Berna Olgaç Kimdir? Hayatı, Eserleri

27 Mart 1975 yılında İstanbul’da dünyaya gelen Berna Olgaç. ilk ve ortaöğrenimini İstanbul’da tamamladı. Yükseköğrenimini ilk önce Trakya Üniversitesi Güzel Sanatlar Bölümü Dekoratif Resim ve sonra da Eskişehir Anadolu Üniversitesi Kamu Yönetimi Bölümünde tamamladı.

Haber Merkezi / Çalışma hayatına özel bir şirkette devam eden Berna Olgaç Mühür Kitaplığı Yayınları’nın ve ayrıca Mühür Şiir ve Edebiyat dergisinin sahibidir. Olgaç, yazar Mustafa Fırat’la evli ve bir kız çocuğu annesidir. Yaşamını İstanbul’da sürdürmektedir.

Yazı ve şiirle ilgisinin küçük yaşlarda babasının “görgüsü”ne bağlayan şair, dergilerin dünyasına da böylece girdiğini dile getirmiştir. Çok beğendiği Edip Cansever’i fark etmesi ve okumaya başlaması da dergiler sayesinde gerçekleşmiştir. İlk şiirlerinin yer aldığı Ben-siz ve Öteki adlı kitabı 2006’da yayımlanan Olgaç’ın yazıları, şiirleri ve söyleşileri Ada, Akatalpa, Alaz, Andız, Bahçe, Budala, Cumhuriyet Kitap, Deller Teknesi, Dize, Eliz Edebiyat, Eski, Hayâl, Hürriyet Gösteri, Kurşun Kalem, Mor Taka, Mühür, Öteki-siz, Papirüs, Patika, Şiir Ülkesi, Şiiri Özlüyorum, Şiirli Çıkın, Temren, Yolcu, Zaman gibi dergi, fanzin, gazete ve eklerinde yayımlandı.

Ben-siz ve Öteki (2006), Hiç ve Her Şey (2009), Duman (2012) adlı şiir kitapları bulunan Olgaç, şiirlerinin üçer yıl düzenli aralıklarla yayımlanmasını, belli bir istikrarın göstergesi olarak değerlendirmemiş, bu süreyi “yıllardan ziyade içeriğindeki istikrar önemlidir benim için. Güçlü bir zincirin halkaları olarak görmek istiyorum kitaplarımı çünkü. İç dünyamın, dış dünya ile olan çatışması neticesinde kendimi ifade etmek gibi yazmayı dert edindiğim bir yönüm oluştu yıllar içerisinde” sözleriyle açıklamıştır.

Berna Olgaç, şiir dünyasının bileşenlerini ve şiir anlayışlarını şu sözlerle dile getirmiştir: “Günün saatlerinde doğan her şey, gerçekliğe varan her yol dikkatlice incelenen nesneler, eskimiş yüzeylere dokunan eller, ayak izleri, insanın teriyle, dumanıyla, dokusuyla yaşattığı varlığını ispata koyulduğu tüm saflığı ile, düşleriyle, vuruşuyla, uyanışıyla yaşattığı aşkla, nefretle bağlandığı hayatın kesitlerinde saklı olan şiiri; hiçbir zaman ölçülememiş derinliklere dalış ve özgün bütünlük içinde bir görkemlilik olarak algılıyorum”.

Karmaşık yapılarla örülü bir şiir anlayışına uzak duran şair, ne anlatmaktan çok nasıl anlatabildiğinin ve kendisine en yakışan söylemle üslup oluşturmanın gayretindedir. Şiir anlayışını açımlayan esas sorunun ise “herkesin baktığı; fakat göremediği noktalara temas etmek (ne de olsa şairler bakan değil görenlerdir) kolay gibi görünen oysa belli bir birikim, yoğunluk ve gözlem gerektiren bu zorlu anlatım yolunu en iyi şekilde ifade etme gayretinde saklı” olduğunu ifade etmiştir.

Yazarken yeni tat ve dokunuşlarla küçük farklılıklar yaratmayı seven Olgaç, ilk kitabı Ben-siz ve Öteki de dokuz bölümlük anne çocuk diyalogları arasında nesneleri konuşturarak ‘Cenin Şiirleri’ni yazmış, Hiç ve Her Şey’de ise hiçin her şey, her şeyin de bir hiçten ibaret olduğunu vurgularken noktalama işaretlerinden yararlanarak imlemeye çalışmıştır. Duman, adlı son şiir kitabında çocukluğu, babasını ve babasızlığını şiire taşımıştır.

Şair, Duman’daki şiirlerini, “Bir iç hesaplaşmadır. Zihnimde yarattığım her kavramı kâğıda dökerkenki süreçte başkalaştırdığım her şeyin iç içe geçip alabora olduğu bir hesaplaşmadır hem de. Bu yüzden de kendi sınırlarım dâhilinde değerlendirebildiklerimle içsel yaşamımdan yükselerek beslenen hisli şiirlerin asıl renginin açığa çıkması için zorlamadan uzak bir titizlikle ele almaya gayret ettim” sözleriyle açıklamıştır. Gültekin Emre, Olgaç’ın ilk şiirleri için süssüz ve yalın bir anlatım sahip olduğu ve “kadınla erkek arasındaki duyguların anakarasını çıkardığı” değerlendirmesini yapmıştır.

İlk çocuk kitabı Bay küçük Ressam 2014 yılında yayımlandı ve bunu sırasıyla Krem Şanti ile Bayan Marmelat, Sütlü Çikolata Fındıklı Kurabiye, Beni Duyan Yok Mu?, Canavarlar Hayâlde Yaşar, Düş Koleksiyonu, Garaj Kedisi Sıdıka ve Eyvah Yine Mi Terlik kitapları takip etti. Yazın yaşamını çocuk kitapları yazmakla sürdüren Berna Olgaç, bu türe önem vermesinin nedenlerini meramın en saf haliyle anlatılabildiği bir alan olmasının yanı sıra yetişkinlerin çekişmeli dünyasından sıyrılmanın huzur ve mutluluğu içinde olma halinin verdiği haz ile açıklar. Çocuk kitaplarında genellikle bir sanat dalını öne çıkararak çocukların kendi içlerindeki yeteneklerini keşfetmelerini sağlayan başarı öyküleri ortaya koymaya çalışmıştır. (Kaynak: teis.yesevi.edu.tr)

Paylaşın