53 Barodan “Kayyım” Açıklaması: Anayasal Temeli Yok

Aralarında Ankara, İstanbul ve İzmir barosunun da olduğu 53 baro, Esenyurt Belediyesi’nin ardından Mardin, Batman ve Halfeti belediyelerine kayyım atanmasına ilişkin ortak bir yazılı açıklama ile tepki gösterdi. 

Haber Merkezi / Açıklamada, terör suçlarıyla bağlantılı olarak belediye başkanlarının görevden alınması halinde İçişleri Bakanlığı’nın belediye başkanı görevlendirebileceği düzenlemesinin anayasal temelinin olmadığı belirtildi.

Açıklamada “31 Mart 2024 Mahalli İdareler Seçimleri sonrasında başlatılan kayyım uygulaması, geçtiğimiz hafta Esenyurt Belediye Başkanı’nın ardından bugün Mardin, Batman ve Halfeti Belediye Başkanları’nın da görevden alınmalarıyla Anayasa’ya, seçme ve seçilme hakkına, demokratik toplumun gereklerine aykırı ve ölçüsüz müdahaleye dönüşmüş ve ağırlığını giderek artıran bir düzeye ulaşmıştır” ifadelerine yer verildi.

Açıklamada ayrıca “Nitekim, görevden alınan başkan yerine görevlendirilecek kişi için Kanun, yalnızca belediye başkanı seçilme yeterliğine sahip olması koşulunu düzenlemiş olmasına rağmen, son kayyım atamalarında, herhangi bir Belediye Meclisi üyesinin değil Valilerin ve Kaymakamların atanması, takdir yetkisinin, seçmenin iradesi gözetilmeden kullanıldığının açık bir göstergesidir” denildi.

53 Barodan yapılan açıklama “İçişleri Bakanlığı verdiği karardan derhal vazgeçerek belediye başkanlarını görevine iade etmeli; Belediye Kanunu’na 2016 yılında eklenen düzenleme değiştirilmeli, seçme ve seçilme hakkına müdahale anlamına gelecek tek bir uygulama dahi gerçekleştirilmemelidir” çağrısıyla sona erdi.

Esenyurt Belediyesi’nin ardından Mardin Büyükşehir Belediyesi, Batman Belediyesi ve Halfeti Belediyesi’ne yapılan kayyum atamalarına barolar tepki gösterdi. 53 baronun imza attığı açıklama şöyle:

“31 Mart 2024 Mahalli İdareler Seçimleri sonrasında başlatılan kayyım uygulaması, geçtiğimiz hafta Esenyurt Belediye Başkanı’nın ardından bugün Mardin, Batman ve Halfeti (Şanlıurfa) Belediye Başkanları’nın da görevden alınmalarıyla Anayasa’ya, seçme ve seçilme hakkına, demokratik toplumun gereklerine aykırı ve ölçüsüz müdahaleye dönüşmüş ve ağırlığını giderek artıran bir düzeye ulaşmıştır.

Söz konusu kayyım uygulamasının dayanağı olarak sunulan Anayasa’nın 127. maddesinin dördüncü fıkrasının son cümlesi “görevle ilgili bir suç sebebi ile” İçişleri Bakanı kararıyla geçici görevden uzaklaştırmayı düzenlemektedir. Nitekim 5393 sayılı Belediye Kanunu’nun 47. maddesinde de paralel bir düzenleme yer almaktadır.

Ne var ki Belediye Kanunu’na ilk olarak darbe girişimi sonrasında ilan edilen olağanüstü hâl döneminde 674 sayılı KHK ile eklenen, ardından 6758 sayılı Kanun’la yasalaşan 45. maddenin ikinci maddesinde yer alan “…terör veya terör örgütlerine yardım ve yataklık suçları sebebiyle görevden uzaklaştırılması” hallerinde İçişleri Bakanlığı tarafından belediye başkanı görevlendirilebileceği düzenlemesinin anayasal temeli bulunmamaktadır.

Anayasa Mahkemesi, merkezî yönetimin vesayet yetkisini 127. maddenin beşinci fıkrasının sınırladığı durumların dışına çıkarmanın yerel yönetim ve yerinden yönetim ilkelerini yadsımak anlamına geldiğini, görevden uzaklaştırılan kişilerin yerine merkezî yönetimin siyasal kimlikli organları tarafından atama yapılmasının Anayasa’ya aykırı olduğunu belirtmektedir. Atama yetkisinin merkezî yönetimin siyasal kimlikli organlarına verilmiş olması, salt bu hedefi sağlamaya yönelik soruşturma ve kovuşturma açtırma ve bu nedenlerle görevden uzaklaştırma olanağı her zaman bulunduğundan ‘geçici’ atama, ‘sürekli’ atamaya da dönüşerek, hukuka aykırı bir müdahale oluşturmaktadır (AYM, E.1987/22, K.1988/19, 13/06/1988).

Nitekim, görevden alınan başkan yerine görevlendirilecek kişi için Kanun, yalnızca belediye başkanı seçilme yeterliğine sahip olması koşulunu düzenlemiş olmasına rağmen, son kayyım atamalarında, herhangi bir Belediye Meclisi üyesinin değil Valilerin ve Kaymakamların atanması, takdir yetkisinin, seçmenin iradesi gözetilmeden kullanıldığının açık bir göstergesidir.

İçişleri Bakanlığı verdiği karardan derhal vazgeçerek belediye başkanlarını görevine iade etmeli; Belediye Kanunu’na 2016 yılında eklenen düzenleme değiştirilmeli, seçme ve seçilme hakkına müdahale anlamına gelecek tek bir uygulama dahi gerçekleştirilmemelidir.”

Paylaşın

57 Barodan Ortak Açıklama: Sanattan Korkmayın, Sanat Özgürleştirir

Yasaklara karşı açıklama yapan 57 baro, açıklamasında, “Sistematik bir hal alan bu çağ dışı kısıtlama ve yasakları kabul etmiyoruz. Bu ülkede sanatçıların sanatını özgürce icra etmelerine engel olunmasını şiddetle kınıyoruz” ifadelerine yer verdi.

57 baro, belediye ve valiliklerin son dönemlerdeki konser, festival ve etkinlik yasaklarına karşı ortak açıklama yaptı. “Sanattan Korkmayın, Sanat Özgürleştirir” başlıklı açıklamada, “Özgürlük kavramı ile sanat arasında doğrusal bir ilişki bulunmaktadır. Sistematik bir hal alan bu çağ dışı kısıtlama ve yasakları kabul etmiyoruz. Bu ülkede sanatçıların sanatını özgürce icra etmelerine engel olunmasını şiddetle kınıyoruz” denildi.

Açıklamada şu ifadelere yer verildi:

“Ülkemizde ifade özgürlüğü üzerinde şiddetlenen basıncı kaygıyla gözlemlemekteyiz. Demokratik sistemlerde yaşam şansı olmayan bu yaklaşımın yeni hedefi sanatsal ifade özgürlüğü olmuştur. Son aylarda ülkenin çeşitli kentlerinde konser, tiyatro, festival gibi etkinliklerin yasaklanmasına ilişkin hukuka aykırı kararlar alınmakta, hazırlıkları tamamlanmış etkinlikler iptal edilmektedir.

Yasaklara/iptallere konu etkinlik ve sanatçılar dikkate alındığında; ana dile, kültüre, yaşam tarzına ve cinsiyetlere yönelik ayrımcı, keyfi ve siyasi saiklerle bu kararların alındığı görülmektedir.

Halkı kin ve düşmanlığa sevk eden açıklamalar, belediye veya valilikler tarafından kabul görerek sanata müdahale ile sonuçlanmaktadır. Uygarlaşmanın önemli kaynak merkezlerinden biri sanatsal üretimdir.

Özgürlük kavramı ile sanat arasında doğrusal bir ilişki bulunmaktadır. Sistematik bir hal alan bu çağ dışı kısıtlama ve yasakları kabul etmiyoruz. Bu ülkede sanatçıların sanatını özgürce icra etmelerine engel olunmasını şiddetle kınıyoruz. Sanatı ve sanatçıyı susturmak demek, toplumu nefessiz bırakmak demektir.”

1. Adana Barosu
2. Adıyaman Barosu
3. Ağrı Barosu
4. Aksaray Barosu
5. Ankara Barosu
6. Antalya Barosu
7. Ardahan Barosu
8. Artvin Barosu
9. Aydın Barosu
10. Balıkesir Barosu
11. Bartın Barosu
12. Batman Barosu
13. Bilecik Barosu
14. Bingöl Barosu
15. Bitlis Barosu
16. Bolu Barosu
17. Burdur Barosu
18. Bursa Barosu
19. Çanakkale Barosu
20. Çankırı Barosu
21. Denizli Barosu
22. Diyarbakır Barosu
23. Eskişehir Barosu
24. Gaziantep Barosu
25. Giresun Barosu
26. Hakkari Barosu
27. Hatay Barosu
28. Iğdır Barosu
29. Isparta Barosu
30. İstanbul Barosu
31. İzmir Barosu
32. Kars Barosu
33. Kastamonu Barosu
34. Kırıkkale Barosu
35. Kırklareli Barosu
36. Kocaeli Barosu
37. Manisa Barosu
38. Mardin Barosu
39. Mersin Barosu
40. Muğla Barosu
41. Muş Barosu
42. Nevşehir Barosu
43. Ordu Barosu
44. Trabzon Barosu
45. Dersim Barosu
46. Sakarya Barosu
47. Samsun Barosu
48. Siirt Barosu
49. Sinop Barosu
50. Urfa Barosu
51. Şırnak Barosu
52. Tekirdağ Barosu
53. Tokat Barosu
54. Uşak Barosu
55. Van Barosu
56. Yalova Barosu
57. Zonguldak Barosu

Paylaşın

77 Barodan Arabuluculuk Sınavı Tepkisi

77 baro, 24 Kasım 2019’da yapılan arabuluculuk sınavındaki üç sorunun Ankara 9. İdare Mahkemesi tarafından iptal edilmesinin ardından Adalet Bakanlığı’nın 8 Kasım’da yeniden yaptığı değerlendirmenin çok sayıda avukatı mağdur ettiğini belirtti. Barolar yaptıkları ortak açıklamada, mahkeme kararının uygulanmasına dair Arabuluculuk Daire Başkanlığı tarafından tatmin edici açıklama yapılmadığını, sürecin şeffaf ve denetlenebilir şekilde yürütülmediğini belirttiler.

“Sınava giren meslektaşlarımızdan açıklanan sonuçlara ilişkin çok sayıda şikayet gelmiş olup, ciddi bir hak kaybı olduğu, yapılan ikinci değerlendirmenin Anayasa’daki eşitlik ilkesine ve yönetmeliğe aykırı olduğu, eşitler arasında eşitsizliğe yol açtığı açıktır” diyen 77 baro, ilgili kurumlarca detaylı bir inceleme yapılarak sınav sonuçlarının tekrar değerlendirilmesini, kamuoyunun ayrıntılı şekilde bilgilendirilmesini, varsa hatanın giderilmesini ve mağduriyetlerin önüne geçilmesini talep ettiler.

“Çifte standarttan derhal dönülmeli”

Sürecin takipçisi olacaklarını ifade eden baroların ortak açıklamasının tam metni şöyle:

“24 Kasım 2019 tarihinde Adalet Bakanlığı tarafından yapılan Arabuluculuk Sınavındaki üç sorunun iptaline yönelik Ankara 9. İdare Mahkemesi kararına istinaden yeniden değerlendirme yapılmıştır. Yapılan değerlendirme sonucu 08.11.2021 tarihinde Arabuluculuk Daire Başkanlığının internet sitesinde ilan edilerek, Arabuluculuk Kanunu Yönetmeliğinin 46/5 maddesi uyarınca sınav sonuçları değerlendirilmiş, yeni bir başarı listesi oluşturulmuştur.

Oluşturulan listeye göre 92.78 puan alan adaylar başarılı sayılmış, sınavda ilk ilan edilen başarılı kişilerin haklarının saklı tutulduğu belirtilmiştir. Ancak bu ilandan evvel 07.10.2021 tarihinde, Mahkeme kararının uygulanmasına yönelik Arabuluculuk Daire Başkanlığı tarafından 88 puan ve üzeri puan alarak başarısız sayılan adaylara mesaj gönderilerek, Arabulucu Portal üzerinden sicil başvurusu yapmaları bu kapsamda giriş aidatı ve yıllık aidat yatırmaları talep edilmiş ve tahsilatlar yapılmıştır. Ancak daha sonra yapılan duyuruda mesaj gönderilen adayların büyük kısmının başarısız olduğu açıklanmıştır.

İlk sınav sonuçlarına göre 91 doğru sayısı ile arabulucu olma hakkı kazanan bazı meslektaşlarımızın yeni değerlendirme ile doğru sayısı 88’e (90,72 puan) düşmüş bulunmaktadır. Bu arabulucular kazanılmış hakları korunduğu için sicilde arabulucu olmaya devam ederken, yeni değerlendirme sonucunda onlarla aynı doğru sayısı olan yani 88 ve üzeri doğru yapanlar başarısız kabul edilmiştir. Bu durum eşitler arasında eşitsizliğe yol açmıştır. Arabuluculuk Kanunu Yönetmeliği 45. maddesinde “Başarılı sayılan en düşük puanlı adayla aynı puanı alan adaylar da başarılı sayılır” denmekte olup, bu hükme göre ikinci değerlendirme sonrası, sicilde arabulucu olarak kayıtlı 88 doğru yapan ve 90,72 olan en düşük puana sahip kişi ile aynı veya üzerinde bir puana sahip tüm adaylar ile Arabuluculuk Daire Başkanlığınca mesaj gönderilerek harç ve aidat yatırması istenmiş 85 puan ve üzeri alan tüm adayların başarılı sayılması gerekmektedir.

Ankara 9. İdare Mahkemesinin kararının uygulanmasına dair Arabuluculuk Daire Başkanlığı tarafından tatmin edici açıklama yapılmamış, süreç şeffaf ve denetlenebilir şekilde yürütülmemiştir. Sınava giren meslektaşlarımızdan açıklanan sonuçlara ilişkin çok sayıda şikayet gelmiş olup, ciddi bir hak kaybı olduğu, yapılan ikinci değerlendirmenin Anayasa’daki eşitlik ilkesine ve yönetmeliğe aykırı olduğu, eşitler arasında eşitsizliğe yol açtığı açıktır. İlgili kurumlarca detaylı bir inceleme yapılarak sınav sonuçlarının tekrar değerlendirilmesini, kamuoyunun ayrıntılı şekilde bilgilendirilmesini ve varsa hatanın giderilmesi sağlanmalı, mağduriyetlerin önüne geçilmelidir.

Yargıya intikal edecek ihtilafların azaltılmasını hedefleyen arabuluculuk müessesesi, mağduriyete sebep olan uygulama ile binlerce dava ile karşı karşıya kalacaktır. 2 yıldır yaşanan mağduriyetlerin yeni davaların açılmasından önce uzlaşma ile çözümlenmesi, sağduyunun gereğidir. Arabuluculuk Daire Başkanlığı tarafından sürecin ve yapılan idari işlemlerin hakkaniyete uygun, şeffaf ve denetlenebilir olması sağlanarak, çifte standarttan derhal dönülmeli ve mağduriyetlerin giderilmesine yönelik işlemlerin yapılması gerekmekte olup, aşağıda imzası olan barolar olarak sürecin takipçisi olacağımızı tüm kamuoyuna saygılarımızla bildiririz.”

4 baro imza vermedi; Ortak açıklamada, Karaman, Kilis, Rize ve Sinop barolarının imzası yer almıyor. (Kaynak: bianet.org)

Paylaşın