Kırıkkale: Keskin Bedesteni

Keskin Bedesteni; Kırıkkale’nin Keskin İlçesi, Cumhuriyet Meydanı’nda yer alır. Şehir içi ulaşım araçlarıyla ulaşım sağlanmaktadır.

Bedesten 19. yy sonlarına tarihlenen tek katlı birbirine bitişik olan dükkanlardan oluşmaktadır.

19 yy. ticari yaşamının vazgeçilmez örneklerinden olan dükkânlar üçgen alınlıklıdır. Alınlıklar ahşaptan yapılmış ve etrafı ahşap mimari bezemelerle süslenmiştir.

Müşterek kırma çatılar ise alaturka kiremitlidir. Pencereler ahşap kepenklidir. İçteki taban, tavan ve döşemelerde dış mimari ile uyum sağlamaktadır ve tıpkı dışarıda olduğu gibi ahşaptır.

Paylaşın

Bayburt: Taşhan (Bedesten)

Taşhan (Bedesten); Bayburt’un Merkez İlçesi, Camikebir Mahallesi sınırları içerisinde yer almaktadır. Şehir içi ulaşım araçları ile ulaşım mümkündür.

Yapı kitabesinin günümüze gelememiş olması nedeniyle yapının kesin inşa tarihi bilinmemektedir. Bedesten plan özellikleri itibariyle sade ve tek hacimli bedestenler grubunda olup, 16. yüzyıl sonları ve 17. yüzyıl ortalarına tarihlendirilmektedir.

Bedesten, kare planlı asıl mekân ile asıl mekanın batısında yer alan dar uzun dikdörtgen planlı mekan olmak üzere iki mekandan oluşmaktadır. Dikdörtgen planlı mekan kare mekanın kuzeyinde dışa doğru taşmakta ve “L” şeklini almaktadır .

Kare planlı mekânın ortasında yer alan iri ayak, mekanı dört eşit parçaya ayırmaktadır. Ortadaki ayak ile dört yönde duvardan 25 cm çıkan plastırlarların taşıdığı dört sivri kemer üzerinde dört kubbe taşınmaktadır.

Kubbelerden biri orijinal niteliğini kaybetmiş olup kubbeye geçişte pandantifler kullanılmıştır. Kubbelerde açılan pencereler orijinal değildir.

Yapıya giriş kuzey ve kuzeydoğuda yer alan kapılardan sağlanırken, kuzey kapısı kapatılmıştır. Yapıda beden duvarları, orta ayak ve kemerler kesme taş malzemeden; tonoz ve kubbeler ise, tuğla malzemeden yapılmıştır.

Paylaşın

Uşak: Bedesten (Sarraflar Çarşısı)

Bedesten (Sarraflar Çarşısı); Uşak’ın Merkez İlçesi, Özdemir Mahallesi, Mimar Sinan Caddesi üzerinde yer almaktadır.

Bedesten’e (Sarraflar Çarşısı), şehir içi ulaşım araçlarıyla ulaşım mümkündür.

Uşak Bedesteni’nin hangi yıl ve kim tarafından yapıldığı bilinmemekle birlikte, bazı kaynaklardaki bilgiye göre mimarının bir İtalyan olduğu ve yapının 1901 yılında inşa edildiği bilgisi bulunmaktadır.

Bedestenin mimarisi dikdörtgen planlı olup, her iki ucunda da birer giriş kapısı var. Uzun bir koridora sahip ve koridorun her iki yönünde odalar sıralanmış durumda.

Uşak Bedesteni 1980 yılında büyük bir restorasyon döneminden geçerek hem onarılmış hem de yenilenmiştir ve artık Sahaflar Çarşısı olarak hizmet vermektedir.

Bir orta mekanın etrafını saracak bir biçimde zemin katta kıymetli eşyaların satıldığı dükkanlar bulunur. 1. kat ise ofis olarak kullanılmaktadır.

Paylaşın

Kahramanmaraş: Bedesten

Kapalı Çarşı; Kahramanmaraş’ın Dulkadiroğlu İlçesi, Kurtuluş Mahallesi, Bedesten Sokak üzerinde yer almaktadır. Şehir içi ulaşım araçlarıyla ulaşım mümkündür.

Maraş Bedesten’i Dulkadirli Beyliği döneminde Alaüddevle tarafından yapılmıştır. Bedesten Kapalı Çarşı’nın kuzeyinde yer alıp 23.00 x 23.00 m. çapında kare planlı olarak yapılmıştır. Bedestenin dört tarafa da açılan kapıları bulunmaktadır. Bedesten’in kitabesi yoktur. Çeşitli kaynaklara baktığımızda Bedesten’in 1450-1500 yılları arasında yapıldığı sanılmaktadır. Ayrıca Alaüddevle Bey’in vakfiyeleri arasında Bedesten’in adı da geçmektedir.

Çarşı düzeninin karakteristik özelliklerini gösteren Maraş Kapalı Çarşıları kentimiz için Büyük önem taşır. Kurulduğu günden beri kent ekonomisine önemli katkısı olan bu tarihi ticaret bölgesi günümüze değin birçok onarım görmüş, işlevini sürdürmektedir.

Kuzey-güney doğrultuda yan yana üç sahın/sokak iken batı taraf sahın 1948 yılında yol genişletme çalışmalarında yıktırılmıştır. Hali hazırdaki bölümler ise 90 m uzunluk 5 m genişlikte üzerleri beşik tonoz örtülü karşılıklı sıralanmış dükkânlardan meydana gelmiştir

Paylaşın

Amasya: Gümüşhacıköy Bedesteni

Gümüşhacıköy Bedesteni; Amasya’nın Merkez İlçesi, Hacıyahya Mahallesi sınırları içerisinde yer almaktadır. Şehir içi ulaşım araçlarıyla ulaşım mümkündür.

1660 yılında, kendi adına yapılmış olan caminin yanına bir de külliye yapılmasını isteyen Köprülü Mehmet Paşa tarafından yaptırılmıştır. Yapıldığı zamanda bir kervansaray ve bir bedestenden oluşan bu külliyenin kervansaray kısmı zaman içinde yıkılmış, bedesten kısmı ise önemli onarımlardan geçerek günümüze ulaşabilmiştir.

Uzun bir diktörgen şeklindeki bedestenin dört kapısı bulunur. Bedesten asıl olarak, batı ve doğu kapıları arasında uzanan yaklaşık 80 metre uzunluğunda ve 3 buçuk metre genişliğindeki bir koridor ve bu koridorun etrafına dizilmiş dükkanların yer aldığı arastadan oluşmaktadır.

Kırmızı-beyaz renkli kesme taşlardan yapılmış geniş ve derin kemerli kapılardan sadece kuzey kapısı orijinal halini koruyarak günümüze ulaşmıştır. Koridorun iki kenarında dizilmiş dükkanların üst kısımları da sivri kemerlidir ve araları payandalarla süslüdür.

Bedestenin Ekin Pazarı meydanına bakan doğu kapısı üzerinde yine kesme taştan yapılmış daire şeklinde bir saat kulesi bulunur. Bedestenin genel bir onarımının yapıldığı 1900 yılında Yanyalı Mustafa Paşa’nın oğlu Ali Rıza Bey tarafından yaptırılan orijinal saat kulesi zaman içinde yıkıldığından bu kule daha sonraki bir zamanda tekrar yapılmıştır.

Paylaşın

Amasya: Merzifon Bedesteni

Merzifon Bedesteni; Amasya’nın Merzifon İlçesi, Gazi Mahbup Mahallesi sınırları içerisinde yer almaktadır. Şehir içi ulaşım araçlarıyla ulaşım mümkündür.

Bedesteni yaptıran ve yapım yılı kesin olarak bilinmese de mimari özellikleri 17. yy.’da yapıldığını göstermektedir. Bu yüzyılda Kara Mustafa Paşa ile en hareketli zamanlarını yaşayan Merzifon’un bu canlılığının merkezi olan birkaç binadan biridir.

Dikdörtgen yapılı bedestenin dört tarafında dışarıya doğru çıkıntılı kesme taştan yapılmış dört büyük kapı vardır. İç mekana bu anıtsal kapılardan girilir. İçeride, üst örtüyü taşıyan kalın sütunlar (payeler) birbirlerine sivri kemerlerle bağlıdır.

Bu şekilde oluşmuş dokuz bölümün her birinin üzeri kubbelerle örtülmüştür. Kapıların arasında ise bedesteni çevreleyen dükkanların bulunduğu arasta vardır. Yapıldığı zamanlarda kentin ticari merkezi konumundaki bedesten bugün de benzer işlevini sürdürmektedir

Paylaşın

Her şeye rağmen ayakta kalan ‘Amasya Bedesteni’

Amasya Bedesteni; Amasya’nın Merkez İlçesi, Dere Mahallesi, Kocacık Sokak üzerinde yer almaktadır. Şehir içi ulaşım araçlarıyla ulaşım mümkündür.

1483 yılında II. Bayezid’in kapı ağalarından Hüseyin Ağa tarafından yaptırılan bedesten, günümüze ilk haline göre önemli değişikliklere uğrayarak ulaşmıştır. Amasya ve çevresinde birçok hayratı olan Hüseyin Ağa’nın, vakıflarına gelir sağlamak amacıyla inşa ettirdiği bedesten 1668 yılında yaşanan depremde büyük zarar görmüştür.

Uzun süre belli bir onarım görmeyen bina 1865 yılında zamanın Amasya Mutasarrıfı Ziya Bey’in (Şair Ziya Paşa) Amasya’da başlattığı imar çalışmalarına dahil edilmiştir. Ancak bu çalışmalarla bedesten yeniden ihya edilmemiş, aksine, üzerlerindeki kurşun kaplamaları sökülerek kubbeleri yıkılmış, yıkılan kubbelerin yerine yapılan çatıyla binanın üzeri kapatılmıştır.

Fakat bu da uzun ömürlü olmamış, yapılan çatının bir süre sonra çökmesiyle bedesten uzun bir süre üzeri açık bir halde ayakta kalmaya çalışmıştır. Yıllar içerisinde harap hale gelen ve sadece beden duvarları sağlam kalabilen bedestenin Yeşilırmak’a yakın olan bölümü 1950’lerde yıkılarak yerine iş hanı yapılmıştır.

Bedesten’in geriye kalan kısmının bugün gördüğümüz halini alması Vakıflar Genel Müdürlüğü’nce 1971’de yapılan restorasyonla mümkün olmuştur. Bu kapsamlı restorasyonla, neredeyse 500 yıldır her şeye rağmen ayakta kalmayı başarabilmiş yaşlı duvarlar yeniden hayat bulmuş, üzerleri örtülmüş, sayıları azalmış olsa da bedesten yeniden kubbelerine kavuşmuştur

Paylaşın

Adana: Bedesten ve Arasta

Bedesten ve Arasta; Adana’da Seyhan İlçesi, Karasoku Mahallesi, Ali Münif Yeğiğnağa Caddesi, Saryakup Mevkii yer almaktadır. Şehir içi ulaşım araçlarıyla ulaşım sağlanmaktadır.

16.yy yapısıdır. Ramazanoğlu Vakfıyelerinde bu çarşı “Sekiz kapılı Çarşı” olarak geçmektedir.Hicri 954 tarihli Vakfiyede “…Çarşı içerisinde 65 dükkan ile 4 peyke vardır. Bu peykelerin birincisinde pirinç,yağ,bal,pekmez vs. ;ikincisinde un,üçüncüsünde incir,kuru üzüm;dördüncüsünde buğday,arpa,vs. satılmaktadır. Pazar yeri sakinleri için 300 sofa (sergi yeri) ve hayvan alım satımı için boş arazi vardır.

Bunların hepsi surla çevrilmiş olup sekiz kapısı vardır…”üfadesi yer almaktadır. Faroqhi (1994) “Osmanlıda Kentler ve Kentliler”adlı eserinde ” … Dikkat çekici boyutlardaki bir diğer hanlar kompleksine Adana’da rastlanmıştır….” Derken Ramazanoğulları Çarşısı’ndan bahsetmektedir.” … Bu hanlar kompleksini çevreleyen surda sekiz tane kapı olması duvarın içinde oldukça büyük bir ticaret merkezi bulunduğunu göstermektedir.” diyerek çarşının boyut ve kapsam açısından büyüklüğünü göstermektedir.

Ramazanoğulları çarşısı sadece dükkanlardan oluşan bir bütün değildir,Ramazanoğullarının vakıf eserlerinden oluşan dokunun ve Ulu Cami Külliyesi’nin bir parçası olduğu kabul edilebilir.

Çarşıda yer alan dükkanların çoğu mimari özelliklerini kaybetmiş durumdadır. Ancak dükkanlarda yapılan yenilemelerle birim ölçeğinde bozulmalar olmasına karşın bütüncül anlamda halen Adana’nın tarihi ticaret merkezinin ana nüvesini oluşturmaktadır ve aktif olarak kullanılmaktadır.

Buna karşın çarşının özgün halinde hissedilen hacimsel bütünlük artık söz konusu değildir. Sadece bedesten olarak adlandırılan kısımda ve Ali Münif Yeğenağa Caddesi üzerindeki dükkan sırasında yapının özgün mimari özellikleri devam etmektedir. Günümüzde halen ticari fonksiyonlarını devam ettiren bedesten ve arasta, Ali Münif Yeğenağa Caddesi’nin yoğun taşıt trafiğinden gerek fiziksel,gerekse fonksiyonel olarak olumsuz bir biçimde etkilenmektedir.

Adana’nın Kısa Tarihi

Adana’nın tarihi, Hititler dönemine kadar uzanmaktadır. MÖ 18. yüzyılda Hitit İmparatorluğu’nun bir parçası olan Adana, daha sonra Asur, Pers ve Makedonya İmparatorluğu gibi farklı medeniyetler tarafından kontrol edildi ve MÖ 333’te Büyük İskender’in Pers İmparatorluğu’nu yenmesiyle Adana, Makedonya Krallığı’nın bir parçası oldu.

Roma ve Bizans Dönemi: MÖ 64’te Roma İmparatorluğu tarafından ele geçirilen Adana, önemli bir Roma eyaleti olan Kilikya’nın başkenti oldu. Roma döneminde Adana, önemli bir ticaret merkezi haline geldi ve zenginleşti. Ancak, 5. yüzyılda Bizans İmparatorluğu’nun doğu sınırlarını savunan şehir, Pers İmparatorluğu tarafından ele geçirildi ve 7. yüzyılda Müslümanlar tarafından fethedildi.

7. yüzyılda Arap Müslümanlar tarafından fethedilen Adana, daha sonra Abbasiler, Emeviler ve Selçuklular gibi farklı İslam devletlerinin yönetimine girdi. Selçuklular döneminde, şehir önemli bir ekonomik merkez olarak gelişti ve kültürel açıdan da zenginleşti. 12. yüzyılda ise Haçlı seferleri sırasında Adana, Haçlılar tarafından işgal edildi, ancak daha sonra tekrar Selçuklu hâkimiyetine geçti.

1517’de Osmanlı İmparatorluğu’nun egemenliğine giren Adana, bu dönemde de önemini sürdürdü ve Osmanlılar döneminde Adana, tarım ve ticaret alanında büyük bir gelişme kaydetti. 19. yüzyılda ise şehir, modernleşme sürecine paralel olarak Avrupa etkilerini hissetmeye başladı. Osmanlı İmparatorluğu’nun son dönemlerinde ise Adana, birçok etnik ve siyasi olaya tanıklık etti.

1920’de Türkiye Cumhuriyeti’nin kurulmasıyla Adana, modern Türk devletinin bir parçası oldu. Cumhuriyet döneminde Adana, ekonomik, kültürel ve sosyal açıdan önemli gelişmeler kaydetti. 1920’lerde başlayan tarım reformlarıyla Adana, modern tarım tekniklerine geçti ve tarım sektörü önemli bir ekonomik faaliyet haline geldi. Şehirdeki sanayi, ticaret ve ulaşım da hızla gelişti. Adana, Türkiye’nin önemli bir sanayi merkezi haline geldi ve birçok fabrika ve işletme burada faaliyet göstermeye başladı.

Ayrıca, Adana’nın kültürel ve sosyal hayatı da Cumhuriyet dönemiyle birlikte ivme kazandı. Şehirde, modern eğitim kurumları, kültürel etkinlikler ve sanat faaliyetleri arttı. Adana, üniversite ve araştırma merkezleri açısından da gelişti ve birçok bilim insanı, yazar, şair ve sanatçı burada yetişti.

Günümüzde Adana, Türkiye’nin önemli şehirlerinden biridir. Ekonomik, ticari, kültürel ve sosyal açıdan canlı bir şehir olan Adana, aynı zamanda turistik potansiyeli de yüksek bir yerdir. Çeşitli tarihi ve kültürel mekanları, festivalleri, doğal güzellikleri ve gastronomik zenginlikleriyle ziyaretçileri çekmektedir.

Paylaşın

Gaziantep’in Tarihi “Bedestenleri”

Eskiden alışveriş hayatının nabzının attığı, üstü kapalı içinde alışveriş yapılan, ince uzun, üstü kapalı çarşı olan Bedestenler Gaziantep’in ticaret hayatında ön plana çıkan yapılardır.

Gaziantep’te ayakta kalan ve ticari fonksiyonlarını devam ettiren bedestenler; Zincirli Bedesten, Hüseyin Paşa Bedesteni ile yan yana ve birbirine bitişik olarak yapılan Kemikli Bedestendir.

Zincirli Bedesten

XVIII. yüzyılın ilk çeyreğinde darendeli Hüseyin Paşa tarafından yaptırılan Zincirli Bedesten, halk arasında “ Kara Basamak Bedesteni” olarak bilinir.

Bedesten, uzun yıllar kasaplara ev sahipliği yaptığı için et hali olarak da adlandırılan tarihi yapı vakıflar bölge müdürlüğünün yaptırdığı restorasyon çalışmaları sonrasında genişlikleri 10- arasında değişen 73 dükkan ile  ticari faliyette bulunmak isteyen özellikle baharatcı ve turistik eşya satıcılarına otantik bir ortam sunmaktadır.

Bedestenin beş kapısı bulunmaktadır. Güney kapısındaki dört mısralık kitabenin yazarı kusiri’dir. Biri kuzeyden güneye,diğeri doğudan batıya uzanan ve birbiri ile kesişen iki bölümden meydana gelmektedir. Üstü kapalı ve tek katlı bir yapıdır. Daha sonraları üzerine bir kat daha yapılarak Adliye binası olarak kullanılmışsa da 1957 yılındaki yangında bu bölüm tamamen yok olmuştur.

Kemikli Bedesten

19.yüzyılda (1865) Müftü Hacı Osman Efendi tarafından yaptırılmış olup, Her biri 15X60 ebadında olan iki bölümlü, dikdörtgen planlı ve kesme taştan yapılmış bir yapıdır.

Temel kazıları sırasında kemik bulunduğu için adına halk tarafından Kemikli Bedesten denmiş ise de asıl adı Mecidiye Bedestenidir. Çatısı oval şekilde yapılmış olan bedestenin, doğu ve batı bölümlerinde ikişer girişi bulunmakta ve içerisinde 72 dükkan bulunmaktadır. Bedestenler inşa edildikleri zamanın mimari üslubunu göstermektedirler.

Gaziantep kısa tarihi

Tarih boyunca Anadolu’da kurulan ve Anadolu’ya egemen olan tüm devletler için önemli bir merkez olmuştur. Gaziantep, Roma İmparatorluğu zamanında bir sınır şehri idi. M.S. 395 yılında Roma İmparatorluğu ikiye ayrılınca Bölge; Doğu Roma İmparatorluğu ( Bizans ) sınırları içerisinde kalmıştır. İslamiyet’in yayılmasından itibaren bölge, İslam ordularının akınına uğramıştır. Gaziantep, Bizans’ın bir uç şehri haline gelerek stratejik bir konuma girmiştir. Bizans bölgeyi kaybetmemek için özel önem vermiştir.

Bölge zaman zaman Araplarla Bizanslılar arasında el değiştirmiştir. Abbasi Halifesi Harun Reşid, 782 yılında bölgeyi fethederek ‘Avasım’ şehri haline dönüştürdü. Bölge 1067 yılında Türklerin egemenliğine girdi. Bu tarihten sonra Gaziantep ve çevresi Anadolu Selçuklu Devleti ile Suriye Selçukluları egemenliğinde yer aldı. Haçlı Orduları 1098 yılında bölgeyi işgal ettiler. Gaziantep, önce Edessa ( Urfa ) Kontluğuna bir müddet sonra da Maraş Senyörlüğüne bağlandı. Bölge 1150 yılında Haçlılardan kurtarılarak tekrar Anadolu Selçuklu Devleti’ne bağlandı.

Ancak bölgede istikrar sağlanamadı. Bölge Anadolu Selçukluları ile Suriye’de kurulan Atabeyliklerin çatışma alanı oldu. Bölge 1258 yılında Moğolların istilasına uğradı. Memlûk Devleti, 1260 yılında Gaziantep’i Moğol istilasından kurtararak sınırları içine aldı. Memlûkların sınır şehri olan Gaziantep, bu defa da Maraş’ta kurulan Dulkadir Beyliği’nin almak için mücadele ettiği bir şehir haline geldi. XIV. yüzyılın sonlarında başlayan bu mücadele bölgeye Osmanlıların gelmesine kadar devam etti.

1516 yılında Gaziantep’e gelen Yavuz Sultan Selim bölgeyi Arap Eyaletine bağlı bir sancak merkezi yaptı. Gaziantep 1531 yılında Dulkadir Beylerbeyliği’ne (Maraş Eyaleti) bağlandı. Bu durum 1830 tarihine kadar devam etti. Ancak 1818-1830 yılları arasında Antep Sancağının vergi gelirleri Halep Eyaletine tahsis edildi. 1830 yılında Antep kaza merkezi yapılarak Halep Eyaletine bağlandı.

Antep, kısa bir dönem Mısır Hidivliği tarafın­dan işgal edildiyse de tekrar Osmanlı yönetiminde Halep Eyaletine bağlandı. Antep, 1908 yılında yapılan idari düzenlemede sancak merkezi oldu. 1913 yılında Kilis ve Halfeti Antep Sancağına bağlandı. 1918 tarihinde Halep’in İngilizler tarafından işgal edilmesi üzerine bağımsız sancak oldu.

Cumhuriyetin ilanından sonra, 1924 yılında tüm sancaklar kaldırılarak il statüsüne dönüştürüldü. 1926 yılında Halfeti ilçesi bucak merkezine dönüştürülerek Şanlıurfa iline, buna karşılık Nizip bucağı ilçe yapılarak Gaziantep’e bağlandı. 1933 yılında Kahramanmaraş ilinden Pazarcık ile Osmaniye ilinin kaldırılması sonucu buraya bağlı İslahiye ilçesi Gaziantep’e bağlandı.

Bir müddet sonra Pazarcık ilçesi tekrar Kahramanmaraş iline bağlandı. 1946 yılında Oğuzeli ilçesi, 1957 yılında ise Araban ve Yavuzeli ilçeleri kurularak Gaziantep’e bağlandı. 1989 yılında Büyükşehir Belediyesi kurularak, Merkezde Şahinbey ve Şehitkamil ilçeleri oluşturulmuştur. 1991 yılında Nizip İlçesi’nden Karkamış, İslahiye İlçesi’nden Nurdağı ayrılarak ilçe olmuştur. 1995 yılında Oğuzeli ilçesine bağlı Elbeyli Bucağı ve köy­leri Kilis iline bağlanmıştır.

Paylaşın

Ticaret Merkezi Bursa’nın Hanları ve Çarşıları

Birçok uygarlığa ev sahipliği yapmış olan Bursa, Roma, Bizans, Selçuklu, Osmanlı, ile Cumhuriyet dönemlerinin mekânsal ve mimari özelliklerini günümüze taşıyan tarihi bir kenttir.

Önemli bir ticaret merkezi olan Bursa, “Apolyont Han, Havlucular Çarşısı, Sipahi Çarşısı, Bat Pazarı, Demirciler Çarşısı, Kayan Çarşısı, Çancılar Çarşısı, Okçular Çarşısı, Tuz Pazarı Çarşısı, Eski Aynalı Çarşı, Kavaflar Çarşısı, Yorgancılar Çarşısı, Gelincik Çarşısı, Hacı İvaz Paşa Çarşısı, Bakırcılar Çarşısı, Uzun Çarşı, Kapalı Çarşı, Kubelli Han, Abulyont Hanı, Eskişehir Hanı, Galle Pazarı Hanı, Bali Bey Hanı, Pirinç Han, Koza Han, Kütahya (Çukur) Han, Kapan Han, Tuz Pazarı Hanı, Bedesten, Geyve Han, Pirinç Han, Fidan Han, İpek Han, Emir Han” gibi birçok tarihi çarşı ve hana ev sahipliği yapmaktadır.

Apolyont Han: Bursa’nın, bilinen en eski ahşap hanlarından biri olan Apolyont Han, şehir içi ahşap hanların en güzel örneklerinden biridir.

Havlucular Çarşısı: Tarihte Köfüncüler Çarşısı olarak nitelendirilen Havlucular Çarşısı, restorasyon çalışmaları ile ziyaretçilere daha rahat bir alışveriş imkanı sunmaktadır.

Sipahi Çarşısı: Bursa’nın en ünlü çarşılarından biridir. Çarşıya çeşitli dönemlerde Yorgancılar, Sandıkçılar, Döşekçiler, Sipahi Pazarı adları da verilmiştir. Bugün de çarşıda, çoğunlukla yorgancı ve mobilyacı esnafı bulunur.

Bat Pazarı: Çarşının esas adı, Bayat Pazarı’dır. Bu bölge Bursa’nın ikinci Tahtakalesi olmuştur. Yangınlardan oldukça zarar görmüştür. Bugün ise Bat Pazarı eski ve kullanılmış eşyaların satıldığı bir çarşıdır.

Demirciler Çarşısı: Demirciler Çarşısı, tarihte olduğu gibi bu günde, ihtisaslaştığı alanda çizgisini bozmadan  üretimine devam eden ender çarşılardandır. Bu çarşıda halen devamlı çekiç seslerinden oluşan madeni musikî duymak mümkündür.

Kayhan Çarşısı: Bursa’nın önemli çarşılarından biridir. Burası çeşitli yıllarda yangınlar geçirmiş, yanmış, yıkılmış ve yeniden yapılmıştır. Kadı sicillerine göre bu çarşının Selçuk Hatun tarafından yapıldığı bilinmektedir. Demirci ve bıçakçıların bulunduğu çarşıdır. Bu dükkanlarda ocakların bulunmasından dolayı sık sık yangın çıkmıştır.

Çancılar Çarşısı: Çancılar Çarşısı Daha çok tahta eşyaların satıldığı bir çarşıdır. Hayvanların çanlarının satıldığı bir yer olduğu için bu adı almıştır. Hiçbir yerde bulamayacağınız her hangi birşeyi Çancılarda bulabilirsiniz. Hırdavatçılar, tahta eşya satıcıları, evcil hayvan satıcıları bulunur.

Okçular Çarşısı: Osmanlı Devletinin kurulduğu ilk yıllarda orduya gerekli olan silahların üretildiği bir çarşı olarak kurulduğu ve adını da buradan almış olabileceği düşünülmektedir. Çarşıda önceleri ok, bıçak, ve kılıç yapıldığı ancak tarihsel süreç içerisinde devrin çağdaş silahı olan tüfek yapımı ve tamirinin de bu çarşıda yapıldığı bilinmektedir. Silah yapım ve tamiri dışında çarşıda çıkrıkçılık da giderek yaygınlaşmıştır. 18. ve 19. yüzyılda ise çarşı büyük ölçüde ayakkabı üreten ve satılan bir yer olmuştur. Bugün çarşıda daha çok konfeksiyon ürünleri satılmaktadır.

Tuz Pazarı Çarşısı: Uzun Çarşı’da yer almaktadır. Tarihte Suk-ul Milih olarak da adlandırılmıştır. Bugün meyvenin ve sebzenin en taze ve en güzelini bulabileceğiniz bir pazar olarak hizmet vermektedir.

Eski Aynalı Çarşı (Orhan Hamamı): Orhan Gazi’nin Hisar dışında kurduğu Külliyenin hamamı olan yapı, aynı zamanda şehrin ilk çarşı hamamıdır. Yapım tarihi olarak Orhan Camii’nin de yapım tarihi olan 1339 yılı kabul edilmektedir. Çifte Hamam özelliğine sahip yapı, 16. yüzyıla kadar çarşının ihtiyacını karşılarken, 1584’te meydana gelen yangında büyük hasar görmüştür. Yapılan onarımlar sonrasında kadınlar kısmı hamam, erkekler kısmı ise kahve olarak kullanılmaya başlanmıştır. 1958 Çarşı yangınından sonrada onarım gören yapı, bu gün  Bursa’nın simgeleri haline gelmiş bazı turistik ürünlerin satıldığı bir çarşı olarak işlev kazanmıştır.

Kavaflar Çarşısı: Haffaflar Çarşısı olarak da bilinmektedir. Kapalıçarşı’da eski ayakkabıcıların bulunduğu çarşıdır. Bedestenin güneyinde, günümüzde de ayakkabıcıların bulunduğu yerdedir.

Yorgancılar Çarşısı: Sof (yün) Pazarı olarak da anılmıştır. Karaca Bey tarafından yaptırılmıştır. İplik ve pamuk yapan esnafların bulunduğu çarşıdır. Kapalıçarşı’nın bir bölümünü oluşturmaktadır. Bedesten’in doğusunda, kuzey-güney istikametinde uzanan çarşı, günümüzde de aynı adla anılmaktadır. Kapalıçarşı’nın özgün haliyle yangından kurtulabilen ender bölümlerinden biridir. Günümüzde de aynı işleve sahiptir.

Gelincik Çarşısı: Hallaçlar Çarşısı, Fi Suk-i Gelincik olarak da adlandırılmıştır. 15. yüzyılda Çelebi Sultan Mehmet döneminde İshak Paşa tarafından yaptırılmıştır. İçinde hallaçlar bulunduğu için bu adla da anılmıştır. Evliya Çelebi, koku maddelerinin bu çarşıda satıldığını belirtmiştir. Günümüzde ağırlıklı olarak çeyiz malzemeleri satışı yapılmaktadır.

Hacı İvaz Paşa Çarşısı: Kazzaz, Kazzazhane Çarşısı, Kökçüler Çarşısı olarak da anılmıştır. Bedesten’in kuzeyinde, günümüzde de aynı adla anılan çarşıdır. K. Kepecioğlu, Ütücüler ve Sandıkçılar Hanı olarak da anıldığını belirtmektedir. Günümüzde ağırlıklı olarak mobilya satışı ve tekstil ticareti yapılmaktadır.

Bakırcılar Çarşısı: Bursa’da etraflarındaki esnaf sûkları ile bir bütünlük gösteren ve çevresine adını veren çarşılarımızdan biri Bakırcılar Çarşısı’dır. Han-ı Cedid (Prinç Hanı)’in bulunduğu, Uzun Çarşı çevresinde yer almaktadır. Bakırcı esnafının 1620’de Bursa’da Bit Pazarı ve Gelincik Çarşısı’nda alışveriş edip, her zaman bu çarşılara yayılıp eski ve yeni bakır sattıkları Bursa sicil kayıtlarında belirtilmektedir. Bir dönem torna atölyeleri bu çarşıda yer almıştır. 1958 yangınında çok zarar gören çarşı yangın sonrasında yeniden yapılmıştır. Günümüzde tekstil ağırlıklı ticaret yapılmaktadır.

Uzun Çarşı: Kapalı çarşının 15. yüzyılın ilk yarısında Uzun Çarşı olarak adlandırıldığı anlaşılmaktadır. Uzun Çarşı aksının zamanla kuzey ve güneyinde, hanlara sırtlarını dayamış küçük işyerleri kurulmuştur. Bu çarşıda sırasıyla elbiseciler, şekerciler, ayakkabıcılar ve bıçakçıların yer aldığı bilinmektedir. Gayrimenkullerin açık artırma usulüyle satılması Sûk-i Sultani olarak da adlandırılan bu çarşıda gerçekleştirilmiştir.

Kapalıçarşı’nın devamında yer alan Koza Han’ın kuzey kapısından doğuya Bat Pazarı’na doğru uzanan Uzun Çarşı’nın üstü günümüzde yeniden örtülmüştür. Çarşıda ağırlıklı olarak tekstil ticareti yapılmaktadır.

Kapalı Çarşı: Bursa çarşısının en eski bölümünü oluşturan Uzun Çarşı, Emir Han’ın kuzeyinde yer alan dükkanlar ile oluşmaya başlamıştır. Eski belgelerden günümüzdeki kapalıçarşının 15. yüzyılın ilk yarısında Uzun Çarşı olarak adlandırıldığı anlaşılmaktadır. Uzun Çarşı aksının zamanla kuzey ve güneyinde, hanlara sırtlarını dayamış küçük işyerleri kurulmuştur. Bu çarşıda sırasıyla elbiseciler, şekerciler, ayakkabıcılar ve bıçakçıların yer aldığı bilinmektedir. Gayrimenkullerin açık artırma usulüyle satılması Sûk-i Sultani olarak da adlandırılan bu çarşıda gerçekleştirilmiştir. Bugün de keyif alarak gezebilecek aynı zamanda alışveriş veriş yapabileceğimiz, ağırlıklı olarak kuyumcu esnafına ait dükkanların bulunduğu bir çarşı olarak hizmet vermektedir.

Kubbeli Han: Vezir Hanı olarak da bilinen Kubbeli Han, Lala Şahin Paşa Hanı ve Demir Paşa Hanı gibi çeşitli imsilerle de anılmıştır. Han, 1376’da ölen ve Rumeli Belerbeyi olan Lala Şahin Paşa tarafından, Orhan Döneminde yaptırılmıştır. Yapıldığı dönemden itibaren şehrin ticaret kesimi tarafından kullanılan yapı günümüzde de ticari amaçlı kullanılmaktadır.

Apulyond Hanı (Hoca  Sinan Hanı, Mudanya Hanı): Pirinç Han’ın kuzeyinde yer almaktadır . Mudanya Han’ın adı, Müftü Suyu vakfiyesin­de geçmektedir. İki katlı olup üst katında 16 oda bulunduğu belirtilmektedir. Yakın bir zamanda restorasyonu tamamlanan han ticaret işlevine sahiptir.

Eskişehir Hanı: Davut Paşa tarafından yaptırılmıştır. Günümüzde özgün hana ait sadece birkaç kemer ve hücresi kalmıştır. Eskişehir yönünden gelen, İpek Yolu ticaret kervan yolunun üzerinde bulunmasından dolayı Eskişehir Hanı olarak anılmıştır.

Günümüzde bu ad ile anılan hanın ise 150 yıllık bir geçmişi bulunmakta ve ‘’arabacı hanları’’ olarak tariflenen ahşap hanlara ait bir örnek oluşturmaktadır. Bursa Büyükşehir Belediyesi tarafından restorasyonu yapılmaktadır.

Galle Pazarı Hanı: 16. yüzyılda Kanuni Sultan Süleyman’ın devlet adamlarından Semiz Ali Paşa tarafından yaptırılmıştır. Adından da anlaşılacağı üzere, han buğday, arpa gibi ürünlerin satıldığı bir borsa olarak yapılmıştır (26) .

1906 yılında Cumhuriyet Caddesi’nin açılmasıyla, cadde bu hanın ortasından geçtiği için ikiye bölünmüş, bir kısmı caddenin güneyinde, diğeri kuzeyinde kalmıştır. Günümüzde güneyde kalan kemerli, büyük ve sac ile kaplı ahşap bir kapısı bulunmaktadır. Kuzeyde ise, hanın sadece bir duvarı ayakta kalmıştır. Alt ve üst katlarda çeşitli esnafların yerleştiği, ağırlıklı olarak Anadolu’ya araba yapıp gönderen imalathaneler ile demirci, dökümcü ve marangozların yer aldığı bilinmektedir.

Bali Bey Hanı: Hamza Bey’in oğlu Bali Bey tarafından Yenişehir’deki mescit ve imaretine gelir getirmek amacıyla yaptırılmıştır. Bursa’da üç katlı olarak yapılan tek handır. Hanın Kırkmerdiven’e bitişik ve giriş kapısının dik olduğu, gelen yaylı arabaların hanın yüksekte olan avlusuna dik bir yoldan zorlanarak ulaştıkları bilinmektedir. Günümüzde el sanatları çarşısı, restoran ve yeme-içme amaçlı olarak kullanılmaktadır.

Pirinç Han: II. Bayezid tarafından 1490 yılında başlanıp, 1508 yılında bitirilmiştir. II. Bayezid’in İstanbul’daki cami ve imaretine gelir sağlamak amacıyla yaptırılmıştır. Yabancı tüccarların 19. yüzyıl öncesinde Pirinç Han’da konakladıkları bilinmektedir.Yapı, Bursa’ya gelen yabancı tüccarların en fazla uğradığı hanlar­dan biri olmuştur. Hanın kuzeyi çapraz olarak, Cumhuriyet Caddesi’nin açılması sırasında yıkılmıştır. Günümüzde hanın zemin katında yeme-içme, üst katında da ağırlıklı olarak kitap satışı yapılmaktadır.

Koza Han: Koza Han (Yeni Han, Han-ı Cedid, Simkeş Han, Sırmakeş Han, Acem Han, Beylik Han, Yeni Kervansaray), II. Bayezid tarafından 1490 yılında İstanbul’daki cami ve imaretine gelir getirmesi amacıyla yaptırılmıştır. Günümüzde handa yerli ve yabancı turistlere yönelik ipek eşarplar satılmakta, eskiden ahır olarak kullanılan İç Koza Han yeme-içme amaçlı kullanılmaktadır.

Kütahya (Çukur) Han: Tuz Pazarı Caddesi’nde bulunan han, II. Murat döneminde (1404-1451) yapılmış olup, Yıldırım Bayezid’in damadı Buharalı Emir Efendi’nin vakfıdır. Yakın bir döneme kadar  ayakkabıcı esnafı ile imalathane ve depolama amaçlı kullanılmakta olan Han, Bursa Büyükşehir Belediyesi tarafından,Tarihi Kültürel Miras Çalışmaları kapsamında, aslına uygun olarak restore edilmiştir.

Kapan Han: Han, I. Murat tarafından artan tarım ürünlerinin pazarlanması için yaptırılmıştır. Kapan Han’ın güneyi 1903-1906 yılları arasında Atatürk Caddesi’nin açılması sırasında yıkılmıştır. Üzeri tonoz örtülü girişi ile kuzey kolundan birkaç oda kalmıştır. Günümüzde tekstil ticareti ve dikim atölyeleri ile ilgili esnaflar tarafından kullanılmaktadır.

Tuz Pazarı Hanı: Timurtaş Paşa’nın oğlu Omur Bey tarafından 15. yüzyılda yaptırılmıştır. Omur Bey Camisi’nin ön cephesindeki 1454 tarihli taş vakfiyeden, bu hanın camiye gelir getirmesi amacıyla vakfedildiği anlaşılmaktadır. Günümüzde tekstil ticareti ve el sanatları ile ilgili esnaf tarafından kullanılmaktadır.

Bedesten: Yıldırım Bayezid tarafından bankacılığın ve borsacılığın çekirdeğini oluşturan bu yapı, ülkenin en değerli mallarının alınıp, satıldığı ve kıymetli eşyaların saklandığı bir yer olarak kullanılmıştır. Günümüzde bankaların üstlenmiş oldukları paranın ve değerli eşyaların güvenle saklanması görevi o dönemde bedestenler tarafından karşılanmıştır. Bedestene giriş, dört cephesinin ortasında bulunan kapılarla sağlanmaktadır. Yapı, günümüzde kuyumcular çarşısı olarak kullanılmaktadır.

Geyve Han: 15. yüzyılda Yeşil Cami’nin mimarı Hacı İvaz Paşa tarafından yapılarak,  Çelebi Sultan Mehmet’e hediye edilmiştir. Önceleri Hacı İvaz Paşa olarak isimlendirilen han, 17. yüzyıldan sonra Geyve Han adıyla anılmaya başlanmıştır. Sonraki dönemlerde, Ütücüler Hanı, Payigah ve Lonca Hanı olarak da anılmıştır . Günümüzde ise, genellikle çeşitli toptan tekstil ürünleri satan esnaf tarafından kullanılmaktadır.

Fidan Han: Bursa’nın en güzel hanlarından biri olan Fidan Hanı, Sadrazam Mehmet Ağa’nın oğlu İbrahim Paşa tarafından yaptırılmıştır. XV. yüzyılda, İbrahim Paşa, 1474 yılında Şehzade Mustafa’nın ölümüne sevindiği ve matem giysisi giymediği için öldürülmüştür. XV.yüzyıl yapısı olan han iki avluludur. Hanın altta 48, üstte 50 olmak üzere 98 odası vardır. Günümüzde Fidan Handa 105 adet dükkan bulunmaktadır, bu dükkanların geneli Kafe ve Tekstil üzerine satış yapmaktadır.

Emir Han: Orhan Gazi külliyesinin bir parçası olan Emir Han Atpazarı olarak bilinen yerde inşa edilmiştir. Osmanlılar’ın ilk bedesteni olan Emir Han, 1416 yılına kadar Bezzaz-ı Atik ve eski Bezzazistan adlarıyla da anılmıştır. Hanın alt katında 36 oda, üst katında 38 oda bulunmaktadır. Günümüzde handa, tekstil ürünleri, hediyelik eşya ve kitap satışı yapılmakta olup, ticari hayata hizmet vermektedir.

İpek Han: Paytoncular, Arabacılar, Sultan Han, Eski İpek Han, Yeni ipek Han, Han-ı Hariri olarak anılan İpek Han, 15. yüzyılın ilk yarısında, Yeşil Külliyesi’ne gelir temin etmek için yapılmıştır. Han, ipek tüccarları tarafından kullanılmıştır. Bursa’da ipek alıp satan ve bunların büküm işlerini yapan kazazlardan dolayı han, Büyük Kazzazhane olarak da anılmıştır. Maksem’den Şehreküstü’ne inen Mecidiye Caddesi’nin açılması sırasında Vali Ahmet Vefik Paşa tarafından hanın giriş cephesinin olduğu kısım yıkılmış, 1958 yangını sonrasında bu bölüm yeniden yapılmıştır.

Paylaşın