, yatırımlar konusunda çocukları ilk sırada, kesintilerde ise son sırada tutmalıyız. Geleceğimizin umudu şimdiki zamanda yarattığımız önceliklerde yatıyor” ifadesini kullandı.

“100 milyon çocuk daha yoksulluğa sürüklendi”

Rapora göre salgın nedeniyle ek olarak 100 milyon çocuğun daha çok boyutlu olarak yoksulluk yaşadığı tahmin ediliyor. Bu rakamın 2019 yılına oranla yüzde 10’luk bir artışa işaret ettiği vurgulanırken, pandemiden önce 1 milyar çocuğun beslenme, barınma, temiz su ve sağlık hizmetlerine erişimi olmadığı belirtiliyor.

Raporda ayrıca, 2020 yılında 23 milyon çocuğun gerekli aşıları olamadığı, bu rakamın 2019 yılına göre 4 milyondan fazla bir artışa tekabül ettiği ve bunun son 11 yılda kaydedilen en yüksek sayı olduğu belirtiliyor.

Kapanma dönemlerinde zaman zaman 1,6 milyar çocuğun okula gidemediğini belirten UNICEF, geçen yıl yüz yüze derslerin yüzde 80 iptal edildiğini kaydetti.

Rapordaki tahmini rakamlara göre geöen sene 160 milyon küçük yaşta çocuk çalışmak zorunda kaldı. Bu rakam son 4 yılda 8,4 milyonluk artışa işaret ediyor. UNICEF’e göre 2022 sonuna kadar 9 milyon küçük yaşta çocuk daha çalışmak zorunda kalabilir. 2030 yılına kadar da on milyon kız çocuğunun daha erken yaşta evlenmek durumunda kalabileceği belirtiliyor.

Paylaşın