Sivas Katliamı’nda Yaşamını Yitirenler Anıldı

Bugün 2 Temmuz 2022… Bundan tam 29 yıl önce; 2 Temmuz 1993’te 33 aydın ve sanatçı ile 2 otel görevlisi, Sivas’ta bulundukları Madımak Oteli’nde gericiler tarafından yakılarak katledildi.  Türkiye tarihine kara leke olarak geçen katliam öncesi 33 aydın ve sanatçı, Pir Sultan Abdal’ı anma etkinlikleri kapsamında Sivas’a gitmişti. 

Etkinlikler öncesi gerici-şeriatçı güruhlar ise kentte bildiriler dağıtıp katliam çağrısında bulunuyordu. 2 Temmuz 1993 günü; çoğunluğu Alevi ve devrimci olan 51 kişilik grup, şeriatçıların katliam çağrılarının ardından Madımak Oteli’nde saldırıya uğradı. Grupta Aziz Nesin, Metin Altıok, Hasret Gültekin, Asım Bezirci ve Nesimi Çimen gibi tanınmış isimler de vardı…

“Laik düzen yıkılacak”, “Yaşasın şeriat” sloganları eşliğinde otele yönelen saldırganlar, güvenlik güçlerinin gözleri önünde katliamı gerçekleştirdi. Gerici grup, Madımak Oteli’ni “tekbir getirerek” ateşe verdi. Çıkarılan yangında 33 aydın ve sanatçı ile 2 otel görevlisi, dumandan boğularak ve yanarak yaşamını yitirdi.

Sivas Katliamı’nda hayatını kaybedenler: Muhibe Akarsu, Muhlis Akarsu, Gülender Akça, Metin Altıok, Ahmet Alan, Mehmet Atay, Sehergül Ateş, Behçet Aysan, Erdal Ayrancı, Asım Bezirci, Belkıs Çakır, Serpil Canik, Muammer Çiçek, Nesimi Çimen, Carina Cuanna, Serkan Doğan, Hasret Gültekin, Murat Gündüz, Gülsüm Karababa, Uğur Kaynar, Asaf Koçak, Koray Kaya, Menekşe Kaya, Handan Metin, Sait Metin, Huriye Özkan, Yeşim Özkan, Ahmet Öztürk, Ahmet Özyurt, Nurcan Şahin, Özlem Şahin, Asuman Sivri, Yasemin Sivri, Edibe Sulari İnci Türk, Kenan Yılmaz.

33 aydının Madımak Oteli’nin ateşe verilmesiyle öldürülmesi 29’uncu yılında anıldı. Pir Sultan Abdal Kültür Derneği Sivas Şubesi ve Hacı Bektaş Veli Anadolu Kültür Vakfı Şubesi önünde toplanan kitle, Madımak Oteli önüne yürüdü. Kortejin ön saflarında, ölenlerin fotoğrafları aileleri tarafından taşındı. Aleviler Madımak Otel’i önünde katledilenleri anarak, Madımak Oteli’nin “Utanç müzesi” olması için çağrıda bulundu.

Pirha’nın haberine göre Sivas’a giriş ve çıkışlar dün geceden itibaren polis tarafından tutulmuş durumda. Şehre girişlerde kimlik kontrolü (GBT) yapılırken, anmanın yapılacağı bölgede de çok sayıda polis bulunuyor. Madımak Oteli’nin önü ise bariyerlerle çevrilmiş durumda. Alana girmek isteyenler polis kontrolünden geçirilerek içeri alındı.

Bu yıl “Sivas’ın ışığı sönmeyecek”, “93’ten bugüne Sivas hala yanıyor” temasıyla anmalar gerçekleştiriliyor. Otel önüne doğru yürüyüşe geçen kitle sık sık “Sivas’ı unutma, unutturma”, “Kurtuluş Yok Tek Başına Ya Hep Beraber Ya Hiçbirimiz”, “Sivas’ı Yakanlar, AKP’yi Kuranlar”, “Madımak Oteli Müze Olacak” sloganları attı.

Yürüyüşe, katliamda ölenlerin aileleri başta olmak üzere, Alevi Bektaşi Federasyonu, Pir Sultan Abdal Kültür Derneği(PSAKD), Kızılırmak Yerel Dernekler Federasyonu, Halkların Demokratik Partisi (HDP), Cumhuriyet Halk Partisi (CHP), Emek Partisi (EMEP), Sol Parti, Türkiye İşçi Partisi (TİP), Halkevleri, Devrimci 78’liler Federasyonu, Kamu Emekçileri Sendikası Federasyonu (KESK) Şubeler Platformu, Ankara Dersimliler Derneği ve çok sayıda siyasi parti, sivil toplum örgütü ve demokrasi örgüt temsilcileri katıldı.

Karanfiller bırakıldı, semahlar dönüldü

Madımak Oteli’nin önüne gelen kalabalık karanfiller bıraktı. Otel önündeki anma katliamda hayatını kaybedenler için yapılan saygı duruşuyla başladı. Ardından deyişler eşliğinde semah dönüldü.

Pir Sultan Abdal Kültür Derneği (PSAKD) Genel Başkanı Cuma Erçe, tüm Alevi kurumları adına açıklama yaptı. Erçe konuşmasında şunları söyledi:

“Bu otel hala yanıyor ve ışık saçıyor. Devletin mahkemelerinin kararları bizim için yok hükmündedir. Bu insanlığa karşı işlenmiş suçtur. Biz bitti demeden bitmez bu dava. Zaman aşımına asla uğrayamaz. Gerçek anlamda adalet sağlanana kadar mücadele edeceğiz. Tüm kesimler bir araya gelecek, kol kola gireceğiz ve böyle mücadele edeceğiz. Burada sadece 33 can yakılmadı. Laiklik, adalet, hukuk, demokrasi, her şey yakıldı.

2 Temmuz, bugünkü gibi tek adam rejimini getirmek için yapıldı. Bugünkü siyasi iktidarın yol yürüdükleri yaktı canlarımızı. Tarihiyle yüzleşmeyen toplumlar çürür. Bugün çürümüş durumdayız. Her türlü katliam yaşanıyor bugün. Tarihle yüzleşmezsek karanlığa boğulup kalırız. Çok acı çektik ama doğrularımızdan ve inancımızdan asla geri adım atmadık, atmayacağız. Yüz yıllardır katledildik. Bizden korkmuyorlar. Çoğalarak geleceğiz buraya. Ezilen sömürülen tüm kesimlerle birlik olacağız. Diyanet ve bakanlıklar gençlik kampı kuracakmış. Hadi oradan. Alevi kurumları varken sana ne oluyor? Onların kampına giden, alet olan düşkündür. Alevilerin talebi belli. 30 yıldır haykırıyoruz. Özgürlüğü, demokrasiyi, adaleti, biz getireceğiz. Kaç gündür anmalarımızı engellenmeye çalışıyorlar. Kahrolsun faşizm.”

Erçe’nin konuşması sırasında bir grup ülkücü, polislerin gözleri önünde kitleye küfür ve hakaretler etti.

Valilik karanfil bıraktı

Öte yandan sabah saatlerinde Vali Yılmaz Şimşek, Belediye Başkanı Hilmi Bilgin, Alevi Vakıfları Federasyonu Genel Başkanı Haydar Baki Doğan, Ticaret Sanayi Odası Başkanı Mustafa Eken, Esnaf ve Sanatkarlar Odaları Birliği Başkanı Hakan Demirgil, Ticaret Borsası Başkanı Abdulkadir Hastaoğlu ile çeşitli kurum ve sivil toplum kuruluşu temsilcilerinden oluşan heyet, Valilik binasından Sivas Bilim ve Kültür Merkezi’ne dönüştürülen eski Madımak Oteli’ne yürüdü. Heyet, bina içinde 2 Temmuz 1993’te yaşamını yitirenlerin isimlerinin yer aldığı anı köşesine karanfil bıraktı.

Burada açıklama yapan Vali Yılmaz Şimşek, “Burada hayatını kaybeden vatandaşlarımızı rahmetle anıyoruz ve onlara dualarımızı gönderiyoruz. Hepsine Allah’tan rahmet diliyorum” dedi.

Alevi Vakıfları Federasyonu Genel Başkanı Baki Doğan ise, “Aradan 29 yıl geçmiş. 29 yıl önce yaşanan bu acı halen bizim yüreğimizde. Hiç sönmedi. Bu acıyı dün yaşanmış gibi hissediyoruz. Burada hayatını kaybeden tüm canlarımıza Hak’tan rahmet diliyorum ve kederli ailelerine sabırlar diliyorum” ifadelerini kullandı.

Göstericilerin ismi çıkarıldı

Bilim ve Kültür Merkezi’nde olayın ardından oluşturulan anı köşesinde, hayatını kaybeden aydın ve otel çalışanlarının yanında göstericilerden Ahmet Alan ve Hakan Türkgil’in de isminin yazılması uzun süre tepkilere neden olmuştu. Gelen tepki ve talepler doğrultusunda bu yıl bu isimlerin anı köşesinden çıkarıldığı görüldü.

Anma etkinlikleri kapsamında Türkiye Musiki Eseri Sahipleri Meslek Birliği (MESAM) üyeleri, eski Madımak Oteli, şimdiki Sivas Bilim ve Kültür Merkezi’ni ziyaret etti. MESAM Başkanı Recep Ergül ve beraberindekiler içeride bulunan ve olaylarda hayatını kaybedenlerin isimlerinin yazdığı köşeye karanfil bıraktı.

MESAM üyeleri, anma etkinlikleri kapsamında Kangal ilçesine bağlı Minarekaya köyüne giderek, olaylarda hayatını kaybeden sanatçı Muhlis Akarsu adına yaptırılan kültürevinin açılışını gerçekleştirecek.

Paylaşın

Behçet Aysan Kimdir? Hayatı, Eserleri

28 Temmuz 1949 yılında Ankara’da dünyaya gelen Behçet Aysan, 2 Temmuz 1993 yılında Pir Sultan Abdal Kültür Festivali için gittiği Sivas’ta Madımak Oteli’nde Siyasal İslamcıların yaptığı toplu kıyımda hayatını kaybetti. Tam adı Behçet Safa Aysan’dır.

Haber Merkezi / İlkokula Ankara’da Demirlibahçe İlkokulu’nu (1960), Selimiye Askeri Ortaokulu’nu (1963) ve Kuleli Askeri Lisesi’ni (1967) bitirmiştir. 1967’de Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi’ne askeri öğrenci olarak kaydolmuştur. Üniversite eğitimi, siyasi gerekçelerle 1973 senesinde tutuklanmasıyla kesintiye uğramıştır.

Beraat edince eğitimini sürdürmek istemiş ancak üniversite yönetiminin kararıyla ilişiği kesilmiş, silahlı kuvvetlerden de ihraç edilmiştir. 1975’te Adviye Gülel ile evlenmiş ve Eren adında bir kızı olmuştur. Eren Aysan da şair ve yazardır.

1976’da Dev-genç’te kısa süreliğine sekreterlik ve eğitmenlik yapmış, Türk Haberler Ajansı’nda gece sekreteri olarak çalışmıştır. 1979 yılında afla geri döndüğü okulundan 1983’te mezun olmuş ve İzmit Verem Savaş Dispanseri’nde göreve başlamıştır (1983), sekiz ay sonra Ankara’ya tayin olmuştur. Ankara Numune Hastanesi’nde 18988’de başladığı psikiyatri ihtisasını 1991’de tamamlamış ve ölümüne dek görev yapacağı SSK Yenişehir Dispanseri’ne psikiyatri hekimi olarak tayin olmuştur.

“Ateşi Çalmak İçin” adlı dosyasıyla 1984 Yaşar Nabi Nayır Şiir Ödülü’nü kazanmış, bu dosya Sesler ve Küller adıyla kitaplaşmıştır. 1986 Ceyhun Atuf Kansu Şiir Ödülü’nü, 1987 Abdi İpekçi Barış ve Dostluk Ödülü’nü almıştır.

Behçet Aysan için, Yönetim Kurulu Üyeliği görevinde bulunduğu Edebiyatçılar Derneği tarafından hazırlanan Behçet Aysan Kitabı ile Deniz Feneri Behçet Aysan Kitabı adında iki anı kitabı yayımlanmıştır. Türk Tabipler Birliği tarafından 1995’ten beri verilen Behçet Aysan Şiir Ödülü sanatçının adını yaşatmaktadır.

Edebiyata ilgisi askeri ortaokul yıllarında başlayan Aysan’ın yayımlanan ilk şiiri, 1979 yılında Türk Dili dergisinde basılan “İlk Kar”dır. 1983 yılında dostlarıyla beraber Yaşam İçin Şiir adlı bir dergi çıkarmış, aynı yıl ilk şiir kitabı olan Karşı Gece basılmıştır. Şiirleri Varlık, Yarın, Broy, Gösteri, Düşün gibi dergilerde yayımlanmıştır.

Çocuklar için yazdığı Çocuk ve Yaşlı Ağaç ve Üç Kardeştiler adlı iki radyo oyunu, Aysan’ın ölümünden sonra, 1995 yılında basılmıştır. Şiirler (1990) şairin kendi el yazısıyla, daha önceki kitaplarında basılmış şiirlerini içermektedir. Aysan’ın ölümünden sonra yayımlanan Düello, toplu şiirler kitabıdır ve şairin daha önce kitaplarına girmemiş on şiiri de kapsamaktadır. Leke ve Şiir (1998) ise dostlarında ve ailesinde kalan şiirleriyle defterinde kalan daha önce basılmamış şiirleri içermektedir.

Neruda, Mayakovski, Atilla Jozsef ve Nazım Hikmet gibi isimlerden etkilenen Behçet Aysan, toplumsal duyarlılıkla eser verirken şiirsel dil ve üslupta ödün vermemiştir. Aşk, keder, ayrılık, ölüm, karamsarlık, kaçış, tabiat gibi bireysel temaları, toplumsal sorunlarla harmanlayarak işlemiş; bireysel dramıyla toplumsal dramının kesiştiği noktada eserler vermiştir. Didaktizm ve propaganda gibi çıkmazlara düşmeden, “kırık ve duygulu bir sesle” yazdığı şiirini, özgün imgeler, alışılmamış bağdaştırmalar, kısa ve kesik dizelerin yarattığı ahenk gibi inceliklerle örmüş, “toplumcu şiire bireyin yaşamından damıtılmış bir iç ses getirmiş”tir.

Geleneğe sırtını dönmeyen, divan edebiyatı ve halk edebiyatı estetiğinden beslenen Behçet Aysan’ın şiiri, çok sesli bir söyleme, zengin bir çağrışım evrenine sahiptir. Şiirin “toplumun tarihsel temeline inerek onu güncelle kaynaştırarak, geleceği olanı kavrayıp geliştirme, şiir anlamını kültür savaşımı içinde bulmakla yükümlü” olduğunu düşünen Aysan, şiiri bir tepki ve insanın varoluşunun ispatı olarak tanımlamıştır.

Aysan öncelediği toplumsal ve kültürel içeriğe rağmen şiirin bir dil ve üslup meselesi olduğuna inanmış, bu sayede 1980 sonrası Türk şiirinde, toplumcu şiir anlayışını slogancılığa düşmeden estetik söylemle buluşturmayı hedeflemiştir.

Eserleri;

Karşı Gece (1983)
Sesler ve Küller (1984 Yaşar Nabi Nayır Şiir Ödülü)
Eylül (1986, 1988 Ceyhun Atuf Kansu Şiir Ödülü)
Deniz Feneri (1987 Abdi İpekçi Barış ve Dostluk Ödülü)
Şiirler (1990)
Behçet Aysan Kitabı (1993)
Üç Kardeştiler (Radyo Oyunu, 1995)

Ödülleri;

1984 Yaşar Nabi Nayır Şiir Ödülü / Sesler ve Küller ile
1986-1988 Ceyhun Atuf Kansu Şiir Ödülü / Eylül ile
1987 Abdi İpekçi Barış ve Dostluk Ödülü / Deniz Feneri ile

Paylaşın