Eriğin İnanılmaz Faydaları: Kalp, Kemik, Sindirim…

Erik, tam anlamıyla vitamin ve mineral hazinesidir. Bu meyve, A, B, B1, B2, B5, B6, C, E ve K vitaminleri içerir. Vitaminlerin yanı sıra mineraller de erikte bolca bulunur: Kalsiyum, demir, magnezyum, manganez, fosfor, sodyum, potasyum ve çinko.

Haber Merkezi / Eriğin kilo kaybı ve kalp sağlığı için inanılmaz faydalarını öğrenmek için okumaya devam edin.

Kilo vermeye yardımcı olur: Uzmanlar, sağlıklı kilo vermek isteyenlere eriği önermektedirler. 100 gram erik ortalama 44 kalori içermektedir. Erik ayrıca, sindirim sistemini iyileştiren ve ağırlığı azaltan lif ve su bakımından oldukça zengindir.

Kalp sağlığını iyi gelir: Antioksidan bakımından zengin olan erik, kalp sağlığına iyi gelir. Erik ayrıca, kolesterolü ve kan basıncını kontrol altında tutmaya yardımcı olur.

Kemikleri güçlendirir: Polifenol, kemiklerin sağlıklı kalmasına yardımcı olan önemli bir bileşiktir. Polifenol açısından oldukça zengin olan erik, kemiklerin sağlıklı kalmasına yardımcı olur.

Sindirim sistemine iyi gelir: Lif açısından zengin zengin olan erik, sindirim sisteminin sağlıklı kalmasına iyi gelir.

Diyabeti riskini azaltır: Erikte bulunan biyoaktif bileşik diyabet (şeker hastalığı) riskini azaltır. Şeker hastaları, bu meyveyi ara öğün olarak tüketebilir. Erik ayrıca, kan şekerini kontrol altında tutmaya yardımcı olur.

Not: Sunulan bilgilerin amacı herhangi bir hastalığı teşhis veya tedavi etmek, iyileştirmek veya önlemek değildir.

Tüm bilgiler yalnızca genel bilginize yöneliktir, tıbbi tavsiye veya belirli tıbbi durumların tedavisinin yerine geçmez. Uygulamadan önce bu bilgileri doktorunuzla görüşün.

Paylaşın

Vücutta Ürik Asidi Artıran Bu 5 Besinden Uzak Durun!

Genel olarak vücuttaki kan, yağ, kolesterol ve şeker seviyesinin farkındayız. Ancak vücuttaki bazı önemli asitlerin miktarları hakkında pek bilgi sahibi değiliz. Bunların arasında içinde ürik asitten söz edilebiliriz.

Haber Merkezi / Doktorlar vücuttaki ürik asit artışının birçok yan etkiye neden olabileceğini söylüyor. Ayrıca artritin neden olduğu hastalıklar da ürik asit artışından kaynaklanır.

Vücutta artan ürik asi eklemler arasında birikerek şiddetli ağrılara neden olur. Yediğimiz bazı besinler bu asidin fazla üretilmesinin ana sebebidir. Bazı yiyecekler, fazla olan ürik asidi dışarı atma yeteneğinizi etkileyebilecek yüksek miktarda pürin içerir.

O halde bu yazımızda yüksek düzeyde ürik asit üretimine neden olabilecek yiyeceklere bir göz atalım.

Tatlılar ve Meşrubatlar: Tatlılar ve meşrubatlar genel olarak çeşitli sorunlara yol açar. Alkolsüz içecekler çok fazla ilave şeker içerir. Bu, vücuttaki ürik asit seviyesini artırabilir.

Alkol: Alkol vücuda her şekilde zarar verir. Alkol içindeki pürin nedeniyle vücuttaki ürik asidi artırır. Bu nedenle, aşırı alkol tüketimi gut hastalığını şiddetlendirebilir.

Mısır Şurubu: Mısır şurubu bir tür yapay tatlandırıcıdır. Günümüzde dışarıda yediğimiz birçok yemeğe eklenmektedir. Mısır şurubu, mısır nişastası yapay olarak glikoz ve fruktoz ile birleştirilerek yapılır.

Özellikle dondurma, reçel, tatlılar, fast food, sos, ekmek, paketlenmiş gıdalar, şekerlemeler, çikolata, gazlı içecekler, meşrubatlar ve konserve yiyeceklere mısır şurubu eklenir. Mısır şurubu içeren bu tür yiyeceklerden kaçınılmalı.

Kırmızı et: Kırmızı et yemek de vücutta ürik asit riskini artırır. Bunun nedeni, içindeki aşırı pürinlerdir. Ürik asit seviyesini yükseltebilir ve gut hastalığına neden olabilir. Bu nedenle, kırmızı etten kaçınmak en iyisidir.

Deniz Ürünleri: Deniz ürünleri yemenin birçok faydası vardır. Ancak ringa balığı, istiridye, midye, morina balığı, ton balığı, alabalık, mezgit balığı gibi deniz balıkları yüksek miktarda pürin içerir.

Bu nedenle, bunları tüketmek vücuttaki ürik asidi artıracaktır. Bu, artrit semptomlarına neden olabilir. Bu nedenle bu tür balıklardan kaçınmak en iyisidir.

Not: Sunulan bilgilerin amacı herhangi bir hastalığı teşhis veya tedavi etmek, iyileştirmek veya önlemek değildir.

Tüm bilgiler yalnızca genel bilginize yöneliktir, tıbbi tavsiye veya belirli tıbbi durumların tedavisinin yerine geçmez. Uygulamadan önce bu bilgileri doktorunuzla görüşün.

Paylaşın

Kadınlar Dikkat: 40 Yaşından Büyükseniz Bu Yiyecekleri Yemelisiniz

Sağlıklı yaşam tarzı uygulamalarını ne kadar takip edersek edelim, yaşa bağlı hem fiziksel hem de zihinsel bazı sorunlar gelişmeye başlar. Özellikle yaşlandıkça kemikler zayıflamaya başlar.

Haber Merkezi / Kemiklerin zayıflaması, vücudumuzdaki kalsiyum eksikliğinin nedenidir. Özellikle 40 yaşını aşan kadınlarda kemik gücü azalmaya başlar. Kadınlar, bunu telafi etmek için kalsiyum açısından zengin yiyecekler tüketmelidirler.

Soya fasulyesi: Soya fasulyesi, kalsiyum açısından zengindir. Kemikleri güçlendirir ve kolesterol seviyesini düşürür. D vitamini açısından da zengindir.

Yapraklı sebzeler: Lahana, brokoli, ıspanak ve diğer yapraklı sebzeler protein ve kalsiyum açısından oldukça zengindir.

Süt ürünleri: Her gün düzenli olarak aldığımız süt ve süt bazlı ürünler kalsiyum açısından oldukça zengindir. Özellikle yaşlandıkça süt çok önemlidir.

Balık: Somon ve ton balığı gibi balıklar protein ve kalsiyum açısından zengindir. Kalsiyum ihtiyacını karşılar ve içerisindeki omega 3 yağ asidi kolesterolün erimesine yardımcı olur. Benzer şekilde keçi kemiği suyu veya koyun budu çorbası içmek kemikleri güçlendirecektir.

Badem: Kalsiyum sadece besin ihtiyacını karşılamakla kalmaz, aynı zamanda yaşlansak bile güçlü kalmamıza yardımcı olur. Her gün badem yemek eklem ve kas ağrılarını vb. hafifletebilir. Kemikleri güçlendirir.

Yumurta: Yumurtalar protein, kalsiyum ve D vitamini gibi besinlerle doludur. Yaşınıza ve vücut kompozisyonunuza bağlı olarak günlük tükettiğiniz yumurta sayısını artırabilirsiniz.

Tohumlar: Tohumlar kalsiyum açısından oldukça zengindir. 40 yaş üstü kişilerin protein ve diğer besin ihtiyaçlarını da karşılar.

Not: Sunulan bilgilerin amacı herhangi bir hastalığı teşhis veya tedavi etmek, iyileştirmek veya önlemek değildir.

Tüm bilgiler yalnızca genel bilginize yöneliktir, tıbbi tavsiye veya belirli tıbbi durumların tedavisinin yerine geçmez. Uygulamadan önce bu bilgileri doktorunuzla görüşün.

Paylaşın

Kan Şekerini Düşürmek İçin Yüksek Lifli 5 Sebze

Şeker (diyabet) hastaları, kan şekeri seviyesinin yükselmemesi için beslenmesine dikkat etmesi gerekmektedir. Kan şekeri seviyesinin yüksek olduğu durumlarda, şeker hastalarının beslenmesine lif oranı yüksek gıdalar dahil edilmesi tavsiye edilir.

Haber Merkezi / Lif yönünden zengin besinler, kan şekerinin ani yükselişini engeller ve ayrıca şekerin emilim sürecini yavaşlatır. Şeker hastaları tarafından tüketilebilecek lif bakımından zengin bazı sebzeleri sıraladık.

Taze fasulye: Fasulye yüksek oranda lif içeren sebzeler arasında yer alır. Taze fasulye, protein, vitamin ve birçok mineralin yanı sıra iyi bir lif kaynağıdır.

Taze fasulye, ayrıca iyi bir demir ve kalsiyum kaynağıdır. Fasulye sadece kan şekerini düşürmede yardımcı olmakla kalmaz, aynı zamanda kilo vermeye de yardımcı olmaktadır.

Brokoli: Brokoli, sağlık için oldukça faydalı olan sebzeler arasında gelir. Brokoli lifin yanı sıra yüksek oranda C vitamini içermektedir. A, C, E, K ve B12 vitaminleri de brokolide bulunmaktadır.

Ayrıca brokolide bulunan fitokimyasallar kan şekeri seviyesini düşürmeye yardımcı olmaktadır.

Lahana: Lahana, lif açısından zengin olduğu için şeker hastalarının beslenmesinin bir parçası olması tavsiye edilir. Lahana, aynı zamanda uzun süre tokluk hissi verdiği için kilo vermeye de yardımcı olmaktadır.

Havuç: Havuç, yüksek lif oranı nedeniyle şeker hastalarının beslenmesine dahil edilmesi tavsiye edilen bir diğer sebzedir. Havuç ayrıca A, C ve K vitaminleri açısından da zengindir.

Kabak: Şeker hastaları, kan şekeri seviyesini kontrol altına tutmak için kabak tüketebilir. Kabak, aynı zamanda kilo vermeye de yardımcı olmaktadır.

Not: Sunulan bilgilerin amacı herhangi bir hastalığı teşhis veya tedavi etmek, iyileştirmek veya önlemek değildir.

Tüm bilgiler yalnızca genel bilginize yöneliktir, tıbbi tavsiye veya belirli tıbbi durumların tedavisinin yerine geçmez. Uygulamadan önce bu bilgileri doktorunuzla görüşün.

Paylaşın

Şeker Hastalığına İyi Gelen 5 Sebze

Sağlık açısından oldukça faydalı olan sebzeler, hastalıklardan korunmayı sağlayan birçok doğal besin içerir. Sağlıklı olmak için kadınların günde 2 ila 3 bardak, erkeklerin ise günde 3 ila 4 bardak sebzeye ihtiyacı vardır.

Haber Merkezi / Bazı sebzeler diyabet hastaları (şeker hastalığı) için çok daha faydalı olabilir. Diyabet hastaları, bu sebzeleri tüketerek kan şekerini kontrol altına alabilir. Diyabet hastalığına iyi gelen 5 sebze:

Salatalık

Çoğu kişi, yaz aylarında salatalık yemeyi sever, salatalık vücudun nemli kalmasını sağlayan çok miktarda su içerir. Salatalıkta bulunan su içeriği, şeker seviyesini kontrol etmeye yardımcı olur. 2022 yılında yapılan bir araştırmada, salatalık yemenin şeker hastalığı dışında vücutta oluşan iltihaplardan kurtulmayı yardımcı olduğu tespit edilmiştir.

Ispanak

Diyabet hastaları, mutlaka ıspanak tüketmelidir. Yapılan bir araştırma, ıspanağın tilakoid adı verilen ve insülin duyarlılığını artıran bir zar içerdiğini ortaya koymuştur. Bu zar şeker seviyesini kontrol altında tutmaya yardımcı olur. Ayrıca ıspanak suyu da çok faydalıdır.

Lahana

Lahana sağlık açısından oldukça faydalı bir sebzedir. Bu sebze diyabet hastaları için çok faydalı kabul edilir. Lahana, kan şekerini düşürmeye yardımcı olan çok miktarda lif içerir. Lahana ayrıca, sindirim sistemini de iyileştirir.

Domates

Domates, kan şekerini düşürmede yardımcı olan likopen antioksidan içerir. Domates ayrıca, bağışıklığa iyi geldiği düşünülen C vitamini açısından zengindir. Domatesin kalp sağlığına da iyi geldiği kabul edilir.

Bamya

Bamya, sağlık açısından oldukça faydalı bir sebzedir. Birçok çalışma, bamyanın kan şekerini düşürmeye yardımcı olabileceğini ortaya koymuştur. Bamya, şeker emilimini yavaşlatan lif içermektedir.

Not: Sunulan bilgilerin amacı herhangi bir hastalığı teşhis veya tedavi etmek, iyileştirmek veya önlemek değildir.

Tüm bilgiler yalnızca genel bilginize yöneliktir, tıbbi tavsiye veya belirli tıbbi durumların tedavisinin yerine geçmez. Uygulamadan önce bu bilgileri doktorunuzla görüşün.

Paylaşın

Yağlı Karaciğer İçin Japon Diyeti

Genel olarak, Japonların daha uzun yaşadığı ve Yağlı Karaciğer Hastalığı (FLD) dahil olmak üzere bir çok kronik hastalıktan daha az muzdarip olduğu ve bunun en önemli sebebinin de beslenme olduğu söylenir.

Haber Merkezi / Fazla yağın karaciğerde depolanması ve iltihaplanma nede olması, karaciğer yağlanması olarak adlandırılır. Karaciğeri kötü etkileyen bir hastalıktır. Şimdi, Japon diyetinin karaciğeri korumaya nasıl yardımcı olduğuna bakalım.

Japon diyeti nedir ve faydaları nelerdir?

Japon diyeti için sağlığı destekleyen yiyecekleri tüketmenin bir diyet diyebiliriz. Tüm besinler açısından zengin ve dengeli bir beslenme. Çalışmalar, Japon diyetini takip etmenin yağlı karaciğer hastalığı da dahil olmak üzere birçok kronik hastalığın görülme sıklığını azalttığını göstermiştir.

Karaciğerdeki iltihaplanmayı önlemek ve karaciğeri korumak için lif, antioksidanlar ve diğer bitkisel besinler açısından zengin sebzeler, meyveler, kepekli tahıllar ve baklagiller açısından zengin bir diyet önerilir. Diyet ayrıca, anti-enflamatuar özelliklere ve kalp koruyucu faydalara sahip mükemmel omega-3 yağ asitleri kaynakları olan balık ve deniz ürünlerini de takip eder.

Midenin yüzde 80’i dolana kadar yemek: Japon mutfağının bir diğer özelliği. Tüketilen kalori miktarını azaltır ve kilo vermeyi destekler. Aşırı yemekten kaçınılır, obezite ve sindirim bozuklukları önlenir.

Japon diyeti yağlı karaciğer hastalığını önlemeye nasıl yardımcı olur?

Bitki bazlı gıdalara vurgu yapan, kırmızı et, işlenmiş gıdalar ve şekerden kaçınan Japon diyeti, karaciğere besin sağlarlarken oluşan hasarı da gidermeye yardımcı olur.

Japon diyetinde ayrıca, pirinç ve erişte gibi karmaşık karbonhidratlar bulunur. Bunlar düşük glisemik indeks seviyelerine sahiptir. Hal böyle olunca sabırla sindirim yapılır ve kan şekeri seviyesi sorunsuz bir şekilde korunur.

Sonuç olarak, yağlı karaciğer hastalığı riski azalır.

Japon diyetinde hangi yiyecekler tüketilir?

Sebzeler: Japon diyetinde sebzelere ağırlık verilir. Sebzeler çiğ, salamura veya yarı pişmiş olarak yenebilir. Turp, patlıcan, fasulye, mantar gibi…

Meyveler: Sebzeler gibi meyveler de Japon diyetinde önemli bir rol oynar. Çilek, şeftali, üzüm gibi mevsim meyveleri daha çok tüketilir.

Tam Tahıllar: Japon diyeti pirinç, arpa, erişte ve tam tahıllar içerir.

Deniz ürünleri: Balık ve deniz ürünleri, Japon diyetinin önemli bir parçasıdır.

Bakliyat: Protein açısından zengin soya fasulyesi ve tofu gibi baklagiller de Japon diyetinde önemli bir rol oynar.

Fermente Gıdalar: Fermente gıdalar sindirim sağlığı için gerekli faydalı bakterileri içeren gıdaları içerir.

Yeşil Çay: Japonya’da geleneksel bir içecek olan yeşil çay, gün boyunca tüketilir. Yeşil çaydaki antioksidanlar sağlığa birçok yönden fayda sağlar.

Not: Sunulan bilgilerin amacı herhangi bir hastalığı teşhis veya tedavi etmek, iyileştirmek veya önlemek değildir.

Tüm bilgiler yalnızca genel bilginize yöneliktir, tıbbi tavsiye veya belirli tıbbi durumların tedavisinin yerine geçmez. Uygulamadan önce bu bilgileri doktorunuzla görüşün.

Paylaşın

Öğlen Egzersizleri İle Diyabeti Kontrol Altına Alın

Doktorlar, diyabet (şeker hastalığı) hastalarının doğru egzersiz ve doğru beslenme ile şeker seviyesini kontrol altına alabileceğini belirtiyorlar. Yapılan yeni bir araştırma bunu doğruluyor.

Haber Merkezi / Araştırmacılar, öğleden sonra aktif olmanın diyabetli kişilerde kan şekeri seviyesini kontrol etmeye yardımcı olduğunu buldular.

Araştırmayı yürüten bilim insanları, öğleden sonra aktif olanların kan şekerini günün diğer saatlerinde aktif olanlara göre daha iyi kontrol ettiğini söylediler.

Dünyanın en iyi diyabet araştırma merkezlerinden ABD’deki Jaslin Diyabet Araştırma Merkezi’nden bilim insanları, aktif kalma süresinin özellikle kan şekeri seviyesini etkileyip etkilemediğini incelediler.

Araştırma için 2.400 kişi seçildi ve fiziksel aktivitelerini ölçen bir cihazı bellerine takmaları talimatı verildi. Araştırmaya katılan denekler 4 yıl boyunca takip edildi.

Araştırma, öğleden sonra fiziksel olarak aktif olanların, kandaki şeker seviyesini kontrol etmede diğerlerine göre daha başarılı olduğunu buldu.

Egzersizin diyabet hastaları için ne kadar önemli olduğunu bir kez daha ortaya koyan araştırmada, bazı deneklerin şeker seviyesini kontrol altında tutmak için ilaç kullanmayı bıraktığı da belirtildi.

Paylaşın

Multivitaminler Alzheimer’ı Önler Mi? Dikkat Çeken Araştırma

İnsanlar kendilerini zayıf hissettiklerinde genellikle multivitamin almaya başlarlar. Multivitaminler her zaman faydalı mıdır? Multivitaminlerin vücudu nasıl ve ne kadar etkilediğini hiç merak ettiniz mi? 

Haber Merkezi / Columbia Üniversitesi ve Harvard Üniversitesi’nden bilim insanları, üç yıl süren bir araştırmada düzenli olarak multivitamin almanın vücut üzerindeki etkilerini inceledi.

Bilim insanları araştırmayla, günde bir kez multivitamin almanın yaşla birlikte meydana gelen hafıza kaybını önleyebileceğini ortaya koydular.

American Journal of Clinical Nutrition’da yayınlanan araştırmada, 60 yaş üstü 3500’den fazla yetişkin üzerinde çalışma yapıldı.

Bir gruptan günlük multivitamin verilirken, diğer gruba üç yıl boyunca plasebo verildi. Ardından, her yılın sonunda, katılımcıların hafızasını test etmek için bilişsel değerlendirmeler yapıldı.

Araştırma, günlük multivitamin alan katılımcıların hafızasındaki gerilemenin azaldığını buldu. Plasebo alanların hafızasındaki gerileme ise yaşla birlikte devam etti.

Araştırma ayrıca, kardiyovasküler hastalıkları olan ve günlük multivitamin alanlarda iyileşmenin daha belirgin olduğunu ortaya koydu.

Multivitaminler Alzheimer’ı önler mi?

Columbia Üniversitesi’nde Nöropsikoloji Profesörü Dr. Adam M. Brickman, araştırmanın, multivitaminlerin yaş ilerledikçe bile hafızayı korumada önemli bir rol oynayabileceğini bulduğunu söyledi.

Brickman, iyi bir beslenmenin ve takviyenin, Alzheimer gibi ciddi hastalıklara karşı bilişsel egzersizlerden daha iyi sonuç verebileceğini söyledi.

Brickman, kardiyovasküler hastalığı olan kişilerde multivitaminlerin hafıza üzerinde neden daha hızlı bir etkiye sahip olduğunun ise henüz net olmadığını belirtti.

Bilim insanları, multivitamin takviyelerinin dengeli bir beslenme için iyi bir alternatif olmayacağı konusunda da uyarıyorlar.

Paylaşın

Hormon Dengesi İçin Bir Günlük Diyet

Doğru besinler alınmadığı takdirde hormon seviyelerinde dengesizlikler oluşabilmektedir, ki hormonlar bedensel ve benliksel sağlığın korunmasında çok önemli rol oynarlar.

Haber Merkezi / Bu nedenle hormonlarınızı sağlıklı ve dengeli tutmak için uygun yaşam tarzı değişiklikleriyle birlikte dengeli bir diyet uygulamanız gerekir.

Hormonal dengesizlik sorunu olan kişiler bu diyet planını günlük olarak uygulayabilirler.

Sabah

Kahvaltıdan önce tarçın tozunu ılık suda karıştırın ve için. Bazı kuruyemişleri de bu karışımla birlikte alabilirsiniz: 3-4 kuru üzüm, 3-4 Brezilya fıstığı ve 3-4 badem.

Bu, kan şekeri seviyesini düzenlemeye, bağışıklık sistemini güçlendirmeye, insülin artışlarını kontrol etmeye ve tiroid fonksiyonunu iyileştirmeye yardımcı olur.

Öğlen

Öğlen yemeğinden önce, en sevdiğiniz meyveleri üzerine haşhaş tohumu serperek tüketebilirsiniz.

Filizlenmiş mercimeği öğle yemeğinize dahil edin. Filizlenmiş mercimek, bağırsak sağlığını iyileştirir, bağışıklığı artırır, insülin seviyesini dengeler ve kilo vermeye yardımcı olur.

Akşam

Akşam atıştırmalığı olarak bir kakaolu antioksidan smoothie alın. Stres hormonu seviyesini düşürür ve serotonin (mutluluk hormonu) seviyesini yükseltir.

Yemekten sonra kinoa çayı içebilirsiniz. Üzerine bir tutam tarçın ve hindistan cevizi ekleyebilirsiniz. Bu çay, stresi azaltır, insülin duyarlılığını artırır ve uyku hormonlarının salınımını destekler.

Smoothienin yapımı:

2 yemek kaşığı şekersiz kakao
1 muz
1 yemek kaşığı yulaf
150 ml süt
1 yemek kaşığı chia tohumu
1 yemek kaşığı badem ezmesi

Chia tohumları hariç yukarıdaki tüm malzemeleri bir miksere ekleyin ve iyice karıştırın. Ardından karışımı bir bardağa alın ve üzerine chia tohumu serperek servis yapın.

Paylaşın

Dikkat Çeken Buluş: Bağırsakları Koruyup Hastalıkları Engelleyen ‘Süper Besin’

Yeni bir araştırma, brokolini ince bağırsak astarını koruyan belirli moleküller içerdiğini ortaya koydu. İnce bağırsak astarının, su ve besinler gibi faydalı maddelerin vücuda geçmesine izin verirken, zarar verebilecek gıda parçacıklarının ve bakterilerin de girmesini önlediği biliniyor.

Bağırsaktaki özel hücreler (su ve besin maddelerini emen enterositler, koruyucu bir mukus tabakası salgılayan kadeh hücreleri ve sindirim enzimi salgılanmasını sağlayan Paneth hücreleri gibi) bu sağlıklı dengenin korunmasına yardımcı oluyor.

Bilim insanları, brokolideki bir molekülün ince bağırsağın iç dokusuyla etkileşime girerek hastalıkların ilerlemesini önlediğini tespit etti. Bu, yaygın bilinen “süper besinin” bağırsak sağlığını nasıl iyileştirdiğine daha fazla ışık tutan bir ilerleme.

Önceki çalışmalar, farklı kanser türleri ve tip 2 diyabet gibi hastalıkların riskini azaltmak da dahil olmak üzere, brokoli yemenin sağlığa faydalarını göstermişti.

Yakın zamanda Laboratory Investigation akademik dergisinde yayımlanan yeni araştırma da brokolinin farelerde bir bağırsak reseptörüne bağlanan ve ince bağırsak astarını koruyan belirli moleküller içerdiğini ortaya koydu.

Pensilvanya Eyalet Üniversitesi’nden Gary Perdew, “Araştırmamız, brokoli ve diğer gıdaların farelerde ve muhtemelen insanlarda, sağlığa nasıl fayda sağladığına dair mekanizmaların ortaya çıkmasını sağlıyor. Brokoli, lahana ve Brüksel lahanası gibi turpgillerin normal sağlıklı bir beslenmenin parçası olması gerektiğine dair güçlü kanıtlar sunuyor” dedi.

İnce bağırsak duvarlarının, su ve besinler gibi faydalı maddelerin vücuda geçmesine izin verirken, zarar verebilecek gıda parçacıklarının ve bakterilerin de girmesini önlediği biliniyor.

Bağırsaktaki özel hücreler (su ve besin maddelerini emen enterositler, koruyucu bir mukus tabakası salgılayan kadeh hücreleri ve sindirim enzimi salgılanmasını sağlayan Paneth hücreleri gibi) bu sağlıklı dengenin korunmasına yardımcı oluyor.

Yeni araştırma, brokolideki aril hidrokarbon reseptör ligandları adı verilen moleküllerin AHR adlı bir protein türüne bağlandığını ve bağırsak hücrelerinin işlevlerini etkileyen faaliyetleri meydana getirdiğini buldu.

Çalışmada, bilim insanları deneysel bir fare grubuna yüzde 15 brokoli içeren bir beslenme düzeni uyguladı (insanlar için günde yaklaşık 3,5 bardağa eşdeğer). Bir kontrol grubunu da brokoli içermeyen tipik laboratuvar besinleriyle beslediler.

Araştırmacılar hayvanların dokularını analiz ettiklerinde, brokoliyle beslenmeyen farelerin AHR aktivitesinden yoksun olduklarını, bunun da bağırsak bariyer işlevinin değişmesine neden olduğunu gördü.

AHR aktivitesinin olmaması ince bağırsakta yiyecek geçiş süresinin kısalmasına, kadeh hücrelerinin, koruyucu mukusun, Paneth hücrelerinin ve enterosit hücrelerinin sayısının azalmasına neden oldu.

Dr. Perdew, “Brokoliyle beslenmeyen farelerin bağırsak sağlığı, hastalıkla ilişkili olduğu bilinen çeşitli şekillerde tehlikeye girdi” dedi.

Perdew, “Araştırmamız, brokolinin ve muhtemelen diğer gıdaların, AHR ligandlarının doğal kaynakları olarak kullanılabileceğini ve bu ligandlar açısından zengin besinlerin ince bağırsağın esnekliğine katkıda bulunduğunu gösteriyor” diye ekledi.

Araştırmacılara göre yeni bulgular, AHR faaliyeti yoluyla aktarılan gıda uyaranlarının, bağırsakların metabolik repertuarını potansiyel olarak yeniden şekillendirebileceğini gösteriyor.

(Kaynak: Independent Türkçe)

Paylaşın