Suriye’nin Yeni Yönetimi Rusya’dan Beşar Esad’ı İstedi

Suriye’de yönetimi ele geçiren Heyet Tahrir Şam’ın (HTŞ) lideri Ahmed eş-Şara’nın Rusya’dan Beşar Esad’ın iadesini talep ettiği belirtildi. Rusya’dan konuya ilişkin bir açıklama yapılmadı.

Suriye’de Beşar Esad rejiminin Aralık ayında devrilmesinden sonra Rusya’dan ilk kez üst düzey bir heyet Şam’a giderek yönetimi ele geçiren Heyet Tahrir Şam’ın (HTŞ) lideri Ahmed eş-Şara ile görüştü.

Esad’ın Rusya’ya kaçması sonrasında Suriye’deki iki Rus askerî üssünün durumu Moskova açısından gündemin en önemli maddesiydi. Akdeniz kıyısındaki Tartus ve Hmeymim, Rusya’nın eski Sovyetler Birliği toprakları dışında yurt dışındaki tek askeri üsleri konumunda.

Rusya Dışişleri Bakanlığından dünkü görüşmelerle ilgili bugün yapılan açıklamada, görüşmelerde “açık sözlü” istişarelerde bulunulduğu, Rus heyetinin Suriye’nin birliği, toprak bütünlüğü ve egemenliğine verilen desteği vurguladığı bildirildi.

Ancak Rus üslerinin geleceği ya da Suriye’deki yeni yönetimin, üslerdeki faaliyetin sürdürülmesi karşılığında ne talep ettiğine dair bilgi verilmedi.

Reuters haber ajansına konuşan görüşmelerle ilgili bilgi sahibi Suriyeli bir kaynak, Ahmed eş-Şara’nın Rusya’dan Beşar Esad’ın iadesini talep ettiğini belirtti.

Suriye resmi haber ajansı Sana da iç savaş döneminde Esad’ın en büyük destekçisi konumundaki Rusya’dan, “tazminat, yeniden imar, telafi gibi somut önlemler” yoluyla güveni yeniden tesis etmesinin istendiğini bildirdi.

Kremlin sözcüsü Dimitri Peskov, Rusya’dan Esad’ın iadesi ya da tazminat talep edilip edilmediği yönündeki soruyu yanıtsız bıraktı.

Suriye’deki yönetim, Dışişleri Bakan Yardımcısı Mikhail Bogdanov başkanlığındaki Rus heyetle yapılan görüşmeler sonrasında dün yaptığı açıklamada “ilişkilerin onarılması sürecinin geçmişteki hataların da ele alınmasını ve Suriye halkının iradesine saygıyı gerektirdiği, ayrıca Suriye halkının çıkarlarına hizmet etmesi gerektiği” mesajı vermişti.

Reuters’a konuşan Suriyeli kaynak, Rus tarafının görüşmelerde geçmişte hata yaptığını kabul etmeye yanaşmadığını, görüşmelerde üzerinde mutabakata varılan tek noktanın, istişarelerin devam etmesi olduğunu kaydetti.

(Kaynak: DW Türkçe)

Paylaşın

Esad, Suriye’den “Planlı” Bir Şekilde Ayrıldığı İddialarını Yalanladı

Silahlı gruplar tarafından devrilmesinden sonra ilk defa açıklamada bulunan Suriye’nin eski Devlet Başkanı Beşar Esad, Şam’ın düşmesinin ardından ülkeyi terk etmeyi planlamadığını söyledi.

Beşar Esad ve ailesi, başkent Şam dahil Suriye’de şehirlerin teker teker 11 gün içinde Heyet Tahrir el Şam (HTŞ) liderliğindeki isyancı grupların eline geçmesinin ardından Rusya’ya gitmişti. Rus devlet medyasında Moskova’nın Esat ve ailesine sığınma hakkı verdiği aktarılmıştı.

Suriye’nin devrik lideri Beşar Esad, Şam’ın düşmesinin ardından ülkeden ayrılmayı planlamadığını, Rus ordusunun batıdaki üsse saldırılmasının ardından kendisini tahliye etmeye karar verdiğini söyledi.

Suriye Cumhurbaşkanlığı’nın Telegram kanalı ve Facebook sayfasında paylaşılan uzun açıklamada Beşar Esad, 8 Aralık sabahı silahlı grupların başkente girmesinden saatler sonra Şam’dan ayrıldığını belirtti. Açıklamanın paylaşıldığı Telegram ve Facebook hesaplarının kimin kontrolünde olduğu bilinmiyor.

16 Aralık tarihli Moskova’dan yazılan açıklama Beşar Esad’ın silahlı gruplar tarafından devrilmesinden bu yana kamuoyuna yönelik yaptığı ilk açıklama. Suriye’nin devrilen lideri, Rus müttefikleriyle koordinasyon içinde Şam’dan ayrılarak Lazkiye’deki Rus üssüne gittiğini ve burada mücadeleye devam etmeyi planladığını yazdı.

“Muharip operasyonları denetlemek üzere” Lazkiye’deki üsse gittiğini belirten Esad, Suriye askerlerinin pozisyonlarını terk ettiğini gördüğünü söyledi. Beşar Esat, Hmeymim’deki Rus üssünün insansız hava araçlarıyla saldırıya uğramasının ardından, Ruslar’ın kendisini 8 Aralık sabahı Rusya’ya nakletmeye karar verdiğini söyledi.

Esad, “Ülkeyi daha önce aktarıldığı gibi bir plan kapsamında terk etmedim” dedi. Beşar Esad, “Suriye’de ayrılmam planlı değildi, bazılarının iddia ettiği gibi savaşların son saatlerinde de meydana gelmedi. Aksine, 8 Aralık 2024 Pazar gününün ilk saatlerine kadar Şam’da kalarak görevlerimi yerine getirdim” diye yazdı.

Beşar Esad İngilizce paylaşılan açıklamasında, “Olaylar sırasında hiçbir noktada istifa etmeyi, sığınma istemeyi düşünmedim, herhangi bir şahıs ya da taraf böyle bir teklifte de bulunmadı. Tek yol terörist saldırıya karşı savaşmaya devam etmekti” ifadelerini kullandı.

Esad, “Üsten ayrılmanın bir yolu olmadığı için Moskova üsteki komutan 8 Aralık Pazar akşamı Rusya’ya tahliyenin ayarlanmasını talep etti. Bu, Şam’ın düşmesinden bir gün sonra, son askeri mevzilerin çökmesi ve geriye kalan devlet kurumlarının felç haline gelmesinin ardından gerçekleşti” dedi.

Suriye’nin devrik lideri, “Devlet terörizmin eline düştüğünde ve anlamlı bir katkıda bulunma imkanı kaybedildiğinde, konumun bir amacı kalmıyor” diye yazdı.

Beşar Esad ve ailesi, başkent Şam dahil Suriye’de şehirlerin teker teker 11 gün içinde Heyet Tahrir el Şam (HTŞ) liderliğindeki silahlı grupların eline geçmesinin ardından Rusya’ya gitmişti. Rus devlet medyasında Moskova’nın Esat ve ailesine sığınma hakkı verdiği aktarılmıştı.

Suriye’deki en güçlü silahlı grup olan HTŞ, 2011 yılında Cebat el-Nusra adıyla kurulmuş ve bir sonraki yıl El Kaide’ye bağlılık yemini etmişti. 2016 yılında El Kaide ile ilişkilerini kesen el Nusra, başka isyancı gruplarla da birleşerek HTŞ adını almıştı.

HTŞ şu anda ABD, İngiltere, Türkiye ve Birleşmiş Milletler’in terör örgütü listesinde. Grubun lideri Ebu Muhammed el Colani ya da Ahmed el-Şara, Suriye’de Esad’ın devrilmesinin ardından Emevi Camii’nde yaptığı açıklamada, farklı dini gruplar ve azınlık gruplarına yönelik hoşgörü mesajı vermişti.

Paylaşın

Esad’ın Suriye’deki Son Saatleri: Güvensizlik, Umutsuzluk Ve Kaçış

Birleşik Krallık merkezli Reuters, Beşar Esad’ın dramatik son günlerini bilen 14 kişiyle yapılan röportajlara dayanarak yayınladığı habere göre, Esad’ın gizlilik içinde gerçekleşen kaçışını, yardımcıları ve aile üyeleri dahi bilmiyordu.

Beşar Esad, 8 Aralık’ta ülkeden ayrılmadan birkaç saat önce üst düzey askeri ve güvenlik yetkililerine, Rus takviye kuvvetlerinin yakında geleceği konusunda güvence vererek, yerlerini korumaları çağrısında bulunmuştu. Onların haberi olmadan, Esad çoktan kaçışını planlamıştı.

Reuters haber ajansına göre Suriye’yi 24 yıl yöneten, son 13 yılındaki iç savaşta muhaliflerini güç kullanarak bastırmaya çalışan Beşar Esad, rejimi çöktüğü sırada yaptığı Suriye’den kaçma planları hakkında neredeyse hiç kimseye güvenmedi.

Esad’ın destekçisi Rusya’ya kaçmadan önceki son saatleri hakkında bilgi sahibi olan ondan fazla kişi Reuters’a, Esad’ın yardımcılarının, yetkililerin ve hatta akrabalarının kandırıldığını ya da bu kişilere hiçbir bilgi verilmediğini söyledi.

Esad, Moskova’ya kaçmadan saatler önce Cumartesi günü Savunma Bakanlığı’nda yaklaşık 30 ordu ve güvenlik yetkilisinin katıldığı bir toplantı düzenledi. Toplantıda hazır bulunan ve isminin açıklanmasını istemeyen bir komutana göre Esad, Rus askeri desteğinin yolda olduğu konusunda güvence verdi ve kara kuvvetlerine direnmeleri çağrısında bulundu.

Suriye’nin devrik cumhurbaşkanının ülkeyi terk edeceğinden sivil personelin haberi yoktu. Yakın çevresinden bir yardımcısına göre Esad, Cumartesi günü işini bitirdiğinde Cumhurbaşkanlığı Ofisi Müdürü’ne konutuna gideceğini söyledi ama bunun yerine havaalanına gitti.

Aynı yardımcının aktardığına göre Esad ayrıca basın danışmanı Buseyna Şaban’ı arayarak kendisine bir konuşma yazması için konutuna gelmesini istedi. Ancak Şaban, geldiğinde orada kimsenin olmadığını gördü.

Bölgesel düşünce kuruluşu Arap Reform Girişimi’nin direktörü Nadim Houri, olayları yorumlarken, “Esad son bir direniş bile göstermedi. Kendi birliklerini bile toplamadı. Destekçilerini kendi kaderleriyle yüzleşmeye bıraktı” dedi.

Reuters, Moskova’da siyasi sığınma hakkı tanınan Esad’a ulaşamadı. Esat’ın iktidardaki son günlerini ve saatlerini bilen 14 kişiyle yapılan röportajlar, 8 Aralık Pazar günü erken saatlerde Suriye’den ayrılışını planlamak için hile ve gizliliğe başvurmadan önce 24 yıllık iktidarını uzatmak için dışarıdan yardım arayan bir lider portresi çiziyor.

Aralarında Esad’ın yakın çevresindeki yardımcıları, bölgesel diplomatlar ve güvenlik kaynakları ile üst düzey İranlı yetkililerin de bulunduğu kaynakların çoğu, hassas konuların özgürce tartışılabilmesi için isimlerinin gizli tutulmasını istedi.

Üç yardımcısına göre Esad, ordunun elit 4. Zırhlı Tümeni’nin komutanı olan küçük kardeşi Mahir’i bile ülkeyi terk etme planından haberdar etmedi. Bu kişilerden biri, Mahir’in bir helikopterle Irak’a, oradan da Rusya’ya uçtuğunu söyledi.

Suriyeli bir yetkili ve Lübnanlı bir güvenlik yetkilisine göre, başkent Şam muhaliflerin eline geçerken Esad’ın kuzenleri Ehab ve Eyad Mahluf da benzer şekilde geride kaldı.

Yetkililer, iki kuzenin arabayla Lübnan’a kaçmaya çalıştıklarını ancak yolda isyancılar tarafından pusuya düşürüldüklerini söyledi. Ehab’ın vurularak öldürüldüğü, Eyad’ın ise yaralandığı belirtildi. Ehab’ın ölümüyle ilgili resmi bir doğrulama yapılmadı. Reuters da olayı bağımsız olarak doğrulayamadı.

Radara yakalanmamak için alçaktan uçuş

Bölgedeki iki diplomat, Esad’ın 8 Aralık Pazar günü başkente saldıran muhaliflere yakalanmamak için kaçarken uçağın vericisinin kapatıldığını söyledi. Uçağın radara görünmemek için alçaktan uçtuğu, Esad’ın böylece Şam’dan kaçtığı aktarıldı.

Bu dramatik kaçış, Esad’ın 24 yıllık, ailesinin ise yarım asırlık kesintisiz iktidarını sona erdirdi ve 13 yıllık iç savaşı bitirdi.

Esat, Suriye’nin kıyı kenti Lazkiye’deki Rusya’ya ait Hmeymim Hava Üssü’ne, oradan da Moskova’ya uçtu. Yakınında bulunan üç eski yardımcısı ve üst düzey bir bölge yetkilisine göre, eşi Esma ve üç çocuğu, Rusya’nın başkenti Moskova’da Beşar Esad’ı bekliyordu.

Şam’daki Cumhurbaşkanlığı kompleksine akın eden isyancılar ve vatandaşlar tarafından çekilen ve sosyal medyada paylaşılan Esad’ın konutunun videoları, ocakta pişmiş yemek ve aile fotoğraf albümleri gibi geride birkaç kişisel eşyanın bırakıldığı ve konuttan aceleyle çıkıldığını gösteriyor.

2015’teki müdahalesiyle iç savaşın gidişatını Esad lehine çeviren Rusya’dan ya da diğer sadık müttefiki İran’dan askeri bir kurtarma hamlesi de gelmedi.

Reuters’in görüştüğü kişilere göre bu durum, Esad’ın iktidara tutunmak ve güvenliğini sağlamak için umutsuz bir yarış içinde çeşitli çevrelerden yardım istediği kaçışından önceki günlerde kendisine açıkça ifade edilmişti.

Bölgedeki üç diplomat, Esad’ın 28 Kasım’da, Suriyeli muhalif güçlerin kuzeydeki Halep vilayetine saldırmasından bir gün sonra Moskova’yı ziyaret ettiğini söyledi. Diplomatlar, Esad’ın askeri müdahale taleplerinin, müdahale etmeye isteksiz olan Kremlin’de karşılık bulmadığını kaydetti.

Suriye’deki ana muhalefetin yurtdışındaki lideri Hadi El Bahra, Esat’ın yakın çevresinden bir kaynağa ve bölgesel bir yetkiliye dayanarak, Esad’ın ülkedeki yardımcılarına durumun gerçekliğini aktarmadığını söyledi. Bahra, “Moskova gezisinden sonra komutanlarına ve arkadaşlarına askeri desteğin geleceğini söyledi. Onlara yalan söylüyordu. Moskova’dan aldığı mesaj olumsuzdu” dedi.

Bu ziyaretten dört gün sonra, 2 Aralık’ta İran Dışişleri Bakanı Abbas Arakçı Şam’da Esad ile bir araya geldi. O sırada muhalif İslamcı grup Heyet Tahrir el-Şam (HTŞ), Suriye’nin ikinci büyük kenti Halep’in kontrolünü ele geçirmişti ve hükümet güçleri çökerken güneye doğru ilerliyorlardı.

Reuters’a konuşan İranlı üst düzey bir diplomat, Esad’ın toplantı sırasında gözle görülür şekilde sıkıntılı olduğunu ve ordusunun etkili bir direniş gösteremeyecek kadar zayıfladığını kabul ettiğini söyledi.

Ancak İranlı iki üst düzey yetkiliye göre Esad, Tahran’dan Suriye’ye güç göndermesini hiç talep etmedi ve İsrail’in böyle bir müdahaleyi Suriye’deki İran güçlerini ve hatta İran’ın kendisini hedef almak için bir neden olarak kullanabileceğini anladığını dile getirdi.

Seçeneklerini tüketen Esad, sonunda çöküşün kaçınılmaz olduğunu kabul etti ve ülkeyi terk etmeye karar vererek ailesinin 1971’den beri süren yönetimine son verdi.

Yakın çevresinden üç kişi, muhalifler Halep ve Humus’u ele geçirip Şam’a doğru ilerlerken Esad’ın başlangıçta Birleşik Arap Emirlikleri’ne (BAE) sığınmak istediğini söyledi. BAE’nin muhaliflere karşı kimyasal silah kullandığı iddiasıyla ABD ve Avrupa yaptırımlarına maruz kalan bir kişiyi barındırdığı için uluslararası tepkiden çekindiği ifade edildi. BAE hükümeti yorum talebine yanıt vermedi.

Ancak isminin açıklanmaması kaydıyla konuşan bir Rus diplomatik kaynağa göre Moskova, askeri müdahalede bulunmak istememekle birlikte Esad’ı hemen terk etmeye de hazır değildi.

İki bölgesel yetkili, Cumartesi ve Pazar günleri Katar’da düzenlenen Doha Forumu’na katılan Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov’un, Esad’ın güvenliğini sağlamak için diplomatik çabalara öncülük ettiğini, Türkiye ve Katar’ın HTŞ ile olan bağlantılarını kullanarak Esat’ın Rusya’ya güvenli bir şekilde gitmesini sağlamaya çalıştığını söyledi.

Batılı bir güvenlik kaynağı, Lavrov’un Esat’ın güvenli bir şekilde ayrılmasını sağlamak için “elinden geleni” yaptığını aktardı.

Kaynaklardan üçü, her iki ülkenin de ABD ve BM tarafından terör örgütü olarak tanımlanan HTŞ ile temasları olmadığını resmi olarak belirtmelerine rağmen, Katar ve Türkiye’nin Esad’ın çıkışını kolaylaştırmak için HTŞ ile anlaşmalar yaptığını savundu.

Üç kaynağa göre Moskova ayrıca Esad’ın içinde bulunduğu ve Suriye hava sahasını terk eden bir Rus uçağının engellenmemesi ya da hedef alınmaması için komşu ülkelerle koordinasyon halindeydi.

Katar Dışişleri Bakanlığı, Esat’ın çıkışıyla ilgili sorulara yanıt vermezken, Reuters yorum için HTŞ’ye ulaşamadı. Bir Türk hükümet yetkilisi, Rusya’nın Esat’ın uçuşu için Türk hava sahasını kullanma talebi olmadığını söyledi ancak Ankara’nın kaçışı kolaylaştırmak için HTŞ ile çalışıp çalışmadığına değinmedi.

Esat’ın son Başbakanı Muhammed Celali, Cumartesi gecesi saat 22.30’da devrik Cumhurbaşkanı ile telefonda konuştuğunu anlattı.

Celali, bu hafta Suudi Arabistan’a ait Al Arabiya televizyonuna verdiği demeçte, “Son telefon görüşmemizde kendisine durumun ne kadar zor olduğunu ve Humus’tan Lazkiye’ye doğru büyük bir göçün yaşandığını söyledim. Sokaklarda panik ve dehşet vardı” dedi.

“O da ‘Yarın göreceğiz’ diye cevap verdi” diye konuşan Celali, “’Yarın, yarın’, bana söylediği son şeydi” ifadesini kullandı. Celali, Pazar günü şafak sökerken Esad’ı tekrar aramaya çalıştığını ancak yanıt alamadığını söyledi.

(Kaynak: VOA Türkçe)

Paylaşın

Bloomberg: Beşar Esad’ı Kaybedileceğine Rusya İkna Etti

ABD merkezli Bloomberg, Rusya’nın Beşar Esad’ı rejim karşıtı silahlı gruplara karşı savaşı kaybedileceğine ikna ettiğini yazdı. Rusya, Beşar Esad ve ailesinin Moskova’ya sığındığını duyurmuştu.

Kremlin Sözcüsü Dmitriy Peskov, Beşar Esad ve ailesine sığınma sağlama kararının doğrudan Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin tarafından alındığını söylemişti.

Suriye’de Heyet Tahrir Şam (HTŞ) öncülüğündeki silahlı grupların başkent Şam’ın kontrolünü ele geçirdiği sırada ülkeyi terk ederek Rusya’ya sığınan Devlet Başkanı Beşar Esad hakkında yeni bir iddia ortaya atıldı. Bloomberg’de Henry Meyer imzasıyla yayınlanan haberde, Rusya’nın Esad’ın savaşı kaybedeceği sonucuna varmasının ardından Suriye’den kaçması için kendisine baskıda bulunduğu ileri sürüldü.

Kremlin Sözcüsü Dmitriy Peskov, 10 Aralık’ta Moskova’da gazetecilere yaptığı açıklamada, Rusya’nın sığınma hakkı verdiği Esad hakkında sorulan ‘Moskova’nın Rusya’ya ailesiyle sığınan Beşar Esad’ın görevini bırakmasında nasıl bir rol oynadığı’ sorusuna, “Esad’ın  görevden ayrılma kararı kendisine ait. Diğer konuları yorumsuz bırakıyorum” demişti.

Konu hakkında bilgi sahibi iki kaynak, Rusya istihbarat ajanlarının Esad’ın kaçışını organize ettiğini ve Suriye’deki hava üssü üzerinden Esad’ı ülkeden kaçırdığını ileri sürdü. Kaynaklardan biri, bu esnada uçağın radar alıcı-verici cihazının (transponder) kapatıldığını anlattı.

Cihatçı grupların Şam’a girdiği saatlerde sosyal medyaya yansıyan bazı uçuş takip verilerine göre de Esad’ın içinde olduğu iddia edilen uçaktan bir noktadan sonra veri alınamadığı görülmüş, uçağın düştüğü ileri sürülmüştü. Daha sonra Rusya’dan yapılan açıklamada, Esad’ın görevi bırakmaya karar vererek ülkeden ayrıldığı belirtilmişti. Rusya devlet haber ajansları, aynı günün akşamı, Esad ve ailesine sığınma verildiğini yazmıştı.

Silahlı gruplar Şam’da ilerlerken ‘Esad’ın kaderinin Rusya’nın ellerinde olduğu’ yorumu yapılan Bloomberg’in haberine göre, Kremlin, Libya’nın devrik lideri Muammer Kaddafi’nin linç edilerek öldürüldüğünü de düşünerek, Esad’ın yönetimini desteklemek için artık hiçbir şey yapamayacağı sonucuna varsa da Esad’ı kurtarmak için harekete geçti.

Konu hakkında bilgi sahibi olan Kremlin’e yakın bir kişi, Bloomberg’e yaptığı açıklamada, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in Rusya istihbarat servisinin Esad’ın yönetimine karşı büyüyen tehditleri neden tespit edemediğini öğrenmek istediğini söyledi.

Konu hakkında bilgi sahibi olan ancak konunun ‘hassasiyeti’ sebebiyle kimliklerinin verilmemesini isteyen üç kişiye göre, Rusya, Esad’ı HTŞ’nin öncülüğündeki silahlı gruplara karşı savaşı kaybedeceğine ikna etti ve hemen ülkeden ayrılırsa kendisine ve ailesine güvenli geçiş sağlamayı teklif etti.

Paylaşın

Devrik Lider Beşar Esad Ve Ailesi Nerede?

Heyet Tahrir Şam (HTŞ) öncülüğündeki silahlı güçlerin Suriye’nin başkenti Şam’a girmesinin ardından Beşar Esad ve ailesinin Şam’dan uçağa bindiği Suriye’den ayrıldığı söylendi.

Haber Merkezi / Rusya da bu bilgiyi doğrulayan bir açıklama yaptı. Rusya Dışişleri Bakanlığı, Suriye’nin devrik lideri Beşar Esad’ın görevinden ayrıldığını ve ayrıca ülkeyi terk ettiğini duyurdu. Beşar Esad’ın başlıca destekçilerinden Rusya, Esad’ın nerede olduğuna ilişkin bilgi vermedi.

Türkiye Dışişleri Bakanı Hakan Fidan da Suriye’deki gelişmelere ilişkin açıklamasında Esad’ın nerede olduğuna ilişkin bir yorumda bulunamayacağını belirterek “Nerede olduğunu da bilmiyoruz. Muhtemelen Suriye dışındadır” ifadelerini kullandı.

Beşar Esad iktidarının Başbakanı Muhammed el Celali de Esad’la bağlantısının tamamen kesildiğini söyledi. El Arabiya televizyonuna konuşan el Celali, Esad ve ailesinin ne zaman Şam’dan ayrıldığını ve nerede olduklarını bilmediğini ifade eden el Celali, Esad’la en son silahlı grupların Şam’a henüz girmeden Cumartesi akşamı bağlantı kurduğunu aktardı.

Gelinen noktada silahlı gruplarla diyaloğun mümkün olmadığını, kendinin ise savunduğu ilkeler gereği Suriye’de kalacağını kaydeden Celali, Esad hükümetinin birçok bakanının da hala kentte olduğunu kaydetti.

Rusya’nın resmi haber ajansı TASS, Suriye’yi terk eden eski devlet başkanı Beşşar Esad ve ailesinin Moskova’ya ulaştığını doğruladı. Habere göre Rusya Esad ve ailesine sığınma teklif etti.

Kremlin’den bir kaynak, RIA Novosti’ye yaptığı açıklamada “Suriye Devlet Başkanı Esad ailesiyle birlikte Moskova’ya ulaştı. Rusya, insani kaygılar nedeniyle sığınma hakkı tanıdı” ifadelerini kullandı.

Yapılan açıklamada “Rusya her zaman Suriye krizine siyasi bir çözümden yana olmuştur. BM himayesinde müzakerelerin yeniden başlatılmasının gerekli olduğuna inanıyoruz” denirken Rus yetkililerin Suriye’deki ‘silahlı muhalefetin temsilcileriyle’ temas halinde olduğu ve “Muhalefetin liderlerinin Suriye’deki Rus askeri üslerinin ve diplomatik misyonlarının güvenliğini garanti altına aldığını” da eklendi.

Suriye’yi ne bekliyor?

Suriye’nin yeni liderleri, ülkeyi yeniden inşa etmek için milyarlarca dolarlık yardım ve yatırıma ihtiyaç duyacak. Birbiriyle rekabet halindeki farklı grupların bulunduğu bu ülkeye istikrar getirmeye çalışmak gibi göz korkutucu bir görevle de karşı karşıya kalacak.

Olası zorluklardan biri IŞİD militanlarının yeniden güç kazanması olabilir. İlk zamanlarında Suriye ve Irak’ın geniş bölgelerinde terör estiren örgüt, ABD öncülüğündeki koalisyon tarafından yenilgiye uğratılmadan önce dış operasyonları yönetiyordu.

Yıllardır Esad liderliğindeki devletten uzak duran Batılı hükümetlerin, küresel çapta terörist olarak tanımlanan Heyet Tahrir el Şam’ın (HTŞ) etkili olmaya hazırlandığı yeni bir yönetimle nasıl başa çıkacaklarına karar vermeleri gerektiği konuşuluyor.

Suriye uzmanı ve Oklahoma Üniversitesi Ortadoğu Araştırmaları Merkezi Direktörü Joshua Landis “Asıl soru bu geçişin ne kadar istikrarlı olacağı ve Colani’nin istikrarlı olması için çok istekli olduğu çok açık görünüyor” dedi. Landis, “Yeniden inşa etmek zorunda kalacaklar… Avrupa ve ABD’nin yaptırımları kaldırmasına ihtiyaçları olacak” diye ekledi.

HTŞ Suriye’nin en güçlü silahlı grubu ve bazı Suriyeliler HTŞ’nin acımasız İslamcı bir yönetim getirmesinden ya da misilleme yapmasından korkuyor. Her ikisi de ABD’nin yakın müttefiki olan Birleşik Arap Emirlikleri ve Mısır gibi ülkeler İslamcı militan grupları varoluşsal bir tehdit olarak gördüklerinden HTŞ bölgenin ağır toplarının direnişiyle karşılaşabilir.

Paylaşın

Dışişleri Bakanı Hakan Fidan: Suriyeliler Artık Ülkelerine Dönebilir

Suriye’de Beşar Esad’ın devrilmesi sonrası açıklama yapan Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, Türkiye’nin Suriye’nin milli birliğine, egemenliğine ve toprak bütünlüğüne çok büyük önem verdiğini vurgulayarak, “Ülkelerini terk etmek durumunda olan milyonlarca Suriyeli artık ülkelerine geri dönebilirler” dedi.

Haber Merkezi / Fidan, Suriye’de yeni yönetimin düzenli bir şekilde kurgulanmasının önemine dikkat çekerek, “Bölge ve bölge dışında bütün aktörlere dikkatli, sakin hareket etmeleri çağrısında bulunuyoruz. Bölgeyi daha fazla istikrarsızlığa götürmemek gerekiyor” ifadelerini kullandı.

“DAEŞ ve PKK’nın Suriye’deki durumdan bir avantaj sağlamaması, durumu kötüye kullanmaması için Türkiye’nin elinden geleni yaptığını” belirten Fidan, şöyle devam etti: “Amerikalı dostlarımızla temas halindeyiz. Bizim bu konudaki hassasiyetimizi biliyorlar. Türkiye’ye bu gruplardan gelecek tehditlere cevap vereceğimizi biliyorlar. ABD’deki yeni idareyle de bu konuyla ilgili temaslarımız olacaktır”

Suriye’deki yeni yönetimin kapsayıcı olması gerektiğini belirterek silahlı gruplara birleşme çağrısı yapan Fidan, şunları söyledi: “Suriye devlet kurumları korunmalı ve muhalif güçler hemen birleşmeli. Bütün bu anlayışla Suriye’de barışın sağlanması için elimizden geleni yapacağız. Komşu ülkelerle birlikte Suriye’nin yeniden inşa edilmesi için elimizdeki her türlü kapasiteyi kullanarak yeni idareyle çalışmaya devam edeceğiz.”

Fidan, açıklamasının devamında, “Sayın Cumhurbaşkanımız (Recep Tayyip Erdoğan) son birkaç aydır Esed’e ulaşmaya çalıştı ancak bu çabalar sonuçsuz kaldı. Biz Suriye’deki sorunları yakından biliyoruz. Rejim yavaş yavaş çöküyordu, biz de bunu görüyorduk. Onlarla herhangi bir temasımız olmadı” dedi ve ekledi:

“Suriye’nin istikrarı için çok uzun zamandır çaba gösteriyoruz. Bunlar zorlu ve yoğun çalışılması gereken zamanlar. Bölgesel ülkelerin yeni Suriye’yi zorluk çıkarmayan bir yapı olarak görmesi gerekiyor.”

“Rusya ve İran Esad’ı artık koruyamadı”

Almanya Başbakanı Olaf Scholz, Suriye’de Beşar Esad’ın devrilmesini “iyi haber” olarak yorumladı. Berlin’de bugün yaptığı açıklamada Esad’ın “kendi halkına acımasızca zulmettiğini, sayısız cana kıydığını ve birçoğu Almanya’ya gelen çok sayıda insanın Suriye’den kaçmasına neden olduğunu” belirten Scholz, bu nedenle Esad’ın hakimiyetinin sona ermesinin olumlu karşıladığını vurguladı.

“Şimdi önemli olan Suriye’de kanun ve düzenin hızla yeniden tesis edilmesidir” diyen Scholz, ülkedeki tüm dini toplulukların ve tüm azınlıkların korunması gerektiğine dikkat çekti.

Scholz, Birleşmiş Milletler (BM) Güvenlik Konseyi’nin 2254 sayılı kararı uyarınca Suriye’deki çatışmaya siyasi bir çözüm bulunmasının mümkün olduğuna inandığının altını çizdi. BM’de 2015 yılında kabul edilen karar, BM gözetiminde bir anayasa hazırlanmasını ve özgür seçimler yapılmasını öngörüyor.

Almanya Dışişleri Bakanı Annalena Baerbock, Suriye liderinin düşmesinin ardından “Suriye’de tam olarak ne olacağını söylemenin imkansız” olduğunu dile getirdi. Baerbock sözlerini, “Ancak bir şey açık: Suriye’deki milyonlarca insan için Esad’ın sonu, Esad rejimi tarafından işlenen sonsuz zulümden sonra ilk büyük rahatlama anlamına geliyor” diye sürdürdü.

Suriye’deki iç savaşta yüz binlerce Suriyelinin öldürüldüğüne ve milyonlarcasının da kaçtığına dikkat çeken Baerbock, “Esad kendi halkını öldürdü, işkence etti ve onlara karşı zehirli gaz kullandı. Sonunda bundan sorumlu tutulmalı” ifadelerini kullandı.

Suriye’deki etnik ve dini azınlıkların korunması gerektiğini söyleyen Baerbock, ülkenin diğer radikallerin eline geçmemesi konusunda da uyarıda bulundu. Baerbock, Almanya’nın ABD, İngiltere ve Fransa’nın yanı sıra Suriye’nin komşuları Türkiye ve Ürdün’le yoğun bir koordinasyon içinde olduğunu da vurguladı.

ABD’nin seçilmiş Başkanı Donald Trump da Truth Social adlı platformdan yaptığı açıklamada “Esad gitti. Ülkesinden kaçtı. Onun koruyucusu Vladimir Putin liderliğindeki Rusya ve İran artık artık onu koruyamıyor” dedi. Trump, Rusya’nın Ukrayna ve kötüleşen ekonomisi, İran’ın İsrail’le savaş nedeniyle zayıflamış durumda olduklarını öne sürdü.

ABD’nin bir başka tepkisi de, Savunma Bakanlığı’nın Ortadoğu Sorumlusu Daniel Shapiro’dan geldi. Bahreyn’in başkenti Manama’da düzenlenen bir konferansta konuşan Shapiro, Suriye’de bulunmaya devam edeceklerini belirterek Suriye’deki tüm gruplara sivileri ve özellikle de azınlıkları koruma ve uluslararası normlara saygı gösterme çağrısı yaptı. Suriye’nin kuzeydoğu sınırında yaklaşık 900 ABD askeri bulunuyor.

Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron da Beşar Esad rejiminin sona ermesini “Barbar devlet sonunda yıkıldı” şeklinde yorumladı. Fransa’nın Ortadoğu’daki herkesin güvenliği için çalışmaya devam edeceğini belirten Macron, “Suriye halkına cesaretleri ve sabırları için saygı duyuyorum, sabırlı olmalarını diliyorum. Bu belirsizlik anında, onlara barış, özgürlük ve birlik diliyorum” dedi.

İtalya Dışişleri Bakanı Antonio Tajani de “Suriye’de yaşanan gelişmeleri endişeyle takip ediyorum. Suriye’deki temsilcilerimizle sürekli temas halindeyim” açıklamasını yaptı.

Katar Devlet Bakanı Muhammed el Hulafi de Suriye’deki süreci ilk günden beri desteklediklerini ve Suriyelilerin Suriye rejimine karşı savaştığını ifade etti. Hulafi, “Bu yolu tamamen destekliyoruz ve Suriye halkının toprak bütünlüğüne bağlıyız” dedi.

Çin Dışişleri Bakanlığı’ndan gelen açıklamada ise Çinli yetkililerin Suriye’deki gelişmeleri yakından izlediği ve ülkenin kısa sürede istikrara kavuşmasını umduğunu dile getirdi. Bakanlık, “Suriye’deki ilgili tarafları, oradaki Çinli kuruluşların ve personelin güvenliğini sağlamak için sert önlemler almaya çağırıyoruz,” açıklamasında bulundu.

South China Morning Post’a göre, Çin Büyükelçiliği de vatandaşlarının Suriye’den ayrılmalarına yardımcı oluyor. “Şu anda Suriye’deki Çin Büyükelçiliği güçlü bir şekilde varlığını sürdürüyor ve ihtiyaç sahibi Çin vatandaşlarına tam yardım sağlamaya devam edeceğiz.”

Birleşmiş Milletler (BM) Suriye temsilcisi Geir Pedersen, “Önemli olan, bu durumdan siyasi bir çıkış yolu bulabilmemizdir,” ifadelerini kullandı:

“Bu politik yolun daha önce olduğundan çok farklı olması gerekiyor, herkesi kapsayan bir süreç olması gerekiyor ve gerçekten birlik, istikrar, Suriye’nin egemenliğini ve topraklarını yeniden tesis edebilmesi ihtiyacına odaklandığımız bir süreç lazım. İyileştirilmesi gereken çok yara var.”

İsrail Diaspora İşleri Bakanı Amichai Chikli, muhaliflerin Suriye’deki ilerleyişinin ülkesi için “kutlama sebebi olmaktan uzak” olduğunu belirterek, işgal altındaki Golan Tepeleri’ndeki Hermon Dağı’nda İsrail’in kontrolünün yenilenmesi ve Suriye ile 1974’teki ateşkes hattı temelinde yeni bir savunma hattının kurulması çağrısında bulundu.

Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) Devlet Başkanı’nın diplomatik danışmanı Enver Gargaş, devlet dışı aktörlerin siyasi boşluklardan yararlanma fırsatı elde etmemesi gerektiğini söyledi. Gargaş, Bahreyn’in başkenti Bahreyn’de düzenlenen Manama Diyalog güvenlik forumunda yaptığı konuşmada, “Suriye’de yaşananlar aynı zamanda siyasi başarısızlığın ve çatışma ile kaosun yıkıcı doğasının açık bir göstergesidir,” dedi.

Filipinler Dışişleri Bakanlığı’ndan gelen açıklamada ise, “Filipinler, daha fazla sivil kaybı ve ölümünü önlemek için ilgili tüm tarafları itidal göstermeye ve daha fazla şiddetten kaçınmaya çağırıyor” dendi: “Suriye’deki Filipinlilerimizin durumuyla ilgili endişelerimizi dile getiriyoruz ve gerekli önlemleri almalarını ve Şam’daki Filipinler Büyükelçiliği ile iletişim halinde kalmalarını tavsiye ediyoruz.”

Paylaşın

Suriye’de Yarım Yüzyıllık Esadlar İktidarı Devrildi

Suriye’de silahlı gruplar Şam’ı ele geçirerek Devlet Başkanı Beşar Esad’ın devrildiğin ve 23 yıldır devam eden Esadlar rejiminin sona erdiğini duyurdu. Beşar Esad’ın nerede olduğu ise bilinmiyor.

Haber Merkezi / Reuters haber ajansına konuşan iki üst düzey ordu subayı, silahlı grupların Şam’a giriş yapmadan önce, Beşar Esad’ın bilinmeyen bir yere gitmek üzere bir uçakla ülkeden ayrıldığını söylediler.

Suriye Başbakanı Muhammed Gazi Celali, hükümetin yetkilerini geçiş hükümetine devretmeye hazır olduğunu açıkladı.

Rusya Dışişleri Bakanlığı, Suriye’nin devrik lideri Beşar Esad’ın görevinden ayrıldığını ve ayrıca ülkeyi terk ettiğini duyurdu. Esad’ın destekçilerinden Rusya, Esad’ın nerede olduğuna ilişkin ise bilgi vermedi.

Rusya’nın şu anda Suriye’deki gruplarla bağlantıda olduğunu da kaydeden Bakanlık yetkilileri, Rusya’nın Suriye’deki askeri üslerinin ise tehlikede olmadığını belirtti.

ABD Savunma Bakanlığının Ortadoğu Sorumlusu Daniel Shapiro, Suriye’de bulunmaya devam edeceklerini belirterek Suriye’deki tüm gruplara sivileri ve özellikle de azınlıkları koruma ve uluslararası normlara saygı gösterme çağrısı yaptı. Suriye’nin kuzeydoğu sınırında yaklaşık 900 ABD askeri bulunuyor.

Beşar Esad’ın düşüşü, babasının 30 yıllık yönetiminin ardından genç bir reformcu olacağının umulduğu 2000 yılında Suriye’nin beklenmedik başkanı olarak geçirdiği ilk aylarla tam bir tezat oluşturdu. Sadece 34 yaşında olan Batı eğitimli göz doktoru ve nazik tavırlı Esad, teknoloji meraklısı bir bilgisayar hayranıydı.

Ancak Mart 2011’de patlak veren yönetimine karşı protestolarla karşılaştığında Beşar Esad, protestoları bastırmak için babasının taktiklerine başvurdu. Ayaklanma bir iç savaşa dönüşürken, müttefikleri İran ve Rusya’nın da desteğiyle ordusunu silahlı grupların elindeki şehirleri yerle bir etmek üzere serbest bıraktı.

Uluslararası insan hakları grupları ve savcılar Suriye’de hükümete ait gözaltı merkezlerinde işkence ve yargısız infazların yaygın olarak kullanıldığını iddia etti.

Suriye savaşı yaklaşık yarım milyon insanın ölümüne ve ülkenin savaş öncesi 23 milyonluk nüfusunun yarısının yerinden edilmesine neden oldu. Ayaklanmanın bir iç savaşa dönüşmesiyle birlikte milyonlarca Suriyeli sınırı geçerek Ürdün, Türkiye, Irak ve Lübnan’a, bir kısmı oradan Avrupa’ya kaçtı.

Beşar Esad’ın gidişi, 54 yıldan az bir süredir devam eden Esad ailesi iktidarının da sonunu getirdi.

Paylaşın

“Beşar Esad, Suriye’yi Terk Etti” İddialarına Yalanlama

Silahlı grupların başkent Şam’a yaklaşması üzerine Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad’ın ülkeyi terk ettiğine dair iddialar yalanlandı. Esad’ın Şam’da “işlerini, ulusal ve anayasal görevlerini” sürdürdüğü bildirildi.

Haber Merkezi / Suriye Arap Cumhuriyeti Cumhurbaşkanlığı, Cumhurbaşkanı Beşar Esad’ın çalışmalarını, ulusal ve anayasal görevlerini başkent Şam’da sürdürdüğünü vurguladı. Cumhurbaşkanlığından yaptığı açıklamada şu ifadelere yer verildi: ‘’Bazı yabancı medya organları, Cumhurbaşkanı Beşar Esad’ın Şam’dan ayrıldığı ya da şu ya da bu ülkeye yıldırım ziyaretleri yaptığı yönünde söylentiler ve yalan haberler yayınlıyor.’’

Cumhurbaşkanlığı açıklamasında ayrıca, “Aslında bu araçlar daha önce de savaşın son yıllarında Suriye devletini ve toplumunu yanıltmaya ve etkilemeye yönelik girişimler modelini izlemişti’’ ifadelerini kullandı.

Cumhurbaşkanlığı açıklamasının devamına, ‘’Suriye Arap Cumhuriyeti Cumhurbaşkanlığı da Sayın Cumhurbaşkanımızın çalışmalarını, ulusal ve anayasal görevlerini başkent Şam’dan sürdürdüğünü teyit ediyor ve Cumhurbaşkanı Esad’a ilişkin tüm haber, faaliyet ve pozisyonların Cumhurbaşkanlığı platformlarından ve Suriye ulusal medyasından verildiğini vurgular’’ ifadelerini ekledi.

Suriye ordusu Humus, Dera ve Deyrizor’da kontrolü kaybetti

Öte yandan silahlı grupların Humus kentine girdiğini bildirdi. Ülkenin üçüncü büyük şehri Humus ile başkent Şam arası yaklaşık 160 kilometre. Humus’un düşmesi, Esad’a desteğin güçlü olduğu ülkenin doğu kıyısı ile Şam arasındaki bağlantının kesilmesi anlamına geliyor.

Humus, Suriye’de iç savaşın başladığı 2011 yılında Beşar Esad karşıtı büyük gösterilerin düzenlendiği kentlerden biriydi. Silahlı gruplar bu kenti “devrimin başkenti” olarak tanımlıyordu.

Silahlı grupların ayrıca, ülkenin en güneyindeki Dera bölgesinin büyük kısmında da kontrolü ele geçirdiği bildirildi. Şam’ın çeperindeki bazı mahallelerde silahlı grupların kontrolü ele aldığı haberleri geliyor. Beşar Esad’ın doğduğu Dera, 2011’de isyanın başladığı bölge olarak sembolik önem taşıyor.

Suriye ordusunun Dera’dan kısa süre önce Suriye’nin doğusundaki Deyrizor kentinde de kontrolü kaybettiği ve kentin ABD destekli Suriye Demokratik Güçleri’nin (SDG) kontrolüne geçtiği bildirildi.

Birleşmiş Milletler (BM) Suriye Özel Temsilcisi Geir Pedersen de Suriye’deki durumun “her dakika değiştiğini” söyledi. BM’nin “kritik görevlerde olmayan” personelinin Suriye’den tahliye edildiği bildirildi.

Suriye İçişleri Bakanı Muhammed El Rahmoun devlet televizyonuna açıklama yaparak, Şam çevresinde güvenlik güçlerinin “çok güçlü bir askeri hat” inşa ettiğini ve kimsenin bu hattı geçemeyeceğini söyledi.

Birleşmiş Milletler (BM), yeniden başlayan iç savaşta yaklaşık 300 bin kişinin evlerini terk ettiğini duyurdu.

Paylaşın

Esad’dan Yeni Açıklama: Bölge Haritası Yeniden Çizilmek İsteniyor

Silahlı grupların başlattığı saldırıları değerlendiren Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad, “Terörist tırmandırma, bölgedeki ülkeleri parçalama ve haritayı, ABD ve Batı’nın amaçları doğrultusunda yeniden çizme yönündeki geniş kapsamlı hedefleri yansıtıyor” dedi.

Kaide’nin Suriye kolu Heyet Tahrir Şam’ın (HTŞ) liderliğindeki silahlı grupların İdlib’den hızla ilerleyerek Halep’i ele geçirmesinin, Türkiye destekli Suriye Milli Ordusu’nun da bu süreçte Halep’in kuzeyindeki Tel Rıfat’ı ana omurgasını Kürtlerin oluşturduğu Suriye Demokratik Güçleri’nden (SDG) almasının yankıları sürüyor.

Saldırıların başlamasından bu yana bir dizi diplomatik temasta bulunan Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad, son olarak İran Cumhurbaşkanı Mesud Pezeşkiyan’la telefonda görüştü.

Beşar Esad, Pezeşkiyan’la görüşmesinde şu ifadeleri kullandı: “Terörist tırmandırma, bölgeyi bölme, bölgedeki ülkeleri parçalama ve haritayı, ABD ve Batı’nın amaçları doğrultusunda yeniden çizme yönündeki geniş kapsamlı hedefleri yansıtıyor.”

Esad’ın görüşmede, “bu durumun, Suriye ile ordusunun ülkenin bütün topraklarında terörizme karşı koyup ortadan kaldırma kararlığını kesinlikle etkilemeyeceğini” vurguladığı belirtildi.

Pezeşkiyan ise Suriye’nin birliğini ve istikrarını hedef alma amaçlı tüm girişimleri reddettiğini söyledi; Suriye’nin istikrarının hedef alınmasının bölgenin istikrarını da etkilediğinin altını çizdi.

İran Cumhurbaşkanı, “ABD’nin ve Siyonistlerin bölge ülkeleri ve halklarını hedef alma konusundaki amaçlarının açık olduğunu” belirterek, “İran’ın, terörü ortadan kaldırmak ve destekçilerinin hedeflerini engellemek için Suriye’ye her türlü desteği sağlamaya hazır olduğunu” vurguladı.

Rusya: Esat’ı hala destekliyoruz

Kremlin Sözcüsü Dimitri Peskov, “Beşar Esat’ı desteklemeye devam ediyoruz. Temaslar uygun seviyelerde devam ediyor” dedi. Peskov, “Durumu analiz ediyoruz ve durumu istikrara kavuşturmak için nelerin gerekli olduğu konusunda bir pozisyon oluşturulacak” ifadesini kullandı.

Fransa, İngiltere, Almanya ve ABD hükümetleri, 27 Kasım’dan bu yana çatışmaların sürdüğü Suriye’deki duruma ilişkin ortak bir yazılı açıklama yaptı.

Suriye’deki gelişmelerin yakından izlendiği belirtilen açıklamada, sivil halkın yeniden yerinden edilmesinin ve insani yardımların aksamasının önlenmesi için tüm taraflara gerginliğin düşürülmesi ve sivillerle altyapıların korunması çağrısı yapıldı.

Suriye’deki tırmanışın, çatışmaya Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nin (BMGK) 2254 sayılı kararına uygun olarak Suriye’nin liderliğinde siyasi bir çözüm getirilmesinin aciliyetini vurguladığı da belirtildi.

İran destekli Iraklı milislerin, Suriye’de Halep’i ele geçiren silahlı grupların sürpriz ilerleyişine karşı hükümetin karşı saldırısına destek vermek üzere Suriye’de konuşlandıkları bildirildi.

İsminin açıklanmasını istemeyen Iraklı bir milis yetkilisi, şu anda Suriye’de bulunan Tahran destekli Iraklı milislerin harekete geçtiğini, ayrıca ilave güçlerin Esat hükümeti ve ordusunu desteklemek üzere sınırı geçtiğini söyledi.

İngiltere merkezli muhalif savaş gözlemcisi Suriye İnsan Hakları İzleme örgütüne göre, 200 kadar Iraklı milis pikaplarla gece boyunca stratejik Bou Kamal sınır kapısından Suriye’ye girdi.

Örgüt, bu milislerin Suriye ordusunun silahlı gruplara karşı yürüttüğü geri püskürtme harekatına destek vermek üzere Halep’te konuşlanmalarının beklendiğini kaydetti.

Suriyeli Kürtlerin durumu zor

Muhaliflerin başarılı operasyonu ile birlikte Türkiye tarafından desteklenen gruplar, Suriye’nin kuzeyinde bazı bölgelere egemen olan, derin bir düşmanlık besledikleri Kürtlere karşı da saldırıya geçti.

Halep’in 30 kilometre kuzeyinde, Türkiye sınırına oldukça yakın bir bölgede yer alan Tel Rıfat kasabasının, Pazar günü yaşanan ağır çatışmaların ardından Türkiye yanlısı milislerin kontrolüne geçtiği bildiriliyor.

Suriye İnsan Hakları Gözlemevi, Tel Rıfat ile birlikte iki yerleşim yerinin daha söz konusu milisler tarafından ele geçirildiğini ve bölgede yaşayan yaklaşık 200 bin Kürdün kendilerine katliam yapılacağı korkusu içinde olduklarını öne sürdü.

Halk Savunma Birlikleri’ne (YPG) bağlı Suriye Demokratik Güçleri (SDG), Suriye’nin kuzeyinde büyük bir bölgeyi hâkimiyetinde bulunduruyor.

Ankara ise sınırındaki söz konusu Kürt silahlı gruplarının etkisini uzun süredir azaltmaya çalışıyor. ABD, YPG’yi IŞİD’e karşı mücadelede müttefik olarak görürken Türkiye söz konusu örgütü terörist olarak nitelendiriyor.

Paylaşın

Suriye Devlet Başkanı Esad: Teröristleri Ve Destekçilerini Yeneceğiz

Halep’in büyük bölümünün isyancıların eline geçmesinin ardından açıklama yapan Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad, ülkesinin “tüm teröristleri ve destekçilerini” yenebileceğini söyledi.

Haber Merkezi / Beşar Esad’ın Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) Devlet Başkanı Muhammed bin Zayed el Nahyan’la yaptığı telefon görüşmesi sonrası bürosundan yapılan açıklamada şu ifadeler kullanıldı:

“Suriye, tüm teröristler ve destekçileri karşısında istikrarını ve toprak bütünlüğünü savunmaya devam etmektedir. Müttefiklerinin ve dostlarının yardımıyla terör saldırıları ne kadar yoğun olursa olsun onları yenme ve ortadan kaldırma kapasitesine sahiptir.”

Suriye ordusu, Halep şehrinde silahlı gruplar karşısında verilen kayıpların ardından şehirden çekildi. Suriyeli yetkililer, ordunun büyük bir saldırıya hazırlanmak üzere geri çekildiğini ifade ediyor.

Suriye ordusundan yapılan açıklamada, silahlı grupların çok sayıda ve farklı yönlerden saldırdığı belirtilerek, “silahlı kuvvetlerimiz saldırıyı püskürtmek, sivillerin ve askerlerin hayatını korumak ve karşı saldırıya hazırlanmak için savunma hatlarını güçlendirmeyi amaçlayan bir yeniden konuşlanma operasyonu gerçekleştirdi” denildi.

Hayat Tahrir El Şam grubunun öncülük ettiği beklenmedik saldırı, Suriye iç savaşının 2020’den bu yana büyük ölçüde sakin olan cephelerini sarsarak parçalanmış ülkenin, Türkiye sınırına yakın bir köşesindeki çatışmaları yeniden alevlendirdi. Suriye ordusu, devlet otoritesini yeniden tesis etmek için karşı saldırıya hazırlandığını açıkladı.

Silahlı grupların ilerleyişini doğrulayan Suriye ordu komutanlığı, isyancıların Rusya ve İran destekli hükümet güçlerinin sekiz yıl önce isyancıları sürmesinden bu yana tam devlet kontrolü altında olan Halep şehrinin büyük bölümüne girdiğini duyurdu.

Halep’ten gelen görüntülerde bir grup gece şehre girdikten sonra şehrin Saadallah el-Cabiri Meydanı’nda toplandığı görülüyor. Bir başka grubun da şehrin merkezindeki Esad ailesine ait bir heykeli yıktıkları görüldü.

Buna karşın Suriye ordusu, bombardımanın silahlı grupların sabit mevziler kurmasını engellediğini söyledi. Açıklamada, silahlı grupları kovma ve tüm şehir ve kırsalında rejimin kontrolünü yeniden sağlama sözü verildi.

İki kaynaksa, silahlı grupların İdlib vilayetindeki Meraat El Numan kentini de ele geçirerek tüm vilayeti kontrolleri altına aldıklarını ve bunun Suriye lider Beşar Esad’a önemli bir darbe daha vuracağını ileri sürdü. Suriyeli iki askeri kaynak da Rus ve Suriye savaş uçaklarının Halep’in bir banliyösünde silahlı grupları hedef aldığını söyledi.

Rusya, Türkiye ve İran devrede

Suriye’nin önemli destekçilerinden Moskova’dan yapılan açıklamada Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov’un Suriye’deki durumla ilgili İran ve Türkiye dışişleri bakanları ile telefonda görüştüğü bildirildi. Rusya Dışişleri, Lavrov’un görüşmelerde Suriye’deki çatışmaların “tehlikeli bir şekilde tırmanmasından” duyduğu endişeyi dile getirdiğini aktardı.

Türkiye Dışişleri Bakanlığı kaynaklarından edinilen bilgiye göre Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov’un yanı sıra Lübnan Başbakanı Necip Mikati ve Katar Başbakanı ve Dışişleri Bakanı Şeyh Muhammed bin Abdurrahman el Sani ile de ayrı ayrı telefon görüşmesi gerçekleştirdi.

Suriye’nin diğer önemli destekçisi İran da Suriye’deki son gelişmeler dikkatle izleniyor. İran Dışişleri Bakanı Abbas Arakçi’nin Pazar günü Şam’a bir ziyaret gerçekleştireceğini açıkladı. Arakçi’nin Pazartesi günü de Türkiye’yi ziyaret edeceği bildirildi.

Türkiye Dışişleri Bakanlığı’nın resmi sosyal medya hesabından yapılan açıklamada “İran Dışişleri Bakanı Abbas Arakçi, 2 Aralık 2024 tarihinde ülkemize bir ziyaret gerçekleşecektir” ifadeleri kullanıldı.

Halep’i hangi silahlı grup ele geçiriyor?

Halep, 2016’da Suriye hükümet güçlerinin Rusya, İran ve müttefiklerinin desteğiyle zorlu bir harekata girişmesinin ardından silahlı grupların doğu mahallelerinden çıkarmasından bu yana çatışmaya sahne olmamıştı.

Bu haftaki çatışmalar, Heyet Tahrir Şam (HTŞ) liderliğindeki silahlı grupların son yıllardaki en büyük ilerlemesi oldu. Aynı zamanda hükümet güçlerinin daha önce muhaliflerin kontrolündeki bölgeleri ele geçirdiği 2020’den bu yana Kuzeybatı Suriye’deki en yoğun çatışma niteliğinde.

Amerika Birleşik Devletleri (ABD) ve Birleşmiş Milletler (BM), Halep saldırısını yöneten HTŞ’yi uzun zamandır terör örgütü olarak tanımlıyor. HTŞ’nin lideri Ebu Muhammed Golani, 2011’de başlayan Suriye savaşının ilk aylarında El Kaide’nin Suriye kolu olan El Nusra cephesinin lideriydi.

IŞİD’in lideri Ebu Bekir El Bağdadi’ye yakınlığıyla bilinen Golani, El Nusra’nın IŞİD’e bağlanmasını kabul etmemişti. Daha sonra 2015’te Rusya-İran-Türkiye arasında yapılan Astana görüşmelerinden faydalanarak El Kaide ve IŞİD’den tamamen kopmuş, İdlib’de kendi emirliğini kurmuştu.

2017’de diğer silahlı gruplarla birleşerek gücünü artıran örgüt, İdlib’in kontrolünü ele geçirmişti. Golani burada ekonomik ve siyasi bir düzen kurmaya çalışırken, bölgedeki bazı aşırılıkçı gruplara da baskı yapmış ve giderek kendisini diğer dinlerin koruyucusu olarak göstermeye çalışmıştı. Buna geçen yıl İdlib şehrinde yıllar sonra yapılan ilk Hristiyan ayinine izin verilmesi de dahil.

AP haber ajansına konuşan araştırmacı Aaron Zelin, Golani ve HTŞ’nin son yıllarda kendini yeniden inşa etmeye çalıştığını, bölgelerinde sivil yönetimi ve askeri eylemi teşvik etmeye odaklandığını belirtiyor.

HTŞ liderliğindeki son saldırı İdlib’de başladı ve Halep’in güneyinde ve batısındaki köy ve kasabalara ilerledi. Lübnan’dan militanları ve Irak ile İranlı komutanları da içeren hükümet güçleri dağılmış gibi görünürken, geride tanklar, insansız hava araçları (İHA) ve uçaksavar sistemleri gibi silahlar bıraktı.

Semafor’a konuşan Suriye uzmanı Charles Lister’a göre, Golani’nin militanları DA gece görüş dürbünleri ve İHA’larla donatılmıştı. Yayınlanan bir videoda Golani’nin bir komuta merkezinden operasyonları denetlediği görüldü. Golani’nin talimatları İngilizce ve Arapça yayınlandı.

Halep’in içinden canlı yayın yapan Suriyeli muhalif bir kanalın aktardığına göre, ilerlemenin hızı Halep sakinleri için bir şok etkisi yarattı ve hatta HTŞ militanları bile “şaşkına döndü.” Yorumcular, HTŞ militanlarının artık daha iyi eğitimli, daha iyi silahlanmış olduğunu ve daha koordineli hareket ettiklerini söylüyor.

Syria Direct’e göre son saldırılarda dikkat çeken bir diğer unsur, silahlı grupların daha önce kontrol ettikleri ve kaybettikleri bölgelerin sınırlarında durmaması. Militanlar, 2016’daki Halep savaşında veya 2020’deki Rusya destekli operasyonlarda kaybettikleri bölgelerin de ötesine geçti.

Militanlar, Halep’in batı mahalleleri de dahil olmak üzere, daha önce hiçbir zaman kontrol edemedikleri bölgeleri ele geçirdiklerini söylüyor.

Paylaşın